Etiket: gol

  • Göle düşen otomobil anne, baba ve iki kardeşe mezar oldu

    Göle düşen otomobil anne, baba ve iki kardeşe mezar oldu

    Çukurova ilçesine bağlı Topalak Mahallesi’nde, saat 10.30 sularında Veysel Aydoğmuş’un kullandığı, içinde 16 yaşındaki oğlu Batuhan, 13 yaşındaki oğlu Mete ve eşi Emine Aydoğmuş’un olduğu otomobil Çatalan Batı Köprüsü’ne geldiği sırada köprünün demir bariyerlerine çarparak Seyhan Baraj Gölü’ne düşmüştü.

    Kaza sonrası dalgıç polislerin başlattığı aramada 16 yaşındaki Batuhan Aydoğmuş’un cansız bedenine otomobilin dışında ulaşılmıştı. Yapılan çalışmalar sonucunda 4 saat sonra anne, baba ve 13 yaşındaki Mete Aydoğmuş’un da cansız bedenine ulaşıldı.

    18 metre derinlikte olan otomobilden sırasıyla önce Mete, daha sonra anne en son da babanın cansız bedeni çıkartıldı. Bu sırada ailenin yakınları gözyaşlarına boğulup feryat etti. Cenazeler ilk incelemenin ardından otopsi için adli tıp kurumu morguna kaldırıldı. Polis kazayla ilgili inceleme başlattı.

  • Gölde balık değil, ot avlıyorlar

    Gölde balık değil, ot avlıyorlar

    Üç ay süren balık av yasağının sona ermesinin ardından 15 Haziran’dan itibaren yeni av sezonunu açarak göl sularına yeniden ağ sermeye başlayan Beyşehirli tatlı su balığı avcıları, yüzlerce metre serdikleri ağlara son dönemde balık yerine otların takılmaya başladığını belirterek, “Balık yok, ot var. Gölün her tarafı böyle, adeta ot avlıyoruz. Ağlarımıza su kuşları da dahil balıktan başka her şey takılıyor” ifadelerini kullandı.
    Sabah gün doğumu ile birlikte bir gün öncesinde metrelerce serdikleri ağlara takılmasını umduğu balıkları toplamak için tekneleriyle açıklara çıkan avcılar, mazot parasını dahi çıkaramamaktan yakınırken bazıları 2-3 balık, bazıları da kasaları hiç dolduramadan dönüş yaptıklarını belirtti.
    Beyşehir Gölü’ne kıyısı olan Çiftlik Mahallesi’nde geçimini tatlı su balığı avcılığı ile sağlayan balıkçılar da böyle giderse balıkçılığı bırakabileceklerini söyledi.
    Limanda 30’a yakın aktif balıkçılık yapan teknelerden sadece 4’ünün ava çıktığını anlatan balıkçılar, göldeki otlanmadan ve giderek artan karabatak popülasyonundan yakınırken, serdikleri ağların gölün tabanının otlu olmasından dolayı derinlere inemediğini ve yüzeyde kaldığını aktarıp balık avcılığının bu nedenle yapılamadığını savundu.

    “Bol bol otla mücadele ettik”

