Etiket: Fenerbahçe

  • Fenerbahçe’nin borcu: 7 milyar 686 milyon TL

    Fenerbahçe’nin borcu: 7 milyar 686 milyon TL

    Fenerbahçe’nin 2022 Yılı Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı, Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda devam ediyor. Fenerbahçe Başkan Vekili Erol Bilecik ve Fenerbahçe Denetim Kurulu Üyesi Mehmet Vodina, mali tablolarla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Erol Bilecik, döviz kurunun artmasına rağmen borcu yüzde 60 düşürdüklerini ifade ederek, “612 milyon Euro borç devralmıştık. Yüzde 60 iyileştirerek 386 milyon Euro’ya düşürmüş olduk. Kur 3 buçuk katı artmışken. Ali başkan kimsenin ortaya koyamayacağı cömertlikle kulübün finans ihtiyaçlarına hiçbir zaman sesiz kalmadı” şeklinde konuştu.

    Denetim Kurulu Üyesi Mehmet Vodina ise Fenerbahçe’nin 31 Aralık 2022 itibarıyla kısa vadeli yükümlülüklerinin 3 milyar 407 milyon TL, uzun vadeli yükümlülüklerin ise 4 milyar 279 milyon TL olmak üzere toplam borcun 7 milyar 686 milyon TL olduğunu duyurdu.

  • Fenerbahçe’nin 2022 Yılı Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı başladı

    Fenerbahçe’nin 2022 Yılı Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı başladı

    Fenerbahçe’nin 2022 Yılı Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda başladı. Toplantıya Başkan Ali Koç, Yüksek Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar ve kulüp üyeleri katılım gösterdi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Pekin, bin 552 katılımcının bulunduğunu ifade etti.

    Olağan mali genel kurul toplantısı başkanlığına oy çokluğuyla Uğur Dündar seçilirken, toplantı saygı duruşu ve okunan İstiklal Marşı’nın ardından başladı.

    Toplantıda 2022 yılı yönetim kurulu faaliyet ve denetim raporunun okunurken, 2022 yılı yönetim kurulu faaliyet ve denetim raporu ibraya sunulacak.
    Daha sonra bütçe ve ek bütçe oylanacak.

  • Aziz Yıldırım’dan flaş çağrı

    Aziz Yıldırım’dan flaş çağrı

    Fenerbahçe Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım, mevcut başkan Ali Koç’a seslendi. Yıldırım, Koç ve yönetiminin başarısızlıkları sahiplenerek, güven oyu alabilme adına olağanüstü genel kurula gitmesi gerektiğini dile getirdi.

    Aziz Yıldırım’ın açıklamaları şu şekilde:

    “Bilmenizi isterim ki görev yaptığımız dönemlerde, camiamızın böylesine ağır travmalar yaşadığı günlerin sonrasında, olağanüstü genel kurula yönelik ya da olası adaylık ile ilgili bir açıklama yapmak aklımızın ucundan dahi geçmemiştir. Geçtiğimiz sezonun sonunda bu büyük travmayı camiamıza yaşatan Ali Koç ve yönetim kurulu arkadaşlarıyken, hiç sorumlulukları yokmuşçasına yapmış oldukları “Aday çıkarsa genel kurula gideriz” açıklaması, beş yıllık dönemlerinin adeta bir özeti olmuştur. Üstten bakan, kendinde hiç hata görmeyen, başarısızlığı sahiplenmeyen, hayali düşmanlar arayan bir bakış… Kulübümüzün geleneklerinde, olağan genel kurula bir yıldan daha uzun bir süre varken, kulübü, seçim sathi mahalline sokma gibi bir gelenek 2018 yılına kadar olmamıştır. 2018 yılında yapılan genel kuruldan bir buçuk yıl önce, bir Konya maçımıza dakikalar kala, kulübümüzü seçim sathi mahalline sokmak, “forma – kombine almayın, maça gitmeyin” şeklinde propagandalara ön ayak olmak, çanak tutmak, bu şekilde camianın bölünmesine sebebiyet vermek Ali Koç ve yönetiminin bu kulübün içine sokmuş olduğu bir virüstür.

    Tribünlerde istifa sesleri yükselmektedir, takıma ve yönetime güvensizlik had safhadadır

    Bununla birlikte, kulübümüzün geleneğinde, yaşanan büyük olumsuzlukların ardından başkanların ve yönetimlerin güven oyu almak için genel kurula kendiliğinden gitmeleri vardır. Denizli’de kaybedilen şampiyonluğun ardından daha 5 ay önce seçilen yönetim, güven oyu almak için genel kurula gitmiştir. Nitekim Ali Koç da ilk kez o genel kurulda yönetime girmiştir. Hatta bir FETÖ Kumpası olan 3 Temmuz sürecinde iki arkadaşımızın üyelikleri için mahkeme kararı ile genel kurul toplanmasına karar verildiğinde de ben tüm yönetimi güven oyu almak için seçime götürmüştüm. Bugün, o günlerden çok daha güven tazeleme ihtiyacı vardır; 5 yıllık büyük tarihi bir başarısızlık vardır. Tribünlerde istifa sesleri yükselmektedir, takıma ve yönetime güvensizlik had safhadadır. Ali Koç ve yönetimine düşen bu seslere kulak vermek, mazeret ileri sürmeden, güven oyu alabilmek için olağanüstü genel kurula gitmek ve güven tazelemektir. ‘İstenmediğim yerde durmam’ diye taraftara söz verenler, daha hangi şekilde istenmedikleri kanaatine varacaklardır?

    Beni ve arkadaşlarımı hayali düşman olarak görmekten vazgeçin

    Bu açıklama vesilesiyle mevcut yönetime sesleniyorum: Mevcut yönetim, ilk gününden itibaren, başarısızlıklarına, yetersizliklerine, tek mazeret ve kaçış yolu olarak beni ve arkadaşlarımı göstermektedir. Beni ve arkadaşlarımı hayali bir düşman olarak görmekten, yapamadıklarınıza mazeret olarak göstermekten bir an önce vazgeçin. Ben, bu kulübe 20 yıl başkanlık yaptım. Kulübe kazandırmış olduklarım ortadadır. Benim duruşum bellidir; hiçbir şeyi gizli kapaklı yapmadım, yapmam, bunu beni tanıyan herkes iyi bilir. Bu kulüp tarihine geçmiş bir başkan olarak, Fenerbahçe için her zaman söyleyecek bir sözüm vardır. Bunu da hiçbir zaman kapalı kapılar ardında yapmadım. Fenerbahçe ile dertlenen insanların benimle muhtelif ortamlarda yaptığı görüş alışverişleri sizleri rahatsız etmemelidir, bu durum özellikle camiamızın içinde bulunduğu karamsar ortamda çok da olağan bir durumdur.

    Fenerbahçe spor kulübü kimseye muhtaç değildir

    Bu kulüp, tüzüğün aradığı koşulları sağlayan yüzlerce başkan adayı çıkaracak potansiyele sahiptir. ‘Ali Koç olmaz ise kimse kulübe mali destek sağlayamaz’ sözü yandaşlarınız tarafından ortaya atılmış ve Fenerbahçe’de karşılığı olmayan bilinçli bir söylemdir. Ayrıca bu söylem, insanları, Ali Koç’un sadece parası için başkan seçildiği gibi yanlış bir düşünceye yöneltmektedir. Fenerbahçe Spor Kulübü kimseye muhtaç değildir. Muhtaç olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Başkanlık zenginlik ile alınan bir imtiyaz değildir. Başkanlık, yönetme becerisi ile, yüksek organizasyon yeteneği ile, mevcut kaynaklar ile yapılabilecek bir görevdir. Türk Spor tarihi, paralı olmayan, yüksek yöneticilik becerisi ile büyük sportif başarılar elde etmiş başkanlar ile doludur. Rahmetli Süleyman Seba bunun en güzel örneklerinden biridir. Fenerbahçe Spor Kulübü’ne 5 yılda Ali Koç’un tek başına milyarlarca lira verdiği, bu sayede kulübün ayakta kalabildiği büyük bir yalan olduğu kadar aynı zamanda taraftarlarımıza yapılmış büyük bir saygısızlıktır. Kulüp başkanlarının kulübe yaptığı hibeler her dönemde olmuştur, ama hiçbir başkan bu kadar başarısızlığa rağmen buna tutunarak iktidarda kalma mücadelesi vermemiştir. Keza geçmişten günümüze, kulübümüzün sponsorları olan büyük şirketler, kulübümüzün büyüklüğü ve marka değeri ile bir birliktelik kurmuştur; kulübe sağlanan sponsorluklar hiçbir zaman Başkanların kendi şahsi katkısı olarak değerlendirilmemiştir. Aksi değerlendirmeler, sponsorlarımıza yönelik büyük bir haksızlıktır. Bu tip değerlendirmelerden bir an önce vaz geçilmelidir.

    Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hedefi ve vizyonu Türkiye Kupası finali asla olmamıştır, olamaz

    Bu beş yıllık süreçte taraftarlarımız kulübümüze, Ali Koç tarafından sağlanan maddi desteğin kat be kat fazlası bir desteği, hem takımlarımızın maçlarına gelerek ve ürün satın alarak, hem de Fener OL, Mesut OL gibi kampanyalar yoluyla sağlamıştır. Taraftarlarımız tarafından sağlanan bu değerli destek ile birlikte, bizim dönemimizdeki futbolcuların satışlarından elde edilen bonservis gelirleri, Futbol A.Ş’nin bedelli sermaye artırımı ve amatör şubelerden gelen vergi iadesi desteği düşünüldüğünde, yüz milyonlarca Euro’nun, sayısız teknik direktör ve futbolcuya çarçur edilmesinin tek sorumlusu Ali Koç ve yönetimidir. Ali Koç tarafından sağlanan maddi destek, varlığı inkar edilemez başarısızlığın eleştirilememesine bir gerekçe asla değildir. Fenerbahçe’yi yönetmek demek, kulübe salt para girişi yapmak değil, tüm bu finansal sistemi doğru yönetebilme kabiliyetine sahip olup sportif başarı elde etmek demektir. Bir kere daha ifade etmek isterim ki Fenerbahçe Spor Kulübü hiç kimsenin, hiçbir şirketin, vakfın, derneğin, ailenin, sosyal oluşumun malı değildir. Fenerbahçe halktır. Fenerbahçe halkındır. Hep de öyle kalacaktır. Bugün geçiştirmek istediğiniz, güven tazelemek için almanız gereken, olağanüstü genel kurul kararı, bir müddet sonra alınmış olsa bile kulübe telafisi kabil olmayan zararlar verecektir. Yönetiminizin kalan bir yıllık süresinde takıma, teknik ekibe ve yönetime tam destek ancak genele kurulun vereceği güvenoyu ile mümkün olabilecektir. Tarihimizde bunun pek çok örneği vardır. Kişisel kaygılar ile kulübün zararına olabilecek bir kararı almayın, kulübümüzü derhal olağanüstü genel kurula götürerek güven oyu alın.

