Etiket: fahrettin altun

  • “Filistin’de en büyük vahşet yaşanıyor”

    “Filistin’de en büyük vahşet yaşanıyor”

    Ulusal ve uluslararası alanda medya profesyonellerinin yetişmesine katkı sağlamak hedefiyle hayata geçirilen “TRT Akademi”nin tanıtım programı İstanbul Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un katılımıyla gerçekleştirildi. Altun, yaptığı konuşmada, Türkiye’yi daha güçlü ve kutlu bir geleceğe taşıma gayreti içinde olduklarını belirtti. Altun, İsrail’in Filistin’e saldırılarına da değinerek Filistin’de son yılların en büyük zulmü yaşandığını vurguladı.

    “Hakikat mücadelemiz Gazze’deki zulmün son bulmasına hizmet edecektir”

    Medyada yer alan dezenformasyonun toplumsal ve toplumlar arası ilişkileri de şekillendirdiğini belirten Altun, İsrail’in tüm dünyanın gözü önünde Gazze’de bir soykırım gerçekleştirdiğini ve bunu da kendine hizmet eden medya kuruluşları aracılığıyla meşrulaştırma gayreti içerisinde olduğunu ifade ederek, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemiz son yıllarda hemen her alanda büyük atılımlar gerçekleştirdi. Devlet ve millet olarak, ülkemizi birlik ve beraberlik içinde ülkemizi daha müreffeh, daha güçlü ve kutlu bir geleceğe taşıma gayreti içerisindeyiz. Ulaşımdan savunmaya dış politikadan eğitime ticaret ve ekonomiden kamu yönetimine kadar hiçbir meseleyi atlamadan her alanda büyük bir iddia sahibi olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu alanlarda önemli olanlardan biri de medya ve iletişim alanıdır. Günümüzdeki medya düzeni çok büyük fırsatlar sunduğu gibi olağanüstü tehditleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bu tehditlerin en büyüğü çağımızın vebası olarak değerlendirebileceğimiz dezenformasyondur. Dezenformasyon sadece bireysel hayatımızı değil toplumların hayatını da olumsuz yönde etkileyebilmekte ve toplumlar arası ilişkileri de olumsuz yönde şekillendirebilmektedir. Bu anlamda ana akım medyanın hakikati savunma noktasındaki tarihsel bilgi ve birikimini yeni medya düzeniyle birlikte karşımıza çıkan bu dijital faşizmle birlikte, dezenformasyonla mücadelede bir kalkan olarak kullanmak durumundayız. Bu anlamda sadece bir mesleki birikimden değil aynı zamanda bir hakikat aktivizminden bahsediyoruz. Bu prensip doğrultusunda hakikate ışık tutan bir medya düzeni bir ülkenin ulusal demokratik kültürünü geliştirebileceği gibi uluslararası konumunu da güçlendirecek asli bir unsurdur. Bölgesinde güçlü, küresel düzlemde oyun kurucu istikrarlaştırıcı bir aktör olarak Türkiye tam da bu yaklaşımla hareket etmekte birçok alanda olduğu gibi medya ve enformasyon alanında da hakikat mücadelesi vermektedir” dedi.

    “Bütün dünya İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de sürdürdüğü zulme tanık oluyor”

    “Bugün bütün dünya İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de sürdürdüğü zulme tanık oluyor” ifadelerini kullanan Altun, “Hepimiz biliyoruz ki İsrail’in hukuksuz ve insanlık dışı saldırılarıyla Filistin’de son yılların en büyük zulmü en büyük vahşeti yaşanıyor. Bir soykırım yaşanıyor. Bir halk haksız bir şekilde yerlerinden yurtlarından edilmeye, her türlü ayrımcılığa, zulme ve katliama maruz bırakılmaya çalışılıyor. Fakat üzülerek belirtmek istiyoruz ki küresel vesayet düzeni ve onların güdümündeki uluslararası medya kuruluşları İsrail’in zalimce acımasız saldırılarını kamufle etmek, çok daha acısı meşrulaştırmak için büyük bir ikiyüzlülük örneği sergiliyor, bir kötülük performansı ortaya koyuyor. Biz bu iki yüzlülüğe bu kötülüğe başından beri karşı çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz. İsrail’in yalanlarını, sistematik dezenformasyon kampanyalarını ifşa etmeye dönük gayretlerimizi başından beri sürdürdük, sürdüreceğiz. Biz inanıyoruz ki verdiğimiz bir hakikat mücadelesidir ve bu hakikat mücadelesi Gazze’deki zulmün son bulmasına hizmet edecektir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın daha adil bir dünya mümkün şiarıyla Filistin başta olmak üzere tüm mazlum ve mağdur halkların sesi olması insani ve vicdani anlamda bir sorumluluğun tescilidir. Bu önemli proje çok yaşasın, ileride gerçekten medya ve iletişim alanında yerli ve milli ülkesinin geleceğini esas alan ülkesinin büyümesi için çalışan haktan, hakikatten yana olan ve hakikat mücadelesinin neferi olan nitelikli öğrenciler yetiştirsin” dedi.

  • Altun’dan Gazeteciler Günü mesajı

    Altun’dan Gazeteciler Günü mesajı

    İletişim Başkanı Fahrettin Altun 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Altun mesajında, medyanın; kamuoyunu doğru, objektif, önyargılardan arındırılmış tarafsız bilgilerle aydınlatan ve demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından birisi olduğuna dikkati çekerek, “Ülke ve dünya gündemiyle ilgili gerçek bilgilerin halka aktarılması, toplumsal bilincin oluşturulması, güncel sorun ve sınamalara karşı yenilikçi çözüm önerilerinin ortaya konulması, sesini duyuramayan kesimlerin kamuoyu nezdinde temsil edilmesi ancak sağlıklı bir medya ikliminde mümkün olacaktır. Bu doğrultuda hakikatin ışığında ve mesleki etik ilkeleri doğrultusunda görev yapan tüm gazeteciler, son derece muteber bir mesleğin mensupları olarak kabul edilmelidir” ifadelerine yer verdi.

    “Dünya doğru bilgiye en saf ve yalın haliyle ulaşma ihtiyacı hissetmektedir”

    Altun mesajına şöyle devam etti:
    “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını geride bırakırken, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye Yüzyılı’na vasıl olduğumuz bu dönemde medya mensuplarımız, ülkemizin birçok alanda gerçekleştirdiği hamlelerin yanı sıra uluslararası başarılarının duyurulmasında da önemli bir rol icra etmektedir. İletişim imkânlarının her geçen gün geliştiği, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı bir ortamda bütün dünya doğru bilgiye en saf ve yalın haliyle ulaşma ihtiyacı hissetmektedir.”

    “Günümüz dünyasının en önemli sorunlarından birisi ‘Hakikat Krizi’dir”

    Dezenformasyon sorununu işaret eden Altun, “Günümüz dünyasının en önemli sorunlarından birisi ‘Hakikat Krizi’dir ve bu kapsamda ardı arkası kesilmeyen dezenformasyon kampanyaları büyük bir sınama haline gelmiştir. Böyle bir atmosferde gerçeğin yansıtılmasını kendine görev edinmiş, etik ve habercilik ilkelerine bağlı gazetecileri ve onların çalışma azimlerini en güçlü dayanaklarımızdan birisi olarak kabul ediyor; ülkemizde ve uluslararası alanda adil bir medya kültürünün sürdürülmesini daha müreffeh ve daha barışçıl bir dünyanın vazgeçilmez unsurlarından biri olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
    İsrail’in Gazze şeridine yönelik saldırılarında 100’den fazla gazetecinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Altun, “Ne yazık ki Gazze’de 7 Ekim’den bu yana yaşanan hadiseler, insanlık için son derece kritik bir görevi ifa eden gazetecilerin basın özgürlüğü, haber alma hakları bir yana yaşam haklarından bile mahrum bırakıldığını gözler önüne sermektedir. Üzülerek ifade ediyorum ki, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 100’den fazla gazeteci hayatını kaybetmiş ve birçok basın mensubu yaralanmıştır. Bu vesileyle Gazze başta olmak üzere mesleği başında hayatını kaybeden bütün gazetecilere Allah’tan rahmet diliyorum” ifadelerine yer verdi.

    “Gazetecilerin ve basın mensuplarının ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyorum”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak basın mensuplarının hakkını, hukukunu korumaya devam edeceklerini belirten Altun, “Bu duygu ve düşüncelerle, gece gündüz demeden büyük bir özveriyle çalışan, mesleklerini hakikat düsturuyla yerine getirme gayretinde olan; doğruluktan, adaletten ve objektiflikten ödün vermeyen tüm gazetecilerin ve basın mensuplarının ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyor, her birine çalışmalarında başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Fahrettin Altun’dan deprem uyarısı

    Fahrettin Altun’dan deprem uyarısı

    Marmara Denizi’nde yaşanan depremin ardından İletişim Başkanı Fahrettin Altun sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, “Yalova Çınarcık merkezli meydana gelen ve İstanbul ile birlikte çevre illerde de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Şu ana kadar deprem sebepli herhangi bir olumsuzluk yaşanmamış olup, ilgili birimlerimizin her biri kendi alanlarında tarama faaliyetlerini sürdürmektedir. Deprem ile ilgili özellikle medya kuruluşlarımızın sansasyon ve dezenformasyondan uzak, sorumlu yayıncılık bilinciyle hareket etmelerini beklediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Süreci yakından takip etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • “Sömürge düzenine payanda edilmiştir”

    “Sömürge düzenine payanda edilmiştir”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ankara Kültür Sanat ve Medeniyet Derneği tarafından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının desteğiyle hazırlanan “1960’lar Nostalji Rüyasından Uyanmak” adlı sergiyi ziyaret etti. Sergide, 1960’lı yıllardaki siyasi, toplumsal ve kültürel değişimler, 27 Mayıs 1960 Darbesi ve Yassıada yargılamaları, Kıbrıs Yunan-Rum Mezalimi, 1960’lı yıllarda Türkiye’de ekonomik değişimler ile etkileri, 1960’lı yıllarda Türkiye’de antidemokratik uygulamalar, insan hakları ihlallerine dair belge, fotoğraf, orijinal matbu kaynaklar, materyaller bulunuyor.

    “1960’lı yıllar, Batı’dan ithal ideolojilerle Türkiye’de toplumsal fay hatlarının derinleştirildiği dönemler”

    Burada konuşan Altun, Ankara Kültür Sanat ve Medeniyet Derneği’nin düzenlediği 1960’lar Nostalji Rüyasından Uyanmak adlı sergiye İletişim Başkanlığı olarak destek verdiklerini ifade ederek, “1960’lara baktığımızda o dönemin esas itibariyle ne tür sıkıntılarla mağdur olduğunu çok açık ve net bir şekilde görüyoruz. 1960’lar aslında dünyada birçok değişimin, dönüşümün yaşanmaya başlandığı dönemler ve o dönemde aslında bir taraftan Batılı tüketim kültürünün yaygınlaşmasına dönük ciddi adımların atıldığı, ‘kültürel devrim’ adı altında geleneklerin, değerlerin tarumar edildiği bir dönem. O dönemde şekillendirilmeye başlanan Batılı tüketim kültürünün de Türkiye’ye adım adım girmeye başladığı dönemler. O dönemde Türkiye’de bir taraftan ekonomi alanındaki bağımlılığında derinleşmeye başladığı dönemler. Diğer yandan yine gündelik hayatında adım adım Batılılaştığı dönemler. 1960’lı yıllar ne yazık ki Batı’dan ithal ideolojilerle Türkiye’de toplumsal fay hatlarının derinleştirilmeye çalıştığı, derinleştirildiği dönemler” şeklinde konuştu.

    “1960’lar Türkiye’de siyasetinde vesayetin kurumsallaştığı dönemlerdir”

    Altun, 1970’li yılları sağ-sol çatışmalarının yaşandığı dönemler olarak hatırladıklarını dile getirerek, “Esas itibariyle bu anlamda çatışmaların yaşanmaya başladığı dönemler 1960’lı yıllardır. O nedenle günümüzde dahi etkisi farklı şekillerde hissedilen ve bugünün siyasetinin de ciddi anlamda mücadele ettiği o kırılmalar, esas itibariyle bu dönemlerde tohumları atılmış kırılmalardır, fay hatlarıdır. Ne yazık ki bu fay hatları da dışarıdan zerk edilmiş olan fay hatlarıdır. 1960’lardan bugüne baktığımızda o dönemde yine tohumları atılan vesayetin uzun dönemde Türkiye siyasetini zor durumda bıraktığını görebiliriz. 1960’lar bu anlamda Türkiye siyasetinde vesayetin kurumsallaştığı dönemlerdir” diye konuştu.

    “Sadece silahlı kuvvetlerin gerçekleştirdiği darbeyle bir vesayet ortaya çıkmamıştır”

    27 Mayıs 1960 darbesi ve sonrasıyla birlikte Türkiye siyaseti hayatında büyük kırılma yaşandığını ve vesayetin kurumsallaştığını belirten Altun, “Sadece silahlı kuvvetlerin gerçekleştirdiği darbeyle bir vesayet ortaya çıkmamıştır. Aynı zamanda medyada, üniversitelerde ve yine Yüksek Yargı’da bir vesayetin oluştuğunu ve demokratik siyasetin üzerinde demokrasinin kılıcı gibi bu vesayetin uzun dönemde yaşadığını görebiliriz. Yine 27 Mayıs ihtilali, 1950’de iktidara gelmiş, milletin iradesiyle seçilmiş bir başbakanın, dışişleri bakanının ve maliye bakanının asıldığı ve büyük zulümlerin gerçekleştiği bir darbe olarak karşımıza çıkmıştır. Bu darbeyle birlikte Türkiye siyasetinde çeşitli dönemlerde siyasete müdahale edilebileceği düşünülmüştür. Bu çerçevede 12 Mart’ta, 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta bu darbeler gerçekleştirilmeye çalışılmıştır ve ne yazık ki sonuç alınmıştır. Yine seçilmiş iradeye darbe vurulmuştur” açıklamasında bulundu.

    “Bu kazanımı en net bir şekilde yine gerçekleşen e-muhtırayla, e-muhtıraya karşı gösterilen dirayetli karşı çıkışla görebiliriz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 sonrasında yaşanılan gelişmelerle yürüttüğü kararlı siyasi mücadele sonucu Türkiye’de vesayet bağlamında büyük kazanım elde edildiğini vurgulayan Altun, “Bu kazanımı en net bir şekilde yine gerçekleşen e-muhtırayla, e-muhtıraya karşı gösterilen dirayetli karşı çıkışla görebiliriz. E-muhtırayla birlikte yine silahlı kuvvetler bir şekilde Türkiye’de siyasete müdahale etmeye çalışmış, demokratik siyasetin gidişatına müdahale etmeye çalışmış fakat Cumhurbaşkanımızın kararlı yaklaşımıyla bertaraf edilmiştir. Bu anlamda gerçekten demokrasinin korunmasına, halkın iradesinin korunmasına dönük olarak en büyük gayret, en güçlü yumruk 15 Temmuz 2016 tarihinde ortaya konmuştur” değerlendirmesinde bulundu.

    “Türkiye o dönemde Batılı bağımlılık düzeyine, sömürge düzenine ne yazık ki payanda edilmiştir”

    Altun, 15 Temmuz 2016 tarihiyle birlikte artık demokrasi dışı unsurların, vesayet unsurlarının Türkiye’de siyasete müdahale edilemeyeceğinin açık ve net bir şekilde tescillendiğinin altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
    “O dönemde Cumhurbaşkanımızın ‘Ben milletin iradesinin üstünde bir güç tanımıyorum’ demesi ve milleti sokaklara davet etmesi ve milletin de bu çağrıya cevap vererek, çok güçlü bir şekilde direniş ortaya koyması artık Türkiye’de demokrasi dışı unsurların, vesayet unsurlarının kendilerine bir alan bulamayacağını kanıtlamıştır. Bunun ne anlama geldiğini buradaki sergide net olarak görüyoruz. İstediğinde bir grubun, cuntanın gelip de siyasete, toplumun, milletin kaderine müdahale etmeye çalışması çok ağır bedeller ödetmiştir. Türkiye o dönemde Batılı bağımlılık düzeyine, sömürge düzenine ne yazık ki payanda edilmiştir. Uzun dönemde Türkiye bunun acısını çekmiştir, milletimiz bunun acısını çekmiştir. Cumhurbaşkanımızın mücadelesi bu acıyı dindirme mücadelesi olmuştur, Türkiye’yi bu bağımlılık düzeyinin dışına çıkartmak ve özgürleştirmek mücadelesi olmuştur. Hamdolsun Türkiye bu noktada çok büyük kazanımlar elde etmiştir. Bugün Türkiye bir istikrar adasıdır. Aynı zamanda istikrarlaştırıcı güçtür. Türkiye bugün dünyada yaşanan gelişmelerde, küresel krizlerde sözü dinlenen küresel bir aktördür. Bu her şeyden önce Türkiye’nin 2002 yılından bu yana Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiği demokratikleşme mücadelesinin bir kazanımıdır. Eğer bu demokratikleşme mücadelesi verilmemiş olmasaydı bu takdirde bugün Türkiye etkili bölgesel güç olarak, küresel aktör olarak bu performansı ortaya koyamayacaktı. O nedenle Türkiye’deki demokrasinin niteliği, demokratikleşmenin geldiği bu nokta son derece değerlidir. Bugünü anlamak için geçmişi, yakın tarihi anlamak çok önemlidir. Buna inanıyoruz ve bu yaklaşımla biz bu sergiyi destekledik.”

    “Bugün bizim mücadelesini verdiğimiz dezenformasyon ne yazık ki Türkiye siyaset tarihinde karşılığını, etkilerini gördüğümüz bir kötülüktür”

    Sergide yer alan ‘dezenformasyon’ bölümüyle 27 Mayıs 1960 darbesine gelmeden önce dönem gazetelerin sistematik olarak nasıl dezenformasyon ürettiğinin görülebileceğini söyleyen Altun, “Bugün bizim mücadelesini verdiğimiz dezenformasyon ne yazık ki Türkiye siyaset tarihinde karşılığını, etkilerini gördüğümüz bir kötülüktür. Dezenformasyonun somut örneklerini burada görebilirsiniz. Dezenformasyon üzerinden, yapılan sistematik yalan haberler üzerinden Türkiye’de darbeler yapılmıştır. Yine darbeler meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Katliamlar meşrulaştırılmaya çalışmıştır ve bu dezenformasyonu üretenler, bu darbeleri yapanlarla aynı kumaştandır. Bu noktada yaptıkları faaliyet gerçek anlamda demokrasi düşmanlığıdır, halk düşmanlığı ve millet düşmanlığıdır. O nedenle bizim bugün ‘yaşasın hakikat’ diyerek verdiğimiz mücadele demokrasi mücadelesidir. Dezenformasyona karşı verdiğimiz mücadele milletin iradesini korumak için verdiğimiz mücadeledir ve bu mücadeleyi Cumhurbaşkanımızın bize koyduğu vizyon çerçevesinde vermeye de devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Başkan Altun seçim sonuçlarını değerlendirdi

    Başkan Altun seçim sonuçlarını değerlendirdi

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, El-Cezire için bir makale kaleme aldı. Seçim sonuçlarını değerlendiren Altun, ”Giderek daha karmaşık bir hal alan dünya siyaset sahnesinde geçtiğimiz pazar günü Türkiye’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu, hem Türk halkı hem de dünyanın geri kalanı için çok önemli bir dönüm noktasına damga vurmuştur. Demokrasi açısından zafer niteliğindeki bu seçimler adil ve özgür bir biçimde ve etkileyici düzeyde yüksek bir katılımla gerçekleşmiştir” dedi.

