Etiket: ekonomi

  • Piyasadaki durgunluk kuyumcuları olumsuz etkiliyor

    Piyasadaki durgunluk kuyumcuları olumsuz etkiliyor

    Altının durgunluğu dünya piyasasındaki olaylardan kaynaklandığını belirten kuyumculardan Zekeriya Tonyalı, “Altının durgunluğu dünya piyasasındaki olaylardan dolayı. Dünyadaki bazı insanlar altının çok daha değerleneceğini bilhassa Eylül ayı sonlarına doğru altında büyük bir yükseliş bekleniyor. Yani 2 bin 500 civarlarında olacağı konuşuluyor. Bence olabilir çünk, senelerden beri altının ONS fiyatı bin 900-bin 920 civarında dolaşıyor, bu maliyetini karşılamıyor. Önümüzdeki günlerde ne olacağını hep beraber göreceğiz” dedi.

    “Yaz sezonu beklentimizin altında geçti”

    Bu yaz sezonu altın satışlarının beklentinin altında olduğunu kaydeden Tonyalı, “İnsanlar, sadece bizim ülkemizde durgunluk olduğunu zannediyorlar. Avrupa’dan gelen bilhassa Almanya, İngiltere gibi ülkelerden gelen vatandaşlarımıza sorduğumuzda, oradaki durgunluğun daha çok olduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla bu durum da bizim iş potansiyelimize yansıyor. Sezon iyi ancak beklentimizin altında oldu. Arap sezonu ise geçen seneye oranla daha düşük geçti bunun nedenlerini araştırmak lazım” diye konuştu.

    “Altın yatırımcısını hiçbir zaman üzmemiştir”

    Altının yatırımcısını üzmediğini kaydeden kuyumculardan Erhan Şakar da “Altın yatırımcısını hiçbir zaman üzmemiştir. Yani altın uzun süreli bir yatırım aracıdır. Uzun süreli yatırımlarda altın her zaman kazandıracağı garantidir. Yatırımcılara altına yatırım yapmayı tavsiye ederim. Bir kaç gündür piyasalarda bir anormallik söz konusu çok iyi değil. Yaz sezonu bittiği için kış sezonuna girdiği için tüm piyasalarda tabi ki biraz daralma olacaktır. Önceki yıllara oranla değerlendirecek olursak tabi ki piyasalarda düşüşler oldu. Yatırımcılar yılsonuna kadar altının fiyatı 2 bin TL’yi görecek diye söylüyorlar” şeklinde konuştu.

  • Net sıfır emisyonda 2035 hedefi

    Net sıfır emisyonda 2035 hedefi

    Türkiye’de yenilebilir enerji yatırımları artırılacak. 2035 yılına kadar her yıl 8 GW kurulu güce sahip güneş enerji santralini devreye alınarak net sıfır emisyon hedefine ulaşılması planlanıyor. Türkiye’nin ayrıştırıcı noktası talep artışı olduğunu belirten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Danışmanı Dr. Abdullah Buğrahan Karaveli, “Türkiye son 20 yılda birincil enerjide yüzde 3.9 elektrikte yüzde 4.7 talep arttırdı. Aynı dönemde doğal gaz talebi 3 katına çıktı. Projeksiyonlarımızda önümüzdeki 12 yılda elektrikte 3.7 birincil enerjide yüzde 2 artışın devam edeceği ön görülüyor. Bu enerji talep artışı 2020 pandemi içi 2021 pandemi sonrası bizi diğer ülkelerden ayırdı. Bu şekilde talep atışı hızla devam etti. Bizim en büyük dertlerimizden birisi talep artışı. Talep artışı bizi birincil enerjide dışa bağımlı hale getiriyor. Hidrokarbon kaynaklarımız bize yeterli gelmiyor. Yüzde 71 birincil kaynaklarda bunun yanı sıra doğal gazda ve petrolde çok daha yukarıya gidiyor. 2022 yılında 39 milyon ton kömür 50.6 milyon ton petrol ve petrol türevi 55 milyar metreküp doğal gaz ithal eden 96.5 milyar dolar fatura ödeyen bir ülke haline getirdi. Bu yüzden bizim ikinci yönlendiricimiz dışa bağımlılık. 3’üncü temel yönlendiricimiz ise net sıfır emisyon hesabı. 564 milyon tonluk bir sera gazı emisyonu olan ekonomimiz ve günlük yaşamımız var. Bunu biz net sıfıra indirmek zorundayız” dedi.

