Etiket: Filistin

  • “Filistinli çocuklar için harekete geçtik”

    “Filistinli çocuklar için harekete geçtik”

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Dünya Sağlık Örgütü ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ortaklığında düzenlenen Afetlerde ve Acil Durumlarda Ruh Sağlığı ve Psikososyal Destek Hizmetlerinin Koordinasyonu ve Psikolojik İlk Yardım Eğitimi Programı’nın açılışına katıldı. Ankara’da özel bir otelde düzenlenen programda konuşan Bakan Göktaş, “Türkiye Cumhuriyeti 100 yıl önce büyük imkansızlıklar ve zorluklar içinde kuruldu. Artık bir asrı devirmiş bir cumhuriyetiz. Büyük Türkiye, refahını üretmiş, vatandaşlarına çağın tüm imkanlarını sunan güçlü bir ülke oldu. Güzel ülkemizi büyük kahramanlıklar ve fedakarlıklarla bize miras bırakan atalarımız, aynı zamanda omzumuza tarihi bir yük yükledi. Bu sorumluluğun bilincinde canla başla çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Filistin’de saldırılardan etkilenen çocuklara yönelik yapılacaklar konusunda harekete geçtik”

    İsrail’in saldırılarının durması ve uygun ortamın oluşması halinde Gazze’ye yardım etmeye hazır olduklarını söyleyen Bakan Göktaş, “Ne yazık ki aile bütünlüğünün korunması bazı dönemlerde daha da zor oluyor. Aileler, afetlerde, savaşlarda, büyük göçlerde dağılıyor, parçalanıyor. Bugün Filistin’de gözümüzün önünde yaşanan insanlık dramı buna bir örnek. Ukrayna’da yaşananlara ilk cevap veren, ilk el uzatan ülkelerden biri bizdik. Bugün de Filistin’e ilk ses çıkaran yine biz olduk. İnsani krizin bir an önce son bulması için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde her türlü çabayı sarf ediyoruz. Saygıdeğer hanımefendinin himayelerinde Filistin’de saldırılardan etkilenen çocuklara yönelik yapılacaklar konusunda harekete geçtik. Şartlar elverdiğinde elimizden gelen tüm sosyal hizmetlerimizi Gazze’ye ulaştırmaya hazırız” diye konuştu.

    “Artık odaklanmamız gereken bu afetin uzun vadeli etkileri ve sonuçları”

    Türkiye’nin 6 Şubat’ta yaşadığı deprem felaketini hatırlatan Göktaş, “Depremin yıkıcı etkilerine maruz kalan 11 şehrimizde ilk andan itibaren sahaya indik, vatandaşımızın yanında olduk. Her bir çalışma arkadaşımız büyük bir özveriyle çalıştı. Şahidim, şahitsiniz. Bugün geldiğimiz noktada yaralarımızı sarmaya devam ediyoruz. Depremin akut etkileri geride kaldı. Artık odaklanmamız gereken bu afetin uzun vadeli etkileri ve sonuçları. İkincil etkilerin hafifletilmesi ve depremden etkilenenlerin rehabilitasyonu gibi birçok başlıkta dikkatle yürütülmesi gereken süreçler mevcut. Bu bağlamda yürüttüğümüz çalışmalar en az birincil etkilerin hafifletilmesi kadar önemli. Psikososyal destek faaliyetlerinde personelimizin donanımı hayati önem taşıyor. Şimdiye kadar Kuveyt Devleti, Dünya Sağlık Örgütü ve Bakanlığımızın iş birliğinde düzenlenen programlarda Çocuklara Yönelik Psikolojik İlk Yardım Tazeleme Eğitimi, Uzmana Danış Oturumları, Çalışana Destek Grup Çalışmaları, Kendine Yardım Eğitimleri gibi çeşitli temalarda eğitimler ve uzmanlarla buluşmalar gerçekleştirildi. 2 binden fazla arkadaşımız bu eğitimlere katıldı. Bu eğitimler ve siz çalışma arkadaşlarımızın fedakarlıkları sayesinde sahada daha etkin, verimli ve bütüncül bir sosyal hizmet anlayışını gerçekleştirebildik. Bugün burada yine çok kıymetli bir eğitimin açılışı için bir aradayız. 5 gün sürecek olan Afetlerde ve Acil Durumlarda Ruh Sağlığı ve Psikososyal Destek Hizmetlerinin Koordinasyonu ve Psikolojik İlk Yardım Eğitimi’nin siz çalışma arkadaşlarımı sahada daha da güçlendirmeye ve karar alma mekanizmalarınızı daha sağlıklı zeminlere oturtacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

  • Çatışmanın bölgelere yayılma riski arttı

    Çatışmanın bölgelere yayılma riski arttı

    İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar 7 Ekim’den bu yana devam ederken, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, çatışmanın diğer bölgelere yayılabileceğini ifade etti.
    ABD basınına konuşan Sullivan, ABD’nin bölgedeki birliklerine yönelik tehditlerin artığını ve tetikte olduklarını belirterek, “Bu çatışmanın diğer bölgelere yayılma riskinin arttığını görüyoruz. Bunu caydırmak ve önlemek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz” dedi.
  • “İnsani yardım malzemelerine engel olunmamalı”

    “İnsani yardım malzemelerine engel olunmamalı”

