Etiket: enkaz

  • 500 enkazdan 5 bin parça

    500 enkazdan 5 bin parça

    Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma neden olmuştu. Antakya ilçesinde bulunan tarihi ahşap evler de asrın felaketinde yerle bir oldu. Antakya’da yolcu taşımacılığı başta olmak üzere çeşitli sektörlerde çalışmalar yürüten iş adamı Ayhan Kara da adeta enkazı sanata çevirdi. İş adamı Kara, arkadaşlarının desteğiyle 5 bine yakın ahşap parçayı 500 enkazdan toplayarak ofisinin tavanında bir araya getirdi. Hummalı bir şekilde ilerleyen 5 haftalık çalışmalarla sanat eserine dönüşen enkazdan çıkarılan ve ofisin tavanında döşeme olarak kullanılan ahşap parçalar adeta cezbediyor.

    Deprem sonrası memleketini terk etmediğini ve enkazda bulduğu 1 parça ahşapla tavan döşemesi fikrinin ortaya çıktığını belirten Kara, “Depremin ardından ayakta durmaya çalıştım, şehri asrın felaketinin ilk saniyesinden itibaren hiç terk etmedim. Hep şehirdeydim, gezdim. Kentsel sit bölgesinde gezerken elime bir ahşap parçası geldi. Arabama aldım ve ofisime getirdim. Tabi ben anca 15 gün sonra girebildim ofisime, yerle bir olmuş haldeydi. Enkazda bulduğum ahşap parçayı masama bıraktım. Tarihi Antakya evlerinin birinden çıkma bir parçaydı. Masamda durdu bir süre aynı zamanda asma tavan çökmüştü. İlk etapta beton olarak bırakmak istedim, deprem için hatıra olsun istedim. Sonra aklıma ahşap parçası geldi ve ilginç dururdu dedim. Hayal ettim ondan sonra da olabilir dedim” dedi.

    “500’e yakın evden 5 bine yakın parça var burada”

    Antakya ilçesindeki tarihi evlerin enkazından arkadaşlarıyla birlikte topladığı 5 bine yakın parçayı 5 hafta içerisinde tavana döşediklerini dile getiren Kara, “Defalarca enkaz alanına gittim, molozların arasında ahşap parçaları aramaya başladım. Parçaları yan yana koyunca da enteresan bir ruh çıktı ortaya, ben öyle diyorum. Fikir olarak radikal bir fikir. Hatta bu parçalar; kan damlaları, gözyaşı, ter, alın teri ve arama kurtarma çalışmasındaki insanların acısını bile içinde barındırıyor. Bana ürperti vereceğini düşündüm ama aksine her parça kendi acısına ev sahibi. Komşu acısına ve yasına ortak, bunların hepsi başıma taç. 500’e yakın evden 5 bine yakın parça var burada. Arkadaşlarla birlikte topladık ve tavanı döşemek 5 hafta sürdü. Biz 5 hafta boyunca alandan enkaz içerisinden ahşap topladık, sürekli sahadaydık” ifadelerini kullandı.

  • Enkaz binanın temelinde obruk oluştu

    Enkaz binanın temelinde obruk oluştu

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar alan Hatay’ın Antakya ilçesinde yıkım çalışmalarında sona gelindi. Antakya’nın Kışlasaray Mahallesi, Saray Caddesi üzerinde bulunan ağır hasarlı binaların yıkımları gerçekleştirildi ve enkazları kaldırıldı. Cadde üzerinde enkazı kaldırılan bir binanın temelindeyse irili ufaklı 3 adet obruk oluştu. Derinlikleri 5 metreyi bulan obruklar, bölge halkı tarafından ilginç karşılandı.

    Obruk oluşumun olduğu bölgenin altından geçen derenin Asi Nehri’ne döküldüğüne dikkat çeken Nadir Aşkın, “Burası Saray Caddesi’nin üst tarafları. Gördüğünüz gibi altımızda tarih var. Bu sanırım bir akarsu, tam bilgiye sahip değilim. Görünürde akarsu büyük ihtimal Asi Nehri’yle buluşuyor. Bana bayağı ilginç geldi, buralar kendi kendine mi çökmüş önceden bir tarih mi vardı bilmiyorum. Buralarda hep bina vardı, akarsu da binaların altından geçiyor. Arka taraftan bayağı bir su akıyor. Oyulmuş her taraf, muhtemelen nehre dökülüyordur” dedi.

