Etiket: Gazze

  • Gazze’de can kaybı artıyor

    Gazze’de can kaybı artıyor

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 138 gündür devam ederken, can kaybı giderek artıyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail’in saldırıları sonucu son 24 saatte gerçekleştirilen 11 saldırıda 118 kişinin hayatını kaybettiği, 163 kişinin de yaralandığı bildirildi.

    İsrail’in saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana hayatını kaybedenlerin sayısının 29 bin 313’e, yaralı sayısının ise 69 bin 333’e yükseldiği aktarıldı.

  • ABD Gazze’de acil insani ateşkes talep eden karar tasarısını veto etti

    ABD Gazze’de acil insani ateşkes talep eden karar tasarısını veto etti

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 137 gündür devam ederken, Cezayir tarafından sunulan ve Gazze Şeridi’nde acil insani ateşkes talep eden karar tasarısı BM Güvenlik Konseyi’nde oylamaya sunuldu. ABD’nin veto ettiği karar tasarısı için 15 üyeli Konsey’in 13 üyesi lehte oy kullanırken, İngiltere ise çekimser kaldı.
    Gazze Şeridi’nde acil insani ateşkes talep edilen karar tasarısında, Filistinli sivil nüfusun uluslararası hukuku ihlal ederek zorla yerinden edilmesine karşı çıkılarak, bu tür ihlallere derhal son verilmesi ve tüm rehinelerin derhal ve şartsız olarak serbest bırakılması talep ediliyordu. Karar tasarısında ayrıca tüm taraflara uluslararası insancıl hukuka uyma çağrısı yapılırken, Gazze’nin tüm bölgelerine engelsiz insani yardım gerçekleşmesi talep ediliyordu.

    “Bu taslak kalıcı bir barış getirmeyecek, aksine rehinelerin esaretini ve insani krizi uzatacaktır”

    ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, oylama öncesi yaptığı açıklamada, heyetinin bir rehine anlaşması üzerinde çalıştığını söyledi. Eksiklikler devam etse de temel unsurların masada olduğunu, dolayısıyla bir anlaşmaya varılırsa bunun sürdürülebilir bir barışı içereceğini aktaran Thomas-Greenfield, “Bazen diplomasi hepimizin isteyebileceğinden daha fazla zaman alır. Konsey’in atacağı her adım, devam etmekte olan bu hassas müzakerelere engel değil yardımcı olmalıdır. Bu taslak kalıcı bir barış getirmeyecek, aksine rehinelerin esaretini ve insani krizi uzatacaktır” dedi.
    Çok sayıda tarafın hassas müzakereler yürüttüğü bir zamanda çabaları tehlikeye atan söz konusu karar tasarısının zamanı olmadığını öne süren Thomas-Greenfield, “Bu nedenle ABD, tüm rehinelerin serbest bırakılması formülüne dayalı geçici bir ateşkes için çalışacak ayrı bir karar tasarısı öneriyor. Bu Konsey’in Hamas’ı kınamasının zamanı gelmiştir” dedi.
    ABD’nin sunacağı karar tasarısı kabul edilirse Konsey ilk kez Hamas’ı kınamış olacak ve Gazzelilerin zorla yerlerinden edilmesine karşı çıkılması ve bölgeye yönelik büyük bir kara harekatına girişilmemesi çağrısında bulunacak.
    Öte yandan 7 Ekim’den bu yana ABD, Gazze’de ateşkes çağrısında bulunulan 3’üncü karar tasarısını veto etmiş oldu.

  • Dikkat çeken Gazze açıklaması

    Dikkat çeken Gazze açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile beraber “Türkiye-Arnavutluk Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Birinci Toplantısı”na başkanlık etti. Ardından Arnavutluk Başbakanı Rama ile anlaşmaların imza törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Edi Rama ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Rama ve heyetini yüksek düzeyli iş birliği konseyinin ilk toplantısı vesilesiyle Ankara’da misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, geçtiğimiz sene Türkiye ve Arnavutluk arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100’üncü yıl dönümünün idrak edildiğini hatırlattı. Arnavutluk ile çok yönlü işbirliğinin 2021 yılında Başbakan Rama ile Ankara’da ilan ettikleri stratejik ortaklık temelinde gelişmeye devam ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bugün icra ettiğimiz konseyimizin ilk toplantısıyla münasebetlerimizi daha ileri seviyelere taşıma kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Türkiye’nin Arnavutluk’un kalkınmasına verdiği önemi, Arnavutluk halkının refahının artırılmasına yönelik desteğini bir kez daha vurguladım. İmzalanan anlaşmalarla iş birliğimizin ahdi zeminini daha da güçlendirdik. Ticaret hacmimizi 1 milyar dolar seviyesine çıkardık” diye konuştu.

