Etiket: fetö

  • “Talimatı FETÖ verdi, muhatap dönemin Adalet Bakanı”

    “Talimatı FETÖ verdi, muhatap dönemin Adalet Bakanı”

    Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, Fethullahçı yapılanmanın siyasi ayağı tartışmalarına yönelik yaptığı açıklamalar nedeniyle başlatılan soruşturmada verdiği ifadenin ayrıntılarına ulaşıldı.

    Başbuğ, 12 Haziran’da Kartal’da bulunan Anadolu Adalet Sarayı’na gelerek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan soruşturma kapsamında SEGBİS ile alınan ifadesinde, “TSK’ya yönelik komploların açığa çıkartılmasını istiyorum” dedi.

    Habertürk’ün haberine göre, söz konusu yasa değişikliğiyle, Fethullahçı yapı tarafından TSK’ya yönelik planlanan komploların önünün açıldığını kaydeden Başbuğ, “TSK ilgili birçok dava kapsamda yürütüldü. Ben hep TSK’ya yönelik komplolarla mücadele ettim. Cezaevindeyken de ettim. TSK’ya karşı yürütülen komploların açığa çıkartılmasını istiyorum. Bu kanun teklifinin tamamen FETÖ’nün direktifleri ile hazırlandığını düşünüyorum” dedi.

    “MECLİS’İ HEDEF ALMADIM”

    Başbuğ, bununla birlikte, bu açıklamalarının Meclis’in manevi şahsiyetini hedef almasının söz konusu olmadığını söyledi.

    “Benim, Meclis’in manevi şahsiyetini hedef alan bir konuşma yapmanın beklenmesini üzüntü ile karşılarım” ifadelerini kullanan Eski Genelkurmay Başkanı, bu tür bir davranışın ‘kimsenin haddine olduğunu düşünmediğini’ dile getirdi.

    Başbuğ, savcının yönelttiği “Şikâyetçi vekillerin kanun değişikliği sırasında FETÖ ile birlikte hareket ettiklerine yönelik bir bilginiz var mı?” sorusuna ise “Kesinlikle hayır” yanıtını verdi. Başbuğ şöyle devam etti:

    “Ne bilgim var ne onların böyle bir durumda olduğunu düşünüyorum. Adalet Bakanlığı tarafından getirilen bir teklif vardır. Şikayet eden milletvekillerimiz bakanlığın getirdiği bu teklifi sadece önergeye geçirerek, prosedür olarak hareket etmişlerdir. FETÖ ile ilişkilerinin olduğuna dair en ufak, ne bilgim var ne de şüphem var.”

    “DEĞİŞİKLİK ANAYASAYA AYKIRI”

    Başbuğ teklifin hazırlanması konusunda dönemin Adalet Bakanlığı yetkililerini işaret etti.

    “Bugün gelinen nokta itibarıyla konunun muhatabının teklifin Meclis’e geldiği zamanki Adalet Bakanı ve bakanlık bürokratları olduğunu düşünüyorum” diyen Başbuğ, şunları söyledi:

    “Aslında kimseyi suçlamak amacında değilim. İbrahim Okur’un bu yasa değişikliğinin hazırlanmasıyla ilgisi var mıdır? Araştırılsın. Benim üzerinde durduğum nokta; anayasaya aykırı olan bu değişikliğin kimler tarafından hazırlandığının, kimler tarafından teklif edildiğinin ve bu yasa değişikliklerinden kimlerin faydalandığının sorgulanmasıdır.”

    Başbuğ’un sözünü ettiği dönemde, Adalet Bakanı AK Partili Sadullah Ergin’di. Görevi Mehmet Ali Şahin’den devralan Ergin, 1 Mayıs 2009’dan 8 Mart 2011’e kadar bakanlık koltuğunda oturmuştu.

    ERGİN: HÜKÜMETİN İRADESİYLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

    Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise Başbuğ’un açıklamalarının ardından kendini savundu.

    Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Ergin, düzenlemenin hükümetin iradesiyle gerçekleştiğini belirterek, bunun AB’ye uyum çalışmaları kapsamında gerçekleştiğini belirtti.

  • Aziz Yıldırım’ın ‘Şike davası’ savunması

    Aziz Yıldırım’ın ‘Şike davası’ savunması

    “Bu örgüt 50 bin kişiyle sivil ihtilal yapacak’ dediğimde bu gerçeği anlamayanlar oldu”

    “Fransa’dan özel uçak tutarak buraya geldim, suçsuz olduğum için korkmadan geldim. Onlar ise kaçıyor, hepsi vatan haini”

    Yargıtay’ın 5’inci Ceza Dairesi’nin aldığı karar sonrasında şike yapmakla suçlandığı davada hakkında beraat kararı verilen Fenerbahçe Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 36 sanığın yargılandığı duruşmanın yeniden görüşülmesine başlandı.

    Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nda görülen davaya Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım ile eski yöneticiler, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ve Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.

