Etiket: erdoğan

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan asgari ücrete zam sinyali

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan asgari ücrete zam sinyali

    Asgari ücret zammıyla ilgili gelmeye devam ediyor. Enflasyon rakamları sonrasında memur ve emeklilere Temmuz’da yapılacak zam oranı netleşirken, asgari ücrete de ara zam yapılması gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı son açıklamada, ‘Ücretliler dahil herkesin gelirini artıracak düzenlemeler hazırlıyoruz’ dedi. Milyonlarca çalışan gelişmeleri araştırırken SGK Uzmanı Özgür Kaya bir iddiada bulundu. Temmuz 2022’de asgari ücrete ek zam gelecek mi? İşte detaylar…

    Asgari ücret ara zam beklentisi dün açıklanan yüzde 73,5’luk enflasyon rakamı sonrasında yeniden gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son yaptığı açıklamasında ‘Ücretliler dahil herkesin gelirini artıracak düzenlemeler hazırlıyoruz’ ifadelerini kullanırken, asgari ücretli çalışanlar gözünü memur ve emekli için enflasyon farkı zammı alacağı Temmuz ayına çevirdi.

    Sosyal Güvenlik Uzmanı (SGK) Özgür Kaya, TGRT Haber’de asgari ücret ara zammına ilişkin heyecanlandıran bir iddiada bulundu. “Biliyorsunuz 2022 yılının başında asgari ücrete yüzde 50 oranında zam yapıldı. Fakat gelinen noktada birinci altı aylık dönemde yapılan zammın neredeyse yüzde 40’ı erimiş oldu. Sadece 10 oranında zam kaldı” diyen Özgür Kaya, “Sahaya baktığımızda bu yüzde 10 zammında hissedilmediğini görüyoruz. Dolayısıyla 2022 yılının ikinci altı aylık döneminde asgari ücrete zam yapılmaması durumunda hiç zam alınmamış gibi olacak” ifadelerini kullandı.

    PAZARTESİ GÜNÜNÜ İŞARET ETTİ

    Asgari ücret zammı için pazartesi gününe dikkat çeken Kaya, “Bununla ilgili geçtiğimiz günlerde işveren tarafından asgari ücrete zam yapılması konusuna olumlu bakıldığı ve ‘taşın altını elimizi koyarız’ tarzında bir açıklama geldi. Muhtemeldir ki önümüzdeki birkaç gün içerisinde veya hafta sonu asgari ücret zammı hakkında açıklama yapılacak. Bana göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin pazar veya en geç pazartesi günü asgari ücret zammı ile ilgili açıklama yapmasını bekliyoruz. Haziran ayı sonuna yetiştirmek için süreç hızla ilerliyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu ya da hükümetin toplanması bekleniyor. Aslında Asgari Ücret Tespit Komisyonu dahi toplanmadan Bakanlığın alacağı karar doğrultusunda zam yapılabilir” şeklinde değerlendirmede bulundu.

    ASGARİ ÜCRETE YÜZDE 20’NİN ÜSTÜNDE ZAM BEKLENTİSİ

    Kaya asgari ücrete yapılabilecek zam oranı tahminini ise şu sözlerle açıkladı:

    “Biliyorsunuz yıllık bazda yüzde 73 seviyelerinde bir enflasyon rakamları görüyoruz. Bu enflasyon rakamları yıl başında verilen yüzde 50 oranındaki zam düşüldüğünde yüzde 23-24 fark aklıyor. Benim kanaatim asgari ücrete yüzde 23-24 oranında zam yapılması yönünde.”

     

  • İstişare toplantısında önemli mesajlar

    İstişare toplantısında önemli mesajlar

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu.

    Türkiye’nin ekonomisinin küresel problemlere rağmen büyümeyi sürdürdüğünü ifade eden Erdoğan, “Biz milletimize güvendiğimiz, ülkemize inandığımız, inancımızdan şüphe duymadığımız için 20 yıldır Allah’a hamdolsun ayaktayız. 2022 yılı ilk çeyrek büyüme verilerine göre dünya küçülürken bizim büyümemiz yüzde 7,3 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin potansiyeli ve gücü kağıt üstündeki ölçeklerin çok üstündedir. Yerli otomobilimiz üretim aşamasına geçmek üzere inşallah yakında yollarda göreceğiz” dedi.

    “Bu talihsiz cilvenin adı Kılıçdaroğlu’dur”

    Erdoğan,” Biz ülkemizi eserlerle donatmanın, milletimize aşkla hizmet etmenin mücadelesini verirken, siyasetin cilvesi diyebileceğimiz bazı kişiler ve konularla da uğraşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Türk siyasi tarihinin en ağır, en eziyetli, katlanması en zor cilvesi maalesef bizim dönemimize denk geldi. Bu talihsiz cilvenin adı Kılıçdaroğlu’dur. Karşımızda öyle bir karakter var ki ciddiye alsak ciddiye alınacak tarafı yok, gülüp geçsek gülünecek tarafı yok. Biz de çoğunlukla yok saymayı tercih ediyoruz. Kendisini uzunca bir süre yok saydığımızda da arsızlara özgü bir cesaretle yalanın, iftiranın, zırvanın dozunu sürekli yükseltiyor. Biz de mecburen bu zatı ara ara paçasından tutup aşağıya çekmek durumunda kalıyoruz. Yine böyle bir mecburiyetle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

    “Sorduğumuz sorulara cevap vermiş, sonra da güya bize 10 soru sormuş”

    Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla ilgili konuşan Erdoğan,” CHP’nin başındaki zat, güya bizim AK Parti Meclis Grubu toplantımızda sorduğumuz sorulara cevap vermiş. Sonra da güya bize 10 soru sormuş. Bizim sorularımıza verdiği cevapların her satırından bu zatın hep işaret ettiğimiz sinsiliği, riyakarlığı, kifayetsizliği buram buram tütmektedir. Birinci sorum olan hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütlerini lanetleyip lanetlemeyeceğine verdiği cevaptaki örgüt ilişkilerinden terörle mücadele taktiklerine kadar tüm göndermeler, Türkiye’yi birilerine gammazlayan hatta el altından müdahaleye çağıran alçakça tuzaklarla bezelidir. İkinci sorum olan Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatlarını destekleyip desteklemediklerine, yabancı postal gibi yapılan işlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir iğrençliği karıştırarak kirli zihnindeki hezeyanları bir kez daha sergilemiştir. Üçüncü sorum olan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği tartışmalarında devletinin izlediği politikaların yanında olup olmadığına verdiği cevap, sadece bu mücadelemizde karşımızda olanları sevindirecek bayağılıktadır. Dördüncü sorum olan Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’de yürüttüğü mücadelede kimin safında olduğu hususuna verdiği cevapta, ülkesinin değil, Rumların ve onları üzerimize salanların yanında yer aldığını tekrar göstermiştir. Beşinci sorum olan dünyanın küresel krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye destek verip vermediğine, olup bitenlerden hiçbir şeyden anlamadığı için Türkiye’nin başındaki en büyük felaketin kendisi olduğunu gösterecek basitlikte bir cevap vermiştir. Altıncı sorum olan yalanı ve iftirayı bir kenara bırakıp bırakmayacağına, tam da kendi karakter fukarası tarzına yakışır şekilde aynı yalanları ve iftiraları tekrarlayarak cevap vermiştir. Yedinci sorum olan siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine hatırlatmak veya hazırlatmak ve onaylatmaktan vazgeçip geçmeyeceğine, yine bu mahfillerin telkin ettiği şekilde inkarla cevap vermiştir. Sekizinci sorum olan bu toprakların tüm değerleri, sembolleri, birikimleri ve kazanımlarıyla asil bir evladı gibi hareket etmeyeceğine, asil değil sefil bir şahsiyet olduğunu göstererek cevap vermiştir. Dokuzuncu sorum olan, partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisini, her türden hırsızı, tacizciyi, tecavüzcüyü, istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüp düşünmediğine, tüm bu rezilliklere üstünü örterek ortak olduğunu ikrar ederek cevap vermiştir. Onuncu sorum olan yüreği yetip 2023’te Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ise sorumda zaten belli olan seçim tarihinin açıklanması bahanesiyle yüreksizliğini, çapsızlığını, iradesinin ve ipinin başkalarının elinde tutulduğunu bir kez daha göstererek cevap vermiştir” açıklamasında bulundu.

    “Seçim tarihi belli olduğuna göre sen şimdiden Haziran 2023’e hazırlan”

    Seçim tarihinin belli olduğunu belirterek, “Seçim tarihi belli. Bizden yeni seçim tarihi istiyor. Seçim tarihi belli olduğuna göre sen şimdiden Haziran 2023’e hazırlan. Ama önce adayınızı belirleyin. Sen kendin sıkıysa aday oluyor musun olmuyor musun? Önce bunu açıkla. Soru diye papağan misali tekrarlayıp durduğu zırvalar ise onun sadece yalancılığını, çapsızlığını değil, aynı zamanda ülkesinin ve milletinin çıkarlarını savunacak kalibrede bir devlet adamı olamayacağını göstermiştir” diye konuştu.

    “Biz attığı iftiranın hesabını hukuk önünde soruyoruz ve soracağız”

    Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervi meselesinin tüm kalemleriyle, en doğru, en açık, en sarih haliyle kamuoyuyla defalarca paylaşıldığını kaydeden Erdoğan,” Buna rağmen hala aynı nakaratı sanki altında başka bir şey varmış gibi tekrarlayan bu zatın idraksizliği, kendisinin ve partisinin sorunudur. Biz attığı iftiranın hesabını hukuk önünde soruyoruz ve soracağız. Bunun da altından kalkamayacak. Bunu da çok kısa zamanda göreceksiniz” açıklamasında bulundu.

