Etiket: enflasyon

  • Yıl sonu dolar ve enflasyon tahmini yükseldi

    Yıl sonu dolar ve enflasyon tahmini yükseldi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Haziran ayı piyasa katılımcıları anketini paylaştı. Reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 40 katılımcının yanıtlarından elde edilen sonuçlara göre, cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 43,82 iken, bu anket döneminde yüzde 59,46 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 33,21 iken, bu anket döneminde yüzde 42,01 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 19,04 ve yüzde 22,54 olarak gerçekleşti.

    12 ay sonrası enflasyon beklentileri2023 yılı Ağustos ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 42,86 ihtimalle yüzde 37,00 – 43,99 aralığında, yüzde 31,77 ihtimalle ise yüzde 44,00 – 50,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 37,84’ünün beklentilerinin yüzde 37,00 – 43,99 aralığında, yüzde 35,14’ünün beklentilerinin ise yüzde 44,00 – 50,99 aralığında olduğu gözlendi.

    24 ay sonrası enflasyon beklentileri

    2023 yılı Ağustos ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 27,84 ihtimalle yüzde 16,00 – 20,99 aralığında, yüzde 34,53 ihtimalle yüzde 21,00 – 25,99 aralığında, yüzde 18,85 ihtimalle ise yüzde 26,00 – 30,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, 24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 30,30‘unun beklentilerinin yüzde 16,00 – 20,99 aralığında, yüzde 39,39‘unun beklentilerinin yüzde 21,00 – 25,99 aralığında, yüzde 18,18‘inin beklentilerinin yüzde 26,00 – 30,99 aralığında olduğu gözlendi.

    Faiz beklentileri

    Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 18,94 iken, bu anket döneminde yüzde 19,34 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 19,17 iken, bu anket döneminde yüzde 19,19 olarak gerçekleşti.

    Döviz kuru beklentileriKatılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 28,46 TL iken, bu anket döneminde 29,82 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 31,42 TL iken, bu anket döneminde 34,58 TL olarak gerçekleşti.

    GSYH büyüme beklentileri

    Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,7 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,3 iken, bu anket döneminde yüzde 4,0 olarak gerçekleşti.

  • “2025’te enflasyon tek haneli olacak”

    “2025’te enflasyon tek haneli olacak”

    AK Parti’nin düzenlediği 2023 Şehir Buluşmaları programı Antalya’da düzenlendi. Programda üretim ve ekonomi üzerine istişarelerde bulunuldu. Taleplerin değerlendirildiği toplantıya Binali Yıldırım açıklamalarda bulundu.

    “Toprak her şeydir”

    Konuşmasında toprağın önemine değinen Yıldırım, “Toprak her şeydir, toprak olmazsa hayat olmaz, insanların yarısı açlıktan yarısı da susuzluktan ölür. Dolayısıyla ne kadar teknoloji gelişirse gelişsin, isterseniz dünyanın en ileri ülkesi olun, değil Ay’a, Mars’a, bütün gezegenlere gidin ama tarım da sürdürülebilir bir güce sahip değilseniz bir probleminiz var demektir. Bugün Afrika’daki zorlukları hep birlikte görüyoruz. Oradaki insanların yüzünün gülmesi için Cumhurbaşkanımız büyük bir fedakarlık gösterdi. Oradaki insanlara tahıl koridoru oluşturarak yardımcı oldu” şeklinde konuştu.

    “Antalya üreten ve diğer illerimizi besleyen bir şehrimiz”

    Yıldırım, Antalya’nın en önemli güçlerinden birinin tarım olduğunu dile getirerek, sanayide de önemli bir yüke sahip olduğunu vurguladı. Yıldırım, “Burada siz dünyanın en iyi üretiminin yapıldığını biliyorsunuz. Antalya Organize Sanayi Bölgesi çok büyük işler başarmaktadır. Son yıllarda iklim değişiklikleri yaşanıyor, bunu çok net hissediyoruz. Mevsimler iç içe girdi, kış yaza, yaz ise sonbahara kaldı. İklim değişikliği hepimizin en önemli meselelerinden biri haline geldi. Şartlar ne olursa olsun gıdaya duyulan ihtiyaç yerini koruyor. Fidecilik ve örtü altı üretim Torosların eteklerinde yaygın olarak yapılıyor. Antalya gerçekten üreten ve diğer illerimizi besleyen bir şehrimiz. Türkiye’de zaten üretim yapan iki elin parmağı kadar il var ve bu illerin ürettiğini diğer iller de kullanıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Siz göndermeden biz bir yere gidecek değiliz”

    AK Parti’nin siyasi geçmişi hakkında da görüşlerini aktaran Yıldırım, 17 seçimi geride bıraktıklarını hatırlatarak, “Dün itibariyle AK Parti’nin 20. yılını geride bıraktık ve her seçimde de milletimiz sevabımızla günahımızla bize karnesini verdi ve hepsinde de yüzümüzü ak eyledi. 21 yıllık iktidarın yaptığı çok iş var ama yapamadığı çok iş de var. Bir insan ömrünün dörtte birinden fazla bir süredir bizimle birliktesiniz. Bizim yüzümüzü tanıdınız belki ‘artık yeter’ diyenler vardır ama siz göndermeden biz bir yere gidecek değiliz. Kararı verecek olan sizlersiniz. Genelde de yerelde de. Yakın zamanda seçiler yapıldı ve kararlar verildi. 14 Mayıs’ta Meclis’te Cumhur İttifakı’nı açık ara birinci yaptık. Cumhurbaşkanlığında biraz eksiğimiz kaldı ama onu da 28 Mayıs’ta tamamladık ve milletimiz yola devam etti. Milletin verdiği mesaj şudur: Biz Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyoruz, bu ülkeyi her türlü zor şartlardan çıkaracak olan kendisidir, karşısındaki rakibe güvenmemiştir. Yönetim erkini kendisine teslim etmiştir. Milletimize ne kadar şükran sunsak da azdır. Bölgemiz ve dünya zor şartlarda geçiyor. Başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi” dedi.

