Etiket: gıda krizi

  • “Dünya çok ciddi krize gidiyor”

    “Dünya çok ciddi krize gidiyor”

    İklim değişiklikleri ve küresel ısınma konularında Ayvalık Belediyesine ait İsmet İnönü Kültür Merkezinde bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Levent Kurnaz; dünyadaki nüfus artışının su ve gıda kaynaklarının daralmasına neden olduğuna dikkat çekti.
    İçinde bulunduğumuz dönemde insanoğlunun, freni patlamış bir kamyonda rampa aşağı inerken, fren yerine gaza bastığını söyleyen Levent Kurnaz, “Aslında herkes üzerine düşeni yapmış olsa birçok şey değişebilecek. Alınması gereken önlemler noktasında hiç kimse üzerine düşeni yapmıyor. Bunun sonucunda da dünya her geçen gün daha da kötüye gidiyor” dedi.

    Türkiye’de yaşayan orta yaşlardaki herkesin ilk ve ortaokul dönemlerinde aldıkları coğrafya derslerinde, tarım alanında Türkiye’nin kendi kendine yetebilen 7-8 ülkeden biri olduğuna ait bilgilerin verildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kurnaz, “Bize bu bilgiler verilirken, o dönemde Türkiye’nin nüfusu 20-30 milyon arasındaydı. Şimdi ise 85 milyon. Şimdi bırakın kendi kendimize yetmeyi, tarım ürünlerini en fazla ithal eden ülkelerden biriyiz. Pandemi döneminde hepimiz gördük ki, küreselleşmenin tekerine çomak soktuğunuz an sistem patlayabiliyor. Bugün Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı bile dünyayı tahıl konusunda zora sokabiliyor. Düşünün Orta Anadolu’da şeker pancarı üretmenin katma değeri daha fazla denilerek yer altı suyuyla şeker pancarı üretiyoruz ama orada buğday üretilecekken, bunu Ukrayna’dan gelecek olan buğdaya bırakıyoruz. Ama Ukrayna’da kuraklık olur, savaş olur, bunları düşünmüyoruz. ‘Ukrayna’da böyle bir kriz varsa bizde buğdayımızı Amerika’dan alırız. Amerika’da kuraklık olursa, o zaman da Avusturalya’dan alırız’ diyoruz. Ama şu anda dünya öyle bir yere gidiyor ki bu noktaların her birine aynı anda kuraklık geliyor ve biz de burada üretemezsek ne olacak?” diye sordu.

    Dünyada yaşayan herkesin iklim değişiklikleri ve küresel ısınma sorunlarının dışında başta kirlilikler olmak üzere birçok sorunu göz önüne alarak hayatlarını sürdürmek zorunda olduğunu kaydederek, “Gıda üretimi daraldıkça içinde bulunduğumuz şartlarda maliyetler artıyor. Mazotun, gübrenin, tarım ilacının fiyatları artıyor. Maliyetler arttıkça da temel gıda ürünlerinin fiyatı her geçen gün yükseliş ivmesi çiziyor” dedi.

    “Astronomik cep telefonu fiyatlarını sorgulamıyor, ama ekmek fiyatlarının sadece 1 TL artışına bile adeta isyan ediyoruz”

    Bilinçsiz tüketim konusunda da oldukça büyük eksikliklere sahip olunduğuna işaret eden Prof. Dr. Levent Kurnaz, günümüzde insanların cep telefonlarına 40-50 bin lirayı aşan rakamları öderken, bu fiyatları sorgulamadığını, ancak ekmek fiyatı 1 TL arttığında ise buna tepki gösterilmesinin arasındaki tezata anlam veremediğini vurguladı.

    İngiliz nüfus bilimci ve politik iktisat teorisyeni Thomas Robert Malthus’un 1700’lü yıllarda ifade ettiği, “Nüfus geometrik artarken besin üretimi aritmetik artar. İkisinin çakıştığı noktadan itibaren de kıtlık başlayacaktır. Bu da mevcut hâliyle yönetilemeyecek ve kaçınılmaz biçimde geometrik nüfus artışını kriz çıkaracaktır” kuramını hatırlatan B.Ü. İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “İnsanoğlu olarak biz Malthus’un savunduğu bu gerçekleri üç kez kırmışız. Birinci kışımız; Güney Amerika’nın açıklarında Galapagos Adaları bölgesinde, adaların tepelerinde metrelerce kuş dışkılarının çok kaliteli gübre olduğunu keşfedilmiş. Bu gübreler gemilerle Avrupa’ya getirilmiş ve lineal artması gereken gıda üretimi bir anda çıldırmış ve olağanüstü bir gıda üretimi gerçekleştirilmiş ve ilk krizi böyle atlatmışız. İkinci kriz ise 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcında havadaki azottan amonyak yapmayı keşfetmişiz. Amonyaktan da gübre yapılmış ve böylelikle ikinci defa gıda krizini aşmışız. Üçüncüsü de; 1960’lı yıllarda; değişik besinleri, genetik değişikliklerle başka yerlerde üretmeyi öğrenmişiz. Devamlı artan bir nüfus, azalan kaynaklar ve tüm bunların üzerine hızla pahalılaşan bir hayat. Bir yerde sistem tıkanma noktasına geliyor. Bunun üzerine pandemiler, kuraklıklar, maliyetlerin hızla yükselmesi de işin içinde çıkılmazlığı beraberinde getiriyor” dedi.

    Zeytinyağının hızla yükselişinin nedenini de anlattı

    Küresel zeytinyağı fiyatlarının da olağanüstü artışına dikkat çeken Levent Kurnaz, “Fiyatlar bu kadar artıyorsa; ya girdi fiyatları artıyordur, ya da bir yerlerde çok ciddi rekolte düşüşü vardır. Zeytinyağı üretimine mercek tuttuğumuzda da zaten, her ikisinin de bulunduğunu rahatlıkla görebiliriz” diye konuştu.

  • MSB’den tahıl sevkiyatı açıklaması

    MSB’den tahıl sevkiyatı açıklaması

    Milli Savunma Bakanlığınca, Ukrayna limanlarından gerçekleştirilen tahıl sevkiyatlarının son durumuna ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı. Bakanlık tarafından konu hakkında yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi:

    “Ülkemizin yoğun gayretleri sonucu tahıl krizinin çözümü için ilk adım 22 Temmuz 2022’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde imzalanan ‘Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi’ ile atıldı. Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler arasında imzalanan anlaşma sonrası Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, tahıl sevkiyatını planlayacak ve koordine edecek olan Müşterek Koordinasyon Merkezinin (MKM) İstanbul’daki ofisinin açılışını gerçekleştirdi. Tamamen insani bir görev için çalışan MKM’nin koordinasyonunda, tahıl gemileri yoğun çalışmalar sonucunda sevkiyatları aralıksız sürdürüyor.

    Anlaşma sonrası sevkiyata başlayan ilk gemi 1 Ağustos 2022’de Ukrayna’nın Odessa Limanı’ndan hareket eden Sierra Leone bayraklı RAZONI isimli gemi oldu. Lübnan’a gitmek üzere 27 bin ton mısır ile İstanbul’un kuzeyine gelen gemi, Müşterek Koordinasyon Merkezinin denetiminin ardından seyrine devam etti.

    RAZONI isimli gemiyi NAVISTAR, ROJEN, POLARNET, MUSTAFA NECATİ, STAR HELENA, GLORY, RIVA WIND, SACURA, ARIZONA, OCEAN LION, RAHMİ YAĞCI gibi gemiler takip etti. Ukrayna limanlarından çıkan veya Ukrayna limanlarına giden her bir gemi İstanbul’un kuzeyinde denetime tabi tutuldu.

    1 Ağustos’tan bu yana toplam 43 gemi tahıl sevkiyatı için seyre çıkarken bunların 25’i Ukrayna limanlarından çıkış yaptı. 18 gemi ise tahıl sevkiyatı için Ukrayna limanlarına gitti. Şu ana kadar Ukrayna limanlarından 622 bin tondan fazla tahıl sevkiyatı gerçekleştirildi.”

  • BUYSAD gıda krizine dikkat çekti

    BUYSAD gıda krizine dikkat çekti

    Coşkun Dönmez, yaptığı açıklamada kuraklık, iklim değişikliği, savaşlar, küresel düzeyde yaşanan enerji fiyatlarındaki artışın yol açtığı gıda krizi ve tüm dünyayı etkileyebilecek olası açlık tehlikesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak alınması gereken önlemler üzerinde durdu. Bakan Dönmez, yeterli ve güvenli gıdaya erişimde küresel düzeyde sorun yaşandığını belirterek, gelecek yıllara ilişkin felaket senaryolarının gündeme gelmeye başladığına dikkat çekti. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Berlin’deki gıda güvenliği konferansında gıda krizi ve arkasında gelebilecek küresel açlık krizine dikkat çektiğini ve tüm dünyadaki ülkeleri sorunların çözümü için harekete geçmeye çağırdığını hatırlatan Başkan Dönmez, şunları kaydetti:

    Açlık tehlikesine dikkat çekildi

    “Gıda krizi ve açlık tehlikesi dünya genelinde yüksek sesle ve en yüksek perdeden seslendirilmeye çalışılıyor. Gelecek yıl eşi görülmemiş bir felaket ihtimali vurgulanıyor. Dünyanın önde gelen ülkeleri ve liderleri tehlikenin farkına varmış durumda. Hemen harekete geçilmezse her şey daha kötü olabilir. Küresel ekonomik ilişkiler, bir ülkede yaşanan olumsuzluğun anında diğer bir ülkeye ya da ülkelere yansımasına yol açıyor. Söz konusu gıda olunca durum daha kritik hale geliyor. Savaşlar, küresel enerji fiyatlarındaki artış, dünya genelinde yaşanan kuraklık, iklim değişiklikleri üretim arzını etkilemeye başladı. Gıda üretiminde önemli paya sahip Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, tahıl ve ayçiçeği sevkiyatını kısıtladı. Bu süreçte talebin karşılanamaması nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de un ve ekmek fiyatları ile sıvı yağ fiyatlarında olağanüstü artışlar yaşandı. Bu şamada, kısa süre önce İstanbul’da yapılan Tahıl Koridoru Anlaşması ile sorunun bir nebze olsa hafifleyeceğini umuyoruz. Ayrıca gübre ve enerji fiyatlarındaki artış, doğrudan üretim maliyetlerini tetikledi. Asya, Amerika ve Afrika’da pirinç ve mısır hasadının gübre ve enerji fiyatlarından etkilemesi bekleniyor. Afrika Boynuzu denilen Doğu Afrika’da son yılların en büyük kuraklığının yaşandığı söyleniyor.’

    BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, değerlendirmesinde Ukrayna-Rusya Savaşı ile halen etkisini sürdüren ve dünyayı 3 yıldır etkisi altına alan Koronavirüs salgınının gıda krizi alanında yaşanan sorunlara tuz biber olduğunu da vurguladı. Ukrayna’nın özellikle tahıl ve ayçiçeği üretimi, Rusya’nın da tahıl ve gübre üretimi açısından kritik öneme sahip olduğunu söyleyen Dönmez, “Gıda krizinin önlenmesi için Rusya ve Ukrayna’daki gıda ile gübrenin kısıtlamaksızın dünya pazarlarına ulaştırılması gerekiyor. Bu nedenle az önce de ifade ettiğim İstanbul’da yapılan Tahıl Koridoru Anlaşması’na imza atan tüm ülkelerin bu anlaşmaya titizlikle uyması gerekiyor. Dünya Gıda Programı’na göre dünya genelinde son iki yılda güvenli gıdaya erişemeyenlerin sayısı iki kat artarak 276 milyona ulaşmış durumda. Bu yıl yaşanan gıdaya erişim sıkıntısının gelecek yıl küresel gıda kıtlığına, küresel açlığa dönüşebileceği endişesi yaşanıyor. Böyle bir felaketin altından hiçbir ülke kolay kolay kalkamaz’ dedi.

    “Yerli üretimi artırmalı ve tarımda sanayileşmeliyiz”

    Bunun yanı sıra Türkiye’nin topraklarını ve su kaynaklarını akılcı kullanarak gıda üretimini artırması gerektiğini savunan Dönmez, sözlerini şöyle tamamladı.

    “Türkiye kendi gıda ihtiyacını karşılayacak, üretimi gerçekleştirebilecek kaynaklara sahip bir ülkedir. Son yıllarda köylerden kentlere doğru başlayan yoğun göçlerle kırsal alanlar boşalmaya başladı. Maalesef milyonlarca hektar tarım arazisi boş duruyor. Öncelikle tarımsal üretimi ve yerli hayvancılığı teşvik edecek, tersine göçün önünü açacak hızlı adımlara ihtiyacımız var. Ayrıca tarımda sanayileşmeyi ve makineleşmeyi hızla tamamlamalıyız. Daha önceden de ifade ettiğim gibi devlet boş arazileri sahipleri ile üretim yapabilecek büyük çiftçiler arasında bir köprü kurmalı ve boş araziler sanayicilere uygun koşularda kiralanarak tarımsal üretim arttırılmalıdır.

    Tarımsal alandaki ithalat politikalarının gıda ve et ihtiyacını karşılamakta, fiyatları aşağı çekmekte etkisi olmadığı görüldü. Üretim yapamadığımız için gıda ve hayvancılık için başka ülkelere milyarlarca dolar ödeme yapmak zorunda kalıyoruz. Tarım ve hayvancılık alanındaki ithalat, cari açığın büyümesine yol açıyor. Dünya genelinde ortaya çıkan gıda krizi, artık paranız olsa da gıdaya ulaşma imkânı vermeyebilir. Bu yüzden, kendimize yetecek kadar üretmeli ve gıdada dışa bağımlılığımızı azaltmalıyız.”

  • “Ukrayna tahılının ilk sevkiyatları birkaç gün içinde hareket edebilir”

    “Ukrayna tahılının ilk sevkiyatları birkaç gün içinde hareket edebilir”

    Türkiye’nin liderliğinde Ukrayna ve Rusya tarafından Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde imzalanan tahıl anlaşmasının ardından Ukrayna’dan ilk tahıl sevkiyatının ne zaman yapılacağı merak konusu oldu. Birleşmiş Milletler (BM) ve Ukrayna yetkilileri, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle Ukrayna’dan sevk edilemeyen tahıl ürünlerinin birkaç gün içinde Karadeniz’den hareket etmesinin beklendiğini duyurdu. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarından bu yana, Ukrayna’daki tahılın ablukaya alınmasıyla büyüyen küresel bir gıda krizi tehdidiyle başa çıkmak üzere BM aracılığıyla İstanbul’da yapılan anlaşma doğrultusunda, tahılın birkaç gün içinde Karadeniz limanlarından ayrılabileceği belirtildi.

    BM Sözcü Yardımcısı Farhan Haq yaptığı açıklamada, “İlk geminin birkaç gün içinde hareket etmesini bekliyoruz. Ortak Koordinasyon Merkezi, denizcilik endüstrisi ile bağlantı kuracak ve çok yakın bir zamanda gemiler için ayrıntılı prosedürler yayınlayacak” ifadelerini kullanarak, “Bütün taraflar taahhütlerini yeniden teyit etti” dedi.

    Tüm taraflar yarın İstanbul’daki Ortak Koordinasyon Merkezi’nde bir araya gelecek

    Anlaşmanın tüm taraflarının yarın İstanbul’daki Milli Savunma Üniversitesi’ndeki Ortak Koordinasyon Merkezi’nde bulunacağını söyleyen Haq, merkezin tüm gemi hareketlerini ve denetimlerini izleyeceğini belirtti.
    Haq ayrıca, “Tarafların üzerinde anlaştıklarını tam olarak uygulamalarını istiyoruz” dedi.

