Etiket: gölyazı

  • Gölyazı’daki antik tiyatroda “kişiye özel” seyirci basamağı bulundu

    Gölyazı’daki antik tiyatroda “kişiye özel” seyirci basamağı bulundu

    Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Bursa Müze Müdürlüğünün başkanlığında ve Nilüfer Belediyesinin desteğiyle 2021 yılının Ağustos ayında başlatılan antik tiyatro kazısı, Bursa Uludağ Üniversitesinin (BUÜ) bilimsel danışmanlığında sürüyor.

    Milattan önce 4’üncü yüzyılın sonlarında Uluabat Gölü’ne hakim Zambaktepe’nin yamacına inşa edildiği belirlenen, VIP alanlarıyla loca benzeri bölümleri bulunan tiyatronun yaklaşık 6 bin kişi kapasiteli olduğu değerlendiriliyor.

    Kazı başkanlığını yürüten BUÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Şahin, AA muhabirine, kazıda öncelikle tiyatronun doğu parodosun (orkestra çukurunun her iki yanındaki karşılıklı giriş yolları) büyük bölümünü açığa çıkardıklarını söyledi.

    Geçen yıl orkestra alanını büyük oranda gün yüzüne çıkardıklarını, oturma sıralarını bulduklarını, batı parodosu kısmen açtıklarını belirten Şahin, bu sene ise hem batı parodos hem de kavea (seyircilerin oturduğu alan) bölümlerinde çalışmaya devam ettiklerini anlattı.

    Şahin, Helenistik dönemde antik kentin sur duvarlarının sağlamlaştırılması için bazıları yerinden sökülerek götürülen oturma basamaklarının bir bölümünün yerlerinden kaydığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:

    “Sur duvarlarında oturma sıralarını görmek mümkün. Bir kısmı da halen burada korunmuş durumda. Onları yavaş yavaş ortaya çıkarmaya başlıyoruz. Tiyatronun büyüklüğü, orkestrası yaklaşık 28 metre çapında, kavea kısmı yani tüm oturma kısmını kapsayan, dışarıdan çevrilen duvarlarla birlikte yaklaşık 78 metre büyüklüğünde. Yani 80 metreye yakın oldukça büyük bir tiyatrodan bahsediyoruz. Dolayısıyla 6 bin kişiye yakın bir oturma kapasitesine sahip. Oturma kapasitesi önemli; hem kentlerin nüfus yoğunluğu hem de kente yakın, kentin kontağında olan kentlerin de nüfus yoğunluğuna göre bir tiyatro planlanıyor. Buradakini de oldukça büyük bir tiyatro olarak tanımlayabiliriz. Tiyatronun yamaçta kurulması, Helenistik dönemde inşa edildiğini açıkça gösteriyor. Ancak Roma dönemiyle insanların istek, ihtiyaç ve bazı tercihleri değiştiği için Roma döneminde orkestrasının arena formunda düzenlendiğini söyleyebiliriz.”

    Trajedi ve şiddet içerikli oyunlar sahneleniyordu

    Prof. Dr. Şahin, erken dönemlerde insanların trajedi içerikli oyunları sevdiğini, Euripides, Sofokles ve Aiskhülos’un yazdığı eserlerin sahneye konulduğunu ifade etti.

    Roma döneminde özellikle şiddet içeren gladyatör oyunlarının, hayvan mücadelelerinin öne çıktığını aktaran Şahin, “O yüzden orkestranın etrafı güvenlik amacıyla parapet duvarıyla çevriliyor. Bunu yaptığımız kazılarda açık şekilde görebiliyoruz.” dedi.

