Etiket: enkaz

  • 1 milyon 400 bin ton moloz

    1 milyon 400 bin ton moloz

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler, 11 ilde büyük hasara neden oldu. ‘Asrın felaketi’ olarak adlandırılan depremde 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti, binlerce yapı çöktü, on binlerce bina ise ağır hasar aldı.

    Depremin en çok vurduğu yerlerin başında ise Hatay geldi. Bir taraftan yaraların sarılması için sosyal destek, bir taraftan da enkaz kaldırma çalışmaları yapılan şehirde, devletin tüm kurumları canla başla mücadele veriyor.

    Enkaz kaldırma çalışmalarında Devlet Su İşleri (DSİ) şehir genelinde bugüne kadar 1 milyon 400 bin ton moloz taşıdı. Molozların yüklendiği yüzlerce kamyon her gün peş peşe merkez Antakya ilçesi Narlıca Mahallesi sınırlarındaki bölgeye boşaltma yapıyor.

    Şu ana kadar 1 milyon 400 bin ton molozun döküldüğü vadide oluşan dağ ve kamyonların oluşturduğu kuyruk, dron ile de görüntülendi.

    Ekiplerin her gün aynı tempoda çalıştığı kaydedildi.

     

  • Yıkılan binaların karot numuneleri inceleniyor

    Yıkılan binaların karot numuneleri inceleniyor

    Muş Alparslan Üniversitesi tarafından kurulan deprem araştırma laboratuvarında çalışma yürüten ekipler, deprem bölgesinde yaptıkları başarılı tahlillerle adından söz ettirdi. MAUN bünyesinde kurulan deprem araştırma laboratuvarında ‘Sarsma Tablası’ ile yeni yapılan binaların beton dayanıklığı belirlenerek deprem performansları analiz ediliyor. Deprem bölgesinde yıkılan ve hasar gören binalarından alınan karot ve çelik numuneler, laboratuvardaki gerekli işlemlerin ardından beton test baskı makinesinde beton dayanımı ile çelik dayanımı testine tabi tutuluyor.

    Yapılan çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulunan Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, bölgenin depremsellik gerçeğinin farkında olarak yatırımlar yaptıklarını belirterek, “Son 5 yılda deprem araştırma laboratuvarımıza ve zemin etüdü laboratuvarımıza ciddi yatırımlar yaptık. Bugünleri birazda ön görerek ve ilimizin depremsellik gerçeğinin farkında olarak ciddi yatırımlar yaptık. Aldığımız ekipmanlar ile kurduğumuz ekiple teknik analizleri yapacak en üst seviyeye geldik. 6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde de üniversitemizin önemli çalışmaları oldu” dedi.

    Deprem bölgesinde alınan örneklerin deprem araştırma laboratuvarlarında incelendiğini söyleyen Polat, “Arkadaşlarımız Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay’da hem hasar tespitinde hem de savcılıklarda bilirkişi olarak çalıştılar. Buralarda çeşitli numuneler alınarak laboratuvarımızda testler yapıldı. Sadece teknik anlamda çalışma yapmıyoruz. Bölgemizin deprem gerçeğinin farkında olarak bu farkındalığı ilimizdeki gençlerimize ve vatandaşlarımıza yansıtmak üzere çeşitli çalışmalar yaptık” ifadelerini kullandı.

  • Samandağ’da enkaz kaldırma çalışmaları

    Samandağ’da enkaz kaldırma çalışmaları

    İlçede tehlike oluşturan ağır hasarlı binaların yıkım işlemleri kontrollü şekilde sürerken, ekiplerin enkaz kaldırma işlemleri de aralıksız gerçekleşiyor.


    Bina sakinlerinin de refakat edebildiği çalışmalarda çok sayıda iş makinesi kullanılırken, bazı enkazlardan çıkan değerli eşyalar ise polis ekiplerine teslim ediliyor.


    Polis ekipleri, binaların yıkıldığı ve enkazın kaldırıldığı yerlerde güvenlik önlemi alarak bölgeyi araç ve yaya trafiğine kapatıyor.

