Etiket: fazla mesai

  • Fazla mesailer tazminat hakkı kazandırdı

    Fazla mesailer tazminat hakkı kazandırdı

    Mahkemenin verdiği kararın emsal niteliği taşınıdığını ifade eden Avukat Deniz Sarıbaş Yılmaz, “Müvekkilim bir gıda fabrikasında 14 yıl boyunca işçi olarak çalışmış. Daha sonra bahsi geçen fabrikadaki çalışma şartları yıllık 270 saatin üzerinde fazla mesai şekline evrilmiş. Yıllık 270 saatin üzerindeki fazla mesai durumunda işçiler için haklı nedenle fesih sebebi olduğu aşikar. Açılan dava sonucunda mahkeme işçiyi haklı buldu ve 270 saati aşan fazla mesai nedeniyle kıdem tazminatına hak kazandı. Ancak bu dava ilginç olan şu ki müvekkilim işverenin ileri sürdüğü fazla mesaiye rıza göstererek onay veriyor. Ayrıca yasal olarak haklı nedenin devamlılık arz ettiği için hak düşürücü süreye tabii tutulmaksızın davası kabul ediliyor. Bu da Türkiye’de ender rastlanan bir karar. İstinaf Mahkemesi tarafından bu karar onandı” şeklinde konuştu.

    İşçi haklı bulundu

    Dosya çerçevesinde sunulan son 3 döneme ait bordroların incelenmesinde feshin gerçekleştiği 2016 yılı için fazla çalışma toplamının 432,4 saat olduğu; böylelikle senelik 270 saatlik yasal sınırın aşıldığı bilirkişi raporu ile tespit edildi. Davalı iş yerinde kanun hükümlerine uygun çalışma şartlarının uygulanmadığı anlaşıldığından davacı işçi tarafından iş akdinin feshinin haklı nedene dayandığı sonucuna varıldı. Mahkeme tarafından kanun hükümlerine uygun çalışma şartlarının uygulanmamasının davalı iş yerinde devamlı bir hal taşıdığı ve iş akdinin fesih tarihi itibariyle de fesih nedenin devam ettiği anlaşıldığından davalı vekilinin feshin 6 günlük sürede yapılmadığı savunmasına mahkeme itibar etmedi. Bursa İş Mahkemesi emsal teşkil edebilecek bir karar vererek 6 günlük hak düşürücü süreye itibar edilmemesi ve işçinin çalıştığı dönemde işverenin sunduğu fazla mesai teklini kabul etmesine rağmen işçiyi haklı buldu. İşverenin, işçiye kıdem tazminatının ödenmesine hükmetti. Bursa İş Mahkemesi’nin verdiği karar bir üst mahkeme tarafından onandı.

  • Yargıtay’dan fazla mesai kararı

    Yargıtay’dan fazla mesai kararı

    Bir lokantada garson olarak çalışan M.D., işten ayrılınca resmi tatillerde çalıştığını belirterek fazla mesai alacaklarının tahsilini istedi. Davalı esnaf lokantası sahibi S.H., iddiaları reddetti. Mahkeme, lokantada çalışan tanıkları dinleyerek fazla mesai yapıldığına hükmetti.

    Kararı inceleyen Adalet Bakanlığı, kararın kanun yararına bozulmasını talep etti. Dava dosyasını yeniden açan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı.

    Fazla mesai taleplerinde imzalı bordroların dikkate alınması gerektiğinin vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Başvuru, davalı işverene ait lokantada garson olarak çalışan davacı işçinin fazla çalışma ücretinin ödenmediği iddiasına ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulması için temyiz edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi, fazla çalışma ücretine ilişkin olarak kurmuş olduğu hükme esas bilirkişi ek raporunda işçinin fazla çalışma ücreti, hatalı bir şekilde, yalnızca tanık beyanları esas alınarak hesaplanmış; imzalı ücret bordrolarına itibar edilmemiştir. Ancak, fazla çalışma ücretinin hesaplanmasında işçinin imzalamış olduğu ücret bordrolarının da esas alınması gerekmektedir.