    Tiyatrolarda oturma düzeninin hiyerarşik olduğunu vurgulayan Şahin, şöyle devam etti:

    “En altta oturdukları kısım, prohedria dediğimiz yani VIP’nin oturduğu kısım. Alttan yukarıya doğru gittikçe önem sıraları düşen insanların oturduklarını görüyoruz. En üstte kölelerin, ikinci sınıf öneme sahip insanların oturduklarını biliyoruz. Tiyatrolarda aynı zamanda oturma sıralarının rezerve edildiğini de biliyoruz. Bununla ilgili farklı çalışmalarda çıkan örnekler de var, farklı kentlerde. Biz de burada yazıtlı bir oturma basamağı tespit ettik. Bu basamak, belli bir meslek grubunu işaret etmekten çok özel bir ismin yer aldığını bize gösteriyordu. Yani rezerve alanların da tiyatroda varlığı oldukça önemli. ‘Aitroy’ gibi bir isim. Eksik parçaları olduğu için tamamlayamıyoruz.”

    Buluntuların daha çok mimari yoğunlukta olduğuna değinen Şahin, hem klasik hem Helenistik hem de Roma dönemine tarihlenebilen seramik parçaları, fragmanları, farklı metal buluntular, mimariye özgü birtakım kabartmalara ulaştıklarını belirtti.

    Tiyatronun mimarisini oluşturan unsurların kompleks ve girift olduğunu anlatan Şahin, “Başlangıçta tiyatronun oturacağı alanı seçmeleri çok önemliydi. Tiyatronun yeri, eğer yakında deniz ya da göl varsa oraya bakar şekilde planlanıyordu ve Helenistik tiyatrolarda özellikle bizim örneğimizde olduğu gibi bir yamaç üzerine kuruluyordu. Tiyatro yapımında kullandıkları malzemeleri hemen yakındaki ve inşa ettikleri yerdeki ana kayaları kullanmak, yer yer ana kayaları düzelterek, yatak oluşturmak suretiyle inşa ediyorlardı. Metaller kullanarak, yatayda ve dikeyde, kenet ve zıvana dediğimiz, antik mimaride birleştirici unsurlar kullanarak yapı taşlarını birbirine bağlıyorlardı.” diye konuştu.

    Roma İmparatoru Hadrianus’un sur duvarlarında korunan yazıtının bulunduğunu aktaran Şahin, profesyonel uzmanlar, restoratörler, antropolog, mimar ve işçilerin yer aldığı kalabalık bir ekiple yürüttükleri kazıyı hava şartları elverdiğince sürdüreceklerini sözlerine ekledi.

     

     

  • Nilüfer’in tarihi dokusu ortaya çıkıyor

    Nilüfer’in tarihi dokusu ortaya çıkıyor

    Bursa’nın önde gelen turizm destinasyonlarından Gölyazı’da, bölgenin tarihi ve kültürel kimliğini ortaya çıkarmak için başlatılan kazı çalışmaları devam ediyor.

    Cumhurbaşkanlığı kararıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle, Bursa Uludağ Üniversitesi adına Fen – Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Derya Şahin’in başkanlığında ve Nilüfer Belediyesi’nin desteğiyle yürütülen çalışmalarla antik yapılar gün ışığına çıkarılıyor.

    Helenistik dönemde inşa edilen ve Roma döneminde revizyon geçiren, zaman içinde depremler ve insan saldırılarıyla hasar gören Zambak Tepe’deki 5 bin 600 kişilik antik tiyatro, orijinal mimarisine uygun olarak yeniden şekilleniyor. Ayrıca Sıbyan Mektebi ve Kız Ada’da da tarihi dokunun ortaya çıkarılması için çalışmalar sürdürülüyor. Helenistik dönemden geç antik döneme kadar izler taşıyan Nekropol Alanı ise cumartesi ve pazar günleri ziyarete açık.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Şahin’in başkanlığında bu yıl 22 Temmuz’da başlatılan kazı çalışmalarını yerinde inceleyen Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, kazılar hakkında bilgi aldı. Tarihi yapıların bulunduğu bölgeye kattığı değere sahip çıkan Başkan Şadi Özdemir, “Kentimizin tarihi zenginliklerinin gün yüzüne çıkarılmasına yönelik çalışmaları destekliyoruz. Gölyazı, doğal güzellikleriyle de dünyanın en özel yerlerinden biri. Tarihi değerleriyle bu özelliği daha da artıyor” dedi.

