Etiket: eser

  • 7,5 milyon yıllık kazılarda insan arayışı

    7,5 milyon yıllık kazılarda insan arayışı

    Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin desteği, Kayseri Müze Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Taşhan Mahallesi’nde 7,5 milyon yıllık geçmişe ışık tutan kazı çalışmalarında, insan kalıntılarını arama çalışmaları devam ediyor.

    Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde bulunan Yamula Barajı kenarındaki Taşhan bölgesinde 2018 yılından beri yapılan kazı çalışmalarında 7,5 milyon yıllık tarihe ışık tutacak aramalar devam ediyor. Bugüne kadar çok sayıda numaralandırılmış ve tek parça halinde fosil çıkarılan bölgede insanlarla birlikte yaşadığı belirlenen canlıların da kalıntılarının bulunması, kazıda primat arayışı için umut oluyor.

    Bölgede çalışma ekibinde bulunan Uzman Antropolog Oğuzhan Köylüoğlu, aramalarla ilgili, “İnsanlarla birlikte yaşayan canlıların kalıntılarını bulduğumuz için primat çıkacağını umuyoruz” dedi.
    Bu sezonda çalışmalarda kesek yöntemi kullanılarak çıkan parçaların insanlara bütün halinde gösterileceğini söyleyen Uzman Antropolog Oğuzhan Köylüoğlu, “2018 yılında başlayan Yamula Barajı Fosil Lokaliteleri kazımızın 6. sezonundayız. Bugüne kadar hızlı ve güzel bir şekilde devam ediyor kazılarımız.

    Biz burada sadece fosiller çıkarmıyoruz, aynı zamanda çıkardığımız fosillerin replika örnekleriyle ayaklandırmalar da yapıyoruz. Kazılarımız Taşhan, Eski Taşhan, Hırka, Çevril ve Emmiler dahil olmak üzere 5-6 lokalitede devam etmekte. Bugün Taşhan mevkiindeyiz. Bugüne kadar çıkan örneklerde sadece Yamula Barajı’nda 612 tane numaralandırılmış fosilimiz var.

    Dünyada tek örnek olarak Choerolophodon Pentelici yani hortumlu tür örneğinin kafatasının alt çenesiyle beraber tam şeklinde olması diyebiliriz. Şu an çalışmalarımızın bayram öncesiyle beraber 3. haftasındayız ve 3. haftasında kesek halinde halka müzede sunulabilecek bir fosil yoğunluğunun olduğu bir yeri almak istiyoruz.

    Aslında bu sefer başka bir teknik kullanacağız. Yani fosilleri çıkardıktan sonra temizlemek yerine, toprağın içinde temizleyip birçok fosili bir arada görebilecekler. Bunun haricinde bir tane tam kol kemiği bulduk, onu da şu an açmaktayız.

    Büyük ihtimalle zürafagiller ailesinden bu da. Yöntem olarak jeolojik toprakları daha iyi anlamamız yani geçmişimizi daha iyi anlamamız için tarama yöntemini kullanıyoruz. Böylece toprağın tabakalarını daha iyi anlıyoruz ve fosillerin birbirinden daha yaşlı ya da genç olup olmadığını böylelikle daha kolay kavrayabiliyoruz” dedi.

    “Primat çıkacağına dair umutluyuz”
    Köylüoğlu, insanlarla bir arada yaşayan domuz kalıntılarının da primat arayışında kendilerine umut olduğunu söyleyerek, “2018’de biz buraya ilk geldiğimizde aslında bir çobanın müzeye ihbarı üzerine geldik.

    Burada bu kadar büyük fosiller bulmayı ummuyorduk açıkçası. İlk başta filleri bulduk, zürafaları, atları, kedigillerden aslanları, sırtlanları bulduk ama bizim hedefimiz primat takımı. Primat ailesine daha çok yoğunlaşmaya çalışıyoruz.