    “Biz senin SSK’yı nasıl bitirdiğini ve batırdığını çok iyi biliriz”

    Mülteci tartışmalarına yönelik konuşan Erdoğan,” Ülkemize sığınmış mazlumlara karşı yürüttüğü kin ve nefret siyasetini bu zatın bozuk karakterine veriyoruz. Türkiye’nin çıkarlarının nasıl savunacağını bilmeyen bu zatın devlet yönetimindeki tek referansı, Genel Müdürlüğünü yaptığı SSK’yı batırmasından ibarettir. Bay Kemal, biz senin SSK’yı nasıl bitirdiğini ve batırdığını çok iyi biliriz” dedi.

    “SADAT’ın kurucusuyla evlerinde bir görüşme gerçekleştirmedim”

    Erdoğan, “Kendi kendine SADAT diye bir öcü uydurup bizim şirketin kurucusuyla evinde konuştuğumuzu söyleyecek kadar hayal alemine dalmış bu zata ne desek fayda etmeyeceğini biliyorum. Her gün altı da üstü de boş yalanlarla insanları tehdit ederek haysiyet cellatlığına soyunan birisinin bizi toplumsal çatışma çıkarmaya çalışmakla itham etmesi tirajı komik bir çırpınıştır. Ben SADAT’ın kurucusuyla evlerinde bir görüşme gerçekleştirmedim. Böyle bir görüşmem yok Bay Kemal, sen yalancısın, sen cambazsın ve SADAT’ın kurucusu denilen tuğgeneralle göreve getirdikten sonra benimle çalıştığı süre içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde görüşmelerim var ama evinde herhangi bir görüşme söz konusu olmadı bunu da bilesin. Milletimiz, hatta CHP’ye oy veren kardeşlerim, umut bağlayanlar, sizler adına biz üzgünüz. Kendisinden hiçbir şey olmayacağını tekrar ortaya koyan bu zatı, siyasetin konusu olmaktan çıkartıp tekrar tababetin ilgi alanına ve mazur sıfatıyla milletimizin takdirine havale ediyoruz” diye konuştu.

    “Altılı masanın altında olanlar varsa onlar da meydana çıksın”

    “Altılı masa, kimi seçerse o aday olacakmış. Altılı masa da bunu bu kadar uzatmasın artık, kararı ne zaman verecekse versin” diyen Erdoğan, “Altılı masanın altında olanlar varsa onlar da meydana çıksın. Herhalde artık bu yıl içerisinde bu açıklamayı yapacaklardır” dedi.

    “Gezi olaylarının ne ağaçla, ne çevreyle ne de yeşil hassasiyetiyle bir ilgisi vardır”

    Türkiye son 10 yıldır yakın tarihinin en kritik dönemeçlerinden geçtiğini belirten Erdoğan şunları söyledi:
    “Bu süreçte ülkemiz, ekonomik, siyasal bakımdan farklı yöntemler kullanılarak kuşatılmak istenmiştir. Milli iradeyi ve seçilmiş hükümeti alt etmeyi hedefleyen bu dönemin işaret fişeği 7 Şubat MİT kriziyle çakılmıştır. Ardından da Gezi olayları gelmiştir. Siz hala meseleyi anlamadınız mı diyen elebaşıların da ikrar ettiği gibi Gezi olaylarının ne ağaçla, ne çevreyle ne de yeşil hassasiyetiyle bir ilgisi vardır.

    Şimdi ben buradan Bay Kemal’e ve CHP’ye sesleniyorum; Beşiktaş Çırağan Caddesi’nde o canım canım çınar ağaçlarının kesilerek orada çok farklı bir katliamın yapılmasını acaba gözü var görmüyor muydu? Peki bu konuda acaba ne yaptı? Ne gibi bir adım attı? Atılan bir adım var mı? Nerede bu çevreciler? Bu çevreciler bu ağaçları kesenleri acaba hiç dillerine doladılar mı? Bunlara acaba bu işin hesabını hiç sordular mı? Yok Biz milyonlarca ağaç, fidan diktik iktidarlarımız döneminde. Hala dikiyoruz.”

    “1 milyon 250 bin fidan ve ağacı oraya dikiyoruz”

    Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne 1 milyon 250 bin fidan ve ağacın dikileceğini aktaran Erdoğan, “350 yaşında bir zeytin ağacını da oraya diktik. Bak alışacaksın bunlara ama senin çevreyle alakan yok. İnşallah göre göre bunlara da alışırsın. Gezi olayları ağaç ve çevre kılıfı altında Türk demokrasisine kurulmuş bir pusu, sokak terörü üzerinden milletin iradesini gasp etme girişimi azgın azınlığın sessiz çoğunluğu sindirme teşebbüsüdür. Bu olaylar Türkiye’nin IMF defterini tamamen kapattığı tarihi günlerde doğrudan ekonomik bağımsızlığımızı hedef alan mandacı bir eylem, İstanbul’un duvarlarının ‘zulüm 1453’te başladı’ yazılarıyla kirletildiği Bizans heveslisi bir girişimdir. Bay Kemal, bunları siz yaptınız. Milletimiz gezicileri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz. Bay Kemal ve şürekası ne derse desin, biz vandala vandal, çapulcuya çapulcu demeye devam edeceğiz” dedi.

    Erdoğan’ın gündeminde Yunanistan da vardı. Erdoğan, “Dün NATO Genel Sekreteri ile de konuştum. Şunu tüm dünyanın bilmesi lazım NATO bir terör güvenliği sağlayacak teşkilat değildir. Şu anda İsveç’de Finlandiya’da terör örgütleri cirit atarken Türkiye aleyhine bu kampanyalar yürütülürken Yunanistan 9 ABD üssünün kurulmasına müsaade ederken kimse bizden aynı yanlışa düşmemizi beklemesin. Yunanistan’da terör örgütleri cirit atarken kimse bizden aynı yanlışa düşmemizi beklemesin” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan, ücretliler başta olmak üzere her kesimden vatandaşın gelirlerini artırarak aradaki farkı kapatacak programları hazırladıklarını bildirdi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan 10 soruya yanıt ve 10 yeni soru

    Kılıçdaroğlu’ndan 10 soruya yanıt ve 10 yeni soru

    Sosyal medya hesabından açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gezi açıklamasına sert tepki gösterdi. Erdoğan’a çağrıda da bulunan CHP lideri şu ifadeleri kullandı;

    “DANIŞMANLARINI VE DOKTORLARINI ÇAĞIR”

    “Erdoğan, milletimize seslenmişsin. “Sürtükler, eşkıyalar, teröristler, çürükler, fukaralar” havada uçuşmuş. Kadınlara küfreden sana bir tavsiyem olacak. Ağzını kapalı tutup insan sanılman, açıp tüm şüpheleri ortadan kaldırmandan iyidir.

    Danışmanlarını ve doktorlarını çağır, saat 23.00’te ben de sorularımı soracağım. aHaber’i de mutlaka ara, hazır ola geçsinler. Derin derin nefes al, bakalım yanıt verecek yüreğin var mı…”

    ERDOĞAN’IN SORULARINA CEVAP VERDİ

    Erdoğan’ın grup toplantısında kendisine yönelttiği sorulara da CHP liderinden yanıt geldi. Erdoğan’a “Sorularına yanıtlarımı veriyorum” diyen Kılıçdaroğlu, şu paylaşımda bulundu;

    1-PKK’dan YPG’ye bölücü terör örgütünün bütün unsurlarını, DHKP-C’den TİKK’ya, FETÖ’den DEAŞ’a tüm terör örgütlerinin siyasi uzantılarını, medya destekçileri, yurt dışındaki bağlantılarını lanetliyor mu, lanetlemiyor mu?

    Cevap: Hepsine lanet olsun. Onlarla gizli ilişkiler kuranlara, selefi örgütlerle petrol kaçakçılığına girişenlere, oy uğruna televizyonlarda onların mesajlarını okutanlara da lanet olsun.

    2- Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekâtlarını destekliyor mu desteklemiyor mu?

    Cevap: Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınır ötesi operasyon yapar, yapmalıdır. Doğru olanı destekleriz, yanlış olanı ise desteklemeyiz. Siyasal saikler uğruna askerimizi operasyona gönderenlere ve operasyon gibi gösterip ülkemize yabancı asker postallarını sokanlara olumlu bakmadık, bakmayacağız.

    3- İsveç ve Finlandiya’ya karşı kendi devletinin izlediği politikanın yanında mı, değil mi?

    Cevap: NATO Türkiye’ye gereklidir. NATO’dan çıkmayacağız. Finlandiya ve İsveç’ten talep edilenler de doğrudur. Ancak biz biliriz ki, diploması kapalı kapılar ardında yapılır. Sonuçlar masada alınır. Ciddi devletler böyle yapar. Senin bu yaptığın ise ancak kabile devletlerinde olur. 3-5 oy almak için ülkenin itibarını yok sayarak, ucuz bir iç reklam malzemesine, dış ilişkileri kurban ediyorsun.

    4- Akdeniz ve Ege’de, sınır hattında kalıcı ekonomik bölgeler oluşturma çabalarında Türkiye’nin yanında mı, değil mi?

    Cevap: Duruşumuz çok nettir. Akdeniz ve Ege’de baskıyı arttırmamız şarttır. Gemi çıkardım geri çektim, ‘Biden beni keşke arasa’ diyerek olmaz bu işler. Yüreğin varsa, işgal edilen, silahlanan adalar konusunda atım at. Destekleyeceğiz.

    5-Dünyanın salgın ve savaş sebebiyle yaşadığı krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye ilkesel düzeyde destek veriyor mu?

    Cevap: Bu uydurmalara kimse inanmıyor. Batı’da enflasyon ortalama %7, savaş halindeki Rusya’da %17.8, Ukrayna’da % 16.4 iken, bizim ülkemizde senden dolayı bu oran %157’dir. Yalanların da bir yere kadar, halkımızın zekasına hakaret etmeyi bırak.

    6- Mahkeme kararları ve kurum açıklamalarıyla yalan olduğu tescillenmiş iddiaları bir kenara bırakıp, siyaseti ülkenin ve milletin adil çıkarları üzerinden yürütmeye var mı?