    Bölgede obrukların meydana geldiğini belirten Nihat Yoğurtçuoğlu ise, “Bu akarsu senelerden beri var. Alttan su akıyor, korkulacak bir şey yok. 3 tane evim yıkıldı, iş yerimde kalıyorum. Bina yıkıldıktan sonra burası ortaya çıktı. Burada da obruk çıktı ama korkulacak bir şey yok” şeklinde konuştu.

  • Enkaz çarşısında buruk yılbaşı

    Enkaz çarşısında buruk yılbaşı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde en büyük yıkım Hatay’da yaşanmıştı. Deprem sonrası Antakya ilçesi adeta yerle bir olmuş; il genelinde yaklaşık 25 bin kişi vefat etmiş ve binlerce bina yıkılmıştı. Binaların yerini arazilerin aldığı enkaz kentte, ticaretin merkezi konumundaki Uzun Çarşı da harabeye dönmüştü. Yaşamın yeniden başlamasıyla ticaretin canlandığı Uzun Çarşı’da yılbaşı alışverişi buruk yaşanıyor. Geçtiğimiz yıllarda yılbaşı öncesi insan yoğunluğunun fazla olduğu çarşıda, esnaf geçtiğimiz yıllara özlemle Antakya’nın yeniden ayağa kalkmasını umut ediyor. Çarşıya alışveriş ve gezi amaçlı gelen vatandaşlar, 2024 yılında depremsiz bir yaşam beklediklerini dile getirdiler.

    “Alışveriş yapanlar da evlatlarını mutlu etmek için bir şeyler alıyorlar”

    Uzun Çarşı’da esnaflık yapan Sedat Anlaç, yoğunluğun geçen yıllara oranla çok az olduğunu ifade ederek, “Yılbaşı alışverişi geçen yıllara oranla çok az. Alışveriş yapanlar da evlatlarını mutlu etmek için bir şeyler alıyorlar. İnsanlar acılı ve kederli, yılbaşı kutlayacak durumda değiller. Sırf çocuklar mutlu olsun diye az çok alışveriş var. Geçen yıl burada adım atacak yer bulamazdınız. Şu an çarşı boş. 2024’te öncelikle depremsiz bir hayat bekliyoruz” dedi.

    “2024’ün sonunda da yeni bir Antakya’yı bulacağız inşallah”

    Yeni yılda yeni bir Antakya’nın ortaya çıkacağını ifade eden Yusuf Yüksel, “Antakya’dayız, 2024’ün bizlere başarı ve mutluluk getirmesini istiyoruz. İnşallah küllerimizden yeniden doğacağımız, hayırlı bir yıl olur. Evlerimiz, iş yerlerimiz hep yıkıldı. İnşallah devletimizin çalışmalarıyla yeniden bir oluşum olacak. 2024’ün sonunda da yeni bir Antakya’yı bulacağız inşallah. Bu yıl buruk bir alışverişi var. Çocuklarımız ve ailemiz ile güzel bir yılbaşı geçirip, güzel şeyler yaşamayı ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “2024 iyi geçecek inşallah, ümitliyiz”

    Yeni yılla birlikte her şeyin iyi olacağına inandığını ifade eden Şaban Kızıldağ, “2023 bizler için iyi geçmedi. Gerçekten de pandemi, depremler derken çok kötü günler geçirdik. 2024 iyi geçecek inşallah, ümitliyiz. Her şey iyi gidiyor, yavaşta olsa iyi olacağına inanıyorum” dedi.

    2024 yılında memleketinin yeniden ayağa kalkmasını beklediğini dile getiren Gökhan Sabuncu, “2023 yılında büyük bir deprem yaşadık, 2024 yılında da temennimiz memleketimizin bir an önce ayağa kalkması. Konteynerde kalıyoruz, temennim her şeyin güzel olması. Rabbim yeni yılda; deprem, sel gibi doğal afetler yaşatmasın” ifadelerini kullandı.