    Beş yıl önce uyarıda bulunduğum konuların bugün aynen gerçekleşmiş olmasını görmek de beni üzüyor. Takımımızdaki Ferdi, Arda ve benzerleri gibi yetenekleri kaybetmeyip elinizde tutun; tıpkı 2021 yılında söylediğim gibi bunların yanına geçmişte olduğu gibi yeni Alexler, Roberto Carloslar, Anelkalar, Hooijdonklar, Ortegalar, Appiahlar, van Persieler, kısaca dünya çapında yıldızlar katın. 1 yıl sonra da üzülmemek, kulübün zarara uğramaması, zaman kaybetmemesi için bütün bu söylediklerimi dikkate alın ve gereğini yapın. Son 5 yılda kazandığımız tek kupa olan Türkiye Kupası şampiyonluğu için futbol takımımızı kutlarım. Bununla birlikte, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hedefi ve vizyonu Türkiye Kupası Finali asla olmamıştır, olamaz. Maddi ve manevi değerini, yıllar önce yitirmiş bir kupa organizasyonun finalinin kazanılması, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkan ve yönetiminin beş yıllık kötü icraatları için bir kurtuluş ümidi asla olamaz. Fenerbahçe taraftarı da kazanılmış ya da kaybedilmiş bir Türkiye Kupası organizasyonu neticesi ile muhasebe yapmayacak kadar büyük bir taraftardır.

    Mevcut başkan ve yönetimin gerekli adımları daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce alması gerektiği yönündeki düşüncelerimi kamuoyuna sunuyorum

    Üzülerek söylemem gerekiyor ki bizler Ali Koç’un hayal ettiği Fenerbahçe’nin hedefinin Türkiye Kupası olan bir Fenerbahçe olduğunu görememişiz, anlayamamışız. Fenerbahçe gibi bir çınarın tek bir dalına zarar gelmemesi için maddi ve manevi birçok kaybı göze alarak 1 yıl hapis yatmış şahsım ve yol arkadaşlarım adına bu satırları tarihe bir not olarak düşmeyi görev kabul ediyor, mevcut başkan ve yönetimin gerekli adımları daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce alması gerektiği yönündeki düşüncelerimi kamuoyuna sunuyorum. Bugün sayıları 50 bini aşan ve milyonlarca Fenerbahçe taraftarının temsilcisi olan genel kurul üyelerimizi, Fenerbahçe’nin büyük hedeflerine uygun olarak ve anlık başarılara odaklanmadan, mevcut yönetimin icraatları hususunda bir muhasebe yapmaya, kulübümüze ve kulübümüzün geleceğine sahip çıkmaya davet ediyorum.”

  • Fenerbahçe, İrfan Can Eğribayat’ın bonservisini aldı

    Fenerbahçe, İrfan Can Eğribayat’ın bonservisini aldı

    Fenerbahçe Kulübünden konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Kulübümüz, geçtiğimiz yıl Göztepe A.Ş’den kiraladığı ve başarılı performansı ile dikkat çeken kalecimiz İrfan Can Eğribayat’ın satın alma opsiyonunu kullanmıştır. 2027 yılına dek sözleşme imzaladığımız oyuncumuza çubuklu formamız altında nice zaferler diliyoruz” denildi.

  • Jorge Jesus’tan Ali Koç’a: “Sana minnettarım”

    Jorge Jesus’tan Ali Koç’a: “Sana minnettarım”

    Fenerbahçe’den ayrılan teknik direktör Jorge Jesus, kendisinin Ali Koç hakkında yaptığı iddia edilen açıklamaya dair değerlendirmelerde bulundu.

    Jesus, yazılı basında yer alan haberi yalanlayarak, “Fenerbahçe’deki ilk günümden beri Başkan Ali Koç’tan tam, koşulsuz destekten başka bir şey almadım. Basına olumsuz bir açıklama yapmadım, verdiğim tek röportaj indiğimde kulüp ve ülke hakkında iyi konuştuğumda oldu. Bu nedenle bugün gazetedeki yazı yalandan başka bir şey değildir. Başkan Ali Koç benim ailem için yaptıkların için sana çok minnettarım” ifadelerini kullandı.

  • Fenerbahçe kalecisi İrfan Can Eğribayat: “Taraftarımız bize inanmaya devam etsin”

    Fenerbahçe kalecisi İrfan Can Eğribayat: “Taraftarımız bize inanmaya devam etsin”

    Fenerbahçe’nin başarılı kalecisi İrfan Can Eğribayat, kulüp televizyonunda yayınlanan ‘Günün Röportajı’ programının konuğu oldu. Türkiye Kupası zaferini değerlendirerek sözlerine başlayan İrfan Can Eğribayat, “Bizim için sezon güzel bitti çünkü bizim için önemliydi. Hedefimiz hem kupayı kazanmak hem de ligi kazanmaktı. UEFA’da da gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyorduk. UEFA’da ilk maçta Sevilla’ya karşı şanssız bir mağlubiyet yaşadık. Ligdeyse istediğimiz sonuçları alamadığımız zamanlar oldu. Taraftarlarımızı üzdüğümüzü takım içinde çok konuştuk. Bizler de çok üzüldük. Bize yakışmayan puanlar kaybettik. Buradan hem şahsım adına hem de takım arkadaşlarım adına tekrar bütün taraftarlarımızdan özür diliyorum. Ziraat Türkiye Kupası taraftarlarımızı bir nebze de olsa mutlu edebileceğimiz bir yerdi. Ziraat Türkiye Kupası boyunca iyi performans sergiledik. 5 maç oynamıştım, 3’ünde kaleyi gole kapatmıştım. Bu da hem iki yarı final hem final maçı olunca farklı oldu ki final maçında kaleye çok fazla top gelmedi. Takım olarak önde pres anlamında çok iyiydik. Bizim için güzel bitti. Taraftarlarımıza armağan olsun. Onların bu kupaya ihtiyacı vardı. Biz bunu hissediyorduk. Bize verdikleri tepkilerin de kupa hasretinden, bizim daha fazla başarılı olmamızı istemelerinden kaynaklıydı. Onlara bu kupayı hediye edebildiğimiz için çok mutluyuz. İnşallah önümüzdeki yıllarda daha fazla kupa kazanıp, onları daha çok mutlu edebiliriz” dedi.

