Etiket: ekonomi

  • Bursa ekim ayında tarihi rekor kırdı!

    Bursa ekim ayında tarihi rekor kırdı!

    Türkiye’nin önemli sanayi kentlerinden Bursa, ekim ayında yaptığı ihracatla tarihi rekor kırdı.

    Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerinden derlenen bilgilere göre, Bursa’dan geçen ay yapılan 1 milyar 456 milyon 212 bin dolarlık dış satım, ilin Cumhuriyet döneminde ulaştığı en yüksek ekim ayı ihracatı oldu.

    İstanbul’un ardından en fazla dış satım yapan ikinci il olan Bursa’dan ekimde yaklaşık 200 ülke ve özerk bölge ile serbest bölgeye ürün gönderildi.

    Geçen yıl ekimde 1 milyar 428 milyon 665 bin dolarlık ihracat yapan Bursalı sanayiciler, 2020’nin aynı ayında dış satımı yüzde 1,93 artırarak 1 milyar 456 milyon 212 bin dolara yükseltti.

    Bursa, ocak-ekim döneminde ise 10 milyar 252 milyon 383 bin dolarlık dış satıma imza attı.

     İhracatın yarısından fazlasını otomotiv endüstrisi sırtladı

    OYAK Renault, TOFAŞ, Bosch ve Karsan gibi önemli firmaların aralarında bulunduğu Bursa otomotiv endüstrisi, ekimde 840 milyon 794 bin dolarlık ihracat yaptı.

    Otomotiv sanayisinin ekimde gerçekleştirdiği ihracat, kentin toplam dış satımının yüzde 57,73’ünü oluşturdu.

    Otomotivin ardından en fazla dış satım, hazır giyim ve konfeksiyonda gerçekleşti. Bu alanda faaliyet gösteren ihracatçılar, ekimde dış satımı geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 6,94 artırarak 150 milyon 727 bin dolara çıkardı.

    Listenin üçüncü sırasındaki tekstil ve ham maddeleri sektörünün ekim ihracatı ise 100 milyon 433 bin dolar olarak kayıtlara geçti.

    En fazla ihracat Avrupa ülkelerine

    Bursalı sanayiciler en fazla ihracatı Avrupa ülkelerine gerçekleştirirken, bu ülkelerin başında Almanya geldi.

    Almanya’ya ekimde yapılan ihracat, geçen senenin aynı ayına göre yüzde 8,21 artışla 188 milyon 691 bin dolardan 204 milyon 174 bin dolara yükseldi.

    İhracatta ikinci sırada yer alan Fransa’ya ihracat, 2019’un aynı ayına kıyasla yüzde 34,47 artışla 144 milyon 184 bin dolardan 193 milyon 883 bin dolara çıktı.

    Listenin üçüncü sırasında bulunan İtalya’ya ekim ayında yapılan ihracat ise yüzde 14 azalışla 156 milyon 909 bin dolardan 134 milyon 952 bin dolara geriledi.

  • Türkiye, 1 Ocak sabahına bu zamlarla uyanacak

    Türkiye, 1 Ocak sabahına bu zamlarla uyanacak

    Vergi Usul Kanunu’na göre her yıl ekim ayında 12 aylık ortalama üretici fiyat artışına göre belirlenen yeniden değerleme oranı TÜİK verileri uyarınca bu yıl yüzde 9.11 oldu. Buna göre trafik cezaları, cep telefonu, pasaport, ehliyet vb. harçlara 2021 yılında yüzde 9.11 oranında zam gelmesi bekleniyor.

    Bazı vergiler ile harç ve cezalarda yapılan yıllık artışta referans olarak kullanılan 2021 yılı yeniden değerleme oranı belli oldu.

    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasında, “Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde (Yİ-ÜFE) meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmi Gazete ile ilan edilir.” hükmü yer alıyor.

    TÜİK’in bugün açıkladığı verilere göre yeniden değerlemede referans oran yüzde 9.11 oldu. Dolayısıyla, 2021 yılında vergi harç ve cezalara yüzde 9.11 oranında zam gelmesi bekleniyor ancak uygulanacak rakamların Cumhurbaşkanı kararı ile değişebilecek ve Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra 1 Ocak 2021 itibarıyla yürürlüğe girecek.

    YÜZDE 9.11 ORANINDA

    Örneğin, 2019 yılında MTV’deki artış, yeniden değerleme oranı olan yüzde 23,73 yerine, Cumhurbaşkanı kararı ile yüzde 15,9 olarak belirlendi.

    Artışla birlikte yurtdışından getirilen cep telefonları, ehliyet, pasaport, tapu harçları, motorlu taşıtlar vergisi ve trafik cezaları yeniden değerleme oranı olan yüzde 9.11 oranında zamlanacak.

    1 yıl süreli pasaport için ödenen 304.40 TL’lik harç 1 Ocak itibarıyla 332 TL’ye çıkacak. Sürücü belgeleri için ödenen 249 TL’lik harç ise yeni yıldan itibaren 271’ye çıkıyor.

    Buna göre vergi harç ve cezalara 2021 yılında yüzde 9.11 oranında zam gelmesi bekleniyor.

    Yüzde 9.11 oranında uygulanacak zamdan sonra 2021 yılında pasaport harçlarının şu şekilde olması bekleniyor:

    • 6 aylık pasaport için harç bedeli 208,30 TL’den 227,27 TL’ye çıkacak.
    • 1 yıllık pasaport için harç bedeli 304,40 TL’den 332,13 TL’ye çıkacak.
    • 2 yıllık pasaport için harç bedeli 497 TL’den 542,27 TL’ye çıkacak.
    • 3 yıllık pasaport için harç bedeli 705,90 TL’den 770,20 TL’ye çıkacak.

