Etiket: ekran

  • Dev ekranın düştüğü o anlar

    Dev ekranın düştüğü o anlar

    Şişli’de bulunan Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda dün akşam düzenlenen okulun mezuniyet töreninin sonunda veliler ve öğrenciler fotoğraf çektirmek için sahneye çıkmış, bu sırada dijital panonun devrilmesi sonucu 3 veli ve 3 öğrenci yaralanmıştı. Yaralılar olay yerine gelen ambulanslarla hastaneye kaldırılmıştı.

    Dev ekranın düştüğü anlar kamerada

    Mezuniyet töreni sonunda veliler ile öğrencilerin fotoğraf çekilmek için sahneye çıktığı esnada dijital dev panonun devrildiği o anlar kameraya yansıdı.

  • Çocuklara sıfır ekran uyarısı

    Çocuklara sıfır ekran uyarısı

    Birçok ebeveyn, çocuklarını enerjisini atmaya yardım etmek yerine teknolojik ekranları kullanarak çocukları susturmayı oyalamayı tercih ediyor. Uzmanlar, anne karnından itibaren ekran radyasyonuna maruz kalan çocukların ekrana bağımlı bir şekilde gerçek dünyadan uzak büyümesinin beyinde ciddi problemlere yol açtığına dikkat çekerek, 2 boyutlu yaşam yerine 3 boyutlu yaşamın önemine dikkat çekiyor.  Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, ekran bağımlılığının oluşturduğu olumsuz etkiler dolayısıyla uyarılarda bulunarak, doğru bir beyin gelişimi için ebeveynlere düşen görevleri sıraladı.

    “2 yaşına kadar çocuklarda ‘sıfır ekran’ olmalı”

    Çocuklarda beyin gelişiminin anne karnından başlayıp, 2 yaşının sonuna kadar devam ettiğine dikkat çeken Medicana International Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Tüm ebeveynler, çocukların enerjisine yetişebilmekte güçlük çekiyor. Çalışma temposu, bahçe imkanı olmaması, parka gidememe, hava şartları gibi etmenler çocukların enerjisini atmada engel oluşturabiliyor. Bunun yanı sıra pandemide birçok çocuk da teknolojiye düştü. Beyin, gelişim sürecine anne karnından başlar, doğumdan 2 yılsonuna kadar gelişiminin yüzde 99’unu tamamlar. Anne hamilelik döneminde bile çok fazla radyasyona maruz kalmamalı. Buna ek olarak doğum sonrası 2 yaşına kadar çocukların teknolojiden uzak durması gerekiyor. Çok ciddi bir şekilde ekranın ‘sıfır’ olması önemli. 3 aydan itibaren farkındalık artar. Dış uyaranları fark eden çocuk bu zaman itibariyle 3 boyutlu şeylerin farkına varır. Sevgi gösterilmesi, meyve, sebze, oyuncaklarla vakit geçirmek ve dokunma duyuları beyni geliştirir. Bunları yapmayı bırakıp, ekran gösterir, dokunamadığı, hissedemediği, koklayamadığı 2 boyutlu bir yaşama maruz bırakırsanız, çocuğun beyni o şekilde yönlendirilir ve dünyadan soyutlanır. Dünyayı 3 boyutlu değil de 2 boyutlu yaşamaya devam eder” dedi.

    “Çocuklar kendilerini çizgi film karakteri sanıp, ona göre hareket ediyor”

    Gerçek dünyadan uzakta, ekran maruziyeti ile büyüyen çocuklarda davranış ve kişilik bozukluklarının yaşandığına değinen Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Bazen haberlerde çıkıyor, kendisini örümcek adam, Süperman ya da çizgi film karakteri sanan çocuklar olabiliyor. Bu çocuklar kendilerini çizgi film karakteri sanarak, olmaması gereken hareketlerde bulunabiliyor. Bu tür şeyler çocuğun beyninde tamir edilemeyecek ciddi travmalara ve algı bozukluğuna yol açıyor. Ekran bağımlılığına müsaade eden aileler, çocuklarını ekrandan uzaklaştırdıklarında madde bağımlısı gibi reaksiyon alıyorlar. Ekranın çocukları nasıl etkilediğini, ekrandan uzaklaştığında nasıl çılgına döndüklerini gören ebeveynler bunun zararının farkına varıyor. Ben çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak 3 yaşına kadar ekranı kesinlikle önermiyorum. Çocukla 40 dakikada boyunca oturup oyun oynayın, resim yapın, boğuşun, güldürün ve efektif zaman geçirin. Çocukların fiziksel aktivite ile enerjisini atmak büyük önem arz ediyor” diye konuştu.

