Etiket: gelecek partisi

  • Davutoğlu’ndan Albayrak’ın istifasına ilk yorum

    Davutoğlu’ndan Albayrak’ın istifasına ilk yorum

    Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasına ilişkin açıklamada, ‘devlet düzeninin aşiret anlayışına çevrildiğini’ belirtti.

    Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski AKP’li başbakan Ahmet Davutoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasının ardından ilk açıklamasını yaptı.

    Davutoğlu, Twitter’dan yaptığı paylaşımda, ‘devlet düzeninin aşiret anlayışına çevrildiğini’ ifade etti ve ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ vurgusu yaparak şunları kaydetti:

    “Hazine ve Maliye Bakanının istifa açıklaması ile bu gece yaşananlar siyasetimizi ve devlet düzenimizi aşiret anlayışına çeviren sistemin değişmesini zorunlu kılıyor. İşte bunun için güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz ve herkesi bugünkü açıklamamızı takip etmeye davet ediyoruz.”

  • Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, İzmir’de

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, İzmir’de

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “İzmir, Türkiye’nin 1 adım, 3 adım önündedir. Bugün de onu gösterdi. Bu süreçte omuz omuza verildi.” dedi.

    Depremin yaşandığı enkaz bölgesinde yaptığı incelemeden sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Davutoğlu, Türkiye’nin geneli için bir imar yasası çıkardıktan sonra bu çalışmanın her il için de yapılması gerektiğini söyledi.

    Konuşulması gereken birçok şeyin olduğunu ancak şu anda yaraların sarılması gerektiğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

    “İzmir, şehir bilinci çok yüksek bir yerdir. Benim ufuk şehir dediğim bir şehirdir, Türkiye’nin 1 adım, 3 adım önündedir. Bugün de onu gösterdi. Bu süreçte omuz omuza verildi. Hepimiz İzmirliyiz, hepimiz Türkiyeliyiz. Önce yaralarımızı saralım, sonra bütün bu yanlışlıkların üzerine konuşacağız inşallah, çok vaktimiz olacak.”

    Ahmet Davutoğlu, 3 yaşındaki Ayda’nın 91 saat sonra enkaz altından çıkarılmasını “büyük bir mucize” olarak niteleyerek, “Biraz önce kurtarma ekiplerine de söyledim, ‘Ayda kızımızı, Elif kızımızı, İdil kızımızı kurtaran eller öpülür’. Kaç yaşında, nereli olursa olsun öpülür. Bu insanlık destanıdır. Ayda’ya da Allah uzun ömürler versin.” ifadelerini kullandı.

  • Son seçim anketi yayınlandı! Kararsızların sayısı artışta

    Son seçim anketi yayınlandı! Kararsızların sayısı artışta

    MetroPOLL Araştırma Şirketi’nin son seçim anketine göre barajı sadece AK Parti ve CHP geçiyor.

    MetroPOLL Araştırma, ‘Türkiye’nin Nabzı Eylül 2020’ anketinin sonuçlarını paylaştı.

    “Bu pazar milletvekili seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusunun yöneltildiği ankete göre, AK Parti’nin oy oranı yüzde 32.3.

    CHP’nin oy oranı yüzde 17,7 olurken, İYİ Parti yüzde 8.8, HDP yüzde 8.1, MHP ise yüzde 7.3 olarak kaydedildi.

    Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi yüzde 0,7 oy alırken, Ali Babacan‘ın kurduğu DEVA Partisi’nin oy oranı yüzde 1.

    Ankete göre ‘Kararsızım’ diyen seçmenlerin oranı yüzde 11.2 olarak açıklandı. Bununla birlikte ankete katılanların yüzde 6.9’ü protesto oy kullanacağını açıklarken, katılımcıların yüzde 4.2’si yanıt vermemeyi seçti.

    EN ÇOK OY KAZANAN İYİ PARTİ

    Daha önce yaptığı araştırmalarla karşılaştırmalı bir tabloyu da paylaşan MetroPOLL’ün aktardığı verilere göre, Eylül ayında en çok oy kaybeden parti CHP olurken, en çok oy kazanan parti ise İYİ Parti.

    Ağustosta CHP’nin oyu yüzde 21,2 olarak görülürken, Eylül ayında yüzde 17,7’ye düştü. AK Parti ise yüzde 31.3’lük oy oranından yüzde 32.3’e yükseldi.

