Etiket: erdoğan

  • Gazze imha kampına dönüştü

    Gazze imha kampına dönüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya İslam Bilginleri İstişare Zirvesi’nin açılış törenine katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Anneler Günü. Öncelikle buradaki hanım kardeşlerimizle birlikte tüm annelerin Anneler Günü’nü tebrik ediyorum. Dünyanın farklı ülkelerinde anneler mutlu, huzurlu bir şekilde sevdikleriyle birlikte bu özel günü kutluyor. Ancak Filistinli anneler İsrail’in katlettiği ciğerparelerinin beyaz kefenlerine sarılarak bugünü geçiriyor. Buradan kaybettikleri evlatlarının acısıyla yürekleri yangın yerine dönmüş Filistinli, Suriyeli, Türkistanlı annelere selamlarımızı gönderiyorum. Başta muhterem annem olmak üzere Rahmet-i Rahman’a kavuşmuş tüm anneleri hayırla yad ediyor, mekanları inşallah cennet olsun diyorum. Yine bu vesileyle dün Afganistan’ın vilayetinde meydana gelen sellerde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyor, Afgan halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Şunu bilmenizi isterim böyle bir zamanda İslam coğrafyasının siz değerli temsilcilerinin bir araya gelmesi Filistinli kardeşlerimize ve tüm mazlumlara cesaret aşılayacaktır. Buradaki mevcudiyetinizde sizler sadece insanlık ve kardeşlik görevinizi yerine getirmiyorsunuz. Aynı zamanda sergilediğiniz onurlu duruşla Filistinli mazlumların yalnız olmadığını tüm insanlığa haykırıyorsunuz. Alacağınız kararların Müslümanlarla birlikte tüm dünya tarafından dikkatle takip edileceğine inanıyorum. Siz kardeşlerimin nezdinde Gazze ve Filistin için kıyama kalkan tüm alimlerimize, İslam bilginlerine buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Dünya İslam Bilginleri İstişare Toplantısı’nın başarılı geçmesini, Filistinli kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm Müslümanlar ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

    “İnsanı insanlığından utandıracak ne kadar işkence, canilik ve ahlaksızlık varsa yerinde bıraktığımız 219 gün içerisinde Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında işlenmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Kıymetli kardeşlerim Gazze’de 7 Ekim’den bu yana insanlık tarihinin en vahşi katliamlarından biri yaşanıyor. Kuruluşundan beri sürekli işgal zulüm ve haydutlukla topraklarını büyüten İsrail, masum kanı dökmeye devam ediyor. Bugüne kadar 15 bin çocuk acımasızca katledildi. Çoğu kadın ve sivil 35 bin Filistinli kardeşimiz şehit edildi, 80 bini yaralandı. Yaklaşık 2 milyon insan evinden yurdundan göçe zorlandı. 7 Ekim öncesinde zaten bir açık hava hapishanesi olan Gazze son 219 gündür örneğini sadece Hitler Almanya’sında gördüğümüz bir temerküz ve imha kampına dönüştü. Öyle sahnelere şahit olduk ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. Savaşta dahi dokunulmaz olan hastaneler, ibadethaneler, okullar, sivil yerleşim yerlerine bombalar yağdırıldı. İnsan hak ve hürriyetlerine dair ne kadar ilke, kural, çizgi varsa hepsi dünyanın gözleri önünde ayaklar altına alındı. Gazze’de yaşananları dünyaya duyurmaya çalışan 150 gazeteci İsrail güçleri tarafından öldürüldü. Birleşmiş Milletler personeli ve insani yardım görevlileri kurşunların hedefi oldu. Toplu mezarlara gömdükleri insanların cenazelerine bile eziyet eden bir barbarlıkla karşı karşıya kaldık. Kimse kusura bakmasın ama şunu çok net ifade etmek durumundayım; insanı insanlığından utandıracak ne kadar işkence, canilik ve ahlaksızlık varsa yerinde bıraktığımız 219 gün içerisinde Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında işlenmiştir. Dahası bunlar öyle gizli saklı yapılmamış, tüm dünyaya canlı yayınlarla izlettirilmiştir.”

    “BM’nin bırakın Filistinlilerin hayatını, kendi personelini bile korumaktan aciz olduğunu gördük”

    “Kendilerini özgürlükler ülkesi olarak pazarlayanların İsrail’in çıkarları söz konusu olunca birden faşizme dümen kırdıklarını gördük” diyen Erdoğan, “Gazze’de on yıllardır bize propagandası yapılan değerler için bir turnusal olmuştur. Uluslararası sistemin ve kuruluşların gerçek yüzü apaçık ortaya çıkmıştır. Bu arada neler görmedik ki, bize her fırsatta insan hak ve hürriyetlerinden bahseden ülkelerin 35 bin Gazzeliyi katledenlere aleni destek verdiğini gördük. Uluslararası basın kuruluşlarının İsrail’in kanını akıttığı 150 gazeteci için tek bir cümle dahi kuramadıklarını gördük. Birleşmiş Milletler’in bırakın Filistinlilerin hayatını, kendi personelini bile korumaktan aciz olduğunu gördük. Daha düne kadar ’protesto hakkı kutsaldır’ diyenlerin Filistin’e destek eylemlerine tahammül edemediklerini gördük. Avrupa Birliği’nin ateşkes çağrısı yapamayacak kadar İsrail’e karşı teslimiyet içinde olduğunu gördük. Sırf İsrail’i eleştirdiği için işinden atılan rektörleri, kariyeri biten siyasetçileri, tehdit edilen sanatçıları, konuşma hakkı verilmeyen öğrencileri gördük. Güya kendilerini özgürlükler ülkesi olarak pazarlayanların İsrail’in çıkarları söz konusu olunca birden faşizme dümen kırdıklarını gördük” dedi.

    “Yaklaşık 54 bin tona ulaşan yardım miktarıyla Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz”

    Gazze’ye her hafta 127 ton temiz içme suyu gönderildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Holokost mağdurlarının çocuklarının Hitler’i çırak çıkartacak, Nazileri kıskandıracak katliamlara imza atabildiklerini gördük. Antisemitik yaftası yememek için hakikati tahrif edenleri, susanları, yalan söyleyenleri, İsrail’in propaganda değirmenine su taşıyanları gördük. Aziz kardeşlerim karşımızdaki bu vahim tablo karşısında Türkiye olarak ilk günden beri Filistin halkıyla tam bir dayanışma içindeyiz. Gazze’de akan kanın durması, İsrail’in saldırılarının engellenmesi için yoğun çaba harcıyoruz. Yaklaşık 54 bin tona ulaşan yardım miktarıyla Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz. İsrail’in su kaynaklarını tahrip ettiği Gazze’ye er hafta 127 ton temiz içme suyu gönderiyoruz. Aralarında kanser hastalarının da olduğu 400’ün üzerinde Gazzeli hasta ve yaralıyı ülkemiz hastanelerinde tedavi ettiriyoruz. Belli periyotlarla iyilik gemilerimizi bölgeye sevk ediyoruz. Küresel siyonist şebekenin tüm yıldırma girişimlerine rağmen Filistin’e her türlü desteği veriyoruz. Hem Filistin hükümeti hem de Filistin’in Kuvay-i Milliye’si olarak gördüğümüz Hamas’ın liderleriyle çok yakın temas halindeyiz. İsrail üzerindeki baskının artırılması amacıyla insani yardımlara ek olarak diplomasi, ticaret ve hukuk alanında pek çok adım attık” dedi.