    TRAFİK CEZALARI

    2021 yılında yeniden değerleme oranında artırılan trafik cezalarının da şu şekilde olması bekleniyor:

    • Emniyet kemeri kullanmamak, 132 TL’den 144 TLye
    • Hız sınırını yüzde 10-30 aşmak, 288 TL’den 314 TL’ye
    • Hız sınırını yüzde 30-50 aşmak, 598 TL’den 652 TL’ye
    • Hız sınırı yüzde 50’den fazla aşmak , 1.228 TL’den 1.340 TL’ye
    • Kırmızı ışıkta geçmek, 288 TL’den 314 TL’ye
    • Park yasağına uymamak, 132 TL’den 144 TL’ye
    • Cep telefonuyla konuşmak, 288 TL’den 314 TL’ye
    • Araçtan bir şey atmak, dökmek, 132 TL’den 144 TL’ye
    • Alkollü araç kullanmak (birinci defa) 1.228 TL’den 1.340 TL’ye
    • Alkol testine itiraz etmek 3.516 TL’den 3.836 TL’ye
    • 2.defa alkollü yakalanmak 1.539 TL’den 1.679 TL’ye
    • 3. defa alkollü yakalanmak 2.473 TL’den 2.698 TL’ye
    • Uyuşturucu madde alarak kullanmak 6.333 TL’den 6.910 TL’ye
    • Makas atmak, 1.228 TL’den 1.340 TL’ye
    • Hurdaya çıkarılmış aracı sürmek 2.473 TL’den 2.698 TL’ye
    • Tescil belgesini bulundurmamak, 112 TL’den 122 TL’ye
    • Plakanın okunmasını engellemek, 505 TL’den 551 TL’ye
    • Aracı plakasız kullanmak, 2.081 TL’den 2.270 TL’ye
    • Sahte plaka takmak, 6.129 TL’den 6.687 TL’ye
    • Araca yazı yazmak, resim, bayrak takmak, 132 TL’den 144 TL’ye
    • Muayenesiz araç kullanmak, 288 TL’den 314’TL’ye
    • Ehliyetsiz araç kullanmak, 2.473 TL’den 2.698’TL’ye
    • Ehliyeti yanında bulundurmamak, 288 TL’den 314 TL’ye
  • Akşener ekonomi politikasını eleştirdi

    Akşener ekonomi politikasını eleştirdi

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Pandemiyle mücadeleyi Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur.” dedi.

    Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “OECD ve IMF ölçeklerine göre iyiyiz.” dediğini aktaran Akşener, “Sayın Erdoğan, o iyi durumda olan Türkiye’de bugün asgari ücret aylık 270 dolar. Yani, günlük 9 dolar. Haydi, o meşhur simit hesabını şimdi yap da göreyim.” diye konuştu.

    Çoğu OECD üyesi olan 46 ülkenin, bu dönemde Türkiye’den çok daha iyi büyüme performansı gösterdiğini ifade eden Akşener, Türkiye ekonomisinin ise hızla 1990’lı yıllara döndüğünü savundu.

    Akşener, açıklanan finansman programına göre, Hazinenin 2021 yılında anapara ve faiz toplamı olarak piyasaya 398 milyar lira ödeyeceğini, bunun karşılığında ise iç piyasadan 541 milyar lira borç alacağını söyledi.

    Bunun “borcu borçla kapatmak ve özel sektörün yatırımlarında kullanacağı parayı da Hazinenin kullanacağı” anlamına geldiğini öne süren Akşener, hükümetin Merkez Bankasının üzerinden elini çekmesini, muhalefet partileri dahil toplumun tüm kesimleriyle istişareye açık olmasını istedi.

    Meral Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın beyanatlarına dikkat etmesi, güveni bozan, yatırımcıyı tedirgin eden, gülünç ve sorumsuz sözler söylememesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

    “Borçlanma stratejinizi değiştirin. Dövize dayalı borçlanmayı daha fazla arttırmayın. Damadının, 2021 yılı program hedefleri ve bütçe büyüklükleri anlamını yitirdi. Program ve bütçeyi, damat bakanı sürecin dışında tutarak revize edin. Sağlıklı rakamlar üzerinden değerlendirme yapılmasına imkan verin. Ülkeye daha fazla itibar kaybettirmeyin. Bir yol ayrımındasın Sayın Erdoğan. Bu aziz millet, senin ona reva gördüğün bu yokluğu, bu zorluğu hak etmiyor. Milletin sabrı artık tükeniyor.

    Atılacak adımlar belli, sen sadece seçimini yapacaksın. Ya söylediklerimi yapıp ülkeye nefes aldıracaksın ya da bu kafayla devam edip ülkeyi uçuruma sürükleyeceksin. Ya milletin sesini duyup derdini çözeceksin ya da danışmanlarını dinleyip sefa süreceksin. Ya milletini seçip gerekeni yapacaksın ya da damadını seçip ilk sandıkta gideceksin.”

    “Pandemiye karşı acil eylem planı hazırlansın”

    Hükümetin Kovid-19 pandemisiyle mücadele politikasını eleştiren Akşener, tablonun salgının başladığı mart ve nisan aylarındaki sürece benzediğini dile getirdi.

