Etiket: fotoğraf

  • ‘Yüzyılın İzleri’ BursaFotoFest’te

    ‘Yüzyılın İzleri’ BursaFotoFest’te

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi ve Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği (BUFSAD) işbirliğiyle bu yıl 20-29 Ekim 2023 tarihleri arasında düzenlenecek 13. Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali’nin (BursaFotoFest) küratörlüğünü Fahrettin Beceren üstleniyor. Bu yıl BursaFotoFest’e Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Bosna-Hersek, Kosova, Macaristan ve Türkiye’nin farklı illerinden gelen onlarca fotoğrafçı, çalışmaları ile birlikte festivale katılacak. BursaFotoFest 2023’ün onur konuğu ise Merih Akoğul. Azerbaycan’dan Fargana Gasimli, Bosna-Hersek’ten Haris Memija, KKTC’den Mehmet Gökyiğit, Macaristan’dan Miln Radisics ve Kosova’dan Suer Celina festivalde yer alacak. Türkiye’den ise Cengiz Karlıova, Alper Tüydeş, Dora Günel, Engin Uzun, Hamit Yalçın, Erhan Sevenler, Gülbin Özdamar Akçay, Oktay Çolak ve Sefa Ulukan gibi birçok fotoğrafçının eserleri sanat severlerle buluşacak. Mehmet Turgut, Murat Germen, Derya Yüksel ve Ercan Arslan gibi isimler ise söyleşiler başlığında deneyim ve tecrübelerini paylaşacak.

    BursaFotoFest 2023’te “Fotoğrafın Ustaları” başlığı altında Türkiye’de fotoğrafa ve fotoğraf sanatına uzun yıllar yön vermiş, hizmet etmiş usta isimler de yer alacak. İbrahim Zaman, Güler Ertan, Gültekin Çizgen, İzzet Keribar, Ozan Sağdıç ve Ahmet Esmer Türkiye’nin fotoğraftaki serüvenini paylaşacak. Ayrıca atölyeler, gösteriler, sanatçı konuşmaları, ustalarla söyleşi, portfolyo değerlendirmeleri gibi birçok yan etkinlik de düzenlenecek.

    100’üncü yılda ‘Yüzyılın İzleri’

    BursaFotoFest, her yıl bir tema üzerine kurgulanıyor. Bu senenin konusu ise ‘Yüzyılın İzleri’. Festival, Cumhuriyetin bugüne ulaşmasında kişi, kurum, siyasi ve kültürel iz bırakanlarının izdüşümleri ile Dünya’daki örneklerini sergileyecek. Ayrıca sanat, kültür, endüstriyel üretkenlik, günlük yaşam biçimleri, önemli toplumsal ve bireysel olayları belgelemek ya da fotoğraflamak ise festivalin alt başlıkları.
    Festival 20 Ekim 2023 Cuma günü saat 17.00’da Cumhuriyet Caddesi’ndeki Festival Yürüyüşü ile başlayacak ve açılış töreni ise aynı gün saat 19.00’da Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Hüdavendigar Salonu’nda yapılacak.

  • “Hikayenin parçası olmayı seviyorum”

    “Hikayenin parçası olmayı seviyorum”

    Anadolu’ya neredeyse bin yıl önce yerleşen Yörükler, yüzyıllar boyu sürdürdükleri yayla hayatını sürdürmeye devam ediyor. Uzun süre yörükler üzerinde çalışmalarını sürdüren fotoğraf sanatçısı Adem Meleke, Antalya’nın yaylalarında bulunan son Yörüklerin yanına giderek ve vakit geçirerek o anları fotoğrafldı. Yılın dokuz ayı yaylalarda keçileri ile yaşayan Yörüklerin sayısı ise gittikçe azalıyor. Bu kadim kültürün izini süren fotoğraf sanatçısı Adem Meleke’nin “Yörük Yaşamı” fotoğrafları Kültür ve Turizm Bakanlığının düzenlediği Kültür Yolu Festivali çerçevesinde Antalya Antalya Kaleiçi Evi AKS’de sergilenecek. Sergi 4 Kasım 2023 tarihinde açılacak ve 12 Kasım 2023’e kadar gezilebilecek.

