Etiket: faik öztrak

  • “Teröre karşı sessiz kalmak suça ortak olmaktır”

    “Teröre karşı sessiz kalmak suça ortak olmaktır”

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, şunları söyledi:

    İÇİŞLERİ BAKANI’NIN TERÖR ÖRGÜTLERİ VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN YANINDA; ZEHİR TACİRLERİYLE, ÇETELERLE VE ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELENİN DEVAM EDECEĞİ MESAJINI ÇOK ÖNEMLİ BULDUĞUMUZUN ALTINI ÇİZMELİYİM”

    “Öncelikle dün, Meclis binasının hemen karşısında bulunan İçişleri Bakanlığı önünde, hem de TBMM’nin açıldığı günde meydana gelen hain terör saldırısını lanetliyoruz. Bu saldırıda yaralanan emniyet mensuplarımıza, acil şifalar diliyoruz. Saldırıda kullanılan aracı, teröristler Kayseri’de genç bir veterinerin canına kıyarak gasp etti. Hainlerin kurbanı olan gencimize Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyoruz. Her şeyden önce terör kimden ve nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur. Bunu görmezden gelmek de teröre karşı sessiz kalmak da bu insanlık suçuna ortak olmaktır. Terörle ülke olarak hep beraber mücadele edeceğiz. Ülkemiz üzerindeki hain emellere asla fırsat vermeyeceğiz. Ayrıca İçişleri Bakanı’nın bu saldırıyla ilgili sosyal medya mesajında, terör örgütleri ve işbirlikçilerinin yanında; zehir tacirleriyle, çetelerle ve organize suç örgütleriyle mücadelenin devam edeceği mesajını da çok önemli bulduğumuzun altını çizmeliyim.

    SARAYIN SIKIŞTIĞINDA İKİ SEÇİM ARASINDA, TERÖR KARTINA NASIL SARILDIĞI HÂLÂ MİLLETİMİZİN HAFIZALARINDADIR”

    Teröre karşı hep beraber dimdik durmamız gerekirken Cumhur İttifakı’nın işbirlikçileri olan, Ebabil’inden Pelikan’ına çeşitli operasyoncuların bu mesele üzerinden didişmelerini, kavgalarını da ibretle izliyoruz. Bu ülkede dezenformasyonun kralının kimler tarafından yapıldığını da görüyoruz. Umarız Cumhur İttifakı içindeki bu kavga, devlet kurumlarının işleyişine yansımamıştır, yansımıyordur. Yerel yönetim seçimlerine altı ay kala meydana gelen bu hain saldırıyı, çok ciddiye alıyoruz. Olayın failleri kadar bu hainlerin nasıl olup da başkentimizin en korunaklı bölgesine girebildiklerinin araştırılması, buna göz yumanların veya bunun farkına varmayan sorumluların derhal ortaya çıkarılmasını bekliyoruz. Sarayın sıkıştığında iki seçim arasında, terör kartına nasıl sarıldığı, seçmeni, güvenlik ile özgürlük arasında, canı ile malı arasında tercih yapmaya nasıl zorladığı hâlâ milletimizin hafızalarındadır. O nedenle bu saldırının bir an evvel, bütün yönleriyle aydınlatılmasını bekliyoruz.

    İNSANLARIN HAYATLARINI KARARTMAK İÇİN DELİLE BİLE İHTİYAÇ DUYMUYORLAR. KENDİLERİNE HAİN FETÖ’DEN MİRAS KALAN DOSYALARI, GEZİ’Yİ KARALAMAK İÇİN PERVASIZCA KULLANIYORLAR”

    ‘Aklı öldürürseniz ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığınız gün, adalet ölür. Adaleti öldürdüğünüz gün, devlet de ölür.’ Fatih Sultan Mehmet, adaletin mülkün, yani devletin temel direği olduğunu bu sözlerle anlatmış. Devlet yönetiminde doğru iliklenecek ilk düğme, adalet düğmesidir. 2014 seçimlerinde, Erdoğan’ın ağzından ‘Alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım’ sözleri çıktığından beri, devlet yönetiminde bir çürüme başladı. Akıl, izan ve ahlak unutuldu, adalet yerle bir oldu, ülke de millet de gün yüzü görmedi. Devletin kılcal damarlarına kadar soktuğu, ortaklık yaptığı, ne istediyse verdiği, darbeye teşebbüs edecek duruma gelene kadar seyrettiği, hain FETÖ’nün rahle-i tedrisinde kumpas yapmayı öğrenen saray, yargıyı kendisi gibi düşünmeyenlere doğrultacağı bir silah olarak kullanıyor. Hain FETÖ bavul bavul sahte delil üretirdi, saray rejimi gemi azıya aldı, sonradan çıkma boynuz kulağı geçti, insanların hayatlarını karartmak için artık delile bile ihtiyaç duymuyorlar bunlar. Kendilerine hain FETÖ’den miras kalan dosyaları, Gezi’yi karalamak için pervasızca kullanıyorlar. Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden gençlere terörist yaftası yapıştırdılar. Yetmedi, ailelerini meydanlarda yuhalattılar. Yetmedi, ölen çocukların ailelerine davalar açtılar. Yetmedi, havuz kanallarında akla hayale gelmeyecek, saçma sapan komplo teorilerini millete gerçekmiş anlattılar. Yetmedi, ders kitaplarında Gezi’yi karalamaya kalktılar; kendi kafalarına göre yazdıkları tarihi, çocuklarımıza ders diye okuttular. Sonunda özgürlüğü haykıranlara; yeşili, doğayı, parkı savunanlara; Gezi Parkı sivil direnişine katılanlara; ortada bir delil olmadığı halde ağırlaştırılmış müebbete varan cezalar verdiler.

    VATANDAŞIN PROTESTO HAKKI İLE HÜKÜMETE KARŞI SUÇ ARASINDAKİ ÇİZGİ, BİR DELİLİN VARLIĞIDIR”

    Şimdi de Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını görmezden gelerek hain FETÖ’nün dinlemelerini, tatil tarihlerini, çekilmemiş belgeselleri ve hatta tiyatro oyunlarını kanıt sayan bir dosyayı, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını da eğip bükerek, eleştirerek onayladı. Bir hukuk katliamına ortak oldu. Vatandaşın protesto hakkı ile hükümete karşı suç arasındaki çizgi, bir delilin varlığıdır. Yargıtay’ın verdiği bu karardan sonra, hükümete karşı her protestonun, delil aranmadan hükümete karşı suç sayılmasının önünü açılmıştır. Bu kararlar, ülkemizin bir hukuk devleti olduğu konusunda, içeride ve dışarıda ciddi endişelere neden olmaktadır. Yatırımcılar da bu ülkede malının, canının güvende olup olmadığı konusunda soru işaretleri duymaktadır. Güvensizlik, ülkemizden temiz parayı, yatırımı, yatırımcıyı kaçırmaktadır. Kara paraya, mafya ve uyuşturucu parasına ülkemize muhtaç etmektedir. Bugün Türkiye, Küresel Organize Suç Endeksi’nde 193 ülke arasında ilk 14’teyse; Türkiye, Güney Amerika kaynaklı kokain ticaretinde küresel transit merkezlerinden biri olma yolunda ilerliyorsa; Türkiye’deki organ ticareti, insan ticareti ve silah kaçakçılığı konusunda bu değerlendirmede önemli tespitler yer alıyorsa bunun üzerinde dikkatle durmalıyız. Tüm bunlar olurken, hükümet yine işin ucuzuna kaçmaktadır. Neden olduğu çürümeye aldırmadan Varlık Barışı ile bu çürümeye çanak tutmaktadır.