    Yeni yılın depremsiz bir yıl olmasını istediğini belirten Melahat Turunç, “Yeni yıl; huzur, mutluluk ve depremsiz güzel şeyler getirsin” dedi.

    “Kayıplarımız oldu ve kötü günler geçirdik, 2024 inşallah iyi geçer”

    Asrın felaketinde kayıpları olduğunu ve zor bir yıl geçirdiğini ifade eden Ayşe Yılmaz, “2023’te çok kötü günler yaşadık. Kayıplarımız oldu, kötü günler geçirdik. 2024 inşallah iyi geçer” şeklinde konuştu.

  • Elinde bisküviyle herkesi ağlatmıştı, hayatını kaybetti

    Elinde bisküviyle herkesi ağlatmıştı, hayatını kaybetti

    Kahramanmaraş merkezli depremlere Hatay’ın Antakya ilçesinde yakalanan 61 yaşındaki Şerif Ölmez’in 3 çocuğu ve eşi asrın felaketinde vefat etti. Cebindeki bisküviyle günlerce enkaz başında evlatlarının kurtarılmasını bekleyen baba, çocukları için sakladığı bisküviyle yürekleri dağladı.

    Ölmez, 48 yaşındaki eşi Halime, çocukları; 14 yaşındaki Cansu, 16 yaşındaki Savaş ve 3 yaşındaki Oktay’ın hasretine dayanamayarak asrın felaketinden 2 ay sonra kansere yakalandı. Yaklaşık 9 ay boyunca yaşam mücadelesini sürdüren acılı baba, geçtiğimiz Çarşamba günü hayatını kaybetti. Vefat eden Ölmez, evlatları ve 3 çocuğunun mezarının bulunduğu Altınözü ilçesi Hacıpaşa Mahallesi Mezarlığı’na defnedildi. Ölmez, vasiyeti üzerine elinde bisküviyle kurtarılmasını beklediği 3 yaşındaki evladı Oktay’ın yanına defnedildi.

    “Kanser olduğunu depremden 2 ay sonra öğrendik”

    Hülya Karataş, babası Şerif Ölmez’in kardeşlerinin ve annesinin acısına dayanamayarak vefat etiğini belirterek “Acımız çok büyük, depremle başladı her şey. Kardeşlerimi, annemi kaybettikten sonra babacığımda rahatsızlandı. Acıya dayanamadı ve rahatsızlandı. Öğrendiğimizde yıkıldık ama kendisi bilmiyordu rahatsızlığını. Çok erken oldu gidişi, hasretlerine dayanamadı. Kanser olduğunu depremden 2 ay sonra öğrendik. Karaciğer kanseriydi” dedi.

    “Küçük kardeşime çok düşkündü. Bisküvi verememişti, onun üzüntüsü vardı kendisinde Oktay’ın yanına gömüldü”

    Karataş, babasının bisküvi vermek için kurtarılmasını beklediği Oktay’ın yanına gömüldüğünü belirterek “Acımız çok büyük, dün anlamadım ama bu gün yokluğunu daha çok hissediyorum. 2 kardeşim orada yatıyor, 1 kardeşim ve annem burada. Eşinin ve Oktay’ın yanına gömüldü. Küçük kardeşime çok düşkündü. Bisküvi verememişti, onun üzüntüsü vardı kendisinde Oktay’ın yanına gömüldü. İnşallah cennette kavuşmuşlardır. Şuanda 3 kardeşim, annem ve babam aynı mezarlıkta. 5’i yan yana yatıyor” ifadelerini kullandı.

    “Vasiyeti üzerine, eşi ve çocuklarının yanına gömdük”

    Hacıpaşa Mahallesi Muhtarı Burhanettin İpek, Şerif Ölmez’in vasiyetini yerine getirdiklerini ifade ederek “Öncesinde bir hastalığı veya başka bir şeyi yoktu. Depremden sonra ağırlığı taşıyamadı, çok üzüntüden dolayı birden rahatsızlandı. Dün vefat etti. Vasiyeti üzerine, eşi ve çocuklarının yanına gömdük. Ben onlara gitmek istiyorum demişti. Vasiyetini yerine getirdik. Çocuklarının ve eşinin yanında defnettik. Rabbim rahmet eylesin” şeklinde konuştu.

