Etiket: enkaz

  • Kalorifer peteğinden su içerek hayata tutundu

    Kalorifer peteğinden su içerek hayata tutundu

    6 Ocak’ta meydana gelen 7.6 şiddetindeki depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde 36 saat sonra kaldığı enkazın altından kurtulan depremzede, o anları İhlas Haber Ajansına (İHA) anlattı. Depreme uykudayken yakalandığını belirten 31 yaşındaki Gökhan Kara, “Ben o gün 2 depreme de yakalandım. Gece olan depremde Elbistan’da sadece 3 tane ev yıkılmıştı. Öğle saatlerinde meydana gelen depremde ben uyuyordum. Birden bire binanın çökmesine şahit oldum. Ayaklarım beton tablalarının altında kaldı. Enkazdan 36 saat sonra çıktım. Dışarıdaki sesleri almakta çok zorlandım” dedi.
    Depremin ardından devletin kendilerini sahipsiz bırakmadığını belirten Kara, “Deprem sonrasında bizleri deprem bölgesinde sahipsiz bırakmadılar. Hızlı şekilde deprem anı ve deprem sonrasında müdahale edildi. Yardım da geldi gönüllüler de geldi, yardım tırları da hızlı şekilde ulaştırıldı. Şu anda bizlerin hiçbir sıkıntısı yok. Selçuk Bayraktar’a özellikle teşekkür etmek istiyorum, afet bölgesine bin konut sözü vermiş. Allah bu tür insanlarda, vatanını, milletini seven insanlardan razı olsun” diye konuştu.

    Kalorifer peteğinden akan su ile beslenmiş

    Enkaz altında kaldıktan sonra patlayan kaloriferin peteğinden akan suyu içtiğini belirten depremzede Kara, “36 saat boyunca ben hiçbir şey yemedim. Öyle bir imkan da yoktu zaten. Depremin meydana geldiğinde ben evimin yatak odası bölümündeydim. Hayatta kalmak için kalorifer peteğinden su içtim. Deprem olduktan sonra peteğin su borusu patlamış, su ihtiyacımı oradan karşılayabildim. Soğuk havadan yana da Allah bana yardım etti. Yorgan ve battaniye vardı. Onlarla idare ettim. Alanım dardı. Ölmekten hiç korkmadım. Müslüman insan ölmekten korkmaz. Ölüm bize borç. Ben bu borcu bugün de yarın da öderim. Ölmekten korkmadım ama çıkacağıma inandım” şeklinde konuştu.

  • “10 gün kaldığımı sandım ama 4 günmüş”

    “10 gün kaldığımı sandım ama 4 günmüş”

    Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz, Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu ve beraberindeki heyet, Raufbey Mahallesi’nde depremde yıkılan 10 katlı binanın enkazından 88 saat sonra kurtarılan Murat Babaoğlu’nu tedavi gördüğü Osmaniye Devlet Hastanesinde ziyaret etti. Eli demirlere sıkışan ve kangren riski nedeniyle ameliyat edilen Babaoğlu, enkaz altında geçirdiği zamanı anlattı. Babaoğlu; “Kaldığım yer biraz genişti, dönebiliyordum. Ufaktan hareket edebiliyordum. Nefes almamda hiçbir sıkıntı olmadı. Beton delme makinesi seslerini duydukça bana ulaşacaklarını düşündüm, umutlandım hep. Ben enkaz altında 10 gün kaldığımı sandım ama 4 günmüş. Sürekli uyuyup uyandım ve üşüdüm” ifadelerini kullandı.

    Depremden de sürekli korktuğunu söyleyen Babaoğlu, “Depremin başlamasıyla panikle merdivenlere koştum. Merdivenlerden inerken merdiven kırıldı düştüm ve üstüme de üstümdeki merdiven düştü. Merdivenin dönen yeri çapraz gelince üzerimde kaldı ve bana da biraz orası alan oldu ama elim sıkıştı. Bir süre elimi oradan çıkartamadım, artçı deremler hareket ettirince boşluk oluştu, elimi kurtardım. Enkaz altında sürekli sarsıntı hissettim, hiç öyle büyük bir sarsıntı hissetmedim” diye konuştu.