    HÜKÜMET, YÖNETEMEDİĞİ İÇİN SEBEP OLDUĞU 10 YILLIK BİR PATİNAJI, ORTA VADELİ PROGRAM İLE İTİRAF EDİYOR”

    Alman şair Bertolt Brecht, ‘Adalet halkın ekmeğidir’ der. Adaletin olmadığı yerde ekmek yoktur. Bunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz. 2013’te bu ucube rejimin düğmesine basıldığında, ülkemizde kişi başına gelir 12 bin 582 dolardı. Aynı yılda Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de 59’uncu sıradaydı. Ucube rejimle geçen birkaç yılda, daha ortada ne savaş ne salgın varken kişi başına gelirimiz 3 bin dolardan fazla geriledi. 2019 yılına geldiğimizde, 9 bin dolarlara düştü. Aynı dönemde Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de çakıldı, 50 sıra birden geriledi 109’uncu sıraya kadar indi. Türkiye, hukukta zemin kaybettikçe milletimizin cebi boşaldı. 2023 yılında, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 116’ncı sıradayız. Gine, Nijerya ve Mali arasında bir yerdeyiz. Bu ucube rejim, kendinden önce AB üyelik sürecini yürüten, G20 üyesi olan bu ülkeyi, Afrika ülkelerinin seviyesine geriletti. Bunun bir faturası var ve bu fatura her zaman olduğu gibi aziz milletimize çıkıyor. Bu hükümetin milletimize 2023 için vadettiği milli gelir, 2013’teki seviyesinin altında. Yani hükümet, yönetemediği için sebep olduğu 10 yıllık bir patinajı, Orta Vadeli Program (OVP) ile itiraf ediyor.

    SARAY HÜKÜMETLERİYLE GEÇEN 20 YILDA ÜLKEMİZ, EVLATLARI NE YAPARSA YAPSIN ANA BABADAN KALMA YOKLUKTAN KURTULAMADIĞI BİR ÇÜRÜME SÜRECİNE MAHKUM OLDU”

    Bu rejim, önce milleti böldü, parçaladı; sonra da açlıkta, yoksullukta birleştirdi. Merkez Bankası verilerine göre; sanayide çalışanların yarısı, giyim sektöründe çalışanların yüzde 70’i, inşaat sektöründe çalışanların yüzde 70’inden fazlası açlık sınırının altındaki asgari ücret ya da daha altında bir ücretle hayata tutunmaya çalışıyor. ‘Hayata tutunmaya çalışıyor’ ifadesi, öyle gelişi güzel sarf ettiğimiz bir ifade değil. Resmi verilere göre, son 5 yılda 1477 vatandaşımız geçim zorluğu nedeniyle canına kıymış. Eylül ayında açlık sınırı 13 bin 334 lira. Bir çalışanın hayatta kalmak için, yapması gereken en az harcama ise 17 bin 336 lira. Dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı, 43 bin liranın üstünde. Buna karşın, asgari ücret 11 bin 402 lira. Emeklilerin çoğunun aldığı maaş ise 7 bin 500 lira. Çalışan da, emekli de Erdoğan sayesinde açlıkla sınanıyor. Açlık, bir sonraki nesillere miras kalıyor. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet, Azmeden bir Çoban Sülü’nün, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olabilmesinin yolunu açmıştı. Saray hükümetleriyle geçen 20 yılda ise ülkemiz, evlatları ne yaparsa yapsın ana babadan kalma yokluktan kurtulamadığı bir çürüme sürecine mahkum oldu.

    SARAYIN PUDRACI GENÇLERİ, KAPORTASININ HER TARAFINA ERDOĞAN’IN İSMİ VE İMZASINI YAZARAK ÇAKARLI ARABALARLA LASTİK YAKMA VİDEOLARI PAYLAŞIYOR”

    Asgari ücretli bir aile, bugün evladını üniversitede okutabilir mi? Kaç parlak gencimizin ailesi, çocukları hele de başka şehirde okursa masrafını karşılayabilir? Kiraya yetişilmiyor, yol parasına, faturaya yetişilmiyor, mutfak masrafına yetişilmiyor. Bu ülkenin yetenekli gençleri, kıyıda köşede heba olup gidiyor. Geçtik evin dışında bir yemeği, üniversite kampüslerindeki karavana yemek ücretleri bile, bir yılda üçe katlanmış. Üniversite öğrencilerine burs veren vakıflara, verdikleri burs sayısının 10 katı kadar başvuru gelmiş. Türk Eğitim Vakfı’na gelen başvuru sayısı 100 bini aşmış. Öğrencilerin sadece gıdayla değil; kültürle, sanatla, sporla beslenmesi lazım. Ama gençlerin cebinde dışarıda arkadaşlarıyla bir çay içecek parası yok. Bunca emekle okusa bile, gençlerin insanca yaşamalarını sağlayacak bir iş bulup bulamayacağı da artık belli değil. Üniversite mezunu işsiz sayımız 1 milyon. Ama bunlar, bu milletin gençlerinin dertleri. Sarayın pudracı gençleri ise bugünlerde kaportasının her tarafına Erdoğan’ın ismi ve imzasını yazarak çakarlı arabalarla lastik yakma videoları paylaşıyor.

    BU GİDİŞLE, HÜKÜMETİN ENFLASYONA YENİLDİĞİNİN İKRARI OLAN YIL SONU ENFLASYON HEDEFİ BİLE AŞILACAK”

    Vatandaşlarımız hem işsizliğin hem de hayat pahalılığının altında eziliyor. Zamlar dur durak bilmiyor. Sadece son bir haftada elektrik ve doğal gaza gelen zamlar, önümüzdeki aydan itibaren iğneden ipliğe her şeye yansıyacak. Enflasyon, hayat pahalılığını daha da azdıracak. İstanbul Ticaret Odası (İTO), eylül ayı enflasyonunu açıkladı. İTO’ya göre aylık enflasyon yüzde 5,46. Yıllık enflasyon da yüzde 73’ün biraz üzerinde. Yarın TÜİK’in açıklayacağı aylık enflasyon da bir önceki ay olduğu gibi İTO rakamıyla tutarlı olursa 12 aylık enflasyon, yılın bitmesine 3 ay kala yüzde 62’ye ulaşacak. Bu gidişle, aslında hükümetin enflasyona yenildiğinin ikrarı olan yüzde 65’lik yıl sonu enflasyon hedefi bile aşılacak.

