Etiket: ekonomi

  • Özel sektörün kredi borcu arttı

    Özel sektörün kredi borcu arttı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, martta bir önceki aya göre 1,2 milyar dolar azalarak 158 milyar dolar oldu. Özel sektörün bu dönemde uzun vadeli kredi borç miktarı azalırken, kısa vadeli dış borç tutarı arttı.

    Merkez Bankası, mart ayına ilişkin özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcuna ilişkin verileri yayınladı. Buna göre, martta, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu 2022 sonuna kıyasla 1,2 milyar dolar azalarak 158 milyar dolar oldu. Bu dönemde özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu 1,7 milyar dolar düşüşle 149 milyar dolar, kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç) ise 530 milyon dolar artarak 9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

    Bankaların uzun vadeli kredi borçlanmaları martta 2022 sonuna göre 603 milyon dolar azaldı, tahvil ihracı borçlanmaları da 1,4 milyar dolar düşüşle 12,5 milyar dolar oldu.

    Aynı dönemde bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi borçlanmaları 32 milyon dolar azaldı, tahvil stoku da 1,2 milyar dolar gerileyerek 1,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde finansal olmayan kuruluşların kredi borçlanmaları 1,4 milyar dolar artarken, tahvil stoku da 13 milyon dolar yükselişle 9,4 milyar dolara ulaştı.

    Bankaların kısa vadeli kredi borçlanmaları, martta 2022 sonuna göre 87 milyon dolar azalışla 5 milyar dolara inerken, finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 179 milyon dolar artışla 1,5 milyar dolara yükseldi.

    BİR YIL İÇİNDEKİ ANAPARA GERİ ÖDEMESİ 39,9 MİLYAR DOLAR

    Uzun vadeli kredi borcunun alacaklıya göre dağılımı incelendiğinde, tahvil hariç özel alacaklılara olan borçlar, martta 2022 sonuna kıyasla 985 milyon dolar artarak 104,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde tahvil hariç özel alacaklılara olan kısa vadeli borç 419 milyon dolar artışla 8,3 milyar dolara çıktı.

    Uzun vadeli kredi borcunun yüzde 60’ı dolar, yüzde 35,6’sı avro, yüzde 2’si Türk lirası ve yüzde 2,4’ü diğer döviz cinslerinden oluştu. Kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 33,9’u dolar, yüzde 38’i euro, yüzde 22,6’sı Türk lirası ve yüzde 5,5’i diğer döviz cinsleri ile gerçekleşti.

    Öte yandan, uzun vadeli toplam kredi borcunun yüzde 33,7’sini finansal kuruluşlar, yüzde 63,3’nün finansal olmayan kuruluşlar gerçekleştirdi. Kısa vadeli toplam kredi borcunun yüzde 73,7’sini finansal kuruluşlar, yüzde 26,3’ünü finansal olmayan kuruluşların borçları oluşturdu.

    Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, mart sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 39,9 milyar dolar düzeyinde olduğu hesaplandı.

  • 2022’de, yoksulluk oranında iyileşme olmadı

    2022’de, yoksulluk oranında iyileşme olmadı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 yılında yoksulluk oranında iyileşme sağlanamadı. Göreli yoksulluk oranı yüzde 14,4 oldu. En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hane halklarının yoksulluk oranı 1,1 puan artarak yüzde 19,6’ya çıktı. Bu yıl ilk kez yapılan hesaplamalara göre, 2022’de fertlerin yüzde 32,6’sı yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kaldı. Araştırma, konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranının yüzde 59,4 olduğunu ortaya koydu.

    TÜİK, 2022 yılına ilişkin Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri’ni yayınladı. Toplumun genel düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılıyor. Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı 2022 yılında aynı düzeyde kalarak yüzde 14,4 oldu. Medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise son yılda 0,3 puan artarak yüzde 21,6’ya kadar çıktı.

    TÜİK verilerine göre, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirini yüzde 40’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,9 puanlık azalış ile yüzde 7,6 olarak gerçekleşti. Medyan gelirin yüzde 70’i dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise bir önceki yıla göre 0,6 puanlık artış ile yüzde 29,3 oldu.

    EN AZ BİR ÇEKİRDEK AİLE VE DİĞER KİŞİLERDEN OLUŞAN HANE HALKLARININ YOKSULLUK ORANI YÜZDE 19,6’YA ÇIKTI.

    Hane halkı tipine göre eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranlarına bakıldığında; tek kişilik hane halklarında yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 1,0 puan artarak yüzde 7,5, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hane halklarında ise 2,6 puan artarak yüzde 11,7 oldu. En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hane halklarının yoksulluk oranı 1,1 puan artarak yüzde 19,6, tek çekirdek aileden oluşan hane halklarının yoksulluk oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 13,9 oldu.

    OKUR-YAZAR OLMAYANLARIN YÜZDE 27,7’Sİ, YÜKSEKÖĞRETİM MEZUNLARININ İSE YÜZDE 2,6’SI YOKSUL 

    Okur-yazar olmayan fertlerin yüzde 27,7’si, bir okul bitirmeyenlerin yüzde 24,4’ü, lise altı eğitimlilerin yüzde 13,8’i, lise ve dengi okul mezunlarının ise yüzde 7,8’i yoksul olarak hesaplandı. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 2,6 ile en düşük yoksulluk oranına sahip grup oldu.

    MADDİ VE SOSYAL YOKSUNLUK ORANI YÜZDE 16,6 OLDU

    Geçen yıllarda yayımlanan maddi yoksunluk tanımı Eurostat tarafından revize edilerek tanımın içine sosyal yoksunluk kriterleri de dahil edilmişti.

    TÜİK açıklamasında, maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenlerin; otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve yeni eklenen mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme durumunu kapsadığı belirtildi. Geçen yıllarda maddi yoksunluk tanımına dahil olan çamaşır makinesi, renkli televizyon ve telefon sahipliği yeni tanımdan çıkarıldığı da ifade edildi.

    Bu oran için fert düzeyinde yeni eklenen değişkenler ise eskimiş giysileri yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıklarla toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği olarak belirlendi.

    Belirtilen 13 maddenin en az 7’sini karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan maddi ve sosyal yoksunluk oranı; 2021 yılında yüzde 18,1 iken 2022 yılı anket sonuçlarında 1,5 puan azalarak yüzde 16,6 olarak tahmin edildi.

    SÜREKLİ YOKSULLUK ORANI YÜZDE 14,0 OLDU 

    Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsıyor. Buna göre, 2022 yılı anket sonuçlarına göre sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,2 puan artarak yüzde 14,0 oldu.

    YOKSULLUK ORANI EN YÜKSEK OLAN İLLER ADANA VE MERSİN OLDU

    Gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler; yüzde 15,0 ile TR62 (Adana, Mersin), yüzde 14,6 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) ve yüzde 14,3 ile TR31 (İzmir) oldu.

    Göreli yoksulluk oranı en düşük olan ise yüzde 3,7 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis), yüzde 6,3 ile TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) ve yüzde 7,5 ile TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) oldu.

    YOKSULLUK VEYA SOSYAL DIŞLANMA RİSKİ ALTINDA OLANLARIN ORANI YÜZDE 32,6 OLDU 

    Göreli yoksulluk, maddi ve sosyal yoksunluk ve düşük iş yoğunluğu göstergelerinin en az birinden yoksun olma durumu olarak açıklanan yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı ilk kez bu yıl hesaplandı.

    2022 yılı sonuçlarına göre fertlerin yüzde 32,6’sı yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kaldı. Bu oran yaş gruplarına göre incelendiğinde; 0-17 yaş grubunda yüzde 42,7, 18-64 yaş grubunda yüzde 30,2, 65+ yaş grubunda ise yüzde 20,5 olarak tahmin edildi.

    KENDİLERİNE AİT BİR KONUTTA YAŞAYANLARIN ORANI GERİLEDİ

    TÜİK verilerine göre, oturulan konuta sahip olanların oranı geçen yıla göre 0,8 puan azalarak 2022 yılında yüzde 56,7 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı yüzde 27,2, lojmanda oturanların oranı yüzde 1,1, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,1 oldu.

    KONUTUN İZOLASYONUNDAN DOLAYI ISINAMAMA EN ÇOK KARŞILAŞILAN KONUT VE ÇEVRE PROBLEMİ OLDU

    Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 33,6’sı konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu ile sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemleri yaşarken, yüzde 21,7’si trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı.

    TOPLUMUN YAKLAŞIK YÜZDE 60’I BORÇLU

    Geçen yıla göre konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 4,3 puan azalarak yüzde 59,4 oldu. Nüfusun yüzde 6,2’sine bu ödemeler yük getirmezken yüzde 17,7’sine çok yük getirdi. Hanelerin yüzde 59,6’sı evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 41,5’i iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 31,1’i beklenmedik harcamaları, yüzde 20,4’ü evin ısınma ihtiyacını, yüzde 65,4’ü eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti.

