Etiket: Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy

  • “Ekonomik krizin faturasını öğrenciler ödememelidir”

    “Ekonomik krizin faturasını öğrenciler ödememelidir”

    2023-2024 eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala okula hazırlık yapan aileler kırtasiye malzemeleri, ek kaynak kitapları, okul kıyafeti, servis hizmeti gibi eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir ekonomik yükle karşı karşıya kalmış durumdadırlar. Maaş ve ücretlere yönelik iyileştirmeler gerçek enflasyon oranlarının altında kalmış ancak okul maliyetleri piyasa koşullarına göre yükselmiştir. Bu durum ekonomik kriz ve yoksulluk ile mücadele içerisindeki velileri çaresiz durumda bırakmıştır. Eğitim-İş Bursa Şubesi olarak yeni öğretim yılına hazırlık sürecinde okula başlama maliyetlerinin geçen yıla oranla değişimi üzerinden yaptığımız araştırmaya göre ortalama okula başlama maliyetlerinde %126 oranında artış olduğu tespit edilmiştir. Okul öncesinde geçtiğimiz yıl eğitime başlama maliyeti 7 bin 626 TL iken bu yıl 17 bin 234 TL’ye yükselmiştir. İlkokulda ise geçtiğimiz yıl okula başlama maliyeti 12 bin 500 TL iken, bu yıl 28 bin 295 TL‘ye ulaşmış durumdadır. Ortaokulda 13 bin 304 TL olan okula başlama maliyeti bu yıl 30 bin 6 TL’ye, lisede ise geçen yıl 13 bin 717 TL olan okula başlama maliyeti bu yıl 31 bin TL’ye ulaşmış durumdadır. Kırtasiyeler, internet alışveriş platformları ve mağazalardan topladığımız fiyatlara göre kırtasiye ürünlerindeki artış oranı %92 ile %318 oranları arasında değişim göstermiştir.

    Okul forması fiyatı 3 kat, ayakkabı fiyatları ise 2 kat artış göstermiştir. Öğrencilerin servis ücretleri de henüz güncel fiyatlar belirlenmemiş olsa da şubat ayında servislere yapılan ara zam sonrası akaryakıta gelen %180’lik zam nedeniyle en az bu oranda yükselecektir.

    Okul Kayıt Ücretlerinde Gizli Tarifeler Oluşturulmuştur

    Çocuklarına nitelikli bir eğitim olanağı sağlamak için adres bölgesi dışındaki okulların kapısını çalan veliler 20 bin TL ile 60 bin TL arasında değişen bağış adı altında kayıt ücretleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Tüm çocuklara nitelikli eğitim olanağı sunmakla sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı, az sayıdaki nitelikli eğitim ortamına sahip okulun boş kalan kontenjanlarını ticaret ürünü gibi satmaktadır. Parası olanın nitelikli eğitimi devletten satın aldığı bir gerçeklikte Anayasamızdaki eğitimin parasız olduğu temel kuralı da tamamen boşa çıkarılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl kamuoyuna her okula ihtiyacı kadar ödenek gönderileceğini duyurmasına rağmen gönderilen ödenekler okulların ihtiyaç duyduğunun çok altında kalmıştır. Güvenlik, temizlik, bakım -onarım, personel gibi ihtiyaçlarını karşılayamayan okul idareleri boş kalan kontenjanları bağış adı altındaki kayıt ücretleri ile satışa çıkarmıştır. Okula başlama maliyeti, kayıt ücretleri ve diğer maliyetler yoksulluğun daha fazla yaygınlaştığı bu ekonomik kriz ortamı, çocukların okuldan uzaklaşması ya da açık öğretim programlarına geçişlere neden olarak örgün eğitimi olumsuz etkileyecektir. Temel bir insan hakkı olan eğitim hakkının güvence altına alınması için Milli Eğitim Bakanlığı’nca gerici vakıf ve derneklere aktarılan milyarlarca TL’lik tutarın, aylık geliri yoksulluk sınırının altında kalan milyonlarca yoksul aileye eğitime başlama desteği olarak aktarılması gerekmektedir. Bu koşullar altında okula başlayan ve aylık geliri yoksulluk sınırının altında kalan ailelerin her bir öğrencisi için en az 30 bin TL eğitime başlama desteği verilmesi gerekmektedir. Ekonomik krizin faturasını çocuklarımız ödememelidir.

