Etiket: ekonomi

  • Yıldırım Lojistik Merkezi’nde yol yarılandı

    Yıldırım Lojistik Merkezi’nde yol yarılandı

    Yıldırım Belediyesi, Samanlı Mahallesi’ndeki 160 dönümlük alanı, dev e-ticaret markalarının depolarının bulunacağı lojistik üs haline getiriyor. Yıldırım’a ve şehir ekonomisine önemli katkıları olacak Yıldırım Lojistik Merkezi’nin bünyesinde 95 bağımsız alan bulunuyor. Ayrıca merkezin çatısına kurulacak güneş enerji santrali ile ilçedeki sokakların ve belediye tesislerinin elektrik ihtiyacı karşılanarak, yılda 15-20 milyon liralık tasarruf sağlanacak. İnşaat çalışmalarının yüzde 50’si tamamlanan tesis 2023 yılı içerisinde hizmete açılacak.


    E-ticaretin ve ihracatın yaygınlaşmasıyla beraber lojistik üslerin önem kazandığını belirten Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Yıldırım Belediyesi olarak ilçemize katma değer sağlayacak Yıldırım Lojistik Merkezi’ni kazandırıyoruz. Doğa dostu olarak planladığımız tesisimizin çevreyi kirletecek atıklar oluşturmayacağı gibi ilçemizi için önemli bir yeşil enerji kaynağı olacak. Tesisimizin kendi enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayacak Yıldırım’ın sokaklarının aydınlatacak ve belediye tesislerinde kullanılacak elektrik enerjisini de üretecek. Yapım çalışmalarının yüzde 50’sini tamamladığımız projemizi 2023 yılı içerisinde Yıldırım’a kazandıracağız” dedi.

  • “Türkiye’yi ilk 10’da görmeyi hedefliyoruz”

    “Türkiye’yi ilk 10’da görmeyi hedefliyoruz”

    Bilim Güngören; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve Güngören Belediyesi iş birliğiyle hayata geçirildi. Törene katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin çıtayı her zaman en yükseğe koyduğunun altını çizerek, “20 yıldır en büyük hedeflerin peşinden koştuk. Varmak istediğimiz nokta, Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmak. İşte bu amaç doğrultusunda bilim ve teknolojiyi anahtar olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Teknoparklarımızın sayısı 97’ye ulaştı”

    Türkiye’deki bilim ve teknoloji altyapısını güçlendirmek adına her gün yeni yatırımlar yaptıklarını vurgulayan Bakan Varank, “Özel sektörde Ar-Ge kültürünü geliştirmek için işletmelerin kendi bünyelerinde kurdukları Ar-Ge ve Tasarım Merkezlerini destekliyoruz. Ar-Ge ve Tasarım Merkezine sahip işletmelerimizin sayısı bin 600’e yaklaştı. Girişimcilere her türlü özgün fikri ticarileştirebilecekleri uygun ortamı hazırlayan Teknoparklarımızın sayısı 97’ye ulaştı. Geleceğin teknolojilerine yönelik derin bilimsel araştırmaların yapıldığı Öncül Ar-Ge Laboratuvarlarının sayısı her geçen gün artıyor. Bu laboratuvarlarda 6G’den otonom sürüşe, katmanlı imalat teknolojilerinden ileri malzemelere kadar çok önemli çalışmalar gerçekleştiriliyor” açıklamalarında bulundu.

    “Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının son 20 yılda binde beşten yüzde 1,13’e yükseldiğini görüyoruz”

    Bakan Varank, “Baktığımızda Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının son 20 yılda binde beşten yüzde 1,13’e yükseldiğini görüyoruz. Tam zaman eşdeğer Ar-Ge çalışanı sayısı 20 senede 29 binden 222 bine yükseldi. Gördüğünüz gibi araştırmacı sayısında muazzam bir artış var” şeklinde konuştu.

    81 ilde 100 Deneyap Teknoloji Atölyesindeki çocukların yapay zekadan nesnelerin internetine, tasarımdan robotiğe kadar çok geniş bir yelpazede proje geliştirmeyi öğrendiklerini dile getiren Bakan Varank, “Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’te düzenlediğimiz yarışmalar, gençlerimizi geleceğin teknolojilerine hazırlıyor. Takımlar halinde yarışmalara katılan gençler biyoteknoloji, çip tasarımı, dikey inişli roket, karma sürü robotlar gibi alanlarda özgün projeler geliştiriyor” diye konuştu.