  • Deprem haberi yazan Eymen hayatını kaybetti

    Deprem haberi yazan Eymen hayatını kaybetti

    Onikişubat ilçesi Ebrar sitelerindeki 7 katlı Hazal apartmanında ikamet eden Erevik ailesi de depreme yakalandı. Deprem sonrası aileden 3, binadan ise 6-7 kişi sağ kurtuldu. Binada polis memuru annesi Zülfiye ile birlikte hayatını kaybeden 11 yaşındaki Mevlüt Eymen’in, enkazdan kendi el yazısıyla hazırladığı haber bülteni çıktı. Haber bülteninde Eymen’in Malatya Pütürge’de 2 yıl önce meydana gelen depremi haberleştirdiği ve gazeteci gibi yazması dikkat çekti. Küçük Eymen’in ablası Hatice Rana, kardeşi Elif Duru ve babası Mevlüt Erevik’in ise depremden sağ olarak kurtarıldığı öğrenildi.

    Yaşananları anlatan Mevlüt Eymen’in dayısı Mustafa Tunç, “Depremden kendimizi dışarı attık ve birbirimiz ile haberleşmek istedik. Kardeşime ve Mevlüt’e ulaşamadık. Biz de gittik yaşadıkları Ebrar sitesine enkaz yığınıydı. Çok şükür iki yeğenimizi ve eniştemizi sağ çıkardık. Ancak Mevlüt Eymen yeğenim ile kız kardeşimin cansız bedenini çıkardık. 5 aylık bebek ve annesi de çıktı. Daha sonra bir uzman çavuşun çıktığını gördük. 30 dairelik binada 6-7 kişi kurtulmuştu” dedi.

    Yeğeninin deprem haberini okuyarak duygusal anlar yaşayan dayı Tunç, “Mevlüt Eymen 2 yıl önce Malatya Pütürge’de bir deprem meydana geliyor ve gazeteciliğe haber olaylarına meraklıydı. Kendince küçük bir haber yazıyor ve başlık atıyor. Enkaz esnasında ise hatıralarını ararken bu haber not defterini buldum. Depremi haber yapan çocuk depremde hayatını kaybetti. Zeki, terbiyeli ve küçüğünü büyüğünü bilen bir çocuktu. Allah annesi ile beraber rahmet eylesin” dedi.

    Mevlüt Eymen’in yazdığı haberinde ise, “Malatya Pütürge’de 4.7’lik depremde belediye başkanından aldığımız bilgiye göre, bu ana kadar hiçbir şey olmadı ve Fıratlar bölgesinde hissedildi. Deprem saat 17.20’de meydana geldi. Dediğimiz gibi Fıratlar başta Gaziantep olmak üzere, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta da hissedildi” şeklinde ifadeler kullandığı öğrenildi.

  • Depremzede 54 günlük yaşam mücadelesini kazandı

    Depremzede 54 günlük yaşam mücadelesini kazandı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde Kahramanmaraş’ta enkaz altında kalan ve 6 saat sonra kurtarılan 42 yaşındaki Gülçem Adam, Gaziantep’teki Özel Hatem Hastanesinde tedavi altına alındı. 54 gündür yoğun bakımda tedavi gören Adam, Gaziantep Özel Yaşam Hastanesinde doktorların ve sağlık çalışanlarının alkışları arasında servise alındı.

    “Oğluyla kendini bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz”

    Yaşanan bu zorlu sürecin ardından depremzede hastanın servise alınması ve oğlu ile buluşturacaklarından dolayı mutlu olduklarını belirten Başhekim Yrd. Uzm. Dr. Ahmet Şükrü Denker, “Servise çıkmasından dolayı çok mutluyuz. Gülcan Hanım bize depremin 10. saatinde geldi. Yaklaşık 5 saat enkaz altında kalmıştı ama çok ciddi yaralanmaları vardı. Tüm ekstremiteleri, karnı hepsi enkaz altında kalmıştı. Buna bağlı yaygın kas ezilmeleri ve arkasından gelişen ciddi bir böbrek yetmezliğiyle kabul ettik. Tabii travmanın şiddeti saatler geçtikçe arttı, böbrek yetmezliği derinleşti, sürekli renal replasman tedavisi uyguladık, solunum yetmezliği, solunum cihazı. Tüm bunların sonucunda çoklu organ yetmezliği tablosundan geri dönerek bugün servise çıkarmak bizi çok mutlu ediyor, çok sevindiriyor. Yaklaşık 50 günlük zorlu bir tedavi süreci, oğluyla bugün kendini bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.


