Etiket: gelenek

  • Sivas’ta 5 asırlık gelenek sürdürülüyor

    Sivas’ta 5 asırlık gelenek sürdürülüyor

    Sivas’ta 5 asırlık gelenek bu Ramazan ayında da kaldığı yerden sürdürüldü. Kentte tüm camilerde teravih namazından sonra cemaat hep bir ağızdan Sivas evliyalarından Şemsettin Sivasi tarafından yazıldığı düşünülen ya Hannan, ya Mennan ilahisini söylüyor. 15. yüzyılda Sivas’ta yaşamış Sivas evliyalarından Şemsettin Sivas-i tarafından yazıldığı düşünülen ilahi bu yıl da teravih namazından sonra tüm camilerde yankılandı. Ramazan ayının ilk 15 günü “Merhaba, Merhaba, şehri Ramazan Merhaba” şeklinde başlarken son 15 günüde ise gün “Elveda, elveda, şehri Ramazan elveda” şeklinde okunuyor.

    “Büyüklerimizden gelen bir gelenek”

    Erdal Deniz, Ya Hannan Ya Mennan ilahisinin büyüklerimizden gelen bir gelenek olduğunu ifade ederek, “ Ramazan’ın bizim için ayrı bir öneme var. Bu ayda manevi iklimi daha farklı şekilde yaşıyoruz. Sivas’ımız da da camilerimizde aynı şekilde teravih namazıyla teravihteki ilahilerle bu iklimden istifade etmeye çalışıyoruz. Bu ilahi Sivas’a ait, Sivas’ta okunuyor. Ben kendimi bildim bileli yıllardır okunuyor. Büyüklerimizden gelen bir gelenek” dedi.

  • Ramazan Sokağı geleneği devam ediyor

    Ramazan Sokağı geleneği devam ediyor

    Geleneksel Türk gölge oyunu sanatı Hacivat ve Karagöz gölge oyunu 7’den 70’e her kesimiyle buluşturarak nesilden nesile aktarılıyor. Karagöz Hacivat Gölge Oyunu, Orta oyunu ve interaktif yarışmaların yer aldığı Sındırgı Ramazan Sokağı etkinliklerinde çocuklar için manevi atmosfer içinde dini bilgilere de ulaşması sağlanıyor.

    Doğal şehir Sındırgı Ramazan ayında da farklılığını gösteriyor. Sıradan eğlenceler yerine eğitici yarışmalarla çocuklara ramazan ayının manevi atmosferi aşılanıyor. Çocukların abonesi olduğu sokakta yarışmaya katılabilmenin en önemli şartı da bir dua ezberlemek.


    Dua yarışmaları, ilahi yarışmalarının yanı sıra ahlak ve manevi duyguların gelişmesi için de gölge oyununun ve yarışmaların konuları belirleniyor, doğaçlama gerçekleştirilen oyunlara çocuklar da dâhil edilerek özgüvenlerinin de gelişmesi hedefleniyor. Kimi yarışmalara ise anneler, babalarda da dâhil oluyor.

    Etkinlikler ise bu yıl havaların serin olmasından dolayı Akpınar Yaşam merkezinde gerçekleşiyor. Ramazan ayı boyunca okullarında açık olması nedeniyle her hafta sonu teravih namazı sonrasında farklı bir etkinliğin gerçekleştirildiği Sındırgı Ramazan Sokağına çevre il ve ilçelerden de vatandaşlar geliyor. Sındırgı Belediyesi tarafından katılan çocuklara da patlamış mısırlar ücretsiz ikram ediliyor.

     


    Yarışmalardan çok keyif aldığını eğlenerek öğrendiğini belirten Meryem Elva Ayan “Sındırgı belediyesinin yapmış olduğu Hacivat ve Karagöz gölge oyununa geldik. Çok eğlenceli bir oyundu. Bize burada yarışmalar yaptırdılar. En çok beğendiğim yarışmada elma yeme yarışmasıydı. Bir daha olmasını isterim. Çok hoş bir gölge oyunuydu” şeklinde konuşurken babası İsmail Ayan ise “Ramazan gecesi eğlencelerinde Sındırgı belediyesinin yapmış olduğu eğlencede hem çocuklarımız eğleniyor, eğlenirken de öğreniyor. Sahneye çıktıklarında hem özgüvenleri gelişiyor hem de kendi özgüvenleri geliştiği gibi bildiklerini de diğer arkadaşlarına aktarıyor” dedi.