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ederken, Refah Sınır Kapısı’ndan bölgeye kısıtlı şekilde yardımlar sürüyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan, Refah Sınır Kapısı’ndan yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki sivillerin acı çekmeye devam ettiğini belirterek, “En önemlisi insani yardım malzemelerinin çocuklara, kadınlara, erkeklere, sivillere gitmesine engel olunmamalı. Onlar masum ve uluslararası insancıl hukuka göre haklara sahipler” dedi.
    Hukukun üstlüğünün korunduğuna emin olunması gerektiğini ifade eden Khan, “Hukuk, şu anda terör ve korku içinde yaşayan ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra inşa edilen kurumlar tarafından korunma hakkına sahip olan pek çok kişinin acısını hafifletmeye çalışıyor” dedi.
    Khan, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin mümkün olan her yerde ve yargı yetkisine sahip olduğu her yerde bu hakları savunacağını vurguladı.
    Öte yandan Khan, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada, İsrail’in taraf ülke olmamasına rağmen mahkemenin İsrail ve Gazze Şeridi’nde işlenmiş potansiyel savaş suçları konusunda yargı yetkisine sahip olduğunu söylemişti.

  • “Herkesi harekete geçmeye zorlayabilir”

    “Herkesi harekete geçmeye zorlayabilir”

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 7 Ekim’den bu yana devam ederken, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İsrail’e ve ABD’ye yönelik açıklamalarda bulundu. Reisi, “Siyonist rejimin suçları kırmızı çizgileri aştı ve bu durum herkesi harekete geçmeye zorlayabilir” dedi.
    ABD’nin İran’dan İsrail-Filistin çatışmaları konusunda hiçbir şey yapmamasını istediğini fakat ABD’nin İsrail’e destek vermeye devam ettiğini ifade eden Reisi, “ABD, Direniş Ekseni’ne mesajlar gönderdi ancak savaş alanında net bir yanıt aldı” dedi

  • Yıldırım’da Filistin dayanışma gecesi

    Yıldırım’da Filistin dayanışma gecesi

    Ahmet Taner Kışlalı Meydanı’nda düzenlenen etkinliğe Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın yanı sıra Yıldırım Kaymakamı Metin Esen, AK Parti 22. Dönem Bursa Milletvekili Faruk Anbarcıoğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Arif Bayrak, AK Parti İlçe Başkanı İrfan Akkaya, İl Başkan Yardımcıları Nurettin Özbağkıran, Ümmühan Fidan ve Şahin Biba, İl Gençlik Kolları Başkanı Ömer Faruk Temiztürk, İl Müftüsü Yavuz Sultan Karabayır, İlçe Müftüsü Ahmet Durmuş, kamu kurumu, dernek ve sivil toplum temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

    Yıldırım Medresesi Cami İmamı Kurra Hafız Uğur Gedik’in Kur’an tilavetiyle başlayan program, Yazar Ramazan Kayan’ın Filistin söyleşisi ile devam etti. Ardından sahne alan Grup Tillo ve Eşref Ziya, Filistin’e destek veren ezgileriyle unutulmaz bir gece yaşattı. Program, İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır tarafından dua okunmasıyla sona erdi.

    Programda konuşan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Müslümanların ilk kıblesi olan ‘Beyt-i Makdis’, Müslümanların yönetmeye başladığı ilk şehir değildi ama yönettiği en hassas şehirdi. Hz. Ömer, Selahattin Eyyübi, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman bu topraklarda sadece Müslümanların değil, Yahudilerin de Hristiyanların da haklarını koruyarak ve inançlarını yaşamlarını sağlayarak burada barış, huzur asırları tesis etti. 1948 yılında İsrail’in resmen kurulması ile birlikte ise buradaki barış ve huzur asırları yerini zulme, basıklara, hoşgörüsüzlüğe, cinayetlere, kana ve gözyaşına bıraktı. Sadece Müslümanların kutsalları değil, Hristiyanların kutsalları da İsrail’in tehdidi altına girdi.

    Bunların müsebbibi olan İsrail, insanlık ve Ortadoğu tarihinde kanlı bir parantez olarak kalacak. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi ‘dünya beşten büyüktür’ diyoruz. Filistinli kardeşlerimizin her zaman yanındayız. Ayaklarına Kudüs gücü gelerek meydanı dolduran tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum. 75 yıldır İsrail’in zulmü karşısında sadece ve sadece yüreklerindeki imanın gücüyle haklı mücadelesi ile bizlere örneklik gösteren, inançlarını ve vatanlarını savunurken şehit düşen kardeşlerimize Rabbimden rahmet diliyor ve bu mücadelede yaralanan gazilerimize acil şifalar diliyorum.

    İnsanlığın ve Müslümanların haysiyetini koruma görevini üstlenen onurlu Filistin halkına şükranlarımı sunuyorum” dedi.

  • Hedef Türkiye

    Hedef Türkiye

    İnegöl Belediyesi, tüm dünyanın gözü önünde İsrail’in adeta katliam yaptığı Filistin’de yaşananlar hakkında vatandaşların bilinçlenmesi ve bölgeyle ilgili doğru bilgiye ulaşılması adına Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın konuşmacı olarak katıldığı “Filistin-İsrail Savaşı ve Türkiye’nin Stratejisi” konulu seminer düzenledi. Cuma akşamı 20.00’da Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezinde gerçekleştirilen programa; Kaymakam Eren Arslan, Belediye Başkanı Alper Taban, Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Dülger, İnegöl MYO Müdürü Prof. Dr. Hikmet Sami Yıldırımhan, AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Duruş, MHP İlçe Başkanı Uğur Bayram, Sultan Abdülhamid Han Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Turgay Yazıcı, İnegöl Ülkü Ocakları Başkanı Burak Bingül ile vatandaşlar katıldı.

