Etiket: ekonomi

  • Ucuz altın kuyruğu

    Ucuz altın kuyruğu

    Kocaeli’de diğer kuyumculardan 150 lira düşük fiyata altın satan kuyumcu dükkanına vatandaşlar akın etti. Altın almaya gelen Rıdvan Oğuz, “Altını adeta bedava veriyorlar” dedi.

    Kocaeli’nin İzmit ilçesi Fethiye Caddesi bulunan bir kuyumcu dükkanında akşam saatlerinde adeta izdiham yaşandı. Altın fiyatlarının düşmesiyle Fethiye Caddesi’ndeki bir kuyumcu esnafı kampanya yaptı. Diğer esnaflardan yaklaşık 150 lira indirim yapan esnafın dükkanı kısa sürede müşteriyle doldu. Esnafın diğer kuyumculardan 150 lira düşük fiyata altın sattığını duyan vatandaşlar, kuyumcu dükkanına adeta akın etti. Yağmurlu havaya rağmen kuyumcu dükkanının önünde uzun kuyruklar oluştu.

    “Altını adeta bedava veriyorlar”
    Yağmur altında sırada bekleyen Rıdvan Oğuz isimli vatandaş, “Hanımın günü var. Onun için buraya geldik gram altın almaya. Fiyatlarda da düşüş var. Altını adeta bedava veriyorlar. Gramında 150-155 liralık fark var. Sıra beklemeye değer” ifadelerini kullandı.

  • Kivi üretiminde yıllık 300 milyon TL gelir bekleniyor

    Kivi üretiminde yıllık 300 milyon TL gelir bekleniyor

    Türkiye’nin ‘coğrafi işaret belgeli’ ilk kivisi olan ‘Ordu kivisi’nde hasat devam ediyor. Bu yıl 6 bin tondan fazla rekolte beklenen kivinin Ordu iline yaklaşık 300 milyon TL ekonomik katkı sağlaması hedefleniyor. Ordu’da 1993 yılında fındığın yanında ek gelir sağlaması amacıyla dikilen kivi üretimi yaygınlaşıyor. 30 yıl önce hobi amaçlı başlanan kivi, 2019 yılında coğrafi işaret belgesi aldı. Geçen yıllarda il genelinde yaklaşık 9 bin ton kivi üretimi yapılırken, hava şartları, hastalıklar ve zararlılar nedeniyle bu yıl rekolte 5-6 bin tona geriledi. Buna rağmen, büyük kısmı yurt dışına ihraç edilen kivinin Ordu ili ekonomisine yaklaşık 300 milyon TL katkı sunması hedefleniyor.

    “Fiyatlar geçen yıla göre yüzde 100 arttı”
    Ordu Kivi Üreticileri Birliği Başkanı Yusuf Uzunlar, “Ordu’da ürün güzel, kalitede de sıkıntı yok. Türkiye’de ilk defa coğrafi işaret belgesi alan Ordu Kivisi. Geçen yıl fiyatımız birinci sınıf kivide 20 liraydı, bu yıl 40 lira, yüzde 100 artış var. Bu üretici ve bizim adımıza sevindirici bir durum. Rekolte olarak tam tahmini rekolte elimizde yok ancak 5-6 bin ton rekolte olacaktır diye tahmin ediyoruz. Bu da ilimize 250-300 milyon TL girdi sağlayacaktır. Kivinin güzel yanı peşin para satılması, işçiliği yok, 10 ton kiviyi 10 kişi bir günde toplayabiliyor. Kivide şuan sorun yok ancak ilerleyen günlerde kuraklıkla ilgili sorun olabilir diye düşünüyorum” dedi.

    “Raf ömrü uzun, aroması güzel”
    Ordu Kivisi’nin raf ömrü uzun olduğu gibi tadının da güzel olduğunu kaydeden Uzunlar, “Aroması da iyi bu nedenle tercih ediliyor. Düzgün bir yerde muhafaza edildiği takdirde nisan ayına kadar bekletilebilir. Toplama yapılırken de dikkat edilmesi lazım, kasada bir kivi bile ezildiği zaman diğer kivileri de olgunlaştırıyor. Alıcının sıkıntıya düşmemesi adına dikkatli toplamamız lazım” şeklinde konuştu.

    “Fındık hasadından daha kolay”
    Kivi hasadında çalışan işçiler ise fındık hasadına göre daha kolay olduğunu, eğlenceli bir şekilde hasat yaptıklarını söyledi. Ordu Kivisi’nin kalite ve aroma olarak güzel olduğunu söyleyen işçiler, hasattan memnun olduklarını belirttiler.