    İlk sevkiyatın Chornomorsk Limanı’ndan yapılması planlanıyor

    Ukrayna Altyapı Bakanı Oleksandr Kubrakov Ukrayna’nın başkenti Kiev’de düzenlediği basın toplantısında, ilk tahıl sevkiyatının bu hafta Chornomorsk Limanı’ndan yapılmasını umduklarını ve sevkiyatların 2 hafta içinde anlaşma çerçevesinde tüm limanlardan yapılabileceğini aktardı.

    Ukrayna’nın ne kadar tahıl ihraç edilebileceği konusunda bir sınır olmadığını ve sevkiyatların yeniden başlamasının Ukrayna’ya ayda en az 1 milyar dolar getireceğini belirten Kubrakov, anlaşmanın önündeki en büyük riskin Rus saldırılarının olduğunu ve bunun “piyasayı korkutabileceğini” ifade etti.

    Ukrayna Altyapı Bakan Yardımcısı Yuriy Vaskov ise, “Önümüzdeki 24 saat içinde limanlarımızdan ihracatı yeniden başlatmak için çalışmaya hazır olacağımıza inanıyoruz. Bu öncelikle Chornomorsk Limanı’ndan olacak. Sonra Odesa, ardından Pivdeny Limanı’ndan gerçekleşecek” dedi.

    “Anlaşmada saldırıları engelleyen bir şey yok”

    Geçtiğimiz cumartesi günü Rus güçlerinin Odesa’da bir Ukrayna savaş gemisini ve bir silah deposunu vurmasını ardından açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İstanbul’da imzalanan tahıl anlaşmasında Rusya’nın Ukrayna’daki askeri altyapıya saldırmasını engelleyecek herhangi bir madde olmadığını belirtti.

    Ukrayna’nın tahıl ihracı savaş öncesi döneme döndürülmek isteniyor

    Geçtiğimiz cuma günü BM, Ukrayna, Türkiye ve Rusya arasında imzalanan anlaşma, Ukrayna’nın işgalinden bu yana Rusya tarafından ablukaya alınan tahılın Ukrayna limanlarından sevkiyatları için güvenli geçiş sağlamayı amaçlıyor. İstanbul’da imzalanan anlaşma, Ukrayna’nın tahıl sevkiyatını savaş öncesindeki gibi ayda 5 milyon ton seviyelerine geri getirebilecek diplomatik bir atılım olarak değerlendiriliyor.

  • Gıda krizi yok, hasatta verim yüksek

    Gıda krizi yok, hasatta verim yüksek

    İl Tarım ve Orman Müdürü Oktay Öcal, Tekirdağ’da son zamanlarda yaşanan arazi yangınlarının gıda krizine yol açmayacağını ifade etti. Öcal, “Hasat yangınları vardı, bunlar hasattan sonra oluşuyordu. Geçtiğimiz günlerde de belirli bir miktarda arazi yangınları söz konusu oldu. Bunların kimisi elektrik tellerinden elektrik kaçağından, kimisi hasat esnasında çalışan makinelerden, biçerdöverlerden çıkan kıvılcımlardan ortaya çıkabiliyor. Tabii ki bu dönem biraz daha kurak geçen bir dönem nem oranları düşük. O yüzden bu yangınlarla karşılaşabiliyoruz. Kasıtlı durumlar olduğu zaman emniyet kuvvetleri bunun tespitini yapıyorlar.

    Bizim geçmiş dönemde ki ortalamalarımıza baktığımız zaman çok büyük bir miktarda yangın olduğunu düşünmüyoruz. Bizim gibi 4 milyon dekar alanda buğday tarımı, ayçiçeği tarımı yapılan bir yerde çok büyük bir alan değil, inşallah büyümez. Konuyla ilgili de bütün tedbirleri elimizden geldiğince almaya çalışıyoruz. Jandarmamız takip ediyor, emniyet güçlerimiz takip ediyor, ilçe müdürlüklerimiz takip ediyor. İtfaiyemiz takip ediyor. Hafta sonu da birkaç yerde yangın oldu, hızlıca müdahale edildi.

    Bunlar keşke hiç olmasa diyoruz ama hata kaynaklı yaşanabiliyor. Çok korkulacak bir durum yok ama vatandaşlarımızı da uyarmamız gerekiyor. Sigara izmaritlerini dışarıya atmasınlar, cam kırıklarını dışarıya atmasınlar, bu konuda dikkatli olsunlar. Zaten sıkıntılı bir dönem, bildiğiniz gibi geçen yıllarda orman yangınları gündemimiz oldu. Korkulacak bir şey yok, bu durum büyük bir alanımızı etkilemiyor.

    Son zamanlarda konuşulan gıda krizi söyleniyor ama öyle bir gıda krizi ile ilgili olarak bizim ülkemizin bir sıkıntısı yok. Üretimlerimiz yerinde rekoltemizden memnunuz. Trakya Bölgesi bu konuda hep önde olmuştur, geçen sene de gerçekten iyi bir verim aldık. Bu sene de verimlerimiz iyi. Genel ortalamamız da durumumuz iyi. Korkulacak bir durum yok. Ama tabi ki dikkat edelim, tarlalarımızı ormanlarımızı yakmayalım. Hem yerel olarak hem genel olarak İstanbul bölgesinden bu tarafa tatile gelecek olan vatandaşlarımızdan dikkatli olmalarını istiyoruz” dedi.