    Cevap: Paravan vakıflar, 5’li çeteler, paramiliter yapılar milletimizin çıkarı değildir. Onlar olsa olsa senin ailenin ve kurduğun rejimin çıkarınadır. Aparatlarının hepsinin canına okuyacağız.

    7- Siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine hazırlatmak ve onaylatmak yerine kendi partisinin mensuplarıyla ve ülke kamuoyuyla belirlemeye yönelecek mi?

    Cevap: Doğruları söylemiyorsun. Ya ispat et ya da özür dile.

    8- Bin yıldır, kanlarımızla sulayarak, ebedi vatanımız hâline getirdiğimiz bu toprakların tüm değerleri, sembolleri, birikimleri ve kazanımlarıyla asil bir devletin evladı gibi hareket etmeyi kabul ediyor mu?

    Cevap: Popülist söylemleri geçelim. Sen paravancısın. “Asil evlat” falan… Sana bu laflar büyük gelir. Büyük lokma ye ama büyük lafları bırak Erdoğan. Senin ağzına yakışmıyor bunlar.

    9- Partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisini, tacizciyi, tecavüzcüyü, hırsızı tasfiye etmeyi düşünüyor mu?

    Cevap: Her türlü karanlık çevrelerle anılan senin için, iddialı bir soru olmuş bu. Bizde suç sümen altı edilmez, suçlu kollanmaz.

    10- Yüreği yetip 2023’te cumhurbaşkanı adayı olacak mı olmayacak mı?

    Cevap: Var mısın yarın erken seçimi ilan etmeye, aynı gün içinde adayımızı açıklayalım. Var mı sende o yürek Erdoğan!

    KILIÇDAROĞLU ERDOĞAN’A 10 SORU YÖNELETTİ

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında kendisine yönelttiği 10 soruya cevap vermesinin ardından bu defa Erdoğan’a 10 soru yöneltti.

    1. Damadın 128 milyar doları arka kapıdan, düşük kurla kimlere sattı?

    2. Avrupalıların hayat kalitesi korunsun diye, Türkiye’yi milyonlarca sığınmacı ve kaçakla doldurdun, huzurumuzu bozma pahasına mahallelerimizi sattın. Bu talimatı sana kim, ne karşılığında verdi?

    3. 33 şehidimizin katilinin kapısına gidip, dakikalarca bekledin. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi etrafa gülücükler saçtın. Sana hakaret eden kişinin ayağına gidip mektubunu “takdim” ettin, “Hamd olsun gündeme gelmedi” dedin. Neden bu kadar eğiliyorsun? Hakkında ne biliyorlar?

    4. Ekonomiyi batırdın. Şakası bile kötüyken kendini ekonomist ilan edip, milyonlarca gencimizi işsiz bıraktın, Türkiye’yi %157 enflasyona mahkum ettin. Hiçbir aklı başında ekonomistin seninle çalışmak istemeyişini kendine nasıl açıklıyorsun?

    5. Paravan vakıflar aracılığıyla çocukların, yüzlerce milyon doları birbirine gönderiyor. Yurt kılıfı altında Manhattan’da gökdelen inşa ediliyor, çiftlikler satın alınıyor. Ailece bir araya geldiğinizde, birbirinizin yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Hep merak etmişimdir bunu.

    6. İçişleri Bakanın ne kadar mafya, uyuşturucu baronu varsa fotoğraf çektirirken, sokakları mafyanın kontrolüne geçirdiniz. Bu örgütlerden beklentiniz nedir? Neden hepsi sokağa salıverildi?

    7. Rahip Brunson’ı teslim ettikten sonra Kaşıkçı’yı da sattın. Ülke itibarını konsolosluk bahçesine gömdün. Neden katile koşa koşa gittin? Ondan ne bekliyorsun? Sana beklediğini verecekler mi Erdoğan?

    8. SADAT’ın Asrika planlarına katılıyor musun? 15 Temmuz’da kaybolan silahların, bu paramiliter yapının elinde olduğunu biliyor musun? Onlara bu rolü kim verdi? Evinde Adnan Tanrıverdi ile ne konuştunuz? Bekledikleri Mehdi kim?

    9. Müzik ve dil yasakları ile gençleri kışkırtmanın toplumsal çatışma yaratmanın mı peşindesin? Peşinen söyleyeyim, yemezler.

    10. NATO’ya atıp tutuyorsunuz. Ben NATO’nun gerekliliğine inanıyorum. NATO’dan çıkmak yerine yabancı askerleri topraklarımızdan çıkaralım diyorum, var mı sende o yürek? Getirebilir misin bunu Meclis’e?

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na 10 soru

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na 10 soru

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Van ziyaretindeki açıklamalarına tepki göstererek ”Terör örgütünün ağzıyla konuşarak aklınca Kandil’e selam çakıyor” dedi.

    Erdoğan; Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği vakıf iddialarına bir kez daha tepki gösterdi, yanıtlaması için 10 soru yöneltti.

    KILIÇDAROĞLU’NA 10 SORU

    Bu zatın her ağzını açtığında hakkını savunduğu biri cezaevinden tüm taraflarına ‘Utanmıyor musunuz?’ diye ayar verdi ama süt dökmüş kedi misali hiç birini sesi öçıkmadı. Herhalde soluk borularını tutan el ses çıkarmalarına izin vermedi.

    Kılıçdaroğlu’na birkaç soru sormak istiyorum. Şayet bu delikanlılığı yaparsa kendisini siyaseten ve tıbben mazur görmekten vazgeçip muhattap alacağız. Bu soruların yanıtlarını açık bir şekilde verirse kendisi ile ilgili tutumumuzu gözden geçireceğiz.

    1-PKK’dan YPG’ye bölücü terör örgütünün bütün unsurlarını siyasi uzantıları ile birlikte en şiddetli şekilde lanetliyor mu lanetlemiyor mu?

    2-Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatılarını destekliyor mu?

    3-NATO üyesi tartışmalarında kendi devletinin izlediği politikaların yanında mı?

    4-Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’de verdiği milli mücadelede ülkesinin safında mı?

    5-Dünyanın yaşadığı krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye ilkesel düzeyde destek veriyor mu?

    6-Mahkeme kararlarıyla yalan olduğu tescillenmiş iddiaları kenara bırakıp siyaseti ülkenin ali çıkarları üzerinden yürütmeye var mı?

    7-Siyasi stratejilerini kendi partisinin mensuplarıyla belirlemeye yönelecek mi yönelmeyecek mi?

    8-Bu toprakların tüm değerleri sembolleri ile asil bir devletin evladı gibi hareket etmeyi kabul ediyor mu?

    9-Partisi içindeki her türlü terör örgütü destekçisi tecavüzcüyü tasfiye etmeyi düşünüyor mu?

    10-Yüreği yetip 2023’te cumhurbaşkanı adayı olacak mı olmayacak mı?

    KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ

    Kılıçdaroğlu, Van’da terör örgütünün ağzıyla konuşarak aklınca Kandil’e selam çakıyor. Van’da eğer bu PKK örgütünün uzantısı olanlar görevde olmuş olsaydı şu anda suyu olan bir Van bulamazdınız. Van’a suyu biz götürdük. Daha ilk geceden itibaren Van’da sizin yanınızda olanlar Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarıydı. Belediye başkan vekili görevini öyle anlatıyor ki sanırsınız ki ses Kandil’den geliyor. Bay Kemal suyu akmayan musluğu açmak suretiyle çok büyük yatırım yaptığını söyleyecek kadar zavallı. CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk operasyonlarını belediyeleri engelleme çabası olarak takdim ediyor. Göreve gelirsen müteahhitlere ödeme yapmacağız diyorsunuz devlette devamlılık vardır, ödemeye mecbursun. Bu zatın Demirtaş’ından Kavakla’sına ülke ve millet düşmanı teröristleri savunmaktan başka bir çabası var mı?

    VAKIF İDDİALARI

    Yalan olduğu ilgili kurumlar tarafından ispatlanmış konuları sanki ilk defa söylüyormuş gibi sürekli tekrarlama ısrarı şahsiyetli bir adamın yapacağı iş değil. Kılıçdaroğlu TURKEN Vakfı’na yönelik iftiralarla kime hizmet ediyor? Kılıçdaroğlu bu yurdu binbir türlü iftirayla diline dolayarak kime hizmet ediyor dersiniz? Bu zat ailemizle uğraşmayı adet haline getirdi. Rahmetli Muhammed Ali’nin çiftliğini de aynı vakfımız vasıtasıyla öğrencilerimizin hizmetine sunarak, bu zatı daha da çatlatacağız.

  • Erdoğan’dan The Economist dergisine önemli açıklamalar

    Erdoğan’dan The Economist dergisine önemli açıklamalar

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere merkezli The Economist dergisi için makale kaleme aldı.  Ukrayna’daki savaşın kurallar temelinde işleyen uluslararası düzen, büyük güç rekabeti ve Avro-Atlantik güvenliği konusundaki yaygın inanışlara meydan okuduğunu ifade eden Erdoğan, yaşanan sürecin aynı zamanda tarihin en büyük askeri ittifakı olan NATO’yu yeniden ayağa kaldırdığını kaydetti.

    Türkiye’nin 70 yıldır NATO’nun gururlu ve vazgeçilmez bir üyesi olduğunu ifade eden Erdoğan, ”Ülkemiz, özgürlük ve demokrasiyi savunmak için Kore’ye asker göndermesinin ardından 1952 senesinde ittifaka katılmıştır. Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında Türkiye, Ortadoğu, Kafkasya ve Karadeniz bölgelerinde istikrar sağlayıcı ve olumlu bir aktör olmuştur. Türk askeri de NATO görevleri çerçevesinde Kosova’dan Afganistan’a kadar dünyanın birçok bölgesine gitmiştir. Aynı zamanda ülkemiz savunma sanayiine milyarlarca dolar yatırım yaparak savunma kapasitesini güçlendirmiştir. Bu ilave kapasite sayesinde ortaya konan ürünler Ukrayna’nın da içinde olduğu farklı savaş bölgelerinde önemli etkiler oluşturmuştur” dedi.

    Türkiye’nin artan kapasitesinin NATO’nun dayanıklılığına ve gücüne katkı sunduğunu belirten Erdoğan, ”Ortaklarımız Türkiye’nin NATO’nun kolektif güvenlik misyonuna sunduğu katkıyı her zaman takdir etseler de kendi güvenlikleri tehdit altında olmadığı zamanlarda bu katkıyı çabucak unutmuştur. Türkiye’nin önemini yalnızca (Balkanlar’da yaşanan kriz gibi) karışıklık dönemlerinde hatırlayan paydaşlarımız, Türkiye olmadan uzun vadeli istikrarın sağlanabileceği hülyasına kapılmış; bu nedenle tehdidin savuşturulmasının ardından jeopolitik gerçekleri ve bölgede ortaya çıkması muhtemel tehditleri gözardı etmiştir. Kuşkusuz bu hülyaları, yaşanan uluslararası krizler sonucunda hep kısa sürmüştür. Son yıllarda uluslararası barış ve güvenliğin karşı karşıya olduğu tehditlerin değişime uğraması birçoklarının NATO’yu artık işlevini tamamlamış ve ‘demode’ bir örgüt olarak nitelemesine yol açmıştı. Hatta Emmanuel Macron 2019’da ittifakın ‘beyin ölümü’ yaşadığını söylemiştir. Aynı kesimler Türkiye’nin de bu örgütteki rolünü sorgular olmuştu. Olağanüstü bir hayalperestlik ile aşırı bir stratejik miyopluk sonucu ortaya çıkan bu tavır NATO’ya uzun yıllar kaybettirdi” açıklamasında bulundu.

    Türkiye’nin bazı üye ülkelerin öngörüsüz ve yer yer sorumsuzca tavırlarını NATO’ya mal etmediğine dikkat çeken Erdoğan, ”Aksine NATO’nun önemini vurgulayarak, üye ülkelere (NATO’nun misyonunu yeni tehditleri içerecek şekilde güncellemek ve örgütü yeni jeopolitik ve küresel sınamalar karşısında daha önemli kılmak gibi) adımları atmaları çağrısında bulunduk. Türkiye’nin bu çağrısı giderek istikrarsızlaşan uluslararası sisteme karşı aldığı pozisyon ile paralellik taşıyordu. Bu açıdan Türkiye, tıpkı diğer uluslararası örgütler gibi NATO’nun da yeni güvenlik tehditlerine karşı bazı reformlar yapması gerektiğini savundu. Özellikle terör tehdidi konusunda (birçok üye ülkenin doğrudan hedef alınmasına rağmen) kolektif güvenlik noktasında yeterli adım atılmaması, hem güvenlik işbirliğini zedeliyor hem de NATO ülkelerinin kamuoylarında örgüte yönelik derin bir güvensizlik oluşturuyordu” dedi.

    Türkiye’nin bu durumu katıldığı tüm NATO zirvelerinde vurguladığını ve terörle mücadelenin dönüşüm geçirmesi için uluslararası işbirliğinin elzem olduğunu ifade ettiğini anımsatan Erdoğan, ”Bu çerçevede NATO’nun terör örgütleriyle mücadele ederken istihbari ve askeri konularda daha güçlü işbirliği içinde olmasını arzu ettik. Bunun yalnızca terör saldırılarının engellenmesi açısından değil, aynı zamanda NATO sınırları içinde terörün finansmanı ve eleman devşirme faaliyetlerinin engellenmesi hususunda gündeme getirdik. Aynı şekilde Türkiye’nin çevresinde iç savaşlar yaşanırken NATO’dan bazı meşru ve gerekli taleplerde bulunduk. Sınırlarımızın ve hava sahamızın güvenliğini sağlamak ve II. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük mülteci dalgası bölgede ortaya çıkarken ‘insani güvenlik’ için bu taleplerde bulunduk. Bu konularda büyük ölçüde yalnız bırakılan ülkemiz, bu krizlerle tek başına mücadele etti ve bu mücadelede büyük bedel ödedi. Oysa ki bu krizler konusunda NATO bünyesinde atılacak adımlar bundan sonraki dönemde NATO’nun sınırlarında yaşanacak diğer çatışma ve krizlerle mücadele konusunda da örgütü hazırlayabilirdi” ifadelerini kullandı.

    Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan durumun Türkiye’nin beklenti ve çağrılarının ne kadar yerinde olduğunu ortaya koyduğunu dile getiren Erdoğan, ”Bu dönemde çatışmalar ciddi yıkıma neden olurken Türkiye’nin jeopolitik konumunun farkına varan birtakım üye ülkeler, geçmişte yaptığımız bazı hamlelerin ne kadar yerinde olduğunu gördü. Gerçekten de Türkiye, NATO üyelerine gelecekte karşı karşıya kalınacak jeopolitik sınamalara hazırlıklı olmaları gerektiğini söylerken haklıydı. NATO’nun önemsiz olduğunu savunanlara karşı örgütün öneminin giderek artacağını söylemekte de kesinlikle haklıydık. NATO için Türkiye’nin ne denli önemli ve kritik bir ülke olduğu bütün üyelerce yeniden kabul edilirken, bazı üyelerin Türkiye’ye yönelen kimi tehditleri tam olarak takdir edememesi talihsiz bir durumdur. Türkiye’ye göre İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğe kabulü, kendi güvenliği ve örgütün geleceği açısından riskler barındırmaktadır. 5. madde uyarınca NATO’nun en büyük ikinci ordusunun yardımına koşmasını bekleyen bu ülkelerin, AB ve ABD tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen PKK’nın eleman devşirme, finansman ve propaganda faaliyetlerini engellemesini beklemek en doğal hakkımızdır” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkiye’nin aday ülkelerden tüm terör örgütlerinin faaliyetlerini durdurmalarını ve mensuplarını Türkiye’ye iade etmelerini istediğini bir kez daha vurgulayan Erdoğan, ”Bu ülkelerin makamlarıyla açık kanıtlar paylaşılmış ve adım atmaları beklenmiştir. İlaveten Türkiye, bu ülkelerin NATO üyelerince yapılacak terörle mücadele operasyonlarına destek vermelerini arzu etmektedir. Terör tüm üye ülkelere tehdit oluşturmaktadır ve aday ülkelerin örgüte katılmadan önce bu gerçeği kabul etmeleri gerekmektedir. Gerekli adımları atmamaları hâlinde Türkiye bu konudaki duruşunu değiştirmeyecektir. İlaveten Türkiye, (İsveç’in ülkemize uyguladığı türden) her türlü silah ambargosunun NATO şemsiyesi altındaki askeri ortaklık ruhuna aykırı olduğu görüşündedir. Bu gibi kısıtlamaların sadece ulusal güvenliğimiz değil NATO’nun kimliği açısından da son derece zararlı sonuçları olmaktadır. İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılma ısrarı da NATO’nun gündemine gereksiz bir madde eklemiştir” dedi.

    Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerine itirazının aynı zamanda şimdiye kadar terörün hedefi olmuş tüm üyeler adına atılmış kararlı bir adım olduğunun altını çizen Erdoğan şunları kaydetti:

    “Terörün dini, milleti ve rengi yoktur. Hedefi sivil halka zarar vermek olan her örgütün karşısında her üye ülkenin kararlı bir şekilde durması bu ittifakın en önemli misyonlarından biridir. Hiçbir ülkenin bu konuda bir ayrıcalığı bulunmamaktadır. Sorunları çözmek ve küresel barış ve istikrarı desteklemek söz konusu olduğunda her zaman kısa yollar mevcut olmayabilir. Ama atılabilecek cesur ve doğru adımlar sayesinde bu yollar elden geldiğince kısaltılabilir. İsveç ve Finlandiya’nın müttefik olmak istedikleri devletlerin güvenlik kaygıları ve hassasiyetleri konusunda göstereceği tavır Türkiye’nin de bu ülkeleri ne kadar müttefik olarak görmek isteyeceğini belirleyecektir. İttifakın her genişleme sürecinde olumlu ve yapıcı bir noktada duran Türkiye’nin parçası olduğu örgütle ilişkilerini sorgulamaya cüret edenlerin cehaleti ve hadsizliği bu duruşumuzu değiştirmeyecektir. Diplomasi ve diyaloğun her türlüsüne açık olan ülkemiz, bu çabaların aday ülkelerin ikna edilmesine odaklanmasını tavsiye etmektedir. Terörle mücadele konusunda gönülsüz olan hiçbir ülkenin Ankara’da talimat verebileceği hiçbir makam bulunmamaktadır. NATO üyelerinin terörle mücadele konusunda çifte standart uygulaması hâlinde ittifakın itibarının ve inandırıcılığının tehlikeye gireceğine inanıyoruz.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni operasyon sinyali

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni operasyon sinyali

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğiyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olduğu sürece, teröre destek veren ülkelerin kesinlikle NATO’ya girmesine biz ‘evet’ diyemeyiz. ” dedi. Suriye’de yeni operasyon sinyali veren Erdoğan, “Her zaman söylediğim gibi, bir gece ansızın onların da tepelerine ineriz, inmeye de mecburuz.” diye konuştu. İç siyasette muhalefete yüklenen Erdoğan İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Abdülhamid sözlerine “Sultan Abdülhamit’e bu saygısızlığı yaptı. Biz kendisine acırız. Gittiği yol yol değil. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu” diyerek yanıt verdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddialarıyla ilgili soruya da cevap veren Erdoğan, “Kimin kaçtığı, kimin kaçabileceği ortada. Biz yola kefenimizi giydik öyle çıktık. Bugün de aynı şekilde yola devam ediyoruz.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan şöyle;:

    Aziz kardeşim Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in davetine icabetle gerçekleştirdiğimiz ziyareti hayırlısıyla tamamladık. Can Azerbaycan’da gerçekten gurur verici bir gün yaşadık. Azerbaycanlı gençlerimizin heyecanı, coşkusu, orada gördüğümüz tablo bizleri gerçekten çok çok mutlu etti. “Tek Millet, İki Devlet” şiarıyla Bakü’de yeni bir “Tek Festival” geleneği başlatmanın heyecanını yaşadık. Bunun şimdi diğer Türk devletlerinden de aynı şekilde bir çağrı alacağını görüyorum. Böylece Azerbaycan’ın 28 Mayıs Bağımsızlık Günü’nü muhteşem bir etkinlikle taçlandırmış olduk. Türkiye dışında ilk kez Can Azerbaycan’da düzenlenen TEKNOFEST’in sunduğu teknoloji şöleninin tüm katılımcıların gönüllerini fethettiğini gördük. Bilhassa istikbalimizin teminatı olan gençlerimizin festivale yönelik yoğun ilgisinden büyük memnuniyet duyduk. Profesör Doktor Aziz Sancar hocamızın da programı teşrif etmesi TEKNOFEST’e ayrı bir boyut kazandırdı. Azerbaycanlı gençlerimizin emek verdikleri bilim ve teknoloji projeleriyle, takım ruhu içinde yarışmalara katılmaları bizleri son derece gururlandırdı. Türk Yıldızları, SOLOTÜRK, Hürkuş, Akıncı, TB2 gibi göz bebeklerimiz de Bakü semalarında görsel bir şölen sundular.