  • Nisan ayının rekortmeni külçe altın

    Nisan ayının rekortmeni külçe altın

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayı Finansal Yatırım Araçlarının Reel Kazanç Oranları verisini açıkladı. Buna göre, aylık en yüksek reel kazanç, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 8,83, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 7,15 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti.
    Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Euro yüzde 3,34, Amerikan Doları yüzde 0,92, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,65 oranlarında yatırımcısına reel kazanç sağlarken; BIST 100 endeksi yüzde 4,15 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 8,99 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde Euro yüzde 1,75 oranında yatırımcısına reel kazanç sağlarken; Amerikan Doları yüzde 0,63, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,90, BIST 100 endeksi yüzde 5,63 ve DİBS yüzde 10,39 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
    Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 8,89, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 3,67 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel kazanç sağlayan yatırım aracı olmuştur. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,34, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 17,50 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
    Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 23,60, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 10,95 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel kazanç sağlayan yatırım aracı olurken, aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 8,63, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 17,99 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
    Yıllık değerlendirmede en yüksek reel kazanç BIST 100 endeksinde gerçekleşti
    Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 34,32, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 42,20 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel kazanç sağlayan yatırım aracı oldu.
    Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın yüzde 7,26, DİBS yüzde 11,95, Euro yüzde 12,45, Amerikan Doları yüzde 13,57 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 23,66 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 1,82, DİBS yüzde 6,78, Euro yüzde 7,31, Amerikan Doları yüzde 8,50 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 19,18 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

  • “Adalar’da hiçbir tapu problemi kalmayacak’’

    “Adalar’da hiçbir tapu problemi kalmayacak’’

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Murat Kurum, Büyükada’da bir dizi program gerçekleştirdi. Bakan Kurum, ilk olarak AK Parti stant ziyaretini gerçekleştirdi, daha sonra Hacı Osman Var Camii’nde ikindi namazı sonrası vatandaşlarla bir araya geldi. Ardından Halk Eğitim Merkezi ziyaretinde bulunan Bakan Kurum’u Adalar Çocuk ve Gençlik Orkestrası keman eşliğinde karşıladı. Bakan Kurum, ‘Adalar Vatandaşları ile Buluşma’ programına katıldı ve müjdeler verdi. Kurum’a Adalar Kaymakamı Dr. Mustafa Ayhan, İlçe Milli Eğitim Müdürü Neşe Vural eşlik etti.


    “Bugün itibariyle İstanbul’umuzda 533 bin bağımsız bölüm başvuru yaptı’’

    Bakan Kurum, yaptığı açıklamada “Şu anda İstanbul’un bu tarihi dönüşümünde, bu yüzyılın dönüşümünde, Yarısı Bizden kampanyamızda başvuru sayısı kaça ulaştı biliyor musunuz? Şöyle rakamları açıklayalım da Kılıçdaroğlu milletin devletine olan, Cumhurbaşkanımıza olan itimadını, güvenini Adalar’dan duysun. Bugün itibariyle İstanbul’umuzda 533 bin bağımsız bölüm başvuru yaptı. İstanbul’a söz, bu aziz şehirde 5 yıl içerisinde hiçbir riskli yapı kalmayacak. İstanbullu hiçbir kardeşim riskli yapıda oturmayacak. Hiçbir gencimiz afetlere karşı güvensiz hissetmeyecek. Hiçbir annemiz, babamız, yastığa başını tedirgin bir şekilde koymayacak. Ben Adalar’da yaşayan kardeşlerime çok teşekkür ediyorum. Adalar’ı hep birlikte yeşil doğasıyla, mavi sularıyla, özgün mimarisiyle koruyup istikbale taşıyacağız. Şimdiden Adalar’a ve İstanbul’a hayırlı, uğurlu olsun diyorum’’ dedi.