  • Hatay’da ikinci el araç satışı yapan firmanın bayisi açıldı

    Hatay’da ikinci el araç satışı yapan firmanın bayisi açıldı

    İkincil el araç satışında Türkiye’nin lideri konumunda olan Otokoç 2. El, depremin yaralarının sarıldığı Hatay’da yeni bir şube açtı.
    Pazardaki ihtiyaçlara cevap verme ve tedarik kanallarını geliştirme stratejisi doğrultusunda satış kanallarını çeşitlendiren Otokoç 2. El, bayilik ağını genişletmek ve deprem sonrası yardım ve yatırımlarla bölge ekonomisine katlı sağlamak için Hatay’da yeni bir şube açtı. Hatay’daki yeni şube açılışının mutluluğunu yaşadıklarını anlatan firmanın Otomotiv Şirket Lideri İnan Ekici, “Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki özel konumuyla bizim için bambaşka bir öneme sahip, kıymetli kentimiz Hatay’da bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Sektöre kurumsal bir yaklaşım getirerek araç satışı, aynı gün nakit ile araç alımı, profesyonel ekspertiz hizmetleri, yaygın hizmet ağı, temassız teslimat, online satın alma ve ihale sistemi gibi yenilikçi seçenekleriyle ikinci el araç konusunda güven noktası olarak faaliyet gösteren markamızla bugün itibarıyla Türkiye çapında 34 lokasyonda hizmet veriyoruz.

    Bugün itibarıyla kıymetli şehrimiz Hatay’da attığımız bu adımın çalışanlar için olduğu kadar deprem felaketi nedeniyle zor bir süreçten geçen Hatay kentine ve halkına da katkı sağlayacak bir dönemin başlangıcı olmasını hedefliyoruz. Bugün de Hatay ilimizin kalkınması ve gelişmesine yönelik hedeflerimiz kapsamında önemli bir adım daha atmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

    Hatay Vali Yardımcısı Gökay İçen ise, 6 Şubat depremi sonrasında Hatay’da 25 bin can kaybı yaşandığını ve 83 bin bina yıkıldığını belirterek, “Burada rakamları basitleştirmemek, çok ciddi düşünmek lazım. Bir şehir gözlerimizin önünde yok oldu gitti. Bu nedenle burada yaşayan vatandaşlar için şehrin geri dönüşmesi çok önemli. Deprem sonrasında Koç topluluğu buraya bin konteynerden oluşan bir kent kurdu. Bugünkü açılış da bizi çok mutlu etti” ifadelerini kullandı.

    “Antakya’mızın yeniden küllerinden doğup eski günlerine geleceğine biz kalben inanıyoruz”
    Antakya ilçesinin yüzde 64’ünün depremde yerle bir olduğunu söyleyen Antakya Belediye Başkanı İbrahim Naci Yapar, “Medeniyetler başkenti dediğimiz Antakya’mızın yeniden küllerinden doğup eski günlerine, hatta eskisinden daha iyi bir noktaya geleceğine biz kalben inanıyoruz. Bu doğrultuda taşın altına hepimizin elini koyması gerekiyor. Bu nedenle hem bu tür açılışlarımız hem de sanayici ve iş insanlarımızın bizlerle uyum içinde hareket etmesi şehrimizi çok daha kısa bir zaman içinde özlediğimiz noktaya getirecek” şeklinde konuştu.

    “Hatay’ın bunun gibi değerli yatırımlarla tekrar eski günlerine döneceğine inancımız tam”
    Depremin vurduğu Hatay’ın değerli yatırımlarla tekrar eski günlerine döneceğine inandığını belirten firmanın Filo Operasyonları Lideri Birkan Çalışkan, “Müşterilerimize her zaman yanlarında olduğumuzu ve ‘bizimle ikinci elde güven ortamında alım-satım işlemlerini gerçekleştireceklerini’ hissettiriyoruz.

    Firmanın emin ellerde gelişmeye devam ettiğini görmek bizi son derece mutlu ediyor. Bu çerçevede bugün itibarıyla tarihi, kültürel değerleri ve geleneği ile bölgenin en önemli kentlerinden biri olarak konumlanan Hatay’da da halkımızla buluşmaktan gurur duyuyoruz. Hatay’ın bunun gibi değerli yatırımlarla tekrar eski günlerine döneceğine inancımız tam. Hatay bayimizin yaşanan felaketin ardından Hatay’ın yaralarını sarmak için gösterdiği özverili çabayı yakından görüyoruz. Birlik ve dayanışma ruhuyla bu zor günleri de atlatacak, yaralarımızı hep birlikte saracağız” dedi.

    Ülke tarihinin en büyük doğal afetlerinden birinin 6 Şubat 2023 günü yaşandığını belirten bayi sahibi Halef Günay, “Bugün, ülkemizde yaşanan deprem felaketinin üzerinden bir buçuk yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen o gün yaşanan acıları hala yüreğimizde hissediyoruz. Bayilik açılışımızı gerçekleştirmekten ötürü son derece heyecanlı ve gururluyuz.

