Etiket: emsal karar

  • Sahte içki ölümlerine emsal karar

    Sahte içki ölümlerine emsal karar

    Üç kişinin sahte içki nedeniyle ölümüne ilişkin davada emsal bir karar çıktı. Yargıtay, sahte içkiyi satan büfe sahibi iki sanığa “olası kastla öldürme” suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezası verdi.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulu, son günlerde artan sahte içkiye bağlı ölümlerle ilgili olarak emsal bir karara imza attı.

    Bursa’da, büfe işleten Hikmet Kartal hakkında sattığı sahte içki nedeniyle bir kişinin ölümüne neden olduğu, yine büfe işletmecisi olan Mesut Özbay hakkında ise sattığı sahte içki dolayısıyla 2 kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğu gerekçesiyle dava açıldı.

    Sabah gazetesinde yer alan habere göre; Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama sonucunda 20 Mayıs 2010’da Kartal’a “Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma” suçundan 15 bin 200 lira, sanık Özbay’a ise “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” suçundan 18 bin 200 lira para cezası verildi.

    KARAR BOZULDU

    İlk derece mahkemesinin kararının temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay 1. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Daire, dosyayı inceledikten sonra, sanıklar Kartal ve Özbay’ın yasal olmayan şekilde üretildiğini bildikleri.

    İnsan sağlığı için tehlikeli olup ölümlere yol açabilen sahte içkileri satışa sunarak kişi ya da kişilerin ölebileceğini açıkça öngörmelerine rağmen sonucu kabullenerek eylemlerini gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın bozulmasına hükmetti.

    ‘OLASI KASITLA ÖLDÜRME’

    Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Aralık 2015’te verdiği kararla sanıkların eylemlerinin “Olası kastla öldürme” suçunu oluşturduğunu kabul ederek, sanık Kartal’ın 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık Özbay’ın ise maktul sayısına göre iki kez 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.

    BAŞSAVCILIKTAN İTİRAZ

    Temyiz edilen karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nce 7 Mart 2018’de onandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Haziran 2018’de, sanıklar Kartal ve Özbay’ın eylemlerinin, “Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçunu oluşturduğu görüşüyle karara itiraz etti.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulu, eylemlerin “olası kastla öldürme” suçunu oluşturduğu hükmünü yineleyerek, itirazın reddine karar verdi. Karar, benzeri yargılamalarda emsal olacak.

  • Yargıtay’dan emsal ‘hatalı sollama’ kararı

    Yargıtay’dan emsal ‘hatalı sollama’ kararı

    Kural tanımaz sürücülere yönelik emsal bir karara imza atan Yargıtay, sollama yasağına uymayarak trafik kazasına, ölüme veya yaralamaya sebep olan sürücü için ‘bilinçli taksir hükümleri’nin uygulanacağına hükmetti.

    Bakım onarım çalışması sebebiyle gündüz vakti bölünmüş yolda hatalı sollama yapan sürücü, karşı yönden gelen kamyonete çarptı. Kazada bir kişi hayatını kaybetti, 3 kişi de yaralandı. Hayatî tehlikeleri bulunan yaralılar hastanede günler süren tedavinin ardından taburcu oldu.
    Hatalı sollama yaparak kazaya sebebiyet veren sürücü hakkında Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘bilinçli taksir’ suçundan dava açıldı. Mahkeme, sanık sürücüyü 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Sanık avukatı kararı temyiz etti. Devreye giren Yargıtay 12. Ceza Dairesi, emsâl bir karara imza attı.

    Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Gidiş geliş olarak bölünmüş yolda sanığın sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile sollama yasağı olmasına rağmen karşı yöne ait şeride girmesi neticesinde kamyonetle çarpışmış, kazada 1 kişi ölmüş, 3 kişi de yaralanmıştır. Olayda, sollama yasağı olması sebebiyle bilinçli taksir ile hareket eden sanığın tam kusurlu olduğunun kabulü ile mahkumiyet kararı verilmesi bakımından mahkemenin takdirinde isabetsizlik görülmemiştir. Sanık hakkındaki 2 yıl 6 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün infaz aşamasında gözetilmesine cümlesinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Mahkemeden milyonlarca kiracıyı ilgilendiren karar

    Mahkemeden milyonlarca kiracıyı ilgilendiren karar

    Milyonlarca kiracıyı yakından ilgilendiren bir karara imza atan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kiracının, mülkteki kullanımdan meydana gelen eskime ve bozulmadan sorumlu tutulamayacağına hükmetti.

    Mülkünü işyeri olarak kiraya veren vatandaş, kiracının projeye aykırı olarak değişiklikler yaptığını, her türlü bakım işletme ve onarımın kiracıya ait olduğunu savunarak Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Davacı mülk sahibi, davalı ile aralarında kira sözleşmeleri bulunduğunu, kiracının işyerinde projeye aykırı birçok değişiklikler yaptığını, kira sözleşmesinde kiralanan mülkteki her türlü bakım, işletme, onarım ve hasar işlerinin kiracı tarafından karşılanacağının belirtildiği halde kiracının hasarları gidermediğini öne sürdü. Mahkeme aracılığıyla zarar miktarı ve onarım süresinin tespit edildiğini, tespit edilen hasar bedeli ile 4 aylık onarım süresi kira bedelinin tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etti.

    Mahkemede ifade veren davalı kiracı ise kiralanan taşınmazın teknik üniversite öğretim görevlilerince yapılan inceleme sonucunda binaya güçlendirme yapılması veya yeniden inşa edilmesi gerektiği yönünde rapor alındığını dile getirdi. Binada davacının bilgisi dışında projeye aykırı imalatlar veya yıkımların yapılmadığını, gerekli bakım ve tadilatların yapıldığını, dava konusu binanın deprem riski dolayısıyla zorunlu olarak boşaltıldığını ve binanın yıkılarak yeniden yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini diledi.

    Mahkeme, davanın kabulüne, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı yararına icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verdi. Kararı hem kiracı hem de mülk sahibi temyiz etti. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, davalının hor kullanma tazminatına yönelik itirazını yerinde buldu. Daire; kiracının sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmadığına, kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumlu olduğuna hükmederek mahkeme kararını bozdu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme davanın kısmen kabulüne hükmetti. Davalı kararı temyiz edince bu kez devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girdi.

    Yargıtay kararında, 14 yıl boyunca mülkte olağan kullanımdan dolayı bozulmalar meydana geldiği hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Yapılan hesaplama sonucunda 14 yıllık yıpranma payının da yüzde 17 oranında olacağı belirtilerek neticeye ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile hor kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar belirlenirken her bir kira sözleşmesi ve kiralananın cinsi ve durumu ayrı ayrı değerlendirilerek yine her bir kiralananın kullanım süresi her bir kira sözleşmesine göre ayrı ayrı hesaplanarak kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi gerekir.

    Mahkemece gerçek zararın belirtilen şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kira sözleşmelerinin yıl ortalamasının alınması suretiyle hatalı hesaplama yapılan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Bursu krediye çevrilen öğrenci için emsal karar

    Bursu krediye çevrilen öğrenci için emsal karar

    İsteğe bağlı hazırlık sınıfı okuyan öğrenci başarısız olunca KYK bursu krediye çevrildi. Yıllar sonra gelen borçla durumu öğrenen öğrenci hakkını mahkemede aradı. Mahkeme öğrencinin haklı olduğuna karar verdi. Öğrencinin avukatı, kararın emsal olduğunu ifade etti.

    Kahramanmaraş’ta yaşayan D.U., üniversitede okurken Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’nden aldığı bursun hazırlık sınıfında başarısız olduğu gerekçesiyle krediye çevrilmesi nedeniyle açtığı davayı kazandı. D.U.’nun avukatı Muhammed Burak Hurç, temyiz üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4’üncü İdari Dava Dairesi’nin, yerel mahkemenin kararını onayarak 18 bin 486 TL krediyi iptal ettiğini belirterek, “Bu karar, kesin ve emsal nitelikli bir karardır” dedi.