    Sonuçların siyaset sahnesinin dinamizmini ve Türk halkının demokrasiye olan inancını bir kez daha gösterdiğini ifade eden Altun, “Türk seçmenlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a beş yıl daha ülkeyi yönetmesi konusunda güvenmeleri, bölgesel istikrar ve küresel barış için son derece önemli bir adımdır. Seçim kampanyası dönemi, Türkiye’nin siyasi kültürünün barındırdığı çeşitlilik gibi renkli ve dinamik şekilde tamamlanırken, enerjik, sağlam ve kapsayıcı demokrasisinin müstesna niteliklerini de yansıtmıştır” açıklamasını yaptı.

    Altun, seçim kampanyası döneminin tüm geleneksel siyasi gerilimlerine rağmen Türk vatandaşlarının oylarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülke politikalarına ve vizyonuna duydukları güveni ve desteği yinelemek için kullandığını belirterek, ”Dönüm noktası niteliğindeki bir seçim zaferinin daha ardından galip gelen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan büyük bir alçak gönüllülükle ve nezaketle tüm ulusu kucaklamıştır. Siyasi desteği somut çıktılar üzerinden kazanmak gerektiğinin bilinciyle hareket eden bir lider olan Erdoğan, bu seçimde kendisini ve partisini destekleyen ve desteklemeyen herkese hizmet etmeye devam edeceğine söz verdi. Erdoğan, elde edeceği başarıların sadece kendisini destekleyenlere değil, tüm Türk vatandaşlarına ait olacağını tekrar teyit etmiştir” dedi.

    Seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece muhalefet adayını yenilgiye uğratmakla kalmadığını ifade eden Altun, ”Muhalefetin desteğine ihtiyaç duyduğu yabancı düşmanı ve mülteci karşıtı unsurları da mağlup etmiştir. Türk halkı, bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seçerek şu an Türkiye’de bulunan mültecilerin yalnızca güvenli olduğunda kendi ülkelerine dönmeleri gerektiğine inandıklarını da açıkça ifade etmiş oldu. Bu bağlamda, bu zafer Erdoğan’ın mülteci sorununa yaklaşımının bir kanıtı oldu. Zira bu yaklaşım, mültecilerin ana vatanlarında barışı tesis etmeye çalışırken Türkiye’nin ihtiyaç sahiplerine kucak açan bir ülke olduğunu ortaya koyan bir yaklaşımdır” dedi.

    Bu yaklaşımdan hareketle yeniden göreve gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminin uluslararası örgütlerin reformunu ısrarla savunurken, dünyaya hakkaniyet ve adalet mesajı vermeye devam edeceğinin altını çizen Fahrettin Altun, “Dünya beşten büyüktür sloganı ile de ifade ettiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan ötekileştirilenlerin sesini duyurmak ve uluslararası sistemde eşitliği sağlayacak yetkiyi küresel idare organları içinde yeniden dağıtmak üzere çalışmaya devam edecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vizyonu, Türkiye sınırlarının ötesine uzanmakta ve uluslararası çatışmaların çözülmesini ve dünya genelinde yaşanan mağduriyetlerin hafifletilmesini de içermektedir. Bu hedefler şüphesiz iddialı olsa da diplomasi ve müzakere noktasındaki kararlılıkla ve karşılıklı saygının önemine duyulan köklü inançla desteklendiğinden için ulaşılabilir hedeflerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, çözülmeyi bekleyen ikili, bölgesel ve küresel zorlukları çözüme kavuşturma konusunda istekli olan ülkelerle iş birliği içinde çalışmaya devam edecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesi, Türk halkının Türkiye’nin teröre karşı sergilediği kararlı duruşa desteğini ve takdirini de ortaya koymaktadır. Bu önemli seçim zaferinin ardından Erdoğan yönetimi, bu küresel tehdide karşı mücadelesini tüm gücüyle sürdürecektir” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkiye’nin terörizmin tüm tezahürleriyle mücadele edeceğini ve diğer ülkeleri uluslararası forumlarda ortak bir yaklaşımı savunmaya devam edeceğini aktaran Altun, ”Bu seçimden sonra Türkiye, Erdoğan’ın liderliğinde iklim değişikliği, gıda sıkıntısı, düzensiz göç ve ekonomik krizler gibi küresel sorunları ele almak için aralıksız çabalarını sürdürecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, ileriye doğru adım atmaya, çözümlere katkıda bulunmaya ve küresel iş birliğini teşvik etmeye hazırdır. Türk milleti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güvendiğini bir kez daha göstermiş ve ‘Karşılıklı saygı ve ortak çıkar ilkeleri temelinde sizinle birlikte çalışmaya hazırız’ diyerek dünyaya net bir mesaj vermiştir. Seçim sadece Türk demokrasisinin gücünü bir kez daha teyit etmekle kalmamış, aynı zamanda Türk halkının barış, hakkaniyet ve adalet vizyonuna sahip bir lider tarafından yönetilme konusundaki sarsılmaz kararlılığını da gözler önüne sermiştir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin sadece Türkiye için bir zafer değil, ayrılık zamanlarında birlik, korkunun karşısında merhamet, çatışmaların ortasında çözüm arayan dünya için de bir umut ışığı olduğunu dile getiren Altun, “Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlarken Türk halkı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelecek vizyonunun rehberliğinde ilerlemeye hazır olduklarını bir kez daha teyit etmiştir. Böyle bir geleceği inşa etmek, ‘Türkiye Yüzyılı’nı tüm dünyanın iyiliği için bir güce dönüştürme gayesiyle her zamankinden daha çok çaba sarf etmekle mümkündür. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstesinden gelinemez gibi görünen zorluklar karşısında kendine güvenen tutumu ve olumlu yaklaşımı, çağımızın uluslararası meydan okumalarına karşı koymaya çalışırken uluslararası toplumun faydalanması gereken çok önemli bir değerdir. İstikrarsızlık dünyamızı sınamaya devam ettikçe, gelecek nesiller adına barışı teşvik etmek ve korumak için birlik olmaya ve iş birliği yapmaya duyulan ihtiyaç, her zamankinden daha kritik hâle gelmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan hayatını yurt içinde ve yurt dışında barışı inşa etmeye adamıştır. Türk milleti desteğini bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vizyonundan yana ortaya koymuştur. Bu kapsamda dünyanın sürdürülebilir barış ve küresel istikrar arayışında kendisiyle birlik olması büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