    “Onlarla birlikte vakit geçirdim ve onları fotoğrafladım”

    Çektiği fotoğraflarla yörüklerin ölümsüzleştiren fotoğraf sanatçısı Adem Meleke, “Anadolu’nun bin yıldan fazla yerleşim sahipleri olan yörüklerin, son dönemde yaylaya çıkma kültürleri azaldığını biliyorum. Uzun süre yörüklerle ilgili çalışmalar yapmak istiyordum. Antalya bölgesindeki yaylalarda son kalan yörükler, artık sonbahar döneminde iniş hazırlıklarını yapıyorlar. Yörükler geçimini peynir üretimiyle, keçinin kıllarından yaptıkları iplikle, kilimlerle, dokumalarla sağlıyorlar. Kış için erzak hazırlıkları yapıyorlar. Genellikle şu dönemde yaptıkları bu işlere şahit oldum. Onlarla birlikte vakit geçirdim ve onları fotoğrafladım” dedi.

    “Hayatlarını yakından gözlemleyip şahit olduğum fotoğraflar çektim”

    Adem Meleke, “Ben fotoğrafçı olarak o hikayenin bir parçası olmayı çok seviyorum. Tabii ki kendimi hikaye içerisinde kaybediyorum. Ama mutlaka o hikayenin bir parçası olmalıyım. Dolayısıyla yörükler önce yumurta kırdık yedik sonra peynir yaptık, hatta maya ürettik ondan peynir yaptık. Bu sırada artık onların günlük yaşamına dahil olmuş bir fotoğrafçı olarak yakınlaştım.

    Hayatlarını yakından gözlemleyip şahit olduğum fotoğraflar çektim. Dürüst olmak gerekirse insan kendini sorguluyor. Çünkü gördüğüm yörüklerin tamamına yakını emin olun şehir insanından daha mutlular. Çünkü yetinmeyi biliyorlar, üretebiliyorlar, günleri dolu ve şehrin anlamsız stresinden uzaklar” diye konuştu.

    “Çünkü diyorlar ki çobana kız verilmez”

    Meleke, “Birkaç tane tanışıp hayatını fotoğrafladığım yörük var ki uzun yıllar şehirde yaşadıktan sonra yeniden memlekete dönüp keçi sürüleri kurup onlarla ilgileniyorlar. Yörüklüğe devam etmek isteyip hayvancılık yapmak isteyen gençlerin çok önemli bir problemi var, o da kız vermiyorlar. Çünkü diyorlar ki çobana kız verilmez. Yayla hayatında evlilik kura madıkları için maalesef şehire dönmeye çalışıyorlar. Yaylalardaki hayatı biraz daha yaşanabilir Sosyal yönü kuvvetli şehirle ilişkili hale getirebiliriz. Yaptığımız çalışmalar 4-12 Kasım tarihleri arasında Antalya’da Kültür Turizm Bakanlığı ‘Kültür Yolu Festivalleri’ çerçevesinde sergilenecek. Ben konuyla ilgilenen fotoğraf sever, yörük sever, Antalya sever, Türkiye sever herkesi sergiye bekliyorum” diye konuştu.

  • ‘Siyah beyaz’ fotoğraflar sahiplerini bekliyor

    ‘Siyah beyaz’ fotoğraflar sahiplerini bekliyor

    11 ili etkileyen depremlerde 40 binden fazla bina yıkılmış, 50 bin kişi hayatını kaybetmişti. Depremin simgelerinden biri haline gelen Ebrar Sitesi yakınında oluşturulan Enkaz Kafe, depremde hatıraların biriktirildiği adres oldu. Deprem sonrası enkazlardan çıkarılan fotoğraf albümleri, kafeyi oluşturan Mehmet Yalçın’a teslim ediliyor.

