Etiket: enflasyon

  • Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı

    Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayı Tüketici Fiyat Endeksi’ni açıkladı. Buna göre, TÜFE’deki değişim 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 3,18, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 18,72, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69,80 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,64 olarak gerçekleşti.

    Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 51,20 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 103,86 ile eğitim oldu.

    Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 1,03 ile sağlık oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 9,56 ile alkollü içecekler ve tütün oldu.

    Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Nisan ayı itibarıyla, 13 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 7 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 123 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

    Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık yüzde 72,72, aylık yüzde 3,24 oldu

    İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 3,24, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 18,58, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 72,72 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 64,57 olarak gerçekleşti.

    Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık yüzde 55,66 arttı, aylık yüzde 3,60 arttı

    2024 yılı Nisan ayında Yİ-ÜFE bir önceki aya göre yüzde 3,60 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 15,61 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,66 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 45,83 artış gösterdi.

    Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık yüzde 60,03 arttı

    Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 74,68 artış, imalatta yüzde 60,03 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 4,79 artış ve su temininde yüzde 66,71 artış olarak gerçekleşti.

    Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 54,88 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 65,83 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 66,35 artış, enerjide yüzde 29,84 artış ve sermaye mallarında yüzde 66,33 artış olarak gerçekleşti.

    Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık yüzde 3,26 arttı

    Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 4,51 artış, imalatta yüzde 3,26 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 7,30 artış ve su temininde yüzde 1,93 artış olarak gerçekleşti.

    Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 2,95 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 3,63 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 4,77 artış, enerjide yüzde 5,08 artış ve sermaye mallarında yüzde 1,98 artış olarak gerçekleşti.

  • Bakan Şimşek’ten enflasyon mesajı

    Bakan Şimşek’ten enflasyon mesajı

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonla mücadelede ilave adımlar atılacağını belirterek, “Enflasyonu sıkı para, maliye politikası, hedeflerle uyumlu bir gelirler politikası, yapısal dönüşüm ve verimlilik artışı ile düşüreceğiz, sonuçları yılın ikinci yarısında almaya başlayacağız” dedi.

    Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin açılışında konuşan Şimşek, “Kamuda harcama kontrolü 2024’ün ikinci yarısında devreye girmiş olacak” ifadesini kullandı.

    Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanları şu şekilde:

    Orta Vadeli Program çalışıyor, istenen sonuçları veriyor. Programımızı güçlendireceğiz ve uygulamakta, Türkiye’nin makro ekonomik sorunlarını çözmekte kararlıyız.

    Para politikasının aktarım mekanizması gecikmeli çalışıyor. Dolayısıyla dezenflasyonu önümüzdeki dönemde destekleyecek adımlar atacağız. Bu adımlar daha çok maliye politikasında, yapısal reformlar olacak.

    “DEZENFLASYON ZAMAN ALIYOR”

    En büyük önceliğimiz fiyat istikrarı ve onu destekleyici şekilde mali disiplin. Dezenflasyon zaman alıyor, enflasyonla mücadele bir süreç işidir. Enflasyonu sıkı para, maliye politikası, hedeflerle uyumlu bir gelirler politikası, yapısal dönüşüm ve verimlilik artışı ile düşüreceğiz, sonuçları yılın ikinci yarısında almaya başlayacağız

    Merkez Bankası, para politikasında önemli adımlar attı. Şu anda seçici kredi politikası uyguluyor. Faizin durduğu yere oranla para politikası daha sıkı bir durumda.

    Önümüzdeki seneden itibaren deprem harcamaları dahil bütçe açığını yüzde 3’ün altına çekeceğiz.

    KAMUDA TASARRUF ÇALIŞMALARI

    Harcamaların gözden geçirilmesi bir süreç işi, tasarruf konusunda çalışmalarımızı nihai bir noktaya getirdi. Yakında bazı hususları paylaşacağız. Kamuda harcama kontrolü 2024’ün ikinci yarısında devreye girmiş olacak.

    Merkez Bankası’na dezenflasyon için destek vereceğiz. Orta vadede yapısal reformlar için mali alan yaratacağız.

    Geçici olarak büyümede yavaşlama olabilir ama bizde hem büyüme potansiyeli güçlenecek, hem de büyüme performansı dünyaya oranla orta-uzun vadeli perspektifte çok güçlü şekilde seyretmeye devam edecek.

    Bu sene Orta Vadeli Program’da (OVP) yüzde 3,1’lik cari açık öngörümüz var. Çok büyük ihtimalle yüzde 2,5’in altınca olacak. Bütçe açığı öngörümüz yüzde 6,4, hedefimiz yüzde 5’in altı olacak. Cari açığın milli gelire oranının yüzde 2,5’in altına çekilmesi bize rezerv birikimi imkanı sağlayacak.

    “BAZI ALANLARDA DAHA İYİ ÇALIŞIYOR”

    Program tam bizim planlanladığımız gibi, bazı alanlarda öngörülerimizden daha iyi çalışıyor. Rasyonel politikalar ve yapısal reformlar yatırımcı getirecek.

    Yılın ikinci yarısından itibaren iç talep yumuşarken, dış talepteki toparlanmayla birlikte net ihracat pozitife dönecek. Büyümede yumuşak bir geçiş yaşayacağız ama makul düzeyde kalacak ve dezenflasyon süreci başlamış olacak.

    “EKONOMİDE DENGELENME BAŞLADI”

    Kur oynaklığı azaldı. Ekonomide dengelenme başladı. Türkiye’nin dış kaynak ihtiyacı azalıyor. Türkiye’ye kaynak girişi bol, Türkiye’nin şu an kaynağa erişim sorunu yok

    Son üç ayda bankalarımız toplamda 3.5 milyar dolarlık sermaye benzeri dışarıdan kaynak buldular. Rezervlerde bir toparlanma var; arzuladığımız yerde değiliz, bu bir süreç işi. (Rezerv seviyesini) KKM’deki düşüşle değerlendirirseniz rezervlerdeki artış resmi ifade edildiğinden daha iyi

    “ENFLASYON ÇOK HIZLI DÜŞECEK”

    Enflasyon yaz aylarında çok hızlı düşecek. Baz etkisi var program etkisi de var. Piyasa beklentilerinin zaman içerisinde bizim hedeflerimize yakınsayacağına inanıyoruz.

    Programın güçlü bir şekilde uygulamaya devamıyla önümüzdeki aylarda kredi notu artışlarının geleceğine inanıyoruz

  • Enflasyon oranları açıklandı: Emekli maaşı ne kadar olacak?

    Enflasyon oranları açıklandı: Emekli maaşı ne kadar olacak?

    TÜİK, emekli ve memur maaşları başta olmak üzere birçok konuda belirleyici olan mart ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre enflasyon oranı mart ayında aylık bazda yüzde 3,16, yıllık bazda ise yüzde 68,50 olarak gerçekleşti. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre 3 aylık enflasyon rakamı ise yüzde 15,05 olarak kayıtlara geçti.