    Otokoç 2. El’in yıllardır geliştirip mükemmel hale getirdiği, tüketicilere güven ve avantaj sağlayan imkanlar, açılışını gerçekleştirdiğimiz bayiliğimiz sayesinde artık Hatay çevresinde yaşayan vatandaşlarımız için de ulaşılabilir duruma gelirken, bir yandan da kıymetli şehrimizde deprem felaketi sonrasında hayatın yeniden tesisine öncülük etmek açısından önemli bir adım olma özelliği taşıyor” ifadelerini kullandı.

    Açılışa Hatay Vali Yardımcısı Gökay İçen, Antakya Belediye Başkanı İbrahim Naci Yapar, Defne Belediye Başkanı Halil İbrahim Özgün, il protokolü, Otokoç Otomotiv Şirket Lideri İnan Ekici, 2. El ve Filo Operasyonları İş Birimi Lideri Birkan Çalışkan, Pazarlama ve Dijital Platformlar Lideri Esra Arslanbaş Kaynak, 2. El Perakende ve Network Lideri Taylan Filiz, bayi sahipleri, Halef Günay ve Adnan Günay’ın yanı sıra davetliler katıldı.

  • Limanların hızlı büyümesi sürüyor

    Limanların hızlı büyümesi sürüyor

    Türkiye’nin en önemli sanayi ve lojistik merkezlerinden biri olan Aliağa, stratejik öneme sahip petrokimya, enerji ve demir çelik sanayisinin yanı sıra son 15 yılda limancılık açısından son derece önemli yatırımlara ev sahipliği yaparak bu alanda Türkiye’nin en hızlı büyüyen bölgesi oldu.
    Geçtiğimiz yıl ülkemiz liman bölgeleri içinde birinci sıraya yükselerek en fazla yük elleçlemesini yapar konuma ulaşan Aliağa limanları, 2024 yılında da en fazla yük elleçlemesini yapan liman konumunu korurken, konteyner alanında beşinci sıradan üçüncü sıraya yükselerek gelişim ivmesini sürdürmeye devam etti.

    3. çeyrekte 26,6 milyar dolar dış ticaret hacmi gerçekleşti
    Ege İhracatçılar Birliklerinden (EİB) elde edilen verilere göre geçtiğimiz yılın 3. çeyreğinde Aliağa limanlarından gerçekleşen ihracat, 15 milyar 758 milyon dolar iken 2024’ün 3. çeyreğinde yüzde 1,1 artış göstererek 15 milyar 932 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) elde edilen verilere göre ithalat ise geçtiğimiz yılın 3. çeyreğinde 11 milyar 112 milyon dolar iken bu yılın 3. çeyreğinde yüzde 3,11 azalış yaşayarak 10 milyar 766 milyon dolar olarak gerçekleşti. Böylece yılın ilk 9 ayı itibariyle Aliağa limanlarından gerçekleşen toplam dış ticaret hacmi 26 milyar 698 milyon dolar oldu.

    En fazla ihracat ‘kimyevi maddeler’de
    2024’ün 3. çeyreğinde Aliağa limanlarından en fazla ihracat yapılan fasıl 5 milyar 144 milyon dolarla ‘kimyevi maddeler ve mamulleri’ oldu. Kimyevi maddeler ve mamulleri’ni 1 milyar 920 milyon dolarla ‘elektrik-elektronik’ ürünleri ve 1 milyar 764 milyon dolar ile ‘çelik’ ürünleri takip etti.

    Aliağa yük elleçlemede zirveyi bırakmadı
    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan elde edilen verilere göre, Aliağa limanlarında 2024’ün 3. çeyreğinde gerçekleşen toplam yük elleçlemesi bir önceki döneme yüzde 6,3 artışla 64 milyon 37 bin ton olarak gerçekleşerek yük elleçlemesinde zirveyi bırakmadı. Aliağa limanları konteyner elleçlemesi bakımında geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre dikkat çekici bir oranla yüzde 35,5 artarak 1 milyon 594 bin TEU olup, Tekirdağ’ı geçerek Ambarlı ve Kocaeli’nin ardından 3. sırada yer aldı. Aynı dönemde limanlara gelen gemi sayısı yüzde 4,51 azalışla 4565 olarak gerçekleşirken bu alanda Kocaeli’nin ardından 2. sıradaki konumunu korudu.