    BUGÜN ORTADA OLANLAR DA ‘PLANA SADIK KALDIM’ DEYİP SEÇİMDEN SONRA SIRRA KADEM BASANLAR DA ERDOĞAN’IN SEÇİM ÖNCESİNDEKİ YALANLARINDAN DA SEÇİM BİTİNCE YAPTIĞI ZAM VE ZULÜMDEN HEPİNİZ SORUMLUSUNUZ”

    Hükümetin başı, böylesine acımasız bir hayat pahalılığı sürüp giderken emekli aylıklarına yüzde 25 zammı bile çok gördüğü emeklilerimizle dalga geçmeye devam ediyor. Dün Meclis’in açılışında, yıl bitmeden emeklilere bir zam olup olmayacağı kendisine soruluyor. Cevap: ‘İnşallah, maşallah.’ Emeklilerle oynamaya devam ediyor. Emekli, canının çektiği bir bisküviyi bile alamadığını gözleri dolarak anlatırken emekli aylıklarına iyileştirme sorulduğunda, saray’ın püskevitçi ortağı sorumluluğu, ‘Cumhurbaşkanlığı hükümeti çalışıyor’ diye Erdoğan’a atıyor. Bu hükümetin sürmesi için sandıkta Erdoğan’ın yanında duran diğer Cumhur İttifakı ortakları da bu çürümenin sorumluluğundan kaçmak için mızıldanıp duruyorlar. Biri çıkıyor, ‘Faiz sebep değilmiş. Bu OVP milletin derdine derman olmaz’ diyor. Diğeri, ‘Bu memur zammı yetmez, enflasyon beklentisinin üstünde olmalı’ diyor. Ama siyasette kuraldır; nerede soyunduysanız, orada giyineceksiniz. Bugün ortada olanlar da ‘Plana sadık kaldım’ deyip seçimden sonra sırra kadem basanlar da hepsi oradaydı. Hepiniz oradaydınız. Erdoğan’ın seçim öncesindeki yalanlarından da seçim bitince yaptığı zam ve zulümden de hepiniz müteselsilen sorumlusunuz.

    İHRACATA DAYALI BÜYÜYECEKLERDİ, DIŞ TİCARET AÇIĞI 120 MİLYAR DOLARA KOŞUYOR”

    Bu hükümet ekonominin tüm vidalarını gevşetti, şimdi ne yapsalar dikiş tutmuyor. Faiz artsa da döviz kuru ve enflasyon durmuyor. Renkli zeka küpleri gibi bir tarafı yaptık diyorlar, diğer taraftan bozuluyor. Cari fazlayla enflasyonu düşüreceklerdi, cari açık her ay rekorlar kırıyor. İhracata dayalı büyüyeceklerdi, dış ticaret açığı 120 milyar dolara koşuyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ‘Merkez Bankası’nın rezervleri toparlandı, demek ki para geliyor’ diyor, net rezerv dengesinin açığı 70 milyar dolara çıkıyor. Ne söyleseler kâr etmiyor. Ülkenin dış borcu, 3 yılda 70 milyar dolar arttı. Milletin bankalara borcu rekorlar kırıyor, arşa çıktı. Vatandaşların bireysel kredi ve kredi kartı borçları, bir yılda 1 trilyon lira arttı. Sadece bu yılın ilk 8 ayında vatandaşın kredi ve kredi kartına ödediği faiz, önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 82 artışla 204 milyar liraya yükseldi. Faiz, faiz dediler, faizde sonunda ipler koptu.

    TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 10 SANAYİ ŞİRKETİ ARASINDA, YARATTIĞI KATMA DEĞER BAKIMINDAN ‘YÜKSEK-TEKNOLOJİ YOĞUNLUĞU’NA SAHİP TEK BİR KURULUŞ YOK”

    İstanbul Sanayi Odası (İSO), geçtiğimiz hafta, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nı açıkladı. Raporun sunumunda, firmaların ticari borçlarının giderek arttığı, ekonomide bir yavaşlama durumunda, şirketler arasındaki değer zincirinde bir kırılma yaşanabileceği uyarısında bulunuluyor. Bu sözün Türkçesi, ‘Hepimiz birbirimize borçluyuz, ekonomi bir durursa domino taşı gibi hep birlikte yıkılabiliriz.’ Aynı raporda, çok önemli başka ayrıntılar da var. İSO’nun raporu, Türkiye’de her alanda olduğu gibi, üretimde de vasatlık tuzağına hapsolduğumuzu ortaya koyuyor. Türkiye’nin en büyük 10 sanayi şirketi arasında, yarattığı katma değer bakımından ‘yüksek-teknoloji yoğunluğu’na sahip tek bir kuruluş yok. Bundan 15 yıl önce, Türkiye’nin en büyük şirketi olan ‘orta-düşük teknolojili’ şirket, bugün hâlâ daha Türkiye’nin en büyük şirketi. Teknoloji seviyesi hala ‘orta-düşük teknoloji.’ Üretimin teknolojik dönüşümünü sağlama konusunda, saray lafa gelince sırayı kimseye bırakmıyor. Devlet kurumları da ‘katma değeri yüksek üretim’ diye sayfalarca raporlar yazıyorlar. Ama Türkiye, sanayi üretiminde orta teknoloji tuzağına takılıp kalmış durumda. Çürüme buralara da yayılıyor.

    SEÇİM ÖNCESİNDE, ALTILI MASA OLARAK ÜLKEYİ ORTA TEKNOLOJİ TUZAĞINDAN ÇIKARACAK STRATEJİYİ YAZMIŞTIK. BARİ BUNU KOPYALASALARDI”

    Sanayi sektöründe teknolojik dönüşümü sağlayabilmek için eğitimden hukuka, makroekonomik istikrardan yenilikçi kurumların inşasına kadar çok boyutlu bir strateji gerekiyor. Bu stratejiyi oluşturacak bir vizyon, uygulayacak da bir irade gerekiyor. Seçim öncesinde, Altılı masa olarak ülkeyi orta teknoloji tuzağından çıkaracak stratejiyi yazmıştık. Bari bunu kopyalasalardı. Saray hükümeti, yine her zaman odluğu gibi işin ucuzuna kaçıyor. Vitrine eskiden dolandırıcı deyip görevden aldığı bakanı oturtuyor, ithal Merkez Bankası Başkanlarını koyuyor. Böylece dışarıdan para bulabilirim, işleri idare edebilirim sanıyor. Ama olmuyor. Vitrindeki isimler ise parayı bulamayınca zam, zulüm olup milletin üstüne çöküyorlar.

    ORTADA ERDOĞAN YÖNETİMİ TARAFINDAN MİLLETE KARŞI TAAMMÜDEN İŞLENMİŞ ÇOK CİDDİ BİR EKONOMİK SUÇ, HATTA EKONOMİK KIYIM VAR”

    2018’den bu yana görülmemiş bir servet transferi, milletin gözünün içine baka baka yapıldı. İlkin şirketler kesiminin devasa döviz açık pozisyonları devletin sırtına taşındı. Bu süreçte, Merkez Bankası’nın döviz rezervleri hoyratça kullanıldı. Ardından da ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ denerek enflasyonun oldukça altında kredi faizleriyle şirketler kesiminin finansman giderleri hafifletildi, bankalara olan borçları azaltıldı, şirket kârları ise rekor hızıyla arttı. Dar ve sabit gelirliler, enflasyonla ezilirken şirketler ihya edildi. Özellikle de saraya yakın şirketler, bu dünyada cenneti yaşadılar. Saray’ın önceki bakanı çıktı, ‘Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar’ diye açıkça da söyledi. Yine bu dönemde, milli gelirden emeğin aldığı pay azalırken sermayenin aldığı pay giderek arttı. Ortada Erdoğan yönetimi tarafından millete karşı taammüden işlenmiş çok ciddi bir ekonomik suç, hatta ekonomik kıyım var. Ama bakıyorum, bunun sorumluluğunu kimse üstüne almıyor. Atalarımızın dediği gibi ‘Kabahat samur kürk olsa bile; kimse üstüne giymiyor.’