    Her yıl ocak ve temmuzda olmak üzere yılda iki kez zam alan memur, memur emeklileri, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin de iki aylık enflasyon rakamlarının netleşmesiyle birlikte maaş zam oranları belli oldu. Ocak ayı için yüzde 6,70, şubat ayı için yüzde 4,53 ve mart ayı için yüzde 3,16 enflasyon farkı alan memur ve emekliler, 3 aylık yüzde 15,05’lik enflasyon farkını da şimdiden almış oldu. Nihai emekli zammı 3 Temmuz’da TÜİK’in haziran ayı rakamlarını açıklamasıyla kesinleşecek. 10 bin lira olarak uygulanan en düşük emekli maaşı da temmuz ayında yeniden değerlendirilecek. Ayrıca memur ve memur emeklilerinin aylıklarına toplu sözleşme farkı da yansıtılacak. Buna göre 2024’ün ilk 6 ayında enflasyon oranlarına ek yüzde 15 zam yapılacak.

  • Mart ayı enflasyonu belli oldu

    Mart ayı enflasyonu belli oldu

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), mart ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) değişim 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 3,16, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 15,06, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68,50 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 57,50 olarak gerçekleşti.

    Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 50,10 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 104,07 ile eğitim oldu.

    Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre azalan ana grup yüzde -0,02 ile alkollü içecekler ve tütün oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 13,08 ile eğitim oldu.

    Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Mart ayı itibarıyla, 14 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 8 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 121 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

    Özel kapsamlı TÜFE göstergesi yıllık yüzde 71,89, aylık yüzde 3,14 oldu

    İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 3,14, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 14,86, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 71,89 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 62,61 olarak gerçekleşti.

    Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE)

    2024 yılı Mart ayında Yİ-ÜFE, bir önceki aya göre yüzde 3,29 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11,59 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 51,47 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 45,28 artış gösterdi.

    Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık yüzde 58,92 arttı

    Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 71,19 artış, imalatta yüzde 58,92 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 18,92 azalış ve su temininde yüzde 66,23 artış olarak gerçekleşti.

    Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 53,84 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 63,73 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 64,44 artış, enerjide yüzde 11,55 artış ve sermaye mallarında yüzde 68,11 artış olarak gerçekleşti.

    Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık yüzde 3,46 arttı

    Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 3,35 artış, imalatta yüzde 3,46 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 1,43 artış ve su temininde yüzde 2,64 artış olarak gerçekleşti.

    Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 3,45 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 3,43 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 4,31 artış, enerjide yüzde 0,70 artış ve sermaye mallarında yüzde 3,37 artış olarak gerçekleşti.

  • Mart ayı enflasyonu belli oldu

    Mart ayı enflasyonu belli oldu

    2023 Mart ayına göre 2024 Mart ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 78,25, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 63,21 olarak gerçekleşti.
    İTO’nun verilerine göre Mart ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,93, toptan fiyat hareketlerini yansıtan toptan eşya fiyatları indeksi ise yüzde 3,78 oranında arttı.
    Mart 2024’te perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; giyim harcamaları grubunda yüzde 8,96, diğer harcamalar grubunda yüzde 8,66, ev eşyası harcamalarında yüzde 6,01, konut harcamalarında yüzde 3,90, gıda harcamalarında yüzde 3,62, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 3,05, ulaştırma ve haberleşme harcamalarında yüzde 1,06, kültür eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 0,20 artış izlendi.
    Mart 2024’te toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; madenler grubunda yüzde 7,85, gıda maddeleri grubunda yüzde 5,20, işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 3,30, kimyevi maddeler grubunda yüzde 2,65, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 0,83 ve yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 0,43 artış izlendi. Mensucat grubunda ise herhangi bir değişim gözlenmedi.

  • “Enflasyondaki yükseliş devam ederse asgari ücret tartışmaları hızlanacak”

    “Enflasyondaki yükseliş devam ederse asgari ücret tartışmaları hızlanacak”

    HAK-İŞ tarafından basın mensuplarının davetli olduğu iftar programı düzenlendi. Birçok medya kuruluşunun temsilcilerinin katılım sağladığı programda konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, çalışma hayatı ve ülke gündemi hakkında açıklamalarda bulundu. Arslan, yaptığı konuşmada İsrail ile Filistin arasında yaşanan olaylarda HAK-İŞ Konfederasyonu’nun Filistin’in işgaline karşı net bir tavır ortaya koyduğunu dile getirdi. Arslan, “Bağımsız ve başkentinin Kudüs olduğu bir Filistin Devleti’nin kuruluncaya kadar HAK-İŞ’in Filistinli kardeşlerimizle dayanışması devam edecektir” diye konuştu.

    “Filistin için 15 milyon liralık yardım toplandı”

    Gazze’de yaşayan insanların başta yaşama hakkı olmak üzere temel haklarını savunmanın tarihi ve insani sorumluluk olduğunu söyleyen Arslan, özellikle 7 Ekim’deki olayların ardından Konfederasyon olarak olağanüstü toplandıklarını dile getirdi. Türkiye’de çeşitli mitinglerle farkındalık oluşturduklarını ve yardım kampanyaları başlattıklarını ifade eden Arslan, “Konfederasyonumuzun Yönetim Kurulu ve sendikalarımızla bir yardım kampanyası başlattık ilk etapta yaklaşık 15 milyonluk bir kaynak oluşturduk” açıklamasında bulundu.
    Arslan Türk Kızılayı öncülüğünde yardımların doğrudan Gazze’ye ulaştırılması şartıyla bir anlaşma gerçekleştirdiklerini söyleyerek, ilk etapta 5 milyon liralık bir kaynağın yardım olarak Gazze’ye ilettiklerini belirtti. Türkiye’nin tüm girişimlerine rağmen Filistin’de bir türlü ateşkesin sağlanamadığını anımsatan Arslan, “Türkiye bu konuda ilk günden beri İsrail’in saldırılarına karşı ciddi şekilde tepki koydu. Biz hükümetimizden bu konuda daha fazla destek istiyoruz. Filistin için daha fazlası yapılabilir. Sivil toplumun daha fazla inisiyatif almasını ve destek vermesini istiyoruz. Çünkü birçok ülkede olduğu gibi Gazze’deki masumların ve mağdurların da gözü Türkiye’de. Türkiye’den bir şeyler bekliyorlar. Biz o beklentileri karşılamak için canla başla çalışıyoruz. Filistin, bizim temel meselelerimizden birisi. Ateşkesin bir an evvel gerçekleşmesini istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye ve bunu savunmaya devam edeceğiz” dedi.

    “Yabancı işçilere değil yasadışı çalıştırılan işçilere karşıyız”

    Arslan, yabancı işçilerin Türkiye’deki varlığı hakkında da ise, “Eğer biz ‘yabancı işçiye karşıyız’ dediğimiz zaman ülkemizde yaklaşık 5 milyona yakın misafirimiz var. Bunların bir kısmı savaştan kaçıp ülkemize gelmişler, bir kısmı başka yollarla ülkemize gelmiş sığınmış insanlar. Prensip olarak biz Suriyeli işçi çalıştırılmasına asla itirazımız yok. Biz yasal mevzuata uygun olarak çalıştırılsın istiyoruz. Gerekli çalışma izinleri alınarak insanlar çalıştırılsın. Bu konu hakkında da bir ‘yüzde 10’dan fazlasını geçmeyecek’ şeklinde bir mevzuatımız var. Bizim itirazımız yasalara uygun olmayan kaçak işçi çalıştırılmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.

