Etiket: endişe

  • İstanbul barajlarında endişe verici durum

    İstanbul barajlarında endişe verici durum

    İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, 8 Ağustos’ta yüzde 34,81 olan barajlardaki doluluk oranı, bugün itibarıyla yüzde 33,58’e kadar geriledi.

    Söz konusu veri, son 9 yılın aynı dönemine göre en düşük oran olarak kayıtlara geçti.

    Su miktarı Istrancalar’da yüzde 21,42, Terkos’ta yüzde 19,78, Sazlıdere’de yüzde 17,4, Alibey’de yüzde 16,06, Büyükçekmece’de yüzde 13,52, Ömerli’de yüzde 67,27, Darlık’ta yüzde 48,74, Elmalı’da yüzde 23,64, Pabuçdere’de yüzde 4,55 ve Kazandere’de yüzde 8,62 olarak ölçüldü.

    Yağışların azalmasıyla İstanbul’a su sağlayan 10 barajdan 6’sında su seviyesi yüzde 20’nin altına indi.

    Azami 868 milyon 683 bin metreküp su biriktirme hacmine sahip kente su sağlayan baraj ve göletlerdeki su miktarı ise 291 milyon 66 bin metreküp seviyesinde kaldı.

    Barajlar dışında İstanbul’a su sağlayan Yeşilçay ve Melen’den 2023’te 504 milyon metreküp su alındı.

    İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, yağışların azalmasıyla birlikte İstanbul’a su sağlayan barajlardaki doluluğun azaldığını, bu durumun endişe verici olduğunu söyledi.

    Geçen yıl aynı dönemde barajlarda doluluğun yüzde 62, bu yıl ise yüzde 33’lere kadar düştüğünü belirten Toros, “İstanbul’a su sağlayan barajlardaki su seviyesi bugünün tarihine göre son 9 yılın en düşüğünde. Barajlarda 300 milyon metreküpün altında su kaldı. İstanbul’da su kullanımı çok fazla, barajlardaki su az. Barajdaki su seviyesi düştükçe kullanma maliyeti artıyor.” dedi.

    Barajlardaki su miktarının kritik seviyede olduğunu vurgulayan Toros, şunları kaydetti:

    “Ülkemizde 2022 son derece kurak geçti. 2023 yılının mart nisan, mayıs ayı yağışlı, sonraki aylar ise son derece kurak geçti ve geçmeye devam ediyor. Ağustos ve eylülde yağışların az olmasını bekliyoruz. Bunun için elimizde var olan suyu son derece iyi değerlendirmek gerekiyor. İstanbul 1990’lı yıllarda susuzluğu yaşamış, susuzluğun ne olduğunu bilen bir şehir. 1990’lı yıllardaki gibi susuzluğu yaşamamak için şimdiden kendi çapımızda çözüm üretmeliyiz. Su tasarrufu bu dönemde son derece önemli. Tedbir olarak belki su kullanımda kademeli ücretlendirme olabilir. Kademeli ücretlendirme ile su tüketimi azaltılabilir.”

  • Endişelendirici seviyeye indiler

    Endişelendirici seviyeye indiler

    Süleymanpaşa’da yağışların az olması ve bu yaz ayında da yaşanan kuraklık sebebiyle diğer barajlar gibi Bıyıkali Göleti’nin su seviyesi de endişelendiren derecede azaldı. Gölete zaman zaman olta balıkçıları gelse de oltaları boş eve dönüyorlar. Aşırı sıcakların devam etmesi ve yağışların olmaması durumunda göletin önümüzdeki süreçte tamamen kurumasından endişe duyuluyor. Bıyıkali Göleti’ndeki suyun son durumu dronla görüntülendi.


    Gölet kenarında balık tutmaya çalışan bir olta balıkçısı, eskiden göletin su seviyesinin iyi durumda olduğunu ve son zamanlarda kurumaya yüz tuttuğunu ifade ederek, “Eskiden doluydu ama şimdi yok artık. Çim de suluyorlardı, balığını da bitirdiler, suyunu da bitirdiler. Sabah 08.00’den beridir buradayım, balık, hiçbir şey yok” dedi.

