Etiket: Filistin

  • Filistin için eller semaya kalktı

    Filistin için eller semaya kalktı

    Günlerdir İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışma binlerce ölüme neden olurken, Gazze halkı elektriksiz, susuz kaldı. İlçenin Cengiz Topel Caddesi üzerinde bulunan İhsaniye Camisi’nde sabah namazında bir araya gelen vatandaşlar da bu sefer ellerini Filistin’deki halk için semaya kaldırarak dua etti.

    Program’a Yüksekova Kaymakamı Ömer Çimşit, Yüksekova Belediyesi Başkan Yardımcısı Kerim Bulut, Yüksekova İlçe Müftüsü Mahmut Sevük ve çok sayıda vatandaş katıldı.

  • İsrail’den “bölgenin güneyine geçin” çağrısı

    İsrail’den “bölgenin güneyine geçin” çağrısı

    İsrail-Filistin çatışmasında 7. güne girildi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından saat 08.50’de yapılan açıklamada, “IDF, Gazze şehrindeki tüm sivillerin kendi güvenlikleri ve korunmaları için evlerinden tahliye edilmesi ve haritada gösterildiği gibi Gazze Vadisi’nin güneyindeki bölgeye taşınması çağrısında bulunuyor. Hamas, İsrail devletine savaş açmıştır ve Gazze şehri (Gazze Şeridi’nin kuzeyi) askeri operasyonların yapıldığı bir bölgedir. Bu tahliye sizin güvenliğiniz içindir. Gazze şehrine ancak buna izin veren başka bir duyuru yapıldığında dönebileceksiniz. İsrail sınırındaki güvenlik çiti bölgesine yaklaşmayın” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, “Hamas, Gazze şehrinde evlerin altındaki tünellerde ve masum Gazzeli sivillerin yaşadığı binaların içinde saklanıyor. Gazze şehrindeki siviller, kendinizin ve ailelerinizin güvenliği için güneyi tahliye edin ve sizi canlı kalkan olarak kullanan Hamas’tan uzaklaşın. Önümüzdeki günlerde İsrail Silahlı Kuvvetleri, Gazze şehrinde önemli operasyonlara devam edecek ve sivillere zarar vermemek için yoğun çaba gösterecek” denildi.

    BM: “İsrail ordusu 1 milyon 100 bin Filistinlinin güneye geçmesini istiyor”

    Birleşmiş Milletler (BM) Sözcüsü Stephane Dujarric ise yaptığı açıklamada, Gazze’deki BM yetkililerinin saat 23.00’te İsrail ordusu tarafından “Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki tüm nüfusun önümüzdeki 24 saat içinde Gazze Şeridi’nin güneyine taşınması gerektiği” konusunda bilgilendirildiğini duyurdu. Dujarric, “Bu yaklaşık 1,1 milyon kişiye tekabül ediyor” ifadesini kullandı. Dujarric, BM’nin “böyle bir hareketin yıkıcı sonuçlar doğurmadan gerçekleşmesinin imkansız olduğunu” söyledi.
    İsrail’in Gazze sınırına asker ve tank sevk ederek kara harekatına hazırlandığı belirtiliyor.

    BM’den tahliye kararını iptal edilmesi çağrısı

    BM’den yapılan ayrı bir açıklamada ise İsrail’in tahliye kararının iptal edilmesi çağrısında bulunuldu.
    Gazze şehrindeki Filistin Kızılayı Sözcüsü Nebal Farsakh, 1 milyon kişinin kuzeyden güneye 24 saat içinde güvenli bir şekilde taşınmasının mümkün olmadığını ifade etti. Farsakh, “Hastalarımıza ne olacak? Yaralılarımız var, yaşlılarımız var, hastanelerde yatan çocuklarımız var” dedi. Birçok doktorun hastaneleri tahliye etmeyi ve hastaları terk etmeyi reddettiğini de aktaran Farsakh, “İnsanların gidecek yeri yok. Mesele bu” ifadelerini kullandı.

    Hamas: “Evlerinizi terk etmeyin”

    İsrail’in Gazze şehrinin tahliye edilmesi çağrısının ardından Hamas ise Gazze sakinlerine evlerini terk etmemeleri yönünde çağrıda bulundu.

    “Çatışmalar nedeniyle 423 bin 378 fazla Filistinli yerinden edildi”

    BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan açıklamada, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar nedeniyle Gazze’de 423 bin 378 Filistinlinin yerinden edildiği bildirildi. Yerinden edilenlerin üçte ikisinden fazlasının Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) bağlı okullara sığındığı aktarıldı.
    BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinden yapılan açıklamada ise üye ülkelere Filistinlilerin en acil ihtiyaçlarının karşılanması için 294 milyon dolarlık acil durum finansmanı sağlanması çağrısında bulunuldu.

    İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail’i “fosfor bombası” kullanmakla suçladı

    ABD merkezli sivil toplum kuruluşu İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından yapılan açıklama ise İsrail’in Gazze Şeridi ve Lübnan’a yönelik saldırılarında beyaz fosfor kullandığı belirtildi. Açıklamada, “Dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Gazze’de beyaz fosfor kullanımı, sivillere yönelik riski büyütüyor ve uluslararası insani hukukun sivilleri gereksiz riske sokma yasağını ihlal ediyor” ifadeleri kullanıldı.

  • Tunus’ta Filistin’e destek gösterisi

    Tunus’ta Filistin’e destek gösterisi

    İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar 6’ncı günde devam ederken, birçok ülkede Filistin’e destek gösterileri düzenleniyor.

    Tunus ülke ile aynı adı taşıyan başkentinde bir araya gelen binlerce kişi, ellerinde Filistin ve Tunus bayrakları ile Filistin’e destek gösterisi düzenledi.

    Tunus Genel İşçi Sendikası’nın merkez binası önünde toplanan göstericiler, başkentin sembol mekanlardan Habib Burgiba Caddesi’ne yürüdü. Filistin’e destek sloganları atan göstericiler, İsrail ile normalleşmeyi suç sayan bir yasanın çıkarılması çağrısında bulundu.

    Göstericiler sık sık, “Canımızla, kanımızla seni kurtarıyoruz ey Mescid-i Aksa”, “Direniş, uzlaşma yok”, “Özgür Filistin” ve “Gazze gururun sembolüdür” sloganları attı.

  • Fransa’da Filistin’e destek protestoları yasaklandı

    Fransa’da Filistin’e destek protestoları yasaklandı

    İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar 6’ncı gününde devam ederken, Fransa’da Filistin’e destek protestoları kamu düzenini tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklandı. Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, bölge valilerine gönderdiği notta, gösterilerin “kamu düzenini bozabileceğini” belirterek, gösterileri düzenleyenlerin tutuklanması gerektiğini ifade etti.
    Yasağa rağmen yüzlerce Filistin yanlısı, başkent Paris’teki Republique Meydanı’nda bir araya gelerek, Filistin’e destek gösterisi düzenledi. Göstericiler ellerinde Filistin bayrakları ile sık sık, “Filistin kazanacak”, “İşbirlikçi Macron” ve “Siyonistler, sizler teröristsiniz, bizler hepimiz Filistin’iz” sloganları attı.

    Polis, bazı göstericilere 135 euro para cezası kesti

    Polis, bazı göstericilere 135 euro para cezası kesti. Para cezası kesilen bir gösterici, Filistin’in halkının canlarıyla özgürlüğün bedelini ödediklerini belirterek, kendisine kesilen para cezasının önemsiz olduğunu vurguladı. Paris’teki gösteriye polis, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale etti.

    Paris dışında da gösteriler yapıldı

    Paris’in dışında Rennes ve Bordeaux gibi kentlerde de Filistin’e destek gösterilere düzenlenirken, göstericiler, Filistin ve İsrail arasında adil ve kalıcı bir barış çağrısında bulundu.

  • Erdoğan’dan: “ABD’ye ne işin var senin İsrail’de?”

    Erdoğan’dan: “ABD’ye ne işin var senin İsrail’de?”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen Türkiye Gençlik Vakfı Teşkilat Buluşması’nda konuştu. Seçim sürecinde sığınmacıların hedef gösterildiği provokasyonların olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunlara rağmen her iki seçimde de milletimizin teveccühüne mazhar olmayı başardık. Siz bize sandıkta sahip çıktınız biz de sizin için çalışmaya hizmet etmeye davam edeceğiz. Önümüzdeki 5 seneyi cumhurbaşkanlığındaki ustalık dönemimiz olarak görüyoruz. Bu dönemimizde hedefimiz Türkiye Yüzyılı’nın inşasıdır. Son 21 yılda bunun alt yapısını zaten kurmuştuk. Ulaşımdan savunmaya, eğitimden sağlığa her alanda ülkemizin eksikliklerini büyük ölçüde tamamlamıştık. Şimdi bunu Türkiye Yüzyılı şiarı ile yeni bir safhaya taşıyoruz. Seçimlerden sonra Kabinemizi bu vizyona göre oluşturduk, bakan yardımcılarımızı ve bürokratlarımızı buna göre tayin ettik. Milletvekili ve parti yönetimimizi buna göre belirledik. Hamlelerimizi bu vizyona ulaşma hedefiyle planlıyoruz. Ne yapıyorsak Türkiye Yüzyılının hayata geçirilmesi için yapıyor, tüm adımlarımızı buna göre yapıyoruz” dedi.