    “Enflasyondaki yükseliş ve fiyatlardaki bu artış devam ederse asgari ücret tartışmalar hızlanacak“

    Sene başında belirlenen asgari ücretin ‘2024 yılı için sadece 1 seferlik belirlenmesi’ hakkında konuşan Arslan, asgari ücrette ara zammın yapılması için enflasyondaki yükselişe bakılması gerektiğini kaydetti. Arslan, “Eğer enflasyondaki bu yükseliş ve fiyatlardaki bu artış söz konusu olursa doğal olarak bu tartışmalar hızlanacaktır. Temmuz ayına geldiğimiz zaman da tablo önümüzde olacaktır. O zamanki şartlara göre hem Sayın Bakanla hem de kamuoyundaki diğer aktörlerle konunun görüşülmesi gerekmekte. Tabii bir asgari ücret tespit komisyonunun bir tarafı olmadığımız için bizden ziyade asgari ücret tespit komisyonunun üyeleri olan işçi, işveren ve hükümetin bu konuda ortak bir tavır geliştirmesi gerekiyor. Burada işin püf noktası şu; Asgari ücret tespit komisyonunu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı toplantıya çağırıyor. Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı burada belirleyici olacak. Bakanlığın o zamanki tavrına göre biz de kendi düşüncelerimizi ortaya koyacağız” dedi.

  • Erdoğan: Genel ekonomik göstergelerimiz gayet iyi

    Erdoğan: Genel ekonomik göstergelerimiz gayet iyi

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 15 Temmuz Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’ndaki Isparta mitinginde konuştu.

    Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

    Gül bahçesi gül verir arı konar bal verir. Isparta, kıymetini bilene gönül verir. Efendimizin remzi olan gülleri ile güzel gönüllü insanlarıyla maruf Isparta’da bir kez daha sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Selçuklu’nun yoldaşı, Osmanlı’nın gözde şehri, cumhuriyete giden yolda istiklal mücadelemizin mihmandarı Isparta, Türkiye Yüzyılı’nın inşasına da öncülük ediyor. Isparta dururken elbette sizden başkasına gönül vermek olmaz. Sizler de 14-28 mayıs seçimlerinde milletvekilliğinde yüzde 55,5, cumhurbaşkanlığında yüzde 58 oy oranı ile gönlünüzün bizden yana olduğunu gösterdiniz, bizi yalnız bırakmadınız. Sevginiz ve vefanız için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Biz de Isparta’dan aldığımız güçle, şevkle, heyecanla Türkiye Yüzyılı’nın inşası yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.

    “Enflasyon düştükçe getirileri daha iyi yansıtma imkanı bulacağız”

    Biliyorsunuz, geçtiğimiz yılın mayıs seçimlerini 6 Şubat depremlerinin acısı eşliğinde gerçekleştirmiştik. Milletimiz depremde sergilediği birliği, beraberliği, kardeşliği hamdolsun sandıkta da sürdürdü. Türkiye son 10 yıldır terörden darbe girişimine, salgından bölgemizdeki çatışmalara kadar ardı arkası kesilmeyen nice sınamalara maruz kaldı. Asrın felaketi bu depremler üzerimizdeki yükü daha da artırdı. Fakat şu anda geldiğimiz noktada yerel yönetim seçimlerine gidiyoruz. Bugün de hayat pahalılığıyla ve onun bir sonucu olarak sabit gelirli insanlarımızın refah kaybıyla sınanıyoruz. Allah’ın izniyle bunların da üstesinden geleceğiz. Uyguladığımız programın sonuçlarını bu yılın ikinci yarısından itibaren görmeye başlayacağız. Esasen genel ekonomik göstergelerimiz gayet iyi. Milli gelirimiz, istihdamımız, üretimimiz, ihracatımız tarihimizin en yüksek seviyesinde. Enflasyon düştükçe, ekonomideki bu olumlu tablonun getirilerini çalışanlarımıza ve emeklilerimize daha iyi yansıtma imkanı bulacağız. Bunun dışındaki palavralara sakın ha kanmayın.

    “Ülkemizin hedeflerinden sapmasına asla izin vermedik”

    Eski Türkiye’de bu palavracı siyaset anlayışı yüzünden ülkenin onlarca yılı heba edildi. Güvensizliğin, istikrarsızlığın, programsızlığın, plansızlığın kol gezdiği bir ülkede herkes kaybeder en çok da çalışanlar ve emekliler kaybeder. Hatırlarsanız, bu ülkede emekliye, memura, işçiye maaş ödenememe tehlikesinin yaşandığı günler oldu. Üstelik o günlerin hem çalışan ve emekli sayıları hem bunların toplam bedelleri bugünle mukayese edilemeyecek kadar küçük rakamlardı. Türkiye bugün 32 milyonu bulan çalışan, 16 milyona ulaşan emekli sayısıyla gerçekten çok farklı bir ligin oyuncusudur. Biz güven ve istikrar iklimini muhafaza ederek diğer faktörler ne olursa olsun ülkemizin hedeflerinden sapmasına asla izin vermedik. Bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz. Dışarıda ve içeride ne yaşarsak yaşayalım milletimizin işini, aşını, huzurunu, güvenliğini koruma kararlılığımızdan asla geri adım atmıyoruz. Şimdi meydana gelirken arkadaşlara dedim ki, emniyete sorun bakalım şu anda alanda ne kadar Ispartalı kardeşim var. Ne dediler; 35 bin. İşte Isparta bu. Gül diyarı bu. Biz Isparta’yı sevdik, Isparta’da bizi seviyor.

    “Bu dönemde milli gelirimizi 3 kat büyüttük”

    Ülkemizin son 21 yıldaki kazanımlarına sahip çıkmadan daha güçlü ve müreffeh bir toplum hayali kuramayız. Bu dönemde milli gelirimizi 3 kat büyüttük. Önümüzdeki süreçte milli gelirimizi 2 kat daha büyütebiliriz. Böylece hepimiz daha iyi refah seviyelerine kavuşabiliriz. Ama bunu oturup sadece eleştirerek veya yattığımız yerden ahkam keserek değil, çalışarak hem de çok çalışarak yapmamız gerekiyor. Hiç çalışmadan dünyanın en yüksek refah seviyesinde bir hayat yaşamayı umut etmenin adı hayal perestlik değil başka birsendir. Milletimizin çalışkan, üretken, becerikli olduğunu biliyoruz. Biz insanımızın bu vasıflarını harekete geçirebileceği, kullanabileceği, katma değere dönüştürebileceği bir alt yapı oluşturmanın peşindeyiz.

    “5’inci nesil uçak yapabilen 4 ülkeden biri olduk”

    İşte savunma sanayii bunun örneklerinden biridir. Şu anda biz dünyada havada var mıyız? İnsansız uçaklarımızla var mıyız? Şu anda daha da yapacağız. KIZILELMA ile var mıyız? Aynen devam, AKINCI ile var mıyız? Devam, dünyada insansız hava araçlarında ilk 3 ilk 4’ün içindeyiz. Daha düne kadar neredeyse tamamen dışa bağımlı bir savunma sanayimiz vardı. Yüzde 20’si yerli… biz geldik bu yüzde 20’yi yüzde 80’e çıkardık. Şimdi yüzde 80 yerli. Bize tabanca vermiyorlardı. Şimdi bizim yerli tabancalarımıza dünyanın dört bir yarından talep var. Şu anda aynı alanda dünyanın önde gelen ihracatçıları arasına girdik. İnsansız hava araçları teknolojisinde dünyanın ilk 3 ülkesinden biriyiz. Milli savaş uçağımız KAAN ile 5’inci nesil uçak yapabilen 4 ülkeden biri olduk. Aynı tabloyu makineden gıdaya, giyimden seramiğe, turizmden müteahhitliğe her alanda görmek mümkündür.