    “Ekran bağımlılığı otizm, atipik otizm, hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi birçok hastalık oluşmasını tetikliyor”

    Birçok hastalığın tetiklenmesinde ekran bağımlılığının ilgisi olduğuna da vurgu yapan Aykanat, şunları söyledi:
    “Çocuğun enerjisi fiziksel aktiviteye rağmen hala var ise de çeşitli dokunma egzersizleri yapılabilir. Oyun hamuru ya un ile gıda boyası kullanılarak hamur yaptırarak, el becerilerini geliştirecek şekilde oynamaları ya da çamurla oynamaları da etkili bir yöntem olabilir. Çocukların enerjilerini doğru bir şekilde atmak gerekir. Teknoloji çocukların beyin gelişimini olumsuz etkileyerek otizm, atipik otizm, hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi birçok hastalık oluşmasını tetikliyor. Bilimsel araştırmalarda bahsediliyor. Ekranlarda çocuğa ve erişkinlere özel dalga boyları var. O yüzden erişkinler dizi izlerken hipnotize olur, reklamda kendine gelir, kanal değiştirmeye çalışır. Çocuklar da ise tam tersi, reklamlardaki dalga boyu çocuklara özel olduğundan çocuklar da reklama kitlenir kalırlar. Çocukların beynini ekran marifeti ile bizim görmediğimiz dalga boylarıyla maalesef çok ciddi zararlar veriliyor.”

  • Ekran önünde yemek obezite riskini artırıyor

    Ekran önünde yemek obezite riskini artırıyor

    “Ekranı kurtarıcı olarak görmeyin”
    90’lı yıllardan sonra dijital dünyanın, hayatımıza hızlı bir giriş yaptığını belirten Dinçer, “İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte hareketsiz yaşamın da yayılmasına sebep oldu. Ekran başında geçirilen zamanın artması, tercih edilen yiyeceklerin kalitesini düşürüyor. Yapılan çalışmalara göre, ekran karşısında tercih ettiğimiz yiyecekler genellikle yüksek yağ ve fazla şeker içeriyor. Ayrıca, mineral ve vitamin açısından fakir gıdalar da tercih ediliyor. Bu nedenle çocuklar olumsuz beslenme alışkanlıkları ediniyorlar. Mümkün olduğunca çocukların ekran başında geçirdikleri zamanı azaltılması gerekiyor. Ekranı bir kurtarıcı olarak görmemelisiniz, çünkü ekran önünde gerçek anlamda sağlıklı bir beslenme gerçekleşmiyor. Çocukların okul öncesinde düzenli ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarını önemsiyoruz. Eğer bu düzenli alışkanlıkları doğumdan itibaren kazandırırsanız, ileride ekranla tanıştıklarında daha az zorlanacaklardır” dedi.

    “Çocuğun bütün ilgisi ekranda olduğundan tokluğun farkına varamıyor”
    Amerikan Pediatri Akademisi, 18-24 aydan önce çocukların ekranla tanışmasını önermiyor diyen Dr. Tuğba Dinçer, “Ekrana bakma süresi, çocuk iki yaşına geldiğinde ise bir saatle sınırlandırılmalıdır. Bu dönemde çocuklar öz becerilerini kazanırlar ve tek başına yemek yeme becerileri gelişir. Bu nedenle bu dönemde daha dikkatli olunması gerekmektedir. Çocuklar kendi seçimlerini yapmaya başlarlar ve ekranla tanıştıklarında yağlı ve şekerli gıdaları tercih edebilirler. Yapılan çalışmalara göre, çocuklar ekran karşısında obeziteye neden olabilecek besinleri tercih etmektedirler. Ekran, çocuğun dikkatini dağıtarak onu yemekten alıkoyabilir. Bu durumda çocuk yemeğe odaklanamaz ve ekrana hipnotize olabilir. Dolayısıyla önündeki yiyeceğin farkına varamaz. Bir diğer olumsuz etki ise açlık ve tokluk hissinin etkilenmesidir. Çocuğun tüm ilgisi ekrana yönelik olduğunda tokluğun farkına varmayabilir, bu da obezite riskini artırabilir” diye konuştu.