  • Acılarını içine gömüp yardıma koştular

    Acılarını içine gömüp yardıma koştular

    6 Şubatta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremde Adıyaman da ağır hasar almış ve binlerce kişi yıkılan binaların enkazı altında kalarak hayatını kaybetmişti. Adıyaman Belediyesi Ulaştırma Hizmetleri Müdürlüğünde görevli bir çok otobüs şoförü de ailesiyle birlikte enkaz kalmıştı. Kendi imkan ve çabalarıyla enkaz altından çıkan bir çok otobüs şoförü, kendilerine zimmetli olan şehir içi otobüslerinin direksiyonu başına geçerek ulaşım hizmeti sağladı. Otobüslerle yaralı, cenaze, yolcu, arama kurtarma ekibi, yardım malzemesi taşıyan otobüs şoförleri günlerce uykusuz direksiyon salladı.

    13 yaşındaki oğlunu defnettikten sonra işinin başına geçti

    Diğer otobüs şoförleri gibi enkaz altında kalan ve 13 yaşlarındaki çocuğunu kaybeden şoför Mustafa Kara da depremin ilk saatlerinde cenazesini çıkardığı evladını toprağa verdikten sonra direksiyon başına geçti.

    Acısını içine gömen ve başka canların kurtarılması için arama kurtarma ekiplerinin ulaşımını sağlamaya çalışan Mustafa Kara, “Benim çocuğum öldü, belki başka çocukları kurtarabiliriz diye evlat acısı psikolojisiyle günlerce direksiyon çevirdim” sözleri duygulandırdı.

    “Getireceğim kurtarma ekipleri başkalarının çocuklarını kurtarır diye işimin başına geçtim”

    Yaşadıklarını anlatan Adıyaman Belediyesi Ulaştırma Hizmetleri Müdürlüğünde görevli şoför Mustafa Kara, “Her zamanki gibi deprem esnasında da evdeydik. Deprem oldu, evimiz yıkıldı, 3.katta oturuyordum. İlk gün kendim, eşim ve 2 çocuğumla çıktık, 13 yaşındaki oğlum da enkazda vefat etti. Çocuğumu çıkarıp defnettikten sonra müdürümün gruplara attığı mesajları gördüm. Müsait olanlar işe gelsin diye mesaj atılmıştı. Ben de acımı içime gömdüm o an. Belki getireceğim kurtarma ekipleri başkalarının çocuklarını kurtarır diye gelip işimin başına geçtim. Yani o an çocuğumu kaybetmiştim, psikolojim bozuktu ama havaalanından getireceğim bir kurtarma ekibi belki başkasının çocuğunu kurtarır diye özveriyle işimi yaptım. Yaralılar taşıdım, cenazeler taşıdım, havaalanından sağlık ekibi de getirdim, asker getirdim, polis getirdim, kurtarma ekibi getirdim. Birilerinin çocuğunu kurtarabilmişsek ne mutlu bizedir. Sürekli geliyor aklıma, çünkü zor bir süreçti, çocuğumu da kaybettiğim için zordu benim için. Eşimin halen psikolojisi bozuk, sürekli hastaneye de götürüp getiriyorum. Çocuklarım sürekli abilerini soruyor, abimiz nerede diye. Bir türlü atlatamıyoruz o anı” dedi.