    “Amaçları karamsarlık bulutlarını tepemize toplayarak milletimizi yıldırmak”

    Her kim bu ülkenin yandığını, bittiğini, çöktüğünü iddia ederek etrafına umutsuzluk saçıyorsa emin olun kafasında başka hesaplar vardır. Eskiler otu çek köküne bak derlerdi. Bunların da köküne baktığınızda ya kifayetsiz muhterisleri, ya terör örgütü yandaşlarını, ya emperyalistlerin beşinci kol elemanlarını görürsünüz. Amaçları karamsarlık bulutlarını tepemize toplayarak milletimizi yıldırmak, insanımızın mücadele azmini kırmak, hepimizin dikkatini dağıtmaktır. Geçmişte aynı şeyi toplumsal farklılıkları çatışmaya dönüştürerek, vesayetçilerin önünü açarak, terör örgütlerini kullanarak, darbecileri destekleyerek, ekonomik tetikçileri harekete geçirerek yapıyorlardı.

    “10 gün sonra sandıklarda gelin bunları demokratik şekilde gömelim”

    Şimdi yöntem değiştirmişler, milletimizin moralini çökertme taktiği uyguluyorlar. Halbuki bu milletin morali Çanakkale’de yedi düvel üzerine geldiğinde çökmedi. En zor şartlarda verdiği milli mücadelede çökmedi. Rahmetli Adnan Menderes’in bedelini canı ile ödediği demokrasi mücadelesinde yaşanan o kesintilerde çökmedi. Daha başımıza gelen nice badirelerde çökmedi. Gezi’sinden 15 Temmuz’una son dönemde maruz kaldığımız onca saldırılarda çökmedi. Aslında bunlara yanıldıklarını 14-28 Mayıs seçimlerinde sandıkta gösterdik. Ama bunlar hala anlamıyor, anlamayacaklar. Şimdi 31 Mart’ta bunlara bunu anlatmaya hazır mıyız? 10 günümüz var. 10 gün sonra sandıklarda gelin bunları demokratik şekilde gömelim. Isparta’nın bu tarihi hesaplaşmada milli irade safının en önlerinde yer alacağına ben inanıyorum.

    “Gazzeli kardeşlerimizin yanındayız”

    Bu yıl Gazze’de yaşanan katliamların üzüntüsüyle buruk bir ramazan yaşıyoruz. Türkiye olarak bilinen ve bilinmeyen yardımlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanındayız. Rabbim oradaki kardeşlerimizin yardımcısı olsun diyoruz. Bizim hem kendi insanımız, hem dünyadaki tüm mazlumlar için yapacağımız en iyi şey birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak ülkemizi hedeflerine ulaştırmaktır. Bunu başardığımızda artık yepyeni bir Türkiye’ye, yepyeni bir bölgeye, yepyeni bir dünyaya Allah’ın izniyle gözlerimizi açacağız. Bize bugüne kadar nice zaferleri yaşatan rabbimiz inşallah bu güzel günleri görmeyi de nasip eder.

    “Isparta’ya 21 yılda 76 milyar lirayı aşkın kamu yatırımı yaptık”

    Her şehrimizde ısrarla altını çizerek ifade ediyorum. Bizim siyasetimiz eser ve hizmet siyasetidir. Bizim istismarla, saplantıyla, yalanla dolanla, kibirle işimiz olmaz. Bizde tevazu egemendir. Biz gece gündüz ülkemizi ve şehirlerimizi nasıl ileriye taşıyacağımızın planlarıyla, projeleriyle yatıp kalkıyoruz. Bu anlayışla Isparta’ya 21 yılda 76 milyar lirayı aşkın kamu yatırımı yaptık. Allah’ın izniyle 31 Mart’tan sonra bunlara belediyelerimizle işbirliği içinde çok daha fazlasını ekleyeceğiz.

    “Deste deste dolarlarla İstanbul’da seçim kazanmak istiyorlar”

    Bizim için en büyük mükafat, insanlarımızın gönüllerinden kopararak söze döktükleri Allah razı olsun duasıdır. Yaptığımız eserlerle gök kubbede hoş bir sada bırakmadıktan sonra siyasetin, hükümetin, unvanların ne önemi var. Hep medeniyet diyoruz, medeniyet davası diyoruz. Medeniyet içi boş kavgalarla kimseye faydası olmayan polemiklerle ülkenin vaktini ve enerjisini boşa harcayarak inşa edilmez, geliştirilmez, deste deste dolarlarla nereye gidersin… Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye başkan adayı deste deste dolarlarla İstanbul’da seçim kazanmak istiyorlar. Ben Ispartalı kardeşlerime İstanbul’daki hemşehrilerini arayarak onları da dikkatle uyarmalarını istiyorum. Ecdat, gece gündüz harama uçkur çözmeden, harama eyvallah etmeden helalinden kazandılar, helalinden yediler. Böyle ter döktüler. Şimdi Selçuklu’nun, Osmanlı’nın, Cumhuriyetin bu topraklarda vurduğu her mührün miras olarak bizlere emanet ettiği her bir eserin gerisinde böyle zorlu bir mücadele var. Ne diyor o güzel Isparta türküsünde; “Bahçelerde saz olur, gül açılır yaz olur. Ben yarime gül demem gülün ömrü az olur.” Ecdadın bize bıraktıklarıyla yetinmeye kalkarsak milletçe bu vatan topraklarındaki ömrümüz az olur.

    “Birileri hiçbir iş yapmadan, sadece eleştirerek siyaset yaptığını sanıyor”

    Sürekli üzerine daha fazlasını, daha güzelini, daha iyisini koyarak devam edeceğiz ki devraldığımız emanetin hakkını verelim. Bizden sonraki nesillere daha büyümüş, daha güçlenmiş, daha zenginleşmiş bir Türkiye bırakacağız ki onlar da çıtayı daha yükseğe koyabilsinler. Tabii birileri hiçbir iş yapmadan, hiçbir eser ve hizmete imza atmadan sadece eleştirerek, sadece hata yapılmasını bekleyerek siyaset yaptığını sanıyor. Bu armut piş ağzıma düş zihniyetinin hasbelkader yönetimlerini ele aldıkları şehirlerimizi nasıl geriye götürdüğünü çevrenizdeki örneklere bakarak sizler de görüyorsunuz. Üstelik bu uğurda bölücü örgütün uzantılarıyla DEM’lenmekten, eskiden bizimle birlikte olanları güya kurnazlık yapıp karşımıza çıkarmaktan, deste deste para görüntüleriyle siyaseti kirletmekten öte gitmiyor.

     

  • Mayıs’a kadar enflasyonda gerileme yok

    Mayıs’a kadar enflasyonda gerileme yok

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) 60’ıncı yıl dönümü nedeniyle Ankara’da bir otelde düzenlenen ‘ASO 60’ıncı Kuruluş Yılı Ödülleri’ törenine katıldı. Tören, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümü nedeniyle saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programda ASO’nun 60. kuruluş yılı nedeniyle bir slayt gösterisi yayınlanırken, Üretimin Ritmi Orkestrası konser verdi.

    Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümü nedeniyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere tüm şehitlere Cenab-ı Allah’tan rahmet diledi. Konuklara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın selamlarını ileten Yılmaz, “Bir taraftan Gazze’de yaşananlar, Orta Doğu’da gördüğümüz barbarlıkta içimizi yakıyor, yüreklerimizi dağlıyor. Gıda almak için sıra bekleyen masumların dahi katledildiği bu barbarlık karşısında tüm insanlığa barış ve hayırlar getirmesini diliyoruz Ramazan’ın. Bir an önce bir ateşkes sağlanmasını, siyasi bir sürecin başlamasını hem bölgemize, hem tüm insanlık adına beklediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak da Sayın Cumhurbaşkanımız, ilgili bakanlarımız, tüm kurumlarımızla bu yönde çaba sarf etmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Dünya genelinde manşet enflasyonun düşmeye başladığını, çekirdek enflasyonun ise halen nispeten yüksek seyrettiğini görüyoruz”

    Covid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından küresel ekonomide toparlanmanın yavaş ve düzensiz de olsa sürdüğünü belirten Yılmaz, “Küresel büyümedeki zayıf seyir devam ederken, jeopolitik riskler fiyatların oynaklığını ve risklerini arttırıyor. Bununla birlikte dünya genelinde manşet enflasyonun düşmeye başladığını, çekirdek enflasyonun ise halen nispeten yüksek seyrettiğini görüyoruz. Önde gelen Merkez Bankaları enflasyonu düşürmek için sıkı para politikası uygulamayı sürdürüyor. İmalat sanayi özellikle gelişmiş ülkelerde görece zayıf durumdayken, hizmetler sektörünün son dönemde hafif de olsa toparlanma içinde olduğunu görüyoruz. Böyle bir küresel iklimde geçtiğimiz yıldan bu yana ekonomimizde belirsizliği azaltıcı, tüm sektörlerin önünü daha net görebileceği politikaları hayata geçiriyoruz. Ekonominin düşmanı belirsizlik. Belirsizliği ne kadar azaltırsanız, öngörülebilirliği arttırırsanız ekonomiye de o derece güç vermiş olursunuz” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası iş adamlarıyla istişare içinde ilgili kesimlerle, işçisi, işvereni tüm taraflarla istişareler içinde hazırlanan Orta Vadeli Program ve Kalkınma Planı ile birlikte politika belirsizliklerinın de ortadan kalktığını vurgulayan Yılmaz, “Gerek para politikası, gerek maliye politikası, gerek yapısal reformlar konusunda oldukça detaylı bir yol haritasını toplumumuzla paylaştık. Bizzat Cumhurbaşkanımız, Orta Vadeli Program’ı paylaştı. Dolayısıyla siyasi belirsizliklerin ve politika belirsizliklerinin minimum düzeye indiği bir ortamda, öngörülebilirliğin sağlandığı bir ortamda politikalarımızı hayata geçiriyoruz. Bunun da üç ayağı var biliyorsunuz; para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar. Her üç sütunu da birbiriyle ilişkilendirerek güçlü bir ekiple ve koordinasyon içinde hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Yerel seçimler makro politikaların değişme ihtimali olan seçimler değil”

    Yerel seçimler vesilesiyle bazı tartışmalar yaşandığını gördüklerini aktaran Yılmaz, “Bunların hiçbir zemine sahip olmadığını bir kez daha buradan ifade etmek isterim. Yerel seçimler makro politikaların değişme ihtimali olan seçimler değil. Yerel seçimler, yerel seçimlerdir. Genel seçimlerle Meclis belirlenir, hükümet belirlenir. Ulusal düzeyde politikalar belirlenir. Yerel seçimler ise ilimizin, şehrimizin yönetimiyle yerel hizmetlerle ilgili seçimlerdir. Dolayısıyla bu yerel seçim vesilesiyle makro politikalarımız konusunda yapılan tartışmaların hiçbir zemine sahip olmadığını, spekülatif birtakım söylemlerden ibaret olduğunu ifade etmek isterim” dedi.

    “Enflasyonla mücadelede mali disiplinin sağlanması, büyümenin dengelenmesi, cari açığın azaltılması ve rezervlerin güçlendirilmesi için çalışıyoruz”

    Enflasyonla mücadelede mali disiplinin sağlanması, büyümenin dengelenmesi, cari açığın azaltılması ve rezervlerin güçlendirilmesi için çalıştıklarını söyleyen Yılmaz, “Eş zamanlı bir şekilde bütün bu alanlarda çaba sarf ediyoruz. Dünya ekonomisi geçtiğimiz yıl 2023’de yüzde 3 civarında büyürken, Türkiye ekonomisi olarak yüzde 4,5 büyümeyi sağladık. Biliyorsunuz dünya ekonomisi tarihsel ortalamalarının altında yüzde 3.6 civarında son 20 yıl ortalaması, dünya büyümesi geçen yıl yüzde 3 civarında gerçekleşti. Dolayısıyla dünya ticareti ve ekonomisi tarihsel ortalamaların altında. Bizim ise son 20 yıl büyüme oranımız, ortalama yıllık büyüme oranımız 5.4. Biz de tarihsel ortalamamızın bir miktarı altında 4.5 olarak gerçekleşti büyümemiz. Ama dünyayla mukayese ettiğimizde yine dünyanın bir buçuk puan daha üstünde bir büyüme hızını hayata geçirmiş olduk. Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz büyümenin de bir miktar üstünde bir büyümeyle 2023 yılını kapatmış olduk” ifadelerini kullandı.

    Yılmaz, sanayi yatırımlarının güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini, büyümenin kompozisyonunda yatırımların önemli bir noktaya doğru hareket ettiğini gösterdiğini kaydetti.

    “Enflasyon temel meselemiz. Burada mücadeleyi uzun ve orta vadeli bir perspektifle kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor”

    “Enflasyon temel meselemiz. Burada mücadeleyi uzun ve orta vadeli bir perspektifle kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor” diyen Yılmaz, “Dünyada da böyle, bizde de böyle. Bize özgü bir şey değil. Bütün dünyada enflasyonla mücadele belli bir zaman alan bir mücadele. Burada kararlılık göstermemiz, sabırla doğru politika, ısrarla ve sabırla takip etmemiz önemli. Doğrultuyu görmemiz önemli. Gündelik değişimler olabilir. Dünyada bir haber çıkar, bir hadise olur, Türkiye’de konjonktürel, günlük haftalık gelişmeler olabilir. Bunları bir kenara koyarak söylüyorum. Esas mesele politika çerçevemiz ve doğrultunuzdur. Bunun sizi nereye götürdüğü; doğru bir yola girmişseniz er veya geç hedefinize ulaşırsınız. Bir hafta erken olur, üç gün geç olur ama hedefinize ulaşırsınız. Dolayısıyla politika çerçevemiz ve gittiğimiz yolun önemli olduğunu ifade etmek istiyorum” açıklamalarında bulundu.

    “Mayıs ayına kadar yıllık enflasyonda ciddi bir gerileme beklemiyoruz”

    Enflasyonla mücadelede aylık sonuçlar almaya başladıklarını söyleyen Yılmaz, “Ocak ve şubat biraz beklentilerin üstünde geldi. Çeşitli sebeplerle burada vakit açısından detayına girmek istemiyorum. Ama giderek ivme kaybediyor, kaybedecek. Martla birlikte bunu daha da göreceğiz inşallah. Mayıs ayına kadar yıllık enflasyonda ciddi bir gerileme beklemiyoruz. Mayıstan sonra yaz aylarında haziran enflasyon rakamlarını aldığımızda, ki haziranın rakamı çıkıyor biliyorsunuz. Ama hazirandan başlayarak fiilen yıllık bazda enflasyondaki belirgin düşüşleri de göreceğiz. Yılın ikinci yarısında bu düşüşleri göreceğiz. 2025yılı için Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz yüzde 15’ler civarında bir enflasyon. 2026 için ise tek haneli enflasyona yeniden dönüşü öngörüyoruz. Buna göre bütün planımızı, programı yapmış durumdayız” dedi.

