Etiket: göz

  • Hastanın gözünden sinek larvaları çıktı

    Hastanın gözünden sinek larvaları çıktı

    Tatvan Devlet Hastanesi Göz Polikliniğine göz ağrısı şikayetiyle gelen Y.Y.T.’nin (10) yapılan muayenesinde gözünde sinek larvaları olduğu tespit edildi. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Halil İbrahim Ateşoğlu tarafından muayenesi yapılan hastanın sol göz kapağının altında 8 adet canlı sinek larvası olduğu belirlendi. Doktorun müdahalesi ile hastanın gözündeki larvalar temizlendi.

    “Yaz aylarında görülebiliyor, dikkatli olunması lazım”

    Yaz aylarında bu ve benzeri vakaların görüldüğünü ifade eden Op. Dr. Halil İbrahim Ateşoğlu, bu konuda vatandaşların dikkatli olması gerektiğini söyledi. Op. Dr. Halil İbrahim Ateşoğlu, “2 gün boyunca gözde kızarıklık, yanma ve batma şikâyeti yaşayan 10 yaşındaki erkek hastamızı muayene ettiğimizde sol göz kapağının altında 8 adet canlı sinek larvası tespit ettik. Tabi bu larvalar hastamızın gözüne 2 gün önce sinek çarpması sonucu girmiş. Kulak çubuğu ile larvaları sol göz kapağının altından temizledik. Larvaları temizledikten sonrada hastamızın göz yıkamasını gerçekleştirdik. Antibiyotik tedavisine başlayarak bir sonraki gün kontrole çağırmak üzere taburcu ettik” diye konuştu.

  • Göz sağlığını korumanın önemi

    Göz sağlığını korumanın önemi

    “Göz sağlığı kadın erkek herkes için önemlidir. Bilinçsiz ürün kullanımı göz sağlığını olumsuz etkileyebilir” diyen Medicana International İstanbul Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Op. Dr. Serdar Sürmeli, “Örneğin makyaj temizlenmediğinde göz sağlığı da tehlikeye girebilir. Bu nedenle kozmetik kullanırken çok dikkatli olmak gerekmektedir. Göz çevresi oldukça hassastır. Yanlış kozmetik kullanımı nedeniyle alerjiler ve enfeksiyonlar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca kozmetik ürünler alerji yapmıyor gibi görünse de bu etki kişiden kişiye göre de değişebilir. Örneğin başkasında alerji yapmayan ürün, bir başkasında yapabilir. Bir ürün kullanımında batma, yanma, kaşıntı gibi semptomlar oluşuyorsa farklı ürünler farklı markalar denenebilir” dedi.

    Makyaj malzemeleri paylaşılmamalı

    Göz sağlığını koruyucu önerilerde bulunan Op. Dr. Serdar Sürmeli şöyle devam etti:

    “Bir kişi kullandığı malzemeleri başka bir kişiyle paylaşmamalıdır. Bu gözde enfeksiyona neden olabilmektedir. Bazen kirpiklere yönelik uygulamalar yapılmaktadır. Bu uygulamalar da alerji riski taşıyabilmektedir. Göz ve çevresine bir ürün kullanılacaksa içeriğinde retinoit olmaması uygun olacaktır. Zira bu madde gözde kuruluğa yol açar. Göz kuruluğu da farklı sorunlara davetiye çıkarabilmektedir.

    Son kullanma tarihi önemli

    Ayrıca göz çevresine kullanılan ürünlerin son kullanma tarihine bakılarak alınması alerjik reaksiyon oluşturmaması açısından önem taşımaktadır. Bir de göze kullanılacak far benzeri ürünleri fırçayla sürmek gerekiyorsa bu fırçaların da temizliğinden emin olmak gerekmektedir.

    Makyaj yapmadan önce ellerin temiz olduğundan mutlaka emin olmak gerekir. Kontak lens kullanan kişiler için göz makyajı yapmadan önce kontakt lensleri takmış olması gerekir. Kontakt lens makyajdan sonra takılırsa makyaj malzemesi tozları lense yapışabilir ve bu da gözlere zarar verebilir.

    Ekran kullanımına dikkat

    Ayrıca göz sağlığı için en önemli konulardan biri de ekran kullanımıdır. Sık bilgisayar kullananlarda en çok görülen sorun göz kuruluğudur. Bunun için de suni gözyaşı damlası kullanılması, bol su tüketimi gerekmektedir. Ayrıca 20-20-20 kuralına uymak göz sağlığı için önemlidir. Yani 20 dakikada bir 20 saniye boyunca 20 feet uzağa bakıp gözleri ekrandan ayırmak gerekmektedir.”

