Etiket: enflasyon

  • Vedat Bilgin açıkladı asgari ücret ne kadar olacak

    Vedat Bilgin açıkladı asgari ücret ne kadar olacak

    Katıldığı Bir TV kanalında soruları yanıtlayan Bakan Bilgin, Asgari ücret hakkında açıklamalarda bulundu. Bakan Bilgin, “Ocak ayında asgari ücreti 8 bin 500 lira yaptık ama bugün hayat pahalılığı ücretleri aşındırıyor. Onun için Temmuz ayında yeniden düzenleme yapacağız.” dedi.

    Asgari ücret ne kadar olacak? 5 haneyi görür mü? 

    Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Bilgin, ‘Asgari ücret 5 haneye çıkar mı?’ sorusuna “AK Parti göreve geldiğinde asgari ücret 120 dolar civarlarındaydı. Şu anda 455 dolar. Biz zam görüşmeleri yaparken çalışanları enflasyona ezdirmemeye gayret ediyoruz. Temmuzda zam görüşmelerini yeniden değerlendireceğiz. Şu anda rakamla ilgili bir şey söylemeyim. Çünkü fiyat artışları ve fiyatların geldiği seviye ve ücretlerin alım gücünü ölçen bir takım parametreler var. Ona göre değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

  • “Türkiye Yüzyılı’nda vazgeçilmez hedefimiz”

    “Türkiye Yüzyılı’nda vazgeçilmez hedefimiz”

    Bakan Nebati, bir otelde düzenlenen Mersin İş Dünyası Buluşması toplantısına katıldı. Toplantıya Nebati’nin yanı sıra Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı ile iş dünyasından birçok temsilci katıldı. Vali Pehlivan, genel başkanlar Aydın ve Asmalı’nın konuşmasının ardından kürsüye çıkan Bakan Nebati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mersin’i, Türkiye Yüzyılı’na taşımak için kendilerine görev verdiğini ve Mersin’in yıldızını parlatmak için gece gündüz çalıştıklarını vurguladı. Nebati, “İnşallah önümüzdeki 5 yıl içinde Mersin’imize her alanda yeni başarılar kazandıracak, şehrimizin yeni rekorlarını beraberce kıracağız. Biliyorsunuz seçim sürecinde kimileri var ki, sürekli masal anlatmakla meşguller. Bakıyorsunuz bir gün çıkıp, hiç bakanlık yapmadığı halde ‘Ben Maliye Bakanıyken’ diye rahatça beyanat veriyor. Ertesi gün bakıyorsunuz bizim çoktan hallettiğimiz vergisel bazı konuları ileride çözeceğine dair vaatlerde bulunuyor. Yani bizim icraatlarımıza bir türlü yetişip, attığımız adımları dahi takip edemiyorlar. Art arda hayata geçirdiğimiz uygulamaları, sağladığımız sayısız kolaylık ve desteği zaten hiç bilmiyorlar. Akıllarına gelen her konuda, mevcut uygulamalardan habersiz bir şekilde, hiç ölçüp biçmeden boş vaatler sıralayıp duruyorlar. Ancak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bizler, boş laf değil, milletimize asırlık eser ve hizmetler kazandırıyoruz. Ülkemize son 21 yılda nasıl ki her alanda adeta çağ atlattıysak hem Mersin’imizi hem de ülkemizi Türkiye Yüzyılı’nda inşallah daha da şaha kaldıracağız. Bunun için doğru zamanda doğru adımlarla, yan yana yol alacağız” diye konuştu.


    “Bütçe açığı sorununa bizler son verdik”

    Kendilerinin somut rakamlarla, gerçek sonuçlardan bahsettiğini vurgulayan Nebati, “Geçmişten bu yana ülkemizin kronik hale gelen bütçe açığı sorununa AK Parti hükümetlerimiz döneminde bizler son verdik. Kamu borç stokunu önemli ölçüde azaltırken, sosyal güvenlik sisteminde önemli reformları hayata geçirdik ve mali sürdürülebilirliği tesis ettik. Yaptığımız düzenlemelerle, bankacılık sektörünün finansman sağlama işlevini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesine imkân tanırken; sermaye yapısını güçlendirdik ve aktif kalitesini de iyileştirdik. 90’lı yıllarda, bir türlü dikiş tutturamayan koalisyon hükümetlerinin uyguladığı hatalı ve istikrarsız politikalar, ekonomimizde ve ülkemizdeki güven ortamında büyük bir tahribata sebep olmuştu. Uyguladığımız sağduyulu ve kararlı politikalarla bu hasarı ortadan kaldırdık, ekonomiye yönelik beklentileri ve güveni iyileştirerek faizlerde önemli bir düşüş sağladık. Bu sayede, 90’lı yıllarda faize giden milletin kazancını eğitimden sağlığa, altyapıdan enerjiye, sosyal güvenlikten sosyal yardımlara, tarımdan sanayiye kadar geniş bir yelpazede yine bu millet için harcadık. Bu gelişmelerin bir yansıması olarak ülkemizi kişi başına gelir bakımından dünyada üst-orta gelir grubuna yükseltmeyi başardık” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazandı”

    Türkiye ekonomisinin şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazandığının altını çizen Nebati, Elde ettiğimiz tüm bu stratejik kazanımlar sanki hiç yokmuş gibi davranmak ya tamamen bilgisizliktir ya da açık bir kötü niyet göstergesidir. Unutulmamalıdır ki büyük emeklerle kaydettiğimiz bu kazanımlar, ekonomimizin yapısal kırılganlıklarıyla mücadele edebilmemiz için bize önemli bir temel sağlamıştır. Yaşadıklarımız bize açık ve net bir şekilde göstermiştir ki tek başına faizi odağına alan para politikaları, ülkemizin yapısal sorunlarımıza çözüm üretememiştir. Tam aksine yüksek faiz ortamında yaşanan kısa vadeli sermaye girişleri, yapısal sorunların daha da derinleşmesine yol açmıştır. Bu nedenle, ülkemizin iç dinamiklerini dikkate alarak yeni bir yol haritası çizmemiz, yeni bir politika seti belirlememiz elzem hale gelmişti. Özellikle son yıllarda küresel salgın ve jeopolitik sorunlar başta olmak üzere üst üste gelen çoklu küresel krizler, tüm dünyada hızlı ve kökten bir değişim ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bölgeselleşme, kendi kendine yetebilme gibi kavramların ön plana çıktığı bu yeni dönemde gelişmiş ekonomiler tarafından ‘tek doğru’ gibi lanse edilen, ezbere uygulanan konvansiyonel yöntem ve reçetelerin gelişmekte olan ekonomiler için yetersiz kaldığı açıktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde ettiğimiz hızlı karar alma ve harekete geçebilme kabiliyetimiz sayesinde, Türkiye Ekonomi Modeli’ni 2021 yılı sonunda devreye aldık. Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde uyguladığımız politikaların başarısı, sadece büyümede değil, istihdamda, ihracatta ve turizmde de Cumhuriyet tarihimizin en iyi sonuçlarını elde etmemizle birlikte tescillenmiş durumdadır” şeklinde konuştu.

    “Türkiye, 2022 yılında yüzde 5,6 ile dünyada en hızlı büyüme performansı sergileyen ülkelerden biri olmuştur”

    Türkiye’nin 2022 yılında yüzde 5,6 ile dünyada en hızlı büyüme performansı sergileyen ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Makine teçhizat yatırımları 13 çeyrektir büyümeye devam ederken, üretim kapasitemiz artışını sürdürmektedir. Ekonomik aktivitedeki iyileşmeye işgücü piyasası da eşlik etmiştir. İstihdam, salgının en şiddetli dönemine kıyasla yaklaşık 6,5 milyon kişi artarak 2023 yılı Şubat ayı itibarıyla toplam 31,5 milyon kişiye ulaşmıştır. Küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sorunları da avantaja çevirmeyi başaran ülkemiz, ihracatını 255 milyar doların üzerine yükseltirken, küresel ihracattaki payımız da artmıştır. Diğer birçok ülke, turizmde halen salgın kaynaklı yaralarını sarma aşamasındayken, biz 2022 yılında 51,4 milyon ziyaretçi ve 46,3 milyar dolar turizm geliri ile rekor kırdık. Üstelik tüm bu başarılar, küresel ekonominin oldukça zorlu bir süreçten geçtiği bir dönemde elde edilmiştir. Bilinmelidir ki bu zor dönemde kaydetmeyi başardığımız tüm bu somut başarı ve kazanımlar, bugüne değin salt siyasi veya iktisadi çıkar kaygılarıyla karamsar tablolar çizmek dışında hiçbir şey yapmayanları nasıl ki hep boşa çıkarttıysa, bundan sonra da asla farklı olmayacaktır.”