    Eğribayat, şampiyonluk kutlaması sonrasında genç kalecilerimizden Osman Ertuğrul Çetin ile eğlenceli dakikaların yaşandığı anlar içinse şunları söyledi:
    “Maçtan sonra açıkçası çok yüksektim, çok heyecanlıydım. Formamı çıkarıp tribünlere atmıştım ve şu an bende final maçının forması yok. Çok güzel bir duygu. Takımdaki herkesle çok iyiyiz ama Ertuğrul ile çok iyi anlaşıyorum. Ağabey-kardeş ilişkimiz söz konusu. Kutlama anında da ‘Ağabey beni bir sırtına alsana’ dedi. Ben de aldım, sonrasında da attım aşağıya, tabii o anlar da oldukça komik ve eğlenceli oldu. Güzel görüntülere sahne oldu.”

    “Fenerbahçe formasının ağırlığının farkına vardım”
    Transferinin ilk gününden itibaren hazır olmaya çalıştığını vurgulayan başarılı eldiven, “Ben buraya geldiğimde ikinci kaleci olduğumu biliyordum. Altay takım kaptanı ki Altay benim 17-18 yaşından beri çok yakın arkadaşım. Keza milli takımlarda da beraberdik. İkinci kaleci olarak geldiğimin bilinciyle ‘forma gelir mi’ diye her defasında çalıştım, hazır oldum ki forma geldiğinde çok hazır bir İrfan da yoktu. Bunu da her zaman söyledim. Bu konuda da sağ olsunlar Özcan Hoca, Yasin Hoca benim yeteneğime çok güvendikleri için kilo verdiğim zaman çok farklı noktalara gelebileceğimi, biraz çabuklaştığım zaman çok farklı noktalara gelebileceğimden bahsettiler. Biz de bunlara yönelik çalışmalar yaptık. Ben yedek kulübesindeyken de enerji vermeye çalıştım” diye konuşan İrfan Can Eğribayat, takımdaki dostluk ortamına ve Fenerbahçe formasının ağırlığına şu şekilde vurgu yaptı: “Takımda çok güzel bir dostluk var. Ben ilk geldiğim gün hemen o dostluk ortamının içine girdim. Tabii bunu gördüğünüz zaman takım arkadaşlarınızın da saha içinde başarılı olmasını istiyorsunuz. Hiç kimsenin kalbinden kötü şeylerin geçtiğini düşünmüyorum. Yönetimimize de teşekkür ediyorum, detaylı şekilde seçilmiş ki ben geldiğimde de gerçek karakterimi göstereceğimi söylemiştim. Hep hazır bekliyordum. Ben kaleye geçtiğim zaman takımın iki kulvarda da iddiası vardı. Ben de elimden gelen her şeyi yaptım. Kendi kariyerimden ziyade Fenerbahçe formasının ağırlığının farkına vardım. Gerçek anlamda çok farklı bir ortam. Taraftarlarımız da sağ olsunlar beni hep desteklediler. Ben de onlara, kulübe layık olmaya çalıştım. İnşallah önümüzdeki senelerde de bu böyle olacak. Başarılı olabildiysem, takıma katkı verebildiysem ne mutlu bana.”

    “Camianın ağırlığını görünce basamakları hızlı çıkmaya başladım”
    Kariyerinin Fenerbahçe’den sonra bambaşka bir seviyeye çıktığını belirten İrfan Can, “Takım gol attığında ya da son dakikada gelen goller esnasında içimde öyle bir patlama oluyor ki Kazanmayı çok istiyorum. Ben Adanaspor’da da, Göztepe’de de hep çok istedim, hep başarılı olmak istedim. Ama bazen kendi özel hayatımda sorunlar yaşadım, takımlarımda bazı sorunlar yaşadım. Bu, benden kaynaklı oldu, takımdan kaynaklı oldu, taraftardan kaynaklı oldu tabii ki. Öyle olduğu için de hep başarıya giden yolda merdivene takılıp geri düştüm. Geçen sezon Göztepe’de son haftalarda oynamadım. Orası biraz kötü de bitmişti. Belki de orada merdivenden 10 basamak aşağıya düşmüştüm. Ama buraya gelince hem bu armanın ağırlığı hem de camianın ağırlığını görünce basamakları hızlı hızlı çıkmaya başladım. Çünkü başarılı olmayı çok istiyorum. Babam, ailem, eşim, şimdi 1 de çocuğum oldu. Onlar için bu hayatta mücadele veriyoruz ki onlar da ne bizim kazandığımız paradan, ne yaptığımız başka bir şeyden mutlu oluyorlar, sadece bizim başarılı olmamızı istiyorlar. Onlar için başarılı olmaya çalışıyoruz. Gollerden sonraki o coşkulu sevinçler de oradan geliyor. Ben o sevinci yaptığım zaman babamın evde ne kadar sevindiğini bildiğim için ya da eşimin ne kadar mutlu olduğunu bildiğim için veya taraftarlarımızın ne kadar mutlu olduğunu bildiğim için onlarla beraber mutluluk yaşıyorum” şeklinde konuştu.