    “Adalar çok daha fazlasını hak ediyor’’

    Adalar’a dolu dolu müjdelerle gelen Bakan Kurum, şunları kaydetti: “Tabi, sadece bu kadar hizmetle gelmek bize yakışmaz. Adalar çok daha fazlasını hak ediyor. Bir: 9 ada ve 5 mahallemizde mülkiyet sorunlarına ilişkin tapu ve kadastro sicillerinde gerekli düzenlemeleri ve güncellemeleri yaptık. Burada tapu sorununu ve uyuşmazlıkları çözdük. Hayırlı olsun. İki: Balıkların geçtiği noktalara kurulan dalyanlardan vatandaşlarımız şikayetçiydi. Hemen harekete geçtik Burgazada ve Büyükada’daki dalyan alanlarını kaldırdık. Buralarda rahatlıkla balıkçılık yapabilirsiniz. Üç: Adalar’ın eğitim hayatına katkı sunmaya devam ediyoruz. Büyükada’da Şehit Murat Yüksel İlkokulunu ve Kınalıada’da Mehmetçik İlkokulunu afetlere karşı dirençli hale getirip gençlerimize hizmetlerimizi sunuyoruz, sizlere kazandırıyoruz. Büyükada’da bin öğrenci kapasiteli 125. Yıl İlköğretim Okulumuzun inşaatı da son sürat devam ediyor. Yavrularımıza, evlatlarımıza, miniklerimize söz 2023-2024 eğitim ve öğretim yılına yetiştireceğiz. Dört: Kınalıada’daki sağlık ocağımızı bir ay içerisinde Büyükada’daki kapalı spor salonumuzu Ağustos ayında sizlere kazandırıyoruz. Beş: Adalar deyince akla deniz ve iskele gelir. Yük taşımacılığı yapan esnafımızın bizden talepleri olmuştu. Onların iskele müracaatlarını sonuçlandırdık. Böylelikle Adalar’a değer katmaya devam edeceğiz. Gençlerimizin spor yapabilmesi için arazi devir teslim sürecimiz tamamlandı. İnşallah bu yıl içerisinde ‘hep kardeşliğin kazanacağı’ futbol sahamız hizmetinizde olacak.’’

    ”Kültür Varlıkları Koruma Kurulumuzdan karar çıktı”

    Sözlerine devam eden Kurum, “Yedi: Kınalı Ada, Burgazada ve Heybeliada’ya ekonomi ve istihdam açısından büyük değer katacak su ürünleri kooperatiflerimizin kiralama süreçlerini tamamlayarak balıkçı esnafımızın dört gözle beklediği sorunu çözdük. Sekiz: Kınalı Ada’nın uzun süreli su ihtiyacına cevap verebilecek hijyen şartlarına uygun paslanmaz çelikten su depomuz hazır. Dokuz: Büyükada ve Tavşan Adası arasını koruma alanı ilan ederek Marmara Denizi’nde lamba avcılığının yasaklanması ve doğal yaşamın yapay resiflerle desteklenmesi projelerini yürüterek Adalar’ın maviliklerini ve canlılarını güvence altına almıştık. Tabi koruma alanını genişletilmesi ile ilgili sürecimiz devam ediyor. Sizlerin de talepleri var. Biz de ilgili tüm kurullarımızla üzerinde çalışıyoruz. Adalar’ı bir bütün olarak mavilikleriyle, yeşillikleriyle, doğal güzellikleriyle istikbale taşıyacağız. On: Büyükada’da Emlak Konut eliyle Hacı Ali Osman Var Camii’ni hizmete hazır hale getirdik. İskeleye 400 metre mesafedeki iki katlı olarak, modern mimariyle inşa ettiğimiz camimiz, hayırlı, uğurlu olsun. On bir: Tabi Adalar’ımız çok geniş bir kültür hazinesine sahip. Biz de bu potansiyelin farkındayız. İşte bugün de bu hazineye değer katacak çok önemli bir adımı hep birlikte atıyoruz. İnşallah Adalar’ımıza bir Kültür ve Sanat Merkezi inşa ediyoruz. On iki: Şimdi asıl müjdemize geliyorum. Hazır mıyız? Adalar’ımızın uzun yıllardır beklediği muştuyu veriyorum. Doğal güzelliklerin korunacağı kültür hazinemizin korunacağı, Adalar’ımızın 1/5000 ölçekli nazım imar planını ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planını biz takip ediyorduk. Bugün sizleri yakından ilgilendiren güzel bir haberi paylaşmak istiyorum. Kültür Varlıkları Koruma Kurulumuzdan karar çıktı. Önümüzdeki hafta askıya çıkarıyoruz. Adalar’da imar problemini çözüyoruz ve bundan sonra da Adalar’da hiçbir tapu problemi kalmayacak. Sorunu kökten çözmüş olacağız, Adalar için, İstanbul için, sizler için, hayırlı, uğurlu olsun’’ ifadelerini kullandı.