  • Ümraniyespor’dan ‘Endişeliyiz’ açıklaması

    Ümraniyespor’dan ‘Endişeliyiz’ açıklaması

    Kulüp sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Spor Toto Süper Lig 9. haftasında Y. Kayserispor’a karşı oynadığımız müsabakada fahiş bir hatası nedeniyle 2 puan kaybettiğimiz hakem Burak Şeker’in, bizim adımıza sezonun en önemli müsabakalarından biri olan 33. hafta Sivasspor karşılaşmamıza atanması bizi fazlasıyla şaşırtmış ve endişelendirmiştir.
    Aleyhimize hata yapan hakemlerin tekrar tekrar maçlarımıza atanması, yapay zeka sistemi arkasına saklanılması hakkaniyetli değildir. İlgili hakem Y. Kayserispor müsabakamız sonrası sadece 3 Süper Lig maçı yönetmiş ve tekrar kulübümüzün bir maçına atanmıştır.
    Benzer bir senaryo hakem Ümit Öztürk ile yaşanmış; Öztürk, 6. hafta Gaziantep müsabakamızda alakasız bir penaltı ile bizi 2 puandan etmiş, daha sonra Türkiye Kupası son 16 turu Trabzonspor müsabakamıza atanmış ve tekrar alakasız bir penaltı çalmıştır. Dahası, o maçın VAR hakemi olarak görev yapan Abdülkadir Bitigen, 4 gün sonra ligde Fenerbahçe oynadığımız 20.hafta maçının orta hakemi olmuş ve çok kötü bir maç performansı sergilemiştir.
    Hakem hatalarının sürekli tekrar etmesi, futbolun adaletini zedelemekte ve güvenilirliğini sorgulanır hale getirmektedir. Yaşadığımız hakem hataları bizi derinden sarsıp ligde konumumuzu tayin etmiştir. Ümraniyespor, ligde kalma mücadelesinde sonuna kadar savaşmaya kararlıdır ve takımımıza olan inancımız tamdır. Ancak ligin sonuna geldiğimiz bu dönemde hakem atamalarının daha adil ve dengeli bir şekilde yapılması için acil önlemler alınması gerekmektedir. MHK yetkililerini göreve davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.”

  • Budaklı Kaplıcası’nda endişelendiren su artışı

    Budaklı Kaplıcası’nda endişelendiren su artışı

    Güroymak ilçesinde sönmüş volkanik Nemrut Dağı eteklerinde bulunan ve birçok hastalığa iyi geldiği söylenen Budaklı Kaplıcası, her yıl yüzlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Budaklı köyünde fay hattı boyunca yeryüzüne çıkarak oluşan kaplıcanın, 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ilde yıkıma neden olan depremlerin ardından su seviyesinde ve sıcaklığında artış yaşandı. Köyde yaşayan vatandaşların iddialarına göre, Kahramanmaraş merkezli depremlerden önce kaplıcadaki su seviyesinin normal seyrindeyken sıcaklığı ise kış aylarında 32 dereceyi buluyordu. Depremden hemen sonra kaplıcanın etrafında bulunan taşlar sular altında kalarak kaybolurken, su seviyesinde ve sıcaklığında ise artış yaşandığı belirtildi.

    “30 santimetre kadar su artışı var”

    Depremden sonra bölgede incelemeler yaptığını dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Cihan Önen, kaplıcadaki su debisinde ve sıcaklığında bir artış yaşandığını söyleyerek, “Çok uzun yıllardan beri Nemrut Kalderasını ve İron Sazlığını gözlemlemekteyim. Gözlemlediğimiz bu doğal ortamı aynı şekilde içerisindeki vahşi canlıları kaydedip belgeselleştirdiğimiz zamanlar da oldu. Burada enteresan bir durum var. Geçen haftalardan bu yana bu bölgede inceleme halindeyiz. Budaklı Kaplıcasında şu an bir ölçüm alarak termal sıcaklığına baktık. Sıcaklıkta geçen zamanlara oranla artışta 3-4 derece bir fark olduğunu gözlemledik. Geçen yıl bu mevsimlere göre 20-30 santimetrelik su artışı olduğunu görüyoruz. Köylülerin çocuklar boğulmasın diye kaplıca havuzundaki geçiş hattını delmeden önce suyun 30 santimetreye kadar yükseldiği görülmektedir. Bunu kaplıcanın hatlarından görebilmekteyiz” dedi.