    “600’ü aşkın Türk firması 15 binden fazla Arnavutluk vatandaşına istihdam sağlıyor”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk ile yeni ticaret hedefini 2 milyar dolar olarak belirlediklerini söyledi. Özel sektörün de gayretleriyle bu rakama kısa sürede ulaşılacağına inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 3,5 milyar dolara ulaşan yatırımlarıyla Arnavutluk’taki en büyük 5 yabancı yatırımcı arasında yer aldığını, 600’ü aşkın Türk firmasının 15 binden fazla Arnavutluk vatandaşına istihdam sağlayarak ülke ekonomisine destek sağladığını aktardı. Karşılıklı yatırımları artırmak ve iş çevreleri arasındaki bağları daha da geliştirmek amacıyla çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TİKA vasıtasıyla Arnavutluk’un kalkınmasına yönelik projelere desteğimiz sürecek. TİKA’nın Tiran Koordinasyon Ofisi’nin statüsüne ilişkin olarak az önce imzalanan bu alandaki işbirliğimize güç katacaktır. Başbakan Rama’yla Ocak 2021’de burada düzenlediğimiz basın toplantısında Arnavutluk’ta üç ay içinde bir hastane inşa edeceğimizin müjdesini ve sözünü vermiştik. Hatta bu konuda Sayın Rama’yla iddiaya da girmiştik. Hamdolsun sözümüzü tuttuk. Ve üç ay gibi rekor bir sürede Fier Dostluk Hastanemizi inşa ettik. Arnavutluk’un her bölgesinden gelen hastaların şifa bulduğu bu hastaneyi birlikte işletmeye devam edeceğiz” dedi.

    “İlişkilerimizi zehirlemek için her yol ve yöntemi deneyen bu şer şebekesinin amacına ulaşmasına fırsat vermeyeceğiz”

    Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da iyi veya kötü günlerinde Arnavutluk halkının yanında olmayı sürdüreceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başbakan Rama’nın FETÖ’yle mücadele konusundaki hassasiyetini biliyor, bunu takdirle karşılıyoruz. İlişkilerimizi zehirlemek için her yol ve yöntemi deneyen bu şer şebekesinin amacına ulaşmasına fırsat vermeyeceğiz. Arnavutluk makamlarının da bu gerçeğin farkında olduklarını görüyoruz. Karşılıklı anlayış çerçevesinde örgütle mücadelemizi sürdüreceğiz. Halihazırda 2 bin öğrenciye eğitim hizmeti veren Türkiye Maarif Vakfı’nın faaliyetlerine sağladığı katkılar için Sayın Başbakan’a müteşekkiriz. Önümüzdeki dönemde bu desteği artarak devam edeceğine inanıyoruz” diye konuştu.

    Başbakan Rama ile bölgede ve dünyada yaşanan gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

    “Türkiye ve Arnavutluk, Balkanlar’ın barış ve istikrarının korunmasına katkı sağlayan iki NATO müttefikidir. Arnavutluk’ta Balkanlar’a ilişkin diyaloğumuzu yoğunlaştırarak devam ettireceğiz. Savunma sanayii ve askeri alandaki iş birliğini de derinleştirmek arzusundayız. Az önce imzalanan askeri çerçeve anlaşması bu irademizin en somut tezahürüdür. Arnavutluk’u başarıyla tamamladığı 2022-2023 dönemi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğinden ötürü tebrik ediyoruz. Arnavutluk dönem başkanlığını Türkiye’den devraldığı Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın faaliyetlerine önemli katkılar yapacaktır. Arnavutluk’un temmuz ayında üstleneceği Güneydoğu Avrupa işbirliği süreci dönem başkanlığını da başarıyla yürüteceğine inanıyorum. Görüşmelerimizde Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarındaki İsrail zulmünü de ele aldık. İsrail’in 4 ayı aşkın süredir devam eden mezaliminin durdurulması ve Filistinli kardeşlerimizin güvenli ve müreffeh geleceklerinin teminat altına alınması noktasında uluslararası camianın sorumlulukları ortadadır. Gerek Uluslararası Adalet Divanı’nda gerek Birleşmiş Milletler’de beklenen süreçler, bu konudaki haklı tutumumuzu net şekilde ortaya koymuştur. Arnavutluk’ta aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na yapılan oylamadaki tutumuyla tarihin doğru tarafında yer almıştır.”