    “İlk hedef önümüzdeki 30 yıl”

    Önümüzdeki 30 yılda net sıfır emisyon için yapılması gerekenlerden bahseden Bakan Danışmanı Karaveli, “Enerji verimliliği kendisi yapılabilir bir uygulama. Eylem planının geri ödeme noktası 4 yılın altında. Enerji verimliliği minimize edilmiş asgari seviyeye indirilmiş optimize edilmiş talebin şekillendirilmesi Türkiye’de önümüzdeki 30 yılda birincil olarak Güneş ve rüzgarın maksimizasyonuyla üretilecek. Gelişmiş şebeke ağı ne kadar izin verirse güneş rüzgar maksimize olacak. Böylelikle yenilenebilir yatırımların yüksek olduğu bir dönem ileriye giderek devam edecek. Bunu biz 2035’e kadar her yıl 3.5 GW Güneş, 1.5 GW rüzgar olarak görüyoruz. Bunu Atatürk ve Keban barajı ile karşılaştırdığımızda her yıl 2 Atatürk 1 Keban barajını devreye almak gibi bir duruma karşılık geliyor. Her geçen yıl daha da büyüyerek Türkiye’nin her yıl 7-8 GW güneşi devreye alması gerekiyor ki net sıfır emisyon hedeflenen yere gidebilsin” şeklinde konuştu.

    “Türkiye enerji üretmek için elektrifikasyon da gelişmesi lazım”

    Türkiye’nin 2035 sonrası 20 bin gigawat nükleer kurulu güce sahip olacağını belirten Karaveli “2053’e geldiğimizde nihai enerjinin yüzde 55’i elektriğe gidecek. Bu yüzde elektrifikasyon çok ciddi bir elektrik talebi doğuracak. 326 terawatt saat önce 2035’te 500’e sonra 1400’lere gidecek. Burada bizim karbonsuz olan teknolojilere ihtiyacımız var. Bu yüzden de önümüzdeki 30 yıllık dönemde 3’üncü bileşenimiz nükleer olacak. Burada Akkuyu ile beraber ikinci üçüncü geleneksel santral ve üzerine de küçük modüler reaktörler devreye girmiş olacak. 2035’e kadar 7.2 GW sonrasında 20 bin GW üzerinde nükleer kurulu güce sahip olunması planlanıyor” ifadelerini kullandı.

    “Karadeniz Gazı ve Gabar petrolleri bizim için önemli”

    Yerli çıkarılan kaynakların önemine vurgu yapan Karaveli, “Doğalgazda Karadeniz gazı tam üretime geçtiğinde talebin yüzde 25’ini karşılayacak. Gabar petrollerinde 2024 yılının sonuna kadar günlük 100 bin varil çıkarılması planlanıyor. Bu şekilde 2024 yılı sonunda yüzde 20’sini yerli kaynaklarımızla yapabiliyor olacağız. Elektrikli araç dönüşümü petrole başka bir seviye açacak. Petrolü katma değerli kılıyor. Biz petrol kaynağını alıp ilkel bir şekilde rafine edip sonra yakmayacağız. Bütün elektronik aletlerde ve günlük hayattaki bütün yaşamımızda daha katma değerli kullanıyor olacağız. Bu yüzde toplamda petrolün talebini çok hızlı azalacağına inanmıyorum. Türkiye’nin de bu nedenle talebin artacağını görüyor ve karşılamak için yerli kaynakları zorluyor” dedi.

  • Balık fiyatlarında düşüş bekleniyor

    Balık fiyatlarında düşüş bekleniyor

    Kayhan, “Halkımız 15 Ekim’den sonra balığı daha ucuz yiyecek”

    Kozlu Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ergün Kayhan, 1 Eylül’de başlayan av sezonunu değerlendirdi.

    Kayhan, avlanan hamsi ve palamudun yem balığı olarak tabir edildiğini ifade ederek 15 Ekim’den havaların da soğumasıyla birlikte avlanmaların artabileceğini ifade etti.

    Halkın da böyle daha ucuza balık yiyebileceğini belirten Başkan Kayhan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:“2023-2024 sezonunda kıyı balıkçılığı açısından zayıftı. Kıyı balıkçılığı açısından palamut avcılığı başladı. Endüstriyel balıkçılık açısından da hamsi var. Hamsi yakalandı ama yeterli düzeyde değil. 3 gündür balıkçılarımız çok güzel palamut yakalıyor. Akşamları çıkan balıkçılarımız 150 kasa palamut yakalıyorlar. Bir haftadır poyraz rüzgarı var. Maalesef balığın havalanmasına engel oluyor. Daha sonra havalar güzel olacak. Halkımız kıyı balıkçılarımız palamudu yakaladığı sürece ucuza yiyecekler. Ekim ayında daha lezzetli ve daha gelişmiş göreceğiz. Kıyı balıkçılarımız bir kaç gündür havalardan memnunlar. En azından palamut yakalamaya başladılar. Halkımıza yansıması için endüstriyel olarak yakalanması gerek. Esas hamsinin zamanı Ekim 15. Ekim 15’den sonra palamut olur. Daha ana balık yakalanmadı. Yakalanan yem balığı. Daha ana balık yakalanınca halkımız hamsiyi de palamudu da daha ucuz yiyecek. Önümüzdeki Ekim ayın da kestane karası fırtınasından sonra balık daha da bol olacak. Umudumuz hamsi ve çinakop.”