  • Kimi elini kesti, kimi gözüne boynuz yedi

    Kimi elini kesti, kimi gözüne boynuz yedi

    Türkiye genelinde olduğu gibi Kocaeli’de de bir bayram klasiği olarak hastaneler acemi kasaplarla doldu. Kurban Bayramı için aldıkları hayvanları kesmek isteyen vatandaşlar birbirinden çeşitli kazalara uğradı. Kimi elini kesti, kimini hayvan tepti, kimi gözüne boynuz yedi. İzmit ilçesinde profesyonel olarak yaklaşık 40 yıldır kasaplık yapan Mehmet Çiftçi ise dolaylı yoldan acemi kasap oldu. Bıçak elindeyken acemi arkadaşının attığı etin bıçağa değmesi sonucunda Çiftçi’nin de eline dikişler atıldı.

    “Profesyonel çalışıyorum ama aceminin kazasına uğradım”

    Yaklaşık 40 yıldır profesyonel olarak kasaplık yapan, arkadaşının attığı etin kendi elindeki bıçağa değmesiyle yaralanan Mehmet Çiftçi, “Ben arkadaşımın yanında duruyordum. Bıçak elimdeydi. Arkadaş bir et attı. Et bıçağa değdi. Bıçak da elime değdi. Görünmez bir kaza yani. Ben senelerdir uzmanım ama yanımda acemi bir çocuk vardı. Kendi elimi kesmedim yani. Ben profesyonel çalışıyorum ama aceminin kazasına uğradım. Dikiş attılar, plastik cerrahi görecek pazartesi günü. Hemen hemen 40 yıldır kasabım” diye konuştu.

    “Hayvanı yatırırken acemiliğimize geldi, o da sağ olsun iyi niyetlerini esirgemedi”

    Hayvanı yatırmak istediği esnada yaralanan Emre Coşkun ise, “Ufak bir kaza oldu. Hayvanı yatırırken acemiliğimize geldi. O da sağ olsun esirgemedi bizden iyi niyetlerini. Ufak sıyrıklarla atlattık olayı. Bugünkü ilk vaka benimdir diye geldim ama dördüncü çıktım. Seneye inşallah ilk vaka olacağım” dedi.

  • Şaşılık tedavisi başarısı mümkün

    Şaşılık tedavisi başarısı mümkün

    Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, göz kayması veya diğer adıyla şaşılık (strabismus) problemi ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler verdi. Yetişkinlerde dışa doğru, çocuklarda ise iç ve dışa doğru göz kaymaları görüldüğünü kaydeden Uzman Dr. Çağatay, “Özellikle yetişkinlerde dışa doğru kayma şeklinde görüyoruz. Çocuklarda ise içe veya dışa kayma şeklinde olabiliyor. Bunun nedeni görme yeteneği az olan gözün nörolojik olarak beyin tarafından kullanılmamasıdır; çünkü bu gözün görme kalitesi düşüktür ve bu kalitesi düşük görüntü beyin tarafından kullanılmaz. Bunun yerine sağlam gözden gelen net görüntü kullanıma alınır. Bir anlamda tembel olan göz beyin tarafından baskılanarak yok sayılır ve şaşılık meydana gelir” dedi.

    Yetişkinlerde ve çocuklarda görmeyen gözde şaşılık tedavisi farklı

    Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, yetişkinlerde ve çocuklarda tedavinin farklı olduğunu ifade ederek, “Çocuklarda öncelikle görme yeteneğini artırmaya yönelik tedaviler ön plana alınır. Görmeyi artıran varsa gözlük tedavisi başlıyoruz; ayrıca sağlam gözün hekim tarafından belirlenen periyotlarda kapatılması da önem taşır. Prensip olarak mümkünse önce görme oranını arttırmak tedavinin başarısı için anahtar rol oynar. Yetişkinlerde de mutlaka gözün görme şansı varsa buna yönelik muayene gerçekleştiriyoruz. Hastaların çoğunda maalesef bu mümkün olmuyor. Bu durumda da görme düzeltilemese bile bu kez kaymanın düzeltilmesinin yönelik yapabileceğimiz tedavileri gündeme alıyoruz” ifadelerine yer verdi.

