İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Daniel Hagari, bugün yaptığı basın toplantısında, İsrail-Hamas çatışmasının son durumuna değindi. Hamas’ın Gazze’de tuttuğu 21 yaşındaki İsrailli Mia Schem adlı rehinenin görüntülerini yayınlayarak “psikolojik terör” uyguladığını söyledi. İsrailli sözcü, “Bu görüntüler Hamas’ın, İsrail vatandaşlarına yönelik psikolojik terörüdür. Bunun gibi daha fazla video yayınlayacağını anlıyoruz. Bu videoda Hamas kendisini insani bir örgüt olarak tanıtmaya çalışıyor, ancak aslında katil bir terör grubudur” ifadelerini kullandı.
Hamas’a yönelik saldırıların devam ettiğini kaydeden Hagari, “Ordu, Gazze’de Hamas’a yönelik saldırılarına devam ediyor. Bir ateşkes yok, savaşmaya devam ediyoruz. Savaşın bir sonraki aşamasına hazırlanıyoruz” dedi.
Etiket: Filistin
-
“Ateşkes yok, savaşmaya devam ediyoruz”
-
Filistinlilerin Mısır’a “itilmesine” karşı uyarı
Ürdün Kralı II. Abdullah, Almanya’nın başkenti Berlin’de görüştüğü Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile basın toplantısı düzenledi. Kral II. Abdullah, “Orta Doğu uçurumun eşiğinde” diyerek savaşın genişleme tehlikesinin “gerçek” olduğunu vurguladı. Ayrıca Filistinlilerin Mısır’a veya Ürdün’e “itilmemesi” konusunda uyarıda bulunan Kral II. Abdullah, ne ülkesinin ne de Mısır’ın Filistinli mültecileri kabul etmeyeceğini ifade etti. Kral II. Abdullah, “Ürdün’de mülteci olmayacak, Mısır’da da mülteci olmayacak. Bu bir kırmızı çizgidir. Çünkü bunun bazı olağan şüphelilerin sahada fiili sorunlar çıkarmaya yönelik planı olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Scholz’den İran ve Hizbullah’a uyarı
Almanya Başbakanı Olaf Scholz ise şu anda Orta Doğu’daki durumu birlikte anlamak için diyaloğun şart olduğunu söyledi. Scholz, “Bölgede büyük bir yangının önlenmesi ortak hedefimiz” dedi. Scholz, “Hizbullah ve İran’ı bu çatışmaya müdahale etmemeleri konusunda bir kez daha açıkça uyarıyorum. Müttefiklerimizle birlikte biz Alman hükümeti olarak bu çatışmanın daha fazla tırmanmamasını sağlamak, sivillerin acılarını hafifletmek ve Gazze’ye insani yardım erişimini sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bugün İsrail’e ziyaret gerçekleştirecek. -
3 Türk vatandaşı hayatını kaybetti
Hamas Gazze Şeridi’nden başlattığı ani operasyonla İsrail topraklarındaki birçok sivilin ölümüne neden olmuştu.
Öyle ki Gazze sınırına çok yakın noktadaki festivali basan Hamas militanları aralarında çok sayıda yabancı ülke vatandaşının da bulunduğu katılımcıları öldürmüş bir kısmını da kaçırmıştı.
İsrail Hamas’ın öldürdüğü ya da rehin aldığı kişilerin arasında 40 ülkenin vatandaşının olduğunu ifade etti.
İsrail hükümetinden yapılan açıklamaya göre öldürülen Türk vatandaşı sayısı ise üç. İsrail’in açıkladığı verilere köre kayıp Türk vatandaşı bulunmuyor.
İsrail’in açıkladığı verilere göre 40 ülkeden 196 kişi öldürülürken, 91 kişi de kayıp olarak aranıyor.
İsrail’e göre en fazla vatandaşını kaybeden ülkeler ise şöyle;
ABD: 27 ölü, 12 kayıp
Fransa: 20 ölü, 4 kayıp
Rusya 17 ölü, 7 kayıp
Ukrayna: 17 ölü, 6 kayıp
Tayland: 15 ölü, 5 kayıp
Arjantin: 13 ölü, 10 kayıp
Almanya: 12 ölü, 7 kayıp
İngiltere: 10 ölü, 5 kayıp
-
“İslam dünyasına büyük sorumluluklar düşüyor”
Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Tevfik er-Rabia ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Başkanlıktaki 15 Temmuz Mili İrade Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Buradaki konuşmasında her yıl hacılara ve umrecilere daha iyi hizmet vermenin gayreti içerisinde olduklarını söyleyen Erbaş, hac ve umre organizasyonun başarıya ulaşmasında, Suudi Arabistan’ın kurumları ile olan iletişimin önemli olduğuna işaret etti.
er-Rabia’nın Türkiye ziyaretinin, hac ve umre hizmetleriyle ilgili pek çok konuyu etraflıca müzakere etme ve birikimler ile tecrübelerin paylaşılması hususunda bir fırsat olarak gördüklerini belirten Erbaş, “Nitekim bugün gerçekleştirdiğimiz heyetler arası toplantıda 2024 yılı hac ve umre organizasyonunu değerlendirme fırsatı bulduk. Şevval ayında başlayan umre organizasyonları ile 2024 yılı hac ve umre organizasyonu kapsamındaki iş birliğimizi daha da geliştirmek için istişarelerde bulunduk. İlişkilerimizi ve iş birliğimizi daha ileri bir seviyeye taşıma kararlılığımızı teyit ettik” ifadelerini kullandı.“Mekke Yolu projesinin uygulama alanını genişleteceğiz”
Erbaş, 2023 yılında ilk defa uygulanan Mekke Yolu projesinin, hacılara büyük bir kolaylık sağladığını aktararak, “Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı’nın iş birliği ve destekleriyle İstanbul Havaalanı’nda pilot uygulama olarak gerçekleştirdiğimiz bu proje sayesinde hacılarımızın kutsal topraklara intikalleri ciddi anlamda kolaylaşmıştır. 2024 yılında Mekke Yolu projesinin uygulama alanını genişleterek Türkiye’nin diğer illerindeki hacılarımızın da bu hizmetten yararlanmasını hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.
“İslam dünyasına büyük sorumluluk düşüyor”
İsrail-Filistin arasında süren çatışmalara ilişkin de konuşan Erbaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ne yazık ki bugün Mescid-i Aksa, insanlık tarihinin en büyük bir trajedilerinden birine sahne olmaktadır. Bugün Filistin’de yaşananları derin bir üzüntü ve endişeyle takip ediyoruz. Asırlarca selam yurdu olmuş Kudüs’te başta ilk kıblemiz Mescid-i Aksa olmak üzere Müslümanlara ve İslam’ın kutsallarına hunharca saldırılar yapılmaktadır. Hiç şüphesiz, bu coğrafyada barış ve huzurun sağlanabilmesinin yegane yolu, işgalcilerin Filistin topraklarından çekilmesi ve Filistin halkının tamamen özgürlüğüne kavuşmasıdır. Bizler, her zaman olduğu gibi bugün de mazlum Filistin halkının ve Mescid-i Aksa’nın özgürlük mücadelesinin yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Başta Filistin olmak üzere ümmet coğrafyamızın bir an önce barış ve huzura kavuşması için İslam dünyasına büyük sorumluluklar düşmektedir. Dünyamızı kuşatan sorunları aşabilmek için ortak hedefler ve ideallerimiz doğrultusunda daha fazla iş birliği yapmak zorundayız.” -
Devlet Bahçeli’den “Gazze” tepkisi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Bahçeli’nin konuşmasından satırbaşları şöyle:
– Mazisine sırt dönmüş bir milletin, ırmak akıntısına kapılmış, kurumuş bir dal parçası gibi olduğunu gayet iyi biliyoruz. Medeniyetler arasında değişen güç dengeleri, göçmen ve sığınmacı akını, azgınlaşan yabancı düşmanlığı, inanç ve kültürel çizgiler doğrultusunda yeniden biçimlenmeye başlayan küresel siyaset arenası, Türk milliyetçiliğini durum muhasebesi yapmasına da acil hale getirmektedir.
– Kuşkusuz bunun da farkındayız. Her an yenilenerek, her dem taze kalarak ancak kontrolsüz değişim dalgalarına son derece ihtiyatlı, tedbirli ve uyanık yaklaşarak, asıl gelişme dinamiklerinin milli ve manevi kaynağımızda olduğunu bilerek, mücadelemizi kararlılıkla sürdürmekteyiz.
