Etiket: erezyon

  • Bursa’da sel ve erozyonla 14 proje ile mücadele edilecek

    Bursa’da sel ve erozyonla 14 proje ile mücadele edilecek

    İklim değişikliğinin yol açtığı erozyon, sel, çığ ve heyelan zararlarının azaltılması sürdürülebilir arazi yönetimi ile mümkün hale gelirken, sürdürülebilir arazi yönetimi çerçevesinde yukarı havza sel ve erozyon kontrol çalışmaları en etkili yöntem olarak öne çıkıyor. Erozyon nedeniyle oluşan toprak kayıplarının önüne geçilmesi, sel, çığ ve heyelan felaketlerinden doğacak zararların en aza indirilmesi amacıyla yürütülen yukarı havza sel ve erozyon kontrol çalışmaları çok sayıda alt projeyi kapsıyor.

    Yukarı havza sel derelerinde harçlı ıslah sekileri, beton ve betonarme ıslah sekileri, çelik moloz bariyerleri, gabion eşikler gibi sel kontrol yapıları inşa edilirken; oyuntularda ise çevirme hendekleri, kuru duvar eşikler, miks eşikler, taş dolgulu ahşap eşikler, geonet toprak seddeler, geonet eşik toprak seddeler, çalı demetli toprak seddeler, çalı demetli canlı eşikler ve kafes tel eşikler yapılıyor.

    Yamaçlarda ise taş kordonlar, örme çitler, kafes tel çitler, çalı demeli teraslar, akıtıcı teraslar, eğimsiz teraslar ve seki teraslar gibi erozyon kontrol yapıları uygulanıyor. Bu yapılar yağış sularının akış rejimini düzenliyor, enerjisini ve hızını düşürerek güvenli bir akış oluşturuyor ve doğal dengenin korunmasını sağlıyor. İlgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde yürütülen entegre havza, erozyon kontrol, sel ve heyelan kontrol projeleri sayesinde toprağın erozyon yoluyla denizlere, göllere ve barajlara taşınmasının da önüne geçiliyor.

    14 proje devam ediyor

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikli Bakanlığı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, yaşanması muhtemel sel afetlerinin zararlarının en az seviyeye düşürülmesi, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması, tabi kaynaklar ile toprağın korunması amacıyla Sinop, Kastamonu ve Erzurum illerinde toplam 14 yukarı sel havzasında projelendirme çalışmaları gerçekleştiriyor.

    Bu 14 projenin de tamamlanmasıyla Türkiye genelindeki yukarı havza sel kontrol projesi sayısı 174’e yükselmiş olacak. Bugüne kadar ise Adana’da 2, Adıyaman’da 2, Afyonkarahisar’da 9, Ağrı’da 5, Aksaray’da 2, Amasya’da 4, Ankara’da 5, Antalya’da 1, Artvin’de 5, Aydın’da 6, Bartın’da 1, Bayburt’ta 1, Bilecik’te 1, Bingöl’de 2, Bitlis’te 1, Bolu’da 4, Bursa’da 1, Çankırı’da 1, Çorum’da 6, Diyarbakır’da 2, Düzce’de 5, Erzincan’da 3, Erzurum’da 6, Giresun’da 11, Hatay’da 3, Iğdır’da 2, Mersin’de 8, Kastamonu’da 6, Kayseri’de 1, Kırklareli’de 1, Konya’da 2, Kütahya’da 1, Malatya’da 1, Kahramanmaraş’ta 1, Karabük’te 1, Muğla’da 2, Muş’ta 1, Niğde’de 2, Ordu’da 1, Rize’de 7, Sakarya’da 5, Samsun’da 4, Sivas’ta 2, Tekirdağ’da 1, Tokat’ta 1, Trabzon’da 6, Şanlıurfa’da 2, Van’da 13, Yozgat’ta 1 sel kontrol projesi gerçekleştirildi.

    Kestel Yukarı Havza Sel Kontrol Projesi tamamlandı

    Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Bursa İli Kestel İlçesi Dudaklı Mahallesi Yukarı Havza Sel Kontrol Projesi” ise geçtiğimiz ay tamamlandı. Proje alanında kıyı oyulmalarını, kıyı göçmelerini, kıyı kaymalarını ve oyuntu erozyonunu en aza indirmek için Kutu Gabion Eşik ve Harçlı Islah Sekisi, 8 adet harçlı ıslah sekisi, 10 adet kutu gabion inşa edildi. Yapılan eşikler ve sekiler sayesinde sel ve taşkınlardan kaynaklanan sediment taşınması sonucu oluşabilecek can kaybı riski ve maddi zararlar en aza indirilecek.

  • Büyük yangın sonrası Marmaris’te yeni tehlike

    Büyük yangın sonrası Marmaris’te yeni tehlike

    Muğla’nın Marmaris ilçesindeki büyük orman yangını sonrası yağmurlarla oluşan erozyon ile denizdeki kirliliğe dikkat çekmek için harekete geçildi. İstanbul ve Ankara’dan gelip inceleme yapan uzmanlar, Marmaris Körfezi’nin bazı bölgelerinde 2 metreyi bulan balçık tabakası oluştuğu, canlı sayısının da azaldığını tespit etti.