    Daha bulamadık ama çalışmalarımızda bunları bulacağımızı umuyoruz. Çünkü biz genelde bir ekolojik çalışma ya da paleoekolojik çalışmaya baktığımız zaman domuzların yaşadığı yerde insanların yani primatın da yaşadığını biliyoruz. Buradan da şu ana kadar 612 fosilin içinde 2 tane domuz örneğimiz var. Primatın da çıkacağını umuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Yaptığı eserinı görenler, gözyaşlarına hakim olamadı

    Yaptığı eserinı görenler, gözyaşlarına hakim olamadı

    Bursa’da bıçak ustası Aziz Şen, Topkapı Sarayı’nın Kutsal Emanetler bölümünde sergilenen Hazreti Muhammed’in kılıcının replikasını üretti. Katıldığı bıçakçılık fuarından sergilediği kılıcı vitrinde görenler duygusal anlar yaşayarak gözyaşlarına hakim olamadı. Kılıç ve kını üzerinde 24 ayar altın işlemeleri bulunduğunu söyleyen Şen, tamamen el işi üretimi olduğunu ve yılda yalnızca 5 adet üretilebildiğini belirtti. Fiyatının 100-150 bin lira arasında olduğunu söyleyen Şen, İslam ülkelerinden gelen turistlerin bu kılıca rağbet gösterdiğini söylerken, maneviyat açısından müşterinin talepleri neticesinde en çok tercih edilen modeller arasında olduğunu ifade etti.

    Tamamı el işçiliği

    Topkapı Sarayı’nda Kutsal Emanetler bölümünde sergilenen Hazreti Muhammed’e ait kılıcın bire bir replikasını üreten Aziz Şen, “22 yıldan bu yana bıçak imalatı ile uğraşıyorum. Ayrıca 17 yıldır kültürel mirasımız olan kılıçlar, kamalar, hançerler ile uğraşmaktayım. Yaptıklarımız el işi, zaman alan ürünlerdir. Halen talep olduğu için çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Kılıç imalatı haricinde Topkapı Müzesi’nde bulunan eserlerin replikasını yapıyoruz. Bu ürünler genellikle altın kaplama ürünler oluyor. En çok rağbet gören ürünlerimizden bir tanesi de Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in kılıcı ve Fatih Sultan Mehmet’in kılıcı. Bunlar çok rağbet gören, işçilik isteyen ürünlerdir. Altın kaplama olduğu için de maliyeti biraz yüksek. Maneviyat açısından müşterinin talepleri neticesinde en çok tercih edilen modeller arasında bulunuyor” dedi.

    Görenler gözyaşlarını tutamıyor

    Katıldığı bir fuarda vitrinin en göz alıcı ürünü olduğuna dikkat çeken Şen, yakından görenlerin şaşkınlığını gizleyemediğini söyledi. Ziyaretçilerin manevi duygularla gözyaşlarına hakim olamadığını söyleyen Şen, “Yakın zamanda katıldığımız bir fuarda Peygamber Efendimizin kılıcını görenler duygusal anlar yaşadı. Hatta ağladıklarını söyleyebilirim.

    Fotoğraf çektirmek isteyenler oldu. Tabii bu seri bir imalat ürünü değil, yılda 5 veya 6 adet üretebiliyoruz. Bunu sahiplenmek isteyen yerli yabancı çok müşterilerimiz oluyor. Genelde yurt dışından gelip ürünümüzü temin etmek isteyen insanlar evlerine, ofislerine koyabiliyorlar” şeklinde konuştu.

    150 bin liradan satılıyor

    Kılıç ve kını üzerinde 24 ayar altın işlemesi bulunduğu ve üretiminin meşakkatli olması sebebiyle yılda yalnızca 5 adet üretildiğini söyleyen Şen, “Peygamber Efendimizin kılıcının yapımında ciddi oranda bir altın kullanılıyor. Sayılı çıktığı ve maneviyatı yüksek olduğu için de fiyatları 100-150 bin lira arasında değişiyor. Bu ürün Topkapı Sarayı’ndaki eserin bire bir replikasıdır. Aynı şekilde Fatih Sultan Mehmet’in kılıcının da replikasını yaptık” dedi.

  • Tarih’i eser merakı koleksiyoner yaptı

    Tarih’i eser merakı koleksiyoner yaptı

    Zonguldak‘ın Ereğli ilçesinde yaklaşık 5 yıldır lisanslı koleksiyonerlik yapan Eyüp Aydın, elindeki antikaları sergiliyor. Tarihi eser kaçakçılığını önlemek için de mücadele veren Aydın, “Kaçak yapılan işlerin yapana da, vatana da, millete de hayrının olmadığı konusunda bilgilendiriyorum. Hasbelkader bulmuşlarsa da resmi yollardan gerekirse müzeye yönlendiriyorum” dedi.

    İstanbul’da çalışırken kültür varlıklarına merak saran Eyüp Aydın, bu süre zarfında tarihi eserleri araştırırken hem de koleksiyonerlerle tanıştı. Kültür varlıklarına olan merakı üzerine Kdz. Ereğli ilçesindeki Müze Müdürlüğü’nden resmi olarak koleksiyoner belgesi de alan Aydın, bir taraftan da envanterine kaydettiği antikaları sergiliyor. Tarihi eser kaçakçılığına karşı mücadele veren Eyüp Aydın, kültür varlıklarının resmi yollardan kazandırılması için çalıştığını anlattı. Değerli taşlar ve değerli madenleri de tanıtılması için iş yerinde sergileyen Aydın, “Kültür varlıkları ile ilgilendim, üniversitelerdeki arkeologlarla tanışma fırsatı buldum.

    Bölgemizle alakalı tarihi araştırdım. Çok güzel tarihimiz olduğunu öğrendim. Ancak emekli olana kadar İstanbul’u terk edemedim. Bu süreçte koleksiyonerler tanıdım. Ürünleri tanımaya çalıştım, başta objeler ve tarihi paralar olmak üzere. Bunları öğrendikten sonra Türkiye’de amatörce veya resmi çalışarak rastgele bir şeyler bulanları resmi koleksiyonerlerle buluşturdum.

    Zaman içerisinde emekli olduktan sonra memleketime taşındım. Baktım ki piyasada adına defineci dediğimiz kişileri tanıdıkça onları da bilinçlendirdim, bilgilendirdim. Kdz. Ereğli Müze Müdürlüğüne başvuruda bulunarak joleksiyoner belgemi aldım. Bulunan ürünleri resmi yoldan aldım. Kaçakçılığı önleme konusunda elimden gelen gayreti gösterdim.

    Bu hususta iki unsur var. Birincisi antika, ikincisi tarihi eser. Bunlar bizim kültür varlıklarımız. Bunları sahiplenme, ülkemizin kültürüne kazandırma konusunda küçük çaplı da olsa gayret gösteriyorum. Gelen ürünleri alıyorum, envanterime kayıt ediyorum.

    Yanıma gelen arkadaşlarımı bilinçlendiriyorum. Diyorum ki ‘Sadece gayrimüslimlerin sakladıklarını aramayın, ülkemizde değerli madenler ve değerli taşlar da var. Sahada gezerken onları da değerlendirin’ diyerek vitrinime numune koydum.

    Bu altın madenidir, bakır madenidir, kurşun madenidir diye numunelerle kendilerini bilinçlendiriyorum. ‘Bir Uzun Mehmet de siz olun’ diyorum.

    Ben beş yıldır yaklaşık Ereğli’deyim. Kaçak kazılar Ereğli ilçemizde olmuyor. Kaçak yapılan işlerin yapana da, vatana da, millete de hayrının olmadığı konusunda bilgilendiriyorum. Hasbelkader bulmuşlarsa da resmi yollardan gerekirse müzeye yönlendiriyorum. Böylelikle kültür varlıklarımıza ve ilçemize sahip çıkmaya çalışıyorum” dedi.
    Aydın, envanterindeki ürünlerin sayısının sergi açmak için yeterli olması halinde sergi de açarak ziyaretçileri ağırlayacağını sözlerine ekledi.

  • Kursiyerlerin eserleri göz kamaştırdı

    Kursiyerlerin eserleri göz kamaştırdı

    Kadınların sosyo-ekonomik gelişimine katkıda bulunmak amacıyla birçok branşta eğitimler düzenleyen Nilüfer Belediyesi Sürekli Mesleki Eğitim Merkezi (NİLSEM), yeni mezunlarını verdi. Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde 2005 yılından bu yana verdiği kurslarla 30 bin 376 kişiye ulaşan NİLSEM’de, 2022-2023 eğitim dönemi de dopdolu geçti. Takı yapımından dokumaya, hasır sepet örücülüğünden deri çanta yapımına kadar 301 branşta verilen eğitimlere katılan 5 bin 376 kadın, dönemi yıl sonu sergisiyle tamamladı.


    Birbirinden özel el emeği göz nuru eserler, NİLSEM’in Fethiye Mahallesi’ndeki merkezinde sergilendi. Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Özer, Nilüfer Halk Eğitim Merkezi Müdürü Alaaddin Sarı, NİLSEM eğitmenleri ve kursiyerlerinin yer aldığı sergi açılışına, el sanatları meraklıları da adeta akın etti. Nilüfer Belediyesi Halk Dansları Topluluğu da, dans gösterisiyle ortamı şenlendirdi.