    Tarihi ve kültürel dokunun ortaya çıkarılmasıyla turizmde de önemli gelişmeler yaşanacağını belirten Başkan Şadi Özdemir, Akçalar, Fadıllı ve Ayvaköy’ü de kapsayan geniş bir turizm alanı oluşturmayı hedeflediklerini dile getirdi. Başkan Şadi Özdemir, “Bu çalışmalarla hem tarihi ve kültürel mirasımız ortaya çıkacak hem de bölgenin doğal güzellikleri korunacak. Amacımız, kalkınmanın sürdürülebilir olmasını sağlamak” şeklinde konuştu.

    Prof. Dr. Derya Şahin ise uzun süredir Nekropol Alanı, tiyatro ve karaya 1 kilometre mesafedeki Kız Ada’da kazı çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Adada su seviyesinin kısmen çekilmesiyle Ekim ayından itibaren çalışabildiklerini ifade eden Şahin, Eylül ayı sonuna kadar tiyatro alanındaki çalışmalara aktif şekilde devam ettiklerini açıkladı. Kazıları tamamlamak için yoğun bir çaba sarf ettiklerini vurgulayan Şahin, çalışmaların tamamlanmasının ardından bu alanların ziyarete açılmasını amaçladıklarını söyledi. Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın önemli destekleri olduğunu belirten Şahin, Nilüfer Belediyesi’ne de katkılarından dolayı teşekkür etti.

     

  • Gölyazı’da 100 yıllık balık mezadı

    Gölyazı’da 100 yıllık balık mezadı

    Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı köyünde her sabah 12.00’de başlayan balık mezadında renkli görüntüler yaşanıyor. Uluabat Gölü’nde balıkçıların tuttuğu taze balıklar 100 yıldır aynı yere dökülerek açık artırmada satılıyor. Yakalanan balıklar sırasıyla yere dökülerek mezatta satışa sunuluyor. Herkesin katılabildiği açık artırmada en yüksek fiyatı veren balıkların sahibi oluyor. Tüccarlar yeni yakalanan balıkları almak için birbirleriyle yarışıyor. Keyifli anların yaşandığı açık artırma her gün aynı saatinde tekrarlanıyor.

    Her vatandaşın tuttuğu balığı kooperatifin müzayedesinden geçirmesi söyleyen Kooperatif üyesi Hüseyin Aydın, “Su Ürünleri Kooperatifi 1966 yılında kuruldu. 1986 yılına kadar kerevit vardı. Hastalıklar geldi kerevitler öldü. Kerevitler ölünce hepimiz balığa yöneldik. Her vatandaş tutmuş olduğu balığı kooperatifin müzayedesinden geçirmek zorunda. Rüzgar olduğu zaman balıkçılar avlanamıyor. Şu anda sazan balığı yasak diğer balıklar serbest. Günde bazen 1 ton, bazen ise 100 kilo çıkıyor. Balık piyasası da aynı olmaz. Az olduğu zaman daha pahalı, bol olduğu zaman biraz daha uygun olur. Böyle bir düzenimiz var. Müzayede dedelerimizden kalma. Daha önceden kooperatif yoktu balıklar muhtarlık nezdinde satılıyordu. Muhtarlığa rüsum kesiliyordu geri kalanı balıkçıya veriliyor” dedi.

    Bu sene balık fiyatlarının yüksek olduğunu belirten Hasan Dikmeoğlu, “Doğduğumdan beri balıkçıyım. Şimdi de esnaflık yapıyorum. Balığı köyde ve pazarda satıyorum. Turna, sazan, İsrail balığı ve arada yayın balığı çıkıyor. Uluabat Gölü’nde çok güzel balıklarımız var. Turnalar bu yıl ortalama 200 TL’den satılıyor” şeklinde konuştu.