    Yıldırım, AK Parti iktidarı sırasında dünyada ve Türkiye’de yaşanan olaylara değinerek, “Balyoz, Ergenekon gibi olaylarla hükümeti alaşağı etmeye çalıştılar. 2000 yılında sistem değişikliği yaptık. Madem siz mecliste Cumhurbaşkanı seçilmesine izin vermiyorsunuz, o halde gelin millete diyelim ki, siz seçin kararı siz verin. Her zaman milletin kararı en üsttedir. Dolayısıyla referanduma giderek 2007’den itibaren Cumhurbaşkanı seçimini milletin yapmasının yolunu açtık. Bunlar geride kaldı ve millet dilediğini seçme hakkına sahip. Bununla da kalmadık hemen arkasından dünya krizi geldi 2008-2009 krizi, bütün dünyayı kastı kavurdu ve Türkiye’yi teğet geçti” dedi.

    “Ay yıldızlı bayrağı yere düşürmedik, ezanları dindirmedik”

    Binali Yıldırım, Türk milletinin desteği için minnettar olduğunu aktararak, “Terör örgütleri PKK’sı, FETÖ’sü hepsi bir araya geldi ve bu sefer 17-25 Aralık yargı darbe girişimiyle karşımıza çıktılar. Ama milletimizin desteğiyle bunu da üstesinden geldik. Göreve başladığımız 52. gün, FETÖ bize hoş geldin karşılaması yaptı, alçaklar milletimize meydan okudular ve milletin helikopterini, tankını, uçağını çalarak milletin üstüne bomba yağdırdılar. Şehitlerimiz ve gazilerimiz oldu ama ay yıldızlı bayrağı yere düşürmedik, ezanları dindirmedik ve gereken cevabı o gece hep birlikte verdik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bize emanet ettiği bu toprakları kimse elimizden alamaz dediniz ve dünyada görülmeyen bir direnişler her şeye göğsünü siper ederek alçaklara hak ettiği dersi veren bu yüce Türk milletinin bir ferdi olduğum için gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.

    “Ukrayna-Rusya savaşının devam etmesini istiyorlar”

    Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşa da değinen Yıldırım, “Şimdi bir de buna Ukrayna-Rusya savaşı ilave oldu, bu savaştan bize ne demeyin. Bizim bu iki ülkeyle 40 milyar dolar üzerinde ticaretimiz var. Bunun ülkemize ciddi bir maliyeti ve güvenlik sorunu da var. Bu savaş devam ettiği sürece bundan en fazla etkilenen bizim ülkemiz. Bugün Ukrayna’ya ve Rusya’ya 12 bin kilometre uzaktakiler buradaki savaşın devam etmesini istiyorlar. Çünkü yeni silahlarını ve teknolojilerinin deneyerek Kafkaslara ve Avrasya’ya mesaj vermek istiyorlar. İstiyorlar ki terör devam etsin, bu ülke de istikrarsızlık olsun. Bakın bugün terör konuşulmuyor, çünkü bu ülke terörü bastırıyor. Terör hudutlarımıza girmeden imha ediliyor. Vatandaşlarımınız bütün illerimize rahatlıkla gidip, yatırım, turizm ve ticaret yapabilir” dedi.

    “Enflasyon gözle görülür şekilde düşecek”

    Türkiye’deki ekonomik durumu ilişkin de açıklamalarda bulunan Yıldırım, “Şunu bilin ki yüksek enflasyon diye bir sorunumuz car ve bunun da en büyük mağduru sabit gelirli insanlardır. Ama üretenler mutlaka karşılığını alıyor. Onun için her tarafta üretici memnun çünkü ürünü enflasyona göre para ediyor. Sabit gelirlilerin yükünü hafifletmek için elimizden geleni yapıyoruz. 3 Yıllık ekonomi programı açıklandı ve enflasyonla mücadele gündeme oturdu. Önümüzdeki senenin ortalarında enflasyonda gözle görülür bir düşüşe şahit olacağız ve 2025’te tek haneli olacak. Ön görülmedik bir gelişme olmazsa bunu başaracağımıza inanıyoruz. Siz güvenmeye, üretmeye ve ekmeye devam edin. Bunun karlılığını inşallah alacaksınız” şeklinde konuşarak sözlerini sonlandırdı.
    Toplantıya; AK Parti Antalya Milletvekilleri Atay Uslu ve Tuba Vural Çokal, İbrahim Ethem Taş, MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin, AK Parti İl Kadın Kolları ve Gençlik Kolları Başkanlarıyla birlikte diğer üyeler katıldı.

  • “Vergi reformu beklentisi var”

    “Vergi reformu beklentisi var”

    Fiyat istikrarı ve enflasyonla mücadele önerileri temalı “2023 Yılı 2. Yarıyıl Ekonomi ve İstişare Toplantısı” Ticaret Bakanlığı Söğütözü Yerleşkesi’nde başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında düzenlenen toplantıya Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı katıldı. Toplantıda ayrıca Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Türkiye Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD), Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Sanayi Odası (İSO), Ankara Ticaret Odası (ATO), Ankara Sanayi Odası (ASO), Mersin Sanayici ve İş İnsanları Derneği (MESİAD), Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Türkiye Perakendeciler Federasyonu (PERDER), Gıda Perakendecileri Derneği, Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES), Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) ve e-ticaret platformları görüş ve önerileri ile katkı sunmak amacıyla yer aldı.

