Etiket: Epilepsi

  • Epilepsi hastası 17 yaşındaki Rabia’dan 3 gündür haber alınamıyor

    Epilepsi hastası 17 yaşındaki Rabia’dan 3 gündür haber alınamıyor

    Muratpaşa ilçesinde aile evinde kalan Rabia Oktem, geçtiğimiz cumartesi günü saat 20.00 sularında evden saklı şekilde çıkış yapıp dönmedi. Bir oda bir salon evde 3 kardeşi ile birlikte yaşayan Rabia Oktem, annesi Havva Oktem mutfakta telefonda konuşurken, kardeşlerine bahçeye çıkıyorum diyerek evi terk etti. Kızının epilepsi hastası olduğunu belirten Havva Oktem, “Öldük meraktan artık, her tarafta aradık bulamadık seni. Neredeysen çık gel” şeklinde kızına seslenerek kızının sokakta bulunduğu her dakikanın kızı ve çevredeki insanlar için tehlikeli olabileceğini söyledi.

    “İlaçlarını almadığı sürece tehlikeli”
    Anne Havva Oktem, şöyle devam etti:
    “Benim kızım rahatsız, epilepsi hastası, ilaçlarını almadığı sürece tehlikeli. Şu an da sokakta olduğu her dakika onun hayatıyla oynanıyor. Eğer yanımda tutanlar, görenler, bilenler varsa hayatının en büyük hatasını yapıyor. Epilepsi teşhisi iki sene önce kondu, takıntılı, küçücük bir şeyi kafasına taksa ona doğru gider. İlaç ile normal duruyor, ilaç kullanmadığı sürece şu an da canlı bir bomba gibi geziyor ortada. İlk kaçışı değil, defalarca yaptı. Eğer birinin eline geçmediyse benim kızım 30 kez eve gelirdi. Gezer tozar hiçbir şey yapamazsa aklı başına gelince polise bizi aratır, yine çıkar gelirdi. Muhakkak birisine kayboldum, eve gidemiyorum derdi. Birisinin yanında biri tutuyor kızımı, tutan kişiye söylüyorum ‘bıraksın’. 17 yaşında ama akıl yaşı 12, eğer bu şekilde tutup onun hayatını zora sıkarsa biz de onun hayatını bitiririz.”

    2 sene Çocuk Esirgeme Kurumu’nda kaldı
    Kızını 170 santim boyunda kıvırcık saçlı olarak betimleyen Anne Havva Oktem, kızının alnında ben izi, kolunda yarası olduğunu, evden siyah eşofman siyah badi ile çıktığını ifade etti. Doğumundan itibaren kızının bakımını kendisinin üstlendiğini söyleyen Oktem, 2 sene önce epilepsi teşhisi konulmasının ardından, kızını Çocuk Esirgeme Kurumu’na vermek zorunda kaldığını aktardı. Oktem, “Doğduğundan beri benimle, eşimden ayrıldığımda henüz 6 aylıktı. 2 sene önceye kadar benim yanımdaydı, epilepsi teşhisi konana kadar hiçbir sıkıntısı yoktu. Vaktinde eve gelir, izinsiz hiçbir yere çıkmazdı. İki senede allak bullak olduk. En son sürekli kaçması nedeniyle Çocuk Esirgeme Kurumu’na vermek zorunda kaldım, ilaç tedavisi başladı. Tedavisini yaptılar. Yaklaşık 2 sene orada kaldı, 3-4 ay önce yanıma döndü. Sürekli kullanması gereken bir ilaç var, onu kullanmadığı zaman dengeyi bulamıyor. Sabah akşam içmek zorunda. Son günlerde ilacı almak istemiyordu, doktor ‘İlacı almayabilir, almadığı zaman hayaller görür, saldırgan olur, tutamazsın’ demişti. İlacı içiriyordum, lavaboya gidiyordu, ya çıkartıyordu ya dilinin altında tutuyordu” diye konuştu.