    “Gıda sektörünün hedef aldığı asıl kitle çocuklar”
    Çocuğun ekranda oyun oynarken sempatik sistemini harekete geçirdiğini ve stres oluşturduğunu dile getiren Dinçer, “Yemek yeme esnasında yaşanan stres, ödül merkezini uyarıyor ve çocuklar ödül olarak şekerli ve yağlı yiyecekleri tercih ediyorlar. Aynı zamanda ekran karşısında fazla vakit geçiren çocuklar kontrolsüz reklamlara maruz kalıyor. Gıda sektörünün hedef aldığı asıl kitle çocuklardır; erişkinler daha kontrollü davranırken çocuklar tam tersidir. Markete gittiğinde çocuklar genellikle ilk olarak fastfooda yönelirler. Ne kadar çok ekran önünde vakit geçirirse, olumsuz beslenme alışkanlıklarını o kadar çok benimser. Eğer kontrol altına alınmazsa, bu kısır döngü oluşturur” şeklinde konuştu.
    Dinçer, şöyle devam etti:
    “Yapılan bir çalışma, 0-2 yaş aralığındaki çocukların üçte birinin televizyon karşısında yemek yediğini ortaya koyuyor. Bu, oldukça yüksek bir orandır ve çocukların belirtilen yaş sınırlarından önce ekranla tanışmasından kaynaklanır. Verilere göre, çocukların yüzde 75’i önerilenden daha fazla süre ekran karşısında vakit geçiriyorlar. Bu durum, doğal olarak obezite riskini artırırken, diyabet ve diğer hastalıkların görülme sıklığını da artırabilir. Aynı zamanda, bu durum çocukları sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda sosyal ve bilişsel olarak da olumsuz etkileyebilir. Bu şekilde, tam potansiyellerine erişememiş bireyler olarak hayatlarına devam etmek zorunda kalabilirler.”

    “Yemek esnasında ekranın kapalı olması gerekiyor”
    Çocukların ebeveynlerini rol model aldığını belirten Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Dinçer, açıklamasını şöyle tamamladı:
    “Burada ebeveynlere büyük bir sorumluluk düşüyor. Öncelikle ebeveynler olarak kendi alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Yemek esnasında öncelikle ekranın kapalı olması önemlidir. Eğer çocuk ekrana alışmışsa, onun alışkanlığını değiştirmek kolay olmayabilir, bu yüzden hemen bırakmasını beklemek gerçekçi olmayabilir. Katı disiplin ve cezaların caydırıcı olmayabileceği unutulmamalıdır. Büyük değişiklikler yaparken çocuktan bir şey alınıyorsa, onun yerine bir alternatif sunulmalıdır. Benim önerim, ebeveynlerin ve çocukların zamanlarının sıkıntı olmadığı durumlarda güzel aktivitelere yönelmeleri ve bu konuda çocukları teşvik etmeleridir. Tabii ki, ekranı tamamen kısıtlayamayız; ancak belirli saatler ve sınırlamalar eşliğinde çocuğun ekranda sevdiği aktiviteleri yapmasına izin verebiliriz.”

  • 50 yıldır ekran arkasında

    50 yıldır ekran arkasında

    Mesleğe 50 yıl önce çırak olarak başlayan evli ve 3 çocuk babası Demirci, askerliğini yaptıktan sonra kendi dükkanını açtı. Zaman içerisinde kendini geliştirerek aranan ustalardan biri olan 60 yaşındaki Demirci, bu sürede pek çok çırak ve kalfanın da yetişmesine katkı sağladı.

    “Teknolojiye ayak uydurmamız gerekiyor”

    Radyo ve siyah – beyaz televizyon tamiriyle adım attığı mesleğinde bugün son teknoloji televizyonlara kadar hepsinin bakım ve onarımını yapan tecrübeli usta, “Çağa ve teknolojiye ayak uydurmamız gerekiyor. Yeni model televizyonlar çıkıyor. Parça bulmakta zorlansak da tamirini gerçekleştiriyoruz” dedi.

    Gündüz ekran arkasında, akşam ekran karşısında

    Her sabah günün erken saatlerinde Pirinçci Mahallesi’ndeki dükkanının yolunu tutup hazırlıklarını yaparak müşterilerini bekleyen Demirci, “İş yerinde akşama kadar televizyon ekranlarının arkasındayım. Eve gidince televizyonun önüne geçiyorum. Yoğunluktan dolayı burada televizyon izlediğim söylenemez” diye konuştu.

    Rahmi Demirci, Amasya Esnaf Odaları Birliği tarafından Yılın Ahi Ustası seçilerek plaket almıştı.

  • Yaz tatilinde daha az ekran süresi

    Yaz tatilinde daha az ekran süresi

    Psikolog Ümit Ege Canyurt, yaz tatilinin çocuklarla nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda anne babalara önemli tavsiyelerde bulundu. Okullar tatil olsa da, okullarda üzerinde durulmayan birçok becerinin evde öğretilmesi gerektiğine değinen Psikolog Canyurt, “Fiziksel, sosyal, psikolojik ve bilişsel konular ön plana çıkacaktır. Bu noktada ailelere büyük görevler düşecektir çünkü bir çocuğun rehberi olarak onlar bu beceri eğitimlerini çocuklarına kazandırmak konusunda yükümlüdür. Bu yüzden çocuklar için en uygun şartları sağlamak ve sınırları belirlemek tatil sürecinde ailelerin görevi olacaktır” dedi.