    Gülçem Adam’a uygulanan tedavi hakkında bilgiler veren Denker, “Depremzedelerde özellikle büyük enkazların, molozların vücutta oluşturduğu travmaya bağlı olarak kas yıkımı gerçekleşiyor. Kas yıkımı olduktan sonra kas içindeki bir proteinimiz miyoglobin serbest dolaşıma geçiyor ve bu ciddi böbrek yetmezliğine sebep oluyor. Genelde takip ettiğimiz hastaların pek çoğunda böbrek yetmezliği tablosu vardı. Bir kısmı kendiliğinden belirli bir süre sonra düzeldi sıvı tedavisiyle fakat bir kısmında renal replasman tedavisi yani hemodiyalize benzer bir tedavi uygulamak zorunda kaldık. Tabii bu kadar yaygın travmalardan sonra genelde biz yoğun bakımcılar akciğer yetmezliği tablosu görürüz. Bir süre sonra hastamızda akciğer yetmezliği de gelişti. Uzunca bir süre solunum cihazıyla desteklemek ve oksijen tedavisi vermek durumunda kaldık. Kan değişiklikleri oldu ve kanamaya ciddi meyli oldu. Bunun için de dahiliye doktor arkadaşlarımızdan yardım alarak, kan sıvı replasmanları yaparak toparladık. Şükür ki bugün fizik tedavi programı kaldı. Fizik tedavi programından sonra da en kısa sürede günlük yaşamına normal bir şekilde dönmesini planlıyoruz. Şimdi de fizik tedavi için hastayı servise transfer ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “Depremde eşim ve küçük oğlumu kaybettim”

    54 günlük yoğun bakım sürecinde yaşam mücadelesinden vazgeçmeyen ve geçirdiği zorlu tedavi süreci boyunca sağlık çalışanlarının yoğun desteğini gördüğünü ifade eden depremzede Gülçem Adam, “O gün, o gece depremde eşim ve küçük oğlumu kaybettim. Ben ve büyük oğlum kurtulduk. Sonraki süreçte sağ olsunlar bütün sağlık çalışanı arkadaşlar, çok yordum onları, gerçekten çok yordum onun farkındayım, dayanamadığım anlar oldu. Gerçekten doktorlar olsun, sağlık çalışanı arkadaşlar olsun çok sabırlı davrandılar. Çünkü benim zaten hiç tahammülüm kalmamıştı hiçbir şeye. Ne hastalığa, ne tedaviye hiçbir şeye dayanacak halim yoktu. Ama gerçekten çok sabırlılardı. Her şeye çok olumlu baktılar, her şeye çok olumlu gittiler, hepsi yani bir tanesi değil. Yüz kere çağırdım, yüzünde de geldiler. Bir keresinde gelipte ne var ne istiyorsun diyen olmadı, yani hepsi de koşarak geldiler. Şu anda hastaneye ilk girdiğim halimle şimdiki halimi karşılaştırdığımda arada dağlar kadar fark var ve ben bunu tek başıma da başarmadım. Hiç öyle düşünmüyorum, hepsinin sayesinde oldu” ifadelerine yer verdi.

    Enkazın altında bütün zorluklara rağmen umudunu kaybetmeyip oğlu için hayata tutunan Adam, “Enkazdan ilk çıktığımda büyük oğlum içerideydi, ayakları sıkışmıştı. Eşim zaten hemen yanımda ölmüştü, emindim onun öldüğünden. Küçük oğlumun öldüğünden de emindim. Son çıktığım anda büyük oğlum, ‘Anne Seymen bana bakıyor, ama buz gibi, konuşamıyor’ dedi. ‘Gözlerini kapattım, kapandı. Galiba Seymen ölmüş’ dedi. Ona da emindi. Bir büyük oğlum vardı, hastanede çok yalvardım ‘oğlumu kurtarın’ diye. Ben durmadan çığlık attım, bağırdım, yardım edin dedim hiç susmadım. Zaten buradaki doktorlarımızın söylediğine göre o çığlıklar, o hareketler beni daha kötü yapmış. Daha çok hasar görmeme sebep olmuş. Daha sakin kalmam gerekiyormuş ama o anda da sakin kalamazsınız ki. Hastaneye çok teşekkür ediyorum. Bütün personellere teşekkür ediyorum, hepsi benim nazımı çok çekti” diye konuştu.