    “Kaplıcanın ana kaynak hattında su çıkış debisinin yoğun bir şekilde arttığı görülmektedir”

    Önceki yıllarda gözlemlenen kaplıcanın su çıkış noktasında artış yaşandığını ifade eden Önen, “Tabi bu artış, depremin ilk anlarında daha yüksek olup köydeki arkadaşların drenajı açması ile su seviyesi eski seviyesine ulaşmasa da biraz daha azaldığını görmekteyiz. Geçen haftadan bu yana bölgede düzenli ölçümler yapıyoruz. Bir de kaynağın çıkış noktasında ciddi derinlik oluşmuştur. 30 santimetre kadar su artışı var. Herhangi bir drenajın önünde bir blok olmamasına rağmen 30 santimetre kadar bir artış mevcut. Geçen yıl bu mevsimde termal sıcaklığı 32 derece kadardı. Şimdi ise 35 ile 37.7 bir yüzey sıcaklığı olduğunu görmekteyiz” dedi.

    “Kaplıcanın önceki ve şimdiki hali arasında bayağı bir fark var”

    Kaplıca suyunun ilk defa bu kadar yükseldiğini söyleyen köy sakini Berkan Tören, “Depremden önce kaplıcaya geldiğimiz zaman suyun bu kadar fazla olduğunu görmemiştim. Depremden 2 gün sonra geldiğimde kaplıcanın suyu artmıştı. Yaklaşık 30 santimetre bir artış oldu. Önceki hali ve şimdiki hali arasında bayağı bir fark var. Önceden suyun seviyesi insan boyunu geçmezken şimdi ise suyun fazlalığı insan boyunu geçiyor. Arkadaşlarımız depremden 2 gün sonra buraya gelip çocuklar boğulmasın diye yanlarında getirdikleri şişler ile suyun aktığı yönü açtılar. Şu an suyumuz tertemiz ve daha yüzülebilir duruyor” ifadelerini kullandı.

    “Depremden önce kaplıcanın suyu çok azdı”

    Kaplıcanın etrafında bulunan taşların sular altında kaldığını belirten köy sakini Şahin Ateş de, “İnanılmaz bir şekilde depremden hemen sonra suyun seviyesi yükseldi. Kaplıcanın etrafında bulunan taşlar önceden suyun üzerindeydi şimdi ise suyun altında kaybolmuş durumda” diye konuştu.

    “Su geçen seneki debisine göre bayağı bir fazla”

    Kaplıcaya şifa bulmak için geldiğini ifade eden Cüneyt Aksoy ise su debisinde artış yaşandığını söyleyerek, “Bu sene kaplıcada bir farklılık olduğunu gördük. Su geçen seneki debisine göre bayağı bir fazlalaştı. Suyun altına indiğimiz zaman yoğun bir çakıl sürüsünün bir girdap yaptığı görülüyor ve aşağıda durulmuyor. Aşırı derecede yukarıya çekiyor. Suyun sıcaklığı çok güzel ve doğal bir jakuzi görevi görüyor. İnsanların böyle güzel bir yer olup da hala nasıl gelmediğine çok şaşırıyorum. Muhteşem ve değişiklik arayanlara tavsiye edilebilecek bir yer” diye konuştu.

  • Deprem endişesiyle uykusuz kalanlar dikkat

    Deprem endişesiyle uykusuz kalanlar dikkat

    Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler, ülke genelinde büyük üzüntü ve korkuya neden oldu. Deprem gibi büyük bir felaketi yaşayan ve oradan sağ kalıp çıkabilmiş bireylerde değişik sebeplerle uyku sorunlarının ortaya çıkabileceğini söyleyen Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, bu durumun uzun sürmesi halinde mutlaka uzmandan destek alınması gerektiğinin altını çizdi.