  • “6 aylık çocuğumuz 5. gün öldü”

    “6 aylık çocuğumuz 5. gün öldü”

    Depremlerin ardından Aktaş Apartmanı’nda Bursa Arama Kurtarma Spor Kulübü Derneği (BAKUT), Adapazarı Belediyesi personeli ve Bursa Gürsu Arama Kurtarma ekiplerinin yürüttüğü çalışmada enkaz altından ses alınması sonrası Muharrem ve eşi Hidayet Polat ile iletişim kuruldu.

    Ekiplerin çalışması sonucu önce Muharrem Polat, ardından eşi Hidayet Polat ekiplerin desteğiyle çıkarıldı.

    Yürüyerek çıkan çift, sağlık ekiplerince sedyeye yatırılarak ambulansla Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı.

    Tedaviye alınan Muharrem Polat, enkaz altında yaşadıkları anlattı.

    Deprem olduğunda telefonunu kaybettiğini anlatan Polat, “Depremin ilk günü telefonlar kayıptı. Alarmı 08.45’e kurmuştum, alarm çalınca, telefon yatağın altına girmiş, yatak zemine oturmuştu. Yatağı kaldırıp telefonu aldık, onun ışığıyla idare ettik.” dedi.

     

    “5. GÜN OĞLUM VEFAT ETTİ”

    Enkaz altındaki 2 çocuklarının hayatını kaybettiğini, kucaklarındaki 6 aylık bebeklerini de hayatta tutmak için çok uğraştıklarını dile getiren Polat, “Enkaz altında hiçbir şey yemedik. Sadece vazelin buldum, biraz vazelin yedik. Tabii sıkıntı yaşatır mı bilmiyorum ağzımız bayağı bir kapanmıştı. Bir yemek kaşığı kadar kendi imkanımızla erittik, orada beklettik onu da içemedik zaten tekrardan tükürdük. 6 aylık oğlum Muhammet Alparslan vardı, onu ağzımdan çıkarttığım tükürükle beslemeye çalışıyordum, eşimin artık sütü gelmiyordu. Enkazın altında 5. gün artık Muhammet Alparslan dayanamadı, ben nabzına baktım, kalbini dinledim sabah vefat etti.” dedi.

    Enkaz altında 7’inci gün kar suyuna ulaştıklarını belirten Polat, bu anları şöyle anlattı:

    “Yer lamine parkeydi. İlk depremde yer kapalıydı, ikinci depremde orası açılmış, bunu ben 7’inci günde fark ettim. Hava gelen yer sadece orasıydı, çok toz oluyordu ağzımızı, yüzümüzü kapatıyordu. Depremin 7’inci günü 03.30-04.00 sıraları ‘Hidayet bak dedim şuradan bir şeyler var’. Ben elimi attım, tuğla ıslak, nemli. Gösterdim, inanmadı. Kazdım, kazdım baktım su çıktı, kar suyu. Allah bize böyle bir hidayet gösterdi.”

  • ‘Son videom’ diye çekti, enkazdan sağ çıktı

    ‘Son videom’ diye çekti, enkazdan sağ çıktı

    Deprem esnasında uyanan ve kaçmaya çalışırken kapıya çarparak bayılan Taha Erdem (17), daha sonra binadakilerin çığlıkları ile uyandı. Uyandığında üzerinde enkaz yığını olduğunu fark etti. Ayağı sıkışan ve kıpırdayamayan 11. sınıf öğrencisi Taha Erdem, kurtulamayacağını düşündüğü için ‘son videom’ diye bir video çekti.


    Kendisini kaydettiği anlarda yaşanan şiddetli artçıları kaydeden Taha Erdem, görüntüde, “Öleceğim, şu an tavan üzerimde. Çok pişman olduğum şeyler var; Allah’ım bütün günahlarımı affet” diye konuşurken sürekli sarsıntıların olduğunu dile getiriyor. Sürekli dua ettiği görülen Erdem’in videosu daha sonra sona eriyor.