    “90’lı yıllar Türkiye’si çoktan geride kalmıştır”

    Sürekli yönetim krizleri yaşayan, içe kapanık, antidemokratik ve ithal reçetelerle derman bulmaya çalışan 90’lı yıllar Türkiye’sinin çoktan geride kaldığına vurgu yapan Nebati, “Bugünün Türkiye’si, stratejik devlet aklını, tecrübesini ve güçlü millet iradesini arkasına alan Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bölgesel ve küresel dengeleri değiştirebilen bir oyun kurucu konumundadır. Bugünün Türkiye’si, yarına inançla ilerleyen, Türkiye yüzyılını inşa etmeye, yarına yön vermeye kararlı insanların ülkesidir. Türkiye yüzyılında da siyasi ve ekonomik istikrarla birlikte güven içinde kapsayıcı, dengeli, sürdürülebilir ve güçlü büyümeye devam edeceğiz. Yatırımların hizmetler ve inşaattan ziyade yüksek katma değer ve teknoloji odaklı sanayi sektörleri ile turizm gibi üretken alanlara yönelmesini desteklemeye devam edecek, Kredi Garanti Fonu çerçevesindeki selektif kredi yaklaşımımızı güçlendireceğiz. Kapsayıcı ve dengeli büyümeden halkımızın tüm kesimlerinin yararlanabilmesi için sosyal refahı esas alan, istihdam dostu politikalar önceliğimiz olmaya devam edecektir. Son dönemde tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşan istihdam piyasamızda daha fazla ve daha nitelikli iş imkanları oluşturacağız” dedi.

    “Enflasyonda kalıcı düşüşün sağlanması, Türkiye Yüzyılı’nda vazgeçilmez hedefimiz olacaktır”

    İşgücü piyasasının yeşil ekonomi, döngüsel ve dijital ekonomi ile iklim değişikliği sebeple dönüşümlere hızla adapte olmasını sağlayacaklarını kaydeden Nebati, “Ortaya çıkan beceri ihtiyaçlarını karşılayarak yeni istihdam fırsatları oluşturacağız. Kadınların ve gençlerin işgücüne katılımında gelişmiş ülkeler seviyesini önce yakalayıp sonra da aşarak büyüme potansiyelimizi istikrarlı bir şekilde artıracağız. Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı’nı kararlılıkla uygulayarak kayıt dışılıkla mücadelemizi güçlendireceğiz. Halkımızın refahının artması, sosyal adalet ve gelir dağılımının iyileşmesi için enflasyonda kalıcı düşüşün sağlanması, Türkiye Yüzyılı’nda vazgeçilmez hedefimiz olacaktır. Fiyat istikrarını temin ederek kaynakların verimli alanlarda kullanılmasını, sürdürülebilir büyümeyi ve ekonomik refahı destekleyeceğiz.
    Bu çerçevede finansal istikrarı güçlendiren, Türk lirasına güveni artıran politikalar uygulayacağız. Ayrıca gıda arz güvenliğinin temini ve tarımsal maliyetlerin düşürülmesi için Fiyat İstikrarı Komitesi, Gıda Komitesi ve Finansal İstikrar Komitesi gibi komitelerimizdeki çalışmalarımızı tam koordinasyon içerisinde sürdüreceğiz. Bu çerçevede para, maliye ve makro-ihtiyati politikalar arasındaki eşgüdümü daha da kuvvetlendireceğiz” diye konuştu.
    Döviz rezervlerini daha da güçlendirmek için tamamen faiz politikasına bağımlı bir anlayış yerine diğer tüm makroekonomik dengeleri, küresel konjonktürü ve ilgili politikaları dikkate alan bir politika çerçevesi uygulayacaklarını belirten Nebati, “Yenilikçi enstrümanlarla sermaye piyasalarının gelişmesini ve derinleşmesini sağlayacağız. Yeşil tahvil ve sukuk ihraçlarını teşvik ederek sürdürülebilir finans ekosisteminin geliştirilmesi doğrultusunda yurtdışı finansman imkânlarından daha fazla pay alınmasına yönelik girişimlerde bulunacağız. Sosyal ve çevresel etkilerin yanı sıra finansal getirileri de dikkate alan yatırımları geliştirecek destek mekanizmalarını hayata geçireceğiz. Bu sayede, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlayacak, sosyal ve çevresel yatırımlar ile projeleri destekleyeceğiz. Girişimcilik ve fintek ekosistemini geliştirecek yeni finansman mekanizmalarını ve projeleri devreye alacağız. Hızla değişen ve gelişen yeni ekonomik unsurların, yenilikçi üretim faktörlerinin ve finansal enstrümanların vergi sisteminde kavranmasına yönelik tasarımlar yapacağız” ifadelerini kullandı.

    “2028 yılında 90 milyon turist ile 100 milyar dolar gelir elde etmeyi hedefliyoruz”

    Bağımsız politikaların uygulanabilmesi için cari açığı yapısal bir mesele olmaktan çıkaracak ve bu sorunu kalıcı bir şekilde geride bırakacaklarını ifade eden Nebati, “İstikrarlı bir şekilde cari fazla vererek ülkemizin kendi kendine yeten bir Türkiye olmasını hedefliyoruz. Korumacılığın artıp ticaret savaşlarının yoğunlaştığı, tedarik zincirlerinin kırıldığı ve ekonomik ilişkilerin yeniden şekillendiği yeni düzende, tam bağımsız bir Türkiye için rekabet gücü ve katma değeri yüksek üretimi merkezine alan politikalarımıza hız vereceğiz. Yerli ve milli, yenilikçi ve yeşil üretim ekonomisi anlayışıyla, Türkiye’yi en büyük küresel sanayi ve ticaret merkezlerinden biri haline getireceğiz. Mal ve hizmet ihracatımızı nitelik ve nicelik bakımından artırarak yüksek katma değerli ihracat artışı sağlayacağız. Cari açığı düşürerek döviz talebinin ithalat fiyatları üzerindeki baskısını azaltacağız. Ülkemizin küresel değer zincirindeki konumunu güçlendirecek, ihracatta bölgesel bağımlılığı azaltarak ürün ve pazar çeşitlendirmesini destekleyeceğiz. Öngörülebilirliği artırarak yatırımcı dostu politikalarla doğrudan uluslararası yatırımı artıracak, iş ve yatırım ortamını daha da iyileştireceğiz. KOBİ’lerin üretkenlik odaklı büyümelerini sağlamak amacıyla finansmana erişimi kolaylaştıracağız. Bu işletmelerimizin kurumsallaşmaları ve küreselleşmelerine yönelik yeni mekanizmalar geliştireceğiz. Turizm sektörümüzün tanıtım ve çeşitlendirme faaliyetlerini daha da artıracağız, sezon süresinin uzamasına ve 12 ay boyunca turizm faaliyetlerinin sürmesine katkı sağlayacak çalışmaları destekleyeme devam edeceğiz. 2028 yılında 90 milyon turist ile 100 milyar dolar gelir elde etmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Dijital Vergi Dairesini hayata geçireceğiz”

    Sürdürülebilirliği odağına alan, yeşil ve dijital dönüşümü destekleyen politika çerçevesini geliştirip güçlendireceklerini vurgulayan Nebati, sözlerine şöyle devam etti:
    “Enerji verimliliği uygulamalarını, yenilenebilir enerji yatırımlarını, hidrojen enerjisi gibi temiz enerji üretimini ve kullanımını daha fazla teşvik edeceğiz. Böylece enerjide dışa bağımlılığımıza giderek son vereceğiz. Düşük karbona dayalı bir büyüme sürecine katkı sağlayacak olan emisyon ticaret sistemini ivedilikle devreye alacağız. Yapay zeka uygulamaları entegre edilmiş Dijital Vergi Dairesini hayata geçireceğiz. Küresel dijital devrim ekonomisinde yer alarak, sadece çağı yakalamaya çalışan değil, öncülük yapan ve çağa yön veren bir Türkiye olduğumuzu bir kez daha gözler önüne sereceğiz. Tüm bu hedeflerimizi gerçekleştirmek için ekonomi politikası araçlarını bütüncül bir yaklaşım içinde uygulamayı sürdüreceğiz.”

