Etiket: Gazze

  • Gazze’de can kaybı artıyor

    Gazze’de can kaybı artıyor

    İsrail ordusu Ramazan ayında da Gazze Şeridi’ne saldırılarını sürdürüyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’ne son 24 saatte 10 saldırı gerçekleştirdiği, 88 kişinin hayatını kaybettiği, 135 kişinin de yaralandığı bildirildi. Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana hayatını kaybedenlerin sayısının 31 bin 272’ye, yaralananların sayısının ise 73 bin 24’e yükseldiği aktarıldı.

    AB: “Dünyanın durumu son derece endişe verici”

    Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi oturumunda düzenlenen BM-AB iş birliği hakkındaki oturumda Gazze’deki duruma ve Ukrayna’daki savaşa değindi. Borrell, “Bugün dünyanın durumu son derece endişe verici. Gördüğümüz şey, her gün BM Şartı’nın hiçe sayıldığı, çarpıtıldığı veya görmezden gelindiğidir. Bazı durumlarda ceza almayacakları algısıyla göz ardı ediliyor” dedi. Borrell, “İki yılı aşkın bir süredir, bu Güvenlik Konseyi’nin daimi bir üyesinin, güvenliğini garanti etmesi gereken egemen bir devlet olan Ukrayna’ya karşı saldırı savaşı başlatan uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiğine tanık oluyoruz. Birleşmiş Milletler Şartı’na bir saldırı olan bu savaşın başlangıcından bu yana Avrupa Birliği, Ukrayna ile tam dayanışmasını gösterdi ve olağanüstü ekonomik, mali ve askeri yardım sağladı. Avrupa Birliği, dikkate değer bir birlik ve Avrupa’yı uluslararası sistemde aktif ve yapılandırılmış bir güç haline getirme becerisini ortaya koymuştur. Ukrayna’yı Avrupa Birliği üyesi yapma taahhüdümüzün simgesi olan bu destek devam edecektir. Çünkü bu sadece uluslararası hukukun temel ilkesi olan egemen devletlerin toprak bütünlüğünün korunması meselesi değil, aynı zamanda Avrupalıların Rusya’nın barış ve güvenliğimiz için şu anda temsil ettiği tehlikeye karşı kendimizi koruma kararlılığını da yansıtıyor” ifadelerini kullandı.

    “Bu kriz bir doğal afet değil, insan yapımıdır”

    Borrell, “Yüzleştiğimiz ikinci en büyük çatışma ise Gazze’deki çatışmadır. Gazze, İsrailliler ile Filistinliler arasında neredeyse bir asırdır süren olağanüstü ciddi bir çatışmanın sadece görünen kısmıdır. Biz, 7 Ekim saldırılarını defalarca kınadık ve İsrail’in kendini savunma hakkını tekrarladık. Ancak bunun uluslararası hukuka ve uluslararası insancıl hukuka tam saygı gösterilerek yapılması gerektiğini de aynı derecede güçlü bir şekilde ve defalarca ifade ettik” dedi. Gazze’de uluslararası hukuka uyulmadığını işaret eden Borrell, “Gazze’de 30 binden fazla kişi öldü, 1,8 milyon kişi yerinden edildi ve 500 bin kişi açlığın eşiğinde.

    Artık kendi hayatta kalma mücadelesi veren bir nüfusla karşı karşıyayız. İnsani yardımın Gazze’ye ulaşması gerekiyor ve Avrupa Birliği bunu mümkün kılmak için elinden geleni yapıyor. Ancak bu doğal afet olmayan bir insani kriz değil. Bu bir sel değil, bu bir deprem değil, insan yapımıdır. Deniz veya hava yoluyla destek sağlamanın alternatif yollarını aradığımızda, bunu yapmak zorunda olduğumuzu, çünkü bölgeye destek sağlamanın doğal yolunun insan eliyle kapatıldığını hatırlatmamız gerekiyor. Açlık, bir savaş silahı olarak kullanılıyor. Ukrayna’da yaşananları kınarken Gazze’de yaşananlar için de aynı kelimeleri kullanmak zorundayız” diye konuştu.

    “İtiraf etmek gerekir ki iki devletli çözümü hiçbir zaman ciddi bir şekilde gerçeğe dönüştürmeye çalışmadık”

