Etiket: ensar vakfı

  • Kılıçdaroğlu’nun iddiasına Altun’dan tepki

    Kılıçdaroğlu’nun iddiasına Altun’dan tepki

     

    Kılıçdaroğlu’nun iddialarının çaresizlik ve acziyet göstergesi olduğunu belirten Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, söz konusu vakıfların yurt dışında okuyan Türk öğrencilerini destekleme gayreti içerisinde olduğunu söyledi.

    “Yaptıkları tek şey yalan terörüne alet olmak.” diyen Altun, “15 Temmuz’da kimlerin saklanacak delik aradıklarını gördük.” dedi.

    Kılıçdaroğlu’na bir tepki de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten geldi. Kılıçdaroğlu’nun Türk vakıflarının yurt dışındaki faaliyetlerinden rahatsız olduğunu belirten Çelik, CHP Lideri’nin FETÖ ile aynı söylemleri kullandığını söyledi.

    İddiaların bir iftira olduğunu da vurgulayan Çelik, “Siyaset ve hukuk dairesinde gerekeni yapacağız.” dedi. Kılıçdaroğlu’nun iddialarına sosyal medyadan tepki gösteren AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ise CHP Genel Başkanı’nın 15 Temmuz darbe girişimindeki bir fotoğrafını paylaştı. “Kaçmayı siz iyi bilirsiniz.” ifadesini kullandı.

    Söz konusu iddialara TÜRGEV ve ENSAR Vakfı’ndan da tepki geldi. Vakıflardan yapılan ortak yapılan açıklamada iddialar reddedilirken, her iki vakfında ABD yasalarına uygun bir şekilde faaliyet göstererek, Türk öğrencilerin eğitimlerine destek verdiği vurgulandı.

  • Ensar Vakfı, İstanbul Sözleşmesini hedef aldı

    Ensar Vakfı, İstanbul Sözleşmesini hedef aldı

    Karaman’da 45 çocuğun cinsel istismar ve saldırıya maruz bırakılması skandalıyla hafızalardaki yerini koruyan Ensar Vakfı, İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alarak açıklama yaptı.

    İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan vakıf tarafından “Sözleşmenin 3. maddesinde yer alan ‘aile’ kavramının içine ‘birlikte yaşayan bireyler’ de dâhil edilmektedir” denildi.

    Ensar Vakfı’nın açıklaması şöyle:

    “Resmi adı ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ olan İstanbul Sözleşmesi’nde rahatsız olduğumuz bazı konular yer almaktadır.

    Sözleşmenin 3. maddesinde yer alan ’aile’ kavramının içine ’birlikte yaşayan bireyler’ de dâhil edilmektedir. Binlerce yıla dayanan Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bu topraklarda ’aile’ olmanın temelinde evlilik bulunmaktadır. Evliliğe dayanmayan aile kavramının kabul edilmesi mümkün değildir.

    Sözleşmenin 4. maddesinde geçen ’cinsel yönelim’ ifadesinin kapsamına kadın, erkek ve diğer tanımlamalar girmektedir. Şiddete karşı hazırlanmış bir sözleşmede bireyi tanımlayacak en iyi ifade ’insan’ olmalıydı. Toplumun tepki gösterdiği, dinimiz tarafından yasaklanmış tercihlere zımnen müsamaha gösterilecek bir oluşum içerisinde olamayız.

    İstanbul Sözleşmesi’ni tek cümleyle özetlemek gerekirse: Bir taraftan kadına karşı şiddetin engellenmesi istenirken, diğer taraftan kadın ve erkek dışındaki cinsel yönelimlere bir uluslararası sözleşmede atıfta bulunulmuştur.

    Bilinmelidir ki kadına yönelik her türlü şiddet kırmızı çizgimizdir. İnsanların birbirlerine Allah’ın emaneti olarak değerlendirildiği yüce dinimiz İslam’a göre aksi bir düşünce içerisinde olmamız da söz konusu olamaz. Ancak kadının korunması için hazırlanmış fakat bu noktada etkili olmadığı açıkça görülen, yürürlükte kalmasının toplumsal bir fayda sağlamayacağı anlaşılan bir sözleşmede ısrar etmek de gelinen nokta açısından doğru olmayacaktır. Öte yandan İstanbul Sözleşmesine karşıtlık üzerinden kadına şiddet meselesinin de gözardı edilmemesi gerektiğinin farkındayız.

    İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek toplumsal sorunu çözecek, kendi iç dinamiklerimize dayalı, milli ve manevi değerlerimizin yoğurduğu aile kavramını her zeminde kutsayacak ve koruyacak, kadına yönelik şiddeti önleyecek yeni çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda atılacak adımları destekleyeceğimizi, toplumun değer yargılarını göz önünde bulunduracak ve onların taleplerinin değerlendirecek düzenlemelerin yanında olacağımızı ifade etmek isteriz.”

    İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

    İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir. Sözleşme Avrupa Konseyi tarafından desteklenmektedir ve taraf devletleri hukukî olarak bağlar. Sözleşmenin dört temel ilkesi; kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir.