Etiket: eleştiri

  • Akşener, CHP’lileri hedef aldı: “Adayımızın çekilmesini istemek ayıptır”

    Akşener, CHP’lileri hedef aldı: “Adayımızın çekilmesini istemek ayıptır”

    Edirne’nin Saraçlar Caddesi’nde esnaf ziyareti gerçekleştirdiği esnada, toplanan kalabalığa hitap eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in hedefinde CHP’liler vardı. İYİ Parti’nin Edirne Belediye Başkan Adayı Hamdi Sedefçi’nin anketlerde birinci, AK Parti’nin ikinci, CHP’nin ise üçüncü çıktığını söyleyen Akşener, adaylarının çekilmesi yönünde konuşmalar yapıldığını ifade ederek, “‘Hamdi Başkan çekilsin, aksi takdirde AK Parti kazanıyor’ denmesi en basit haliyle ayıptır” şeklinde konuştu.

    CHP’lilere seslenen Akşener, “Gelip, sizlerin kalbine girip, sizlerin oyuna talip olmak başka bir şeydir ama bedavadan ‘AK Parti kazanmasın, vay efendim Hamdi Başkan oy bölüyor, kendisi çekilsin biz kazanalım’. Bunun adına bizim Rumeli köylerinde yan gel Osman denir. Çalışın kardeşim” açıklamasında bulundu.

  • Erbakan yeni asgari ücreti eleştirdi

    Erbakan yeni asgari ücreti eleştirdi

    Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, dün akşam açıklanan asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yaptı. Erbakan, yeni asgari ücretin çalışan nüfusun yarısını ve ailelerini açlık, yoksulluk ve yoksunluk ile yüz yüze bırakacağını söyledi. Asgari ücretin yoksulluk sınırının çok altında olduğunu savunan Erbakan, “İktidar, 2024 yılı asgari ücret rakamını 17 bin 2 TL olarak açıklamıştır. Yeniden Refah Partisi olarak emekçimizin bu gelir seviyesiyle yaşamasının mümkün olmadığını, belirlenmesi gereken asgari ücretin en az 23 bin TL olması gerektiğini kamuoyuyla paylaştık. Bugün 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını ifade eden gıda ihtiyacının 15 bin TL’ye, yoksulluk sınırının 46 bin TL’ye dayandığı hesap edildiğinde 2024 yılı için belirlenen asgari ücretin ülkemiz gerçeklerinden ne denli uzak olduğu açıkça görülmektedir. 17 bin TL asgari ücretin ülkemizin çalışan nüfusunun yarısını ve ailelerini sadece yoksulluğa değil, aynı zamanda gıda, kira, eğitim, giyim, ulaşım, elektrik ve ısınma gibi temel ihtiyaçlar bakımından yoksunlukla yüz yüze bırakmasına da yol açacağı açıktır. 17 bin 2 TL tutarındaki asgari ücret, yoksulluk sınırının altındadır ve birkaç ay içerisinde yüksek enflasyon ve zamlar nedeniyle açlık sınırının da altına gerileyecektir. Bu nedenle şimdiden ifade ediyoruz; belirlenen asgari ücret emekçimizin sadece gıda gereksinimi bakımından, o da yalnızca 2-3 ay nefes alması için yeterli olacaktır. Ekonomi yönetiminin şimdiden asgari ücretin temmuz ayında yeniden artırılması yönünde karar alması, emekçilerimizin ve ailelerinin açlığa, yoksulluğa ve yoksunluğa terk edilmemeleri sağlanmalıdır” dedi.