    Avrupa’da yeniden yasakların başladığına işaret eden Akşener, yabancı hükümetlerin vatandaşlarına hayatlarını sürdürebilecekleri kaynakları sağlamaya çalıştığını, AK Parti iktidarının ise bu konuda gereken adımları atmadığını ileri sürdü.

    Bu durumdan endişelendiklerini belirten Akşener, “Pandemiyle mücadeleyi Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur. Tarihteki örneklerden ve Avrupa’da yaşananlardan anlıyoruz ki pandemide ikinci dalga daha tehlikeli oluyor. Bu kez daha erken davranmak, hemen harekete geçmek ve vaka sayıları zirve yapmadan, etkili önlemleri hemen devreye almak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.

    Acil eylem planı hazırlanmasını isteyen Akşener, şöyle konuştu:

    “Türkiye genelinde verilerin doğru analizini yapabilmek için şeffaflık şart. Sağlık Bakanlığının tüm verileri açık, eksiksiz ve güncel olarak paylaşması gerekiyor. Bu, hem bilim insanlarımızın çalışmalarını kolaylaştırır hem de önlemleri daha etkili hale getirir. Öncelikle ülkemizde kaç vaka olduğunu, kovid sebebiyle kaç can kaybımızın olduğunu dürüstçe ve açıklıkla ortaya koymamız gerekiyor. ‘Hasta sayısı ile vaka sayısı aynı değildir.’ gibi bir açıklama, maalesef ciddiyetle bağdaşmıyor. Bu ciddiyetsizlik, toplumun salgını ciddiye almamasına neden oluyor.

    Günde 20 bine yakın vaka varken, 2 bin vaka açıklarsanız ne maskesiz gezenleri ne de hınca hınç dolmuş toplu taşıma araçlarını engelleyemezsiniz. Ciddiyet insanı gerçekle yüzleştirir. Gelinen noktada bizi ilgilendiren bakanların imajı değil, milletimizin gerçeğidir. Biz, gerçekle yüzleşmek istiyoruz. Doğru rakamların söylenmesini, vatandaşlarımızın da tehlikenin farkında olmasını istiyoruz.”

    Akşener, sağlık çalışanlarının virüse karşı verdiği mücadeleye değinerek, hemşire Hazal Ulaş’ı kürsüye davet etti.

    Ulaş’ın konuşmasının ardından sözlerine devam eden Akşener, şimdiye kadar 100’ün üzerinde sağlık çalışanının salgın nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

    Birçok sağlık çalışanının ek mesai ücretinin ödenmediğini iddia eden Akşener, “Bazı sağlık çalışanlarının hesabına ise dalga geçer gibi 7 lira yatırılıyor. Damat bakan 100 milyarlık destek paketi açıklayacak ama sağlık çalışanına 7 lira düşecek, ayıptır, ayıp. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Sağlık çalışanlarımızın koruyucu malzemeleri kendi imkanlarıyla temin etmeye çalışmaları, devlet için büyük bir ayıptır. Bu malzemelerin, hastanelere dağıtımını acilen sağlayın.” diye konuştu.

    Akşener, Sağlık Bakanlığı’nın, Kovid-19’u meslek hastalığı olarak kabul etmesini, kovid nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılmasını ve geride bıraktıkları ailelerinin de devletin güvencesi altına alınmasını istedi.

     “Millet iradesini vesayet altına alan hiçbir sistem bu ülkede tutunamaz”

    “Tüm bu hatalar, bu ciddiyetsizlik, bu beceriksizlik ancak idarenin bir kişinin keyfine terkedildiği yönetimlerde olur.” diyen Akşener, şunları kaydetti:

    “İktidar ve küçük ortağının, milletimizin başına musallat ettiği partili cumhurbaşkanlığı isimli bu ucube sistem, yaşadığımız sorunların ana sebebidir. Pandemiden eğitime, ekonomiden yargıya herkesin dönüp bir kişinin ağzının içine baktığı bu sistem, milletimize daha fazla yükten başka bir şey değildir.

    Türkiye, millet iradesinin belirlediği yetkin kadrolarla yönetilmedikçe, kuvvetler ayrılığı yeniden inşa edilmedikçe, demokrasi ve hukuk işletilmedikçe içine sokulduğu bu sarmaldan kurtulamaz. Siyaset tarihimiz şahittir ki bu eğri düzen böyle gitmez. Millet iradesini vesayet altına alan hiçbir sistem bu ülkede tutunamaz. Çünkü Türk’ün karakterinde özgürlük vardır. Çünkü Türk milleti, devletini kendi kurmuştur ve devletini kendisinin bilir. O nedenledir ki bu millet, devletiyle arasını açan hiçbir sisteme, hiçbir vesayete yol vermez.”

    Akşener, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle milleti devletle yeniden buluşturacaklarını, Türkiye’yi mutlu, huzurlu ve zengin bir geleceğe taşıyacaklarını söyledi.

    AK Parti’nin artık ülkeye verecek hiçbir şeyinin kalmadığını ileri süren Akşener, “Onlar inat etse de yolun sonu artık görünüyor. Onlar inkar etse de milletimiz gerçekleri artık görüyor. Onlar yok saysalar da İYİ Parti, milleti için yorulmadan çalışıyor.” diye konuştu.

    Bu arada Meral Akşener yönetimini eleştiren bir grup İYİ Partili milletvekili, daha önceki haftalarda olduğu gibi bu haftaki grup toplantısına da katılmadı.