    Serginin açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Özer, kadınların yaşamın her alanında aktif bir şekilde var olması için uzun yıllardır hizmet ürettiklerini vurguladı. Özer, “Toplumsal alanda kadının yer ve meslek edinmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Nilüfer Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün de destekleriyle gerçekleştirilen kurslarımıza olan ilgi, her geçen gün artıyor. Nilüfer Belediyesi olarak her zaman kadınların yanında olmaya devam edeceğiz. Bu merkezler, sizlerle değer kazanıyor. Eğitmenlerimize gönülden teşekkür ediyorum. Birbirinden özel eserler üreten kursiyerlerimizi de kutluyorum” diye konuştu.


    Her yaştan insanın mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmesine katkı sağlamak hedefiyle gaz altı kaynakçılığından robotik kodlamaya kadar birçok alanda kurslar gerçekleştirdiklerini belirten Nilüfer Halk Eğitim Müdürü Alaaddin Sarı da, Nilüfer Belediyesi ile bugüne kadar önemli işlere imza attıklarını söyledi. Sadece son bir yılda açtıkları 404 kursta 36 bin 192 kişiye ulaştıklarını vurgulayan Sarı, gelecek yıl 70 bin kişiye ulaşmayı hedeflediklerini dile getirdi.

    Konuşmaların ardından Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Özer, Nilüfer Halk Eğitim Merkezi Müdürü Alaaddin Sarı, NİLSEM eğitmenleri ve kursiyerlerine katkılarından dolayı belge ve plaket vererek teşekkür etti.

  • Burdur’da tarihi eser operasyonu

    Burdur’da tarihi eser operasyonu

    Burdur İl Jandarma Komutanlığı unsurları tarafından Bucak Cumhuriyet Başsavcılığı ile koordineli olarak yürütülen çalışmalar çerçevesinde Bucak mülki sınırları içerisinde şehirlerarası otobüste yolculuk yapan Ö.A. isimli şahsın çantasında ve üzerinde yapılan adli aramada 14 adet sikke, 1 adet yüzük, olmak üzere toplam 15 adet tarihi eser,

    Burdur Antalya karayolu üzerinde durdurulan bir araçta ve araç içerisinde bulunan Z.U. isimli şahsın üzerinde yapılan adli aramada ise tarihi eser olduğu tespit edilen Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait 110 adet sikke, 2 adet heykel, 1 adet obje olmak üzere toplam 113 adet tarihi eser, ele geçirildi.

    Bucak Cumhuriyet Savcısının kararı ile ele geçirilen tarihi eserler Burdur Müze Müdürlüğüne teslim edildi. Ö.A ve Z.U isimli şüpheliler hakkında ise işlem başlatıldı.

  • Kültür hazinesine bir eser daha

    Kültür hazinesine bir eser daha

    Anadolu’da yetişen büyük velilerden olan ve Bursa’da çok sayıda talebe yetiştiren İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri’nin hayatını anlatan İsmail Hakkı Bursevi Dergâhı isimli kitap, Bursa’nın kültür ve manevi hayatına sahip çıkan Osmangazi Belediyesi’nin destekleriyle Mimar Hayrettin Eldemir tarafından kaleme alındı.

    Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde gerçekleşen kitabın tanıtım toplantısına; Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Arif Bayrak, AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Ufuk Cömez, Prof. Dr. Ali Namlı, Doç. Dr. Murat Yurtsever, Prof. Dr. Mustafa Kara, Ayasofya-i Kebir Camii İmam Hatibi Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, kitabın yazarı Mimar Hayrettin Eldemir, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
    Panel havasında geçen tanıtım toplantısında konusunda akademisyenler, İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri’nin hayatını ve İslam alemine kazandırdığı eserleri anlattı.

    “Kültür hazinemize yeni bir eser kazandırdık”

    Osmangazi Belediyesi, Bursa’nın tarihine, yeşiline ve doğasına sahip çıktığı ifade eden Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “Şehrimizin, tarihine, yeşiline ve doğasına sahip çıktığı kadar kültürüne ve manevi hayatına da sahip çıkıyoruz.” ifadelerini kullandı.
    Hayata geçirdikleri projelerle modern şehri inşa ederken tarihi mirası da ayağa kaldırdıklarına dikkat çeken Dündar, “Bugüne kadar yaptığımız birçok tarihi eser restorasyonunun yanında İsmail Hakkı Bursevi Külliyesi’nin yenilenmesi de bizlere nasip oldu. Osmangazi Belediyesi’nin 160’ın üzerinde basılı eseri var. Kültür ve edebiyat dünyamıza birçok önemli eser kazandırdık. Şimdi de belediyemizin destekleriyle hazırlanan ‘300. Yılında İsmail Hakkı Bursevi Dergâhı’ kitabının tanıtımını yapıyoruz. Bu eser hayırlı uğurlu olsun. Bu önemli eseri kaleme alan Hayrettin Eldemir ve emeği geçenleri tebrik ediyorum.” dedi.