  • Ayçiçeği hasadı başladı

    Ayçiçeği hasadı başladı

    Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya’nın 38 bin 873 kilometrekare yüzölçümünün yüzde 47’si tarım arazisi olarak kullanılıyor. Konya, yaklaşık 6 milyon ton tahıl üretimiyle ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Konya Ovası’nda geçen yıl 675 bin dekar alanda ayçiçeği ekimi yapan çiftçiler ise bu yıl 640 bin dekar alanda üretim yapıyor.

    İlkbahar yağışlarının diğer ürünlerde olduğu gibi ayçiçeğinde de etkisini gösterdiğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, “Nisan yağışları diğer yeşil mahsullerde olduğu gibi ayçiçeğinde de etkisini gösterdi. Nisan yağışlarının iyi olması ayçiçeği bitkisinin çıkışının daha hızlı olmasına neden oldu. Bu da Konya yöresinde büyük bir alanda ayçiçeği ekilişi olduğunu dikkate aldığımız zaman çok önemliydi. Bu yıl da inşallah verimimiz güzel çıkacak diye tahmin ediyoruz yağışlardan dolayı. Çiftçilerimiz gerekli bakımlarını, gerekli sulamalarını, ihtiyaç duydukları dönemdeki gübrelerini verdiler” dedi.

    “Şu anda ilk biçilen tarlalarımızda bile verimlerimiz güzel”

    Ova genelinde bereketli bir sezon beklediklerini aktaran Burak Kırkgöz, “Bu yıl ayçiçeği ekiliş alanlarında biraz daralma oldu. Konya’da 675 bin dekarlık bir ekilişimiz vardı bir önceki yıl, bu yıl ise yaklaşık 640 bin dekar civarında bir ekim alanımız mevcut. Tabii bundaki en büyük unsurlardan biri, ayçiçeği fiyatlarının geçtiğimiz yıl biraz düşük olması çiftçilerimizin ayçiçeğinden diğer ürünlere yönelmelerine neden oldu. Bu yıl verimlerimiz güzel çıkıyor. İlk biçilen tarlalar çok verimli olmaz ama şu anda ilk biçilen tarlalarımızda bile verimlerimiz güzel. İnşallah ekiliş alanı düşmesine rağmen rekoltemizde bir kayıp olmaz diye temenni ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “Ayçiçeğinde ekstra desteklemenin yapılması tüketiminin herhangi bir sıkıntıya girmesini engellemiş olacaktır”

    Ayçiçeği fiyatlarının yeni hasat döneminde çiftçinin beklentisinin biraz altında kaldığını anlatan Kırkgöz, “İnşallah ilerleyen dönemlerde de bu fiyatların biraz yükselmesini bekliyoruz. Tabii yükselmesi yağ fiyatlarını da doğrudan etkileyeceği için burada belki Bakanlığımız ekstra ayçiçeğine bir destek verebilir. Bununla ilgili görüşmeleri yapmaya devam ediyoruz. Ayçiçeği yağının pahalıya tüketilmemesi için fiyatların artışından ziyade ayçiçeğinde ekstra desteklemenin yapılması hem çiftçimizi memnun edecek hem de tüketiminin herhangi bir sıkıntıya girmesini engellemiş olacaktır” diye konuştu.

  • Yapı ruhsatı verilen binalarda artış

    Yapı ruhsatı verilen binalarda artış

    2022’nin Nisan-Haziran döneminde yapı ruhsatı verilen bina sayısı 128, daire sayısı ise 437 olarak açıklanmıştı. TÜİK verilerine göre bu yılın aynı döneminde yapı ruhsatı verilen bina sayısı 222, daire sayısı ise 817 olarak açıklandı. Bu yılın ikinci çeyreğinde Sivas’ta yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümü 184 bin 446 metrekare olarak kayıtlara geçti. Bunun 119 bin 121 metrekaresini konut kullanım alanı, 25 bin 23 metrekaresini konut dışı kullanım alanı, 40 bin 302 metrekaresini ise ortak kullanım alanı oluşturdu.
    TÜİK, yapı kullanma izni belgesi verilen daire sayılarına ilişkin verileri de açıkladı. 2023’ün ikinci çeyreğinde Sivas’ta yapı kullanma izni belgesi verilen bina sayısı 106, daire sayısı ise 909 olarak kayıtlara geçti.

  • Kestane balı üretiminde büyük düşüş

    Kestane balı üretiminde büyük düşüş

    Dünyada son yıllarda görülen iklim değişiklikleri özellikle gıda sektörünü olumsuz yönde etkiliyor. İklim değişikliğinden Türkiye de nasibini alırken, özellikle son yıllarda üretilen bal oranında ciddi düşüşler yaşandığı gözleniyor.

