Etiket: gıda

  • Bir kamyon gıda imha edildi

    Bir kamyon gıda imha edildi

    Yüksekova Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri tarafından iş yerlerine yönelik denetimler devan ediyor. Yapılan denetimlerde geçirilen son kullanma tarihi geçmiş ve iş yeri sahipleri tarafından depolarında tarihi geçmediği halde bozulduğu tespit edilen gıdalar imha edilmek üzere zabıta ekiplerine teslim edildi.

    Bir kamyon dolusu gıdayı imha ettiklerini belirten Yüksekova Belediyesi Zabıta Müdürü Yardımcısı Ahmet Durmazer, “İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri ile birlikte yürütmüş olduğumuz denetimler sonucu ele geçirdiğimiz tarihi geçmiş gıdaları topladık.

    Denetimlerimizde topladığımız gıdalar ile duyarlı esnafımızın başvuruları sonucu depolarından aldığımız bozulmuş gıdaları şehir dışında bulunan kül dökme noktasına götürerek imhalarını gerçekleştirdik” dedi.

  • “Gıda israfıyla karşı karşıyayız”

    “Gıda israfıyla karşı karşıyayız”

    TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün kurulduğu gün dolayısıyla her yıl kutlanan ‘16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde açıklamalarda bulundu. Bayraktar açıklamasında, canlıların temel yaşam kaynağı olan suyun önemine dikkat çekti. Dünya Gıda Günü’nün dünya çapında açlıkla mücadele konusunda farkındalık oluşturmak ve herkesin gıda güvenliğini ve sağlıklı beslenmeyi teşvik ettiğini belirten Bayraktar, “Dünya Gıda Günü bu yıl ‘Su hayattır, su gıda demektir’ teması ile kutlanıyor. Tüm canlılar için yaşam kaynağı olan su, gıdanın da olmazsa olmaz hammaddesidir. Susuz bir gıda üretimi düşünülemez. İnsan gıdasını ve hayvan besinini sağlayacak bitkisel üretim için su elzemdir” diye konuştu.

    “Gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız”

    Sağlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıdanın insanlığın en temel ve karşılanması gereken ihtiyacı olduğunu ifade eden Bayraktar, “Dünyada yetersiz beslenen insanların en yüksek olduğu bölge Afrika’dır. Üstelik 2030 yılına geldiğimizde yaklaşık 600 milyon insanın hala yetersiz besleneceği tahmin ediliyor. Açlık çeken, yetersiz beslenen insan sayısı ne yazık ki azalmıyor. Sürdürülebilir kalkınma amaçları arasında yer alan ‘2030 yılına kadar açlığın sona erdirilmesi’ hedefine ulaşmak bu gidişatla mümkün görünmüyor. Açlıkla savaşımız devam ederken, bir tarafta da küreselleşme, kentleşme, kentlerdeki tempolu yaşam tarzı sağlıksız beslenmeye neden oluyor, aşırı ve dengesiz gıda tüketimiyle birlikte de obezite oranı artıyor. Açlığı yok edemediğimiz gerçeğinin yanı sıra bir tarafta da gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız. Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 17’si yaklaşık 1 milyar ton gıda çöpe atılıyor. Çöpe atılan gıda aynı zamanda su kaynaklarının da kaybıdır” açıklamasında bulundu.

    “Dünya gıdada farkındalığı salgın, kriz ve savaşların içinde bizzat yaşayarak öğrendi”

    Gıda stratejik öneme sahip olduğundan itibaren gıdaya erişimin zorlaştığına vurgu yapan Bayraktar, “Dünya gıdada farkındalığı salgın, kriz ve savaşların içinde bizzat yaşayarak öğrendi. Parası olduğu halde gıdaya ulaşamayanlar olduğu gibi, pahalıktan gıdaya ulaşamayanlar da oldu. Tarımını iyi yöneten ülkeler bu süreçten en az zararla çıktı. Dünyada açlığı bitirme planları süreci uzadı. Çünkü gıda milliyetçiliği ortaya çıktı. Ülkeler gıda stoklamaya başladı. Bu nedenle gıda fiyatlarının daha fazla artması riski gündemden düşmüyor. Önümüzdeki süreç tarım sektörü ve gıda fiyatları açısından önemini koruyacaktır. Gerekli tedbirleri acilen alarak, bu riskleri ülke olarak yönetmek zorundayız. Bunu başaramazsak üreticimiz de, tüketicimiz de bu zor günleri aşamayacaktır” şeklinde konuştu.