    Çiftlik Mahallesi balıkçılarından Gürol Erdoğan, balık olmadığı için çok nadir olarak avlanmaya çıktıklarını anlatarak, “Bugün de balığa çıktık ama limit altı balıklar geldi, onları da göl sularına tekrar iade ettik. Bugün bol bol spor yaptık, bol bol otla mücadele ettik. Kas çalışması yapıyoruz. Sabah sporu oluyor. 2 bin 600 metre ağ attık iki tane limit altı balık çıktı. Yani kasa boş, kantarcıya verecek balığımız yok şu anda. Eli boş döndük, mazot cepten gitti” dedi.
    Erdoğan, gölde türküler eşliğinde balık avı yaparken artık türkü seslerinin de sustuğunu anlatarak, “Türkü sesleri de sustu, çünkü balık çıkmayınca haliyle türkü söylenmiyor. Ancak, cep telefonundan müzik açarak kendimizi avutuyoruz. Mırıldanamıyorum bugün yine balık hiç yok” şeklinde konuştu.
    Balıkçı Levent Yılmaz da, yaklaşık 29 yıldır gölde tatlı su balıkçılığı yaptığını anlatarak, “Balıkçılık şu anda bitik durumda. Gölün tabanı otla kaplı olunca ağ atılacak yer kalmıyor. Alan olarak daraldı. Balık vardır belki ama otun altından çıkmıyor diye düşünüyoruz. Ot çok olduğu için serdiğimiz ağlar tabana inmiyor. Tabana inmediği için balık belki aşağıda hareket ediyor ama yüzeyde balık çıkmıyor. Gölde derinlik de kalmadı. Ayrıca, göldeki bir diğer sıkıntımız da karabatak popülasyonunun giderek artması. Balık varsa da zaten karabataklar yiyor. Günlük 3-4 kilo balık tüketiyor. 3-4 kiloluk sazanları yutuyor. Onlar bizden fazla tutuyor. Bizim ekmeğimize fazlasıyla ortak oldular. Eskiden bu kadar yoğun değillerdi. Ne gölde balık, ne de barındıkları adalarda ağaç koydular. Pisliklerinin asitli olmasından dolayı ağaçları bile kuruttular. Bu soruna bir çare bulunmasını da bekliyoruz. Bugün sabah saat 05.30 gibi çıktık göle, 2 saatlik mesaide tuttuğumuz üç balık. Mazota mı sayarız, emeğimize mi sayarız, yiyeceğimize mi sayarız, yani durumlar vahim. Durum, balıkçılığı bırakmaya doğru gidiyor. Gölde eskiden 2 bine yakın balıkçı vardı, şimdi 200 avcıya düştü. Balık olmayınca kendi limanımızda da ava çıkan tekne sayısı çok azaldı” diye konuştu.

    “Balıkların yerine ağlarımızda ot görüyoruz”

    Balıkçı Hasan Yılmaz ise, 20 yıldır gölde balıkçılık yaptığını vurgulayarak, yeni av sezonunun açıldığı ilk günlerde biraz balık çıktığını ancak ilerleyen zamanda balıkçılık yönünden durumun çok kötü bir hal aldığını anlattı. Bir önceki çıktığı avda sıfır balıkla limana dönüş yaptığını ifade eden Yılmaz, “Bugün de üç balık var. Gölde aşırı otlanma var. Balıkların yerine ağlarımızda ot görüyoruz. Ottan dolayı ağları çekemez olduk, ağları ottan kaldıramaz olduk. Kayıklara otları aldıramaz olduk. Göldeki gezen otların hepsi ağlarımıza takılıyor. Bir de bunun limana dönüştü saatlerce süren ağlardan temizlik safhası var. Az sayıda ağlarımıza takılan küçük balıkları ise yeniden göl sularına salıyoruz, bilinçli av yapıyoruz. Göl bu şekilde gittiği müddetçe gelecek adına çok ümidimiz yok. Balıkçılığı bırakma noktasına kadar geldi. Durum çok kötü. Artık kurtarmıyor, sıkıntı, mazot parası dahi değil, tuttuğumuz balık sayısı. Sabahın 5’inde kalkıp şu anda yapılacak bir iş olmaktan çıktı balıkçılık. Limanımızda 30 tekne var, ama sadece 4 tekne var göle açılan. Balıkçılar çok zor günler yaşıyor” dedi.