    İSRAİL TOPRAKLARINI GENİŞLETMEK ZORUNDA, ETRAFA SALDIRACAK

    Seminerde Filistin’de yaşananları ve dünden bugüne Filistin-İsrail arasında yaşanan çatışmaların sürecini anlatan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, İsrail’in nüfusunun hızla arttığı ve yayılmacı politikası nedeniyle toprağa ihtiyacı olduğunu ifade etti. İsrail nüfusunun 70 yılda 10 kat arttığını kaydeden Yaycı, “İsrail’in doğurganlık oranı, OECD ortalamasının iki katı. 2060’ta nüfusları 21 milyon olacak. Bu nedenle İsrail topraklarını genişletmek zorunda. Dünyanın en kalabalık kıtası olan Çin ve Hindistan’a ev sahipliği yapan Asya’da km2 başına 109 kişi düşüyor. İsrail’de ise km2 başına 550 kişi düşmektedir. Dünyada km2 başına düşen insan sayısı bakımından en kalabalık ülkeler Filistin ve ikinci sırada İsrail gelir. İsrail 1947’den bu yana geçen sürede Filistin topraklarının yüzde 85’ini yuttu. Golan ve Lübnan’da işgaller yaparak oraları kendi toprağı yaptı ve İsrail işgallerle kendisini büyütmeye devam etti. İsrail dünyanın en genişleyici devletidir. Kendi sınırlarının iki katı büyümüştür. Dolayısıyla İsrail’in felsefesini iyi anlamak lazım. İsrail etrafa saldıracak. Mesele Gazze değil” dedi.

    FİLİSTİN’İ KİM YÖNETİYOR, ENDİŞE DUYUYORUZ

    Filistin’in iki bölümden oluştuğunu da dile getiren Cihat Yaycı, “Batı Şeria ve Gazze… İkisi birleşikti, işgal ede ede bu hale geldi. Filistin’in denize kıyısı olan tek toprağı Gazze şerididir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile 2010’da bir anlaşma yaptı İsrail, deniz yetki alanları anlaşması. Bununla birlikte İsrail Filistin’in denizdeki alanlarını da işgal etti. Bunun farkına biz Türklerden başka kimse varmadı. Libya ile bir anlaşma yaptık biliyorsunuz. Aynısını Filistin ile de yapalım istedik. Filistinli yetkililer kabul etmedi. Hazırlıklarımızı yaptık, dosyaları gönderdik. Eğer etseydiler, kara ülkesinin 10 katı kadar deniz ülkesi elde edeceklerdi. Ama imzalamadılar. Neden? İsrail… Filistin’i kim yönetiyor diye de insan endişe duyuyor açıkçası. Bunu imzalamayarak şu anki işgalin önün açtılar. Bakın Gazze kaybedilirse denizden ne tahliye ne de takviye yapılabilecek. Oradaki doğalgaz ve petrol yatakları da İsrail’e geçmiş olacak” diye konuştu.

    İSRAİL SALDIRIYI BİLİYOR MUYDU?

    Cihat Yaycı, İsrail’in Gazze sınırında çok ciddi tedbirlerle sınırı koruduğunu da hatırlatarak şöyle konuştu: “Hamas İsrail’in haberi olmadan, alınan o kadar tedbire rağmen sınırı nasıl geçti? Mısır, saldırıdan 3 gün önce İsrail’i uyardıklarını söyledi. Netanyahu bunun sorulması üzerine olayı geçiştirdi. Daha sonra yapılan açıklamalardan da yola çıkarak, İsrail’in saldırıyı bildiği görülüyor. Peki Hamas’ın saldırısı kime yaradı? Hamas içerisinde ülkemizdeki fetöcüler gibi içeri sızmış hainler mi vardı ya da Hamas tuzağa mı düştü. Birileri Hamas’a İsrail saldırmadan sen saldır denmişte olabilir. Her halükarda İsrail’in tuzağı görülüyor. Hamas yetkilileri biz saldırmasak onlar bize saldıracaktı diye cevap verdiler. Çok ciddi bir kurgu var ortada. Hamas saldırır saldırmaz Cumartesi günü bebek başlarının koparıldığı, yakılıp yıkıldığı videolar servis edildi dünyaya. Hazır olan görüntüler birden çıktı ortaya. Müslüman milletler bile böyle vahşet olur mu deyip Filistin’e Hamas’a destek vermekten imtina ettiler. İsrail için bu bulunmaz bir fırsat oldu. Aradan birkaç gün geçince bu görüntülerin hepsinin kurgu olduğu ortaya çıktı. Ancak artık kamuoyu oluşmuştu. Ardından İsrail’in saldırıları başladı.”

    TÜRKİYE HAREKATLARLA KURULAN KOİDORU PARÇALADI

    “Herzog’un 1896’da yazdığı plan işletiliyor. Bugüne kadar Herzog’un dediği her şey oldu. İsrail’in bölgedeki en büyük düşmanı, onu en çok eleştiren, tehdit eden kimdi? İran. İran’ın en büyük düşmanı da İsrail… İsrail’de benim en büyük düşmanın İran dedi. İran’ın silahlanmasıyla, İsrail’de bunlar beni yok edecek deyip kendini korumak bahanesiyle silahlanmaya başlamadı mı? Herkes bunu o gün makul gördü. Peki bugüne kadar İran’dan İsrail için geliştirdiklerini söyledikleri füzelerden bir tane bile atılmış mıdır? Hayır. Ama İsrail bu sürede silahlanmış ve güçlenmiştir. 1979’da İsrail ve Amerika’nın Ortadoğu’da var olma süreci başlatıldı. 1980’den sonra İran Irak savaşıyla ırak güçten düşürüldü. Körfez savaşlarıyla üçe bölündü. Sonra IŞİD ortaya çıkarıldı. ABD burada IŞİD var, mücadele etmemiz gerek dedi. Sonra Suriye’de hiçbir şey yokken iç savaş çıktı. Burada ABD PKK’nın adını değiştirip IŞİD’le mücadele etmesi için YPG’yi oluşturdu. Ama Türkiye Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı harekatlarıyla kurulan koridoru parçaları, Türk Kılıcını oraya soktu. Aynı şekilde 2003’te 1 Mart tezkeresi geçmiş olsaydı, bugün Irak’ı kuzeyinde de Barzani değil biz olacaktık.”

    TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR

    “İsrail Gazze, Hamas değil de neden Halep ve Şam hava limanlarını bombalıyor. Rusya, PKK Türkiye’ye saldırdığı halde Türk uçaklarının Suriye’de uçuş yapmasına müsaade etmezken, İsrail uçaklarının bombardımanına neden izin veriyor. Rusya mı dostumuz? Bunlar masanın üzerinde bilek güreşi yaparken masanın altından tokalaşıyor. Türkiye masanın üzerine de altına da bakmalı. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Ama moralinizi bozmayın, bu tarihten beri böyleydi zaten. Allah’ın izniyle Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır.”

    ASIL HEDEF TÜRKİYE

    “Hamas’ın 6 tane lideri var. Durum çok başka. Hedef Türkiye. Bu liderler İsrail tarafından bir dönem tutuklanıp sonra serbest bırakılıyor. Bunların hepsi sorgulanmalı. 6 liderden 4’ü böyle. Peki yapılmak istene ne? Yapılmak istenen şu; İsrail Lübnan’a saldıracak dedik ilk gün, saldırdı. Hizbullah’ı bahane gösterdi. Suriye’ye saldıracak dedik, saldırmaya başladı. Bundan bir buçuk ay önce bir el PKK’ya Deyrizor’un güneyine in, bu bölgeye yaklaş emri verdi. Arap aşiretleriyle çatışmalar çıktı aralarında hatırlarsanız. Her şey planlı programlı. İsrail buradan da kendisine sözde saldırıyı bahane edip saldırdığında PKK ve YPG ile birleşirse, Türkiye’ye komşu oluyor. Arz-ı Mevud’a göre 22 vilayetimiz, İsrail’in sahip olmak istediği topraklar. Özellikle son dönemde yaşananlardan da Türkiye’nin hedef alındığı gösteren 4 mesaj var. Birincisi; Suriye’de ABD F-16’larının SİHA’mızı düşürmesi. İkincisi ABD uçak gemisinin Abdülhamid Han Sondaj Gemimizin 5 mil yakınına ve sözde Sevilla Üniversitesi Haritasının sınır çizgisinde durması. Üçüncüsü ABD Başkanının Türkiye’yi “ABD’nin milli güvenliğine olağanüstü tehdit” olarak nitelemesi. Dördüncüsü de Türkiye’nin ABD’yi, ABD’nin de Türkiye’yi muhatap almaması.”

    Seminer sonunda Belediye Başkanı Alper Taban da sahneye çıkarak kısa bir selamlama konuşması yaptı. Başkan Taban, “Kıymetli hocamız geçmiş tecrübesi ve bakış açısıyla yaşananları bizlere tüm çıplaklığıyla anlattı. Ben de çok dikkat çekici buldum. Aslında meseleler göründüklerinin çok daha ötesinde meseleler. Bizler de hocamızın anlatımlarıyla aydınlandık. Cihat Yaycı hocamız ve siz kıymetli vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi. Konuşma sonrası Başkan Taban, Cihat Yaycı’ya gecenin anısına hediye takdimi gerçekleştirdi.

  • “Asıl hedef Türkiye”

    “Asıl hedef Türkiye”

    İnegöl Belediyesi, tüm dünyanın gözü önünde İsrail’in adeta katliam yaptığı Filistin’de yaşananlar hakkında vatandaşların bilinçlenmesi ve bölgeyle ilgili doğru bilgiye ulaşılması adına Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın konuşmacı olarak katıldığı “Filistin-İsrail Savaşı ve Türkiye’nin Stratejisi” konulu seminer düzenledi. Cuma akşamı 20.00’da Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezinde gerçekleştirilen programa; Kaymakam Eren Arslan, Belediye Başkanı Alper Taban, Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Dülger, İnegöl MYO Müdürü Prof. Dr. Hikmet Sami Yıldırımhan, AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Duruş, MHP İlçe Başkanı Uğur Bayram, Sultan Abdülhamid Han Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Turgay Yazıcı, İnegöl Ülkü Ocakları Başkanı Burak Bingül ile vatandaşlar katıldı.