    18 Mayıs’ta evden kaçtı
    Geçtiğimiz cumartesi günü öğlen saatlerinde evlerinde misafir bulunduğunu, misafirin gitmesinin ardından akşam 20.00 saatlerinde kızı Rabia Oktem’in evden kaçtığını anlatan Havva Oktem, “Cumartesi akşamı çıkıp gittiğinde telefonla konuşuyordum, salondaydı, duşunu alıp üstünü değiştirdi. Çocuklara bahçeye çıkıyorum demiş, bahçeye baktım olmadığını gördüm. Etrafa baktım, bulamadım. Son kaçtığı gün misafirlerimiz gelmişti, 12 yaşında bir çocukları vardı, ona yurda gitmek istemediğini, birkaç gün Aksu’ya arkadaşına gideceğini söylemiş. Arkadaşı olarak bacağı sakat birinden bahsedildi, onu aradık bulamadık. Sürekli kaçmalarının üzerine kaçtığı günün bir gün öncesinde yurttan beni aradılar, yeniden görüşmeye geleceğiz dediler. Kendisiyle görüşmek istediklerini söylediler, Rabia da duydu. Kurumdaki danışmanı hep yanımızda oluyor, yurttan çıktı ama hala devletin sorumluluğu altında. Evde sorun yoktu, üvey babasıyla iyi anlaşıyor, gündüz kardeşleriyle gezdi, onun istediği yerlere gittik. Son günlerde kaçmaları nedeniyle onu mutlu etmek için uğraştık, El üstünde tutarken bizi yere çarptı, gitti” dedi.
    Kaybolduğu gün emniyete çocuk şubeye gidip başvuruda bulunduğunu dile getiren Havva Oktem, kızını yanında tuttuğunu düşündüğü kişilere çağrıda bulundu. Oktem, “Kaybolduğu dakikadan beri aranıyor, birisi bunu tutmasa Rabia sokakta durmaz. Eminim. Tutanlar bıraksın, karşılarındaki aklı başında mantıklı bir kişi değil, gerçekten rahatsız. Rahatsız olmasa bu şekilde hareket etmez. Çünkü ilk kaçışı değil, belki 20-25 oldu, ben bile hatırlamıyorum. Başına ne gelirse gelsin o benim çocuğum, başımın ütünde yeri var. Ne olursa olsun çık gel. Ne kuruma ne başka bir yere bırakmam, kapım sonuna kadar açık. Bizi aramak istemiyorsa polisi arasın ama çıksın gelsin. Her türlü bakarım ben çocuğuma, çünkü onları tek başıma büyüttüm, başkası büyütmedi” dedi.

  • Epilepsi hastası Manavgat Irmağında ölü bulundu

    Epilepsi hastası Manavgat Irmağında ölü bulundu

    Manavgat Irmağı ile denizin buluştuğu Boğaz mevkiinde ırmak içerisinde bir ceset olduğu ihbarı Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Karakolu ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerinin alarma geçirdi. Olay yerine gelen ekipler, ihbarı yapan vatandaşın kürekle elbisesinden tutup kıyıya çektiği erkek cesediyle karşılaştı. Irmakta soğuktan katı hale gelen cesedin elindeki cep telefonu dikkatlerden kaçmadı. Yapılan araştırmalar sonucunda cesedin Cuma gecesi ailesinin Cumhuriyet Polis Merkezine kayıp başvurusunda bulunduğu 41 yaşındaki Ümit Ejder Korkusuz’a ait olduğu belirlendi.
    Polis ekiplerinin haber vermesi üzerine olay yerine gelen Ümit Ejder Korkusuz’un kardeşi büyük üzüntü yaşarken, kardeşinin epilepsi hastası olduğunu, kimse ile bir probleminin olmadığını, daha önce kendisini damdan attığı için beyin kanaması geçirdiğini, büyük ihtimalle ırmak kenarında telefonla konuşurken gelen epilepsi krizi sonucu ırmağa düşerek boğulmuş olabileceğini dile getirdi.
    Ümit Ejder Korkusuz’un cenazesi, Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Olay Yeri İnceleme Ekibi, Adli Tabip ve Cumhuriyet Savcısının incelemelerinin ardından Antalya Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

  • “Epilepsi hastalığı tedavi edilebilir”

    “Epilepsi hastalığı tedavi edilebilir”

    Halk arasında sara olarak da bilinen epilepsi hastalığının kendisini nöbetlerle gösteren bir hastalık olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Handan Bilgin hastalık yaygın görülse de yanlış fikirler edinildiğini söyledi. Nöbetlerin beyindeki sinir hücrelerinde ani elektriksel deşarjlar sonucu ortaya çıktığı bilgisini veren Dr. Bilgin “Bu elektriksel deşarjlar kişinin kolunda, bacağında kasılma sallanma hali, aniden ortaya çıkan gözlerde kayma ve bayılma hali, ani donakalmalar ile etrafa yanıtsızlık hali ortaya çıkarabiliyor. Nöbetlerin kaynağını genellikle bilemiyoruz. Beyin MR görüntülerinde her zaman EYGD sebebi bulamıyoruz ama bu elektriksel deşarjlara sebep olarak sıklıkla beyin tümörleri, beyin damar tıkanıklıkları, beyinde iltihaplanmalar, doğumda ortaya çıkan kafa travmaları olabiliyor” diye konuştu.