    MİLLİ VE YERLİ ÜRÜNLERİMİZ BÜYÜK BİR İLGİYLE KARŞILANDI

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlıklarımız arasında, dijital dönüşüm ve teknokent alanlarında iş birliğini geliştirecek iki önemli anlaşma imzalandı. Ülkemizden kendi alanlarının öncüsü 50’ye yakın firmamız festivale iştirak etti. Bu savunma sanayii şirketlerimizin sergiledikleri milli ve yerli ürünlerimiz büyük bir ilgiyle karşılandı. Türk Devletleri Teşkilatına üye ülkelerden heyetlerin de bu festivalde yer almasından büyük bir bahtiyarlık duyduk. TEKNOFEST’in tüm Türk dünyasını bilim ve teknolojide buluşturan bir platform olmasını da arzu ediyoruz. Festivalimizi önümüzdeki dönemde diğer dost ve müttefik ülkelerde de düzenlemeyi hedefliyoruz.

    DAHA NİCE PROJELERE İMZA ATACAĞIZ

    TEKNOFEST’e projeleriyle katılan gençlerimiz yarının insansız hava araçlarını, yapay zekalarını, dijital teknolojilerini tasarlayan, üreten bilim insanları olacaklar. Savunma sanayiinde de birlikte en ileri milli teknoloji ve yazılım sistemleri üreten ortaklıklar kurmayı hedefliyoruz. Şuşa Beyannamesi ile ilişkilerini müttefiklik düzeyine çıkaran iki kardeş ülke olarak, inşallah daha nice projelere birlikte imza atacağız. Bu sene ayrıca, Türkiye-Özbekistan ilişkilerini “kapsamlı stratejik ortaklık”, Türkiye-Kazakistan ilişkilerini de “geliştirilmiş stratejik ortaklık” seviyesine yükselttik. Malum, halihazırda Türk Devletleri Teşkilatı’nın Dönem Başkanıyım. Bu çerçevede ekonomik iş birliği, eğitim, çevre ve enerji gibi, bilim ve teknoloji de öncelik verdiğim başlıklardır.

    Ziyaretimde, Sayın Aliyev’le mükemmel seviyede bulunan ikili ilişkilerimizi ve Karabağ Zaferi sonrasında bölgemizdeki durumu gözden geçirdik. Heyetimde yer alan Bakan arkadaşlarım da muhataplarıyla önümüzdeki döneme dair iş birliğimizi güçlendirecek verimli görüşmeler yaptılar. Karabağ’ın ulaşım bağlantılarının kurulması, şehirleşmesi ve üretim dünyasıyla yeniden bütünleşmesi yolunda desteklerimiz devam edecek. Tarım arazilerinin ihya edilmesi için ilgili kurumlarımız, şirketlerimizle birlikte, Azerbaycanlı muhataplarıyla ortak faaliyetlerini sürdürecekler. Böylelikle Azerbaycanlı kardeşlerimizin yıllarca hasretini çektikleri ata topraklarına bir an evvel kavuşmalarına katkıda bulunacağız.

    YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI

    Öte yandan Karabağ Zaferi’yle Kafkasya’da artık yeni bir dönem başlamıştır. Bu destansı zafer, ortak coğrafyamızda kalıcı barış ve kapsamlı normalleşmenin önündeki engelleri kaldırmıştır. Bu tarihi fırsatın heba edilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Azerbaycan ve Ermenistan’ın aralarındaki meseleleri doğrudan çözme yönünde attığı adımlardan memnuniyet duyuyoruz. Türkiye olarak, tarafların, sınır meselelerini halletme, barış antlaşması yapma, ulaştırma koridorlarını açma çabalarını destekliyoruz. Bu gayretlerin başarıya ulaşması hepimizin, tüm bölgemizin faydasınadır. Sınır komisyonlarının ilk toplantısını 24 Mayıs’ta yapması ve Zengezur Koridoru konusunda ilerleme kaydedilmesi özellikle memnuniyet vericidir. Biz de Ermenistan’la ilişkilerimizi normalleştirme sürecini samimiyetle yürütüyoruz.

    Azerbaycan’la, bölgenin güvenliği ve refahı için dayanışmamızı artırarak sürdüreceğiz. İlham kardeşimle birlikte iki ülke dostluğunu ve iş birliğini inşallah her alanda zirveye taşıyacağız. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin. İlham kardeşimin şahsında, bizi muhabbetle bağrına basan Azerbaycan halkına teşekkür ediyorum. TEKNOFEST Azerbaycan’ın başarıyla icra edilmesine destek veren Azerbaycan makamlarını, Bakanlıklarımızı, firmalarımızı, resmî kurumlarımızı ve T3 Vakfını gönülden tebrik ediyorum.

    SORU – CEVAP

    “KESİNLİKLE ‘EVET’ DİYEMEYİZ”

    İsveç ve Finlandiya heyeti geçtiğimiz günlerde Türkiye’deydi ve görüşmeler yapıldı. Görüşmelerde Türkiye’nin endişeleri giderilebildi mi? Öte yandan teröristlerin iadesi noktasında bir adım atılması bekleniyor mu karşı taraftan?

    Finlandiya ve İsveç’le bizim heyetimizin yapmış olduğu görüşmeler maalesef beklenen düzeyde olmadı. Bunların beklentisi var fakat Türkiye’yle ilgili atmaları gereken adımları atmadıkları gibi, bu görüşmeleri yaptığımız süreç içerisinde hala bunlar, özellikle İsveç, Stockholm’ün caddelerinde teröristleri gezdiriyor, kendi polisleriyle onları güvence altına alıyor. Hatta hatta görüşmeyi yaptıkları günün akşamında İsveç devlet televizyonunda Salih Müslim denen teröristi konuşturarak bize her türlü yanlışı yaptıkları gibi, F16 meselesinde vesaire yine olumsuz tavırlarını, yaklaşımlarını sürdürüyorlar. Bunlar dürüst değiller, samimi değiller. Bir güvenlik teşkilatı olan NATO’da bu tür teröristleri bağrına basan, bu tür teröristleri kucağında besleyen ülkelerle ilgili biz geçmişte yapılan yanlışın tekrarını yapamayız. Neydi o? Özellikle Yunanistan geçmişte NATO’dan çıkmıştı, o zamanın Türkiye yönetimi Yunanistan’ın tekrar NATO’ya girmesinin yolunu açtı. Yunanistan da aynı şeyleri söylüyordu, herhangi bir şeyin olmayacağını söylüyordu. Bakın şu anda Yunanistan’ın Avrupa’ya 400 milyar avro borcu var, fazlası var azı yok. 5+4 yani 9 tane şu anda Amerika’nın Yunanistan’da üssü var. Peki bu üsler kime karşı kuruluyor, bu üsler niye var? Söyledikleri şu; ‘Rusya’ya karşı…” Yalan… Dürüst değiller. Bütün bu olanlar karşısında bunların Türkiye’ye karşı takındıkları tavır ortada. İşte geçen gün Miçotakis’e ne yaptılar? Amerika’da Temsilciler Meclisi ve Senato’nun kapısını açtılar, orada konuşturdular. Bu konuşmasında alkışladılar mı? Alkışladılar. Bütün bu olaylarda tekrar F16’lar gündeme getirildi mi? Getirildi. Biz şuna inanıyoruz; Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Bu delikten bizi bir kere soktular, bir daha sokturmayız. Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olduğu sürece, teröre destek veren ülkelerin kesinlikle NATO’ya girmesine biz ‘evet’ diyemeyiz.

    “TELEFON GÖRÜŞMELERİM OLACAK”

    İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma talebi ve sürecinin Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın bitişine veya savaşın bitmesi yönündeki ümidi nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

    Tabii her şeyden önce Rusya bu işlere olumlu bakmıyor malum. Özellikle Finlandiya konusu Rusya için rahatsız edici. Niye? Çünkü sınır… Sınır ülke olduğu için de bir defa Finlandiya’nın NATO’ya girmesine hiç sıcak bakmıyor. Aslında İskandinav ülkelerinin hiçbirinin NATO’ya girmesine Rusya sıcak bakmadı. Bizim gönlümüzden geçen o ki şu anda Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaş bir an önce barışla nihayete ersin, fakat görünen o ki her geçen gün bu iş daha da olumsuz bir şekilde devam ediyor. Pazartesi günü gerek Rusya gerekse Ukrayna’yla telefon görüşmelerim olacak. Tarafları diyalog ve diplomasi kanallarını işletmeleri yönünde teşvik etmeyi sürdüreceğiz.