    Araştırmaya göre, protesto oylarında ve kararsızlarda da artış yaşandı. Ağustos’ta katılımcıların yüzde 11,2’si ‘Kararsızım’ derken, temmuz ayında da aynı oran ölçüldü. Protesto oylarında ise bir önceki aya göre yüzde 0.2’lik bir düşüş yaşandı.

  • Davutoğlu: “Açıklanan Yeni Ekonomi Programı, hiçbir güven unsuru taşımıyor”

    Davutoğlu: “Açıklanan Yeni Ekonomi Programı, hiçbir güven unsuru taşımıyor”

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yeni ekonomi programının güven unsuru taşımadığını ileri sürerek, döviz kurundaki artışın bunun göstergesi olduğunu söyledi.

    Davutoğlu, parti genel merkezinde ekonomik gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi.

    Davutoğlu’na, partisinin Ticaret Politikaları Başkanı Mustafa Mente, Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Serkan Özcan ve Genel Başkan Danışmanı İbrahim Turhan da eşlik etti.

    Pandemi döneminde, hükümete toplumun geniş kesimlerini rahatlatan bir model teklif ettiklerini belirten Davutoğlu, tekliflerinin birçoğunun hayata geçirilmediğini dile getirdi.

    Türkiye için “ekonomide gelecek modeli” ismiyle bir model ortaya koyduklarını anımsatan Davutoğlu, “Kasım ayı başında yapacağımız kongremizde bu model sunulacak.” dedi.

    Davutoğlu, Gelecek Partisi olarak üç ayda bir ekonominin değerlendirmesini yapacaklarını da bildirdi.

    Açıklanan Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile ilgili de görüşlerini açıklayan Davutoğlu, hükümetin daha önce Orta Vadeli Program (OVP) hazırladığını anımsattı. Davutoğlu, OVP ile hedefin piyasalara “güven vermek” olduğuna dikkati çekti.

    Davutoğlu, şöyle devam etti:

    “Açıklanan YEP hiçbir güven unsuru taşımıyor. Niye taşımıyor? Eskiden Orta Vadeli Program açıklandığında piyasada güven hasıl olur, ‘bu hükümet ne yapmak istediğini biliyor, çerçevesini çizmiş’ denirdi. Ama bir hafta içerisinde piyasada güven oluşmadığı gibi her gün kur yeni yeni rekorlar kırıyorsa zaten bu, programın temel hedefinden saptığını ve hiçbir şey gerçekleştirmediğini ortaya koyuyor.”

    Ahmet Davutoğlu, enerjideki fiyatlar ve sanayi ham maddesinin dolar kurundan etkilendiğinin altını çizerek şu değerlendirmede bulundu:

    “Enflasyonun en önemli sebeplerinden biri, Türkiye sanayi ülkesi olduğu, enerji de üretemediği için enerji ve sanayi ham maddesindeki fiyat artışının enflasyon üzerinde yaptığı baskıdır. Son 8 ay içerisinde ham madde ve enerji kaynaklı toplam ithalatımız 102 milyar dolar. Bunları da sanayide kullanmışız. Peki kurdan dolayı bu 102 milyar doların yüklediği maliyet nedir? 103 milyar lira.”

    Görevden alınan eski Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ali Edizer ile ilgili bir soruya Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

    “Hekim eşi olarak ve hekimlerin dünyasını tanıyan biri olarak açıkçası hicap duydum. Sosyal medyanın yaygınlaşması, olumlu birçok tarafının yanında, herkesin aklına gelen her sözü hemen sarf etmesi gibi bir kültürü de yaygınlaştırdı. Bulunduğu makam, Türk tıp tarihinin en önemli kurumlarından biridir. Orada üst düzey görev yapanın birinci sorumluluğu da Türk hekimliğine katkıda bulunmaktır. Kadın onuruyla ilgili bu herkes tarafından kınanacak sözleri sarf etmek bu makamlarda bulunanların yapmaması gereken bir şey. Görevden alınması doğru olmuştur.”

    Davutoğlu, ara seçim iddiasının sorulması üzerine de partisinin son dönemde örgütlenmelerini hızlandırdığını belirterek, “Biz Gelecek Partisi olarak, ne zaman hangi şartlarda bir seçim olursa girebilmenin yolunu bulacağız.” dedi.