    “Çukurova Havalimanına ilk uçağı bu hafta indireceğiz”

    ilgili müjdeler de veren Bakan Nebati, “Çukurova Havalimanı’na ilk uçağı Allah’ın izniyle bu hafta indireceğiz. Ayrıca, 11,7 kilometrelik havalimanı bağlantı yolunu da tamamladık. Yakın zamanda onu da hizmete alacağız. Çok kısa bir sürede Çeşmeli-Kızkalesi Otoyolu’nun temel atma törenini gerçekleştireceğiz. Silifke ilçemizin çıkışında bulunan Limankale tünelinin çalışmaları tamamlandı. Yakın zamanda devreye alacağız. Nükleer Enerji Santrali Kavşağında 420 metre viyadük ve 1,6 kilometrelik bağlantı yolu ile üst geçidini tamamladık. İnşallah onları da en kısa zamanda devreye alıyoruz. Akdeniz Sahil Yolu Aydıncık Gözce arasında 3 tünel, 1 viyadük olmak üzere toplam 5,6 kilometrelik yol da açılışa hazır durumdadır. Toroslar ilçemizde bulunan mezarlık mevkiindeki farklı seviyeli kavşaklardan ilkini tamamlamıştık. En yakın zamanda ikincisinin çalışmalarına başlıyoruz. Bizler, Mersin’de 2003-2023 yılları arasında tam 13 baraj, 10 gölet, 50 sulama tesisi ve 75 taşkın koruma tesisi olmak üzere toplamda 166 tesisi hizmete aldık. Gerçekleştirdiğimiz ve gerçekleştirmeye devam ettiğimiz bu yatırımlarla ilimizde tarımın, ticaretin, turizmin, ulaşımın ve daha birçok alanın gelişmesine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. İnanıyorum ki şehrimizin kalkınması yolunda beraberce çalışarak çok verimli ve hayırlı sonuçları birlikte alacağız” dedi.
    Açılış konuşmalarının ardından toplantının ikinci kısmı basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

  • “Enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz”

    “Enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz”

    Bakan Nebati, aday olduğu Mersin’de milletvekili tanıtım toplantısına katıldı. Edip Buran Spor Salonunda gerçekleştirilen toplantıda konuşan Bakan Nebati, Mersin’de olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi.

    Depremler ve sel felaketleri nedeniyle bu yıl Ramazan ayını buruk geçirdiklerini vurgulayan Nebati, “Bu asrın felaketi, her kesimden insanımızın sergilediği asrın kaynaşmasına sebep oldu. Bizleri bir arada tutan kardeşlik bağlarımızın ne denli sağlam olduğunu açıkça gösterdi. Mersinimiz şüphesiz ki en kıymetli cevheri hamiyetli insanlar yani sizlersiniz. Şehrimizde bin bir rengi, dili ve kültürü yüzyıllardır bir arada yaşatan da. Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de onca yokluğa, yoksulluğa rağmen işgal güçlerine karşı o şanlı mücadeleyi yükselten de 15 Temmuz’da da darbecilere karşı direnirken şehit olan Mersinli Erkan Yiğit kardeşimize şehadet şerbetini içiren de, deprem zamanında o kıymetli dayanışma ve dirayeti inşa eden de, şehrimizin toprağıyla, suyuyla, insanıyla hemhal olmuş o evladı Fatihan ruhunun ta kendisidir. Bu zorlu günlerde Mersinli hemşerilerim de, komşusu açken kendisi tok yatan, bizden değildir anlayışıyla depremzede kardeşlerimizin yanına koşmuş, aşını, ekmeğini ve evini tereddütsüz paylaşmışlardır. Bu ne güzel bir haslet, bu ne güzel bir kardeşlik hukukudur. İşte şimdi bizler de Mersin’deyiz, Silifke’deyiz, Akdeniz’deyiz, Toroslar’dayız. Yenişehir’deyiz, Anamur’dayız. Hasılı kelam Mersin’deyiz. Birlikteyiz, birlikte inşallah birçok başarılara imza atacağız. İşte şimdi biz Mersin’imizi Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye yüz yılına güçlü adımlarla taşımak için hazırız. İşte şimdi biz bu kadim şehrimizi zirvelere çıkarmak, Mersin’imizi şaha kaldırmak için buradayız. Allah’ın izniyle tüm bunları yan yana ve omuz omuza siz Mersinli kardeşlerimle birlikte başaracağız. Bunun için ne diyoruz? Doğru adımlarla yola birlikte devam diyoruz Mersin. Türkiye yüz yılı için doğru adam Cumhurbaşkanımız, liderimiz, genel başkanımız Recep Tayyip Erdoğan” diye konuştu.

    “O umutsuz eski günleri, o eski Türkiye’yi tarihin tozlu sayfalarının arasında bıraktık”
    21 yıl öncesi Türkiye’ye bakmak gerekir diyen Nebati, “Türkiye’ye baktığımızda dönemin istikrarsız koalisyon hükümetlerinin sebep olduğu nice kriz ve bitmek bilmeyen sayısız sorunlar yumağıyla karşı karşıya kaldığımız hatırlarız. 28 Şubat’ın gölgesinde geçen 2000’li yılların başlarında sadece siyasal krizlerle değil, insanımızın en temel haklarına yönelik sistemli demokrasi ihlallerinin olduğu, teröre her gün köy öğretmenlerini, korucularını şehit veren, sınır güvenliğini sağlamakta dahi zorlanan, kendi tarihine ve öz değerlerine adeta üvey evlat muamelesi yapan vesayet zihniyetinin hüküm sürdüğü bir ülke ve adeta tam bir iktisadi buhran ortamıyla karşılaşırız. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan anayasa fırlatma krizini rahmetli Ecevit o zaman bir devlet krizi olarak nitelendirmişti, hatırlayın. O vakitler gecelik faizlerin bir ara tam yüzde 7 bin 500’lere kadar fırlamış olduğunu da hatırlatmak isterim. Ekonominin çarklarını ancak IMF’den gelen taşıma suyla onu da ağır aksak döndürebilen, memur maaş ödemelerini dahi yapmakta güçlük çeken bir Türkiye gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım. Çok şükür bugün. 21 yılda her alanda elde ettiğimiz kazanımlar sayesinde o umutsuz eski günleri, o eski Türkiye’yi tarihin tozlu sayfalarının arasında bıraktık. Ancak şimdi kalkıp 7’li koalisyonu bir sorsanız size AK Parti öncesi döneme dair kim bilir ne güzellemeler yaparlar. Hiç boşuna uğraşmasınlar. O dönemde bitmek bilmeyen kemer sıkma politikalarıyla adeta inleyen, inancı ve değerleri yüzünden sürekli horlanan milletimiz, gerçeğin ne olduğunu çok net bir şekilde biliyor. Biz geçmiştekiler gibi milletimize tepeden bakan, başörtüsünü bez parçası, seccadeleri halı parçası olarak gören bir kibirden ve düşmanlıktan da asla beslenmiyoruz. Tam tersine bizler bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli mısralarını kalbine nakşetmiş olan ve ecdadımızın bize emaneti Ayasofya’yı yıllar sonra yeniden ibadete açan iradenin ta kendisiyiz” şeklinde konuştu.

