Etiket: enkaz

  • Osmaniye’de enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor

    Osmaniye’de enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor

    Depremler sonrası yapılan hasar tespit çalışmasında 352 binanın acil yıkılması gerektiği belirlendi. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Osmaniye’de, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekiplerince hasar tespit çalışmaları sürüyor. Yapılan incelemelerin ardından ağır hasarlı olduğu tespit edilen binalar gerekli çevre önlemi alınarak, iş makinaları ile kontrollü bir şekilde yıkılıyor.

    60 bin 501 bina kontrol edildi
    Osmaniye’de yapılan hasar tespit çalışmalarında bugüne kadar 60 bin 501 bina kontrol edildi. Bu binalardan 38 bin 501’i hasarsız, 3 bin 311’i ağır hasarlı, 12 bin 389’u az hasarlı ve 352 bina ile ilgili ise acil yıkım kararı verildi. Ağır hasarlı olduğu tespit edilen binaların yıkımları ise Osmaniye Belediyesi ve dışardan yardıma gelen belediye ve kurumlara ait iş makinaları ile kontrollü bir şekilde sürdürülüyor.

  • 7 kediden 6’sı sahibine teslim edildi

    7 kediden 6’sı sahibine teslim edildi

    Büyükşehir Belediyesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonuyla kentte merkez Sur, Yenişehir ve Bağlar ilçelerinde ilk etapta ağır hasarlı 35 yapının yıkımı için başlatılan çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede merkez Yenişehir ilçesinde Galeria İş Merkezi ve üstündeki sitede arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasının ardından kontrollü şekilde başlayan yıkım, içeride bir kedinin olduğunun belirlenmesi üzerine durduruldu. Yıkım çalışmasının durdurulmasının ardından dron ile kedinin bulunduğu kat tespit edildi. Daha sonra itfaiye ve AFAD ekipleri kedinin kurtarılması amacıyla çalışma başlattı.

    İtfaiyeye ait 54 metrelik yangın ve kurtarma çalışmalarında kullanılan merdivenli şnorkel ile çalışma yürütüldü ancak yetersiz kalınca askeri helikopter devreye girdi. Olay yerine sevk edilen askeri helikopterden halatla indirilen bir personel, iş merkezinin üstündeki binada kedinin bulunduğu kata ulaşmaya çalıştı. Binadaki hasar nedeniyle personel içeri giremedi ve helikopter olay yerinden ayrıldı. Bu girişimden de sonuç alınamayınca zirai ilaçlamada kullanılan dron getirildi. Yine sonuç alınamayınca daha sonra itfaiye ve AFAD ekipleri tekrar hassas bir şekilde çalışma yürüterek 1 kedinin kurtarılmasını sağladı. AFAD ekiplerince alana getirilen vinç aracılığıyla sitenin 4. ve son katına kafes yerleştirildi. Kedi kafese girmeyince AFAD ekipleri vinç üzerindeki sepete binerek 4. kattaki kediyi yakaladı ve aşağı indirdi.

    Kedi kurtarma çalışmaları hakkında muhabirlere açıklamalarda bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Veysel Kızılay, şu ana kadar 7 tane kediyi sağ olarak çıkardıklarını, 6 tanesini sahiplerinin teslim aldığını açıkladı.

    “Devletimizin tüm imkanları ile iki gündür burada kedileri kurtarma çalışmalarını sürdürmekteyiz”

    1 tanesinin de çip kontrolü ile sahibine ulaşılmaya çalışıldığını aktaran Kızılay, “Muhtemelen sahipli bir kedi olmayabilir. Onu da yine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olarak sahiplendireceğiz. Devletimizin tüm imkanları ile iki gündür burada kedileri kurtarma çalışmalarını sürdürmekteyiz. Kurmuş olduğumuz diğer kapanlar şu anda orada mevcut. İçeride olan kedilerin de bu kapanlara girmesiyle oradan sağ salim çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.