    “Gıda için su olmazsa olmazdır”

    Dünyada 171 milyon hektar sulanan tarım arazisi bulunduğunu bildiren Bayraktar, “Tatlı suyun yüzde 71,64’ü tarım, yüzde 15,08’i sanayi ve yüzde 13,28’i içme suyu olarak kullanılıyor. Ülkemizde ise 112 milyar metreküp olan su potansiyelimizin 57 milyar metreküpünü kullanıyoruz. Bu miktarın yüzde 77’si yani 44 milyar metreküpü tarımsal sulamada ve geri kalan 13 milyar metreküpü ise içme, kullanma ve sanayi suyu olarak değerlendiriliyor. Tarımda kullanılan suyun diğer sektörlere göre yüksek olması sadece ülkemize özgü bir husus değildir, birçok ülkede benzer durumlar söz konusudur. Tarıma yönelik küresel su talebinin 2050 yılına kadar yüzde 35 oranında artması bekleniyor. Sınırlı su kaynaklarının tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

    Türkiye’nin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerin ve çocukların sağlıklı ve kaliteli beslenmesinin tarımın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesine bağlı olduğunu söyleyen Bayraktar, tarım sektörü olmadan sofralarda tüketilen gıdanın üretilemeyeceğini belirtti. Bu nedenle ülkeyi yönetenlerin tarım sektörüne daima pozitif ayrımcılıkla bakması ve imkânların bu şartlarda sunulması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, tarım sektörünün sorunlarının çözülmesi gerektiğini, bu çerçevede yatırımlar yapılması gerektiğini dile getirdi.

  • Gıda denetim seferberliği devam ediyor

    Gıda denetim seferberliği devam ediyor

    Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Gıda yem ve Şube Müdürlüğü personellerince toplu gıda üretim yapan işletmeler titizlikle denetlendi. ‘Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık’ sloganıyla işletme sahiplerine gerekli uyarılar yapılarak, personellerce gıda sektöründe uyulması gereken kurallar hatırlatıldı. Şimdiye kadar gerçekleştirilen denetimlerde herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmadığı, denetimlerin aralıksız olarak devam edeceği belirtildi.

  • Gıdaların yıkandığı suya dikkat

    Gıdaların yıkandığı suya dikkat

    İshallerin virüs dışında bakteriler yoluyla bulaşan enfeksiyonlarla da görülebildiğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Mustafa Kaplan, “Havaların ısınmasıyla beraber ve suların kirlenmesiyle beraber hastalarda ishal vakalarında artış görmekteyiz. Özellikle besinlerin yıkanmasında kirli suların kullanılması, havuza ve deniz sularına sıkça girilmesi ve buna bağlı su yutulması gibi durumlarda, yine sıcaklıklara bağlı olarak besinlerin hızlı bozulmasıyla beraber hastalarda ishal vakalarında bir artış görmekteyiz. Bu ishallerin çoğu virüs dediğimiz enfeksiyon sebeplerine bağlıyken, bazen bakteri dediğimiz bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olarak da görülebilmektedir” diye konuştu.

    Dr. Mustafa Kaplan, yaz ishalinin karnın üzerinde mide kısmında bir ağrı ile kendini göstermeye başladığını söyleyerek, “Genelde yeni başlayan, yazın görülen ishallerde hastalarda yeni başlayan karın ağrısı olur. Mide kısmının yani karnın üst bölgesinde başlayan ağrıyla kendini gösterir ilk başta. Daha sonra hastalarda şiddetli bulantı, kusma ve ishal ortaya çıkar. Genelde bu ishaller ciddi ishaller değillerdir. Birkaç günlük tedavi ile kendiliğinden toparlanabilir. Daha ciddi durumlarda ise ishal daha uzun sürmekte veya kanama ve gece şikayetleri ortaya çıkabilir. İshal tanımı genel olarak şöyledir; bir hasta normalde günde en fazla 3 defa tuvalete çıkar. 3’ten fazla tuvalete çıkması durumunda biz hastada ishalden bahsederiz” ifadelerini kullandı.