    “Üç lise öğrencisi kızımızı TÜBİTAK aracılığıyla Antarktika’ya göndereceğiz”

    Bakan Varank, “Bu sene üç lise öğrencisi kızımızı TÜBİTAK aracılığıyla Antarktika’ya göndereceğiz. Kutup Araştırma Projeleri Yarışması’nda birinci olan bu öğrencilerimiz 7. Ulusal Antarktika Bilim Seferi heyetine katılarak projelerini kutuplarda test etme imkanını elde edecek. İşte biz her türlü mecrayı kullanarak başta öğrencilerimiz olmak üzere 7’den 77’ye her kesiminin ilgisini bilimin büyüleyici dünyasına çekmek için çabalıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Açılışı gerçekleştirilen merkeze TÜBİTAK eliyle yaklaşık 4 milyon lira destek sağladıklarının altını çizen Bakan Varank, “Belediyemiz de burayı hem inşa etmek hem de işletmek için 25 milyon liraya yakın yatırım yaptı. Deneyap Teknoloji Atölyesi, Planateryum ve Uzay Salonu, profesyonel ses kayıt stüdyosu ve farklı grafik tasarım imkanları bu hizmetlerden sadece birkaçı. Buradaki atölyelerde gençlerimiz; matematik, astronomi, havacılık, uzay, doğa bilimleri, robotik, kodlama ve tasarım eğitimleri alacaklar. Ayrıca takım çalışması, bilimsel, akılcı ve eleştirel düşünme gibi farklı yetenekler kazanacaklar” dedi.

    “Cumhurbaşkanı adaylığı belli olan tek isim Recep Tayyip Erdoğan”

    Bakan Varank, “İşte bizim gündemimiz; bilim, teknoloji ve inovasyon. Bizim gündemimiz; yetkin insan kaynağı yetiştirmek. Bizim gündemimiz bu ülkeye değer katan eserler bırakmak. Ama başkalarının gündeminde ne var hepiniz izliyorsunuz değil mi? Koltuk kavgalarını, makam pazarlıklarını hepiniz takip ediyorsunuz değil mi? Aylardır, bir Cumhurbaşkanı adayı belirleyemeyen, bırakın belirlemeyi daha adayı konuşmaya başlayamayan bir altılı masa var. Neredeyse Ocak ayı bitecek ama şu anda Cumhurbaşkanı adaylığı belli olan tek isim Recep Tayyip Erdoğan. Cumhurbaşkanımızın karşısına kimi çıkaracaklar, toplanıp toplanıp bir türlü karar veremiyorlar. Tabi biz dışardan baktığımızda, 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adaylarını belirleme gündemiyle toplandığını zannediyorduk.

    Meğerse bu toplantıların gündemi aday değil, koltuk pazarlıklarıymış. Ne diyorlar? Altılı masadaki genel başkanlar Cumhurbaşkanı yardımcısı olacakmış. Hani partili Cumhurbaşkanı olmaz diye yeri göğü inletiyordunuz, ne oldu? Hatta bu Cumhurbaşkanı yardımcıları, her karara imza atacaklarmış. O da yetmez, masadaki partilerin oyları binde 5 olsa dahi mutlaka bir bakanlık alacaklarmış. Ama bence bu da yetmez. Madem tüm sözlerini bir kenara bırakıyorlar, madem anayasayı tanımayacaklarını şimdiden ilan ediyorlar. Kendilerine bir öneri de ben vermek istiyorum.

    Bence altılı masanın genel başkanları 2 ayda bir dönüşümlü olarak Cumhurbaşkanı olsunlar. Sıralamayı da boy sırasına göre mi, yaş sırasına göre mi yapacaklar, yazı tura atıp karar versinler. Evet, trajikomik bir muhalefetle karşı karşıyayız. Türkiye’nin yarınlarına yönelik söyleyecek tek bir sözleri, tek bir hayalleri, tek bir projeleri yok. Varsa yoksa koltuk pazarlığı. Diğer yanda ise, dur durak bilmeden icraatın peşinde koşan, yarınları planlayan bir Recep Tayyip Erdoğan var, Cumhur ittifakı var. Ben inanıyorum ki, bu tablonun hesabını milletimiz çok güzel tutuyor ve sandık önüne gelince de gerekeni yapacak” açıklamalarında bulundu.

  • Yıldırım Belediyesi ilçenin ekonomisine katkı sağlıyor

    Yıldırım Belediyesi ilçenin ekonomisine katkı sağlıyor

    Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, ilçede açılan her iş yerinin Yıldırımlılar için yeni bir ekmek kapısı ve istihdam alanı olduğunu söyledi. Başkan Oktay Yılmaz, yaptıkları hizmetlerle her mahallenin cazibesini arttırarak, yeni iş yerlerinin açılmasını sağladıklarını belirterek,“İşletme sayılarının artmasıyla birlikte mahallelerimizin ekonomik değeri de yükseliyor. Yıldırım Belediyesi olarak her zaman esnafımızın yanında yer alıyoruz. Esnafımız güçlüyse biz de güçlüyüz demektir” dedi.

    “Yıldırım ekonomisi büyüyor”

    Yıldırım’ın ticaret hacminin arttığını ve ekonominin canlandığını kaydeden Başkan Yılmaz, “Bunun en büyük göstergesi, 1 ayda 164 girişimcinin iş yeri açmak için belediyemize ruhsat başvurusunda bulunmasıdır. Bu işletmeler hem ekonomiye hem de ilçenin istihdamına katkı sağlayacak. Yatırımcı da işveren de tercihini Yıldırım’dan yana kullanıyor. Çok iyi biliyoruz ki esnafımız kalkındıkça kazanan Yıldırım olacak. Sık sık esnaf ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Bu ziyaretlerde hem esnafımızın talep ve önerilerini dinliyoruz hem de işletmelere yönelik hayata geçirebileceğimiz projeler üstünde istişare ediyoruz” ifadesini kullandı.