    “Bursa dualı bir şehir”

    İsmail Hakkı Bursevi’nin Ruhul Beyan tefsirinin hatimlerinden bahseden Prof. Dr. Ali Namlı da Bursevi Hazretleri’nin eserlerinde Bursa için çok fazla duası olduğunu belirterek, “İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri, İstanbul’da müritliği zamanında bir rüya görmüş. Rüyasında şeyhi Atpazari Osman Fazlı Efendi, seni Bursa’ya halife tayin ettim diyor. 10 yıl Üsküp ve civarında bulunduktan sonra Bursa’ya geliyor rüyası tahakkuk etmiş. Zatın yazmış olduğu Tamammü’l-Feyz Fi Babi’r Rical, isimli eserde tasavvufun mahiyeti ve kendi hayatıyla ilgili bilgiler var. Bu eserin girişinde zat Bursa için bütün beldelerden daha üstün bir belde diye bahsediyor. Ayrıca Alah’ın has kullarından pek çoğunun kabirlerinin ve istirahatgâhlarının bulunduğu şehir diye anlatıyor. Bir şiirde Bursa şehrini ziyaret edecek olsan, tüm dünyanın özetini görmüş olursun diye bahsediyor. Bursa’yı görürsen dünyayı görmüş gibi olursun diyor. Bursa için dua ediyor. Bursa dualı şehir, Bursalılar büyük zatlardan dua almış bir şehirde yaşıyor. Bursevi Hazretleri şöyle dua ediyor. Allah-ü Teala Bursa’yı her zaman her vakitte afetlerden musibetlerden korusun bu şehrin sakinlerini genel ve özel olarak en güzel hayat ve bolluk üzere kıl diye dua ediyor. Büyüt zatın başka eserlerinde de Bursa için duaları var” diye konuştu.

    İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri’nin eserlerine ve hatırasına hizmet eden Mahmut Nâsıh Efendi’nin hayatını anlatan Doç. Dr. Murat Yurtseven, “İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri’nin önemli gördüğü makalelerinden 750 tanesini ve 3 bin tane şiirini büyükçe ebatta kitapta topluyor. Bu kitaba Sübhatüs Salihin adını veriyor. Bu eser İnebey Kütüphanesi, genel numara 1700’de kayıtlıdır. Kitap bin sayfadır. İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri’nin dergahında güney ve kuzey olmak üzere iki hazire vardır. Kuzey haziresinde çok müstesna bir zat Mahmut Nâsıh Efendi mahdumdur. Mahmut Nâsıh Efendi vefat ettiğinde devrin valisi Halil Paşa’nın rüyasına giriyor ve benim İsmail Hakkı Bursevi Hazretlerine derin muhabbetim vardır, beni onun civarına gömün diyor. Halil Paşa adamlarını gönderiyor ve bahsettiğimiz kuzey haziresine defnediliyor. Mahmut Nâsıh Efendi’nin İsmail Hakkı Bursevi Hazretlerinin eserlerine ve hatırasına hizmeti geçmiştir” diye konuştu.

    Prof. Dr. Mustafa Kara ise İsmail Hakkı Bursevi ile ilgili çok önemli bir eser ortaya çıktığını belirterek, “İsmail Hakkı Bursevi Dergâhıyla ilgili Hayrettin kardeşimizin güzel bir çalışması oldu. Genel anlamda tasavvuf kültürüyle ilgili eser yazma konusunda altın madalya İsmail Hakkı Bursevi Hazretlerinin onda hiç şüphe yok. Bu güzel eseri çıkartan Hayrettin Eldemir’i de tebrik ediyorum” dedi.

    “Pencere pervazına yazılmış beyitlerin izini sürdük”