    Arnavutluk’un bilhassa bu dönemde mazlum Filistin halkıyla sergilediği dayanışmanın çok önemli ve kıymetli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Dostum Rama’yla önümüzdeki süreçte yapılacak girişimler kapsamında temasımızı sürdüreceğiz. Sözlerime son verirken konsey toplantımızda aldığımız kararların ve imzaladığımız anlaşmaların hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Türkiye-Arnavutluk ilişkilerinin bugünkü mükemmel seviyesine ulaşmasına yaptığı eşsiz katkılar dolayısıyla Sayın Başbakan’a ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabb’im birlik ve beraberliğimizi daim eylesin diyorum” dedi.

    Edi Rama’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a: “Söylediğiniz söz gerçekleştiriliyor”

    Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ise, “Söylediğiniz söz gerçekleştiriliyor. Biliyoruz ki siz verdiğiniz sözü her zaman tutarsınız. Türkiye’nin yapmış olduğu hastane çok önemli yatırımdır. Size teşekkür etmek istiyorum. Bence bizim milli hafızamızda kalacak üç şey; sizin ve hükümetiniz sayesinde Kosova Bağımsız Cumhuriyet olarak tanındı. İkinci olarak Arnavutluk çok ağır sonuçları olan depremle sarsıldığında siz bizimle iletişime geçen ilk kişiydiniz. Bana dediniz ki, ‘Türkiye olduğu sürece Arnavutluk yalnız olmayacaktır.’ Önemli girişimlerde bulundunuz. Üçüncü olarak da dünya korona virüs tarafından sarsıldığında Arnavutluk ve Arnavutluk halkı, Batı Balkanlar’ın diğer halklarıyla birlikte sudan çıkmış balık gibi hissettiler kendilerini. Eğer Türkiye olmasaydı ve siz olmasaydınız kimbilir kaç kişi hayatını kaybetmiş olurdu. Bunlar üç önemli andır bizim için. Siz hastaneden bahsettiniz ama bunun ötesinde rekor zamanda hastane kuruldu. Bu sizin kırdığınız tek rekor değildir benim bildiğim kadarıyla” ifadelerini kullandı.

    Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Edi Rama huzurunda Türkiye ve Arnavutluk arasında farklı birçok alanda işbirliklerini kapsayan 6 önemli anlaşmaya imza atıldı.

  • Hollanda: “Uzun süreli işgal, kendi geleceğini tayin etme ilkesini ihlal ediyor”

    Hollanda: “Uzun süreli işgal, kendi geleceğini tayin etme ilkesini ihlal ediyor”

    Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) “İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşü” duruşmaları devam ediyor. Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’nda düzenlenen duruşmaların ikinci gününde Hollanda adına söz alan Dışişleri Bakanlığı Hukuk Danışmanı ve Amsterdam Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Rene Lefeber, argümanlarını sundu.

    Lefeber, “Mahkemenin tavsiye niteliğinde görüş verme yetkisi bulunmaktadır. BM Şartı uyarınca herkesin kendi geleceğini tayin hakkı vardır. Herkesin bu hakka aykırı eylemlerden kaçınma yükümlülüğü vardır. Kendi geleceğini tayin etme hakkı, bağımsız devletlerde yaşayanların yanı sıra işgal ve sömürge egemenliği altındaki insanlar için de geçerlidir. Uzun süreli bir işgal, kendi geleceğini tayin etme ilkesini ihlal ediyor. Gereklilik ve orantılılık ilkelerine uyulması şartıyla silahlı bir saldırıya cevap olarak yabancı toprakların işgali meşru olabilir. Bu gereklilikleri yerine getirmeyen taraf, hukuki dayanağını kaybedebilir ve dolayısıyla güç kullanma yasağını ihlal edebilir. İşgalci güç, işgal ettiği topraklardaki nüfusun bir kısmını sınır dışı etmeyecek veya sürmeyecektir. Bu, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü uyarınca savaş suçu teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı. Lefeber, işgal sırasında işgalci gücün sivillere saygı duyma ve onları koruma görevi bulunduğunu vurguladı.