  • Fiyat İstikrarı Komitesi’nin 7. toplantısı

    Fiyat İstikrarı Komitesi’nin 7. toplantısı

    Hazine ve Maliye Bakanlığı, Komite ile ilgili yaptığı açıklamada “Öngörüldüğü üzere Ekim ayında tepe noktasına ulaşan yıllık enflasyon, küresel gelişmeler ve aldığımız tedbirler sayesinde Kasım ayından itibaren düşüş eğilimine girmiştir. Piyasadaki enflasyon beklentilerinin son dönemdeki aşağı yönlü seyri, enflasyondaki ataletin zayıfladığına işaret etmektedir.

    Beklentilerdeki bu iyileşmenin de etkisiyle yıllık enflasyondaki düşüş, Aralık ayından itibaren daha da belirginleşecektir. Komitede, girdi maliyetlerinin yanı sıra gıda fiyatlarındaki görünüm de detaylı olarak ele alınmıştır. Ayrıca, öncelikle dar gelirli ve sabit ücretliler olmak üzere vatandaşlarımızın alım gücünü artıracak ilave adımlar kapsamlı olarak değerlendirilmiştir.

    Komitede, kalıcı fiyat istikrarı ve dengeli büyümenin devamı için ihtiyatlı maliye politikalarının yanı sıra selektif kredi uygulamasının sürdürülmesinin önemi ele alınmıştır. Fiyat İstikrarı Komitesi’nde daha önce alınan karar çerçevesinde fiyatların şeffaf bir şekilde izlenmesi amacıyla hayata geçirilmesi planlanan fiyat takip sisteminde yasal altyapı çalışmaları tamamlanmış olup uygulamanın kısa sürede devreye girmesi için teknik çalışmalar hızlandırılacaktır. Önümüzdeki süreçte Komite tüm paydaşlarla koordinasyon içerisinde çalışmalarına devam edecektir” ifadeleri kullanıldı.

  • Türkiye ile İsrail’in ihracatının artırılması hedefleniyor

    Türkiye ile İsrail’in ihracatının artırılması hedefleniyor

    Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinin son dönemde yeniden normalleşmeye başlaması iki ülkenin ticaretine de pozitif yansıyor. Türk ihracatçıların Mart ayındaki İsrail ziyaretinin ardından bu kez İsrail’in en önemli 60 firmasından yaklaşık 100 kişilik alım heyeti, Türk firmalarla yeni iş birliklerine imza atmak için İstanbul’a geldi. Etkinlikte ikili ticari görüşmeler gerçekleştiren İsrailli iş insanları, Türkiye’de ürün portföyünün geniş olduğunu söyleyerek, buradaki ticaretlerini sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti.

    “Önümüzdeki 5 yılda ihracatımızı en az 12 milyar dolara, dış ticaret hacmimizi 15 milyar dolara çıkarabiliriz”
    Heyete ev sahipliği yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye ve İsrail’in bölgenin en güçlü iki aktörü olduğunu söyledi. Türkiye-İsrail ilişkilerinin zaman zaman sıkıntılı dönemlerden geçse de özellikle ticari bağların hep güçlü kaldığına dikkat çeken Gültepe, şunları söyledi: “İsrail en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ilk 10 ülke arasında bulunuyor. Sadece son 5 yılda ihracatımızı yüzde 100’ün üzerinde artırarak 6,4 milyar dolara çıkardık. Bu yılın Ocak-kasım döneminde geçen yılın tamamındaki hacmi yakaladık. İsrail’den yıllık ithalatımız ise 2 milyar dolarlarda seyrediyor. Kabaca toplam dış ticaret hacmimiz 9 milyar dolar seviyelerinde bulunuyor.

    Önümüzdeki 5 yılda ihracatımızı en az 12 milyar dolara, dış ticaret hacmimizi 15 milyar dolara çıkarabiliriz. Çünkü iki ülkenin üretim gücü ve coğrafi yakınlığı ticaretimizi çok daha büyütebileceğimiz bir potansiyeli barındırıyor. Çelikten kimyaya, otomotivden hazır giyime birçok sektörümüzün İsrailli firmalarla iş birlikleri var. Karşılıklı ‘kazan-kazan’ ilkesi çerçevesinde ilişkilerimizi çok daha ileriye taşıyabiliriz. İş birliğimizi gıda, tarım, hayvansal ürünler, kozmetik ve ev tekstili başta olmak üzere farklı birçok sektörle genişletip güçlendirebiliriz. Memnuniyetle görüyorum ki iki tarafta da bu potansiyeli harekete geçirme konusunda güçlü bir irade bulunuyor.”

    Mustafa Gültepe, ticareti sadece alışveriş olarak görmediklerini, güçlü ticari bağların hem iki ülke ilişkilerinin daha sağlam temellere oturmasını sağlayacağını hem de bölgenin barış ve huzuruna katkı sunacağını sözlerine ekledi.