    “Bunlar vatan sevgisinin ta kendisidir”
    Türkiye’de geliştirilen birçok esere dünyanın gıptayla baktığını dile getiren Nebati, “Bu yaptıklarımız nedir? Bunlar vatan sevgisinin işte ta kendisidir. Biz tüm bunları hain darbe girişimleri karşısında tankların önünde durmaktan asla çekinmeyen, demokrasi aşığı milletimizin sağlam iradesi ve Cumhurbaşkanımızın güçlü lideriyle başardık. Sayısız hastaneleri, okulları, sanayi tesislerini, köprüleri, yolları, Marmarayları, Avrasyaları, barajları ve daha nice asırlık hizmetleri 21 yıla sığdıran biziz. Biz ne yaptık? Biz ülkemize, ülkemizin IMF’ye olan tüm borçlarını kapattık. Biz ne yaptık? 2002 yılında 238 milyar dolar dolar seviyesinde olan gayrisafi yurt içi hasılamızı 2022 yılında 905,5 milyar dolara kadar taşıdık. Biz ne yaptık? 2002 yılında 46,3 milyar dolar olan yatırımları, 2022 yılında 268,3 milyar dolar seviyesine çıkardı. Biz ne yaptık? İnsan odaklı Türkiye ekonomi modelimizle büyümede, istihdamda, ihracatta, turizmde tarihi rekorlar kırdık. Hem de tüm bunları küresel sarsıntılarının zirve yaptığı, adeta krizler çağı olarak tarihe geçecek olan bir dönemde, tüm engelleme girişimlerine, tüm mesnetsiz saldırılara rağmen yaptık. 2021 yılında yüzde 11,4’lük bir büyüme oranıyla son 50 yıllık tarihimizin en iyi büyümesini gerçekleştirdik. Rusya-Ukrayna savaşının patlak verdiği küresel resesyon kaygılarıyla geçen 2022’de sağladığımız yüzde 5,6’lık büyümeyle G-20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olmayı başardı. Bu yılın Şubat ayı itibariyle son 1 yıllık dönemde 1,5 milyon kişiye salgının en etkili olduğu döneme kıyasla ise 6,4 insanımıza ilave istihdam oluşturarak salgın sonrası dünyada istihdam bakımından da rekorlar kırdık. Ürün ve pazar çeşitleri menüsü çerçevesinde, son 21 yılda attığımız etkili adımların neticesinde bugün 228 ülke ve bölgeye ihracat yapan bir konumdayız. Çoğulculuğun, dinamizmin ve adaletli kalkınmanın bir teminatı olan KOBİ’lerimizin sayısını 20 yılda ikiye katlayarak, hatta onu da aşan bir artışla 3,6 milyona yükselttik. 2022 yılında 54,4 milyon ziyaretçi ile 46,3 milyar dolar rekor turizm geliri elde ettik. Ve en çok tercih edilen dördüncü turizm ülkesi olduk. Büyüyen ve güçlenen ekonomimiz sayesinde ücretli çalışan vatandaşlarının refah düzeylerini arttırdık. Bugün çarpıtılmış bazı rakamlarla, karamsarlık yayma yarışındakileri asla kulak asmayın. Çünkü gerçekler somut rakamlarla apaçık ortadadır” ifadelerini kullandı.

    “Bu asla başaramazsınız dedikleri ne varsa Cumhurbaşkanımızı liderliğinde bize nasip oldu”
    Her zaman vatandaşların yanında olmaya devam edeceklerini kaydeden Nebati, “2002 yılında ticari kredilerin oranı milli gelire oranı sadece yüzde 11,7 seviyesinde iken biz bunu da 2022 yılında neredeyse 4’e katlayarak 45,3 seviyesine kadar taşıdık. Bu ne demek? Üretimin, alın terinin yanında saf tutmak demektir. Dönüşen dünyayı en doğru şekilde analiz ediyor ve gereken tüm aksiyonları da ivedilikle alıyoruz. Yeşil dönüşüm ve karbon salınımı azaltma konusunda da yüksek farkındalık sahibiyiz. Ekonomimizin giderek çevreci ve sürdürülebilir enerji geçişini temin etmek adına kararlı adımlar atıyoruz. Bu çerçevede Türkiye’nin yeşil dönüşümde mihenk taşı olan elektrikli aracımız ve milli gururumuz Togg’u da planladığımız şekilde yollara çıkardık. Fabrikanın binası yükselmeye başladığı zaman ‘bunun içi boş’ dediler. İçine makinalar gelmeye başladığında, ‘hani araç’ dediler. Yürüyen banttan ilk Togg aşağı indiğinde, ‘bu burada üretilmedi’ dediler. Seri üretime başlayıp yollarda görülmeye başlayınca, ‘aynı aracı bakanlar farklı kullanıyor’ dediler. Araca dokunup, aracın gerçek olduğunu görünce ‘hani bunun egzozu’ diye sormaya başladılar. Bunun için gören göz, duyan kulak ve bir şuur lazım. Bunlar hatırlayın ‘köprülerde olmaz’ dediler. Avrasya da olmaz dediler. 2. 3. köprüye ne ihtiyaç var dediler. Havaalanına niye ihtiyaç dediler? Niye yapıyorsunuz dediler. Şehir hastanesini gereksiz gördüler. İşte bunlar hepsi aynı cibilliyette olan insanlar Bugün 7’li koalisyon ortaklarının bize yapamazsınız, ne gerek var ki buna, bunu asla başaramazsınız dedikleri ancak milletimizin çok uzun yıllardır hayallerini süsleyen hangi eser, hangi hizmet varsa çok şükür gerçekleştirmek için cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde bizlere nasip oldu. Allah’ın izniyle ülkemiz için, Mersin’imiz için daha neler neler yapacağız” dedi.

    “Enflasyon her geçen gün aşağı doğru belini kıra, kıra iniyor”
    Enerji de dışa bağımlılığı azaltarak adımları art arda attıklarının altını çizen Nebati, “Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı kurulu gücün, toplam kuruluş içindeki payını da yüzde 38,6’dan, 54,5’e çıkardık. Cumhurbaşkanımızın belirttiği üzere Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gazı inşallah, 20 Nisan’da devreye alarak ülkemizin bir diğer hayalini de de yine Ak Parti hükümetimiz olarak gerçekleştirmiş olacağız. Ülkemizin ilk nükleer enerji projesi olan Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santralini yakın gelecekte ülkemizin hizmetine sunacağız. İlk elektrik üretimini de 2024 yılında yapacağız. Altını çizmek istiyorum ki Mersin’deki bu tesisimiz ülkemiz elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’u karşılayacak ve tek başına bunu karşılamakla da yetmeyecek çevreye zararlı sera gazı salımı yapılmadan da bu faaliyetini gerçekleşecek. Şimdi gidip 7’li koalisyona sorsanız, bu ortak ve asıllı kazanımlarınızın bir tekini bile asla dile getirmez. Kesinlikle takdir etmezler. Enflasyon üzerinden kara propaganda yapmak ve oy peşinde pembe hayaller dağıtmak dışında neredeyse hiçbir milli davamızın arkasında durmazlar. Küresel sarsıntıların eşiğinde tüm dünyayla birlikte, bizim de sorunumuz haline gelen enflasyonla mücadele konusunda elbette taviz vermiyoruz. Nitekim geçtiğimiz yılın Kasım ayından itibaren gerileme eğilimine giren ve Mart ayında da 50,5 seviyesine gelen enflasyon her geçen gün aşağı doğru belini kıra kıra indiriyor. Bizler bu sorun karşısında enflasyon yeter ki düşsün, işsizlik artsa da olur ya da üretim daralırsa daralsın, resesyon olursa olsun gibi insanlığımızı hiçe sayan hiçbir yaklaşımı benimsemedik, benimsemeyeceğiz. İnsanımızın işine, ekmeğine ve huzuruna göz diken ve bazı mümessillerin bizlere geçmişten bugüne içirmeye çalıştığı acı ilaçlarla, ezberle çetelerle değil, tedrici ve bütüncül insan odaklı bir anlayışla ilerliyor. Enflasyonu tek haneli seviyelere düşürünceye kadar da bu mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz” diye konuştu.