    Aliağa limanları yalnızca bölgenin değil, ülkenin dış ticaret merkezi
    Aliağa limanlarının 2024 yılı 3. çeyrek dış ticaret ve yük verilerini değerlendiren Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, Aliağa limanlarının yalnızca bölgenin değil, ülkenin dış ticaret merkezi olma rolünde başarısını artırdığını ifade ederek, “Ege Bölgesi’nin toplam ihracatının yüzde 58’i, Türkiye’nin ihracatının ise yüzde 8,5’i Aliağa limanlarından gerçekleşiyor. Ege Bölgesi’nin toplam ithalatının yüzde 51’i, Türkiye’nin ithalatının ise yüzde 4,2’si Aliağa’dan gerçekleşiyor. Ege Bölgesi’nin toplam dış ticaretinin yüzde 55’i, Türkiye’nin dış ticaretinin de yüzde 6’sı yine Aliağa’dan gerçekleşiyor.

    Aliağa olarak 7 yıldır dış ticaret fazlası vermeye devam ediyoruz. Bölgemizde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 152 olarak gerçekleşti. İleriye dönük projeksiyonlar Aliağa bölgesinin limancılıkta 2050 yılına kadar Türkiye ve dünya ortalamasının üzerinde büyümeye devam edeceğine işaret ediyor. Aliağa üretim, ticaret ve ihracatın en aktif olduğu çevre iller başta olmak üzere tüm Batı Anadolu ve İç Anadolu illerinde bulunan sanayicilerin dünya ile bağlantı kurduğu bir hub haline geldi. Otoritelerin de ön gördüğü gibi Aliağa’nın Türkiye ekonomisine sanayi, üretim, istihdam ve ihracata olarak katkısı her yıl hızla artıyor, artmaya da devam edecek” dedi.

    Aliağa’daki potansiyel yatırımcıların dikkatini bölgeye çekmiş durumda
    Aliağa’nın mevcut ekonomik ve jeostratejik potansiyeli ile istihdamın, üretimin ve ticaretin merkezi konumunda ilerlediğini belirten Başkan Ertürk, “Aliağa, ülkenin demir çelik ihtiyacının yüzde 25’ini tek başına karşılıyor. Yine ülkemizin işlenmiş petrol ürünleri ihtiyacının yaklaşık yüzde 30’u Aliağa’daki rafinerilerden karşılanıyor. Aliağa enerji alanında da büyük bir güç konumunda. Konvansiyonel enerji üretiminde güçlü olduğu kadar, yenilenebilir enerji üretiminde de gerek rüzgar gerekse de güneş santralleri ile önemli bir üretim kapasitesine sahip.

    Aynı zamanda limanlar bölgesinde lojistik hareketlerin bir parçası olan hububat depolaması ve antrepo hizmetleri noktasında bölgedeki lojistik süreçlere destek sağlayan işletmeler bölge ticaretinde büyük önem taşıyor. Bölgenin limancılık, hammadde ve üretim kapasitesi açısından taşıdığı potansiyel yatırımcıların da dikkatini bölgeye çekmiş durumda. Tüm bu gelişmeler neticesinde yatırımların da rotası Aliağa ve çevre bölgesine odaklandı” diye konuştu.

    Bölge sorunları UAB Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu’nda Konuşuldu
    Aliağa’nın sanayi ve ticaret anlamında hızla artan potansiyelinin yanı sıra hızlı büyümenin getirdiği birtakım sorunları olduğunu da vurgulayan Ertürk, “Aliağa artan yatırımlarla hızlı bir şekilde büyüyor. Hızlı büyümenin akabinde bölgemizde çeşitli alanlarda bazı sıkıntılarımız da bulunuyor. Aliağa limanlarının ve sanayi bölgesinin gelişiminde ulaşım altyapısının liman fonksiyonlarına ve fabrikalardaki üretim kapasitesine uygun hale getirilmesi kritik öneme sahip. Demiryolu ve karayolu altyapısının güçlendirilmesi, lojistik altyapısının ve hizmet tesislerinin geliştirilmesi ile depolama imkanlarının artırılması bölgenin planlı gelişimi için olmazsa olmaz.

    Bu noktada bölgemizdeki beklentilerin karşılanması adına güzel gelişmelerde yaşanıyor. Bölgemizdeki gelişimi sürdürülebilir hale getirebilmek için gelişime giden yoldaki sorunların kurumlar arası birliktelik içerisinde iyi irdelenmesi ve bu sorunlara birlikte çözümler üretilmesi amacıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayın Enver İskurt başkanlığında “Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu” toplantısını gerçekleştirdik. Bölgemizle ilgili derlediğimiz sorunları toplantıda aktardık ve sorunların çözümü noktasında sayın kurul üyelerimizden beklentilerimizi dile getirdik. İcra Kurulu olarak toplantının hemen ardından ilettiğimiz sorun ve talepler ile ilgili çalışmalarda bulunulmak üzere, Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu’nun Alt Komitesince yürütülmesi kararı alındı” dedi.