    Seminerde Filistin’de yaşananları ve dünden bugüne Filistin-İsrail arasında yaşanan çatışmaların sürecini anlatan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, İsrail’in nüfusunun hızla arttığı ve yayılmacı politikası nedeniyle toprağa ihtiyacı olduğunu ifade etti. İsrail nüfusunun 70 yılda 10 kat arttığını kaydeden Yaycı, “İsrail’in doğurganlık oranı, OECD ortalamasının iki katı. 2060’ta nüfusları 21 milyon olacak. Bu nedenle İsrail topraklarını genişletmek zorunda. Dünyanın en kalabalık kıtası olan Çin ve Hindistan’a ev sahipliği yapan Asya’da kilometrekare başına 109 kişi düşüyor. İsrail’de ise kilometrekare başına 550 kişi düşmektedir. Dünyada kilometrekare başına düşen insan sayısı bakımından en kalabalık ülkeler Filistin ve ikinci sırada İsrail gelir. İsrail 1947’den bu yana geçen sürede Filistin topraklarının yüzde 85’ini yuttu. Golan ve Lübnan’da işgaller yaparak oraları kendi toprağı yaptı ve İsrail işgallerle kendisini büyütmeye devam etti. İsrail dünyanın en genişleyici devletidir. Kendi sınırlarının iki katı büyümüştür. Dolayısıyla İsrail’in felsefesini iyi anlamak lazım. İsrail etrafa saldıracak. Mesele Gazze değil” dedi.
    Filistin’in iki bölümden oluştuğunu da dile getiren Cihat Yaycı, “Batı Şeria ve Gazze… İkisi birleşikti, işgal ede ede bu hale geldi. Filistin’in denize kıyısı olan tek toprağı Gazze şerididir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile 2010’da bir anlaşma yaptı İsrail, deniz yetki alanları anlaşması. Bununla birlikte İsrail Filistin’in denizdeki alanlarını da işgal etti. Bunun farkına biz Türklerden başka kimse varmadı. Libya ile bir anlaşma yaptık biliyorsunuz. Aynısını Filistin ile de yapalım istedik. Filistinli yetkililer kabul etmedi. Hazırlıklarımızı yaptık, dosyaları gönderdik. Eğer etseydiler, kara ülkesinin 10 katı kadar deniz ülkesi elde edeceklerdi. Ama imzalamadılar. Neden? İsrail… Filistin’i kim yönetiyor diye de insan endişe duyuyor açıkçası. Bunu imzalamayarak şu anki işgalin önün açtılar. Bakın Gazze kaybedilirse denizden ne tahliye ne de takviye yapılabilecek. Oradaki doğalgaz ve petrol yatakları da İsrail’e geçmiş olacak” diye konuştu.

    İsrail saldırıyı biliyor muydu?
    Cihat Yaycı, İsrail’in Gazze sınırında çok ciddi tedbirlerle sınırı koruduğunu da hatırlatarak şöyle konuştu: “Hamas İsrail’in haberi olmadan, alınan o kadar tedbire rağmen sınırı nasıl geçti? Mısır, saldırıdan 3 gün önce İsrail’i uyardıklarını söyledi. Netanyahu bunun sorulması üzerine olayı geçiştirdi. Daha sonra yapılan açıklamalardan da yola çıkarak, İsrail’in saldırıyı bildiği görülüyor. Peki Hamas’ın saldırısı kime yaradı? Hamas içerisinde ülkemizdeki fetöcüler gibi içeri sızmış hainler mi vardı ya da Hamas tuzağa mı düştü. Birileri Hamas’a İsrail saldırmadan sen saldır denmişte olabilir. Her halükarda İsrail’in tuzağı görülüyor. Hamas yetkilileri biz saldırmasak onlar bize saldıracaktı diye cevap verdiler. Çok ciddi bir kurgu var ortada. Hamas saldırır saldırmaz Cumartesi günü bebek başlarının koparıldığı, yakılıp yıkıldığı videolar servis edildi dünyaya. Hazır olan görüntüler birden çıktı ortaya. Müslüman milletler bile böyle vahşet olur mu deyip Filistin’e Hamas’a destek vermekten imtina ettiler. İsrail için bu bulunmaz bir fırsat oldu. Aradan birkaç gün geçince bu görüntülerin hepsinin kurgu olduğu ortaya çıktı. Ancak artık kamuoyu oluşmuştu. Ardından

    İsrail’in saldırıları başladı.”
    “Herzog’un 1896’da yazdığı plan işletiliyor. Bugüne kadar Herzog’un dediği her şey oldu. İsrail’in bölgedeki en büyük düşmanı, onu en çok eleştiren, tehdit eden kimdi? İran. İran’ın en büyük düşmanı da İsrail.” Diyen Yaycı, “İsrail’de benim en büyük düşmanın İran dedi. İran’ın silahlanmasıyla, İsrail’de bunlar beni yok edecek deyip kendini korumak bahanesiyle silahlanmaya başlamadı mı? Herkes bunu o gün makul gördü. Peki bugüne kadar İran’dan İsrail için geliştirdiklerini söyledikleri füzelerden bir tane bile atılmış mıdır? Hayır. Ama İsrail bu sürede silahlanmış ve güçlenmiştir. 1979’da İsrail ve Amerika’nın Ortadoğu’da var olma süreci başlatıldı. 1980’den sonra İran Irak savaşıyla ırak güçten düşürüldü. Körfez savaşlarıyla üçe bölündü. Sonra IŞİD ortaya çıkarıldı. ABD burada IŞİD var, mücadele etmemiz gerek dedi. Sonra Suriye’de hiçbir şey yokken iç savaş çıktı. Burada ABD PKK’nın adını değiştirip IŞİD’le mücadele etmesi için YPG’yi oluşturdu. Ama Türkiye Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı harekatlarıyla kurulan koridoru parçaları, Türk Kılıcını oraya soktu. Aynı şekilde 2003’te 1 Mart tezkeresi geçmiş olsaydı, bugün Irak’ı kuzeyinde de Barzani değil biz olacaktık” dedi.