  • Bakanlık harekete geçti, Eğirdir Göl’ü temizlenecek

    Bakanlık harekete geçti, Eğirdir Göl’ü temizlenecek

    Isparta’nın Eğirdir İlçesinde bulunan Türkiye’nin 4’ncü büyük ve 2’nci büyük içme suyu rezervi Eğirdir Gölü’ndeki çekilme bakanlık yetkililerini harekete geçirdi. Gölün çekilme nedenleri kot, yağış, buharlaşma ile sulama başta olmak üzere elmacılık ve tarımla uğraşan Eğirdir ve Eğirdir Gölü’ne kıyısı olan ilçe ve köylüleri yaklaşan sulama sezonu sonunda büyük sıkıntılar bekliyor. Yetkililer 7 renkli olarak bilinen Eğirdir Gölü’nün 2 renge düştüğünü belirttiler. Büyük bir bölümü tarımla uğraşan çevre halkının sulama sezonu sonunda yani Eylül ve Ekim aylarında Eğirdir Gölü’nün ne hale geleceği düşündürüyor.
    Uzmanlar Eğirdir Gölü’nün ve balıkçıların şu günlerde başlıca can simidinin kerevit olduğunu, 2019 yılında 4,5 milyar metreküp olan su varlığının şu anda 1.6 milyar metreküpe düştüğünü açıkladılar.

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Eğirdir Gölü’nün korunması ve yaşatılması amacıyla ortak bir çalışma başlattı. Eğirdir Belediye Başkanı Mustafa Özer’in ev sahipliğinde yapılan ön toplantıya, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Doğal Sit Alanları Daire Başkanı Muhammet Aktaş, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Doğal Sit Alanları Şube Müdürü Uğur Kurt, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından Uzman Biyolog Nisanur Çiçek, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan Gemi Mühendisi Ceyla İnmeler, Ulaştırma Altyapı Bakanlığı’ndan Servet Sezgin, Süleyman Demirel Üniversitesi Su Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şehnaz Tay Şener, Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Jeoloji Mühendisi Doç. Dr. Erhan Şener, Isparta Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürü Yasin Denli, Eğirdir Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Ünsal, Gölbelde Ltd. Şti. Müdürü Gizem Cansoy, Belediye Fen İşleri Müdürü Ebubekir Genç, Belediye Şehir Plancısı M. Sena Altunbaş, katıldı.

    Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (SAREM)’nde devam eden toplantıda SAREM Teknik Müdür Yardımcısı Dr. Cafer Bulut, “Eğirdir Gölü’nün Limnolojik Olarak İzlenmesi” konulu sunumu paylaştı. Eğirdir Gölü’nün doğal bir göl olduğunu vurgulayan Dr. Cafer Bulut “Eğirdir Gölünü baraj gibi görmemeliyiz” dedi. Bulut, Eğirdir Gölü su kotunun, buharlaşma, iklim değişikliği ve tarımsal sulama nedeniyle 2017 yılından itibaren düşmeye başladığını, 2019 yılında kendini daha da gösterdiğini ifade etti.

    “7 renkli göl artık 2 renkli göl haline geldi”

    Eğirdir Gölü’nün gün içerisinde 7 kere renk değiştirmesiyle tanındığını fakat son yıllarda gölde 2 renk görüldüğünü de ifade eden Bulut, “Eğirdir Gölümüz günde 7 kere mavi, yeşil, kahverengi tonlarıyla renk değiştirirdi. Fakat son yıllarda yaşanan çekilmeden dolayı gölümüzde gün içerisinde artık sadece iki kere renk değişimi (Mavi-Kahverengi) yaşanıyor. Ve maalesef ki su azaldıkça arsenik oranı da artıyor. Bu konuda çok dikkatli olmamız lazım” dedi.
    Dr. Cafer Bulut, Eğirdir Gölü’nde 7 familyaya ait 15 tür balık çeşidinin yaşadığını da katılımcılara aktardı. Bulut, Eğirdir Gölü’nün tarımsal alanlar, kirletici noktalar, yerleşim yerleri ve gölü besleyen kaynaklardan etkinliğini, Gölün şu an derinliğinin 4-5 metrelere indiğini, Gölün su hacminin ise 4 milyar metreküpten 1,6 milyar metreküpe düştüğünü, buharlaşmanın da yüzde 64 olduğunu sözlerine ekledi.