    “Veteriner hekimlerimiz tarafından ilk bakımları yapılarak sahiplerine tutanak karşılığı teslim edildi”

    Şu ana kadar hayatını kaybeden sahipli bir kedi olmadığını ifade eden Kızılay, “Çok şükür hepsinin sahipleri hayatta. Hepsine ilk muayeneleri ilk olarak Büyükşehir Belediyesine bağlı Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığında veteriner hekimlerimiz tarafından ilk bakımları yapılarak, sahiplerine tutanak karşılığı teslim edildi. Mevcut tespitlerimize göre içeride kalan hayvan sayısı 2 tane” ifadelerine yer verdi.

  • Acılarını enkaza resmetti

    Acılarını enkaza resmetti

    Yıllardır savaşı grafiti çalışmalarıyla dünyaya anlatan sanatçılardan Aziz Esmer, Selam Hamid ve Muhammed Enis Hamdun, bu kez de Kahramanmaraş merkezli depremlerin neden olduğu yıkımı ve yaşanan acıları yansıttı.

    Afrin’de depremler yüzünden yıkımların en çok yaşandığı Cinderes beldesinde buluşan sanatçılar, yıkılan bir binanın duvarına halkın çektiği acıları resmetti.

    Türkçede deprem anlamına gelen “Zilzel” kelimesini bir duvarın üzerine Arapça harflere benzettikleri yıkılmış binalar şeklinde resmeden sanatçılar, kelimenin içine bir elin ortasına konulmuş yaralı kalp çizdi.

    Sanatçılar, yaralı kalbi dikmeye çalışan bir el üzerinden, depremzedelerin çektiği acıyı göstermeye çalıştı.

  • Kahramanmaraş’ta depremin 18. günü

    Kahramanmaraş’ta depremin 18. günü

    Asrın felaket olarak adlandırılan depremin 18. gününe girildi. Depremin merkezi Kahramanmaraş’ta erken saatlerden itibaren ekiplerin sahada yoğun çalışması devam ediyor. Enkaza dönen şehir merkezinin son hali ve enkaz kaldırma çalışmaları havadan görüntülendi.

    AFAD koordinesinde sahada arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü şehirde, alınan tedbirlerle birlikte iş makineleri enkazlarda çalışmalarını sürdürdü. İş makinelerinin de desteğiyle enkazların kaldırılması ile şehrin son durumu görüntülerle gözler önüne serildi.


    Diğer yandan alınan son bilgilere göre de kentte 5 bin 364 bina depremde yıkılırken, 3 bin 726 bina acil yıktırılacak listesine alındı. 21 bin 635 binaya da ağır hasarlı raporu verilirken, hasar tespitleri ile ilgili çalışmalar da devam ediyor.

  • Enkaz birikintisi dağ gibi yükseliyor

    Enkaz birikintisi dağ gibi yükseliyor

    Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından kentteki enkaz kaldırma çalışmaları, özellikle şehrin iki büyük caddesinde yıkıma neden olan Azerbaycan ve Trabzon bulvarlarında sürüyor.

    Türkiye’nin birçok şehrinden gelen kamyon ve iş makinesi operatörleri çalışmalara katılıyor.

    Kentte moloz döküm alanı olarak belirlenen Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Karacasu mevkisindeki alan getirilen molozlar iş makineleriyle bu bölgeye seriliyor.

    Molozların oluşturduğu enkaz birikintisi ise “dağ” gibi yükseliyor.

    Güvenlik güçleri bu alanda 24 saat nöbet tutuyor.

     

  • İzmir’de zehir tacirlerine büyük darbe

    İzmir’de zehir tacirlerine büyük darbe

    İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu madde imalatı ve ticareti ile mücadelesini sürdürüyor. Ekipler, 5-20 Şubat tarihleri arasında 134 ayrı operasyonla uyuşturucu satıcılarının tepelerine bindi. Yapılan operasyonlarda, 110 kilo 270 gram esrar-skank, 2 kilo 349 gram metamfetamin, 2 kilo 321 gram kokain, 5 bin 870 adet ecstasy, 133 bin 28 adet sentetik ecza ile 24 adet hassas terazi, 26 adet tabanca, 6 adet tüfek ve suçtan elden edilen 1 milyon 372 bin 798 Türk Lirası ele geçirildi.

    Öte yandan operasyonlarda olaylarla ilgili 202 şüpheliye adli işlem gerçekleştirilirken, adliyeye sevk edilen 114 şüphelinin tutuklandığı öğrenildi.