    Yılmaz, cari açıkta bir gerilemenin olduğunu, cari açığın 2023 ortalarında 60 milyar dolarlara kadar çıktığını ifade etti.

    “Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri cari açıktır”

    Cari açığın yıl sonunda 45 milyara gerilediğini belirten Yılmaz, “Ocak ayında 37,5 milyar dolara kadar cari açığın düştüğünü görüyoruz. Yıllıklandırılmış, geriye doğru 12 aylık cari açıktan bahsediyorum. Şubat ayı verileri de geldi ama daha cari açık hesabı çıkmadı. Şubat ayındaki verilerden ön bir değerlendirme yapacak olursak daha da düşeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Muhtemelen 32, 33 milyar dolarlara falan düşecek cari açığımız. Bu da çok sevindirici. Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri cari açıktır. Sürdürülebilir kalkınma açısından cari açığı belli bir seviyeye çekmek durumundayız. son derece olumlu bir gelişim trendi içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Baktığımızda mayıs ayından ocak ayına 22.6 milyar dolar bir düşüş var cari açıkta. Bu iyileşmenin özellikle son dönemde ihracatçımızı destekleyen, ithalatı azaltıcı politikalarımızın ve dış ticareti dengelemeye dönük politikalarımızın burada etkili olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

    “Kadınların eğitimi arttıkça mesleki eğitimi arttı. Daha fazla kadın istihdamı göreceğiz”

    Her gittiği yerde iş dünyasıyla buluştuğunu ve sorunları bildiğini söyleyen Yılmaz, “En önde gelen sorunlardan biri vasıflı ve birçok bölgemizde de vasıflı olmayan iş gücü bulmada zorluklar sanayicimizin dile getirdiği. Bunun üzerine hep birlikte gerçekten kafa yormalıyız, çalışmalıyız. Ekonomi Koordinasyon Kurulunda da bu konuları tartışıyoruz. Bir özel çalışma grubu da oluşturduk. Mesleki eğitim konusunda ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Sizin de önemli işler yaptığınızı biliyorum bu konuda. İş gücü piyasamızla eğitim sistemimiz arasındaki örtüşmeyi arttırmamız gerekiyor. Kadınların eğitimi arttıkça, mesleki eğitimi arttı. Daha fazla kadın istihdamı göreceğiz. Bu iş gücü açığının kapanmasında ve girişimciliğin artmasında önemli bir katkıda bulunacak diye de inanıyorum” diye konuştu.

    Sanayi istihdamında gençlerin üretken alanlara, sanayiye ve tarıma daha fazla yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Bu alanların prestijini de katkılarını da arttırıcı bir yaklaşım içinde olmamız gerekir. Gençler daha çok başka alanlara yöneliyorlar. Ama sanayiye ve tarıma gençlerin daha fazla ilgisini cezbetmek durumundayız” dedi.
    Yılmaz, Türkiye’nin bankacılık sisteminin sağlam bir yapıya sahip olduğunu sözlerine ekleyerek, sermaye yeterlilik oranlarının yasal gerekliliklerin çok üzerinde olduğunu söyledi. Yılmaz, bütçe açığının milli gelire oranının 6,4 olarak öngörüldüğünü ancak 5,2 şeklinde gerçekleştiğini dile getirdi. 5,2 olarak gerçekleşen cari açığın 3,7’sinin depremle bağlantılı harcamalar olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bütçe açığının deprem harcamaları hariç yüzde 1,6 civarında olduğuna dikkati çekti.

    Risk primlerinin düştüğünün altını çizen Yılmaz, “İşte cari açığın düşmesi, bütçe açığının beklenenden daha düşük olması, kurdaki olumlu gelişmeler. Bütün bu risk unsurlarındaki olumlu gelişmeler kredi risk primlerimize yansımış durumda. CDS dediğimiz ülke risk primi geçen yılın ortalarında 700 civarındaydı. Bugün geldiğimiz noktada 300’ler civarında seyrediyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının da giderek ülkemizin yatırım notunu yükselttiğini görüyoruz. En FİTCH’in kararı oldu. Programımızı uyguladıkça, sonuçları almaya devam ettikçe bu notların daha da artacağından ve ülkede risk primlerimizin daha da aşağılara geleceğinden hiçbir şüphemiz yok” dedi.

    “Trilyon dolarlık ekonomiler ligine girmiş olduk”

    Yılmaz, geçen yıl 13 bin 110 doları bulan kişi başına düşen milli geliri 2026’da sonunda 15 bin dolara ulaştırmayı hedeflediklerini belirterek, “İlk defa geçen yıl trilyon dolarlık bir ekonomi olduk. Artık trilyon dolarlık ekonomiler ligine girmiş olduk. Bu 15 bin dolara doğru giden süreçte de yüksek gelirli ülkeler ligine dahil olmuş olacağız. Ekonomide de eşikler önemli. Eşitleri aşmak bazen zordur zaman alır ama o eşiği bir defa aştıktan sonra daha rahat bir şekilde yol alırsınız, mesafe alırsınız. Türkiye bu kritik eşiği kamusuyla, özel sektörüyle bir millet olarak güçlü bir devlet olarak aşacaktır. Bundan da hiçbir şüphemiz yok. Cumhurbaşkanımızın yüksek sahiplenmesiyle öncülük ettiği programımızı sabırla, ısrarla, kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

  • “Yıllık enflasyonda ciddi bir gerileme beklemiyoruz”

    “Yıllık enflasyonda ciddi bir gerileme beklemiyoruz”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) 60’ıncı yıl dönümü nedeniyle Ankara’da bir otelde düzenlenen ‘ASO 60’ıncı Kuruluş Yılı Ödülleri’ törenine katıldı. Tören, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümü nedeniyle saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programda ASO’nun 60. kuruluş yılı nedeniyle bir slayt gösterisi yayınlanırken, Üretimin Ritmi Orkestrası konser verdi.
    Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümü nedeniyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere tüm şehitlere Cenab-ı Allah’tan rahmet diledi. Konuklara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın selamlarını ileten Yılmaz, “Bir taraftan Gazze’de yaşananlar, Orta Doğu’da gördüğümüz barbarlıkta içimizi yakıyor, yüreklerimizi dağlıyor. Gıda almak için sıra bekleyen masumların dahi katledildiği bu barbarlık karşısında tüm insanlığa barış ve hayırlar getirmesini diliyoruz Ramazan’ın. Bir an önce bir ateşkes sağlanmasını, siyasi bir sürecin başlamasını hem bölgemize, hem tüm insanlık adına beklediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak da Sayın Cumhurbaşkanımız, ilgili bakanlarımız, tüm kurumlarımızla bu yönde çaba sarf etmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Dünya genelinde manşet enflasyonun düşmeye başladığını, çekirdek enflasyonun ise halen nispeten yüksek seyrettiğini görüyoruz”