    “Gençler milletimizin ümididir derken hamaset yapmıyoruz hakikati dile getiriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençler geleceğimizin teminatıdır diyorsak Türkiye’nin teminatı sizler olduğunuz için bunu söylüyoruz. En büyük zenginliğimiz gençler derken popülist beklentilerle değil, tüm kalbimizle inandığımız için dillendiriyoruz. Sizlere baktığımızda sizlerin pırıl pırıl parıldayan şu gözlerinizde neyi görüyorsak onu dilimizle de onu ifade diyoruz. Ne 40 yılı aşan siyasi hayatımız ne de 21 yıllık iktidar dönemimizde kibirle kesinlikle yaklaşmadık. Gençlerimize birilerinin dediği gibi tıpış tıpış gidip şunu yapacaksınız böyle davranacaksınız asla demedik. İçinde debelendiği dipsiz karanlığa gençleri de çekmeye çalışan kifayetsiz muhterisler gibi olmadık. Seçim döneminde gençlerin demokrat dedesi lafıyla ortada dolaşanların iş gençlere güvenip görev vermeye gelinde nasıl sırra kadem bastıklarının hepimiz şahidiyiz. Gençlerin sırtından geçinen bu tufeylilerin ne ülke gibi ne millet gibi ne de gençlerin meseleleri gibi gündemlerinin olmadığı aşikardır. Bunların tek dertleri gayri ahlaki yollarla getirildikleri koltuklarını korumaktır. Gördünüz otobüsün üzerinden koltuk atıyor öbürü koltuğu bırakmamak için yapmadık işler. Bizim böyle derdimiz yok. Hayatın her alnında gençlerimize alan açmanın, destek olmanın onların dinamizmini, heyecanını, şevkini ülkenin ve milletin hayrına yönlendirmenin mücadelesini verdik” açıklamasını yaptı.

    “Daima sizlerin yanında olduk”

    Derslik sayısını 343 binden 620 bine, üniversite sayısını 76 dan 208 e, yüksek öğrenim yurt yatak kapasitesini 182 binden 950 bine, gençlik merkezi sayısını 9’dan 469 ‘a toplam spor tesisi sayısını bin 575’ten 4 bin 350’ ye, Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını 0’dan bin 298’e , tasarım merkezi sayısını 0’dan 326’ya, TEKNOPARK sayısını 2’den 100’e çıkartarak gençlerin yanında olduklarını söyleyen Erdoğan, “TÜBİTAK burs programlarımızla 2023 yılında 26 bin 632 lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisine 730 milyon lira destek aktardık. Star programı ile bugüne kadar 6 bin 60 öğrenci, 3 bin 200 projede görev aldı. Bireysel genç girişimci desteğimizle toplam 2 bin 140 şirket kuruldu” dedi.

    “Aile ve gençlik bankasının kuruluşuna dair kanun teklifini Cumhur İttifakı olarak yakında meclise sunacağız”

    Örgün eğitimdeki gençlere vaat ettikleri cep telefonu ve bilgisayar desteği ile ücretsiz 10 gb’lık internet sözlerini tuttuklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

    “Aile ve gençlik bankasının kuruluşuna dair kanun teklifini de Cumhur İttifakı olarak yakında meclise sunacağız. Deprem bölgesini pilot bölge belirlediğimiz bankayla, depremzede gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız. Türkiye Yüzyılının mimarı olacağına inandığımız siz genç kardeşlerimizi için tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Okuyan, araştıran, sorgulayan, araştıran, bilime, sanata, spora, kültüre meraklı milli ve manevi değerlere sahip gençlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerinin önünde hiçbir engel bırakmıyoruz.”

    “İmkan verince neleri başardıklarını görüyoruz”

    Önceki hafta en sonuncusunu İzmir’de düzenlenen, TEKNOFEST’e ülke gençliğinin nasıl büyük hedefleri olduğunu bir kez daha gördüklerini söyleyen Erdoğan, “1 milyon 200 bine yakın genç TEKNOFEST’i gezdi, ziyaret etti. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına bir selam mahiyetinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de tertiplenen festivali çoğu genç toplam 4,6 milyon insanımız ziyaret etti. İmkan verildiğinde bu ülkenin gençlerinin neleri başaracağına şahitlik ettik. Şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Uluslararası Uzay Kongresi’nin 77’ncisine inşallah 2026 yılında Antalya’da ev sahipliği yapacağız” dedi.

    ABD’ye SİHA tepkisi

    ABD’ye SİHA tepkisini bir kez daha yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemiz son dönemde oldukça sancılı ve sıkıntı günler geçiriyoruz. Bugün itibariyle Rusya-Ukrayna savaşı 595 gününü geride bıraktı. Neredeyse 600 gündür iki komşumuz arasında çatışmalar sürüyor. Suriyeli kardeşlerimiz 12 yıldır barışa, huzura ve sükunete hasret bir şekilde; bir kısmı içeride, bir kısmı başka ülkelerdir. Ama gerçekten zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyor. Bir tarafta bölücü Terör örgütünün saldırıları, diğer tarafta rejimin aralıksız bombardımanıyla milyonlarca mazlum hayatta kalma mücadelesidir. Diğer komşumuz Irak, Amerikan işgalinden beri etnik köken ve mezhep temelli gerilimlerden kendini kurtaramadı. Yemen’den Libya’ya birçok kardeş coğrafyada maalesef istikrarsızlık, çatışma ve gerilim var” açıklamasını yaptı.