  • “Yıkılırsa diyecek bir şey yok, takdiriilahi”

    “Yıkılırsa diyecek bir şey yok, takdiriilahi”

    Kahramanmaraş merkezli, 6 Şubat günü meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremler nedeniyle 11 şehirde yüzlerce bina yıkıldı. Adana’da da etkili olan depremde şehir merkezindeki 11 bina yıkıldı. 418 vatandaşın hayatını kaybettiği Adana’da, 148 binaya da “ağır hasarlı” raporu tutuldu. Acil yıkılacak olan bu binalardan ev sahipleri eşyalarını canlarını hiçe sayarak alıp, binanın diğer malzemelerini de hurdacılara sattı.

    Hurdacılar ise yıkılacak binalara girerek dairelerin plastik pencere çerçevelerini, çelik kapılarını ve demir şebekelerini söküp almaya başladı. Her an yıkılacak binalara canlarını hiçe sayarak giren hurdacı Çetin Kaya (28), depremde 10 gün boyunca çalışmadıklarını ancak eve ekmek götürmek zorunda olduklarını söyleyerek, “Burası ağır hasarlı ancak çalışma yapıyoruz. Depremin ilk gününden itibaren bizler de aynı acıyı yaşadık ve çalışamadık. Ama bir şekilde çalışıp ekmek paramızı kazanmak zorundayız.

    Biz binada çalışırken, aşağıdaki arkadaşlarımız herhangi bir sarsılma olduğunda uyarıda bulunuyorlar. Apartman sakinlerinin rızalarıyla para karşılığında anlaşıp alıyoruz. Buradan pencere, demirler ve çelik kapıları alıyoruz. Deprem kaçınılmaz bir şey, Allah’ın emri, olacağı varsa olur. Buradan bir araç geçse ve titretse yine yıkılabilir. Biz bu işi yaparken canımızı tehlikeye atıyoruz ancak evdeki çocukları nasıl geçindirebiliriz diye düşünüyoruz. Burada çalışırken yıkılırsa diyecek bir şey yok. Takdiriilahi yani, sözün bittiği yer” dedi.

    Hurdacıların eşyaları indirmesi dron ile de görüntülendi.

  • İlk depremde kurtuldular ikinci depremde enkaz altında kaldılar

    İlk depremde kurtuldular ikinci depremde enkaz altında kaldılar

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen 7.7 ile 7.6 büyüklüklerindeki depremler Malatya’da büyük hasara neden olurken, yaklaşık bin 400 kişi hayatını kaybetti, 7 bine yakın kişi ise yaralandı.

    Malatya’da Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 04.17’de meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki ilk depreme kent merkezinde yaşayan ardından da daha güvenli olduğu için gittikleri Akçadağ ilçesi Ören Mahallesi’nde 7,6’lık depreme iki katlı müstakil bir evde yakalanan Yurdagül Metin- Mehmet Metin ile Tülay Çırağ ve Muzaffer Çırağ yıkılan evin altında kalarak hayatını kaybetti.

    Enkaz altında kalan 4 kişinin cenazeleri AFAD ekipleri tarafından bulundukları yerden çıkarılarak önce Akçadağ Şehit Gökhan Aslan Devlet Hastanesi’ne buradaki işlemlerinin ardından da Şehir Mezarlığı’na kaldırılarak gözyaşları arasında defin edildi.

    “Güvenli diye Ören’e geldiler”

    İkinci depremde hayatını kaybeden dört kişinin Ören Mahallesi’ne daha güvenli olduğu için geldiklerini kaydeden Mahalle Muhtarı Birol Çirkin, “ Malatya’da yaşayan dört vatandaşımız ilk depremin ardından daha güvenli diye misafir olarak geldikleri iki katlı evin çökmesi sonucu hayatını kaybetti. Mahallemizde deprem nedeniyle toplam 11 kişi hayatını kaybetti“ diye konuştu.