    Gazze’deki Birleşmiş Milletler kuruluşlarının birçok insan için son cankurtaran halatı olduğunu vurgulayan Borrell, “Evet, UNRWA (BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) bazı iddialarla karşı karşıya. Ama iddiaların kanıtlanması gerekiyor, o yüzden bunlar şu anda iddiadır. Birleşmiş Milletler İç Gözetim Hizmetleri Ofisi (OIOS) tarafından yürütülen bağımsız soruşturmanın sonuçlarını, AB uzmanları tarafından gerçekleştirilecek denetimin sonuçlarını ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından oluşturulan komisyonunun sonuçlarını da bekliyoruz. Ama şunu hatırlatayım, UNRWA var, çünkü Filistinli mülteciler var. Bu Filistinlilere bir hediye değil, onların ihtiyaçlarına bir cevaptır. UNRWA var, çünkü ilk önce Filistinli mülteciler vardı. UNRWA’yı yok ederek bu mültecileri yok edemezsiniz. Onlar orada olacak. Aslında UNRWA’yı ortadan kaldırmanın tek bir yolu var, bu mültecileri İsrail devletiyle bir arada yaşayan Filistin devletinin vatandaşları haline getirmek. Hemen hemen herkes bu konuda hemfikir ama bu çözümü nasıl gerçeğe dönüştürebiliriz? Sihirli bir çözüm yok. Ama belki bunu başarmanın güvenilir yolları vardır. İki devletli çözüm. Bunu yıllar önce de konuşmuştuk, şimdi yeniden konuşuyoruz. Ama itiraf etmek gerekir ki, bunu hiçbir zaman ciddi bir şekilde gerçeğe dönüştürmeye çalışmadık. Bunu gerçeğe dönüştürmek için ilk adım, BM Güvenlik Konseyi’nin oy birliğiyle aldığı, iki devletli çözümü destekleyen ve bu sonuca yol açabilecek genel ilkeleri belirleyen bir karar olması gerekiyor. Bu konuda Avrupa Birliği iş birliğine hazırdır. İlkelerimizin boş sözler olmadığını göstermek için harika bir fırsatımız olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Borrell, iki devletli çözümün “iki devlet arasında kesin ayrım, entegrasyon ve güvenlik” ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

    “Bu insan eliyle oluşturan bir insani felakettir”

    Borrell, BM Güvenlik Konseyi’ndeki konuşmasının ardından basın toplantısı gerçekleştirdi. Borrell, “Birleşmiş Milletler sistemine ve özellikle de Genel Sekreter Antonio Guterres’e maruz kaldığı haksız saldırılara karşı onu savunmak için güçlü desteğimi ifade ettim” dedi. Gazze’deki durumun dayanılmaz olduğunu dile getiren Borrell, “Filistin halkının hayatı tehlikede. Geniş çaplı bir yıkım var. Mezarlıklardan üniversitelere, nüfus kayıtlarından tapu kayıtlarına kadar toplumu oluşturan her şey sistematik bir şekilde yok ediliyor. Geniş çaplı yıkım, yüzlerce, binlerce insanın açlıktan ölmesine, sağlık hizmetleri ve insani yardım konusunda ciddi eksikliğe yol açıyor. Bu durumun hafifletilmesi gerekiyor, bunun için de insani yardımların artırılması gerekiyor. Ancak bu insani krizin doğal bir afetten kaynaklanmadığını unutmayın. Bu bir sel değil, bu bir deprem değil. Doğadan kaynaklanan bir şey değil. Bu insan eliyle oluşturan bir insani felakettir” ifadelerini kullandı. İsrail yetkililerinin acilen insani yardım erişimini engellemeye son vermesi gerektiğini vurgulayan Borrell, “Havadan ve denizden yardım ulaştırmak hiç yoktan iyidir ama bu bir alternatif değil. Kara yoluyla gelen yüzlerce ton ve yüzlerce kamyonun yerini havadan operasyonla dolduramayız. Arabayla 1 saat uzaklıkta ulaşılabilecek olan bir yere paraşüt atıyoruz. Bir havaalanı var. Neden havaalanını kullanmıyoruz? Neden arabaların, kamyonların geçebileceği kapıları açmıyorsunuz?” dedi.

    BM’ye iki devletli çözüm çağrısı

    Borrell, “Bugünün sorunu bu ama sorunun temel nedenlerine bakmamız, Orta Doğu’da kalıcı barışa nasıl ulaşacağımıza bakmamız gerekiyor. Avrupa Birliği açısından bunu yapmanın tek yolu iki devletli çözümdür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni harekete geçmeye çağırıyorum. Güvenlik Konseyi’ni, iki devletli çözümü ‘tek’ çözüm olarak açıkça onaylayan ve bunun gerçekleşebileceğine dair genel ilkeleri tanımlayan yeni bir karar taslağı hazırlamaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

    AB’nin İsrail ile ticari ilişkileri gözden geçirmesi talebi pazartesi görüşülecek

    Borrell, “Ben Avrupa Birliği’ni bir bütün olarak temsil ediyorum. Bu bazen zordur çünkü farklı farklı duruşlar vardır. İsrail’e yönelik en ufak bir eleştiri haline gelecek herhangi bir pozisyon almaktan tamamen kaçınan bazı ülkeler var, bazıları ise ateşkes sağlanması için çok baskı yapıyor. İki devlet (İrlanda ve İspanya), Avrupa Komisyonu’ndan ve Yüksek Temsilci olarak benden, İsrail ile yaptığımız Ortaklık Anlaşması uyarınca yükümlülüklere uyup uymadığını incelememizi talep etti” dedi. Borrell, İsrail’e AB’de imtiyaz tanıyan ticari anlaşmanın gözden geçirilmesi talebine yönelik pazartesi günü toplantı yapılacağını açıkladı.