    Volkan ağabeyin iyi yanlarını almaya çalıştım”
    Sarı-lacivertlilerin eski kalecisi Volkan Demirel’i örnek aldığını belirten İrfan Can, “Gollerden sonra bir anda bir patlama oluyor ki ben Volkan Demirel’i çok fazla izledim. EURO 2008 döneminde tam da futbola yeni başladığım dönemlerde Volkan Hocayı izliyordum. Onu çok izleyerek büyüdüm, babam da kalecilik anlamında biraz ona benzetirdi. Taraftarlarımızın benzetmesini normal karşılıyorum. İnsan izledikçe tabii bir şeyler öğreniyor, bir şeyler alıyor. Ben hep Volkan ağabeyin iyi yanlarını almaya çalıştım. Tabii saha içindeki o agresif tavırları da ister istemez geçti bana. Ama takımda birilerinin bunu yapması lazım, birisinin ateşlemesi gerekiyor ki genelde bunları yapanlar da kaleciler olur” ifadelerini kullandı.

    “Ailenin desteği çok önemli”
    Aile kavramının üzerinde genişçe duran başarılı file bekçisi, “Ailenin desteği çok önemli ve aile her zaman ön planda. Evet, futboldan para kazanıyoruz, futbolla yatıp kalkıyoruz ama futbol bittiği zaman ailen kalacak. Ben hep bu bilinçte bir insan oldum. Eşime, anneme, babama hep çok değer verdim, şimdi bir de kızım oldu. Şu an kızım her şeyin önüne geçti ki bazen de düşünüyorum, 10 gündür dünyada olan bir insana karşı nasıl bu kadar sevgi hissedebiliyorsun? Bambaşka bir duyguymuş. Tabii biz geçen sene bir olay da yaşamıştık. Onun üstüne gelmesi belki biraz daha beni ona daha çok bağladı. Böyle olması da çok iyi. Kızım karşı cins olarak ilk babasıyla tanışıyor ve babasının ne kadar düzgün bir karakter olduğunu ya da eşine, evine ne kadar bağlı olduğunu gördüğü zaman ileride kendisi de böyle düzgün birisini bulmaya çalışır. Kader tabii ki ne olacağını bilemeyiz ama ben biraz da bu yönden bakmaya çalışıyorum. Ona verdiğim sevgi bambaşka ama beni biraz da iyi tanımasını, karakterimin doğru bir karakter olduğunu bilmesini çok istiyorum. Bundan sonraki süreçte normal hayatıma biraz daha dikkat edeceğim, etmem gerekiyor. Lig tarafına gelecek olursak da ben hep bir şekilde oynayacağımı hissediyordum. Tabii ki bunun bir sakatlık olmasını istemeyiz. Eşimin de hamile olduğunu kimseye söylemiyorduk, hem yaşadığımız olaydan dolayı hem de nazara da inanan insanlarız. Nitekim korktuğumuz için söylememiştik. Ben hep içimden kızım doğduğunda hem lig şampiyonluğunu hem de kupayı kazanırsak benim için müthiş bir şey olur diye geçiriyordum ki onun şansına da inanıyordum. Çok şükür kupayı kazandık. Onun da ilk kupası oldu. İnşallah uzun yıllar burada kalabilirim. Kızım Melina’nın 1 yaşındayken 3 kupası olsun, 2 yaşındayken 5 kupası olsun, inşallah hep yaşından çok kupası olsun. Kızım için yaşayacağız. İnşallah hayatımız bu seneki gibi güzel bir şekilde devam eder” açıklamasında bulundu.

    “Babam hep arkamda oldu ve ben de futbola olan ilgimden dolayı bu işe çok sıkı sıkıya sarıldım”
    İrfan Can Eğribayat kariyerinin dönüm noktalarını, futbola olan bağlılığını şu şekilde anlattı:
    “Küçükken bronşit hastalığı geçirdim ki çoğu çocukta da oluyor. 6 aylık bebekken hastanede yattığım dönemler olmuş. Tabii bu süreç devam etti ve kolay kolay atlatabileceğimiz bir şey değildi. Ben mahalle arasında top oynamayı çok seviyordum ki ben okula başlayana kadar genelde oyuncaklarla oynardım. Tek oynamayı da severdim çünkü biraz içine kapanık bir çocuktum. Ne zaman okula başladım, biraz daha rahatlık geldi. Tabii babamın da hikayelerini dinledim. Sonrasında yaşım biraz daha büyüdükçe mahallede kum sahalarda ağabeylerimizle top oynamaya başladım. Hatta kulübümüzde de bir dönem forma giyen Sadık Çiftpınar ile çok top oynadık. O benden büyük, genelde kaleye geçiriyordu beni. Harika bir karakterdir, bana da çok yardımcı olmuştur. O şekilde başladık. Sonrasında bir gün babam beni toprak sahada izlemiş. Eve gittiğimde de bana, ‘Seni Adanaspor’a yazdıralım mı?’ dedi. Ben de, ‘Çok mutlu olurum’ dedim. Ki benim oturduğum semtte de böyle kulübe yazılıp giden çok çocuk yoktu. Sonra gittik ve ilk etapta sağlık kontrolünden geçtim. O sırada doktor bronşitim olduğunu söyledi. Adanaspor’a ilk yazıldığımda orta saha olarak yazılmıştım. Sonrasında zorlanmaya başladım, koşuyorsun, mücadele ediyorsun. Öyle olduğu için babam ‘Gel kaleci olalım’ dedi. Sonra babam bana krampon, eldiven aldı. İlk antrenmanda da kaleci olarak beni hemen seçtiler. Ki kaleciliğe dair bilgim yoktu. Hep babamın anlattıkları, biraz da doğuştan var olan yetenekle beraber Adanaspor’daki kıymetli hocam Eyüp Arın hoca geldi, tribündeki ailelerin yanına gitti ve ‘İrfan Can Eğribayat’ın babası kim?’ dedi. Babam da el kaldırmıştı, buradayım gibisinden. Sonra Eyüp Hoca, ‘hemen yarın kimlik, sağlık raporunu getirin, lisansını başlatacağız’ demişti. Hikaye öyle başladı. Ben bir de çalışmayı çok seviyordum. Şu an olduğu gibi o zaman da çok çalışıyordum. Babam okul ile futbolu birlikte götürmem konusunda çok yardımcı oldu. O dönem benim için zor bir süreçti ama babam arkamda olduğu için ve benim de futbola olan ilgimden dolayı bu işe çok sıkı sıkıya sarıldım. Daha sonrasında da profesyonel kariyer devam etti. Çok şükür buraya kadar gelebildik.”