    4 saat süren toplantının ardından basın mensuplarına açıklama yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dünyanın ve Türkiye’nin bölgesinin zorlu bir dönemden geçtiğinin toplantıda altının çizildiğini belirterek, “Pandemiden savaşlara, küresel tedarik zincirindeki kırılmalardan deprem afetine varıncaya kadar son yıllarda yaşadığımız sıkıntılar ve zorluklar ifade edildi. Ama aynı zamanda içinden geçtiğimiz sürecin getirdiği fırsatların da altı çizildi. Zorluklar var ama fırsatlar da var. Bu zorluklarla baş edebilmemiz ve fırsatları değerlendirebilmemiz bakımından doğru politikalar izlememiz gerektiği; bunu da ısrarla ve sabırla yapmamız gerektiği hususunda genel bir anlayış birliği olduğunu ifade edebilirim. Süreçleri iyi yönetmemiz gerektiği ve belirli bir süre sonra sonuç alacağımızı bilerek ısrarla doğru politikaları takip etmemiz gerektiği noktasında anlayış birliği olduğunu söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

    “Enflasyonla mücadele, fiyat istikrarını sağlamak sadece ekonomik anlamda değil sosyal anlamda da son derece kıymetli”

    Kamu ve özel sektör olarak temel hedeflerinin istikrar içinde büyümek, kalkınmak ve sosyal refahı artırmak olduğunu aktaran Yılmaz, “Bu genel hedefimiz. Bu anlamda bir hedef birliği içindeyiz. Büyümeyle büyümeyi istikrarlı bir şekilde ve istikrarlı bir ortamda gerçekleştirmek önemli. Burada da üzerinde en fazla durulan konulardan biri serbest piyasanın ve rekabetin esas olduğu. Serbest piyasa ve rekabet ortamı içinde, güçlü işleyen bir hukuk sistemi içinde bu hedeflerimize ulaşmamızın altı çizildi. Bu çerçevede finansal istikrar ve fiyat istikrarının öneminin altı çizildi. Enflasyonla mücadele, fiyat istikrarını sağlamak sadece ekonomik anlamda değil sosyal anlamda da son derece kıymetli. Dolayısıyla enflasyonla mücadele edilmesi gerektiği, bunun da sabırla yapılması gerektiği, ısrarla yapılması gerektiği noktasında genel bir fikir birliği olduğunu ifade edebilirim” dedi.

    “Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar olmuyor”

    Toplantıda ele alınan bir diğer konunun 14 Mayıs ve 28 Mayıs’taki seçimlerin ardından siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması ve siyasi güven ve istikrarın devamı olduğunu ifade eden Yılmaz, “Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar olmuyor. Dolayısıyla siyasi istikrarın devamı, yine ekonomi için son derece önemli olan belirsizliklerin azalması ve öngörülebilirliğin artırılması üzerinde en çok durulan hususlardan biri oldu. Burada siyasi tarafta belirsizlikler ortadan kalktı. Bir istikrar ortamındayız ama buna ilave olarak teknik anlamda kurumsal anlamda da belirsizliklerin azaltılması, öngörülebilirliğin artırılması hususunda çok arkadaşımız vurgu yaptı. Bu çerçevede hazırlıklarını devam ettirmekte olduğumuz ve eylül ayında kamuoyuna duyuracağımız Orta Vadeli Program’ın önemli bir işlev göreceğini hep birlikte kabul ettiğimizi ifade edebilirim. Yine ekip çalışmasına ve kurumsal kapasitelerin geliştirilmesine önemli vurgular yapıldığını ifade etmek durumundayım. Bütün bu konular Türkiye’nin güçlü bir şekilde hedeflerine yürümesine altı çizilen hususlar” değerlendirmesini yaptı.

    “Bütçe açığımızın belirli bir düzeyin üzerine çıkarılmaması açısından çalışmalarımız var”

    Yılmaz, enflasyonla ilgili olarak girdi maliyetlerini düşürücü, girdi maliyetlerini azaltıcı, arzı artırıcı politikaların önemi üzerinde durulduğunu kaydederek, “Tabii ki yine makro, para politikası, maliye politikası bunlarla ilgili genel bir çerçeve içinde arzı artırıcı, girdi maliyetlerini düşürücü politikalar üzerinde duruldu. Bu çerçevede gıda konusuna birçok arkadaşımız vurgu yaptı. Konut arzının artırılması, konut maliyetlerinin düşürülmesi noktasında önemli görüşler ifade edildi. Bir taraftan bütçede disiplini sağlarken bütçedeki deprem başta olmak üzere artan harcamaları, bütçe açığımızın belirli bir düzeyin üzerine çıkarılmaması açısından çalışmalarımız var. Bu çalışmalar çerçevesinde temel hedefimiz şu: Bütçede depremle ilgili yapılan tek seferlik harcamalar hariç Maastricht kriterleri civarında bir bütçeyle açığıyla Türkiye’nin yoluna devam etmesi. Bu çerçevede bazı tedbirler almış durumdayız. Gelir tedbirleri aldık. Ama bunlar yetmez. Harcama tedbirleri de mutlaka alınmalı. Bu çerçevede de genel bir beklentinin ifade edildiğini söyleyebilirim. Kamuda daha fazla tasarruf tedbiri alınması yönünde beklenti ifade edildi. Cumhurbaşkanlığımızın bu konuda bir genelgesi var. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın yürüttüğü bir çalışma var. Bunları toplumla daha fazla önümüzdeki dönemde paylaşacağız. Tasarruf açığını genel anlamda engellemeye dönük cari açığı düşürmeye dönük tedbirler ifade edildi. Cari açık esasında bir tasarruf açığıdır. Yatırımlarınızla yatırımlarınızı finanse etmek için kullandığınız iç tasarruf arasındaki fark kadar dış tasarruf kullanmak zorunda kalırsınız. Bu da cari açığı doğurur. Dolayısıyla kamusuyla özel sektörüyle iç tasarruf oranlarımızı artırdığımızda cari açığı da zaten aşağıya çekmiş olacağız. Bu çerçevede sanayi politikalarının da önemli bir rol oynayacağını düşünüyoruz. Dışa bağımlılığı azaltıcı, yerli ve milli üretimi desteklemeli, özellikle ara malların yurt içi üretimine seçici destekler vermeliyiz şeklinde görüş birliğinin olduğunu ifade edebilirim. Sanayi kadar enerji alanında da aynı yaklaşımın olduğunu ifade etmek durumundayız” diye konuştu.