    “İki ülke arasında daha uygun bir iş ortamı yakalamak için buradayız”

    Toplantıda açıklamalarda bulunan İsrail Büyükelçisi Irit Lilian ise “Bugün iki ülke için daha uygun bir iş ortamı yakalamak için buradayız. Buradakilerin çoğu uzun yıllardır birbirlerini tanıyor. Ülkelerimiz arasında normalleşmenin başladığı süreçte bu tür organizasyonlarla ilişkileri çeşitlendirmek ve anlamlandırmak da bizim görevimiz. Son yıllarda hem politik sorunlar hem de tedarik zincirindeki problemler bizi yeni pazarlar bulmaya, yeni iş birliği alanları geliştirmeye zorladı. Yeni bir gerçeklik oluşturmak için üretim süreçlerini dahi değiştirmemiz gereken bu ortamda hem ithalatçılarımıza hem de üreticilerimize destek olmalıyız. Biz hükümetler olarak hizmetinizdeyiz. Aklınız berraklaştırmak, karşılıklı güveni sağlamak için buradayız. Biz diplomatlar, görevliler hepimiz sizin için buradayız. THY ile iş birliğimiz sayesinde iki ülke arasındaki ticaret canlandı ve bu da ülkelerimiz için daha güçlü bir gelecek kurma imkânı sağladı. Tek başımıza sadece bir yere varabiliriz ama hep birlikte daha uzağa gidebiliriz. Bugün buranın sunduğu nimetlerden herkesin faydalanmasını diliyorum” diye konuştu.

    “Türkiye’yi evimiz kadar yakın hissediyoruz”

    İsrail Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Uriel Lynn, “Türkiye’yi biz evimiz kadar yakın hissediyoruz. Ticari ilişkilerimizin gelişmesine de büyük önem veriyoruz. Türkiye’de çalıştığımız firmalarla aramızda güvene dayanan dostane bir iş birliği var. Geçen Mart ayında TİM öncülüğünde yaklaşık 100 kişilik heyet İsrail’i ziyaret etmişti. Bu kez de biz yaklaşık 100 kişilik heyetle buradayız. Bu boyutta bir heyetle ilk kez Türkiye’deyiz. Heyettekilerin hepsi alım için geldi. 400’ün üzerinde Türk firması ile görüşmelerimiz olacak. Çin’den mi Türkiye’den mi derseniz elbette Türkiye’den almak istiyoruz. Türkiye’den üç dört günde İsrail’e sevkiyat yapılabiliyor. Türkiye’nin potansiyeli, ürün çeşitliği çok zengin, fiyat olarak da uygun. O nedenle Türkiye’ye ile ticareti geliştirmeye büyük özen gösteriyoruz. Hedefimiz Türkiye ile ticaretimizi çok daha yukarılara taşımak. Ülkelerimiz arasında halen 9 milyar dolar civarında olan dış ticaret hacmini iki yılda 13 milyar dolara çıkarabiliriz” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye ve İsrail arasındaki istikrarlı bir ekonomik ilişki var”

    Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, Türkiye ile İsrail arasındaki ekonomik ilişkilerin istikrarlı bir seyir izlediğini belirterek, “Ekonomik rasyonalitenin kararlılığı her dönemde ön planda tutuluyor. İki ülke arasındaki üst düzey diyalogun son dönemde yükselen profili, ticari alanda yeni bir sinerji oluşturmak, ikili ticaret hacmini artırmak ve yeni ortaklıklar geliştirmek için değerli bir fırsat sunuyor. Buna karşılık, ekonomik ve ticari ilişkilerin artan ivmesi, hiç şüphesiz tüm ilişkilere olumlu yansıyacak. 2021’de ülkelerimiz arasındaki ticaret hacminin yüzde 35 artarak 8,4 milyar dolara ulaştığını görüyoruz. 2022’nin sonunda 9 milyar doların üzerinde bir hacmin ortaya çıkması bekleniyor. Geliştireceğimiz yeni işbirlikleri ile karşılıklı yararları gözeterek ticaret rakamlarında sürdürülebilir bir artış yakalayabileceğimizi düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu.

    “Türkiye ile çalışmaktan dolayı memnunuz”

    Alım heyeti arasında yer alan İsrailli iş insanı Joseph Williger, “20 senedir Türkiye’deki firmalarla çalışıyoruz. Yiyecek sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’den makarna, biber, turşu, peynir, süt, mısır gibi ürünler alıyoruz. Türkiye’deki ürünler çok gelişti. İsrail’de ürün fiyatları artış gösterdi. Türkiye’den daha uyguna ürün alabiliyoruz. Türkiye ile çalışmaktan dolayı memnunuz. Türkiye ile ilerleyen dönemlerde de çalışmayı düşünüyoruz. Türkiye’den yüzde 15 seviyesinde bir ürün alımı yapmayı düşünüyoruz. Burada 200 milyon dolarlık ticaret hacmi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi.

  • “Kırsaldan kente göçün azaltılmasını hedefliyoruz”

    “Kırsaldan kente göçün azaltılmasını hedefliyoruz”

    Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, küçük aile işletmelerinin Kırsal Kalkınma Desteklemesi Programı’na alınmasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Kirişci, küçük aile işletmelerinin korunması, rekabet gücünün artırılması ve iktisadi üretim yapmalarına imkan sağlayacak politikaların geliştirilmesine öncelik verdiklerini belirtti.