    “Eğirdir Gölü can çekişiyor”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Doğal Sit Alanları Daire Başkanı Muhammet Aktaş’da toplantı sonrasında yaptığı değerlendirmede Eğirdir Gölü’nün dip çamurunun temizlenmesi konusunda aciliyet gerektiğini ifade etti. Aktaş, göldeki dip çamurunun temizlenmesi durumunda göldeki kirliliğin ve çekilmenin önüne geçilebileceğini söyledi. Aktaş, ilk olarak fizibilite çalışmalarının yapılacağını, fakat Eğirdir Gölü’nün can çekiştiğini, suni teneffüse ihtiyacı olduğunu dip çamurunun ve yüzeyindeki otlanmanın bir an önce temizlenmesi gerektiğini ifade etti.
    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan Gemi Mühendisi Ceyla İnmeler de gölü temizleyen Gemi hakkında teknik bilgiler verdi.
    Eğirdir Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Ünsal, bugüne kadar yapılan çalışmaların, artık icraata dönüşmesi gerektiğini belirterek konunun ciddiyetinin altını çizdi.
    Katılımcılar daha sonra Eğirdir Gölü’nde teknik bir gezi yaptılar.

  • Sivas, göllerinin güzelliğiyle mest ediyor

    Sivas, göllerinin güzelliğiyle mest ediyor

    Tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bilinen Sivas, aynı zamanda doğal gölleriyle de ziyaretçilerinin dikkatini çekiyor. Tödürge, Hafik, Akgöl, Karagöl, Vaska, Canova, Sarıgöl, Taşlıgöl ve Çimenyenice gibi göller birbirinden farklı renklerdeki suları ile adeta bir tabloyu andırıyor. Doğa severler için bir yürüyüş rotası oluşturan göller aynı zamanda fotoğraf tutkunları için eşsiz kareler sunuyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Coğrafya Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Gülpınar Akbulut Özpay, Sivas şehir merkezi ile İmranlı ilçesi arasında tanımlayabildikleri 15’in üzerinde göl bulunduğunu söyledi.

    “Sivas Akdeniz’den sonra ikinci sırada”

    Prof. Dr. Gülpınar Akbulut Özpay, Akdeniz’de göller yöresinde olduğu gibi çok sayıda gölün birbirine yakın konumda yer aldığını ifade ederek bu özelliği ile ülkede ikinci göller yöresinin Sivas’ta bulunduğu belirterek, “Özellikle Sivas şehir merkezi-İmranlı ilçemiz arasında kalsiyum sülfat birimleri içeren Oligosen yaşlı jipsler içerisinde gelişmiş çok sayıda göl bulunmaktadır. Bu göller Yukarı Kızılırmak Jeoparkı olarak tanımladığımız muazzam kalitede, dikkat çekici ve akademik açıdan önem arz eden çıplak jips karstı topografyası içerisinde yer almakta, bu topografyanın önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Hafik, Tödürge, Batı ve Doğu Lota, Vaska, Sarıgöl, Taşlıgöl, Akgöl, Karagöl ve Canova Gölleri bu jips karstı topografyasında çökme dolinleri içerisinde gelişmiş göllere örnek oluşturmaktadır. Bu göllerden bazıları Hafik ve Tödürge göllerinde olduğu gibi birden fazla çökme dolininin birleşmesiyle oluşurken, bazıları da Akgöl ve Karagöl gibi tek bir çökme dolini içerisinde gelişmiştir. Sahadaki göl sayısı ve oluşumu dikkate alındığında şu ana kadar bilinen bilgilere göre Akdeniz’den sonra ülkemizin ikinci göller yöresi olarak tanımlayabileceğimiz niteliklere sahiptir” dedi.

    “Her biri turizm açısından değer oluşturmaktadır”

    Akbulut Özpay, göllerin turizm ve jeomiras açısından birer değer oluşturduğunu söyleyerek, “Özellikle göl sayısına baktığımız zaman sadece Sivas şehir merkezi- İmranlı ilçesi arasında bizim tanımlayabildiğimiz 15’in üzerinde göl bulunmaktadır. Bu göllerin bulunduğu saha ve yakın çevresi Yukarı Kızılırmak Jeoparkı ve Yukarı Kızılırmak Doğa ve Kültür Yolu kapsamında tarafımızdan akademik, jeomiras ve turizm bağlamında çalışılmaktadır. Bu miras alanların korunarak gelecekte turizme açılması hem ilimize hem de ülkemizin ekonomisine ve tanınırlığına katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

