Etiket: Filistin

  • İsrail, Gazze’de pazar yerini vurdu!

    İsrail, Gazze’de pazar yerini vurdu!

    İsrail Gazze’de pazar yerini bombaladı. Hava saldırısında çok sayıda ölü ve yaralı olduğu öğrenildi.

    İsrail hava uçakları, Gazze’de pazar yerine saldırı düzenledi. İlk gelen bilgilere göre, çok sayıda sivil yaşamını yitirdiği ve yaralandığı bildirildi.

    İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi “Gazze Şeridi’ne gireceğiz. Hamas’a bağlı unsurları ortadan kaldırmak amacıyla operasyonel bir görev üstleneceğiz.” açıklamasında bulunmuştu.

    Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Usame Hamdan ise, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları son bulmadan ellerinde olan İsrailli askerlerin akıbetini tartışmayacaklarını ve Gazze işgal edilmeye kalkışılırsa 7 Ekim’de olanların İsrail için ‘basit’ kalacağını söyledi.

    Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Usame Hamdan, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta düzenlediği basın toplantısında, iki Amerikalı rehinenin serbest bırakılmasının “Hamas’ın ahlaki anlayışını gösterdiğini” ifade etti.

    Hamdan, Hamas’ın koşullar olgunlaştığında sivilleri serbest bırakmayı değerlendireceğini, İsrailli asker esirlerin akıbetini ise Gazze’ye saldırılar sona ermeden tartışmayacaklarını vurguladı.

  • Miçotakis’ten iki devletli çözüm çağrısı

    Miçotakis’ten iki devletli çözüm çağrısı

    Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, Gazze için düzenlenen Kahire Barış Zirvesi’nde konuştu. Miçotakis konuşmasında, İsrail devletinin yanında bağımsız bir Filistin devletini öngörecek yeni bir barış sürecinin başlatılması çağrısında bulundu. Miçotakis, “Bugünden çıkarmamız gereken en önemli mesaj, hepimizin terörün her türünü kınadığımız ve 7 Ekim’den bu yana İsrail ile Gazze’deki şiddet sonucu yaşanan can kaybından ve masum sivillere verilen zarardan üzüntü duyduğumuz olmalıdır. Her iki tarafta da masum kurbanlar var. Rehin tutulan siviller var ve onlar serbest bırakılmadan barıştan söz edilemez” ifadelerini kullandı. Miçotakis, “İsrail’in meşru müdafaa hakkı vardır ancak uluslararası insancıl hukuka uygun olmalı. Toplu cezalandırmanın savaş kanunları tarafından yasaklandığını da açıkça belirtmek isterim. Bu yasalar savaşın, yapılması gerektiğinde diğer insanlara verilebilecek zararların sınırlarının olmasını sağlamak için tasarlandı” dedi. İsrail-Filistin çatışmasına iki devletli çözümün tek geçerli seçenek olduğunu vurgulayan Miçotakis, “Sürdürülebilir barış, istikrar ve refahın geleceği, ancak barış sürecinin iki devletli çözüm temelinde yeniden başlamasıyla mümkün olabilir. Hiçbir askeri müdahale, uygulanabilir bir siyasi çözümün yerini alamaz” şeklinde konuştu.

    İtalya liderinden iki devletli çözüm çağrısı

    İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ise uluslararası toplumun Gazze’deki çatışmaların tırmanmasından kaçınması ve iki devletli çözüme yönelik bir yol haritası oluşturması gerektiğini belirtti. Meloni, “Masum siviller evlerini terk etti ve bizim açımızdan buna yanıt vermemiz gerekiyor. Akdeniz ülkeleri ile Avrupa Birliği arasında diyalogun başlangıç noktası olmak istiyoruz” dedi. Meloni birçok devleti, özellikle Müslüman ülkeleri zayıflatan terörizm sorunu da dahil olmak üzere barışçıl bir diyaloğun çok önemli olduğunu vurguladı. Meloni, “Gazze’de yaşananların daha geniş bir çatışmaya, din ve medeniyet savaşına dönüşmemesi, son yıllarda ilişkileri normalleştirme yönündeki çabaları boşa çıkarmaması bu masadaki tüm liderlerin çıkarınadır. Rehinelerin akıbetinden çok endişeliyiz, araların da İtalyanlar da var, rehinelerin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.

    “İsrail ordusuna itidal çağrısı yaptım”

    İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly ise İngiltere’nin İsrail’e Gazze halkının acılarını hafifletmesi, uluslararası hukuka uyulması ve Gazze’de sivillerin yaşamının korunması gerektiği konusunda doğrudan İsrail hükümetiyle görüştüğünü, İsrail ordusundan “profesyonellik ve itidal” beklediklerini ifade etti. Bakan Clevery, Clevery, “Hepimiz sosyal medyada ve toplumlarımızda mevcut durumun ne kadar bölücü ve kutuplaştırıcı hale geldiğini görüyoruz. İstikrarsızlığın bölgeyi sarmasını ve daha fazla cana mal olmasını önlemek için birlikte çalışma görevimiz var. Barış içinde bir arada yaşamanın kazanmasını sağlamalıyız. Hala diplomasinin gücüne ve İsraillilerle Filistinlilerin barış içinde yaşayacağı bir geleceğin güvence altına alınabileceğine inanıyorum” diyerek iki devletli çözümün mümkün olduğunu kaydetti.