  • “İsrailli yöneticiler Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”

    “İsrailli yöneticiler Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen büyükelçilerle iftar programına katıldı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene ramazan ayını buruk karşıladıklarını vurguladı. “Gönül coğrafyamızda acıların gözyaşların gönül yaralarının devam etmesi nedeniyle gerçekten üzüntü içerisinde olduklarını” ifade eden Erdoğan, “Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarında 5 aydır süren İsrail saldırıların da 32 bin kardeşimiz şehit oldu. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan ağır bombardımanlar da 73 bin Filistinli de yaralandı. İsrail 7 Ekim öncesinde 17 sene boyunca uyguladığı ablukayla zaten Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmişti. Son 5 aydır ise Gazze’yi örneklerine ancak 2. Dünya Savaşı’nda şahit olduğumuz büyük bir imha kampı haline getirdi. İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığına dönüşmüştür. Bunu sadece biz değil bölgeyi ziyaret eden, Gazze’de yaşayan, Gazze gören vicdan sahibi herkes söylüyor. Ama biz böyle konuştuğumuzda Netanyahu ve cinayet şebekesi rahatsız oluyor. Hemen antisemitizm yaftası vurarak bizi susturabileceğini zannediyor. Bu amaçla şimdiye kadar gizli açık her yolu denediler ama Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikati haykırmasına asla engel olamadılar. Bugün de katile katil zalime zalim demekten bizi alıkoyamazlar” diye konuştu.

    “İsrailli yöneticiler, soykırım gerçeğini saklamak yerine Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”

    İsrailli yöneticilerin Türkiye’ye saldırarak soykırım gerçeğini saklamaya çalışmak yerine Gazze’de susuzluktan ve açlıktan ölen bebeklerin hesabını vermesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Netanyahu ve suç ortakları kimsenin itibar etmediği yalanlara sarılmadan önce niçin Gazze’deki 35 hastaneden 31 devre dışı bırakıldığını doktoru ve hemşiresiyle niye 400 yakın sağlık personelini öldürdüklerini neden aralarında tarihi camilerin de olduğu 220 ibadet yıktıklarını niçin eğitim kurumlarının yüzde 90 enkaza döndürdüklerini açıkladılar. Bir miktar un, bir miktar makarna, belki bir adet kuru ekmek alabilmek için sıra bekleyen masum sivilleri katledenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. İsrail yönetimi ne yaparsa yapsın, katil, zalim, hırsız, yalancı ve faşist olduğu gerçeğini artık gizleyemez” diye konuştu.

    “Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir”

    Meselenin çok daha vahim tarafı uluslararası adalet divanının ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail’in hiçbir şeyi olmamış gibi katliamlarına devam etmesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimseyi dinlemeyen İsrail savaş suçlarını pervasızca sürdürüyor, hatta acil ateşkes çağrısı yapan ülkeleri dahi tehdit edecek kadar küstahlaşıyor. İsrail yaklaşık bir asırdır şımartılmanın, katliamları, toprak gaspları, hırsızlıkları karşısında sessiz kalınmasının faturasını sadece Filistin halkına ödetmiyor. Bu fatura aynı zamanda uluslararası kurumlara da ödetiliyor. Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir” şeklinde konuştu.
    Netenyahu ve suç ortaklarına bu cesareti veren üzülerek ifade ediyorum ki İsrail’e koşulsuz askeri ve diplomatik destek sağlayanların ikircikli politikaları olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kargo uçakları, batı başkentlerinden Tel Aviv’e sürekli silah ve mühimmat taşırken yasak savma kabilinden kurulan cümlelerin hiçbir anlamı yoktur. Gazze’ye yönelik saldırılar ve devam ederken mevcut yardım miktarının yeterli olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Refah sınır kapısından tır geçişlerinin olması gereken düzeye çıkartılması en acil ihtiyaç olduğunu belirtti. İsrail üzerinde daha fazla baskı kurulması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Türkiye olarak şimdiye kadar 40 bin tondan fazla insani yardım malzemesini mısır üzerinden Gazze’ye ulaştırdık. Ulaştırmaya da devam ediyoruz. Son olarak önceki gün Bugün Kızılay’ımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza ait bir gemi Mısır’ın El-Ariç Limanı’na vardı. Ramazan ayı boyunca hem resmi kurumlarımız hem belediyelerimiz hem de vakıf ve derneklerimiz vasıtasıyla yardımlarımızı arttırarak sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazırız”

    Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazır olduklarını aktaran Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “Şu gerçeğin artık herkes farkındadır, Filistin meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan ne bölgemizde, ne dünyada kalıcı barış ve istikrar mümkündür. Bunun tek yolu ise 1967 sınırları temelinde Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız Egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin kurulmasıdır. Hepimizin katledilen Filistinli çocuklara borcu vardır. Bu borçla ancak bağımsız Filistin Devleti’nin tesis edilmesiyle ödenebilir. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerine sahip çıkacak hakkı ve hakikati haykırmaya devam edecek. Zalimler karşısında da kesinlikle geri adım atmayacaktır.”
    2 yılı aşkın süredir Ukrayna’da devam eden savaşta da vicdanlı ve ilkeli yaklaşım ile barışın sağlanmasına dönük her türlü çabayı sergilediklerini ifade eden Erdoğan, “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğimizi ortaya koyarken Rusya’yı dışlayan barış planlarının sonuç getirmeyeceğini de ifade ettik. Karadeniz’den komşumuz olan her iki ülkeyle de diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Zelenksi’yi İstanbul’da misafir ettik. Seçimler sonrasında da Rusya Devlet Başkanı Putin’i ağırlayacağız. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğini yeniden teşhis etmek ve tahıl ticaretinin güvenli şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla çalışıyoruz. Bölgede çatışmaları kızıştıracak, NATO’ya da sirayet etmesine sebep olacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği inancındayız. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni düsturuyla Rusya, Ukrayna arasında barışın tesisi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz” açıklamalarında bulundu.