    “Stopaj uygulamasına son verilerek rahat bir nefes alması sağlanmalıdır”
    Erbakan, asgari ücretten üreticinin, tüccarın ve esnafın olumsuz ekonomik şartlar ve artan maliyetlerle birlikte sürdürülebilirliklerinin olumsuz etkilenmemesi için gerekli adımların atılması gerektiğini belirterek, “Çok sayıda çalışanı olan işletmeler ve az sayıda çalışanı olan işletmeler için iki farklı asgari ücret destek paketi oluşturularak işveren kesiminin rahatlaması sağlanmalı ve işletmelerimizin sürdürülebilirlikleri teminat altına alınmalıdır. Özellikle az sayıda çalışanı bulunan ve zar zor ayakta kalabilen esnafımızın sırtında bir yük olan stopaj uygulamasına son verilerek rahat bir nefes alması sağlanmalıdır. İşverene yönelik destekleyici uygulamaların hayata geçirilmemesi halinde asgari ücrete yapılacak iyileştirme zamlarına rağmen maliyeti artan işletme sahiplerinin yapacağı zamlarla ekonominin enflasyon, zam ve yoksulluk sarmalı içerisine daha da derinlemesine girmesi söz konusu olacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Mayıs seçimleri öncesi verilen sözler yerine getirilmedi”
    Erbakan, genel seçimler öncesi yapılan ittifak protokolünde yer alan ekonomiye ilişkin verilen sözlerin yerine getirilmediğini savunarak, şöyle devam etti:
    “Yeniden Refah Partisi olarak Mayıs 2023 Genel Seçimleri için AK Parti ile yapmış olduğumuz ‘ittifak protokolü’ ile iktidardan çalışanların ve emeklilerin aylık gelirlerinin yoksulluk sınırından aşağıda olmamasının temin edilmesi ve çalışanlar arasındaki ücret dengesizliklerinin giderilmesi hususlarında gerekli sözleri aziz milletimiz adına aldık. Ancak 2024 yılı asgari ücreti olarak açıklanan 17 bin 2 TL, verilmiş olan sözlerin yerine getirilmesinden oldukça uzak olunduğunu ortaya koymuştur. İktidarı Yeniden Refah Partisi nezdinde aziz milletimize vermiş olduğu sözleri yerine getirmeye davet ediyoruz.”

  • Yılmaz Vural’dan, TFF’ye eleştiri

    Yılmaz Vural’dan, TFF’ye eleştiri

    TFF 2. Lig Kırmızı Grup ekiplerinden Menemen FK’nın tecrübeli teknik direktörü Yılmaz Vural, A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella ve Türkiye’deki teknik direktörlük kavramı hakkındaki düşüncülerini anlattı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF), milli takıma yerli bir teknik direktör bulunamamasından dolayı kendisini eleştirmesi gerektiğini dile getiren Vural, “Türkiye Futbol Federasyonu kendini tartışmalı. ‘Neden Montella kadar bu işi başarabilecek Türk antrenörü yetiştiremiyorum?’ diye kendisine sorma gerekiyor. Yoksa çöp herkes. İnsanın kendi vatandaşına böyle davranma hakkı var mı? Benim Alman vatandaşlığım da var ve 42 sene de orada yaşadım” şeklinde konuştu.

    “Ordunun başına da yabancı getir”
    Montella’yı bir istisna olarak gördüğünü fakat insanla yapılan bir işte pratiğin içine yabancı sokmanın pek mantıklı bir olay olmadığını vurgulayan Yılmaz Vural, “O zaman ordunun başına da yabancı getir. Her şeyin başına yabancı getir mantığı çıkar ortaya. Yani senin vatandaşının yetmediği yerlerde yabancıdan destek almak gayet doğaldır. Şimdi Türkiye’de bin tane teknik direktör varken, eğer Türk futbolu bin tane adamından Montella kadar takım yönetecek birini bulamıyorsa bu tartışılmalı” ifadelerini kullandı.

    “Türk futbolunu yönetenler kendini başarılı sanmasınlar”
    Montella’nın şu ana kadar çıktığı maçlarda başarılı sonuçlar aldığını vurgulayan Vural, “Bizim derdimiz Montella falan değil. Kendi insanınızı bu kadar değersiz bulmak gibi bir yanlış içinde olmamamız lazım. Eğer değersizse o zaman niye değersiz kaldığını bilmemiz lazım. Bakın oynayan çocuklarımızın çoğu Avrupa’dan gelen, Almanya kökenli çocuklar. Bizim ülkede bir milli takım kuracak kadar oyuncu yetiştiremediğimizi neden tartışmıyoruz? Bunları ben mi yapacağım? Bu eğitimi ben mi vereceğim? Bir dinamizme sahip olan bir ülkeyiz. Sen bu 21 milyondan milli takımda yarışacak, kendi bünyenden çıkmış 23 tane oyuncu önce çıkaramıyorsan, bunun çoğu Almanya’da yetişmiş veya yurt dışında yetişmiş Türk çocuklarıysa bunu yöneten arkadaşlar sakın bu yaptıklarını başarılı bulmasınlar. Yani taşıma suyunda değirmen döndürmüş olurlar. Bu gençliğe yapılmış bir yanlıştır. Türk gencine öğretilirse herkes kadar her şeyi yapabilir ve herkesle yarışabilir” diye konuştu.