    “Herkes, kurtarma ekipleri bir çok insanı kurtarabilir motivasyonuyla çalıştı”

    Adıyaman Belediyesi Ulaştırma Hizmetleri Müdürü Hacı Metin Doğan ise konuşmasında, “Cenaze de taşıdık, yaralı da taşıdık, arama kurtarma da taşıdık, arama kurtarma malzemeleri de taşıdık, çadır da taşıdık. Yani bu süreç boyunca otobüslerimiz aralıksız çalıştı. Çok kötü bir durumdaydı. Şoför arkadaşlarımız içerisinde enkazdan çıkan, ailesini kaybeden, çocuklarını kaybeden şoförlerimiz vardı. Bir kısmına ulaşabildik, bir kısmına ulaşamadık. Bir çoğu kısa sürede görevlerinin başına geldiler. Gönüllü vatandaşlar da gelip yardım edebileceklerini söylediler, vatandaşlarımızdan da talepler geldi, onlar da sağ olsunlar bizlere yardımcı oldular. Şoförlerimizin psikolojisi pek iyi sayılmazdı ama biz onları en kısa sürede motive edip biran önce arama kurtarma ekiplerinin enkaz alanlarına yetiştirilmesi konusunda bir şekilde ikna ettik, bir şekilde başardık. Sağ olsunlar özverili davrandılar, günlerce uyumayan, uyumadan direksiyon sallayan şoför arkadaşlarımız oldu. Ben bütün Adıyaman adına onlara teşekkür ediyorum, minnet borçluyuz. Çünkü çok ulvi bir amaçla geldiler. Hiçbir beklentileri yoktu, bütün acısını içine gömüp gelip burada ben çocuğumu kurtaramadım, ailemi kurtaramadım ama bu taşıyacağım arama kurtarma ekipleri bir çok insanı kurtarabilirler motivasyonuyla çalıştılar. Çok güzel, çok mutluluk verici bir şey, ben bu arkadaşlarla birlikte çalışmaktan şeref duyuyorum, onur duyuyorum” diye konuştu.

  • Enkazlar kaldırıldı yollar asfaltlanıyor

    Enkazlar kaldırıldı yollar asfaltlanıyor

    Yeni Kahramanmaraş’ın imar ve inşası noktasında tüm alanlarda faaliyetlerini kesintisiz sürdüren Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, depremlerde hasar alan arterlerde başlattığı yenileme çalışmalarına da devam ediyor.

    Şehir merkezinin en işlek arterlerinde başlatılan ulaşım yatırımı çerçevesinde arterlerde refüj, yürüyüş yolu ve asfalt uygulamalarını sürdüren Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin çalışma gerçekleştirdiği noktalardan biri de İsmet Paşa Mahallesi’nde bulunan 36016 Sokak oldu.
    Fen İşleri Dairesi Başkanlığınca yenilenerek ulaşıma açılan sokağın ardından civardaki diğer arterlerde de asfalt yenileme uygulamaları başlayacak. Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri tamamlanan bölgelerdeki yolların ulaşım standardının iyileştirilmesi noktasında çalışmaların artarak devam ettiği belirtildi.

  • Depremde tüm ailesini kaybetti

    Depremde tüm ailesini kaybetti

    Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinin etkilediği hayatlardan biri de 12 yaşındaki Abdulkadir Gökkaya oldu. Abdulkadir Gökkaya, depremde ailesini, 3 kardeşini, birçok yakınını kaybettiği gibi aynı zamanda 3 gün kaldığı enkaz altında bir de bacağını kaybetti. Enkazın altından sağ kurtarılan Gökkaya’nın kangren olan bacağı hastanede ampute edildi. Uzun süre hastanede tedavinin ardından harekete geçen İrade Adımları Derneği, Gökkaya için uygun protez bacak yaptı. Abdulkadir Gökkaya, takılan protezle 7 ay sonra tekrar yürüyerek eğitim hayatına başladı.

    “Enkaz altında kalarak da sağ dizin altından uzvunu kaybetti”

    İrade Adımları Derneği Gaziantep Şubesi’nde görevli Ortez ve Protez Teknikeri Ezgi Sonar, “6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremde, Gaziantep’te bulunan ben ve diğer çalışma arkadaşlarım bizzat etkilendik. Deprem bölgelerine giderek uzuvlarını kaybeden insanların yaralarına bir nebze de olsa merhem olmak istedik. Zorlu da olsa onlara ulaştık. Onlardan biri de 12 yaşlarında olan ve Nurdağı’nda yaşayan Abdulkadir Gökkaya. Abdulkadir bu depremde ebeveynlerini ve enkaz altında kalarak da sağ dizin altından uzvunu kaybetti. Amcasının oğlunun kucağında merkeze utangaç ve umutsuz gelişinden ne kadar etkilensek de merkezden daha umutlu ve güler yüzle göndermenin gururunu bütün ekip arkadaşlarıyla yaşadık” dedi.