    Kitabın yazarı Mimar Hayrettin Eldemir de inşasının 300. yılında kaleme aldığı eserin bir merak ve iz sürmekle başladığına vurgu yaptı. Eldemir, “Okuduğum bir kitapta, 1980’li yıllarda tekkede yapılan bir tadilatta pencere pervazındaki beyitlere ait fotoğraf gördüm. Biz 33 yıl önce öğrenci iken o ahşap parçadaki beyitleri yerinde görememiştik. Hayat, bir iz takip işidir. Buraya konulan beyit, kendi el yazıları mıdır? Kısacası bu kitap, bir merakla başlayan çalışma oldu. Biz iz sürmeye çalıştık. Bu iz, bizi Bursevi ile alakalı olarak ne kadar eser yazılmışsa bunların okunmasına teşvik etti. Bugün hayatta bulunan ve Bursevi ile ilgili bir şeyler kaleme almış tüm şahsiyetleri ziyaret etmeye çalıştım. Mülakatlar gerçekleştirip, sorular sordum ve meraklarımı giderdim. Bu çalışmayı yaparken şu dikkatimi çekti; 3 asır önce yaşamış ilmi tevhid ile hayli yüksek mertebelere ulaşmış bir zatın, inci tanesi gibi yazdığı metinleri okumakta bile aciz kaldığımı gördüm. İsmail Hakkı Bursevi Dergâhı’nın süregelen Bursa dergâhları içerisinde, inşasının 300. yılında dahi aktif olup Bursa dini hayatı için kullanılıyor olması hazretin bir kerameti olsa gerek.” ifadelerini kullandı.

    Eldemir, bu eserin ortaya çıkmasında emeği olan başta Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar olmak üzere bütün herkese teşekkürlerini sundu. Toplantı sonrasında Mimar Hayrettin Eldemir, katılımcılara yeni kitabını imzaladı.

  • “Hep eser dedik ve eserin peşinden koştuk’’

    “Hep eser dedik ve eserin peşinden koştuk’’

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Murat Kurum, bir dizi programa katıldı. ‘Genç Adres Açılış Programı’nın ardından Bakan Murat Kurum ‘İş İnsanları İle Akşam Yemeği’ne katılım sağladı. Kurum’a Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin eşlik etti.

    “Biz ocaklara ateş düşsün istemiyoruz, çok net söylüyorum’’

    “İş İnsanları İle Akşam Yemeği’ne katılan Bakan Murat Kurum, “Sultanbeyli’nin içindeki donatı alanında kalan ne kadar vatandaşın varsa o alanlardaki kardeşlerimizin rızası çerçevesinde konutlara taşıyacağız. İlk etabı da orada başladık. Şimdi başkanım bakanlığımızla yeni alanları çalışıyor. Oralarda da hızlı bir şekilde yeni rezerv konutları üretmeye başlayacağız. Bunu bakan yardımcılarımızla, genel müdürümüzle birlikte çalışmaya başladılar. İnşallah hızlı bir şekilde bu süreci yöneteceğiz. Böylelikle orada vatandaşımızı sağlam, güvenli, donatısı, yeşil alanı ve parkı olan alanlara taşıyacağız. Mevcut yerleri de donatıda, okulda kalıyorsa, yeşil alanda veya parkta kalıyorsa milletimize armağan edeceğiz. Milletimize hizmet yapacak alanları vatandaşımızı da mağdur etmeden sürecimizi yürütüyor olacağız. Büyük İstanbul, yüz yılın dönüşümünün tüm Sultanbeyli’ye, İstanbul’umuza vatandaşlarımıza, kardeşlerimize ben şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu çok önemli, bu süreçte el ele verelim. Biz ocaklara ateş düşsün istemiyoruz, çok net söylüyorum. Burada ne fedakarlık gerekiyorsa o fedakarlığı Sayın Cumhurbaşkanımız bugüne kadar gösterdi. Bundan sonra da aynı anlayışla gösterecektir ki bu iradeyi elini, gövdesini taşın altına koyarak net bir şekilde göstermiştir. Buradaki kardeşlerimden de ricam bu anlayışla birbirimize destek olarak bu süreci yürütelim. Sultanbeyli’mizi dirençli, güçlü hale getirelim. Çocuklarımıza, geleceğimize daha güzel bir Sultanbeyli bırakalım. Sultanbeyli’mizde çok önemli hizmetlerimiz oldu. Bu hizmetlerde de açıkçası her fırsatta Sultanbeyli’ne geliyor ve Sultanbeyli’nin güzel insanlarıyla kucaklaşıp sizlerle bir araya geliyoruz. Belediye başkanımızın talepleri çerçevesinde muhabbet ediyor ve dertleşiyoruz. Bugün de Sultanbeyli’nin derdiyle dertlenmek vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını taleplerini gidermek için Sultanbeyli’mize geldik’’ dedi.