    “Sıcak para bulmak için IMF kapılarında tekrar bekleşecek misiniz?”
    Muhalefete Mersin’den sorular da yönelten Nebati, “7’li masaya bir kez daha sormak istiyorum. Cevabı aralarından kimin vereceği de meçhul. Ancak onlardan istediğim şey, kaçamak değil net ve somut ifadeler bekliyorum. Sıcak para bulmak için IMF kapılarında tekrar bekleşecek misiniz? Faizleri yükselterek, üretim ekonomisini baskılayacak ve işsizliği artıracak mısınız? Ha bunlar cevap vermeyecekler, bunu biliyorum. Kıymetli kardeşlerimiz Mersin ili bereketli toprakları güçlü, girişimci ve dinamik insan kaynağıyla 2002’den bu yana kalkınma hamlemizi en iyi değerlendiren illerimizden biri olmayı başarmıştır. İlimizin kişi başına gayrisafi yurt içi hasılası 2004 yılındaki seviyesine göre yüzde 63 artış kaydederek, 8 bin 278 dolara yükselmiştir. Mersin son 20 yılda yıllık ihracatını tam 20 katına çıkardı. Şehrimizin sadece 320 milyon dolar olan yıllık ihracatı bu sene şubat ayı itibariyle 6,4 milyar dolara yükselmiştir. Bu nedir? Bu gayrettir. Bu ortak alın terimizdir. Peki bu kadarı yeter mi? Burada duracak mıyız? Hayır, asla. Türkiye yüz yılında Mersin’imize hem yatırım ve istihdamda hem de üretim ve ihracatta şaha kaldıracağız. Mersin yıldızını her geçen gün daha da parlatmak için kararlıyız. Mersin son 21 yılda artan yatırımlar ve yatırımcı sayısı sayesinde, en gözde şehirlerimizden biri konumundadır. Önümüzdeki dönemde de yatırımların önünü açmaya, yatırımcılarımızı kesintisiz desteklemeye devam edeceğiz. 2022 yılında Mersin’de yatırım yapmak isteyen müteşebbislere sağlanan 261 teşvik belgesiyle 8,9 milyar lira sabit yatırım yapılmasını ve 4 bin 264 kişiye istihdam oluşturulmasını bekliyoruz. 2022 yılında Mersin’de faaliyet gösteren 8 bin 137 esnaf ve sanatkarımıza, Halk Bankası vasıtasıyla yaklaşık 2 milyar liralık hazine destekli kredi kullandırdık. Silifke ve Mersin OSB’lerinin yanına sıra altyapı çalışmaları devam eden 5 yeni OSB’mizin de tamamlanmasıyla Mersin’de OSB sayısını 7’e ulaştırmış olacağız” şeklinde konuştu.

    “Hizmetkar olmaya geldik”
    Mersin’in 13 ilçesinde 21 yılda bugüne kadar ne yapıldıysa bundan sonra da büyük bir hızla yapılmaya devam edileceğini kaydeden Bakan Nebati, “Onun için siz, bakanın yanındasınız. Siz, Cumhurbaşkanımızın yanındasınız. Cumhurbaşkanımız ne diyor; ‘efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik’ diyor. Onun da bir bakanı Mersin’e hizmet etmek için gönderildi. Gençler, Cumhurbaşkanımız gençlere daha fazla hizmet etmek, Mersin’deki gençlerimizi daha iyi noktalara taşımak için, ‘git hizmetkar ol’ dedi. Hizmetkar olmaya geldik, gençler. Silifke’ye, Mut’a hizmetkar olmaya geldik. Çünkü biz vatan, millet, devlet, bayrak dediğimizde tüyleri ürperen, Ramazan gününde Torosları gördüğünde Allah kelimesini duyduğunda tüyleri diken diken olan kardeşlerimize hizmetkar olmaya geldik. Yenişehir’iyle tüm ilçelerimizle hep beraber ne diyeceğiz, Mersin diyeceğiz. Ve hep beraber, durmak yok, yola devam diyeceğiz. Durmak yok, yola devam çünkü, tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan diyen bir anlayışın takipçisiyiz biz. Çalışacağız, koşturacağız, ter dökeceğiz ve liderimiz, genel başkanımız ve 14 Mayıs’ta zafer konuşması yapacak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile beraber yürüyeceğiz. Tek bir seçmen kalmayıncaya kadar dokunacağız, elimizi omzuna koyacağız. Onlara diyeceğiz ki size hizmetkar olmaya geldik diyeceğiz. Çalışacağız, koşturacağız kim için Mersin için. Hiç merak etmeyin, bu ülke, ‘bay bay Kemal, hay hay Recep Tayyip Erdoğan’ diyecek” dedi.

    “Ülkemiz önemli bir üretim üssü haline gelecektir”
    Türkiye Yüzyılında en temel önceliklerinin eğitim olduğuna dikkat çeken Bakan Nebati, “Bu çerçevede eğitim sistemimizin beşeri ve fiziki anlamda üst düzeye getireceğiz. Türkiye yüzyılı sağlıklı nesillerin yüzyılı olacak. Sağlıkta hizmet sunum kalitesini artıracağız. Tıbbı teknolojide, ilaç endüstrisinde ve sağlık turizminde kapasitemizi geliştireceğiz. Yeni dönemde savunma sanayine benze bir atılımı ilaç ve tıbbi sektörde gerçekleştireceğiz. Böylece katma değeri ve Ar-Ge yoğunluğu yüksek olan bu sektörlerde ülkemiz önemli bir üretim üssü haline gelecektir. Gelir tamamlayıcı aile destek sistemini uygulamaya alarak, her hanenin gelirini belirli bir seviyeye çekeceğiz. Tüm çalışmalarımızın büyüyen Türkiye’nin hak ettiği refahı almasını sağlayacağız. 2024-2028 dönemi için yıllık ortalama yüzde 5.5 seviyesinde büyüme hedefliyoruz. Böylece 2028 yılının sonunda milli gelir büyüklüğünün 1.5 trilyon dolara ulaşmasını ve kişi başı gelir düzeyinin ise 16 bin dolara yükselmesini ön görüyoruz. Şuan 255 milyar dolar olan ihracatımızı, 2028 yılında en az 400 milyar dolara yükselteceğiz. Bu büyüme ve ihracat artışı karşısında 5 yılda 6 milyon yeni istihdam oluşturarak, işsizlik oranımızı yüzde 7 seviyesine düşüreceğiz. Kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceğiz, bütçe disiplinini temel ilkemiz olarak korumaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye yüzyılı olacak”
    Hızlı tren hattını 13 bin 400 kilometreye, toplam demiryolu ağını ise 28 bin 600 kilometreye ulaştıracaklarını vurgulayan Nebati, “Milli bir mesele olarak gördüğümüz, tarımsal üretimi geliştireceğiz, tarımda verimliliği ve katma değeri artıracağız. Saygıdeğer dostlarım önümüzdeki dönemde başta anayasa olmak üzere, siyasi partiler kanunu, seçim kanunu ve meclis iç tüzüğünü, katılımcı çoğulcu ve şeffaf bir anlayışla yeniden ele alan bir yasama reformu yapacağız. 2 yıl önce açıkladığımız insan hakları eylem planını genişleterek, uygulamaya devam edeceğiz. Yönetimde güven ve istikrarı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile sağlamış bulunuyoruz. Türkiye yüzyılında kırılganlıklardan kurtulmuş, kapasitesi yüksek, hukukun üstünlüğü ilkesine sadık bir güvenlik anlayışı hakim olacaktır. Vatandaşımızın geleceğe huzurla bakması, her türlü hak ve menfaati tam güvende hissetmesi ve Türkiye’nin yüzyılının en önemli unsuru Türkiye yüzyılı olacak” diye konuştu.