    “Aldığımız kararla yaklaşık 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik”

    Erdoğan, “İlk etapta 54 ürün grubunda İsrail’e ihracat kısıtlaması getirdik. Ardından İsrail’i ateşkese ve geçişine izin verdiği insani yardım rakamını arttırmaya zorlamak amacıyla İsrail’le ticareti tamamen durdurduk. Aldığımız kararla yaklaşık 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik. Uluslarası adalet divanında İsrail’e karşı açılan soykırım davasına müdahil olma kararımızla katillerin hesap vermesini hedefliyoruz. Soykırım destekçilerinin Adalet Divanı’na yönelik baskıları artarken, İslam ülkelerini davaya aktif olarak sahip çıkmaya çağırıyoruz. Türkiye’nin gerek ticaret gerekse hukuk alanında attığı adımların diğer ülkelere de örnek olmasını bekliyoruz. Müslümanlar olarak bir defa şunu görmemiz lazım; İsrail Filistin topraklarına ilk kez saldırmıyor. İsrail, Filistin halkına yönelik ilk kez soykırım uygulamıyor. 1948 yılından beri neredeyse her gün, her ay İsrail’in saldırılarına şahit oluyoruz. Bundan 76 yıl önce Nekbe ile başlayan işgal ve katliam politikası, o günden bugüne sürekli artarak devam etti. Siyonist yayılmacılık, Filistin halkının topraklarını gasp etmeyi, gerekirse bunun için masum kanı akıtmayı kendine hak görüyor. Vaadedilmiş topraklar hayali bunların gözünü adeta kör etmiş durumda. Bu amaca ulaşmak için İsrail yönetimi hiçbir kural, sınır, ahlak tanımıyor. Uluslararası hukuka bağlı bir devlet gibi değil de, eli kanlı bir terör örgütü gibi hareket edenlerden insanlık bekleyemeyiz. Artık bir gerçeği kabullenmemiz gerekiyor. Siyonistler ve işbirlikçileri, katliamcı ideolojileri neyi emrediyorsa bugüne kadar hep onu yaptılar, yapmaya da devam edecektir. Siyonist lobinin esiri olan Batılı ülkeler de savundukları değerleri çiğneme pahasına, kendilerine verilen talimatları yerine getirecek ’bu zulme ortak olmayalım’ çağrısıyla her hafta meydanları dolduran vatandaşlarına rağmen İsrail’e karşı seslerini asla yükseltemeyeceklerdir. Gazze’deki soykırımı görmezden gelecek, Hamas’ı bahane ederek İsrail’e destek olmayı sürdürecekler” ifadelerini kullandı.

    “Filistin Devleti’ni tanımayan bütün ülkeleri bir an önce Filistin Devleti’ni tanımaya davet ediyoruz”

    Filistin Devleti’ni tanımayan ülkeleri Filistin Devleti’ni bir an önce tanımaya davet eden Erdoğan, “Son 219 gündür yaşadıklarımız bize şunu çok net anlatıyor. Vicdan sahibi ülkeler ve toplumlar haricinde küresel sistemin efendilerinin İsrail’e baskı uygulamasını beklemek tamamen beyhudedir. Bunlar tavşana kaç, tazıya tut diyerek hem uluslararası kamuoyundaki tepkiyi azaltıyor hem de İsrail’e sütre gerisinden yol veriyorlar. Son ateşkes görüşmelerinde buna bir kez daha şahit olduk. Biliyorsunuz pazartesi günü Hamas, Katar, Mısır, Amerika ve Birleşmiş Milletler garantörlüğündeki ateşkes teklifini kabul ettiğini açıkladı. Bizim de tavsiyelerimizle Hamas kalıcı ateşkese giden yolda gerçekten çok kritik bir adım attı. Netanyahu yönetiminin cevabı ise Refah’taki masumlara saldırmak oldu. Kimin barıştan ve diyalogdan, kimin de çatışmaların sürmesinden ve daha fazla kan dökülmesinden yana olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Peki, Netanyahu bu şımarıklıkları karşısında ciddi bir tepki gördü mü? Hayır. Ne Avrupa’dan ne de Amerika’dan İsrail’i ateşkese zorlayacak kayda değer hiçbir tepki gelmedi. Yasak salma kabilinden açıklamalarla süreci geçiştirmeyi seçtiler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki son oylamada insanlığın ortak vicdanı yerine önemli olarak yine İsrail’in yanında saf tuttular. Öncesinde de Güvenlik Konseyi’nde Filistin Devleti’nin tam üyeliğini veto etmişlerdi. Oysa evvelsi gün 143 ülkenin evet dediği, 25 ülkenin çekimser kaldığı karar İsrail’in ve işbirlikçilerinin ne kadar yalnız olduğunu göstermiştir. Kararla birlikte Filistinli gençlerimiz, Birleşmiş Milletler çalışmalarına artık daha geniş haklar ve ayrıcalıklarla katılabilecekler. Türkiye olarak bizim de güçlü destek verdiğimiz bu kararın çıkmasından memnuniyet duyuyoruz. Henüz Filistin Devleti’ni tanımayan bütün ülkeleri bir an önce Filistin Devleti’ni tanımaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “İsrail’in her vicdanlı sesi antisemitizm sopasıyla susturmasına fırsat vermeyeceğiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müslümanlar olarak hakkın yanında durmak, gerçek anlamda samimi anlamda Allah’ın ipine sarılmak yegane kurtuluş yolumuzdur. Şu an insanlık büyük bir sınav vermektedir. Dün bu imtihan Suriye’de veriliyordu. Daha önce Afganistan’da, Irak’ta, Yemen’de, Somali’de, Bosna’da sınandık. Şimdi de Müslümanlar olarak Gazze’de bir imtihana tutuluyoruz. Ya bu imtihandan alnımızın akıyla çıkacağız ya da bir ömür boyu kalbimizde ağır bir pişmanlık yüküyle yaşamak zorunda kalacağız. Şunu çok net ifade etmek isterim. Başkalarından medet ummak Müslümanlara yakışmaz. Biz önce kendimizden, kendi hesabımızdan sorumluyuz. Filistin halkına karşı kardeşlik görevimizi yapmakla mükellefiz. Elimizle, dilimizle engelleyerek buna imkanımız olmadığında en azından kalbimizle buğz ederek zulme karşı durmak zorundayız. İnsani değerlerin sınandığı Gazze imtihanında herkes kendisine yakışanı yapacak. Birileri İsrail’e koşulsuz destek verecek, katliamlarını örtecek, vicdanlarını rafa kaldırıp her platformda İsrail’in avukatlığını üstlenecek. Biz de Müslümanlar olarak Rabbimiz neyi emrediyorsa onu yapacağız. Kimin ne dediğine bakmadan Filistinli kardeşlerimize tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız. İsrail’in katliamlarına karşı tepkimizi meşru zeminde kalarak her fırsatta açıkça göstereceğiz. İsrail’in her vicdanlı sesi antisemitizm sopasıyla susturmasına fırsat vermeyeceğiz. Soykırımcı katilleri ifşa etmeye, bunların maskelerini indirmeye, katliamlarını yüzlerine haykırmaya devam edeceğiz. Yöneticilerimizi, İsrail üzerinde daha fazla baskı kurmaları, İsrail’i ateşkese icbar edecek ticari, hukuki ve diplomatik adımları atmaları noktasında teşvik edeceğiz. Gazze ve Ramallah’taki mazlumlara gönderdiğimiz yardımları arttıracak, yeniden imarı için şimdiden hazırlıklara başlayacağız. Tüm bunları yaparken üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin Gazze’deki soykırımı unutmayacak ve unutturmayacağız. Yine bu süreçte para, makam ve siyasi ikbali için İsrail mezalimine lojistik destek sağlayanları da unutmayacağız. Sizlerin gayretiyle, sizlerin samimi dualarıyla, zulme karşı verdiğimiz mücadelenin inşallah daha da kuvvetleneceğine inanıyorum. Bu önemli toplantının Gazzeli Müslümanlar için, mazlumlar için, umuda, kurtuluşa ve barışa vesile olmasını diliyorum” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlamlı hediye

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlamlı hediye

    İsviçre’nin Davos kentinde 2009 yılında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu panelinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu Moderatörü David Ignatius ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e tepki göstermişti. Dünya Ekonomik Forumu panelinde İsrail’in Filistin’e karşı zulümde bulunduğunu savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘One Munite’ diyerek bir çıkış gerçekleştirmiş ardından da paneli terk etmişti. Hattat Mahmut Şahin tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye edilmek üzere ‘One Minute’ hattı yazıldı. Şahin’in bir gecede canla başla yazdığı hat ardından yetkililer tarafından Ankara’ya gönderildi. Uluslararası Demokratlar Birliği Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı’nda ise o dönemi hatırlatan ‘One Minute’ hattı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye edildi. Hattat Mahmut Şahin, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in, Filistin’e yönelik saldırılarının devam etmesi üzerine hattı hazırladığını ifade etti.