  • Samet Akaydin milli takımdaki ilk golünü attı

    Samet Akaydin milli takımdaki ilk golünü attı

    2024 Avrupa Futbol Şampiyonası çeyrek finalinde A Milli Futbol Takımı, Berlin Olimpiyat Stadyumu’nda Hollanda ile karşılaşırken, millilerin ilk golü Samet Akaydin’den geldi. Mücadelenin 35. dakikasında Arda Güler’in sağ kanattan ortasında arka direkte iyi yükselen Samet, kafa vuruşuyla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi ve skor 1-0 oldu.

    30 yaşındaki futbolcu böylece milli takımdaki 10. maçında ilk gol sevinicini Hollanda karşısında yaşadı.
    Müsabakaya 11’de başlayan Samet Akaydin, sakatlığından dolayı oyuna devam edemedi ve yerine 82. dakikada Cenk Tosun oyuna dahil oldu.

  • “Serinlemek için suya girerken canınızdan olmayın”

    “Serinlemek için suya girerken canınızdan olmayın”

    ASKİ Genel Müdürlüğü, Başkent’e içme ve kullanma suyu sağlayan baraj havzaları ve barajları besleyen derelerin “özel koruma alanı” statüsünde olduğunu vurgulayarak; suya girmenin, suyu kirletecek faaliyetlerde bulunmanın, bölgede piknik yapmak ve ateş yakmanın tehlikeli ve yasak olduğu uyarısını tekrarladı.
    Ankara’ya su temin eden 10 baraj havzasında rutin denetimlerini sürdüren ASKİ ekipleri ve güvenlik güçleri, özellikle yazın “suya girmenin tehlikeli ve yasak olduğu” yönünde anonslarını tekrarlıyor.

    “Zemin çamur formunda ve yüzmek için uygun değil”

    Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan ASKİ yetkilileri, şunları kaydetti:
    “Yaz aylarındayız ve sıcaklardan bunalan vatandaşlarımız, serinlemek amacıyla barajlara giriyor. Can güvenliği açısından barajlar, dereler, göl ve göletlerde yüzmemek büyük önem taşıyor. Buralar kesinlikle yüzme alanı değildir; risk alarak canınızdan olmayın. Yüzeysel akış ile yukarı havzadan baraj gölüne gelen killi ve silitli malzemenin birikimiyle zemin çamur formunda olduğu için bu alanlar yüzmek için uygun alanlar değil. Barajların tek amacı kentimize içme ve kullanma suyu sağlamaktır”

    “Piknik yapmak ile ateş yakmak tehlikeli ve yasak”

    Baraj bölgelerinde piknik yapmak ve ateş yakmanın da tehlikeli ve yasak olduğunu hatırlatan yetkililer, “özel koruma alanı” kapsamında olan barajların korunması yönünde vatandaşlarımızın da azami gayret göstermeleri gerektiğini söyledi.

    “Derelere çöp atarak su kalitesini bozmayalım”

    Baraj havzasını besleyen derelere çöp ve benzeri malzemelerin atılmasının su kaynağının kalitesini olumsuz yönde etkileyeceğini ifade eden yetkililer, şu açıklamada bulundu:
    “ASKİ olarak vatandaşlarımızın suyumuzu kirletecek tüm faaliyetlerden özenle kaçınmasını rica ediyoruz. Lütfen derelere çöp atmayalım. ASKİ’nin Ankaralılara sunduğu içme suyunun kaliteli ve güvenli olabilmesi açısından su kaynağının korunması da büyük önem taşıyor. Suyun kaynağında korunması arıtma maliyetlerini de düşürür. Çay alanında piknik yapanlar, suyu kirletiyor ve kirli su, baraj havzasına akıyor. Belediyeler bu alanlardaki çöpleri sürekli toplayarak atık depolama alanlarına gönderiyor ancak gözden kaçanlar ister istemez baraj havzasına taşınır”

    Bot ve dron ile havza kontrolü

    Baraj bölgelerinde 2016 yılından bu yana 15 boğulma vakası yaşandığını belirten ASKİ yetkilileri, can kayıplarının önüne geçebilmek adına; baraj çevresi ve baraja su sağlayan dere kenarlarına uyarıcı levhalar konulması, arazi şartlarının uygun olduğu yerlere tel çit yapılması, bölgeye araç girişinin engellenmesi, baraj gölü içerisinde botla ya da dron vasıtasıyla havza kontrolünün aralıksız yapılması ve devriye sayısının artırılması gibi bir dizi önlem alıyor.