    “Çok mücadele ettim ve futbolda bu noktalara gelebildim”
    Her zaman hayallerinin peşinden koştuğunu ve kariyer basamaklarını bu sayede çıktığını aktaran İrfan Can Eğribayat, “Adanaspor 2007 yılında yeniden kurulmuştu. Babam da çok koyu bir Adanaspor taraftarıdır, bana da onu aşılamıştı. Biz hiçbir zaman büyük takım tutmadık, hep Adanasporluyduk. Yani ya Adanasporlusundur ya da Adana Demirsporlusundur, şehrin takımını tutmak zorundasın. Ben çok erken A Takıma çıktım. Adana 5 Ocak Stadyumu’nda oynamayı çok istiyordum. Her antrenmanda o statta oynamayı hayal ederdim. Kimseye bahsetmediğim hayallerim de var. Hepsi gerçekleşti çok şükür, son bir tane kaldı o da A Milli Takımda oynamak. Bir sene geç ya da bir sene erken, önemli olan hayallerin gerçekleşmesidir. Nitekim Adana kariyerim de öyle başladı. Eyüp Hoca sağ olsun benimle hep ilgilendi. Çok çalıştım, çok mücadele ettim ama futbolda bu noktalara gelebildim. Benim 14,5 yaşımda kampa gönderdiler. Kamp ortamı bambaşka bir ortam. Çünkü Adanaspor altyapısında çok düzgün bir çalışma ortamımız yoktu. A Takıma çıktığım zaman yaşımdan da ötürü biraz kaldıramadım orayı. Sonra beni altyapıya geri yolladılar. Çok üzülmüştüm ve o benim dönüm noktalarımdan bir tanesidir. Ben hep çalışmaya devam ettim. 1 ay sonra tekrar A Takıma çıktım. Çünkü A Takımda olan bir kaleci kiralık olarak başka bir takıma gitti ve ‘İrfan sen geri gel, burada dördüncü kaleci olarak devam et’ dediler. Kariyerimde çok etkisi olan bir başka isim Mustafa Şentabaklar’dır ve onunla saha içinde inanılmaz çalışmalar yaptık. Saha içinde hep ekstra işler yaptık. Kendimizi fazlasıyla futbola verdik. Onun sayesinde fiziksel olarak da kendimi geliştirebilmiştim Daha sonrasında henüz 17 yaşına girmeden Eyüp Hoca takımın başına geldiğinde hiç tereddüt etmeden beni kaleye koydu. Öylelikle benim profesyonel Adanaspor kariyerim de başlamış oldu. Bazen genç kaleci kardeşlerimden Ertuğrul’la da konuşuyoruz, ‘Burada oynayamıyorum, ne yapmam lazım?’ tarzında sohbet ediyoruz. Benim de Adanaspor’da oynamadığım dönemler oldu ama şansımın yanımda olduğu anlar yaşandı ve kaleye geçebilmiştim. Her sene iki, üç maç oynadım ve o maçlarda iyi performans sergilediğim için Adanaspor, Süper Lig’den düştüğünde 19 yaşına yeni girmiştim ve bir anda ‘Adanaspor’un birinci kalecisi oldun’ dediler. Öylelikle Adanaspor’da 3 sezon geçirdik, elimizden geleni yapmaya çalıştık” dedi.