    “Toplumun bütün kesimlerinde bir vergi reformu beklentisi var”

    Yılmaz, vergi konularının toplantıda etraflı şekilde ele alındığı bilgisini vererek, “Daha önceden işçi kesimi ile farklı kesimlerle toplantılar yapmıştım. Oralarda da görüş birliği olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. İşvereniyle, işçisiyle, muhasebecisiyle toplumun bütün kesimlerinde bir vergi reformu beklentisi olduğunu söyleyebilirim. Burada özellikle doğrudan vergilerin payının artırılmasına dönük, vergi sisteminin sadeleştirilmesine dönük beklentinin olduğunu ifade etmeliyim. Bir taraftan sosyal adaleti sağlayan diğer taraftan kamunun gelirini istikrarlı şekilde devam ettiren vergi reformuna ihtiyaç olduğunu bütün toplum kesimleri ifade ediyorlar” dedi.

    “Toplantıda sanayiye ayrılan arazinin artırılması gerektiği konusu konuşuldu”

    Toplantıda dijital dönüşüm ve dijital dönüşümün her alanda desteklenmesi konusunun gündeme geldiğinin altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti:
    “Bir taraftan devlette e-devlet uygulamaları, diğer taraftan da özel sektörde bu dijitalleşme sürecinin devamı noktasında vurgular yapıldı. Sanayimizin arazi sorunu yine gündeme gelen bir konu. Burada uluslararası bazı karşılaştırmalar yapılarak sanayiye ayrılan arazinin artırılması gerektiği konusu konuşuldu. Elbette çevreye, tarıma, diğer konulara da dikkat ederek sanayinin ihtiyaç duyduğu araziyi uygun maliyetler sağlama noktasında bir çalışma konusu gündeme getirildi. İlgili bakanlarımız da özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ve Tarım ve Orman Bakanımız bütüncül bir çerçeve içinde sağlıklı kriterlerle bu alanda çalışmalar yaptıklarını ifade ettiler.”

    “Kredilerde miktarsal sıkılaşma, yatırımımızı üretimimiz artıracak konularda daha esnek bir tutumda”

    Toplantıda sıklıkla finansman ve finansmana erişim konularının sıklıkla dile getirildiğine vurgu yapan Yılmaz, “Özellikle KOBİ’lerin finansmana erişim konusu en fazla dile getirilen konulardan biri oldu. Para politikamız çerçevesinde atılan bazı adımlar var. Kredilerde miktarsal sıkılaşma denilen uygulamalar yapılıyor. Ancak bu toplantıda da ifade edildiği üzere ihracat, yatırım ve üretim konuları istisna kılınmış durumda. Dolayısıyla aşırı tüketim noktasında veya büyümeyle çok ilgili olmayan noktalarda miktarsal sıkılaştırma yapılırken ihracatımızı artıracak, yatırımımızı üretimimiz artıracak konularda daha esnek bir tutum olduğunu ifade edebilirim. Bunun yansımalarını önümüzdeki aylarda daha iyi şekilde göreceğimizi ifade etmek isterim” dedi.

    “Dolayısıyla hem verimliliği büyümeyi artırıcı hem de istihdamı ve bölgesel kalkınmayı destekleyici çerçeve üzerinde duruldu”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ihracat ve döviz kazandırıcı faaliyetlerin kendileri için oldukça önemli olduklarını dile getirerek, “Ülkemizin bir taraftan ithal ürünleri yurt içinde üreterek ama bir taraftan da daha fazla ihracat yaparak, sadece mal ihracatı değil daha fazla hizmet ihracatı yaparak döviz kazandırıcı faaliyetleri geliştirmesi gerekiyor. Burada en az miktar kadar katma değerin çok önemli olduğu ifade edildi. Teknoloji içeriği, bilgi içeriği daha fazla katma değeri yüksek ürünlere doğru Türkiye’nin dönüşümü noktasında genel bir fikir birliği olduğunu ifade edebilirim. Bunu yaparken geleneksel sektörlerin, emek yoğun sektörleri de ihmal etmeden yapılması gerektiği de ifade edildi. Bir anlamda iki hatlı bir stratejiden bahsedebiliriz. Bir taraftan katma değeri teknolojik içeriği yüksek sektörlerde ihracatımızı, döviz kazandırıcı faaliyetleri geliştirmek, diğer taraftan emek yoğun istihdam yoğun sektörlerde de bölgesel politikalarımızı da dikkate alarak dönüşümü desteklemek ve buraları da ihmal etmemek şeklinde ifade edebilirim. Dolayısıyla hem verimliliği büyümeyi artırıcı hem de istihdamı ve bölgesel kalkınmayı destekleyici çerçeve üzerinde durulduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.

    Toplantıda dile getirilen mesleki eğitim ve sanayi ile ekonominin ara iş gücü ihtiyacına ilişkin Yılmaz şunları kaydetti:
    “Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın yaptığı değerlendirmeler de söz konusu. Burada en fazla üzerinde durulan nokta eğitim sistemimizde iş gücü piyasamızın ihtiyaçları arasındaki örtüşmenin artırılması konusu oldu. Diğer taraftan yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın yürüttüğü iş başında eğitim gibi staj imkanları üzerinde duruldu. Kamu özel iş birliği öne çıkan başlıklardan biri oldu. Özellikle son yıllarda prestijli firmalarımızın mesleki eğitim alanına girmiş olmaları, çok daha üst noktada puan alan öğrencilerimizin de mesleki eğitimi tercih etmelerine yol açıyor. Bu da kayda değer bir gelişme. Bizim ekonomimizin ihtiyaçlarını dikkate alarak bu mesleki eğitim konusu çok daha geniş bir şekilde ele almamız gerekiyor.”

    Yılmaz, verimliliği ve rekabeti artırıcı yapısal reformlar üzerinde durulduğunu belirterek, “Yapısal reformların iki boyutu olduğunu ifade etmek isterim. Birincisi yapısal reformlar orta vadede somut sonuçlar üreterek kıymetli değişime yol açarlar. Ama en az bunun kadar önemli olan beklentiler kanalıyla yapısal reformların yaptığı etkidir. Yapısal reform yapabilen ülkeler, geleceği daha parlak ülkelerdir. Dolayısıyla beklentilerin daha hızlı iyileştiği ülkelerdir. Yapısal reformlar bu yönüyle kısa vadede de hemen beklenti kanalıyla etkilerde bulunurlar. Dolayısıyla Türkiye olarak bizim hedefimiz, para politikaları, maliye politikalarının yanı sıra yapısal reformlarla yolumuz devam etmek. Bu konuda Orta Vadeli Programımıza dönük epeyce teklifler aldık. İnşallah eylül ayı içinde bu başlıkla toplumla paylaşacağız” diye konuştu.
    4 saat süren toplantı, katılımcıların Yılmaz’a teşekkür etmesinin ardından sona erdi.