    Türkiye’nin 100. yıl arifesinde kritik bir seçimin eşiğinde olduğunu söyleyen Nebati, sözlerini şöyle tamamladı:
    “Milli menfaatlerin muhafazası, bölgesel istikrarın temini ve idamesi ve adil bir küresel düzenin kurulması amaçları doğrultusunda etkin dış politika sürdürmeye devam edeceğiz. Bir yandan küresel sarsıntılar yaşanırken, ülkemiz ya 90’lı yıllarda olduğu gibi koalisyon hükûmetlerinin istikrarsız gelgitlerine bir kez daha teslim olacak ya da Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğinde Türkiye Yüzyılına adım atacaktır. İnancım tamdır ki milletimiz, doğru zamanda doğru adımı her zaman olduğu gibi şimdi de atacak, güçlü yarınlarımızı asla riske etmeyecektir. Üretim, ticaret ve lojistik merkezi olan Mersin’imizi, Türkiye Yüzyılında şaha kaldırmak için bizler, yarın değil, hemen şimdi kollarımızı sıvadık. Mersin’in küresel bir şehir olma yolunda yıldızını sürekli yükseltmek temel hedefimizdir. Şimdi gözlerimiz öyle bir ışıldayacak ki Mersin’in tamamı ışıl ışıl olacak inşallah hep beraber. Allah hepinizden arazı olsun. Birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi daim eylesin.”

  • Tencere enflasyonu Mart’ta arttı

    Tencere enflasyonu Mart’ta arttı

    Bursa Yemek Sanayicileri Derneği Başkanı Coşkun Dönmez, mart ayı tencere enflasyonu rakamlarını açıklarken, TÜİK’in enflasyon rakamları, fiyat artışlarının endüstriyel yemek sektörüne olan etkileri ve maliyet dışı fiyat artışlarının nedenleri konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dönmez, BUYSAD olarak her ay düzenli olarak gıda fiyatlarındaki artışı kamuoyu ile paylaştıklarını belirterek, tencere enflasyonu kavramını ülke gündemine sokmaya çalıştıklarını söyledi. BUYSAD’ın verilerine göre mart ayında gıda fiyatlarındaki artışın 10,2 olduğunu, yılbaşından bu yana ise yüzde 22,27 olarak gerçekleştiğini belirten Dönmez, bu süreçte en büyük artışın et ve et ürünlerinin fiyatlarında gerçekleştiğini, dile getirdi.

    En büyük artış dana etinde

    TÜİK’in verilerine göre mart ayı zam şampiyonunun dana eti olduğuna dikkat çeken Coşkun Dönmez, dana etinin mart ayında yüzde 19,9 olarak açıklandığına dikkat çekti. Dönmez, diğer et çeşitleri ve şarküteri ürünlerinin yüzde 15,16, yumurtanın yüzde 11,16, kümes hayvanları etinin de yüzde 5,86 artığını hatırlattı. BUYSAD olarak her ay tencere enflasyonunu açıklayarak Endüstriyel Yemek sektörü olarak paydaşlarına maliyet kaynaklı fiyat artışlarını daha kolay anlatabilme umudu taşıdıklarını kaydeden Başkan Dönmez, tencere enflasyonu kavramını ekonomik bir kavram olarak gündemde tutmayı hedeflediklerini ifade etti.

    “TÜİK gıdadaki artışı ayrı bir kalemde açıklamalı”

    TÜİK’in tencere enflasyonu rakamlarını ayrı bir kalem olarak açıklamasını arzu ettiklerini de söyleyen Coşkun Dönmez, “Bizim isteğimiz, gıda ana başlığı altında tencereye giren gıda ürünlerinin yer alması. TÜİK Tencere enflasyonunu açıklarsa endüstriyel yemek sektörü olarak paydaşlarımıza maliyet artışını daha rahat anlatma şansı buluruz” dedi.

    “Maliyet artışımız yüzde 20’yi buldu”

    Başkan Coşkun Dönmez, tencere enflasyonunun Endüstriyel Yemek Sektörüne etkilerine de değinirken, et ve et ürünlerinin fiyatlarındaki sert yükseliş ve Ramazan ayının fiyatlara olan etkileri konusunda da görüşlerini dile getirdi. Dönmez, Endüstriyel Yemek Sektörünün maliyetinin yüzde 18’ini çiğ etin oluşturduğunu, yılbaşından bu yana et fiyatlarından kaynaklanan maliyetin ise yüzde 64’ü geçmesiyle toplam maliyetlerinin yılbaşına göre yüzde 20 arttığına dikkat çekti. Dönmez, ortaya çıkan bu maliyet artışını ise sektör olarak göğüslemek zorunda kaldıklarını belirterek şunları da söyledi:, “Ramazan ayında et ve gıda fiyatlarındaki artışın bazı kesimlerin fırsatçılığından kaynaklandığını biliyoruz. Şap hastalığı nedeniyle birçok hayvan pazarının kapalı olmasının etkili olduğu belirtiliyor. Zaten bozuk olan arz-talep dengesi, hayvan pazarlarının kapanmasıyla daha da bozulunca et fiyatları fırladı. Tüm bunlara bir de Ramazan ayı fırsatçıları eklenince, ahlaki bir enflasyonla karşı karşıya kalıyoruz. Her yıl Ramazan ayında aynı durumu yaşıyoruz. Şimdi birde kıysa fiyatı çıktı. Bazıları ürününü başkasının fiyatı ile kıyaslayıp buna göre fiyat belirliyor. Oysa fiyat maliyetlere göre belirlenir. Maliyetler artmadığı halde gıda fiyatları artıyor. Hakkı, hukuku bir kenara bırakan, daha çok kazanma hırsıyla ahlak, vicdandan yoksun bazı kesimler, ülkeye de ülke insanına da zarar veriyor. Vatandaşımız, Ramazan ayında bile et tüketemez hale getiriliyor. Bu fırsatçılara karşı devletin çok daha ciddi ve caydırıcı önlemler almasını talep ediyoruz.”

  • “Enflasyonu kalıcı bir şekilde indireceğiz”

    “Enflasyonu kalıcı bir şekilde indireceğiz”

    Nebati, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, 2022 yılını, üst üste gelen ve çok boyutlu küresel krizlerin gölgesinde, maalesef yüksek enflasyon baskısıyla geçirdiklerini vurguladı.

    Yüksek enflasyonun yol açtığı negatif etkilerin farkında olduklarının altını çizen Nebati, bu sebeple enflasyonla mücadeleden hiçbir şekilde taviz vermediklerini ifade etti.

    Nebati, bir sorunu çözerken farklı sorunlara yol açmadan ilerlemeye özen gösterdiklerini bildirerek, şunları kaydetti:

    “Enflasyon düşsün de işsizlik artarsa artsın, yatırım ve üretim gücümüz zayıflasa da olur gibi bir kolaycılığa düşmeden, bütüncül ve vatandaşımızın menfaatine odaklı bir süreç yönetiyoruz. Nitekim, küresel ekonomide birçok olumsuzluğun yaşandığı 2022 yılı ekim ayında yüzde 85’lere kadar yükselen enflasyon, attığımız isabetli adımların etkisiyle düşüşe geçmiş, Mart 2023 itibarıyla yüzde 50,5 seviyesine kadar gerilemiştir. Ancak asıl önemlisi, Türkiye, enflasyonda bu düşüşü kaydederken, yatırımda, istihdamda ve üretimde kayıplar yaşamamış, tam aksine, bu süreçte Cumhuriyet tarihimizin istihdam ve ihracat rekorları eş zamanlı olarak kırılmıştır. Ekonomimiz, dinamik yapısını, üretim artışlarını ve büyüme trendini enflasyonla mücadeleye kurban etmemiştir. Bizler, asla kolaycılığa kaçmadan yüzeysel çözüm önerilerine kulak asmıyor, ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini bütüncül bir anlayışla gözeterek ilerliyoruz. Üretim ve istihdam kaybına yol açmaksızın kararlılıkla adımlarımızı atmaya devam edecek, enflasyonu tedrici ve kalıcı bir şekilde indireceğiz.”

  • Mart ayı enflasyon rakamları açıklandı

    Mart ayı enflasyon rakamları açıklandı

    Mart ayı enflasyon rakamları açıklandı.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) mart ayında yüzde 2,29 arttı. Yıllık TÜFE yüzde 50,51’e geriledi.