  • “Zena” isimli kedi kurtarıldı

    “Zena” isimli kedi kurtarıldı

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Büyükşehir Belediyesi koordinasyonuyla kentte merkez Sur, Yenişehir ve Bağlar ilçelerinde ilk etapta ağır hasarlı 35 yapının yıkımı için başlatılan çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede merkez Yenişehir ilçesinde Galeria İş Merkezi ve üstündeki sitede arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasının ardından kontrollü şekilde başlayan yıkım, içeride bir kedinin olduğunun belirlenmesi üzerine durduruldu. Valilikten yapılan açıklamada, depremden etkilenen Galeria Sitesi’nde devam eden yıkım çalışmalarının içeride bir kedinin olduğunun tespit edilmesi üzerine durdurulduğu belirtildi.


    Helikopter kaldırıldı

    AFAD ve itfaiye ekiplerinin kedinin kurtarılması için kontrollü bir şekilde çalışma başlattığı kaydedilen açıklamada, “Kurtarma çalışmalarının tamamlanmasının ardından yıkım çalışmaları devam edecektir” denildi. İtfaiye ekipleri tarafından kaldırılan 54 metrelik yangın ve kurtarma çalışmalarında kullanılan sepetli şnorkel kedinin bulunduğu noktaya ulaşamayınca kedi kurtarma operasyonunda helikopter kaldırıldı. Helikopterden sarkan bir asker kedinin bulunduğu daireye yetişmeye çalışsa da kedi sesten ürkerek iç tarafa kaçınca kurtarılamadı.

    Ekipler kediyi kurtarmak için drone ile izleme yaptı, tarımda kullanılan drone ile kapan bırakıldı. Kapana girmeyen “Zena” isimli kedi için bu kez AFAD ekiplerince alana getirilen vinç aracılığıyla ekipler sepete binerek 4. kattaki kediyi yakaladı ve aşağı indirdi. İsminin “Zena” olduğu öğrenilen kedinin, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanı Kasım Aydın tarafından ilk tedavisi yapılarak, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Veysel Kızılay, gazetecilere yaptığı açıklamada, binada bulunan 4 kediden birini aldıklarını söyledi.
    3 kedi için çalışmalar devam ediyor


    Enkazda kalan 3 kedi için de gerekli çalışmanın devam ettiğini kaydeden Kızılay, “AFAD ekipleri 4. katta bulunan kedimizi aldı. Muayene ettikten sonra sahibine teslim edeceğiz. Sahibi dün yanımızdaydı, o da depremzede. Bir ayağı kırılmıştı. Kediyi sahibine teslim edeceğiz” dedi.

  • Gönüllü doktor yaşadıklarını anlattı

    Gönüllü doktor yaşadıklarını anlattı

    Kulak Burun Boğaz (KBB) alanında Uzman Doktor Fatma Cemre Sazak Kundi merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ili etkileyen yıkıcı depremlerin ardından gönüllü olarak gittiği deprem bölgesinde yaşadıklarını ve depremin acı tablosunu anlattı.

    “Bazı asistan arkadaşlarımız üstündeki ameliyathane kıyafetleriyle hiçbir şey almadan gelmek zorunda kaldı”

    Sabah uyandıklarında deprem haberini aldıklarını ve hemen hastaneye gelerek organize olmaya çalıştıklarını ayrıca gönüllü olarak deprem bölgesine gitmek istediklerini belirten Kundi, ”Sabah uyandığımızda deprem haberini aldık ve hastaneye geldik. Deprem bölgesine gönüllü olarak gitmek istediğimizi idari sorumlumuza bildirdik. Hastanemizde bu taleplerin toplandığını öğrendik. Bu süreç işlerken biz sürekli nasıl yapabiliriz, gidebilir miyiz, kendimiz gitsek olur mu diye düşündük. O gün ameliyat günümüzdü. Randevulu hastalarımızın ameliyatlarını yapıyorduk. İhtiyaca göre parça parça gönüllülerin yollanacağını öğrendik. O süre içerisinde bir yerlerden haber almaya çalıştık. Bir şekilde kendimiz gitsek yollar ne durumda bilmiyoruz. Bir yandan da buraya hasta gelirde bize ihtiyaç olur mu düşüncesiyle geçirdik saatleri. Sonra saat 4 gibi bize haber geldi. Bir gönüllü ekibinin bölgeye gönderileceğini öğrendik. Biz klinik olarak kulak burun boğaz bölümündeki hocamız ve asistanlarımız ile birlikte ameliyathaneden çıktığımız gibi yola çıktık. Bazı asistan arkadaşlarımız üstündeki ameliyathane kıyafetleriyle hiçbir şey almadan yola çıkmak zorunda kaldı. 6 gün kadar kaldık. Arkadaşlarımızın kalın montlarını alarak yola çıktık” diye konuştu.