    “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”
    Yaycı sözlerini şöyle tamamladı: “İsrail Gazze, Hamas değil de neden Halep ve Şam hava limanlarını bombalıyor. Rusya, PKK Türkiye’ye saldırdığı halde Türk uçaklarının Suriye’de uçuş yapmasına müsaade etmezken, İsrail uçaklarının bombardımanına neden izin veriyor. Rusya mı dostumuz? Bunlar masanın üzerinde bilek güreşi yaparken masanın altından tokalaşıyor. Türkiye masanın üzerine de altına da bakmalı. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Ama moralinizi bozmayın, bu tarihten beri böyleydi zaten. Allah’ın izniyle Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır. Hamas’ın 6 tane lideri var. Durum çok başka. Hedef Türkiye. Bu liderler İsrail tarafından bir dönem tutuklanıp sonra serbest bırakılıyor. Bunların hepsi sorgulanmalı. 6 liderden 4’ü böyle. Peki yapılmak istene ne? Yapılmak istenen şu; İsrail Lübnan’a saldıracak dedik ilk gün, saldırdı. Hizbullah’ı bahane gösterdi. Suriye’ye saldıracak dedik, saldırmaya başladı. Bundan bir buçuk ay önce bir el PKK’ya Deyrizor’un güneyine in, bu bölgeye yaklaş emri verdi. Arap aşiretleriyle çatışmalar çıktı aralarında hatırlarsanız. Her şey planlı programlı. İsrail buradan da kendisine sözde saldırıyı bahane edip saldırdığında PKK ve YPG ile birleşirse, Türkiye’ye komşu oluyor. Arz-ı Mevud’a göre 22 vilayetimiz, İsrail’in sahip olmak istediği topraklar. Özellikle son dönemde yaşananlardan da Türkiye’nin hedef alındığı gösteren 4 mesaj var. Birincisi; Suriye’de ABD F-16’larının SİHA’mızı düşürmesi. İkincisi ABD uçak gemisinin Abdülhamid Han Sondaj Gemimizin 5 mil yakınına ve sözde Sevilla Üniversitesi Haritasının sınır çizgisinde durması. Üçüncüsü ABD Başkanının Türkiye’yi “ABD’nin milli güvenliğine olağanüstü tehdit” olarak nitelemesi. Dördüncüsü de Türkiye’nin ABD’yi, ABD’nin de Türkiye’yi muhatap almaması”

    Seminer sonunda Belediye Başkanı Alper Taban da sahneye çıkarak kısa bir selamlama konuşması yaptı. Başkan Taban, “Kıymetli hocamız geçmiş tecrübesi ve bakış açısıyla yaşananları bizlere tüm çıplaklığıyla anlattı. Ben de çok dikkat çekici buldum. Aslında meseleler göründüklerinin çok daha ötesinde meseleler. Bizler de hocamızın anlatımlarıyla aydınlandık. Cihat Yaycı hocamız ve siz kıymetli vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi. Konuşma sonrası Başkan Taban, Cihat Yaycı’ya gecenin anısına hediye takdimi gerçekleştirdi.

  • Filistin Kızılayı: “Ekiplerimizle bağlantımızı tamamen kaybettik”

    Filistin Kızılayı: “Ekiplerimizle bağlantımızı tamamen kaybettik”

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırıları 21’inci gününde devam ediyor. İsrail savaş uçaklarının Gazze Şeridi’ne bombardımanı akşam saatlerinde yoğunlaşırken, bölgedeki iletişim ağları ve internet İsrail tarafından kesildi. Filistin Kızılayı tarafından yapılan açıklamada, “İsrail yetkililerinin tüm sabit hat, cep telefonu ve internet iletişimini kesmesi nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki operasyon odası ve orada görev yapan ekiplerimizle bağlantımızı tamamen kaybettik” ifadeleri kullanıldı.

    Kesintilerin özellikle merkezi acil durum hattını etkileyeceği ve bunun da ambulansların yaralılara ulaşmasını engelleyeceği belirtilerek, “Ekiplerimizin acil sağlık hizmetlerini sağlamaya devam edebilmesi konusunda derin endişe duyuyoruz” açıklaması yapıldı.

    İsrail’in Gazze Şeridi’ni dünyadan izole etmesinin İsrail ordusunun savaş suçlarına devam edeceğinin göstergesi olduğu ifade edilen açıklamada, “Gazze Şeridi’nde görev yapan ekiplerimizin güvenliğinden endişe ediyoruz. Masum sivillere, tıbbi tesislere ve ekiplerimize derhal koruma sağlanması için uluslararası toplumu İsrail yetkililerine baskı yapmaya çağırıyoruz” denildi.

  • “Türkiye hedefin kendisi olduğunu anlamalıdır”

    “Türkiye hedefin kendisi olduğunu anlamalıdır”

    Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihat Yaycı, Bursa’da Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu’nun davetiyle Bursa’da son gelişmelere ilişkin bir konferansa katıldı.
    Ördekli Kültür Merkezi’ndeki konferansta konuşan Yaycı Paşa, Türkiye’nin İsrail Filistin savaşındaki dış politikasının takdire şayan olduğunu dile getirdi.