    “Epilepsi akıl hastalığı değildir”

    Epilepsinin bir zeka geriliği ya da akıl hastalığı olmadığının altını çizen Dr. Bilgin, “Epilepsi bir zeka geriliği ya da akıl hastalığı değildir. Aslında farkındalık oluşturmak istediğimiz şey epilepsi hastalarının tek bir ilaçla kolay bir şekilde nöbetlerinin ortadan kaldırılabileceğidir” dedi.
    Epilepsi hastalarının sosyal ortamlarda dışlanma, damgalanma, sosyal ilişkilerde ve istihdam konusunda pek çok sorun yaşadığına dikkat çeken Dr. Bilgin hastaların ilaçla tedavi edilebilmesinin hastaların toplumdan dışlanmasının önlenmesini sağladığını dile getirdi.

    Bu damgalanmalardan endişe eden kişilerin, epilepsi hastası olduklarını saklamayı tercih ettiklerinden bahseden Dr. Bilgin “Bunun ötesinde toplum içerisine karışmaktan kendilerini alıkoyabiliyorlar. Tüm bu sebeplerden dolayı sosyal ilişkiler, evlilik hayatı ve iş hayatları hastalıklarından dolayı olumsuz etkilenebiliyor. Dünyada ve ülkemizde nüfusun aşağı yukarı yüzde 1’inde görülen epilepsi hastalığı tedavi edilebilir. İlaçlarla nöbetler kontrol altına alınabilir. Bu hastaların hayatın tüm aşamalarında normal bir birey gibi hayatlarına devam edebileceklerini, iş hayatlarında bir problem yaşamadan hayatlarını sürdürebileceklerini vurgulamak istiyorum” şeklinde konuştu.

  • “Epilepsi tedavi edilebilir bir hastalık”

    “Epilepsi tedavi edilebilir bir hastalık”

    Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdal Güngör, 26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Epilepsi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Güngör, epilepsinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyledi.

    “Epilepsi çocukluk çağında sık görülen nörolojik sorunlardan biri”

    Epilepsinin çocukluk çağında sık görülen nörolojik sorunlardan biri olduğuna değinen Prof. Dr. Güngör, Epilepsi prevalansı ülkemizde 16 yaş altı çocuklarda yüzde 0,8 olarak bildirilmiştir. Bu oran aslında çok da nadir görülen bir durum olmadığını göstermektedir. Beyin bir ağ yapısıyla birbiriyle bağlantıları olan milyonlarca sinir hücresinden (nöron) oluşan çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Çeşitli işlevler gören bu nöronlarda oluşan ani, anormal deşarjlar sonucunda yineleyici bozukluklar epilepsi olarak tanımlanmaktadır. Bir hastada iki veya daha fazla epileptik nöbetin görülmesi tanı ve tedavi açısından önemlidir. Epilepsi tanısı aileler için korku ve endişe oluşturan bir durumdur. Bu endişenin temelini de tedavi edilebilir bir durum olup olmadığını bilmemelerinden kaynaklanmaktadır. İlk epileptik nöbetini geçiren hastaların ancak yüzde 30 gibi bir kısmında tekrarlamalar olabilir. Hastada farklı günlerde iki veya daha fazla nöbetin varlığı veya tekrar riskini arttıran durumların varlığında tedavi planı yapılır. Tedavi her hasta özelinde klinik ve EEG özellikleri dikkate alınarak planlanır” diye konuştu.

    “Hastaların yüzde 65’inde ilk ilaçla nöbet sonlanıyor”

    Epilepsi tedavisinde ilk tercihin nöbet önleyici ilaçların başlanması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Güngör, “Tedaviye tek ilaçla başlanır ve hastaların yaklaşık yüzde 65’inde ilk ilaçla nöbetler sonlanır. Ardışık tek ilaç tedavilerine yanıt vermeyen olgularda çoklu ilaç tedavi protokolleri uygulanabilir. İki veya daha fazla çoklu ilaç tedavisine yanıt vermeyen olgularda diğer tedavi seçenekleri gözden geçirilir. Bu seçenekler arasında medikal ketojenik diyet tedavisi, epilepsi pili (vagus sinir stimülasyonu), epilepsi cerrahisi gibi yöntemlerdir” şeklinde konuştu.