    70 yaşındaki çalıştırıcı, Türkiye’ye gelen 23. yabancı teknik adam olan Montella’yı başarılı bulduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
    “Bizim Avrupa Futbol Şampiyonası’na grup birincisi olarak gitmemize katkı verdi. Dolayısıyla inşallah devam eder. Bizim milli takımımız başarılı olsun. Bizim burada aldığımız keyif çok güzel, izlerken havaya fırlıyoruz. Böyle bir bakış açısına sahip bir insanız.”

  • Fenerbahçe’den Adana Demirspor maçı hakemlerine eleştiri

    Fenerbahçe’den Adana Demirspor maçı hakemlerine eleştiri

    Trendyol Süper Lig’in 12. haftasında Adana Demirspor ile Fenerbahçe karşılaştı. Sarı-lacivertliler, mücadelenin 73. dakikasında topsuz alanda yaşananlarla ilgili açıklama yayınladı. Müsabaka sonrası eski hakem ve yorumcuların kart beklentisini de paylaşan Fenerbahçe, ‘Sokak Kavgası mı Futbol maçı mı?’ başlıklı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
    “Dün, Adana Demirspor ile deplasmanda oynadığımız maçın 73. dakikasında rakip futbolcu Rodrigues’in, oyuncumuz Oosterwolde’ye karşı yaptığı hareket sonrasında yine garip bir hakem kararına maruz kaldık. Son olarak dünkü pozisyondan hareketle oynadığımız maçlardaki hakem kararlarının, hatalı tanımının çok ötesinde olmasını sorgulamamız normal değil mi?
    Maçın hakeminin pozisyonu göremediğini, yan hakemin de göremediğini ve hatta 4. hakemin de göremediğini bir şekilde kabul etsek dahi VAR’ın devreye girerek bu kararı düzeltmek yönünde hiçbir adım atmamasını nasıl karşılamalıyız? Giderek artan ve tamamen lig yarışını etkileyen bu yanlış kararların maç maç yoğunlaşmasının sorumluluğunu alacak bir kurum ya da kişi var mıdır? Bu durum daha ne kadar normalleştirilecektir?
    Durumun daha net anlaşılması için; Türk futbolu adına konuşan, yazan, çizen, izleyen ve görebilen taraflı tarafsız herkesin ortak noktada buluştuğu pozisyona dair yorumları, “Görmeyenlerin” bilgi ve dikkatine sunuyoruz.”

  • Tuvalette verdiği pozlar eleştirilere neden oldu

    Tuvalette verdiği pozlar eleştirilere neden oldu

    PAYLAŞIM İÇİN İLGİNÇ YER
    Zeynep Bastık, 2 milyonu aşkın takipçiye sahip olduğu Instagram hesabından geçtiğimiz günlerde tuvalletten poz paylaşmıştı. Hayranları Bastık’ın bu pozlarını beğenmemiş eleştirel yorumlar yapmıştı.

    “NE BU TUVALET AŞKI?”

    Ünlü şarkıcı bu kez de klozet üzerine oturup verdiği pozları yayınladı. Bastık “Duygu durumum serisi” başlıklı paylaşımı hayranlarından bir kez daha tepki aldı. Takipçileri sürekli tuvaletten paylaşım yapana Bastık’a “Ne bu tuvalet aşkı” “Hamile misin?” “İshal oldun galiba” yorumlarını yaptı.