    Görmeyen gözde yapılan şaşılık ameliyatında başarı mümkün mü

    “Görmeyen gözlerde ortaya çıkan şaşılığın tedavisinin başarılı olması mümkündür” diyen Dr. Çağatay, “Bunun için en önemli faktörler; öncelikle sorunun detaylı bir şekilde tespit edilmesidir. Örneğin; uzak ve yakın bakışlarda kayma açısı ayrı ayrı prizma camları ile tespit edilmesi önem taşıyor. Gün içinde kayma açısı değişkenlik arz edebiliyor bu durumda da var olan en yüksek kayma açısının tedavi edilmesini hedefliyoruz” diye aktardı.
    Çağatay, görmeyen bir gözde oluşan göz kaymasının kendi kendine düzelmeyeceğini ifade ederek, “Bu sebeple, sosyal yaşamda sorun yaşanmaması adına, estetik amaçlı şaşılık ameliyatları gerçekleştirilmektedir. Birçok hasta, tedavi sonrası göz kaymasının tekrar oluşabileceği endişesi ile tedaviyi değerlendirmeye almayabilir. Ek olarak, tedavi edilmeyen şaşılık zaman içinde daha da ilerleyecektir. Hiçbir cerrahi girişimde yüzde 100 garanti vermek söz konusu değildir; ancak günümüzde yüksek başarılı sonuçlar ile ameliyatların gerçekleştirildiği bilgisini paylaşabilirim” şeklinde bilgi verdi.

    Göz kayması ameliyatında hangi teknikleri kullanılıyor

    Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, tedavi hakkında şöyle devam etti:

    “Bu ameliyatlarda standart şaşılık ameliyatı tekniklerinde farklı olarak ayarlanabilir dikiş ve sedasyon anestezisi yöntemlerini tercih ediyoruz. Bu yöntemlerin avantajı bize işlem sırasında göz kaslarının dengelenmesinde ince ayar imkânı sağlamasıdır. Bu teknikte ameliyat sırasında ve bitiminde gözlerin durumunu kontrol etme şansı vermesidir. Bizim için en önemli hususlardan birisi uzun vadeli başarılı sonuçlar elde etmektir. Bunun için de öncelikle erken dönemde güzel bir sonuç elde etmek gerekiyor; ayrıca gereken durumlarda nörotoksin uygulaması tercih edilebilir. Yine ameliyat sonrasında da gözlük-kapama veya egzersiz önerilerimiz olabiliyor. Bu tedavi yöntemleri tamamen hastadan hastaya değişebilir. Görme yeteneği az olan gözlerde gerçekleştirilen şaşılık ameliyatları, şaşılık problemi olan fakat görme sorunu bulunmayan gözlere yapılan ameliyatlara kıyasla daha karmaşık olabilir. Öte yandan, bazen hastalar daha öncesinden başarılı olmayan veya kayması diğer yönlü iken yeni bir şaşılık sorunu nedeniyle de başvurabiliyor. Bu tür gözlerde gerçekleştirilen ameliyatların başarısı, görme yeteneği normal olan bir gözde yapılan şaşılık ameliyatına kıyasla daha düşük ve zorlu bir süreç olabilir. Bu sebeple, ameliyat öncesi değerlendirmelerin yeniden yapılması veya daha detaylı bir şekilde incelenmesi gerekir.”

    “Her göz için ameliyat sırasında uygulanabilecek maksimum müdahale miktarı vardır”

    Çağatay, “Görme yeteneği az olan kişilerde şaşılık ameliyatı genellikle başarılı sonuçlar verir ve gözler estetik olarak doğru konuma getirilir” diyerek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

    “Şaşılık ameliyatının görme yeteneğinde herhangi bir değişikliğe yol açmadığını belirtmek önemlidir. Örneğin; 50 yaşında yapılan bir şaşılık ameliyatı ile gözün konumu düzeltilse bile, bu yaşta görme yeteneği iyileştirilemez. Daha önceden şaşılık ameliyatı olmuş olmanız genellikle tekrar ameliyat olmanızı genellikle engellemez. Her göz için ameliyat sırasında uygulanabilecek maksimum müdahale miktarı vardır. Bu sınıra ulaşılmadıysa, tekrar ameliyat gerçekleştirilebilir. Diğer yandan, daha önce bir kez ameliyat geçirmiş olmak, gözün anatomik yapısı uygunsa, ikinci bir ameliyata engel teşkil etmez. İkinci ameliyata rağmen düzelme görülmemesi veya kaymanın diğer yöne doğru gelişmesi durumunda, üçüncü bir müdahale de gerekebilir. Görmeyen ya da az gören gözlerde bu tür ameliyatlara başlamadan önce, hastaların göz kayma derecelerinin belirlenmesi son derece önemlidir. Sonrasında, şaşılığa sebep olan kasın zayıflatılması ve zayıf göz kasının güçlendirilmesi prosedürleri aynı oturumda uygulanır.”