    “Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz”

    Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakmanın gururunu yaşayan ülkemiz, Türkiye Yüzyılının inşası için hedeflerine emin adımlarla ilerlediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze ve Ukrayna’nın yanı sıra Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Afganistan’da barış ve istikrara yönelik çabalara aktif katkı sağlıyoruz. PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ başı olmak üzere terörün her çeşidine karşı mücadele veriyoruz. Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda artık müttefiklerimiz başta olmak üzere dost ülkelerden en azından DEAŞ bahanesiyle bölücü terör örgütüne verilen desteği keserek Türkiye ile dayanışma sergilemelerini bekliyoruz. Son 10 yılda yaşanan tüm gelişmeler şu gerçeği çok net göstermiştir. Terör örgütleri vasıtasıyla çıkarların korunması mümkün değildir. Bu tür hesaplar tıpkı kumdan kale misali sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bölgemizde kalıcı istikrar ve huzurun tesisi yılanla aynı çuvala girmekten değil meşru aktörlerle ortak bir zeminde buluşmaktan geçiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ortak bulunacağına inanıyoruz” dedi.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Kafkasya’da istikrarın korunması, Türkiye’nin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer aldığını vurguladı.

    “Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz”

    Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasıyla bölgede yeni bir dönemin başlamasını arzu ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ile son dönemde hakim olan olumsuz atmosferin somut sonuçlar vermesini ümit ediyoruz. Burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarları ile egemen eşitliği göz ardı edilerek bir çözüme ulaşılması mümkün değildir. Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz” dedi.
    Geçtiğimiz ekim ay bu yana Kosova’daki NATO gücünün komutasını Türkiye’nin yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam yetmiş yıldan fazladır etkin ve güçlü üyesi olduğumuz NATO güvenliğimizin temel taşlarından biridir. NATO müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’yle Washington’da düzenlenen son stratejik mekanizma toplantımızda işbirliğimizi geliştirmeyi kararlaştırdık. Avrupa Birliği üyeliği de stratejik hedefimiz olmaya devam ediyor. Yeniden Asya girişimimizi güçlendirirken Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın müspet sonuçlarını alıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Dördüncü Türkiye Afrika ortaklık zirvesini bu yıl içinde gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi Formunun üçüncüsünü 1-3 Mart tarihlerinde 148 ülkeden 4 bin 700 katılımcıyla başarıyla düzenledik. Foruma katılımlarınız için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.

    “Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz”

    Her 15 Mart’ı İslamofobi Mücadele Uluslararası günü olarak idrak ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Bu yıl Ramazan’a tekabül eden 15 Mart vesilesiyle giderek artan İslam düşmanlığıyla mücadelenin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Kutsal kitabımızın yakılmasına kadar varan alçakça saldırılara fikir hürriyeti denilerek müsamaha gösterilmesini hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz” dedi.

    30 Mart’ı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildiğini aktaran Erdoğan, “Eşim Erdoğan’ın himayesinde yürütülen sıfır atık projesiyle çevre ve atık bilincini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Gelecek kuşakların bize emaneti olan çevrenin korunması noktasında siz dostlarımızdan gerekli desteği bekliyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, elçilerle en son iftarı Türkiye 14-28 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerin hemen arifesinde bulunduğunu hatırlattı. İftarda sizlere dalga dalga büyüyen zaferin seslerini duyduğumuzu söylediklerini belirten Erdoğan, “Yaşadığımız asrın felaketi 6 Şubat depremlerine rağmen Mayıs seçimlerini yüzde 90 bulan rekor katılım oranıyla tam bir demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Seçimlerin ikinci turunda yüzde 52 aşan oy oranıyla aziz milletimizden beş sene daha Türkiye’ye ve kendisine hizmet etmeye çalıştık. Tıpkı geçen seneki gibi bugünkü iftar programımızı da yine bir seçim sürecinde yapıyoruz. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinde amacımız son 22 yıldaki yirmi 28. sandık zaferimize imza atmaktır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yerel yönetimler boyutunda da inşallah neticeler elde edeceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.

  • Erdoğan, İsrail savaş suçu işliyor

    Erdoğan, İsrail savaş suçu işliyor

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen büyükelçilerle iftar programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene ramazan ayını buruk karşıladıklarını vurguladı. “Gönül coğrafyamızda acıların gözyaşların gönül yaralarının devam etmesi nedeniyle gerçekten üzüntü içerisinde olduklarını” ifade eden Erdoğan, “Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarında 5 aydır süren İsrail saldırıların da 32 bin kardeşimiz şehit oldu. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan ağır bombardımanlar da 73 bin Filistinli de yaralandı. İsrail 7 Ekim öncesinde 17 sene boyunca uyguladığı ablukayla zaten Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmişti. Son 5 aydır ise Gazze’yi örneklerine ancak 2. Dünya Savaşı’nda şahit olduğumuz büyük bir imha kampı haline getirdi. İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığına dönüşmüştür. Bunu sadece biz değil bölgeyi ziyaret eden, Gazze’de yaşayan, Gazze gören vicdan sahibi herkes söylüyor. Ama biz böyle konuştuğumuzda Netanyahu ve cinayet şebekesi rahatsız oluyor. Hemen antisemitizm yaftası vurarak bizi susturabileceğini zannediyor. Bu amaçla şimdiye kadar gizli açık her yolu denediler ama Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikati haykırmasına asla engel olamadılar. Bugün de katile katil zalime zalim demekten bizi alıkoyamazlar” diye konuştu.