    “Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede kanayan bir yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz”

    Türkiye’nin tamamıyla tarihi, beşeri, coğrafi ve dini bağlarının olduğu bu topraklardaki hadiselerden doğrudan etkilendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede kanayan bir yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz. Gönül coğrafyamızın tamamındaki olaylara ve gelişmelere bu zaviyeden bakıyoruz. Kim olursa olsun mazluma sahip çıkıyoruz. Düşenin elinden tutup kaldırmayı, Mazlumlara, mağdurlara ve tüm insanlığa karşı öncelikli vazifemiz olarak görüyoruz. Asırlardır adalet ve hakkaniyet sapmamış bir millet olarak İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu yöndedir. Üç gündür gerek bölge gerek dünya liderleriyle görüşüyoruz, konuşmalar yapıyoruz. Çocuk, kadın vs. ama düşünün, şu an itibariyle Gazze’de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bütün bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ters, nerede Batı? Herhangi bir bu noktada aldıkları tedbir var mı? Bu da yok. Şimdi ne diyorlar? Amerika uçak gemisi gönderiyor şimdi ikinci uçak gemisi de gelir. Amerika nere; Akdeniz, İsrail-Filistin nere? Ne işin var senin orada. Amerika gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır, yoksa oraya benzinle, körükle gitmek mi yakışır? Amerika’dan beklenen nedir? Bu.. ama düşünün. Türkiye’ye ait Suriye’de bir SİHA’yı terörle mücadele ederken düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO’yla beraber değil miyiz? NATO’da beraber olduğun Türkiye’nin SİHA’sını terörle mücadele eden bu ülkenin SİHA’sını nasıl düşürürsünüz? ‘Görmedim, bilmedim, farkında değilim’ Bunu nasıl söylersin? Bakın biz kriz, ilk patlak verdiğinde tüm tarafları itidalle hareket etmeye çalıştık. Telefon diplomasisiyle çatışmalara, diyalog yoluyla çözüm bulmaya geldik. Bugüne kadar devlet ve hükümet başkanı seviyesinde on üç liderle telefon görüşmem oldu” diye konuştu.

    “Sisi ile bu konuyu görüştük, aynı şekilde Muhammed Bin Zayed ile görüştük, Katar Emiriyle görüştük”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Dışişleri Bakanımız bir taraftan MİT Başkanımız bir taraftan muhataplarıyla irtibata geçerek görüşmelere devam ediyor. Neler yapabiliriz? Bunun üzerinde durduk. Düşünün, Mısır’ın Refah Kapısını bombaladılar. Buradan insani yardım gönderme noktasında adım atalım bunun çalışmasını, yapalım dedik. Sayın Sisi ile bu konuyu görüştük. Bugün aynı şekilde Muhammed Bin Zayed ile görüştük. Katar Emiriyle görüştük. Birlikte beraber neler yapabiliriz bunları konuştuk. Atacağımız adımlar var. Bu insanlar susuz, bu insanlar gıdasız İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bunlara yönelik atılması gereken adımları gerektiren görevler var. Ama bunların asla öyle bir derdi yok, ama bizim var.”

    “Hamaset peşine düşmeden, tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdindeyiz”

    Sivillere yönelik eylemleri tasvip etmediklerini açık ve net bir şekilde ifade ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamaset peşine düşmeden, tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdindeyiz. Bugünde aynı yerde duruyoruz. Orantısız şiddettin, daha fazla şiddete, daha fazla acıya, daha fazla yıkıma, daha fazla istikrarsızlığa sebep olacağı söylüyoruz. Gazze’de yaşananlar tam olarak budur. Gazzeli kardeşlerime yönelik katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. Toplam 360 kilometre karelik dar bir alanda yaşayan 2 milyon Gazzeli’nin elektriğini, suyunu, akaryakıtını, gıdasını kesmek ne insanidir, ne vicdanidir ne de bunun savaş hukukunda yer vardır. Sene 1947 ve sene 2023 sürekli olarak İsrail buraları işgal ederek ne yaptı? Şu andaki ufacık bir yere Filistin’i mahkum etti. Olması gereken ne? 67 sınırları içerisine Filistin’i kavuşturmaktır” şeklinde konuştu.