    Kendisine gelen fotoğrafları enkazlardan sağ olarak kurtulanlar varsa onlara yoksa da hayatını kaybedenlerin yakınlarına teslim etmek istediğini söyleyen Yalçın, “Şu an siyah beyaz fotoğraflarımız var. Biz kendi evimizde fotoğraflarımızdan bir parça dahi kaybolmaması için özen gösteriyorsak, buradaki eşyaları da o şekilde saklıyoruz. Fotoğrafları gelip alabilirler. Sizin vesilenizle ailelere ulaşabiliriz. O yüzden fotoğrafları saklıyoruz.

    Kahramanmaraş halkımızın gelip burayı görmelerini istiyorum. Ben de Kahramanmaraş’a bir katkıda bulunmak için kendi çabamla, imkanlarımla en azından deprem sonrasında fotoğraflarını toplayıp acılarını unuttukları bir gün hatıralarını tekrardan vermek için öyle bir düşünceyle bu işe kalkıştım. Hepsi yıkılan enkazlardan alındı bu fotoğrafların. Ailelerin eşyalarının hiçbirini çöp olarak görmedik. Hepsinin manevi değeri çok yüksek” ifadelerini kullandı.

  • Çocuk fotoğrafı paylaşımı için uyarı

    Çocuk fotoğrafı paylaşımı için uyarı

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca, dijital platformların bilinçsiz kullanımının çocuklarda olumsuz durumlara sebep olabileceği belirtilerek, çocukların sanal dünyada yalnız bırakılmamaları konusunda uyarıda bulunuldu.

    Bakanlıktan yapılan açıklamada, çocukları dijital ortamlardaki riskli içeriklerden korumak amacıyla çalışmalar yürütüldüğü, bu doğrultuda çocukların dijital risklerden korunması ve mahremiyet bilincinin kazandırılması amacıyla “Dijital Risklerden Korunma Eğitimi ve Mahremiyet Eğitimi” verildiği bildirildi.

    Açıklamada bu kapsamda, bugüne kadar bakanlığa bağlı kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinde 15 bin 329’u personel, 20 bin 221’i veli olmak üzere toplam 35 bin 550 kişiye “Dijital Risklerden Korunma Eğitimi”, 142 bin 601 kişiye ise “Mahremiyet Eğitimi” verildiği belirtildi.

    “Dijital Risklerden Korunma Eğitimi ve Mahremiyet Eğitimi”nin yanı sıra ailelerin çocuklarını dijital dünyanın kötülüklerinden koruması için tavsiyelerde de bulunulan açıklamada, çocukların dijital platformlarda kişisel bilgilerinin ve detaylı görsellerinin paylaşılmasının riskler barındırdığına işaret edildi.

    Açıklamada, çocukların kişisel bilgilerini ellerinde bulunduran bazı kötü niyetli kullanıcıların çocuklara daha kolay ulaşabileceği, bu kullanıcıların ellerindeki fotoğraf ve video gibi görsellerle çocukları istismar edebilecekleri anlatıldı.

    İnternetin uygunsuz kullanımının neden olacağı sorunlar konusunda öncelikle ebeveynlerin bilinçli olması gerektiği ifade edilen açıklamada, çocukların internet kullanımında engelleyici ve yasaklayıcı tedbirler yerine bilinçlendirici, rehberlik edici ve iyi örneklerin teşvik edildiği bir tavır takınılmasının önemi vurgulandı.

    Herkese açık paylaşılan özel fotoğrafların kimler tarafından ve hangi amaçla kullanılacağının kontrol edilemeyeceği belirtilen açıklamada, “Paylaşımların kimler tarafından görüntüleneceği mutlaka denetlenmelidir. Çocukların kişisel bilgileri, iletişim bilgileri gibi çocuklara fiziken ya da sosyal medya aracılığı ile ulaşılabilmesini mümkün kılacak hiçbir bilgi sosyal medyada paylaşılmamalıdır. Bunun yanında çocukların büyüdüklerinde rencide olacağı anları içeren videoların paylaşılması da doğru değildir.” uyarısında bulunuldu.