  • Ekonomik güven endeksi 102,2 oldu

    Ekonomik güven endeksi 102,2 oldu

    Bir önceki aya göre Nisan ayında tüketici güven endeksi %9,2 oranında artarak 87,5 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %1,0 oranında artarak 105,1 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %1,1 oranında artarak 118,1 değerini aldı. Perakende ticaret sektörü güven endeksi %1,3 oranında azalarak 116,2 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %0,1 oranında azalarak 88,4 değerini aldı.

    Ekonomik güven endeksi nedir?

    Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir. Endeks, tüketici güven endeksi, mevsim etkilerinden arındırılmış reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

    Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır. Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır.

    Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır.

    Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

  • Ekonomiye yıllık katkısı 550 milyon

    Ekonomiye yıllık katkısı 550 milyon

    Perşembe ve Altınordu ilçelerinde yaklaşık 1 kilometre açıklarda kurulan kafeslerde üretilen, aynı zamanda Mesudiye ilçesindeki Topçam Barajı’nda da üretimi yapılan Türk somonu, yurt içi ve yurt dışında sofraları süslüyor. Daha çok Rusya ve Japonya ile Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen Türk somonu, bir yandan üretim ve ihracatını arttırırken, bir yandan da üretimi ve paketleme fabrikalarında çalışan işçi sayısı da artmaya devam ediyor.
    Ordu genelinde deniz sahasında 7 adet kültür balıkçılığı yapılan büyük işletme bulunurken, Topçam Baraj Gölü’nde ise toplamda 3, iç sularda da 22 adet küçük tesis bulunuyor. Bu tesislerin yıllık üretim kapasitesi 6 bin 262 tona ulaşırken, 2022 yılında 5 bin 500 ton civarında ürün elde edildi.


    “İlimizde 32 tane su ürünleri yetiştiriciliği yapılan tesisimiz var”

    Ordu İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, konu hakkında yaptığı açıklamada, “İlimiz deniz sahası özellikle levrek ve somon yetiştiriciliği için son derece uygundur, oldukça geniş bir deniz sahamız var. Altınordu ve Perşembe ilçelerimizdeki deniz sahalarında 7 adet kültür balıkçılığı yapılan büyük işletmemiz var. Bu işletmelerimizin toplam kapasitesi 4 bin 950 ton, bunun dışında yine Mesudiye ilçemizdeki Topçam Baraj Gölü’nde de 3 tane kafes balıkçılığı işletmemiz var, bunun da kapasitesi 650 ton. Deniz sahasında ve iç sularda toplamda 10 tesisimiz mevcut olup, bunların yıllık üretim kapasiteleri de 5 bin 600 ton. Tabi Ordu’da su ürünleri yetiştiriciliği sadece bu tesislerden ibaret değil, iç sularımızda kurulan küçük aile işletmelerimiz var. Bunların da sayısı 22, hepsini topladığımızda ilimizde 32 tane su ürünleri yetiştiriciliği yapılan tesisimiz var” dedi.


    “Toplam kapasite 6 bin 262 ton, Rusya, Japonya ve Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yapılıyor”

    İl genelindeki toplam kapasitenin 6 bin 262 tona ulaştığını kaydeden Yılmaz, “2022 yılında elde ettiğimiz ürün miktarı ise 5 bin 500 ton civarında. Bu haliyle su ürünleri yetiştiriciliği ilimiz ekonomisine oldukça önemli bir katkı sağlamakta, yıllık yaklaşık 550 milyon TL civarında su ürünleri yetiştiriciliğinden ilimiz ekonomisine katkı sağlanıyor. İlimizde yetiştirilen balıklar farklı illere satışı yapıldığı gibi, Japonya, Rusya ve Avrupa Birliği ülkelerine de ihracat yapılmak suretiyle ülkemize ayrıca döviz de kazandırıyor. Bu haliyle düşündüğümüz zaman hem ilimiz ekonomisine sağladığı katkı, hem istihdama sağladığı katkı göz önüne alındığında oldukça önemli bir sektör” ifadelerine yer verdi.

    “Sektör 9 yılda 4 katına çıktı”

    Sektörün, yıllar geçtikçe büyüdüğünü kaydeden İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, “2014 yılında bin 400 ton olan üretim kapasitemizin bugün 6 bin 200 tonlara ulaşmış olması ve 4 katına çıkmış olması sektörün her geçen gün büyüdüğünü gösteriyor. Bu haliyle sektör ilimiz ekonomisine ciddi bir katkı sağlıyor, bundan sonraki süreçte de büyüyerek devam edecek ve ilimiz ekonomisine olan katkısı her geçen gün artacaktır” şeklinde konuştu.