  • Enkaz altında ticari umut

    Enkaz altında ticari umut

    Kahramanmaraş’ta kuyumcular sitesi olarak bilinen 30 yıllık iş merkezi, depremde yıkıldı. Enkaz altında kalan gece bekçisi ve bir kuyumcu da hayatını kaybetti. Yıkılan iş merkezinin enkazını kaldırma sırasında bazı esnaflar, molozların arasından ürünlerini kurtarmaya çalıştı. Ticari faaliyetlerini sürdüren esnafların bir çoğu da, hasar almayan yapılarda yer alan iş yerlerinde çalışmaya devam ediyor.

    Kuyumcular sitesi yöneticisi Metin Ağyar, muhabirlere yaptığı açıklamada, depremde binanın 10 saniyede yıkıldığını kaydederek, enkazda kalan gece bekçisi ve bir kuyumcunun hayatını kaybettiğini söyledi.

    “Bildiğimiz kadarıyla 10 saniyede yıkılmış”

    Yıkılan iş merkezinin yaklaşık 30 senelik olduğunu belirten Ağyar, “Bu bina 30 senelikti ama kendinden önce yapılan döngel sitesi 50 yıllık bina yıkılmadı burası yıkıldı. Enkazda yol seviyesindeki mağazacı arkadaşlar giyimci olduklarından dolayı depoları vardı. Eşyaları var onları çıkartmaya çalışıyorlar. Depoda olunca paketli mallarını alabiliyorlar. Mecburen ne kurtarırsa o kar. Aşırı derecede demiri var ama beton kalitesi yok olduğundan dolayı bildiğimiz kadarıyla 10 saniyede yıkılmış” dedi.

    “Ne kurtarırsak kâr şu anda”

    İş merkezinde giyim üzerine dükkanının olduğunu ifade eden İhsan Aktaş, “Depremde yıkılan yerden mallarımızı ürünlerimizi alıyoruz. Çıkan ürünlerimiz ıslanmış yağmur altında kalmış almaya çalışıyoruz. Ürünlerimizi alıp dükkanların önüne tezgah açmayı düşünüyoruz. Ne kurtarırsak kâr şu anda” şeklinde konuştu.

    “Buraya gelenler hep gönüllü insanlar”

    Tarihi kapalı çarşıda esnaflık yapan Durmuş Kara ise “Şu anda eski işler yok. Onca insanımızı kaybettik. Onca insanımız şehir dışına gitti. Buraya gelenler hep gönüllü insanlar. Askeri, polisi, hemşiresi, doktoru onların şuanda ufak tefek faydası oluyor. Biz de bu çarşıyı depremden bir ay sonra açtık. Çünkü bir çok iş yeri çöktü. Bizde en azından geliyoruz bekliyoruz. Sonuçta buralar kira yani kolay değil o kadar parayı kazanmak. Elimizden geldiğince de çarşımızı ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. En azından burada bekliyoruz ki bir yandan vakit geçiriyoruz. Bir yandan da ne satarsak o kar diyoruz” şeklinde konuştu.

  • Enkaz başında beklerken sağlığından oldu

    Enkaz başında beklerken sağlığından oldu

    Kahramanmaraş’ta yaşayan 36 yaşındaki 1 çocuk annesi Itır Gülcan, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerden ailesiyle birlikte yara almadan kurtuldu. İlk şoku atlattıktan sonra komşularının yardımına koşan Gülcan, çevredekilerle beraber 3 kişiyi apartmanının enkazından sağ çıkartmayı başardı. Ancak enkaz altında kalan diğer komşuları çıkartılmadan enkaz başından ayrılmak istemeyen ve alanda 26 gün bekleyen Gülcan, soğuk hava ve tozlu ortam nedeniyle baş ve boynun en derin enfeksiyonu olan peritonsiller apse (bademcik apsesi) geçirdi. İlk başta yaşadığı sorunu fazla önemsemeyen Gülcan’ın boğazı gün geçtikçe şişerek ağrımaya başladı ve ateşi yükseldi. Yaşadığı enfeksiyonun etkisi ile nefes almakta zorlanır hale gelen Itır Gülcan’ın imdadına ise deprem bölgesinde yardım için gönüllü olarak bulunan Medline Adana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Arslanhan yetişti.