    Çocukların dijital ortamda rahatsız edici bir durumla karşılaştıklarında ya da tanımadıkları kişilerden rahatsız edici bir mesaj aldıklarında onlara cevap vermemesi, bu durumu ailesi ya da güvendiği bir yetişkinle paylaşmaktan çekinmemesi konusunda bilgilendirilmeleri gerektiği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Çocuğun internetle tanıştığı ilk dönemlerde, sanal mecralara ailenin ortak kullanım alanlarında girmesi sağlanmalı ve çocuklar sanal ortamda uzun süre tek başlarına bırakılmamalıdır. Çocuğun gerçek hayatta arkadaş olmadığı ve tanımadığı kişilerle temas etmesi engellenmeli, çocuk açısından riskli görülen profillerle iletişiminin önüne geçilmelidir. Birçok internet sayfası ve sosyal medya platformu rahatsız edici kişileri şikayet etme ve engelleme imkanı sunmaktadır. Bunun nasıl yapılacağı çocuğa mutlaka öğretilmelidir. Bunun yanı sıra 0-3 yaş dönemi, çocukların gelişimleri için oldukça kritik bir dönemdir. Bu süre içerisinde ekrana maruz kalmak çocukların henüz yeni oluşmakta olan beyin gelişimini, öğrenme ve zihinsel süreçlerinin gelişimini, sosyal gelişimlerini ve dikkat geliştirme becerilerini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle çocuklar 3 yaşına kadar ekrana maruz bırakılmamalıdır. Mobil cihazlar, çocuklar için bir oyuncak ya da ödül olarak görülmemelidir. Özellikle bu yaş çocuklarının pasif bir konumda ekran karşısında oturtmasından ziyade aktif katılımcı oldukları ve hayal dünyalarını ortaya koyabildikleri oyunlara teşvik edilmesi çok daha önemlidir.”

  • Luna-25’den Ay yüzeyinin ilk fotoğrafı

    Luna-25’den Ay yüzeyinin ilk fotoğrafı

    Rusya Federal Uzay Ajansı’ndan (Roscosmos) yapılan açıklamada, Ay’ın yörüngesinde ilerlemeye devam eden Luna-25 otomatik istasyonunun, STS-L kameralarıyla ay yüzeyinin ilk fotoğraflarını çektiği duyuruldu.

    Açıklamada, “Bugün Moskova saatiyle 08.23’te (TSİ ile aynı) çekilen görüntüde, ayın arka tarafındaki güney kutup krateri Zeeman görülüyor.

    Krater merkezinin koordinatları 75 derece güney enlemine ve 135 derece batı boylamına karşılık geliyor” ifadelerine yer verildi.

    Açıklamada ayrıca dünyadan görünmeyen Zeeman kraterinin Ay yüzeyinde yer alan benzersiz bir obje olduğu ve araştırmacılar tarafından büyük ilgi gördüğü, kraterin çevresindeki yükseltinin yüzeye göre 8 kilometre yüksekliğe ulaştığı ifade edildi.

     

     

  • Bu fotoğraftan geriye kimse kalmadı

    Bu fotoğraftan geriye kimse kalmadı

    Olay, dün saat 17.40 sıralarında Şarkikaraağaç ilçesine bağlı Yenicekale köyü arazi yolunda meydana geldi. Hayrettin T. (70), aralarında daha önceden anlaşmazlık bulunan dünürünün oğulları İmran Karakoç (39), Osman Karakoç (36), Adnan Karakoç (27) ile enişteleri Bedrettin Deniz’i (46) av tüfeğiyle vurarak öldürdü. Olayın ardından olay yerine çok sayıda sağlık ve jandarma ekibi sevk edildi.

    Cinayetin ardından Hayrettin T., Gelendost İlçe Jandarma Komutanlığına giderek, cinayeti işlediği av tüfeğiyle teslim oldu. Cinayeti itiraf eden Hayrettin T. gözaltına alınırken, cumhuriyet savcısı olay yerinde incelemelerde bulundu. Isparta Valisi Aydın Baruş da olay yerine giderek cinayete ilişkin ekiplerden bilgi aldı.

    Geriye birlikte çekildikleri fotoğraf kaldı

    3 kardeş ve eniştelerinden geriye daha önce birlikte çekindikleri aile fotoğrafı kalırken, cenazeleri otopsi için Isparta Şehir Hastanesi morguna kaldırıldı. Cinayet zanlısı Hayrettin T.’nin ise jandarmadaki sorgusunun devam ettiği öğrenildi.