    AZİZ YILDIRIM: BU DAVA ŞİKE DAVASI DEĞİLDİR. FETÖ’NÜN DEVLETİ ELE GEÇİRME PROJESİNİN VE DÜŞÜNCESİNİN BİR PARÇASIDIR

    Aziz Yıldırım’ın davada yaptığı savunma şöyle;

    “Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde yaklaşık 50 yıldır yaptığı yuvalanma neticesinde başta eğitim, emniyet, yargı organları olmak üzere devletin her kademesine sızan ve nerdeyse dünyanın 160 ülkesinde benzer faaliyetlerde bulunan FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜNE mensup hainler tarafından 15.07.2016 tarihinde DEMOKRASİMİZE VE MİLLİ İRADEYE KARŞI GERÇEKLEŞTİRİLEN hain darbe girişiminin 4. Yıl dönümünü yaşıyoruz. Ülkemizin her yerinde yapılan törenlerle şehitlerimiz anıldı. Bu vesileyle başta 15 Temmuz olmak üzere ülkemize hizmet ederken şehit düşen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, mekanları cennet olmasını, gazilerimize acil şifalar, ailelerine de sabırlar diliyorum.

    Bir yandan Sayın Cumhurbaşkanının önderliğinde, Milli Güvenlik Kurulunda alınan kararlar doğrultusunda güvenlik güçleri, yargı teşkilatı mensupları başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlar FETÖ/PDY Örgütü ile mücadele ederken öbür yandan FETÖ/PDY Terör örgütü ile iltisaklı olmaları nedeniyle emniyet ve yargı teşkilatından ihraç edilen kişilerce hazırlanan fezlekeler, iddianameler ve usulsüz kararlar yüzünden bir kez daha huzurunuzdayız. Nerdeyse 10 yılı bulan bu sürecin halen sonuçlandırılmamış olması vatandaş olarak adil yargılanma hakkımızı ihlal etmektedir. Bu durumu adalet kavramıyla açıklamak ne yazık ki mümkün değildir.

    İLK İFADELERİMDE SÖYLEDİĞİM GİBİ BU DAVA SADECE KENDİ BAŞINA AZİZ YILDIRIM VE FENERBAHÇE DAVASI DEĞİLDİR. BU DAVA ŞİKE DAVASI DEĞİLDİR. FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEVLETİ ELE GEÇİRME PROJESİNİN VE DÜŞÜNCESİNİN BİR PARÇASIDIR. BU DAVA BÖYLE GÖRÜLMELİDİR.

    14.02.2012 TARİHİNDE SİLİVRİ’DE DURUŞMA SALONUNDA “NE ŞİKESİ MEMLEKET ELDEN GİDİYOR” dediğimde ve TEMMUZ 2015 TARİHİNDE HABERTÜRK TELEVİZYONUNDA “…BU ÖRGÜT 50 BİN KİŞİYLE SİVİL İHTİLAL YAPACAK…” dediğimde bu gerçeği anlamayanlar oldu. Halen dahi anlamayan ve anlamamış gözüken hainler var. Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesinde (www.tccb.gov.tr) raporda; 15 Temmuz Darbe Kalkışmasına giden süreçte, kurulan tuzaklar; kumpas davaları listesi ilan edilmiştir. Bu listedeki davalar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin RESMÎ KARAR VE KARARLILIĞINI göstermektedir. Huzurdaki davada bu listede yer alan davaların bir tanesidir.

    Yurtlar, dershaneler, okullar üzerinden ülkenin imkanları olmayan çocukları devşirildi. Bunlarla oluşturulan yeni yapılarla en yetenekli çocuklara ulaşıldı. Manevi olarak borçlandırılıp şartlandırılan ve yeteneklerine göre ayrıştırılan bu gençler; Devletin Ordu, Yargı, Emniyet, Mülkiye ve Maliye kurumlarına hain emellerin icrası için yerleştirildi.

    Devletin önemli kurumlarına yasal görünümlü hilelerle; GİZLİ, KOD ADLARI KULLANILARAK HÜCRELER şeklinde yapılandılar.

    Televizyonlar, gazeteler, sosyal medya destekli kanaat ve propaganda unsurları güçlendirildi. Üniversitelerin akademik kadroları dahi kaydırmalarla dolduruldu. Bu kişileri topluma KANAAT ÖNDERLERİ olarak sundular. Bir kısım yazar ve düşünürü dahi değişik vakıf, dernek ve organizasyonlar içinde vitrine çıkarttılar. Önce bürokratik ve sivil görünümlü operasyonlar yapıldı.

    Bu operasyonlarla toplum ürkütüldü ve korkutuldu. Adli ve bürokratik imamları vasıtasıyla devletin içinde ihalelerden davalara ve vergi sorunlarından sınavlara kadar her konudan rant ve güç elde ettiler. Bundan istifade etmek isteyenlerde bunlarla beraber olmuşlardır.

    BANA YÖNELTİLEN SUÇLARI İŞLEMEDİM. BU GERÇEK MAHKEMENİZCE DE TESPİT EDİLMİŞTİR VE BERAATİME KARAR VERİLMİŞTİR

    2011 yılında SAVCILIKTA İFADE VERDİĞİMDE, DARAĞACINDA OLSAM BİLE SON SÖZÜM FENERBAHÇE OLACAKTIR, DEDİM. FENERBAHÇE SEVDAM CEHENNEM DONANA KADAR SÜRECEKTİR. BEN HALEN AYNI NOKTADAYIM. AMA SUÇLAMADA BULUNAN KİŞİLER KAÇMAKTA VE İNLERİNDE SAKLANMAKTA, SAKLANDIKLARI İNLERİNDE KAFALARINI DIŞARI ÇIKARAMAMAKTADIRLAR.