  • El emeği, göz nuru sergisi

    El emeği, göz nuru sergisi

    BUSMEK’in geleneksel olarak düzenlediği Genel Sergisi, bu yıl Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü işbirliğinde yapıldı. Eğitim dönemi içinde kursiyerlerin el emeği, göz nuru ile ortaya çıkardıkları eserler, muhteşem bir sergi ile taçlandı. Her yıl farklı bir temanın işlendiği genel serginin bu yılki teması “Dönüşüm” olarak belirlendi. Sergi, sadece sanat eserlerin sergilenmesi açısından değil, aynı zamanda çevre ve sürdürülebilirlik konularına dikkat çekmek ve farkındalığı artırmak için de bir fırsat oldu. Ziyaretçilerin çevre dostu üretim ve tüketim alışkanlıklarını benimsemelerine ve sürdürülebilir bir gelecek için katkıda bulunmalarına yardımcı olunmasının hedeflendiği serginin açılışı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, İl Milli Eğitim Müdürü Seyit Ali Büyük ile İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer’in de katıldığı törenle yapıldı. Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Fuaye Alanı’ndaki törene kursiyerlerin yanı sıra vatandaşlar da yoğun ilgi gösterdi.


    Öğrenmenin yaşı yok

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, BUSMEK projesini başlatan merhum başkan Hikmet Şahin’i rahmetle, projeyi geliştiren önceki dönem başkanı Recep Altepe’yi de şükranla anarak konuşmasına başladı. Önceki yıllardan farklı olarak bu yıl bir ilki de gerçekleştirdiklerini belirten Başkan Aktaş, bu yıl sergiyi, hayat boyu öğrenme felsefesi ile çalışan İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Kültür Turizm Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlediklerini hatırlattı. BUSMEK’in kurulduğu günden bu yana 541 branşta yaklaşık 300 bin kursiyere ulaştığını ifade eden Başkan Aktaş, kursiyerler arasında şampiyonluğun kadınlara ait olduğunu vurguladı. Bursa’nın 13 ilçesinde 27 noktasında BUSMEK merkezleri olduğunu dile getiren Başkan Aktaş, “Bu heyecan çığ gibi büyüyor. İlkokul mezun olabilirsiniz, üniversite mezunu, yüksek lisans ve doktoralı olabilirsiniz ama hala öğreneceğiniz o kadar çok şey olabilir ki. Evinizin bahçesindeki çiçeklerle ilgili düzenleme için bahçıvanlık kursuna gidebilirsiniz.

    Dolayısıyla öğrenmenin yaşı yok. Bu yıl temamızı dönüşüm olarak belirledik. Artık bu kullanılmaz deyip atmak istediğimiz eşyaların nasıl birer sanat eserine döndüğünü hep birlikte göreceğiz. Sergide emeği geçen tüm kursiyerlerimize, en önemlisi de bu eğitimleri veren tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyorum” dedi.


    Örnek çalışmalar yapıyoruz

    İl Milli Eğitim Müdürü Seyit Ali Büyük, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hayat boyu öğrenme, halk eğitim merkezleri, olgunlaşma enstitüleriyle ülke genelinde yoğun bir çalışma yürüttüğünü söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaya koyduğu 15 milyon kursiyere ulaşma hedefinde 10 milyon rakamının aşıldığını belirten Büyük, Bursa özelinde ise 15 bin 161 kurs açtıklarını ve 392 bin kişinin hayat boyu öğrenme kurumlarından yararlandığını ifade etti. Kursa katılanların aldıkları sertifikalarla ya meslek edindiğini ya da güzel bir hobi edindiğini dile getiren Büyük, “Kurslarımıza katılan ve emek veren herkese müteşekkiriz. Bursa olarak Türkiye’ye örnek ortak çalışmalar yapıyoruz.

    Ortak projeler geliştirdiğimiz kurumların başında Bursa Büyükşehir Belediyesi geliyor. Bunun yanında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile de yaptığımız çalışmalarla güzel işler yapıyoruz. Kurslara katılan herkes güzel vakit geçiriyor ve hayatlarına değer katıyor. Kadınlarımız ise kurslara büyük ilgi gösteriyor ve aldıkları sertifikalarla ticaret hayatına daha kolay katılabiliyor. Düzenlenen kurslarda emeği geçen ve katılan herkese teşekkür ediyorum” dedi.