  • Davutoğlu: İstifa etmeseydim Türkiye krize girerdi

    Davutoğlu: İstifa etmeseydim Türkiye krize girerdi

    Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanlığı ve başbakanlığı bırakma süreci hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

    Davutoğlu, “Ben istifa etmeseydim Türkiye krize girerdi. Sayın Ecevit’le sayın Sezer’in yaşadığı krizde ‘kim haklı’ diye mi soruldu yoksa Ecevit mi sorumlu tutuldu? Öyle bir mücadeleye girmiş olsaydık AK Parti bölünür belki de ben Başbakan kalırdım” ifadelerini kullandı.

    Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu Nedir Ne Değildir programında soruları yanıtladı.

    Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarında öne çıkanlar şu şekilde:

    “AKADEMİK METİN YAZMAZSAM ÖLÜRÜM”

    “Ben tarihi akışta kendisine rol biçmeyenin hayatını anlamlandıracağı kanaatinde değilim. Ben siyasetçi olmak için programlamadım hayatımı akademisyen olmak için programladım. Bütün günüm siyasetle dolu ama ben akademik metin yazmazsam ölürüm. Dışişleri Bakanı iken uçağa girdiğimde onlar brifinglerini sunarlar, ben kitaplarımla başbaşa kalırım. Bu bir hayat tarzı.

    “BU COĞRAFYANIN HAKKINI VERMEK ZORUNDAYIM”

    Ben Latin Amerika’da yaratılmadım, Afrika’da da yaratılmadım. Burada yaratıldım. Bu coğrafyanın hakkını vermek zorundayım. 4 yıl içinde 6 Türkçe 2 İngilizce kitap yazdım. Ben bir Türküm ve Müslümanım. Bütün vatandaşlarımı eşit görerek bu kimlikten hiçbir zaman gocunmadım. Ben Türkiye’nin gücüne inandığım için Stratejik Derinlik diye iddialı bir kitap yazdım. Bu kitaplardan kimlerin rahatsız olduğuna bakın ve onların Türkiye’deki uzantılarına bakın. Arkasında bu misyona açılmış bir savaş var.

    Gannuşi 2005 yılında Türkiye’ye geldiğinde Türkiye’ye giriş yasağı vardı. Türkiye’nin en önemli yayın organı beni Başbakanlık’ta ziyaret etti. Şüpheli bir şahsın Başbakanlık’ta ne işi var, Davutoğlu’yla ne görüşüyor? diye yazdı. Halid Meşal geldiğinde terörün arkasında benim de çıktığımı söyleyerek bir büyük gazetemiz çıktı. Kimlerin bunlardan rahatsız olduğunu anlatmak içindir bu örnekler.

    “TÜRKİYE’NİN EKSENİNİ DEĞİŞTİRİYOR DİYENLER VARDI”

    Beşar Esad’la görüştüğümde Türkiye’nin eksenini değiştiriyor diyenler vardı. Kimlerin bunlardan rahatsız olduğunu çıkartabilirsiniz. Annan Planı, Kudüs görüşmelerinden rahatsız olanlar oldu. İsrail’le görüşme yaptığımızda da, Gazze’de eşimle direndiğimiz zaman rahatsız oldu. Wikileaks’ta yayınlanan belgelerde benim için ‘Ortadoğu’nun en tehlikeli adamı’ bizden bahsetti. Birileri Stratejik Derinlik gibi kitabın yazılmasından ve Türkiye’nin merkez olmasından rahatsız oldular, bunu da doğal karşılarım.

    “ŞU SORUYU BİR GÜN SAYIN ERDOĞAN’A SORABİLİRSENİZ”

    Yüzde 49,5 almış Başbakan olarak pat diye bıraktınız sorusunu basit çerçeve olarak görürüm. Pat diye bir şey olmaz. Bir ilim adamını diğerlerinden ayırt eden fark süreç analizi yapabilmesidir. İlim adamı noktasal, konjonktürel analizi yapmaz süreç analizi yapar. Başbakanlık yaparken ne konularda ciddi mücadeleler verdiğimi… Ya ilkelerimden vazgeçecektim. İmar yasasından, şefaflık yasasına, ihale yasasına kadar vesaire vesaire. Şu soruyu bir gün sayın Erdoğan’a sorabilirseniz, siz yüzde 49,5 almış bir Başbakan’ı kendi partisinde imza toplattırarak istifa ettirmesinin sebebini sorarsanız. Nitekim Türkiye’nin geldiği yerin sorumluları o imzaları atanlar ve o talimatı verenlerdir.