  • Fiyat artışı akaryakıt ve yağlarda

    Fiyat artışı akaryakıt ve yağlarda

    Temmuz ayında fiyatı en fazla artan ürün yüzde 29,04 oranıyla kişisel ulaştırma araçlarının yakıt ve yağları oldu. En çok ucuzlayan ise yüzde 2,18’lik fiyat azalışıyla kakao olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılı Temmuz ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre, tüketici fiyat endeksindeki artış Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 9,49, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 31,14, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,83 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 57,45 olarak gerçekleşti.

    Enflasyon rakamlarıyla birlikte Temmuz ayında fiyatı en çok artan ve azalan ürünler belli oldu. Buna göre, temmuz ayının zam şampiyonu yüzde 29,04’lük fiyat artışıyla kişisel ulaştırma araçlarının yakıt ve yağları oldu. Fiyatı en çok artan diğer ürünler, sebze (patates ve bazı yumru bitkiler hariç) yüzde 20,11, oteller, pansiyonlar ve diğerleri yüzde 18,71, demiryolu ile şehiriçi yolcu taşımacılığı yüzde 17,68, mücevheratlar, saat ve kol saatleri yüzde 17,67, otomobil (benzinli) yüzde 16,67, temel hastane hizmetleri yüzde 16,02, ilaçlar yüzde 15,93, taze meyveler yüzde 15,65, ekmek yüzde 14,40 olarak gerçekleşti.

    En çok kakao ucuzladı
    Fiyatı en fazla düşüş gösteren ürünler yüzde 2,18 ile kakao ve yüzde 1,27’lik oranla tereyağı oldu. Fiyat artışı en az ürünler; okul öncesi eğitim ve ilköğretim yüzde 1,96, kuru sebze yüzde 1,43, şekerlemeler, çikolatalar ve kakao ürünleri yüzde 1,40 çocuk giyim yüzde 1,22, sağlık sigortası yüzde 1, konut sigortası yüzde 0,68, yenilebilir buz, dondurma, şerbet yüzde 0,62, şans oyunları yüzde 0,06 olarak gerçekleşti.

  • Enflasyon rakamları açıklandı

    Enflasyon rakamları açıklandı

    Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, TÜFE’deki değişim 2023 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 9,49, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 31,14, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,83 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 57,45 olarak gerçekleşti.

    Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 19,31 ile konut oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 82,62 ile lokanta ve oteller oldu.

    Ana harcama grupları itibarıyla 2023 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 2,67 ile eğitim oldu. Buna karşılık, 2023 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 17,75 ile ulaştırma oldu.

    Endekste kapsanan 143 temel başlıktan 2023 yılı temmuz ayı itibarıyla, 4 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 4 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 135 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

    Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık yüzde 54,32, aylık yüzde 8,92 oldu.

    İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2023 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 8,92, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 34,66, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,32 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 58,08 olarak gerçekleşti.

  • Enflasyon bugün açıklanacak

    Enflasyon bugün açıklanacak

    2023 Temmuz ayı enflasyon oranı yakın zaman sonra ilan edilecek. Temmuz ayı enflasyon oranları TÜİK tarafından ilan edilecek. Açıklamaya kısa bir zaman kala vatandaşların araştırmaları hız kazandı. Ekonomistler temmuz ayı enflasyon beklentileriyle ilgili tahminlerini açıkladı.

    Türkiye İstatistik Kurumu, enflasyon verilerini her ayın 3’ünde ilan ediyor.

    Temmuz ayı enflasyon oranları da 3 Ağustos’ta açıklanacak.

    AA Finans’ın, TÜİK tarafından 3 Ağustos Perşembe günü açıklanacak temmuz ayı enflasyon verilerine ilişkin beklenti anketi, 17 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı.

    Ankete göre, ekonomistlerin temmuz ayı enflasyon beklentilerinin ortalaması yüzde 9,07 oldu. Ankete katılan ekonomistlerin temmuz ayı için enflasyon beklentileri, en düşük yüzde 7,50 ve en yüksek yüzde 10,60 aralığında yer aldı.

    Ekonomistlerin temmuz ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 9,07) göre bir önceki ay yüzde 38,21 olan yıllık enflasyonun yüzde 47,27’ye çıkacağı hesaplanıyor.

    Öte yandan, ekonomistlerin 2023 sonu enflasyon beklentisi temmuzda yüzde 42,07’den 61,01’e yükseldi.

    Tüketici Fiyat Endeksi, haziranda bir önceki aya göre yüzde 3,92 artış göstermişti.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayı enflasyon verilerini açıkladı.

    Buna göre; haziranda Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 3,92 arttı.

    Yıllık bazdaki artış ise yüzde 38,21 oldu.

  • Dolar enflasyonu bekliyor

    Dolar enflasyonu bekliyor

    Geçtiğimiz hafta TCMB’nin 2. çeyrek enflasyon raporunu sunan TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan “Döviz kurunda gözlenen düzeltme ve mali disipline yönelik tedbirlerin sonucunda enflasyon kısa vadede geçici bir yükseliş gösterecektir.” ifadelerini kullanmıştı. Başkan Gaye Erkan “bu süreçte 2024 yılında dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini dikkatle oluşturuyoruz.” dedi. TCMB Enflasyon raporunda 2023 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 58’e yükseldi. 2024 enflasyon tahmin ise yüzde 33 olarak güncellendi. Enflasyon tahminlerinin gerçekçi olması ve ardından TCMB’ye yapılan başkan yardımcısı ve Para Politikası Kurulu’na yapılan liyakatli atamalarının da etkisiyle Türkiye’nin risk primi(CDS) 410 seviyelerine kadar geriledi.