    “İsrailli yöneticiler, soykırım gerçeğini saklamak yerine Gazze’de ölen bebeklerin hesabını versin”

    İsrailli yöneticilerin Türkiye’ye saldırarak soykırım gerçeğini saklamaya çalışmak yerine Gazze’de susuzluktan ve açlıktan ölen bebeklerin hesabını vermesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Netanyahu ve suç ortakları kimsenin itibar etmediği yalanlara sarılmadan önce niçin Gazze’deki 35 hastaneden 31 devre dışı bırakıldığını doktoru ve hemşiresiyle niye 400 yakın sağlık personelini öldürdüklerini neden aralarında tarihi camilerin de olduğu 220 ibadet yıktıklarını niçin eğitim kurumlarının yüzde 90 enkaza döndürdüklerini açıkladılar. Bir miktar un, bir miktar makarna, belki bir adet kuru ekmek alabilmek için sıra bekleyen masum sivilleri katledenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. İsrail yönetimi ne yaparsa yapsın, katil, zalim, hırsız, yalancı ve faşist olduğu gerçeğini artık gizleyemez” diye konuştu.

    “Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir”

    Meselenin çok daha vahim tarafı uluslararası adalet divanının ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail’in hiçbir şeyi olmamış gibi katliamlarına devam etmesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimseyi dinlemeyen İsrail savaş suçlarını pervasızca sürdürüyor, hatta acil ateşkes çağrısı yapan ülkeleri dahi tehdit edecek kadar küstahlaşıyor. İsrail yaklaşık bir asırdır şımartılmanın, katliamları, toprak gaspları, hırsızlıkları karşısında sessiz kalınmasının faturasını sadece Filistin halkına ödetmiyor. Bu fatura aynı zamanda uluslararası kurumlara da ödetiliyor. Uluslararası kurumlara yönelik güven kaybının bedeli önümüzdeki yıllarda daha fazla terör, daha fazla istikrarsızlık olarak hepimizin önüne gelecektir” şeklinde konuştu.

    Netenyahu ve suç ortaklarına bu cesareti veren üzülerek ifade ediyorum ki İsrail’e koşulsuz askeri ve diplomatik destek sağlayanların ikircikli politikaları olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kargo uçakları, batı başkentlerinden Tel Aviv’e sürekli silah ve mühimmat taşırken yasak savma kabilinden kurulan cümlelerin hiçbir anlamı yoktur. Gazze’ye yönelik saldırılar ve devam ederken mevcut yardım miktarının yeterli olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Refah sınır kapısından tır geçişlerinin olması gereken düzeye çıkartılması en acil ihtiyaç olduğunu belirtti. İsrail üzerinde daha fazla baskı kurulması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Türkiye olarak şimdiye kadar 40 bin tondan fazla insani yardım malzemesini mısır üzerinden Gazze’ye ulaştırdık. Ulaştırmaya da devam ediyoruz. Son olarak önceki gün Bugün Kızılay’ımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza ait bir gemi Mısır’ın El-Ariç Limanı’na vardı. Ramazan ayı boyunca hem resmi kurumlarımız hem belediyelerimiz hem de vakıf ve derneklerimiz vasıtasıyla yardımlarımızı arttırarak sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazırız”

    Gazze’deki katliamların tekrar etmemesi ve bölgenin ihyası için garantör olarak sorumluluk üstlenmeye de hazır olduklarını aktaran Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Şu gerçeğin artık herkes farkındadır, Filistin meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan ne bölgemizde, ne dünyada kalıcı barış ve istikrar mümkündür. Bunun tek yolu ise 1967 sınırları temelinde Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız Egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin kurulmasıdır. Hepimizin katledilen Filistinli çocuklara borcu vardır. Bu borçla ancak bağımsız Filistin Devleti’nin tesis edilmesiyle ödenebilir. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerine sahip çıkacak hakkı ve hakikati haykırmaya devam edecek. Zalimler karşısında da kesinlikle geri adım atmayacaktır.”

    2 yılı aşkın süredir Ukrayna’da devam eden savaşta da vicdanlı ve ilkeli yaklaşım ile barışın sağlanmasına dönük her türlü çabayı sergilediklerini ifade eden Erdoğan, “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğimizi ortaya koyarken Rusya’yı dışlayan barış planlarının sonuç getirmeyeceğini de ifade ettik. Karadeniz’den komşumuz olan her iki ülkeyle de diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Zelenksi’yi İstanbul’da misafir ettik. Seçimler sonrasında da Rusya Devlet Başkanı Putin’i ağırlayacağız. Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğini yeniden teşhis etmek ve tahıl ticaretinin güvenli şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla çalışıyoruz. Bölgede çatışmaları kızıştıracak, NATO’ya da sirayet etmesine sebep olacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği inancındayız. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni düsturuyla Rusya, Ukrayna arasında barışın tesisi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz” açıklamalarında bulundu.