“ÖNÜMÜZDE İKİ SİYASİ OLAY VARDIR”
– Önümüzde iki siyasi olay vardır ve ortadadır. Birincisi 17 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek 14’üncü Olağan Büyük Kurultay’ımızdır. Diğeri de 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri’dir.
– 9 Ağustos 2023 tarihinde başlayan kongre sürecimiz Büyük Kurultay’ımızla noktalanacaktır. İlçe ve il kongrelerimiz başarıyla tezahür etmiş, sırayı da Büyük Kurultay’ımız almıştır.
– Başkaları gibi çıkarların peşinde koşmayız. Mesele Türk millet oldu mu hiçbir şekilde sınır tanımayız.
– Siyasi ve stratejik planlamasını yaptığımız toplantılarımıza geçtiğimiz hafta sonu başlamış durumdayız. 14 Ekim 2023 tarihinde Bursa merkezli ilk toplantımız, Bursa, Balıkesir, Yalova, Kütahya, Eskişehir ve Afyonkarahisar il ve ilçe teşkilatlarımızın iştirakiyle gerçekleşmiştir.
YEREL SEÇİM MESAJI: “YENİ BİR TÜRK MUCİZESİNE İMZA ATACAĞIZ”
– Cumhur İttifakı olarak Cumhuriyetin yeni yüzyılında Türkiye Cumhuriyeti’ni çağın üzerine sıçratacağız. Yeni bir Türk mucizesine birlikte imza atacağız. MHP ne yaptığını bilen, ne yapacağını projelendiren, nereye ulaşacağını gören bir fedakarlık kervanıdır.
– Davamız büyük, davamız kutlu, davamız doğrudur. Her şart altında, halkın yanındayız. Her zaman insanımızın huzur, refah ve mutluluğunu hedefledik. Buna da devam edeceğiz. Geceyi gündüze, yılları önümüze katıp, hep bir adım önde olmanın mücadelesiyle bugünlere geldik.
– Yerinde sayan, gününü kurtaran, olduğuyla yetinen, fazlasını talep etmekten kaçınan, hatta kısır bir döngüye kapılan toplumların bir adım ileriye gitmesini zor görüyoruz.
– MHP ve Cumhur İttifakı olarak insanımızla iç içe ve yan yanayız. Hıyanet ve hamaseti, birlik ve beraberlik ruhuyla buluşturup atıyoruz.
“81 İLDE ADAY ÇIKARMA İDDİALARI SADECE TANTANADIR”
81 ilde aday çıkarma iddiaları sadece tantanadır. Tarih bunları bir gün mutlaka yazacaktır. Bir dava ilk zorlukta hakkından vazgeçmiş olsaydı, tarih diye bir şey olamazdı. Biz arkamıza değil, önümüze bakıyoruz. Arkamıza baktığımız takdirde ilk engelde yere yığılıp kalacağımızı biliyor ve görüyoruz. Yanlış ve davaları parlatmaya niyetlenenler beyhude yere oyalanan karanlık figüranlardır ve aynı zamanda gafiller cephesidir. Asıl parlayan hak davasıdır, hakkın davasıdır, millet, ülkü davasıdır; bizim davamızdır.
– Hem ülkenin hem de davanın bekasını korumak, bize özgü bir marifettir. MHP ve Cumhur İttifakı, 85 milyon Türk vatandaşını aynı ve eşit gören bir kardeşlik bilincine, yoksula umut, yolsuzluğa duvar, yıkıma engel olan anıtlaşmış bir beraberlik hissiyatına sonuna kadar sahiptir.
– Bizim, kim olursa olsun, temel ilke ve ülkülerimizle çelişmeyen her insanımızı kaybetmek şöyle dursun, kazanmaktan başka bir emelimiz olmamıştır.
İSRAİL’E TEPKİ: GAZZE’DE SİVİLLER VE MASUMLAR BARBAR SALDIRILARIN CANLI HEDEFİ
– 400 yılı aşan bir süre hakimiyetimiz altında yönetilen Kudüs, 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgal edilmişti. O gün bugündür Kudus, Gazze ağlıyor. O günden beri mabedlerimizin kanı çekiliyor, mazlumların göz pınarlarından sicim gibi yaşlar akıyor. Mecid-i Aksa bu yüzden hüzünlü, Filistinli kardeşlerimiz bu sebeple gariptir. Kudüs, İslam’dır ve aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşımaktadır.
– Sanmasınlar sadece Kudüs, sadece Gazze İslam’dır. Buraların dağı, taşı, havası, kurdu, toprağı İslam’dır ve koruyucusu Allah’tır.