    Sonuncu ne kadar sen yakıcı olursa olsun hiçbir eylemin böyle bir zulmü haklı kılmayacağının altını çizen Erdoğan, “Devletler ile örgütleri ayıran en temel özellik; uluslararası hukuka ve insani değerlere olan bağlılıktır. Örgütlerden farklı olarak devletler, savaş hukukuyla insan haklarına riayet etmekle mükelleftir. Bu çizginin giderek kaybolduğunu görüyoruz. İçinde binlerce askerin, uçağın, silahın olduğu uçak gemisinin göndererek ne yapmak istiyorsunuz? Filistin halkına yönelik insani yardımları durdurarak ne yapmak istiyorsunuz? Gazze’de yaşanan insani trajediye kör ve sağır kesilerek barışa hizmet edilmeyeceği açıktır. Biz bu çatışmaların, bu saldırıların daha fazla büyümesini ve Allah korusun bölgemize yayılmasını istemiyoruz. Bölgede söz ve etki sahibi tüm aktörleri körü körüne birilerini desteklemek yerine gerilimi düşürmek için çaba harcamaya çağırıyoruz. Türkiye olarak Gazzeli kardeşlerimize, insani yardım malzemesi ulaştırmak için de çabalarımızı yoğunlaştırdık” değerlendirmesinde bulundu.

  • TBMM’de “Filistin” oturumu

    TBMM’de “Filistin” oturumu

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin genel görüşme için toplanan TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Kurtulmuş, Filistin-İsrail arasındaki çatışmaya değinerek, “Savaşın genişlemesinin önlenmesi, barış, güven ve istikrar ekseninde bu anlayışımız çerçevesinde adil ve hakkaniyetli bir barışın tesis edilebilmesi için Türkiye olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

    Kurtulmuş, şöyle konuştu:

    “Ecdadımız dört asır boyunca bugünkü Filistin topraklarında farklı dinden insanları, mezhepleri, etnik yapıları bir arada yaşatabilmiş. Batılı insaflı tarihçilerin ‘Osmanlı barış düzeni’ olarak tanımladıkları bu dönemde bir tek mezhep, din kavgası olmamış, herkesin hakkına hukukuna riayet edilmiş. Kısaca özetlemek gerekirse Mescid-i Aksa’daki Allah-u Ekber sesleriyle, hemen yanı başındaki ağlama duvarında Yahudilerin yakarışları, 100 metre ötedeki Doğuş Kilisesi’ndeki Hristiyanların duaları birbirine karışmış, insanlar barış, esenlik içinde yaşamıştır.”

    Kurtulmuş, Ortadoğu barışı ve Filistin-İsrail arasında barışın sağlanması için üç temel konu olduğunu ifade ederek, “1967 sınırlarında bütünleşik, tam manasıyla bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti mutlaka mutlaka kurulmalıdır. Bütün dünya tarafından tanınmalıdır. Bir halkın devlet olarak varlığına müsaade edeceksiniz, asırlardır onlarla birlikte yan yana yaşamış halkın devlet olmasını kabul etmeyeceksiniz. Dolayısıyla, diyoruz ki; Türkiye olarak başından beri ifade ettiğimiz iki toplum iki devletli çözümden başka hiçbir çözüm olmadığını son olaylar bir kez daha ortaya koymuştur. Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu sorunun çözülmesi için 2’nci temel mesele ise özellikle on yıllar boyunca yerleştirilen ve son birkaç yıldır giderek sayıları artan yasa dışı yerleşimciler meselesidir. İnsanlar evlerinden, iş yerlerinden, köylerinden, kentlerinden tehcir edilerek, onların yerine orayla hiç ilgisi olmayan halklar getirilmiş ve yerleşimciler uluslararası hukuka aykırı, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı bir şekilde yerleştirilmeye devam edilmiştir. Yasa dışı, hukuk dışı bu yerleşimciler meselesinin ve buna bağlı olarak İsrail’in işgal ve ilhak teşebbüslerinin sona erdirilmesi, barışın önünü açacak en önemli gelişmelerden biridir. Değerli milletvekili arkadaşlarım, 3’üncü temel mesele ise başta Mescid-i Aksa olmak üzere -Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin- bütün din mensuplarının kutsal mekânlarının masuniyetinin korunması ve bu anlamda dinlerin kutsallarına karşı saygı gösterilmesidir. Onlarca kere yaşandığı gibi özellikle son dönemde sadece sıradan insanların da değil bazı milletvekillerinin, bazı bakanların öncülüğünde Müslümanların kutsal mekânı olan Mescid-i Aksa’nın defalarca baskınlara uğramış olması, baskınlarla işgal edilmiş olması uluslararası hukuk bakımından kabul edilebilecek bir durum değildir” değerlendirmesini yaptı.

  • “Hediyem Kitap Olsun”

    “Hediyem Kitap Olsun”

    İstanbul Güngören’de Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yürütülen “Hediyem Kitap Olsun” projesi kapsamında kurum yetkilileri tarafından Güngören İmam Hatip Ortaokulu’nda öğrencilere kitap dağıtıldı. “Hediyem Kitap Olsun” projesi kapsamında öğrencilere dağıtılan kitapların aynı zamanda İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ve Avrupa’da Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına yönelik eylemlere karşı bir entelektüel protesto olduğu dile getirildi.

    Daha fazla insanı kitapla buluşturma gayesiyle hayata geçirilen proje, 15 ana kategori ve 55 alt kategoride toplam bin 682 kitaptan oluşuyor. Proje; çocuk, gençlik ve aile kitaplığı, din eğitimi ve kültür kitaplığı, ilahiyat temel eserler, yabancı dilde yayınlar, irşat yayınları gibi ana kategorilerin her birini kapsamlı bir şekilde içinde barındırıyor.

    “Biz Filistin ile alakalı bağış kampanyamızı başlattık”

    Proje ile ilgili açıklama yapan Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü İzani Turan, Filistin’de yapılan her türlü soykırımı lanetlediklerini ve Filistin ile ilgili bağış kampanyaları başlattıklarını belirtti. Turan, “Bizim millet olarak insana yönelik tacizlerin, soykırımların karşısında olduğumuz bir vaka. İnsanlık dramının da yaşandığı bir vaka. Elbette bu hususta bizim insanlığımız ve inancımız, İslam’ın bize yüklemiş olduğu misyon, merhamet neyi gerektiriyorsa bizim duruşumuz o noktadadır. Her türlü insanı katliamı, soykırımı lanetliyoruz. Bu hususta başkanlık ve vakıf olarak ciddi çalışmalarımız var. Türkiye olarak da çok ciddi çalışmaların olduğunu biliyorum. Umarım ki bu insanlık dramı bir noktada dursun. Bu terör devleti anlayışı son bulsun. Biz Filistin ile alakalı bağış kampanyamızı başlattık. Sa olsun milletimiz çok duyarlı. Çünkü orada çocuklar, bebekler var. İnsanlık ölüyor orada. O açıdan bağışlarımız devam edecek. Biz ilk gün itibarı ile vakıf olarak insani yardımlarımızı oraya sevk ettik” dedi.

    “Bunu yapan insanlıktan nasibi olmadığı için bu eylemi yapabiliyor”

    Kur’an-ı Kerim’in yakılması eylemlerine yönelik konuşan Turan, “Kur’an-ı Kerim’i yakan bir nevi medeniyeti yakan demektir. Bizde medeniyetin inşası için elimizden gelen neyse onu yapmaya çalışıyoruz. Biz ihya hareketinin neferleriyiz. Onlar ise katletmenin neferleri. Kitabı yakmak katletmektir. İlmi, medeniyeti, inancı yok etmek için yapılan bir gayrettir. Kuran’ın sahibi Allah’tır. Onun muhafızı da Allah’tır. Dolayısıyla hepimiz onun muhafızıyız. Çok önemli gömüyoruz. Bunu yapan insanlıktan nasibi olmadığı için bu eylemi yapabiliyor. Hafif bir insanlık duygusu olsa, en azından ona inanan insanlara saygıyı kedisine şiar edinebilir” şeklinde konuştu.

  • AK Parti’den ortak Filistin açıklaması

    AK Parti’den ortak Filistin açıklaması

    Geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’i abluka altına alarak saldırması kamuoyunda geniş yankı buldu. Dünya devletleri, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik abluka ve saldırılarına karşı devletler çeşitli açıklamalarda bulunurken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem İsrail’i hem de Filistin cephesini itidalli olmaya çağırdı.Cumhurbaşkanının sürecin kötü sonuçlarını engellemeye yönelik açıklamalarının ardından AK Parti tarafından 81 ilde ortak basın açıklaması düzenlendi.

    AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından saat 10.00’da başlayan ortak basın toplantısının Eskişehir’deki açıklamalarını Eskişehir İl Başkan Yardımcısı Orhan Durmuş yaptı.

    AK Parti’nin ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; “İsrail’in, 10 Ekim 2023’te ilan ettiği abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları sonucunda, çocuk, genç, yaşlı ve kadın erkek 700’ü aşkın kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi ise yaralandı. Dünya, İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden ablukanın altında yaşayan masum sivillerin acılarını görmektedir. İsrail’in Gazze’ye uyguladığı bu abluka, uzun yıllardır devam eden bir insan hakları ihlali ve insani krizin sonucu oluşmuştur. Gazze halkı, yıllardır temel haklarından mahrum bırakılmış ve yaşam koşulları her geçen gün daha da kötüleşmektedir. İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi’nde yaşayan insanlar, temel ihtiyaçlara erişimlerinin sınırlanması, elektrik ve su kesintileri gibi ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Ayrıca, Gazze’de ibadethaneler, hastaneler, okullar, hepsi acımasızca vurulmaktadır. Bu durum, masum sivillerin hayatlarını tehdit etmektedir. Ateşe benzin dökmenin, hele hele sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef almanın kimseye bir faydası olmayacaktır. Gazze Şeridi’ndeki ablukanın sonlandırılması ve Gazze halkının yaşam koşullarının iyileştirilmesi için uluslararası toplumun çabalarını artırması gerekmektedir. Gazze halkı, barış ve adalet isteğiyle direnişini sürdürmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da girişimleriyle uluslararası toplum, Gazze’deki insanların temel haklarına saygı gösterilmesi ve onların daha iyi bir geleceğe sahip olmaları için gereken adımları atmaya davet edilmektedir. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu konuda geç kaldığımız her gün, maalesef bölgemiz çatışma, kan ve gözyaşı girdabından kurtulamayacaktır.Sivil yerleşimleri hedef almayı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı vardır. Abluka uygulamaları savaş ahlakına uymamaktadır. Abluka savaş değil katliamdır. Sivilleri cezalandırmak kimseye kazandırmaz. Masumlar ölmesin, daha fazla kan akmasın. Bölgede etkili tüm aktörleri, barışın tesisi için sorumluluk almaya çağırıyoruz. Biz var olan gücümüz ve çıktığı kadar avazımızla ‘Daha adil bir dünyanın’ mümkün olduğuna dair inancımızı tüm meydanlarda söylemeye devam edeceğiz.”

