Etiket: gelir adaletsizliği

  • En yüksek gelire sahip şehir: İstanbul (Gelir dağılımındaki adaletsizlikte de ilk sırada)

    En yüksek gelire sahip şehir: İstanbul (Gelir dağılımındaki adaletsizlikte de ilk sırada)

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun araştırmasına göre İstanbul, Türkiye’nin en yüksek gelirine sahip şehri. Ancak aynı zamanda gelir dağılımındaki adaletsizlikte de ilk sırada. En yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay ise, geçen yıl bir önceki yıla göre 1,3 puan azalarak yüzde 46,3’e düştü. İşte 2019 yılına ilişkin Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın ayrıntıları…

    Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, geçen yıl bir önceki yıla göre 1,3 puan azalarak yüzde 46,3’e geriledi. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan artarak yüzde 6,2’ye ulaştı.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılına ilişkin Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarını açıkladı.

    Hane halkı kullanılabilir gelirinin, hane halkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak hesaplanan eşdeğer hane halkı büyüklüğüne bölünmesiyle elde edilen “eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine” göre, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2019’da bir önceki seneye kıyasla 1,3 puan azalarak yüzde 46,3 ve en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun payı da 0,1 puan artarak yüzde 6,2 oldu.

    Toplumun en zengin yüzde 20’sinin gelirinin, en yoksul yüzde 20’sinin gelirine oranı 7,8’den 7,4’e düştü.

    GİNİ KATSAYISI DÜŞTÜ

    Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan ve sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade eden Gini katsayısı, 2019’da bir önceki yıla göre 0,013 puan azalışla 0,395 olarak tahmin edildi.

    GİNİ KATSAYISI NEDİR?

    Gini katsayısı, bir ülkenin milli gelirinin ülkede yaşayan vatandaşlar arasında dağılımını ölçen bir istatistiksel hesaplamadır. Bu sayı ülkenin zenginliğini ifade etmez, eldeki zenginliğin eşit paylaşılıp paylaşılmadığını ortaya çıkarır. Aynı zamanda sosyolog olan İtalyan istatistikçi, Corrado Gini’nin geliştirdiği ‘gini katsayısı’ 1912 senesinde bir makale olarak yayınlandı. Bu hesaplama sistemi dünya ülkelerinin tümünün gelir dağılımında bir eşitlik olup olmadığını ölçmek için kullandığı gelişmiş bir yöntemdir.

    TÜRKİYE’DE EN YÜKSEK GELİR İSTANBUL’DA

    Türkiye’de geçen yıl itibarıyla en yüksek gelir “İstanbul” bölgesinde görüldü. Gelir eşitsizliğinin en düşük tespit edildiği bölge “Doğu Marmara”, göreli yoksulluk oranının en yüksek belirlendiği bölge ise “Akdeniz” oldu.

    Türkiye’de ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert geliri, 2019’da 28 bin 522 lira olarak hesaplandı.

    İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzey Bölgeleri itibarıyla söz konusu geliri en yüksek olan bölge, 40 bin 749 lirayla “İstanbul” oldu. Bu bölgeyi 32 bin 384 lirayla “Batı Anadolu”, 30 bin 337 lirayla “Ege” izledi.

    Ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirinin en düşük olduğu bölgeler ise 13 bin 441 lirayla “Mardin, Batman, Şırnak, Siirt” oldu.

    GELİR EŞİTSİZLİĞİ EN FAZLA İSTANBUL BÖLGESİNDE

    P80/P20 oranı, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun gelirinin en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun gelirine oranı şeklinde hesaplanıyor. Bu oran küçüldükçe gelir eşitsizliği azalıyor. Bu oran Türkiye genelinde 7,4 iken, bu değerin en düşük olduğu bölgeler 4,6 ile “Doğu Marmara”, 5,5 ile “Batı Karadeniz”, 5,6 ile “Orta Anadolu” olarak kayıtlara geçti. Bu oranın en yüksek olduğu bölgeler ise 7,8 ile “İstanbul”, 6,7 ile “Akdeniz” ve 6,6 ile “Batı Marmara” olarak sıralandı.

    Araştırmaya göre P80/P20 oranının en düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 4,2 ile TR81 “Zonguldak, Karabük, Bartın”, 4,3 ile TRB1 “Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli” ve 4,5 ile TR41 “Bursa, Eskişehir, Bilecik” olarak sıralandı.

    Bu oranın en yüksek olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 7,8 ile TR10 “İstanbul”, 6,8 ile TRC2 “Şanlıurfa, Diyarbakır”, 6,6 ile TR62 “Adana, Mersin” ve TR22 “Balıkesir, Çanakkale” olarak kayıtlara geçti.