  • Tarihi ve doğasıyla ünlenen Gölyazı turistleri bekliyor

    Tarihi ve doğasıyla ünlenen Gölyazı turistleri bekliyor

    Tarihi 2600 yıl öncesine dayanan Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı Mahallesi, hava sıcaklıklarının artmasıyla sezonu açtı. Avrupa’nın en güzel yerleri arasında gösterilen Gölyazı, tarihi ve doğası ile yerli ve yabancıların ilgi odağı oluyor. Roma çağında gelişen Gölyazı, Bizans döneminde ise daha çok dini içerikli eserler kazandı. Bol miktarda Bizans imparatorluk sikkeleri de bulunan Gölyazı, 1303 Dimboz zaferinden sonra Ürünlü Tekfuru’nun topraklarını alan Osman Gazi tarafından Türklere açıldı.

    Halk arasında ‘Deliktaş’ olarak anılan ve su kemeri olduğu tahmin edilen bir yapı ile ‘Taş Kapı’ diye adlandırılan antik kale kalıntılarının yanı sıra, Kız Adası’nda bulunan Apollon Tapınağı da ilgi çekiyor. Valilik ve Nilüfer Belediyesi tarafından restore edilen antik tiyatro da yapılan çalışmaların ardından ziyaret edilebilecek. Yarımadanın çevresinde rastlanan sur kalıntıları ile Aziz Panteleimon Kilisesi bölgenin en ilgi çekici tarihi eserleri arasında yer alıyor.

    Eski bir Rum köyü olan Gölyazı, Osmanlı döneminde Türklerin ve Rumların bir arada yaşadığı bir yerleşim yeriydi. Günümüzde ‘Ağlayan ağaç’ adıyla anılan, Gölyazı’nın yarımadayla bağlantısını sağlayan köprünün başında bulunan 750 yıllık çınar da turistlerin hatıra fotoğrafı çektirdiği yerler arasında geliyor.

    Turizmi daha çok geliştirmek için çalıştığını ifade eden Gölyazı Muhtarı Mustafa Cihanoğlu, “Gölyazı Mahallesi’nin geçim kaynağı balıkçılıktır. Turizm sektörüyle daha da gelişti. Gölyazı Mahallesi’nin tarihi 2 bin 600 yılına dayanır. Antik Kız Adası Tapınağı, antik tiyatro gibi bir çok tarihi yer var. Amacımız turizmi daha çok geliştirmek. Yerli ve yabancı misafirlerimizi daha rahat ve daha konforlu şeklide ağırlamak. Şu an ‘Ağlayan ağaç’ ile ilgili düzenleme çalışmamız var. Ağacın etrafında havuzumuz olacak. Misafirlerimiz için güzel bir hale getireceğiz” dedi.

    Tekne turu kişi başı fiyatlar 100 lira

    Bu sene tekne ile gezi fiyatlarının 100 TL olduğunu söyleyen Gölyazı Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanvekili Aydoğan Uysal, “Kooperatifimiz bu ay itibariyle sezonu açtı. Gezi turu teknelerimiz 7 metre boyunda 1.5 metre enindedir. Gelen misafirlerimize güvenli bir şekilde tur yaptırıyoruz. Turlara 2016 yılında arz-talep dengesiyle ek iş olarak başladık. 2017’de kooperatifimiz kuruldu ve o seneden beri hizmet veriyoruz. Yakıt fiyatları, işletme maliyetlerine göre fiyatlarımız güncelleniyor. Bu sene fiyatlarımız kişi başı 100 TL’dir. Teknelerimiz 4 kişi kapasitelidir. Ülkemizin her yerinden gelen misafirlerimiz var. Sosyal medyadan, televizyondan görenler merak edip geliyorlar. Bizde elimizden geldiği kadar ağırlamaya çalışıyoruz.

    Kooperatifimizde 41 üyemiz var. Daha sonra misafirlerimize daha iyi hizmet vermek adına 20 kişilik daha kontenjan açıldı. Ş anda 61 üyemiz var. 45 civarında aktif olarak çalışan teknemiz var. Sadece turizm maksadıyla çalışan tek kooperatif biziz. Bizim haricimizde kooperatifimze katılmayan bireysel olarak bu işi yapan arkadaşlarımız var. Onlarla birlikte toplamda 70 tekne var” şeklinde konuştu.