    Taha Erdem, depremden 2 saat sonra akrabalarının yardımıyla enkazdan çıkartıldı. Hafif yaralı olan Erdem’in anne ve babası da enkazdan sağ olarak kurtarıldı. Yaşadıklarını anlatan Taha Erdem, “Deprem olduğunda kapıya doğru giderken kafamı çarptım, yeri düşmüşüm. Gözümü açtığımda kendimi tabutta hissettim. Sırtımda tavan vardı. Bacaklarım bayağı molozların altında kalmıştı. İlk uyandığımda rüya sandım. Sonra kendimi kurtarmaya çalışırken bir baktım molozların içindeyim. Telefonum elimdeydi. Kendimi kısa bir videoya aldım. Video çekerken sürekli depremler oluyordu. Artçı sarsıntılar çok şiddetliydi. Alt katlardan sesler geliyordu. Komşularımızın çığlıklarını duydum” diye konuştu.

  • Annesini enkazda kaybetti, yaşama tutundu

    Annesini enkazda kaybetti, yaşama tutundu

    Kahramanmaraş merkezli 10 ilde meydana gelen depremin en çok yıkıma neden olduğu iller arasında yer alan Hatay’da arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan binada depremin ikinci günü süren arama kurtarma çalışmalarında iki kişin sağ ve bir kadının cansız bedeni çıkarıldı. Çalışmaların devam ettiği esnada bir çocuk sesinin gelmesi üzerine bölgede bulunan AFAD Denizli gönüllü ekibi, sesin geldiği noktaya yöneldi. Çalışmaların 5 saat boyunca aralık vermeden sürdüren Denizlili gönüllüler, çabalarının ardından 4 yaşındaki Öykü Ada Kılınç’a ulaştı. Enkazdan açılan küçük deliklerden çıkartılan Öykü’nün yaşam dramı ise kendisinden önce çıkartılan annesinin cansız bedeni oldu. Hiç bir şeyden habersiz sadece yüzündeki umutlu güzel gülüşü ile göçükten çıkartılan Öykü’nün annesinin cansız bedeni Manisa iline bağlı Sarıgöl’de defnedildi.

    “Operasyonu sürecinde artçı sarsıntıyla karşılaşmamızdan dolayı defalarca enkaz alanı dışına çıkmak zorunda kaldık”

    Denizli’den Hatay’ın Antakya ilçesindeki arama kurtarma çalışmalarına katılan AFAD gönüllü ekibinden Mustafa Yıldırım, “Hatay’da depremin ikinci günü AFAD gönüllüleri olarak çalışmalarımız sürdürüyorduk. Birçok kişi sağ salim enkazdan çıkarmayı çok şükür başardık. Depremin ikinci günü 5 saatlik uğraşı sonucu yıkılan binada 4 yaşındaki Öykü Ada Kılınç’a ulaştık. 5 saatlik kurtarma operasyonu sürecinde artçı sarsıntıyla karşılaşmamızdan dolayı defalarca enkaz alanı dışına çıkmak zorunda kaldık. Biz gönüllüler olarak Öykü’nün hayatta olması bizim tüm yorgunluk, uykusuzluk ve soğuk gibi etkenleri unutturdu. Bizler gönüllü sistemine ne kadar kişi katarsak o kadar Öyküler kurtarırız” dedi.

  • “Ne yapmak istiyorsanız bir dakika bile ertelemeyin”

    “Ne yapmak istiyorsanız bir dakika bile ertelemeyin”

    “İnsanlar umutlarını kaybetmesinler, ne olursa olsun kaybetmesinler. Ben enkaz altındayken ‘bu son yaşım’ diye düşünürken çok şükür olmadı. Bağıra bağıra söyleyeceğim; ne yapmak istiyorsanız bir dakika bile ertelemeyin”

    Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerden Adıyaman’da yıkılan bir binanın altında kalan 28 yaşındaki eczacı Gizem Özkan, 54 saat sonra çıkarıldığı enkazda ilk 1 saatin çok zor geçtiğini ve şarkı mırıldanarak kendini rahatlatmaya çalıştığını söyledi.

    Depremin yıkıma neden olduğu illerden askeri uçaklarla İzmir’e getirilen 193 yaralının kentteki hastanelerde tedavileri sürüyor.

    Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğun bakım ünitesindeki afetzedeler de yeniden yaşama tutunmanın buruk sevincini taşıyor.
    Bina yıkılınca 7 kişilik ailesinin beton yığınlar altında kaldığını söyleyen Özkan, tüm aile fertlerinin yıkıntılardan kurtarıldığını, ancak yaşadıkları korku dolu saatlerin unutulamayacağını belirtti.

    Gizem Özkan, deprem sonrasında enkaz altında geçen saatler boyunca en büyük sıkıntısının “nefes alamamak” olduğunu ifade ederek, “Çok büyük çaresizlik. Nefes alamıyorsun, üstünde kocaman bir şey var. Dört taraftan sarılmış şekildesin, nefes alabileceğin yer yok. Benim üstüm sıkışmıştı, altım sıkışmamıştı. Şöyle koltuk altımı kaldırdığım zaman ayaklarımın olduğu alandan nefes pompalıyordum kendime doğru. Biraz yatıp kalktığım zaman tekrar koltuk altını açıp ayaklarımdaki havayı tekrar pompalıyordum. Oksijen ne kadardı bilmiyorum ama komik bir rakamdır herhalde. Ama insan çok ihtiyaç duyuyor.” dedi.

    Şarkılarla uyudu, su içmeyi düşledi

    Özkan, enkazda geçen saatler boyunca kendini rahatlatmak için çok sevdiği bir şarkıyı mırıldandığını, kendisine ninni gibi gelen bu şarkının adını da gizli tutmak istediğini söyledi.

    Yıkıntılar altındayken en çok özlediği şeyin ise su içmek olduğunu belirten Özkan, günyüzüne kavuşunca su içebilmeyi düşlediğini dile getirdi.
    Uyanık kaldığı saatler boyunca sürekli çevresindeki eşyalara vurarak ses çıkarmaya çalıştığını ifade eden Özkan, şöyle devam etti:
    “İlk 1 saat çok zor. Gerçekten tüm kalbinle ölmek istiyorsun. Artçı depremler oluyor. Bir saat sonra insan alışıyor. Ses duyunca kurtulma ihtimalin olunca kendine geliyorsun. Ben sürekli vuruyordum, sesim gelmemiş herhalde. Sonra çok uzaktan bir ses geldi. Hatta şeyi düşündüm ben, ‘İnsan göçük altındayken ses nasıl kilometrelerce uzaktaymış gibi gelir?’ Biraz tuhafıma gitti.”

    Özkan, beton bloklar altındayken ilk duyduğu sesi iyi hatırladığını, ancak enkazdan çıkarılırken baygın olduğunu anlattı.
    Gizem Özkan, yaşadığı için çok mutlu olduğunu, kırıklar nedeniyle tedavi gördüğü hastaneden çıktığında da ailesine kavuşacağı anı sabırsızlıkla beklediğini söyledi.


    Hayatın değerini çok daha iyi anladığını ifade eden Özkan, şu çağrıda bulundu:

    “İnsanlar umutlarını kaybetmesinler, ne olursa olsun kaybetmesinler. Ben enkaz altındayken ‘bu son yaşım’ diye düşünürken çok şükür olmadı. Bağıra bağıra söyleyeceğim, ne istiyorsanız, ne yapmak istiyorsanız bir dakika bile ertelemeyin.”

    “Baktım nurlu bir teyzeydi”

    Depremin merkez üssü Pazarcık ilçesinden getirilen Ejder Güzel (50) ise vardiya amiri olarak çalıştığı fabrikanın bahçesinde bulunduğu anda depremin meydana geldiğini ve üzerine duvarların devrildiğini söyledi.

    Duvarın altında kalan sağ bacağının ezildiğini, buna rağmen çevresindeki insanlara yardım etmek istediğini ancak yerinden kıpırdayamadığını ifade eden Güzel, çalışma arkadaşları tarafından ilçedeki bir hastaneye kaldırıldığını dile getirdi.

    Güzel, kaldırıldığı ilk hastanenin hasarlı olduğunu, bu nedenle sağlıkçıların yaralılara hastane bahçesinde müdahalede bulunmak zorunda kaldığını dile getirdi.