    Covid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından küresel ekonomide toparlanmanın yavaş ve düzensiz de olsa sürdüğünü belirten Yılmaz, “Küresel büyümedeki zayıf seyir devam ederken, jeopolitik riskler fiyatların oynaklığını ve risklerini arttırıyor. Bununla birlikte dünya genelinde manşet enflasyonun düşmeye başladığını, çekirdek enflasyonun ise halen nispeten yüksek seyrettiğini görüyoruz. Önde gelen Merkez Bankaları enflasyonu düşürmek için sıkı para politikası uygulamayı sürdürüyor. İmalat sanayi özellikle gelişmiş ülkelerde görece zayıf durumdayken, hizmetler sektörünün son dönemde hafif de olsa toparlanma içinde olduğunu görüyoruz. Böyle bir küresel iklimde geçtiğimiz yıldan bu yana ekonomimizde belirsizliği azaltıcı, tüm sektörlerin önünü daha net görebileceği politikaları hayata geçiriyoruz. Ekonominin düşmanı belirsizlik. Belirsizliği ne kadar azaltırsanız, öngörülebilirliği arttırırsanız ekonomiye de o derece güç vermiş olursunuz” diye konuştu.
    Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası iş adamlarıyla istişare içinde ilgili kesimlerle, işçisi, işvereni tüm taraflarla istişareler içinde hazırlanan Orta Vadeli Program ve Kalkınma Planı ile birlikte politika belirsizliklerinın de ortadan kalktığını vurgulayan Yılmaz, “Gerek para politikası, gerek maliye politikası, gerek yapısal reformlar konusunda oldukça detaylı bir yol haritasını toplumumuzla paylaştık. Bizzat Cumhurbaşkanımız, Orta Vadeli Program’ı paylaştı. Dolayısıyla siyasi belirsizliklerin ve politika belirsizliklerinin minimum düzeye indiği bir ortamda, öngörülebilirliğin sağlandığı bir ortamda politikalarımızı hayata geçiriyoruz. Bunun da üç ayağı var biliyorsunuz; para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar. Her üç sütunu da birbiriyle ilişkilendirerek güçlü bir ekiple ve koordinasyon içinde hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Yerel seçimler makro politikaların değişme ihtimali olan seçimler değil”

    Yerel seçimler vesilesiyle bazı tartışmalar yaşandığını gördüklerini aktaran Yılmaz, “Bunların hiçbir zemine sahip olmadığını bir kez daha buradan ifade etmek isterim. Yerel seçimler makro politikaların değişme ihtimali olan seçimler değil. Yerel seçimler, yerel seçimlerdir. Genel seçimlerle Meclis belirlenir, hükümet belirlenir. Ulusal düzeyde politikalar belirlenir. Yerel seçimler ise ilimizin, şehrimizin yönetimiyle yerel hizmetlerle ilgili seçimlerdir. Dolayısıyla bu yerel seçim vesilesiyle makro politikalarımız konusunda yapılan tartışmaların hiçbir zemine sahip olmadığını, spekülatif birtakım söylemlerden ibaret olduğunu ifade etmek isterim” dedi.

    “Enflasyonla mücadelede mali disiplinin sağlanması, büyümenin dengelenmesi, cari açığın azaltılması ve rezervlerin güçlendirilmesi için çalışıyoruz”

    Enflasyonla mücadelede mali disiplinin sağlanması, büyümenin dengelenmesi, cari açığın azaltılması ve rezervlerin güçlendirilmesi için çalıştıklarını söyleyen Yılmaz, “Eş zamanlı bir şekilde bütün bu alanlarda çaba sarf ediyoruz. Dünya ekonomisi geçtiğimiz yıl 2023’de yüzde 3 civarında büyürken, Türkiye ekonomisi olarak yüzde 4,5 büyümeyi sağladık. Biliyorsunuz dünya ekonomisi tarihsel ortalamalarının altında yüzde 3.6 civarında son 20 yıl ortalaması, dünya büyümesi geçen yıl yüzde 3 civarında gerçekleşti. Dolayısıyla dünya ticareti ve ekonomisi tarihsel ortalamaların altında. Bizim ise son 20 yıl büyüme oranımız, ortalama yıllık büyüme oranımız 5.4. Biz de tarihsel ortalamamızın bir miktarı altında 4.5 olarak gerçekleşti büyümemiz. Ama dünyayla mukayese ettiğimizde yine dünyanın bir buçuk puan daha üstünde bir büyüme hızını hayata geçirmiş olduk. Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz büyümenin de bir miktar üstünde bir büyümeyle 2023 yılını kapatmış olduk” ifadelerini kullandı.
    Yılmaz, sanayi yatırımlarının güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini, büyümenin kompozisyonunda yatırımların önemli bir noktaya doğru hareket ettiğini gösterdiğini kaydetti.

    “Enflasyon temel meselemiz. Burada mücadeleyi uzun ve orta vadeli bir perspektifle kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor”

    “Enflasyon temel meselemiz. Burada mücadeleyi uzun ve orta vadeli bir perspektifle kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor” diyen Yılmaz, “Dünyada da böyle, bizde de böyle. Bize özgü bir şey değil. Bütün dünyada enflasyonla mücadele belli bir zaman alan bir mücadele. Burada kararlılık göstermemiz, sabırla doğru politika, ısrarla ve sabırla takip etmemiz önemli. Doğrultuyu görmemiz önemli. Gündelik değişimler olabilir. Dünyada bir haber çıkar, bir hadise olur, Türkiye’de konjonktürel, günlük haftalık gelişmeler olabilir. Bunları bir kenara koyarak söylüyorum. Esas mesele politika çerçevemiz ve doğrultunuzdur. Bunun sizi nereye götürdüğü; doğru bir yola girmişseniz er veya geç hedefinize ulaşırsınız. Bir hafta erken olur, üç gün geç olur ama hedefinize ulaşırsınız. Dolayısıyla politika çerçevemiz ve gittiğimiz yolun önemli olduğunu ifade etmek istiyorum” açıklamalarında bulundu.

    “Mayıs ayına kadar yıllık enflasyonda ciddi bir gerileme beklemiyoruz”

    Enflasyonla mücadelede aylık sonuçlar almaya başladıklarını söyleyen Yılmaz, “Ocak ve şubat biraz beklentilerin üstünde geldi. Çeşitli sebeplerle burada vakit açısından detayına girmek istemiyorum. Ama giderek ivme kaybediyor, kaybedecek. Martla birlikte bunu daha da göreceğiz inşallah. Mayıs ayına kadar yıllık enflasyonda ciddi bir gerileme beklemiyoruz. Mayıstan sonra yaz aylarında haziran enflasyon rakamlarını aldığımızda, ki haziranın rakamı çıkıyor biliyorsunuz. Ama hazirandan başlayarak fiilen yıllık bazda enflasyondaki belirgin düşüşleri de göreceğiz. Yılın ikinci yarısında bu düşüşleri göreceğiz. 2025yılı için Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz yüzde 15’ler civarında bir enflasyon. 2026 için ise tek haneli enflasyona yeniden dönüşü öngörüyoruz. Buna göre bütün planımızı, programı yapmış durumdayız” dedi.
    Yılmaz, cari açıkta bir gerilemenin olduğunu, cari açığın 2023 ortalarında 60 milyar dolarlara kadar çıktığını ifade etti.