    Gelenekleri yaşatmak önemli

    İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer de Bursa’nın bir UNESCO şehri olduğunu hatırlattı. Kültürel mirasın çok fazla olduğu Bursa’da değerlerin gelecek nesillere en iyi şekilde aktarılmasını kendilerine misyon edindiklerini anlatan Özer, payitaht Bursa’nın 2021 yılında ‘Geleneksel el sanatları ve zanaatlar alanında’ ‘Şehirler Ağı’na dahil olduğunu vurguladı. Bir neslin sağlam temeller üzerinde yetişebilmesi için geleneklerini yaşatabilmesinin büyük önem taşıdığını belirten Özer, “Bursa’nın geleneksel el sanatları noktasında en üst sevide olması bizim en önemli görevlerimizdendir.

    Dünyada artık sürdürülebilirlik ile çevre ve dönüşüm kavramları önem taşıyor. Bu yıl 14 tane kurs açtık. Önümüzdeki dönem ise bu sayı 27 olacak. Tezhipten ebruya kadar her alanda geleneksel el sanatlarımızı yaşatmaya çalışıyoruz. Bu çalışmaları iyi birer virüs olarak tanımlıyoruz. Bunu ne kadar çok kişiye bulaştırabilirsek, ne kadar çok insanımıza aktarabilirsek o kadar başarılıyız demektir. Bu çalışmalarda emeği geçen herkesi kutluyorum. Birlikte projeler geliştirdiğimiz Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne, ilçe belediyelerine ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne de teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından serginin açılış kurdelesini kesen Başkan Aktaş ve protokol üyeleri sergiyi gezip, geri dönüşümle adeta sanat eserine dönüşen eşyaları yakından inceledi.

  • Göz alerjisine dikkat

    Göz alerjisine dikkat

    Polen ve tozların gözde oluşturduğu kaşıntı, sulanma ve kızarıklıkların kısa sürede geçeceğini düşünmenin yanlış olduğunu belirten uzmanlar, sıradan gibi görünen bu rahatsızlığın görme bozukluğuna sebep olabileceğini söyledi. Mevsimsel hastalıklar arasında başı çeken göz alerjileri, baharın gelmesiyle birlikte tekrar kendini gösterdi. Kış aylarından sonra hasret kalınan güneşin kendisini göstermesiyle birlikte insanların doğayla daha içli dışlı olduğunu belirten uzmanlar, bunun beraberinde bazı sıkıntıları da beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Yeşilin ve güneşin insan sağlığına yararı olduğu kadar zararı da olduğunu belirten uzmanlar, bahar aylarında ortaya çıkan polen ve gözle görülmeyen tozlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

    Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, bahar aylarında sık görülen göz alerjilerin vatandaşlara kabus olmaması konusunda uyarılarda bulundu. Gözde kızarıklık, kaşıntı ve sulanma gibi şikayetlerin alerjilerin habercisi olabileceğini ifade eden İpçioğlu, erken teşhis edilmediğinde ise görme kaybına kadar uzanan ciddi sorunlara sebep olabileceğini söyledi. Göz alerjilerinden korunmak için birkaç püf nokta olduğunu belirten Op. Dr. İpçioğlu, “Öncelikle böyle bir alerjisi bulunan kişinin tozlu ortamlardan uzak durması gerekiyor. Özellikle alerjik konjonktivitler kendilerini yanma, batma ve kaşıntı şeklinde ortaya çıkarıyor. Alerjinin en rahatsız edici yanı göz kaşınmaları olduğundan, hastalar gözlerini kaşımaya ve ovuşturmaya doyamaz. Bu kaşımalar bazı kimselerde gözün önündeki saydam tabaka olan korneanın yapısında bozulmalara sebep olur ki bunların en ciddisi ise görme kaybına yol açan keratokonustur. Alerjik göz nezleleri genellikle atopik diye adlandırılan bünyelilerde çocukluk yaşlarıyla ortaya çıkıp yıllarca aynı mevsimlerde kendini hatırlatır” diye konuştu.

    Güneşin faydası olduğu kadar zararının da olduğunu belirten İpçioğlu, “Güneşalerjiyi ciddi şekilde arttırıyor. Yani güneşin içerisindeki ultraviyole, yanmayı, batmayı, kızarıklığı arttırıyor. Bunu için güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkılmaması, illaki çıkmak gerekiyorsa da korunmanın yollarını bulmak gerekiyor. Güneş gözlüğü kullanmak alerjik konjonktivitlerden ciddi bir şekilde korumaktadır. Polenlerden ve güneşe maruz kalmaktan korunduğumuz zaman, alerjinin de ciddi şekilde azaldığı görülmektedir” dedi.