    Bölgedeki sorunlar yerinde görülecek
    ALTO Başkanı Ömer Ertürk, Lojistik Koordinasyon İcra Kurulu’nun Alt Komitesi ile gerçekleştirilen toplantıda yaşanan sorunların yerinde görülmesi amacıyla komisyonda bulunan bakanlık ve diğer kurum yetkililerinin de katılımıyla Aliağa limanlar ve sanayi bölgesinde saha ziyareti gerçekleştirme kararı alındığını ifade ederek, “Aliağa’nın, bölgemizin ve ülkemizin en önemli sanayi ve lojistik merkezlerinden biri konumunda olduğu herkes tarafından biliniyor. Önümüzdeki süreçte de bünyesinde barındırdığı sektörlerde gücünü daha da artırarak ülkemizde ve dünyada hak ettiği yere ulaşacaktır. Hızlı büyümenin akabinde bölgemizde çeşitli alanlarda sıkıntılarımız da bulunuyor.

    Özellikle limanlar ve sanayi bölgemizdeki ulaşım altyapısının liman fonksiyonlarına ve fabrikalardaki üretim kapasitesine tam anlamıyla cevap verememesinden dolayı yatırımcılar zaman, emek ve maliyet açısından oldukça zorlanıyorlar. Bugüne kadar palyatif çözümler ve bütüncül olmayan parçacıl çözümlerle süreç ilerledi. Söz konusu sorunların parçacıl çözümlerle sonuçlanmayacağı aşikar ve ülke kaynaklarının etkin kullanımı açısından da efektif değil. Bu konu ile ilgili uzun zamandır yapılan görüşmeler sonucunda çok güzel bir sürece girdiğimiz için oldukça mutluyum. Çünkü bu toplantılar sonucunda bütüncül çözüme ulaşacağımıza ve ülkemize büyük katkı sağlayacağımıza inancım tam. Yaşanılan sorunların yerinde görülmesi ve hızlı aksiyon alınması açısından bu ziyareti çok önemsiyoruz. Ülkemiz ve bölgemiz adına verecekleri katkılar için tüm devlet yetkililerimize teşekkür ederim” diye konuştu.

  • Gram altının fiyatı onu etkiliyor

    Gram altının fiyatı onu etkiliyor

    Gram altın fiyatının her geçen gün artması dünyaca ünlü coğrafi işaretli Trabzon hasır bileziği setinin fiyatını da tırmandırıyor. Trabzon hasır bileziği, gram altının artışıyla birlikte geçen seneye oranla fiyatı yüzde 50 civarında artarken, neredeyse otomobil fiyatını solladı. Konuyla ilgili açıklama yapan Trabzon Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Ali Yazıcı, geçen yıl 250 bin TL’den başlayan Trabzon hasır bileziği seti fiyatının gram altın fiyatının 3 bin liranın da üzerine çıkması ile bugün 350-450 bin TL’den başlar duruma geldiğini söyledi. Yazıcı “Altının şu anda rakamsal bazda 3 bin 500 kısa vadede, uzun vadede ise 4 bin 500’i görebileceğini ön görüyorum.

    Trabzon’da hasır bilezik düğünlerin vazgeçilmez aracıdır. 17 ve 18 kol hasır bileziklerin gram fiyatı geçen yılla bu yılın arasında yarı yarıya bir fark oluştu. 250 bin TL’den başlayan rakamlar bugün 350-450 bin TL’den başlar duruma geldi. Bu önümüzdeki aylarda daha da yukarı gidecektir. Tarihi bir öneme sahip hasır bileziğimiz var. Gereken değeri fiyat olarak görüyor ama bu hem yurt içinde hem de yurt dışında satışlarına yansımıyor. Ortadoğu pazarındaki payı da yok denecek kadar az” dedi.

    “Bir milyon TL’yi geçen fiyat var”
    Kuyumculardan Zekeriya Tonyalı da ayarı ve işçiliğine göre 1 milyon TL’yi geçen Trabzon hasır bilezik setleri olduğunu söyledi. Tonyalı “Geçen sene ile bu sene arasında hasırda, yarı yarıya daha da fazla fark var. Geçen sene 19 kol hasır takım 150-180- 200 civarındaydı. Böyle bir takımı bugün almaya kalkarsan 500 bin TL’den aşağı olmuyor. Maalesef her geçen gün, bir sene zarfında ise yüzde 50-60-70 oranında yükseliyor. En pahalı takım bir milyon TL’nin üzerine çıkabilir. Normal bir hasır takım yerine bir araba da alabilirsiniz. Hasır bileziğe talep her geçen gün azalıyor. Sebep, ekonomik durum. Türkiye’de sadece Trabzon’da yapılan bir takı. Dünyanın hiçbir yerinde bunun yapılması mümkün değil. Her şeyde olduğu gibi hasır bileziğin de sahtesi yapılıyor. Düşük ayar yapılır. Türkiye’nin her yerine hatta dünyanın her yerine Trabzon’dan ihraç edilir” diye konuştu.