    “Gazze’de de artık bir ‘One Minute’ çekme zamanı gelmişti”

    Hattat Mahmut Şahin, “Avrupa’da çalışmalar yürüten Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) diye bir kurulum var. Onun bugün Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bir ziyareti oldu. O ziyaret öncesinde benim Kocaeli Milletvekili olan öğrencim Raziye Sezer Katırcıoğlu benden rica etti. ‘Hocam, önemli bir toplantı var. Orada takdim edilmek üzere bir yazı istiyoruz’ dedi. Ben de 2009 yılında Dovos mevzusu olduğu zaman bizim Arabi harflerle ‘One Minute’ yazısı yazmıştım. Çok küçük bir şeydi. Tabii Tayyip Bey’e hediye edilecek denilince onu büyüttük. Salı günü yazıyı yazdık ve bugün takdim edildi. Gündem hiçbir zaman değişmiyor. Gazze’de de artık bir ‘One Minute’ çekme zamanı gelmişti. Muhtemelen dünya basını da bunu görecektir diye düşünüyorum. O amaçla böyle bir levha yaptık. Biz sanatçılar, söylemlerimizi mutlaka yazıyla yaparız. Sosyal medyada polemiğe girmemize gerek yok. Biz gündemimizi, sanatımızla belli ediyoruz. Paylaşımlarımızdan anlayan anlıyor zaten” dedi.

  • Erdoğan, “Naber, how are you?” diye karşıladı

    Erdoğan, “Naber, how are you?” diye karşıladı

    Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in üç günlük Türkiye ziyaretinin son durağı Ankara… Cumhurbaşkanı Steinmeir, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmek için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne geldi. Saat 13.30’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelen Steinmeier, Erdoğan tarafından törenle karşılandı.

    “NABER, HOW ARE YOU?”

    Steinmeier’in makam aracını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önündeki caddede karşılayan süvariler, araca protokol kapısına kadar eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Steinmeier’i külliyenin ana giriş kapısında karşıladı. Erdoğan’ın aracından inan Steinmeier’i “Naber, how are you?” dediği anlar sosyal medyada gündem oldu.

    MASADA NELER VAR?

    Almanya Cumhurbaşkanı’nın görüşmede Türkiye ve Almanya arasındaki kültürel bağların gücünü öne çıkarması bekleniyor. Bu doğrultuda Steinmeier, üç günlük Türkiye ziyareti heyetine 1960’larda Almanya’ya işçi olarak göçen Berlinli döner ustası Arif Keleş’i de kattı. Steinmeier’e Türkiye ziyaretinde Maliye Bakanı Christian Lindner ve Alman Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz da eşlik ediyor. Almanya siyasetinde ise Steinmeier’e “Demokrasi ve insan hakları konusunda Erdoğan’a karşı güçlü pozisyon al” çağrısı yapılıyor.

    ERDOĞAN’IN GÜNDEMİ İKİLİ İLİŞKİLER VE BÖLGESEL KONULAR

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise yapılacak resmi görüşmelerde, Türkiye ve Almanya ikili ilişkileri tüm boyutlarıyla ele almayı ve iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi için yapılabilecekleri değerlendirmeyi planladığı bildirildi.

  • Erdoğan 9 yıl sonra yeniden Karabük’e geliyor

    Erdoğan 9 yıl sonra yeniden Karabük’e geliyor

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart seçimleri öncesi Karabük’e gelecek. 22 Mart Cuma günü kentte olması beklenen Erdoğan halka hitap edecek.
    En son 9 yıl önce toplu açılışlar için Karabük’e gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden kente gelecek olması Karabüklüleri heyecanlandırdı.
    AK Parti Karabük İl Başkanı Ferhat Salt ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun bir aradan sonra Karabük’te misafir etmekten onur duyduklarını söyleyerek, ” Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız 22 Mart Cuma günü Karabük’te halkımıza hitap edecek. Düzenlenecek mitingimize tüm halkımızı davet ediyoruz” dedi.

  • Erdoğan, duyurdu Bayram tatili 9 güne çıkarıldı

    Erdoğan, duyurdu Bayram tatili 9 güne çıkarıldı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium’da düzenlenen şoför esnafı ile iftarda bir araya geldi. Erdoğan, kendisinin, evinin, çocuklarının iaşesi için saatlerce direksiyon sallayan tüm şoför kardeşlerime Mevla’dan kolaylıklar dilerken, ülkedeki tüm şoför esnafının Ramazan-ı Şerif’ini tebrik etti. Erdoğan, tuttukları oruçların, yaptığı ibadetlerin Allah katında kabulünü dilerken bu mübarek günlerin en başta sizler olmak üzere ülkemize, millete ve İslam dünyasına hayırlar getirmesini niyaz etti. Erdoğan, sözlerine başlarken bugün Kuzey Irak’ta yürütülen operasyonda şehit olan 1 askere Allah’tan rahmet, yaralanan 4 askerimize acil şifalar dileklerinde bulundu.
    Bugün yoğun ve yorucu olduğu kadar gerçekten bereketli bir gün geçirdiklerini vurgulayan Erdoğan, “İlk olarak AFAD tarafından inşası tamamlanan 30 bini aşkın deprem konutu ve köy evinin anahtar teslim törenini gerçekleştirdik. Kura törenimizle birlikte deprem bölgesinde teslim ettiğimiz afet konutu sayısı 76 bini aştı. Ardından yine canlı bağlantıyla 14 kilometrelik Arnavutköy, İstanbul Havalimanı yeni metro hattının hizmete açılış törenine iştirak ettik. Böylece İstanbul’un toplam raylı sistem ağı uzunluğunu 362 kilometreye çıkardık. Son hattın da devreye girmesiyle birlikte İstanbul’un trafik çilesinin biraz daha azalacağı kanaatindeyim. Akabinde Mamak’ta toplu açılış törenimiz vardı. Mamak Belediyemizin ve bakanlıklarımızın ilçemize kazandırdığı toplam 62 kalem eser hizmet ve projeyi resmen hizmete açtık. Hem deprem konu hem metro hattımızın hem de Mamak’ta hizmete aldığımız yatırımların ülkemize, milletimize ve bu yatırımlardan faydalanacak kardeşlerimize bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Şahsımızı bu hizmetlere vesile kıldığı için Rab hamd ediyorum” diye konuştu.

    “Siyasi hayatı boyunca daima sizlerle beraber yol yürümüş bir kardeşiniz olarak her gün nasıl bir mücadelenin içinde olduğunuzu çok iyi biliyorum”

    Bu sofranın muhabbet sofrası olduğunu söyleyen Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “Muhammet’ten muhabbet oldu hasıl, muhabbetsiz muhabbetten ne hasıl. Soframızı şereflendirdiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvvetimizi daim kılsın diyorum. Sevgili kardeşlerim, şoför esnaflarımızla bizim özel bir dostluğumuz, yol arkadaşlığımız vardır. Siyasete ilk atıldığımız dönemden itibaren sizlerle farklı vesilelerle bir araya geldik, dertleştik, hasbihal ettik. Kimi zaman salon toplantılarında, kimi zaman taksit olmuş duraklarında. Kimi zaman trafikte sizlerle hep yakın irtibat halinde olduk. Hangi görevde olursak olalım sizlerin kanaatlerini almaya, sizlere kulak vermeye ihtimam gösterdik. Türkiye’nin nabzını tutarken her zaman sizlerin fikirlerinden istifade ettik. Çünkü şoför esnafı bu kardeşlerimin yaptıkları iş icabı milletimizin aynasıdır. Sizlerin bu ülkeye, bu millete, bu şehre yaptığı hizmetlerin yerini hiçbir şey tutamaz. Kiminiz takside, kiminiz minibüste, kiminiz otobüste, helal rızık peşinde koşuyorsunuz. Her gün sadece Ankara’mızda yüz binlerce hemşehrimizin iş yerine evine, sevdiklerine güvenle ulaşmasına sizler vesile oluyorsunuz. Her biriniz yılın 365 günü, günün 24 saat faal olan, mesuliyeti gerçekten ağır bir mesleği icra ediyorsunuz. Siyasi hayatı boyunca daima sizlerle beraber yol yürümüş bir kardeşiniz olarak her gün nasıl bir mücadelenin içinde olduğunuzu çok iyi biliyorum.”