    Göz alerjisinin tedavisinin başlarda hafif ilaçlarla yapıldığını belirten İpçioğlu, “Daha ciddi vakalarda yoğun ilaç kullanımı da gerekebilir. Onun için doktor kontrolü bu noktada çok önem arz ediyor. Alerjik göz yangısı sade çiçek polenleri değil, bunun yanında çayır tozları ve kavak tozları da sebep olabiliyor. Bunları illaki gözümüzle görmemiz de gerekmiyor. Çünkü gözle görülmeyen tozlar havada ciddi oranda bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

  • Çocuğunuzda bu belirtilere dikkat

    Çocuğunuzda bu belirtilere dikkat

    Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Işık, glokom (göz tansiyonu) hastalığı konusunda açıklamalarda bulundu. Glokom hastalığının tanımını yapan Op. Dr. Işık, “Halk arasında göz tansiyonu adıyla bilinen glokom, göz içi basıncının yükselmesine bağlı görme sinirinin etkilenmesine yol açan sinsi bir hastalıktır. Normalde göz içi sıvısı, düzenli bir şekilde üretilir ve belirli bir mekanizmayla emilerek göz içi basıncının dengede kalması sağlanır. Bu dengedeki bir bozukluk göz içi basıncının artmasına yol açar. Ani göz içi basıncı artışı olarak adlandırabileceğimiz glokom krizi olmadığı sürece göz tansiyonu bulgu vermez. Bu nedenle hastalar geç tanı alırlar ve göz siniri hasarı çoktan başlamış olabilir” şeklinde konuştu.

    “Diyabet ve hipertansiyon hastaları risk altında”

    Glokom için en büyük risk faktörünün yaş olduğunu ifade eden Op. Dr. Işık, “İlerleyen yaşlarda bu hastalığa daha çok dikkat etmek gerekir. Ancak daha nadir de olsa bebeklerde ve çocuklarda görülen formları da vardır. Ayrıca ailesinde göz tansiyonu olanlar daha yüksek risk altında oldukları için bu hastalık açısından çok daha yakından takip edilmelidir. Ayrıca uzun süreli steroid kullananlar, diyabet hastaları, hipertansiyon hastaları, hipotiroidisi bulunanlar, yüksek miyop ve hipermetropisi olanlar da risk altındadır. Hiçbir risk faktörü bulunmasa da sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu için kişilerin düzenli göz kontrolü yaptırmaları önemlidir” açıklamasında bulundu.

    “Geç fark edilebilir”

    Glokomun belirtilerinden bahseden Op. Dr. Işık, şu bilgileri paylaştı: “Üstünde tekrar durulması gereken glokomun yüksek oranda belirtisiz olduğudur. Yavaşça etraftan başlayarak görme alanı merkeze doğru daralır. Dolayısıyla, bu görme alanı daralmasını da kişiler geç fark edebilir. Ancak ani göz içi basıncı artışıyla karakterize glokom krizi olursa kişide ağrı, gözde kızarıklık, bulanık görme görülebilir. Bu kişiler acilen göz doktoruna başvurmalı ve göz içi basınçları ivedilikle düşürülmelidir.”

    “Rutin bir göz muayenesi ile tanı koyulabilir”

    Glokomda tanı koyma sürecini anlatan Op. Dr. Işık, “Göz içi basınç ölçümü göz muayenelerini rutin bir parçası olduğu için bu hastalar çoğunlukla bu muayeneler sırasında tesadüfen tanı alırlar. Bazı hastalarda göz içi basıncı normal olsa da göz tansiyonu olabileceği için şüphelenilen hastalara da görme alanı testi ve optik sinir başını inceleyen optik koherens tomografi testi yapılır” açıklamasında bulundu.

    “Göz testleri uzun yıllar düzenli yaptırılmalıdır”

    Hastalıkta erken teşhisin önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Işık, “Glokom hastalığının göz sinirine verdiği hasar geri dönüşümsüzdür. Bu sebeple erken teşhis edilmesi çok önemlidir. Tespit edildiği noktadan sonra amaç hastalığı durdurmak ve verebileceği hasarı önlemektir. Aynen şeker hastalığı gibi göz tansiyonu da tamamen iyileşebilen bir hastalık değildir. Hastalara uzun yıllar düzenli göz testlerini yaptırmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Tedavide ilk tercih göz damlaları olabilir”