    ÖNEMLE TEKRAR İFADE EDERİM Kİ; BU DAVANIN AMACI, TOPLUMSAL KAOS YARATMAK, FUTBOL CAMİASINDA ETKİN OLMAK, BÜYÜK VE YÜKSEK, ASİL FENERBAHÇE’Yİ YIPRATMAKTIR. ANCAK TÜRK TOPLUMU VAR OLDUKÇA FENERBAHÇE HEP VAR OLACAK, ŞEREFLİ MAZİSİ İLE YAŞAMAYA DEVAM EDECEKTİR.

    Tüm bu değerlendirmeler ve gelişmeler dikkate alınarak FETÖ KUMPASI SONUCU AÇILAN HUZURDAKİ DAVA DOSYASINDAN BENİM VE ARKADAŞLARIMIN YENİDEN BERAATİNE KARAR VERİLMESİNİ arz ve talep ederim.

    Saygılarımla AZİZ YILDIRIM.”

  • “15 Temmuz tarihi bir kırılma noktasıdır”

    “15 Temmuz tarihi bir kırılma noktasıdır”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü programı kapsamında önce Beştepe’deki anıta çiçek bıraktı. Ardından Meclis’teki anma törenine katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada “15 Temmuz tarihi bir kırılma noktasıdır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 15 Temmuz Anıtı’na çelenk bıraktı.

    Bazı şehit yakını ve gazilerle birlikte Külliye’den abideye yürüyen Erdoğan’a, kısa süre önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevine atanan 15 Temmuz gazisi eski Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan da eşlik etti.

    Cumhurbaşkanı ardından şehitler için dua etti.

    Sonrasında TBMM’deki 15 Temmuz Şehitlerini anma törenine katılan Erdoğan, burada bir konuşma yaptı.

    “Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. 15 Temmuz’da ülkemize saldıran hainleri TBMM’yi hedef alması rastgele bir tercih değil. Bu Meclis masa başında değil savaş meydanında kurulmuş bir Meclis’tir. Sadece düşmanla değil ihanetle mücadele ederek zafere yürümüş bir Meclis’tir. bu Meclis Polatlı’dan top sesi gelirken de tepesine bomba yağarken de millete hizmet etmeyi sürdürmüş bir Meclis’tir. Böyle bir Meclis mensubu olmaktan şeref duyuyorum.

    Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı olarak bu Meclis’te yemin ederek görev yapmaktan şeref duyuyorum. 15 Temmuz tarihi bir kırılma noktasıdır. 15 Temmuz sıradan bir darbe girişimi değildi. Malazgirt’te ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. İstanbul’un fethinde ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. İstiklal savaşında ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. 15 Temmuz, bu topraklarda yaşadığımız, asırlar boyunca verdiğimiz varlık yokluk mücadeleleri zincirinin en son halkasıdır. Her kim 15 Temmuz’u küçümsemeye, önemsizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya, karikatürleştirmeye çalışıyorsa bilin ki amacı, işte bu derin tarihi anlamı gölgelemek, gözlerden kaçırmaktır.

    Eğer güçleri yetseydi, bu Meclisi taş üstünde taş bırakmayacak şekilde yıkmaktan çekinmeyeceklerinden emin olunuz. Eğer güçleri yetseydi ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı başta olmak üzere, seçilmiş tüm yöneticilerini katletmekten çekinmeyeceklerinden emin olunuz. Örgütün sinsi yapısı sebebiyle tespitlerimizi somutlaştırmakta ve etkili tedbir almakta zorlanıyorduk.

    Hep birlikte ‘önce Türkiye’ dediğimiz sürece, bu Meclis’in çatısı altındaki görüş ayrılıklarının, tartışmaların, müzakerelerin hepsi de makbulümüzdür, hatta zenginlik kaynağımızdır.

    Bazen tek bir kahraman koskoca bir milletin kaderini değiştirir. 15 Temmuz’da ülkemizin dört bir yanında milyonlarca kahraman ortaya çıkmış ve kendileriyle birlikte tüm milletin geleceğine damga vurmuştur.

    15 Temmuz’da deşifre olan FETÖ hücrelerinin hızla tasfiyesiyle Türkiye her alanda yepyeni ufuklara kavuşmuş, yepyeni hamleler içine girmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri uzun yıllardır icrası için bir türlü harekete geçiremediğimiz operasyonlarını ardı ardına yapmaya başlamıştır. Bürokrasiden, iş dünyasına kadar her yerde insanlarımız öz güvenle yönlerini geleceğe çevirmişlerdir.”

     

  • 15 Temmuz Darbe Girişiminin 10 üst düzey ismi

    15 Temmuz Darbe Girişiminin 10 üst düzey ismi

    251 vatandaşın şehit olduğu Türkiye tarihinin en karanlık gecelerinden 15 Temmuz için SETA tarafından özel bir kitap hazırlandı. Kitapta, darbe girişimini yöneten 10 üst düzey darbecinin detaylı profilleri yer aldı, faaliyetleri delilleriyle anlatıldı.