    SANAYİMİZ KÜRESEL ARENADA REKABET EDECEKSE SANAYİCİNİN DE UZUN DÖNEMLİ PERSPEKTİFLE ÜZERİNE DÜŞENLERİ YAPMASI GEREKİYOR”

    Son bir sözümüz de sanayicilerimize: Küresel rekabet için AR-GE ve inovasyon olmazsa olmaz. Ama İSO raporuna göre, AR-GE çalışması yapan kuruluş sayısı, 5 yıl öncesinin altına düşmüş durumda. Sanayi kuruluşları, satışlarının giderek daha az bir kısmını AR-GE harcamalarına ayırıyor. Hatta 2022’de ARGE harcamalarının satış gelirlerine oranı, en düşük seviyesine düşmüş vaziyette. Eğer bu ülke, sanayimiz küresel arenada rekabet edecekse sanayicinin de uzun dönemli perspektifle üzerine düşenleri yapması gerekiyor.

    ANAYASA KONUSUNDA GİZLİ AJANDAMIZ YOK. TEMEL ÇERÇEVEMİZ, ‘GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ’NDE MEVCUT”

    Hakkı, hukuku, adaleti savunmak, her şeyden önce bir prensip meselesidir. Yasa tanımayacaksın, anayasa tanımayacaksın, milletten bir aldığın MTV’yi bir daha almaya kalkacaksın, anayasa mahkemesi de bunu onaylayacak. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri tanımayacaksın, milletin hayrına bir şey söylediğimizde, bizi yurt dışındaki ortaklarına şikayet edeceksin, hakkını arayana, ‘açım, açıktayım’ diyene ters kelepçe vuracaksın… Sonra da sıkışınca, artık mutat olduğu üzere ‘Gelin, birlikte anayasa yapalım, herkes katkı sunsun’ diyeceksin. Bu çağrıyı yapanların derdinin ne olduğu belli. Eğer samimiyseler, önce anayasaya, yasalara, AYM ve AİHM kararlarına uymaları lazım. Bizim anayasa konusunda başkaları gibi gizli ajandamız yok. Temel çerçevemiz, Millet İttifakı olarak hazırladığımız ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’nde mevcut.

    KURULTAYIMIZDA DELEGELERİMİZİN MİHENK TAŞINA VURULACAĞIZ. DELEGE NE DERSE O OLACAK. O KURULTAYDAN DA HEP BERABER KOL KOLA ÇIKACAĞIZ”

    Biz Büyük Önderimiz Atatürk’ün, ‘İki büyük eserimden biridir’ dediği partiyiz. Kimsesizlerin kimsesi, cumhuriyetin partisiyiz. Yokluk içinde olsa dahi, birliğinin gücüyle devrin egemenlerini dize getiren halkın partisiyiz. Cumhuriyetimizin kuruluşunda, bir asrı birkaç yıla sığdırabilen bir partiyiz. Dünkü çocuk değiliz. Bu anayasa laflarının altında nasıl bir seçim hesabı olduğunu, gayet iyi biliriz, görürüz. Önümüzdeki seçimin çok kritik bir seçim olduğunun da farkındayız. İl kongrelerimizi tamamlıyor, 4-5 Kasım’da bu süreci taçlandıracak kurultayımıza adım adım yaklaşıyoruz. Bu süreçte etik ilkelere bağlı kalarak, partimizin kurumsal işleyişi çerçevesinde yapılan her tartışmadan istifade ediyor, bu tartışmalarla da güçleniyoruz. Eleştiriye kulak tıkamıyoruz. Ülkenin ve partinin selameti için söylenen her sözü, can kulağıyla dinliyoruz. Kurultayımızda delegelerimizin mihenk taşına vurulacağız. Delege ne derse o olacak. O kurultaydan da hep beraber kol kola çıkacağız. Sonra, bu süreçte biriktirdiğimiz bütün güçle yerel seçimler için çalışacağız.

    SEÇİMLERİ KAYBEDECEĞİNİ ANLAYAN İKTİDARIN BİZİ BÖLMESİNE, YÜZDE 30’LA YÜZDE 100’Ü YÖNETMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”

    Biz, ‘Milletimiz, hizmetin en iyisine layıktır’ diyoruz. Milletimizi, habitat toplantısı kisvesi altında, tüyü bitmedik yetimin hakkıyla, parti örgütü ve milletvekillerini Amerika gezilerine götüren belediyecilik anlayışına teslim edemeyiz. Vatandaşlarımız, milletimiz hizmet beklerken, çocuklar açken, ipek kumaşa baskılı tablolara binlerce lira harcayan, saray tipi itibardan tasarruf olmaz diyen belediyecilik anlayışının eline hiç bırakamayız. Milletimizi, önceki CHP’li belediye başkanlarının dar gelirlilere konut yapılsın diye aldığı yerleri, imarını artırıp parselleyerek satan kupon arazicilerin insafına terk edemeyiz. Vatandaşa hizmeti, ekmek kuyruklarını gizlemek için ekmek büfelerini kaldıran vicdansızlara emanet edemeyiz. Halkımıza illallah ettiren, belediyeciliği keselerini doldurma yeri olarak gören, yapılmamış işleri yapılmış gibi göstererek milletin milyonlarına çökenlerin eline bırakamayız. Bu hükümetin bu karakuşi gidişine bir dur demek için yerel seçimlerde milletimizle birlikte büyük bir zafer kazanacağız. Seçimleri kaybedeceğini anlayan iktidarın bizi bölmesine, yüzde 30’la yüzde 100’ü yönetmesine izin vermeyeceğiz. Tüm büyükşehirleri kazanacağız. İl ve ilçe belde belediyeleri dahil ülkemizin her karışını, milletimizi rahat ettiren, feraha kavuşturan, sosyal demokrat belediyecilikle tanıştıracağız.”

    Öztrak açıklamalarının ardından soruları yanıtladı. CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in, Grup Başkanlığı görevine fiili olarak devam etmeyeceği yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine Öztrak, “Özgür Bey grup başkanlığını fiilen bırakacağını açıklamış, kırmızı plakalı araca da veda ettiğini söylemiş. Hayırlı olsun” dedi.

  • “Meclis toplanıtısının ardından belirlenecek”

    “Meclis toplanıtısının ardından belirlenecek”

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Dün yapılan MYK toplantısında Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz, teamüle ve partimizin usullerine uygun olarak, seçimden sonra yapılacak ilk Parti Meclisi toplantısından önce Genel Başkan’ımıza istifalarını sunmuşlardır. Genel Başkan’ımız, yeni Merkez Yönetim Kurulu’nu, hafta sonu yapılacak Parti Meclisi toplantısının ardından belirleyecektir. Mevcut MYK üyeleri, işlerin aksamaması adına, yeni MYK belirlenene kadar görevlerine devam edecektir. Yine dünkü toplantımızda olağan kongre takvimini de ele aldık. Bu kapsamda, kongrelerle ilgili karar da hafta sonu yapılacak Parti Meclisi’nde değerlendirilecek. Bu değerlendirmeleri de dikkate alarak yeni MYK’mız, bunun kararını verecektir” dedi.

    Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. CHP’de dün yapılan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı hakkında bilgi veren Öztrak, şunları söyledi:

    9 AY SONRA YAPILACAK MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ VE BU SEÇİMLER ÖNCESİNDE PARTİMİZİN KONGRE TAKVİMİYLE İLGİLİ YAPILACAKLAR DA KURULUMUZDA ELE ALINDI”

    “Dün, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında toplanacak Parti Meclisi’nden önce, son Merkez Yönetim Kurulu toplantımızı yaptık. 14 Mayıs’ta milletvekili seçimi ile 28 Mayıs’ta ikinci turda tamamlanan cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirdik. İlgili arkadaşlarımız, sandık güvenliği sonuçları hakkında kurulumuzu bilgilendirdiler. Bu konuda verilen bilgiler çerçevesinde, sistemik bir güvenlik açığı yaşanmadığını, vatandaşımızın oylarına sahip çıkıldığını tespit ettik. Ayrıca MYK üyemiz Bülent Kuşoğlu, seçim sürecinde yapılan harcamalar hakkında kurula bilgi verdi. 9 ay sonra yapılacak mahalli idareler seçimi ve bu seçimler öncesinde partimizin kongre takvimiyle ilgili yapılacaklar da kurulumuzda ele alındı. Öncelikle demokrasinin asgari gereği olan seçimlerde sandık başına giden tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Yine seçimde görev alan, milletin oyunu namus bilerek sonuna kadar sahip çıkan, sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar sandıkları bekleyen fedakâr sandık görevlilerimize, müşahitlerimize, okul sorumlularımıza, örgütümüze teşekkürü borç biliyoruz.

    “DEVLETİ YÖNETMEYE TALİP OLAN KADROLARIN HİÇBİR ZAMAN YAPMAYACAĞI SAHTEKÂRLIKLAR YAPILDI”

    Erdoğan ve partisi, yanlış politikalarıyla milletimize yaşattıkları ekonomik sıkıntıların, artan hayat pahalılığının üstünü örtebilmek amacıyla bir ahlaksız kampanya yürüttü. Bu kampanyada hiçbir etik sınır tanımadı. On parmağında on kara, bize sürdü. İftira etti. Montaj olduğunu kendinin itiraf ettiği sahte videoları miting meydanlarında millete gösterdi. Devleti yönetmeye talip olan kadroların hiçbir zaman yapmayacağı sahtekârlıklar yapıldı. Milletine yalan söyleyenler, devlet yönetemez. Devletin tüm imkanları seçimde kullanıldı. Bakanlar milletvekili adayı yapılarak seçimde aktif rol almaları sağlandı.

    “GENEL BAŞKAN’IMIZ, ÜLKEMİZDEKİ HER İKİ SEÇMENDEN BİRİNİN OYUNU ALDI”

    Parti devleti yönetiminin bu ilk seçiminde, siyasi etik ayaklar altına alındı. Bu seçimde, Erdoğan’ın vatandaşlığımızı 3 paraya sattığı, Türkçe öğrenmek zahmetine bile katlanmamış yabancılar da Türkiye’nin kaderi ve geleceği hakkında söz söyledi. Saray hükümetinin milletimize yalan söylediği, siyaseten ve ahlaken sakatladığı, siyaseten ve ahlaken meşru olmayan bir seçim sürecini yaşadık. Bütün bunlara rağmen, başta cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, bu seçimi kazanmak için çok çalıştık. Ama arzu ettiğimiz sonucu alamadık. Ancak Genel Başkan’ımız, ülkemizdeki her iki seçmenden birinin oyunu aldı. 25 Milyon 504 bin 724 yurttaşımız, Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verdi. Muhalefetin bu desteği muhafazası ve artırması, bunu hükümeti denetleme ve dengelemede kullanması, hükümetin sorumsuzluklarının millet adına bir ölçüde kontrolünü sağlayacaktır. Erdoğan da bunun farkındadır, bu desteği dağıtmaya çalışmaktadır. Onun için de partimizin iç işlerine burnunu sokmaya kalkmakta, bunu da açıkça söylemektedir. İşte buna senin gücün yetmez.

    “BUGÜN, 9 AY SONRA YAPILACAK YEREL SEÇİMLE İLGİLİ MÜCADELENİN BAŞLAMASININ BEŞİNCİ GÜNÜDÜR”

    Yedi düvel uğraştı, genlerinde Kuvayı Milliye, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk olan, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisine müdahale edemedi. Sen kimsin? CHP, milletin partisidir, kimsesizlerin kimsesidir. CHP’nin istikametini sen çizemezsin, milletimiz çizer. Dünkü toplantımızda samimi bir özeleştiri de yaptık. Kuşkusuz bu özeleştirinin önemli bir bölümünü, hükümetin kampanya sürecinde gerçek ötesi popülist iftira siyasetini bu kadar pervasızca ve seviyesizce kullanmasına aynı seviyesizlikle karşılık vermemek oluşturuyor. Biz, 25 milyondan fazla yurttaşımızın desteğini aldığımız bu seçimi, adalet yürüyüşüyle başlayan, Millet İttifakı’nın kurulmasıyla, belediyelerin kazanılmasıyla devam eden sürecin devamı olarak görüyoruz. 14-28 Mayıs seçimleri, mücadelenin yeni bir aşamaya geçişini ifade etmektedir. Kimilerine göre bugün, seçimden sonraki beşinci gündür. Bize göre ise 9 ay sonra yapılacak yerel seçimle ilgili mücadelenin başlamasının beşinci günüdür.

    “GENEL BAŞKAN’IMIZ, YENİ MERKEZ YÖNETİM KURULU’NU, HAFTA SONU YAPILACAK PARTİ MECLİSİ TOPLANTISININ ARDINDAN BELİRLEYECEK”

    Samimi bir özeleştiri yaparak, yaşadıklarımızdan ders alarak, eksiklerimizi giderip yenilenerek mücadeleye güçlü bir şekilde devam edeceğiz. Bu sürece destek olmak amacıyla, dün yapılan MYK toplantısında Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz, teamüle ve partimizin usullerine uygun olarak, seçimden sonra yapılacak ilk Parti Meclisi toplantısından önce Genel Başkan’ımıza istifalarını sunmuşlardır. Genel Başkan’ımız, yeni Merkez Yönetim Kurulu’nu, hafta sonu yapılacak Parti Meclisi toplantısının ardından belirleyecektir. Mevcut MYK üyeleri, işlerin aksamaması adına, yeni MYK belirlenene kadar görevlerine devam edecektir. Yine dünkü toplantımızda olağan kongre takvimini de ele aldık. Bu kapsamda, kongrelerle ilgili karar da hafta sonu yapılacak Parti Meclisi’nde değerlendirilecek. Bu değerlendirmeleri de dikkate alarak yeni MYK’mız, bunun kararını verecektir.

    “28 MAYIS’TA, TÜRKİYE’DE HER İKİ KİŞİDEN BİRİNİN DESTEĞİYLE BÜYÜK BİR DEĞİŞİM BAŞLAMIŞTIR”

    Önümüzdeki süreç zorludur; sadece ekonomik açıdan değil, demokrasimiz ve hukuk devleti açısından da. Bunun ilk işaretleri görülmeye başlandı. Genel Başkan’ımıza yönelik fezleke tehditleri, belediye başkanlarımızı görevden alma imaları, televizyonlara başlatılan RTÜK incelemeleri, Gezi’nin 10’uncu yılını ananlara çok sert polis müdahaleleri, Türkiye Belediyeler Birliği’ni Saray’ın bahçesine çeviren kararlar, AKP’li belediye meclis üyelerinin gazetecilere saldırması, havuz gazetelerinde eski milletvekillerinin internet sansüründen muhalifleri hapsetmeye kadar uzanan tehdit listeleri… Ama bunların hiçbiri bizi yıldıramaz, korkutmaz. 28 Mayıs’ta, Türkiye’de her iki kişiden birinin desteğiyle büyük bir değişim başlamıştır. Bu, önünde duranların ayaklarını yerden kesecek bir çığdır. Her adımda artacak, büyüyecek, engellenemez hale gelecektir. Bugün değilse yarın, millete eziyetin merkezi saray rejimi; haktan, hukuktan, adaletten, daha fazla refahtan yana olanların gücüyle son bulacaktır. Türkiye’nin önünde yepyeni bir ufuk açılacaktır.”