  • Merih Demiral, milli takımdaki gol sayısını 4’e çıkardı

    Merih Demiral, milli takımdaki gol sayısını 4’e çıkardı

    A Milli Futbol Takımı, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası son 16 turunda Avusturya ile Leipzig’de karşı karşıya gelirken, millilerin iki golünü Merih Demiral attı. Müsabakanın 1. dakikasında Arda Güler’in sağ taraftan kullanıldığı köşe vuruşu sonrasında kale önünde oluşan karambolde topu önünde bulan Merih meşin yuvarlağı ağlara gönderdi ve ay-yıldızlıları 1-0 öne geçirdi.

    Maçın 59. dakikasında yine sahneye çıkan Merih Demiral, sağ taraftan Arda’nın kullandığı kornerde ön direkte yaptığı kafa vuruşuyla topu ağlara buluşturdu ve skor 2-0 oldu.
    Başarılı savunma oyuncusunun ilk golü ayrıca Avrupa Şampiyonası’nda gruplardan sonraki turlarda kaydedilen en hızlı gol oldu.

    26 yaşındaki futbolcu böylece A Milli Takım’da 48. maçında gol sayısını 4 yaptı.

    Mücadele 11’de başlayan Merih Demiral, 90 dakika forma giydi.

  • Eğirdir Gölü’nde sular 2 metre çekildi

    Eğirdir Gölü’nde sular 2 metre çekildi

    Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan ve Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su kaynağı olan günün değişik zamanlarında mavi, yeşil tonlara büründüğü için ‘yedi renkli göl’ olarak adlandırılan Eğirdir Gölü’nde, su çekilmeleri yaşanıyor. Gölde aşırı su kaybı nedeniyle sular yaklaşık 2 metre çekilirken, göl çevresinde balçık, hayvan dışkısı ve çevre atığı sebebiyle de koku problemi yaşanıyor.

    “Kuraklığa karşı önleyici stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir”

    Mevsimsel yağışların azlığı nedeniyle kuraklık tehlikesinin de yaşandığı Eğirdir Gölü’nde yaşanan problemlere değinen Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Dr. Meltem Kaçıkoç, Eğirdir Gölü’nün doğal ekosistemin korunması ve yöre halkının geçim kaynağı olması nedeniyle kritik öneme sahip olduğunu belirterek, “Bölgede başta kar yağışlarının azalması olmak üzere, iklim değişikliğinin kuraklık yönündeki etkileri göl su eviyesinin sürekli düşüş eğiliminde seyretmesine neden olmuştur. Mevcut ve muhtemel kurak şartlar altında yaşanabilecek su kıtlığının ölçülebilir şekilde tasvir edilebilmesinin ve bu sayede de su güvenliğinin sağlanması için etkin önlemlerin belirlenmesinde miktar ve kalite modelleri yeri doldurulamaz araçlardır. Son yıllarda bölgede kuraklığın sosyoekonomik açıdan olumsuz etkileri artmıştır. Dolayısıyla daha da geç olmadan artan kuraklık risklerine karşı afet yönetiminde sadece kriz yönetimi ile sınırlı kalmayıp proaktif ve önleyici stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir” dedi.