    81 ilde düzenlenen ortak basın açıklamasının Eskişehir’de düzenlenen toplantısına İl Başkan Yardımcısı Orhan Durmuş’un yanı sıra İnsan Hakları ve İl Başkan Yardımcısı Serhat Evirgen, Tanıtım ve Medya Başkanı Muhammet Kaya ve İnsan Hakları Kadın Kolları Başkanı Meryem Yiğit katıldı.

  • “Başkenti Kudüs olan Bağımsız Filistin Devleti Kurulmalıdır”

    “Başkenti Kudüs olan Bağımsız Filistin Devleti Kurulmalıdır”

    İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılar sonucu, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek şu ana kadar 1.200’ü aşkın kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığını söyleyen Başkan Davut Gürkan; “Dünya, İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden ablukanın altında yaşayan masum sivillerin acılarını görmektedir. İsrail’in Gazze’ye uyguladığı bu abluka, uzun yıllardır devam eden bir insan hakları ihlali ve insani krizin sonucu oluşmuştur. Gazze halkı, yıllardır temel haklarından mahrum bırakılmış ve yaşam koşulları her geçen gün daha da kötüleşmektedir” dedi.
    81 İl Başkanı ile birlikte gerçekleştirilen ortak basın açıklamasında, İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi’nde yaşayan insanların, temel ihtiyaçlara erişimlerinin sınırlanması, elektrik ve su kesintileri gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

    “Ateşe Benzin Dökmenin Kimseye Faydası Olmaz”

    “Gazze’de ibadethaneler, hastaneler, okullar, hepsi acımasızca vurulmaktadır. Bu durum, masum sivillerin hayatlarını tehdit etmektedir. Ateşe benzin dökmenin, hele hele sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef almanın kimseye bir faydası olmayacaktır. Gazze Şeridi’ndeki ablukanın sonlandırılması ve Gazze halkının yaşam koşullarının iyileştirilmesi için uluslararası toplumun çabalarını artırması gerekmektedir.
    Gazze halkı, barış ve adalet isteğiyle direnişini sürdürmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da girişimleriyle uluslararası toplum, Gazze’deki insanların temel haklarına saygı gösterilmesi ve onların daha iyi bir geleceğe sahip olmaları için gereken adımları atmaya davet etmelidir.

    “Başkenti Kudüs olan Bağımsız Filistin Devleti Kurulmalıdır”

    1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu konuda geç kaldığımız her gün, maalesef bölgemiz çatışma, kan ve gözyaşı girdabından kurtulamayacaktır.
    Sivil yerleşimleri hedef almayı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı vardır. Abluka uygulamaları savaş ahlakına uymamaktadır. Abluka savaş değil katliamdır Sivilleri cezalandırmak kimseye kazandırmaz. Masumlar ölmesin, daha fazla kan akmasın. Bölgede etkili tüm aktörleri, barışın tesisi için sorumluluk almaya çağırıyoruz.
    Biz, var olan gücümüz ve çıktığı kadar avazımızla Daha Adil Bir Dünyanın Mümkün olduğuna dair inancımızı tüm meydanlarda söylemeye devam edeceğiz.

  • Gazze’de hiçbir yer güvenli değil

    Gazze’de hiçbir yer güvenli değil

    İsrail savaş uçakları, Hamas’ın Cumartesi günü Gazze Şeridi’nden İsrail’in güneyine yönelik saldırısına misilleme olarak yeni bir hava saldırısı dalgası gerçekleştirirken, hayatımın en zor yedi saatini geçirdim.

    İsrail’in saldırıları düzinelerce konuta, telekomünikasyon şirketlerinin ofislerine ve Gazze İslam Üniversitesi’nin binalarına da ciddi hasar verdi.

    Patlamalar Pazartesi gecesi boyunca bölgeyi sarstı. Çocuklar çığlık atıyordu ve kimse bir dakika bile uyuyamadı.

    Gazze şehrinin en zengin ve genellikle en sessiz mahallesi olan Rimal sakinlerinin uzun süre unutamayacağı bir geceydi.