    Yurt İçi ÜFE (Yİ-ÜFE) martta yüzde 0,44 artarken, yıllık bazda yüzde 62,45 oldu.

    TÜFE’de ana harcama grupları itibarıyla mart ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 6,30 ile eğitim oldu. Bir önceki aya göre en çok düşüş yüzde 1,92 ile giyim ve ayakkabıda görüldü.

    Lokanta ve oteller grubunda yüzde 3,85, gıda ve alkolsüz içeçeklerde yüzde 3,84, eğlence ve kültürde yüzde 2,86, ev eşyasında yüzde 2,73 artış meydana geldi.

    Martta bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 70,73 ile lokanta ve oteller oldu. En az artış gösteren ana grup yüzde 17,27 ile giyim ve ayakkabı olarak belirlendi.

    Gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 67,89, sağlıkta yüzde 64,68, konutta yüzde 56,12, ev eşyasında yüzde 53,35 artış gerçekleşti.

    Mart ayında, endekste kapsanan 143 temel başlıktan, 111 temel başlığın endeksinde artış, 24 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 8 temel başlığın endeksinde değişim olmadı.

    Zam Şampiyonu dana eti oldu 

    Mart ayının zam şampiyonu yüzde 19,90’lık fiyat artışıyla dana eti oldu. Şarküteri ürünleri ve diğer et çeşitleri yüzde 15,16, yumurta ve yumurta ile ilgili ürünler yüzde 11,16, paket turlar yüzde 10,88 artış gerçekleşti.

    En çok düşüş şehirlerarası yolcu taşımacılığında oldu 

    Martta en çok fiyat düşüşü yüzde 6,25 ile karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığında görüldü. Sebze (patates ve bazı yumru biktiler hariç) fiyatları yüzde 5,01, kadın giyim yüzde 3,79, erkek giyim yüzde 2,15 geriledi.

     

     

  • “Enflasyonda kalıcı düşüş sağlanacak”

    “Enflasyonda kalıcı düşüş sağlanacak”

    Cumhuriyet’in 100. yılı ve Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) 60’ıncı yılı etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen Ankara Sanayi Odası Mart ayı Meclis Toplantısı, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun katılımıyla yapıldı. 2’inci TBMM binasında gerçekleştirilen toplantıda güncel ekonomik gelişmeler ve bankacılık sektörü ile ilgili değerlendirmelerde bulunuldu. ASO Başkanı Seyit Ardıç, yaptığı konuşmada yurtiçi kredilere erişimde yaşanan zorluğun yanında sanayicilerin yurt dışı teminat mektuplarını temin etmekte de bazı sorunlar yaşadığını ifade ederek, “Bütüncül olarak baktığımızda kredi genişlemesine bağlı ekonomik model uygulayan bir ülkeyiz. Krediye ulaşma imkanları genişledikçe büyüme artacaktır. Beklentimiz kamu bankalarının yanında özel bankaların da piyasayı uygun bir faiz oranı ile fonlamasıdır. Yüksek enflasyon ortamında yurtiçi yerleşiklerin gelecek kaygısı ve Türk lirasına güven sorunu, tasarruflarını dövize endeksli olarak değerlendirmeleri önemli bir risk. Dolarizasyon ekonomide, enflasyon, faiz, yatırım, büyüme ve istikrar politikalarının etkinliğini olumsuz yöne etkilemektedir” diye konuştu. Ardıç, bu çerçevede Merkez Bankası’nın özellikle üretimin devamlılığı açısından reel sektörün öncelikleneceği bir para politikasına ağırlık vermesini beklediklerini dile getirdi.

    Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu ise son bir yılda daha da etkin şekilde uyguladıkları para politikasını “liralaşma stratejisi” adıyla özetlediklerini belirtti. Bu stratejinin iki önemli odak noktası bulunduğunu açıklayan Kavcıoğlu, bunlardan birisinin cari fazla kapasitesi, diğerinin ise Türk lirasının finansal sistemdeki ağırlığının artırılması olduğunu söyledi.

    “Liralaşma stratejisi ile fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde iyileşme ile enflasyonda kalıcı olarak düşüş sağlanacaktır”

    Kavcıoğlu, uyguladıkları politikanın enflasyonu düşürme gücüne sahip olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
    “Dış şokların etkilerine rağmen enflasyonda kademeli bir gerileme sürecini adım adım yaşıyoruz. Enflasyondaki düşüş süreci, ekonomimizi tehdit eden birçok büyük şokun ardı ardına yaşandığı ve bunlara rağmen ekonomimizin kazanımlarını korumayı başarabildiğimiz bir ortamda yaşanmaktadır. İlerleyen dönemde liralaşma stratejisi kapsamında uygulanan politika bileşimi parasal istikrarı tesis ederek parasal aktarımı güçlendirecek, finansman maliyeti kanalıyla potansiyel arzı desteklemeye devam edecek ve arz-talep dengesine olumlu katkı verecektir. Bu doğrultuda fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde iyileşme ile enflasyonda kalıcı olarak düşüş sağlanacaktır.”

    “Hedeflere ulaşmak için kredi kompozisyonunun ekonomideki arz-talep dengesizliklerini giderecek yönde gelişmesi gerekiyor”

    Kalıcı cari fazla kapasitesinin artışı için ihracat kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Kavcıoğlu, “Ülkemiz, dış dengesini sürekli bir fazlayla sağladıktan sonra döviz piyasalarındaki arz-talep dengesi kalıcı bir istikrara kavuşacaktır. Bu hedeflere ulaşmak için finansmanın yatırımları destekleyici nitelikte olması ve kredi kompozisyonun ekonomideki arz-talep dengesizliklerini giderecek yönde gelişmesi gerekmektedir. 2022 yılında TL ticari kredi kullanımı güçlü bir gelişim göstermiş ve 2021 yılı kullanım tutarının yaklaşık 5,5 katı düzeyinde gerçekleşmiştir. Bir taraftan kredilerin hacmi artarken, diğer taraftan kredi kompozisyonunda ihracat ve yatırım kredilerinin ağırlığı artmaktadır. Limitlerini artırarak etkin şekilde 67 ilde 800 firmaya toplamda 150 milyar TL kullandırdığımız YTAK kredilerinin cari dengeye yatırımlar tamamlandıktan sonra yılda 5 milyar dolardan fazla katkı vermesi beklenmektedir” şeklinde konuştu.

    “Yaşanan deprem felaketinin ülkemizin ekonomik performansı üzerinde oluşturduğu etkinin telafi edileceğini öngörüyoruz”

    Kavcıoğlu, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin birçok ülkenin yüzölçümü ve nüfusuna karşılık gelen bir büyüklükte olduğunu söyleyerek, “Depremin kısa, orta ve uzun vadedeki tüm etkilerini ve alınması gereken tedbirleri detaylı bir şekilde değerlendiriyoruz. Gerek temel altyapının çoğunun korunmuş olması, gerekse ülkemizin depremin açtığı yaraları sarma konusunda gösterdiği refleks önemlidir. Yerinde, dengeli ve hedefli politikaların da desteğiyle yaşanan felaketin ülkemizin ekonomik performansı üzerinde oluşturduğu etkinin telafi edileceğini öngörüyoruz. Öncü göstergeler bölge ve Türkiye ekonomisinin büyük bir dayanıklılık gösterdiğine işaret etmektedir” açıklamasında bulundu.

    “Liralaşma stratejisi kararlılıkla uygulanmaya devam edilecektir”

    Son olarak Türkiye ekonomisinin üretim ve yatırım kapasitesi bakımında yüksek olduğunu, Kahramanmaraş merkezli depremlerin sonrasında dahi mevcut politikalar çerçevesinde güçlenerek yoluna devam etme imkanına sahip olduğunu sözlerine ekleyen Kavcıoğlu, “Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir ve kalıcı fiyat istikrarı perspektifiyle oluşturulan liralaşma stratejisi kararlılıkla uygulanmaya devam edilecektir. Gerileyen politika faizlerinin sunduğu uygun finansman maliyeti imkanlarından ekonominin üretken alanlarının faydalanmasını teşvik edecek bir anlayışla hedefli kredi politikalarımızı ihracat ve yatırım kapasitesini destekleyecek şekilde geliştirmeyi sürdüreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

  • Yılsonu enflasyon beklentisi yükseldi

    Yılsonu enflasyon beklentisi yükseldi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mart ayı piyasa katılımcıları anketi sonuçlarını açıkladı. 2023 yılı Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketi, reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 42 katılımcı tarafından yanıtlanmış ve sonuçlar katılımcıların yanıtları toplulaştırılarak değerlendirildi.