  • Koca: “Üretici firmalar için tek çözüm yurt dışı pazarlara açılmak”

    Koca: “Üretici firmalar için tek çözüm yurt dışı pazarlara açılmak”

    E-ihracat uzmanı Emre Koca, artan üretim maliyetleri ve sert rekabet şartları altında kalan üretici firmalar için yurt dışına açılmanın artık bir seçenekten öte, tek çözüm yolu olduğunu vurguladı.
    Küresel pazarlara yönelmenin firmalar için zorunlu hale geldiğini belirten e-ihracat uzmanı Emre Koca, bu süreçte firmaların uluslararası arenada rekabet gücünü artırmalarını sağlamak için kapsamlı destek sunduklarını söyledi. Uluslararası pazaryerlerinin firmalara sağladığı avantajlara dikkat çeken ve bu platformların geniş müşteri kitlesine ulaşmayı kolaylaştırdığını belirten Koca, üretici firmalar için yurt dışına açılmanın, yalnızca kısa vadeli kazanç değil, aynı zamanda uzun vadeli bir büyüme modeli olduğunu ifade etti.

    Döviz geliri elde etmenin de Türkiye’deki döviz dalgalanmalarının olumsuz etkilerinden korunmak için firmalar için kritik bir çıkış yolu olduğunu ifade eden Koca, doğru planlamalarla her firmanın uluslararası pazarlarda kendine yer bulabileceğini aktardı. İhracatın yalnızca firmanın değil Türkiye ekonomisinin geleceği için de hayati önem taşıdığını vurgulayan Emre Koca, “Devlet teşviklerinden yararlanmaktan pazar analizi ve ürün geliştirmeye, satış stratejilerinden lojistik süreçlere kadar her aşamada üreticilere rehberlik ediyoruz. Yurt dışına açılmak isteyen firmalara gerekli altyapıyı sunarak onları bu zorlu yolda yalnız bırakmıyoruz. Amazon gibi büyük pazaryerleri sayesinde üreticiler, geniş bir kitleye ulaşarak satışlarını artırma şansı yakalıyor.

    Bu sayede firmalar, daha çok ürün kalitesine ve üretime odaklanabiliyor. Yurtdışına açılmak, firmalarımızın döviz kazancı sağlamasına ve böylece iç piyasadaki belirsizlikten daha az etkilenmesine yardımcı oluyor. Üretici firmalar bu fırsatı değerlendirerek sürdürülebilir bir büyüme elde edebilir” diye konuştu. Sağladıkları altyapı ve danışmanlık hizmetleri ile üreticilere bu zorlu süreçte destek oldukların belirten Koca, artan maliyetler ve iç piyasadaki daralmanın firmalar için zorlayıcı bir durum oluşturduğunu söyleyerek, “Bugünün şartlarında, yurtdışına açılmak üreticiler için bir seçenek değil, bir zorunluluk. Uluslararası pazarlara adım atmayan firmaların uzun vadede ayakta kalması çok zor. Doğru adımları atan her firma, global pazarda kendine sağlam bir yer bulabilir. Yurt dışına açılmak, firmalarımız için hem hayatta kalmanın hem de büyümenin tek yolu” ifadelerine yer verdi.

  • Serbest piyasada döviz fiyatları

    Serbest piyasada döviz fiyatları

    Dolar 34,2970 liradan, euro ise 37,0010 liradan güne başladı.

    İstanbul Kapalıçarşı’da 34,2950 liradan alınan dolar 34,2970 liradan, 36,9990 liradan alınan euro ise 37,0010 liradan satılıyor. Son kapanışta dolar 34,28 liradan, euro ise 37,21 liradan satılmıştı.

  • Dünyaca ünlü karakovan balının hasadına devam ediliyor

    Dünyaca ünlü karakovan balının hasadına devam ediliyor

    Bitlis’in yüksek rakımlı dağlarında üretilen ve birkaç kez dünya çapında altın bal ödülü alan karakovan balının hasadına devam ediliyor.
    Bitlis’te karakovan balının hasadına başlanması, yerel üreticiler ve bal severler için önemli bir gelişme olarak değerlendirilen karakovan balı, doğal yöntemlerle üretilmesi ve benzersiz tadıyla da dikkat çekiyor. Söğüt dallarından yapılan, etrafı kil ve gübre ile sıvanan özel kovanlarda üretilen karakovan balında bu yıl beklenti yüksek. Türkiye’de en geç hasat yapılan illerin başından gelen Bitlis’te balın kalitesi bilimsel olarak biraz daha öne çıkıyor.