  • Dünya küresel gıda krizinin arifesinde

    Dünya küresel gıda krizinin arifesinde

    Marmara Grubu Vakfı tarafından bu yıl “Yeniden, Daha İyisini Yapmak” temasıyla düzenlenen 25. Avrasya Ekonomi Zirvesi başladı. İstanbul Bakırköy’deki bir otelin konferans salonunda gerçekleşen programa AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın yanı sıra 42 ülkeden 3’ü aktif, 12’si eski cumhurbaşkanı olmak üzere 15 cumhurbaşkanı ile birlikte başbakan, bakan, büyükelçi, milletvekili, vali ve belediye başkanı katıldı.

    Programda konuşan Binali Yıldırım, doğalgaz ve petrolde son 1 yıldaki artışın bütün ülkelerin ekonomik göstergelerini alt üst ettiğini belirtti.

    Enerji kaynakları, doğal kaynaklar, tarım ve gıda anlamında dünyanın nüfusunu besleyecek olan Avrasya coğrafyasının; savaşlarla, terörle, göçlerle değil, refah artışıyla, huzurla ve kardeşlikle anılması gerektiğini kaydeden Binali Yıldırım, “Bu bölgenin kaynaklarının bölgede yaşayan nüfusa adil bir şekilde eriştirilmesi, aradaki itilafları asgari düzeye indirecektir. Özellikle Rusya ve Ukrayna’nın bu savaş öncesi dünya gıda ihtiyacını 3’te 1’inden fazlasını sağlıyordu. Pandemide tedarik zinciri bozuldu. Fiyatlarda artış çok fazla oldu. Bir de Rusya Ukrayna krizi devreye girince artık bu gıda meselesi birçok meselenin önüne geçti. Bugün dünya, küresel gıda krizinin arifesindedir. Enerji fiyatlarında özellikle doğalgazda petrolde son 1 yıldaki artışlar bütün ülkelerin ekonomik göstergelerini alt üst etti” diye konuştu.

  • “Gıda kaybını ve israfını azaltmak kilit hedeflerdir”

    “Gıda kaybını ve israfını azaltmak kilit hedeflerdir”

    Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı ev sahipliğinde çevrim içi olarak düzenlenen “Gıda Güvenliği Krizi Akdeniz Balkanlar Diyaloğu” programına katıldı.

    Gıda sistemlerini dönüştürmek için kurulacak koalisyonları desteklemeye hazır olduklarını hatırlatan Bakan Kirişci, korona virüs pandemisi ve iklim değişikliği gibi krizleri, gıda sistemlerinin başarılı bir şekilde dönüşümde önündeki küresel engel olarak tanımladı. Kirişci, “Araştırmalar gösteriyor ki, büyüyen dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak için gıda üretimini mevcut miktara göre yüzde 60 artırmamız gerekiyor” dedi.

    Rusya-Ukrayna krizi sonucu Ukrayna’daki gıda değer zincirleri üzerinde oluşan baskının gıda güvenliği sorunlarının artmasına neden olduğunu anlatan Bakan Kirişci, “Son BM Raporları, daha dirençli gıda sistemleri için küresel dayanışma çerçevesinde acil eylemlere ihtiyaç duyulduğunun altını çizmektedir. Ancak Rusya-Ukrayna çatışması durumu daha da kötüleştirmiş ve Ukrayna’daki gıda değer zincirleri üzerinde oluşan baskı, gıda güvenliği sorunlarının artmasına neden olmuştur. Bu çerçevede, Gıda sistemlerinin dönüştürülmesi; gıda sistemlerinin kilit aktörleri arasındaki sadece ulusal düzeyde değil, bölgesel ve uluslararası düzeyde de güçlü bağlar gerektirmektedir. Dolayısıyla bu diyalog etkinliği, güçlü bir iş birliği platformu oluşturulması açısından hepimiz için bir fırsattır” diye konuştu.

    “Tahıl taşıyan Ukrayna gemilerinin güvenli geçişini sağlamak için çalışıyoruz”

    Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, şöyle devam etti:

    “Türkiye, Küresel Gıda Güvenliği Krizinin olumsuz etkilerini hafifletmek amacıyla 18 Mayıs 2022’de yapılan Bakanlar Toplantısında Küresel Gıda Güvenliği Eylem Çağrısını destekleyecek altı maddelik bir paket ilan etti. Paket temel olarak tohum ve teknik uzmanlık, ulusal ticareti kolaylaştırma önlemleri, mülteciler için gıda yardımı ve gıda güvenliğini sağlayacak programlar için fon ve kaynaklar sağlamayı içermektedir. Ayrıca, taahhütlerin yerine getirilmesinde ortaklarımızla yardımlarımızı koordine etmeye hazırız. BM Gıda Sistemleri Zirvesi taahhütlerine olan bağlılığımızı teyit ediyor ve uluslararası kuruluşlarla iş birliğimizi geliştiriyoruz. Bu pakete ek olarak, BM’nin insani yardım eylemlerine Türkiye’nin personel ve yardım takviyesiyle katkıda bulunduğunun altını çizmek isterim. BM ile birlikte tahıl taşıyan Ukrayna gemilerinin güvenli geçişini sağlamak için çalışıyoruz.”