    2012 yılında girdiği sınavda Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nü kazanan D.U., İngilizce hazırlık sınıfına kayıt yaptırdı. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü de D.U.’ya başvurusu üzerine burs bağladı. Hazırlık sınıfında başarısız olan D.U., bunun bir üst sınıfa geçmesine engel olmadığı için eğitimine kaldığı yerden devam etti ve 4 yıl sonunda mezun oldu.

    İSTEĞE BAĞLI HAZIRLIK SINIFI OKUDU

    Bir süre sonra Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’ne 18 bin 486 TL kredi borcu olduğunu öğrenince şoke olan D.U., kurumla yaptığı görüşmede hazırlık sınıfında başarısız olduğu için bursun krediye çevrildiğini öğrendi. Bunun üzerine D.U., avukatı Muhammed Burak Hurç aracılığıyla kredinin iptali için Ankara 5’inci İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme, D.U.’nun okuduğu hazırlık sınıfının zorunlu olup olmadığını sordu. Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü tarafından mahkemeye gönderilen yazıda D.U.’nun isteğe bağlı okuduğu hazırlık sınıfında başarısız olduğu, isteğe bağlı hazırlık okumayı tercih eden öğrencilerin başarısız olsalar da bir sonraki akademik yıllarda bölümlerine devam edebileceği belirtildi. Yazıda, D.U.’nun sonraki 4 yıllık eğitiminde derslerinde başarılı olduğu ifade edildi. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü ise savunmalarında D.U.’nun hazırlık sınıfında başarısız olduğu için bursun krediye çevrildiğini kaydetti.

    ‘HUKUKA UYGUN DEĞİL’

    Dava sonunda mahkeme D.U.’yu haklı bularak kredinin iptaline karar verdi. Mahkemenin kararında şöyle denildi:

    “Kendi isteğiyle hazırlık sınıfı okuyan ve hazırlık sınıfı sonrasında 4 yıllık Türkçe örgün öğretimi başarı ile tamamlayarak mezun olan davacının zorunlu olmayan ve seçilmesi halinde başarı şartı aranmayan hazırlık sınıfındaki başarı durumu esas alınarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline oy birliğiyle karar verilmiştir.”

    Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’nün itirazı üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4’üncü İdari Dava Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararda hukuka aykırılık bulunmadığını kaydederek, itirazı reddetti.

    ‘KESİN VE EMSAL BİR KARAR’

    D.U.’nun avukatı Muhammed Burak Hurç, kararın çok önemli olduğunu söyledi. Müvekkilinin sınav sonunda ÖSYM tercih kılavuzuna göre yüzde 100 Türkçe eğitim veren bir bölüme yerleştiğine dikkat çeken Hurç, bu nedenle Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’ne başvurarak hazırlık sınıfında başarısız olmanın bursun krediye çevrilmesine neden olan kriterlere dahil edilemeyeceğini belirtip kredinin iptalini talep ettiklerini söyledi. Ancak kurumdan ret cevabı aldıklarını, bunun üzerine konuyu yargıya taşıdıklarını kaydeden Hurç, yargı sürecini ve kararı şöyle değerlendirdi:

    “Ankara 5’inci İdare Mahkemesi’ne dava açıp yürütmeyi durdurma talebinde bulunduk. Yerel mahkeme yürütmeyi taleplerimizi kabul etti, akabinde de müvekkilim hakkında işlem yapılan bu haksız ve hukuka aykırı işlemin iptaline karar verdi. Davalı kurum tarafından bu mahkeme kararı bir üst merci olan Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4’üncü İdari Dava Dairesi’ne taşındı. 4’üncü İdari Dava Dairesi yapmış olduğu yargılama neticesinde bursun krediye çevrilme kriterlerinin yerine getirilmediği KYK Burs Kredi Yönetmeliği’nin 24’üncü Maddesi’nde belirtilen hususların somut olaya temin edilmediği noktasında karar verdi. Bu karar, emsal nitelikli ve kesin bir karardır. Bu karar neticesinde artık yüzde 100 Türkçe bölüm okuyan üniversite öğrencilerinin yabancı dil hazırlık sınıflarında başarısız olmaları halinde örgün öğretimlerine devam edebileceklerine ve burslarının krediye döndürülemeyeceğine ilişkin bir karar verildi. Bu vesileyle bundan sonraki süreçte üniversite öğrencilerinin emsal nitelikli karar doğrultusunda, varsa bursları krediye çevrilen öğrencilerin başvuru yaparak kredilerinin silinmesine, iptal edilmesine karar verilmiştir.”
    Paylaş

  • Yargıtay’dan Bursa’da emsal miras kararı

    Yargıtay’dan Bursa’da emsal miras kararı

    Bursa’da, kayınpederinden kalan miras arsa satışından elde ettiği parayı harcayan damat, eşinden boşanınca hayatının şokunu yaşadı. Mahkemenin ‘damat paranın yarısını iade etmeli’ kararını bozan Yargıtay, paranın tamamı iade edilmesi gerektiğine hükmetti. Kararla birlikte Bursalı damat, kayınpederinden kalan mirası 17 sene sonra iade etmek zorunda kaldı.

    Bursa’da, birbirini seven 2 genç 1984 senesinde evlendi. Babası vefat eden gelin, mirastan kalan arsayı satarak elde edilen parayı eşiyle açtırdığı ortak hesaba aktardı. İddiaya göre, uyanık damat 2003 senesinde ortak hesaptan 74 bin lira çekti. Şiddetli geçimsizlik yaşayan çift 2010 senesinde boşandı. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yolunu tutan davacı kadın, babasından kalan mirası hoyratça harcadığını iddia ettiği kocasından 74 bin liranın tahsil edilmesini istedi. Babasının vefat etmesi sonucunda kendisine intikal eden miras bedelinin davalı ile açtırdıkları ortak hesaba yatırıldığını belirten davacı kadın, davalının kendisine haber vermeden hesaptan 74 bin lira çekerek sebebi bilinmeyecek şekilde harcandığını veya saklandığını dile getirdi.

    12.11.2003 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istedi. Davalı eski koca, davanın reddini istedi.

    Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın kabulü ile 74 bin lira ana para ile 64 bin TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 138 bin TL’nin davalıdan tahsiline hükmetti. Davalının temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, kararı bozdu. Bozmaya uyan Bursa 5. Asliye Hukuku Mahkemesi, davanın kısmen kabulü ile 37 bin TL’nin tahsiline karar verdi. Hüküm hem davacı hem de davalı tarafından temyiz edildi. Emsal bir karara imza atan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, miras parasının tamamının iade edilmesi gerektiğine hükmetti.

    Sünnet düğününe harcandığı iddiası kanıtlanamadı

    Yargıtay kararında şöyle denildi: “Davacı taraf müşterek hesaptaki paranın ölen babasından intikalen gelen taşınmazın satışından elde edilen para olduğunu ileri sürmüş, davalı ise bu olguyu kabullenerek, davacıya babasından gelen ve müşterek hesaba yatırılan bu paranın gerek müşterek çocukları gerekse ortak evleri için kullandıkları savunmasında bulunmuştur. Mahkemece, müşterek hesaptaki paranın davalı tarafından çekildiği, bu paranın tarafların müşterek çocuğunun sünnet düğünü için harcandığı ve ortak evin tadilatı için kullanıldığı yönündeki davalı savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesi ve yarı yarıya sorumluluk esası benimsenerek davanın kısmen kabulü ile 37 bin TL’nin 12.11.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bir eşin miras ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği mal varlığı değerleri kişisel mal kabul edilmektedir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, müşterek hesaptaki para, davacıya ölen babasından intikalen gelen kişisel mal varlığı olup, bunun müşterek hesaba yatırılmış olması, bu paranın niteliğini değiştirmeyecektir. Davalı tarafından çekildiği dosya kapsamı ile sabit olan paranın evlilik birliğine özgülenerek harcandığı davalı tarafından ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca, müşterek hesaptaki paranın tamamının davacıya ait kişisel mal varlığı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir. Mahkeme kararı oy birliği ile bozulmuştur.”