    TCMB’de Emrah Şener, Taha Çakmak ve Mustafa Duman görevden alınırken yerlerine Cevdet Akçay, Fatih Karahan ile Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hatice Karahan atandı.

    Öte yandan kamu kurumları enflasyonu yavaşlatacak adımlar atmaya devam ediyor. Son olarak BDDK’nın aldığı karara göre,  Yurtdışına yönelik turizm harcamalarında, kredi kartına taksit yapılamayacak. Konut hariç bireysel kredilerin tamamının (KMH ve kredi kartları dahil) risk ağırlığı artırıldı; bu sayede söz konusu faiz oranlarının artması sağlanacak.

    TL mevduat faizindeki gerileme sürüyor. Mevduat faizleri yüzde 13 dolayında düştü. TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, geçtiğimiz hafta sunumda yaptığı açıklamada TL enstrümanları geliştireceklerini açıklamıştı. Tasarruf sahipleri yükselen enflasyon dalgası karşısında varlıklarını koruyacak enstrüman arayışına giriyor. Bunun içinde dövize yönelebiliyor. TCMB de dövize yönelinmesini engelleyecek ve enflasyona karşı koruyacak bir enstrüman hazırlığına başlamış durumda.

  • Dolar ve euro enflasyonu bekliyor

    Dolar ve euro enflasyonu bekliyor

    Dolar 26,96 TL’deki sabit seyrine devam ediyor. Euro ise 29,6334 TL’den güne başladı. Piyasalar yarın açıklanacak enflasyonu bekliyor.

    Yarın açıklanacak enflasyonun yeniden yükselişe geçerek yüzde 45’i aşması bekleniyor. Enflasyon temmuz ayında yıllık yüzde 38 olmuştu.

    TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın geçtiğimiz hafta yaptığı enflasyon sunumunda enflasyon tahminlerini piyasanın tahminlerine yakın vermesi ve enflasyon sorununu kabul etmesi piyasaları memnun etti. Hemen bir gün sonra Cuma günü TCMB’ye üç yeni başkan yardımcısının atanması oldu. Buna göre Emrah Şener, Taha Çakmak ve Mustafa Duman görevden alınırken yerlerine Cevdet Akçay, Fatih Karahan ile Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hatice Karahan atandı. Piyasaların yakından tanıdığı bu isimlerin atanması memnuniyetle karşılandı. Bu gelişmeler sonrasında dolar ve euro yatay seyirde kalmaya devam ederken, Borsa İstanbul’da bankacılık hisseleri öncülüğünde hızlı yükselişler yaşanıyor.

    Bu gelişmelerin ardından Türkiye’nin CDS’i 400 puana kadar geriledi.

    Öte yandan kamu kurumları enflasyonu yavaşlatacak adımlar atmaya devam ediyor. Son olarak BDDK’nın aldığı karara göre,  Yurtdışına yönelik turizm harcamalarında, kredi kartına taksit yapılamayacak. Konut hariç bireysel kredilerin tamamının (KMH ve kredi kartları dahil) risk ağırlığı artırıldı; bu sayede söz konusu faiz oranlarının artması sağlanacak.

    TL mevduat faizindeki gerileme sürüyor. Mevduat faizleri yüzde 13 dolayında düştü. TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, geçtiğimiz hafta sunumda yaptığı açıklamada TL enstrümanları geliştireceklerini açıklamıştı.

    Öte yandan ABD’de açıklanan kişisel tüketim harcamaları verisinde yaşanan düşüş sonrasında Fed’in faiz artışlarını durduracağı beklentileriyle dolar küresel para birimleri karşısında yatay seyir izliyor.

  • Vergi artışlarındaki son durum ne? Cevdet Yılmaz açıkladı

    Vergi artışlarındaki son durum ne? Cevdet Yılmaz açıkladı

    “Seçimle birlikte Türkiye siyasi istikrarını pekiştirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız güven tazeledi. Ekonomi belirsizlikten hoşlanmaz. Ekonomik aktörler güven ister. Siyasi anlamda önemli bir eşiği geçtik. Teknik olarak da belirsizlikleri ortadan kaldıracak çalışmalar sürdürüyoruz. Para politikası ekonomik politikanın bir bölümünü temsil ediyor. Ekonomi ekip işi. Bütün çalışmaların özetlendiği döküman orta vadeli program. Maliye politikası detayları ile yer alacak programda. Çok önemli dönüşümler yaşadık son günlerde. Bunun getirdiği mali yükler var. Ukrayna savaşından küresel ortama bütçeyi etkileyen süreçler var. Tüm bunlar orta vadeli programda netleşmiş olacak.

    Öngörülebilirliği çok daha artırmış olacağız. İstişarelerle bu programı şekillendiriyoruz. Para politikası sışında yapmamız gereken reformlar var. Ekonomi sadece finanstan ibare değil. Biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz, yatırımları sürdürmemiz gerekli. Orta vadeli programda ekonomiye ilişkin emeği temsil eden kişiler olarak neler öneriyorlar, bunu dinleyeceğiz. Tüm toplantılarla orta vadeli programı netleştireceğiz.  Farklı sektörlerden toplantılar yapmaya devam edeceğiz. Öngörülebilirliği artıran bir program ortaya koymak istiyoruz.

    Enflasyon beklentilerimizin üstünde.

    Enflasyon beklentilerimizin elbette üstünde. Neden böyle bir tablo ile karşı karşıya kaldık? Depremin de etkisi var. Kurlarda uzun süre istikrarlı bir seyir vardı. Son dönemde kur reel bir zemine gelmiş oldu. 15 milyar dolar Merkez Bankamız son dönemde rezerv biriktirdi. Kurlardaki yükseliş enflasyonist bir etki yaptı ve beklentilerimizi güncellememiz gerekti. Enflasyonla mücadeleyi kararlı bir şekilde devam ettireceğiz. Deprem etkisi hariç, AB standartlarında bir bütçe açığı tutturmak istiyoruz. Para politikası çerçevesinde baktığımızda 2026’da faiz ve enflasyonu tek haneye düşürme hedefimiz var. Enflasyon sadece para politikasının da konusu değil. Yapısal reformlarımız da yer alacak.

    Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan anlaşma

    İhracat finansmanı için 3 milyar, deprem finansmanı için 8,5 milyar dolar gelecek Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan anlaşma doğrultusunda.  Hazine gerekli görüşmeleri yürütüyor. Bunlar hızlı gerçekleşecek diye bekliyoruz. Suudi Arabistan ile tarihimizin en yüksek savunma sanayii anlaşması gerçekleştirildi. En önemlisi BAE ile yapılan ve somutlaştırılmış olan anlaşma. Enerji fiyatlarının yükseldiği bir dönemden geçtik. Körfez ülkelerinde ciddi bir kaynak oluştu. Bu kaynakları dünyanın farklı ülkelerinde değerlendirme niyetindeler. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu döviz girişi ve doğrudan yatırım konusunda avantaj sağlayacak.

    Savunma sanayii’ndeki yatırımlar

    Proje bazlı yatırımlarla kaynak girişi olacak. Enerjide Türkiye’nin muazzam bir yatırım potansiyeli var. Cari açığımızın önemli bir kısmını enerji oluşturuyor. Buralarda mutlaka daha fazla uluslararası sermayeyi cezbetmesi gerekiyor. Cari açığımızı düşürük makro ekonomik istikrarımıza katkı sağlayacak. Sayın Cumhurbaşkanımız sayesinde Türkiye savunma sanayiinde ciddi bir atılım gerçekleştirdi. 2028’den önce 10 milyar dolar olan ihracat hedefimize daha önceden ulaşacağız. Körfez ülkeleri de bunun bir parçası.

    Vergi artışlarına neden olan unsurlar? 

    11 ilimizi etkileyen tarihimizin en büyük felaketini yaşadık. Vergi artışlarındaki ana unsur deprem. Enflasyonist etki hem giderlerinizi hem gelirlerinizi artırıyor. Kamu son dönemde enerji fiyatlarını sübvanse etti.  Kamuda giderler artarken gelirlerin de artması gerekiyor. Ücret artışlarıyla bütçe imkanlarını zorlayarak artışlar yapıldı. Ama ağırlıklı faktör deprem etkisi. Birkaç yıl içinde bu artışları yapıp bitireceğiz. Kamu da fedakarlık yapılacak. Cumhurbaşkanımızın bir tasarruf genelgesi var, hala yürürlükte. Bu ay sonuna kadar ilave tasarruf tedbirleri istendi. Tasarruf kaynakları kullanmamak değildir, kaynakları verimli kullanmak demektir.

    Şu an itibarıyla bütçede dengeleri kurmuş durumdayız. Kurumlar vergisini 5 puan artırdık. İhracatçılar için 1 puan artırdık. Bundan sonra Meclis’e bir düzenleme gelir mi? Bu Meclisimizin takdirinde. Bizim öngördüğümüz değişiklikleri yapmış durumdayız. Kendiliğinden güncellenecek vergiler dışında ek bir vergiyi, ilave bir vergiyi yıl sonuna kadar tartışma durumu yok. Biz bütçe çerçevesinde almamız gereken tedbirleri bu yıl için aldığımız kanaatteyiz.

    Enflasyonun arttığı ortamda kur artmadı ve TL değer kazandı.

    Nominal kur ve reel kur denen bir şey var. Nominal kur uzun süre artmadı. Enflasyonun arttığı ortamda kur artmadı ve TL değer kazandı. Bugün geldiğimiz noktada reel kurun enflasyonun etkisini ortaya koyduğu bir dönem oldu. Önümüzdeki dönemde böyle bir hareketlenme beklenmemektedir. Bundan sonraki süreç daha normal bir seyir içerisinde arz talep dengesi içerisinde yürüyecektir. Aldığımız tedbirler kuru daha istikrarlı bir zemine oturtacaktır.

    KKM’nin tamamını Merkez Bankası yönetecek.

    Kur korumalı mevduat kurun aşırı istikrarsızlaştığı dönemde devreye girdi. Tabiatı itibarıyla geçici bir mekanizma. Bugün geldiğimiz noktada hemen vazgeçilecek bir mekanizma değil. Şu anda böyle bir gündemimiz yok. KKM’nin tamamını Merkez Bankası yönetecek. Bütünlük içerisinde süreç yönetilmiş olacak. KKM’nin amacı kur istikrarını korumak. Bütçedeki ön görülebilirliği de artırmış olacak. Bundan sonraki süreci Merkez Bankamız daha etkili bir şekilde yönetecektir.”

  • Merkez Bankası’nda faiz artırımı kararı

    Merkez Bankası’nda faiz artırımı kararı

    TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, TCMB İdare Merkezinde düzenlenen Enflasyon Raporu 2023-III Bilgilendirme Toplantısı’nda geçtiğimiz üç ay içinde açıklanan veriler ışığında küresel ve yurt içi makroekonomik gelişmelere dair analizleri ve para politikası uygulamaları ile depremin iktisadi faaliyet üzerindeki ilk etkilerine
    dair değerlendirmelerinin yanı sıra orta vadeli enflasyon tahminlerini açıklayarak, önümüzdeki döneme ilişkin bir sunum yaptı.

    “Faiz artırımı kararları aldık ve almaya devam edeceğiz”

    Erkan, enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeleri yakından takip ettiklerini belirterek, “Fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm araçlarımızı kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları aldık ve almaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    “2024 yılında dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini dikkatle oluşturuyoruz”

    Döviz kurunda gözlenen düzeltme ve mali disipline yönelik tedbirler sonucunda enflasyonun kısa vadede geçici yükseliş göstereceğini dile getiren TCMB Başkanı Erkan, “Diğer taraftan bu süreçte 2024 yılında dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini dikkatle oluşturuyoruz” dedi.