    “Japonya’da 3 noktaya odaklanıyor”

    Japonya Dışişleri bakanı Yoko Kamikawa ise, “Japonya’nın bu konudaki tutumu tutarlı ve üç noktaya odaklanıyor. Rehinelerin derhal serbest bırakılması, tüm tarafların uluslararası hukuka uygun hareket etmesi ve durumun sakinleştirilmesi” diye konuştu. Bakan Kamikawa, Gazze Şeridi’ndeki yabancı vatandaşların tahliyesinin düzenlenmesinin de önemli olduğunu ifade etti.

    “Bu böyle devam edemez”

    Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide zirvedeki konuşmasında, “Derin bir krizin ortasındayız. Bu, tüm dünya için bir krize dönüşme tehlikesi taşıyor” dedi. Norveç’in Gazze’deki koşullar konusunda endişeli olduğunu söyledi. Bakan Eide, “Save the Children, Gazze’de her çeyrek saatte bir çocuğun öldüğünü söylüyor. Bu böyle devam edemez” ifadelerini kullandı. Eide Norveç’in Gazze’deki çalışmaları için Birleşmiş Milletler Yardım ve Rehabilitasyon İdaresi’ne ilave 15 milyon kron bağışlayacağını aktardı.

    “İsrail ile dayanışma içindeyiz”

    Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise “Bölgenin her yerinde korkunç insani acı ve korku görüyoruz. Hiç şüphe yok ki tüm sivillerin hayatı aynı önemdedir” ifadelerini kullanırken, Alman hükümetinin İsrail ile dayanışma içinde olduğunu söyledi.

    “Savaş zamanlarında bile kurallar vardır”

    Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly konuşmasında, “Bu sabah Gazze’ye yiyecek ve suyun girebileceğine dair haberler bizi cesaretlendirdi. Ama daha fazlasını görmemiz lazım. Kriz zamanlarında bile ilkeler vardır, savaş zamanlarında bile kurallar vardır. Tüm taraflar ve çatışmalar her zaman uluslararası insancıl hukuka saygı duymalıdır” dedi. Joly, bu çatışmanın bölgeye yayılmamasının hayati önem taşıdığını ve Kanada’nın İran’ın “Orta Doğu’da barış ve güvenliği istikrarsızlaştırmaya yönelik eylemlerinden” ciddi şekilde endişe duyduğunu ifade etti.

    “İsrail’in savunması uluslararası hukuka uygun olmalı”

    Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ise “Bunun bir daha tekrarlanmaması için İsrail’in kendini savunma hakkı vardır” ifadelerini kullandı. İsrail’in savunmasının adil ve uluslararası hukuka uygun olması gerektiğini belirten Colonna, “Bu siviller grubun (Hamas’ın) eylemlerinden sorumlu değildir. Hamas’ın eylemlerini reddediyor ve diğer tüm uluslararası taraflara Hamas’ın eylemlerini kınama çağrısında bulunuyoruz” dedi. Filistin’e insani yardımın sürdürülebilir bir şekilde nasıl ulaştırılacağı konusunda fikir birliğine varılması gerektiğini söyleyen Colonna, “İnsani yardım en savunmasız alanlara yönelik olmalı ve Gazze Şeridi’nden çıkmak isteyenlerin hiçbir engel olmadan bunu yapabilmelerini sağlayacak bir insani koridor ve ateşkes sağlanmalı” dedi.

    “Güvenlik Konseyi’nin felç olması sivillerin üzerinde çok büyük sonuçlar doğuruyor”

    Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira, Brezilya’nın Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi başkanı olarak mevcut rolüyle çok taraflı bir çözüm için baskı yaptığını söyledi. Vieira, “Güvenlik Konseyi’nin felç olması sivillerin yaşamları üzerinde çok büyük sonuçlar doğuruyor. Bu, uluslararası toplumun çıkarına değil. Çatışmanın bölgesel yayılma ihtimalini önlemek için çaba göstermeliyiz” dedi. Vieira, “sadece çatışmayı yönetmenin” bir seçenek olmadığını, iki devletli çözümün uygulanmasına yönelik adımların atılması gerektiğini kaydetti.

  • Filistin’e anlamlı destek

    Filistin’e anlamlı destek

    Maltepe’de bir kafe işletmesinin sahibi Ayhan Baş ve Kerem Baş kardeşler İsrail’in, Filistin halkına yaptığı saldırılar sonrası yaşattığı yaraları sarmak adına anlamlı bir desteğe imza attı. İşletmeciliğini yaptıkları kafenin bir günlük gelirini Filistin’e bağışlayan Ayhan ve Kerem Baş kardeşler Filistin’de yaşanan zulme kayıtsız kalamadıklarını, bu nedenle böyle bir girişimde bulunduklarını söyledi. Destek için kafeye gelen müşteriler de yapılanın örnek bir davranış olduğunu, herkesin duyarlı olması gerektiğini söyledi.

    Filistin’deki zulme karşı sessiz kalamadıklarını belirten işletme sahibi Ayhan Baş, “Kardeşimle karar verdik bugünlük hasılatımızı olduğu gibi Filistin’de şu an canıyla boğuşan kardeşlerimize bağış yapmak istedik. Ben Maltepe’de bir kafe işletiyorum, Almanya’dan geldim. asıl niyetimiz ülkemizi de desteklemek. Şu an oradaki insanların durumuna kayıtsız kalamadık. Çocukların çığlığına kulağımızı tıkayamadığımız için böyle bir destekte bulunduk” dedi.