    “BUNLARIN BİRBİRİNDEN FARKI YOK”

    Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda Türkiye’nin aldığı bir pozisyon var. Türkiye’deki muhalefetin de buna bir tavrı var, yani bizim ortaya koyduğumuz çekincelere bir tavrı var. Ünal Çeviköz Finlandiya’da bir gazeteye röportaj verdi ve bunun taktik bir hata olduğunu söyledi. Ona göre, taktik hata bizim güvenlik endişelerimizi dile getirmemizmiş. Buradan hareketle Türkiye’deki muhalefetin genel olarak bu konudaki yaklaşımına dair ne söylemek istersiniz?

    Tabii Türkiye’deki muhalefetin taktik doğrularının ne olduğunu bugüne kadar öğrenemedik. Onların ‘taktik yanlış’ dediklerinin ne olduğunu anlamak da hiç mümkün değil. Kaldı ki bu açıklamayı yapan zat, Azerbaycan’da geçmişte bir görev yaptığı halde, daha sonra Karabağ patlak verince Azerbaycan’ın aleyhinde açıklamalarda bulundu. Dolayısıyla bunların aklının, fikrinin, düşüncesinin hangi istikamette çalıştığını anlamak mümkün değil. Biz attığımız adımlarda taktiklerimizi, stratejilerimizi gayet iyi düşünüyoruz, istişarelerimizi en geniş manada yapıyoruz ve adımlarımızı da ona göre atıyoruz. İşte Yunanistan’ın geçmişte tekrar NATO’ya girmesini sağlayan kişiler de bunlarla aynı zihniyetteydi. Bu zihniyetin temsilcileri de geçmişte Yunanistan’ın tekrar NATO’ya girmesini salık vermişti. Dolayısıyla asıl taktik yanlış orada yapılmıştı. Onun bedelini şimdi biz ödüyoruz. İnşallah bir daha yeniden bedel ödemeyeceğiz. Tabii şunu da söyleyeyim; olay sadece İsveç, Finlandiya değil. Olaya bu terör örgütlerinin durumundan bakacak olursak, şu anda aynı yanlışı Almanya da yapıyor, aynı yanlışı Hollanda yapıyor, aynı yanlışı Fransa yapıyor. Bunların birbirinden farkı yok.

    “KİMİN KAÇTIĞI KİMİN KAÇABİLDİĞİ ORTADA”

    İç siyasete ilişkin bir soru sormak istiyorum. Sizin çok sert tepki göstermenize hatta tazminat davası açmanıza, yardımcılarınızın, İletişim Başkanınızın bu konuda açıklamalar yapmasına rağmen Kılıçdaroğlu ‘kaçacak’ iddiasını sürdürüyor ve her gün buna yeni şeyler ekliyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

    Bunların söylediği şu sözler var ya, geçmişte aynı şeyleri bunlar rahmetli Menderes için söylediler. Değişen hiçbir şey yok. Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda 27 Mayıs darbesinin 62. yıldönümü programında bunları belgelerle açıkladım, belgelerle gösterdim. O zaman ne diyorlardı, ‘uçaklar dolusu altın, uçaklar dolusu elmas kaçırmışlar’. Kim? İşte o şehadete giden Menderes ve arkadaşları. Menderes ve diğer hepsi için aynı yalanları söylüyorlardı. Şimdi aynı yalanları bunlar söylüyor. Bunlar da aynı telden çalıyorlar. Değişen bir şey yok. Açıyorlar o sayfaları, oralara bakarak ağa babalarının yalanlarını tekrar ediyorlar, onlar da aynı şeyi söylüyor, aynı şeyi yapıyorlar.

    Şimdi, 15 Temmuz gecesi ben eğer 15 dakika geç kalmış olsaydım bugün ne şahsım, ne çocuklarım, eşim, damadım, torunlarım hiçbirimiz belki de hayatta olmayacaktık. Nitekim o gün bulunduğumuz yere baskın yapanlar bizim iki tane korumamızı şehit ettiler, iki tane bayan korumamız ağır yaralandı. Bunları biz yaşadık, gördük. Biz saat 01.15 gibi Atatürk Havalimanı’na indik, 11 gibi Bay Kemal oradaydı ve FETÖ’cüler tankların arasından Bay Kemal’i geçirdiler, Bakırköy Belediye Başkanının evine gönderdiler. Kaçan kim? O tankların arasından giden kim? Bay Kemal. Biz ise milletimizi havalimanına çağırmıştık, biz de oradaydık ve milletim de bizi yalnız bırakmadı. Gece hep birlikte geldiler, alanda toplandılar. Üzerimizden helikopterler, jetler geçiyordu ama onlar orada bizimle beraber buluştular. Kimin kaçtığı, kimin kaçabileceği ortada. Biz yola kefenimizi giydik öyle çıktık. Bugün de aynı şekilde yola devam ediyoruz.

    “HAZIR OLDUKLARINI SÖYLÜYORLAR”

    İsrail’le ilişkilere değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu İsrail’e bir ziyarette bulundu. Önümüzdeki günlerde de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in bir ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u ağırladığınızda alternatif enerji projelerine kapının aralık olduğu izlenimi oluşmuştu. Bu kapsamda İsrail gazının ya da Doğu Akdeniz gazının -ki önümüzdeki günlerde yeni sondaj gemisinin çalışmalarını yapması da bekleniyor- oluşabilecek yeni hidrokarbon kaynaklarının Avrupa’ya doğru gönderilebilmesi için bu projenin Türkiye üzerinden geçmesi noktasında neler yapılabilir? Malum Azerbaycan’dan dönüyoruz TANAP hattıyla bir bağlantı kurulabilir mi?

    Her şeyden önce tabii bu yeni sondaj gemimizle birlikte burada sismik araştırma yapan gemilerimizin belirlediği yerler var. Bu belirlenen yerlerde sondaj gemilerimiz çalışmalarını yapacaklar. Tabi doğalgaz konusunda İsrail’le böyle bir adımı atma hususunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın muhatabıyla ve İsrailli yetkililerle yapacağı görüşmeler olacak. Bu tür bir adımı atma noktasında şu anda Dışişleri Bakanımızın da bize getirdiği bilgilere bakarsak, hazır olduklarını söylüyorlar ve bu çerçeve içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Türkiye-İsrail ilişkilerini daha olumlu bir noktaya getirmenin adımlarını böylece atmış olacağız. Şu anda konuyla ilgili bakışlar olumlu. Temennim odur ki bu olumlu istikametteki gelişmeleri süratle tamama erdiririz.

    “BİR GECE ANSIZIN TEPELERİNE İNERİZ”

    Rusya- Ukrayna savaşı devam ederken yaptığınız “Yeni operasyon olabilir” açıklamasıyla gözler Suriye’ye çevrilmişti. Daha önce 4 başarılı harekât yapıldı bu bölgeye. Tanıdık bir bölge aslında. Harekatın zamanı yakın mı? Harekât bölgesine bakıldığında ciddi terör noktaları var güney sınırımızda. Bu noktalarla ilgili yeni güvenli bölgenin neresi olacağı da merak konusu. Aynı zamanda Suriyeli 1 milyon mültecinin dönüşü için bu operasyonun belirleyici olabileceğini söyleyebilir misiniz?

    Tabii Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye karşı yapılabilecek en ufak bir saldırıyı bizim cevapsız bırakmamız mümkün değil. Suriye’nin kuzeyinde malum terör örgütlerinin odaklanma noktaları var. Bu odaklanma noktaları, Suriye’nin kuzeydoğusundan kuzeybatısına kadar bütün o bölgelerde mevcut. Başta ABD olmak üzere tüm koalisyon güçleri maalesef bu terör örgütlerine ciddi manada silah, araç, gereç, mühimmat yardımı yapıyorlar ve bunu hala devam ettiriyorlar. ABD buraya binlerce tır bu yardımları yaptı. Kime yapıyor? PKK, YPG, PYD terör örgütlerine. Hepsine bu yardımlar yapıldı, hala da devam ediyor. Hatta bunlara bölgede eğitim de veriyorlar. Şimdi, bu gerçekler ortada dururken biz hala bunları görmezlikten mi geleceğiz? Nasıl ki Kuzey Irak’ta PKK’ya ve PKK’nın adeta yavrucuklarına karşı yaptığımız operasyonlar var, aynı durum Suriye için çok daha geçerli, çok daha önemli. Her zaman söylediğim gibi, bir gece ansızın onların da tepelerine ineriz, inmeye de mecburuz. Biz şehitlerimizin bedelini bunlara ödetmeyecek miyiz? İşte iki günde yaklaşık 30 civarında teröristin işini bitirdik. Kuzey Irak’takilerle beraber şu anda 100’ün üzerinde teröristi etkisiz hale getirdik. Bu süreç devam edecek, bırakamayız. Terörizmin ve teröristlerin kökünü kazıyacağız.

    “BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKACAĞIZ”

    Bugüne kadar Türkiye terörle mücadele kapsamında Suriye’nin kuzeyine 4 operasyon gerçekleştirdi. O operasyonlar da malum ABD’nin her seferinde karşı çıktığı operasyonlardı. Şimdi de sizin açıklamanızdan anladığımız kadarıyla önümüzde yeni bir operasyon görülüyor. Bununla ilgili ABD ile bir temasımız, diplomasi trafiğiniz var mı? Varsa bu süreç nasıl ilerliyor?

    Bu konularla ilgili her şeyden önce herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Amerika’nın da üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Amerika eğer üzerine düşen görevi terörle mücadelede yerine getirmiyorsa biz ne yapacağız? Başımızın çaresine bakacağız. Bir yerlerden izin alarak terörle mücadele yapılmaz.

    “GEREĞİNİ YAPARIZ”

    Yunanistan’da iktidarlar değişmesine, Çipras’ın gidip Miçotakis’in gelmesine rağmen Yunanistan’ın Türkiye karşıtlığında en ufak bir değişiklik olmuyor. Yunanistan’ın milli marşında, müfredatında Türk karşıtı ifadeler var. Yunanistan’da yeni nesiller sürekli Türk karşıtlığı ile yetiştiriliyorken Yunanistan’ın normalleşmesi sizce mümkün müdür? Yunanistan’ın Türk karşıtlığından vazgeçmesi gibi bir ihtimali nasıl görüyorsunuz?