    Kilogramı bin 500 ile 2 bin liradan satışa sunulan karakovan balına hem il merkezinden hem de ülke genelinden talep oldukça fazla. Zengin florası bulunan ve yüksek rakımlı yaylalara ilkbahar aylarında bırakılan kovanlarda üretilen organik ballar hasat edilirken, elde edilen bal ise dünya çapında bir kaliteye sahip.
    Bitlis’in 2 bin 500 rakımlı yaylalarına bırakılan ve arıların binlerce bitki özünden ürettiği organik karakovan balı, birçok kesim tarafından da tercih ediliyor.

    Uzun ve yorucu uğraşlarla verilen emek, büyük sabırlarla beklenilen karakovan balında, bu yıl rekolte de kalitesi gibi yüksek.
    Dededen babadan kalma arıcılık mesleğine devam ettiklerini ifade eden Bitlisli balcı Güven Güngördü, “Şu ana havalar soğuduğu için karakovan balının hasadına başladık. 2 bin 300 rakımlı bu yaylada karakovanlarımızı kesiyoruz. Karakovan balları ekim ve kasım aylarında hasat edilir. Çünkü bu balların soğuk alması lazım. Bitlis balı endemik bitkilerin çokluğundan dolayı çok kaliteli bir bal. Bitlis genelinin yüzde 72’si kıraç araziden oluşur. Bu nedenle bu araziler arıcılığa çok uygundur. Balımızın kaliteli olmasının sebeplerinden bir tanesi de prolin değerlerinin çok yüksek olmasıdır. Bitlis’te hangi balcı ulusal ve uluslararası yarışmalara katıldıysa hep ödül almıştır. Bu da Bitlis balının reklamı için bizlere iyi şekilde yansıyor. Bu sene rekoltemiz güzel. Kovan başı ortalama 7-8 kilo bal alıyoruz. Önceki yıllarda 3 ile 5 kilo ile sınırlıydı. Bitlis bölgesinde bu sene karakovan balında güzel bir hasat alacağımıza inanıyorum” dedi.

  • Balıkçıların zorlu mesaisi

    Balıkçıların zorlu mesaisi

    1 Eylül itibariyle ‘Vira Bismillah’ diyerek denize açılan balıkçıların zorlu mesaisi sürüyor. 54 günlük mesaide Karadeniz sularında bol şekilde palamut avlayan balıkçılar hamsiden gelecek sevindirici haberi bekliyor.
    7 gün 24 saat boyunca radarları açık bir şekilde denizlerde seyir eden fırtınada en yakın limana sığınıp fırtınanın dinmesi ile yeniden denize açılarak balığın peşinden giden denizcilerin zorlu mesaisi 54 gündür sürüyor. Avlanma sezonunda ailelerinden uzak 7.5 ay geçirecek olan balıkçılar omuz omuza çalışarak ağlara takılan balıkları teknenin güvertesine çekiyor. Artvin ile Zonguldak arasında avlanan gırgır teknelerin ağlarına takılan palamut avı balıkçıların yüzlerini güldürürken, ilk geceden itibaren ekmek parası kazanmak için teknelerden bir an olsun ayrılamayan balıkçılar karadan onlarca mil uzaklıkta balığın peşinden gidiyor.

    Tekne sahibi Mustafa Şen, palamut sezonunun iyi geçtiğini belirterek “Vatandaşlar bol ve ucuz balık yiyor. Ama bize göre masraflarımız ağır olduğu için pek hoş değil. Karadeniz’de çok fazla balıkçı teknesi var. Bu yüzden fiyatlar düşük oluyor. Palamut iyi gidiyor ama hamsi için aynı umudu görmüyoruz. Ama deniz işi belli olmaz” dedi.

    “Hamsi olur ama bol olmaz diye tahmin ediyoruz”
    Ordu’nun Fatsa ilçesinden Trabzon’a gelen gırgır teknesinde balıkçılık yapan Eren Yurt ise “1 Eylül itibariyle ‘Vira Bismillah’ dedik denize çıktık. Sezon idare eder ama masraflar ağır. Bu teknede 33 kişi çalışıyor. Bu sene palamut var ama para etmiyor. Buradan İstanbul’a nakliye 100 bin lira. Bize pastanın en sonu geliyor. Hamsi olur ama bol olmaz diye tahmin ediyoruz. Hamsinin olması için havaların soğuması gerekiyor. Denizin suyu halen daha sıcak. Mevsimler bu işi çok etkiliyor” diye konuştu.