    “Bir an önce birisini enkaz altından çıkarıp bir faydamız olsun diye dakikaları saydık”

    Deprem bölgesindeki vatandaşlara yardım etmek için bir an önce yola çıkmak istediklerini belirten Kundi, “Burada kaldığımız her dakika sıkıntı oluşturdu bize. İkinci depremi ameliyat sırasında yaşadık zaten. Saat 4 buçuk gibi hastaneden çıktık ve Adana Havaalanına indik. Bir an önce birisini enkaz altından çıkarıp bir faydamız olsun diye dakikaları saydık. Pazartesi gecesi çok yoğundu. Biz 5-6 saat soğukta ayakta bekledik. Burada soğukta beklemek ayakta beklemek bizim için hiç sıkıntı değildi ama biz burada boşa duruyoruz, geldik ama boşa duruyoruz diye bir panik olduk. sabah dörde karşı bizi Antakya Şehir Hastanesi’ne getirdiler. Ama hastaneye girilemediğini gördük. Önünde UMKE ve AFAD’ın getirdikleriyle gönüllü doktorların olduğu bir çadır merkezi kurulmuştu. Daha sonraki günlerde orası sahra hastanesine çevrildi” ifadelerini kullandı.

    “Enkazdan çıkan bebeklerin bezlerini bile değiştirdik”

    Psikolojik olarak çok etkileyici bir ortam olduğunu ve çok farklı duyguları aynı anda yaşamak zorunda kaldığını vurgulayan Kundi, “Bir şeyler yapmak için oradasınız ve ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Bir anda ilk başta bir öfke oluyor. Neden bize ne yapacağımızı söylemiyorlar. Götürseler bir işe yarasak diyorsunuz ama öyle değil orası afet bölgesi götürseler diyeceğiniz birinin olmasından ziyade neyse onu yapmamız gerektiğini fark ediyorsunuz. İlk gece ikinci depreme hastanede yakalanan vatandaşlarımızın cenazeleri hala kaldırılamamıştı. Çünkü hastaneye yaklaşılmıyor. Sonra bir ateş yakılmış, ateşin etrafında tek katlı bir birim var. Oraya yaklaştık ve baktık önünde de Türkçe konuşmayan insanlar var, Suriyeliler. Işığı tutup içeri baktık. İçeride sedyelerde maalesef hayatını kaybetmiş insanlar. Aralarında bir anne ve iki çocuk bir sedyenin üstünde hareket ediyorlar. Kimse onları fark etmemiş mi diye panikledik. Herkes gönüllü. Herkes faydalı olmaya çalışıyor ama psikoloji çok farklı bir şey. Bunu fark ediyorsunuz. Depremde her şeyi fiilen yapmak değil, sosyal olarak da izlemek lazım.

    Doktor arkadaşlarla birlikte biz hastaneye girdik. İki tane çocuk annesiyle birlikte. Sanıyorum ki ilk depremde yaralanmışlar ve bir de tekerlekli sandalyedeki bir canlı bir insanımızın daha olduğunu, yaralı olduğunu fark ettik. Onları alıp tekrar hastaneye götürdük. Hiçbir şey yapamasak da dört kişinin hayatını kurtardık. Biraz daha bir şeyler yapmalıyım düşüncesiyle hareket ediyorsunuz. Bunun bir felaket olduğunu biz o an idrak ettik. Gönüllü olsanız da olayın felsefesini anlamak biraz daha farklı. Enkazdan çıkan bebeklerin bezlerini bile değiştirdik. Sonra bize Kahramanmaraş’ta ihtiyaç oldu. Dörtyol’dan bir grup arkadaşımızı, genel cerrahi ve ortopediden arkadaşlarımızı alarak Kahramanmaraş’a yola çıktık. Nurdağı yolundaki viyadüklerden biri kırılmış olduğu için, biz üst taraftaki hafif hasar almış yoldan devam ettik. 1.5 saatlik yol yaklaşık 12 saat sürdü. Biz askeri araçla gitmemize rağmen çok zorlandık. Çünkü orası mahşer gibi hepimiz hala öyle hatırlıyoruz” dedi.