    15 Temmuz’un üzerinden 4 yıl geçti. Bu süreçte birçok soruşturma tamamlandı, davalarda kararlar çıktı. Açık delillere rağmen suçlarını inkâr eden birçok sanık ağır cezalara çarptırıldı. FETÖ’ye yönelik soruşturmalar halen devam ediyor. Yine bu süreçte birçok kitap ve makale yazıldı. Gün yüzüne çıkan yeni bilgiler ışığında, darbecilerin kanlı yüzleri detaylarıyla ortaya konuldu. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan ‘FETÖ’nün Askeri Kanadı-Genelkurmay Çatı Davası’ adlı kitap da 15 Temmuz sürecine dair dikkat çeken detayları ortaya koyuyor. Kitapta, darbeyi fiilen sevk ve idare eden general, amiral ve albay rütbesindeki 10 eski askerin detaylı profilleri yer alıyor. Dava dosyalarına giren hukuki belgelere dayalı olarak hazırlanan kitapta yer alan profiller ve açıklamalar şöyle:

    CUNTACILARIN BİR NUMARASI

    Akın Öztürk: Eski orgeneral. Darbe gecesi Akıncı Üssü’ndeydi. Darbeciler tarafından ‘genelkurmay başkanı’ olarak görevlendirilmişti. Darbeye karşı olan üst düzey generallerin Akıncı Üssü’nde rehin tutulduğunu biliyordu. Akıncı’da rahat bir şekilde hareket ediyordu. Darbe girişimine yönelik askeri faaliyetleri koordine etti.

    AKINCI’NIN KİLİT İSMİ

    Mehmet Dişli: Eski tümgeneral. Darbe girişiminin en kilit isimlerinden biri. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a darbe girişiminin başladığını haber verdi ve kendilerine katılmasını istedi. Rehin alınan Hulusi Akar ve diğer generallerin Akıncı’ya götürülmesi emrini verdi.

    DARBENİN ATAMA LİSTESİNİ HAZIRLADI

    Mehmet Partigöç: Eski tuğgeneral. Darbecilerin Genelkurmay Karargâhı’ndaki sorumlusuydu. Darbeciler onu TSK’nın komuta yapısında bulunmayan bir göreve; ‘Genelkurmay 2. Başkanı Yardımcısı’ olarak atamışlardı. Adil Öksüz’ün idaresinde yapılan darbe toplantılarına katıldı. Darbe girişimi için personel atama listesini hazırladı. Darbe girişiminin Genelkurmay ayağını yönetti.

    TÜM EYLEMLERİ PLANLAYAN İSİM

    Ömer Faruk Harmancık: Eski tuğamiral. Darbenin ‘beyni’ sayılan isimlerden biriydi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda darbe girişimi sürecinde yapılacak bütün eylemleri o planladı. Darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü’nde süreci idare edenlerden biriydi.

    AKAR’I FETÖ’YLE GÖRÜŞTÜRMEK İSTEDİ

    Hakan Evrim: Eski tuğgeneral. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar rehin alındıktan sonra onu Fetullah Gülen ile görüştürmeye çalışan darbeci. Akıncı üssündeki sivil yöneticilerden Kemal Batmaz’a ‘baş selamı’ verdiği görüntüler dosyaya girdi. Ancak Evrim bu görüntüleri inkâr etti. Akıncı’dan kalkan ve Ankara’daki saldırıları yapan savaş uçaklarını koordine etti.

    BOMBALARI O ATTIRDI

    Ahmet Özçetin: Eski kurmay albay. Akıncı’daki hava harekâtını yönetti. Onun sevk ettiği uçaklar Cumhurbaşkanlığı külliyesini, Meclis’i ve Özel Harekât Daire Başkanlığı’nı bombaladı. O gece yaptığı bütün telsiz görüşmeleri kayıtlara geçti. Davada aleyhine delil oldu.

    MİT MÜSTEŞARI OLACAKTI

    Gökhan Şahin Sönmezateş: Eski tuğgeneral. Darbe yapılsaydı ‘MİT müsteşarı’ olarak görevlendirilecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik ele geçirme ve suikast girişiminin de yer aldığı eylemlerden sorumluydu. Marmaris’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan tim ona bağlıydı. Cumhurbaşkanı’na yönelik eylem emrini Özel Kuvvetler’de görevli general Semih Terzi’den aldığını ve darbeye katıldığını itiraf etti.

    GENERALLERİN ABİSİ

    Kubilay Selçuk: Eski tümgeneral. Akıncı Üssü’nde süreci yöneten en etkili isimlerden biri. Darbe için hazırlanan bildiriyi burada okuyarak prova yaptı. Tanık ifadelerinde ‘İzmir’de görev yapan generallerin abisi’ olarak geçti.

    KÖPRÜDE ATEŞ EMRİNİ VERDİ

    Muzaffer Düzenli: Eski kurmay albay. İstanbul’daki darbe girişimi faaliyetlerini Akıncı üssünden yönetti. İstanbul’daki bütün planlamaları o yaptı. Boğaz Köprü’sünün kapatılması, toplanan kalabalıkların ateş açılarak dağıtılması ve diğer eylemlerin başlaması talimatlarını verdi. Whatsapp üzerinden verdiği bütün emir ve talimatlar ele geçirildi.