    Salı günü şafak sökerken saldırıların şiddeti azaldı ve insanlar yıkımın boyutlarını anlamaya başladı. Gazze’nin güneybatısındaki mahallenin altyapısı ciddi şekilde hasar görmüştü ve buraya çıkan yolların çoğu kapalıydı.

    Etrafta dolaşırken deprem olmuş gibi hissettim. Her yerde moloz, kırık cam ve kopmuş kablolar vardı. Öyle bir yıkım oldu ki, yanından geçtiğim bazı binaları tanıyamadım.

    Muhammed Abu el-Kass, kızı Shahd’ı sokakta taşırken bana “Her şeyimi kaybettim. Beş çocuğumun yaşadığı dairem bu binadaydı. Binanın altındaki bakkal dükkanım yıkıldı” dedi.

    “Nereye gidelim? Evsiz kaldık. Artık ne barınacak yerimiz var, ne de işimiz.”

    İsrail ordusunu sivilleri hedef almadığını söylerken yalan söylemekle suçladı, ”Evim ve bakkal dükkanım İsrail’in askeri hedefi mi?” dedi.

    Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Pazartesi günü Gazze’ye düzenlediği saldırılarda üçte ikisi sivil olmak üzere yaklaşık 300 kişinin öldüğünü söyledi. Yıllardır görülen en ölümcül gündü.

    Öğleden sonra Gazze şehrinin kuzeydoğusundaki yoğun nüfuslu Cebaliye mülteci kampındaki en az 15 kişi öldürüldü. İsrail ordusu, Hamas komutanının evini hedef aldığını açıkladı. Ancak yakındaki bir pazarda veya komşu evlerde çok sayıda insan öldürüldü.

    İnsani kriz derinleşiyor

    Sağlık Bakanlığı’na göre Cumartesi gününden bu yana Gazze’de toplam ölü sayısı 260’ı çocuk olmak üzere 900 oldu. 4.500 kişi de yaralandı.

    Bu küçük ve aşırı kalabalık bölgedeki zaten ciddi olan insani kriz de derinleşiyor.

    İsrail hükümetinin Hamas’ın saldırısına tepki olarak “tam kuşatma” emri vermesi ve Gazze’nin tüm arzı kesmesinin ardından 2,2 milyon sakinin yiyecek, yakıt, elektrik ve suyu tükeniyor.

    Cumartesi günkü beklenmedik saldırı İsrail tarafında 1.000 kişinin ölümüne yol açtı ve militanlar tarafından 100 ila 150 arasında rehine sınırdan Gazze’ye götürüldü.

    Waad al-Mughrabi Rimal’deki evinin yanındaki yıkılmış binaya bakarken, “21. yüzyılda elektrik ve su olmadan yaşadığımızı hayal edebiliyor musun? Bebeğimin bezleri bitti ve sadece yarım şişe süt kaldı” dedi.

    “İsrail’e saldıran benim çocuğum muydu?”

    Cumartesi gününden bu yana ilk kez açılan Gazze’nin en büyük süpermarketinin önünde onlarca insan küçük arka kapının önünde sıraya giriyordu.

    Çatışmanın uzun süreceği korkusuyla, alabilecekleri her türlü erzakı satın almayı umuyorlardı.

    Gazze’deki taze sebze ve meyvelerin çoğu bölgenin güneyinde yetişiyor ve şiddetli yakıt sıkıntısı, bunların kuzeye taşınmasının giderek zorlaşacağı anlamına geliyor.

    Hamas’ın 2007’de bölgeyi ele geçirmesinden bu yana İsrail’le birlikte Gazze’yi sıkı bir abluka altında tutan Mısır’dan şu ana kadar hatrı sayılır gıda veya başka temel malzeme gelmedi.

    İnsanlar ayrıca Refah sınır kapısını kullanarak Mısır yoluyla Gazze’den kaçamadılar. Gazze’deki İçişleri Bakanlığı, genellikle günde yalnızca 400 kişinin giriş ve çıkışına izin verildiğini, ancak Pazartesi ve Salı günü İsrail’in hava saldırılarının Filistin tarafındaki giriş kapısını vurarak tüm geçişleri durdurduğunu söyledi.

    Bu durum, evlerinden kaçan 200.000’den fazla kişinin çoğunu BM yönetimindeki okullara sığınmak zorunda bıraktı. Bazıları korkudan kaçtı, bazılarınınsa hava saldırılarında evleri yıkıldı.

    Bazı Gazzeliler bodrumlara sığınmayı tercih ediyor, ancak yukarıdaki binanın çökmesi durumunda içeride mahsur kalma riskiyle karşı karşıyalar. Pazartesi gecesi yaklaşık 30 aile tek bir bodrum katında mahsur kaldı.

    Rimal sakini Muhammed el-Mughrabi, “Daha önceki savaşlarda şehrin bu kısmı İsrail sınırındaki bölgelerde yaşayanlar için güvenli bir sığınaktı” dedi.

    Pazartesi gecesi İsrail saldırıları artık hiçbir yerin güvenli olmadığını gösterdi.