  • Yargıtay’dan emsal ‘arama’ kararı

    Yargıtay’dan emsal ‘arama’ kararı

    Yargıtay 20. Ceza Dairesi, şartlarına uygun olmayan arama neticesinde elde edilen delillerin hükme esas teşkil etmeyeceğine karar verdi. Yüksek mahkeme, usulsüz arama neticesinde tutuklanan sanığın tahliyesine hükmetti.

    155 Polis İmdat Hattı’na gelen vatandaş ihbarı üzerine harekete geçen Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi ekipleri, Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı arama emriyle bir oto kiralama dükkanına baskın düzenledi. İşyerinde yapılan aramada bir miktar toz uyuşturucu esrar maddesi ele geçirildi. İddiaya göre; aramayı gerçekleştiren polis ekipleri, arama esnasında evinde olan dükkan sahibinin kardeşi A.E.’nin de aramada yer aldığına dair imzasını aldı. Sanık ve kardeşi, aramanın usülüne uygun yapılmadığını, uyuşturucu maddenin arama esnasında çekmeceye konulmuş olabileceğini ileri sürdü. ‘Uyuşturucu madde bulundurmak’ suçundan gözaltına alınan dükkan sahibi tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim önüne çıkan sanık, ‘uyuşturucu madde bulundurmak’ suçundan mahkum edildi. Sanık avukatı kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi, itirazı reddetti. Sanık, bu kararı da temyiz edince devreye Yargıtay 20. Ceza Dairesi girdi.

    Emsal bir karara imza atan Yüksek Mahkeme, Ceza Muhakemesi Kanunu’nundaki (CMK): “Cumhuriyet Savcısı hazır olmaksızın konut, iş yeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.” şeklinde düzenleme bulunduğuna vurgu yaptı. Sanığın savunmalarında bu kapsamda itirazlarını ileri sürdüğüne dikkat çekilen 20. Ceza Dairesi kararında; “Dolayısıyla arama sırasında ihtiyar heyeti azalarından veya komşularından bir kişinin eksik bulundurulmuş olmasının kanuna aykırılık teşkil ettiği, delillerin sıhhatini şüpheli hale getiren bir durumun söz konusu olmuştur. Bu arama sonucu bulunan uyuşturucu madde hem ‘suçun maddî konusu’ hem de ‘suçun delili’ olup hukuka aykırı yöntemle elde edildiğinden hükme esas alınamayacağı, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller değerlendirme dışı tutulduğunda ise sanığın mahkûmiyetine yeterli her tülü şüpheden uzak, kesin başkaca delil de bulunmadığı gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizdir” ifadeleri yer aldı.

    Koşullara uygun olmayan aramalar hukuka aykırıdır

    Koşullarına uygun olmayan aramanın hukuka aykırı olduğunun dile getirildiği Yargıtay kararında; şöyle denildi: “Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş olacağından, hükme esas alınamaz. Somut olayda, sanığa ait işyerinde narkotik madde sakladığına yönelik ihbar üzerine Cumhuriyet savcısının yazılı arama emri gereğince belirtilen yerde yapılan aramada ofis masasının üst bölgesinde sonradan yapılan gizli bölme içerisinde 6 paket halinde toz esrarın bulunduğu ortadadır. Arama sırasında hazurun olarak sanığın kardeşi A. E.’in hazır olduğu ancak sanığın, kardeşinin arama sırasında evde olduğunu sonradan karakolda imzasının alındığını, sanığın aramada ele geçen suç unsuru şeylerin varlığını ve zilyetliğini kabul etmediğini, başka kişiler tarafından evine konulmuş olabileceğini savunmasında bulunulmuştur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun emsal kararında belirtildiği üzere dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller değerlendirme dışı tutulduğunda ise sanığın mahkûmiyetine yeterli her tülü şüpheden uzak, kesin başkaca delil de bulunmadığı gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi gerekmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, kararı hukuka aykırı bulunduğundan hükmün bozulmasına, sanığın salıverilmesine başka bir suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadığı takdirde salıverilmesinin sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • 30 büyükşehirin su faturaları için emsal karar