  • Ekim ayı enflasyonu belli oldu

    Ekim ayı enflasyonu belli oldu

    Enflasyon ekim ayında yüzde 2,13 artış kaydetti. Yıllık bazda artış yüzde 11,89 olarak gerçekleşti. Ekimde fiyatı en fazla artan ürün erkek kazağı, en çok düşen ürün limon oldu.

    Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ekimde aylık bazda yüzde 2,13, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 3,55 artış gösterdi.

    Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ekim ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 11,74, yurt içi üretici fiyatları yüzde 9,11 arttı.

    Aylık bazda TÜFE yüzde 2,13, Yİ-ÜFE yüzde 3,55 artış gösterdi. TÜFE, ekimde geçen yılın aralık ayına göre yüzde 10,64, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,89 yükseldi.

    Yİ-ÜFE ise Aralık 2019’a göre yüzde 17,48, geçen yılın ekim ayına göre yüzde 18,20 arttı.

    Sanayinin 4 sektörünün ekimde yıllık bazda değişimleri dikkate alındığında, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 17,01, imalatta yüzde 19,81, su temininde yüzde 12,49 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 1,62 azalış olarak gerçekleşti.

    Bu grupların aylık değişimlerine bakıldığında ise madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 1,45, imalatta yüzde 3,74, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 2,39 ve su temininde yüzde 0,28 artış oldu.

    Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri incelendiğinde, ara malında yüzde 23,41, dayanıklı tüketim malında yüzde 22,39, dayanıksız tüketim malında yüzde 15,36, sermaye malında yüzde 24,41 artış, enerjide yüzde 2,88 azalış yaşandı.

    Bu grupların aylık değişimlerine bakıldığında ise ara malında yüzde 4,26, dayanıklı tüketim malında yüzde 3,27, dayanıksız tüketim malında yüzde 2,47, enerjide yüzde 2,84, sermaye malında yüzde 3,67 artış görüldü.

    Yıllık en fazla azalış yüzde 15,8 ile tütün ürünleri, yüzde 11,05 ile ham petrol ve doğal gaz, yüzde 8,85 ile kok ve rafine petrol ürünleri olarak gerçekleşti. Buna karşılık metal cevherleri yüzde 47,76, ana metaller yüzde 36,12, diğer mamul eşyalar yüzde 35,11 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

    En fazla aylık azalış, yüzde 6,09 ile ham petrol ve doğal gaz, yüzde 0,16 ile temel eczacılık ürünleri ve müstahzarları alt sektörlerinde gerçekleşti. Buna karşılık kok ve rafine petrol ürünleri yüzde 5,87, ana metaller yüzde 5,75, kağıt ve kağıt ürünleri yüzde 4,88 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler olarak kaydedildi.

    EN YÜKSEK ARTIŞ YÜZDE GİYİM VE AYAKKABIDA

    Ekim ayı ana harcama gruplarında fiyat değişimleri belli oldu.

    Ekimde bu kategoride aylık bazda en yüksek artış yüzde 6,81 ile giyim ve ayakkabıda gerçekleşirken, bu grubu yüzde 3,03 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve yüzde 2,45 ile ev eşyası takip etti.

    Ana harcama grupları itibarıyla ekimde en fazla azalış yüzde 0,09 ile eğlence ve kültür grubunda oldu. Alkollü içecekler ve tütünde de yüzde 0,01 azalma gerçekleşti.

    Eğitimde aylık bazda değişim olmazken, en az artış gösteren gruplar ise yüzde 0,23 ile haberleşme, yüzde 0,71 ile lokanta ve oteller, yüzde 0,88 ile sağlık oldu.

    EKİMDE FİYATI EN FAZLA ARTAN ÜRÜN ERKEK KAZAĞI, EN ÇOK DÜŞEN ÜRÜN LİMON OLDU

    Tüketici fiyatları bazında ekimde en yüksek fiyat artışı yüzde 38,58 ile erkek kazağında gerçekleşirken en çok ucuzlayan ürün yüzde 30,94 ile limon oldu.

    Ekimde fiyat artışında erkek kazağını yüzde 30,77 ile kadın için hırka, yüzde 26,34 ile kabak izledi.

    Ekimde fiyatı en çok artış gösteren diğer ürünler, yüzde 22,31 ile salatalık, yüzde 20,88 ile kadın için pardösü, yüzde 19,83 ile kadın için bot, yüzde 19,68 ile kavun, yüzde 16,74 ile yumurta, yüzde 16,24 ile kuru soğan, yüzde 16,05 ile taze fasulye ve yüzde 12,76 ile kadın için ceket oldu.

    Geçen ay en fazla fiyat düşüşü ise limonda gerçekleşti. Bunu yüzde 24,43 ile yurt içi bir hafta ve daha fazla süreli turlar, yüzde 13,18 ile patlıcan, yüzde 12,49 ile elma, yüzde 8,08 ile havuç, yüzde 3,94 ile Antep fıstığı, yüzde 3,87 ile dereotu, yüzde 2,61 ile yer fıstığı izledi.

    YILLIK DEĞİŞİMLER

    TÜFE’de yıllık bazda en yüksek artış yüzde 27,4 ile çeşitli mal ve hizmetler grubunda görüldü. Bunu yüzde 16,51 ile gıda ve alkolsüz içecekler, 15,6 ile sağlık izledi. Bu dönemde ulaştırmada yüzde 13,92, ev eşyasında yüzde 12,98 artış gerçekleşti.