    Esnaf kardeşlerden Kerem Baş, “Hep birlikte yardımcı olmak istiyoruz. Ben de bir babayım ve Filistin’e yapılan bu zulmü gördükten sonra bu soykırımdan daha fazlası. Bizim de kanımıza dokundu. elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız” dedi.
    Kafede müşteri olan Oksana Kuznetsova, “Bu işletmenin sahipleri böyle güzel bir hassas konuya değindiler. bugünün gelirini Filistin’e bağışlayacaklar. Şu an birlik olma zamanı, böyle bir şeyi duyunca benim de bir desteğim dokunsun istedim. Bu işletmenin böyle bir harekette bulunmasını destekliyorum. umarım herkes bu hassasiyeti destekler” dedi.

  • Kadınlar, Filistin için oturma eylemi başlattı

    Kadınlar, Filistin için oturma eylemi başlattı

    Adıyaman Demokrasi Parkı’nda kadınlar iki gün boyunca sessiz oturma eylemi yapacak. Ellerinde bayrak ve dövizler ile oturma eylemi öncesinde basın açıklaması yapıldı.
    Basın açıklamasını yapan Adıyaman İnsani Yardım Vakfı Kadın Kolları Başkanı Ayşe Tepe, vicdan sahibi sivil toplum örgütlerinin kadın temsilcileri ve anneler olarak İsrail’in Gazze şeridinde 16 gündür sürdüğü katliama ‘dur’ demek için alanlarda olduklarını belirtti.
    Tepe, “Bizimle aynı duyguları paylaşan herkesi işgalci İsrail’in Gazze şeridine yönelik saldırılarını bir an önce durdurması için harekete geçmeye davet ediyoruz. Devam eden saldırılarda okullar, camiler, hastaneler vurularak dünyanın gözü önünde savaş suçu işleniyor. İşgalci İsrail yönetiminin askerleri tam 16 gündür bütün uluslararası hukuk kurallarını ve insanlarının onurlarını ayaklar altına aldı.

    Dünya liderlerini, uluslararası sivil toplum kuruluşlarını, Birleşmiş Milletleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni, Uluslararası Ceza Mahkemesini, İslam Birliği Teşkilatını, Arap Birliğini, siyasi aktörleri ve kamuoyunu İşgalci İsrail’in Gazze şeridinde uyguladığı soykırımı durdurması için harekete geçmeye ve yaptırım uygulamaya davet ediyoruz. Filistinli kadın ve çocukların yanında olduğumuzu göstermek adına şu an itibariyle Pazar gecesi 24’e kadar bu alanda sessiz bir oturma eylemi başlattığımızı kamuoyuna duyuruyoruz” dedi.

  • Başkent’te Filistin’e yardım sergisi

    Başkent’te Filistin’e yardım sergisi

    Ankara Hacı Bayram-ı Veli Camisi’nin bahçesinde, geliri Filistin halkına bağışlanmak üzerine yardım sergisi kuruldu. Düzenlenen yardım sergisinde hazırlanan ürünler ve el işleri satışa sunuldu. Türkiye’nin desteğini her zaman hissettiklerini belirten Filistinli Usame Kandil ise, “Zor günlerdeyiz, acı kayıplarımız var. Çok fazla şehidimiz var. Yine de ümitliyiz çünkü hak sahibiyiz.

    İsrail her ne kadar bizden güçlü olsa da haksız olduğu için bizi yenemez. Biz ne olursa olsun topraklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele ediyoruz ve zaferi yakın görüyoruz. İnşallah kurtulmuş Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız. Türk halkı yıllardır Filistin halkının yanında. Filistin’e bir Türk geldiğinde kendileri gibi karşılıyorlar.

    Savaşta herkes İsrail’i desteklerken, çok az kişi Türkiye’yi destekliyor. Türkiye’de onlardan biri. Türklerin yaptığı desteği taktirle karşılıyoruz. Biz artık bu işgalin bitmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Filistin’e sebze ve meyve gönderebileceklerini açıkladı

    Filistin’e sebze ve meyve gönderebileceklerini açıkladı

    Bursa Ziraat Odaları her zaman mazlumun yanında olduklarını üzerlerine düşen ne varsa çalışkan Türk çiftçileri olarak göreve hazır olduklarını açıkladı.

    Bursa Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Sadi Aktaş, “Filistin’de hayatını kaybeden insanlara Allah’tan rahmet, yaralı olanlara acil şifalar diliyorum. Bu savaşın bir an önce bitmesini, masum insanların, çocukların, kadınların ölmesini istemiyoruz. Günlerdir içecek su, elektrik, yemek olmadan yaşayan insanlar için Türk çiftçimiz ve Bursa Ziraat Odaları üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Bizlere ihtiyaç duyulduğunda hepimiz karınca kararınca yapılması gereken ne varsa seve seve yapmaya hazırız. Bizler her zaman mazlumun yanında yer aldık Masum insanların zarar görmemesi en büyük arzumuzdur. Bizler meyve sebze ne gerekiyorsa yollamaya hazırız” diye konuştu.