    “Taraftarın bu armaya ne kadar sevgi duyduğunu gördüm”
    Sarı-lacivertli taraftarla ilgili de konuşan İrfan Can Eğtibayat, Fenerbahçe taraftarının camiaya olan bağlılığını şöyle anlattı:
    “18 yaşındayken, Adanaspor da Süper Lig’deydi. O zamanlar oynatmıyorlardı, çalışıp bekliyorduk. U21 Ligi vardı, ben de U21 Ligi’nde Fenerbahçe’ye karşı oynadım. Daha sonrasındaysa U21 takımı oyuncuları A Takım maçını izlemeye gidiyorlardı. Ben, ilk kez İstanbul’da büyük bir stadyumda maç izledim, o da Fenerbahçe’nin stadıydı. Ben orada taraftardan çok etkilenmiştim. ‘Burası inanılmaz bir yer’ dedim. Adana’da taraftar geliyor, tribün oluyor vs. ama hiçbir şeymiş gibi bir algıya da kapıldım. Ki o zamanlar Volkan Demirel oynuyordu. Volkan ağabeye bakıyordum, onu izliyordum. Orada da ‘Bir gün burada oynayabilir miyim?’ diye içimden geçiriyordum. Orada anladım ki Fenerbahçe kulübünün farklı bir ambiyansı var. Daha sonrasındaysa Fenerbahçe’ye transfer oldum, hemen Slovcko’ya gittim ki daha önce duymadığımız takımdı. Stada gittik, sahaya çıktım ve bir baktım ki Fenerbahçe taraftarı doldurmuş stadı. Bizi hiçbir yerde bırakmıyorlardı. Bu armaya, bu camiaya ne kadar sevgi duyduklarını gördüm. Sevilla deplasmanına da geldiler ki orada büyük sıkıntılar da yaşadılar. Sağ olsunlar bizi hiçbir yerde yalnız bırakmıyorlar. Son olarak kupa finalinde de gördük, stadın 3’te 2’sini bizimkiler almıştı, çok da güzel bir ambiyans vardı. Taraftarlarımız bu süreçte beni biraz da Volkan Demirel’e benzettikleri için sevmeyen insan da beni sevmeye başladı. Nitekim tanımayanlar daha yeni yeni tanımaya başladı. Sağ olsunlar beni çok seviyorlar, ben de onları çok seviyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde de birbirimize olan bu bağımız, sevgimiz artarak devam eder. Ben de inşallah uzun yıllar burada oynayabilirim.”

    “Önümüzdeki sezon da bize inanmaya devam etsinler”
    Son olarak yeni sezon ile ilgili görüş ve düşüncelerini paylaşan file bekçisi, “Ben ilk geldiğim andan itibaren bu kulübün büyüklüğünü anladım. İnsan böyle bir camianın içine girince daha iyi anlıyor. Taraftarın isteği, arzusu Çalışanlar dahi çok fark ediyor. Kulüp için çalışan çok kişi var burada. Bunları gördüğünüz zaman siz de çıkıp bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Kendi oyununu, kendi kariyerini düşünmediğin çok zaman oluyor. ‘Ben kulüp için bir şey yapmak istiyorum, bu kulübün buna ihtiyacı var, benim o zaman orada olmam gerekiyor’ tarzında çok fazla an yaşadım bu sene. Yeni sezon inşallah bizim çok çok daha güzel olur. İnşallah uzun yıllar da burada kalabilirim. Tabii ki gelenler, gidenler olacak. Kadro planlamasını Başkanımız, Yöneticilerimiz, yeni gelen hocamız yapacaklardır. Ama ben bu aile ortamının bozulacağını düşünmüyorum çünkü hem Başkanımız hem de Yönetimimiz, transfer ettikleri oyuncuların sadece bireysel performanslarına değil karakterlerine de bakıyorlar. Fenerbahçe’ye layık bir oyuncuysa buraya getirmeye çalışıyorlar. İyi bir sezon olacak diye düşünüyorum. Tabii ki kamp dönemini de çok iyi geçirmemiz gerekiyor. Taraftarlarımız bize inanmaya devam etsinler. Çünkü biz onlara inanıyoruz, güveniyoruz. Onları çok seviyoruz. Hangi oyuncuyla konuşursam konuşayım herkes taraftar hakkında iyi şeyler söylüyor. Düşünün bu takım çok fazla ıslıklandı, bu takıma çok tepki de geldi ama ona rağmen herkes şunun bilincinde taraftar başarıya aç, taraftar bir başarı gelmesini istiyor. Biz de oyuncu grubu olarak bunun farkındayız. Bu sezon elimizden gelen bu oldu, Ziraat Türkiye Kupası oldu. Önümüzdeki sezon da bize inanmaya devam etsinler, biz onlara inanıyoruz, güveniyoruz. Güzel aile ortamı içerisinde nice kupalar kazanabiliriz. Şunu da söylemek istiyorum; ben 6 sene boyunca çok mücadele ettim. Ama o kilit Fenerbahçe’de açıldı. Belki bu kupa da bizim o kilidimizi açacaktır. İnşallah daha niceleri olacaktır. Ben buna kalpten inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Fenerbahçe ve Başakşehir PFDK’ya sevk edildi

    Fenerbahçe ve Başakşehir PFDK’ya sevk edildi

    Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Müşavirliği’nce Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevk edilen takımlar açıklandı. Ziraat Türkiye Kupası finalinde karşılaşan Fenerbahçe ve Başakşehir saha olayları nedeniyle PFDK’ya sevk edildi.

    Aynı müsabakada Fenerbahçe, çirkin ve kötü tezahüratı, merviden boşluklarının boş bırakılmaması ve talimatlara aykırı hareketleri nedeniyle disipline gönderildi.

  • Fenerbahçe’den Enner Valencia’ya teşekkür

    Fenerbahçe’den Enner Valencia’ya teşekkür

    Fenerbahçe’de sözleşmesi biten Ekvadorlu futbolcu Enner Valencia, takımdan ayrıldı. Sarı-lacivertliler, Valencia için sosyal medya hesabından bir teşekkür mesajı yayımladı.

    Mesajda, “3 sezon boyunca formamızı terleten, bu sezon gösterdiği performans ile adını Fenerbahçe Tarihine yazdıran Enner Valencia’ya kulübümüze kattıkları için teşekkür ediyor, bundan sonraki kariyerinde başarılar diliyoruz” ifadeleri kullanıldı.

    33 yaşındaki futbolcu, Fenerbahçe’de geçirdiği 3 sezonda 116 maçta 59 gol, 17 asistle oynadı. Valencia, Süper Lig’de 2022-2023 sezonunu da gol kralı olarak tamamladı.