    “İSTİFA ETMESEYDİM TÜRKİYE KRİZE GİRERDİ”

    Ben istifa etmeseydim Türkiye krize girerdi. Sayın Ecevit’le sayın Sezer’in yaşadığı krizde ‘kim haklı’ diye mi soruldu yoksa Ecevit mi sorumlu tutuldu. Öyle bir mücadeleye girmiş olsaydık AK Parti bölünür belki de ben Başbakan kalırdım.

    “DÜŞÜK PROFİLLİ BAŞBAKANLIK YAPIYORDUM”

    Türkiye öyle bir krize girerdi ki, terörle mücadele yürütüyoruz. Ya ben boyun eğecektim, şahsiyetsiz, düşük profilli başbakanlık yapıyordum, ki hayatımda böyle bir şey yapmadım. Yüreğim yana yana ayrılmayı daha uygun gördüm. Ben bana oy verenlerin adına onurla mücadele verdim. Çok çetin bir mücadele verdim. Bugün MKYK’da o imzayı atan arkadaşların hepsinin vicdanına soruyorum; o imzayı tekrar atar mısınız? Birkaç tanesi hariç, onlar zaten organizatör.

    “PARTİ İÇİNDE BANA KARŞI DARBE YAPTILAR”

    Birileri parti içinde bana karşı darbe yaptılar, 15 Temmuz’da Türkiye’ye karşı darbe yapmaya kalkıştılar. Osmanlı’dan gelen hariciye geleneğini sonuna kadar korudum. Genelkurmay, MİT ve Dışişleri Bakanı arasındaki koordinasyon ilk defa oturdu. Daha önce Genelkurmay Daire Başkanlığı’nın Kıbrıs’la ilgili politika tayin ettiği alandan çıktı, dış politika Dışişleri’nde yapıldı. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak KPSS’den kim gelirse onu alırız. KPSS’de bir şeyler yaşanmışsa onu mu kontrol edecektim?

  • Kılıdaroğlu ve Davutoğlu ziyaretinde ne konuşuldu?

    Kılıdaroğlu ve Davutoğlu ziyaretinde ne konuşuldu?

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na ‘hayırlı olsun’ ziyareti gerçekleştirdi.

    Ziyaret sonrası genel başkanlar kameralar karşısına geçerek açıklamalarda bulundu.

    İlk açıklamayı yapan Kılıçdaroğlu, CHP’deki Atatürk polemiği ile ilgili konuşarak “Dün bu konuda basın toplantısı yapan genel başkan yardımcımız gerekli açıklamayı yaptı. Benim merak ettiğim nokta; Türkiye’de milyonlarca insan çöp konteynırlarından geçinirken özellikle belli bir medya grubunun bu konuyu öne çıkarmasını anlamış değilim. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkesin ortak değeridir,” dedi.

    Kılıçdaroğlu, ittifak konusunun görüşmede gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine ise “Bu ziyaret tümüyle bir hayırlı olsun ziyaretiydi, ittifak konusu gündeme gelmedi,” sözleriyle yanıt verdi.

    Davutoğlu da ittifak sorusuna benzer bir yanıt vererek “İttifak meselesi bugün gündemimizde hiç olmadı,” dedi.

    Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

    “Size ve arkadaşlarınıza yürekten teşekkür ediyoruz. Aydınlık bir genel merkeziniz var, hayırlı uğurlu olsun. Siyasette ilk adımları atan, gelenek oluşturmaya çalışan Gelecek Partisi yöneticilerini yürekten kutluyoruz. Türkiye’nin sorunlarını, ekonomiyi, demokrasi hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Özellikle demokrasi konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunmamız ve ortak söylem oluşturmamız çok önemliydi. Biz Türkiye’de herkesin düşüncesini ifade edebileceği bir Türkiye özlemini dile getirdik. Önümüzdeki süreç içerisinde belki önemli sorunlar olduğunda da görüşebileceğimizi ifade ettik.”