    Çatışma ile gıda güvensizliği arasında bir bağ olduğunu, bunu Suriye çatışmasında yakından gördüklerini söyleyen Bakan Kirişci, “Ulusal Yol Haritamız, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) katkı sağlamak için tasarlandı ve vizyonumuz her zaman ‘kimseyi geride kalmasın’ oldu. Ayrıca, Türkiye’nin öncülüğünde, Karadeniz ve Orta Asya bölgelerinde yer alan iki önemli bölgesel girişimle, ulusal ve bölgesel düzeyde gıda güvenliğinin önündeki kilit engelleri tespit etmeyi hedefliyoruz. Bu merkezler, Ulusal Yol Haritası’nın uygulama sürecinde önemli rollere sahip olacaklardır” değerlendirmesini yaptı.

    “Türkiye, küresel gıda güvensizliğinin giderilmesi için çalışmaya devam edecektir”

    Gıda sistemlerinin dönüştürülmesindeki çabaları arttırmak için önceki yıl Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) iş birliğiyle ‘Gıdanı Koru’ adında bir kampanya başlattıklarını hatırlatan Bakan Kirişci, Türkiye’nin küresel gıda güvensizliğinin giderilmesi için çalışmaya devam edeceğinin mesajını vererek şunları kaydetti:

    “Bildiğiniz üzere üretilen gıdaların üçte biri her yıl kaybedilmekte veya israf edilmektedir. Bu sebeple, gıda kaybını ve israfını azaltmak, tarım-gıda zincirlerini güçlendirmek ve doğal kaynakları korumak için kilit hedeflerden birisidir. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde kamuoyunu bilinçlendirerek gıda kayıplarına ve israfına karşı ortak mücadele etmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, diğer bölge ülkelerinde gıda kayıpları ve atıklarla ilgili iyi uygulamaları genişleterek bir rol modeli oluşturmayı hedefliyoruz. Sözlerime son vermeden önce şunu yinelemek isterim, dünyada siyasi istikrarı, sosyal refahı ve ekonomik büyümeyi sağlamak istiyorsak sürdürülebilir gıda güvenliğini sağlamalıyız. Türkiye, küresel gıda güvensizliğinin giderilmesi için çalışmaya devam edecektir. G20 Matera Deklarasyonu’nun yanı sıra Gıda Sistemleri Zirvesi’nin de destekçisiyiz.”

  • Bursa’dan gıda krizi için üretim çağrısı

    Bursa’dan gıda krizi için üretim çağrısı

     

    Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, büyük miktarlarda tahıl ve diğer temel malların depolarda kalmasıyla yaklaşan küresel gıda krizini tetikledi ve hızlandırdı. Avrupa’nın en büyük tahıl ihracatçısı olan Ukrayna savaş şartları sebebiyle tahıl sağlayamazken zaten küresel olarak zorlanan ekonomiler daha zorlu şartlar yaşamaya başladı. Buna eklenen iklim kriziyle birlikte ülkeler ekonomileri ve gıda tedariki için çareler aramaya başladı.

    Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevinç Başay da, konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda şu cümlelere yer verdi;

    “Bugün tüm dünya gıda kriziyle karşı karşıya gelmiş durumda. Pandemi, iklim değişikliği, kuraklık, Rusya-Ukrayna savaşı tüm dünyayı gıda krizi noktasına getirmiştir. Hepimizin bildiği gibi Hindistan gıda ihracatını yasaklamış durumda. Gıda güvenliği dünyada şu anda ön planda yer alıyor. Gıda krizinden daha az etkilenmek için hepimizin üretime yönelmesi gerekiyor. Ekim ve dikim yaptığımız arazi miktarını artırmaya ihtiyacımız var. Ekilmeyen tarımsal alanları tekrar üretime kazandırmak zorundayız.”

    Uludağ Üniversitesi olarak toprak seçimi, tohum ekim, bitki çoğaltım, bitki bakımı, hasat, depolama konuları ile ilgili, bugün kadar birçok öğrenci yetiştirdiklerini belirten Başay, öğrencilerini özellikle sonra yıllarda sektörde üretim yapan kişiler olmaya yönlendirdiğini sözlerine ekledi.

  • BM’den dikkat çeken yağ öngörüsü

    BM’den dikkat çeken yağ öngörüsü

    Rusya ve Ukrayna, küresel gıda üretimi ve tedariğinde önemli bir rol oynuyor. Rusya dünyanın en büyük buğday ihracatçısıyken Ukrayna ise beşinci büyük ihracatçısı konumunda. İki ülke, dünya arpa arzının yüzde 19’unu, buğdayın yüzde 14’ünü ve mısırın yüzde 4’ünü sağlayarak küresel tahıl ihracatının üçte birinden fazlasını oluşturuyorlar. Aynı zamanda kolza tohumu tedarikçisi konumundalar ve dünya ayçiçek yağı ihracat pazarının yüzde 52’sini oluşturmaktadırlar. Rusya’nın lider üretici olduğu küresel gübre arzı da oldukça yoğunlaştı.