    “Türk somonuna talep artıyor, üretimin yüzde 85’lik kısmını somon oluşturuyor”

    İl genelindeki balık yetiştiriciliğini yüzde 85’inin Türk somonunun oluşturduğunu belirten Yılmaz, şu ifadelere yer verdi:
    “Topçam Baraj Gölü’nde ve denizlerimizde yetiştiriciliği yapılan balıkların yüzde 85’i somon balığı olarak gerçekleşiyor, yüzde 15’lik kısmı ise levrek olarak gerçekleşiyor. Somon balıkları kasım ve aralık aylarında 500 gram ve 1 kilogramağırlığında iken, denizde kafeslere bırakılıyor, hasadı da nisan ayından itibaren başlıyor ve 3 kilogram ve üzeri ağırlığa ulaşan balıklar hasat yapılmaya başlanıyor ve su sıcaklığının arttığı döneme kadar devam ediyor. Haziran ayında somon hasadı tamamlanmış oluyor. Daha önceleri levrek balığına olan ilgi fazlaydı ve levrek yetiştiriciliği yapılıyordu, son dönemde özellikle artan ihracat ile birlikte Türk somonuna olan ilgi artmış durumda ve şuan yetiştiricilik alanlarımızın yüzde 85’lik kısmında somon balığı yetiştiriciliği gerçekleşmekte.”
    Yaklaşık 20 yıldır balık yetiştiriciliği sektöründe bulunan Hakkı Akdağ, balıkların iç piyasa ve yurtdışına gönderildiğini söyledi.
    Su Ürünleri Mühendisi Noyan Çoluk ise üretimi yapılan balıkların 3 kilograma ulaştığında yurtdışına ihraç edildiğini, bu ihracatın iç piyasaya göre daha karlı olduğunu kaydetti.

  • Jeotermal enerji her alanda kullanılıyor

    Jeotermal enerji her alanda kullanılıyor

    Kaynağında 98 derece sıcaklıkta bulunan jeotermal enerji 5 bin konutun ısıtılmasından sonra diğer projelerde kullanılıyor, ekonomik açıdan kazancı yüksek, temiz ve doğal enerjinin de israfsız eden verimli şekilde kullanılması hedefleniyor.
    Sağlıkla yaş alıyoruz, projesi dahilinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Tarım Bakanlığı, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Sındırgı Belediyesi işbirliği ile yapımı tamamlanan jeotermal sera topraksız üretime hazırlanıyor. Projenin tamamen aktif olması ile birlikte hem jeotermal seranın çalışma sistemi bölge vatandaşına örnek olacak, hem de yaşlılar için çeşitli hobi etkinlikleri de bu alanda gerçekleştirilecek.
    Bölgede bulunan Balkuru Jeotermal Sebze ve Meyve Kurutma tesisi, lavanta tarlası, jeotermal sera ve bal ormanları 600 dönümlük bir alanda alanında örnek bir projeyi oluşturuyor. Organize jeotermal sera bölgesinin kurulması adına çalışmalar devam ediyor.

    Sındırgı Belediye başkanı Ekrem Yavaş jeotermal alanında gerçekleştirdiği yatırımlar ve “ Yeşil Enerji ile Kalkınan Doğal Şehir Projesi “ ile Marmara belediyeler birliği tarafından belediyeciliğin oscarı olarak bilinen 2021 yılı Altın Karınca ödüllerine de layık görülmüştü.
    Doğal kaynakları israf etmeden en verimli şekilde kullanmak için projelerini hayata geçirdiklerini belirten Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş “Sındırgıda ilk defa şükürler olsun ki Balkuru jeotermalle sebze, meyve kurutma fabrikası alanında şuanda bir seranın yapımı bitti. İkinci bir serada yanına hemen yapılıyor. Yani bin metrekarelik bir alanda bir demo üretime başladık. Burada domates üretebileceğimiz gibi biberde üretebileceğiz salatalıkta üretebileceğiz ama bunun yanında çiçekte üretme imkânına sahibiz. Bu tamamen halkın hangi tarafa yönlendirilmesi gerekiyor ise ona doğru demo ürünlerin yetiştirilebileceği seralar bunlar. Ama amacımız artık Sıcak suyla tanışan ve onunla kalkınan, büyüyen doğal şehirde bundan sonra yatırımcılarında burada gelecek noktada bir onlara 200 dönümlük arazi tahsisi yaptık. İmarla alakalı çalışmalarımız devam ediyor.