    Çevresinin hayati tehlikesi bulunan depremzedelerle dolu olduğunu, yaklaşık 3,5 saat yağmur altında eski bir tahtanın üstünde yattığını ifade eden Güzel, “Eski bir kapının üzerindeydim, sedye gibi. Onun üzerinde yatıyordum. Çok üşüdüm, inan bana çok üşüdüm. Yaşlı bir teyze geldi biliyor musun?  ‘Oğlum Allah yardımcın olsun’ dedi, şemsiyeyi üzerime bıraktı. Baktım nurlu bir teyzeydi.” diye konuştu.

    Güzel, ilk müdahalenin ardından getirildiği Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ameliyat edildiğini ve ailesine kavuşacağı günleri özlemle beklediğini söyleyerek, “Bu dünyada yaşıyorsunuz ya kimseyi incitmeyin. Bayanlar erkekleri incitmesin, erkekler de bayanları incitmesin.” dedi.

    Psikolojik destek alıyorlar

    İzmir Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yekta Öncel de şu ana kadar 40 hasta kabul ettiklerini söyleyerek, hastaların genelde Kahramanmaraş ve Adıyaman’dan sevk edildiği bilgisini verdi.

    Afetzedelerin genellikle kollarında ve bacaklarında ezilme bulunduğunu kaydeden Öncel, “Ekstremite (uzuv) kaybı olan hastalarımız da var ne yazık ki. Kas ezilmesine bağlı dediğimiz crush sendromu var. Bazen böbrek yetmezliği eşlik ediyor. Böbrek yetmezliği nedeniyle şu an 5 hastamız diyaliz tedavisi alıyor.” dedi.

    Öncel, yaralı depremzedeler arasında entübe durumda hasta bulunmadığını dile getirerek, bölgeden getirilen hastalara psikolojik destek verildiğini de sözlerine ekledi.

  • Enkazdan çıkarıldı, ailesi hayatını kaybetti

    Enkazdan çıkarıldı, ailesi hayatını kaybetti

    Kahramanmaraş merkezli şiddetli depremler sonrası Antakya’da oturdukları evi üstlerine yıkılan Kasım Mert Güraslan’ın 4 kişilik aileden tek hayatta kalan oldu. 14 yaşındaki çocuk ilk gün enkaz altından vatandaşlar tarafından çıkarıldı.

    Tedavisi Hatay Dörtyol Devlet Hastanesi’nde devam eden Güraslan’ın 2 ameliyat geçirdiği öğrenildi. Hasta yatağından yaşadığı korku dolu anları anlatan Güraslan, “Bir anda uyandık hep birlikte. Yıkılma anıydı. Kapının önüne gittik bir anda her şey yıkıldı. İki ayağımda enkaz da sıkıştı. Sabaha doğru tanımadığım abiler geldi 3 kişiydiler. Ayağımı çıkardılar götürdüler bir arabanın içine koydular beni ayağımı peçete ile sardılar. Su yiyecek falan verdiler. Beni çıkartanlara çok teşekkür ederim. Beni ilk çıkardıkları anlarda ailemi düşündüm” dedi.

  • Enkazda bulunan ziynet eşyası sahibine teslim edildi

    Enkazda bulunan ziynet eşyası sahibine teslim edildi

    Orhangazi Belediyesi OBAK ekipleri Kahramanmaraş’ta arama kurtarma çalışmalarını sürdürüyor. Depremin hemen ardından 15 kişilik gönüllü ekibi ile bölgeye giden OBAK ekipleri Kahramanmaraş’ta Müftülük Meydanı Merve Apartmanı enkazından içinde döviz ve altınlar bulunan çantayı çıkardı. Para ve altın dolu çantanın Merve Çakar isimli bir kadına ait olduğu belirlenirken, OBAK ekipleri çantanın Merve Çakar’a ait olduğunun teyit edilmesinden sonra para dolu çantayı sahibine teslim etti. Değerli eşyalarını teslim alan Merve Çakar, Orhangazi Belediyesi Arama Kurtarma ekiplerine de teşekkür etti

  • Protein tozuyla hayatta kaldılar

    Protein tozuyla hayatta kaldılar

    İki gün önce enkazdan sağ olarak çıkarılan annesini sürekli soran 17 yaşındaki Muhammed Enes de, “Annem nasıl? Onu merak ediyorum. Depremden sonra ağabeyimle ilk bir iki gün ağladık. Sonra nasıl kardeşlik yaptığımızı konuştuk” dedi.