    Derin üzüntüye yol açan depremler sonrası travma ve stres bozukluğu gibi çeşitli hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Deprem gibi doğal afetler toplumda ortak bir korku, kişilerde ise farklı izler ve kaygı durumlarına sebep olabilir.
    Tekrar yatıp uyuma halinde depreme yakalanırsam korkusu ile uykuya dalma ya da uykuyu sürdürme güçlükleri ortaya çıkabileceğini söyleyen Prof. Dr. Öztürk, dikkatli olunması ve bu durumun hafife alınmaması gerektiğine vurgu yaptı.

    Depresif duygu durumun belirtisi olarak ya da travma sonrası stres bozukluğu ile birlikte uykusuzluk gözlenebileceğini belirten Prof. Dr. Öztürk, deprem yaşayanlar ve depremde kayıpları olan bireylerde yalnızlık hissi, kendi değerini sorgulama ve depresyon ya da intihar düşünceleri olabileceğinden dolayı uyku sorunlarını ciddiye alarak dikkatli olmak gerektiğini ifade etti.

    Uyku sorunları çeken bireylerin bir uzamana danışarak sebebini anlaması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Öztürk, uykusuzluk sorununun bireyin hem sonraki yaşamında sağlıklı olma durumunu da etkileyeceğine değindi.

    “Her 5 depremzededen birinde travma sonrası stres bozukluğu ortaya çıkıyor”

    Uyku sorununun altta yatan bir depresyonun ya da stres sonrası bozukluğun nedeni olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, “Literatürdeki çalışmalara baktığımız zaman ilginç rakamlar var. 2000’li yıllarda, Çin’in Schun eyaletinde yaşanan 8 şiddetindeki depremde yapılan çalışmada depremzedeleri 10 yıl süreyle takip ediyorlar ve 10 yıl sonra (İnsomnia) ya da uykusuzluk yakınmasının yüzde 20’lerde olduğu gösteriliyor. Yine Japonya’da Kumamoto depremi sonrasında depremden 5 sene sonra uykusuzluk yakınmalarının yüzde 35’lerde olduğu gösteriyor. Bu çok büyük bir rakam. Yani neredeyse her 5 depremzededen birinde travma sonrası stres bozukluğu ortaya çıkıyor” şeklinde açıklamada bulundu.

    “Üzerine düşülmezse bu sorun yıllarca sürebilir”

    Uyku şikayetlerinin sadece deprem sonrasındaki erken dönemde, aylar içerisinde değil eğer üzerinde durulmazsa yıllarca sürebilen kronik bozukluk haline gelebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Öztürk, bu nedenle bir psikiyatri veya bir uyku uzmanıyla görüşerek altta yatan sebebin ortaya çıkarılması ve girişimin de ona göre yapılması gerektiğine dikkat çekti.

  • İznik Gölü’nde kuraklık endişesi

    İznik Gölü’nde kuraklık endişesi

    Yağışın az olması, fabrikaların göl suyunu kullanması ve kontrolsüz sulama nedeniyle İznik Gölü gün geçtikçe kurumaya devam ediyor.

    Türkiye’nin beşinci büyük gölü olan İznik Gölü’nde kuraklıktan dolayı meydana gelen çekilme korkutucu boyutlara ulaştı.

    Bu yıl kış aylarında hava sıcaklıklarının mevsimsel sıcaklığın üzerinde seyretmesi ve yağışın az olması İznik Gölünü olumsuz etkiledi.

    Bölgede esnaflık yapan bekir uslu, son 3 yıldır kuralığın hadsafhada olduğunu belirtti.

    Son yağan kar yağışlarından iznik halkı biraz da olsa umutlu.