  • Bozdağ’dan, Kılıçdaroğlu’na eleştiri

    Bozdağ’dan, Kılıçdaroğlu’na eleştiri

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi. Bakan Bozdağ sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:

    “Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik için dünya liderleri sıraya girdi.
    Ama millet ittifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, hâlâ Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı tebrik edip, başarılar dilemedi. Böylesi bir erdemli,medeni, ahlaki,saygın ve demokrat bir davranışı Kılıçdaroğlu neden göstermedi? Çok mu zordu.”

  • Merve Dizdar’dan elbise eleştirilerine yanıt

    Merve Dizdar’dan elbise eleştirilerine yanıt

    Star’da yayınlanan “Ömer” dizisinde rol alan Merve Dizdar, Nisa karakterini canlandırırken sergilediği başarılı oyunculuğuyla son dönemde adından sıkça söz ettiriyor.

    Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne” adlı filminde de rol alan ve filmin Cannes Film Festivali prömiyeri için ekiple birlikte Fransa’nın Cannes şehrine giden Dizdar, bu defa kırmızı halı görünümüyle gündeme geldi.

    Dizdar, kırmızı halı için Louis Vuitton imzalı pembe ve tek kolunu açıkta bırakan bir elbise giymeyi tercih etmişti. Üzerinde siyah bir bant detayı da barındıran elbise, sosyal medyada eleştiri yağmuruna tutuldu.

    Pek çok takipçisi kendisini çok beğendiğini ancak kıyafetini başarısız bir seçim olarak gördüğünü yazdı. Dizdar’ın sosyal medya sayfasına, “Keşke bu kıyafeti giymeseydin”, “Kolun alçıda zannettim” gibi mesajlar yağdı.

    Paylaşımları gören ünlü oyuncu daha fazla dayanamadı ve Instagram hesabından konuya dair paylaşımlar yaptı.

    Üst üste videolar yayınlayan Dizdar, “Yorumlarınızı okudum. ‘İğrenç, rezil, rüküş, bizi böyle mi temsil ettin, berbat bir seçim….’ Aşırı üzülmüşsünüz, üzülmeyin. Ben çok mutluyum. Benim adıma bu kadar üzülmeyin” dedi.

    Dizdar ayrıca, “Bu, tartışmaya kapalı bir konu. Çünkü beni böyle kabul etmek zorundasınız. Kabul edeceksiniz ya da beni sevmeyeceksiniz. Ben böyle seviyorum. İçinde o kadar iyi hissediyordum ki, bu benim için daha önemli. Çocukluğumdan beri böyleyim. Her güzel kıyafetin üstüne küçük bir şey yapmak isterim. Beni böyle kabul edeceksiniz. Başka işiniz gücünüz vardır. Belli ki bu kıza etki etmiyor bu” ifadesini kullandı.

     

  • Büyükataman batı medyasının yayınlarını eleştirdi

    Büyükataman batı medyasının yayınlarını eleştirdi

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri ve Bursa 1. Bölge Milletvekili Adayı İsmet Büyükataman Bursa’da ANDA Arama Kurtarma ekiplerini ziyaret etti. 11 ilin etkilediği depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet dileyen Büyükataman ekip personellerinin gösterdiği yoğun çaba dolayısıyla teşekkürlerini sundu. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler hakkında konuşan Büyükataman, batı medyasının seçimler hakkında eleştirirken “Hoşumuza gitmeyen bir sonuç olsa bile bunu olgunlukla karşılayabilecek demokrasi kültürü bu ülkede mevcut” dedi.

    Büyükataman konuşmasında, “Emin olun bu ülkenin bir mensubu olarak son dönemde, özellikle batı medyasında 14 Mayıs seçimleri ile alakalı yapılan açıkça müdahale anlamına gelebilecek bir takım değerlendirmeler ve açıkça tarafını da ortaya koyan yayınlar söz konusu olduğu için bundan rahatsız olmamak mümkün değil. Batı medyası ne yazık ki 14 Mayıs seçimlerinin önemli olduğunu, bu seçimlerde mutlaka bu milletin iradesi ve tercihi ile yönetim sorumluluğu emanet edilen cumhurbaşkanının alaşağı edilerek bir diğer cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesine dair çok açık irade beyanı ortaya koyuyor. Son 15 gündür özellikle batı medyasının tamamında seçimlere yönelik haddini ve maksadını aşan değerlendirmeler söz konusu. Her şeyden önce biz müstemleke memleket değiliz.