    “Başlarda yürüyeceğine dair inancı yoktu, fakat okula gitmek istiyordu”

    Abdulkadir’in tekrar yürüyebileceğinde umudunun olmadığını hatırlatan Sonar, “Başlarda yürüyeceğine dair inancı yoktu, fakat okula gitmek istiyordu. Sağ diz altından ampute ve sol ayakta da düşük ayak vardı. Ayrıca uzuv kaybından sonra psikolojik sebepli fantom hissi ve ekstroseptif algı, dokunma basınç karıncalanma kaşıntı gibi hisleri mevcuttu. Bu psikolojik ve fizyolojik etkenleri fizik tedavi ve psikolojik yardımla atlatıp protez işlemlerine başladık. Öncelikle Abdulkadir için en uygun olan pasif vakum sistem protezini seçtik. Abdulkadir’in gözlerindeki o ilk ışığı görmüş olduk. Bir haftanın sonunda merkezimize protezine adaptasyon sağlamış ve daha mutlu şekilde geldi. Protezinin daha sağlam hafif ve konforlu olması için karbon malzemeler kullandık. Son olarak da sekteye uğramamış bacağından ölçüler alıp protezi için kozmetik uygulaması yapıp bacak görünümü verdik. Son denemelerini yapıp onu daha umutlu ve daha güçlü adımlarla gönderdik” diye konuştu.

    “Enkazın altında 3 gün kaldım”

    Nurdağı’ndaki evlerinde depremde enkaz altında 3 gün kalan 12 yaşındaki Abdulkadir Gökkaya, “6 Şubat depreminde ayağımı kaybettim. Nurdağılıyım, enkazın altında 3 gün kaldım. Ailemi kaybettim, amcam ile yaşıyorum. İrade Adımları Derneği’nden ilk protezimi kullandım. Bu protezle okula gidiyorum geliyorum. Galeri var, galeriye gidiyorum ara sıra. Yeni açılan bir hastane vardı. Enkaz altında ayağım kangren olmuştu. Gaziantep Doktor Ersin Arslan Hastanesi’nde aldılar ayağımı. O yüzden üstten ampute ettiler” diyerek, hastanede yaşadıklarını anlattı.

    Depremde tüm ailesini kaybetti

    Protez bacağa kavuşmanın sevincini yaşayan Abdulkadir Gökkaya, “Çok güzel bir his. Yani yedi ay yürüyemiyorsun, adım atıyorsun. Ben depremde tüm ailemi kaybettim. Dört kardeştik ve ben tek kaldım. Enkazın altında 3 gün kaldım. Üç gün kötü geçti. Enkazın altında çok susamıştım. Dişimle ısıra ısıra dudağımı patlatmıştım, oradan kanımı içmiştim. Duvarın köşelerine yapılan kartonpiyeri yemiştim” diyerek enkaz altında yaşadıklarını anlattı.

  • Bir yandan enkaz kaldırma çalışmaları, bir yandan ağaçların renk cümbüşü

    Bir yandan enkaz kaldırma çalışmaları, bir yandan ağaçların renk cümbüşü

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından şehirde enkaz kaldırma çalışmaları sürerken, bir yandan da enkaz etrafındaki sonbaharın renkleri görsel şölen oluşturuyor.

    Onikişubat ilçesi Şazibey Mahallesi etrafındaki ağaçlar sonbaharın gelmesiyle farklı renklere büründü. Adeta renk cümbüşünün yaşandığı bölgede kuruyan yapraklar etrafa döküldü. Park ve bahçelerde oluşan farklı renkler objektife yansıdı.
    Diyarbakır’dan geldiğini söyleyen operatör Yusuf Dolu, “Kahramanmaraş’ın huzuru için bu enkazları kaldırmaya çalışıyoruz. Sonbahar geldi ve ağaçlar yaprak döküyor manzaralar güzel ama bu enkazlar içimizi acıtıyor. Bir yandan da hizmet etmeye çalışıp Kahramanmaraş’ı eski haline getirmek için çalışıyoruz” diye konuştu.

