Etiket: grip

  • “Gripte işi baştan sıkı tutmak gerekir”

    “Gripte işi baştan sıkı tutmak gerekir”

    Uzman Dr. Murat Yaycı, “Grip deyip geçmemek gerekiyor. Kış aylarında en çok karşılaşılan hastalıklardan biri olan grip, halk arasında çok ciddiye alınmıyor. Ancak grip, doğru tedavi edilmediğinde ciddi hastalıklara yol açabiliyor. Grip hastalığı özellikle çocuklar ve yaşlılar, gebeler, obez kişiler ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde oldukça ağır seyredebiliyor. İlaçla 7 gün, ilaçsız 1 hafta” anlayışının tamamen yanlış olduğuna dikkat çekti. Dr. Yaycı, “Kontrol altına alınamayan grip hastalığı zatürre ve menenjit gibi daha ciddi hastalıklara dönüşebiliyor” dedi.

    1- ”Kalp ile ilgili problemlere yol açabilir”

    Grip nedeniyle zatürre gelişen hastaların 4’te 1’inde kalp ile ilgili problemlerin de ortaya çıkabildiğini vurgulayan Dr. Yaycı, hastalığa yakalanma durumunda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

    2- ”En kısa sürede hekiminize gidiniz”

    ”Grip hastalığının tedavisi vardır. Risk grupları başta olmak üzere, kişilerin belirtilerin başladığı ilk andan itibaren hekimlerine danışması çok önemlidir. Grip hastalığına yol açan virüse yönelik spesifik tedavi mevcuttur. Hekiminizin başlayacağı antiviral tedavi ile hastalığın süresini belirgin şekilde kısaltabilir ve belirtilerin hafif geçmesini sağlayabilirsiniz. Hatta erken dönemde başlanacak antiviral tedavinin zatürre gibi gelişebilecek daha ağır sonuçlarda yüzde 50’nin üzerinde azalmaya yol açtığı bilinmektedir.

    3- ”Evde dinlenin”

    Belirtilerin başladığı andan, hatta 1 gün öncesinden bulaştırıcılığınız başlamıştır. Belirtilerin olduğu süre boyunca bulaştırıcılığınız devam etmektedir. Evde hastalığınız süresince dinlenmek hem toparlanmanıza yardımcı olur hem de çevrenize hastalığın bulaşmasını önlemiş olursunuz. Ateş düştükten 1 gün sonra okula veya işe dönmek en iyisidir.

    4- ”Bol miktarda sıvı alın”

    Hastalığınız süresince fazla miktarda sıvı alın. Bu sıvının yalnızca su olması da gerekli değildir. C vitamininden zengin portakal suyu, ıhlamur, ada çayı, limonlu çay içebilirsiniz. Bu sıvıların hepsi solunum sisteminde mukusu yumuşatarak balgamın daha rahat atılmasını sağlar. Bunu yapabilmek çok iyidir çünkü, balgamın solunum yollarında kalması hastalığın ağırlaşmasına neden olur. Öksürüğünüzün doğal tedavisi bol sıvı almaktan geçer.

    5- ”İyi ve dengeli beslenin”

    C vitamini vücudun savunma sistemini güçlendirir. Özellikle turunçgiller olmak üzere meyve tüketin. Koyu yeşil yapraklı taze sebzeleri sıkça tüketmek direncinizi artıracaktır. Tavuk suyu çorbası da iyileşmenize çok yardımcı olur.

    6- ”Ağrı ve ateş için önleminizi alın”

    Ateşinizin olması vücudunuzun virüsle savaştığının göstergesidir. Ateşiniz yükseldiğinde antiviral tedaviye ek olarak alınacak ağrı kesici ve ateş düşürücüler, rahatlamanızı sağlayacaktır.

    7- ”Burnunuzu açık tutun”

    Burnunuzu tuzlu su ile temizlemeye özen gösterin. Kaynatılmış ve soğutulmuş 1 bardak suyun içine 1 çay kaşığı tuz atılarak tuzlu su hazırlanır. Hazırladığınız karışımı burun deliği içine sıkarak burunu temizleyebilirsiniz. Suyla temizlendiğinde yeterli bir açıklık sağlanamaz ise sıcak bir duş yapmak buhar etkisiyle mukozaları gevşeterek tıkanıklığa çözüm olabilir. Yine ev ortamında burun sağlığı açısından sıcak su ve mentol ile buğu yapmak burun ve bronşları rahatlatır.”