  • Altun, Batılı medya organlarına yüklendi

    Altun, Batılı medya organlarına yüklendi

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Bab-ı Ali Okulu sertifika programına katıldı. Sultanahmet’te bulunan İletişim Başkanlığı Bölge Müdürlüğü’nde gerçekleşen programa İletişim Başkanlığı İstanbul Bölge Müdürü Metin Erol ve birçok öğrenci katıldı. Altun, burada sertifika almaya hak kazanan öğrencilere sertifikalarını verdikten sonra bir konuşma yaptı.

    “Batı’da Sayın Cumhurbaşkanımız aleyhine manşetler atan sözde prestijli yayın organları, esas itibarıyla taraftır, Türkiye düşmanıdır’’

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine manşetler atan Batılı medya organlarına yüklenen Altun, “Babıali’de bir yanda yerli milli damarın aktığını, bir yandaysa Batıcı, dışarılıkçı bir damarın aktığını görürüz. Babıali’yle alakalı üstat Necip Fazıl’ın Babıali kitabı başta olmak üzere pek çok hatırat vardır. Bir tarafta yine milli irade yanlısı damar, bir taraftaysa milli irade karşıtı, vesayet yanlısı bir damar vardır. Bunu da çok açık bir şekilde görebiliriz. Ne yazık ki kıymetli genç kardeşlerim, tarihsel olarak uzun yıllar Batıcı, o dışarıdaki damar dediğimiz damarın milli irade karşıtı, vesayetçi damarın basın tarihimizde milli ve yerli damara göre, milli irade yanlısı damara göre çok daha güçlü, çok daha baskın olduğunu görüyoruz. Üzülerek bunu ifade etmemiz gerekir. Türkiye büyüdükçe, geliştikçe, demokratikleştikçe, yeni atılımlarla dünyada kendi adından söz ettirdikçe, bir taraftan bu alanda da milli irade karşıtı basının hegemonyasını yitirdiğini de göstermişler. Milli irade yanlısı basının daha da güçlendiğini görmeye başladık. Elbette milli irade karşıtı vesayetçi basın ne yazık ki bugün Türkiye’de hala varlığını sürdürmektedir. Fakat hegemonyasını yitirmiş çok önemli bir unsurdur. Batıcı unsurların Türkiye’yi yeniden Batılı sömürge düzeninin bir üyesi yapmak isteyenlerin elbette gayretleri devam etmektedir. Medya üzerinden bu noktada faaliyetlerini sürdürdüklerini görüyoruz. Bu süreçte bu unsurların Batı’daki medya devlerini, ana akım medya şirketlerini ve yine dijital alanda faaliyet gösteren medya şirketlerini, sosyal medya platformlarını yardımlarına çağırdıklarını görüyoruz. Bu ürettiğimiz unsurlar, sosyal medya şirketleri, Batı’da bugün Sayın Cumhurbaşkanımız aleyhine manşetler atan sözde prestijli yayın organları, esas itibarıyla taraftır. Bunlar esas itibarıyla Türkiye karşıtıdır, Türkiye düşmanıdır. Ve bunlar esas itibarıyla hakikat karşıtıdır, hakikat düşmanıdır. Bunların kendi ideolojileri, kendi ajandaları, Türkiye’yi dizayn etmeye yönelik girişimleri ne yazık ki farklı yol ve yöntemlerle devam etmektedir. Fakat ne olursa olsun bu platformların, bu uluslararası medya kuruluşlarının gayretleri karşılık bulamayacaktır. Zira milletin iradesine, halkın sözüne, kararına bu türden, yol ve yöntemlerle etki etmeye çalışmak karşılık bulamaz. En güçlü oldukları dönemlerde bile Türkiye tarihinde bunlar ara dönem başarıları elde etseler de gün sonunda hezimete uğramışlardır. Milletin iradesi her daim muzaffer olmuştur, bugün de böyle olacaktır’’ dedi.