    Karagöz Hacivat gölge oyunu ve kavuklu tiplemesi ile çocukların gönlünde taht kuran hayali Murat Seyman “Ramazan ayının vazgeçilmezlerinden biri olan Karagöz Hacivat gölge oyunu. Bizlerde Balıkesir’in tek hayalisi olarak Karagöz Hacivat gölge oyununu bir sanatı yaşatmaya çalışıyoruz. Çocuklarımıza Ramazan ayının manevi atmosferini bir taraftan aşılamaya çalışıyoruz. Gerek yarışmalarla gerek Hacivat Karagözün beyaz perdedeki yani gölge oyunundaki atışmalarıyla çocuklarımıza saygıyı, sevgiyi, Ramazanın maneviyatını, oruç tutmanın güzelliğini bunları aktarmaya çalışıyoruz.

    Aynı zamanda hem interaktif olarak Karagöz Hacivat’ı sergiliyoruz. Hem de sahne yarışmalarıyla hem ailelerin hem çocuklarının özgüvenlerinin arttırılmasını hedefliyoruz. Sahne yarışmalarına çıkmak için çocuklarımız birbirleriyle mücadelede ediyorlar. Buraya çıktıklarında mikrofonda o konuşmaları heyecanının yenmesine vesile oluyor. Aynı zamanda dua okumaları ya da Ramazanla ilgili oruç tutmanın güzelliklerini söylemeleri, yarışmaların şartları Çocuklarımıza Ramazanın manevi atmosferini de bir şekilde aşılıyor. Bundan dolayı bizde mutlu oluyoruz. Sındırgı belediyesi olarak bir güzelliği Ramazan geleneğini yaşatmaya devam ediyoruz“ dedi.

  • Bin 300 yıllık türbede mukabele geleneği

    Bin 300 yıllık türbede mukabele geleneği

    “Başını vermeyen şehit” olarak bilinen ve Sinop’ta şehit düştüğü noktaya türbesi yapılan Seyyid İbrahim Bilâl Hazretleri’nin türbesi, Karadeniz Bölgesi’nde inanç turizminin önde gelen mekânlarından olarak biliniyor. 13 asırlık türbe içerisinde bulunan 234 yıllık camide her yıl Ramazan ayı geleneği olan mukabele kültürü yaşatılıyor.

    Hz. Muhammed’in 4. kuşak torunu

    Türbe hakkında bilgi veren Seyyid Bilâl Camisi İmam Hatibi Selahattin Başkaya, “Seyyid Bilal Hazretleri, Peygamber Efendimizin dördüncü göbek torunu oluyor. Aynı zamanda din ve İslam’ı yaymak için seferlere katılarak, İstanbul’un fethi için yola çıkmışlar ve bu yolculuk tamamlanamadan, denizdeki fırtınaya yakalanarak Sinop limanına sığınmışlar. Sinop’ta yapmış oldukları tekfurla mücadelelerinde şehit olmuş bir Allah dostudur” diye konuştu.

    Türbenin Anadolu Selçuklu döneminde yapıldığını kaydeden Başkaya, “Aleaddin Keykubat döneminde 1280 yılında yapılmıştır. Cami de 1789 yılında Sinop’u ziyaret eden Osmanlı deniz komutanı Cezayirli Ali Paşa tarafından yaptırılmış bir eserdir. O günden bu güne Seyyid Bilal Hazretleri, ülkemizin ve dünyanın değişik yerlerinden insanlar tarafından çokça ziyaret edilen bir mekândır. Bana göre İstanbul’da Eyüp Sultan, Konya’da Mevlana, Ankara’da Hacı Bayram Veli Hazretlerinin mekanı neyse Seyyid Bilal Hazretleri’nin mekanı da oldukça önemlidir” şeklinde konuştu.