    DAVUTOĞLU: VERİMLİ BİR GÖRÜŞME OLDU

    Ardından konuşan Ahmet Davutoğlu ise konuşmasına Kılıçdaroğlu’na teşekkür ederek başladı.

    Davutoğlu, “Bölgemizde büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde hepimizin en çok ihtiyaç duyduğu husus siyasi liderler olarak sık sık bir araya gelmek, görüş alışverişinde bulunmaktır. Ancak maalesef son dönemde öyle bir siyasi atmosfer hakim ki sanki siyasilerin sohbet etmesi, müzakare etmesi bazen de medenice tartışması olağanüstü bir durummuş gibi kutuplaştırıcı bir dil hakim oluyor. Böyle dönemlerde zihinlerdeki dogmatik kalıpları kırmak gerekir. Biz partimizi kurarken de yaptığımız çağrı hepimizin en önemli sorumluluğunun bütün vatandaşlarımızı kucaklayacak bir siyasi iklimin oluşması idi. Sayın genel başkanın ziyareti güzel bir başlangıçtır. Biz kendisiyle başbakanlık dönemim boyunca da medenice siyasi rekabette de bulunduk bazen eleştirilerde bulunduk ama bunları hep siyasi nezaket içinde yapageldik. Bütün siyasi liderlerin ne kadar sık görüşürlerse o kadar mesafe alınacağı kanaatindeyiz. Çok zorlu süreçlerden geçiyoruz. Bizim şimdi yapmamız gereken sık ziyaretlerle demokratik bilince uygun bir şekilde bir siyasi çizgi takip etmektir,” dedi.

    Davutoğlu şöyle devam etti:

    “Sayın genel başkanla çok verimli bir görüşmemiz oldu. CHP en eski partidir, geleneği oturmuş bir partidir. Biz Gelecek Parti olarak da bütün toplumu kuşatıcı yeni bir siyasi çizgi oluşturmaya çalışıyoruz. Tekrar ziyaretleri dolayısıyla teşekkür ediyorum. Bundan sonra da ülkemizin şartlarının gerektirdiği her anda istişarelere devam etme kararlılığı içerisindeyiz. Bu istişareleri iktidar partileriyle de muhalefet partileri ile de yapmak konusunda açık bir çağrıda bulunduk. Tekrar çok teşekkür ediyorum.”

    “İttifak kavramı Türkiye’de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra girdi. Ve kutuplaştırıcı bir siyasetin aracı olarak da kullanıldı kimi zaman. Cumhur İttifakı oluşurken de başka bir ittifak oluşmayacağı varsayımı üzerine bir siyaset inşa edilmişti. Türk siyaseti kendi doğası içinde kendi çizgisini oluşturur. Genel başkanın dediği gibi hemen bir ittifak çerçevesine oturtma çabasına karşılık hepimizin bu görüşmeleri normalleştirmemiz lazım. Siyasi liderlerin görüşmeleri normal olan şeydir, anormal olan ve ani kararlar beklentisi içinde olunması gereken şeyler değildir. Biz de iade-i ziyarette bulunacağız.”

    İSTİKŞAFİ YANITI

    Soru-cevap bölümünde AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın görüşme için “Yarım kalan istikşafi görüşmeler yeniden başlıyor” sözleri liderlere soruldu.

    Kılıçdaroğlu “Bülent Turan’ı muhatap almak istemem. Az önce düşüncelerimizi aktardık,” derken Ahmet Davutoğlu şöyle konuştu:

    “Ben de muhatap olarak almam doğru ama eğer burada bu açıklamayı sayın Cumhurbaşkanına danışarak yapmışsa cevap vermek gerekir. Yapmamışsa da sayın Cumhurbaşkanının kendisine sorması gerekir.