    “Medikal ketojenik diyet”

    Dirençli epilepsi olgularında medikal ketojenik diyetin önemli bir tedavi yöntemi olduğunun altını çizen Prof.Dr. Güngör, “Açlığın nöbetler üzerinde olumlu etkileri ilk olarak MÖ 400 yıllarında Hipokrat tarafından bildirilmiştir. Ketojenik diyet yüksek oranda yağ, büyümeyi sağlayacak düzeyde protein ve düşük karbonhidrat içeren bir tıbbi tedavi yöntemidir. Vücudun birincil metabolizmasının, glikoz kullanımından yağ temelli enerji kaynağına dönüşümü nöbetlerin kontrol edilmesini sağlamaktadır. Ketojenik diyetteki kişi karbonhidratlar (glikoz) yerine yağ yıkıcı metabolizmayı uyararak enerjiyi dışardan aldığı yağları harcayarak sağlar. Yağların yıkılması ile keton cisimleri nöbet önleyici etkiyi başlatır. Diyet nöbet önleyici etki yanında, nörolojik ve davranışsal bozuklukların tedavisinde de rol oynar” açıklamasında bulundu.

    “Vagus sinir stimülasyonu”

    Vagus sinir stimülasyonu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Güngör, “İlk olarak 1997 yılında çocuklarda kullanım için izin almıştır. İlaca dirençli fokal nöbetlerde vagus sinirinin elektriksel uyarımı (VNS) yeni bir tedavi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Göğüs üzerinde cilt altına yerleştirilen bir stimülatör (epilepsi pili) aracılığı ile boyunda sol vagus sinirine gönderilen uyarılar merkezi sinir sisteminde inhibisyon oluşturarak nöbet önleyici etki gösterir. Epilepsi ile ilgili kullanımı esnasında yapılan çalışmalarda hastalarda ruhsal durum ve yaşam kalitesi üzerine pozitif etki oluşturduğu tespit edilmiştir” dedi.

    “Tedavi edilebilir bir hastalık”

    Epilepsinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Güngör, “Epilepsi cerrahisi de ilaca dirençli epilepsilerde diğer bir tedavi seçeneğidir. Seçilmiş hastalarda uzun süreli video EEG analizleri ile nöbet nedeni olarak tespit edilmiş fokal epileptojenik alanın cerrahi olarak çıkarılmasını içermektedir. Sınırlı sayıda hastada kullanılan bir yöntemdir. Sonuç olarak epilepsi tedavi edilebilir bir hastalıktır. Toplumda epilepsi ile ilişkili çok fazla yanlış kanı bulunmakta ve bu hastalar damgalanmaktadır. Hastaya göre seçilen uygun tedavi yöntemleri ile hastaların önemli bir kısmında tedavi sonlanmakta ve çocuklar normal yaşantılarını devam ettirmektedirler” ifadelerini kullandı.

  • Polislerden epilepsi hastası çocuklara moral ziyareti

    Polislerden epilepsi hastası çocuklara moral ziyareti

    Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince, epilepsi hastası iki çocuğa moral vermek amacıyla ziyaret gerçekleştirildi.
    Ekipleri karşılarında gören çocukların mutlulukları gözlerinden okundu. Polis yeleği ve şapkası hediye edilerek, ekipler ile beraber polis aracına binip devriye turu atan çocuklar keyifli anlar yaşadı.

  • Epilepsi nöbetine bu yaşlarda dikkat

    Epilepsi nöbetine bu yaşlarda dikkat

    Nöroloji Uzmanı Dr. Cem Ortaçbayram, epilepsinin toplumda her 100 kişiden 1’inde görüldüğüne dikkat çekerek “Nöbet aralarında hasta genelde sağlıklıdır. Tek bir nöbet o kişinin epilepsi hastası olduğunu göstermez. Ayrıca kasılma olmadan boş bakma, dalma şeklinde ataklar da yaşanabilir” dedi. Nöroloji Uzmanı Dr. Cem Ortaçbayram, epilepsi ve epileptik nöbetler arasındaki farka dikkat çekerek önemli bilgiler verdi. Epileptik nöbetin, beyni ve sinir sistemini etkileyen ani ve kontrolsüz elektriksel aktivite sonucu ortaya çıkan bilinç kaybı ve kasılmalara, bazen davranışlarda, hareketlerde, duygulanımda değişikliğe yol açabilen nörolojik bir bozukluk olduğunu belirten Dr. Ortaçbayram “Epilepsi ise tekrarlayıcı nitelikte ve gelişigüzel zamanlarda oluşan nöbetlerle karakterize bir hastalık olup görülme oranı yüzde 0,5-1 arasında değişir. Yaşamın ilk 20 yılında ve 60 yaşından sonra görülme sıklığı daha fazladır” dedi.

    “Her epilepsi nöbetinde bilinç kapanmaz”

    Epileptik nöbette beyinde bulunan nöronlarda ani ve kontrolsüz boşalma yani deşarj yaşandığına değinen Dr. Ortaçbayram “Epilepsi ile epileptik nöbet arasındaki fark epilepsinin, tekrarlayan ve kendiliğinden oluşan nöbetlerle seyreden bir hastalık olmasıdır. Nöbet aralarında hasta genelde sağlıklıdır. Tek bir nöbet öyküsü o kişinin epilepsi hastası olduğunu göstermez” diye konuştu. Epilepsinin nedenlerinin “genetik yatkınlık, beyindeki yapısal bozukluklar, beyin tümörleri, kafa travması, inme, beyin kanaması ve beyin ameliyatları sonucunda beyinde ortaya çıkan hasarların anormal elektriksel deşarjlar” olduğunu ve epilepsinin bu şekilde ortaya çıkabileceğini dile getirdi.
    Epileptik nöbetlerin “Parsiyel” ve “Jeneralize” nöbetler olmak üzere iki tipte görüldüğünü söyleyen Dr. Ortaçbayram “Parsiyel nöbetler de basit ve kompleks olmak üzere ikiye ayrılır. Basit parsiyel nöbetlerde bilinç açık olur. Genelde tek taraflı istemsiz kasılmalar, ani korku, daha önce olmuş bir olayı olmamış gibi veya olmamış bir olayı olmuş gibi hissetme, kötü koku ve tatlar alma, mutsuzluk hissi, geçici uyuşukluk belirtileri, görme alanının yarısını etkileyen flaş şeklinde ışıklar ve değişik renkler görme belirtileri gözlenir. Kompleks parsiyel nöbetlerde ise bilinç etkilenmesi meydana gelir. Kompleks parsiyel nöbetlerde çiğneme, yalanma, yutkunma ve bir şey arar gibi şaşkın bakınma hali görülebilir” dedi.

    “Sadece boş bakma, dalma şeklinde de atak olabilir”

    Dr. Ortaçbayram, jeneralize nöbetlerin halk arasında sara nöbeti olarak bilindiğine değinerek kişinin önce kaskatı kesilerek yere düştüğünü; ardından tüm vücut kaslarında kasılıp gevşemeler olduğunu; nöbet esnasındaki şiddetli hareketlerin kişinin kontrolü dışında geliştiğini anlattı. Bunun yanı sıra ”absans” ya da ”petit mal” adı verilen jeneralize nöbetlerde ise kasılma olmadan boş bakma, dalma şeklinde atakların izlenebileceğini sözlerine ekledi.
    Jeneralize epilepsi nöbeti sırasında hastanın düşerken yaralanmasını engellemek gerektiğine dikkat çeken Dr. Ortaçbayram “Hasta yan yatırılmalıdır. Bu sayede nöbet sırasında salya ya da kusma varsa hastanın boğazına kaçmaması önlenmelidir. Mümkünse başını çarpmasını engellemek için yumuşak kıyafet, yastık gibi bir malzemeyle baş desteklenmelidir” diye konuştu.

    “Stres, gürültü ve fazla ışık da nöbetleri tetikleyebilir”

    Epilepsi krizini tetikleyen durumların uykusuzluk, açlık, kapalı ve havasız alanlar, stres, bazı ilaçlar, yorgunluk ve parlak ışıklar olduğuna işaret eden Dr. Ortaçbayram dolayısıyla epilepsi hastalarının dikkat etmesi gerekenleri “aç ve uykusuz kalmamak, gece vardiyalı bir işte çalışmamak, aşırı yorgunluk ve stresten uzak durmak, ilaç dozlarını kesinlikle unutmamak, düğün salonu, müzik kulübü gibi aşırı gürültülü, yüksek sesli, ışıklı ortamlardan uzak durmak, yalnız olarak uzun yolda araç kullanmamak ve far ışıkları epilepsi nöbetlerine yol açabileceği için gece araç kullanmamak” olarak sıraladı.

    “Epilepsi olsa dahi EEG normal olabilir”

    Epilepside ilk tanı yönteminin, beynin elektriksel aktivitesinin çekildiği EEG olduğunu, ancak EEG’nin epilepsi tanısının konulmasına yüzde 60-70 oranında katkı sağladığını ifade eden Dr. Ortaçbayram “Epilepsi olsa dahi EEG normal olabilir. Nöbet anında çekilen EEG daha değerli bilgiler verir. Nöbetler arası EEG’ler genellikle normal çıkar. Ayrıca EEG’nin anormal olması da bir epilepsi tanısı koydurtmaz. Epilepsi tanısında önemli olan klinik keşiflerdir” dedi.
    Epilepsi hastalarının çoğunun anti-epileptik adı verilen epilepsi ilaçları yoluyla tedavi edilebileceğini; ilaçlarla nöbetleri durdurmanın amaçlandığını ve seçilmiş vakalarda özel cerrahi işlemler uygulanabileceğini anlattı.

  • Epilepsi’de travmayı engellemek önemli

    Epilepsi’de travmayı engellemek önemli

    Nöroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Faik İlik, epilepsinin beyindeki anormal elektriksel deşarjlar sonucu gözlenen bir hastalık olduğunu söyledi. Doç. Dr. İlik, beynimizde normal, dengeli bir elektriksel senkronizasyon olduğunu belirterek, “Ancak bunun bozulması sonucunda aniden elektriksel deşarjlar meydana gelir ve böylece epileptik nöbetler oluşur. Epileptik nöbetlerin aslında birçok çeşidi vardır. Bunlar; duysal, psikolojik, motor nöbetler gibi epilepsi çeşitleri vardır. Mesela bazısında bilinç kaybı olmadan, hastanın sadece kolunda kasılma gibi, bazen hastanın duysal nöbet dediğimiz, burnuna kokuların gelmesi gibi nöbetler vardır. Yaygın olarak bilinen en sık nöbet şekli de aslında budur. Hastanın kollarında şiddetli kasılmanın olduğu, gözlerinde bir noktaya kayma, idrar kaçırması şeklinde kendini gösteren büyük nöbetler de vardır. Biz bunlara jeneralize tonik-klonik nöbetler deriz. Bunlar halk arasında sara hastalığı olarak bilinir. İnsanların yüzde 5’i hayatlarında bir kere epileptik nöbet geçirebilir. Bu, insanların epilepsi hastası olduğunu göstermez. Tekrarlama sıklığı, hastaya yapılacak olan radyolojik tetkikler, elektro fizyolojik tetkiklerle tanıyı o şekilde koyuyoruz. Bu elektro fizyolojik tetkiklerden de en çok kullandığımız ise EEG’dir” şeklinde konuştu.

    “Soğan koklatmak değil, hava yolu açıklığını sağlayıp, yan çevirip, travmayı engellemeye çalışmalıyız”

    Epileptik nöbet geçiren bir hasta gördüğümüzde ne yapılabileceği ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Faik İlik, “Hastane ortamında yapabileceğimiz ilaçlar var. Nöbeti engelleyici çok güçlü ilaçlarımız var. Ancak biz yolda gördüğümüzde, ilk olarak bu hastalarda hava yolu açıklığını sağlamamız gerekecek. Ayrıca hastanın güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Çünkü bu hastanın nöbet anında bilinci gitmiştir. Bunun için neler yaparız; sivri uçlu şeyleri hastadan uzak tutmalıyız. Hastada kafa travması olmaması, kafasını vurmaması için başının altına yastık koyarız ya da elimizle tutarız. Burada aslında hastanın yaralanmaması için uğraşacağız. Bununla birlikte hastayı bir tarafa çevireceğiz. Sağ ya da sol olabilir fark etmez. Buradaki asıl amacımızsa hasta tükürüğünü ya da o arada kusma olursa bunların akciğere gitmesini engellemek gerekiyor. Bu yüzden sağa sola çevirip, hava yolunu sağlayıp hastanın kafa travması olmamasını sağlamaya çalışacağız. Hastanın daha iyi olacağını düşünerek soğan koklatmak ya da ağzına değişik bir şeyler sokmak gibi bunları önermiyoruz. Hava yolu açıklığını sağlayıp yan çevirip travmayı engellemeye çalışacağız” diye konuştu.