  • Öğrencilerden Filistin’e destek, İsrail’e tepki

    Öğrencilerden Filistin’e destek, İsrail’e tepki

    Okul bahçesinde toplanan öğrenciler Kudüs yazısı oluşturdu, Filistin bayrakları açtı. Açılan Filistin bayrakları okulun Moda Tasarım Teknolojileri Atölyesinde öğrenciler tarafından üretildi. İsrail’e tepki gösterilen, Filistin’e destek verilen programa İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ali Katipoğlu da katıldı.

    Okulun edebiyat öğretmeni Duygu Tuncel Güner yaptığı konuşmada, ”Birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmış, 3 semavi dini içinde barındırmayı başarmış; sinagogları, kiliseleri, camileri yan yana vurdurarak her dine saygı duyabilmiş, defalarca yıkılmış ancak yeniden kurularak ayağa kalkmış bir şehirdir Kudüs. Hz. Davut’u, Hz. Süleyman’ı, Hz. Muhammed’i ağırlamış, Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri kabul edilen Mescid-i Aksa’yı korumuş kollamış, İsrail’in değil Filistin’in başkentidir Kudüs. Osmanlı döneminde tamamına sahip olduğumuz bu topraklar, yıllar içerisinde çirkin politikalarla elimizden alındı. Mescidi Aksamız defalarca yıkıldı. Filistin halkı yıllarca zulme uğradı. Filistin’deki tarihi mekânlar tarumar edilerek, şehrin kadim değerlerle bağları kopartılmaya çalışıldı. Yerli halkın tüm imkânlarına el konuldu, çeşitli baskı ve uygulamalarla halk, şehri terk etmeye zorlandı. Bu bilinçli istila politikalarıyla dünyanın değişik ülkelerinden zaman zaman zorlama ve şantajlarla Yahudiler, Filistin topraklarına taşınmaya başlandı. Böylece küçük alanlarda başlayan toprak istilası, her geçen gün Yahudi nüfusun arttığı planlı bir işgale dönüştü. Böylece Filistin topraklarının işgaliyle başlayan süreçte Müslümanlar; baskı, zulüm, işkence ve hatta katliama maruz kaldı, her türlü hak ve özgürlükten mahrum bırakıldı, tüm imkânları talan edilerek gasp edildi” dedi.

  • Bu kriz öncekilerden farklı

    Bu kriz öncekilerden farklı

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT Haber’de dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı. Fidan, Filistin meselesinin Türkiye için önemine işaret ederek, 7 Ekim’de başlayan krizin endişelendirici olduğunu ifade etti.

    7 Ekim’deki krizi “birçok ilgili çevrenin geleceğini gördüğü fakat üstünü örttüğü bir kriz” olarak niteleyen Fidan, “7 Ekim’de başlayan Hamas saldırıları, aslında İsrail’in özellikle son 10 yıldır bölgede yürüttüğü politikaların yanlışlığının bir delili oldu. (İsrail’in) Kendisi için geliştirdiği ulusal güvenlik sisteminin zafiyetlerini ortaya koymakla beraber, esas itibariyle diplomasi yoluyla ortaya koymaya çalıştığı yapının, sistemin aslında bir başarısızlık projesi olduğunu da gösterdi.” dedi.

    “KRİZİN PATLAK VERECEĞİNİ BİLİYORDUK”

    Fidan, Türkiye’nin İsrail’in komşularıyla barış yapıp Filistinlilerle 2 devletli çözümü kabul etmemesini stratejik hata olarak gördüğüne işaret ederek, “Şu anda bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu dram karşısında biz ne yapıyoruz? Buna bakmak gerekiyor. Bu kriz bir önceki krizlerden farklı. Biz biliyorduk ki bu kriz bir yerden patlak verecek çünkü her ne kadar İbrahim Anlaşmaları ile birtakım şeyler ilerliyor gibi gözükse de esas itibariyle konunun muhatabı olan Filistinlilere yönelik baskının, zulmün daha sistematik, daha yaygın ve daha sık hale geldiğini gördük.” diye konuştu.

    İsrail’in 7 Ekim’de çok büyük kayıp verdiğine ve bu kaybın telafisini “barışta değil intikamda” gördüğüne işaret eden Fidan, “Bu misillemeyi yaparken sivil nüfusa dikkat etmemesi, onların alt yapısını, üst yapısını her türlü şekilde bombalaması ve toplu cezalandırma yolunu tercih etmesi insanlık için şu anda aslında çok ciddi bir endişe kaynağı olması gerekiyor. Bizim ülke olarak ortaya koyduğumuz tavır bunun hiçbir şekilde hiçbir hafifletici sebebe gitmeden, bahane getirmeden bir kriz olarak tanımlanması bir insanlık suçu olarak nitelendirilmesi, buna yönelik tavrın alınması ve buna öncelik etmektir.” ifadelerini kullandı.

    Fidan, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinden güneyine kadar belli alanları “boşaltılması gereken alanlar” olarak nitelendirdiğini ve bunu savaş stratejisi olarak belirlediğini kaydederek, “Buna göre de çok yaygın bombalamalara girmiş durumda. Şu anda özellikle sivil nüfusun kuzeyde yaşadığı yerlerin büyük bir bölümü bombalanmış durumda. 1 milyondan fazla insan güneye gitmiş durumda. İnsanlar güneyde kalmakla Mısır’a gitmek arasında bir tercihe de zorlanıyorlar. Bu da olayın başka bir kriz boyutu.” diye konuştu.