  • “1 Nisan’dan sonra başka bir Gölyazı olacak”

    “1 Nisan’dan sonra başka bir Gölyazı olacak”

    CHP’nin Nilüfer Belediye BaşkanAdayı  Şadi Özdemir, Japon Seyahat Acentaları Birliğince “Avrupa’nın en güzel 30 kasabası” arasında gösterilen Gölyazı’da vatandaşlarla birlikte güzel bir gün geçirdi. Bursa’nın en zengin antik yerleşim yerlerinden biri olan Gölyazı’yı gezen Şadi Özdemir hem ziyarete gelenlerle hem de Gölyazı halkıyla sohbet etti.

    Gölde eşi Nuray Özdemir ile birlikte kayıkla da gezen Şadi Özdemir, bu kadar çok güzellikleri bir arada barından Gölyazı’nın hak ettiği yere gelmesi için, göreve geldiklerinde yeni projeler hayata geçireceklerini söyledi. Özdemir, “Gölyazı, Bursa’nın en güzel mahallelerinden biri. Ancak burada gördüğüm kadarıyla çok problem var.

    Özellikle hafta sonları çok turist geliyor. Çevre illerden Gölyazı’ya gelen çok kişi var. Bu ilgiyi gösteren turistlere, kaliteli bir hizmet verilmeli. Örneğin yiyecek satışı yapılan alanlarda düzenleme şart. Buralar daha nitelikli hale getirilmeli. Biz göreve geldiğimizde sorunların çözümü için Gölyazı halkının yanında olacağız” dedi.

    Gölyazı’nın turizm potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilemediğini gördüğünü söyleyen Özdemir, “Gölyazı, tarihi ve doğasıyla harika bir yer. Burada turizmi daha da canlandıracak projeler hazırlıyoruz. Öncelikle gölü korumalıyız, göldeki yaşam sürmeli ki, buradan ekmek parasını kazananlara kaynak olsun” dedi.

    Gölyazı’ya bir kere gelenin hep gelmek istediğini söyleyen Nilüfer Belediye Başkan Adayı Şadi Özdemir, “Gölyazı’yı görmeyenler mutlaka gelsin, bu güzelliğin tadını çıkarsın. Bu güzelliklerden herkes faydalansın diye çaba gösteriyoruz. 1 Nisan’dan sonra başka bir Gölyazı olacak” diye konuştu.

  • Tarihi Gölyazı’da hafta sonu yoğunluğu

    Tarihi Gölyazı’da hafta sonu yoğunluğu

    Tarihi 2 bin 600 yıl öncesine dayanan Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı Mahallesi, güneşli havayı gören Bursalıların akınına uğradı.

    Hava sıcaklığının 13 dereceye ulaştığı kentte, vatandaşlar güzel havanın tadını Gölyazı Mahallesi’nde gezinti yaparak, tarihi çınar ağacının altında oturarak değerlendirdi.

  • Bursa’da göç yolundaki leyleklerin gökyüzündeki dansı

    Bursa’da göç yolundaki leyleklerin gökyüzündeki dansı

    Yaz aylarını Türkiye’de ve Avrupa ülkelerinde geçiren leylekler kışı geçirecekleri Afrika’ya doğru yola çıktı.

    Uluabat, Gölyazı, Eskikaraağaç ağırlıklı olarak konaklayan leylekler Bursa semalarında güzel görüntüler oluşturdu. Hava akımını yakalayıp ahenkle süzülen leylekler fotoğraflara böyle yansıdı.

  • Gölyazı’nın tarihini ve değerlerini çocuklar aktaracak

    Gölyazı’nın tarihini ve değerlerini çocuklar aktaracak

    Nilüfer Belediyesi’nin kırsal mahallelerde yaşayan çocukların sürdürülebilir projeler üreterek hem kendilerine hem de köylerine bir gelecek oluşturmaları için gerçekleştirdiği ‘Köyünün Geleceği Misin?’ programına Misi, Fadıllı ve Korubaşı mahallelerinin ardından bu yıl Gölyazı ev sahipliği yaptı.