    Rusya-Ukrayna çatışması temelinde yeni küresel gıda güvenliği senaryoları ithalatçı ülkeleri zorlayacak. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü QU Dongyu, Rusya ile Ukrayna savaşının tahıl üretiminde oluşan risklerle dünyanın bu konuda sıkıntı yaşayabileceğini bildirdi. Dongyu, “Ayçiçek yağı ve diğer alternatif yağlar için ihracat beklentileri de belirsizliğini koruyor. Hindistan, Avrupa Birliği, Çin, İran ve Türkiye de dahil olmak üzere büyük ayçiçek yağı ithalatçıları, hurma, soya ve kolza tohumu yağları üzerinde yayılma etkisi oluşturabilecek, başka tedarikçiler veya diğer bitkisel yağlar bulmak zorunda kalacaklar” ifadelerini kullandı.

    Dongyu, son iki yılda COVID-19 pandemisinin, küresel gıda güvenliği bakımından dikkate alınması gereken birçok zorluğu ortaya çıkardığını, Rusya ve Ukrayna’da yaşananların da başka bir önemli zorluğu beraberinde getirdiğini altını çizdi.

    “Çatışma, gıda güvensizliğinin artmasına neden olabilir”

    Tahıl ve yağlı tohum üretiminde tedarik zinciri ve lojistikte Ukrayna ve Rusya kaynaklı aksamalar ve Rusya’nın ihracatına getirilen kısıtlamalar gıda güvenliği açısından önemli etkilere yol açacağını belirten Dongyu, “Bu, özellikle buğday arzının yüzde 30’u veya daha fazlası için Rusya ve Ukrayna’ya bağımlı elli ülke için geçerlidir. Birçoğu en az gelişmiş ülkeler veya Kuzey Afrika, Asya ve Yakın Doğu’daki düşük gelirli, gıda açığı olan ülkelerdir. Birçok Avrupa ve Orta Asya ülkesi, gübre arzının yüzde 50’sinden fazlası için Rusya pazarına bağlılar ve oradaki kıtlık gelecek yıla kadar uzayabilir.

    2020’nin ikinci yarısından bu yana artış gösteren gıda fiyatları, yüksek talep, girdi ve ulaşım maliyetleri ve limanlara ulaşımdaki kesintileri nedeniyle Şubat 2022’de tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Örneğin, küresel buğday ve arpa fiyatları 2021 boyunca yüzde 31 arttı. Kolza yağı ve ayçiçek yağı fiyatları yüzde 60’dan fazla arttı. Yüksek talep ve değişken doğal gaz fiyatları da gübre maliyetlerini artırdı. Örneğin, önemli bir azotlu gübre olan üre fiyatı son 12 ayda üç kattan fazla artmıştır.

    Çatışmanın yoğunluğu ve süresi belirsizliğini koruyor. Bu iki büyük temel emtia ihracatçısının tarımsal faaliyetlerindeki muhtemel aksamalar, uluslararası gıda ve girdi fiyatlarının yüksek ve değişken olduğu bir zamanda, küresel olarak gıda güvensizliğini ciddi şekilde artırabilir. Çatışma, Ukrayna’da tarımsal üretimi ve satın alma gücünü de kısıtlayarak yerel olarak gıda güvensizliğinin artmasına neden olabilir” dedi.

    Alternatif yağlara yönelim artacak

    Mevcut çatışmanın hem Rusya hem de Ukrayna’dan buğday ihracatında ani ve keskin bir düşüşe neden olabileceğini söyleyen Dongyu, “Diğer ihracatçıların bu boşluğu doldurup dolduramayacağı hala belli değil. Kanada’da buğday stokları zaten azalıyor ve hükümet iç arzı sağlamaya çalışacağından ABD, Arjantin ve diğer ülkelerden yapılan ihracatın sınırlı olması muhtemel.

    Buğday ithalatına bağımlı ülkelerin, küresel arzlar üzerinde daha fazla baskı yaratarak seviyelerini yükseltmesi muhtemeldir. Mısır, Türkiye, Bangladeş ve İran, buğdaylarının yüzde 60’ından fazlasını Rusya ve Ukrayna’dan satın alan dünyanın önde gelen buğday ithalatçılarıdır ve hepsinin gözle görülür ithalatı vardır. Lübnan, Tunus, Yemen, Libya ve Pakistan da buğday tedariki için büyük ölçüde bu iki ülkeye bağımlıdır. Küresel mısır ticareti, Ukrayna’dan gelen ihracat kaybının diğer ihracatçılar tarafından doldurulmayacağı beklentileri ve yüksek fiyatlar nedeniyle küçülecek gibi görünüyor.

    Ayçiçek yağı ve diğer alternatif yağlar için ihracat beklentileri de belirsizliğini koruyor. Hindistan, Avrupa Birliği, Çin, İran ve Türkiye de dahil olmak üzere büyük ayçiçek yağı ithalatçıları, hurma, soya ve kolza tohumu yağları üzerinde yayılma etkisi oluşturabilecek, başka tedarikçiler veya diğer bitkisel yağlar bulmak zorunda kalacaklar” diye konuştu.

    Politika önerileri

    FAO, küresel gıda tedariğini tehdit eden bu olayları karşı izlenebilecek şu 5 politika önerisinde bulundu.

    “Küresel gıda ve gübre ticaretini açık tutun. Yerli ve küresel talepleri karşılamak için gerekli üretim ve pazarlama faaliyetlerini korumak için her türlü çaba gösterilmelidir. Tedarik zincirleri çalışmaya devam etmeli, bu da halen hizmet veren bitkisel, hayvansal ve gıda işleme altyapılarını ve tüm lojistik sistemleri korumak anlamına geliyor.