– Kıyamet günü senaryoları tedavüle sokulmuştur, zalimler kudurmuş, zulm seriye bağlanmıştır. Beyaz fosfor bombası kullanıldığına ilişkin kanıtlar bir bir ortaya dökülmüştür. Gazze’de insanlık değerleri, insan hak ve hukuku vurgun yemiş, yağma edilmiştir. Gazze’de çocuklar, bebeler, kadınlar, sivil ve masumlar barbar saldırıların canlı hedefidir.
– İnsan hakları savunucuları, neredesiniz? Avrupa ülkelerinin Filistin lehine yapılan masum gösterileri yasaklaması utanç duyulacak bir ilkellik değil midir? Gazze’nin çığlıklarına kulak tıkayanlara insan demek mümkün müdür? Hür ve uygar dünyanın iki yüzlü demokratları; nereye sindiniz? Nereye gittiniz?
“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM MUTLAKA SAĞLANMALIDIR”
– Gazze’ye insani yardımların önü kesilmemelidir. Refah Sınır Kapısı ile Akdeniz’de oluşturulacak insani yardım koridoru ile Gazzelilere el uzatılmalıdır.
– İsrail saldırılarına derhal son vermelidir, iki devletli çözüm mutlaka sağlanmalıdır.
“HAMAS’IN DA SİVİLLERE SALDIRMASINA KARŞI ÇIKIYORUZ”
– Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tatbikat kararı alması, doğru ve cesur bir tavırdır. Meydanın boş olmadığına dair çok güçlü bir mesajdır.
– İsrail’in sivillere saldırısına karşı çıktığımız gibi, Hamas’ın da sivillere saldırmasına karşı çıkıyoruz. Biz katledilen masumların kimlik kartlarına, derilerinin rengine bakmıyoruz.
KILIÇDAROĞLU’NA “TEZKERE” TEPKİSİ
– Gördüğüm kadarıyla CHP Genel Başkanı laf olsun, torba dolsun derdindedir. Geçen hafta grup toplantısında bize sorular yöneltmiş. Allah var, pek ciddiye almadım. Sorular iyi hazırlanmamış. Kılıçdaroğlu onu bırak; bugün görüşlecek Suriye ve Irak tezkeresine ne diyeceksin? Onu söyle. “Evet” mi “hayır” mı oyu kullanacaksın. Onu açıkla. Söyle de duyalım, paylaş da bilelim.
– Bu çerçevede, TSK’nın gerektiği takdirde, terör örgütlerine sınır ötesi müdahalede bulunmak maksadıyla yabancı ülkelere gitmesine destek misin, değil misin? Bir zahmet açıkla da duruşunu görelim.
– Bak Sayın Kılıçdaroğlu; sen de iyi biliyorsun ki, Türkiye’ye gayrimeşru yabancı postalların ayak basması diye bir şey yoktur. Şayet olursa verilecek bir canımız vardır. Vatana millete bin defa feda olsun.
-
Türkiye’den garantörlük formülü önerisi
Dışişleri Bakanı Fidan, Dışişleri Bakanlığı’nda gazetelerin Ankara temsilcileri ile bir araya geldi.
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısıyla yaşananların başta İsrail olmak üzere herkes için sürpriz olduğuna işaret eden Fidan, Gazze’den diğer tarafa kolayca geçilebilmiş olmasının ve bunun operasyonel sonuçlarının herkesi şaşırttığını dile getirdi.
Fidan, özellikle İsrail ile Gazze arasındaki duvarın belli bölümü yıkıldıktan sonra içeriye, sadece Hamas mensuplarının değil diğer grupların ve sivil unsurların da girebilmesinin ve herhangi bir direniş ile karşılaşmamalarının herkes için şaşırtıcı olduğunu vurguladı.
“7 EKİM’E HANGİ ŞARTLAR YOL AÇTI?”
Bakan Fidan bu durumun, İsrail güvenlik sistemindeki zafiyeti ortaya çıkaran, uzun yıllar tartışılacak bir konu olduğuna dikkati çekerek, “7 Ekim’e hangi şartlar yol açtı? Bunu da belki ayrıca konuşmak gerekiyor. Bu zaten meselenin bütününü oluşturuyor. Biz 7 Ekim’de ve müteakip süreçte, sivilleri hedef alan hiçbir eylemi tabii ki tasvip etmiyoruz. Tam tersine sivillerin hedef alınmasını kınıyoruz. Gerek Cumhurbaşkanımız, gerek biz bunu her platformda söyledik. Bunu ilgili muhataplarla yaptığımız görüşmelerde de sürekli gündemde tutuyoruz.” diye konuştu.