    İçmeler Mahallesi kara yolu üzerindeki Armutalan Mahallesi Siteler mevkisinde bulunan kızılçam ağaçlarıyla kaplı ormanda, geçen yıl 29 Temmuz’da yangın çıktı. Alevler geniş bir alana yayılırken, havadan ve karadan müdahaleyle yangın, 9’uncu günde söndürüldü, 13 bin 650 hektar alan zarar gördü.

    Alevlerin ormanı küle çevirdiği bölgelerde, önünde ağaç engeli kalmayan toprak ile çakıl taşları, yağışlarla birlikte dağlardan derelere ve denize akmaya başladı. Dereler, toprak ve çakıl taşlarıyla doldu, ilçenin bazı mahallelerinin kıyılarında adacıklar oluştu. Çevreciler ve bilim insanları, Marmaris’teki erozyonunun verimli toprakların kaybının yanı sıra sel riskinin artmasına, deniz dibindeki doğal dengenin bozulmasına, deniz canlıların ölmesine yol açtığını söyledi, acil olarak önlem alınması gerektiğini savundu. Her yağmur sonrası Marmaris Körfezi ve İçmeler Mahallesi’nde denizin kahverengiye dönmesi gibi endişe verici gelişmeler de harekete geçilmesine neden oldu.

    ‘KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ’ PROJESİ HAYATA GEÇTİ

    Marmaris Kaymakamlığı’nın desteği ve bir grup insanının maddi katkısıyla Marmaris Çevrecileri Derneği (MÇD), İstanbul ve Ankara merkezli 2 firmayla birlikte 4 etaplı çalışma başlattı. Dernek, Marmaris Körfezi’nin kurtarılması için ‘Köprüden Önce Son Çıkış’ adı altında temizlik projesini hayata geçirdi. İstanbul’da Haliç, İzmir’de ise körfezdeki kirliliğin temizliği için çalışan 4 uzman, 7 sivil ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dalgıcı, Marmaris Körfezi’nde ilk etap dalışı yaptı. 3 gün boyunca kıyıdan 200 metre açıkta deniz dibi noktalarından numuneler alındı. İncelemelerde dağlardan inen toprağın körfezin bazı bölgelerinde dipte yer yer yükseklikleri 1,5, 2 metreyi bulan balçık tabakası oluştuğu belirlendi, canlı sayısının azaldığı gözlendi.

    2011 yılından beri Marmaris Körfezi’nde yaşanan kirliliğe dikkat çekmek için alanında uzman bilim adamları ile araştırma yapan MÇD Başkanı Ahmet Kutengin, inceleme etapların tamamlanmasının ardından çözüm önerilerinin de yer alacağı raporu, başta Çevre ve Şehir Bakanlığı olmak üzere yetkili mercilere sunacaklarını kaydetti.

    ’11 BİN NUMUNE ALINDI, 388 SAYFA RAPOR HAZIRLANDI’

    Yaklaşık 6 ay önce yazışma ve görüş alışverişiyle başlattıkları projeye ‘Köprüden Önce Son Çıkış’ adını verdiklerini ifade eden Kutengin, şöyle konuştu:

    “2011’den bu yana körfezde defalarca inceleme ve araştırmalar yaptırdık, 11 bin numune laboratuvarlarda incelendi. 388 sayfalık rapor hazırlanarak Marmaris, Muğla ve bakanlıklara gönderildi. Ne yazık ki ne Marmaris ne Muğla ne de bakanlıklardan bir sonuç alamadık. Bu dört etaptan oluşacak inceleme sonucunda hazırlayacağım raporları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na göndereceğiz. Farklı dış etkenler nedeniyle Marmaris de deniz kirlilik tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Ama son yangın felaketinin ardından ortaya çıkan erozyon tehdidi, denizdeki tahribatı kat kat arttırdı. Önlem alınmaz, çözüm bulunmazsa önce doğa sonra turizm zarar görür. Dolayısıyla geleceğimiz de risk etmiş oluruz. Çünkü köprüden önce son çıkıştayız.”