    Yaz ishalinin genelde çocuk ve yaşlılarda gözlemlendiğini ve sıvı kaybının bu hasta grubunda fazla olduğunu söyleyen Kaplan, “Özellikle yaz ishali çocuklarda daha sık görülmekte. Çocuklarda ve yaşlı popülasyonda su kaybı çok fazla olmaktadır. Buna bağlı olarak hastalarda böbrek, elektrolit bozukluğu görülebilmektedir. Bu sebeple de hastaların hastaneye yatırılması gerekmektedir. Normalde çoğu ishal basit evde alınan önlemlerle kendiliğinden geçmektedir. Besinlerin düzgün yıkanması, içilen suya dikkat edilmesi gibi. Yine böyle hastalara patates, muz püresi veya pirinç lapası gibi besinleri tüketmesini tavsiye etmekteyiz. Hastaların bolca sıvı tüketmesini de öneriyoruz. Eğer bunlarla şikayetleri geçmezse, hastanın ishali artarsa, ishal süresi uzarsa veya ishalinde kan görülmesi ve gece tuvalete çıkma gibi durumlar olursa mutlaka hastaneye başvurmalarını öneriyoruz. Çünkü biz bu gibi durumlarda hastadan kan tahlili, dışkı tahlili ve gerekirse karın ultrasonu gibi şeyler yapıp hastalara destekleyici tedaviler vermekteyiz” şeklinde konuştu.

  • Gıda zehirlenme şüphesiyle 60 kişi hastaneye başvurdu

    Gıda zehirlenme şüphesiyle 60 kişi hastaneye başvurdu

    Rüstemler Mahallesi’ndeki bir sünnet düğününde ikram edilen yemeğin ardından 60 kişi mide ağrısı, ishal ve baş dönmesi şikayetleriyle Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH), Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ile Yenikent Devlet Hastanesi’ne başvurdu. Yapılan tetkikler neticesinde gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedavi görenlerin bir bölümü taburcu edilirken tedavisi devam edenlerin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Hususa ilişkin inceleme başlatıldı.

  • Gıda fabrikasında yangın çıktı

    Gıda fabrikasında yangın çıktı

    Döşemealtı ilçesindeki OSB’de bulunan gıda fabrikasında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.

    İhbar üzerine bölgeye çok sayıda Antalya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekibi sevk edildi.

    Yangına müdahale sürüyor.

  • Gıda zehirlenmelerine dikkat

    Gıda zehirlenmelerine dikkat

    Artan sıcaklıklarla birlikte yaz mevsiminde görülen besin zehirlenmesi vakalarında da artış görülüyor. Yaz mevsiminde gıda zehirlenme vakalarının arttığını bildiren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

    “Gıda zehirlenmesi belirtileri”

    Gıda zehirlenmesinde görülebilecek belirtilere değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “En yaygın olarak görülen gıda zehirlenmesi belirtileri arasında kusma, karın ağrısı ve ishaldir. Sebebe bağlı olarak, belirtiler dahilinde bilinçte bozulma, yüksek ateş, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı, ağır vakalarda felçlik ve nefes darlığı gibi bulgulara da rastlamaktayız. Gıda zehirlenmelerinde bulantı ve kusma en sık gördüğümüz şikayetlerdir. Etkene göre değişmekle birlikte 30 dakika ile 2 saat arasında semptomlar görülmeye başlar. Bazı durumlarda bu süre 1 aya kadar uzayabilir. Bulantı ve kusmadan yanı sıra ateş, kanlı ya da sulu ishal, karın ağrısı gibi bulguların yanı sıra çift ya da bulanık görme, konuşma bozukluğu, motor fonksiyonlarda kayıp, bilinç değişiklikleri gibi nörolojik semptomlar da görebiliriz. Gıda zehirlenmesi genellikle kendi kendini sınırlayan 1-3 günde tamamen düzelen kliniğe sebep olmakla birlikte ciddi nörolojik tablolara hatta nadiren ölüme de neden olabilmektedir. Bu tür rahatsızlıklarla karşılaşırsanız en kısa sürede acil servise başvurun” diye konuştu.