    “Su seviyesinin azalmasıyla birlikte Eğirdir Gölü’nde koku problemi yaşanıyor”

    İklim değişikliğinin kuraklık yönündeki etkilerinin tarımsal su tüketimi ile birleştiğinde Eğirdir Gölü su seviyesinin su ve gıda güvenliğini tehdit eden kritik seviyelere ulaşmasına neden olduğunu söyleyen Kaçıkoç, “Eğirdir Gölü gibi sığ göller, aşırı kuraklık olaylarına karşı derin göllere göre daha hassastırlar çünkü su seviyesindeki küçük değişiklikler yaşansa bile bu durum toplam yüzey alanı ve hacminin çok daha büyük bir bölümünü temsil eder. Su seviyesindeki bu azalmalar, gölün taşınım mekanizmasını değiştirmiş, halihazırda artmakta olan su sıcaklıklarındaki artışları daha da şiddetlendirmiştir. Dolayısıyla da bölge halkının tepkisine neden olan koku problemlerine neden olmuş ve hızlı alg büyümesini destekleyen şartlar oluşturarak ötrofikasyonu katalize eden iklim değişikliği, esas olarak, ötrofikasyonun en temel itici güçleri olan yağış, sıcaklık, solar radyasyon ve rüzgar hızındaki değişiklikleri içerir. Dolayısı ile de göl su seviyesindeki azalmalar, zaten tarımsal faaliyetlerden ve arıtılmamış atık sulardan kaynaklanan aşırı nütrient yüklerinin baskısı altında olan Eğirdir Gölü’nü ötrofikasyona karşı da savunmasızlaştırmış ve ötrofikasyon sürecini hızlandırmıştır” şeklinde konuştu.

    “Kuraklığın devamlılığı siyanobakterilerin baskın hale gelmesini artıracak”

    Eğirdir Gölü’nün de içerisinde yer aldığı Antalya Havzası da dahil olmak üzere 6 nehir havzasında belirli kirleticiler için su kalite modelleme çalışmalarına başladıklarını söyleyen Dr. Kaçıkoç, “Çalışmalarımız tamamlandığında havzalardaki tüm su kütlelerinin ekolojik açıdan iyi duruma ulaşması için uygulanması gereken temel ve tamamlayıcı tedbirler belirlenecektir. Bahsettiğim miktar senaryoları ile birlikte, söz konusu kalite tedbir senaryoları da uygulanmaz ise, kuraklık şartlarının devamlılığı durumunda, Eğirdir Gölü’nün doğal şartlarının aksine daha durgun, daha sıcak şartlar gelişecektir. Böyle bir durumda, gölde mevcut durumda olması gereken baskın olan endemik makrofitlerin yerine, iklim değişliğinin etkilerine karşı yüksek toleransa sahip ve gölün içme suyu üretimi, tarımsal sulama ve balıkçılık için kullanımını tehdit edecek çeşitli toksinler üreten siyanobakterilerin baskın hale gelmesini artıracaktır” açıklamalarında bulundu.
    Dr. Meltem Kaçıkoç, Eğirdir Gölü için atık sonuçları sınanmış ve uygulanabilir eylem planlarının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.

  • Muhteşem festival göle maya çalma ile başlıyor

    Muhteşem festival göle maya çalma ile başlıyor

    Nasreddin Hoca Mahallesi’nde saat 12.30’da başlayacak etkinlik, birçok aktiviteye ev sahipliği yapacak. Yoğurt yeme yarışması, uluslararası dans gösterileri, oyunlar, yarışmalar, pamuk şeker ve patlamış mısır gibi çeşitli stantlar ile yöresel ev yemekleri sunulacak. Ayrıca coğrafi işaretli ürünlerin tadımı da yapılarak katılımcılara sunulacak.

    “Uluslararası Nasreddin Hoca Kültür ve Sanat Festivali, dolu dolu programlar, gösteriler ve konserlerle geçecek”

    Sivrihisar Belediye Başkanı Habil Dökmeci, festivalle ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Uluslararası Nasreddin Hoca Kültür ve Sanat Festivali, dolu dolu programlar, gösteriler ve konserlerle geçecek. Göle Maya Çalma etkinliğimizle başlayacak olan festivalimizde 5 farklı ülkeden dans grupları katılım sağlayacak. Yapacakları gösterilerle festivalimizi renklendirecekler. Ayrıca bu yıl düzenlediğimiz festival UNESCO’nun da katkıları ile daha da zenginleşecek. Pazar günü sona erecek olan festivalimizde Sivrihisar’ımızın en büyük değeri olan Nasreddin Hocamızı anacağız” dedi.