    Geçen yılın aynı ayına göre ekimde artışın düşük olduğu ana harcama grupları sırasıyla yüzde 0,67 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 2,22 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 5,48 ile haberleşme, yüzde 7,36 ile eğitim oldu.

    Geçen ay endekste kapsanan 418 maddeden, 52’sinin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 42’sinde değişim olmadı, 324’ünde artış kayıtlara geçti.

  • Bankalardan tüm zamanların en yüksek 9 aylık karı

    Bankalardan tüm zamanların en yüksek 9 aylık karı

    Bankacılık sektörünün karı, bu yılın 9 ayında 2019’un aynı dönemine göre yüzde 28,8 artarak 46 milyar 254 milyon liraya yükseldi.

    Türk bankacılık sektörü, bu yılın ocak-eylül döneminde 46,3 milyar lira ile tüm zamanların en yüksek 9 aylık karını elde etti.

    AA muhabirinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden derlediği bilgilere göre, Türk bankacılık sektörü, yılın 9 ayında 46 milyar 254 milyon TL net dönem karına ulaştı.

    Geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında karlılıktaki artış yüzde 28,8’e işaret etti. Böylece tüm zamanların en yüksek 9 aylık karına ulaşıldı. Türk bankacılık sektörü, geçen yılın 9 aylık döneminde 35 milyar 925 milyon lira kar elde etmişti.

    Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisiyle aylık bazda değerlendirildiğinde, sektörün karında dalgalı bir seyir gözlendi. Eylül ayında sektörün karı, 2019’un aynı ayına kıyasla yüzde 7,1 artarak 3,1 milyar liradan 3 milyar 305 milyon liraya yükseldi. Sektör, eylülde bu yılın en düşük ikinci aylık karını elde etti.

    Kredilerden alınan faiz 225 milyar lirayı aştı

    Verilere göre, bankaların 9 ayda elde ettiği toplam faiz geliri, 2019’un aynı dönemine göre yüzde 4,9 azaldı. Eylül sonu itibarıyla 304,5 milyar lira olan bankaların faiz geliri, geçen yılın aynı döneminde 320,4 milyar dolar düzeyinde bulunuyordu.

    Bankalar, ocak-eylül döneminde kredilerden 225,6 milyar lira faiz geliri sağladı. Söz konusu gelirin 52 milyar lirası tüketici kredilerinden, 7,5 milyar lirası kredi kartlarından, 26,5 milyar lirası taksitli ticari kredilerden ve 139,5 milyar lirası diğer kredilerden alınan faizlerden oluştu.

    Bankaların faiz gideri azaldı

    Sektörün toplam faiz gideri, 9 ayda 2019’un aynı dönemine göre yüzde 32,7 azalarak 138,9 milyar liraya geriledi. Geçen yılın 9 ayında bankaların faiz gideri toplamı 206,5 milyar lira düzeyinde gerçekleşmişti.

    Bu yılın 9 ayında bankaların mevduata ödediği faiz, yüzde 41,9 azalarak 81,7 milyar liraya düştü. Toplam faiz giderlerinin yüzde 59’u mevduata ve yüzde 11,9’u bankalara verilen faizlerden oluştu.

    Bankaların net faiz geliri, eylül sonu itibarıyla 2019’un aynı dönemine kıyasla yüzde 45,4 artarak 165,6 milyar lira oldu.

    Bankacılık sektörünün son 5 yılda ocak-eylül dönemlerinde elde ettiği dönem net karı (milyon TL) şöyle:

    Dönem Net kar
    Eylül 2016 28.903
    Eylül 2017 37.180
    Eylül 2018 41.323
    Eylül 2019 35.925
    Eylül 2020 46.254
  • Merkez Bankası Başkanı’ndan döviz kuru mesajı

    Merkez Bankası Başkanı’ndan döviz kuru mesajı

    Merkez Bankası yüzde 8,9 seviyesinde olan yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 12,1 seviyesine yükseltti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, döviz kuru için de “Kur seviyesi zaman zaman ekonomik temellerden uzaklaşma yaşanabilir orta vadede normalleşme göreceğiz, seviye için tahmin ve hedefimiz yok” dedi.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, yılın son enflasyon raporunu açıkladı.

    Uysal rapor sunumuna enflasyon raporundaki değişiklikleri anlatarak girdi.

    Uysal özetle şunları söyledi;

    “Nisan ayında dip seviyesini gören küresel iktisadi faaliyet kısmi toparlanma gösteriyor. Ancak küresel faaliyet salgın öncesi dönemin altında seyrediyor. Ekonomiye yönelik belirsizlik devam ediyor.

    Emtia fiyatları salgın öncesi seviyeleri aştı.

    Genişleyici mali ve parasal duruş gelişmiş ve gelişen ülkelerde devam etti.

    Yüksek belirsizlik gelişmekte olan ülkelere fon akımını engelliyor.

    Türkiye’nin risk primi dalgalı ve yüksek seyrediyor. Türkiye’de portföy çıkışları 3. çeyrekte arttı, döviz kurunda da oynaklık yükseldi.

    3. çeyrekte iktisadi faaliyet ‘V’ tipi belirgin bir toparlama kaydetti. Toparlanma Eylül ve Ekim ayında sürüyor. 2020’de muhtemelen pozitif büyüme göreceğiz.

    Altın ithalatı dolarizasyon etkisiyle tarihi yüksek seviyelere ulaştı. Kredi politikalarının normalleşmesiyle ithalat azalacak.