    Türkiye’nin bugüne kadar itidalli açıklamalar yaptığını, dengeli politikanın sürdürülmesi gerektiğini hatırlatan Doç. Cihat Yaycı, “Dengeli politikalar güdüp Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi binlerce yıllık devlet geleneğini ve devlet aklının çıktıları ile hareket ediliyor, bu çok önemlidir. Türkiye’yi taraf olmaya itecek kampanyalardan, vatandaşların ve siyasi partilerin uzak durmasını tavsiye ediyorum” dedi.

    “Türkiye Gazze’de savaşmamalıdır”

    Türk askerinin Gazze’de İsrail’e karşı savaşmasının Türkiye’nin menfaatine uygun olmayacağını ifade eden Yaycı, “Türkiye’nin bunu durdurabilecek ne siyasi, ne ekonomik, ne de askeri gücü var. Türkiye gidip Gazze’de savaşamaz, savaşmamalıdır. Türk askerinin ne için kanını dökeceği bellidir. Sınırları savunmak son derece önemlidir. Gün sınırlarımızın savunmasını güçlendirme günüdür. Türkiye’nin yaptırım uygulayabilecek ekonomik gücü yoktur. İsrail’e uygulayabilecek siyasi bir bağlantısı da yoktur” şeklinde konuştu.

    “Türkiye ve İsrail dolaylı yoldan komşu olacaklar, çok dikkatli olmak lazım”

    İsrail’in hedefinde sadece Filistin olmayacağını ve ilerleyen zamanlarda Lübnan ve Suriye’de, PKK ve YPG kontrolü altında kendine yer edineceğine dikkat çeken Yaycı bir dizi uyarılarda bulundu.
    Durumun ciddiyetine dikkat çeken Yaycı, “Gazze şeridinin İsrail tarafından ele geçirilmiş olması durumunda Filistin’in denize kıyısı kalmayacak. Türkiye ve Filistin denizden komşudur. Bu Türkiye’nin Filistin ile karşılıklı kıyısının kalmadığı anlamına gelir. Karşılıklı kıyıların tümünün İsrail tarafından ele geçirilmesi anlamına gelir. Bu denizlerdeki doğal gaz ve petrol başta olmak üzere her şey İsrail’in hazinesine geçer. Burada Filistin yönetiminin çok büyük hatası vardır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti benim hazırladığım bu anlaşma metinini Filistin yönetimine ilettiğini, Filistin yönetiminin tepkisiz kaldığını gördük. Halbuki bu anlaşma metni imzalanmış olsaydı Filistin kara ülkesinin 8 katı deniz ülkesine sahip olacaktı. Uluslararası ve hukuk anlamında tanınırlığı daha fazla güçlenecekti. Ama maalesef öyle olmadı. Şimdi Gazze şeridinin tamamı İsrail tarafından işgale tabii tutulacağı görülüyor. Bunu ben daha önce de söyledim, Gazze işgal edilecek, Lübnan ve Suriye’den İsrail’e saldırılar olduğu gerekçesiyle o bölgelerden de toprak alınacak. Suriye’deki PKK ve YPG kontrolü altındaki alanda aşağıdan birleşip Türkiye ve İsrail dolaylı olarak komşu olacaklar. Bu çok tehlikeli bir durum, çok dikkat etmek lazım” ifadelerini kullandı.

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Ya daha büyük bir savaşa, ya daha büyük bir barışa gideceğiz” sözlerini yorumlayan Yaycı, “Barış ihtimali nasıl var onu ben bilemem ama bölgede savaş ihtimalini çok yüksek görüyorum. Şu anda İsrail Filistin ile savaşıyor. Yakında İsrail Lübnan’la ve Suriye ile de savaşacak ve topraklarını büyüte büyüte gelecek. Burada şunu ifade etmek lazım Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çabaları takdire şayandır. Bugüne kadar itidalli açıklamalar yapmışlardır. Dengeli politikalar güdüp Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi binlerce yıllık devlet geleneğini ve devlet aklını çıktıları ile hareket ediliyor, bu çok önemlidir. Türkiye’yi taraf olmaya itecek kampanyalardan, vatandaşların ve siyasi partilerin uzak durmasını tavsiye ediyorum. Siyasi baskıyla Türkiye’nin bu itidalli dış politikasının etkileri değiştirilip taraflı bir dış politikaya dönmesi durumunda bu Türkiye’nin zararına olur” dedi.

    “Türkiye net bir taraf olmaktan çekinmelidir”

    Türkiye’nin bir taraf seçmesinin kendi menfaatlerine zarar vereceğini söyleyen Yaycı, “Türkiye’nin maalesef düşmanları dostlarından çok daha fazladır. Bu bakımdan düşmanların eline de koz vermemek lazımdır. Türkiye hedefin kendisinin olduğunu anlamalıdır. Türkiye burada net bir taraf olmaktan çekinmelidir. Soykırımın ve İsrail’in durdurulması için her şeyi yapmalıdır. Ama bir cephede yer alması Türkiye’nin menfaatlerine uygun olmadığı kanaatindeyim” dedi.