    “Çok büyük bir grup içindeki birkaç kişinin yaptığı hatanın genele teşmil edilmesini kesinlikle doğru bulmuyoruz”

    Geçen ay İzmir’de yaşanan menfur hadise taksicilerin hangi riskleri göze alarak evlerine ekmek götürmeye çalıştığını gösterdiğini hatırlatan Erdoğan, “Merhum Oğuz Ergey kardeşimizi katleden alçak işlediği cinayeti hesabını hukuk önünde vermiştir. Daha sonra şoförlerimizi hedef alan sözlü ve fiili pek çok saldırı haberi medyaya yansıdı. Dün Keçiören’de bir taksi durağına yapılan saldırıda hakeza benzer bir örnektir. burada şu hususu ifade etmek durumundayız. Bazı münferit örnekler üzerinden şoför esnafı kardeşlerimin itham edildiğini, ötekileştirildiğini, hatta kimi çevreler tarafından bir nefret objesi haline getirilmeye çalışıldığını üzülerek görüyoruz. Bu asla kabul edilemez bir durumdur. Çok büyük bir grup içindeki birkaç kişinin yaptığı hatanın genele teşmil edilmesini kesinlikle doğru bulmuyoruz” dedi.

    “Görevi yol yaparak, asfalt dökerek, tünel, kavşak, alt geçit inşa ederek, metro ve tramvay hatları açarak trafiği hafifletmek olanların kendi beceriksizliklerinin veba şoförlerimize yüklemesi işgüzarlıktır”

    Şoför esnafı kardeşlerine yönelik haksız ithamların, belediye başkanı gibi sorumluluk makamındaki kişilerce yapılması ise çok daha vahim olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin yetki verdiklerinin görevi, suçu başkalarına yıkmak değil, sorunları doğru bir şekilde tespit edip, bunlara çözüm üretmektir. Trafik sürekli sıkışıyor. Bir yerden bir yere gitmek sorun oluyorsa şoför kardeşlerim burada suçlu değil bilakis mağdur konumundadır. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerimizde özellikle artan trafik keşmekeşinden şoför esnafı, kardeşlerim herkesten daha çok etkileniyor. Çünkü bizler yolları sadece ihtiyaç duyduğumuz zaman kullanıyoruz. Ama şoför kardeşlerim günün 24 saati çalışıyor. Hal böyleyken görevi yol yaparak, asfalt dökerek, tünel, kavşak, alt geçit inşa ederek, metro ve tramvay hatları açarak trafiği hafifletmek olanların kendi beceriksizliklerinin veba şoförlerimize yüklemesi işgüzarlıktır. Biz siyasi hayatımızın hiçbir döneminde böyle davranmadık. Böyle kolaycı yollara tevessül etme gereği duymadık. Enerjimizi ve kapasitemizi bahane aramak için değil, sorunları çözmek için kullandık” şeklinde konuştu.

    “Sizler gerek şehir içinde, gerekse şehirler arası seyahatlerimizde ülkemizi nereden nereye getirdiğimizi gayet iyi biliyorsunuz”

    Yol yapmanın medeniyet olduğunu ve bu düsturla gece gündüz çalışarak ülkemizi ulaştırma alanında, dünyada parmakla gösterilen bir taşıdıklarına işaret eden Erdoğan, “Bölünmüş yol uzunluğumuzu, 6 bin 100 kilometreden 29 bin 373 üç kilometre, otoyol uzunluğumuzu bin 714 kilometreden, 3 bin 726 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuz 311 kilometreden 774 kilometreye, karayolu tünel sayımızı 83’den 495 adede çıkartarak ulaştırma alanında büyük bir dönüşüme imza attık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek yatırımları milletimizle birlikte özellikle şoför esnafı kardeşlerimizin istifadesine sunduk. Sizler gerek şehir içinde, gerekse şehirler arası seyahatlerimizde ülkemizi nereden nereye getirdiğimizi gayet iyi biliyorsunuz. İnşallah bundan sonra aynı azim ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Meclisin açılmasıyla birlikte dolmuş ve minibüs esnafımızın plakalarına dair mülkiyet sorunlarıyla ilgili mağduriyetleri inşallah gidereceğiz”

    Meclisin açılmasıyla birlikte dolmuş ve minibüs esnafımızın plakalarına dair mülkiyet sorunlarıyla ilgili mağduriyetleri gidereceklerini müjdesini veren Erdoğan, “Aynı düzenlemede şehir içinde faaliyet gösteren Halk otobüsü esnafımızın hak tahsis süreleriyle faaliyetlerine edebilme haklarını da korumaya alacağız. Ulaştırma ve Çevre Bakanlığımız gerekli mevzuat hazırlıklarını yaptı. Seçimlerden hemen sonra parlamentomuzun takdirine sunuyoruz” diye konuştu.

    “Asfalt yol köprü yapmamakla övünenlere hak ettikleri cevabı 31 Mart’ta vereceğinize inanıyorum”

    Asfalt yol köprü yapmamakla övünenlere hak ettikleri cevabı 31 Mart’ta vereceklerine inandıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulaştırma projelerini devam ettirmek yerine dökenleri siyaset arşivini tozlu raflarına havale edeceğinizden şüphe duymuyorum. Kendi şahsi reklamlarına verdikleri önemi şehirlerimizin trafik ve deprem sorunlarına sandığa gömmenizi bekliyorum. Biz büyükşehirde Turgut Altınok kardeşim ve ilçelerdeki adaylarımızla eser ve hizmet siyaseti yolunda emin adımlarla yürümeyi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanı olarak tüm belediye başkanlarımızla el ele verecek ve başta İstanbul olmak üzere Ankara’mızı bir başkente yakışır şekilde hal almasını inşallah sağlayacağız. Rabbim yolunuzu açık kazancınızı her daim bereketli eylesin diyorum” ifadelerine yer verdi.

    Ramazan Bayramı tatilinin uzatıldığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sözlerimi bitirmeden önce kamu çalışanlarımızın 10 Nisan 2024 tarihinde başlayacak Ramazan Bayramı öncesindeki bir buçuk günlük sürede idari izinli sayılacakları kararımızı kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum. Böylece Salı günkü yarım günü ve Pazartesi gününü bayram tatiline ekleyerek kamu çalışanlarımıza 9 günlük rahatça değerlendirebilecekleri bir vakit verdik. Genel olarak özel sektörümüzün de böyle]yaklaşıma sahip olduğunu biliyoruz. Ramazan Bayramı’nızı şimdiden tebrik ediyor ve bir buçuk günlük idari izin kararımızın hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi bir kez daha sevgiyle saygıyla selamlıyorum” dedi.