    “Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz”

    Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakmanın gururunu yaşayan ülkemiz, Türkiye Yüzyılının inşası için hedeflerine emin adımlarla ilerlediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze ve Ukrayna’nın yanı sıra Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Afganistan’da barış ve istikrara yönelik çabalara aktif katkı sağlıyoruz. PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ başı olmak üzere terörün her çeşidine karşı mücadele veriyoruz. Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına hiçbir şart altında müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda artık müttefiklerimiz başta olmak üzere dost ülkelerden en azından DEAŞ bahanesiyle bölücü terör örgütüne verilen desteği keserek Türkiye ile dayanışma sergilemelerini bekliyoruz. Son 10 yılda yaşanan tüm gelişmeler şu gerçeği çok net göstermiştir. Terör örgütleri vasıtasıyla çıkarların korunması mümkün değildir. Bu tür hesaplar tıpkı kumdan kale misali sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Bölgemizde kalıcı istikrar ve huzurun tesisi yılanla aynı çuvala girmekten değil meşru aktörlerle ortak bir zeminde buluşmaktan geçiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu ortak bulunacağına inanıyoruz” dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Kafkasya’da istikrarın korunması, Türkiye’nin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer aldığını vurguladı.

    “Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz”

    Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasıyla bölgede yeni bir dönemin başlamasını arzu ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ile son dönemde hakim olan olumsuz atmosferin somut sonuçlar vermesini ümit ediyoruz. Burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarları ile egemen eşitliği göz ardı edilerek bir çözüme ulaşılması mümkün değildir. Balkanların istikrarı ve huzuruna katkı sağlayan adımların her zaman olduğu gibi destekçisiyiz” dedi.

    Geçtiğimiz ekim ay bu yana Kosova’daki NATO gücünün komutasını Türkiye’nin yürüttüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam yetmiş yıldan fazladır etkin ve güçlü üyesi olduğumuz NATO güvenliğimizin temel taşlarından biridir. NATO müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’yle Washington’da düzenlenen son stratejik mekanizma toplantımızda işbirliğimizi geliştirmeyi kararlaştırdık. Avrupa Birliği üyeliği de stratejik hedefimiz olmaya devam ediyor. Yeniden Asya girişimimizi güçlendirirken Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın müspet sonuçlarını alıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Dördüncü Türkiye Afrika ortaklık zirvesini bu yıl içinde gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi Formunun üçüncüsünü 1-3 Mart tarihlerinde 148 ülkeden 4 bin 700 katılımcıyla başarıyla düzenledik. Foruma katılımlarınız için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.

    “Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz”

    Her 15 Mart’ı İslamofobi Mücadele Uluslararası günü olarak idrak ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Bu yıl Ramazan’a tekabül eden 15 Mart vesilesiyle giderek artan İslam düşmanlığıyla mücadelenin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Kutsal kitabımızın yakılmasına kadar varan alçakça saldırılara fikir hürriyeti denilerek müsamaha gösterilmesini hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Yaklaşık 2 milyar Müslüman’ın inancına ve mukaddesatına yönelik bir saldırı olan bu eylemlere fırsat verilmemesini bekliyoruz” dedi.

    30 Mart’ı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildiğini aktaran Erdoğan, “Eşim Erdoğan’ın himayesinde yürütülen sıfır atık projesiyle çevre ve atık bilincini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Gelecek kuşakların bize emaneti olan çevrenin korunması noktasında siz dostlarımızdan gerekli desteği bekliyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, elçilerle en son iftarı Türkiye 14-28 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerin hemen arifesinde bulunduğunu hatırlattı. İftarda sizlere dalga dalga büyüyen zaferin seslerini duyduğumuzu söylediklerini belirten Erdoğan, “Yaşadığımız asrın felaketi 6 Şubat depremlerine rağmen Mayıs seçimlerini yüzde 90 bulan rekor katılım oranıyla tam bir demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Seçimlerin ikinci turunda yüzde 52 aşan oy oranıyla aziz milletimizden beş sene daha Türkiye’ye ve kendisine hizmet etmeye çalıştık. Tıpkı geçen seneki gibi bugünkü iftar programımızı da yine bir seçim sürecinde yapıyoruz. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinde amacımız son 22 yıldaki yirmi 28. sandık zaferimize imza atmaktır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yerel yönetimler boyutunda da inşallah neticeler elde edeceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.

     

  • Gazze’de ilk teravih çadırlar arasında kılındı

    Gazze’de ilk teravih çadırlar arasında kılındı

    İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırıları 157 gündür devam ediyor. İsrail güçlerinin bölgeye gıda, içme suyu ve tıbbi malzeme girişini engellemesi insani krizi kritik seviyelere ulaştırıyor. Ramazan ayının gelmesiyle tüm zorluklara rağmen büyük sevinç yaşayan Filistinliler, Gazze Şeridi’nin merkezindeki Deir El Balah kentinde bulunan barınma merkezini rengarenk süslemelerle donattı.