    “Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli”

    Açık bir şekilde tezgahlarda satılan ürünlerin satın alınmaması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Ece Kocabaş, “Et ve tavuk tüketecek kişiler ürünleri standartlara uygun şekilde işletilen şarküterilerden almalıdır. Güvenilir markaların paketli ürünleri de satın alınabilir. Paketli ürün alırken paketin hasar görmediğinden emin olunması gerekir. Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli. Üzerinde yazılı olan üretim ve son tüketim tarihleri kontrol edilmeli dedi.

    “Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur”

    Tavuk tüketiminde nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Uzm. Dr. Kocabaş, daha sonra şunları söyledi:
    “Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur. Tavuğun doğal olarak mikroorganizma yükü yüksektir. Tavuğu pişirmeden önce yıkadığımızda; mikroorganizma yükünü azaltamadığınız gibi lavabo, musluk, tezgah yüzeylerine ve hatta ellerimize sıçrayan bu mikroorganizmalar çapraz bulaşmaya da sebep olabilir. Sonrasında mutlaka bu yüzeylerin dezenfeksiyonu yapılmalı ve eller en az 20 saniye sıvı sabunla ovalanarak yıkanmalıdır.”

    “Yaz aylarında su tüketimine önem verilmeli”

    Yaz mevsiminde nasıl beslenilmesi gerektiğinden de bahseden Uzm. Dr. Kocabaş, “Hava sıcaklığı arttığında su ihtiyacımız da artacaktır. Kişinin yaşı, boyu, kilosu ve kronik hastalığı olup olmamasına göre değişmekle birlikte yaz aylarında günlük 2-3 litre su içilmesine mutlaka önem verilmelidir. Süt, ev yapımı meyve suyu, limonata, ayran, soda gibi içecekler günlük sıvı tüketiminize yardımcı olurlar. Porsiyonları küçülterek sindirimi kolay besinleri tercih etmeliyiz. Meyve sebze tüketimini artırmalıyız. Özellikle yazın kaybettiğimiz su ve mineralleri yeşil yapraklı sebze ve meyvelerden sağlamaktayız. Tatlı ihtiyacınızı meyve ve gereğinde sütlü tatlıları tercih ederek giderin. Yüksek bir lif kaynağı olan ve yüzde 90’ı su olan karpuzun, tüketildiğinde tokluk hissi vermesinin yanı sıra bağırsak hareketlerimizi düzenlemesi açısından da oldukça fayda sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.

  • Endüstriyel yemek sektöründen hayati uyarılar

    Endüstriyel yemek sektöründen hayati uyarılar

    Gıdada küresel çapta yaşanan aşırı fiyatlara ilave olarak Türkiye’de son dönemdeki vergi artışları, asgari ücret zammı ve dövizdeki aşırı artış sonrasında çıkmaza giren Endüstriyel yemek sektörü, 3 aylık anlaşmaları bırakarak yeniden eskalasyon yani maliyete göre fiyat belirleme sistemine geri döndürüyor. Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Başkanı Coşkun Dönmez, yazılı bir açıklama yaparak hizmet alan işletmeler için hayati öneme sahip uyarılarda bulundu.

    Başkan Dönmez, tüm dünyada kuraklık ve savaş kaynaklı ciddi bir gıda krizi yaşandığını belirterek bundan çok etkilenenlerin başında da endüstriyel yemek sektörünün geldiğini belirtti. Eskiden yıllık bazda yaptıkları anlaşmaları 3 aya çektiklerini ancak son gelişmeler sonrasında bunu da yapamayacaklarını vurgulayan Dönmez, “Bir yıl önce yaşanan olumsuzluklar sebebiyle eskalasyon sistemin geçmiştik. Piyasa biraz rahatlamayınca 3 aylık anlaşmalara geri dönmüştük. Ancak bu yıl haziran ayı sonunda yapılan anlaşmalar son döviz kurları ile sürdürülmesi imkansız hale geldi. Bu yüzden yeniden ‘Eskalasyon Sistemine’ dönmek zorunda kalacağız” dedi.