    Yeni ve daha çeşitli gıda tedarikçileri bulun. Rusya ve Ukrayna’dan gıda ithalatına bağımlı ülkeler şoku emmek için alternatif tedarikçiler aramalıdır. Ayrıca mevcut gıda stoklarına güvenmeli ve insanların sağlıklı diyetlere erişimini sağlamak için yerli üretimlerini çeşitlendirmelidirler.
    Ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler de dahil olmak üzere hassas grupları destekleyin. Hükümetler hassas insanları korumak için sosyal güvenlik ağlarını genişletmelidir. Ukrayna’da, ihtiyacı olan insanlara ulaşmak için uluslararası kuruluşlar devreye girmelidir. Dünya genelinde çatışma nedeniyle çok daha fazla insan yoksulluk ve açlığa itilecek ve onlara zamanında ve iyi hedeflenmiş sosyal koruma programları sunmalıyız.

    Anlık politika tepkilerinden kaçının. Gıda arz güvenliği için her türlü tedbiri yürürlüğe koymadan önce, hükümetler, uluslararası piyasalar üzerindeki ihtimal etkilerini göz önünde bulundurmak zorundadır. İthalat tarifelerindeki düşüşler veya ihracat kısıtlamalarının kullanılması, her bir ülkenin gıda güvenliği sorunlarının kısa vadede çözülmesine yardımcı olabilir, ancak küresel pazarlardaki fiyatları artıracaktır.

    Piyasa şeffaflığını ve diyaloğu güçlendirin. Küresel piyasa koşulları hakkında daha fazla şeffaflık ve bilgi, tarımsal emtia piyasaları değişken olduğunda hükümetlerin ve yatırımcıların bilinçli kararlar almasına yardımcı olabilir. G-20’nin Tarımsal Piyasa Bilgi Sistemi (AMIS) gibi girişimler, objektif ve zamanında piyasa değerlendirmeleri sağlayarak bu şeffaflığı artırmaktadır.”

  • BM, Lübnan için gıda krizi uyarısında bulundu

    BM, Lübnan için gıda krizi uyarısında bulundu

    Birleşmiş Milletler (BM) Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (ESCWA), yıl sonu itibarıyla Lübnanlıların yarısının temel gıda ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelebileceği uyarısında bulundu.

    Merkezi başkent Beyrut’ta bulunan ESCWA, “Lübnan’da gıda güvenliği konusunda bir tehlike var mı?” başlıklı araştırmasını yazılı açıklamayla basına duyurdu.

    Lübnanlıların gıda ihtiyaçlarını ciddi oranda ithalatla karşıladığına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Başkentte 4 Ağustos’ta meydana gelen şiddetli patlama sonucu Beyrut Limanı’nın büyük bir bölümünün yıkılması ve Lübnan lirasının yüzde 78 oranında değer kaybetmesinin yanı sıra yoksulluk ve işsizliğin ciddi anlamda artması ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele önlemleri kapsamındaki aksamalar nedeniyle yıl sonu itibarıyla halkın yarısı temel gıda ihtiyaçlarını karşılayamayabilir.”

    Yerel para birimindeki değer kaybının enflasyonun büyümesine yol açtığına dikkat çekilen açıklamada, Lübnan’da geçen yıl yüzde 2,9 olan enflasyon ortalamasının 2020’de yüzde 50’nin üzerinde olmasının beklendiği ifade edildi.

    Temmuz 2020’deki gıda fiyatlarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 141 arttığına vurgu yapılan açıklamada, Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından ithalatta yaşanacak ek maliyetlere göre gıda fiyatlarının daha da yükselebileceği öngörüsünde bulunuldu.

    Açıklamada ayrıca, yerli tarım üretim maliyetlerinin yüzde 50 oranında artması dolayısıyla yerli üretimin ciddi zorluklarla karşılaşacağı belirtildi.

    Açıklamada sözlerine yer verilen ESCWA İcra Sekreteri Rola Dashti, Lübnan hükümetine ulusal gıda güvenliğinin temeli olan Beyrut Limanı’ndaki tahıl siloları ile ilaç ve temel gıda ambarlarının inşaatına öncelik vermeleri çağrısında bulundu.

    Dashti, Lübnan’da bir gıda krizinin yaşanmaması için hızlı adımların atılması gerektiğine dikkati çekti.

    Beyrut Limanı’ndaki patlama

    Beyrut, 4 Ağustos’ta 182 kişinin hayatını kaybetmesine, 6 binden fazla kişinin yaralanmasına ve 300 bin kişinin yerinden olmasına yol açan korkunç bir patlamayla sarsılmıştı.

    Barındırdığı Suriyeli ve Filistinli mültecilerle nüfusu yaklaşık 6 milyona ulaşan Lübnan, sahip olduğu tek tahıl silolarını da söz konusu patlamada kaybetmişti.

    Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Beyrut’ta meydana gelen büyük patlamanın yol açtığı hasarın 15 milyar doları aştığını ifade etmişti.

    Ülkeyi sarsan şiddetli patlamanın ardından ilan edilen olağanüstü hal son olarak 18 Eylül’e kadar uzatılmıştı.

    Yaşanan felaketten sonra Türkiye başta olmak üzere dünyanın farklı ülkeleri harekete geçerek Lübnan’ı yardımlarıyla ayakta tutmaya çalıştı.