    Türkiye’nin krizin bütün taraflarıyla temas içerisinde olmaya çalıştığını belirterek, Gazze’deki krizin ateşkesle sona erdirilmesi, insani yardım ve esir takası gibi kolaylaştırıcı unsurlar hakkında çalışmalar olduğunu dile getirdi.

    “ABD, İSRAİL İLE TAM FİKİR BİRLİĞİ İÇERİSİNDE”

    Fidan, bölgede güvenliği ve kalıcı barışı sağlayacak yapının öncülüğünün yapılması gerektiğine dikkati çekerek, “İsrail’in Gazze’deki askeri hedeflere ulaşması için ortaya koyduğu çabaya Amerikalılar da şu anda ortak olmuş durumdalar. Hem Amerikan Başkanı’nın, hem milli güvenlik yetkililerinin, hem askeri makamların yaptığı değerlendirmelere açıklamalara baktığımız zaman görüyoruz ki Amerika özellikle Gazze’ye yönelik operasyonlarda, Hamas’a yönelik operasyonlarda İsrail ile beraber hareket etme konusunda, onu destekleme konusunda tam bir fikir birliği içerisinde.” dedi.

    Bölgede sadece İsrail ve Hamas’ın değil, Hizbullah gibi Filistin davasına müzahir diğer silahlı grupların olduğunun altını çizen Fidan, “Hizbullah’ın bir angajmana girmesi neticesinde Hizbullah tek başına kalacak durumda değil. Özellikle İran’a müzahir diğer gruplar, Irak’taki Haşdi Sabi, Suriye’deki milisler ve Yemen’deki Hutiler olmak üzere çok geniş bir yelpazede, bu olayın muhtemel tarafı olmaya hazır gruplar da var.” diye konuştu.

    Fidan, farklı ülkelerin Türkiye’den, çatışma bölgesindeki rehinelerin ve sivillerin kurtarılmasını istediğini ve bununla ilgili müzakerelerin sürdüğünü ifade etti.

    Mısır’daki El Ariş Limanı’na giden çok sayıda insani yardım olduğunu ve Türkiye’den şu ana kadar 80 ton insani yardım gittiğini belirten Fidan, Gazze’ye henüz insani yardımın ulaştırılamadığını söyledi.

    Fidan, İsrail’in Amerika’nın ve Batı’nın koşulsuz desteğini aldığını ve kendi gerçek sahici tavrını ortaya koymak isteyen bölge ülkelerinin yıllardır baskı altına alındığını ifade ederek, “Bu ülkelerin tabii teker teker baskı altına alınmaları, ufak teşvik edici maddi ve ticari konularla ve siyasi teşviklerle bunların politikalarını İsrail lehine kolaylaştırmaları yıllardır süregelen bir pratik.” dedi.

    “SİSTEMATİK OLARAK UYGULANAN BÜYÜK BİR YALAN VAR”

    Mevcut ilişki ağının İsraillilere ve Filistinlilere barışı ve güvenliği getirmediğinin altını çizen Fidan, “Burada sistematik olarak uygulanan büyük bir yalan var ve bu yalanın artık açıkça ifade edilmesi ve sahici olarak uluslararası toplumun bu meseleyi sahiplenip iki devletli çözümü mümkün kılması gerekiyor.” diye konuştu.

    Fidan, kimlik politikası izleyen çevreleri desteleyen yapıların ortaya koyduğu tavırdan kurtulmanın gerekliliğine işaret ederek, “Bu sarmalın içinden çıkmak için neler yapılmalı, bunun arayışı içerisindeyiz. Bunun da açıkçası diplomasiyle ilerletilebilecek çok ciddi alanlarının olduğunu düşünüyoruz. Gerek İslam İşbirliği Teşkilatı, gerek Arap Ligi, gerek Birleşmiş Milletler platformu Türkiye’nin aslında bu görüşlerini ilerletmesi için uygun ortamlar diye düşünüyorum.” dedi.

    Türkiye’nin her iki tarafın da güvenliğini gözeten ve Filistinlilerin ihmal edilmiş haklarını geri veren bir görüşü olduğunu dile getiren Fidan, “Bölgede herhangi bir şantaja maruz kalmadan veya kaldığı zaman da umursamadan ortaya koyabilecek bir durumda olduğumuz için bizim görüşümüz kıymetli. Özellikle Cumhurbaşkanımızın tavrını biliyorsunuz. Mesele Filistin meselesi olduğu zaman, mesele diğer stratejik konular olduğu zaman ülkemizi, bölgemizi, milletimiz, İslam dünyasını, Türk dünyasını yakından ilgilendiren hiçbir konuda hiçbir dayatmayı, hiçbir baskıyı, hiçbir şantajı kabul etmiyor. Şimdi bu böyle olunca sizin görüşünüz sahici olarak değer görüyor.” şeklinde konuştu.

    Fidan, bölgedeki birçok ülkenin Filistin konusundaki gerçek tavrını ortaya koyamadığını belirterek, “Bunun nedeni her ülkenin kendi başına ciddi problemlerinin olması, siyasi problemler, ekonomik problemler, güvenlik problemleri ve bu konuda Batıyla Amerika’yla bir türlü alışveriş içerisinde olmaları. Tabii bunların kendilerine karşı bir manivela olarak kullanılması, bir koz olarak kullanılması ve İsrail lehine tavırlarının itilmesi, bu ülkeler nezdinde yani yaralayıcı bir durum. Ama İsrail’in de bugüne kadar ortaya koyduğu politikayı da engellemeyen bir durum olarak karşılarına çıkıyor.” diye konuştu.