    Tedavi yollarına değinen Op. Dr. Işık, “Glokomda göz içi basınç çok yüksek değilse, ilk tercih ilaç tedavileridir. Bunlar da göz damlalarıdır. İlaç tedavisiyle göz içi basıncı kontrol altına alınsa da hasta çoğunlukla ömür boyu ilaç kullanmaya devam eder. İlaç tedavisiyle kontrol altına alınamayan durumlarda lazer tedavisi ya da cerrahi tedavi tercih edilebilir. Bazen hastalar cerrahi sonrası ilaç kullanmayı bırakabilir. Ancak mutlaka göz kontrollerine gelmeye devam etmeleri gerekir” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Göz Sağlığına İyi Gelen Besinler

    Göz Sağlığına İyi Gelen Besinler

    Havuçlar veya daha spesifik olarak içindeki vitaminler göz sağlığınız için önemlidir. Araştırmalar, beş gıdanın katarakt, göz merceğinin bulanıklaşması, göz kuruluğu ve glokomu önlemeye yardımcı olabileceğini gösteriyor. Ayrıca yaşlılarda geri dönüşü olmayan görme kaybının en yaygın nedeni olan yaşa bağlı makula dejenerasyonuna karşı koruma sağlayabilirler. 

    Göz sağlığınızı en üst düzeye çıkarmak için bu yiyeceklerden daha fazla tüketin. 

    *Havuç 

    Havuç, vücudun A vitamini yapmak için kullandığı beta-karoten içerir. A vitamini göz sağlığı için önemlidir. Onsuz veya yetersiz miktarlarda, düşük A vitamini seviyeleri göz kuruluğuna, kornea skarlaşmasına, gece körlüğüne ve görme kaybına neden olabilir.  

    *Kale 

    Lahana, ıspanak ve brokoli gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, retinada yüksek konsantrasyonlarda bulunan antioksidan lutein ve zeaksantin açısından zengindir. Bu antioksidanlar bir filtre görevi görür ve retinayı mavi ışığa zarar vermekten korur.   

    * Kırmızı biber 

    Kırmızı biber, portakal, çilek, brokoli ve kivi gibi turuncu ve kırmızı meyve ve sebzeler, katarakt gelişimini önlemeye yardımcı olabilecek başka bir antioksidan olan C vitamini içerir.  

    * Somon 

    Balık, özellikle somon, omega-3 yağ asitleri ile doludur. Omega-3 yağ asitleri, retinanın görsel sağlığını geliştirmeye yardımcı olur ve kuru gözlerin önlenmesine yardımcı olabilir. Somon, sardalye ve ringa balığı en fazla omega-3’e sahiptir, ancak pisi balığı, pisi balığı ve ton balığı da iyi kaynaklardır. 

     

  • Kışın göz sağlığına dikkat

    Kışın göz sağlığına dikkat

    Kış aylarında gribal enfeksiyonların artmasına paralel olarak göz hastalıklarında da artış görüldüğünü belirten Uzman Op. Dr. A.İ, “Kış aylarında sık karşılaşılan göz problemlerinin başında göz kuruluğu, konjonktiviteler ve ultraviyole ışınlar gelmektedir. Hastaların normal mevsimlere göre kış aylarında daha dikkatli olmaları gerekir. Risk grubunda olan hastalar ise mutlaka doktorlarıyla irtibatlı olmalılar.

    Kışın havalar yağışlı ve karlı geçmesine rağmen nem oranı düşük olduğundan hava oldukça kurudur. Ayrıca kış boyunca yanan kaloriferler, çalışan klimalar yeterince havalandırılmayan kapalı ortamlar bu etkilerin daha da artmasına yol açar. Özellikle uzun süre bilgisayar karşısında çalışan meslek grupları kuru göz rahatsızlığı açısından risk altındadırlar. Çünkü uzun süreli konsantrasyon gerektiren durumlarda insanlardaki mevcut göz kırpma sayısı azalmakta ve gözler daha çabuk kurumaktadır. Gözlerde batma, sulanma ve kızarıklık şeklinde kendini gösteren göz kuruluğunda, hastalara önerilerimiz, çalışılan ortamın nemlendirilmesi, bilgisayar karşısında daha sık göz kırpma ve göz hekiminin önereceği gözyaşı damlalarının kullanılmasıdır” dedi.