    AKINCI ÜSSÜ’NÜN KOORDİNATÖRÜ

    Mustafa Avıalan: Eski kurmay albay. Akıncı Üssü’nde darbeyi koordine edenlerden biriydi. Adil Öksüz’ün darbe toplantısına katılmıştı. Darbe girişiminin yaşandığı gece, diğer üst düzey yöneticilerle birlikte süreci koordine etti.

    (Hürriyet)

     

     

  • “Gülen’in iade edilmemesi müttefikliğe gölge düşürüyor”

    “Gülen’in iade edilmemesi müttefikliğe gölge düşürüyor”

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “FETÖ elebaşının halen ülkemize iade edilmemesi ve ABD’de ikamet etmesine müsaade edilmesi, Türkiye ile ABD arasındaki müttefiklik ruhuna gölge düşürmektedir” dedi.

    Sözcü Kalın, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü nedeniyle yayımladığı mesajında, 15 Temmuz darbe girişiminin 4’üncü yılında Türkiye’nin demokrasisini ve özgürlüğünü korumak için tam bir kararlılık içinde olduğunu vurguladı. Sözcü Kalın, “Emperyalist güçlerin taşeronluğuna soyunan din ve eğitim kisvesi altındaki hain FETÖ örgütü amaçlarına ulaşamamış, milletimiz bu mücadeleden güçlenerek çıkmıştır. Ülkemizin başına bir daha böyle bir musibetin gelmemesi için birlik ve beraberlik içinde çalışmaya devam edeceğiz. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde yuvalanmış FETÖ iltisaklı bir grubun başlatmış olduğu darbe girişimi esnasında Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz, birçok kurumumuz ile vatan toprağımız topyekûn bir saldırı ve işgal girişimine uğramıştır” ifadelerini kullandı.

    ‘BUNLARI ASLA UNUTMAYACAĞIZ’

    Sözcü Kalın, darbecilerin aynı gece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesini hedef alan bir suikast girişiminde bulunduğunu anımsatarak, “Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile halkımız darbe kalkışmasını engellemek için sokaklara çıkmış. Üzerlerine F-16’lar, tanklar ve ağır silahlarla ateş açılmasına rağmen eşi görülmemiş bir direniş ve kahramanlık örneği göstererek, canları pahasına bu kanlı darbeyi püskürtmeyi başarmıştır. O gece 251 masum vatandaşımız darbecilerin hain kurşunlarıyla şehit edilmiş, 2194 vatandaşımız da gazi olmuştur. Bunları asla unutmayacağız, unutturmayacağız” diye konuştu.

    ‘GERÇEK YÜZÜ TÜM ÇIPLAKLIĞIYLA ORTAYA ÇIKTI’

    Din, eğitim ve sivil toplum gibi farklı kisveler altında sapkınlığını gizleyerek yıllarca insanların kalplerini ve zihinlerini işgal eden FETÖ’nün gerçek yüzünün artık tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığını kaydeden Sözcü Kalın, “Demokratik yönetimi cebren ele geçirmeyi hedefleyen ve gayr-ı meşru yöntemlerle sinsi emellerine ulaşmak isteyen bu eli kanlı terör örgütünün tüm planları, Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği ve milletimizin desteğiyle 15 Temmuz’da tarihin çöplüğüne gömülmüştür. FETÖ ile mücadele, hukukun üstünlüğü ve temel hak ve özgürlüklerin korunması prensipleri gözetilerek, devletin içindeki örgütsel yapılanması deşifre edilip, mensupları hakkında adil yargılama zemininde kararlılıkla ve titizlikle devam etmekte, bağımsız mahkemeler önünde hesap sorulmaktadır. FETÖ’nün devlet kurumları dışında kalıp eğitimden medyaya, ticaretten sivil topluma uzanan tüm paravan oluşumları etkisiz hale getirilmiştir” ifadesini kullandı.

    ‘İYİ BİR SINAV VEREMEMİŞTİR’

    FETÖ’nün yurt dışında Türkiye aleyhine yürüttüğü faaliyetleri sonlandırmak için girişimlerin devam ettiğine dikkat çeken Sözcü Kalın, “15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ mensuplarının başta ABD ve Avrupa olmak üzere dünyanın farklı ülkelerine kaçarak, işledikleri ağır suçların cezasını çekmeden yaşamalarına müsaade edilmesi ikili ilişkilerimize zarar vermektedir. Türkiye, terör tehdidi altındaki ülkelerin ulusal güvenliğini esas alan bir duruş sergilerken özellikle Batılı ülkeler bu konuda iyi bir sınav verememiştir. FETÖ elebaşının halen ülkemize iade edilmemesi ve ABD’de ikamet etmesine müsaade edilmesi, Türkiye ile ABD arasındaki müttefiklik ruhuna gölge düşürmektedir. Hain FETÖ terör örgütünün demokrasimize yönelik oluşturduğu tehdidi görmezden gelen bazı batılı ülkelerin siyasi saiklerle 15 Temmuz realitesine kayıtsız kalması, kendi değerleriyle çeliştiklerini ortaya koymaktadır” dedi.