    Cami cemaati mukabele geleneğini bu yıl da önemli değere sahip olan camide gerçekleştirmekten mutluluk duyduklarını ifade ettiler.

    Mukabeleye katılan Osman Tosun, 70 yıldan beri bu mahallede ikamet ettiğini ve bütün ibadetini Seyyid Bilal Camisi’nde gerçekleştirdiğini söyledi.

    46 yıldır caminin cemaati olduğunu belirten Erdoğan Demirci, “1977 yılından beri bu caminin cemaatiyim. Mümkün oldukça hem buraya geliyoruz, namazımızı ibadetimizi yerine getiriyoruz, orucumuzu tutuyoruz. O büyük bir zat, herkese nasip olmuyor böyle bir mekân” dedi.

    Büyükten küçüğüne bölgede yaşayan herkesin Seyyid Bilal Hazretleri’ni bildiğini ve türbesini ziyaret ettiğini anlatan Recep Karataş, kendisinin de yaşadığı şehirde böyle bir türbeye sahip olduğu için şanslı olduğunu söyledi. Ayrıca Sinop İl Müftülüğü, mukabelelerin ildeki tüm camilerde Ramazan ayı boyunca devam ettiğini kaydetti.

  • Ramazan çöreği geleneği yaşatılıyor

    Ramazan çöreği geleneği yaşatılıyor

    Kentteki bazı fırınlarda özellikle ramazan ayında üretilen çörek, kendine has tadı ve kokusuyla talep görüyor.

    Yaklaşık 25 yıldır ramazan ayında çörek yapan fırıncı Ekrem Ökten, muhabirlere, lezzetli bir çörek üretmenin zahmetli olduğunu ve ustalık gerektirdiğini anlattı.

    Ramazan çöreğinin içerisinde hiçbir katkı maddesi bulunmadığını belirten Ökten, şunları kaydetti:

    “Bu çöreği ustalarımdan öğrenmek için çok emek vermiştim. Çıkaramadığım zamanlar da oldu. Nohut mayasının kıvamını tutturmak çok önemli. Maya sıcak ve soğuk sevmez. Bebek gibi bakmalı. Gecede 4-5 defa yerlerini değiştirmek lazım. Ramazan çöreği sarı rengi almalı. Bu rengi almadığında içerisinde katkı maddesi var demektir. Mayayı tutturmakla da iş bitmiyor. Gece gelip iki kez yoğuruyorum. Kabartmasından şekil almasına kadar yapılan işlemlerin hepsi zincirleme. Çok incelik ve ustalık isteyen bir iş.”

    Ökten, ramazan çöreği üretimini çocuğuna ve torunlarına miras bırakmak istediğini dile getirdi.

    Kent sakinlerinden Gürkan Demir de her ramazanda fırından çörek aldıklarını, tadının çok lezzetli olduğunu ifade etti.

    Ramazan çöreğine coğrafi işaret alınması için çalışmalar başladı

    Tekirdağ Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu da ramazan çöreğinin Osmanlı döneminden gelen bir gelenek olduğunu vurguladı.

    Hacıoğlu, ramazan çöreğine coğrafi işaret almak için çalışmalara başladıklarını belirterek, “Ramazan çöreği Tekirdağ yöresine aittir. Osmanlı döneminden bu yana gelen bir gelenektir. Ramazanın ilk gününden itibaren her köşede ramazan çöreği mutlaka satılır. Uzun süre dayanabilir ve tokluk hissi verir. Hazırlıklarımızı yapıyoruz, amacımız çöreği coğrafi işarete kavuşturmak.” diye konuştu.