    Gazze Şeridi’nin merkezindeki Maghazi Mülteci Kampı’nda yaşayan yüzlerce Filistinli İsrail’in bombardımanı altında ilk teravih namazını dar sokaklarda kıldı. Yüzlerce kişi, Filistin’in İsrail işgalinden kurtarılması, Gazze Şeridi üzerindeki kuşatmanın kaldırılması ve İsrail hapishanelerindeki tüm mahkumların serbest bırakılması için dua etti.

  • Can kaybı 31 bini geçti

    Can kaybı 31 bini geçti

    İsrail ordusu 156 gündür Gazze Şeridi’ne saldırıyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’ne son 24 saatte 8 saldırı gerçekleştirdiği, 85 kişinin hayatını kaybettiği, 130 kişinin de yaralandığı bildirildi. Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana hayatını kaybedenlerin sayısının 31 bin 45’e, yaralananların sayısının ise 72 bin 654’e yükseldiği aktarıldı.

  • Gazze halkının mücadelesi sürüyor

    Gazze halkının mücadelesi sürüyor

    İsrail’in 7 Ekim’de Gazze Şeridi’ne başlattığı şiddetli saldırılar 155 gündür aralıksız devam ederken Gazze Şeridi’nde felaketin boyutları da her geçen gün derinleşiyor. Dünyanın eleştirilerine rağmen Gazze’ye yönelik saldırılarına ara vermeyen İsrail’in kasıtlı olarak aç bıraktığı ve susuz bıraktığı Gazze’de halk ise ABD, Ürdün, Belçika ve bazı ülkelerin havadan bıraktığı insani yardımlarla hayata tutunmaya çalışıyor. İnsani yardımların da yetersiz kaldığı Gazze’nin Deyr El Balah kentinde yüzlerce kişi dağıtılan yardımlarla yaşamlarını idare etmeye çalışıyor. Özellikle Filistinli çocuklar Deyr El Balah’taki gıda dağıtım noktalarında saatlerce sıranın kendilerine gelmesini bekliyor. Ellerindeki boş kapları doldurmaya çalışan çocuklar ailelerine yemek götürmeye çalışıyor.

    Öte yandan, Gazze Şeridi’nde gıda ve su yetersizliği nedeniyle can kayıpları da artmaya devam ediyor. İsrail’in abluka altına aldığı ve yardım girişine büyük ölçüde izin vermediği Gazze Şeridi’nde açlık ve susuzluktan hayatını kaybedenlerin sayısı 23’e yükseldi. Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi’nde açık ve susuzluktan 3 çocuk da hayatını kaybetti. El Aksa Şehitleri Hastanesi’nde de çok sayıda çocuk yetersiz beslenme ve susuzluk nedeniyle bağışıklık sistemi hastalıklarıyla mücadele ediyor.

  • “Deniz koridorunun başlaması aylar sürer”

    “Deniz koridorunun başlaması aylar sürer”

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ederken, dünyanın birçok ülkesi bölgeye insani yardım ulaştırmak için yeni yollar arıyor. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in bugün Güney Kıbrıs üzerinden Gazze’ye deniz yoluyla insani yardım koridoru açılacağını duyurmasının ardından İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron açıklama yaptı. Cameron, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi üzerinden Gazze Şeridi’ne yardım götürmek için planlanan deniz koridorunun bütünüyle başlamasının aylar süreceğini söyledi. ABD öncülüğündeki planı memnuniyetle karşıladıklarını belirten Cameron, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki İsrail limanı Aşdod’a derhal yardım girmesine izin verilmesi çağrısında bulunarak, “Gemiler bugün Kıbrıs’tan Aşdod’a yardım götürebilir” dedi. Güney Kıbrıs’a götürülecek yardımın ön incelemesinde İngiltere’nin rol oynayacağını kaydeden Cameron, “Gerekirse yardımın sağlanması ve ulaştırılmasında da rol oynayabiliriz” şeklinde konuştu.

  • “Gazze’de günde 63 kadın öldürülüyor”

    “Gazze’de günde 63 kadın öldürülüyor”

    Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Dünya Kadınlar Günü’nde Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında öldürülen kadınlarla ilgili verileri açıkladı. UNRWA tarafından yapılan açıklamada, Gazze’de günde ortalama 63 kadının düzenlenen saldırılar sonucu hayatını kaybettiği, kadınlardan 37’sinin ise anne olduğu ifade edildi.

    Saldırıların başladığı 7 Ekimden bu yana hayatını kaybeden kadın sayısının 9 bine ulaştığı belirtilen açıklamada, birçok kadının ise enkaz altında olduğu kaydedildi.

    “Kadınlar tıbbi yardım almadan doğum yapıyor”

    UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini yaptığı açıklamada, “Gazze’deki kadınların Dünya Kadınlar Günü’nde bu acımasız savaşın sonuçlarına katlanmaya devam etmesinden derin üzüntü duyuyorum” dedi.