  • Enner Valencia, Fenerbahçe’den rekor kırarak ayrıldı

    Enner Valencia, Fenerbahçe’den rekor kırarak ayrıldı

    Fenerbahçe’ye 2020-2021 sezonu başında transfer olan Enner Valencia, 3 sezon formasını terlettiği takımdan Türkiye Kupası ve gol krallığı ile ayrıldı. İlk sezon birçok müsabakada kanat forvet olarak görev yapan Valencia, 34 lig maçında 12 gole imza attı. Tecrübeli futbolcu, bir sonraki sezona hem ligde hem Avrupa kupalarında gollerle başladı fakat yaşadığı sakatlık sonrası daha az süre aldı. Enner, söz konusu sezonda 25 maçta 7 gol, 5 asistlik performans ortaya koydu.

    Sezonu gol kralı olarak tamamladı
    Takımın başına Jorge Jesus’un geçmesiyle birlikte takımın birinci forveti olan Enner Valencia, 2022-2023 sezonuna adeta fırtına gibi başladı. Süper Lig’in ilk 3 maçında rakip filelere ikişer gol atan Valencia, 4. haftada deplasmanda Konyaspor ile oynanan müsabakada kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bırakmış ve bu da kendisinin Fenerbahçe kariyerindeki ilk kırmızı kartı olarak kayıtlara geçmişti. 9. haftada Karagümrük’e karşı 3 gol atan Valencia, ilk kez hat-trick yaparken, 21. haftadaki Kasımpaşa mücadelesinde de fileleri 4 kez havalandırmayı başardı. Valencia, Fenerbahçe’de 12 yıl sonra bir maçta 4 ve üzeri gol atan ilk futbolcu oldu. Sezon sonunda 87 golle ligin en golcü takımı Fenerbahçe’de, Enner Valencia 29 golle gol krallığında zirvede yer aldı.

    Fenerbahçe tarihine geçti
    Valencia, Fenerbahçe tarihinin 16. gol kralı olarak adını tarihe yazdırdı. Sarı-lacivertlilerin Brezilyalı futbolcusu Alex de Souza’nın, 2010-2011 sezonunda kaydettiği 28 golle, ‘bir sezonda en fazla gol atan yabancı futbolcu’ rekorunu kıran Enner Valencia, ‘sarı-lacivertli formayla bir sezonda en fazla gol atan futbolcu’ rekorunu da egale etti. Rekorun daha önceki sahibi Aykut Kocaman, 1988-1989 sezonunu 29 golle, gol kralı olmuştu.

    2022 Dünya Kupası’nda da dikkat çekti
    İlk kez kış aylarında düzenlenen Katar’ın ev sahipliğindeki 2022 FIFA Dünya Kupası’nda Ekvador Milli Takımı’nın kaptanı olarak mücadele eden Valencia, turnuvanın açılış golünü atarken, ilk 2 maçta 3 gol kaydederek ülkesine 4 puan kazandırdı. Enner’in bu performansı uluslararası medyada geniş yer buldu.

    Son maçında kupa kaldırdı
    Sarı-lacivertli formayla toplam 116 karşılaşmada görev alan Valencia, 59 gol, 17 asistlik performans ortaya koydu. Valencia, Süper Lig’de ise 90 maçta 48 kez fileleri sarstı. Son maçına Ziraat Türkiye Kupası finalinde çıkan Ekvadorlu forvet, Fenerbahçe kariyerini de kupa şampiyonluğu ile noktaladı.

  • Fenerbahçe’de teknik direktör arayışı hız kazandı

    Fenerbahçe’de teknik direktör arayışı hız kazandı

    Spor Toto Süper Lig’de 2022-2023 sezonunu 80 puanla şampiyon Galatasaray’ın 8 puan gerisinde ikinci sırada tamamlayan Fenerbahçe, Türkiye Kupası’nda ise finalde Medipol Başakşehir’i 2-0 mağlup ederek kupaya uzanan taraf oldu.

    Müsabakanın ardından Portekizli teknik direktör Jorge Jesus, sarı-lacivertlilerle sözleşmesinin sona erdiğini ve kulüple yollarının ayrıldığını açıkladı.

    Haziran 2018’de göreve gelen ve geride kalan 5 sezonda 4’ü yabancı olmak üzere 10 farklı teknik adamla çalışan Başkan Ali Koç ve yönetimi, Jesus’un ayrılığının ardından da teknik direktör arayışlarını hızlandırdı.

    Kanarya’da listede Vincenzo Montella, Mircea Lucescu, Sergen Yalçın ve Abdullah Avcı yer alıyor. Sarı-lacivertliler, birkaç gün içinde söz konusu adaylar arasından kararını verecek ve takımın yeni teknik direktörünü açıklayacak.

    Bir yandan eksik bölgeler için transfer çalışmalarına da başlayan Fenerbahçe’nin ilk transferi, 26 yaşındaki kanat oyuncusu Ryan Kent oldu. Sarı-lacivertli ekip, genç futbolcuyla ile 4 yıllık sözleşme imzaladı.

    Önümüzdeki sezon UEFA Avrupa Konferans Ligi’nde mücadele edecek olan Fenerbahçe’nin, 2. Eleme Turu’nda karşılaşacağı rakibi 21 Haziran’daki kura çekiminde belli olacak. Bu çerçevede ilk resmi maçına 27 Temmuz’da çıkacak sarı-lacivertlilerin, yeni teknik direktörün açıklanmasıyla birlikte yaklaşık 3 hafta sonra hazırlıklarına başlaması bekleniyor.