Yılın sadece 20 günü yaşayan ters lale, çiçek açtıktan sonra kuruyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi dağlarında yetişen çiçek türünü koparanlara nesli tükenme tehlikesi altında olduğundan dolayı ceza geliyor.
Siirt Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Şube Müdürlüğünden yapılan açıklamada, endemik bitki türleri arasında yer alan ters laleleri koparanlara biyolojik çeşitliliği tahrip etme suçundan 244 bin 315 lira ceza uygulanacağı bildirildi. Açıklamada, “Havaların ısınmasıyla dağlarda ve bahçelerde 20 gün boyunca yaşayabilen ters laleler çiçek açtı. Yöre halkı, bu konuda çok dikkat etmeli. Ters lale bu bölgenin değeridir. Her endemik bitki kendi bölgesinde değerlidir. Biz de bu değerimize sahip çıkmalıyız” denildi.
Şehzadeler Belediyesi ile Şehzadeler Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü işbirliğinde tarihi Kurşunlu Han’da gerçekleştirilen Fotoğrafçılık kursu kursiyerleri, eğitmen usta öğreticileri Turgay Duyar ile Spil Dağı Milli Parkı Müdürü Halil Ernalçacı’nın rehberliğinde hem Milli Park hakkında bilgi aldı hem de fotoğraf uygulama dersi ile bilgilerini pekiştirdi.
Fotoğraf kursiyerleri, gün boyu Spil Dağı’nın Karlık Tepesi, Çampınar mevkii, Bayrak Tepe ve Yangın Gözetleme Kulesi bölgelerinde endemik bitki örtüsünün fotoğraflarını çekti.
Spil’deki 493 bitki türünün 78’i endemik
Spil Dağı Milli Parkı Müdürü Halil Ernalçacı, Tabiat Turizmi Etkinlikleri çalışmasında Şehzadeler Belediyesi ile Şehzadeler Halk Merkezi Müdürlüğü işbirliğinde verilen fotoğrafçılık kursu kursiyerlerine ev sahipliği yaptıklarını belirterek, “Bin 517 metre yüksekliğindeki Spil Dağı Milli Parkı’mızda 493 bitki türü mevcut. Bunların 78 adedi endemik, koruma altındaki türler. Manisa Şehzadeler Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü ile Şehzadeler Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği bir kurs programında arkadaşlarımızı hem buraya milli parkı tanımak, hem de jeolojik çeşitliliğimizi fotoğraf altına almak için bize başvurdular. Bende kendilerine hem bilgiler verdim, hem de onların çekmiş olduğu fotoğrafları alarak arşivlerimizde kullanacağız” dedi.
Milli parkın ziyaretçilerinin hem tanımak için geldiğini hem de bitki ve kuş çeşitliliğini görüntülemek için geldiğini kaydeden Ernalçacı, “Bu şekilde çalışma yapan tüm sivil toplum kuruluşlarımızı ve fotoğraf kulüplerini Spil Dağı Milli Parkı’mıza bekliyoruz” diye konuştu.
Fotoğrafçılık kursiyerlerinden Sedat Güler, “Aldığımız teorik eğitimleri burada uygulama imkanı bulduk. Milli Park Müdürlüğü’ne ve bu imkanı bize sağlayan Şehzadeler Belediyesi ile Şehzadeler Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü’ne teşekkür ediyoruz” derken, kursiyerlerden Serap Demirden ise şunları söyledi: “Teorik olarak gördüğümüz makro çekim çalışmasını Spil Dağı Milli Parkı’mızda uygulama şansımız oldu. Çektiğimiz fotoğrafların tamamını da Spil Dağı Milli Parkı Müdürlüğümüze hediye edeceğiz”
Proje Yürücüsü Prof. Dr. Tuncay Dirmenci, yeni türün Origanum ayliniae-Ay kekiği; yeni hibrit/melez olarak tespit edilen 7 taksonun da; Origanum×adae-Ada kekiği, Origanum×aytacii, Origanum×bilgilii, Origanum×dumanii, Origanum×malyeri, Origanum×sevcaniae ve Origanum×malatyanum olarak isimlendirildiğini belirtti. Dirmenci proje sonucunda, Türkiye’deki toplam Origanum taksonu sayısının 25’i endemik olmak üzere toplamda 37’ye yükseldiğini ve endemizm oranının yüzde 68 olduğunu söylerken, bu sonuçlarla Türkiye’nin, Origanum türü sayısı bakımından dünyanın en fazla çeşitliliğe sahip ülkesi olduğunu dile getirdi.
TÜBİTAK destekli (proje no:113 Z 225) olarak, Prof. Dr. Tuncay Dirmenci’nin yürütücülüğünde, Türkiye’de Yetişen Origanum L. (Lamiaceae) Türleri Üzerinde Taksonomik, Moleküler, Karyolojik Ve Kimyasal Araştırmalar başlıklı projede; Prof. Dr. Turgut Kılıç (BAÜN), Prof. Dr. Turan Arabacı (İnönü Üni.), Prof. Dr. Esra Martin (Necmettin Erbakan Üni.), Prof. Dr. Sevcan Çelenk (Uludağ Üni.) ve Bilim Uzmanı Türker Yazıcı (BAÜN) görev aldı. Çalışma kapsamındaki 7 türün halk arasında çay, kekik suyu, kekik yağı yapımında ve baharat amacıyla kullanıldığı belirlendi.