    Yıllık enflasyon beklentileri

    Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 35,76 iken, bu anket döneminde yüzde 37,72 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 30,75 iken, bu anket döneminde yüzde 31,63 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 18,11 ve yüzde 17,91 olarak gerçekleşti.

    12 ay sonrası enflasyon beklentileri

    2023 yılı Mart ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 19,95 ihtimalle yüzde 20,00 – 24,99 aralığında, yüzde 33,52 ihtimalle yüzde 35 – 39,99 aralığında, yüzde 16,44 ihtimalle ise yüzde 40,00 – 44,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.
    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 18,42’sinin beklentilerinin yüzde 20,00 – 24,99 aralığında, yüzde 18,42’sinin beklentilerinin yüzde 30,00 – 34,99 aralığında, yüzde 31,58’inin beklentilerinin yüzde 35,00 – 39,99 aralığında olduğu gözlendi.

    24 ay sonrası enflasyon beklentileri

    2023 yılı Mart ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 17,23 ihtimalle yüzde 9 – 14,99 aralığında, yüzde 40,42 ihtimalle yüzde 15,00 – 20,99 aralığında, yüzde 21,40 ihtimalle ise yüzde 21,00 – 26,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.
    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, 24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 17,65‘inin beklentilerinin yüzde 9,00 – 14,99 aralığında, yüzde 47,06‘sının beklentilerinin yüzde 15,00 – 20,99 aralığında, yüzde 20,59’unun beklentilerinin yüzde 21,00 – 26,99 aralığında olduğu gözlendi.

    Faiz beklentileri

    Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan gecelik faiz oranı ile TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentileri bir önceki anket döneminde yüzde 9 iken, bu anket döneminde yüzde 8,50 olarak gerçekleşti.

    Döviz kuru beklentileri

    Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 22,84 TL iken, bu anket döneminde 22,91 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 23,10 TL iken, bu anket döneminde 23,52 TL olarak gerçekleşti.

    GSYH büyüme beklentileri

    Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde 3,6 iken, bu anket döneminde yüzde 3,5 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde 4,5 iken, bu anket döneminde yüzde 4,4 olarak gerçekleşti.

  • BUYSAD tencere enflasyonunu açıkladı

    BUYSAD tencere enflasyonunu açıkladı

    Yaptığı açıklamada önce 6 Şubatta meydana gelen deprem felaketlerine değinen BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler nedeniyle çok büyük bir acılar yaşandığını ve can ve mal kayıplarına neden olduğunu söyledi. Başkan Dönmez, “Hepimizin başı sağ olsun. Umarım bu felaketten herkes gerekli dersleri çıkarır. Bundan sonrası için eksiklerimizi görüp tedbirlerimizi alabiliriz. Şunu da ifade edeyim. Endüstriyel yemek sektörü olarak, felaketin hemen ardından bölgeye koşarak elimizden gelen desteği verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bizlere ihtiyaç olduğu sürece bölgede olmaya devam edeceğiz” dedi.

    Dün açıklanan enflasyon rakamlarının ardından BUYSAD’ın verilerine göre ocak ve şubat aylarında oluşan ‘Tencere Enflasyonu’ verilerini paylaşan Başkan Coşkun Dönmez, geçtiğimiz yılın son ayında gıda fiyatlarının yüzde eksi 2.6 oranında gerilemesiyle hazır yemek sektörünün nefes aldığını vurguladı. Ocak ayında asgari ücret artışı kaynaklı girdi maliyetlerindeki artışa bağlı olarak gıda fiyatlarının yüzde 9,1 oranında yükseldiğine dikkat çeken Başkan Dönmez, şubat ayında ise fiyat artışının nispeten normal seyrine dönerek yüzde 3,8 gerilediğini bildirdi.

    Başta kuraklık olmak üzere dünya ve Türkiye’deki olumsuz gelişmelerin, gıda enflasyonunun düşeceği yönünde ümit vermediğini belirten BUYSAD Başkanı, yaklaşan Ramazan ayı nedeniyle gıda fiyatlarının artmasından endişe ettiklerini de söyledi. Gıda fiyatlarındaki artıştan en çok etkilenen sektörün endüstriyel yemek sektörü olduğunun bir kez daha altını çizen Başkan Dönmez, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:
    “Dünyayı etkisi altına alan pandemi tam sona erdi derken, Rusya-Ukrayna Savaşı başladı. Kuraklık ve enerji maliyetlerindeki tırmanış, hem küresel düzeyde, hem Türkiye’de gıda fiyatlarını uçurdu. Türkiye’nin devreye girmesiyle tahıl koridoru açılarak Rusya ve Ukrayna’dan dünyaya tahıl sevkiyatının başlaması, yaz aylarında tarla ürünlerinin pazara inmesiyle gıda fiyatlarının hız kesmesi, sektörün üzerindeki yoğun baskıyı nispeten hafifletmişti.

    Bu gelişmelerle geçen yıl aralık ayında yüzde 2,6 oranında gerileyen gıda fiyatları, sektörün nefes almasını sağlamıştı. Ancak ocak ayında yeniden yüksek düzeyde gerçekleşen gıda enflasyonu, sektörün geleceğe umutla bakmasını ne yazık ki engelliyor. Ülke olarak yaşadığımız deprem felaketi ve yaklaşan Ramazan ayı, gıda fiyatlarını umarım daha fazla tetiklemez. Önümüzdeki sıkıntılı süreci atlatırsak, tarla ürünlerinin pazara ineceği haziran ayında gıda fiyatlarının yeniden düşüşe geçeği de bizi umutlandırıyor.”

  • Şubat ayı enflasyon rakamları açıklandı

    Şubat ayı enflasyon rakamları açıklandı

    Şubat ayı enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK verilerine göre, TÜFE şubat ayında yüzde 3,15 artış gerçekleştirdi. Yıllık bazda TÜFE yüzde 57,68’den yüzde 55,18’e geriledi.  Yurt içi ÜFE şubatta yüzde 1,56 artarken, yıllık bazda 76,61 oldu.

    AA Finans Enflasyon Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, şubat ayında TÜFE’nin yüzde 3,52, yıllık TÜFE’nin ise yüzde 55,74 artmasını bekliyordu.

    Ekonomistlerin yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 51,57 düzeyinde.

    TÜFE’de ana harcama grupları itibarıyla şubat ayında bir önceki aya göre en yüksek artış yüzde 7,36 ile gıda ve alkolsüz içeçeklerde oldu.

    En çok düşüş ise yüzde 1,76 ile giyim ve ayakkabıda görüldü.

    Yıllık bazda en çok fiyat artışı yüzde 74,34 lokanta ve oteller olurken, en az artış yüzde 21,69 ile giyim ve ayakkabıda meydana geldi.

    TÜFE’de kapsanan 143 temel başlıktan 117 başlıkta artış, 23 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 3 temel başlığın endeksinde değişim olmadı.

    TÜİK, TÜFE için deprem bölgesinde yer alan Gaziantep, Malatya ve Hatay’da saha fiyatları derlenemediğini açıkladı.
    Şubat ayının zam şampiyonu yüzde 24,56 ile sebze (patates ve bazı yumru bitkiler hariç) oldu. Onu yüzde 14,47’lik artışla şarap, yüzde 10,47’lik artışla taze meyveler izledi.

    Şubatta fiyatı en çok düşen ürün yüzde 4,40 ile kadın giyim oldu. Onu yüzde 2,10 ile veri işlem ekipmanı ve yüzde 1,92 ile çocuk giyim takip etti.