    Yılın ikinci yarısındaki istihdam kaybının yarısı telafi edildi. Öncü göstergeler istihdam koşullarının iyileştiğini gösteriyor.

    Güçlü kredi ivmesi ve TL’deki değer kaybı ile Enflasyon öngörülenden yüksek seyir izledi.

    Yüksek frekanslı veriler toparlanmanın eylül ve ekim aylarında sürdüğüne işaret ediyor.

    2020 yılı sonu gıda enflasyonu tahminini yüzde 13,5’e çektik.

    Enflasyonun yıl sonunda yüzde 12,1 olarak gerçekleşeceği, 2021 sonunda yüzde 9,4’e gerileyeceği tahmin edilmektedir.

    “KURDA ORTA VADEDE NORMALLEŞME GÖRECEĞİZ”

    Merkez Bankası olarak döviz kurunun reel ya da nominal seviyesiyle ilgili bir hedefimiz yok, aşırı volatilite hassasiyetimiz var.

    Kur seviyesi zaman zaman ekonomik temellerden uzaklaşma yaşanabilir orta vadede normalleşme göreceğiz, seviye için tahmin ve hedefimiz yok.”

  • TÜİK verilerine göre ekonomiye güven arttı

    TÜİK verilerine göre ekonomiye güven arttı

    Ekonomik güven endeksi, ekimde aylık bazda yüzde 4,8 artarak 92,8 değerine yükseldi. Konuya ilişkin açıklama yapan Bakan Albayrak, “Farklı siyasi saiklerle bir olup battık, bittik yaygarasıyla algı oluşturmaya çalışanlara inat, ekonomimize güven artıyor. Ekonomik Güven Endeksi eylülde 88,5 iken ekimde yüzde 4,8 oranında artarak 92,8 değerine yükseldi” dedi.

    Türkiye İstatistik Kurumu, ekim ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı.

    Endeks bu ay, eylüle göre yüzde 4,8 artarak 92,8 değerine ulaştı.

    Ekonomik güven endeksindeki artış, reel kesim (imalat sanayi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı.

    Reel kesim güven endeksi ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,8 artarak 109,7 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 6,4 artarak 79,7 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 1,7 artarak 95 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 0,6 artarak 83,8 değerini aldı.

    Tüketici güven endeksi ekim ayında yüzde 0,1 azalarak 81,9 değerine düştü.

    BAKAN ALBAYRAK: EKONOMİMİZE GÜVEN ARTIYOR

    Rakamları değerlendiren Bakan Albayrak, “Farklı siyasi saiklerle bir olup battık, bittik yaygarasıyla algı oluşturmaya çalışanlara inat, ekonomimize güven artıyor! Ekonomik Güven Endeksi eylülde 88,5 iken ekimde yüzde 4,8 oranında artarak 92,8 değerine yükseldi” dedi.

  • 10 maddede Dolar neden yükseliyor

    10 maddede Dolar neden yükseliyor

    Yılbaşına göre yüzde 38 değer yitiren dolar/TL’yi 8.19’un üzerine kadar taşıyan 10 önemli gelişme mevcut. Dövizdeki dalgalanmada teknik sebepleri dışında en önemli etken artan dış siyasi tansiyon.  Faiz kararı konusunda eleştirilen Merkez Bankası’nın döviz rezervinin azalmış olması ve devam eden cari açık arka planda doların yükselmesine zemin hazırlayan unsurlar arasında yer alırken başta ABD ve Avrupa ülkeleri ile yaşanan politik çatışmalar kurdaki hareketliliğin en önemli etkenleri olarak gösteriliyor.  COVID-19 salgınında gelinen nokta da ekonomiye etkileri düşünüldüğünde dolardaki artışı körükleyen maddeler arasında.

    HaberTürk yazarı Rahim Ak’ın haberine göre;

    Geçtiğimiz hafta perşembe günü Merkez Bankası’nın beklenen faiz artırımını yapmaması sonrası düştüğü 7.79 seviyesinden o günden sonra sürekli yükselen dolar/TL dün 8.19’u görerek 6 günde yüzde 5 tırmanmış oldu.

    Dolar/TL böylece yılbaşındaki 5,9489’lu seviyeye göre yüzde 38 değer kazanmış oldu. Euro’da da Türk Lirası’nı karşı benzer trend var. Ayın zamanda Türkiye’nin iki yıl vadeli hazine tahvillerinin bileşik faizinin yüzde 13.91’den yüzde 14.18’e yükseldiğini, 5 yıl vadeli kredi temerrüt takası (CDS) priminin 535 puana çıktını da hatırlatalım.

    Peki ne oluyor bugünlerde dövize?