    Tağşiş uyarısı

    Coşkun Dönmez maliyet artışlarına piyasaya ‘imkânsız’ dedirtecek fiyatlarla satış yapan merdiven altı zihniyetine sahip işletmelerin ise insan sağlığını tehdit ettikleri uyarısı yaptı. Sektör olarak bu kadar sorunun arasında bir de bu zihniyetteki işletmelilerin yol açtığı haksız rekabetle de mücadele ettiklerini ifade eden Dönmez, “Gıda ciddi konudur, asla şakası olmaz. Gıda fiyatları, enerji ve işçilik giderleri, ambalaj fiyatları ortadayken birileri piyasanın çok altında yemek veriyorsa ne yediğinize dikkat edin. Aldığınız yemeği bir laboratuvarda analiz ettirin. Tağşiş, hammadde ile yapılan yemekler çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği gibi ölümcül sonuçlar da doğurabilir” dedi.

    Başkan Dönmez sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Türkiye’nin her yeri için söylüyorum. Bu işi layıkıyla yapan, yapmaya çalışanlar ve hiç yapamayanlar var. Maalesef işletmeler hizmet değil fiyat odaklı konuya yaklaşıyor. Bu devam ederse sorunun üstesinden gelemeyiz. Bazen bir köşe başı lokantası çıkıp uluslararası firmaya hizmet verebiliyor. Bu sözüm yanlış anlaşılmasın lütfen. Tabii ki, işini her zaman layıkıyla yapan tüm meslektaşlarımızın yanında olmak bizim gibi STK’ların temel görevidir. Fakat şunu da unutmayalım, endüstriyel yemek sektöründen hizmet alan kurumların ancak gıda zehirlenmesi olduğunda gıda güvenliği aklına geliyor. Hâlbuki bunu baştan düşünüp bu şekilde bir kıyaslama yapılması gerekiyor. Çoğu zaman rekabetin ölçütü aynı olmuyor. Bu konudaki önerim; müşterilerimizin tesisleşmesini tamamlamış, hijyen ve sanitasyon kurallarına uyan ve bunları akredite kuruluşlarca belgelendirmiş, üretim denetim ve hizmet kadroları güçlü, önce insan ve şartsız müşteri memnuniyeti odaklı işletmeleri tercih etmeleridir. Fiyatı da bu kriterleri yerine getiren işletmelerle kıyaslamasıdır.”

  • Tarihi geçmiş 500 kilogram gıda

    Tarihi geçmiş 500 kilogram gıda

    Sağlık İşleri Daire Başkanlığı, halk sağlığını korumak için bünyesinde oluşturduğu Gıda Denetim Ekipleri, aracılığıyla Yenişehir, Bağlar, Sur ve Kayapınar ilçelerinde gıda ürünü satışı yapan ve depolayan iş yerlerine yönelik denetimlerine devam ediyor.
    Ekipler, bozuk ve tarihi geçmiş gıdaları bertaraf etmek üzere tutanak karşılığında el koyuyor, belirlenen mevzuat dışında hareket ederek gıda satışı yapan işyerleri hakkında cezai işlem uyguluyor.

    Gıda denetim ekipleri yaptığı denetimlerde son kullanım tarihi geçmiş 250 kilogram tavuk eti ve 250 kilogram muhtelif gıdaya el koyarak imha etti.
    Büyükşehir Belediyesi, vatandaşın sağlıklı gıdaya ulaşımını sağlamak için denetimlerine devam edecek.

  • İşçilerde gıda zehirlenmesi şüphesi

    İşçilerde gıda zehirlenmesi şüphesi

    Gıda zehirlenmesi şüphesiyle Devrek Devlet Hastanesi’ne başvuran 54 işçi, tedavi altına alındı.

    Yedikleri yemekten veya içtikleri sudan zehirlendiklerinden şüphelenilen işçilerden 50’si tedavilerinin ardından taburcu edildi.

    Tedavisi süren 4 işçinin ise sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

    İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, işçilerin dün ve bugün yedikleri yemeklerden, İlçe Halk Sağlığı Müdürlüğü ekipleri ise içme suyundan numune aldı.