  • Yüzlerce yıllık geleneklerini yaşatıyorlar

    Bursa’nın dağ bölgesi olarak adlandırılan Keles, Orhaneli, Harmancık ve Büyükorhan ilçesinin köylerinden Bursa’ya göç eden aileler yüzlerce yıllık gelenekleri unutulmasın diye Tahtakale semtinde bulunan DAĞDER binasında her hafta danışık gecesi düzenliyor. Düzenlenen gecede yöresel oyunlar oynanırken yörenin yöresel ürünleri gelecek kuşaklara tanıtılıyor.
    Soğuk kış gecesinde yakılan ateşin etrafında oyun havaları eşliğinde oynayan yörükler keyifli bir gece geçiriyor. Her hafta bölgedeki bir köyün danışık gecesi düzenlenirken bu hafta ise Keles ilçesi Sorgun köyünün danışık gecesi düzenlendi. Danışık gecesi UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Envanter çalışmaları kapsamında Geleneksel Sohbet Toplantıları adı altında Ulusal Envanterde kayıt altına alındı.

    Kültürlerini yaşatmaktan dolayı çok mutlu olduklarını ifade eden Sorgun köyü Dernek Başkanı Muharrem Ulutaş, “Her hafta düzenlenen danışık gecesiyle yüzlerce yıllık kültürümüzü büyükşehirde de yaşatıyoruz. Burada yöresel oyunlar oynayıp geçmişten gelen yöresel ürünlerimizi gelecek kuşaklara tanıtıyoruz. Bu keyifli gecelerimize herkesi bekleriz” dedi.

  • Çorba geleneğiyle gönüllere dokunuyorlar

    Çorba geleneğiyle gönüllere dokunuyorlar

    Osmangazi ilçesinde 17 yıl önce kurulan Osmangazi Yörük Türkmen Derneği, 6 yıl önce Ulucami’de başlattıkları çorba dağıtımını gelenek haline getirdi. Sabahları bir araya gelen 50 dernek çalışanı, cuma ve pazar günleri sabah namazı çıkışında 4 bin kişilik çorba dağıtımı yapıyor. Ayda 60 bin kişiye uzanan gönüllüler, aynı zamanda kültür merkezinde engelli vatandaşlara ve ihtiyaç sahiplerine de destek sağlıyor.

    Manevi iklimi yaşatmaya çalıştıklarını belirten Osmangazi Yörük Türkmen Derneği Başkanı Dinçer Akyel, “Bursa’nın manevi eseri olan Ulucami’de çorba dağıtımı için bir araya geldik. Somuncu Baba’nın ilk namazı kıldırdığı bu camide ustalarımız ve yönetim kurulu üyelerimiz ile gece saat üçte kalkıyoruz. Çorba dağıtımı için sabah saatlerinde hazırlıklarımızı yapıyoruz. Sabah namazı çıkışında vatandaşlarımıza cuma ve pazar günleri toplamda 8 bin kişilik çorba dağıtımı yapıyoruz. Kısa zaman sonra da caminin karşısında ihtiyaç sahipleri için aşevi açmayı hedefliyoruz. Bize destek sağlayan ilçe belediye başkanları ve tüm gönüllülere teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Bursa’da geleneklerini yaşatmaya çalışıyorlar

    Bursa’da geleneklerini yaşatmaya çalışıyorlar

    Giresun Boncukçukur Köyünden 1952 yılında aileleriyle Bursa’ya göç eden 7 arkadaş, 2009 yılında kurdukları dernekte bir araya geldi. Zamanla dernek üye sayılarını arttırıp burada unutulmaya yüz tutan meslekleri devam ettirmeyi, el sanatları ve kültürlerini yaşatmayı, hikayelerini gelecek nesillere aktarmayı hedefleyen dernek üyeleri, evlerinin teraslarına üretim atölyeleri kurdu.

    Kendi imkanlarıyla kurdukları atölyelerde doğal malzemeleri kullanarak el yapımı tahta kaşık, kemençe yapan üyeler, Karadeniz evlerinde kullanılan hartama yapımı gibi bir çok geleneksel işleri de gün yüzüne çıkardı. Kendi yaptıkları kemençeyle hem şarkılarını söyleyip hem çalışan Boncukçukur köylüleri, ürettikleri malzemeleri hem daha geniş kitleler ile buluşturmayı hem de dedelerinin hikayelerini gençlere aktarmayı hedefliyor.