    “Üstesinden geleceği zorluklara maruz kalsınlar”

    Psikolojik açıdan çocuğun yaşına uygun olarak, üstesinden gelmesi amacıyla hafif zorluklara maruz bırakabileceğinin altını çizen Psikolog Canyurt, örneğin çocukların bir ev düzeninin refahını sürmek yerine ev halkına bu konuda yaşlarına uygun olarak destek olabileceklerini ifade etti. Bu mesajı çocuklara vermenin, ‘Belli sınırların ve sorumlulukların olduğunu ve bunun hatırlanması ve yapılması konusunda bazı bedellerin olacağını’ göstermek için eşsiz bir fırsat olduğunu, üstelik bunun aynı zamanda yetişkinlik döneminde topluma, işine karşı sorumlulukları için küçük bir deneme ve prova niteliği göreceğini de sözlerine ekledi.

    Sadece ev görevlerini değil, yaşına uygun olarak, farklı görevleri de hafif hafif onlara vermenin faydalı olacağını vurgulayan Psikolog Canyurt, “Bu ufak denemeler aynı zamanda ileriki hayatta çocuklarımızın zorluklarla karşılaştıklarında daha dayanıklı olmalarına ve psikoloji sağlamlık dediğimiz kavramın da çok iyi bir şekilde yapılanmasını sağlayacaktır. Böyle basit alıştırmalarla çocuklarımıza problem çözme yeteneği, sorumluluk, planlama, zamanlama, işbirliği gibi becerileri kazandıracağız” diye konuştu.

    “Daha fazla fiziksel aktivite”

    Çocukların sadece psikolojik değil fiziksel açıdan da desteklenmesi gerektiğini belirten Psikolog Canyurt, bu istikamette eğer ekran bağımlılığı varsa, bu bağımlılıktan onu çıkartmak için daha zevkli bir fiziksel aktiviteyle çocukları harekete teşvik ederek ekran süresini kısaltıp, fizyolojik sağlığına katkıda bulunabileceğini anlattı. Spor kursları ve aileyle yapılacak düzenli yürüyüşlerin hem sosyal hem de fiziksel aktivite alanlarını geliştireceğini söyledi. Bir araştırmaya göre mutlu çocukların ekran izleme sürelerinin mutsuz çocuklara göre daha az olduğunu aktaran Psikolog Canyurt, spor ve fiziksel aktivitenin hafif düzeydeki bir antidepresana eşdeğer olduğunun tıp dünyasında kabul edildiğini dile getirdi.

    “Aile oyunları, akraba ziyaretleri sosyal bağlar için önemli”

    Gelişim çağındaki çocuklarda sosyal bağların da öneminden bahseden Psikolog Canyurt, şunları anlattı;

    “İleri yaşlarda insanlarla nasıl bağ kuracaklarını, nasıl bir iletişim şekli oluşturacaklarını, nasıl yardım isteyeceklerini tam da bu aşamada öğrenecekler. Bu yüzden bu yaşlarda en doğru şekilde prova yapmaları çok önemli. Aile ile oynanacak oyunlar, akraba ziyaretleri veya akranlarıyla irtibata geçebilecekleri kurslar veya her türlü sosyal aktivite çok verimli olacaktır. Özellikle sosyal becerilerini destekleyen bir diğer taraf ise kitap, tiyatro ve filmler olacaktır. Çünkü buradaki bazı karakterlerle gerçek hayatta hiç karşılamayacak olabilirler, fakat onları anlayabilmek ve duygusal açıdan ne hissettiklerini kavramak için harika bir alternatif olacaktır. Kısacası okudukları, izledikleri ya da katıldıkları tiyatro karakterleri hakkında konuşarak çocuklarımızın bağ kurma, empati yeteneklerini destekleriz.”

    Psikolog Canyurt son olarak, ‘Bağ kurma, yetişkin dilini öğrenme, sorumluluk, problem çözme ve empati’ gibi becerileri kazandırarak çocukları hayata hazırlamanın sadece okul değil ailelerin de görevi olduğunun altını çizerek,

    “Bizler ebeveyn olarak çocuklarımızın sadece rehberiyiz, onlar adına bütün hayatlarını yaşamaya çalışan anne babalar kati suretle olmamalıyız. Eğer rehberden daha fazlası olursak ileride birçok hayatta kalma yetenekleri gelişmeyecek ve psikolojik bozukluklara tohum atmış olacağız” ifadelerini kullandı.