    “Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri cari açıktır”

    Cari açığın yıl sonunda 45 milyara gerilediğini belirten Yılmaz, “Ocak ayında 37,5 milyar dolara kadar cari açığın düştüğünü görüyoruz. Yıllıklandırılmış, geriye doğru 12 aylık cari açıktan bahsediyorum. Şubat ayı verileri de geldi ama daha cari açık hesabı çıkmadı. Şubat ayındaki verilerden ön bir değerlendirme yapacak olursak daha da düşeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Muhtemelen 32, 33 milyar dolarlara falan düşecek cari açığımız. Bu da çok sevindirici. Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri cari açıktır. Sürdürülebilir kalkınma açısından cari açığı belli bir seviyeye çekmek durumundayız. son derece olumlu bir gelişim trendi içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Baktığımızda mayıs ayından ocak ayına 22.6 milyar dolar bir düşüş var cari açıkta. Bu iyileşmenin özellikle son dönemde ihracatçımızı destekleyen, ithalatı azaltıcı politikalarımızın ve dış ticareti dengelemeye dönük politikalarımızın burada etkili olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

    “Kadınların eğitimi arttıkça mesleki eğitimi arttı. Daha fazla kadın istihdamı göreceğiz”

    Her gittiği yerde iş dünyasıyla buluştuğunu ve sorunları bildiğini söyleyen Yılmaz, “En önde gelen sorunlardan biri vasıflı ve birçok bölgemizde de vasıflı olmayan iş gücü bulmada zorluklar sanayicimizin dile getirdiği. Bunun üzerine hep birlikte gerçekten kafa yormalıyız, çalışmalıyız. Ekonomi Koordinasyon Kurulunda da bu konuları tartışıyoruz. Bir özel çalışma grubu da oluşturduk. Mesleki eğitim konusunda ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Sizin de önemli işler yaptığınızı biliyorum bu konuda. İş gücü piyasamızla eğitim sistemimiz arasındaki örtüşmeyi arttırmamız gerekiyor. Kadınların eğitimi arttıkça, mesleki eğitimi arttı. Daha fazla kadın istihdamı göreceğiz. Bu iş gücü açığının kapanmasında ve girişimciliğin artmasında önemli bir katkıda bulunacak diye de inanıyorum” diye konuştu.
    Sanayi istihdamında gençlerin üretken alanlara, sanayiye ve tarıma daha fazla yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Bu alanların prestijini de katkılarını da arttırıcı bir yaklaşım içinde olmamız gerekir. Gençler daha çok başka alanlara yöneliyorlar. Ama sanayiye ve tarıma gençlerin daha fazla ilgisini cezbetmek durumundayız” dedi.

    Yılmaz, Türkiye’nin bankacılık sisteminin sağlam bir yapıya sahip olduğunu sözlerine ekleyerek, sermaye yeterlilik oranlarının yasal gerekliliklerin çok üzerinde olduğunu söyledi. Yılmaz, bütçe açığının milli gelire oranının 6,4 olarak öngörüldüğünü ancak 5,2 şeklinde gerçekleştiğini dile getirdi. 5,2 olarak gerçekleşen cari açığın 3,7’sinin depremle bağlantılı harcamalar olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bütçe açığının deprem harcamaları hariç yüzde 1,6 civarında olduğuna dikkati çekti.
    Risk primlerinin düştüğünün altını çizen Yılmaz, “İşte cari açığın düşmesi, bütçe açığının beklenenden daha düşük olması, kurdaki olumlu gelişmeler. Bütün bu risk unsurlarındaki olumlu gelişmeler kredi risk primlerimize yansımış durumda. CDS dediğimiz ülke risk primi geçen yılın ortalarında 700 civarındaydı. Bugün geldiğimiz noktada 300’ler civarında seyrediyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının da giderek ülkemizin yatırım notunu yükselttiğini görüyoruz. En FİTCH’in kararı oldu. Programımızı uyguladıkça, sonuçları almaya devam ettikçe bu notların daha da artacağından ve ülkede risk primlerimizin daha da aşağılara geleceğinden hiçbir şüphemiz yok” dedi.

    “Trilyon dolarlık ekonomiler ligine girmiş olduk”

    Yılmaz, geçen yıl 13 bin 110 doları bulan kişi başına düşen milli geliri 2026’da sonunda 15 bin dolara ulaştırmayı hedeflediklerini belirterek, “İlk defa geçen yıl trilyon dolarlık bir ekonomi olduk. Artık trilyon dolarlık ekonomiler ligine girmiş olduk. Bu 15 bin dolara doğru giden süreçte de yüksek gelirli ülkeler ligine dahil olmuş olacağız. Ekonomide de eşikler önemli. Eşitleri aşmak bazen zordur zaman alır ama o eşiği bir defa aştıktan sonra daha rahat bir şekilde yol alırsınız, mesafe alırsınız. Türkiye bu kritik eşiği kamusuyla, özel sektörüyle bir millet olarak güçlü bir devlet olarak aşacaktır. Bundan da hiçbir şüphemiz yok. Cumhurbaşkanımızın yüksek sahiplenmesiyle öncülük ettiği programımızı sabırla, ısrarla, kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

  • Yıl sonu enflasyon beklentisi arttı

    Yıl sonu enflasyon beklentisi arttı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını yayımladı. Reel sektör ve finansal sektör temsilcilerinden oluşan 70 katılımcının yanıtlarıyla oluşturulan ankete göre, cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 42,96 iken, bu anket döneminde yüzde 44,19 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 37,78 iken, bu anket döneminde yüzde 36,70 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 23,05 ve yüzde 22,67 olarak gerçekleşti.

    12 ay sonrası enflasyon beklentileri

    2024 yılı Mart ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 22,98 olasılıkla yüzde 29,00 – 33,99 aralığında, yüzde 50,83 olasılıkla yüzde 34,00 – 38,99 aralığında, yüzde 22,88 olasılıkla ise yüzde 39,00 – 43,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.
    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 15,38’inin beklentilerinin yüzde 29,00 – 33,99 aralığında, yüzde 53,85’inin beklentilerinin yüzde 34,00 – 38,99 aralığında, yüzde 23,08’inin beklentilerinin yüzde 39,00 – 43,99 aralığında olduğu gözlendi.

    24 ay sonrası enflasyon beklentileri

    2024 yılı Mart ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 27,31 olasılıkla yüzde 16,00 – 20,99 aralığında, yüzde 48,29 olasılıkla yüzde 21,00 – 25,99 aralığında, yüzde 17,24 olasılıkla ise yüzde 26,00 – 30,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.
    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre,24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 20,00‘ının beklentilerinin yüzde 16,00 – 20,99 aralığında, yüzde 58,33‘ünün beklentilerinin yüzde 21,00 – 25,99 aralığında, yüzde 11,67‘sinin beklentilerinin yüzde 26,00 – 30,99 aralığında olduğu gözlendi.

    Faiz beklentileri

    Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 45,00 iken, bu anket döneminde yüzde 45,82 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 45,00 olarak gerçekleşti.

    Döviz kuru beklentileri

    Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 40,02 TL iken, bu anket döneminde 40,53 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 41,15 TL iken, bu anket döneminde 42,79 TL olarak gerçekleşti.

    GSYH büyüme beklentileri

    Katılımcıların GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,3 olarak gerçekleşti. GSYH 2025 yılı büyüme beklentisi ise yine bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,8 olarak gerçekleşti.