    Nitekim, imzalı bordroda yazılı olan fazla çalışma süresinden daha uzun sürelerle fazla çalışma yapıldığı iddiası işçi tarafından ancak yazılı delille ispat edilebilecektir. Mahkemece bilirkişi ek raporundaki hesaplamalara itibar edilerek fazla çalışma ücreti hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık anlatımlarına göre davacının son brüt ücretinin 2.475,84 TL olduğu ve haftada 28 saat fazla çalışma yaptığı belirlenmiş, bu verilere göre hesaplama yapılmış ise de imzalı ücret bordrolarının dikkate alınmaması hatalı olmuştur.

    İşçinin gerçek ücretinin bordroda belirtilen miktardan daha yüksek olması mümkündür. Ancak bu halde dahi, imzalı bordrodaki fazla çalışma süresini aşacak şekilde fazla çalışma yapıldığı iddiası ancak yazılı bir delil ile ispatlanabilir. Böyle bir yazılı delilin bulunmaması halinde, bordrodaki fazla çalışma süresi ile bağlı kalınarak gerçek ücret üzerinden fazla çalışma alacağı hesaplanmalı, bordrodaki ödeme miktarı mahsup edilerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece bu ilke ve esaslar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup, kanun yararına temyiz isteğinin bu gerekçe ile de kabulü gerekmiştir.”

  • Milyonlarca işçiyi ilgilendiren fazla mesai kararı

    Milyonlarca işçiyi ilgilendiren fazla mesai kararı

    Bir satış temsilcisinin fazla mesai davasının temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, fazla mesainin ispatında diğer delillerle birlikte telefon GPRS kayıtlarının da delil olarak değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti.

    Bir ilaç firmasında ilaç ve tıbbi tanıtım mümessili olarak çalışan genç, ayrıldığı iş yerinden fazla mesai alacağı olduğu gerekçesiyle İş Mahkemesi’nin yolunu tuttu.

    Mahkeme, davacı satış temsilcisinin hafta içi 07.30 da çalışmaya başlayıp akşam saat 22.00 ye kadar çalıştığını, cumartesi günleri de 08.00 den saat 14.00’e kadar çalıştığını, fazla çalışma ücretinin ödenmediğini ileri sürerek alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istedi.

    Davalı şirket sahibi ise davacının mesaisini kendisinin ayarladığını, prim alacağını daha fazla yükseltmek için kendi isteği ile fazla çalışmasının fazla mesai olarak kabul edilemeyeceğini, kendisine prim ödendiğini ve primlerin muhtemel fazla mesai alacağından mahsubu gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etti.

    Mahkeme; fazla mesai ücreti alacağının reddine karar verdi. Kararı davacı satış temsilcisi temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikteki kararda, GPRSS kayıtlarının fazla mesaiyi ispatta delil sayılacağı belirtildi.

    Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Somut olayda, dosya kapsamından, davacının sabit ücret+ kotaya bağlı prim usulü ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece fazla çalışma yaptığının davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle talep reddedilmişse de davacının fazla çalışmalarının daha fazla prim elde etmeye yönelik olarak yapıldığı davalının zımnen kabulündedir. Davacıyla yapılan iş sözleşmesi 8. maddesinde çalışma sürelerini işverenin belirleyeceği, 12. maddesinde ise işçinin ziyaret planlarını işverene sunmak ve buna uymak zorunda olduğu düzenlemesi mevcuttur. Davacı delil olarak telefon, GPRS kayıtları, işverene sunduğu raporlar ve tanık beyanlarına dayanmış, telefon GPRS kayıtları ile raporlamalar bir arada değerlendirildiğinde fazla çalışma alacağının ispat edeceğini belirtmiştir. Davacı tanıkları davacıyı programında belirttiği gün ve saatte görmüş kişiler olup davacı işi gereği pek çok doktor ve eczacı ile gün içinde kısa süreli tanıtım ve satış amaçlı görüşmektedir. Telefon GPRS kayıtları celbedilmediği gibi davacı tanıklarının davacıyı kısa süre görmüş olduğundan beyanlarına itibar edilemeyeceği ve davalı tanık beyanlarında davacının çalışma süresinin 44 saat olup yasal süreyi aşmadığı dolayısıyla fazla çalışmanın ispat edilemediği gerekçeleriyle reddi isabetsiz olmuştur. Mahkemece davacıya ait delil kısmında bildirilen telefon GPRS kayıtları, araç kayıtları, işverene haftalık sunulan raporlar celbedilerek tüm deliller birlikte değerlendirilerek fazla çalışma alacağı hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı gerekçeyle talebin reddi isabetsiz olmuştur. Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.”