    Genç Çiftçilerin Desteklenmesi, Uzman Eller gibi birçok projeyle küçük aile işletmelerini desteklediklerini vurgulayan Kirişci, “Türkiye’deki mevcut işletmelerin büyük çoğunluğu da ‘geçimlik’ ve ‘yarı geçimlik’ aile işletmelerinden oluşmaktadır. Ülkemizde aile çiftliklerinin genele oranı da yüzde 90 civarındadır. Kırsal alanda gelir sağlamayı amaçlayan aile işletmeleri, üretim girdilerini doğadan veya kendi arazilerinden temin etmektedir” dedi.

    Kirişci, küçük aile işletmelerinin hayvansal üretim ve arzı açısından tampon vazifesi gördüğünü belirterek, “Tüketiminin bir kısmını ürünlerinden karşılayan küçük ölçekli aile işletmeleri, muhtemel krizlere ve piyasadaki olası fiyat dalgalanmalarına karşı daha dirençlidir. Bu işletmeler aynı zamanda, hayvansal üretim ve arzı açısından tampon vazifesi görmektedir. Türkiye’nin, artan ürün ihtiyacını karşılamak üzere, ölçek ekonomisinden yararlanan ve düşük maliyetle üretim yapan büyük işletmelere ihtiyacı su götürmez bir gerçektir” açıklamasında bulundu.

    “Kırsaldan kente göçün azaltılmasını hedefliyoruz”

    Hayvancılık yapan küçük aile işletmelerini Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı’na almaktan büyük mutluluk duyduklarının altını çizen Bakan Kirişci, şunları kaydetti:
    “Küçük aile işletmelerine sağladığımız yeni desteklerle işletmelerin sürdürebilirliğinin sağlanması, altyapı ve ekipman eksikliği nedeniyle yaşanan kayıpların azaltılması, verimlilik ve kalitenin artırılması, üretimde yem maliyetlerinin düşürülmesi, üretici gelirlerinin artırılması, kırsaldan kente göçün azaltılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasını hedefliyoruz. Bugün, daha fazla gıda üretmek, daha fazla istihdam oluşturmak ve doğal kaynaklarımızı korumak için sürdürülebilir bir tarıma ihtiyaç duyuyorsak çözümün merkezinde küçük aile işletmelerinin yattığı unutulmamalıdır. Bunun bilincinde olarak politika üretmeye ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle bütün üreticilerimize işlerinde kolaylık, bol ve bereketli kazançlar diliyorum.”

  • Konut satışlarına kredi freni

    Konut satışlarına kredi freni

    Konut satışlarında yaşanan düşüşler hakkında açıklamalarda bulunan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Gayrimenkul Komitesi Başkanı Özkan Aydemir, konut satışlarında yaşanan düşüşün ana sebeplerinin başında konut kredisi oranlarının beklenen seviyelere düşmemesi olduğunu söyledi. Kredili konut satışlarının gayrimenkul sektörünü doğrudan etkilediğini ifade eden Aydemir, önümüzdeki dönemlerde konut kredi oranlarının düşmemesi halinde konut satışlarında yaşanan düşüşün devam edebileceğini belirtti.

    “Kredili konut satışı sektörün can suyu”

    Türkiye genelinde ipotekli konut satışları ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 52,7 azalış göstererek 13 bin 268 olduğunu kaydeden Aydemir, “Konut üretiminde nakit girdisi olarak büyük önem taşıyan kredili satışlar hem inşaat üreticilerini hem de yeni ev almak isteyenleri doğrudan etkiliyor. Nakit girdisinde yaşanan düşüşler sebebiyle yeni konut üretiminde yaşanan daralma beraberinde birçok sorun getiriyor. Özellikle mevcut konutların fiyatlarındaki büyük artış bu sebeplerin başında yer alıyor” şeklinde konuştu.

    “Ev alacaklar için en doğru zaman”

    Konut satışlarında yaşanan düşüşün ardından inşaat sektörü üreticileri yeni kampanyalar başlattığını ifade eden Aydemir, ev almak isteyen vatandaşlara tavsiyelerde bulundu. Aydemir, “Şirket içi ve uzun vadeli kampanyalar ile konut satışlarını desteklemeyi hedefleyen inşaat firmaları tarafından cazip seçenekler sunuluyor. Ev almayı düşünen, ancak bu kararını erteleyenlerin daha fazla zaman kaybetmeden evlerini almalarının doğru olacak. Aksi halde yeni yıl ile birlikte konut fiyatlarında bugünkü rakamlara ev sahibi olunmasının mümkün olmayacak” diye konuştu.

  • “Adımlarımızın semeresini yakın zamanda göreceğiz”

    “Adımlarımızın semeresini yakın zamanda göreceğiz”

    Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Bakanlığının 2023 bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. “Yurt dışına para dilenmeye gidiyorlar” ifadesine ilişkin konuşan Bakan Nebati, “Biz dilenci olmadık, olmayacağız. Elimizi açmayacağız. Dönemin koşullarına uygun bir şekilde işimizi yapıyoruz. Yapmayın şunu” dedi.