HAMAS’IN SALDIRISI
Fidan, Hamas’ın saldırısına ilişkin, “Biz herhangi bir sınıflandırmaya gitmeden, sivillerin hedef alınmaması gerektiğini vurguluyoruz. Batılılar Hamas’ı terör örgütü olarak tanımladığı için Hamas’ın her türlü faaliyetini terör çerçevesinde değerlendiriyorlar. Biz ise hiçbir kesimin sivilleri hedef almaması gerektiğini söylüyoruz. Bunu doğru bulmuyoruz. İsrail geçmişte de yaptığı üzere, misilleme yaparken yine hiçbir ayrım gözetmedi.” dedi.
İsrail operasyonlara başladığında Türkiye’nin ABD’lilere, İsraillilere ve diğer taraflara, sivillere yönelik tavırdan ciddi endişe duyduğunu belirttiğini aktaran Fidan, akabinde yoğun bir görüşme ve seyahat trafiği başladığını ifade etti.
Fidan, ABD’lilerin talebi üzerine defalarca muhataplarıyla ve diğer ülkelerin yetkilileriyle görüştüklerini anımsatarak, “Biliyorsunuz, Mısır’a gittik. Yarın Lübnan’a gidiyoruz. Lübnan’dan sonra Cidde’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Dışişleri Bakanları düzeyinde Olağanüstü Acil Toplantısı var, oraya geçeceğiz. Cumhurbaşkanımızın yoğun temas trafiği var. Bakanlık olarak bizim ve istihbarat birimlerinin temasları var.” ifadelerini kullandı.
Çalışmalarını esas itibariyle 2 ana kulvarda sürdürdüklerini anlatan Fidan, ilk olarak 7 Ekim’den sonra İsrail’in misillemesiyle başlayan çatışmalarda, tarafları sivillerin daha fazla zarar görmesini önleyecek tavırlar almaya davet ettiklerini söyledi.
“İSRAİL’İN GAZZE’Yİ EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ŞEKİLDE BOMBALAMASI KABUL EDİLEMEZ”
Fidan, İsrail’in Gazze’ye saldırısına ve bölgedeki sivillerin durumuna ilişkin, şunları kaydetti:
“İsrail’in Gazze’yi şu ana kadar benzeri görülmemiş şekilde bombalıyor olması, yoğun sivil ölümlerine yol açması, elektriği, suyu, yakıtı kesip orayı adeta bir yokluğa, açlığa mahkum etmesi kabul edilemez. Ayrıca sivil nüfusu korkutarak bulundukları yerlerden, özellikle Gazze’nin kuzeyinden güneyine doğru hareket ettirmesi de kabul etmediğimiz bir şeydir. Dolayısıyla sivillere yönelik saldırıların durması, Gazze’ye insani yardımın girmesi ve sivillerin mümkün olduğunca az etkilenmesine yönelik muhataplarımızla neler yapabiliriz, onun çalışmaları var.”
Fidan, Türkiye’nin krizi barış için fırsata dönüştürme arayışında olduğunu belirterek, bu fikrin muhataplara da aktarıldığını ifade etti.
Sistem içinde bazı görüşlerin de tedavüle girdiğini kaydeden Fidan, “Özellikle hep şunu söylüyoruz; İsrail bugüne kadar iki devletli çözüm sürecini askıya aldı. Filistinlilerle değil, diğer Arap ülkeleriyle barış yapmayı kendisine esas meşguliyet edindi. Çünkü onların perspektifinde sivil Filistin devleti yok.” ifadelerini kullandı.
Fidan, daha önce İsrail’in, Araplar ve bölgedeki diğer ülkeler tarafından kabul edilmesiyle ilgili sorunlar yaşadığını anımsatarak, “Varlığı kabul edilince, bu sefer diğerini kabul etmemek daha kolay hale geldi.” dedi.
“ABD DE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME SICAK BAKIYOR”
Bu fikri ABD’lilerle yaptığı görüşmede de gündeme getirdiğinin altını çizen Fidan, Amerika’nın da iki devletli çözüme sıcak baktığını kaydetti.