    Mehmet Yalçın isimli bir vatandaş ise, “Güzelim Kahramanmaraş daha da güzelleşiyor. Enkazlar kalkıyor ve izler siliniyor. En büyük yıkımın olduğu Şazibey Mahallesi gün geçtikçe güzelleşiyor ve yapraklar sonbaharda etrafı süsledi. Bu arada yağmur ile beraber toz ve toprak kalkması da sona erdi ve enkazlar yaprak örtüleriyle süslendi” ifadelerini kullandı.

  • Hatay’da aynı enkazdan ikinci ceset çıktı

    Hatay’da aynı enkazdan ikinci ceset çıktı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Hatay’da binlerce kişi depremde hayatını kaybetmişti. Antakya ilçesi Akevler Mahallesi’nde depremde yıkılan bir binanın temelinin kaldırılması için geçtiğimiz gün çalışma başlatılmıştı. Çalışmalar esnasında enkazdan yabancı uyruklu bir şahsa ait olduğu düşünülen ceset çıkmıştı. Aynı apartmanda temel kaldırma çalışmaları esnasında yürütülen çalışmalarda ikinci bir ceset daha çıktı. Ceset, olay yerinde yapılan incelemenin ardından morga kaldırıldı. Cesedin kimliği yapılan DNA çalışmalarıyla belirlenecek.

  • “Umudumu hiç kaybetmedim”

    “Umudumu hiç kaybetmedim”

    Hafızalara kazınan, yürekte derin izler bırakan 30 Ekim 2020 depremi, İzmirli Akbulut ailesinin de hayatını değiştirdi. Bayraklı Çamkıran’daki 7 katlı binanın birinci katında bulunan evlerinde depreme yakalanan Simge ve Simay Akbulut kardeşler, anneleri Mehtap Akbulut ile birlikte yıkılan binanın enkazı altında kaldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından 4 saat süren çalışmanın ardından kurtarıldılar. O gün o üç canı hayata döndüren itfaiye çalışanları arasında 30 yıllık itfaiyeci baba Mehmet Akbulut da vardı. Kızları ve eşini enkazdan sağ çıkarmak için meslektaşlarıyla birlikte ter dökmüştü.

    Depremden 8 ay sonra göreve başladı

    25 yaşındaki Simge Akbulut’un hayatı 30 Ekim depreminin ardından değişti. Hayattaki hedeflerini yaşadığı talihsiz olayın ardından netleştiren Simge Akbulut, önce KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girdi ardından da Edirne Belediyesi’nin itfaiyeci alımı için açtığı sınava katıldı. Depremin ardından kendini hızla toparlayarak hayata tutunan genç kadın, sınavlarda elde ettiği başarı sonrası Edirne Belediyesi’nde itfaiye eri olarak göreve başladı. 1 buçuk yıl burada çalışan Akbulut, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’na atandı.

    “Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk”

    30 Ekim 2020, saat 14.51’in hayatının dönüm noktası olduğunu söyleyen Akbulut, yaşadıklarını anlatırken hala aynı duyguları taşıyor. Akbulut, “Evde annem ve kardeşimle oturuyorduk. Annem salondaydı, biz de kardeşimle odadaydık. Bir anda çok şiddetli bir ses duydum ve ev şiddetli şekilde sallanmaya başladı. Deprem olduğunu fark edince kardeşimin kolundan tutarak dışarı doğru itmeye başladım. Kardeşim çıkmayı başardı ama apartmanın koridorunda kaldı. Annem de salondaydı, kolundan tutup onu da çektim. Çok kısa sürede 7 katlı bina çöktü. Annem ve ben aynı yerde enkazda kaldık, kardeşim ise bizim bir alt katımızda enkazdaydı. Annem ve kardeşime sürekli seslenip, yaşayıp yaşamadıklarını kontrol ediyordum. 4 saat boyunca enkazda kaldık. Annemi görebiliyordum ama kardeşimi göremiyordum. Sürekli birbirimizle iletişim halindeydik. Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk” diye konuştu.