    Bangladeş: “İşgal geçici olmalıdır, ilhak yasa dışıdır”
    Bangladeş’in Hollanda Büyükelçisi Riaz Hamidullah ise “meşru müdafaa” ilkesinin uzun süreli işgal için “yasal dayanak sağlamadığına” dikkat çekti. Hamidullah, İsrail’in işgalinin kendi geleceğini tayin hakkı, ilhak ve ırk ayrımcılığı olmak üzere uluslararası hukukun üç temel ilkesine aykırı olduğunu vurgulayarak, “Uluslararası hukukun gerektirdiği gibi herhangi bir işgal geçici olmalıdır, ilhak yasa dışıdır. İsrail’in uzun süreli işgali, ilhak ile birleştiğinde uluslararası hukuku ihlal ediyor. Meşru müdafaa hakkı, kendi geleceğini tayin hakkı da dahil olmak üzere uluslararası hukukun ihlalini gerektirmez. İsrail, eylemlerini haklı çıkarmak için meşru müdafaaya güvenemez. İsrail’in, Filistin halkının kendi geleceğini tayin hakkını reddederek uluslararası hukukun emredici normlarını ihlal ettiği, aynı zamanda adil ve kalıcı bir barış umutlarını da engellediği konusunda geniş bir fikir birliği var” şeklinde konuştu.

    “İsrail’in uluslararası hukuka uymasını sağlamak için iş birliği şarttır”
    İsrail’in Filistin halkının kendi geleceğini tayin hakkının kullanılmasını engelleyen tüm eylemlere son vermesi, aynı zamanda askeri güçlerini geri çekmesi ve yasa dışı yerleşimlerini ortadan kaldırması yönünde çağrıda bulunan Büyükelçi Hamidullah, “İsrail, verilen zararın tazminini sağlamalı ve bir daha yaşanmayacağını garanti etmelidir. Devletler, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere İsrail’in haksız eylemlerinden kaynaklanan hukuka aykırı durumu tanımamalı ve yardım sağlamamalıdır. İsrail’in uluslararası hukuka uymasını sağlamak için iş birliği şarttır. BM Güvenlik Konseyi işgali sona erdirmek için daha fazla önlem almalı. Apartheid sistemine son vermek için derhal harekete geçilmesi gerekiyor” dedi.

    Belçika: “İsrail, yasa dışı yerleşimlerle Filistin’in demografik yapısını değiştirmeyi amaçlıyor”
    Duruşmada Belçika adına söz alan Brüksel Özgür Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Vaios Koutroulis ise İsrail’in yerleşim politikasına ve hukuki sonuçlarına odaklandı. Koutroulis, “Belçika, Filistin halkına karşı şiddet kullanılmasını kınıyor, İsrail’in şiddete son verme ve failleri adalet önüne çıkarma yönündeki yükümlülüklerini vurguluyor. İsrail, yasa dışı yerleşim politikasıyla Filistin topraklarının demografik yapısını ve bizzat Filistin topraklarının statüsünü kalıcı bir şekilde değiştirmeyi amaçlıyor. Bu politika, toprakların zorla ele geçirilmesinin yasak olduğu ve kendi geleceğini tayin etme ilkeleri gibi uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal etmektedir. İsrail tüm yerleşim faaliyetlerine son vermeli ve el konulan tüm mülkleri geri vermelidir. Üçüncü devletler durumu hukuki olarak kabul etmemeli, yardım yapmamalı ve ihlallerin sona erdirilmesi için iş birliği yapmalıdır” ifadelerini kullandı.

  • Refah operasyonunun engellenmesi çağrısı

    Refah operasyonunun engellenmesi çağrısı

    UNICEF, Gazze’de Gıda Hassasiyeti ve Durum Analizi başlıklı raporunu yayımladı. Raporda, haftalardır yardımın neredeyse tamamen kesildiği Gazze Şeridi’nin kuzeyinde durumun ciddi olduğu belirtildi. Kuzeydeki barınma ve sağlık merkezlerinde yapılan beslenme taramalarında 2 yaşın altındaki her 6 bebekten 1’inin (kuzeydeki çocukların yüzde 15,6’sı) şiddetli yetersiz beslenmeye mücadele ettiğinin tespit edildiği vurgulandı. Çocukların yüzde 3’ünün hayati tehlike oluşturacak şekilde aşırı zayıfladığı, acil tedavi edilmediği takdirde tıbbi komplikasyon ve ölüm riskiyle karşı karşıya olduğu ifade edildi. Verilerin Ocak ayına ait olduğu, bugün durumun daha da vahim olduğu aktarıldı.