  • 3 yaşındaki hasta oğlunu boğarak öldürdü

    3 yaşındaki hasta oğlunu boğarak öldürdü

    Kartal’da 14 Ekim 2019 tarihinde beşiğinde yatan 3 yaşındaki oğlu Enes Aslan Özdemir’in nefes almadığını ve morardığını fark eden anne Meryem Topcu (28) durumu sağlık ekiplerine bildirdi.

    Epilepsi hastası olan Özdemir, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olayın ardından Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

    11 aylık oğlu da aynı şekilde hayatını kaybetti

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Meryem Topcu’nun 11 aylık oğlu Ömer Faruk Özdemir’in de epilepsi hastası olduğu, 5 Temmuz 2019 tarihinde hastanede epilepsi nedeniyle takibi yapıldığı esnada Topcu’nun Ömer Faruk Özdemir’i boğmaya çalıştığı kaydedildi. Ömer Faruk Özdemir taburcu olduktan bir süre sonra 31 Temmuz 2019 tarihinde anne Meryem Topcu tarafından morarmış halde bulundu. 2 Ağustos 2019 tarihinde ise yoğun bakım ünitesinde tedavisi devam ederken hayatını kaybettiği kaydedildi.

    Enes Aslan Özdemir’in ölümünün ise boyun bölgesine bası uygulanmasına bağlı meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiği iddianamede, Meryem Topcu’nun ölümle sonuçlanacağını bildiği halde isteyerek yaptığı eylemini doğrudan kasıtla gerçekleştirdiği yönünde şüphe oluştuğu kaydedildi.

    “Kusurum yok”

    Meryem Topcu savcılık ifadesinde, “Beşiğine baktığımda oğlum Enes morarmış vaziyetteydi. İlk müdahaleyi hemşire üst komşum İ.Ö. yaptı. Kalbi müdahale edilmeden önce durmuştu. Ambulansı aradım. Diğer oğlum Ömer Faruk Özdemir de 1 ay önce vefat etti. Benim kusurum yoktur” dedi.

    Oğlunu boğduğunu itiraf etti

    Meryem Topcu, mahkemeden duruşma olduğuna dair evrak aldıktan sonra karakola giderek çocuğunun gözünün önüne gelmeye başladığını ve bu durumu itiraf etmesi gerektiğini belirtti.

    Topcu, çocuğunun boğaz kısmını sıkarak nefes almasını engellediğini, çocuğun çırpınmaya başladığını ve sonrasında kontrol ettiğinde hareketsiz olduğunu, herkese eceliyle öldüğünü söylediğini ifade etti.

    Geçtiğimiz hafta görülen karar duruşmasında mahkeme, Meryem Topcu’nun tutukluluk halinin devamına karar vererek, Topcu’nun “Nitelikli kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.

  • Epilepsi hastası genç boş arazide ölü bulundu

    Epilepsi hastası genç boş arazide ölü bulundu

    Yeşiltepe Mahallesi Esnaf Sokak’ta öğlen saatlerinde yoldan geçen vatandaşlar, boş arazide bir şahsın hareketsiz yattığını görünce durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen polis ve sağlık ekipleri, yaptıkları incelemede 22 yaşlarındaki epilepsi hastası H.İ.A.’nın hayatını kaybettiğini belirledi. Savcılık incelemesinin ardından gencin cansız bedeni kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

  • Epilepsi hastalarının %80’i tedavi edilebilir

    Epilepsi hastalarının %80’i tedavi edilebilir

    Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdal Güngör, çocuklarda epilepsi hakkında bilgi vererek tanı ve tedavi yöntemlerine değindi. Beynin milyonlarca nörondan oluştuğunu ve bu nöronların birbiriyle bağlantılı halde olduğunu belirten Prof. Dr. Serdal Güngör, “Beyinde farklı işlevler gören bu nöronlarda ani ve anormal elektriksel aktiviteler sonucu ortaya çıkan yineleyici bozukluklar epilepsi nöbeti (sara hastalığı) olarak adlandırılırlar. Epilepsi aslında nadir görülen bir sorun değildir. Dünyada epilepsi yaygınlığı yüzde 0,5-1 gibidir. Ülkemizde 0-16 yaş altı çocuklarda yüzde 0,8 olarak bildirilmiştir. Kız ve erkeklerde birbirine benzer oranlarda görülebilir” dedi.