    Onu kurtaran ekiple aynı çatı altında

    Enkaz altında çok dar bir yerde olduğunu ve nefes almakta zorlandığını anlatan Akbulut, “Annem yanımda şoka girmişti. Bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıp diğer taraftan ise kafamı toplayıp enkaz altından kurtulmak için çözüm aramaya başladım. Hiç öleceğimi düşünmedim. Kendi kendime ‘Buradan çıkacağım’ dedim. 112 Acil Çağrı Merkezini aradım. Kaldığım yerin adresini verdim. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, şu an ki çalışma arkadaşlarım beni kurtarmaya geldi. Babam da bizi kurtarmaya geldi. Kardeşim enkazdan çıkarıldı ancak bizim çıkarılmamız zaman aldı. Babam ve itfaiye ekipleri enkazı kazarak bizi çıkardı. Bir hafta hastanede kaldım. Bir süre yürüyemedim. Annem ve kardeşim ameliyat oldu, ben de fizik tedavi gördüm. Şu anda hepimiz çok iyiyiz” diye konuştu.

    “Umudumu hiç kaybetmedim”

    Yaşadıklarının kendisini çok etkilediğini anlatan Akbulut, şunları söyledi: “Hem babamın bu mesleği yapmasından dolayı çocukluğumun itfaiyede geçmesi hem de İzmir İtfaiyesindeki ekip arkadaşlarımın beni kurtarması beni çok etkiledi. Dün onlar beni kurtardı, bugün ben başkalarını kurtaracağım. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın deprem ekibinde yer alıyorum. Deprem, arama kurtarma ve yangın eğitimleri alıyorum. Enkaz altında hareketsiz, çaresiz şekilde saatlerce kalmama rağmen umudumu hiç kaybetmedim. Çaresizliğin nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Çaresizlik nedir? Yardım beklemek nedir? Bu duyguları bildiğim için ben de yardım bekleyen insanlara yardım edeceğim. Bu tarz olaylar yaşayanlar varsa, onlara umut etmelerini öneriyorum. Umut hiçbir zaman bitmez. Bu yola umut ederek çıktım.”

    “Çok şükür hala 4 kişi sofraya oturuyoruz”

    Güney Bölge İtfaiye Amiri Mehmet Akbulut (59) da kızları Simay (21) ile Simge ve eşi Mehtap Salduz Akbulut’un enkaz altında kaldığı haberini Torbalı’da görevde olduğu sırada öğrendiğini belirtti. Akbulut, “Kızım Simay arayarak ‘Baba bizi kurtar’ dedi. Deprem olduğu bilgisi gelmişti ancak apartmanın çöktüğü aklımın ucundan bile geçmedi. Hemen Torbalı’dan çıktım. Bu sırada kızım sürekli arıyordu. O yol bitmedi. Trafik kilitlendi. Araçtan inip koşarak eve ulaşmaya çalıştım ve vardım. Ailem enkaz altında, arkadaşlarım olay yerinde. Onlarla birlikte bende kurtarma çalışmalarına katıldım. Elimizle, tırnaklarımızla kazıya kazıya 4 saat sonra ailemi çıkardık. Allah’a şükür hala nefes alıyorlar, hala 4 kişi sofraya oturuyoruz” dedi.

    “Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum”

    Kızıyla gurur duyduğunu, şimdi baba kız bu mesleği yaptıklarını vurgulayan Mehmet Akbulut, “Her mesleğin olduğu gibi bizim mesleğin de riskleri var. Ben kızımın bu mesleği başarı ile yapacağına inanıyorum. İtfaiyeci olduğuna çok sevindim. Kutsal bir mesleğimiz var. Bir kez daha dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerim. İtfaiyeciliği çok seviyorum. Çalışma arkadaşlarımı ve kurumumu çok seviyorum. Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum. Simge bu mesleğe çok hevesli. Bu işi layıkıyla yapacağına eminim. Çok istekli, çalışkan” diye konuştu.