  • CHP’den ulusal yas ilanı talebi

    CHP’den ulusal yas ilanı talebi

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak, PKK’nın Gara’da 13 Türk vatandaşını katletmesine sert sözlerle tepki göstererek ”ulusal yas ilan edilmesi” çağrısında bulundu.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Irak’ın Gara bölgesinde yürütülen askeri operasyonda, hain bölücü terör örgütü 13 silahsız insanımızı bir mağarada acımadan vurdu, alçakça şehit etti. Terör bir insanlık suçudur. Nereden ve kimden gelirse gelsin, terörden fayda ummak ya da terör karşısında suskun kalmak da bir insanlık suçudur” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Öztrak, toplantının ardından MYK gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

    Faik Öztrak, bazı anlarda insanların yutkunmakta ve nefes almakta güçtü çektiğini söyleyerek, “Söz biter, içimizi derin bir keder ve acı kaplar. Kelimeler insanın boğazında düğümlenir. Dün ne yazık ki böyle bir gündü. Irak’ın Gara bölgesinde yürütülen askeri operasyonda, hain bölücü terör örgütü yıllardır rehin tuttuğu askerlerimizi, polislerimizi, kamu görevlisi 13 yurttaşımızı, 13 silahsız insanımızı bir mağarada acımadan vurdu, alçakça şehit etti. Terör bir insanlık suçudur. Nereden ve kimden gelirse gelsin, terörden fayda ummak ya da terör karşısında suskun kalmak da bir insanlık suçudur” dedi.

    ”BU GÜZEL TOPRAKLAR TERÖRDEN ÇOK ÇEKTİ”

    Öztrak, terörün ve teröristin her türlüsünü lanetledikleri belirterek, “’Bu güzel topraklar terörden çok çekti. Gencecik fidanlarımız, vatan toprağına düştü. Analar, aileler perişan oldu. Nice ocaklar söndü. Dün de 13 aileye, 13 baba ocağına kor ateşler düştü. Biliriz; ateş düştüğü yeri yakar. CHP olarak bölücü terör örgütünün rehin aldığı kamu görevlilerimizin durumunu TBMM gündemine defalarca taşıdık. Genel Başkanımız evlatları kaçırılan ailelerle görüştü. Ailelerin sıkıntı, beklenti ve şikâyetlerini dönemin başbakanına aktardı. Arkadaşlarımız kaçırılanların aileleriyle beraber, TBMM’de basın toplantıları yaptı. Yine arkadaşlarımız bu konuda çok sayıda önerge verdi” diye konuştu.

    ”ULUSAL YAS İLAN EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”

    CHP Sözcüsü Öztrak, kamuoyunun bir an önce aydınlatılmasını beklediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

    ”Terörle mücadelenin sizi, bizi yoktur. Terörle mücadele milli bir meseledir. Terörle mücadelede siyasi şovlara, kurusıkı tehditlere, boş naralara, nutuklara yer yoktur. Bu mücadele yürek işi olduğu kadar, aynı zamanda akıl işidir. Sadece hasbi olmak yetmez. Hesabi de olmak gerekir. Terör bir insanlık suçudur. Mücadele buna göre ve bu ciddiyetle yapılmalıdır. Hatalardan ders çıkarmak bir erdemdir. Yeter ki ifrat ile tefrit arasında savrulma olmasın. Yeter ki yeni hatalara yelken açılmasın. Yeter ki tam da terörün ve teröristin istediği gibi, ‘terörle mücadele ediyorum’ deyip, milletimiz ‘senden’, ‘benden’ diye bölünmesin. Ağızlardan çıkanı kulaklar duysun. Herkes akılla, izanla, sağduyuyla hareket etsin. Biz CHP olarak, ulusal yas ilan edilmesini istiyoruz.”

    ”İSMİNİ TELAFFUZ ETMEKTE HİÇBİR SIKINTIMIZ OLMAZ”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gara şehitleri için yayınladığı taziye mesajında ”PKK terör örgütü” ifadesi kullanmamasına yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Öztrak, “‘Bizim bölücü terör örgütünün ismini telaffuz etmekte hiçbir sıkıntımız olmaz. Zaman zaman da yaptığımız bir sürü açıklamada bunu telaffuz etmişizdir. Ama CHP bugüne kadar terör ve terör örgütleri karşısında tavizsiz bir duruş sergilemiştir. Aslında bölücü terör örgütünün suikast girişiminde bulunduğu CHP genel başkanıdır. 13 vatandaşımızın bir mağarada kafalarından kurşunlanarak katledilmesi, şehit edilmesi çok vahim bir olaydır” ifadelerini kullandı.

  • CHP’li Öztrak: Esnafımıza destek olmaya devam edeceğiz

    CHP’li Öztrak: Esnafımıza destek olmaya devam edeceğiz

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, pandemi döneminde esnafın kirasının ödenmesine ilişkin, “Kiraları devletin üstlenmesi evet; ama bu yetmez. Biz kira desteği dışında, 16 tedbir daha önermişiz. Biz diğer 16 maddemizin de takipçisi olacağız. Esnafımıza destek olmaya devam edeceğiz” dedi.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleştitilen Merkez Yönetim Kurulu toplantısı ardından basın toplantısı düzenledi. Öztrak, Türkiye’de ekonominin derin bir buhran içinde olduğunu savunarak, “Vatandaşlarımızın omuzuna yüklenen fatura, her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Enflasyon aldı başını gitti. Etin, peynirin olmadığı bir poşet bile, markette, 100 TL’den aşağı dolmuyor” dedi

    ’16 MADDEMİZİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ’

    Öztrak, esnaf için yapılacaklar listesini 17 madde halinde aylar önce sıraladıklarını bildirerek, “‘Devlet, esnafın kira borçlarını ödesin’ dedik. Nasıl asgari ücretin artmasını, nasıl emeklilere iki ikramiye verilmesini sağladıysak, şimdi nihayet, esnafın kirasını da devletin üstleneceği anlaşılıyor. Bugün kabineden buna ilişkin karar çıkacakmış. Kiraları devletin üstlenmesi evet; ama bu yetmez. Biz kira desteği dışında, 16 tedbir daha önermişiz. Bunların neredeyse tamamını diğer ülkeler yapmış, esnafını borç batağından kurtarmış. Dünyayı yeniden keşfetmeyin, siz de yapın. Biz diğer 16 maddemizin de takipçisi olacağız. Esnafımıza destek olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    ‘AÇIKLADIKLARI HER VERİ ELDE KALIYOR’

    Öztrak, koronavirüs ile ilgili açıklanan verilere değinerek, “Artık açıkladıkları her veri elde kalıyor. Toplam vaka sayısı değişiyor. Beraberinde iyileşen hasta sayısı da değişiyor. Toplam vaka sayısı bir gecede ikiye katlanıyor. 20 gün sonra da iyileşen hasta sayısını, bir gecede 1 milyondan fazla artıyorlar. Ama her nasılsa, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı bir türlü değişmiyor. Sayıları gizleyerek, belki de yüzlerce vatandaşımızın durumun ciddiyetini anlamamasına, tedbir almamasına, hayatını kaybetmesine neden oluyorlar. Milletin her akşam televizyon karşısında ‘acaba ne söyleyecek?’ diye ağzının içine baktığı Sağlık Bakanı da, Bilim Kurulu da bu gerçekleri vatandaştan kaçırma operasyonuna ortak edildi” dedi.