  • Grip ve soğuk algınlığına bitkisel çözüm

    Grip ve soğuk algınlığına bitkisel çözüm

    Fitoterapi Uzmanı Asrın Tuncay, kış çayının bağışıklık sistemini güçlendirerek doğal bir kalkan oluşturduğunu vurgulayarak özellikle hastalıkların arttığı mevsim geçişlerinde herkesin tüketmesini tavsiye etti.

    Asrın Tuncay, kış çayının şifalı bitkilerden oluşan bir karışım olduğunu belirtirken, “Herkesin kullanabileceği bağışıklığa faydalı bir çaydır,” ifadesinde bulundu.

    Asrın Tuncay, “Kış çayının, boğaz ağrısı başta olmak üzere halsizliğe ve yorgunluğa faydası var. Kış çayı vücut direncini arttırıp bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Bu da bir nebze olsa da hastalıklardan korumaya yardımcı olur. İçeriğinde ıhlamur, kuşburnu, hibiskus, nane ve adaçayı gibi birçok bitki vardır. Çayınızı lezzetlendirmek için portakal, ayva, limon gibi meyvelerin yanısıra tarçın, karanfil gibi baharatları da ekleyebilirsiniz. İçinde bulunduğumuz mevsim geçişlerinde kış çayına çok yoğun talep var. Grip, soğuk algınlığı gibi hastalıkların daha rahat atlatılması için kış çayının tüketilmesini tavsiye ediyor, dönüşler olumlu olduğundan da herkese öneriyoruz.” dedi.

  • “Mevsim değişikliklerinde grip artıyor”

    “Mevsim değişikliklerinde grip artıyor”

    Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Buket Özel Bingöl mevsim geçişlerindeki ısı değişimlerinin hastalıklara yakalanma riskinin en fazla olduğu dönemler olduğuna ve bu dönemlerde kulak burun boğaz kliniğine başvuran hasta sayısında artış görüldüğüne dikkat çekti.

    Doktora gitme nedenlerinin başında gelen üst solunum yolları hastalıklarının çocukları okuldan, yetişkinleri de işten alıkoyduğunu belirten Dr. Bingöl “Havanın gün içerisinde ani ısınıp soğuması, değişen beslenme ve uyku düzeni vücut direncinin zayıflamasına sebep olmaktadır. Bu durum da soğuk algınlığı, grip ve nezle şikayetlerinin artmasına sebep oluyor” dedi.

    Çoğunluğu virüslerden kaynaklanan üst solunum yolu enfeksiyonlarının nezle, grip gibi daha kolay tedavi edilebilecek hastalıklar olabileceği gibi, sinüzit, farenjit, larenjit, bademcik iltihabı ve kulak iltihabı gibi çok daha ciddi enfeksiyonlar olabileceğini anlatan Dr. Bingöl, ayrıca alerjik bünyeli kişilerin mevsim geçişlerinden daha fazla etkilendiğini; geniz akıntısı ile beraber boğazda ağrı, burunda kaşıntı gibi yakınmalarının ortaya çıktığını ifade etti. Grip ve nezle gibi bir hastalık oluştuğunda ise bu şikayetlere ek olarak “baş ağrısı, vücutta kırgınlık, halsizlik ve ateş” gibi belirtilerin de görüldüğünü sözlerine ekledi.

    Dr. Bingöl doktora gitme nedenlerinin başında gelen üst solunum yolları hastalıklarının, çocuklarda yılda 3 ila 8 kez; yetişkinlerde ise yılda 2 ila 4 kez görüldüğünü dile getirdi.

    “Güçlü bağışıklık sistemi çok önemli”

    Üst solunum yolu hastalıklarına yakalanma ve korunmada, güçlü bağışıklık sisteminin altını çizen Dr. Bingöl, “Bu hastalıklar daha çok solunum yolu ile bulaştığından hastalıklardan korunmak için kapalı alanlar sık sık havalandırılmalı, ortam sıcaklığı iyi ayarlanmalı ve gerekirse maske kullanılmalı. Yine elleri yıkamak, düzenli ve kaliteli bir uyku uyumak, istirahat etmek, bol sıvı tüketmek, dengeli beslenmek, özellikle C vitamini içeren gıdalar tüketmek de vücut direncini arttırmaktadır. Bu hastalıklardan korunmada güçlü bağışıklık sisteminin önemini akıldan çıkarmamak gerekir” diye konuştu.