    Eğitimlere katılan 9-14 yaş arası Gölyazılı çocuklar hem yaşadıkları yerin tarihini, sözlü tarihini, biyoçeşitliliğini, arkeolojik değerler ile kültürel varlıklarını öğrendi hem de etkili iletişim teknikleri, takım çalışması, sinema, fotoğraf, drama, proje yazma ve markalaşma konusunda eğitimler aldı. Çocuklar, bölgelerine gelen binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiyi bilgilendirmek hedefiyle Gölyazı’daki tarihin gün yüzüne çıktığı kazı alanları, Simitçi Kalesi, surlar, Ağlayan Çınar, Aziz Panteleimon Kilisesi gibi önemli kültürel varlıklar hakkında da şuurlandı. Gölyazı’nın geleceğine ve turizminin daha da kalkınmasına katkıda bulunmak için detaylı bir proje hazırlayan çocuklar, program çerçevesinde kısa film çekti ve Gölyazı’nın doğal güzelliklerini fotoğrafladı. Bir ay süren eğitimler, proje ve faaliyet sunumuyla sona erdi.

    Gölyazılı çocuklar, hazırladıkları projeyi Proje Eğitim Koordinatörü Sevil Şahin Hakverdi eşliğinde Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları Dr. Sibel Özer, Remzi Çınar, Osman Uçar, Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan’a sundular. Gölyazı Kültürevi’ndeki sunuma ebeveynler katıldı. Projelerini detaylı bir şekilde anlatan çocuklar, taleplerini de aktardı.

    Başarılı çalışmalarından dolayı Gölyazılı çocukları kutlayan Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Özer, “Ümit ederim ki bu edindiğiniz bilgiler ilerde yaşamınızda çok faydalı olacak. Bu proje çerçevesinde Gölyazı’yı çok daha iyi tanıdınız. Edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınıza ve diğer kişilerle de paylaşarak, bu bilgilerin çoğalmasını sağlayacaksınız. Bizlere ilettiğiniz talepler de çok kıymetli. Gölyazı adına ilettiğiniz talepleri değerlendirerek, yerine getireceğiz” diye konuştu.

    Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Özer, Remzi Çınar, Osman Uçar ile Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan, proje sunumunun ardından eğitime katılan çocuklara belgelerini verdi.

  • Yeni proje ‘Apollonia’ya ışık tutacak

    Yeni proje ‘Apollonia’ya ışık tutacak

    BUÜ’lü akademisyen Prof. Dr. Derya Şahin tarafından SOA-2022-112 numaralı “Antik Kentlerin Kurulmasında İnancın Rolü: Apollonia A.R. Örneği” isimli arkeolojik proje, BUÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’nün Araştırma Üniversiteleri Destek Projesi (ADEP) çerçevesinde desteklenmeye hak kazandı.2022 yılında Cumhurbaşkanlığı kararlı kazılar alınan Gölyazı Apollonia ad Rhyndacum Kentikazı çalışmalarının bir bölümünü de Kız Ada olarak isimlendirilen Apollon Kutsal Alanında yapılan çalışmalar oluşturuyor. Prof. Dr. Derya Şahin, hazırladığı proje ile mabet ve etrafında var olduğu tahmin edilen stoa ile tonozlu yapılar hakkında detaylı bilgilere ulaşmayı hedefliyor.

    Yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Derya Şahin; “Buradaki asıl amacımız, kutsal alanın ve mabedin mimarisini, buluntularını araştırmak, evrelerini tespit etmek, kentin kuruluşunda inancın rolünü ortaya koymaktır. Elde edilen verileri bilim dünyası, orada yaşayan halk ve ziyaretçilerin de paylaşımına açacağız. Kısa zamanda yaptığımız çalışmalarla, mabetteki duvarların özelliklerine bakarak Arkaik Döneme kadar gidebilen ve değişik zaman dilimleri içerisinde genişletilerek daha geniş bir mabedin bulunduğunu tespit ettik. Mabedin üst mimari elemanlarına; korniş buluntularına ait mimari parçalar açığa çıktı. Projenin ilerleyen aşamasında mabet ve etrafında var olduğu tahmin edilen stoa ile tonozlu yapılarla ilgili detaylı verilere ulaşmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    Prof. Dr. Şahin, 3 yıl sürecek proje için toplam 400 bin TL destek sağlandığını da sözlerine ekledi.

  • Nilüfer’in yazıevleri ilham veriyor

    Nilüfer’in yazıevleri ilham veriyor

    Nilüfer’de olmaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden yazarlar, yazı evlerinin bulunduğu yerleşimlerin ilham verici olduğunu ve çalışmalarına olumlu katkı yaptığını ifade ediyor.

    Nilüfer Belediyesi’nin yazı evleri, Türkiye ve yurt dışından yazar ve şairleri ağırlamaya devam ediyor. Misi ve Gölyazı’da edebiyat dünyasının birbirinden değerli isimlerine kapılarını açan yazı evlerinin konukları bu kez; İspanyol TV programcısı, şair ve yazar Yolanda Castano ile gazeteci-yazar İsmail Güzelsoy oldu.

    Kurgu türündeki eserleriyle geniş kitlelere hitap etmeyi başaran İsmail Güzelsoy, Misi Yazıevi ve bölgesinin çalışmalarına büyük katkı sunduğunu ifade etti. Yaklaşık 1,5 aydır verimli şekilde çalıştığını ifade eden Güzelsoy, “Burası doğanın ortasında sakin bir ortam. Benim son roman çalışmama çok önemli katkı yaptı. Edebiyata sunulan bu tür proje ve mekânların değerini bilmek gerekir. Edebiyat duygu eğitimidir. Bu tür edebi ihtiyaçlara destek olunursa ortaya çok önemli eserler çıkar” dedi.


    Misi halkının çok cana yakın ve samimi olduğunu ifade eden Güzelsoy, “Bazen insanın ruhu bedeninden önce gider. Bazı ortamlarda hiç yabancılık çekmezsiniz. Burada da insan hiç yabancılık çekmiyor. Doğa içerisinde huzurlu bir ortam. Burada kaliteli bir çalışma çıkmaması imkansız. Benim romanlarımda da kurgunun yeri önemlidir. Bana da çalışmama odaklanmama büyük katkı sağladı. Bu yazı evlerinin edebiyat dünyasına kazandırılmasına emeği geçenleri kutluyorum. Bu uygulama diğer kurumlara da örnek olmalı” diye konuştu.


    Çalışmalarını Göl Yazıevi’nde sürdüren İspanyol TV programcısı, şair ve yazar Yolanda Castano da bölgeye hayranlığını dile getirdi. 7 yaşında şiir yazmaya başladığını ifade eden Costano, birçok ülkede yazı evlerinde kaldığını belirtti. Nilüfer’deki mekânın çok heyecan verici bir yer olduğunu ifade eden Yolanda Castano, “Şiiri çok seviyorum. Bu tür etkileyici mekânlar çalışmalarımdaki kaliteye de yansıyor. Burada ortam gerçekten çok güzel. Kalacağım süre boyunca buraları keşfetmeye çalışacağım. Şu an bir kitap üzerine çalışıyorum ve bu şirin bölge çok renk katacak. Yazar evleri bizim gibi edebiyat üzerine üretim yapan kişilere büyük ilham veriyor. Bu tür projeler şairlerin, yazarların yapıcılık serüvenine olumlu etkiler yapacaktır. Bana bu imkanı sunduğu için Nilüfer Belediyesi ve buraya kaynaşmamı sağlayan bölge halkına çok teşekkür ediyorum. Burası her zaman kalbimde hatırlayacağım bir yer olacak” diye kaydetti.