    “Ya bağımsızlıktan ya bağımlılıktan yana olacağız’’

    Konuşmasının devamında pazar günü gerçekleşecek olan seçimlere değinen Altun, “Esas itibarıyla bugün Türkiye’de önümüzde iki seçenek var. Çok kıymetli bir kararın arifesindeyiz. Ya bağımsızlıktan ya bağımlılıktan yana olacağız. Ya Türkiye’nin büyümesinden yana olacağız ya da Türkiye’nin küçülmesinden yana olacağız. Ya ülkemizin birliğinden yana olacağız, dirliğinden yana olacağız. Ya da ülke yeniden emir alan, ne yazık ki pek çok iç çelişkiyle malum bir ülke olmasını temenni edeceğiz. Ya istikrar diyeceğiz, ya karnını çek diyeceğiz. Ben elbette sizlerin doğru tarafta olduğunuzu çok iyi biliyorum. Doğrudan yana olduğunuzu elbette biliyorum. Fakat müsaadelerinizle bu yetmez diyorum. Zira bugün bunu anlatma zamanıdır ve sizler Allah’ın izniyle doğrunun yanında olarak, Türkiye için en doğrusunun ne olduğunu bilerek, Cumhurbaşkanımızın liderliğinin büyük ve güçlü Türkiye için ne anlama geldiğini bilerek muhataplarınızı bu noktada ikna ederek doğruyu en net şekilde anlatmalısınız. Ve inşallah Türkiye’nin daha büyük, daha güçlü, daha müreffeh bir ülke olması noktasında sizler bu gayreti ortaya koyacaksınız. Sizler Cumhurbaşkanımızın gençlerin yüz yılı olacak dediği Türkiye yüzyılında evelallah bugüne kadar elde edilen birikimleri ileriye taşıyacak olanlarsınız. Birileri bu kazanımlarımızı bertaraf etmek, Türkiye’yi ne yazık ki yeniden dışarıdaki Batılı sömürge düzeninin emrine amade kılmak için çabalıyorlar. Talimatı, emirleri ve yöntemleri de onlardan alıyorlar. Fakat evelallah milletin iradesi onları da, efendilerini de yerle yeksan edecek. Onları da efendilerini de yenilgiye uğratacak ve Türkiye şahlanış dönemini dolu dizgin yaşayacak. Türkiye’nin büyümesini, Türkiye’nin daha güçlü bir ülke olmasını hiçbir dış güç ve onların içerideki unsurları engelleyemeyecek. Evelallah bu millet iradesinin arkasında durmaya devam edecektir’’ şeklinde konuştu.
    Programın sonunda Fahrettin Altun öğrencilere plaketlerini takdim ederken, Altun’a üzerinde hat yazısı bulunan levha hediye edildi.

  • Başkan Altun’dan Selahattin Demirtaş’a yanıt

    Başkan Altun’dan Selahattin Demirtaş’a yanıt

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Selahattin Demirtaş’a cevap verdi. Altun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda,

    “6-8 Ekim olaylarının azmettiricisi, Yasin Börü ve onlarca masumun katili, Türk adaletinin tam da aynı sebepten ceza verdiği terör destekçisi, yalanlarla dolu bir bildiriyle şahsımı tehdit etmiş, arkasındaki terör örgütüne bizi hedef göstermiş. Kendisine hukuksuzca ‘özgürlük’ vadedenlerin kazanabilmesinin mümkün olmadığını fark etmiş olacak ki, böylesi tehditlerle bizi sindirmeye, korkutmaya çalışıyor. Buradan sözcülüğünü yaptığı kanlı terör örgütüne sesleniyorum. Sizden korkmuyorum! Bu terör azmettiricisi manipülatörün tehditlerine boyun eğecek bir tane bile insan yok içimizde.

    Biz, bizzat bunları ve desteklediklerini onlarca kez sandığa gömen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında, millet için yürüyen milyonlarız. Bölücü örgütün ve destekçilerinin yıllarca vatandaşlarımıza çektirdikleri acıları, yaptıkları manipülasyonları, içerisinde bulundukları kirli ilişkileri tüm dünyaya anlatarak teröre karşı mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Canan Kaftancıoğlu hakkında beraat

    Canan Kaftancıoğlu hakkında beraat

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında ‘kamu görevlisine alenen hakaret’ suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapsi istenen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yargılanmasına devam edildi. Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık Canan Kaftancıoğlu ve taraf avukatları katıldı.

    Duruşmada söz alan Fahrettin Altun’un avukatı Sezgin Tunç, “Şikayetimiz devam etmektedir. Sanık Canan Kaftancıoğlu üzerine atılı suçu işlemiştir, bu sabittir. Müvekkile yönelik kaçak işler yapma, kaçak işler peşinde koşma, dolandırıcılık ve devletin nüfuzunu kullanma şeklinde suç isnadı içeren ifadeler kullanmıştır. Bu nedenle sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.