    “Ülkemizin konu ile ilgili ilave olumlu adımlar attığı FATF tarafından açıkça kabul edilmiştir”

    Türkiye’nin gri listeye neden girdiğini anlatan Bakan Nebati, “Ülkemizin gri liste sürecinin varlık barışı düzenlemeleri ile herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır. Varlık barışı düzenlemeleri, kara paranın aklanmasının önlenmesine yönelik Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından takip edilmekte ve dört temel ilke tarafından sıkıca takip edilmektedir. Bu bağlamda 9 Eylül’de FATF ile yapılan görüşmelerde ülkemizdeki varlık barışı uygulaması hakkın bir soru yöneltilmiştir. Buna yönelik olarak varlık barışı uygulamasının FATF tarafından belirlenen dört temel ilkeye uygun olduğu açıkça ifade edilmiş ve söz konusu rapor FATF Genel Kurulunca da kabul edilmiştir. Günümüze dek yürürlüğe konulan varlık barışı düzenlemeleri bağlamında kara paranın aklanmasına yönelik FATF tarafından ülkemize yönelik herhangi bir eleştiri de yöneltilmemiştir. Ayrıca ülkemize yurt dışından gelen transferler, varlık barışı kapsamında olsun ya da olmasın ilgili mevzuatı kapsamında MASAK tarafından incelemeye ve araştırmaya tabi tutulmaktadır. Bunun yanı sıra FATF sürecinde atılması gereken adımlar kararlılıkla atılmaktadır. Ülkemizin FATF dördüncü tur karşılıklı değerlendirme raporu Ekim 2019’da kabul edilmiş olup alınan raporda ülkemiz 12 tavsiye bağlamında kısmen uyumlu-uyumsuz seviyesindeyken atılan adımlar sonucunda günümüzde bu rakam 6’ya indirilmiştir. FATF tarafından Ekim’de yayınlanan basın bildirisinde ülkemizin konu ile ilgili ilave olumlu adımlar attığı FATF tarafından açıkça kabul edilmiştir. Bakanlığımızca FATF tavsiyelerinin yerine getirilmesi ve gri liste sürecinin sonlandırılması için gerekli tüm adımlar kararlılıkla atılmaktadır” diye konuştu.

    “Varlık barışı uygulaması ile yurt içinden toplam 4,7 milyar lira varlık beyan edilmiş, yurt dışından 12,3 milyar lira varlık ülkemize getirilmiştir”

    Varlık barışı uygulamalarında bu yıl Türkiye’ye gelen döviz tutarlarının karşılığının 25,5 milyar lira olduğu bilgisini veren Nebati, “Bu yılın ortalama dolar kuru ile 1,57 milyar dolardır. En son temmuzda yürürlüğe giren varlık barışı uygulaması ile yurt içinden toplam 4,7 milyar lira varlık beyan edilmiş, yurt dışından 12,3 milyar lira -ortalama dolar kuru ile 760 milyon dolar- varlık ülkemize getirilmiştir” ifadelerini kullandı.

    “KKM uygulamasının bakanlığımıza maliyeti 91,6 milyar lira”

    Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) hem makro ekonomik büyüklüklere hem de finansal istikrara katkısının inkar edilmeyeceğini savunan Nebati, “KKM’nin maliyeti genel makro ekonomik göstergelere olan pozitif katkısı ile değerlendirildiğinde oldukça sınırlıdır. KKM uygulamasının bakanlığımıza maliyeti 91,6 milyar lira. (KKM’de) Bizim baktığımız şey: Toplam fayda ile toplam maliyet arasındaki fark. Toplam fayda toplam maliyetin çok çok çok üstünde. Şu an KKM hesabımız yatay seviyeye dönüşmüş durumda. Buradaki amacımız milletçe ortak menfaat” dedi.
    Nebati, milletvekillerinden vergilerin ve vergi yükünün yüksekliğine ilişkin gelen eleştirilere, “Şu anda Avrupa ve OECD ülkeleri içinde en düşük vergileri kullanıyoruz. Dolaylı vergilerde de öyle. Vergi dilimleri ile ilgili yüzde 129 yeniden değerleme var. Vergi dilimleri kendiliğinden düzenlenmiş olacak. Elbette bu yılın sonlarına doğru bir sorun yaşandı çünkü enflasyon yüksekti. Enflasyon ile mücadelemiz de başarılı bir şekilde, aralık ayından itibaren baz etkisiyle de olsa beklentilerin kırılacağı yönde gideceğini ve attığımız adımların semeresini çok yakın bir zamanda göreceğiz” diye cevap verdi.

    “Borsa İstanbul’da manipülatif işlemlerim yapıldığı andan itibaren devreye girdik”