    Doktorlar depremin sembolü olan ağabey ve kardeşin başından bir an olsun ayrılmazken, Yeninar kardeşlerin sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

    Pınar Apartmanı’nda Muhammed Enes’in sesi duyulunca askerler, madenciler ve AFAD görevlilerinin yanı sıra, yerli ve yabancı kurtarma ekipleri seferber oldu.

    Madenciler ‘Domuz damı’ yaptı, askerler de enkaz altındaki sporcu Muhammed Enes’e ulaştılar. Muhammed Enes yanında ağabeyi 21 yaşındaki ağabeyi Abdülbaki ile konuştuklarını daha büyük ağabeyinden ilk günlerde ses aldığını söyledi. Zamanla yarış sonrası 4-5 saatlik çalışma ile önce Muhammed Enes ardından da ağabeyi Abdülbaki Yeninar enkazdan şuuru açık olarak çıkarıldı.112 ambulansıyla Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Yeninar kardeşlerin durumunun iyi olduğu bildirildi. Doktorlar da burada seferber olup bütün kan değerleri, filmleri ve diğer tetkikleri incelediler.

    SÜREKLİ ANNESİNİ SORDU

    17 yaşındaki Muhammed Enes, görevlilere sürekli annesini sordu. Annesinin de enkazdan 2 gün önce sağ olarak çıkarıldığı ayaklarında problem olduğu için Kayseri’deki hastaneye sevk edildiği öğrenildi. Ağabeyi ile birkaç gün ağladıklarını, annesi ve ailesi hakkında konuştuklarını sonra da diğer günler ağabey kardeş nasıl günler geçirdiklerini konuştuklarını ifade eden Muhammed Enes, “Yanımızda erzak da vardı. Ancak protein tozu içtik. Bir asker ağabeyimiz var. Mehmet abi onun geleceğini de biliyordum. Askerler yanımıza gelince sesleri gelince ferahladık. Daha sonra önce beni sonra ağabeyimi çıkardılar” dedi.

    PROTEİN TOZUYLA HAYATTA KALDILAR

    21 yaşındaki Abdülbaki Yeninar da inancını kaybetmediğini, kurtulacağını bildiğini vurgulayarak, “Kardeşim vücut yapıyor, sporla ilgileniyor. Onun protein tozları vardı. Onu kullandık. İçim çok rahattı. Kurtarılacağımı biliyordum. Dua ettik enkaz altınayken. Orada içeriye hava geliyordu. Dışarıda oradaki kadar iyi nefes almadım. İçime çektikçe çekesim geliyordu. Oksijen problemi hiç yaşamadık” diye konuştu.

    Onlarla yakından ilgilenen doktorlar iki kardeşin de durumlarının iyi olduğunu ifade ettiler.

    Öte yandan Yeninar ailesinin fertlerinin Muhammed Enes ve ağabeyi Abdülbaki’den ümidi kestikleri cesetlerini beklediklerini belirttiler.

    İki kardeşin de sağlıklı olarak çıkarılması tüm Türkiye’nin de yüzünü güldürmüş oldu.

  • İsrailli hekim, enkazdan çıkan kardeşleri hayata döndürdü

    İsrailli hekim, enkazdan çıkan kardeşleri hayata döndürdü

    10 ilde yıkıcı hasara neden olan, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüklerinde meydana gelen depremlerde dünyanın dört bir yanından arama kurtarma ve sağlık ekibi görevlendirildi. Depremde zarar gören insanlara yardımcı olmak için ailesini, işini, evini ve konforunu bırakarak Türkiye’ye gelen heyetler arasında İsrailliler de yer aldı. İsrail sağlık heyetinde pratisyen hekim olarak görev yapan Lidor Peretz, depremin 9. gününde, başından geçenleri İHA muhabirine anlattı.