    ‘PARTİ KAPATILARAK DEMOKRASİ SÜRDÜRÜLEMEZ’

    Öztrak, MHP Genel Bahçeli’nin HDP’nin kapatılması yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de “Bizim dileğimiz hiçbir partinin kapatılmamasıdır. Parti kapatılarak demokrasi sürdürülemez. Dolayısıyla bu konuyla ilgili prosedür bellidir. Bu prosedürün nasıl işleyeceği de bellidir; Sayın Bahçeli ‘kapatın’ dedi diye bir parti kapatılmaz” ifadelerini kullandı.

  • CHP’li Öztrak: Ermenistan yönetimini lanetliyoruz

    CHP’li Öztrak: Ermenistan yönetimini lanetliyoruz

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ”CHP olarak sivil yerleşim yerlerine saldırarak, kardeşlerimize karşı, savaş ve insanlık suçu işleyen Ermenistan yönetimini bir kez daha lanetliyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde video konferans yöntemiyle toplandı. Toplantı sonrasında, parti sözcüsü Faik Öztrak basın toplantısı düzendi. Öztrak, Azerbaycan’a yönelik saldırıdan dolayı Ermenistan’a tepki göstererek, “Masayı kuran, ‘bölgede Rusya’dan habersiz kuş uçamaz’ mesajını veren, dolayısıyla, ateşkesin bir anlamda garantörü olan Rusya, bu saldırıları neden önlemedi? Biz, CHP olarak sivil yerleşim yerlerine saldırarak, kardeşlerimize karşı, savaş ve insanlık suçu işleyen Ermenistan yönetimini bir kez daha lanetliyoruz. Gence’de şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralananlara şifa ve tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize de başsağlığı diliyoruz. Kardeşlerimizin acıları, bizim de acımızdır. Azerbaycan toprağı olan Karabağ’da Ermeni yönetiminin işgali son bulmadan, Kafkasya coğrafyası huzur bulamayacaktır. Biz CHP olarak bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

    ‘HİÇBİR ŞEYİN KARANLIKTA KALMAMASINI BEKLİYORUZ’

    Öztrak, Hatay’ın farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınlarının herkesin yüreğini dağladığını belirterek, şöyle konuştu:

    “Sadece çığlıkları duyulmayan, o güzelim ağaçlar yanmadı. Kaplumbağasından, kuşuna pek çok canlı da kavrulup, yaşamını yitirdi. Yangın yerleşim yerlerine de hasar verdi. O güzelim ormanlarımızla beraber, geleceğimiz de yandı. Genel Başkanımızın talimatıyla, MYK üyelerimiz yangın bölgesine gitti. Milletvekillerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, vatandaşlarımızın yanında oldular, acılarını paylaştılar. Canla başla uğraştılar. CHP olarak bundan sonra da bölgedeki mağdur vatandaşlarımızın yanında olmaya, vatandaşlarımıza elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz. Tek bir ağaç yakan, tek bir canlının yaşamına kasteden bizden olamaz. Bu arada bölücü terör örgütünün, yangınların sorumluluğunu üstlenme çabası dikkatle izlenmelidir. Bu yangın üzerinden yapılacak bölücü propagandaya ya da kurulacak tuzaklara izin verilmemelidir. Bunun için yangını çıkaranların biran evvel tespit edilerek, adalet önüne çıkarılmalarını, olan bitenin tüm boyutlarıyla aydınlanmasını ve hiçbir şeyin karanlıkta kalmamasını bekliyoruz.”

  • CHP’li Öztrak: Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez

    CHP’li Öztrak: Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Ermenistan, uluslararası hukuka aykırı olarak, Azerbaycan ile olan ateşkesi bir kere daha bozdu. Azeri yerleşim yerlerini ve sivilleri hedef aldı. Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Video konferans ile yapılan toplantının ardından Faik Öztrak, genel merkezde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, Türkiye ve içinde bulunduğu coğrafyanın çok kritik bir dönemden geçtiğini belirterek, “Dün de maalesef doğu sınırlarımızda, bir başka kriz yeniden alevlendi. Ermenistan, uluslararası hukuka aykırı olarak, Azerbaycan ile olan ateşkesi bir kere daha bozdu. Azeri yerleşim yerlerini ve sivilleri hedef aldı. Ermenistan’ın bölge barışını tehdit eden tutumu kabul edilemez. Bu uluslararası hukukun açık ihlalidir. Bu terördür. Yukarı Karabağ’daki Ermenistan işgali zaten bölgemizde kanayan bir yaradır. Yıllardır süren bu işgal hem bölge güvenliğini hem de refahını tehdit etmektedir. Çatışmaların yaşandığı coğrafya ülkemizin Kafkasya’yla bağlantısı için stratejik önemdedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattı gibi önemli uluslararası stratejik tesisler çatışma bölgesine yakındır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti olarak, olayları tüm boyutlarıyla, dikkatlice değerlendirmeliyiz. Meselenin uluslararası hukuk zemininde çözümü için Azerbaycan’a her türlü desteği vermek zorundayız” dedi

    ‘BURADA İYİ NİYET OLMADIĞI AÇIKTIR’

    Öztrak, “Kobani olayları soruşturması kapsamında HDP’li siyasetçilere yönelik yaşanan gözaltılar var. CHP’nin bu konudaki tutumu nedir?” sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

    “Açıkçası ben burada şöyle bir soru beklerdim; ‘İktidarın Kobani ile ilgili soruşturma açmak için neden 6 yıl beklediğini düşünüyorsunuz? Neden 6 yıldır Kobani ile ilgili olarak gerekenler yapılmadı?’ sorusunu bekliyordum. Çok açık söyleyeyim ki burada iyi niyet olmadığı açıktır.”

  • CHP’li Öztrak: Türkiye’de 800 milyon dolar rüşvet dağıtıldı

    CHP’li Öztrak: Türkiye’de 800 milyon dolar rüşvet dağıtıldı

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak, ülkeler arasındaki kara para trafiği ve bankaların bu trafikteki rolünü ortaya çıkaran ABD Hazinesi’ne bağlı Mali Suçları Araştırma Ağı’na (FinCEN) ait belgelere ilişkin değerlendirmede bulundu.

    Bu belgelerde tanıdık isimler olduğunu söyleyen Öztrak, “O da Reza Zarrab. Aynı gün Reza Zarrab’ın kuryesinin röportajı da kamuoyuna servis edildi. Bu kuryenin verdiği bilgilere göre Reza Zarrab, İran’ın Türkiye hattında 20 milyar dolarlık bir para ticaretine aracılık etmiş. Bu para ticaretinde 800 milyon dolar Türkiye’de rüşvet olarak dağıtılmış. Röportajda; Yüce Divan’da aklanmayan, aklanması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Ak Parti çoğunluğu tarafından engellenen bakanların hepsinin ismi geçiyor” dedi.