    “Batı ekonomisini felç ederek İsrail’i durdurmak mümkün”

    İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İsrail’e ekonomik yaptırım gücü olduğunu, Türkiye’nin en kısa sürede teşkilatın doğal gaz ve petrol üreticilerini Türkiye’ye çağırması gerektiğini vurgulayan Yaycı, “İslam İşbirliği Teşkilatı’nın derhal Türkiye tarafından toplantıya çağırılması lazım. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın doğal gaz ve petrol üreticisi üyelerinin Gazze’de soykırım durdurulana kadar, İsrail’in saldırıları durdurulana kadar, özellikle ateşkesten bahsetmiyorum, saldırılar bitene kadar batıya hatta dünyaya petrol ve doğal gaz ihracatının durdurulması lazım. Bütün anlaşmalar askıya alındığı zaman, tüm tüketim mallarında ithalatı İsrail’in saldırıları durdurana kadar askıya alması lazım. Bu gündemle Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı’nı çağırması lazım. İnanın 5 gün, bilemediniz 10 gün içerisinde tüm Avrupa ekonomisi felç olur. Batı ekonomisini felç ederek İsrail’i durdurmak mümkündür. Çünkü yaptırım gücü vardır” diye konuştu.

    “Mesele Gazze değil, Orta Doğu”

    İsrail-Amerika Birleşik Devletleri ortaklığında hedefin Gazze nezdinde Filistin olmadığını, hedeflerinin Orta Doğu coğrafyasını şekillendirmek olduğunu ve bunu sık sık sözlerinde dile getirdiklerini söyleyen Yaycı, “Mesele sadece Gazze değil, Gazze’nin ötesinde bütün Orta Doğu var. Bunu biz demiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden ve Netanyahu diyor. ‘Orta Doğu’yu yeniden şekillendiriyoruz’ diyor, ‘Orta Doğu’ya yeni bir düzen getiriyoruz’ diyor. Gazze’ye, Filistin’e demiyor, amaç Orta Doğu. Orta Doğu’yu yeniden şekillendirmenin başlangıcı 1979 İran Devrimi’dir, sonra 8 yıl süren İran-Irak savaşıdır, sonra Irak’ı parçalamak için yapılan Körfez Harekatları’dır, sonra Suriye’de çıkarılan iç savaştır, Lübnan’da çıkarılan iç savaştır ve geldiğimiz noktada Gazze’de sanki bir kurguyla oluşturulmuş bir ateş yakılıp onu gerçekten fiile geçiriliyor” şeklinde konuştu.

  • AB’den barış konferansı çağrısı

    AB’den barış konferansı çağrısı

    Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Brüksel’de İsrail-Filistin çatışması ve Ukrayna gündemiyle toplanan AB Liderler Zirvesi’nin ilk gününün sonunda ortak basın toplantısı düzenledi. Michel, “Öncelikle, mümkün olan en sert ifadelerle Hamas’ın İsrail ve İsrail halkına yönelik terör saldırıları kınandı ve İsrail’in uluslararası hukuk çerçevesinde kendini savunma hakkı olduğu vurgulandı” dedi. Ardından Gazze’deki insani durumun ciddi bir şekilde kötüleştiğine dikkat çeken Michel, ablukanın uluslararası hukuka uygun olmadığına dikkat çekti. Michel, “Bu insani kriz bölgesine yardımların ve malzemelerin ulaştırılabilmesi için bir dizi tedbir geliştirmemiz gerekiyor. Gıda, elektrik ve ilaçların insani koridorlar vasıtasıyla ulaştırılabilmesi hususuna odaklanmış durumdayız” ifadesini kullandı.

    “Barış konferansı düzenlenmeli”

    AB liderlerinin pozitif bir etki oluşturmayı istediklerini ve siyasi sürecin büyük öneme sahip olduğunu düşündüklerini ifade eden Michel, liderlerin zirve kapsamında iki devletli çözümü konuştuklarını ve yakın zamanda bir barış konferansı düzenlenmesi fikrini desteklediklerini belirtti. Bu konferansın geçtiğimiz hafta Mısır’daki görüşmede de gündeme geldiğini ifade eden Michel, önümüzdeki hafta ve aylarda ilerleme sağlayabileceklerini umduklarını söyledi. AB Konseyi Başkanı, Hamas’ı AB’nin katılacağı bir barış konferansında hiçbir role sahip olmasını öngörmediklerini ifade etti.
    Michel’in uluslararası barış konferansı ve iki devletli çözüm vurgusu, AB liderlerinin kabul ettiği ortak bildiride de yer aldı.

    “İnsani yardım uçuşları sürecek”

    AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “İsrail’in uluslararası hukuk çerçevesinde kendini savunma hakkı vardır. Liderlerin tamamından Hamas’ın hiçbir ön koşul öne sürmeden tüm rehineleri serbest bırakması konusunda güçlü bir çağrı yapıldı. Hamas’ın eylemleri nedeniyle Filistin halkına da zarar verdiği net bir şekilde görüldü. Hamas, Gazze’de bir insani krizi tetiklemiştir” dedi. Gazze’deki insani durumu da konuştuklarını ve insani yardımın hızlı ve engelsiz bir şekilde Gazze’ye ulaşması gerektiğini vurgulayan Von der Leyen, 56 tonluk yardım malzemesi taşıyan ilk iki insani yardım uçağının Mısır’a taşıdığı yardımların Gazze’ye ulaştırıldığını açıkladı. Von der Leyen, “Bu önemli ancak daha fazlasına ihtiyaç duyuluyor. Bir sonraki iki uçuş Cuma günü için planlandı. Önümüzdeki günlerde de planlanan yeni uçuşlar var” dedi.