  • Erdoğan duyurdu emekli ikramiyesi için tarih belli oldu

    Erdoğan duyurdu emekli ikramiyesi için tarih belli oldu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Yüzyılı’nın Emekçileri İftar Programı’na katıldı. Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen programda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışanları enflasyona ezdirmediklerini belirterek, “Çalışmak kadar emeğinin karşılığını da hakkıyla almanın öneminin hepimiz şuurundayız. İşçinin ücretini teri kurumadan önce ödeyiniz’ buyuran bir inancın mensupları olarak zaten başka türlü hareket etmemiz beklenemez. İzinden gittiğimiz atalarımızda işçinin hakkının verilmesi hususunda hep itinayla davranmışlardır. Kanuni Sultan Süleyman Süleymaniye Camii’nin inşaatında çalışan işçilerin ücretinin günlük olarak verilmesini emretmiş bunun için inşaatın ortasına bir hesap çadırı kurdurmuştur. Cami inşaatının tamamlanmasından sonra bu güzel hatırayı yaşatmak adına 1792 yılında Çadır Çeşmesi yaptırılmıştır. İBB Başkanlığımızdan itibaren biz de görev aldığımız her yerde çalışanların haklarının teslimi için çaba harcadık. Ülkemizde 1 Mayıs tarihi uzun yıllar gerginliğin, çatışmanın ve 1977 yılındaki menfur olayın sembolü olarak anıldı. Bu tarihi 2008 yılında resmen Emek ve Dayanışma günü 2009 yılından itibaren de remi tatil ilan ederek işçilerimiz ile dayanışmamızı gösterdik. Enflasyona karşı çalışanlarımızı ezdirmeme bir diğer prensibimizdi. Özellikle son yıllarda üst üste yaşadığımız salgından bölgesel savaşlara küresel ekonomik krizlerden asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerine rağmen duruşumuzdan taviz vermedik. 2024 yılında da bu hassasiyetimizi muhafaza ediyoruz” dedi.

    “Bu yıl emeklilerimizin bayram ikramiyelerinde de yüzde 50 artışa gittik”

    “Bölgesel krizlerin ve istikrarsızlıkların yol açtığı mali yükü en az şekilde insanımıza yansıtmanın derdindeyiz” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Bu anlayışla bir sosyal koruma ücreti olan ve çalışma hayatındaki ücret politikaların en alt sınırını temsil eden asgari ücret 17 bin liraya çıktı. Böylece asgari ücrette bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 100 oranında artış oldu. Asgari ücret desteğini 700 liraya çıkararak ödemeyi sürdürüyoruz. Memurlarımızın aylıklarında ise 2024 yılı Ocak ayında enflasyon farkıyla birlikte yüzde 50’ye yakın bir artış sağladık. Bu rakamlarla en düşük memur maaşı 2002 yılına göre reel olarak yüzde 300 oranında nominal olarak ise 84 kat artış gösterdi. Aynı şekilde katlanarak artan emekli sayımıza rağmen emeklilerimizin ücretlerinde de çok önemli iyileştirmeler yaptık. Daha önce olmayan bayram ikramiyesi bu uygulamayı getirerek emeklilerimize bayram sevinci yaşattık. Geçen sene emeklilerimizden gelen talepler doğrultusunda her bir emeklimize tek seferlik 5’er bin liralık ödeme gerçekleştirdik. Bu yıl emeklilerimizin bayram ikramiyelerinde de yüzde 50 artışa gittik. Ramazan bayramı ikramiyelerini 2-5 Nisan tarihleri arasında emeklilerimizin hesaplarına yatırmış olacağız. Devletimizin deprem bölgesiyle ilgili yükümlülükleri azaldıkça artan kaynağı emeklilerimiz ve çalışanlarımız başta olmak üzere milletimizin istifadesine sunmaya devam edeceğiz. Bunun yanında enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek tüm toplum kesimlerinde daha kalıcı refah artışı sağlayacağız.”

    “Memurlarımızın haklarını genişletmek için gayret ederken muhalefet bunları Anayasa Mahkemesine götürerek budamaya çalışıyor”

    “Emeğin karşılığı kadar önemli bir diğer konu emeğin müdafaasıdır” diyen Erdoğan, “Çok kritik rol üstlenen sendikalarımız ve konfederasyonlarımız yine bizim dönemimizde rahat bir nefes alabilmiştir. Sendikacılık ile işçi işveren ilişkilerinin düzenleyen ve adil temsilini sağlayan sosyal diyalog mekanizmalarımız geçmişte hak ettiği değeri ve ilgiyi görememiş ihmal edilmişti. Son 21 yılda her alanda olduğu gibi sosyal diyalog konusunda da ciddi ilerlemeler kaydettik. İşçilerde sendikalaşma oranı 2024 Ocak istatistiklerinde yüzde 15’i geçti. Memurlarda sendikalaşma oranı ise yüzde 74 oranına yükseldi. Her toplu görüşmemizde yeni imkanlar getirerek memurlarımızın haklarını iyileştirmeyi sürdürüyoruz. Ülkemiz ve milletimiz yararına attığımız her müspet adımda olduğu gibi burada da muhalefetin engellemeleriyle karşılaşıyoruz. Toplu sözleşme ikramiyesi bu kazanımlardan birisidir. 7. dönem kamu toplu sözleşmesiyle üye sayısı yüzde 2’yi geçen sendikaların mensuplarına aylık 538 lira ödeme yapıyorduk. Bu düzenleme ana muhalefet partisinin başvurusundan dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından geçenlerde iptal etti. Bu iptal kararıyla ikramiyeden yararlanan 2 milyona aşkın kamu görevlimiz maalesef 345 lira daha az aylık alacak. Bu da 2 yıllık toplu sözleşme sürecinde memurumuzun 8 bin 280 lira kaybı anlamına geliyor. Biz memurlarımızın haklarını genişletmek için gayret ederken muhalefet ise bunları Anayasa Mahkemesine götürerek budamaya çalışıyor. Çalışanlarımızı ve emeklilerimizi bize karşı kışkırtmak için meydanlarda atıp tutuyorlar ama mahkeme kapılarını aşındırmaktan da maalesef geri durmuyorlar. Bize göre yanlış olan bu kararla ilgili olarak üzerimize düşeni mutlaka yapacağız. Geçtiğimiz yıl yaptığımız 3 bin 600 ek gösterge düzenlemesiyle ek göstergelerini yeniden belirlenmesini sağlamıştık. 3 bin 600 ek gösterge düzenlemesini genişleteceğimizi duyurmuştuk. Bu sözümüzü de önümüzdeki dönemde hayata geçireceğiz. Çalışma Meclisimizin çalışma hayatının gelecek yüzyılı temalı 13. toplantısını önümüzdeki aylarda gerçekleştirmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan her büyük şehire bir şehir hastanesi hedefliyoruz

    Erdoğan her büyük şehire bir şehir hastanesi hedefliyoruz

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında sağlık çalışanlarıyla Haliç Kongre Merkezi’nde iftar yemeğinde bir araya geldi. Erdoğan, bugüne kadar 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanesini hizmete açtıklarını söyledi. 14 şehir hastanesinin yapımının devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, planlama aşamasında 3 şehir hastanesinin daha olduğunu açıkladı. Sağlık turizminde geçen sene 1,2 Milyon başvuru olduğunu dile getiren Erdoğan, bu yılın ilk 2 ayında başvuru sayısının 225 bini aştığını ifade etti.

    “Bugüne kadar toplamda 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanemizi hizmete açtık”

    Bugüne kadar 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanesini hizmete açtıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin dört bir yanındaki sağlık kuruluşlarımızda fedakarca görev yapan 1 milyon 300 bini aşkın sağlık personelimiz var. Bu sağlık ordumuzun her bir mensubuna ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Sağlık personelimiz insanın kendini en çok çaresiz hissettiği yardıma en çok ihtiyacı olduğu zamanda imdadımıza ilk koşanlardır. Sağlıkçılar dışında hayatının her anında Rabbimizin Şafi Esması’na şahitlik eden başka bir meslek grubu bulunmuyor. Elbette rahat hayat sürebilmek için maddi imkanlar önemlidir ama canı yanan, yakalandığı hastalıktan kurtulmak için umut arayan bir hastanın şifa bulmasında vesile olmanın yeri asla doldurulamaz. Sizler böyle ulvi ve manevi yönü böyle yüksek bir vazifeyi icra ediyorsunuz. Sağlık kadar sağlık hizmetine ulaşımda çok önemlidir. Güçlü, etkin, modern ve iyi işleyen bir sağlık sisteminin kıymetini korona salgını başta olmak üzere son yıllarda pek çok kez gördük. 2 yıl boyunca tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu salgın her ne sebeple olursa olsun sağlık yatırımlarını asla ihmale gelemeyeceğini bize göstermiştir” dedi.