    Her bölge için eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si temelinde hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu İBBS 1. Düzey bölgeleri yüzde 13,3 ile TR6 “Akdeniz”, yüzde 12,9 ile TR2 “Batı Marmara” ve yüzde 11,9 ile TRA “Kuzeydoğu Anadolu” olarak gerçekleşti.

    Göreli yoksulluk oranının en düşük olduğu İBBS 1. Düzey bölgeleri ise yüzde 8,4 ile TR4 “Doğu Marmara”, yüzde 9,9 ile TR7 “Orta Anadolu” ve yüzde 10,5 ile TR3 “Ege” bölgeleri oldu.

    Her İBBS 2. Düzey bölgesi için eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si temelinde hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler yüzde 15 ile TR82 “Kastamonu, Çankırı, Sinop”, yüzde 14 ile TR62 “Adana, Mersin” ve yüzde 13,3 ile TR21 “Tekirdağ, Edirne, Kırklareli” olarak kayıtlara geçti.

    Göreli yoksulluk oranı en düşük olan İBBS 2. Düzey bölgeleri ise yüzde 4,6 ile TRB1 “Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli”, yüzde 5,8 ile TRC1 “Gaziantep, Adıyaman, Kilis” ve yüzde 8 ile TR41 “Bursa, Eskişehir, Bilecik” olarak hesaplandı.

  • “Gelir adaletsizliği olan ülkelerde vaka sayıları yüksek”

    “Gelir adaletsizliği olan ülkelerde vaka sayıları yüksek”

    Dünyada, koronavirüsün en sık rastlandığı ülkeler arasında yer alan Amerika, Brezilya ve Hindistan gibi ülkeleri değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Onur Özdemir, “Bu üç ülkede vakaların toplamlarına bakıldığında, gelir eşitsizliğinde de dünya sıralamasında en üstlerde konumlandığı görülüyor” dedi.

    Alt gelir grubunda yer alan hanehalklarının ve bireylerin sağlık sistemine ulaşmalarında ve mevcut kaynaklardan yararlanmalarında sorunlar olduğunu söyleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Özdemir, “Çıkan sorunlar bir bütün olarak vakaların artışını gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkelerde olağandan daha fazla tetikliyor ve mevcut eğilimi hızlandırıyor” dedi.

    “PANDEMİ ÖNCESİNDE YÜKSEK BÜYÜME ORANLARINA SAHİPLER”

    Vaka sayılarında ve gelir eşitsizliğinde en üst sıralarda bulunan ülkelerin pandemi öncesinde yüksek büyüme oranlarına sahip olduklarının görüldüğünü ifade eden Dr. Özdemir, “Her ne kadar küresel hasıladan önemli bir pay elde etmiş olsalar da, büyüme sürecine bağlı mevcut kaynakların dağılımında adaletsizliği artıracak dinamikleri de büyük oranda tetikleyerek bu sonuca ulaşmış görülüyorlar. Ayrıca bu durum sadece hanehalkı temelinde ölçülen gelir eşitsizliği düzeylerindeki artış da yaşanmıyor. Üretim birimleri açısından fonksiyonel gelir dağılımı çıktılarında da emek kesiminin oluşan toplam gelirden daha az pay aldığı görülüyor. Bu nedenle, gelir dağılımda yaşanan artan düzeyli adaletsizliğin etkilerini pandemi sürecinde vaka sayıları üzerinden bir kez daha analiz edebiliriz” şeklide konuştu.

    Özdemir konuşmasına şöyle devam etti:

    “Her ne kadar bu ülkelerde hükümetler sistemin bir sorunla karşılaşmayacağını vurgulasalar da, en alt gelir grubunda bulunan hanehalklarının büyük bir kesiminin virüse yakalandığı anda gelirlerinin ne kadarını sağlığa ayırabilecekleri önemli bir soru olarak varlığını koruyor. Şöyle ki, özellikle sağlık sektörünün görece pahalı olduğu ülkelerde gelir düzeyi düşük hanehalklarının kendi imkanları dahilinde, herhangi bir yardım almadan virüsle mücadele edecekleri olası görülüyor. Bu nedenle, gelir eşitsizliği yükseldikçe alt gelir gruplarında bulunan hanehalklarının kendi imkanları çerçevesinde salgınla mücadele etmeye çalışmalarının sonucunda kapsamlı bir sağlık müdahalesinden uzak kalarak, virüsün bulaşma riskini artırması olasıdır. Bu durum ayrıca pandemi nedeniyle hali hazırda yaşanan iktisadi ve toplumsal sorunların daha şiddetlenmesine yol açarak, gelir dağılımındaki adaletsizliğin artış eğilimini gelecek dönemler için hızlandırabilir. Diğer bir deyişle, her bir süreç birbirini etkileme potansiyeline sahip bulunmaktadır. Böylece gelecek dönemde daha ciddi sonuçların ortaya çıkabilmesine neden olabilir.”