  • Tarlalar hasat için gün sayıyor

    Tarlalar hasat için gün sayıyor

    Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde ayçiçeği tarlaları sarıya boyandı. İlkbaharda ekilen bitki, ağustos ayında yüzünü gösterdi. Ağustos ayının sonuna doğru hasadı yapılacak ayçiçeği insan ve hayvan beslenmesinden sanayi sektörüne kadar birçok yerde kullanılıyor.
    Son yıllarda üretimin arttığı Çayırlı’da halk arasında gündöndü olarak da anılan ayçiçeği tarlaları ilçeye giden güzergâhı adeta sarıya boyadı. Fotoğraf çektirmek isteyenlerin ilgi odağı olan sarı renkli Ayçiçek tarlaları, görsel bir şölen sunuyor.

    Fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmezi haline geldiğini söyleyen Esra Aydemir, “Birkaç gün önce bu güzergâhı kullanan arkadaşlar görsel şölen sunan bu tarlaları görünce durup cep telefonuyla fotoğraf çekilmişler, sosyal medya hesaplarında paylaşmışlardı. Bizde gördük burasının Çayırlı yolu istikameti olduğunu söylediler. Kelkit’ten atlayıp geldik burada bolca fotoğraf çekiyoruz” dedi.

  • Ünlü fotoğrafçılardan asırlık işletmeye ziyaret

    Ünlü fotoğrafçılardan asırlık işletmeye ziyaret

    Kemah ilçesindeki tesislerde 3 bin yıllık geleneklerle, sera görünümlü havuzlara su ekip tuz üretiyorlar. Kemah ilçesine bağlı Kömür köyünde 455 yıllık olan tuz ocağı üretime devam ediyor. Havalar ısındıkça 3 bin yıllık Kemah tuzuna bereket geliyor. Kemah ilçesine 4 kilometre uzaklıkta bulunan Kömür köyünde yıllarca Tuz İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından işletildikten sonra özelleştirilen tuz ocağında Doğu Anadolu Bölgesi’nin tuz ihtiyacı karşılanıyor. Osmanlı döneminde Ermeniler tarafından işletilen tuz ocağında yaklaşık 100 metre derinlikteki tünelden gelen tuzlu su sayıları 150’yi bulan göletlerde bekletiliyor. Su buharlaştıktan sonra havuzlar içerisinde kalan tuzlar işçiler yardımı ile toplanıyor.

    Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde övgü ile bahsettiği tuz ocağının geçmişi 455 yıl öncesine dayanıyor. Yaklaşık 250 bin metrekare arazi üzerine kurulu tuz ocağında, havaların ısınmasıyla üretim de artı. İşçilerin zahmetli uğraşları sonucu üretilen Kemah tuzu, Doğu Anadolu ve çevredeki iller başta olmak üzere İstanbul, Bursa, Ankara, Erzurum, Trabzon ve İzmir’in de yer aldığı birçok kentte satışa sunuluyor.
    Yörede yıllardır üretildiği belirtilen ve lezzetinin yanı sıra gıda ürünlerinin raf ömrünün uzatılmasını sağlayan Kemah tuzu, Doğu’da peynirciler, yaylacılar ve salamuracılar tarafından tercih ediliyor.

    İşletme sahibi Sefa Tanrıkulu, Kemah tuzunun içerisinde ağır metalleri barındırmadığı için kaliteli olduğunu ifade ederek, şu bilgileri aktardı:
    “Doğal olarak elde edilen bu tuzda hiçbir kimyasal katkı bulunmamaktadır. Kaynağından suyla erimiş olarak gelen tuz, havuzlara alınarak burada güneşin sıcaklığı ile buharlaştırılarak tekrar kristalize ediliyor. Tabii bunun için havanın sıcak olması önemli. Buradaki üretim haziran ayı ortasından eylül ayı ortasına kadar sürüyor. Zor şartlarda ve 3 ay gibi kısa sürede Erzincan ve çevresinin tuz ihtiyacını karşılıyoruz.”
    Öte yandan asırlık tuz işletmesi iki ünlü fotoğrafçının ziyaretine ev sahipliği yaptı. Gezi ve belgesel fotoğrafçıları Faruk Akbaş ve Emrah Karakoç, asırlık tarihi olan tuz işletmesinin kaynak noktasından başlayan doğal üretim sürecini ve işçilerin emeğini yansıtan fotoğraflar çektiler ve tuz madeninin tarihi ve kültürel önemine vurgu yaptılar.