Fidan, “Biliyorsunuz, İsrail, eleştirilere aldırmadan kendi politikalarını ilerletmeye alışkın bir ülke. Sonuçta hiçbir yaptırım yok. Sadece tartışmaların olduğu bir zemin var.” şeklinde konuştu.
Uluslararası toplumun, İsrail’i iki devletli çözüme zorlayan bir tavır içinde olması gerektiğini söyleyen Fidan, Türkiye’nin bu konudaki görüşlerini taraflarla paylaştığını ifade etti.
Fidan, özellikle Filistin tarafına garantör olacak ülkelerin bölgeden olmasının telkin edildiğini vurgulayarak, “Buna Türkiye de dahil. İsrail için de başka ülkeler garantör olsunlar. Her iki tarafın da mutabık kalacağı bir antlaşmaya varıldıktan sonra, bunun gereklerinin yerine getirilmesi hususunda garantör ülkeler sorumluluk üstlensin.” diyerek, ancak bu şekilde kalıcı barışın ortaya çıkacağına dikkati çekti
“BARIŞ GARANTİYE ALINMADIKÇA İSRAİL VE HALKI EMNİYETTE HİSSEDEMEZ”
Fidan, Amerika ve Batı’nın askeri ve siyasi desteğiyle belirli bir miktar caydırıcılık olabileceğini kaydederek, “Barış garantiye alınmadıkça, hiçbir zaman için bölgedeki İsrail devleti ve halkı kendisini emniyette hissedemez. Kendisini sürekli emniyete alma adına sürekli başkalarına zulüm etme, şiddet uygulama ihtiyacı hissedecek. Bu sarmal kendiliğinden sürekli dönecek.” şeklinde konuştu.
Türkiye’den bölgeye bir barış gücü gönderilip gönderilmeyeceğine ilişkin sorulan soruya, Fidan, “Garantörlük keyfiyetini açıkçası tartışmaya açmadık, ama ana fikir olarak şu anda ortaya koyuyoruz konuştuğumuz taraflara.” dedi.
Fidan, söz konusu durumu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısında da dile getireceğini ifade ederek, “Yani bu bir tekliftir, daha iyi teklifleri olan varsa, onları da biz tabi ki değerlendiririz. Ama önemli olan bu krizi vesile bilerek, iki devletli çözümü hayata geçirme yolunda adım atmaktır. Bölgeye kalıcı barışı getirmektir.” diye konuştu.
Bölgedeki ülkelerin sorumluluk alması gerektiğine işaret eden Fidan, “Eğer Filistinliler içerisinde bu anlaşmanın hilafına davranacak olanlar varsa, bu ülkeler tavır koymalı.” dedi.
“GARANTÖR OLARAK BİZ ANA FİKRİ ORTAYA KOYUYORUZ”
Bazı ülkelerin Filistin adına, bazı ülkelerin de İsrail adına garantörlük statüsü kazanmasına ilişkin soruları yanıtlayan Fidan, “Garantörlük olarak biz ana fikri ortaya koyuyoruz, asıl sistematiğini, ayrıca sistematiğin ayrıca tartışılması gerektiğini söylüyoruz.” şeklinde konuştu.
Fidan, Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile yaptığı telefon görüşmesine de değinerek, bu süreçte yapılan telefon görüşmelerinin yüzde 95’inin diğer ülkelerin talepleri üzerine yapıldığını belirtti.
Bunun aslında Türkiye’nin önemine ve görüşüne ihtiyaç duyulan bir ülke olduğunu gösterdiğini kaydeden Fidan, “Çinliler ve Ruslar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi oldukları için onların ortak bir tutumda anlaşıp bir şey çıkarması önemli. Çin’in geçmişe kıyasla bölge meselelerine daha aktif ilgi duyması da dikkati çeken bir durum. Filistin meselesinde görüşlerimiz büyük bir ölçüde örtüşmekte. Bizim görüşlerimiz zaten evrensel doğruları yansıtıyor. Aslında temel problem, uluslararası sistemin somut bir pozisyon geliştirememesi.” dedi.
Fidan, bu problemin aşılması için çalışıldığını vurgulayarak, “ABD merkezli sistem, kendi hilaflarına bir pozisyon olduğu zaman savaş öncesinde hemen yaptırım vesaireyi gündeme getiriyorlar. Ama işin içinde İsrail varsa, yıllardır kınamadan öteye geçilemiyor.” diye konuştu.