    İklim değişikliklerinin yanı sıra zararlı böcekler de önemli gıdaların üretimini olumsuz yönde etkilerken, Karadeniz Bölgesinin öne çıkan en önemli balları arasında gösterilen Kestane balı da bundan nasibini aldı. Akdeniz’den gelen halk arasında ‘Katil arı’ olarak adlandırılan gal arıları, Türkiye’de kestane ağaçlarına dadanırken bal üretimine önemli ölçüde darbe vurdu. Anavatanı Çin olan, zararlı gal arısı daha sonra Japonya ve ABD’de görülürken, Türkiye’ye ise ilk defa 2014 yılında Yalova’da tespit edilmişti. Çiçeklerin yüzde 80 açmasını engelleyen Gal arısı Kestane balı üretimini olumsuz yönde etkiledi.

    Konuyla ilgili bilgi veren Trabzon Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yusuf Aksoy, söz konusu zararlının Karadeniz’de en çok Kestane balı üretimini etkilediğini belirtti. Balda hasat döneminin sona erdiğini, bu sene istenilen verimin olmadığını belirten Aksoy, ”Hasat dönemi başladı ve bitti. Bu sene bizim açımızdan iyi bir sene değil. Bahar ayları çok yağışlı ve geceleri çok soğuk olması sebebiyle arılarımızı yeteri derecede geliştiremedik. Daha sonra da yağışlar birden bire bal akımı başlayacak dönemde bitmiş olsa bile gece soğukları devam etti. Bu sefer kuraklık baş gösterdi. Bizim arıcımız Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Erzurum, Ağrı bölgelerinde. Bu bölgelerde de bu olumsuzluklar hep var olduğundan kısmen bal oldu. Bazı yerlerde hiç olmadı. Arılar yiyecek balını dahi almadılar. Bazı yerlerde de kısmen oldu ancak tatmin edici değildi.Geçen sene olumlu bir yıl yaşadık ama bu sene çok olumsuz, önceki senelerde olumsuzdu. Özellikle bu sene, diğer yıllara oranla son 20 yıl içerisinde en olumsuz yıllar arasında sayabiliriz. Şu anda hasat bitti. Arıcılar olarak bizim 2 bin 100 üyemiz, 181 bin kovanımız var. Normalde bin 800, iki bin ton civarında bal üretiriz ancak bu sene bin tonlara kadar çıkacağını bile zannetmiyorum yani bu sene çok düşük” dedi.

    “Gal arısı Kestane balı üretimini yüzde 90 azalttı”

    Gal arısı zararlısının kestane balı üretimini yüzde 90 oranında azalttığına dikkat çeken Aksoy, “Bizim öne çıkan balımız kestane balı ancak onda da bir olumsuzluk yaşadı Karadeniz. Şöyle ki; Akdeniz’den giren ‘Gal arısı’ ağaçlara zarar verdi. Çiçeklerin yüzde 80 açmasını engelledi. Bunun yanı sıra yağışların tekrar bu bölgede çok olması nedeniyle Kestane Balı üretimi yüzde 90 soranında azaldı. Orman Gülü balı dediğimiz ‘Deli Bal’ yine o dönemde çok yağışlı geçtiği için o da olumsuz yönde etkilendi. Dolayısıyla arıcı bu çok zor bir yıl geçirdi. Bunun olumsuzluğu da kış boyu devam edecek” diye konuştu.

    “Devlet desteğinin arttırılması gerekir”

    Bal üreticisine devlet desteğinin arttırılması gerektiğini kaydeden Aksoy, “Maliyetler Türkiye genelinde çok yüksek. En azından arıcı maddi yönden desteklenmeli. Arıların beslenmesinde, kışlık besleme şekerlerin indirimli verilmesi gibi desteklerin artırılması lazım. Çünkü arıcı bu sene bal satamayacak. Bal olmadığı yıllarda arılar sıkıntı yaşıyor zayıf, güçsüz, bakımsız olduğu için hastalıklara maruz kalıyor. Dolayısıyla arıların ölüm oranları çok yüksek olacakmış gibi gözüküyor inşallah o şekilde olmaz” şeklinde konuştu.

    Bacasız fabrika

    “Balın hammaddesi doğa” diyen Aksoy, “Arıcılarımız daha çok amatör yönde arıcılık yapıyor biz istiyoruz ki; bu işin içerisinde gençler olsun. Çünkü bu sektör bacasız fabrika. Bir kişinin bir iki tane fabrikası olur ama her arıcının yüzlerce fabrikası var ve içerisinde de binlerce işçi çalıştırıyor. Ham maddesi doğadadır. Arının yayıldığı, arının otladığı çiçekler daha verimli hale geliyor. Onun için hammaddesi doğada bacasız fabrika bizde sahipleriyiz. Gençlerin arıcılık yapmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Ekonomi yönetiminden OVP değerlendirmesi

    Ekonomi yönetiminden OVP değerlendirmesi

    Ekonomi yönetimi OVP ile ilgili yerli ve yabancı basın mensuplarına değerlendirme yaptı.