  • Yargıtay’dan emsal fazla mesai kararı

    Yargıtay’dan emsal fazla mesai kararı

    Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, milyonlarca özel sektör çalışanını yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme; fazla mesai hesabında çalışanın kullandığı bilgisayar log kayıtlarının da (açılış kapanış saatleri) delil olarak kabul edilmesi gerektiğine hükmetti.

    İş Mahkemesi’ne başvuran özel sektör çalışanı, 1989 – 2013 yılları arasında hak ettiği fazla çalışma ücretlerinin ödenmesi talebiyle dava açtı. Davalı şirket avukatı ise zamanaşımı iddiasında bulundu. Davacının her gün ve teftiş döneminde 09:00 ila 22:00-23:00 saatleri arasında çalışmasının kabul edilemeyeceğini dile getirdi. Davacının tabi olduğu yönetmelik gereğince yıllık 270 saatlik fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğunu ve davacıya 2011-2014 yıllarına ilişkin yıllık 270 saati aşan fazla çalışmasının karşılığı ücretlerin davacıya ödendiğini beyanla, davanın reddini savundu. Mahkeme; davanın kısmen kabulüne hükmetti. Temyiz edilen karar Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nce bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada Mahkeme; davanın kısmen kabulüne karar verdi. Davalı şirket avukatı kararı temyiz edince bu kez devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.

    “Bilgisayar ne zaman açılıp kapanmış baktınız mı?”

    Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay, davacının ofisteki işyeri bilgisayarının hangi saatlerde açılıp kapandığına bakılması gerektiğine hükmetti. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Davacının çalıştığı şubeden, çalıştığı dönemler itibariyle kullandığı bilgisayarların açılış kapanış saatlerini gösterir kayıtlar tespit edilmeli. Gerektiğinde bilirkişiye yerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek, işyeri giriş çıkış ile bilgisayar kayıtları, varsa mesai formları ve emsal dava dosyalarındaki tespitlerle örtüştüğü noktada davacı tanıklarının beyanları ile birlikte değerlendirilmeli. Yeniden rapor alınmalı ve sonucuna göre usuli kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekir. Raporun hazırlanması esnasında log kayıtlarının dosyada bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece daha sonra alınan 05.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise 28.01.2011-03.12.2013 tarihleri arasında log kayıtlarının dosyaya getirildiği, log kayıtlarının bulunduğu dönemlerde log kayıtlarına göre, 24.12.2010-27.01.2011 tarihleri arasında ise log kayıtlarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu halde mahkemece 05.01.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda log kayıtlarına göre hesap yapılan dönem yönünden herhangi bir indirim yapılmaksızın, tanık beyanlarına dayanan dönem yönünden ise uygun bir indirim yapılarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde log kayıtları incelenmeksizin hazırlanan rapor doğrultusunda karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Maaş ve masai alacaklarıyla ilgili Yargıtay’dan flaş karar

    Maaş ve masai alacaklarıyla ilgili Yargıtay’dan flaş karar

    Bir restoranda garson olarak çalışan genç, işten çıkarıldı. İş Mahkemesi’nin yolunu tutan mağdur garson, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etti. Mahkemede ifade veren restoran işletmecisi, davanın reddine karar verilmesini istedi. Tarafları dinleyen mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar verdi.

    Kararı davalı işletmeci temyiz etti. Devreye giren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nda ’ücretin’; ’bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak’ tanımlandığına dikkat çekti. Kararda; ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkün olduğu gibi, ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması da mümkün olduğu hatırlatıldı. İşverenle çekişme içine girmek isteyen işçinin haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkının da bulunduğunun vurgulandığı kararda şöyle denildi:

    ‘TANIKLA İSPATI MÜMKÜN DEĞİL’

    “Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önem taşımaz. Ancak, ücretin ödenmediğinden söz edilebilmesi için ücret ödeme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.”

    KARARI OY BİRLİĞİYLE BOZDU

    Yargıtay, davacının talebinin eksik ücret ödenmesine ilişkin olmasına karşın; mahkemece son iki aylık ücretin ödenmemesine dair değerlendirme yapılması ve davacının talebi olmayan son iki aylık ücret alacağının kabulüne karar verilmesini yasaya aykırı buldu. Mahkeme kararının oy birliği ile bozulmasına hükmedildi.