    Yunanistan’la Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantılarına son verdik mi? Bunu açıkladık mı? Bu ne demektir? ‘Ey Yunanistan kendine çeki düzen ver’ demektir. Sen kendine çeki düzen vermedin, biz de Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi kaldırdık. Artık şu an itibarıyla Miçotakis muhatabım değildir. Niye? Ben siyaseti şahsiyetli bir şekilde yürüten insanları muhatap alırım. Benimle konuşacaksın, yemek yiyeceğiz, ‘üçüncü ülke veya şahısları aramıza koymayalım’ diyeceğiz, bunun sözünü vereceksin; ondan sonra 15 gün geçecek, ABD’ye gideceksin, Amerikan Kongresinde Türkiye’nin aleyhinde konuşma yapacaksın. Neymiş? Oradan alacağı alkışlar için. Kusura bakma. Bizim bunlarla yapacağımız bir şey yok. Bu denli silahlanma şu, bu, vesaire; bu süreci işletenlerle yapılacak bir şey yok. Yapacağımız tek şey var; bize dost olana dostuz ama bir defa şunu iyi bilsinler ki bize düşman nazarıyla bakanlarla da biz gereğini yaparız.

    “GÜNDEMİMDE BÖYLE BİR ŞEY YOK”

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 6’lı masanın adayı olabilmek için çok eleştirilen, tehdit dili içeren, kamu kurum ve kuruluşlarına baskı da içeren bir politika güdüyor. Ama bazı yorumlara göre aslında aday olmayacak, yani dikkatleri üzerine çekecek seçim yaklaştığı zaman başkasına adaylığı verecek diyorlar. Sizin değerlendirmeniz nedir?

    Benim gündemimde Bay Kemal’in adaylığı filan, bunlar söz konusu değil. Gündemimde böyle bir şey yok.

    “BUNLARIN İŞİ GÜCÜ YALAN”

    Siz belediye başkanlığınızdan itibaren sosyal belediyeciliğe çok önem verdiniz. CHP yönetimi bunu “makarnacı, göbeğini kaşıyan adam’ gibi müstehzi ifadelerle de eleştirirdi. Ama şimdi seçimlere doğru giderken kendi belediyelerinde bu tür sosyal yardımlar yapıyorlar. Seçimleri böyle kazanacaklarını ifade ediyorlar. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Bu üst geçitlere astıkları pankartlarla sosyal belediyecilik olmaz. Oralarda şunu yaptık, bunu yaptık diye ifade edilenlerin hiçbirine ben inanmıyorum. Böyle bir şey yok. Araştırın; bunların yapılmadığını göreceksiniz. Çünkü bunların işi gücü yalan. Elektrik kesildi diyorlar, bir eve gidiyorlar, öyle bir şey yok. Sayaçlar kontrol ediliyor, böyle bir şey olmuş değil. Bunların hepsi akşam yalan, sabah yalan. Biz ise yalan üzerine bina edilen bir siyaset yapmıyoruz.

    “KIZIL SULTAN DİYEN CİBİLİYETSİZLER…”

    Gezi Parkı olaylarında da Boğaziçi olaylarında da Türkiye’nin atacağı her adıma karşı çıkan kesimlerden, CHP, İYİ Parti ve PKK ve FETÖ’den aynı sloganı duyuyoruz. Son zamanlarda da Sultan Abdülhamit’i tahttan indirenlerin, darbecilerin sloganını kullanıyorlar. Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkanı açıkça ‘1909’un intikamını almaya çalışıyor Sayın Erdoğan’ dedi. Sizin şu anda Abdülhamid olduğunuzu söyledi ve ‘biz kazanacağız’ dedi. Şu anda Türkiye düşmanlarının o dönemin darbecilerinin sloganını kullanmasını, hala 113 yıldır Sultan Abdülhamit düşmanlığı yapmasını ve bu noktada sizi de hedef göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Tabii bu hanım, ne yazık ki tarihçiyim diye geçinirken kendi tarihini inkâr edecek kadar talihsiz bir noktaya geldi. Nasıl Osmanlı’yı 33 yıl yöneten Sultan Abdülhamid’e saygısızlık yapan, hakaret eden, ‘kızıl sultan’ diyen cibilliyetsizler varsa maalesef aynı güzergaha bu hanımefendi de düştü. O da onların izinde, onların yolunda giderek maalesef cennet mekân Sultan Abdülhamit’e bu saygısızlığı yaptı. Biz kendisine acırız. Gittiği yol yol değil. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Meral Hanım kimle yürüyor şu anda? Bay Kemal’le. Bay Kemal’in ne olduğu belli. Dolayısıyla onunla beraber yürüyenlerden, HDP gibi PKK terör örgütünün parlamentodaki uzantılarıyla beraber olanlardan daha başka ne bekleyebiliriz. Sultan Abdülhamid gibi sırat-ı müstakim üzere olan, bu şekilde yaşamış bir Ulu Hakan’a bu şekilde saldırmanın bu millet tarafından affedilmeyeceğine inanıyorum. Onun ruhaniyeti bunların gömülmesine inşallah yetecektir.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç Başbakanı ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç Başbakanı ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile bir telefon görüşmesi gerçekletirdiği açıklandı.

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, görüşmede, iki ülke ilişkileri ve İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusu ele alındığı belirtildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Türkiye’nin NATO’nun açık kapı politikasına bugüne kadar hep tam destek verdiğini belirterek, ittifak içinde hem üye ülkelerin güvenliği hem de kolektif güvenlik açısından dayanışmanın esas bir değer olduğuna işaret etti.

    Türkiye’nin, İsveç’in terör örgütü PKK/YPG/PYD güdümündeki şahıs ve sözde kuruluşlarla temaslarından rahatsızlık duyduğunu uzun zamandır dikkate getirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ terör örgütünün İsveç’teki mevcudiyet ve faaliyetlerinin de sürdüğüne dikkati çekti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’in terör örgütlerine yönelik siyasi, finansal ve silah desteğinin son bulması gerektiğini vurguladı.

    PKK/PYD/YPG’nin DEAŞ’la mücadele ettiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’in terör örgütü PKK ve bu örgütün Suriye ile Irak’taki uzantıları bakımından Türkiye’nin kaygılarını paylaştığını ortaya koyan somut ve ciddi adımlar atmasını beklediklerini dile getirdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’den Türkiye’ye yönelik terörist tehdit yüzünden gerçekleştirmek zorunda kaldıkları Barış Pınarı Harekâtı sonrasında savunma sanayii alanında İsveç’in Türkiye’ye uyguladığı kısıtlamaların da kaldırılması gerektiğini ifade etti.

  • Erdoğan’dan İsveç ve Finlandiya açıklaması

    Erdoğan’dan İsveç ve Finlandiya açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cuma namazı ardından kendisini bekleyen gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    “Bizim PKK ile mücadelemiz, aynı zamanda hepinizin bildiği gibi aslında Avrupa Birliği’nin PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmesine ayrı bir kılıf uydurdular. PKK’yı terör örgütü olarak kabul ettiklerini söylüyorlar. E peki öbür tarafta YPG’yi terör örgütü olarak niye kabul etmiyorsunuz? Bunları en iyi bilen onlar değil, biziz. YPG kesinlikle PKK’nın bir farklı doğurduğu terör örgütüdür. Şu anda bunları Avrupa Birliği olduğu gibi dünyada da aynı şekilde, hatta Amerika bile bunlara görüşme noktasında birçok fırsatlar tanıyor.

    Avrupa’nın birçok ülkesinde, başta Almanya olmak üzere Hollanda’sında da, İsveç’inde de, Finlandiya’sında da, Fransa’sında da hepsinde bu terör örgütleri her türlü gösteriyi yapıyor mu? Yapıyor. Ve bu gösterilerle birlikte de oralarda bunlar terör estiriyor mu? Estiriyor. Ve bu ülkelerin yönetimleri bunlara her türlü güvenceyi veriyor mu? Maalesef veriyor. Bunları biz kendilerine defaatle uluslararası toplantılarda anlattığımız gibi ikili görüşmelerde de bunlara hep ifade ettik. Anlattık, belgeler sunduk. Bütün bu video kayıtlarını kendilerine göstermek suretiyle “bakın bunlar terör örgütüdür ve bu terör örgütünün de işledikleri suçlar ortadadır.” Türkiye’de yıllar yılı biz bunlarla bu mücadeleyi sürdürdüğümüz gibi, bu mağaralardaki bütün odaklanmaları, Kandil’i kendileri için bir merkez haline getirmeleri herhalde PKK ve YPG’nin artık inkar edilemez terör estirmeleridir. Ama ne yazık ki batı bunları hala gizliyor, örtüyor.

    Başta Almanya olmak üzere, İsveç’te, Finlandiya’da, her türlü yürüyüşleri yapıyorlar. ‘Verin bize bu teröristleri’ dediğimiz zaman da, bu teröristleri bize ne yazık ki bugüne kadar vermediler, vermiyorlar. Biz de bu işi en iyi bilen takip eden olduğumuza göre gereği neyse bunun gereğini de yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “Hollanda Başbakanı’yla geniş bir görüşme yaptık. Yarın aynı şekilde yine İngiltere’nin, Finlandiya’nın görüşme talepleri var. Onlarla görüşmelerimiz olacak. Bütün bu görüşmeleri biz aramızdaki telefon diplomasisini kesmemek adına yapmaya devam edeceğiz. Ama açık ve net söylediğimiz nedir? Her şeyden önce bu terör örgütlerinin bütün belgeleri, bilgileri bizde olduğuna göre, ve bunun mağduru da biz olduğumuza göre, lütfen NATO’nun teröre karşı hassasiyetlerini biliyorsak NATO’nun bir güvenlik örgütü olduğunu biliyorsak, bir güvenlik örgütü olan NATO’ya böyle bir terör örgütünün alınmasına da biz evet diyemeyiz. Bunu İsveç için de aynen düşünüyorum. Aynı şekilde Finlandiya için düşünüyorum.

    Şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin birçoğu bu terör örgütlerini bırakın kabullenmeyi kendi parlamentolarında bunlara konuşmalar yaptırıyorlar. Kendi parlamentolarında bunlara yer veriyorlar, imkanlar sağlıyorlar. Silah, mühimmat temini yapıyorlar. Bunları şimdi biz biliyoruz, görüyoruz ve bütün bunları, mağduru da biz olduğumuza göre kimse kusura bakmasın bu terör örgütlerinin bir güvenlik örgütü olan NATO’ya girmesine biz evet diyemeyiz” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlerle buluştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlerle buluştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde gençlerle bir araya geldi.

    Gençlerin sorularını cevaplayan Erdoğan, ensar muhacir konusunun süreli bir kavram olmadığını belirterek, “Bu süreç bitene kadar devam eder. Peygamberimizin Medine’ye hicreti ilk başlarda olmuş bir hadise değildir, sonra olmuş bir hadisedir. Peygamberimiz muhacir olarak Medine’ye hicret etmek durumunda kalmıştı. Medineliler ensar olarak Peygamberimizi gönüllerini açarak bağrına bastılar. Suriyeliler acaba keyiflerinden mi Türkiye’ye geldiler. Zevki sefa için mi geldiler. Oradaki ölüm korkusu onları Türkiye’ye iltica etmeye, hicret etmeye mi sevk etti. Bu insanlar Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’ye sığındılar. Bunları biz muhacir olarak gördük. Osmanlı’dan bu yana Türkiye bu tür ilticalara ev sahipliği yapan kapısını açan bir ülkedir. Türkiye’nin büyüklüğünü misafirperverliğini gösteriyor bu da. Türkiye’nin dünyadaki mülteciler noktasında en çok göç alan bir ülke alan bir ülke olarak ön sıraya çıktığını görüyoruz. Türkiye bu noktada dünyada bir numara bundan rahatsızlık duymuyoruz” dedi.

    “Biz özellikle Suriye kuzeyinde briket evlerle adım attık”

    Suriye’nin kuzeyinde başlanan briket evlerin devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin daha önce Irak’tan gelen mültecilere de kapılarını açtığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, göç konusunun küresel bir sorun olduğuna dikkat çekerek, “Birçok Meksikalının duvarları yıkarak Amerika’ya sığındıklarını görüyorsunuz. Almanya düzenli düzensiz göçü alıyor bizim gibi mi hayır. Teröristleri alıyorlar. Bütün bunları değerlendirdiğimiz zaman Türkiye’nin alicenaplığı ortaya çıkıyor. Biz özellikle Suriye kuzeyinde briket evlerle adım attık. Hedefimiz bu evlerde 1 milyon mülteciyi barındırmak. Onun için 100 bin, 200 bin konuta ihtiyacımız olacak. Amacımız onları bu tür evlerle iskan edelim. Yaşanması zor koşullardan onları kurtaralım. İnsanca yaşayabilecekleri konutlarla onları oralarda iskan edelim istiyoruz” açıklamasında bulundu.

    “Bu hastaneler olmasaydı bu kritik dönemde sağa sola bakacaktık”

    Türkiye’nin salgınları fırsata dönüştüren bir ülke olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin birçok ülkenin aksine süreç boyunca yatırımlarını durdurmadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu salgın döneminde bizim yapmamız gereken en önemli iş neydi. Hastanelerimizin mevcut sayısını artırmaktı. Bizim 19 tane şehir hastanemiz var. Bu sayılar daha da artacak. Şehir hastanesi en küçüğü 500 oda ondan sonra bin 6, 2 bine kadar devam ediyor. 3 ay içerisinde İstanbul’da Şu an Atatürk Havalimanı Bay Kemal’le anlaşamadığımız; bilmediği, anlamadığı yere biz hastane yaptık. Anadolu Yakasında da bir havalimanımız vardı. Bin 6 yataklı bir hastane de orada yaptık. Bunların ikisi de şehir hastanesi statüsündedir. Bunlar tek katlı ama en ideal şekilde bu hastanelerimizde bunları yaptık. Biz bunları yapamasaydık Çam Sakura’yı da bitirdik. Finans teminini yüklenici firma Japonya’dan üstlendi. Çam Şakura Hastanesi Türkiye değil dünyada örnek haline geldi. Bu hastaneler olmasaydı bu kritik dönemde sağa sola bakacaktık. Bunları yapışımız işimizi kolaylaştırdı” diye konuştu.

    “Türkiye dünyada parmakla gösterilen bir noktada”

    Türkiye’nin yoğun bakımda ciddi ihtiyacının kalmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz göreve gelmeden eğitim, sağlık, emniyet, adalet, tarım, dış politika, enerji bunlar bizim en önemli adımlarımız olacak demiştik. Biz bunları gerçekleştirdik gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Bunları yapmazsak o girişimci ruhu ispatlayamazsınız. Bizler bu adımları atmak suretiyle dünyada örnek bir hale geldik. Türkiye dünyada parmakla gösterilen bir noktada. Salgın döneminde 167 ülkeye her türlü desteği verdik. Bu destekler çok çok ciddi manada Türkiye’ye muhabbeti artırdı” dedi.
    Siyasetin iniş çıkışlarının her zaman olduğunu söyleyen Erdoğan, “Siyasetin iniş çıkışları hep olur. Bütün mesele Japonların bir atasözü var: Düşmanınız dahi olsa iplikle bağı sıkı tutun, koparmayın. Gün olur o bağ size lazım olur. Suudi Arabistan ve BAE ile ortak paydamız var. Gerek Suudi Arabistan gerek Abu Dabi yönetimi ile sorunları aşarak birçok alanda bir planlama yaptık. Adımları atıyoruz. BAE’de uzun süredir rahatsız olan emir rahmetli oldu. Bize düşen taziye ziyaretine gitmekti. Bu ziyaretimizi gerçekleştirmek de aramızdaki münasebetleri çok daha güçlü bir platforma oturtmak. Suudi Arabistan ile olan ilişkilerimiz çok daha olumlu istikamette gelişiyor. İki ülke ile başlattığımız süreç inanıyorum ki her iki ülkeye de çok çok önemli katkılar sağlayacak ticari, siyasi, savunma sanayi alanlarında. Biz onlarla birikimleri paylaşırken onlarında birikimlerinden yararlanacağız diye düşünüyorum. Gelişmeler iyi şu anda sonu da inşallah hayır olur” açıklamasında bulundu.

    “Tutuklunun siyasi olanı siyasi olmayanı olmaz”

    Hukukun önünde herkesin eşit olması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tutuklunun siyasi olanı siyasi olmayanı olmaz. Siyasetçi acaba neden tutuklanır. Türkiye bir hukuk devleti anayasa ve kanunlar çerçevesinde siyasetçi olsa olmasa, bu suçu işliyorsa bunun bedelini ödemek durumundadır. Ben siyasetçiyim diye işlediğim cezalardan kaçamam. Kaçarsak sivil olana saygısızlık olur. Bedeli neyse bu da anayasa ve yasalarda belirlendiği gibi bedelini ödemek durumundadır” dedi.

    “Hedefimiz ihracatta 250 milyar dolara ulaşmak”

    Dünyada küresel bir kriz yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, “enflasyonu indireceğiz” açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hedefimiz ihracatta 250 milyar dolara ulaşmak. Bizim göreve geldiğimizden bu yana hedefimiz ithale dayalı ihracattı. İthale dayalı ihracatta içeriden yerli piyasadan bu ürünü alıp bu ürüne dayalı mamul maddeyi üretirsek bu noktadaki maliyetlerimiz düşecek ve ihracatta 250 milyar dolar seviyesini aşacağız. Faizle aradaki dengeyi sürekli olarak kapatma imkanını yakalayacağız. Buradan hiç endişem yok” diye konuştu.

    “Kripto konusunda arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor”

    Kripto paralarla ilgili değerlendirmesini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kripto konusunda arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Mecliste müzakereler yapılıp ona göre adım atacağız ben kripto para olayına sıcak bakmıyorum. Birini zengin birini fakir yapacak bu tür araçlarla adım atmanın doğru olmadığına inanıyorum” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan programda, Seda Nur isimli öğrencinin kendisiyle şiir okuma istediğini geri çevirmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yanına davet ettiği Seda Nur ile birlikte Nurullah Genç’in ‘Beni Yakışına’ isimli şiirini seslendirdi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sokak hayvanları açıklaması

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sokak hayvanları açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda partililerle bir araya geldi. Erdoğan’ın toplantının basına kapalı bölümünde belediye başkanlarına daha önce sokak hayvanlarıyla ilgili verdiği talimatı yinelediği öğrenildi.

    Bu çerçevede Erdoğan, belediye başkanlarına 81 ilde kurulacak barınaklar ve rehabilitasyon merkezleri için çalışmalarını hızlandırmaları talimatı da verdi.

    Toplantının basına açık bölümünün ardından il başkanları ile kapalı toplantıya devam eden Erdoğan, daha önce verdiği sokak hayvanlarıyla ilgili talimatlarını tekrarladı.

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise parti merkezinden ayrılırken gazetecilerle yaptığı sohbette, alt gelir grubuna ilişkin bir kampanya yapacaklarını, bunun da yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacağını ifade etti.

    Sokak hayvanlarıyla ilgili Erdoğan’ın talimatlarını yenilediğini aktaran Bakan Kurum, Erdoğan’ın 81 il ve ilçelerde en az 1 barınak yapılması konusunda talimatı verdiğini belirtti. Şu an için yaklaşık 8 milyon sokak hayvanı bulunduğunu söyleyen Kurum, tüm hayvanların barınağa yerleştirilemeyeceğini ancak hepsinin bu merkezlerde rehabilite ve tedavilerinin yapılmasının ardından yaşadıkları bölgelere bırakılabileceğini dile getirdi.