    Toplantıya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan katıldı.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, OVP ile ilgili olarak “Cumhurbaşkanımızın bizzat bu programı ilan etmesi ve ‘Hükümet olarak arkasındayız, destekliyoruz’ demesi OVP’nin en büyük gücü.” dedi.

    Enflasyona ilişkin mesaj veren Yılmaz, “Büyüme ve enflasyon hedefimiz tutarlı. Büyümenin kompozisyonu enflasyonu arttırıcı değil tam aksine enflasyonla mücadeleye katkı verici bir çerçeve içinde şekillendirilmiş durumda.” diye konuştu.

    “CARİ FAZLA HEDEFİNDEN VAZGEÇMEDİK”

    Yılmaz, kur hedeflerinin olmadığını, serbest piyasanın esas olduğunu yineledi.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, cari fazla hedefinden vazgeçmediklerini, sürecin zaman alacağını söyledi.

    ŞİMŞEK: PROGRAMIN DIŞ KAYNAK AYAĞI ÇOK GÜÇLÜ OLACAK

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, de OVP’ye yönelik “Dezenflasyon programına ilişkin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın desteği tam; bunu sadece hissetmiyoruz, görüyoruz.” dedi.

    “Programın dış kaynak ayağının çok güçlü olacağına inanıyorum; Birleşik Arap Emirlikleri’nde sonuç yakın.” diyen Şimşek, G20, Almanya, New York, Londra, Asya ve Ortadoğu’da yıl sonuna kadar görüşülmedik yatırımcı bırakmayacaklarını söyledi.

    İç talebin yeniden dengelenmesi ihtiyacının çok net olduğunu kaydeden Şimşek, “İç talep yavaşlayacak, yatırımlara ihracata çok güçlü destek
    vereceğiz.” dedi.

    Önce rezervleri güçlendireceklerini ifade eden Şimşek,  daha sonra kur korumalı mevduattan çıkış olacağını kaydetti.

    “YENİ BİREYSEL EMEKLİLİK MODELİ ÖNGÖRÜYORUZ”

    İşverenin katkısı olduğu yeni bir bireysel emeklilik modeli öngördüklerini söyleyen Şimşek, amacın sistemde kalış süresini ve fon tutarını artırmak olduğunu ifade etti.

  • Bursa Textile Show rüzgârı başladı

    Bursa Textile Show rüzgârı başladı

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde düzenlenen ‘Bursa Textile Show’, tekstil sektörünün dış hacmine güç katmaya devam ediyor. Yaklaşık 180 firmanın stantlı katılımıyla düzenlenen fuarda, firmalar, 2023-2024 sonbahar ve kış giysilik kumaş koleksiyonlarını ziyaretçilerin beğenisine sundu. Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde 4 salonda, toplam 10 bin metrekarelik alanda düzenlenen fuarda, yurt dışından önemli alıcılar işbirliği için Bursa’ya geldi. Bursa Textile Show ayrıca trend alanları ve seminerleri ile birçok yeniliğe de ev sahipliği yapıyor.

    “Bursa tekstilde marka kent”

    BTSO ve UTİB ortaklığında koordine edilen alım heyetleri ve BTSO’nun iştiraki KFA Fuarcılık’ın çalışmaları çerçevesinde başta Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinden olmak üzere farklı coğrafyalardan fuarı ziyaret eden nitelikli alıcılar, fuarda stant açan Türk firmalarıyla buluştu. Fuarın ilk gününde Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, BTSO Meclis Başkanı Ali Uğur, BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Kuş, BTSO Yönetim kurulu ve meclis üyeleri, fuarda stant açan firmaları ziyaret etti. BTSO Meclis Başkanı Ali Uğur, Bursa’nın tekstilde marka bir kent olduğunu belirterek, “Bursa Textile Show da sektörümüzün dünyaya açılmasında önemli bir katkı sağlıyor. Fuarımızın tüm firmalarımız için hayırlı ve bereketli olmasını temenni ediyorum” dedi.

    “Fuarın ihracata katkısı sürüyor”

    BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Kuş, tekstil sektöründe Bursa markasının dünyada söz sahibi olmaya devam ettiğini belirterek, “Fuarlarımız bizim bayramlarımız gibi. Bugün tekstil sektöründe 10’uncu organizasyonumuzu gerçekleştiriyoruz. Fuarda yaklaşık 180 firmamız var. Stant açan firmamızla birlikte BTSO olarak Ur-Ge projelerimizin katkılarıyla yaklaşık 51 ülkeden 300 civarında alıcıyı tekstil fuarında misafir ediyoruz. Kendi imkânlarıyla gelenlerle birlikte fuarı yaklaşık 2 bin yabancı alıcının ziyaret etmesini bekliyoruz. Bu organizasyonun firmalarımıza, sektörümüze ve Bursa ekonomisine ciddi anlamda katkı sağlayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Şehir için ciddi bir kazanım”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, her yeni fuarın yeni bir heyecan olduğunu belirterek, Bursa Textile Show gibi önemli bir organizasyonu kente kazandırdığı için BTSO’ya teşekkür etti. Alinur Aktaş, “Şehir adına ciddi bir kazanım. Firmalarımız, sektördeki yeni gelişmeleri burada farklı ülkelerden gelen misafirlerle bulaşarak belirleyecekler. Sanayicilerimiz çok güzel bir organizasyona imza atmışlar. UR-GE destekleriyle güzel bir sinerji de oluştu. Ortam gayet güzel ve ticareti geliştirmek adına burada ciddi bir potansiyel var. Fuarın, kış öncesinde ekonomik anlamda doping olacağına yürekten inanıyorum. Bursa sanayicisi fuarlara gidiyor, araştırıyor, neler yapabileceğini planlar yapıyor. Bu çalışmalar takdire şayan” dedi.