    Yani sıcak suyun atık olan kısmını orada da değerlendirerek Sındırgıyı modern anlamda teknolojik serayla bütünleştirmek istiyoruz. Sındırgıda “Sağlıkla Yaş Alıyoruz” diye bir proje gerçekleştirdik. Büyükşehir ve Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla yaptık bu projeyi. Kıbrıs’ta bile bu projeyi sunam imkânımız oldu. Buradan aldığımız destekle onların terapi yapabilecekleri yaşlıların terapi yapabileceği bir sera ortamı hazırladık. Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Büyükşehir destek verdi ilave olarak da Tarım Bakanlığından alınan destekle Sındırgı belediyesi iş birliğiyle burada bin metrekarelik bir sera ortamı oluşmuş oldu ve tarım teknolojik serayla taçlandı. Sındırgıda yapılan bu teknolojik sera yatırımı bin metrekarelik ve demo bir sera. Bir bölgeye tahsisini yaptık ama burada da organize bir sera bölgesi oluşturarak yatırımcının gelip jeotermal kaynakları kullanarak üretime katkı sunmasını bekliyoruz“ dedi.

  • Rus turistlerin Türkiye’deki yeni rotası

    Rus turistlerin Türkiye’deki yeni rotası

    Roma, Bizans, Osmanlı ve cumhuriyet dönemlerinin şifa merkezi olan termal kaplıcalarına yerli ve yabancı turistlerin ilgisi her geçen gün artıyor. Özellikle Ortadoğu’dan Arap turistlerin tercih ettiği kaplıcalar, son yıllarda Rus ve Avrupalı turistlerin de radarına girdi. Savaş sonrası Avrupa’nın kapılarını kapadığı Rus turistlerin Türkiye’deki sayısında da son dönemde büyük artış yaşandı. Türkiye’ye gelen turistlere deniz turizminin yanı sıra farklı alternatifler sunmak isteyen Rus acenteleri ise kaplıca ve doğa turizmi ile ön plana çıkan Yalova’yı tanıtıyor.

    “Misafir sayımız yüksek ama daha da yüksek olmasını bekliyoruz”

    Bu çerçevede kaplıcalara gelen yaklaşık 30 Rus acente sahibi incelemelerde bulundu. Yalova Termal Kaplıcaları İşletmesi Müdür Yardımcısı Ümit Gürbüzoğlu, Rusya’nın en büyük tur operatörlerinden İstantour acentelerinin sahiplerini ağırladıklarını ve kaplıcaları tanıttıklarını söyledi. Gürbüzoğlu, Yalova Termal Kaplıcaları olarak turizme büyük katkı sağladıklarını belirterek, “Birçok misafirimiz yaz-kış geliyorlar. Hem konaklıyor hem de günübirlik olarak İstanbul üzerinden tur şirketlerimizle gelip bu güzellikleri deneyimliyorlar. Gelen misafir sayımız yüksek ama daha da yüksek olmasını bekliyoruz” ifadesini kullandı.


    Rus vatandaşları Türkiye’yi daha çok tercih ediyorlar

    Intourist acente yetkilisi Natalia Alexeeva ise Rusya’nın en köklü tur operatörü olduklarını ifade etti. Kaplıcalara gelen grubun amacının İstanbul ve Yalova turlarının turistlere daha fazla satılması için olduğunu belirterek, “Acentelerin önce buraya gelmesi, tanıması, neyi sattıklarını görmeleri için buraya geldik. Avrupa Rusya’ya kapalı olduğundan dolayı tabii ki Rus vatandaşları Türkiye’yi daha çok tercih ediyorlar. Bunu daha da geliştirmek için İstanbul’un yanında böyle bir güzellik varken buraya gelmeleri önemli. Herkes ilk öncelikle deniz, kum ve güneş tatilini seçiyorlar paket olarak fakat insanlar farklı şeyleri de denemek istiyorlar. Bunun için de tarihi yerler vardır. Tarihe dokunmak istiyorlar. Ayrıca gastronomi olarak da Türkiye’yi yakın görüyorlar” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Ali Babacan’a eleştiri

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Ali Babacan’a eleştiri

    Toplu açılış töreni için geldiği Eskişehir’de vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomiyi bilmediği gerekçesiyle DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ı eleştirdi. Kendilerine yapılan IMF’den borç alma tavsiyesi için geçmiş dönemlerde yaşanan problemleri anlatan Erdoğan, “Bu Bebecan, bunlar ekonomiden falan anlamazlar” dedi.