    Ağrı kesici, ateş düşürücü kullanmak ve burnu açık tutmanın tedavi aşamasında yardımcı olduğuna değinen Dr. Bingöl, hastanın bu önlemlerle rahatlamadığı ve şikayetlerinin devam ettiği durumlarda mutlaka hekime başvurmak gerektiğini söyledi.

  • Çocuklarda grip vakalarında artış var

    Çocuklarda grip vakalarında artış var

    Okullar, yurtlar, kreşler gibi toplu yaşam alanlarının bulaşıcı hastalıkların kolayca yayılma olasılığının yüksek olduğu yerler olduğuna dikkat çekenÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül, “Özellikle kış aylarında okulların açılması, kapalı ortamda uzun süre kalınması nedeniyle hastalıkların yayılması kolaylaşıyor. Ayrıca bazı viral ve bakteriyel enfeksiyonlar kış aylarında daha sık görülmektedir” diye konuştu.

    Üst solunum yolu etkenleri olan nezle etkeni rinovirüs, krup etkeni parainfluenza, mevsimsel grip ve domuz gribi etkeni influenza, tonsillofarenjit etkeni beta mikrobu diye bilinen streptokok bakterisi, bu enfeksiyonların ardından sıklıkla görülen orta kulak enfeksiyonları, sinüzitler, özellikle 3 yaş altı çocuklarda görülen özellikle bebeklerde ciddi enfeksiyonlara yol açan RSV adını verdiğimiz bronşiolit etkeni, pnömoniye neden olan bakteriyel enfeksiyonların kış aylarında daha sık görüldüğünün altını çizen Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül, “Bunun nedeni bu mikropların soğuk ve nemli havada daha uzun süre dayanması, üreme koşullarının kolaylaşması, öksürük, hapşırık, burun akıntısı yoluyla kapalı ve kalabalık ortamlarda kolayca yayılması, el yıkama gibi hijyen koşullarının sağlanmasının kreş ve okul çocuklarında daha zor olması kış aylarında bu hastalıkların daha sık görülmesine neden olmaktadır” dedi.

    Virüslerden korunmak için kişisel hijyen kurallarına uymak çok önemli

    Okullarda grip hastalığının kişiler arası bulaşmasını azaltmak için kişisel hijyen kurallarına uyulmasının önemini vurgulayan Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül, “Mevsimsel gripten korunmak için; risk grubunda bulunan kişilere mevsimsel grip aşısını yaptırması gerekiyor. Grip gibi solunum yolu ile bulaşan hastalıklardan korunmak için öğrencilerin bir arada bulunduğu derslik, kantin, yemekhane, spor alanları, okul servisleri gibi alanlarda hastalığın kişiden kişiye yayılımını en aza indirmek için tüm personel ve öğrenciler hijyen kuralları konusunda bilgilendirilmelidir. Okulda sınıflar, yemekhaneler, oyun alanları hava akımını sağlayacak şekilde sık sık havalandırılmalıdır” açıklamasında bulundu.

    Kişisel hijyen için yapılması gerekenler

    Mikroplar en çok kirli yüzey ve eşyalara temas yoluyla bulaştığından, eller sık sık yıkanmalı ve eller yıkanmadan göz, burun ve ağıza dokunulmaması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül şöyle devam etti: “Elleri yıkamak grip ve diğer bulaşıcı hastalıklardan koruyacak en önemli önlemlerdendir. Özellikle aksırık, hapşırık ya da öksürük sonrasında, ellerin su ve sabun ile iyice yıkanması önemlidir. Eller yıkandıktan sonra, tek kullanımlık kâğıt havlu ile kurulanmalıdır. Okul ve kreş gibi toplu yaşam alanlarında oyun parkı, oyuncaklar, çocuk karyolası, sandalye, yemek masası, pencere kenarı, kapı kolu gibi sık temas edilen yerler temizlenmelidir. Sık kullanılan ve canlı grip virüslerinin bulunabileceği kapı kolları, bilgisayar klavyesi, cep telefonu ya da kablolu telefon dezenfekte edilmelidir. Hasta kişilerle tokalaşma, sarılma ve öpüşmeden kaçınılmalıdır. Öksürüldüğünde ya da hapşırıldığında; ağız ve burun mendil ya da mendil bulunmadığı durumlarda kol ile kapatılmalıdır. El hijyeni sağlanmalıdır. Hastalık varlığında kişinin çevresindekiler ile teması sınırlandırılmalı ve evde istirahat etmesi konusunda çocukların aileleri bilgilendirilmelidir. İstirahat hem daha kısa sürede iyileşmeyi sağlar hem de hastalığın diğer çocuklara bulaşmasını engeller. Hastalık döneminde bol sıvı tüketmeye özen gösterilmeli, beslenmeye dikkat edilmeli, özellikle taze sebze ve meyve tüketilmelidir.”