    “Türkiye kimi çevrelerin art niyetli eleştirilerine rağmen 2002’den bu yana sağlık alt yapısına yaptığı devasa yatırımların karşılığını korona salgını döneminde fazlasıyla almıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin de olağanüstü gayretleriyle son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yönettik. Bize örnek gösterilen Batılı ülkelerin bile baş etmekte aciz kaldığı bu zor dönemi hamdolsun biz devletimizi vatandaşına karşı mahcup edecek hiçbir duruma mahal vermeden suhuletle geride bıraktık. Salgından sonra geçen yıl 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketinde de sağlık alt yapımızın gücüne şahitlik ettik. Depreme dayanıklı şekilde yeniden inşa ettiğimiz veya şehirlerimize sıfırdan kazandırdığımız sağlık tesislerimiz depremden sonra adeta elimiz ayağımız her şeyimiz oldu. Özellikle şehir hastanelerimiz hem salgınla hem de deprem felaketiyle mücadelenin sembolü haline geldi. Bugüne kadar toplamda 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanemizi hizmete açtık. İsraf denilen, ne gerek var denilerek engellenmeye çalışılan bu modern sağlık üsleri her iki süreçte de gerçekten kritik roller üstlendiler. Hastanelerimizden hizmet alan hasta yükümüzün dörtte birini şimdiden şehir hastanelerimiz yüklenmiş durumdadır. Her büyük şehrimizi bir şehir hastanesi ile buluşturmayı hedefliyoruz. Hali hazırda 14 adet şehir hastanemizin inşaatı devam ediyor. Planlama aşamasında da 3 şehir hastanemiz var. İnşallah bunları da tamamlayarak hizmete sunacağız” ifadelerini kullandı.

    “Göreve geldiğimizde diğer alt yapılar gibi sağlık sistemi de aksayan bir Türkiye vardı”

    “Göreve geldiğimizde diğer alt yapılar gibi sağlık sistemi de aksayan bir Türkiye vardı. Ekonomik imkanı olmayan doğru düzgün sağlık hizmeti alamıyor, insanlar cenazelerini teslim almak için senet imzalamak zorunda bırakılıyordu” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Hastaneler şifa dağıtma yuvası olmaktan ziyade vatandaşın ’Allah düşürmesin’ dediği bir eziyet çarkına dönüşmüştü. Sağlık alanında Türkiye ve Türk milletine yakışmayan bu tabloya son verdik. Ülkemizi dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik. Çok farklı hayallerle Avrupa ve Amerika’ya giden kimi vatandaşlarımızın bu ülkelerde özellikle sağlık alanında yaşadığı düş kırıklığı herkesin malumudur. Sağlık altyapısında dünyada Türkiye’nin eline su dökecek ülke olmadığını bugün hemen herkes kabul ediyor. Öyle bir seviyeye ulaştık ki bizim hastalarımız dışarıya gitmiyor. Avrupa’sından Amerika’sına dünyanın onlarca farklı ülkesinden insanlar artık şifalarını Türkiye’de arıyor. Kendi vatandaşlarımızla birlikte her yıl yüzbinlerce insan sağlığını sizlere gurur kaynağımız olan Türk hekimlerine emanet ediyor. Türkiye’nin sağlık turizminden aldığı payın giderek arttığını görüyor bundan da ülkemiz adına memnuniyet duyuyoruz. Sağlık turizminden geçen seneyi 1,2 milyon başvuruyla kapattık. Bu yılın ilk 2 ayında başvuru sayısı ise 225 bini aştı. Her alanda sağlık kadromuza destek verdik ve sahip çıktık. Sağlıkta beyaz reform adını verdiğimiz bir dizi değişimle fiili hizmet zammı ve mali haklar konusunda iyileştirmeler yaptık. Döner sermayeden kesilen sabit ödemeleri merkezi bütçeye aktardık. Ek ödemede iyileştirmelere gittik. Sağlık çalışanlarımızın 3 bin 600 ek göstergeden faydalanmasını sağladık. Tıp ile diş hekimliği son sınıf öğrencilerine asgari ücret düzeyinde ödemeyi başlatarak emeklerinin karşılığını alabilmelerini sağladık. Mesleki sorumluluk kurulu marifetiyle hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını korumayı hedefledik. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti, kasten öldürme, silah kaçakçılığı ve işkence suçlarında olduğu gibi katalog suçlar kapsamına aldık. Bütün bunlara rağmen sınırlı da olsa zaman zaman şiddet haberlerine rastlıyoruz. Şifa vermek için görev yapan sağlık çalışanlarımıza saldırılmasına, hakaret edilmesine şiddet uygulanmasına müsemmamız yoktur” dedi.

     

  • Erdoğan, İsrail savaş suçu işliyor

    Erdoğan, İsrail savaş suçu işliyor

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen büyükelçilerle iftar programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene ramazan ayını buruk karşıladıklarını vurguladı. “Gönül coğrafyamızda acıların gözyaşların gönül yaralarının devam etmesi nedeniyle gerçekten üzüntü içerisinde olduklarını” ifade eden Erdoğan, “Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarında 5 aydır süren İsrail saldırıların da 32 bin kardeşimiz şehit oldu. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan ağır bombardımanlar da 73 bin Filistinli de yaralandı. İsrail 7 Ekim öncesinde 17 sene boyunca uyguladığı ablukayla zaten Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmişti. Son 5 aydır ise Gazze’yi örneklerine ancak 2. Dünya Savaşı’nda şahit olduğumuz büyük bir imha kampı haline getirdi. İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığına dönüşmüştür. Bunu sadece biz değil bölgeyi ziyaret eden, Gazze’de yaşayan, Gazze gören vicdan sahibi herkes söylüyor. Ama biz böyle konuştuğumuzda Netanyahu ve cinayet şebekesi rahatsız oluyor. Hemen antisemitizm yaftası vurarak bizi susturabileceğini zannediyor. Bu amaçla şimdiye kadar gizli açık her yolu denediler ama Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikati haykırmasına asla engel olamadılar. Bugün de katile katil zalime zalim demekten bizi alıkoyamazlar” diye konuştu.

    “İsrailli yöneticiler, soykırım gerçeğini saklamak yerine Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”

    İsrailli yöneticilerin Türkiye’ye saldırarak soykırım gerçeğini saklamaya çalışmak yerine Gazze’de susuzluktan ve açlıktan ölen bebeklerin hesabını vermesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Netanyahu ve suç ortakları kimsenin itibar etmediği yalanlara sarılmadan önce niçin Gazze’deki 35 hastaneden 31 devre dışı bırakıldığını doktoru ve hemşiresiyle niye 400 yakın sağlık personelini öldürdüklerini neden aralarında tarihi camilerin de olduğu 220 ibadet yıktıklarını niçin eğitim kurumlarının yüzde 90 enkaza döndürdüklerini açıkladılar. Bir miktar un, bir miktar makarna, belki bir adet kuru ekmek alabilmek için sıra bekleyen masum sivilleri katledenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. İsrail yönetimi ne yaparsa yapsın, katil, zalim, hırsız, yalancı ve faşist olduğu gerçeğini artık gizleyemez” diye konuştu.

    “Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir”

    Meselenin çok daha vahim tarafı uluslararası adalet divanının ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail’in hiçbir şeyi olmamış gibi katliamlarına devam etmesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimseyi dinlemeyen İsrail savaş suçlarını pervasızca sürdürüyor, hatta acil ateşkes çağrısı yapan ülkeleri dahi tehdit edecek kadar küstahlaşıyor. İsrail yaklaşık bir asırdır şımartılmanın, katliamları, toprak gaspları, hırsızlıkları karşısında sessiz kalınmasının faturasını sadece Filistin halkına ödetmiyor. Bu fatura aynı zamanda uluslararası kurumlara da ödetiliyor. Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir” şeklinde konuştu.