    Refah operasyonunun engellenmesi çağrısı

    Yardımın daha fazla olduğu Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Refah kentinde taramalarda ise 2 yaşın altındaki çocukların yüzde 5’inin şiddetli yetersiz beslenmeyle mücadele ettiği tespit edildi. Raporda, “Bu, insani yardıma erişimin gerekli olduğunu ve en kötü sonuçların önlenmesine yardımcı olunabileceğinin açık bir kanıtıdır” ifadeleri kullanıldı. Aynı zamanda Refah’a planlanan kara operasyonunun engellenmesi çağrısı yapıldı.

    “Aç, susuz ve zayıf olan Gazzelilerin çoğu hastalanıyor”

    Gıda, su, sağlık hizmetlerinin endişe verici boyuttaki yetersizliği nedeniyle Gazze Şeridi’nde yetersiz beslenmenin artmaya devam etme riskinin yüksek olduğu ifade edilerek, “2 yaşın altındaki çocukların yüzde 90’ı, hamile ve emziren kadınların ise yüzde 95’i ciddi gıda yetersizliğiyle karşı karşıya. Aç, susuz ve zayıf olan Gazzelilerin çoğu hastalanıyor. Rapor, 5 yaşın altındaki çocukların en az yüzde 90’ının bir veya daha fazla bulaşıcı hastalıktan etkilendiğini ortaya koyuyor. Son 2 haftada yüzde 70’inde ishal görüldü, bu, 2022’deki seviyeye kıyasla 23 kat artışa denk geliyor” denildi.

  • “130 gazeteci İsrail tarafından katledildi”

    “130 gazeteci İsrail tarafından katledildi”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ankara’da düzenlenen “Gazze’de Soykırım: Yeni Kanıtlar” paneline katıldı. Panelde, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırılar ile soykırım suçları fotoğraf ve görüntülerle kanıtlandı.

    “Soykırım, bir halkın maddi ve manevi varlığına yönelen topyekûn bir saldırıdır”

    İletişim Başkanı Altun, yaptığı konuşmada, Gazze’de apaçık bir soykırım işlendiğini söyledi. İsrail’in Gazze’de Roma Statüsü’nün suç olarak tanımladığı birçok ağır cürmü işlediğini belirten Altun, “Soykırım, bir halkın maddi ve manevi varlığına yönelen topyekûn bir saldırıdır. İsrail sadece Gazze’de yaşayan insanları toplu bir şekilde katletmiyor; bölgenin manevi varlığını da yok etmek için kültürel bir soykırıma imza atıyor” diye konuştu.

    “Gazze’de 194 cami ve 100 okul tamamen yıkıldı”

    İsrail’in Gazze’deki saldırıların tahribatına dikkat çeken Altun, şöyle konuştu:
    “Saldırıların başlamasından bugüne kadar, Gazze’de 194 cami ve 100 okul tamamen yıkıldı; 266 cami, 3 kilise ve 295 okul ise ağır hasar aldı. İsrail, kültürü, gelenek, görenekleri ve bütün hafızasıyla bir halkın varlığını külliyen ortadan kaldırmaya çalışıyor. Son günlerde İsrail’in sözüm ona güvenli bölge diyerek insanları sürdüğü Refah bölgesine yönelik saldırıları yürüttüğü soykırım politikasının apaçık bir örneğidir.”

    “Fosfor bombalarının kullanılması İsrail’in savaş suçu işlediğinin delili”

    Gazze’de İsrail’in hukuku yok saydığını dile getiren Altun, “İsrail’in, ısrarlı ve sistematik bir şekilde sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alması insancıl hukukun apaçık bir ihlalidir. Yine çeşitli sözleşmelerle yasaklanan fosfor bombası gibi silahların da Gazze’de bilhassa sivil nüfus üzerinde yoğun bir şekilde kullanılması İsrail’in savaş suçu işlediğinin delili konumundadır” ifadelerini kullandı.
    Bölgede gerçekleştirilen katliamların gizlemeye çalışıldığını vurgulayan Altun, Filistinlilere yönelik vahşetin ve barbarlığın İsrail tarafından yürütülen kapsamlı bir dezenformasyon politikası ile yürütüldüğünü anlattı.
    İsrail’in dezenformatif içerik ve yalan haberlerle görünmez olmayı amaçladığını aktaran Altun, bölgedeki vahşiliklere, barbarlıklara ve soykırım girişimlerine karşı duyarsız kalınmaması gerektiğini dile getirdi.
    İletişim Başkanlığının duyarsızlığa, unutkanlığa ve dezenformasyona karşı ilk günden itibaren teyakkuz halinde olduğunu ve çalıştığını belirten Altun, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘daha adil bir dünya mümkündür’ şiarını esas alarak, hakikat bayrağını dalgalandırmayı en önemli misyonumuz olarak bildik ve bilmeye devam ediyoruz” kaydetti.

