Etiket: grip

  • Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüs ile ilgili açıklamalarda bulundu. Pandemiden ders alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özlü, “Pandemi büyük ölçüde önemini yitirdi. Toplumsal bir tehdit olmaktan çıktı gibi görünüyor. Umarım, bu süreç devam eder ve tümüyle hayatımızdan çıkar yani gündemden büyük oranda düştü. Herkes hayatına geri döndü öyle gözüküyor. Şimdi tabi burada konuşulması gereken önemli bir husus daha var. O da bu pandemiden bizim neleri ders aldığımız çünkü sadece pandemi ile sınırlı kalmaksızın bundan sonraki yaşantınızda da solunum yolu enfeksiyonu bulgularına sahip olan insanların hepimizin zaman zaman böyle hastalıkları oluyor. Korana olabilir veya başka grip olabilir fark etmez; öksüren, hapşıran, burnu akan, ateşi olan yani solunumsal bir enfeksiyon bulgusu taşıyan kişilerin mutlaka kendilerini bir hafta evde izole etmelerini ve sosyal alanlara kalabalıklara karışmamalarını eğer girmeleri gerekiyorsa da maskelerini takmalarını tavsiye ediyorum. Bu tabi toplumsal duyarlılık açısından sosyal sorumluluk açısından önemli” dedi.

    ‘DİKKAT EDERSEK BU ZİNCİRİ KESMİŞ OLUYORUZ’

    Hastalıkların salgınlara dönüşmemesi için maske kullanımının önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Uzak Doğu ülkelerinde pandemiden önce de bu davranış modeli vardı. Bundan sonra bizde de devam etse iyi olur. Hasta kişilerde maske kullanımı önemli çünkü sonuç itibarıyla ağır hastalığa neden olmasa bile bu tür bir bulaş kişinin hayatında 3 veya 5 günün çalınmasına neden oluyor. Sizden bir başkasına geçiyor, okuluna gidemiyor, işine gidemiyor, işte hastalanıyor rahatsız oluyor, hayat kalitesi bozuluyor, hastalık yayılıyor. Oysa hastalandığımızda dikkat edersek bu zinciri kesmiş oluyoruz. Onun için maske kullanımının hasta kişilerde, hastalık döneminde semptomların devam ettiği dönemde, devam etmesi gerektiğini bunun pandemiden alınan bir ders olarak devam etmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

  • İngiltere’de uzmanlar uyardı: Bu kış gripten 60 bin kişi ölebilir

    İngiltere’de uzmanlar uyardı: Bu kış gripten 60 bin kişi ölebilir

    İngiltere’de bu kış gripten ölümlerin son 50 yılın en yüksek seviyesinde olabileceği açıklandı. Tıp Bilimleri Akademisi’nin araştırmasına göre geçen yılki karantina uygulamaları sonucu gribe karşı bağışıklığının zayıflaması nedeniyle 60 bin kişi hayatını kaybedebilir. ABD’de de halka grip aşısı olmaları çağrısı yapıldı.

    İngiltere’de Tıp Bilimleri Akademisi’nden dikkat çeken bir uyarı yapıldı. Ülkede bu kış, grip nedeniyle 60 bin kişinin hayatını kaybedebileceği açıklandı.

    Yapılan araştırmada geçen yıl corona virüsün yayılmasını yavaşlatmak için uygulanan kısıtlamaların diğer solunum yolu virüslerinin engellenmesine yardımcı olduğu belirtildi. Gribe karşı bağışıklığın zayıflamasının, bu yıl 15 bin ila 60 bin kişinin gripten ölmesine neden olabileceği ifade edildi.

    Gripten her yıl ortalama 11 bin kişinin öldüğüne dikkat çeken uzmanlar İngiltere’de bu yıl grip vakalarında büyük artış yaşanmasının beklendiğini açıkladı, geniş kapsamlı bir aşılamanın bu riski azaltmaya yardımcı olabileceği de vurgulandı.

    “DOĞAL BAĞIŞIKLIK YOK”

    İngiltere Kamu Sağlığı Direktör Yardımcısı Profesör Jonathan Van-Tam “Kısıtlamalar nedeniyle geçen yıl çok fazla kişi grip olmadı, bu yüzden toplumumuzda her zamanki kadar doğal bağışıklık yok” dedi.

    Van-Tam, halka en kısa sürede grip aşısı olmaları çağrısında bulundu

    Sağlık yetkilileri, bu yıl grip ölümlerinin, Hong Kong gribinin Birleşik Krallık’ı kasıp kavurduğu 1968’den bu yana en yüksek seviyede olabileceğinden endişe ediyor.

    Benzer bir çağrı da ABD’de yapıldı. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri bu kış hem corona virüs hem de grip salgınının bir arada yaşanacağına dikkat çekerek halka grip aşısı olmalarını tavsiye etti.

  • Grip vakaları kasımda pik yapacak

    Grip vakaları kasımda pik yapacak

    Geçen yıla oranla bu yıl daha fazla grip vakası ile karşılaşılacağını söyleyen Öğr. Gör.Şemsettin Akgül, maske, mesafe ve hijyen uyarısında bulunarak, “Koronavirüs aşısı yaptıranlar bu sene grip aşısını da yaptırmalı. Grip bu sene ekim ve kasım aylarında pik yapacak” dedi.