    Erkan, faiz artırım kararlarının, miktarsal ve seçici kredi sıkılaştırma kararlarının birikimli ve olumlu etkilerinin enflasyonun ana eğiliminde 2024 yılının ikinci çeyreğinde hissedilmeye başlanacağını ifade ederek, “Dezenflasyon süreci dönemine girildiğinde göreli fiyatlarda geçici düzeltmeler, yerini kur istikrarı, iyileşen cari denge, mali disiplin, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve artan rezervlere bırakacaktır” değerlendirmesini yaptı.
    Erkan, ele aldığı gelişmeler sonucunda enflasyonun ana eğiliminin ve beklentilerin tutarlı bir şekilde iyileşmeye başlayacağını aktararak, 2025 yılı sonrasını ise istikrar döneminin başlangıcı olarak gördüklerini, söz konusu dönemde enflasyondaki gerilemenin hızlanırken, öngörülebilirliğin artacağını kaydetti. Erkan, faiz artırımı, miktarsal sıkılaştırma ve seçici kredi sıkılaştırması ile parasal sıkılaştırma sürecinin döviz kuru istikrarını destekleyeceğini söyledi.

    “Ücret artışlarının çoğu önümüzdeki birkaç ayda fiyatlara büyük ölçüde yansımış olacaktır”

    Yapılan ücret artışlarının emek yoğun sektörlerde maliyet artışlarına yol açtığını söyleyen Erkan, “Analizlerimiz, asgari ücret artışına en duyarlı sektörlerin idari-destek hizmetleri, lokanta-otel, toptan-perakende ticaret gibi sektörler olduğuna işaret ediyor. Hesaplarımıza göre ücret artışlarının çoğu önümüzdeki birkaç ayda fiyatlara büyük ölçüde yansımış olacaktır” diye konuştu.

    “Enflasyon beklentileri bir süredir yüksek seviyelerde katılık göstermekte ve son aylarda tekrar yükselmektedir”

    Gıda, ücret ve turizm kaynaklarının gelişmelerden önemli ölçüde etkilendiği lokanta ve otel alt grubunda aylık artışların süreklilik gösterdiğine dikkati çeken Erkan, “Hizmet sektöründeki bu gelişmelere paralel olarak enflasyon beklentileri de bir süredir yüksek seviyelerde katılık göstermekte ve son aylarda tekrar yükselmektedir” dedi.

    “Dezenflasyon dönemi ise enflasyon beklentilerinin yeniden çıpalanmasıyla hızlanacaktır”

    Erkan, enflasyondaki ataletin kırılmasının beklentilerin çıpalanmasına bağlı olduğunu belirterek, “Dezenflasyona geçiş döneminde parasal sıkılaştırmanın öngörülebilirliği sağlaması ve birikimli etkileriyle talebi dengelemesini bekliyoruz. Dezenflasyon dönemi ise enflasyon beklentilerinin yeniden çıpalanmasıyla hızlanacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Kredilere ek olarak likiditeyi de miktarsal sıkılaştırma yaparak sterilize ediyor, böylelikle faiz artırımlarının etkisini kuvvetlendiriyoruz”

    2023 yılının ilk altı ayında bireysel kredilerin kredi kartlarında yüzde 70’i, taşıt kredilerinde yüzde 68’i aşan oranda yükseldiğini kaydeden Erkan, şöyle devam etti:
    “Bireysel krediler, toplamda yüzde 40 artmıştır. 2 trilyon lira üzerine çıkmıştır. Bu yılın ilk ve ikinci çeyrek büyümeleri son on yıllık ortalamanın üç katının üzerindedir. Kredi genişlemesi iç talebi körükler, beklentileri bozar, ithalatı ve cari açığı artırmaktadır. Temmuz PPK toplantısında faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma kapsamında seçici kredi sıkılaştırması kararlarımızla kredi genişlemesinin enflasyon üzerindeki etkilerini kontrol ediyoruz. Kredilere ek olarak likiditeyi de miktarsal sıkılaştırma yaparak sterilize ediyor, böylelikle faiz artırımlarının etkisini kuvvetlendiriyoruz. Özetle parasal sıkılaştırma sürecimizde kademeli ve istikrarlı faiz artırımlarını miktarsal ve seçici kredi sıkılaştırması ile daha bütünsel ve daha güçlü hale getiriyoruz.”

    Haziran ve temmuz ayı PPK toplantılarında aldıkları kararlarla politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 17,5’e, toplam 900 baz puan yükselttiklerini hatırlatan Erkan, “Böylelikle politika faizi iki ayda iki katının üzerine çıktı. Menkul kıymet uygulamasında sadeleştirme kararımızla birlikte politika faizimiz yükselirken mevduat faizleri geriledi. Mevduat faizleri enflasyon beklentileriyle daha uyumlu seviyelere geldi. Bununla birlikte mevduat faizlerinin dolarizasyonu artırmayacak bir seviyede bulunmasını da önemsiyoruz. Bu nedenle Türk lirası likiditenin dengesini gözeterek, miktarsal sıkılaştırma yapılmasına karar verdik. Böylelikle, sistemde biriken fazla likidite, zorunlu karşılıklar yoluyla sterilize edilecektir. Etki analizlerine göre, değişiklik ile sistemden 450 milyar TL ile 500 milyar TL arasında likidite çekilmiş olacaktır” dedi.

    “2023 yıl sonu enflasyon tahminimizi yüzde 58’e yükselttik”

    Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahminlerini de paylaşan Erkan, “Önümüzdeki dönemde gıda fiyatları enflasyonunun 2023 yılını yüzde 61,5 seviyesinde, 2024 yılını ise yüzde 35,0 düzeyinde tamamlayacağı varsayımını tahminlerimize yansıttık. Bu çerçevede enflasyon patikamızda önemli bir güncelleme gerçekleştirdik. 2023 yıl sonu enflasyon tahminimizi yüzde 58’e yükselttik. 2024 yıl sonu tahminimizi yüzde 33’e güncelledik. 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 15’e gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Tahmin patikamızdaki revizyon, 2023 yıl sonu için 35,7 puan, 2024 yıl sonu için ise 24,2 puan olmuştur” diye konuştu.
    Bilgilendirme toplantısı, Erkan’ın sunumunun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladığı soru-cevap bölümü ile devam etti.