    Netenyahu ve suç ortaklarına bu cesareti veren üzülerek ifade ediyorum ki İsrail’e koşulsuz askeri ve diplomatik destek sağlayanların ikircikli politikaları olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kargo uçakları, batı başkentlerinden Tel Aviv’e sürekli silah ve mühimmat taşırken yasak savma kabilinden kurulan cümlelerin hiçbir anlamı yoktur. Gazze’ye yönelik saldırılar ve devam ederken mevcut yardım miktarının yeterli olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Refah sınır kapısından tır geçişlerinin olması gereken düzeye çıkartılması en acil ihtiyaç olduğunu belirtti. İsrail üzerinde daha fazla baskı kurulması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Türkiye olarak şimdiye kadar 40 bin tondan fazla insani yardım malzemesini mısır üzerinden Gazze’ye ulaştırdık. Ulaştırmaya da devam ediyoruz. Son olarak önceki gün Bugün Kızılay’ımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza ait bir gemi Mısır’ın El-Ariç Limanı’na vardı. Ramazan ayı boyunca hem resmi kurumlarımız hem belediyelerimiz hem de vakıf ve derneklerimiz vasıtasıyla yardımlarımızı arttırarak sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazırız”

    Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazır olduklarını aktaran Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Şu gerçeğin artık herkes farkındadır, Filistin meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan ne bölgemizde, ne dünyada kalıcı barış ve istikrar mümkündür. Bunun tek yolu ise 1967 sınırları temelinde Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız Egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin kurulmasıdır. Hepimizin katledilen Filistinli çocuklara borcu vardır. Bu borçla ancak bağımsız Filistin Devleti’nin tesis edilmesiyle ödenebilir. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerine sahip çıkacak hakkı ve hakikati haykırmaya devam edecek. Zalimler karşısında da kesinlikle geri adım atmayacaktır.”

    2 yılı aşkın süredir Ukrayna’da devam eden savaşta da vicdanlı ve ilkeli yaklaşım ile barışın sağlanmasına dönük her türlü çabayı sergilediklerini ifade eden Erdoğan, “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğimizi ortaya koyarken Rusya’yı dışlayan barış planlarının sonuç getirmeyeceğini de ifade ettik. Karadeniz’den komşumuz olan her iki ülkeyle de diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Zelenksi’yi İstanbul’da misafir ettik. Seçimler sonrasında da Rusya Devlet Başkanı Putin’i ağırlayacağız. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğini yeniden teşhis etmek ve tahıl ticaretinin güvenli şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla çalışıyoruz. Bölgede çatışmaları kızıştıracak, NATO’ya da sirayet etmesine sebep olacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği inancındayız. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni düsturuyla Rusya, Ukrayna arasında barışın tesisi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz” açıklamalarında bulundu.

    “Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz”

    Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakmanın gururunu yaşayan ülkemiz, Türkiye Yüzyılının inşası için hedeflerine emin adımlarla ilerlediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze ve Ukrayna’nın yanı sıra Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Afganistan’da barış ve istikrara yönelik çabalara aktif katkı sağlıyoruz. PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ başı olmak üzere terörün her çeşidine karşı mücadele veriyoruz. Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda artık müttefiklerimiz başta olmak üzere dost ülkelerden en azından DEAŞ bahanesiyle bölücü terör örgütüne verilen desteği keserek Türkiye ile dayanışma sergilemelerini bekliyoruz. Son 10 yılda yaşanan tüm gelişmeler şu gerçeği çok net göstermiştir. Terör örgütleri vasıtasıyla çıkarların korunması mümkün değildir. Bu tür hesaplar tıpkı kumdan kale misali sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bölgemizde kalıcı istikrar ve huzurun tesisi yılanla aynı çuvala girmekten değil meşru aktörlerle ortak bir zeminde buluşmaktan geçiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ortak bulunacağına inanıyoruz” dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Kafkasya’da istikrarın korunması, Türkiye’nin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer aldığını vurguladı.

    “Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz”

    Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasıyla bölgede yeni bir dönemin başlamasını arzu ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ile son dönemde hakim olan olumsuz atmosferin somut sonuçlar vermesini ümit ediyoruz. Burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarları ile egemen eşitliği göz ardı edilerek bir çözüme ulaşılması mümkün değildir. Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz” dedi.

    Geçtiğimiz ekim ay bu yana Kosova’daki NATO gücünün komutasını Türkiye’nin yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam yetmiş yıldan fazladır etkin ve güçlü üyesi olduğumuz NATO güvenliğimizin temel taşlarından biridir. NATO müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’yle Washington’da düzenlenen son stratejik mekanizma toplantımızda işbirliğimizi geliştirmeyi kararlaştırdık. Avrupa Birliği üyeliği de stratejik hedefimiz olmaya devam ediyor. Yeniden Asya girişimimizi güçlendirirken Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın müspet sonuçlarını alıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Dördüncü Türkiye Afrika ortaklık zirvesini bu yıl içinde gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi Formunun üçüncüsünü 1-3 Mart tarihlerinde 148 ülkeden 4 bin 700 katılımcıyla başarıyla düzenledik. Foruma katılımlarınız için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.

    “Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz”

    Her 15 Mart’ı İslamofobi Mücadele Uluslararası günü olarak idrak ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Bu yıl Ramazan’a tekabül eden 15 Mart vesilesiyle giderek artan İslam düşmanlığıyla mücadelenin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Kutsal kitabımızın yakılmasına kadar varan alçakça saldırılara fikir hürriyeti denilerek müsamaha gösterilmesini hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz” dedi.

    30 Mart’ı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildiğini aktaran Erdoğan, “Eşim Erdoğan’ın himayesinde yürütülen sıfır atık projesiyle çevre ve atık bilincini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Gelecek kuşakların bize emaneti olan çevrenin korunması noktasında siz dostlarımızdan gerekli desteği bekliyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, elçilerle en son iftarı Türkiye 14-28 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerin hemen arifesinde bulunduğunu hatırlattı. İftarda sizlere dalga dalga büyüyen zaferin seslerini duyduğumuzu söylediklerini belirten Erdoğan, “Yaşadığımız asrın felaketi 6 Şubat depremlerine rağmen Mayıs seçimlerini yüzde 90 bulan rekor katılım oranıyla tam bir demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Seçimlerin ikinci turunda yüzde 52 aşan oy oranıyla aziz milletimizden beş sene daha Türkiye’ye ve kendisine hizmet etmeye çalıştık. Tıpkı geçen seneki gibi bugünkü iftar programımızı da yine bir seçim sürecinde yapıyoruz. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinde amacımız son 22 yıldaki yirmi 28. sandık zaferimize imza atmaktır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yerel yönetimler boyutunda da inşallah neticeler elde edeceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.

     

  • Erdoğan: Bu yaz Irak sınırımızla ilgili sorunları çözmüş olacağız

    Erdoğan: Bu yaz Irak sınırımızla ilgili sorunları çözmüş olacağız

    BAE ve Mısır’a gittik. Her iki devlet başkanının davetiyle yaptığımız ziyaretler başarıyla geçti. Dubai ziyaretimizin ardından Kahire’ye giderek, Sayın Sisi ile görüşmeler gerçekleştirdik. İkili konularla birlikte Filistin meselesini etraflıca konuştuk. Atabileceğimiz ortak adımları ele aldık. Yaralıların ülkemize sevki ve yardımlarımızın Gazze’ye ulaştırılmasında ciddi desteği oldu Mısır’ın. Yarın da Mahmud Abbas’ı ülkemizde bu konularla ilgili ağırlayacağız. İlham Aliyev kazandıktan sonra ilk resmi ziyaretini ülkemize yaptı. İkili ilişkilerimizi gözden geçirme fırsatı bulduk. Edi Rama ve heyetini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırladık. seçim mitinglerimize devam ettik. Gittiğimiz her şehirde vatandaşlarımızın coşkusuyla karşılanmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyoruz.

    Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistemi’ni 26 Şubat’ta hizmete açtık. Ardından Ankara’da toplantıya katılarak, 31 Mart hazırlıklarını değerlendirdik. Kütahya’da Şehir Hastanemizin hizmete açılış törenine katıldık. Mart ayının ilk gününün Antalya Diplomasi Forumu’na ayırdık. 148 ülkeden 4 bin 100 kişi katıldı. 11 devlet ve hükümet başkanıyla bir araya geldik. Görüşmelerimizde ikili meselelerimizden yanı sıra en önemli konumuz Gazze ve Filistin’di. Takip eden günlerde Antalya ve Muğla mitinglerinde vatandaşlarımızla buluştuk. Antalya Şehir Hastanemizi hizmete açtık.

    31 Mart seçimleri 

    Bakanlılarımız ve kurumlarımız, 31 Mart seçiminin huzur içinde gerçekleşmesi için gerekli hazırlıkları yaptılar. Her seçim gibi 31 Mart’ın da demokrasi şöleni havasında geçmesini sağlamakta kararlıyız. Seçim sonuçlarının şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Diğer gelişmeler ne olursa olsun değişmez gündem maddelerimiz var. Depremde yıkılan şehirlerimizin ayağa kaldırılması bunlardan biridir. Şimdiye kadar 46 bin konut ve köyevini hak sahiplerine teslim ettik. Nisan ayı itibarıyla bu rakımı 75 bine çıkarıyoruz. Yıl sonuna kadar 200 bin evi hak sahiplerine teslim edeceğiz. Amacımız tek bir vatandaşımızın bile mağduriyetine izin vermede süreci tamamlamaktır.

    “Terörle mücadele engellere takılmadan devam edecek”

    Terörle mücadele sınırlarımızın içinde ve dışında engellere aldırmadan kararlıkla devam ettiriyoruz. Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi bu yaz çözüme kavuşturmuş olacağız. Suriye’de güvenlik koridoru oluşturma isteğimiz bakidir. Bölgedeki herkesi bu güvenlik stratejimize saygılı olmaya davet ediyoruz. Aksi takdirde ortaya çıkacak geriliminde kendilerini sorumlu olacaktır. Savunma sanayinde yaptıklarımızın ihracat boyutunu paylaşacağız. Türkiye sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke değildir. Türkiye çok daha büyük bir coğrafyanın kalbidir. Bu kalp hem bize güç sağlıyor, hem de kardeşlerimize umut veriyor. Bize ne şuradan buradan diye bir ifade duyarsanız bilin ki, bunu söyleyen ya zır cahildir ya da 5. kol faaliyeti yapıyordur. Bizim binlerce yıllık devlet tecrübemiz var. Alın teri ve azimle çalışma vasfımız var. Tarihimizin hiçbir döneminde gül bahçesinde yürümedik. Özgürlüğümüzü bu şekilde elde ettik. Şimdi önümüzde çözüm bekleyen 3-5 mesele var diye bu mirasa sırt mı döneceğiz? Daha çok mücadele etmemiz gerekiyor diye diz çökmemizi bekleyen emperyalistlere teslim mi olacağız? Hayır. Asla. İşte etrafımızda yaşananları görüyorsunuz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin işgal edilen topraklarını ve Karabağ’ı nasıl özgürleştirdiğine şahit olduk. Rusya -Ukrayna Savaşı’nın nasıl başladığını ve nasıl devam ettiğini görüyoruz. Suriye’nin nasıl parçalanmaya çalışıldığını gayet iyi biliyoruz. Gazze’de kimlerin katliama kimlerin göz yumduğu hatta içten içe sevindiği ortadır. Gazelli kardeşlerimize destek olmaya çalışıyoruz.Türkiye, Gazze ve Filistin için elinden geleni yapmaktadır.

    “Savunma sanayi ihracatımızı son 10 yılda 4,5 kat artırdık”

    Başlattığımızın projelerin sonuçlanması için biraz daha vakte ihtiyaç var. KAAN ile savunma sanayisinde geldiğimiz yer dünyada epeyce konuşuldu. Antalya Diplomasi Forumu’nda da muhataplarımızın gündemindeydi. Savunma sanayisinde son 21 yılda büyük gelişme gösteren Türkiye, yerlilik oranını yüzde 20’den yüzde 80’e çıkarmıştır. Sahip olduğumuz yüksek teknoloji ürünlerini dost ülkelerle de paylaşarak, savunma ihracatımızı son 10 yılda 4,5 kat artırdık. Sahip olduğumuz hava deniz kara platformlarıyla Türkiye’nin bölgesel gücüne katkıda bulunduk. Savunma sanayi ihracatında dünyadaki yerimize baktığımızda karşımıza çıkan tablo şu şekildedir. Bugüne kadar 50 ülkeyle İHA için anlaşma imzaladık. 2024 yılının ilk 2 ayında savunma ve havacılık sektöründe yeni bir rekor kırdık. Savunma sanayimiz her kıtadan 40 ayrı ülkeye taktik tekerlekli araç ihracatı yapıyor. Mühimmat ve füze sistemlerinin her çeşidinde ilk sıralarda yer alıyoruz. Deniz araçlarında kendi kuvvetini kendi Anadolu gemisini üreten Türkiye kendisi bu araçları donatıyor. Ürettiğimiz tank çıkarma gemisi havuzlu çıkarma gemisi karakol botları ve lojistik destek gemisi gibi deniz platformlarında 10 ülkeye 140 adet ihracat gerçekleştirdik.

    “Enflasyonu yeneceğiz”

    Geçtiğimiz yıl maruz kaldığımız depreme ve seçime rağmen ekonomimiz yüzde 4,5 gibi bir oranla büyümeyi sürdürdü. Büyümenin yarısının yatırımlardan kaynaklanması önemlidir. Kişi başına milli gelirin 13 bin doların üzerine çıkması önemlidir. İşsizlik oranının son 10 yılın en düşük rakamına düşürdük. Enflasyonla mücadelemizde ise henüz istediğimiz yere gelmedik. Daha önce ülkemizi enflasyondan nasıl kurtardıysak, bunu yine yapacağız. Aynı şekilde cari açıktaki düşüş de sürüyor. 13 milyar doların üzerinde iyileşme sağladık bu yıl. Cari açık daha da gerileyecektir. Turizm gelirlerimiz her yıl rekor kırıyor. Geçtiğimiz yıl 54,5 milyar dolarla kapattık. Bu yıl hedefimiz 60 milyar dolar. Ülkemizin risk pirimin düşmesi borçlanma maliyetlerimizin azalması derecelendirme kuruşlarının değerlendirmelerinin olumluya dönüşmesi, ekonomi programımızın doğru yolda olduğunu gösteriyor. En düşük emeli maaşını 66 liradan, 10 bin liraya çıkardık. Asgari ücrete 187 liradan 17 bin liraya çıkarmış, her alanda milletimizin refah seviyesini yükseltmiş, hükümet olarak bugünkü sıkıntılara kapatmamız mümkün mü? Sıkıntıların farkındayız. Enflasyonu yenerek, milli gelirimizi artırarak, çalışanlarımızın ve emeklilerimizin gelirlerini artıracağız. Milletimizden bize güvenmesini destek ve dualarını özellikle istirham ediyorum.

     

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Antalya’da

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Antalya’da

    Antalya Havalimanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, Hilmi Durgun ve il protokolü karşıladı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayesinde ve Dışişleri Bakanlığının inisiyatifiyle gerçekleşecek Antalya Diplomasi Forumunun bu sene üçüncüsü düzenleniyor. Antalya Diplomasi Forumunda toplam 148 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, bakanları, diplomatları, iş insanları, akademisyenleri ile düşünce kuruluşları, gençlik ve medya temsilcileri geniş kapsamlı görüş alışverişinde bulunmak üzere bir araya gelecek.