    “Biz nasıl IMF’İ kapıdan gönderdiysek bunları da sandıkta göndereceğiz”
    14 Mayıs seçimlerinde gereken cevabın sandıkta verileceğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
    “Davos’ta IMF’in başındaki zatla görüşüyoruz. Dedim ki “Siz adamlarını devamlı gönderiyorsunuz ama bu gelenler Türkiye’yi yönetmeye mi geliyor, bize akıl vermeye mi geliyorlar yoksa taksitlerini almaya mı geliyorlar? Eğer taksitlerini alacaklarsa, alırlar giderler. Ama Türkiye’yi yönetemezler. Türkiye’yi ben yönetiyorum.” 2013’e kadar devam ettik. Alacaklarını ödedik. 2013’ten sonra artık IMF ile ilişkimiz kalmadı. CHP ve İYİ Parti bize akıl veriyor. IMF’den borç almamız gerekiyor diyorlar. Biz ne dedik, ihtiyacımız yok. O zaman bizimde Merkez Bankası döviz rezervimiz, 2013’te 27,5 milyar dolardı. Ama elhamdülillah şu an 3 haneli rakamlara çıktı. Hatta başbakanlığım döneminde bir ara 135 milyar dolara ulaştık. Bu Bebecan, bunlar ekonomiden falan anlamazlar, şimdi ekonomiden ne kadar anladığını göreceğiz. Sadece bunun satışını yaparlar. Şimdi işte ekonomiden ne kadar anladığını bakalım kaç tane Bay Bay Kemal buna milletvekilliği vermiş göreceğiz. Ve satışa geldiler. İnşallah Eskişehir 14 Mayıs’ta bunları sandığa gömecek mi? Öyleyse ana kademe, kadın kolları, gençler durmuyoruz. Biz nasıl IMF’İ kapıdan gönderdiysek bunları da sandıkta göndereceğiz.”

  • Soğanın başkentinden tüketiciye müjde

    Soğanın başkentinden tüketiciye müjde

    “Tarlada çalıştıracak zor işçi buluyoruz”

    Bu sene geçtiğimiz yıla göre iki kat daha fazla soğanın ekildiğini söyleyen Yürekli, bu yüzden fiyatların düşeceğini belirtirken tarlada hasat yapacak zor işçi bulduklarının altını çizdi. Yürekli şöyle konuştu:
    “Ektiğimiz soğanın maliyeti kiloda 5 lira. Geçen sene 3 liraydı, bu sene 5 lirayı bulur. Bu sene ekilen soğan geçen seneye göre iki kat yüksek. Ekili çok olduğu zaman fiyatlar düşüyor. Polatlı’da hasat Ağustos ayında başlıyor. Taban fiyat burada 5 liradan başlar. Çalıştıracak zor işçi buluyoruz. Depremden sonra Suriyeliler gitti. Buranın yerlisi günlük yevmiye 700 ile 800 lira arasında istiyor. Biz Suriyelilere 300 lira veriyorduk. Tarımda Suriyeli işçi olmasa biz tarlada hasat yapamayız.”

    “Soğan stoklaması yok”

    Sosyal medyada yer alan Polatlı’da bir şirketin stokçuluk yaptığı, tonlarca soğan stokladığı iddiasını da yalanlayan Yürekli, “Stoklama yok. Polatlı’da böyle bir firma yok. Şu an soğan 18 lirayken iddia edilen stoktaki soğanların değeri 30 milyon Türk lirası olur. Neden piyasaya bunu sürmek varken çürümeye bıraksınlar ki? Soğan üzerinden siyaset yapmak yanlıştır. Ülkemizde İHA ve SİHA yapılırken neden bunları gündeme getirmiyorsunuz? Böyle yapılarak hem çiftçi hem de esnaf rencide ediliyor” ifadelerini kullandı.

    “Kalan 6 ton stokumuz var”

    Polatlı’da kalan son soğanları iyisi ve kötüsüyle ayırdıklarını ve çürümemiş soğanları satacaklarını söyleyen soğan tüccarı Hacı Ömer Altıntaş bu sezonun artık bittiğini, başka da soğan kalmadığını söyledi. Altıntaş, “Elimizde kalan 6 ton soğanımız var. Şimdi işçilik yapıyoruz. Artık soğanın sonu. İyilerle kötüleri ayırıyoruz. İyileri satacağız. Ve bu bitti artık, sezon sonu. Başka da soğanımız yok. Soğan fiyatları Adana’dan mahsulün çıkmasıyla biraz daha düşer. Çiftçi farklı, esnaf farklı. Fiyat çiftçide yükselmedi” diye konuştu.