    “Orası öyle bir yer ki kendi çocuklarımız aklımıza bile gelmiyor”

    Yaşanan yıkıcı depremlerin çok büyük bir felaket olduğunu insanlarımızın çok büyük fedakarlıklar sergilediğini ve dayanışma ruhunun çok önemli olduğunu belirten Kundi, “Orası öyle bir yer ki kendi çocuklarımız aklımıza bile gelmiyor. Orada esas şey birilerin bize ihtiyacı olduğu. 12 saatlik yolculuk sonunda bizim ekibimiz Kahramanmaraş Sütçü İmam Efendi Üniversitesi’ne geçti. Biz oraya geçtiğimizde hemen acillere destek atmaya başladık. Servisleri toparlamaya çalıştık. Oradaki diğer gönüllü doktor arkadaşlar birlikte ilk iki üç gün çok yoğun bir hasta akışı oldu. Sistem kurulmaya başlandıkça daha rahat oldu. Gönüllü doktor sayısı çok fazla ama her şeyin organize olması bir iki gün sürdü. Herkes birbirine destek oldu orada. O felaket anında kolunu, bacağını kaybetmiş genç arkadaşlarımız bile büyük bir tevekkül içerisinde bize yardımcı olmaya çalışıyor, teşekkür ediyorlar. Biz orada hiçbir şey düşünmeden onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Gerçekten bazı felaketlerin aslında sonuç olarak kopan bir şeylerin bağlanmasına vesile olduğunu görüyoruz. Çok büyük bir felaket. Gerçekten çok büyük üzüntülere şahit olduk, gördük. Bölgeden dönen gönüllü ekipteki herkes sanki deprem anını orada yaşamış. enkaz altından çıkmış gibiydik. Allah bir daha böyle bir felaketi insanlarımıza yaşatmasın. Ama gördük ki gerçekten çok büyük bir milletiz. Biz devletin oradaki en küçük ferdi olarak canla başla birbirimizin yarasını sarmak için oraya koşmuştuk. Birbirimize nasıl yardım edeceğimizi aslında bir şekilde genetiğimizi biliyor. Çok büyük acılar var. Hepsini birlikte saracağız. Burada hala hastanemize gelen depremzedelerimiz var. Kendini ufak tefek yaralı görüp aslında hastaneyi meşgul etmeyip birkaç hafta sonra gelen hastalarımız da oluyor. Bugünleri atlatacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    “Bu memleketin yetiştirilmiş insanları olarak ilk bizim gitmemiz gerektiğini düşündük. Bunu bir gönül borcu olarak görmedik”

    Ülkenin yetiştirilmiş insanları ve doktorları olarak orada bulunmanın çok önemli olduğunu bunu hiçbir karşılık beklemeden ve kahraman ilan edilmek istemediklerini belirten Kundi sözlerine şöyle devam etti:
    “Manevi olarak aslında çok yoğun duyguların yaşandığı bir ortam. Tekrar tekrar gitmek istiyoruz. Biz ekip olarak böyle bir talepte bulunduk. Bir görev beklemeden bir şekilde biz yapacağız bunları algılamış olduk. Bir sonraki felakette biz gidelim istiyoruz. Giden kişi sayısından çok daha fazla burada yapabileceğini yapmak isteyen gönüllü var. Hastalar gelirse burası da boş kalmasın ihtiyaç oldukça gelelim diye bazı arkadaşlarımızı göndermedik. Biz yıllarca eğitim almış, uzmanlığımız olan, pratiğimiz olan, hızlı karar verme yetkisine sahip olan yetişmiş bu memleketin yetiştirilmiş insanları olarak ilk bizim gitmemiz gerektiğini düşündük. Bunu bir gönül borcu olarak görmedik. O anki duygular çok gerçek. Bu gerçeklik hiç gitmez. İnşallah bir daha felaket yaşamadan bu gerçeklerle yaşarız. Oraya gittim bir fedakarlık yapıyorum değil. Hiç kimsenin de bu konuda şartlar uygun olduğu takdirde gönüllü olmayacağını düşünemiyorum.”