    Gripten korunmanın en önemli yollarından biri grip aşısı

    Uyku düzenine dikkat etmek ve kapalı ortamlar yerine temiz havanın tercih edilmesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Pınar Balgöz Ergül sözlerini şöyle tamamladı: “Gripten korunmanın en önemli yollarından biri grip aşısıdır. 6 ay üzerindeki herkes grip aşısı olabilir. Özellikle risk grubunda bulunan 65 yaş üzeri kişiler, okula yeni başlayan çocuklar, evde küçük kardeşi bulunan ve astım gibi kronik hastalığı olan tüm çocuklar, öğretmenler, çocuğa bakım verenler mutlaka aşılanmalıdır.”

  • Soğuk algınlığını arttıran nedenler

    Soğuk algınlığını arttıran nedenler

    Soğuk algınlığı, insanlar arasında görülen en yaygın bulaşıcı hastalık türü olarak biliniyor. Özellikle ani sıcaklık değişimlerinin yaşandığı mevsim geçişlerinde soğuk algınlığı halk arasında belirgin bir artış gösteriyor.

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Yaldız, “Soğuk algınlığı nasıl bulaşır, nasıl önlenir, tanısı nasıl konur, tedavisinde neler yapılır?” sorularının yanıtını verdi. Dr. Elif Yaldız, soğuk algınlığının üst solunum yollarında (burun ve boğazda) meydana gelen viral bir enfeksiyon olduğunu belirterek, genellikle mevsim geçişlerinde ve ani sıcaklık değişimlerinin gündemde olduğu vakitlerde etkin olduğunu ifade etti. Dr. Elif Yaldız, “Soğuk algınlığı insanlar arasında görülen en yaygın bulaşıcı hastalık türüdür. 200’den fazla nezleye sebep olan virüs mevcuttur. En yaygın olanı rinovirüslerdir,” dedi.

    Soğuk algınlığı nasıl bulaşır

    “Hasta olan kişinin hapşırık ve öksürüğü ile havaya yayılmış olan virüsleri başka insanlar soluduğunda onlara da geçmiş olur. Ayrıca virüsler yüzeylerde de uzun süre yaşayabilir. Bu yüzeylere elle temastan sonra elin ağız, yüz ve buruna götürülmesi ile de bulaş olmaktadır. Diğer bulaş şekli de yakın temastır. El tokalaşma ve öpüşme ile de virüs bulaşabilmektedir. Virüs alındıktan sonra 1-3 gün arasında , kırıklık, burun akıntısı, hafif ateş, öksürük, gözlerde kızarma ve yaşarma gibi semptomlarla kendini belli eder ve 7-10 günde kendiliğinden geçer. Ancak sinüzit orta kulak iltihabı veya pnömokok gibi hastalıklara sebebiyet verirse iyileşme süresi uzar. Ayrıca sigara kullanan kişilerde belirtiler daha uzun süre seyredebilir. Soğuk algınlığına bazı kişiler daha yatkındır. 6 yaşından küçük çocuklar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler, sigara tüketenler, kalabalık ortamlarda bulunanlar risk altındadır.”