    “Merkezimiz, 7 Ekim’den bugüne kadar, 200’ye yakın dezenformasyonu deşifre etti”

    İletişim Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin İsrail’in yalanlarını tek tek tespit ve ifşa ettiğine işaret eden Altun, şunları kaydetti:
    “Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, 7 Ekim’den bugüne kadar, 200’ye yakın dezenformasyonu deşifre etti. Birincisi Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nin bombalanmasıyla ilgiliydi. İsrailli yetkililer, İsrailli medya kuruluşları ve sosyal medya kullanıcıları, ‘Saldırıyı İsrail değil Hamas yaptı’ yalanını orta attılar. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, yaptığı çalışmada, söz konusu iddiayla beraber paylaşılan görüntülerin 2022 yılına ait olduğunu tespit etti. Yine merkezimiz ayrıca İsrail başbakanının eski dijital medya sorumlusu olan şahsın, İsrail ordusunun Gazze’de hastane bombaladığına ilişkin adeta zafer paylaşımı yaptığını, bir süre sonra bu paylaşımını silerek saldırının Hamas tarafından yapıldığına ilişkin ikinci bir paylaşım yaptığını ortaya çıkardı. Söz konusu İsrailli görevlinin tavrı İsrail’in dezenformasyonu nasıl sistemli şekilde kullandığını ortaya koyan örneklerden biridir.”

    “Gazze’de bugün ölü sayısı 30 bine dayanmış durumda”

    İsrail’in ifşalarından söz eden Altun, “İsrail, Gazze’de canlı insanların Hamas tarafından kefenlenerek ölü taklidi yaptırıldığını öne sürdü ve bunu uluslararası medya da işledi. Gazze’de bugün ölü sayısı 30 bine dayanmış durumda ve bunlar içinde de binlerce masum çocuk, kadın ve insanlar var ve hal böyleyken İsrailli yetkililer utanmadan böyle bir iddiayı ortaya attı. Peki doğrusu neydi? İddiaya konu görüntüler, geçtiğimiz yılın 19 Ağustos’ta sosyal medya platformlarında paylaşılan görüntülerdi. Görseller Malezya’da bir camide verilen cenaze işlemleri eğitimine aitti” açıklamalarında bulundu.

    “Hakikati duyurmaya çalışan gazetecileri de doğrudan hedef alıyor”

    İsrail’in ‘Gazze’de canlı insanlar kefenlenerek ölü taklidi yaptırılıyor’ iddiasını değerlendiren Altun, şunları kaydetti:
    “Birincisi, İsrail’in hakikati çarpıtmakta sınır tanımaz olduğunu. İkincisi İsrail’in hakikat karşısında elinin ne kadar zayıf olduğunu gösterdi. İsrail, dezenformasyonu sistemli şekilde kullanarak hakikati katlettiği gibi bölgede, hakikati duyurmaya çalışan gazetecileri de doğrudan hedef alıyor onları da katlediyor.”

    “130 gazeteci görevleri başında İsrail tarafından katledildi”

    2023 yılında öldürülen gazetecilerin yüzde 75’inin Gazze’de can verdiğine dikkat çeken Altun, “Bugüne kadar 130 gazeteci görevleri başında gerçeği ve hakikati dünyaya duyurmak için görev yaptıkları esnada İsrail tarafından katledildi. Bugün ne yazık ki Batı medyasının hatırı sayılır bir kısmı, İsrail’in yaptığı katliamları görünmez kılmaya çalışmak için yoğun çaba gösteriyor. Batılı medya organlarının birçoğunda yaşanan çatışmalar İsrail’in bakış açısı ile aktarılıyor. Gazze’de yaşanan trajedi ve soykırım gizlenmeye çalışılıyor” ifadelerine yer verdi.