    “Tekstilde bir numarayız”

    Kısa süre önce Bursa’da göreve başlayan Vali Mahmut Demirtaş, fuarın katıldığı ilk organizasyonlardan biri olduğunu belirterek, “Fuarların yeni ürünlerin tanıtılmasında, sektörün ticaretini geliştirmesinde ve darboğazdan çıkmasında çok büyük payı var. Bugün Türkiye’de 10 milyar dolar civarında bir tekstil ihracat var. Bunun 830 milyon dolarını Bursa karşılıyor. Bursa tekstilde bir numara. Bursa’nın gelecekte de güçlü bir merkez olacağına inanıyoruz. Daha kaliteli ekonomik değeri yüksek ürünler üretmeyi tüm girişimcilerimizden istirham ediyorum. Fuara düzenleyen ve katılan herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Merkez Bankası: “Fiyat artışlarının sektörler bazında genele yayıldığı izlendi”

    Merkez Bankası: “Fiyat artışlarının sektörler bazında genele yayıldığı izlendi”

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ağustos ayı fiyat gelişmeleri raporunu paylaştı. Raporda fiyat artışlarının sektörler bazda genele yayıldığı belirtilerek kirada yüksek artışlar gözlendiği kaydedildi.
    Raporda göre Ağustos ayında tüketici fiyatları yüzde 9,09 oranında yükseldi ve yıllık enflasyon 11,11 puan artarak yüzde 58,94 oldu. Bu dönemde B (işlenmemiş gıda, alkol, tütün, enerji ve altın hariç TÜFE) ve C (enerji, gıda, içecek, tütün, altın hariç TÜFE) endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 9,20 ve 8,76 puan artarak yüzde 63,52 ve 64,85 olarak gerçekleşti.

    Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bu dönemde alt grupların tamamında artış yaşanmıştır. Bir önceki aya göre hizmet, gıda, temel mal, enerji ve alkol-tütün-altın gruplarının katkıları sırasıyla 3,00; 2,86; 2,60; 2,51 ve 0,14 puan arttı. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, B ve C endekslerinin aylık artışları önceki ayda ulaşılan yüksek seviyeleri korudu.

    Fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada bir önceki aya kıyasla güçlenirken hizmet ve temel mallarda yüksek seyretmeye devam etti. Hizmet fiyatları ağustos ayında yüzde 9,19 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 9,92 puan artışla yüzde 79,57 seviyesine ulaştı. Bu dönemde fiyat artışları, ulaştırma hizmetlerinde daha belirgin olmak üzere, alt gruplar geneline yayıldı. Ulaştırma hizmetleri fiyatlarında akaryakıt fiyatlarındaki sert artışa bağlı olarak aylık bazda yüzde 27,62 oranı ile 2003 bazlı endeksteki en yüksek artış kaydedildi. Bu gelişmede, yönetilen-yönlendirilen kalemlerin (otobüs ve taksi ile şehir içi yolcu taşımacılığı ve hava yoluyla yolcu taşımacılığı) yanı sıra karayoluyla şehirler arası yolcu taşımacılığı fiyatları belirleyici oldu. Lokanta-otel alt grubunda süregelen güçlü fiyat artışları ağustos ayında devam etmiş, fiyatların yüzde 7,09 oranında yükselmesiyle alt grup yıllık enflasyonu yüzde 89,31 seviyesine ulaştı.

    Kira alt grubunda aylık artış bir miktar daha güçlenerek yüzde 7,90 oldu ve yıllık enflasyon yüzde 87,78’e yükseldi. Diğer hizmetler alt grubunda fiyatlar yüzde 7,19 oranında artış kaydederken bu gelişmede kişisel ulaştırma araçlarının bakım-onarımı, sağlık hizmetleri ile eğlence-kültür hizmetleri öne çıkan kalemler oldu.