    “Sultanbeyli’yi afetlere hazırlayacak dönüşüm için rezerv alan planlarını onayladık”

    Sözlerine devam eden Bakan Kurum, “Burada muhtarlarımız, mimarlarımız, mühendislerimiz var. Biz daima Sultanbeyli için çalıştık, ürettik, milyarlarca dev yatırım yaptık, hayata geçirdik. Eserlerimizi açtık, hep eser dedik ve eserin peşinden koştuk. Sizlere layık olabilmek için var gücümüzle çalıştık. Bugüne kadar sizlerin tapu mülkiye sorunlarının tamamını neredeyse çözüme kavuşturduk. 2B ile ilgili yine başkanımızın, vatandaşlarımızın talepleri var burada da bakanlığımız, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğümüz çalışıyor. Nasıl 29 bin kardeşimize, vatandaşımıza, tapularını teslim ettiysek kalan sorunlar varsa aynı anlayışla o sorunları da birer birer çözeceğiz. Son geçtiğimiz hafta Sultanbeyli’mize gelmiş, sizlerle müjdelerimizi paylaşmıştık. Sultanbeyli’yi afetlere hazırlayacak dönüşüm için rezerv alan planlarını onayladık. Donatı alanlarımız hazır. En kısa sürede sizlerin rızasını alarak dönüşüme başlıyoruz. Kentsel dönüşümü hızlandırmak için, ilçemizde ofisler kuracağız, dönüşümü ayağınıza getireceğiz. Orman vasfını yitirmiş alanlardaki tapu sorunlarını en kısa sürede çözeceğiz. Turgut Reis ve Ahmet Yesevi mahallelerimizde belediyemizle birlikte çalışacağız, iki yeni millet bahçesi yapacağız. Mehmet Akif Mahallesindeki spor sahasına yeni spor salonu, yüzme havuzu, kütüphane ve otoparktan oluşan dev bir ‘gençlik ve spor merkezi’ kazandıracağız. Yine Meydan Park’ın oradaki alanda, spor salonu, yüzme havuzu, kütüphane ve otoparktan oluşan ikinci ‘gençlik ve spor merkezi’ni ilçemize, evlatlarımıza, gençlerimize belediyemizle birlikte armağan edeceğimizin sözünü verdik. Tabi bizim söz, o 6’lı masanın sözlerine benzemez. Biz söz verdik mi tutarız. Biz de söz namustur, şereftir. Meydanlarda tutamayacağımız sözleri hamdolsun bugüne kadar söylemedik. Hep sözümüzün arkasında olduk, sözümüzün peşinde koştuk. Aynı anlayışla biz kararlıyız, Sultanbeyli’yi hep birlikte güçlendireceğiz’’ diye konuştu.

    “Cumhurbaşkanımıza balkon konuşmasını Sultanbeyli’den yaptırmak istiyoruz”

    ‘İş İnsanları İle Akşam Yemeği’nde konuya ilişkin konuşan Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, “Cumhurbaşkanımıza balkon konuşmasını Sultanbeyli’den yaptırmak istiyoruz. Bu duygularla her birinize tekrar teşekkür ediyorum. Bugün bizleri yalnız bırakmayan Sultanbeyli’mizin özeti olan müteahhitlerimiz, mimarlarımız, yapı denetim firmalarımız, kıymetli iş adamlarımız da dahil olmak üzere bütün hemşehrilerime teşekkürü bir borç bilirken Sayın Cumhurbaşkanımızın katılacağı pazar günü yapılacak İstanbul mitingine şimdiden her birinizi davet ediyorum’’ ifadelerini kullandı.

  • Türk mimarın eseri New York’ta sergileniyor

    Türk mimarın eseri New York’ta sergileniyor

    İstanbul ve New York’ta gerçekleştirdiği projeleriyle bilinen Sina Erol, mimarlık alanında deneyimlerini eşya tipi mobilya tasarımlarına ve dijital-fiziksel sanat eserlerine dönüştürerek sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Sanat ve tasarım camiasının önde gelen isimlerinden biri olarak tanınan Sina Erol ve Clarisse Empaynado’nun birlikte tasarladığı ‘Hapishane Günlükleri’ adlı yeni serisi, mayıs ayında New York eyaletinde bulunan ve modern insan, doga ve kitlelerin birlikteliği üzerine yoğunlaşan çağdaş sanat alanında uluslararası sanatçıların işlerini bir araya getiren Arts Letters and Numbers’ın düzenlediği Stratigraphy sergisinde sunuluyor.


