Etiket: ergenlik

  • Ergenlikte çocuk ebeveyn çatışması

    Ergenlikte çocuk ebeveyn çatışması

    Ergenlik çağı, bireyin 10-19 yaşları arasında yaşadığı hızlı değişimlerin olduğu bir dönemdir. Bu değişimler, fiziksel, psikolojik ve sosyal açılardan yaşanır. Büyüme ve gelişme hamlesi, hormonal değişimler, kimlik arayışı, duygusal iniş çıkışlar gibi birçok farklı durum bu dönemde gözlemlenir. Ergenlik dönemi, ebeveynler için de zorlayıcı bir dönem olabilir. Çocukların değişen davranışlarına ayak uydurmak, onlarla iletişim kurmak ve gerekli sınırları koymak ebeveynler için önemli birer sınavdır. Sosyal medyada da gündem olan ebeveynlik ve ergenlik çağıyla ilgili Psikolojik Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen ayrıca ebeveynlere bu süreçte yardımcı olacak tavsiyelerde bulundu.

    “Bu dönemde, fiziksel, duygusal, sosyal ve zihinsel bir değişim şöleni yaşanır”

    Öncelikli olarak çocukların ergenlik çağına girmesi ile yaşayacak olduğu değişimlere ve problemlere değinen Prof. Dr. Şirvanlı Özen’e göre unutulmaması gereken şeyin bu dönemin gelip geçici bir süreç olduğu. Şirvanlı Özen, “Bu dönemde bir değişim şöleni yaşanır. Hormonlar coşar, bedenler uzar, duygular doruğa ulaşır. Yani değişim çok boyutludur, fiziksel, duygusal, sosyal ve bilişsel olarak büyük değişimler yaşanır” diyerek devam ettiği konuşmasına şunları ekledi:

    “Bedende değişimlerde, gençlerin vücutları büyük bir dönüşüm geçirir. Hızla uzayan boy, belirginleşen hatlar Ama bu büyüme sürecinde, sivilce, yağlanma gibi sıkıntılar da ortaya çıkar. Bir yanda bu değişimler, bir yanda da gençlerin kendi cinsel kimliklerini ve sağlıklarını keşfetme serüveni yaşanır. Duygusal değişimlerde de gençler duyguların dalgalı denizinde yüzüp dururlar. Aniden öfke, sonra hüzün, ardından sevinç… Bu duygu fırtınalarının altında hormonal dalgalar, kimlik arayışı ve ilişkilerin çetrefilli yolları yatar. Sosyal değişimlerde ise ergenlik çağı gençler için sosyal haritada büyük bir kıyamet gibidir. Arkadaş grupları her şeyden daha önemlidir, gençler kendi sosyal kimliklerini bulma yolunda adımlar atarlar. Grup baskısı, kabul edilme arzusu ve toplumun kurallarıyla baş etme yetenekleri bu dönemde şekillenir.”

    “Bu dönemde gençlerin zihinleri adeta birer hazine sandığı gibidir”

    Şirvanlı Özen, zihinsel değişimlerin de etkili olduğu bu süreçle ilgili ise, “Ergenlik dönemindeki gençlerin zihinleri adeta birer hazine sandığı gibidir. Soyut kavramları anlama becerileri gelişir, düşünsel kapasiteleri genişler. Yalnız bu büyüme sürecinde, risk alma eğilimi artabilir. Mantıklı kararlar verme becerileri gelişme yolunda ilerler” dedi.

    Ergenlik döneminde ebeveyn olmak: Yolculuğun karmaşıklığı ve anlayışın önemi

    “Ergenlik dönemi, ebeveynlik serüveninin en karmaşık ve zorlu aşamalarından biridir” diyerek süreci aileler için de değerlendiren Şirvanlı Özen, “Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde edindiğimiz deneyimlerden sonra, ergenlikle birlikte karşımıza yeni ve belirgin zorluklar çıkar. Bu süreç, gençlerin ve ebeveynlerin hayatlarında büyük bir değişimi beraberinde getirir ve genellikle endişeyle karşılanır. Ancak, unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz ve bu yolda birlikte ilerleyebiliriz” şeklinde konuştu.

    Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen son olarak ise ebeveynlerin, ergenlik çağındaki çocuklarıyla ilgili yaşadığı problemler karşısında nasıl yaklaşması gerektiği konusunda tavsiyelerini şu şekilde sıraladı:

    Duyguların dansı: Ergenlik, gençlerin duygusal iniş çıkışlarının sıkça yaşandığı bir dönemdir. Bir an neşeli olabilirlerken bir sonraki an hüzünlü veya sinirli olabilirler. Bu tür duygusal dalgalanmaların normal olduğunu bilmeliyiz. Ebeveynler olarak, gençlerin bu duygusal “roller coaster”ının bir parçası olduğunu kabul etmeli ve anlamaya çalışmalıyız.

    Sohbetin gücü: Evet, bazen ergenlerle iletişim kurmak zor olabilir. Ama samimi bir şekilde konuşmak, aramızdaki bağları güçlendirir. Birlikte gülmek, aradaki duvarları yıkar.

    Kuralların önemi: Herkesin belirli sınırlara ihtiyacı vardır, değil mi? Ergenler de aynı şekilde. Onlara sevgiyle ve net bir şekilde kuralları açıklamak, işleri daha kolay hale getirir.

    Değişim kaçınılmazdır: Evet, ergenler büyürken, biz de değişiriz. Ama değişim korkutucu değildir, hatta bazen eğlencelidir. Birlikte yeni şeyler denemek, aile bağlarımızı güçlendirir.

    Birlikte yolculuk: Unutmayalım, hepimiz aynı gemideyiz. Ergenlerle başa çıkmak zor olabilir, ama sabır, sevgi ve birlikte hareket etmekle her şeyin üstesinden gelebiliriz.

    “Sonuçta ergenlik dönemi, gençlerin hayatında büyük değişimlere işaret eden bir zaman dilimidir. Bu dönem hem gençler hem de ebeveynler için zorlu bir yolculuğu beraberinde getirir. Ancak, sabır, anlayış ve sevgiyle donanmış bir şekilde, bu dönemin getirdiği zorlukların üstesinden gelmek mümkündür. Birlikte, gençlerle sağlam ve derin bağlar kurarak, bu dönemi birlikte keyifli bir şekilde geçirebiliriz.”

  • Ergenlik 8 yaşın altına düştü

    Ergenlik 8 yaşın altına düştü

    Ülkemizde ve dünya genelinde erken ergenlik vakalarının artması, sağlık uzmanlarını ve ebeveynleri endişelendiriyor. Çocukların normal büyüme sürecini etkileyen bu durum, hem fiziksel hem de psikolojik sağlık açısından ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Son yıllarda ise ergenlik yaşının düştüğü ve 6 yaşından küçük çocuklarda dahi ergenlik bulgularının görüldüğüne dair endişe verici bir tablo ortaya çıktı. Gün geçtikçe artan vakalarla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Çocuk Endokrinoloji Bölümünden Prof. Dr. İlker Tolga Özgen, 6 yaşından önce başlayan ergenliğin 20 cm’ye kadar boy kısalığına yol açabileceği ve meme kanseri gibi hastalıklar için risk faktörü oluşturduğu uyarısında bulundu.

    “3 yaşında ergenliği başlamış, 4 yaşında adet görerek gelen çocuklar var”

    Erken ergenliğin biyolojik saatin biraz bozuk çalışmasıyla alakalı bir problem olduğunu ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu yardımcı üreme tekniklerine başvuru sayısının günden güne arttığını ifade eden Prof. Dr. İlker Tolga Özgen, “Maalesef 3 yaşında ergenliği başlamış, 4 yaşında adet görerek gelen çocuklar görüyoruz. Tabii bunlar çok sık değil fakat 6 yaş civarında başlayan ergenliği son zamanlarda çok sık görmeye başladık. Normalde 8 yaşından küçük kız çocuklarında meme büyümesi gibi ergenlik belirtilerinin görülmesi erken ergenlik olarak kabul edilir. Son yıllarda bu durumun sıklığı artmış durumda” dedi.

    Kız ve erkeklerde farklılık gözleniyor, peki sebepleri neler?