    “150 tekne içinde iğne iplik ararmış gibi balık arıyoruz”
    Balıkçılardan Cengiz Yüksel ise balık sezonunun bu sene hareketli geçtiğini kaydederek “Balık çok olduğu için para etmiyor. Maliyetler ağır. Bu sezon pek para kazanamadık. Çok fazla balıkçı teknesi var. Trabzon ve Giresun arasında avlanıyoruz. 150’ye yakın tekne var. 150 tekne içinde iğne iplik ararmış gibi balık arıyoruz. Sezon aslında umduğumuz gibi geçmiyor. Hamsi için beklentimiz yok. Palamut hamsiyi yediği için pek fazla hamsicilik olacağı düşünülmüyor. Olursa sürpriz olacak. Ağlarımıza bazen hamsi geliyor ama bunun devamlılığı olur mu olmaz mı bunu kimse bilemez. 7 gün 24 saat mesaideyiz. Gece farklı gündüz farklı. Buradan en fazla Zonguldak’a kadar gittik. Ereğli’den geri döndük. Şimdilik balıkçılık Trabzon ve Zonguldak arasında gidip geliyor. Aralık’tan sonra hamsicilik başlıyor. Ama ne kadar olup olmayacağını merak ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Hatay’da ayakkabıcılar ortak kullanım, üretim tesisinin temeli atıldı

    Hatay’da ayakkabıcılar ortak kullanım, üretim tesisinin temeli atıldı

    Hatay’da Romanya devleti tarafından inşa edilecek ‘ayakkabıcılar ortak kullanım, üretim tesisi’nin temel atma töreni gerçekleştirildi.
    Depremin ağır yıkım yaptığı Hatay’da asrın felaketinin yaraları sarılmaya devam ediyor. Depremden etkilenen illerde tekstil, deri ve ayakkabı sektörlerinin desteklenmesi projesi kapsamında Antakya ilçesi Kisecik Mahallesi’nde inşa edilen Ayakkabıcılar İhtisas Küçük Sanayi Sitesi’nin inşaatı hızla devam ediyor. Sanayi sitesi içerisine Romanya devleti tarafından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı iş birliğinde Ayakkabı İmalat ve Eğitim Ortak Kullanım Merkezi’nin temel atma töreni gerçekleştirdi.

    Temel atma törenine; Romanya’nın Türkiye Büyükelçisi Stefan Alexandru Tınca, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vınton, Antakya Belediye Başkanı İbrahim Naci Yapar, SGK İl Müdürü Hamit Bal, Hatay Ticaret İl Müdürü Halit İmrek, ayakkabı üreticileri ve çeşitli STK temsilcileri katıldı.

    Programda konuşan Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Oğuz Alibekiroğlu, bölgede yürütülen çalışmalar hakkında bilgi vererek, “Ekonomik ve sosyal altyapıyı bütünüyle ele alan topyekûn yeniden yapılanma süreci içerisindeyiz. Bir ülkenin, bir ekonominin yürüttüğü en büyük inşa ve ihya süreçlerinden biri olan yapılanmada DOĞAKA olarak deprem öncesinde başlattığımız kalkınma odaklı projelerin yanı sıra depremden sonra da ekonomik ve sosyal altyapının öncekinden daha iyi tesis edilmesi amacıyla çeşitli projeler yürütmekteyiz. Bölgemizdeki ekonomik olgulardan bir tanesi de ayakkabıcılıktır. 600’den fazla işletmenin yer aldığı ayakkabıcılık sektörü iç ve dış ticarete yönelik üretim hacmi oluşturduğu istihdam kapasitesiyle Hatay ekonomisinin en önemli sektörleri arasındadır.

    Önceki yıllarda makine ve ekipman desteği fuar organizasyonları, istihdama yönelik mesleki gibi alanlarda gerçekleşen bu iş birlikleri ayakkabı imalatçılarının yer aldığı Reyhanlı Küçük Sanayi Sitesi’nin altyapısının iyileştirilmesi ve ortak üretim tesislerinin kurulması ve istihdam odaklı mesleki eğitimlerin düzenlenmesi şeklinde depremden sonraki süreçte de devam etmektedir. İçerisinde bulunduğumuz alan özel olarak ayakkabı imalatçılarımız için inşa edilmekte olan Antakya Ayakkabıcılar İhtisas Küçük Sanayi Sitesidir. Deprem öncesi ve sonrası süreçte Antakya içinde ve farklı il ve ilçelerde dağınık biçimde bulunan ayakkabıcıları bir araya getirerek kümelenme modeli içerisinde çok daha güçlü ayakkabıcılık sektörünü amaçlayan bir yatırımdır. Bu yatırım Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından desteklenmektedir. Ayakkabıcılar İhtisas Küçük Sanayi Sitemiz içerisinde siz değerli paydaşlarımız ile geliştirilen ortak üretim tesisi tasarım odaklı üretim altyapısının geliştirilmesine ve nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine önemli katkılar sağlayacaktır” dedi.