    Soğuk algınlığı tedavisinde neler yapılır

    Dr. Elif Yaldız, soğuk algınlığına dair açıklamarını şöyle sürdürdü: “Soğuk algınlığı viral bir enfeksiyon sebebiyle meydana geldiği için kesin bir tedavisi bulunmaz. Hastalığın tedavisinde hastalık semptomlarının giderilerek kontrol altına alınması ve yaşam kalitesinin artırılması hedeflenir. Antibiyotiklerin soğuk algınlığı virüslerine karşı bir faydası yoktur ve doktor tarafından teşhis edilen bakteriyel bir enfeksiyon olmadığı sürece kullanılmamalıdır. Hastalık süresince bol sıvı alınması belirtilerin azalmasında ve vücut direncinin korunmasında oldukça faydalıdır. Sıvı alınması burun mukozasını nemli tutmaya da yardımcıdır. Hastalık süresince istirahat edilmesi gerekir. İstirahat süresince vücut direncini azaltacak ağır işlerden kaçınılmalıdır. Dengeli ve sağlıklı beslenme, C vitamini takviyesi hastalığın şiddetini azaltmaz ama hastalık süresini kısaltır. Yeterli ve kaliteli uyku vücut direncine katkıda bulunarak iyileşme sürecini kolaylaştırır. Ateş, halsizlik ve vücut ağrısı gibi semptomlara yönelik anti-inflamatuvar ve ateş düşürücü özelliğe sahip ilaçlar sıklıkla kullanılır. Gebelerde ve küçük çocuklarda parasetamol içerikli ateş düşürücülerin kullanılması uygundur. Burun tıkanıklığı hayat kalitesini düşürüyorsa burun damlası, spreyi kullanılabilir. Burun tıkanıklığı hayat kalitesini düşürüyorsa burun spreyi ya da damlaları kullanılabilir.(6 yaşından küçük çocuklara önerilmez.) Boğazı rahatlatmak için öksürük şurubu ya da pastil kullanımı gerekebilir.”

    Soğuk algınlığı ve grip arasındaki farklar nelerdir

    Elif Yaldız, soğuk algınlığı ve grip arasındaki farkları anlattı. Yaldız, “Dr. Soğuk algınlığı belirtileri yavaş başlar, grip başlangıcı anidir. Gripte kas ağrıları, baş ağrısı, kırgınlık ve halsizlik belirgin görülürken soğuk algınlığında ise bu belirtiler nadir görülür. Burun akıntısı, hapşırma ve boğaz ağrısı belirtileri soğuk algınlığında gribe göre daha sık görülür. Soğuk algınlığında ateş nadirdir, ancak gripte ateş sıktır ve 39 derece üstünde ateş 3-4 gün devam edebilir. Soğuk algınlığında öksürük nadirdir ve hafiftir, gripte ise öksürük sık görülür ve giderek şiddetlenebilir. Soğuk algınlığı engellenemezken grip, grip aşısı ve antiviral ilaçlar ile engellenebilir. Gripte de antibiyotik tedavisinin yeri yoktur. Ancak hastalık belirtilerinin başladığı ilk 48 saatte alınan antiviral ilaçlar çok etkilidir. Soğuk algınlığı bazen astım krizini tetikleyebilir. Uzun süren soğuk algınlığı orta kulak enfeksiyonu, sinüzit ve zatürreye yol açabilir. Bu nedenlerle; erişkinlerde 38.5 derece ateş 4-5 günden fazla sürdüyse, çocuklarda 38.5 derece ateş 2 günün üstünde devam ederse, nefes darlığı, hırıltılı solunum varsa, şiddeti giderek artan baş ağrısı oluyorsa, kulakta dolgunluk hissi ve kulak ağrısı hissediliyorsa mutlaka hekim değerlendirmesi gerekir.”

  • Grip vakalarında artış başladı

    Grip vakalarında artış başladı

    Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte grip vakalarında artış başladı. Dahiliye Uzmanı Dr. Mustafa Ozan Levent, vatandaşlara uyarılarda bulundu.

    “Nezle, gribe göre daha hafif seyrediyor”

    Uzm. Dr. Mustafa Ozan Levent, “Grip ve nezle birbirine benzeyen hastalık. Her ikisi de üst solunum yolunu tutan enfeksiyonlar. Grip için semptomlardan en önemlisi ateş, baş ağrısı ve kas, eklem ağrıları. Nezlede de bunlar olabiliyor ama halsizlik ve öksürük daha az. Nezlede hapşırıklar ve burun akıntısı daha az görülüyor. Nezle daha hafif seyreden bir hastalık türü” ifadelerini kullandı.