    “TÜRKİYE ELİNİ TAŞIN ALTINA SOKMAYA HAZIR”

    Türkiye’nin elini taşın altına sokmaya hazır olduğunu söyleyen Fidan, “Bu konuda biz bir irrasyonel site içerisinde değiliz, stratejik hesaplarımızda bir yanlış hesaplamaya gitmiş değiliz. İnançlarımızın ve duygularımızın düşüncelerimizi daralttığı bir durumda da değiliz. Biz son derece açık bir zihinle, stratejik hesaplarımızı yaparak, bölgedeki aktörlerin, hegemonların ve devlet dışı diğer aktörlerin ne türden etkileşimler içerisinde olduğunu görerek, aldıkları bugüne kadar tarihsel tavırları da göz önüne alarak, bir çıkış içerisindeyiz.” şeklinde konuştu.

    Fidan, bölgedeki ülkelerin ve İslam dünyasının Türkiye’den farklı düşünmediğini fakat ortak tavır sergilemede problemler olduğunu vurgulayarak, “Bugüne kadar çok ciddi şekilde kınamalarımız oldu ve bu kınamalar çok fazla sonuç getirmedi.” dedi.

    İslam dünyasının “çaresizlik sarmalı” içinde olduğunu ifade eden Fidan, “Biz artık bu sarmaldan çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz İslam dünyasının gerekli diplomatik platformları kullanması durumunda insanlığı da bu sarmaldan çıkartıcı bir uyarıcı görevi oynayabileceğine inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

    Fidan, değerlere ve ilkelere dayalı politika üretiminin eksikliğine işaret ederek, “Batı için üretilmiş gerçeklik algısı Ukrayna’da bir hareketi desteklerken, Filistin’de başka bir hareketi destekliyor, günün sonunda aslında aynı denklemin aşağı yukarı olduğu bir noktada iki taraf da. Eğer Ukrayna için bir argüman getiriyorsanız, aynı argümanı Filistin için de getirmeniz gerekiyor.” diye konuştu.

    Yapılan her eylemin iyi veya kötü bir süreci tetiklediğini söyleyen Fidan, “Filistin meselesinde Batı’nın hem kendine söylediği bir yalan var hem dünyaya söylediği bir yalan var, o yalan üzerine de açıkçası ciddi bir sistem kurulamaz, yani giderek büyük bir kan kaybı da oluyor, onu da görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “700 KİŞİNİN TAHLİYE TALEBİ VAR”

    Fidan, bir kısmı çifte uyruklu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşı olan yaklaşık 700 kişinin çatışma bölgesinden tahliye talebi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

    “Krizin ilk 1-2 gününde bir miktar vatandaşımızı tahliye etme imkanımız olmuştu sınır kapısı bombalanmadan önce, Mısır yetkilileriyle bir koordinasyon içerisinde belli miktardaki vatandaşımızı oradan çıkarmaya başlamıştık ama Refah Sınır Kapısı bombalandıktan sonra geçişler şu anda durmuş durumda.”

    Refah Sınır Kapısı’yla ilgili bir soruna işaret eden Fidan, “İsrailliler, sınır kapısının açılıp sivillerin oradan çıkmasını istiyorlar. Mısırlılar ise insanların gelmesini değil, içeriye insani yardımın girmesini istiyorlar. Çünkü İsrail’in istediği, Gazze’den mümkün olduğunca çok sayıda Filistinli sivili Gazze dışına itip geri kalan yerde çok daha rahat askeri operasyon yapabilmek.” değerlendirmesinde bulundu.

    Fidan, özellikle Mısır, Ürdün ve Lübnan’ın Gazze sorunuyla beraber istikrarsızlaştırma riski içinde olduğunu ifade ederek, “Türkiye olarak bu ülkelerin de istikrarsızlaştırılmasına karşı olduğumuzu ifade ediyoruz.” dedi.

    “TÜRKİYE, İNSANLARIN DRAMI ÜZERİNDEN KREDİ KAPMA PEŞİNDE DEĞİL”

    Sınır kapısının ne zaman ve hangi şartlarda açık olacağı konusunda İsrail ile Mısır arasında müzakerelerin devam ettiğini dile getiren Fidan, bu konuda Birleşmiş Milletler (BM) ve bölge ülkelerle yoğun temas halinde olduklarını vurguladı.

    Fidan, Türkiye’nin arabuluculuk çalışmalarında bulunduğunu, sorunun “herkese iyi olacak şekilde” çözülmesi gerektiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Türkiye, insanların dramı üzerinden, bölgede yürüyen bir savaş üzerinden, tırnak içinde, bir kredi kapma peşinde değil. Biz bunu ahlaki de bulmuyoruz zaten. Bu konuda tabii bütün taraflarla konuşabiliyor olmanız lazım, belli bir miktar diyalog kanalının sürekli açık olması lazım. Biz her ne kadar diyelim İsrail’in politikalarına, uygulamalarına, sivil halka yönelik yaptığı zulme karşı çıksak da arabuluculuk yapılabilmesi için belli bir noktada temaslarınızı devam etmesi gerekiyor.”