    ‘TÜRKİYE KARARLILIKLA MÜCADELEYE DEVAM EDECEK’

    15 Temmuz’da, FETÖ’nün ulusal güvenliğe yönelik varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu belirten Kalın şunları kaydetti:

    “Bu tehdidin bertaraf edilmesiyle birlikte içeride olduğu kadar, dış politikada, özellikle de güvenlik alanında ülkemiz ivme kazanmıştır. Sınırlarımız içinden ve dışından gelen terör tehditleri karşısında mukavemet kapasitemiz artmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçleri bu hainlerden temizlendikten sonra asli görevini tam bir azim ve başarıyla yürütmeye başlamıştır. Şundan hiç kimsenin şüphesi olmasın; Türkiye FETÖ, PKK, DEAŞ ve diğer tüm terör örgütlerine karşı kararlılıkla mücadeleye devam edecek; demokrasisini, özgürlüğünü ve bağımsızlığını her tür tehdit ve tehlikeye karşı koruyacaktır. Vatanı için kahramanca canlarını feda eden 15 Temmuz şehitlerimizi hürmetle, minnetle ve rahmetle yâd ediyorum. Milli birlik ve beraberliğimizin bir nişanesi olan 15 Temmuz ruhunun nesiller boyu daim olmasını temenni ediyorum.”

  • Erdoğan: Devletin tek ve asli sahibi millettir

    Erdoğan: Devletin tek ve asli sahibi millettir

    Bin senedir üzerinde yaşadığımız bu topraklarda varlığımızı idame ettirebilmek için hep büyük bedeller ödedik.

    İrili, ufaklı pek çok devlet kurarak bugüne kadar geldik. Döneminin en büyük devletlerinden olan Büyük Selçuklu’nun parçalanmasının en önemli sebeplerinden birisi sapkın bir akım olan Haşhaşilerin sinsi faaliyetleriydi. Selçuklu’nun dağılmasını müteakip Anadolu’nun imarında çok büyük katkıları olan Türk beyliklerinin ortaya çıkması, milletimizin bu topraklarda tutunma iradesi ve direncinin bir tezahürüydü.

    Bu beyliklerden biri de tarihin gördüğü en güçlü kurumsal yapılardan olan Osmanlı Devleti’ydi. Yaklaşık 600 yıl boyunca çok geniş bir alanda güçlü bir yönetim sergileyen Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından tarihteki yerini almak üzere sahneden çekildi. Türk tarihindeki her benzer hadisede olduğu gibi, Osmanlı yıkılırken yerini yeni ve genç bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti aldı.

    KARŞILAŞTIĞIMIZ SIKINTILARIN EN KALLEŞÇESİYDİ

    Cumhuriyet döneminde de geçmişteki devletlerimizin yaşadıkları sıkıntıların benzerleriyle karşılaştık. Kimi zaman dış saldırılar ve tuzaklar, kimi zaman içeriden gelen ihanetler, milletimizi meşgul ve mağdur etti. 15 Temmuz ihaneti ise bin yıldır bu topraklarda karşılaştığımız sıkıntıların en kalleşçesiydi.

    Milletimiz, bin yıldır ne yaşarsa yaşasın, bu topraklarda ilelebet var olma iradesinden asla vazgeçmedi. 15 Temmuz ihaneti, bizi bu topraklarda yaşama irademizden vazgeçirmeye yönelik en son tertipti. İlhamını ve örgütlenme modelini bin yıl önceki yapılardan alan FETÖ’nün amacı, başarabilirse vatanımızı işgal etmek, başaramazsa iç mücadeleyle milletimizin enerjisini tüketmekti. Ancak milletimiz o gece destansı bir cesaret ve kahramanlık örneği sergileyerek, bu ihaneti sabah olmadan bertaraf etti.

    Allah’ın yardımı, milletimizin istiklaline ve istikbaline olan bağlılığı, dostlarımızın duası sayesinde başarısızlığa uğrayan 15 Temmuz darbe girişimi, benzer tüm niyetlerin de tarihin çöplüğüne havale edilmesine vesile oldu.

    UZUN VE MEŞAKKATLİ BİR SÜREÇ, BİLİYORUZ

    Devlet ve toplum hayatımızın kılcal damarlarına kadar sızan terör örgütü FETÖ’yü titiz bir çalışmayla büyük ölçüde tasfiye ettik. Elbette böylesine sinsi ve karanlık bir örgütle mücadelenin uzun ve meşakkatli bir süreç olduğunu biliyoruz. Sonuna kadar dikkatimizi canlı tutacak, gardımızı indirmeyeceğiz. Ülkemize ve milletimize yapılan ihanetin hesabını sonuna kadar soracak, kimseyi mağdur etmeden suçluları cezalandıracağız. Dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar, peşlerini bırakmayacağız. Rabbimizin “Sizin şer gördüklerinizde hayır, hayır gördüklerinizde şer vardır” emri ilahisinin tecellisi olarak bugün Türkiye, 15 Temmuz öncesinden daha güçlü, milletimiz 15 Temmuz öncesinden daha muhabbetlidir. Ordumuz, polisimiz ve yargımız başta olmak üzere devlet kurumlarımız hainlerden temizlendiği için Türkiye, terörle mücadelede tarihinin en başarılı dönemini yaşıyor. Bununla da kalmıyor Irak, Suriye ve Libya gibi sınır ötesi faaliyetleriyle güvenlik hattını çok ilerilere taşıyor.

    HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKMAYI SÜRDÜRECEĞİZ

    İnşallah ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak, ihanet şebekelerinin ve onların iplerini ellerinde tutanların heveslerini kursaklarında bırakmayı sürdüreceğiz. 15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yıldönümünde, o gece bir gül bahçesine girercesine şehadete koşan şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum.

    Bin yıldır hep olduğu gibi, bir kez daha bu ülkeyi ebedi vatan yapma iradesini tüm dünyaya haykıran milletimin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum.

    Recep Tayyip ERDOĞAN
    Türkiye Cumhurbaşkanı

  • Can Dündar’ın villasını satın alan avukatlara ceza

    Can Dündar’ın villasını satın alan avukatlara ceza

    MİT TIR’larına ait haberi karşılığında Can Dündar’ın Ankara’daki villasının “değerinin çok üzerinde fiyatla ve FETÖ talimatıyla satın aldıkları” iddiasıyla 4 avukatın “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan yargılandıkları dava karara bağlandı. İki sanık “örgüte yardım” suçundan 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılırken; bir sanığa etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verildi. Firari sanığın dosyası ise ayrıldı.

    İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 Temmuz’da karara bağlanan duruşmada, sanıklar son savunmalarında suçlamaları reddettiler. Sanık Atilla Tarık Çilekçi hakkında “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçunu işlediğinin sabit olduğunu belirten mahkeme, avukat yapılanmasıyla ilgili 33 kişinin ismini verdiği, verdiği isimlerden 3’ü hakkında önceden herhangi bir işlem yapılmadığı, göstermiş olduğu pişmanlık ve verdiği bilgilerdeki samimiyeti, verdiği bilgilerin örgütün çökertilmesine ilişkin olması, bir kısım şüphelilerin sanığın beyanları sonucu örgüt içinde açığa çıkarak deşifre edilmesi ve faydalı beyanda bulunması nedeniyle hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığını kararında belirtti. Mahkeme, sanık Çilekçi’ye 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası vererek hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Heyet, sanık Çilekçi hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının ise kaldırılmasına hükmetti.

    İKİ SANIĞA 5 YIL 2 AY 15 GÜN HAPİS CEZASI

    Diğer sanıklar Sönmez Ahi ve Bekir Mustafa Yılmaz hakkında ise haklarında “örgüt üyeliğinden” dava açılmışsa da eylemlerinin “FETÖ silahlı terör örgütünün içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım” suçunu oluşturduğu kaydedildi. Mahkeme, sanıklar Ahi ve Yılmaz hakkında 5 yıl 2 ay 15’er gün hapis cezası verdi. Sanıklar hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının ise karar kesinleşinceye kadar devamına karar verildi. Sanık Faruk Öksüz hakkında ise firari durumda olması nedeniyle dosyası ayrıldı.

    “EVİ FETÖ’NÜN EMİR VE TALİMATLARI DOĞRULTUSUNDA SATIN ALINDI”

    Mahkeme kararının gerekçesinde, “Sanıkların, birlikte iştiraken hareket ederek Can Dündar isimli şu an firari olduğu anlaşılan ve FETÖ’nün amaçlarına hizmet eden şahsın, MİT TIR’larına ilişkin provokasyonu haberleştirmesi ve diğer uluslararası birim ve yerlere göndermesi, bağlı bulunduğu yayın organı tarafından ulusal ve uluslararası kamuoyunda yayınlanmasını ve yayılmasını sağlamıştır. Bu yaptığı iş karşılığında ise uzun süredir satamadığı evini, değerinin çok üzerinde FETÖ örgütünün emir ve talimatları doğrultusunda bu örgüte yardım etmek amacı ile sanıklar tarafından satın alınmıştır” ifadeleri kullanıldı.

  • Anadolu Ajansı’ndan “15 Temmuz Darbe Yargılamaları” kitabı

    Anadolu Ajansı’ndan “15 Temmuz Darbe Yargılamaları” kitabı

    Anadolu Ajansı’nın (AA), Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine ilişkin davalar, yargılamalar ve darbe girişiminin öne çıkan isimlerinin profillerini konu edinen “15 Temmuz Darbe Yargılamaları-İddianameler ve Kararlar” adlı kitabı yayımlandı.

    Kitapta FETÖ/PDY ve amacının özetlenmesinin ardından Genelkurmay Çatı Davası, Akıncı Üssü Davası, İstanbul Ana Darbe Girişimi Davası ve Muğla’daki Cumhurbaşkanı’na Suikast Girişimi Davası ele alındı.

    Bu davaların iddianameleri, duruşmalardaki savunmalar ve beyanlar, yoruma yer verilmeden kitapta aktarıldı. Kitapta, halen devam eden Akıncı Üssü Davası dışındaki davaların hükümlerine ve gerekçeli kararlarına yer verildi.