    “Gazze’de katledilen yerel halk için ‘öldü’ ifadesi kullanılmakta”

    Yaşanan trajediyi gizlemek ve İsrail’in yaptığı soykırımı örtbas etmek için söz konusu medya organlarının farklı strateji ve taktikler uyguladığına vurgu yapan Altun, “Bu tür medya organlarında, Filistin halkı küresel çapta ‘yabancı, ‘öteki’ ve ‘geri kalmış’ bir topluluk olarak lanse edilirken İsrailliler ise ‘ilerici’, ‘modern’ ve ‘Batılı’ bir toplum olarak tasvir edilmektedir. İsraillilerin ölümleri İngilizce manşetlerde ‘cinayete kurban gitti’ şeklinde yer bulurken Gazze’de katledilen yerel halk için ‘öldü’ ifadesi kullanılmakta ve katil gizlenmeye çalışılmakta” ifadesini kullandı.

  • Gazze’de kalan nişanlısı için yardım istedi

    Gazze’de kalan nişanlısı için yardım istedi

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde okurken tanışarak arkadaş olan Manisa’nın Alaşehir ilçesinde yaşayan Mertcan Gökay (27) ile Filistinli Haya Hamouda (24) kurdukları gönül birlikteliği sonrası her iki ailenin de katılımıyla 1 Temmuz 2023 tarihinde Eskişehir’de düzenlenen nişan merasimi ile evlilik yolunda ilk adımı attı. Genç çift evlilik tarihi olarak da 16 Ocak 2024 tarihini belirlerken nişanın hemen ardından Mertcan Gökay askere, Haya Hamouda ise düğün hazırlıkları için memleketi Filistin’in Gazze bölgesine gitti. Genç çift bir yandan düğün hazırlıklarına başlarken, İsrail’in Gazze’ye başlattığı bombardıman ile bütün hayalleri altüst oldu. Bombalanan Gazze’de evlerini ve arabalarını kaybeden genç kız, annesi ile yaşam savaşı verirken, nişanlısı Mertcan ise çaresizlik içinde nişanlısı ve ailesinin Türkiye’ye getirilmesi için yardım istedi.

    Tüm iletişimleri kesildi

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarımızda tanıştığımız Haya Hamouda ile birlikte arkadaşlık edinip, okullarımız bittiğinde nişan merasimi yapmıştık. Eskişehir’de yapılan nişan merasimimizde her ikimizin de aileleriyle beraberdik. Nişandan sonra ben askere gittim. Nişanlım da vatandaşı olduğu memleketi Filistin’e gitti. Memleketine döndükten sonra, savaş meydana geldi. Bu savaşta evleri, arabaları, bütün hayatlarını savaş almış durumda. Şu an kalacak yerleri evleri, arabaları bombalandı. Savaşın başlamasından bu yana iletişimi parça parça kurabiliyoruz. Sağlıklı değil, dört ay geçti. Biz de birbirimize ulaşamadığımız için çok yorulduk. Nişanlımın Türkiye’ye gelebilmesi için başvurduğumuz resmi kurumlardan olumlu bir cevap alamadık. Nişanlım Haya Hamouda şu anda, Gazze’de ne durumda olduğunu bilmiyoruz. İletişim kuramıyoruz. Tek isteğim, devlet büyüklerimizin onu Mısır’a, Türkiye’ye veya Gazze’nin dışındaki herhangi bir yere çıkarabilmesini istiyorum. Mısır’ın Refah Kapısı’ndan çıkış listesinde isimlerinin olmasını istiyorum” dedi.

    “Savaş bütün planlarımızı altüst etti”

    Savaş başladığında nişanlısının babasının da yurtdışında olduğu için nişanlısı ve annesinin yalnız kaldıklarını anlatan Gökay, “Nişanlımın babası turizm işiyle uğraşıyor, oda savaş öncesi Filistin dışına çıkmıştı. Oda şu an Filistin’e geri dönemiyor, dolayısı ile nişanlım ve annesi Gazze’de tek başlarına kaldılar. Elektrik yok, su yok yemek yok, onları o sefil hayattan kurtarıp Türkiye’ye getirmek istiyorum. Nişandan sonra bizim hedefimiz 16 Ocak 2024 günü Türkiye’de düğün yapacaktık, daha sonra Türkiye yerleşip Türkiye’de yaşayacaktık. Ancak bu savaş bizim bütün planlarımızı alt üst etti. Nişanlım geldiğinde bir an önce düğün yapıp normal hayatımıza dönmek istiyoruz” diye konuştu.