    Birkaç ülkenin daha arabulucu olarak çabalarının olduğunu kaydeden Fidan, bakanlık ve istihbarat kurumunun yoğun temaslarının bulunduğunu söyledi.

    Fidan, bölge ülkelerine yaptığı ziyaretlerde gündeme gelen konuların olduğunu, bunların “hayata geçene kadar belli bir miktar mahremiyet içinde gitmesi” gerektiğini belirterek, Türkiye’nin önceki yıllarda yaptığı gibi arabuluculuk konularında gizlilik prensibine her zaman için dikkat ettiğini aktardı.

    Garantörlük meselesine ilişkin konuşan Fidan, şunları kaydetti:

    “Müslüman ülkelerin bu konuda çok ciddi hassasiyetleri var, şimdi bölgede üzerinde anlaşılmış bir barış sadece Filistinlilerle değil, bu konuda problemi sahiplenecek ve sahiplendiği probleme bir nevi garantör olacak. Taraflardan, taraf olduğunun varılan anlaşmaya uymasını sağlayacak ve kendisinin kendi halklarının da bu anlaşmanın tarafı olduğu vurgusunu devam ettirecek bir garantörlük sistemi. Aynı şekilde İsrail tarafından da işin içinde garantörlüğünün olması gerekiyor, bu olmadığı takdirde 2 ülkenin 2 halkın bir araya gelip barış sağlama imkanı yok.

    Amerika’nın koşulsuz desteğiyle İsrail, geçici zaferleri çok elde etti ama kalıcı bir güvenli ve barış hiç elde edemedi, her bir krizden bir öncekinden daha fazla vatandaşı ve askeri onun da ölüyor. Bu şunu gösteriyor, giderek artan güvenlik mekanizmalarına, yardımlara rağmen, geliştirilen silah sistemlerine rağmen, üstün teknolojiye rağmen aslında kalıcı bir güvenlik yok, kimin ne zaman saldıracağını bilemiyorsunuz. Niye? Çünkü başkasının toprağını işgal etmişsiniz, bu sorunu çözmemişsiniz. Problem şurada; son yıllarda esas itibarıyla İsrail’in 2 devletli çözümü rafa kaldırmış olması, Filistinlilerin haklarını hiç umursamaması onun yerine bölgedeki Arap ülkeleriyle Amerika’nın bilek bükmesiyle anlaşma yapması. Zannedildi ki bu vesileyle bu sorun unutulacak ve hiçbir şey olmayacak. Tam tersine bu metodoloji son derece büyük bir yanlışlığa yol açtı ve İsrail’in kendisi için çok büyük problemli sonuçlar ortaya çıkardı.”

    Fidan, garantörlük konusunu, bölge ülkelerinin meseleyi aktif olarak sahiplenmesi olarak anlamak gerektiğini vurgulayarak, bölge ülkelerinin Filistinlilerle beraber elini taşın altına koyması gerektiğini aktardı. Fidan, Türkiye’nin bir anlaşmaya varılırsa bunun uygulanması için elinden geleni yapacağını belirtti.

    “BARIŞI TERCİH ETMEZSEK, KALICI BİR SAVAŞ BİZLERİ BEKLİYOR”

    Türkiye’nin garantörlük konusunda ciddi bir rol oynayabileceğini vurgulayan Fidan, şu ifadeleri kullandı:

    “Tarafların ve bölgedeki diğer dostlarımızın bunu uygun bulması durumunda biz bu konuda rol oynayabiliriz diye düşünüyorum. İsrail’in tarafında da kimler garantör olacak, kimler meseleye girecek, o da önemli belki. Bu manada uluslararası bir formül aramak gerekiyor. Hep gündeme getirdiğimiz bu kriz varken muhataplarımızla da konuşurken özellikle İsraillilere de söylüyoruz, Amerikalılara da söylüyoruz. Bu krizden sonra gidilecek 2 yol var; birincisi ya art arda gelecek daha büyük savaşlara gidilecek. İkincisi büyük bir barış anlaşmasına gidilip artık bu kriz sondur deyip barışla bu işin neticelenmesi. İkinci yolun tercih edilmesi için biz çabalarımızı ortaya koyuyoruz. Umarız bu çağrımıza kulak verilir.”

    Fidan, bölgedeki gerilimlere ilişkin, “Buradan barışa gitmezsek, kalıcı bir barışı tercih etmezsek, kalıcı bir savaş bölgede ve istikrarsızlık bizleri bekliyor. Bu kimsenin tercih etmeyeceği bir senaryo diye düşünüyoruz.” dedi.

    Türkiye’nin yaklaşımlarının realiteyi gözettiğini kaydeden Fidan, arabuluculuk konularında birçok ülkenin, “Türkiye bize geldiği zaman hiçbir gündemi olmadan, zihninin gerisinde bir şey olmadan geliyor.” diye düşündüklerini belirtti.

    Fidan, bölgede iyi ilişkiler ve ittifaklar için iyi dostların olması gerektiğini söyledi.