    Hayatta hiçbir şeyi gizli saklı yapmadım. O gün CHP ile yürüttüğümüz görüşmeler sayın Cumhurbaşkanının beni hükümet kurmasıyla görevlendirmesiyle olmuştur. Ve her aşamasında da cumhurbaşkanının bilgisi dahilindedir. O görüşmelerde AK Parti kanadının heyet başkanlığını sayın Ömer Çelik yapmıştır ve heyet içindeki 5-6 daimi üyenin 4’ü de şu an AK Parti milletvekilidir. Siyasi partiler için vahim tablo, kendi hafızasını kaybetmektir. Devletler hafızalarını kaybettiklerinde devlet olma niteliğini kaybederler. O gün yürütülen görüşmeler Türk siyaseti içinde olması gereken yapılması gereken nezaket içinde yürütülmüştür. Bu açıklamanın sayın Erdoğan’ın talimatıyla yapıldığı varsayımı üzerine ve doğruda sayın Erdoğan’a hitaben söylüyorum: Eğer sizin bilginiz dahilinde yapıldıysa grup başkanvekilinize söyleyin, o görüşmeler sizin verdiğiniz bir görevin yerine getirilmesi için yapıldı. O gün o görüşmeleri yürüten size her adımda bilgi vermesini söylediğim heyet başkanı da sizin sözcünüz. Dolayısıyla bu tür spekülasyonlar üzerinden bir şey mahkum etmeye çalışmak bunlar hafıza kaybı, AK Parti kendi hafızasını kaybetmenin sancılarını yaşıyor şu anda.”

    DOĞU AKDENİZ GERİLİMİ

    Görüşme sonrası iki genel başkana Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve dış politika konuları da soruldu. Liderlerin yanıtları şöyle:

    Kılıçdaroğlu: Dış politikada Türkiye yalnızlaştı. Türkiye bir dönem kendi bölgesinin istikrarını savunan ve bu bölgede istikrarın teme aktörü olarak görülen Türkiye artık böyle görülmüyor. Oruç Reis gemisi neden çekildi? Bakım varmış Bu ülkenin Dışişleri Bakanı 90 gün orada görev yapacak demedi mi? Dedi, Ama geri çekilmedi mi? Çekildi. Kimin emri üzerine çekildi? Bu ülkede kim Dışişleri Bakanı? Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’nin dış politikasının belirlenmesinde tümüyle devre dışı bırakıldığını bilmiyor muyuz! Herkes konuşuyor tek konuşmayan Dışişleri Bakanlığı. Türkiye en haklı davasında yalnız kaldı.

    Yunanistan neden sevinçli, Oruç Reis onların isteği üzerine çekildi de onun için. İlk adımı attınız diyorlar, ondan sonra masaya oturacağız diyorlar. Hangi kahramanlık Allah aşkına? Türkiye kendi çıkarlarını, Kıbrıs’ın çıkarlarını, Doğu Akdeniz’in çıkarlarını savunmak zorundadır.

    Davutoğlu: Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ve Libya’daki politikası doğrudur. Biz Gelecek Partisi olarak destek ilan ettik. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de vazgeçilmez çıkarları vardır. Ama şunu söylemek gerekir, Türkiye’nin politikası ne kadar haklıysa yürütülen diplomasi de o kadar yanlıştır.

     

  • Son seçim anketinde dikkat çeken sonuçlar!

    Son seçim anketinde dikkat çeken sonuçlar!

    Erken seçim iddiaları ve Muharrem İnce’nin yeni başlattığı hareketle Ankara kulisleri hareketlenirken, anket çalışmaları da hız kazandı. Son olarak Metropoll Araştırma’nın yaptığı seçim anketinde sadece iki partinin barajı geçtiği görülürken, Davutoğlu’nun partisinin yükselişi de dikkat çekti.

    Metropoll Araştırma, Türkiye’nin Nabzı Temmuz 2020 anketinden çarpıcı sonuçlar çıktı. Anket sonuçlarına göre AK Parti, birinci parti durumunda görülürken, CHP ile birlikte sadece iki parti barajı geçiyor. HDP yüzde 8, İYİ Parti 6.9, MHP ise 6’da kalıyor. En dikkat çeken sonuç ise Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi, Ali Babacan’ın DEVA Partisi’ni geride bırakıyor. Gelecek Partisi yüzde 2 iken, DEVA Partisi yüzde 1.3te kalıyor.

    İşte Metropoll anketinin sonuçları…

    Metropoll Araştırma’nın Türkiye’nin Nabzı Temmuz 2020 anketinin sonuçlarına göre bugün seçim olsa AK Parti’nin oy oranı yüzde 33.2 iken CHP’nin oy oranı yüzde 20.5… HDP, yüzde 8’de iken İYİ parti yüzde 6.9, MHP ise yüzde 6’da kalıyor.