    Yardım için giden doktor umut oldu

    Afetin yaşandığı Kahramanmaraş’a aracına yüklediği yardım malzemelerini götürmeye gittiğinde depremzedelere sağlık sorunları olup olmadığını soran Dr. Murat Arslanhan, bu sırada Itır Gülcan’ın şikayetlerini dinledi. Hastanın genel durumunu beğenmeyerek kendisinde bademcik apsesi olduğunu fark etti. Durumun ciddiyetini belirten Dr. Arslanhan, Itır Gülcan’ın Adana’ya getirilmesini sağladı ve görev yaptığı Medline Adana Hastanesinin tüm tedavisini üstlenmesi için yardımcı oldu.

    Zaman kaybetmeden ameliyata alındı

    Adana’ya gelir gelmez hastaneye yatışını sağladığı Itır Gülcan’ın gerekli tüm muayene ve tetkiklerini tamamladıktan 1 gün sonra ameliyata alan Dr. Murat Arslanhan, tonsillektomi ameliyatı ile hastasının tekrar sağlığına kavuşmasını sağladı.

    “Sorun ciddi bir hal alabilirdi”

    Dr. Arslanhan, hastanın sağlık durumu için, “Şu anda hastamız gayet iyi ve kendisini taburcu ettik. Fakat ilk karşılaştığımız zaman durumu ciddiydi ve ilerlemiş peritonsiller apsesi mevcuttu. Bu sorun normal şartlarda basit gibi görünse de ihmal edildiği takdirde can sıkıcı sonuçlar oluşturacak, hatta hastanın nefes almasını engelleyerek ölüme bile yol açabilecek bir sağlık problemi olabilir. Bu nedenle durumu kendisine söyleyerek Adana’da görev yaptığım hastaneye getirtip herhangi bir karşılık beklemeden tedavisini üstlendik. Kendisini şu an tekrar sağlığına kavuşmuş durumda, taburcu ediyor ve tüm yaşadıklarından dolayı geçmiş olsun diyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Nefes almakta zorlanıyordum”

    Ameliyattan 2 gün sonra taburcu edilen Itır Gülcan ise, “Yaşadığımız felaketten sonra günlerce enkaz başında bekledim. Bu süreçte boğazımda bir sorun baş gösterdi ve sıkıntım gittikçe arttı. Boğazım şişerek ağrımaya başladı, ateşim yükseldi. Rahat nefes almakta zorlanmaya başladım. O sırada yardım için bölgede bulunan Dr. Murat Arslanhan bizim olduğumuz yere geldi ve ihtiyaçlarımızı sordu. Ben de kendisine boğazımın şiştiğini ve rahat nefes alamadığımı söyledim. Kendisi beni muayene ederek acilen Adana’ya aldıracağını söyledi. Sonrasında ise tedavimi Medline Adana Hastanesi ve Dr. Murat Arslanhan üstlenerek ameliyatım gerçekleştirildi. Şimdi gayet iyi hissediyorum, kendilerine çok teşekkür ederim” diye konuştu.

  • Enkazından 752 yıllık tarih çıkacak

    Enkazından 752 yıllık tarih çıkacak

    Asrın felaketinden en ağır yarayı alan Hatay’da sadece binalar değil, asırlık camiler, kaleler, hanlar, kiliseler ve birçok tarihi eser de ya tamamen yıkıldı ya da büyük zarar gördü. Hatay’da 1271-1272 yıllarında yapıldığı tahmin edilen tarihi Ulu Cami de depremlerde tamamen yıkıldı. Memlükler döneminde inşa edilen, medrese, yazlık cami, şadırvan, iki türbe, çeşme, imaret ve dükkanlar gibi farklı dönemlerde inşa edilmiş yapılardan meydana gelen bir külliye niteliğindeki Ulu Cami, harimde iki mihrabı bulunması açısından tek eser olma özelliğine de sahipti.