    “Toplu yaşam alanları risk altındadır”

    Bir diğer problemin de gözlerde meydana gelen konjonktiviteler olduğunu ifade eden İpçioğlu, “Kış aylarında virüslere bağlı hastalıkların artmasına paralel olarak özellikle gribal enfeksiyonların artış gösterdiği dönemlerde viral konjonktivitin görülme sıklığı artmaktadır. Toplu yaşam alanları bu açıdan risk altındadır. Hastalık gözde kızarıklık, sulanma, çapaklanma ve ışığa karşı hassasiyet artışı şeklinde şikâyetlere neden olur. Genellikle tek gözde başlayıp daha sonra diğer gözde de şikâyetler ortaya çıkar. Gözün kornea dediğimiz saydam tabakasını tutarak görme azalması yapabileceğinden en kısa zamanda bir göz hekimine başvurmak gerekir. Hastalıktan korunmak için özellikle gözlerin çok ovulup kaşınmamasına, başkasına ait havlu, makyaj malzemesi ve benzeri şahsi eşyaların kullanılmamasına, bu tür hastalık belirtileri olan kişilerle yakın temastan kaçınılmasına ve el hijyenine dikkat edilmesi gerekir” şeklinde konuştu.

    Göz konusunda önemli problemlerden birinin de ultraviyole ışınları olduğunu hatırlatan Adnan İpçioğlu, “Kış aylarında sıcaklığın az olması, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinin de daha az olduğu anlamına gelmiyor. Kışın karların oluşturduğu parlama ve yansımalar bu etkileri daha da artırmaktadır. Bu nedenle dışarıda uzun süre vakit harcama eğiliminde olan çocuklar, açık havada çalışan işçiler ve kar sporu yapanlar risk altındadır. Yaşa bağlı katarakt, yaşa bağlı makula dejeneresansı, pterjium ve göz çevresi cilt kanserleri güneş ışığına bağlı göz hastalıklarından bazılarıdır” diye konuştu.

  • Bursa’da ‘Göz Bankası’ hastalara ışık oluyor

    Bursa’da ‘Göz Bankası’ hastalara ışık oluyor

    Kornea tabakasının en içinde bulunan hücrelerde yetmezlik nedeniyle ciddi oranda görme kaybı yaşayan 48 yaşındaki Erol Kaplan, Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesindeki Göz Bankası’nda gerçekleştirilen başarılı ameliyat ile sağlıklı bir şekilde görmeye başladı.

     

    Kaplan’ın ameliyatını başarıyla gerçekleştiren Uzm. Dr. Hafize Gökben Ulutaş, yaptığı açıklamada “Doğumsal kornea tabakasının en içindeki hücrelerde yetmezlik nedeniyle görmesinde azalma mevcuttu. Hastamızın görmesi, son iki yılda git gide azalmıştı. Hastamızı üç ay takip ettik ve kornea nakline karar verdik. Üç ay sırasını bekledikten sonra hastamızı, Lameller Cerrahi dediğimiz korneanın sadece hastalıklı tabakasını değiştirerek, görmesini daha iyi düzeylere kavuşturduk. Artık gözü daha sağlıklı ve daha iyi görüyor. Şimdi diğer gözü için hastamızı sıraya aldık” dedi.

    9 YILDA 300 NAKİL GERÇEKLEŞTİRİLDİ

    Göz Bankası’nın 2013 yılında kurulduğunu ve bugüne kadar 300 kornea nakli gerçekleştirdikleri bilgisini veren Uzm. Dr. Neslihan Parmak Yener ise, Göz Bankası’nın sadece Bursalılara değil, bölgeye kornea temini yaptıklarını belirtti.

    Göz Bankası’nda Lameller Cerrahi de başarıyla uygulayabildiklerine dikkat çeken Dr. Yener, “Yani hastalıklı doku alınıp, yerine sağlıklı doku yerleştirilebiliyor. Bu işleme Lameller Cerrahi ismini veriyoruz. Önümüzdeki süreçte de çok fazla kornea nakli yaparak, hizmete devam etmeyi istiyoruz” şeklinde konuştu.

    KISA SÜREDE GÖRMEYE BAŞLADI

    Yaklaşık üç yıldır görmede problem yaşadığını vurgulayan hasta Erol Kaplan ise, “Bu yüzden hastaneden randevu aldım. Kornea nakli gelene kadar üç ay süre verildi. O sırada tedavim yapıldı ve tedaviden sonra ameliyat oldum. Kısa sürede görmeme kavuştum. Dikişsiz bir ameliyat oldu ve başarılı geçti. Şu anda çalışıyorum ve bir sıkıntı yok. Diğer gözümden de ameliyat olmayı düşünüyorum. Ona da gün aldık. Kornea nakli geldiği zaman diğer gözümden de ameliyat olacağım” ifadelerini kullandı.