    “Maske, mesafe ve hijyen çok önemli”

    Grip vakalarının kış dönemlerinde artığını kaydeden Uzm. Dr. Levent, “Bu dönemde artık vakalar artmaya başladı. Temmuz ayında Sağlık Bakanlığı’nın test uyguladığı vatandaşlara göre grip vakaları Temmuz’da 127 kişi, Ağustos’ta 92, ancak Eylül’de 334’e çıktı. Bu havalar soğudukça yavaş yavaş artacak. Genel önlemler almak çok önemli. Taze meyve, sebze ve sıvı tüketimi önemli. Bunun dışında izolasyon da çok önemli. Kendimizi virüsten ve mikroplardan uzak tutmalıyız. Hastaların bol bulunduğu ortamlara girilmemeli. Ayrıca maske takılmalı. Ellerimizi sürekli yıkamalıyız. Öksürürken ellerimizle ağzımızı kapatmalıyız. Maske, mesafe ve hijyen çok önemli. Ayrıca aşılar da kullanılabilir” dedi.

    “Gripten korunmak için maske kullanılmalı”

    Dahiliye Uzmanı Dr. Mustafa Ozan Levent ise pandemi döneminde maske kullanımıyla mevsimsel grip vakalarında azalmalar olduğunu, gripten korunmak için maske kullanmanın önemli olduğunu söyledi.

  • Gripten korunmanın en etkili yolu aşı

    Gripten korunmanın en etkili yolu aşı

    Dünya üzerinde en sık rastlanan, en kolay bulaşan ve yine en hızlı yayılan hastalığın grip olduğu ifade eden Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Vefa Mirzaliyeva, virüsle meydana gelen bir solunum yolu hastalığı olan grip hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Genellikle üst hava yollarındaki burun tıkanıklığı, ateş, baş ağrısı, hapşırık, geniz tıkanıklığı, gözlerde kaşıntı, yaşarma, halsizlik, titreme, boğaz ağrısı, kas-eklem ağrısı semptomlarıyla kendisini gösteren gribe karşı, Uz. Dr. Vefa Mirzaliyeva, grip aşısı olmanın önemine değindi.

    Bebeklerin aşı olup olmaması konusunda da açıklamalarda bulunan Uz. Dr. Mirzaliyeva, “6 aydan büyük çocuklar grip aşısı olabilirler. Ama özellikle 6 aydan büyük ve 5 yaşından küçük olanlar, kronik rahatsızlığı bulunanlar, bağışıklığı baskılanmış kişiler ve obezitesi olanlar daha öncelikli aşı olmalıdır. 6 aydan küçük olan bebekler ise aşı olmaması gerekiyor” dedi.

    “Ekim ve Kasım aylarında grip aşısı yaptırabiliriz”

    Toplumdaki salgını aşı ile kısmen önleminin mümkün olduğuna dikkat çeken Uz. Dr. Vefa Mirzaliyeva, “Ekim ve Kasım aylarında grip aşısı yaptırabiliriz. 9 yaşından büyük olan çocuklar yılda bir kez, 6 ay ile 8 yaş arası çocuklar daha önceden aşı olmadıysa 4 hafta ara ile iki dozda olabilir. Fakat daha önce aşısı var ise bir dozda aşılanması yeterlidir. Neden grip aşısı olmamız gerekiyor. Okul başarısızlığını azaltmak, antibiyotik kullanımını azaltmak, toplumda salgının yayılmasını önlemek için grip aşısı yaptırmalıyız” ifadelerini kullandı.

  • Bal satışlarına ‘grip’ etkisi

    Bal satışlarına ‘grip’ etkisi

    Samsun’da serinleyen havayla birlikte mevsimler hastalıklar kendini gösterdi. Mevsim değişimi özellikle grip, soğuk algınlığı gibi hastalıkları beraberinde getirdi. Doğal antibiyotik görevi gören ve birçok hastalığa şifa olduğu bilinen bala rağbet arttı. Bal satan esnaf özellikle çocuğu hasta olan ebeveynlerin kestane balı ve karışım şeklinde bal tercih ettiğini söyledi.

    Bal satıcısı Gaye Şenoğlu, “Özellikle çocukların okula başlamasıyla ve havaların soğumasıyla bala ilgi arttı. Kestane balına daha çok talep var. Balın şifa olduğu ve gribe iyi geldiği biliniyor. Çocuklarında geçmeyen bir öksürük olduğundan dolayı ebeveynler karışım da yaptırıyor. En çok ilgi gören kestane balından sonra kütük karakovan balı satıyoruz. Bu hiç ışık almadan üretilen bir baldır. Bal fiyatları 200 ile 800 TL arasında değişiyor. İnsanlar ihtiyaçları kadar alıyor” dedi.