    Temel mal grubu yıllık enflasyonu 7,72 puan artışla yüzde 51,97 oldu. Döviz kuru geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mallarda tüm alt gruplarda yüksek fiyat artışları kaydedildi. Dayanıklı mal alt grubunda fiyatlar yüzde 7,82 oranında yükselirken, bu dönemde otomobil, beyaz eşya ve mobilya fiyatlarında belirgin artışlar izlendi. Diğer temel mallar alt grubunda ilaç referans euro kurundaki güncelleme ve vergi ayarlamasının sarkan etkileri hissedilmiş, fiyatlarda yüzde 9,92 oranı ile genele yayılan bir artış kaydedildi. Giyim ve ayakkabı grubunda fiyatların mevsim eğiliminin aksine artış göstermesiyle (yüzde 8,25 oranında) yıllık enflasyon yüzde 29,96’ya yükseldi. Enerji fiyatları ağustos ayında yüzde 14,23 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu ise 16,89 puan artarak yüzde 14,03 seviyesinde gerçekleşti. Grup aylık fiyat artışında, bir önceki ay ortasında gerçekleşen vergi artışının sarkan etkisi yanında, uluslararası enerji fiyatlarındaki yükseliş belirleyici oldu. Bu görünüm altında, akaryakıt ve tüp gaz kalemleri sırasıyla aylık bazda yüzde 26,11 ve 23,93 oranlarında artış kaydetmiştir. Ayrıca, şebeke suyu fiyatları ağustos ayında da yüksek bir oranda (yüzde 7,43) arttı. Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları ağustos ayında yüzde 8,48 oranında artmış, yıllık enflasyon 12,14 puan yükselerek yüzde 72,86 oldu.

    Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada 13,93 puan artışla yüzde 93,64’e, işlenmiş gıdada ise 11,02 puan artışla yüzde 57,80’e yükseldi. Mevsimsellikten arındırılmış veriler taze meyve sebze fiyatlarının bu dönemde meyve fiyatları öncülüğünde belirgin artış gösterdiğine işaret etmiştir. İşlenmemiş gıda grubunun seyrinde bu dönemde meyve ve sebze dışında, yumurta ve kuruyemiş fiyatlarındaki yükselişler öne çıkmıştır. İşlenmiş gıda grubunda aylık artış geçen aya kıyasla (yüzde 11,17) güçlenirken, başta ekmek olmak üzere ekmek-tahıllar, süt ile süt ürünleri, katı-sıvı yağlar ve alkolsüz içecek kalemleri fiyat artışları ile dikkat çekti. Alkollü içecekler ve tütün ürünleri grubunda fiyatlar yüzde 3,77 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 5,40 puan artışla yüzde 51,98 olarak gerçekleşti. Bu gelişmede geçen ay yapılan vergi düzenlemesi kaynaklı fiyat artışlarının endekse gün ağırlıklı yansıtılması nedeniyle ağustos ayına sarkan etkiler belirleyici oldu. Yurt içi üretici fiyatları ağustos ayında yüzde 5,89 oranında arttı, yıllık enflasyon 4,91 puan artışla yüzde 49,41 oldu.

    Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, yıllık enflasyon alt grupların tümünde yükseliş kaydederken, aylık bazda uluslararası enerji emtia ve kur gelişmelerine istinaden enerji üretici fiyatlarındaki artış yüzde 14,27 ile belirgin oldu.

    Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, artışların genele yayıldığı izlenirken ham petrol ve doğal gaz, rafine petrol ürünleri, temel eczacılık, kömür ve linyit, mobilya, diğer madencilik-taş ocakçılığı ve elektrik-gaz imalatı sektörleri fiyat artışlarıyla öne çıktı.

  • Kuşburnunun hasat dönemi yaklaştı

    Kuşburnunun hasat dönemi yaklaştı

    Vatandaşlar C vitamini deposu kuşburnu meyvesini toplamak için bugünlerde dağlara akın ediyor. Hemen her köyde yetişen ve 100 gramında bir kasa portakala eşdeğer C vitamini bulunan kuşburnu meyvesinin en çok tüketilen formatı olan marmelat yapımı ise zorlu aşamalardan sonra gerçekleşiyor.

    Kadınlı erkekli, çocuklu yaşlı gruplar halinde dağlara giderek kuşburnuyu dikenli dallarından tek tek toplayan vatandaşlar birkaç gün içerisinde topladıkları kuşburnuları bu kez yine tek tek temizleyerek suyla birlikte kaynatıyor.
    Haşlandıktan sonra ezilerek kevgirden geçirilen kuşburnular ocakta veya sobanın üzerinde bir miktar şeker katılarak bir süre daha pişirildikten sonra kavanozlara dolduruluyor.