    İLK SIRADA YAPTIRIM KORKUSU VAR

    Elbette böylesine önemli yükselişe herkes kendince bir neden bulmaya çalışıyor ancak öyle anlaşılıyor ki neden tek değil. Piyasa uzmanlarının da üzerinde birleştiği tam 10 gerekçe dövizin ateşinin yükselmesini sağlıyor diyebiliriz. Tabii ki bunlardan bazıları öncelikli. Dövizdeki dalgalanmada teknik sebepleri dışında en önemli etken artan dış siyasi tansiyon. ABD ve Avrupa ülkeleri ile yaşanan politik çatışmalar kurdaki hareketliliğin en önemli etkenleri olarak gösteriliyor. Özellikle de batılı ülkelerin ‘yaptırım’ söylemleri piyasalarda yatırımcıyı tedirgin ediyor. Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye seslenerek CAATSA yaptırımlarıyla ilgili ‘Yaptırımın neyse geç kalma yap’ söylemi olası yaptırımlar ile ilgili yatırımcıda endişeyi artıran unsurlar arasında yer aldı. S-400 füze savunma sistemleri konusunda Türkiye-ABD geriliminin tırmanmış olması da bu kaygıyı artırdı. Diğer yandan ABD seçimlerinde Türkiye karşıtı olarak değerlendirilen Joe Biden’in Türkiye’ye yaptırımları ağırlaştırabileceğine dair beklentiler de endişeleri artırıyor. Bazı uzmanlar ise Biden’in Donald Trump’ın tersine sürpriz kararları olmayacağı için piyasalara istikrar getireceğini düşünüyor.

    SANKİ TARİH TEKERRÜR EDİYOR

    İkinci sırada Merkez Bankası’nın geçen hafta beklenen faiz indirimini yapmaması yer alıyor. Ağustos 2018’de benzer şekilde piyasa beklerken Merkez faiz artırımına gitmemişti. Bunun yanı sıra ABD ile rahip Brunson krizi vardı. Şimdi yine Merkez Bankası aynı hareketi yaparken ABD ile S-400 anlaşmazlığı ve Azerbaycan’ın topraklarını kurtarmak için yaptığı operasyona tam destek veren Türkiye’nin artan yaptırım riski piyasaları geriyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in gerekirse Türk F16’larının Azerbaycan semalarında görülebileceğine dair açıklaması Batı ile Türkiye’nin Karabağ konusundaki anlaşmazlığının uç noktaya gelmiş olduğunu ortaya koydu. Sanki 2018 Ağustos’unun kötü bir tekerrürü gibi. Diğer yandan yine çıkış noktası Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarını kurtarmasına verilen destek olan Fransa ile olan gerginliğin Avrupa’ya yapılan ihracata kötü yansıyabileceği endişesi mevcut. Siyasetin dövizin geldiği noktaya etkisine bir örnek de Körfez ülkelerinin Türk mallarına uyguladığı boykot. Bu durumun da ihracatı olumsuz etkileyeceği düşünülüyor.

    2 AYDA 10.6 MİLYAR DOLAR ÖDEME VAR

    Şimdi gelelim ekonomik etkilere. Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervinin son 1 yılda yüzde 42 azalma ile 81.2 milyardan 42,8 milyar dolara inmiş olması bir risk unsuru olarak görülüyor. Bunun yanında devam eden ve yapısal sorunlar nedeniyle devam etmesi beklenen cari açık arka planda doları destekleyen unsurlar olarak öne çıkıyor. Özel sektörün yurtdışı döviz borçlarından önümüzdeki 2 ayda 10 ve 1 yılda 42 milyar dolar borç ödemek zorunda olması nedeniyle döviz alımları da azımsanmayacak bir yere sahip.

    PANDEMİ EKONOMİLERİ VURUYOR

    Dövizdeki yükselmenin nedeni olarak çok ilginç bir neden daha gösteriliyor. Geçen hafta ekonomi ile ilgisi olmayan bazı köşe yazarlarının rekabetçi kur söylemi ile zayıf Türk Lirası’nın ithalatı azaltıp ihracatı destekleyeceği yönünde yazdığı yazıların hükümetin bundan sonra Türk Lirası’nı korumayacağı intibası yarattığı ve bu nedenle bazı şirket ve vatandaşların döviz alımına neden olduğu iddia ediliyor. Pandeminin giderek tüm ülkelerde ikinci dalga olarak adlandırılan yükselişi ise tüm ekonomileri ve tabii ki Türkiye’yi de olumsuz etkiliyor.

    İŞTE DÖVİZİ KÖRÜKLEYEN 10 NEDEN

    1-Merkez Bankası’nın yatırımcıların beklediği düzeyde faiz artırımı yapmamış olması.

    2- Kimi medya kuruluşlarında son dönemde artan ‘rekabetçi kur’ modeli söylemi.

    3-Artan dış siyasi tansiyon. ABD ve Avrupa ülkeleri ile yaşanan politik çatışmalar ve yaptırım söylemleri.

    4-ABD seçimlerinde Türkiye’ye ağır yaptırımlardan yana olan Joe Biden’in kazanma ihtimalinin artması.

    5-Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in gerekirse Türk F16’larının Azerbaycan semalarında görüleceğini açıklaması

    6-Fransa’ya yapılan boykot çağrısı sonrası Avrupa’ya yapılan ihracatta sıkıntı olabileceği endişesi.

    7-Körfez ülkelerinin Türk mallarını boykot etmesi nedeniyle bu ülkelere ihracatın azalması beklentisi

    8-Pandeminin giderek tüm ülkelerde ikinci dalga olarak adlandırılan yükselişi

    9-Merkez Bankası’nın geçtiğimiz 1 yılda brüt döviz rezervlerinin yüzde 47 azalmayla 42 milyar dolara inmesi. Cari açığın yapısal olarak devam etmesi nedeniyle rezervlerdeki erimenin devam edeceği beklentisi.

    10-Özel sektörün yurtdışında aldığı döviz borçlarının vadesi gele tutarının önümüzdeki 2 ayda 10.6 ve 1 yılda 42 milyar dolar olması.