    Kendi iradesiyle geleceğine dair karar vermeden aciz bir insan topluluğu da değiliz. Bu güne kadar nasıl sandık önümüze geldiğinde ülke yönetim sorumluluğu emanet edilecek kadrolarla alakalı hangi kriterle alakalı bir tercih ortaya koymuşsak yine onu yapacağız. Her seçim döneminde bu millet önüne sandık geldiğinde hiçbir baskıya maruz kalmaksızın irade beyanını ortaya koydu. Hepimiz o sandıktan çıkan sonuç neyse saygı gösterdik. Hoşumuza gitmeyen bir sonuç olsa bile bunu olgunlukla karşılayabilecek demokrasi kültürü bu ülkede mevcut. Bunun en güzel örneklerini biz ortaya koyduk. Yine bize demokrasi nutukları atan bu ülkelere rağmen biz en güzel demokratik olgunluğu seçimlerde göstereceğiz ve üstelik onlara ders verebilecek bir olgunlukla bunları yapabileceğimizi beraberce ortaya koyacağız” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Ali Babacan’a eleştiri

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Ali Babacan’a eleştiri

    Toplu açılış töreni için geldiği Eskişehir’de vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomiyi bilmediği gerekçesiyle DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ı eleştirdi. Kendilerine yapılan IMF’den borç alma tavsiyesi için geçmiş dönemlerde yaşanan problemleri anlatan Erdoğan, “Bu Bebecan, bunlar ekonomiden falan anlamazlar” dedi.

    “Biz nasıl IMF’İ kapıdan gönderdiysek bunları da sandıkta göndereceğiz”
    14 Mayıs seçimlerinde gereken cevabın sandıkta verileceğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
    “Davos’ta IMF’in başındaki zatla görüşüyoruz. Dedim ki “Siz adamlarını devamlı gönderiyorsunuz ama bu gelenler Türkiye’yi yönetmeye mi geliyor, bize akıl vermeye mi geliyorlar yoksa taksitlerini almaya mı geliyorlar? Eğer taksitlerini alacaklarsa, alırlar giderler. Ama Türkiye’yi yönetemezler. Türkiye’yi ben yönetiyorum.” 2013’e kadar devam ettik. Alacaklarını ödedik. 2013’ten sonra artık IMF ile ilişkimiz kalmadı. CHP ve İYİ Parti bize akıl veriyor. IMF’den borç almamız gerekiyor diyorlar. Biz ne dedik, ihtiyacımız yok. O zaman bizimde Merkez Bankası döviz rezervimiz, 2013’te 27,5 milyar dolardı. Ama elhamdülillah şu an 3 haneli rakamlara çıktı. Hatta başbakanlığım döneminde bir ara 135 milyar dolara ulaştık. Bu Bebecan, bunlar ekonomiden falan anlamazlar, şimdi ekonomiden ne kadar anladığını göreceğiz. Sadece bunun satışını yaparlar. Şimdi işte ekonomiden ne kadar anladığını bakalım kaç tane Bay Bay Kemal buna milletvekilliği vermiş göreceğiz. Ve satışa geldiler. İnşallah Eskişehir 14 Mayıs’ta bunları sandığa gömecek mi? Öyleyse ana kademe, kadın kolları, gençler durmuyoruz. Biz nasıl IMF’İ kapıdan gönderdiysek bunları da sandıkta göndereceğiz.”

  • “Sadece depremle değil liyakatsizlikle de yüzleştik”

    “Sadece depremle değil liyakatsizlikle de yüzleştik”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısına katıldı.

    Akşener’in burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

    “Ben, 1999 depremini bizzat yaşamış,yakınlarını kaybetmiş bir insanım. Dolayısıyla, deprem gerçeğiyle yüzleşmenin, ne demek olduğunu, iyi biliyorum. 99 depremi, hepimize çok şey öğretti.