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A MEKTUP YAZDI

    Daha önceki yıllarda yapılan çalışmalar ve hazırlanan raporlarının bürokrasi engeline takıldığını belirten Kutengin, bu kez işi daha sıkı tutmaya kararlı olduklarını, bu doğrultuda sorunun çözümü için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazdığını söyledi. Kutengin, Erdoğan’a hitaben yazdığı mektupta, erozyonun yanı sıra Marmaris Körfezi ve koylarına zarar verdiği tespit edilen diğer faktörlerden de bahsettiğini kaydetti. ​

    DENİZE ATILAN ÇAPALAR ÇAMURLU ÇIKTI

    Bu ara İstanbul ve Ankara’dan gelen uzmanlar, Marmaris’ten ayrılmadan önce Ahmet Kutengin ile makamında ziyaret ettikleri Kaymakam Ertuğ Şevket Aksoy’u çalışmalar hakkında bilgilendirdi. Araştırmanın ilk etabında heyeti taşıyan dalış teknenin çapasının, demir attığı bazı yerlerden çamur içinde çıktığı göze çarptı. Sivil dalgıç ekibinin lideri MÇD Yönetim Kurulu Üyesi Emekli SAS komandosu Tuncer Uysal, “Dalgıç teknesi işletiyorum. Yılın her dönemi dalıyoruz. Körfez dibindeki tabaka her yağışın ardından daha vahim hale geldiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.

  • ‘Şeytan Şehri Kayalıkları’ görüntüsüyle büyülüyor

    ‘Şeytan Şehri Kayalıkları’ görüntüsüyle büyülüyor

    Sivas’ın Divriği ilçesindeki Şeytan Şehri Kayalıkları, peribacalarını anımsatan görüntüsüyle dikkati çekiyor. Yağmurun oluşturduğu sel suları ve erozyon etkisiyle oluşan ilginç şekiller, görenleri hayran bırakıyor. Prof. Dr. Gülpınar Akbulut Özpay, aşınma sonucu insan yüzü dahil çeşitli şekillere benzeyen yapının genellikle yöre insanlarını korkutmasından dolayı Şeytan Kayalıkları olarak adlandırıldıklarını, turizm açısından önemli bir değer olabileceğini ifade etti.

    Divriği ilçesine bağlı Maltepe köyü yakınlarında, Kapadokya’daki peribacalarına benzeyen görüntüsü ile dikkat çeken, zaman zaman üniversite öğrencilerinin de ziyaret ettiği Şeytan Şehri Kayalıkları, turizme kazandırılmayı bekliyor. Erozyon, rüzgar ve sel sularının aşındırmasıyla oluşan kayalıklar, görenleri büyülüyor. Özellikle bahar aylarında ziyaretçi çeken kayalıklar, fotoğrafçıların da sıklıkla tercih ettiği bölgeler arasında yer alıyor.

    ‘EROZYONUN BİR ÜRÜNÜ’

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Coğrafya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülpınar Akbulut Özpay, Şeytan Şehri Kayalıkları’nın oluşumu hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Özpay, bu kayalıkların jeolojik ve jeomorfolojik oluşumlarıyla korunması ve turizme kazandırılması gereken bir yer şekli olduğunu söyledi. Özpay, bu yer şeklinin oluşumunda özellikle litolojik ve coğrafi süreçlerin önemli etkisi olduğunu belirterek, “Şeytan şehri olarak adlandırılan bu yer şekilleri karışık yüzeyle nen oligo-miyosen yaşlı araziler üzerinde meydana gelen aslında kırgıbayırlardır. Badlands topoğrafyası ve kötü arazi olarak tanımlıyoruz biz bunları. Erozyonun bir ürünü aslında burası. Kapadokya’da da benzer oluşumları görebiliriz. Buradaki Şeytan Kayalıkları’nın benzer süreçlerde oluşmuş olan yapılar olduğunu ifade edebiliriz. Badlandslar daha çok yarı kurak iklim özelliklerinin hakim olduğu, bitki örtüsünden yoksun, eğimli sahalarda yağmurun oluşturmuş olduğu sel sularında kolayca aşınabilen yer şekilleri olarak nitelendirilir. Bu yer şekilleri özellikle yağmurun etkisiyle aşındığı, farklı yüzeylenmeye sahip olduğu ve aşındırma süreçleri birbirinden farklı olduğu için keskin sırtlar meydana gelmektedir” dedi.

    ‘İNSANLARI KORKUTTUĞU İÇİN ŞEYTAN DENİYOR’

    Prof. Dr. Özpay, aşınmayla oluşan şekillerin çeşitli figürlere benzemesi ve insanları korkutması nedeniyle ‘şeytan’ ismini aldıklarını belirterek, ”Oluşan bu keskin sırtlar da zaman zaman bazı figür ya da ögelere benzemektedir. İnsan yüzüne, hayvan görüntüsüne benzemektedir. Bu da insanların dikkatini çekmekte. Hatta benzerleri olan birçok bölgede yaşayan insanları korkuttuğu için bu kırgıbayırlara şeytan tanımlaması yapılmaktadır. İsmi de zaten buradan gelmektedir. Divriği turizmi açısından gelecekte önemli alanlardan birisi burası. Ziyaret edilmesi gereken önemli bir doğal sit alanıdır. Divriği Ulu Cami, Yüzen Ada, Mursal Peri Bacaları, Bazalt Sütunları yanında özellikle de Şeytan Şehri Kayalıkları da turistlerin ve ziyaretçilerin dikkatini çekebilecek oluşumlarıyla önem arz ediyor” diye konuştu.