  • TOKİ, dar gelirliler için 100 bin konut yapacak

    TOKİ, dar gelirliler için 100 bin konut yapacak

    Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca (TOKİ) 2020 sonuna kadar 102 bin konut üretilmesi hedeflenirken, 2021’de de 100 bin sosyal konutun inşası öngörüldü.

    Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre, konut başlığı altında yapı ruhsatı düzenlemeleri ve konut satış rakamlarına ilişkin bilgiler verildi.

    Belediyeler tarafından 2019’da 122 bin 752 daire, 2020 yılının ilk 6 aylık döneminde ise 212 bin 231 daire için yapı ruhsatı verildi. Bu kapsamda, 2020’nin ilk altı ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yapı ruhsatı verilen daire oranında yüzde 72,9 artış oldu.

    2019’da yapı kullanma izni alan konut sayısı ise 397 bin olarak gerçekleşti. Haziran 2020 itibarıyla yaklaşık 269 bin konut için yapı kullanma izni alınırken, bir önceki yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında yüzde 32,1 oranında azalma oldu.

    Kredi faiz oranlarındaki düşüş konut satışlarını artırdı

    Türkiye genelinde konut satışları Ağustos 2020’de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,2 oranında artarak, 170 bin 408 oldu. 2020 yılı ocak-ağustos döneminde, 317 bin 832’si ilk defa, 706 bin 702’si ikinci el olmak üzere toplam 1 milyon 24 bin 534 konut satıldı.

    2019’da ise aynı dönemde 285 bin 719’u ilk defa, 432 bin 851 ikinci el olmak üzere toplam 718 bin 570 konut satışı gerçekleşmişti.

    2020’de kredi faiz oranlarında sağlanan düşüşün etkisinin konut satışlarına önemli ölçüde yansıdığı belirtilen programa göre, ocak-ağustos döneminde ipotekli konut satışı yüzde 263,7 artarak, 473 bin 114 oldu. Buna göre, toplam satışların yaklaşık yüzde 46’sı ipotekli konut satışı olarak gerçekleşti.

    Türkiye’de toplam konut sayısı 39,1 milyona yükseldi

    Eylül 2020 sonu itibarıyla Ulusal Adres Veri Tabanı verilerine göre; Türkiye’de toplam konut sayısı (konut, lojman, yazlık/mevsimlik konut, kapıcı dairesi ve konut inşaatları) 39,1 milyon oldu.

    Konut arzındaki son yıllardaki artışın etkisiyle toplam konut açığı ise azaldı.

    Ayrıca, konut piyasasında doğru ve uzun vadeli analizler yapılabilmesi ve yerleşmeler itibarıyla arz ve talep dengesinin kurulabilmesi için konut stokunun, konutların nitelikleri de dahil olmak üzere ortaya konulması, güncel, sürekli, güvenilir ve doğru verileri sunmak üzere veri altyapısının güçlendirilmesi çalışmalarına devam edildi.

    TOKİ, 798 bin 819 konutu tamamladı

    Öte yandan TOKİ, 2003’ten itibaren inşaatına başlanan 969 bin 925 konutun 798 bin 819’unu 2020’nin Eylül sonu itibarıyla sosyal ve teknik donatılarıyla birlikte tamamladı.

    TOKİ tarafından yürütülen Sosyal Konut Programı kapsamında, 2020 yılı sonuna kadar 102 bin konutun üretilmesi planlandı. Dar gelirlilerin ve dezavantajlı grupların konuta erişimi ise önceliğini koruyor.

    TOKİ tarafından, 2021’de de Sosyal Konut Programı kapsamında, 100 bin konutun sosyal ve teknik donatılarıyla birlikte üretilmesi hedefleniyor.

  • Albayrak: Türkiye ekonomisi bir dönüm noktasında

    Albayrak: Türkiye ekonomisi bir dönüm noktasında

    Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, “Türkiye ekonomisi, bir dönüm noktasında. Yeni bir sermaye yatırım dalgası ufukta belirdi” dedi.

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Birçok çok uluslu şirket üretimlerini Asya’dan bölgemize yönlendirmeye başladı” dedi.

    Albayrak, “Bu dönemde küresel şirketlerin Türkiye gibi yabancı şirketlere karşı tarafsız, şoklara dirençli, güvenilir, dinamik ortaklara ihtiyacı var” diye konuştu.

    Bakan Albayrak, “Türkiye, yatırımcılara güçlü üretim tabanı, eğitimli insan kaynağı, stratejik konumu ve lojistik altyapısıyla benzersiz fırsatlar sunuyor” ifadelerini kullandı.

    Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, “Türkiye ekonomisi, bir dönüm noktasında. Yeni bir sermaye yatırım dalgası ufukta belirdi” dedi.

    Albayrak, “Yeni ekonomik model, üretim, yatırım, iş imkanları, rekabetçi kur ile ihracatı, pandemi öncesi seviyeye getirerek kendini gösterdi” diye konuştu.

    Bakan Albayrak, Türkiye’nin tartışmasız en güçlü yanlarının; lojistik avantajı, 3 kıtanın birleştiği noktada olması, genç nüfus ve eğitimli iş gücü olduğunu söyledi.

    Albayrak, “Türkiye, hızlı ekonomik büyümesi, 20 yılda 3 katına çıkan GSYİH’si, satın alma gücü artan orta sınıfıyla güçlü ve büyük bir pazar. Türkiye, İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde hızla ön sıralara ilerlemesinin yanında, yabancı yatırımcılar için de pek çok avantaj sağlıyor.” ifadelerini kullandı.