    GELECEK PARTİSİ, DEVA’YI GERİDE BIRAKTI

    Anket sonuçlarına göre Şubat 2020’den bu güne Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ile Babacan’ın DEVA Partisi oylarını yüzde yüz artırdı. Ancak Gelecek Partisi’nin DEVA Partisi’ne fark attığı görüldü. Gelecek Partisi yüzde 2 çıkarken, DEVA Partisi ise, yüzde 1.3’te kaldı.

  • Oğlunun ismini taşıyan merkezin açılışına davet edilmedi

    Oğlunun ismini taşıyan merkezin açılışına davet edilmedi

    15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde eski eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Kocaeli Derince’de bugün hizmete açtığı, oğlunun adını taşıyan Abdullah Tayyip Olçok Gençlik ve Spor Merkezi’nin açılışına davet edilmedi.

    Nihal Olçok “Abdullah’ın annesi var biliyorsunuz değil mi? Bu nasıl bir nezaketsizliktir ki evladımın isminin verildiği tesisi açılıyor ama anne davet edilmiyor” diye tepki gösterdi.

    Bir sonraki tweetinde ise “Arkadaki fonda isim yazan çocuk benim EVLADIM.Sizin hiç anneniz olmadı mi?Sizi leylekler mi getirdi bu dünyaya.Gerçi sizin için anne,elini öperken veya mezarı başında dua ederken verilmiş bir fotoğraftan ibaret.Yazık ki benim evlatlarımı da size benzettiniz” diyerek Gençlik ve Spor Bakanı ile Cumhurbaşkanı’na sitemde bulundu.

    https://twitter.com/NihalOlcok/status/1293512994815705088?s=20

    15 Temmuz gecesi hayatını kaybeden AKP’nin reklam danışmanı Erol Olçok’un eski eşi Nihal Olçok, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu önderliğinde kurulan Gelecek Partisi’nin Kurucu Kurul üyesi.

  • Son seçim anketi yayınlandı

    Son seçim anketi yayınlandı

    MAK Danışmanlık tarafından yapılan son seçim anketinde AK Parti’nin oy oranı yüzde 35.5 olarak belirlendi. Aynı ankette CHP yüzde 25.3, MHP yüzde 10,8, İYİ Parti yüzde 11, HDP ise yüzde 9.3’lük kesimin desteğini aldı.

    Erken seçim iddiaları konuşulurken MAK Danışmanlık, Türkiye genelinde 30 büyükşehirle 15 il ve ilçelerinde yapmış olduğu araştırmanın sonucunu kamuoyuna sundu.

    Yapılan araştırmada ‘yarın seçim olsa’ AK Parti’ye oy vereceğini belirtenlerin oranı yüzde 35.5, CHP’ye oy vereceklerini belirtenlerin oranı yüzde 25.3, İYİ Parti’ye oy vereceklerini belirtenlerin oranı yüzde 11, MHP’ye oy vereceklerini belirtenlerin oranı ise yüzde 10.8 olarak belirlendi.

    Aynı ankette tercihini HPD’den yana kullanacağını ifade edenlerin oranı ise yüzde 9.3’te kaldı.

    Babacan ve Davutoğlu’nun desteği ne kadar?

    Ankette Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ve Ali Babacan’ın DEVA Partisi de vatandaşlara soruldu. Olası bir seçimde Davutoğlu’na destek vereceklerin oranı yüzde 2.9 olurken, Babacan’ı destekleyeceklerin oranı yüzde 2.8 oldu.

    MAK Danışmanlık’ın anketinde Saadet Partisi yüzde 1.2, diğerleri başlığı altında diğer parti ve bağımsız adaylar ise yüzde 1.2 olarak tespit edildi.

    İktidardan tepki gelmişti

    Son dönemlerde yayınlanan anketlere AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’dan tepki gelmişti.

    Dağ, “Aldatıcı bir şey yapıyorlar. AK Parti’nin oylarını düşürüyor. Tamam, nereye gitti bu oylar? Nerede bu oylar? Muhalefet nerede? Bunların tamamının 24 Haziran’dan önce de yaptığı kararsızları yüksek göstermek, oy kullanmayacak olanı yüksek göstermek, AK Parti’nin düştüğünü söylemek. Ama diğerleri çıktı diyemiyor, çıkan bir şey yok. Birinin iktidar olabilmesi için birinin düşmesi, diğerinin yükselmesi lazım değil mi? Diğerlerinde bir şey yok. Diğeri daha da düşüyor” demişti.