    Erken ergenlik yaşının kız çocuklarında gerilediğinin, erkek çocuklarda ise uzadığının altını çizen Prof. Dr. Özgen, en büyük sebebin ise obezite olduğunu söyledi. Bir diğer sebebin ise plastiklerin içinde bulunan Bisfenol A maddesi olduğunu belirten Özgen, “Kız çocuklarında çok daha sık, erkeklerde de tam tersine geç ergenlik görülüyor. Bunun birkaç sebebi olduğu düşünülüyor. Özellikle beslenme alışkanlıklarımız değişti. Kilo alıyoruz ve daha obez bir toplum haline geldik. Dolayısıyla da fazla kilo beyni uyarıp ergenliğin daha erken başlamasına yol açıyor. Küresel ısınma da sebeplerden bir tanesi. Mesela Arap Yarımadası’nda ergenlik yaşı daha erken iken, kuzey İskandinav ülkelerinde daha geç. Dolayısıyla küresel ısınmanın da böyle bir etkisi var. Bunun yanı sıra bir takım endokrin bozucular dediğimiz özellikle plastik maddelerin içerisindeki Bisfenol A gibi maddelerin besinlere karışıp gene pozitif olarak kızlarda uyarı yaptığı, erkeklerde ise bunun östronejik etkisi olduğu için ergenlik yaşını geciktirdiğini söyleyebiliriz. Tabii bunların bilimsel kanıt seviyeleri düşük olmakla beraber teoride doğru. Sonuç itibarıyla hangi sebeple olursa olsun yüzyılın trendi dediğimiz bir trend var ve ergenlik yaşı giderek geriye doğru kaymaya başladı. Ve biz 8 yaşından önce çok sayıda erken ergen vakası görüyoruz” şeklinde konuştu.

    6 yaş öncesi girilen ergenlik 20 cm’ye varan boy kısalığına sebep oluyor

    Erken ergenliğin sebep olduğu 20 cm’ye varan boy kısalığına ve sonrasında ise yetişkinlik dönemindeki kanser sorunlarına karşı da uyarılarda bulunan Özgen, sözlerine şöyle devam etti:
    “Yapılan çalışmalarda 6 yaşından önce başlayan ergenliklerde yaklaşık 20 cm’ye yakın boy kaybı olduğu görülmüş. Yani ciddi boy kısalığına sebep olabiliyor. Bir diğer problem ise psikolojik ve sosyal etkiler. Yani hiçbir arkadaşı adet görmemişken çocuk adet görünce okul başarısında ciddi düşüklüklere yol açabiliyor. Erişkin hayatta da erken yaşta adet görenlerin meme, rahim ağzı kanseri gibi hastalıklarda risk faktörünün arttığı, menopoza daha erken girdikleri kanıtlanmış durumda. Dolayısıyla çok erken, yani 6 yaşından küçük olan çocuklarda mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. 6-8 yaş arası başlayan çocuklarda da çocuğa göre bir değerlendirme yapılıyor. Gerçekten çok hızlı ilerliyorsa tedavi verilmesi öneriliyor.”

    “Farkındalık önemli, genellikle adet gördükten sonra getiriyorlar”

    Konuyla ilgili olarak ebeveynlere ve adaylarına özellikle farkındalık noktasında tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. İlker Tolga Özgen, “Kesin risk faktörleri net olmadığı için önlem amaçlı ne yapılır sorusuna karşılık tam olarak gereken uyarıları yapamıyoruz. Fakat doğal beslenme çok önemli. Plastikten ve endokrin bozuculardan uzak durmak en azından alacağımız önlemler arasında olabilir. Ayrıca farkındalık da bir diğer önemli faktör. Çünkü çocuklar bazen adet gördükten sonra getiriliyor. 8 yaşında adet görerek geliyorsa, 2-3 sene önce meme büyümesi başlamış oluyor. 8 yaşından önce meme büyümesi varsa, genital ya da koltuk altı bölgesinde tüylenme başladıysa bu durumda hekime başvurulmalı. Bizler de bir takım değerlendirmeler sonrasında kemik yaşına bakıyoruz, ultrasonla rahim boyu ve yumurtalık boyutlarını inceliyoruz. Hormon testlerini de değerlendirerek erken ergenlik var mı yok mu tespitinden sonra mevcut olan tedaviye başlıyoruz” dedi.