    30 büyükşehirin su faturaları için emsal karar

    Manisa 2. İdare Mahkemesi, Manisa Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (MASKİ) 34 aydır su abonelerinden aldığı 3 liralık ‘Hat Bakım ve İşletme Bedeli’ni iptal etti. Kararın özellikle 30 büyükşehirdeki su aboneleri için emsal niteliğinde olduğu belirtildi.

    Sözcü’de yer alan habere göre, Manisa Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (MASKİ) 2018 yılından bu zamana kadar su abonelerinden aldığı 3 liralık ‘Hat Bakım ve İşletme Bedeli’ni Manisa 2. İdare Mahkemesi, hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti.

    İLÇEDEKİ 60 BİN ABONE PARALARINI GERİ ALABİLİR

    Manisa Yurttaş İnisiyatifi üyesi Uğur Doğan, Manisa Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi(MASKİ) binasının önünde basın açıklaması yaparak alınan kararı kamuoyu ile paylaştı.

    Manisa Yurttaş İnisiyatifi üyeleriyle birlikte gerçekleştirdiği basın açıklamasında Uğur Doğan, Manisa 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın Şehzadeler ilçesindeki yaklaşık 60 bin aboneyi ilgilendirdiği belirterek, ilçedeki abonelerin yaklaşık 36 aydır kesilen ‘Hat Bakım ve İşletme Bedeli’ni dilekçeyle geri alabileceğini duyurdu.

    Doğan, mahkemenin verdiği bu karar doğrultusunda ilçemizdeki 60 bin su abonesi MASKİ’ye verecekleri dilekçeyle kendilerinden 36 ay boyunca kesilen 3 liralık hat bakım ve işletme bedelinin tamamını yasal faiziyle geri alabilir, MASKİ’ninde bir an önce iptal kararını ilçedeki abonelerin tamamına uygulayarak, artık bu ücreti tahsil etmemesi gerekmektedir. Almaya devam ettiği müddetçe suç işleyecektir” diye konuştu.

    30 BÜYÜKŞEHİR’DEKİ SU ABONELERİ İÇİN EMSAL KARAR

    Davayı kazanan Uğur Doğan, Manisa 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın Türkiye’deki 30 büyükşehirdeki milyonlarca aboneyi ilgilendiren emsal bir karar niteliğinde olduğunu dile getirdi.

    Doğan konuya ilişkin şu bilgilendirmeyi yaptı; “Manisa 2. İdare Mahkemesi’nin bu kararı sadece Şehzadeler ilçesini ilgilendirmiyor. Manisa il genelindeki 600 bin su abonesi, Türkiye genelindeki 30 büyükşehir de yaşayan milyonlarca aboneyi ilgilendiren emsal niteliğinde bir karar. Onlar da mahkemenin verdiği kararı emsal olarak göstererek, aylardır veya yıllardır kendilerinden tahsil edilen hat bakım ve işletme bedelinin iptali için dava açabilirler. Paralarını geri alabilirler. Belediyelerin yapması gereken bir işi asla vatandaşın sırtına yükleyemezler”

    Açıklamanın ardından Uğur Doğan, mahkemenin verdiği karar doğrultusunda kendisinden yaklaşık 36 aydır tahsil edilen hat bakım ve işletme bedelini geri almak için MASKİ’ye dilekçesini teslim etti.