    “Epilepsinin farklı tipleri var”

    Epilepsinin farklı görülme tiplerini olduğuna değinen Prof. Dr. Güngör, “Nöbet sırasında hastanın bilinç durumu ve nöbetin klinik özelliklerine göre epilepsinin farklı tipleri vardır. Epilepsi nöbetlerinde aniden yere yığılma ve kasılma, çenede kilitlenme, sabit bakış ve bilinç kaybı şeklinde bulgular olabileceği gibi; sadece anlamsız sesler, görme algısında farklılık, baş dönmesi, ışık çakmaları, uyuşukluk, karıncalanma, basit halüsinasyonlar, terleme, anlık dalma atakları gibi durumlar da nöbet olabilir” diye konuştu.

    “Gereksiz ilaç kullanımından çocuğu korumak gerekir”

    Epilepsi ile karıştırılabilen sağlık sorunlarının ayrımının özenli yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Güngör, “Epilepsi nöbetlerinin tanısında ailenin veya hastanın mevcut sorunu tarifi, o sırada yapılan video kayıtları ve EEG incelemeleri kullanılabilir. Tanıda klinik bulgular çok önemlidir; bu nedenle tarif edilen durumun video kayıtları hekimlerin değerlendirmeleri sırasında çok katkı sağlar. Çocukluk çağında epilepsi ile karışabilen sorunların ayrımını yapmak ve gereksiz ilaç kullanımından çocuğu korumak için çok önemlidir” dedi.

    “Nöbete neden olan durumlar araştırılmalı”

    Epilepsi tanısı alan hastada nöbete neden olan durumların araştırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Güngör, “Beyindeki gelişimsel bozukluklar, kanama, kitle, doğumsal beyin zedelenmeleri, beyin enfeksiyonları ve beyin dışı enfeksiyonlar (ateşli havale), bebeklerde kan şekeri düşüklüğü, genetik nedenler, metabolizma hastalıkları gibi sorunlar olabilir. Nedeni araştırmak amacıyla beyin görüntülemeleri ve genetik incelemeler gerekebilir. Hastaların önemli bir kısmında da mevcut tanısal yöntemlerle herhangi bir neden ortaya konamayabilir” diye konuştu.

    “Tedavi edilebilir”

    Epilepsinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ancak sabırlı olmak gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Güngör, “Genel olarak epilepsi hastalarının yüzde 80’i tedavi edilebilir. Öncelik ilaç tedavisidir ancak; ilaca dirençli olgularda ketojenik diyet tedavisi, epilepsi pili, cerrahi tedavi gibi yöntemler kullanılabilir. İlaç tedavisi 2-4 yıl gibi bir süreci içerir. İlaç seçimi hastanın yaşı, nöbetin klinik özellikleri, EEG bulguları dikkate alınarak uygulanır. Her hastanın kullanılan ilaca vereceği yanıt bireysel farklılıklar gösterebilir” şeklinde konuştu.

    “Nöbeti tetikleyecek durumlardan kaçınmak gerekir”

    Epilepsi nöbetini tetikleyecek durumlardan kaçınmak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Güngör, “Tedavi sürecinde ilaçlar hekimin önerdiği dozlarda düzenli kullanılmalıdır. Sağlıklı beslenme, düzenli uyku, stresin azaltılması çok önemlidir. Tedavi sürecinde grip ve soğuk algınlığı ilaçları, alerji ilaçları, psikiyatrik ilaçlar, kahve, kola, enerji içeceği gibi kafein içeren içecekler, işlenmiş paketli gıdalar, bilgisayar, bilgisayar oyunları, telefon kullanımı gibi nöbeti tetikleyecek durumlardan kaçınmak gerekir” ifadelerini kullandı.

    “Epilepsi nöbeti sırasında ilkyardım müdahalesinde yapılması gerekenler”

    Epilepsi nöbetinde ilkyardımın önemine değinen Prof. Dr. Güngör, “Epilepsi nöbeti geçiren bir kişiyle herhangi bir yerde karşılaşabiliriz. Doğru müdahale hayat kurtarıcıdır. Panik yapmayın. Zedelenmeye yol açabilecek şeyleri uzaklaştırın. Hastayı sağ ya da sol tarafına doğru yatay pozisyonda yatırın ve başının altına bir yastık koyun. Nöbetin geçmesini bekleyin, zaman tutun ve neler olduğunu kaydedin. Hastayı sallamayın, üstüne su dökmeyin, ağzına bir şey sokmaya çalışmayın. Nöbetin uzadığı durumda 112’yi arayarak en yakın sağlık kuruluşuna götürün” ifadelerine yer verdi.