  • Yarasa adam Tortum Gölü’ne uçtu

    Yarasa adam Tortum Gölü’ne uçtu

    Base jump (serbest düşüş) ve wingsuit (yarasa adam uçuşu) sporcusu Cengiz Koçak, yamaç paraşütünden atlayarak yaptığı sıra dışı ve limitleri zorlayan aktivitelerle hava sporlarına ilgiyi artırmayı amaçlıyor. Cengiz Koçak bu kez Erzurum’un Uzundere ilçesindeki cam terastan atlayış gerçekleştirdi.

    “Heyecan dolu bir atlayış oldu”

    Uluslararası Sakin Kentler Birliğince Türkiye’nin 11. sakin kenti seçilen Erzurum’un Uzundere ilçesi sınırları içinde bulunan Tortum Gölü üzerinde bulunan cam terasa gelen Cengiz Koçak, havanın rüzgarlı olması sebebiyle atlayışını bir gün ertelemek zorunda kaldı. Koçak, ertesi gün hava şartlarının da uygun olmasını fırsat bilerek, Tortum Gölü üzerine yapılan yaklaşık 50 metre yükseklikten cam terastan “3, 2, 1 Uzundere!” diyerek atladı ve göl üzerinde bekleyen botun üzerine başarılı bir şekilde iniş yaptı. Bu heyecan dolu atlayış, izleyenler tarafından büyük ilgi ve heyecanla takip edildi. Cengiz Koçak, önceki yıllarda Galata Kulesi’nden gerçekleştirdiği başarılı atlayışıyla da tanınan deneyimli bir wingsuit sporcusu olarak biliniyor. Koçak, her iki atlayışında da cesareti ve yeteneğiyle dikkat çekmeyi başardı.

    “Uzundere dünya ölçeğinde bir yer”

    Cengiz Koçak, Uzundere’nin dünya ölçeğinde alternatif doğa sporları merkezi olabilecek konum ve coğrafyaya sahip olduğunu ifade ederek, “Şu an biz Uzundere’deyiz ve Tortum Gölü’nün üstündeyiz. Tortum Gölü, Tortum Çayı’nın akışıyla oluşmuş bir göl. Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri bu arada. Devamında da hemen zaten buranın meşhur Tortum Şelalesi var ki o da görmeye değer bir şelale. Uzundere bence dünyanın Türkiye’nin de demiyorum. Dünyanın en potansiyeli yüksek ekstrem sporları, yani sıra dışı sporlar köyü olabilecek bir köy. Umarım zamanla bunu hem yerel halk hem de yerel yönetimler daha çok farkına varıp bu konuda daha çok yatırım yaparlar. Ben 2016’da gördüğümden buradan türlü kopamadım. Hatta 1,5 yıl gelip burada yaşadım ve şu an burada gölde su sporlarının hepsini yapabilirsiniz. Yamaç paraşütüyle yaklaşık 7 tane resmi olarak kaydettirdiğimiz kalkış alanlarından uçuş yapabilirsiniz. Ki bin 200 metreden kalkıyorsunuz. Gölün üstündeki yüksekliğin sekiz yüz metre olabiliyor. Bu dünyada çok az yerde var. Aynı zamanda yapabilirsiniz. Uçurumdan koşarak atlayabilirsiniz. Bir de yarasa kanat. Onu da noktalayabilirsiniz. Türkiye’de yarasa kanatlı en çok atlanan uçurumlar burada. Hatta iki gün önce bir tane yeni açtım. Şu an bugün itibariyle Türkiye’nin en yüksek, en uzun uçuş alanı. Burayı söylüyorum, burası bence dünyanın ekstren sporlarda incisi olacak bir yer. Şimdi biz burada bir seyir terasındayız. Seyir terası Tortum Gölü’nü en iyi gören yerlerden biri kayalar yolundan buraya ulaşılabiliyor” şeklinde konuştu.