    “Türklere umut olmak için geldik”

    İsrail sağlık heyetinin yoğum bakım ünitesinde görev yaptığı bilgisini veren Peretz, “Ünitemizde on dokuzdan fazla hastayla ilgilendik, ilgileniyoruz. Bunlardan yedisi çocuktu. Çok çok duygusal bir an hatırlıyorum. İki hasta aldık. İlki 7 buçuk yaşındaki bir erkek çocuktu. Düşük vücut ısısı olan hipotermi ve uzun süredir hareket etmediği için kaslarda hasar olmasına neden olan rabdomiyoliz ile geldi ve şiddetli dehidrasyonu vardı. Ekibi hatırlıyorum, meslektaşlarımla onu çevreledik. Ona elimizden geldiğince yardım ettik. Ve sonuç inanılmazdı. Hayata döndü. Bu gerçekten inanılmaz bir andı. Harikaydı. İkinci hastamız da onun kardeşi olan 2 buçuk yaşındaki bir erkek çocuktu. Ne yazık ki ailelerin diğer üyeleri hayatlarını kaybetti ama iki kardeşin bir araya gelmesi bizim için çok duygulandırıcıydı. İşte bunun için geldik. Bu yüzden geldik; yardım etmek, bu hikayeleri bulmak, bu insanlara sahip olabilecekleri en iyi yaşam için umut vermeye geldik” dedi.

    “Burada olmaktan gurur duyuyoruz”

    Ekiplerinde 10 üyeleri olduğunu dile getiren Peretz, “Çoğu hemşire. Yoğun bakımda ise dört uzmanımız var. Ben bu görev sırasında onlara yardımcı olan bir pratisyen hekimim. Elimizden geleni yaptık. Yoğun bakım ünitesi, depremden kurtulanların bir parçası olmayan birçok hastayla ilgilendi. Mekanik ventilasyona ihtiyaç duyanlar, çeşitli dahili ve diğer tıbbi sorunları olanlar için diğer genel durumlar gibi. Bunu, hastaneyi yeniden hayata döndürmek için burada da görevlendirilen Türk ekibiyle birlikte görebildik. Bu bizim için oldukça duygusal ve şaşırtıcıydı. Şehrin canlandığını ve Türkiye’nin yeniden canlandığını görmek güzel. Ve burada olmaktan çok çok keyif aldık. Burada olmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu.

    “Irkı ne olursa olsun, cinsiyeti ne olursa olsun, herkes buraya yardıma geldi”

    Yaşanan afeti değerlendiren Peretz, şunları söyledi:

    “Maalesef çok kötü bir durum. Öngörülemeyen bir şey. Her yerde olabilir. İsrail’de bile olabilir bugünlerde. Çünkü aynı tektonik levhaları paylaşıyoruz. Tüm ülkelerden, dünyanın her yerinden gelen ekipleri görebildik. İsrail tarafı, hiçbir önyargı olmaksızın, hiçbir fikir ayrılığı gözetmeksizin yardım etmek, dünyayı birleştirmek için buraya geldi. Irkı ne olursa olsun, cinsiyeti ne olursa olsun, herkes buraya yardıma geldi. Ne yazık ki, sonuçlar çok çok berbat oldu. Burada çok can kaybımız oldu. Ama aynı zamanda çok çok başarılı hikayeler. Tünelin sonundaki ışık göründü. Bu bizim için bir umut.”

    “Türk halkı bize gerçekten saygı duydu ve bizi kabul etti”

    Dünyanın dört bir yanında görevlendirilen heyetler arasında İsrail heyeti için gönüllü olduğunu ifade eden Peretz, “Her birimiz gelip yardım etmek için işimizi ve hayatımızı bıraktık. Bu bizim için önemli. Bu, ulusal misyonumuzun bir parçasıdır: Yapabileceğimiz her yerde yardım etmek. Orduda komutanım tarafından gönüllü olarak görevlendirildim. Ama bunu sıcak bir kalple yaptım. Burada bulunmaktan asla gücenmedim. Burada olmaktan keyif aldım. Türk halkı bize gerçekten saygı duydu ve bizi kabul etti. Elimizden geldiğince onlara yardım edebildik” şeklinde konuştu.