    Savcı mütalaasını tekrar etti

    Cumhuriyet Savcısı, daha önceden verilen mütalaayı tekrar ettiğini belirtti. Mütalaada, sanık Kaftancıoğlu’nun ifade özgürlüğünü aşacak şekilde isnatlarda bulunduğu gerekçesiyle ‘kamu görevlisine alenen hakaret’ suçundan 2 yıl 4 aya kadar cezalandırılması istenmişti.

    “Kesinlikle hakaret etmedim”

    Mütalaaya ilişkin söz verilen Canan Kaftancıoğlu, “Bütün vakıf arazileri 2 yıllığına kiraya veriliyorken yargılama konusu arazinin katılana 10 yıllığına kiraya verilmesi devletin nüfuzunu kötüye kullanmaktır. Katılan tarafından kaçak inşaat yapılmıştır. Söz konusu yapının kaçak olduğu anlaşıldıktan sonra yıkımına müteakip aynı gün sözleşme yapılmıştır. Ben katılan tarafa kesinlikle hakaret etmedim. CHP İl Başkanı olarak 16 milyon İstanbullunun iradesi gereği boğazın ön görünümünde olan bir araziye çivi bile çakmanın yasak olduğu bir durumda katılan tarafından yapılan kaçak yapıyı kamuoyuna duyurdum. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.

    “Yaptığı açıklama eleştiri mahiyetindedir”

    Sanık Kaftancıoğlu avukatı ise, “Müvekkilim yapmış olduğu görevi nedeniyle kamuoyunu bilgilendirmiştir. Yaptığı açıklama eleştiri mahiyetindedir, hakaret kastı bulunmamaktadır. Üstelik muhatabın üst düzey bir bürokrat olduğu düşünüldüğünde eleştirinin sert olması da kaçınılmazdır” diyerek Kaftancıoğlu’nun beraatine karar verilmesini talep etti.

    Mahkemeden beraat kararı

    Son sözü sorulan sanık Canan Kaftancıoğlu, “Ben gerçeği söylemek dışında hiçbir şey yapmadım” diyerek beraatini istedi. Davayı karara bağlayan mahkeme, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi.

  • Fahrettin Altun’dan basın mensupları açıklaması

    Fahrettin Altun’dan basın mensupları açıklaması

    Cumhurbaşkanlıği İletişim Başkani Fahrettin Altun 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Altun mesajında, “Kamuoyunun ülke ve dünya gündemiyle ilgili gerçek bilgilere erişiminde önemli aktörlerden biri de medya sektörü ve basın mensuplarıdır. Haber alma hakkının sağlıklı ve güvenilir bir şekilde karşılanmasının demokrasiyi güçlendiren bir boyutu da bulunmaktadır. Hakikatin temsilcisi olan gazeteciler de bu doğrultuda hayati bir fonksiyon icra etmektedir. Dolayısıyla mesleki ilkeler, demokratik değerler ve hukuki haklar gözetilerek yapılan gazetecilik hiç kuşkusuz saygın bir meslektir” ifadelerine yer verdi.

    Mesleğin istismar edilmemesi ve itibarının korunması noktasında en büyük sorumluluk yine hakikat çizgisinden ayrılmayan gazetecilere düştüğünü belirten Altun, “Son yıllarda ülkemizde demokrasinin, hak ve özgürlüklerin tahkim edilmesi için atılan adımlar, basın ve ifade hürriyetinin en geniş şekilde hissedildiği bir medya ikliminin oluşmasına da imkân sağlamıştır. Elbette bu imkânın terör propagandası ve dezenformasyon gibi kötücül amaçlar için kullanılmasına hiçbir ülkenin müsaade etmeyeceği açıktır. Mesleğin istismar edilmemesi ve itibarının korunması noktasında en büyük sorumluluk yine hakikat çizgisinden ayrılmayan gazetecilere düşmektedir” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği üzere “Türkiye Yüzyılı iletişimin de yüzyılı” olacağını hatırlatan Altun, “İletişimin en önemli unsurları arasında yer alan basın mensuplarımızın ülkemizde, bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeleri milletimize ve uluslararası kamuoyuna gerçekçi ve sağlıklı bir perspektifle anlatmaya devam edeceklerine inanıyorum. Biz de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak basın mensuplarının çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve sektörel yeniliklerin desteklenmesi gibi birçok adımla etkin bir medya ortamının oluşmasına katkı vermeyi sürdüreceğiz.
    Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında doğrulukla, saygınlıkla ve hakikatle görev ifa eden kıymetli basın mensuplarımızın Çalışan Gazeteciler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. Mesleğin güvenini, itibarını ve niteliğini artıran gazetecilere şükranlarımı sunuyor, tüm basın mensuplarımıza çalışmalarında başarılar diliyorum” dedi.

  • Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kuruldu

    Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kuruldu

    İletişim Başkanı Fahrettin Altun, konu hakkında sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Ülkemize karşı yürütülen sistematik dezenformasyon kampanyalarına karşı İletişim Başkanlığımız bünyesinde müstakil bir birim oluşturduk: Dezenformasyonla Mücadele Merkezi. Merkezimizin koordinatörü olarak atanan İdris Kardaş’ı tebrik eder, kendisine başarılar dilerim” ifadelerini kullandı.