    Sanatçının son isleri arasında “Terrainium“ adlı, ışıklı taşlarla donatılmış minyatür bir zen bahçesinden oluşan eseri yer alıyor. Brooklyn’de bulunan, Head Hi sanat ve kitap galerisindeki nisan ayında gerçeklesen tasarım sergisinde büyük ses getiren eser, sanatçının obje tipi mobilya serisinin sadece bir parçası. Sina Erol, uzun süreçli eserleri üzerinde çalışmaya devam ederken, sürdürdüğü sergiler ve yenilikçi çalışmalara attığı imzaları ile uluslararası platformlarda büyük ilgi ve övgü görmeyi sürdürüyor ve özgün fikirleri ile kendini dünyanın önde gelen sanatçılar listesine taşıyor.

  • Birbirinden kıymetli eserler bir arada

    Birbirinden kıymetli eserler bir arada

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Yavuz, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde sergilenen ‘Cepheden Cumhuriyet’e Yüzyılımız’ sergisine katıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen sergide 29 ressama ait 34 birbirinden farklı eser sergileniyor. ‘Cepheden Cumhuriyet’e Yüzyılımız’ sergisi 23 Nisan akşamına kadar devam edecek.

    “Depremzede çocuklarımız içinde özel bir gezi planlıyoruz”

    Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde Cumhuriyetin 100. Yılı vesilesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak pek çok faaliyet planladıklarını kaydeden Yavuz, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin Türkiye’nin en önemli resim koleksiyonlarından bir tanesine sahip olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

    “3 bine aşkın eserimiz var. Bunlar içerisinden özel bir seçki ile misafirlerimizi ağırlamak istedik müzemizde. Burada 29 farklı sanatçımızın 34 çalışmasını izliyoruz. Yaklaşık 2 ay sürecek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı da kapsayacak şekilde 23 Nisan akşamına kadar sergimiz devam ediyor olacak. Temamız ‘Cepheden Cumhuriyete Yüzyılımız’.

    Bu yüzyıllık yolculuğun aslında nasıl başladığını anlatıyor. Cepheye mermi, erzak taşıyan kadınlarımızın etkileyici tablolarıyla başlayıp Cumhuriyetin kuruluş günlerini ve Cumhuriyetin coşkusunu anlatan tablolara uzanan 34 birbirinden kıymetli eser ve 29 çok kıymetli Türk Resim ve Sanatının en kıymetli isimlerin eserlerini koleksiyonda bir araya getirmiş olduk. Sergimizin çok büyük ilgi göreceğini düşünüyoruz. Seçilen ressamlar tek bir döneme ait değil aralarında yaşayan ressamlarımız da var. Burada Ankara’ya depremzede çocuklarımız içinde özel bir gezi planlıyoruz.”

  • Mahalli sanatçı kendi yazdığı eseriyle duygulandırdı

    Mahalli sanatçı kendi yazdığı eseriyle duygulandırdı

    Asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 2 büyük yıkıcı depremin ardından ülkenin dört bir yanında yardım kampanyaları ve çeşitli çalışmalar yürütülürken, bir yandan da yaralar sarılmaya devam ediyor.

    Bu çerçevede geçtiğimiz yıllarda yaşanan Covid-19 salgınında kendisinin yazıp bestelediği eserle ülke gündemine gelen Kültür ve Turizm Bakanlığı Mahalli Sanatçısı Sami Dinç, afet bölgesinde yaşananları konu aldığı kendisinin yazdığı eseri bağlama ile seslendirdi. “Ne olur bir ses ver” ismini verdiği eseriyle dinleyenleri duygulandıran mahalli sanatçı Dinç, enkaz altında kalan afetzedelere kurtarma ekipleri tarafından “Sesimi duyan var mı?” şeklinde seslenmesinden esinlendiğini söyledi. Depremden etkilenen 10 ilin isimlerinin yer aldığı, afet gününden bu yana yaşanılan ve ülke gündemine çeşitli konuları ele alan Dinç, sosyal medyada paylaştığı eseriyle büyük beğeni topladı.

    Bölgede yaşanan felaketleri düşünerek elinden geldiğince yaşanılan acı tabloyu anlatmaya çalıştığını dile getiren mahalli sanatçı Sami Dinç, “6 Şubat tarihinde meydana gelen depremler hepimizi derinden yaraladı. Herkes karınca kararınca tüm afetzedelerimize yardıma koştu. Yabancı ülkelerden gelen yardımseverlerimize de ayrıca kendi adıma teşekkür ediyorum. Bende kendimce nasıl bir şey yapabilirim diye düşündüm. Deprem bölgesi ile ilgili bir türkü yapayım dedim naçizane. Hatalarımız affola. Ülkemizin başı sağ olsun. İnşallah bu günleri hep birlikte aşacağız” dedi.