    Bayburt’ta kış aylarında marmelat ve reçel olarak kahvaltı sofralarında yer almasının yanı sıra çay ve meyve suyu olarak da tüketilen kuşburnu soğuk algınlığı ve gribe karşı etkili olması nedeniyle ilgi görüyor.
    Dağlarda dikenli olması nedeniyle elleri yaralanarak topladığı kuşburnuları imece usulüyle köyde marmelata çeviren Asiye Tunç, “Topladığım kuşburnuları marmelata çevirip çocuklarıma yollayacağım. Gerekirse satarım da. Kuşburnu her şeye iyi geliyor” dedi.
    Kuşburnu toplamanın oldukça zor olduğunu ve incelikleri olduğunu belirten Tunç, “İlmini bilmezseniz zor olur. Çubukla dalları kendimize çekip öyle topluyoruz. Yoksa dikenleri vücudunuzu yaralıyor. Topladığımız kuşburnuları yıkadıktan sonra uç kısımlarını bıçak ile kesip daha sonra kazanlarda pişiriyoruz. Pişen kuşburnuların içindeki çekirdeklerinin çıkması için ezerek kevgirden geçiriyoruz. Daha sonra elekten geçirdiğimiz kuşburnuları kazanda kaynadıktan sonra kavanozlara koyuyoruz. İçerisine sadece bir miktar şeker katıyoruz. Harici hiçbir şey yok” diye konuştu.
    Kuşburnu doğada yabani olarak yetiştiği için üretiminde herhangi bir gübre, kimyasal madde kullanılmıyor. Organik bir meyve olmasının yanısıra içeriğindeki yüksek C vitamini sayesinde gribal enfeksiyonlara, öksürüğe, soğuk algınlığına iyi geldiği kanıtlanan kuşburnu meyvesinin antioksidan özelliğinden dolayı kansere de iyi geldiği, eklem kireçlenmesi ve romatizmal ağrıların gidermesinin yanında zengin demir içerdiği için kansızlığa karşı da faydalı olduğu ve cildin elastikiyetini korumasına yardımcı olarak yaşlanmayı önleyici özellik göstermesiyle biliniyor.

    “Dağlardan gelen lezzet kuşburnu geçim kaynağı oldu”

    Dağlardan gelen lezzet olarak bilinen kuşburnu Bayburt’ta bazı vatandaşların geçim kaynağı oldu. C vitamini açısından en zengin besin maddelerinden biri olan kuşburnu Bayburt ve çevresinde marmelât, reçel ve çay olarak yoğun bir taleple tüketiliyor. Köylüler tarafından dağlardan toplanarak kent pazarlarında satılan vitamin deposu kuşburnunun aynı zamanda birçok faydası bulunuyor. Doğal ortamda yetişen genelde dağlarda yetişeni daha makbul olan kuşburnu geleneksel yöntemlerle toplanıyor.

    Bayburt’un dağlık alanlarında yaşayan ailelerce toplanan kuşburnu marmelat ve reçele dönüştürülerek hem aile hem de ilçe ekonomisine katkı sağlıyor. Köylülerin yoğun mesai harcayarak topladığı kuşburnu, ayıklama işleminin ardından evlerin bahçelerinde yakılan odun ateşinin üzerinde bakır kazanlarda kaynatılan suya konuluyor. Yaklaşık 2 saat kaynatılan kuşburnu kevgirden geçirme kıvamına geldikten sonra kendi suyuyla ezilerek çekirdeklerinden ayıklanıyor. Çekirdeklerinden ayıklanan kuşburnu yeniden aynı işlemle bu kez çok ince bir elekten geçirilerek içerisindeki kılçıklardan temizleniyor. Daha sonra posası ayıklanan kuşburnu yeniden kazanda kaynatılıyor. Bu işlem yaklaşık 4 saat sürüyor. Reçel kıvamına gelen kuşburnu, kaynatma işleminin ardından sıcak halde kavanozlara konularak, dinlenmeye bırakılıyor. İsteğe göre içerisine şeker de ilave edilebiliyor. Yapılan ürünlerin bir kısmı satış için bekletiliyor, bir bölümü de köylülerin kışlık besin ihtiyacını karşılamak için ayrılıyor.

    Bayburt – Kelkit yolu güzergâhında kuşburnu toplayıp reçel ve marmelat yaparak aile bütçesine katkı sağlayan köy sakinlerinden Selim Taşdemir, kuşburnundan ürettikleri reçel ve marmeladın çok lezzetli olduğunu ifade ederek, “Yöremizde kuşburnular olmaya başladı. Hasadın ilk zamanları. Ekim ayının sonuna kadar kuşburunları topluyoruz. Daha sonra kurutulan kuşburnunun çayı olur, marmelatı ve reçeli yapılır. Bu bitki özellikle kışın kaynatılarak içildiğinde grip hastalığına çok iyi gelir. Zahmeti çok, biraz uğraşmak gerekiyor ama sonucu çok güzel oluyor.” dedi.
    Ekim ayının asıl kuşburnu sezonu olduğunu aktaran Taşdemir, yılda 150- 200 kilogram marmelat yapabildiklerini belirterek şunları söyledi: “Bir günde çoluk çocuk 50-60 kilogram ancak kuşburnu toplayabiliyoruz. Çok zahmetli oluyor ama aile bütçemize de katkı sağlıyoruz. Son zamanlarda şehirdeki vatandaşlar da bizimle birlikte kuşburnu toplamaya başladılar. Bu da kuşburnunun azalmasına neden oluyor.”