  • Davutoğlu’dan kredi paketine sert eleştiri

    Davutoğlu’dan kredi paketine sert eleştiri

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Twitter hesabından yaptığı videolu paylaşımla iktidarın ekonomik politikalarını eleştirdi.

    ÖRTÜLÜ BİR TEFECİLİK ROLÜNE Mİ SOYUNUYORSUNUZ?

    Ekonomik sorunların krediyle çözülemeyeceğine vurgu yapan Davutoğlu, kredilerle vatandaşların daha da borçlandırıldığını söyledi.

    Davutoğlu, “Ulusal ve uluslararası tüm normlara teamüllere aykırı politikalar nedeniyle bankacılık sistemi bugüne kadar düşünülmesi dahi zor olan uygulamalara girişiyor.

    ‘Kredi ver de nasıl verirsen ver’ kafasıyla sisteme empoze edilen akıl dışı politikalar, bazı bankaları yabancı para mevduatlarda minimum miktar ve vade uygulamasına zorluyor.

    Ülkenin yıllardır en büyük sorunu olan tasarruf yetersizliğini, liyakatsiz bir kadro ile ele aldığınız günübirlik kararlarla daha da derinleştiriyorsunuz.

    Nedir size bütün ekonomik sorunların krediyle çözülebileceğini düşündüren? Milleti daha fazla borçlandırarak nereye gideceksiniz? Corona tahvili üzerinden hibe olarak millete verin dediğimiz kaynakları şimdi millete kredi olarak verip milleti borçlandırarak örtülü bir tefecilik rolüne mi soyunuyorsunuz?” ifadelerini kullandı.

    ÇİN MODELİ Mİ SİZİN MİLLİ EKONOMİDEN ANLADIĞINIZ?

    İktidara ‘ekonomik dengeleri düzeltme konusunda da Çin modelini mi örnek alıyorsunuz?’ diye soran Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Çin sevdanız sadece demokrasi ile yatırım arasındaki ilişki ile sınırlı değil mi? Aşırı kredi büyümesiyle bozulmuş ekonomik dengeleri düzeltme konusunda da Çin modelini mi örnek alıyorsunuz?

    Her sorunu kredi ile çözülebileceğini düşünen Çin’de bu politikaların nasıl sonuçlar verdiği hakkında bir fikriniz var mı? Bir araştırma yaptınız mı? Çok açık bir fikriniz olmadığı ortada.

    Liyakatsizliğin ve ciddiyetsizliğin gücüyle en fazla yıkabilirsiniz ama asla inşa edemezsiniz, edemiyorsunuz da. Ben size söyleyeyim, bankacılıkta kredi musluklarını açarak tüm sorunların çözülebileceğini zanneden Çinli politikacılar, ekonomiyi sürdürülebilir talebe dayanan büyüme modelinden uzaklaştırıp tamamen banka kredilerine bağımlı hale getirdiler.

    2012 yılından sonra kredilere ödenen faizler Çin’de GSYİH’nin nominal artışını geçti. Yeni açılan kredilerin yarısından fazlası eski kredilerin faizlerini ödemek için kullanılır oldu. Ekonomik büyümedeki yavaşlamaya karşın hızla büyüyen krediler bankacılık sisteminin bilanço kalitesini bozdu.

    Otoritelerin yüzde 2’lik iyimser açıklamalarına karşın kötü kredilerin oranı yüzde 15’lere 20’lere tahmin edilir hale geldi. Bankacılıkta sermaye ihtiyacı had safhaya çıktı.

    Ekonomide verimliliği artıracak yeni yatırımlar için fonlama imkanı neredeyse tükendi. Söyleyin şimdi bu modeli mi öneriyorsunuz ülkemizde?

    Daha borçlu bir ülkeyi daha düşük bir büyümeyi daha fazla işsizliği, daha sağlıksız bir finans sistemini mi layık görüyorsunuz bu millete?

    Çin modeli mi sizin milli ekonomiden anladığınız? Maocu ortaklarınızdan mı alıyorsunuz bu fikirleri? Ne zamandan beri Maoculuk millilik oldu? Bu mu sizin milliliğiniz?