    Unutulmaya yüz tutan meslekleri günümüzde devam ettirmek isteyen Yakup Çukur, “Giresun’a bağlı Boncukçukur Köyü 1952’de Bursa’ya ilk göçünü verdi. Bizde 2009 yılında burada bir köy derneği kurduk. Biz burada geçmişteki hikayelerimizi, büyüklerimizin hikayelerini gençlere nasıl aktarabiliriz diye düşündük ve burada kurduğumuz atölyelerde bir araya geldik. Ağaç bizim için olmazsa olmaz. Ağaç dolayısıyla Karadeniz’de ev demek, yuva demek. Dedelerimiz evlerin tavanını ağaçtan yani hartamadan yaparlardı. Tamamen doğal şartlarda kendilerini yağmurdan çamurdan koruyorlardı. Yemek yerken tahta kaşıklar kullanılırdı. Tamamen doğal ve sağlıklı. Biz de o dönemde yapılan sanatı, mesleği, kültürü unutturmamak için bir araya geldik” diye konuştu.

  • Bursa’da ilginç gelenek! 3 tur atıp böcekleri yutuyorlar

    Bursa’da ilginç gelenek! 3 tur atıp böcekleri yutuyorlar

    Bursa’da çocuğu olmayan çiftçilerin uğrak yeri olan Mudanya’nın Işıklı köyünde bulunan ‘Ebe Kaya’ ismi verilen kaya çocuğu olmayanlar tarafından ziyaret ediliyor. Ziyarete gelenler kayanın etrafında tur atıp, dibinden çıkan böcek ya da solucanı yutuyor.

    Mudanya ilçesinin Işıklı köyünde bulunan ‘Ebe Kaya’ isimli kaya, çocuğu olmayanlar tarafından sıkça ziyaret ediliyor. çiftler, bu kayanın yanına gelerek, kayanın etrafında 3 tur attıktan sonra, kayanın dibini eşeleyerek ilk çıkan böceği çiğnemeden yutuyor.

    Böceği yuttuktan sonra arkasına bakmadan evinin yolunu tutanlar, bu sayede çocukları olacağına inanıyor. ‘Ebe Kaya’, Bursa ve şehir dışından gelen çok sayıda çift tarafından ziyaret ediliyor.

    Işıklı köyü muhtar azası Murat Ünsal, “Köyümüzün tarihi çok eski. Ebe Kaya olarak bildiğimiz kaya, çocuğu olmayan kişiler tarafından ziyaret ediliyor. Çocuğu olmayan kişi, köyden bir kadını yanına alarak kayanın olduğu yere geliyor. Köydeki kadın önde, çocuğu olmayan kişi ise arkada, kayanın etrafında 3 tur atıyorlar. 3 turun ardından çocuğu olmayan kişi kayanın etrafını eşerek, ilk çıkan böceği çiğnemeden yutuyor. Daha sonra hiç arkasına bakmadan evinin yolunu tutuyor” dedi.

  • Bursa’da damat adayına kadın mayosuyla şaka

    Bursa’da damat adayına kadın mayosuyla şaka

    Bursa’nın İznik ilçesinde gelin almaya giden damada gelenek gereği arkadaşları şaka yaptı. Kamyonetin kasasına kadın mayosu giydirerek bindirilen damat, arkadaşları tarafından fırçalarla yıkandı.

    Bursa’nın İznik ilçesinde inşaat sektöründe hizmet veren bir firmada çalışan Ramazan Güzel ile kız arkadaşı Kübra Yaman, önceki gün dünya evine girdi.

    Düğün öncesinde gelin almaya giden damat Güzel’e, arkadaşları tarafından gelenek gereği yapılan çeşitli şakalar dikkat çekti. Damadın arkadaşları, bir kamyonetin arka kasasını su ile doldurarak havuza çevirdi. Ardından damadın üzerindeki kıyafetleri çıkarıp, kadın mayosu giydirerek suya soktular. Burada fırça ile yıkanan damat, daha sonra arkadaşlarıyla birlikte ayağındaki paletlerle oyun oynadı.