    Borsa İstanbul’un kayıp yaşaması üzerine Sermayeyi Piyasası Kurulunun (SPK) hangi adımları atıp atmadığının sorulması üzerine Bakan Nebati, şunları kaydetti:
    “Herhangi bir hazine ve maliye bakanının kendi para birimi cinsinden yatırım araçlarının değer kazanmasından memnuniyet duyması gayet doğaldır. Benim de hazine ve maliye bakanı olarak lira cinsi yatırım araçlarının gelişmesine ve değer kazanmasına seviniyor olmam gayet doğaldır. O dönemde de birçok yabancı ve yerli kuruluş tarafından değerlemeler açısından ucuz olarak görülen borsaya profesyonelinden bireyseline kadar tüm yatırımcıların ilgi gösterdiğini gördük. Biz de herhangi bir tahmin ve yönlendirme yapmadan, yalnız ve yalnızca yatırımcının ilgisine şahit olmanın sevincinin yaşadık. Bizim borsaya karşı temel bakış açımız buydu. Diğer taraftan maalesef aynı dönemde spot ve vadeli piyasalar arasındaki fiyat ilişkisini kullanarak manipülatif işlemler yapan bir grup piyasada bir-iki günde işlem miktarlarını çok artırmıştır. Biz zaten pozisyonların artışından itibaren devreye girdik. Piyasaları sakinleştirmek için bizzat bakanlığımız koordinasyonunda yapılan çalışmalarla piyasalarda bu süreçlerin minimum hatta sıfır hasarla atlatılmasını sağladık. Herhangi bir kişi ‘ben zarar gördüm’ diyemez. Bu olayı çözümleme şeklimiz ve hızımız piyasa paydaşları tarafından takdir edilmiştir. Sektördeki aracı kurumlarımız ve piyasa altyapı kuruluşlarımız bizlere teşekkür etmişlerdir. Konuya ilişkin olarak SPK, piyasa dolandırıcılığı suçu kapsamında 10 kişi hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuş, gözaltına alınan 8 şüpheliden 5’i de tutuklanmış durumdadır. Adli süreç devam ediyor. Diğer konular zaten yargıya intikal etmiş olup süreç yargı aşamasındadır.”

    “Türkiye’de, o akşam hiçbir kurum tarafından hiçbir müdahalede olunmadan Cumhurbaşkanımızın manifestosu Türkiye Ekonomi Modeli’nin gücü kendisini gösterdi”

    Bakan Nebati, şöyle devam etti:
    “Gözlerimdeki ışıltı çok güçlüymüş. Bugün 15 tane milletvekilimiz bundan bahsetti. Şundan kaynaklanıyor aslında: Türkiye ekonomisine ve Türk toplumuna güveniyorum. 85 milyon insan, bu işin üstesinden her işin üstesinden geldiği gibi geldiğini kanıtlıyor şu an. Geçen yılın havasını lütfen hatırlayın. Geçen yıl 2 Aralık’ta -doğum günümde- bakan olarak atandım. Bakan olduğumdaki havam şuydu: Muhalefet, ‘Tamam, oldu, oluyor, bitti’ havasında. Bizler de attığımız adımlarla Türkiye ekonomisini ne kadar kısa bir süre içerisinde toparlayabileceğimizin hesap kitabını yaptık. Yirmi günde 3,5 kilo verdim. 7 gün 24 saat çalıştım. İddia ediyorum Türkiye’nin en güvenilir insanı olan Cumhurbaşkanımız -20 yıldır bu ülkeyi yönetiyor- çıkıp manifestoyu açıkladığında çok hızlı bir şekilde etki gösterdi. Türkiye’de o gün, o akşam hiçbir kurum tarafından hiçbir müdahalede olunmadan Cumhurbaşkanımızın manifestosu Türkiye Ekonomi Modeli’nin gücü kendisini gösterdi. Aralık ayından itibaren enflasyonun baz etkisiyle de olsa düşeceğini ifade etmemizdeki kararlılığımız şundan kaynaklanıyor: Arada birkaç defa güncelleme yapıyoruz. Arada birkaç güncelleme yapmazsanız, gider bir yere toslarsınız. Sıkıntılar varsa sıkıntıların üstesinden gelebilmek için attığınız adımların hangi alanda nasıl olması gerektiğine ilişkin yeni politikalar oluşturmanız gerekiyor. Paradigma değişikliği yapmadan yeni enstrümanları koymanız gerekiyor.”

    “Psikolojik üstünlük bizde, saha bizden yana”

    AK Parti’nin olduğu yerde manipülasyonun olmayacağını öne süren Bakan Nebati, “Asık surat şunun belirtisidir: Müesses nizamın ceberut devlet bakışını ortaya koymaktır. Biz, yirmi yıldır efendi olmaya değil hizmet etmeye geldiğimiz için suratımızı, yüzümüzü de içselleştiriyoruz, güler yüzlü hale getiriyoruz. Toplumla ontolojik uyumsuzluğun giderilmesi noktasında birlikte çalışmakta fayda var. AK Parti milletvekillerine çok açık bir şey söyleyeyim -kızmayın lütfen-: Rahat olun, psikolojik üstünlük bizde. Saha bizden yana. İşleri toparladık. Sizi seçime kadar çok iyi bir seviyede götüreceğiz” diye konuştu.
    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, daha sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kurumlarının 2023 yılı bütçeleri kabul edildi.

  • Evsel atıklar 7 bin haneyi aydınlatıyor

    Evsel atıklar 7 bin haneyi aydınlatıyor

    Çevreyi korumak, doğaya atılan çöpten elektrik üretimi sağlayarak ülke ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla kent genelinde toplanan evsel atıklar, katı atık düzenli depolama ve bertaraf tesislerinde biriktiriliyor. İl merkezi ve ilçelerde belediye ekiplerinin topladığı günlük 200 tona yakın evsel atık, depolama ve bertaraf tesisinde metan gazına dönüştürülerek ekonomiye kazandırılıyor. Tesiste günlük 14 megawatt, yıllık ise 5 bin megawatt enerji üretimi yapılarak kentte 7 bin konutun aydınlanma enerjisi ihtiyacı karşılanıyor.