  • Bursa’da Eğitim-Öğretime “Eksik” başlandı

    Bursa’da Eğitim-Öğretime “Eksik” başlandı

    Eğitimde yeni yıl başladı. Milyonlarca öğrenci 12 Eylül Pazartesi günü ilk ders ziliyle okullarına kavuştu. Bursa’daysa 600 bin öğrenci çeşitli eksikliklerle 2022-2023 eğitim-öğretim yılına merhaba dedi. Gün boyu okulda olan öğrencilerin beslenme sorunlarına ilişkin konuşan Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, ‘Açlık riski giderek büyüyor. 10 saat derse giren meslek lisesi öğrencilerinin bütün gün aç kaldığını ve eve aç döndüğünü söyleyebiliriz. Kantinlerdeki fiyatlar geçen yıllara göre katlandı ve şu an bir tost 15 lira bir meyve suyuysa 8 liraya satılıyor. Bu büyüyen açlık krizi önümüzdeki günlerde çok daha büyük bir boyuta ulaşacak. Biz geçen yıl okullarda tek öğünlük öğle yemeği olmasını talep etmiştik. Çocukların sağlıklı bir şekilde öğle yemeklerine ulaşabilmesi gerektiğini ifade etmiştik. Bu açlık durumu onların hem sağlıklı hem de zihinsel gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor. Ancak bu talebimiz yerine getirilmedi ve Türkiye’de durum gittikçe ağırlaşıyor, çünkü yoksulluk derinleşiyor’ dedi.

    Beslenmenin yanı sıra, okulların derslik, yardımcı personel ve yardımcı kaynak konusunda da eksik olduğunu ifade eden Toy, ‘Bursa’da 2 yıl önce yıkılan Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi’nin öğrencileri ve öğretmenleri şu anda Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi’nde ‘misafir’ adı altında eğitim görüyor. Bin 500’e yakın öğrenci, yine misafir gittikleri okulda da bir o kadar öğrenci, toplamda 3 bin öğrenci sabah erken saatlerde başlayan derslerle akşam 8’e kadar okulda olmak durumunda kalıyor ve tek bir binayı kullanıyorlar. Aradan geçen onca zamana rağmen yıkılan Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi için tek bir çalışma yapılmadı. Bu sağlıklı değil,  öğretmenler ve öğrenciler için tam bir çileye dönüştü. Kışın özellikle havanın erken karardığı saatlerde büyük bir tehlike arz ediyor, okulların güvenlik personelleri de yok. Bugün gidelim Bursa’daki okullara; temizlikleri yapılmamış, yeterli hijyen maddeleri yok, yaz tatillerinde badana boya yapılmamış, şu anda da müdürüler temizlik personelleri bulamıyorlar. Gittiğimiz her okulda müdürlere sorduk; en acil ihtiyacınız nedir? diye, yardımcı personel yanıtını aldık. Öğretmen açığını bile bir şekilde karşılayabiliyoruz ancak personel nasıl olacak?’ diye konuştu.

    Bir süredir tartışılan ‘öğretmenlik meslek kanunu’ üzerine de konuşan Yeliz Toy, ‘Bahsedilen sınav 500 sayfalık bir PDF ve öğretmenlere bütün bir yaz çile halinde izletilen videolardan ibaret. Bu bir ezber sınavıdır, o PDF’lerin sınıftaki öğretmenliğe faydası yok, onun tecrübesini ve yeterliliğini ölçmez. Bugün dayatılan bu sınava öğretmenler ekonomik yoksunluklarından dolayı girmek zorunda kalıyor ancak sınavdan sonra çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Şu anda bile veliler kayıt için okula geldiklerinde ‘ben çocuğumun uzman öğretmen ya da başöğretmenden eğitim almasını istiyorum’ şeklinde taleplerle geliyor. Eğitim-İş öğretmenlik mesleğini aşağılayan bu kanuna başından beri karşı çıktı ve şimdi de 1 Ekim tarihinde Ankara’da ‘Büyük öğretmen yürüyüşü’ gerçekleştireceğiz. Öğretmenlik onurlu bir meslektir, bunun bir sınavla ya da parayla satın alınmasına razı değiliz. Bu yürüyüşle bunu hep birlikte yüksek sesle söyleyeceğiz. Çünkü orada itiraz ettiğimiz bir diğer konu da ‘başöğretmenlik’ ünvanı. Uzman olan öğretmenler diğer sınava girip bu ünvanı alacaklar oysa başöğretmenlik Mustafa Kemal Atatürk’e ait bir ünvandır’ ifadelerini kullandı.