    Koronavirüsüne karşı mücadelesini kazanan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin MYK toplantısının ardından basın açıklaması yaptı. Öztrak ülkeler arasındaki kara para trafiği ve bankaların bu trafikteki rolünü ortaya çıkaran ABD Hazinesi’ne bağlı Mali Suçları Araştırma Ağı’na (FinCEN) ait belgelere ilişkin açıklamalarda bulundu.

    800 MİLYON DOLAR RÜŞVET

    Dün gece ortaya çıkan belgeleri ‘skandal’ olarak nitelendiren Öztrak şöyle konuştu:

    “Bazı bağımsız, özgür basın kuruluşları Amerika Birleşik Devletleri Hazine Bakanlığı belgelerinden yola çıkarak dünya üzerinde yasadışı para hareketlerini ve uluslararası bankaların kara para aklamadaki rolünü ifşa ettiler. Bu belgelerde tanıdık bir isim var. O da Reza Zarrab. Aynı gün Reza Zarrab’ın kuryesinin röportajı da kamuoyuna servis edildi. Bu kuryenin verdiği bilgilere göre Reza Zarrab, İran’ın Türkiye hattında 20 milyar dolarlık bir para ticaretine aracılık etmiş. Bu para ticaretinde 800 milyon dolar Türkiye’de rüşvet olarak dağıtılmış. Bunlar kuryenin iddiaları.”

    HEPSİNİN İSMİ GEÇİYOR

    “Röportajda; Yüce Divan’da aklanmayan, aklanması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Ak Parti çoğunluğu tarafından engellenen bakanların hepsinin ismi geçiyor” diyen Öztrak, “Böyle bir mülakatı Türkiye’de kaç basın kuruluşu yapabilir. Bu mülakatı bıraktık, bakalım kaç gazete veya medya kuruluşu yayınlanmış olan bu iddiaları haber yapabilir” diye konuştu.

    TÜRKİYE’NİN İTİBARI…

    Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Maalesef bu mesele uluslararası arenada Türkiye’nin yumuşak karnı olmaya devam edecek. Anlaşılan Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde de bu mesele kullanılacaktır. Trump’ın Halkbank meselesi için kişisel nüfuzunu kullanması, yargı süreçlerine müdahalesi, bunu sağlamak için damatlar arasındaki arka kapı diplomasisi iddiaları Amerika Birleşik Devletleri seçiminde ve kongrede sürekli dile gelecek, Türkiye’nin itibarı ABD seçimlerine yine malzeme olacaktır.”

    BAKARA MAKARA DİYENLER…

    Bugüne kadar hiçbir yönetimin Türkiye’yi bu duruma getirmediğini belirten Öztrak sözlerini şöyle bitirdi:

    “Rüşvet iddialarına konu olan bakanlar Yüce Divan’da yargılansaydı bunları yaşamazdık. Bakanlar suçluysa cezasını çekerdi, suçsuzsa aklanıp, milletin huzuruna alınlarının akıyla çıkarlardı. Bunlar yapılmadı. Ne yapıldı?”

    Rüşvetten aklanamayan bakanlar, ‘bakara makara’ diyen kişiler şimdi büyükelçi yapıldı. Yazık değil mi ülkemize? Şehit kanlarıyla kurulmuş Cumhuriyetimizin itibarı, bu ülkeyi yönetenler için bu kadar mı ucuz?”

    “Bu ucube rejimde ülkemiz sürekli patinaj yapıp yerinde sayıyorsa, bunun bir diğer nedeni de; yasama yargı ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrılığının ortadan kalkmasıdır, Saray’ın Gazi Meclis üzerindeki vesayetidir.”

  • Kemal Kılıçdaroğlu’nun testi negatif çıktı

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun testi negatif çıktı

    Cumhuriyet Halk Partisi’nce (CHP), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan koronavirüs testinin negatif çıktığı açıklandı.

    CHP’den yapılan yazılı açıklamada, “Parti Sözcümüz Faik Öztrak’ın Covid-19 test sonucunun pozitif çıkmasının ardından, filyasyon kapsamında Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na da test yapılmıştır. Test sonucu negatiftir” denildi.

  • CHP Sözcüsü Faik Öztrak koronavirüse yakalandı

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak koronavirüse yakalandı

    CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, sosyal medya hesabından yeni tip koronavirüs testinin pozitif çıktığını duyurdu.

    Öztrak Twitter’dan yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “Yaptırdığım Covid-19 testinin pozitif çıktığını az önce öğrendim.
    Sağlık durumum şu an gayet iyi. Fakat birkaç hafta evden çalışacağım.
    Arayıp soran herkese çok teşekkür ederim. Yakın zamanda benimle maskesiz temasta bulunanların test yaptırmasını rica ediyorum.”

  • CHP’li Öztrak: İdam cezasına karşıyız

    CHP’li Öztrak: İdam cezasına karşıyız

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, idam cezası tartışmalarına ilişkin, “Biz CHP olarak, sosyal demokrat parti olarak idam cezasına karşıyız” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. MYK toplantısı sürerken, CHP’li Öztrak basın toplantısı düzenledi. Öztrak, Türkiye’nin son 2 yılda ‘demokrasi endeksi’nde 10 sıra birden düştüğünü söyledi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyük bir devlet olduğunu belirten CHP’li Öztrak, “Büyük devlet; güçlü bir demokrasiyle olur, adalet ve hukukun üstünlüğüyle olur, güçlü bir ekonomiye olur, iyi eğitilmiş, öz güvene sahip gençlerle olur. Demokrasimizi katledenlerin, adaleti bitirenlerin, eğitimi ve ekonomiyi perişan edenlerin, şimdi ülkemizi dünyadaki 10 büyük devlet arasına sokma vaadi komiktir” diye konuştu.

    ‘İDAM CEZASINA KARŞIYIZ’

    CHP’li Öztrak, bazı suçlara ilişkin idam cezası Meclis’e gelirse nasıl bir yol izleyeceklerine ilişkin, “Nasıl yol seçeceğimiz açık. Biz CHP olarak, sosyal, demokrat parti olarak idam cezasına karşıyız. Ancak bu idam cezası meselesi, ülkenin ne zaman başı sıkıntıya girse ülkeyi yönetenler tarafından gündeme getiriliyor. Bu ya gündemi değiştirme çabasıdır ya da FETÖ’nün yurt dışına kaçan örgüt elemanlarına örtülü af çıkarma çabasıdır. Ülkenin taahhütleri ortadadır. Avrupa ile ilişkilerimizin arkasında yatan anlaşmalar ortadadır. İdam cezası yasağının kaldırılması AB ile ilişkilerimizin bitmesi anlamına gelir. Ülkeye idam cezası getirilmesi, yurt dışına kaçan FETÖ örgütü elemanlarının bu ülkeye ‘sizde idam cezası var’ denilerek iade edilmemesi sonucunu doğurur” ifadesini kullandı.

    CHP’li Öztrak, Muharrem İnce’nin Sivas’ta başlattığı ‘Memleket Hareketi’ne ilişkin soruya da “Bizim gündemimizde bu yok. Bunlarla ilgili bir değerlendirme MYK’nın gündeminde yok” diye cevap verdi.