    15 Temmuz’un öne çıkan isimleri kitapta yer alıyor

    15 Temmuz Darbe Girişimi’ne ilişkin yurt genelinde açılan davalar ve kararlara da değinilen kitapta, darbe girişimini planlayan ve organize eden FETÖ/PDY’nin sivil imamları ve sözde “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin de arasında olduğu 15 Temmuz’un öne çıkan isimlerinin profilleri, dava dosyalarındaki bilgiler doğrultusunda aktarıldı.

    Kitabın son bölümünde ise Avukat Mustafa Doğan İnal ile Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Dr. Cem Duran Uzun‘un yargılamalara ilişkin analizlerine yer verildi.

    15 Temmuz darbe girişimine ilişkin kaynak niteliğindeki kitap, fotoğraf ve infografiklerle de zenginleştirildi.

    “Demokrasi mücadelesinin gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlayacağına inanıyorum”

    Kitabın ön sözünü kaleme alan AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, FETÖ/PDY mensuplarının, 15 Temmuz 2016’da Cumhurbaşkanı’nı ortadan kaldırmak, hükümeti devirmek, parlamentoyu, anayasayı ve demokrasiyi devre dışı bırakmak amacıyla kanlı darbe girişiminde bulunduğunu belirtti.

    Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok kurumun bombalandığını, halka ateş açıldığını, 251 vatandaşın şehit olduğunu, binlercesinin yaralandığını hatırlatan Şenol Kazancı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı direniş için meydanlara çağırması, halkın da bu çağrıya uyup darbecilere karşı direnişe geçmesi sayesinde girişimin birkaç saat içinde önlendiğine dikkati çekti.

    Daha darbe girişiminin devam ettiği saatlerde başlatılan soruşturmalar sonucunda 57’si Ankara’da, 56’sı İstanbul’da olmak üzere ülke genelinde toplam 289 darbe davası açıldığına işaret eden Kazancı, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Anadolu Ajansı, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafında devam eden darbe yargılamalarını ilk gününden itibaren yakından takip etti. Yargılamaların her aşamasıyla ilgili bilgileri kayıt altına aldı ve toplumun tüm kesimlerine ulaştırılmasını sağladı. Ayrıca darbecilerin yargılanması sırasında oluşan birikimlerinin hukukçulara da kaynak teşkil etmesi düşüncesiyle hiçbir yoruma girmeden bu eseri hazırladı.

    Bu çalışmanın, 15 Temmuz’daki, ülkemiz tarihinin en acımasız darbe girişiminde yaşananların hatırlanmasına ve milletimizin demokrasi mücadelesinin gelecek nesillere aktarılmasına da katkı sağlayacağına inanıyorum. Darbeciler hakkındaki iddianameler, darbecilerin itiraf ve inkarlarından oluşan ifadeleri ile bağımsız Türk mahkemelerinin yargılamaları sonucunda çıkan kararlardan yararlanarak, tarihe not düşülmesi amacıyla hazırlanan kitapta emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”

  • Bursa’da FETÖ’ye darbe üstüne darbe

    Bursa’da FETÖ’ye darbe üstüne darbe

    Bursa’da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) gaybubet evlerinde kaldıkları tespit edilerek, gözaltına alınan 14 kişiden 8’i tutuklandı.

    İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin gaybubet evlerinde kaldıkları tespit edilen 17 kişiye yönelik, dün gerçekleştirdiği eş zamanlı operasyon kapsamında, gözaltına alınan 14 şüpheliden 2’si, haklarında daha önce İstanbul’da soruşturma bulunması sebebiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslim edildi.

    Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen 12 kişiden 8’i tutuklanırken, 3 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, 1 kişiye ev hapsi verildi.

  • Bursa’da FETÖ üyesi 14 zanlı adliyeye gönderildi

    Bursa’da FETÖ üyesi 14 zanlı adliyeye gönderildi

    Bursa’da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) operasyonunda yakalanan aralarında daha önce Adalet Bakanlığında daire başkanlığı yapan Erol Mutlu’nun da yer aldığı 14 şüpheli adliyeye gönderildi.

    Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından, örgütün “gaybubet evi” olarak adlandırılan hücre evlerine düzenlenen operasyonda gözaltına alınan zanlıların emniyetteki işlemleri tamamlandı.

    Aralarında FETÖ’nün sözde “bölge üniversite mesulü”, “eyalet talebe mesulü”, “mezun mesulü”, “küçük bölge sorumlusu”, “mütevelli üyesi” ve “ev ablası” ile meslekten ihraç edilmiş teğmenin de bulunduğu 14 zanlı, adliyeye sevk edildi.

    Polis, diğer 3 firariyi yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.

    Cumhuriyet Başsavcılığınca, haklarında devam eden soruşturma ve kovuşturma dosyalarından gözaltı kararları verilen 15 kişi ile kesinleşmiş hapis cezaları bulunan 2 firari hükümlünün yakalanması amacıyla çalışma başlatılmış, 14 şüpheli gözaltına alınmıştı.

    Şüphelilerden Erol Mutlu’nun daha önce Adalet Bakanlığında daire başkanlığı yaptığı ve Bursa hakimliği görevindeyken 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edildiği öğrenilmişti.