    “GAZZELİLERİN ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTIĞIMIZI BİLMELERİNİ İSTİYORUM”

    Dışişleri Bakanı Fidan, Kahire’de düzenlenecek Filistin konulu zirveye ilişkin de şunları dile getirdi:

    “Umarım gerçekten çok olumlu şeyler çıkar. Bunların başında birincisi ülkelerin genel kabul edilmiş doğruları kabul etmekle kalmayıp, bunun hayata geçmesi için somut ne türden adımlar atarız konusunda bir mutabakat içinde olmaları gerekiyor. Herkes gözyaşı dursun, siviller ölmesin, altyapı, üstyapı yok edilmesin diyor ama somut adım atmaya gelince İsrail’i durduracak adımı hiç kimse atmıyor. İsrail, eleştirilerek bu türden operasyonları yapmaya yıllardır alışkın bir ülke, yani Amerikalılar bile İsrail’i özellikle Demokratlar biliyorsunuz eleştiriyorlar. Fakat arkasına bir yaptırım koymadığınız zaman bu türden eleştirilerin bir anlamı olmuyor.

    İlk başta bu kan kaybının durmasını, gözyaşının durmasını istiyoruz ama dediğim gibi yapısal dönüşüm sağlanamazsa, İsrail politikası, bakış açısında ve İsrail’i destekleyen diğer ülkelerde uzun vadede bu kendini tekrar eden bir hatanın içinde olmaya devam edecek yani tıpkı önce olduğu gibi… Bunu görmek ve analiz edebilmek için çok zeki olmaya gerek yok.

    Gazzeli kardeşlerime her şeyden önce büyük bir sabır diliyorum, ülkem adına, devletim adına, halkım adına… Elimizden gelen her şeyi yaptığımızı bilmelerini istiyorum. İnşallah bu günler geçecek ve Türkiye onların yanında olmaya devam edecek, şu anda onların yanındayız.”

  • Yardım konvoyu Refah Sınır Kapısı’nda

    Yardım konvoyu Refah Sınır Kapısı’nda

    Abluka altındaki Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’nın bugün açıklaması bekleniyor. Gazze Şeridi’ne insani yardım malzemelerinin ulaştırılabileceği tek nokta olan Refah Sınır Kapısı’nda bekleyen yardım konvoyu, uydudan görüntülendi. ABD’li uydu şirketi Maxar tarafından paylaşılan fotoğraflarda, onlarca tırın insani yardım malzemelerini Gazze’ye ulaştırabilmek için geçiş izni beklediği görüldü.

    ABD: “Sınırın saat 10.00’da açılmasını bekliyoruz”

    ABD’nin İsrail Büyükelçiliğinden sabah saatlerinden yapılan açıklamada, “Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’nın 21 Ekim Cumartesi günü yerel saatle 10.00’da açılacağı bilgisini aldık. Sınır açılırsa yabancı vatandaşların Gazze’den çıkışı için ne kadar süre açık kalacağını bilmiyoruz. Sınırın açılması durumunda çok sayıda kişinin geçmeye çalışacağını tahmin ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

  • Erol Bulut’tan Filistin’e destek

    Erol Bulut’tan Filistin’e destek

    İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde ise İsrail’in el-Ehli Baptist Hastanesi’ne bombalı saldırısı sonucu 500 kişi hayatını kaybetmişti. İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına tepkiler sürerken, 15 Temmuz Gaziler Platformu Başkanı Erol Bulut Eyüpsultan Camii’nde kılınan Cuma namazının ardından İsrail’i kınadığını belirterek basın açıklaması yaptı.

    “Gazze’deki kardeşlerimizin dertleri bizim dertlerimizdir”

    Gazze’de Müslümanlar’ın katledildiğini söyleyen 15 Temmuz Gaziler Platformu Başkanı Erol Bulut, “Bugün Cuma. Aslında Cuma Müslümanların bayramı. Bugün Eyüpsultan Camii’ndeyiz ama yüreğimiz buruk. Çünkü zalimler Gazze’de Müslümanları katlediyor, dünya da bu zulmü izliyor. Özellikle Amerika ve Hristiyanlar bir araya gelip Yahudilerin arkasına dizilmişler. Bir avuç Gazzeli Müslümanı yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Müslümanları da uyarmak istiyorum. Ayağa kalkmamız gerekiyor. Orada kan ve din kardeşlerimiz topluca katledilirken, biz hiç bir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Gazze’deki kardeşlerimizin dertleri bizim dertlerimizdir. Bizim yüreğimiz onlarla beraber atıyor. Cumhurbaşkanımız bize ne zaman yürüyün derse biz zırhımızı kefen olarak kefenlerimizi de zırh olarak giyip yürürüz. Allah bize yeter. Biz Allah bir diye yürüdüğümüz zaman ne atom bombaları ne de nükleer bombaları kalır ellerinde. Yeter ki Müslümanlar Gazze için bir araya gelsinler, yeter ki Allah-u Ekber diyelim. Peygamberimiz tek başına çıktı. Hz. Ömer nasıl oraları aldıysa, Selahaddin Eyyubi dedemiz nasıl aldıysa, Abdülhamid dedem oraları tapusuna nasıl geçirdiyse biz yine kutsal topraklarımızı, Mescid-i Aksa’yı Türk milletinin ayağı kalkmasıyla Yahudilerin elinden alacağız. Buradan o Yahudileri o kan emicileri bir kez daha uyarıyorum. Bu millet sabırlı bir millettir ama ayağa kalktığımızda önümüzde ne Amerika’sı ne Rusya’sı ne de bir avuç İsrail’i durabilir. Hepsini lanetliyorum. Müslümanlara da yeter artık ayağa kalkın yürüyelim diyorum. Bir olalım, birlik olalım, Gazze için yürüyelim diyorum” ifadelerini kullandı.