Türkiye dünyanın en önemli bitki çeşitliliği merkezi
BAÜN Necatibey Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Dirmenci yaptığı değerlendirmede; “Türkiye, üç kıtanın kesiştiği yerde konumlanması ve farklı iklim tiplerinin görülmesi sebebiyle birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ülkemiz bitki ve hayvan çeşitliliği bakımından hemen hemen Avrupa kıtasının içerdiği bitki ve hayvan çeşitliğine sahiptir. Türkiye, yaklaşık 3 bin 700’ü endemik olmak üzere 12 bin bitki taksonunu barındırması nedeniyle dünyanın en önemli bitki çeşitliliği merkezlerinden biri konumundadır. Türkiye’nin barındırdığı bitkilerin bin 700 tanesinin tıbbi özellik gösterdiği, 500 tanesinin ise tıbbi ve aromatik özelliğinin iyi bilindiği kaynaklarda yer almaktadır. Türkiye, tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı, tarımı ve ihracatı yönünden dünyanın en önemli ülkelerinden birisidir” dedi.
Çok sayıda ülkeye ihraç ediliyor
Dirmenci “Ülkemizde, Ballıbabagiller (Lamiaceae) ailesine ait kekik, adaçayı, dağ çayı, lavanta, karabaş otu, zahter vb. olarak bilinen bitkiler, halk arasında en yaygın kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler arasında yer alır. Bu türler, hem kültür ortamından hem de doğadan toplanarak baharat ve bitki çayı olarak oldukça sık kullanılmaktadır. Ayrıca, çok sayıda ülkeye ihraç edilerek ülkemiz için önemli bir gelir kaynağıdırlar. Bu bitkilerin arasında Kekik’ler ilk akla gelenlerdir. Türkiye’de Origanum (Kekik/Mercanköşk), Thymus (Kekik), Thymbra (Zahter), Satureja (Kayakekiği) cinslerine ait yaklaşık 100’e yakın bitki taksonu halk arasında Kekik olarak adlandırılmaktadır. Dünyadaki kekik ticareti yıllık yaklaşık 20 bin ton civarındadır. Türkiye, dünya kekik ticaretini yönlendiren ülke konumunda olup, bu ticaretin yaklaşık yüzde 80-90’lık hammaddesini tek başına sağlamaktadır. Ayrıca, kekik yağı ve kekik suyu önemli ihraç ürünleri arasında olup, tüm bu ürünler 100’den fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Kekik olarak ihraç edilen türleri büyük oranda Origanum (Kekik/Mercanköşk/Oregano) cinsi türleri oluşturmaktadır. Origanum cinsi türleri doğadan toplandığı gibi yaklaşık 160 bin dekarlık bir alanda da tarımı yapılarak yıllık yaklaşık 18 bin ton ürün elde edilmektedir” diye konuştu.
Birçok bakteri ve mantar türüne karşı etkili
Proje kapsamında elde edilen sonuçlar arasında kekiğin gündelik kullanımı ve sağlık alanındaki karşılığına dair bilgiler de veren Dirmenci; “Özellikle etli yemeklerimizi baharat olarak süsleyen kekik, aynı zamanda çayı yapılarak, kekik suyu ve kekik yağı olarak da tüketilmektedir. Özellikle, üst solunum yolları enfeksiyonlarında, boğaz ağrısında, sindirim sistemi sorunlarında çay olarak tüketmek daha yaygın bir kullanımdır. Halk arasında yaygın kullanıma sahip olan kekiğin en önemli uçucu yağ bileşenleri arasında Karvakrol ve Timol yer almakta olup, özellikle karvakrol’ün mikrop öldürücü, kanser tedavisinde etkili, ağrı kesici, antioksidan, obeziteyi önleyici, karaciğeri koruyucu, haşaratları öldürücü, yara iyileştirici gibi özelliklerinin olduğu birçok çalışmayla ortaya konmuştur. Literatür çalışmaları ve yapılan bu TÜBİTAK projesi ile halk arasında yaygın olarak kullanılan Kekik türlerinden Origanum vulgare subsp. hirtum (İstanbul kekiği) ile birlikte Origanum bilgeri (cıngıllı kekik) ve Origanum munitiflorum’un (Sütçüler kekiği) kuvvetli antioksidan maddeler olan fenolik bileşenlerce zengin olduğu ve buna bağlı olarak da kuvvetli antioksidan özellik göstermekle birlikte birçok bakteri ve mantar türüne karşı etkili olduğu saptanmıştır” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
Sindirim sistemine faydalı birçok kimyasal madde içeriyor
“Sütçüler kekiği endemik bir kekik türü olup, İzmir kekiği/bilyalı kekik ve İstanbul kekiği gibi kekik suyu imalatında da kullanılmaktadır. Kekik suyu, içinde binde bir oranında uçucu yağ içerebilir, ancak kekik yağında bulunmayan ve sindirim sitemine faydalı birçok kimyasal maddeyi içerir. Sindirim sistemi için en etkili özelliklerinden birisi hazımsızlığı gidererek sindirim sistemini düzenlemesidir. Kekik yağı geniş bir kulanım alanına sahip olmakla birlikte, mantar ve bakterilerin sebep olduğu yiyecek bozulmalarını önleyen doğal bir gıda koruyucusudur. Yine proje çalışmaları sonucunda, halk arasında kullanımı olan bazı türlerin anti-Alzheimer etkisinin de olduğu belirlenmiştir. Özellikle Origanum onites (İzmir kekiği/bilyalı kekik)’in hem uçucu yağının hem de hazırlanan ekstratlarının oldukça iyi derecede anti-Alzheimer aktiviteye sahip olduğu tespit edilmiştir”