  • ABD’den Gazze çağrısı

    ABD’den Gazze çağrısı

    İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ederken şimdiye kadar İsrail’e verdiği askeri destekle bilinen ABD’den ilk niteliğinde bir adım geldi. ABD, geçici ateşkes çağrısında bulunan ve İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah’a kara harekatı yapmasına karşı çıkan alternatif bir karar taslağını Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne sundu. BM Güvenlik Konseyi’ne “Tüm rehinelerin serbest bırakılması formülüne dayalı olarak Gazze’de mümkün olan en kısa sürede geçici bir ateşkese destek verme” çağrısı yapılan taslakta, “Gazze’ye insani yardım sağlanmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması” gerektiği ifade edildi. “Mevcut koşullar altında Refah’a yönelik büyük bir kara harekatının sivillerin daha fazla zarar görmesine ve potansiyel olarak daha fazla insanın yerinden edilmesine yol açacağı” belirtilen taslakta, böyle bir hamlenin “bölgesel barış ve güvenlik üzerinde ciddi etkileri olacağı ve bu nedenle mevcut koşullar altında böylesine büyük bir kara harekâtına girişilmemesi gerektiği” vurgulandı. Bazı İsrailli bakanların Yahudi yerleşimcilerin Gazze’ye taşınması yönündeki çağrılarını kınayan ve Gazze’de uluslararası hukuku ihlal edecek her türlü demografik ya da bölgesel değişiklik girişimini reddeden taslakta, “herhangi bir tarafın kuracağı sözde tampon bölgeler ile sivil altyapının yaygın ve sistematik şekilde yıkılmasına yol açacak ve Gazze topraklarını geçici ya da kalıcı olarak daraltacak her türlü eyleme” karşı olunduğu ifade edildi.
    ABD Cezayir’e veto sinyali vermişti
    İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında 29 bini aşkın sivil hayatını kaybetmiş, birçok kişi kayıp olarak kayıtlara geçmişti. İsrail’in yaklaşık 1.4 milyon Filistinli’nin sığındığı Refah’a kara harekatı yapma planı, bölgedeki insani krizi daha da kötüleştireceği gerekçesiyle uluslararası endişelere yol açmıştı. Son olarak Cezayir, yaklaşık 2 hafta önce İsrail-Hamas savaşında insani ateşkes talep eden bir karar taslağını BM Güvenlik Konseyi’ne sunmuştu. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ise taslağın esir takası konusundaki “hassas müzakereleri” tehlikeye atabileceğini belirterek veto sinyali vermişti.
  • Gazze’de can kaybı 30bine yükseldi

    Gazze’de can kaybı 30bine yükseldi

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 136 gündür devam ediyor. Bölgenin dört bir yanını kuşatan İsrail güçlerinin saldırıları nedeniyle binlerce Filistinli hayatını kaybederken, yerinden edilen milyonlarca kişi barınacak yeri olmadan ve açlık sınırında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

    Bölgedeki insani kriz üst seviyelerde seyrederken İsrail ordusu tepkilere aldırış etmeden bölgedeki sivilleri katlediyor.

    Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 29 bin 92’ye, yaralananların sayısının 69 bin 28’e yükseldiği belirtildi.

    Son 24 saate ilişkin rakamların yer aldığı açıklamada ise, 107 Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 145 Filistinlinin de yaralandığı aktarıldı.

  • BAFTA ödül töreninde Gazze ‘de yaşananlara sessiz kalamadı

    BAFTA ödül töreninde Gazze ‘de yaşananlara sessiz kalamadı

    İngiliz yönetmen Ken Loach, 2024 İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) ödül töreninde, İsrail’in Filistin’e saldırılarını durdurması mesajı verdi.

    KIRMIZI HALIDA POSTERLE POZ VERDİLER

    Suriyeli mültecileri konu alan “The Old Oak” filmi ile 2024 BAFTA’da yarışan Loach, İngiltere’nin başkenti Londra’daki Royal Albert Hall’da yapılan ödül töreni sırasında kırmızı halıda, filmin yazarı Paul Laverty tarafından tutulan ” Gazze : Katliamı Durdurun” yazılı pankartın yanında poz verdi. BAFTA ödüllü film yapımcısı Rebecca O’Brien da söz konusu pankart ile poz verenlerden biri oldu.

    İSRAİL’İN GAZZE İŞGALİNDE YAŞANANLAR

    Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim 2023’te kapsamlı saldırı düzenledi. İsrail, 7 Ekim’deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı. İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 12 bin 660’ı çocuk, 8 bin 570’i kadın olmak üzere 28 bin 985 Filistinli öldürüldü, 68 bin 883 kişi yaralandı.