    Osmanlı’nın 4’üncü Sultanı Yıldırım Beyazıt tarafından Niğbolu Zaferi’nin adağı olarak 1396-1400 yılları arasında yaptırılan ve İslam âleminin en yüksek mertebedeki 5’inci büyük mabedi kabul edilen 600 yıllık Ulu Cami’ye sahip olan Bursa, Hatay’daki Ulu Cami’nin ihyası için devreye girdi. Hatay’da geçici yaşam alanlarının oluşturulması, seyyar tuvaletlerin kurulumu ve yardımların dağıtımı noktasında önemli bir mesai harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, Hatay Ulu Cami’nin yeniden inşasını üstlendi.

    “Kültürel dokuyu koruyoruz”

    Hayatın bir an önce normale dönmesi için mesaisinin önemli bir bölümünü Hatay’da geçiren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, enkaz yığınına dönen Ulu Cami’nin moloz yığınları arasında tarihi yapının ayağa kaldırılması için gerekli çalışmaları yapacaklarının müjdesini verdi. Yüzyıllardır nice zorluğa rağmen günümüze ulaşan bu önemli külliyenin iki büyük deprem sonrası yerle bir olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, “Hatay’da şehrin kültürel dokusunu korumak için de Bursa olarak her türlü desteğin içinde olmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede tarihi Ulu Cami’nin yeniden inşasını belediye olarak biz üstlendik. Tarihi Ulu Cami, birçok medeniyet ve topluluğa da ev sahipliği yapmıştı. İnşasından sonra birkaç kere onarım gördü.

    Külliyenin son onarımları 1986 ve 2002 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildi. Son inşasını da Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak biz üstleneceğiz. Bursa’mızda da tarihi Ulu Cami var. Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilen bu muazzam cami, Bursa’nın sembollerinden biri. Her şehir bir ulu mabedin etrafında halka halka şekillenir. Bursa gibi, Antakya da Ulu Cami’nin etrafında manevi iklimini bulmuştu. Antakya’nın bu maneviyattan uzak kalmaması için Bursa olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Hatay’ın kimliğini ve özellikle de manevi yapısını korumak için tarihi Ulu Cami’nin yeniden inşasını kısa sürede tamamlayacağız” diye konuştu.

  • Malatya’da enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor

    Malatya’da enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor

    6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinde büyük yıkıma uğrayan Malatya’da hayatın normalleşmesi adına çalışmalar sürüyor. Çifte depremde kent genelindeki 44 binin üzerindeki bina yıkıldı ve ağır hasar aldı. Toplamda 135 bin 385 bağımsız bölümün depremden büyük ölçüde etkilendiği Malatya’da, enkaz kaldırma çalışmaları da sürüyor.


    Malatya Valiliğinden yapılan son açıklamaya göre şu ana kadar bin 251 enkaz kaldırılırken, kent merkezindeki çalışmalar havadan görüntülendi. İş makinelerinin hummalı bir çalışma sürdürdüğü kent merkezinde, acil yıkılacak binalarında yıkılması ile enkaz sayısı da her geçen gün artıyor.


    Çevre güvenliğinin de alındığı yıkımlarda molozlar, hafriyat kamyonları ile belirlenen alanlara götürülüyor.

  • 8 katlı binanın kontrollü yıkıldı

    8 katlı binanın kontrollü yıkıldı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin hasar verdiği binaların kontrollü yıkım çalışmaları sürüyor. Sandalzade Bulvarı üzerindeki 8 katlı Hacı Bayram Kirişçi apartmanı da kontrollü olarak yıkıldı. İş makinalarıyla yapılan yıkım esnasında polis ekiplerince çevrede güvenlik önlemleri alındı. Bazı vatandaşlar da cep telefonu kameralarıyla binanın yıkım anını görüntüledi.

    “Bina görevini yaptı, can kaybımız olmadı”

    Binanın alt katında giyim üzerine iş yeri bulunan Yusuf Hekimoğlu, “Deprem anında zaten biz evimizdeydik ama iş yerimizi merakımızdan geldik. Can kaybı olmadığı için bina görevini yaptı. Binamızın yıkılması da uzun sürdü.

    Yarım saatten bu yana bekliyoruz ne olacak diye. Şuanda da bir sıkıntı olmadı çok şükür. İstenildiği gibi yıkıldı binamız. Bir can kaybımız olmadı en mutlu olduğumuz tarafta öyle. Ekipler görevini yaptı insanları uzaklaştırdı. Zarar olmadı insanlardan can kaybı olmadı. Güvenlik görevlisi arkadaşlarımız da gereğini yaptı” dedi.