     

    KJ: HABER: İREM OKUR / KAMERA: ŞAFAK SUSUZ – EMRE KILIÇ

  • Samsunda kuaförler 11 Mayıs’ı bekliyor

    Samsunda kuaförler 11 Mayıs’ı bekliyor

    Samsun Kuaförler Odası Başkanı Savaş Kiraz, kuaförlerin 2 ayın ardından 11 Mayıs günü açılacak olmasından dolayı mutlu olduklarını ancak virüs bitmeden açılmasını çok doğru bulmadığını söyledi.

    11 Mayıs Pazartesi tüm Türkiye’de berber ve kuaförler açılacak. Korona virüsü tedbirleri nedeniyle 2 aydır kapalı olan işletmeler pazartesi günü ilk kez kepenk açacak. Sıkı tedbirler altında açılacak olan berber ve kuaförler randevu usulü çalışırken, içerideki müşteri sayısı da kontrol altında tutulacak ve yığılmalar önlenecek. Samsun Umum Bayan Kuaförler Odası Başkanı Savaş Kiraz da kuaförler açılmadan önce önemli açıklamalarda bulundu.

    “Kuaförler 2 aydır zor durumdaydı”

    Kuaförlerin 2 aydır para kazanamadığını belirten Savaş Kiraz, “Pazartesi günü kuaförler ve berberler açılıyor. 2 aydır kuaförden uzak olan müşteriler haliyle kuaförlerin açılmasını bekliyor. 2 aydır müşteriler de çok zor durumdaydı. Çünkü kadınların saç işlemlerini kendilerinin yapması pek mümkün olmuyor. Kuaförlerin açılması müşteriler açısından artı oldu. Bizim için artı mı oldu daha belli değil. Çünkü çok katı şartlar altında çalışılacak. 2 tezgahı olan kuaför sadece 1 kişi alacak. 4 tezgahı olan 1 boşlukla 2 müşteri alabilecek. İçeride ise sadece 1 kişi bekleyebilecek. Randevu usulü çalışacağız. Ancak bayan kuaförlerinde belirtilen süre bazen uzayabilir. Yeni işlemler çıkabilir” dedi.

    “Kuaförler ve berberlerin virüs bitmeden açılması bence çok doğru olmadı”

    Kuaför ve berberlerin virüs bitmeden açılmasının doğru olmadığını ancak kuaförlerin maddi açıdan zor durumda kaldığını da dile getiren Başkan Kiraz, “Kuaförler ve berberlerin virüs bitmeden açılması bence çok doğru olmadı. Diğer taraftan esnafımız 2 aydır evde zor durumda bulunuyor. Bu açıdan baktığınız zaman da açılması gerekiyor. Evine erzak götüremeyecek durumda olan esnaflar da vardı. Ya devlet üyelerimize aylık destek verecekti ya da kuaförler açılacaktı. Kuaförlerin açılması üyelerimiz açısından evine ekmek götürmek adına iyi oldu. Randevular ilk etapta doldu. Ama böyle muazzam bir patlama olmadı. Çünkü müşteriler de korkuyor. Çok titiz hanımefendiler de var. Şu günlerde hastaneye bile gitmeye korkan insanlar var. Doğal olarak virüsten korkarken kimsenin koşa koşa kuaföre gideceğini sanmıyorum. Şu anda yüzde yüzlük bir yoğunluk yok. Yoğunluk olsa da az kapasite ile çalıştığımızdan müşterilere sırayla bakacağız” diye konuştu.

    İlkadım Belediyesi berber ve kuaförleri dezenfekte ediyor

    İlkadım Belediyesi de 11 Mayıs Pazartesi açılacak olan berber ve kuaförler için duyuruda bulundu. Yapılan duyuruda şu ifadelere yer verildi:

    “İlkadım Belediyesi olarak her zaman yanınızda olmaya devam ediyoruz. İlçemizde 11 Mayıs Pazartesi itibarıyla yeniden hizmete açılacak olan İlkadım’daki berber ve kuaför dükkanlarında korona virüse karşı dezenfekte ediyoruz. Tüm esnafımıza hayırlı ve bereketli kazançlar dileriz.”