    Mesela bunlardan biri; ilk 72 saatin önemiydi. Arama kurtarma çalışmalarının, yapıldığı yerlerde, ayak altında dolaşmamak, oradaki çalışmalara, engel olmamak çok önemlidir. Çünkü ilk 72 saatte en büyük ihtiyaç; enkaz altındaki vatandaşlarımızın kurtarılması ve bölgeye gerekli desteğin en hızlı şekilde sağlanmasıdır.

    “PARTİ OLARAK SEFERBER OLDUK”

    İşte biz de tam olarak bu sebeple afeti öğrenir öğrenmez, afet koordinasyon merkezimizi kurup parti olarak seferber olduk. İYİ Parti olarak bu süreç boyunca bir sivil toplum kuruluşu gibi çalıştık. Milletimizin, içine düştüğü ateşi, söndürmek için çalıştık.

    ORGANİZASYON KRİZİ CAN YAKTI

    Özellikle ilk 3 gün boyunca bölgede yaşanan organizasyon krizi vatandaşlarımızın canını yakan başlıca konulardan biri oldu. 5’inci günde bile hala arama kurtarmanın ulaşamadığı enkazlar vardı. O enkazların başında binlerce insanımız yakınlarının enkaz altında gün geçtikçe azalan seslerini dinlediler. Evlatlarını çıkarma ümidiyle günlerce beklediler. Kimisi evladının sesini duymuş. Enkaz altındayken onunla konuşmuş.

    “KEFEN BULAMAYAN İNSANLARIMIZ VARDI”

    Enkaz altından kurtulan vatandaşlarımızın, çektiği çile de ayrıydı. Cenazesine kefen bile bulamayan insanlarımız vardı. Depremin, 7’nci gününde bile çadır bekleyen aileler vardı. Dondurucu soğukta barınma, ısınma ve hijyen ihtiyaçlarını karşılayamayan günler boyunca tuvalet sorunuyla uğraşan vatandaşlarımız vardı.

    Ez cümle… Biz, 1999 depreminin üzerinden geçen 24 yılın ardından, 6 Şubat’ta sadece deprem gerçeğiyle yüzleşmedik. Biz aslında 24 yıl sonra hiçbir dersin alınmadığı gerçeğiyle yüzleştik. Sadece beton blokların değil ahlakın da çürüdüğü gerçeğiyle yüzleştik. Yapı denetim sisteminin işlemediği gerçeğiyle yüzleştik. Rant sevdasının, hırsızlığın, yolsuzluğun, acı reçetesiyle yüzleştik. İmar affının çözüm değil tam tersine ölüm fermanı olduğu gerçeğiyle yüzleştik. Tedbirsizlikle, iş bilmezlikle, liyakatsizlikle yüzleştik.

    “TEK ADAM SİSTEMİ YÜZÜNDEN”

    Tüm bu ciddiyetsiz, yüzsüz ve liyakatsiz açıklamalara neden maruz kalıyoruz biliyor musunuz? Sadece ama sadece kriz üreten, felaket üreten tek adam sistemi yüzünden. Nitekim bu ucube sistemin tek adamı Sayın Erdoğan; tüm süreç boyunca, yine her zaman olduğu gibi, sınırsız yetkiyle donatılmış kocaman bir sorumsuzluk hali içindeydi.

    Hatırlayın; 2020’deki Elazığ depreminde, iban numarası paylaşıp ‘Bu tür afetler, bizler için büyük bir imtihan.’ demişti. Hatırlayın; 2021’de Rize’deki sel felaketinin ardından vatandaşlarımıza keyif çayı dağıtmıştı.
    Hatırlayın; 2022’de Marmaris’teki orman yangını mağdurlarına da paket paket çay fırlatmıştı.

    Yıl oldu 2023. Biz, “Acaba ders almış mıdır?” diye, düşünürken Bu sefer de, depremden 1 buçuk gün sonra, çıktığı, ilk televizyon yayınında ‘Günü geldiğinde, şu anda tuttuğumuz defteri açacağız.’ diyerek milletimizi tehdit etti. Enkaz altındaki insanlarımızın yerini bildirdiği ve iktidarın yapamadığını yapıp organize olarak yardım istediği sosyal medyaya kısıtlama getirdi.”