“Gazze’de, Batı Şeria’da ve diğer yerlerde Filistinlilerin topraklarını gasp etmeleri, iki devletli çözüme izin vermemeleri, Kudüs’ün pozisyonunu değiştirme çabaları karşısında hiçbir şey yapılmıyor.” ifadesini kullanan Fidan, sorunun tespit edildiğini, sorunun etrafında büyük bir konsensüs oluşturulduğunu, fakat bunun bir türlü tavra dönüştürülemediğini aktardı.
Fidan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dönüştürülemediği için de diğer tarafın kendi politikasını değiştirmesi için bir sebep de yok. Biz muhataplarımızla görüşmelerimizde, bu gerçeğin altını sürekli çiziyoruz.”
-
Filistin, 2026 Dünya Kupası ve 2027 Asya Kupası Elemeleri maçlarını Cezayir’de oynayacak
İsrail’in, Filistin topraklarına saldırıları nedeniyle Filistin Milli Futbol Takımı’nın müsabakalarında Cezayir ev sahipliği yapacak.
Cezayir Futbol Federasyonu, Filistin Milli Takımı’nın 2026 Dünya Kupası Elemeleri ve 2027 Asya Kupası Elemeleri’ndeki tüm maçlarında ev sahibi olacaklarını bildirdi.
Konuyla ilgili yapılan açıklamada, Cezayir’in, bu spor etkinliklerinin tüm masraflarını üstleneceğine dikkat çekilirken, 2026 Dünya Kupası Elemeleri’nin ilk mücadelesi olan Filistin – Avusturalya maçının 21 Kasım 2023’te Cezayir’de yapılacağı belirtildi.
-
Filistin’e destek için balkonuna bayrak astı
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik kara harekâtı hazırlığı yaptığı bu günlerde Eskişehirli vatandaşların Filistin’e yönelik destekleri sürüyor. Eskişehirliler, Filistin’deki Müslümanlara dikkat çekmek, devam eden ablukaya tepki göstermek ve zarar gören sivil vatandaşların sesi olmak için çabalamaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Eskişehir’de Filistin’e destek çağrısı için düzenlenen 100 araçlık konvoyun ardından bu kez de Kurtuluş Mahallesi Ziya Paşa Caddesi’ndeki bir vatandaş, Filistin bayrağı açarak destek verdi. Balkonuna Türk ve Filistin bayrağı asan vatandaş, çevreden geçenlerin dikkatlerini üzerine topladı.
-
İran müdahale iddialarını reddetti
Tesnim Haber Ajansına göre, Kenani, haftalık basın toplantısında gündeme dair soruları yanıtladı.
ABD medyasında yer alan “saldırıların devam etmesi durumunda İran müdahale edecek” iddialarına yönelik soru üzerine Kenani, “Biz bu tür açıklamaları (iddiaları) önemsemiyoruz. Gerçek şu ki, Filistin direniş güçlerinin, siyonistlerin süregelen insanlık suçlarına verdikleri karşılıktır. Bu tür uydurma projeler, ABD’nin sorgulamaksızın Gazze halkına saldıran siyonistlere verdiği desteği dünya kamuoyuna izah etme çabasından ibarettir.” dedi.
İran’ın 14 Ekim’de Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla İsrail’e “saldırıları durdurmazsan müdahale ederiz” mesajı gönderdiği öne sürülmüştü.
ABD’den yayın yapan Axios haber sitesinin isimleri açıklanmayan iki diplomatik kaynağa dayandırdığı habere göre, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland ile Beyrut’ta yaptığı görüşmede ülkesinin mesajını iletmişti.
Söz konusu iddiaya göre, ülkesinin “kırmızı çizgileri” olduğunu vurgulayan Abdullahiyan, İsrail’in saldırıları devam ederse ve özellikle Gazze’ye kara saldırısı başlatılırsa İran’ın karşılık vermek zorunda kalacağını BM yetkilisine iletmişti.
-
Gazze’deki can kaybı 2 bin 450’ye yükseldi
İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalar 9 gündür devam ederken, İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda can kaybı artıyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail saldırılarında Gazze Şeridi’nde hayatını kaybedenlerin sayısının 2 bin 450’ye, yaralananların sayısının ise 9 bin 200’e yükseldiği belirtildi.