    Kadınların tıbbi yardım almadan doğum yaptıklarını, hijyen ürünlerine erişemediğini ve mahremiyetlerinin sağlanamadığını belirten Lazzarini, “Ekiplerimiz aşırı kalabalık barınaklarda yaşayan kadınları desteklemek, cinsel şiddet mağdurlarına psikososyal destek sağlamak, kadınlar ve kız çocukları için güvenli alanlar oluşturmak için yorulmadan çalışıyor. Ancak kadınların ve kız çocuklarının haklarını korumak için çok daha fazlasını yapmalıyız” dedi.

  • AB’den Gazze’ye yönelik insani yardımları engellememesi için İsrail’e baskı yapılması çağrısı

    AB’den Gazze’ye yönelik insani yardımları engellememesi için İsrail’e baskı yapılması çağrısı

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 153 gündür devam ederken, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell, Gazze Şeridi’ne insani yardım konvoylarının girişinin engellenmemesi için İsrail’e baskı yapılması çağrısında bulundu. Borrell yaptığı açıklamada, “Gazze’deki durumdan endişe duyan herkes İsrail hükümetine, insani yardım konvoylarını engellememesi ve engelsiz kara erişimi sağlaması için baskı yapmalıdır. Diğer seçenekler yeterli değil. Havadan yardım iyi ama yetersiz, deniz koridorları gerekli ama zaman alıyor ve zaman çok önemli” dedi.

  • 7. İyilik Gemisi Gazze’ye uğurlandı

    7. İyilik Gemisi Gazze’ye uğurlandı

    Gazze’deki savaş mağdurlarına desteğini sürdüren Türk Kızılay, bölgeye yardım ulaştırmak için çabalarına devam ediyor. Bu çerçevede sivil toplum kuruluşları iş birliğiyle Ramazan ayı öncesi yaklaşık 2 bin 737 tonluk yardım malzemesini Gazze’ye ulaştıracak 7’inci yardım gemisi hazırlandı. Hazırlanan en büyük yardım gemisi, bugün Türk Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz ve STK temsilcilerinin katılımıyla Mersin Limanı’ndan uğurlandı. Yardımların önce Mısır’a, ardından da ülkedeki Türk Kızılay uzman personelinin yönlendirmesiyle tırlarla Refah Sınır Kapısı’ndan Gazzelilere ulaştırılacağı ifade edildi. 7’inci yardım gemisinde başta hazır yemek içerikli gıda kolileri, su, gıda paketleri, un, giyim, hijyen, çadır, uyku tulumu, battaniye gibi barınma malzemeleri, tıbbi malzeme ve bebek malzemeleri bulunduğu kaydedildi.

    “Bu gemi Kızılay’ın gemisi değil, bu gemi iyilik gemisi”

    Gazze’nin en çok temel ihtiyaç malzemelerine ihtiyaç duyduğunu belirten Türk Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, “Bugün en büyük gemimizi uğurlamanın heyecanını yaşıyoruz. Bugüne kadar Türkiye’den 12 uçak ve 6 tane gemi gitti. Arkamda gördüğünüz gemi, bugüne kadarki yardımların en büyüğünü ifade edecek. Bu gemi 2 bin 700 tonu aşan bir kapasiteye sahip. İçinde çok kıymetli emanetlerimiz var. Bu gemi Kızılay’ın gemisi değil, bu gemi iyilik gemisi. Bu gemi Türk halkının şefkatini, yardımseverliğini, duasını ve iyiliğin taşıyor. Bizler de bu iyiliğin emanetçileri olarak gözümüz gibi bakıp 3 günde Mısır’a, oradan tırlara yüklenerek Gazze’ye ulaşmasını sağlayacağız” dedi.


    Yardımların sürekli ve uzun süreli yapılmasının önemli olduğuna dikkat çeken Yılmaz, bu geminin boşalmasının ardından tekrar gelerek yüklenip tekrar gönderileceğini kaydetti.

    “Gazze olayında bir devletin olmasının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz”

    Ramazan ayının önemine de değinen Yılmaz, “Biz burada iki tane büyük operasyonu birlikte yürüteceğiz. Bunlardan biri deprem bölgesi, buradan Hatay’a gideceğiz ve Ramazan kampanyamızı başlatacağız. Deprem bölgesindeki ihtiyaçlar çok farklı, Gazze’deki ihtiyaçlar çok farklı. Biz aslında başımızda bir devletin olmasının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz Gazze olayında tekrar tekrar. Gazze’de şu anda insanlar açlıktan ölüyor, suya, ilaca ulaşamıyorlar, yaşam mücadelesi veriyorlar. Biz bir taraftan deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın elini bırakmayacağız, bir taraftan da Gazze’ye ‘Biz sizi unutmadık’ demeye, en azından yardımlarımızı göndermeye devam edeceğiz. Bir taraftan da çok yüksek sesle diyeceğiz ki, ‘Yeter.’ Bir savaşın da onuru olması lazım. Uluslararası hukuka uygun olarak yürütülmesi lazım. Sivillerin, kadınların, çocukların hedef alınmaması lazım. Dolayısıyla biz bu dram devam ettiği müddetçe ilk olarak bu gemilerle insani yardım malzemeleri, ardından da kalıcı ateşkes sağlandıktan sonra da Gazze’nin yeniden imarı noktasında tüm mazlumlara kucak açan bir ülkenin evlatları olarak orada hizmet etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.