    Gezi ve belgesel fotoğrafçısı Faruk Akbaş, “Ülkemiz doğal kaynaklarıyla, doğal zenginlikleriyle şaşırtıcı durumda. Aynı zamanda bunlar önemli fotoğraf potansiyelimizi oluşturuyor. Tuz madenindeyiz. Küçük küçük havuzlar var. Burada da çalışan işçiler var. Beyaz su, beyaz tuz öbek haline. Grafik özelliği oluşturan havuzlar peş peşe. Tepeye tırmandık cephe ışığında çekmeye çalıştık. Oradaki derinliği ve dokuyu daha iyi alabilelim diye. Sonra yerimizi değiştirip ters ışık yaptık. Işık yansımalarıyla nefis siluetler ortaya çıktı. Ana kaynağın geldiği tünele girdik. Güzel fotoğraflar ortaya çıktı” dedi.

  • Orman yangınları fotoğraf karelerinde

    Orman yangınları fotoğraf karelerinde

    Kahramanmaraş’ta son günlerde çıkan orman yangınları her kesimden insanın üzüntüsüne neden oldu. Orman yangınlarının olumsuzluklarını fotoğraf makinesi ile kareleyen fotoğraf sanatçısı Baki Özdoğan, ‘Yine umursamazlık’ diyerek kaydettiği fotoğrafları paylaştı.

    Fotoğraf sanatçısı Özdoğan, “Birileri mangal keyfi, bağ bahçe düzenleme, anız yakıp yeniden ekip biçecek diye her sene ciğerimiz yanıyor. Ormanlar ve binlerce içinde barınan hayvan ve canlılar kül olup gidiyor.

    Bütün uyarılar ve bütün önlemlere rağmen birilerinin dikkatsiz davranışı nedeniyle, her yıl binlerce hektar kül oluyor. Binlerce hayvan böcek türü de yok oluyor” dedi.

  • Hayranlarına sitem etti

    Hayranlarına sitem etti

    Birçok projede yer alan ve son olarak Camdaki Kız dizisindeki “Muzo” rolüyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan Enis Arıkan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla adından söz ettirmeye devam ediyor. Şimdilerde Alaçatı’da tatil yapan oyuncu, fotoğraf çektirmek için evine kadar gelen hayranlarına sitem etti.

    “AYIP YA, GELMEYİN KAPIMA”

    Instagram hesabından yayınladığı videoda evine gelen hayranlarına seslenen Arıkan, “Tam çok taze olmuşken söyleyeyim; lütfen Alaçatı’daki evime gelmeyin kardeşim… Gelip kapımı çalmayın. Çok ayıp bir şey bu tanımadığınız insanın kapısını çalıp ‘Fotoğraf çektirmek çektirebilir miyiz?’ diyemezsiniz. Yıllar evvel de yatak odamdan bir herif çıkmıştı.

    Buyurun beyefendi dediğimde ‘fotoğraf istiyorum’ demişti. Yemin ediyorum size, daha yıldık gelmeyin kardeşim… Ayıp ya! Tamam tatlıyız çok şekeriz. Zıkkımın dibi istemiyorum evimde sizi istemiyorum. Donlayım, çıplağım gelmeyin artık…

    Kameralardan görüyorum fotoğraf için geldiklerini… Yanımda kişileri gönderirim. Onlar da güle güle diyorlar… Koskoca insanlar geliyorlar sonra arkalarına baka baka gidiyorlar. Gidişleri de üzüyor beni. Neyim ben? Madame Tussauds Müzesi’ndeki balmumu heykel miyim de öyle ziyarete geliyorsunuz? Tanımadığım insanı sevmem, gelmeyin kapıma…” dedi.