    Yozgat İli Katı Atık Bertaraf Tesisleri Birliğinde günlük 200 ton çöpün bertaraf edildiğini söyleyen Çevre Mühendisi Mehmet Yeşildal, “Burası 100 bin metrekare alana kurulmuş bir tesis. Buraya gelen çöpler sıkıştırılıp metan gazından elektrik enerjisi elde edilmektedir. Bu da 7 bin konutun aydınlatma ihtiyacını karşılamaktadır. Ürettiğimiz enerji bize toplamda 10 bin ton karbon bertarafını da sağlamaktadır. Bu da ne kadar çevreci bir tesis olduğumuzu göstermektedir. Çevreye, ekonomiye ve istihdama katkı da sağlıyoruz. Burada üretilen enerji, sisteme verilmektedir. Şu anda da üretim devam etmektedir. Yozgat il merkezi ve ilçelerinden gelen çöpten yıllık 5 bin megawatt enerji elde ediyoruz. Bu da kent genelinde 7 bin konutun aydınlatılmasını sağlıyor” dedi.

  • Altındaki düşüşler alım fırsatı verebilir

    Altındaki düşüşler alım fırsatı verebilir

    ABD Merkez Bankası (FED), kasım ayı toplantısında faiz oranlarını beklentiler doğrultusunda 0,75 oranında artırdı. Piyasalar tarafında, bu kararın özellikle altın fiyatları üzerindeki yansımaları takip ediliyor. Ons altın, kararın ardından 1616 dolara kadar çekildi. Gram altında 967 TL’yi görüldü. Haftanın son işlem gününe girerken gelen tepki alımlarıyla birlikte, ons altın 1640 doların üzerine çıktı, gram altın da tekrar 985’e yükseldi. ALB Yatırım Menkul Değerler Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Şirin Sarı, konu hakkında açıklamalarda bulundu.

    “2023, henüz belirsiz”
    FED kararını değerlendiren Şirin Sarı, “FED Başkanı Powell’ın açıklamalarına bakarsak; enflasyonla mücadele kapsamında para politikasında erken gevşeme hatasından kaçınmak istedikleri, faiz oranlarının nihai noktasına ilişkin önemli bir belirsizlik olduğu, bu anlamda FED’in hâlâ gidecek yolunun bulunduğu, nihai faiz oranlarının da beklenenden daha yüksek olacağı yönünde mesajlar öne çıktı. Buradan, ABD’de yüksek faiz oranlarının belki de 2023 yılının büyük bölümünü kapsayacak şekilde devam edeceğini anlıyoruz. Daha önce yüzde 4,5 olarak tahmin edilen FED politika faizinde tepe noktanın da, bir kademe daha yukarı çıkma ihtimali artmış durumda. Dolayısıyla bu gelişmeler, dolar getirisiyle ters korelasyona sahip altın fiyatları üzerinde baskı oluşturuyor” dedi.


    “ABD’de iki veriye dikkat”
    ABD tarafında bundan sonra enflasyon ve istihdam verilerinin de dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Sarı, “Enflasyon, FED’in dikkatle takip ettiği bir veri. Dolayısıyla ABD’de enflasyonun yüzde 8’in altına düşmeden ve gevşemeye başladığı görülmeden, FED’in, işi sıkı tutmaya devam edeceğini öngörüyoruz. 4 Kasım’da açıklanacak ABD Tarım Dışı İstihdam verisinde 200 binlik artış bekleniyor. Beklentiler civarında ya da beklenti üzeri gelecek bir veri de, altın için pozitif olmayacak. Hatta FED Başkanı Powell son konuşmalarında, istihdamda bir miktar kaybı da göze aldıklarını belirtiyor. Bu çerçevede ancak enflasyonist baskının hafiflediğini gördüğümüz andan itibaren, ons altın tarafında da artık dip çalışmasının tamamlanmış olduğunu ve yönün yavaş yavaş yukarı dönmeye başlayacağını görebileceğiz. Şu anda bu noktaya yakın değiliz” ifadelerini kullandı.

    Gram altında alım fırsatı mı?
    Altın fiyatlarını bundan sonraki süreçte hangi seviyelerin beklediği konusunda da öngörülerini paylaşan Sarı, şunları söyledi: “Ons altında kısa vadede 1615 dolar çok kritik bir destek. Bu destek, bu hafta FED kararının ardından test edildi ve oradan son altı haftada üçüncü defa teknik bir tepki geldi. Bu ara tepkinin direnç bölgesi olarak 1650-1675 bölgesi öne çıkacaktır. Ancak ons tarafında 1650 dolar ve altında kalıcılık, tekrar 1615 dolara doğru geri çekilmeyi beraberinde getirebilir ve bu destek kırılırsa, 1600 doların da altına düşüş söz konusu olabilir. Dolar/TL tarafının stabil görünümünden dolayı, gram altında kayıplar daha sınırlı. 950-970 TL aralığı, gram altında orta-uzun vadeli yatırım için cazip seviyeler” şeklinde konuştu.