    Bal çeşitlerinin kilogram fiyatları ise şu şekilde: Kestane balı 800 TL, sedir balı 370 TL, çiçek balı 200 TL, yayla balı 370 TL, hayıt balı 300 TL, geven balı ise 350 TL.

  • Kedilerde gizemli kuş gribi salgını

    Kedilerde gizemli kuş gribi salgını

    ​Dünya Sağlık Örgütü, Polonyalı sağlık yetkililerinin geçen ay ülke genelinde olağandışı kedi ölümlerini bildirdiğinden bu yana 29 kedinin H5N1 kuş gribi için pozitif test edildiğinisöyledi.

    Enfekte hayvanlardan 14’üne ötenazi yapıldığı, 11’inin de öldüğü açıklandı. Son ölüm 30 Haziran’da bildirildi.​

    DSÖ yaptığı açıklamada, “Kedilerin virüse maruz kalmasının kaynağı şu anda bilinmiyor ve epizootik araştırmalar sürüyor” dedi.

    Bazı kedilerde nefes almada zorluk, kanlı ishal ve nörolojik belirtiler gibi ciddi semptomlar gelişirken bazı durumlarda hızlı kötüleşme ve ölüm görüldü.

    2021’in sonlarından bu yana Avrupa, şimdiye kadarki en kötü kuş gribi salgınını yaşarken, Kuzey ve Güney Amerika da ciddi salgınlar yaşadı.

    Bu, çoğu ilk kez 1996’da ortaya çıkan H5N1 virüs türünü taşıyan dünya çapında on milyonlarca kümes hayvanının itlaf edilmesine yol açtı.

    Son zamanlarda memelilerdeki enfeksiyonlarda endişe verici bir artış oldu.

  • Mevsimsel gribe dikkat

    Mevsimsel gribe dikkat

    Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, mevsimsel grip hastalığı ve korunma yöntemleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Gribin birçok yolla bulaşabileceğine dikkat çeken Dr. Yavuzyılmaz, “Esas olarak gripli birinin öksürük, hapşırma ve konuşması esnasında etrafa yayılan damlacıklarla bulaşır. Ayrıca grip virüsü olan bir yüzeye veya eşyaya dokunup, daha sonra kendi ağzına, gözlerine ya da burnuna dokunmakla da bulaşabilir. Hastalar, belirtilerin başlamasından önceki 1 gün ile 5-7 gün sonrasına kadar ki süre içerisinde hastalığı diğer insanlara bulaştırabilirler. Çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar daha uzun süre bulaştırıcı olabilirler. Belirtisi olan kişiler maske takarak normal hayata karışmalı, hastalığı ne olursa olsun bulaştırmamaya özen göstermelidirler” şeklinde konuştu.

    Gribe yakalanmamak için yapılması gerekenleri sıralayan Dr. Yavuzyılmaz, “Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınmalı ve grip benzeri bir hastalık geçirildiğinde evde istirahat edilmelidir. Aksırma ve öksürme esnasında burun ve ağız kâğıt mendille kapatılmalı ve kullanılan kâğıt mendil çöp kutusuna atılmalıdır. Kâğıt mendil yoksa kolun iç yüzüne aksırmak veya öksürmek gerekir. Sabun ve su ile eller sık sık yıkanmalı veya el dezenfektanları kullanılmalıdır. Bulaşma yollarından olan ağız, burun ve gözlere kirli ellerle temas etmekten kaçınmalıdır. Yüzeyler sık sık temizlenmelidir” dedi.

    Beslenmeye dikkat

    Gripten korunmada diğer önemli bir faktöründe beslenme olduğunu ifade eden Dr. Yavuzyılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Gerek grip olmadan önce gerekse grip olduktan sonra dengeli ve sağlıklı beslenme büyük önem arz etmektedir. Günlük kalori ihtiyacının farklı besin gruplarından doğru oranlarda sağlanması gerekiyor. Özellikle C vitamini bağışıklık sistemini destekleyen önemli besinlerden biridir. Günlük olarak portakal, kivi, brokoli maydanoz, karalahana gibi C vitamini yönünden yüksek besinler tüketilmelidir. Bunların yanı sıra bol miktarda sıvı da alınmalıdır.”