    Sonbaharın gelmesiyle her yıl görülen mevsimsel hastalıklar da artmaya başladı. Özellikle bu yıl geçen yıla kıyasla daha fazla grip vakasının görüleceğini belirten İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı Öğr. Gör. Şemsettin Akgül, grip vakalarındaki artışın maske, mesafe ve hijyenle alakalı olduğunu söyledi. Akgül, “Bu sene maske kullanım oranı düştü ve grip vakalarının temel artış nedenlerinden bir tanesi oldu. Hijyen, sanitasyon ve maske kullanımı konusunu artık pek önemsemiyoruz. Bu da influenza virüsünü artırıyor” ifadelerini kullandı.

    TEMEL AYRIM; PCR TESTİ

    Bu aylarda ortaya çıkabilecek influenza virüsünün koronavirüsten farkını ayırt etmenin çok zor olduğuna dikkat çeken Akgül, “Bunun temel ayrım metotlarından bir tanesi PCR. Influenza virüsü ile koronavirüs aynı vücutta bulunabiliyor ama bir tane virüs hasta ediyor. Bunun içindir ki biz bu konudaki ayrımın uzman hekimler tarafından anamnez ve semptomlara göre en iyi şekilde analiz edileceğini ve gerekli olduğunda da ivedi şekilde PCR testinin istenip sonuca varılacağını biliyoruz” dedi.

    Grip testlerinde yanılma payı olacağını da belirten Akgül, “Bu yüzden PCR testleri daha güvenli. Grip testinde yanılma ihtimali olabilir.Hasta belki koronadır ama biz semptomları grip gibi düşünebiliriz” diye konuştu.

    EKİM VE KASIM AYINA DİKKAT

    Koronavirüs aşısı yaptıranların bu sene grip aşısı yaptırması gerektiğini vurgulayan Akgül, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Grip bu sene ekim ve kasım aylarında pik yapacak. Koronavirüs de hala devam ediyor. Grip aşısı da mutlaka yaptırılmalı.Grip de damlacık yoluyla tıpkı koronavirüsün yayılma şekli gibi yayılıyor. Temizlik, maske, mesafe konusunda koronavirüsteki gibi çok dikkat etmemiz gerekiyor.12 yaş altı çocuklar için grip aşısı çocuk hekimlerine danışılarak yapılmalı. Aşı, koruyuculuğu olan bir önlemdir. Grip ya da koronavirüs aşısı olsun herkesin bu zamanda aşı olmasını tavsiye ediyorum. Tüm dünyayı etkisi altına almış ve sürekli mutasyon geçiren bir virüs. Influenzanın da koronavirüsle birleşip daha ağır gribal enfeksiyonları bu sene bu şekilde geçirileceği tahmin ediliyor.”

    BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLÜ TUTUN

    Gribe yakalanmamak için iyi bir bağışıklık sistemine ihtiyaç duyulduğunu belirten Akgül, “İyi beslenilmeli, iyi uyunmalı ve çok fazla kapalı ortamlarda bulunmamamız gerekiyor. Temas konusunda da fiziksel mesafeye dikkat edip, maskeyi çıkartmamamız gerekiyor. Gripten korunurken koronavirüsten de korunabiliriz. Kış çaylarını bu aylarda tüketmek lazım, haftada en az 2 kez balık, C vitamini içeren meyve ve sebzelere ağırlık verilmeli ve biraz daha sebze ağırlıklı beslenilmeli” diye konuştu.

  • Bilim Kurulu üyesi artış yaşanabilir diyerek uyardı

    Bilim Kurulu üyesi artış yaşanabilir diyerek uyardı

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, geçtiğimiz yıl çok seyrek görülen grip vakalarında bu yıl artış yaşanabileceğini söyleyerek uyardı: “Geçen yıl Kovid nedeniyle alınan önlemler, grip salgını da önledi. Ama bu yıl önlemler gevşedi. Grip açısından bu yıl daha uyanık olmalıyız. İdeal olan hem grip hem Kovid’i aynı anda bakabilen PCR test kitlerinin kullanılması. Daha maliyetli bunlar ama seçilmiş vakalarda kullanılabilir. Mevsim başlamadan Sağlık Bakanlığı’nın bunun kararını vermesi gerekiyor” Prof. Dr. Yavuz, okulların açılabilmesi için 12 yaş üzeri çocuklara aşılama gerekebileceğini, çocukların aşılanmadığı ülkelerde çocuk vakalarda artış yaşandığını da sözlerine ekledi.

    Kovid salgını nedeniyle alınan kişisel önlemler, geçtiğimiz yıl tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de gripten korudu. Ancak aşılanmalarla beraber vatandaşlarda maske kullanımındaki gevşeme, kısıtlamaların da kalkmasıyla beraber, her yıl Eylül-Ekim ayı gibi büyük salgınlara yıl açan grip enfeksiyonu konusunda uzmanları endişelendiriyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kovid salgınına bir de grip vakalarının eklenmemesi için dikkatli olunması gerektiğini söyledi. PCR testlerinin halen Kovid ve grip dışında 10’dan fazla mikroorganizmanın neden olduğu bulaşıcı hastalıkların tanısını koymakta altın standart bir yöntem olduğuna değinen Prof. Dr. Yavuz, ABD Salgın Hastalık Önleme Merkezi CDC’nin geçtiğimiz hafta yayınladığı “PCR testleri değiştirilsin” önerisi hakkında da önemli bilgiler verdi.

    “PCR TESTLERİ BELLİ ARALIKLARLA DEĞİŞTİRİLEBİLİR”

    Bir enfeksiyon hastalığının toplumdaki durumuna ve o toplumun olanaklarına göre hangi test sistemlerinin kullanılacağına karar veriliğini belirten Prof. Dr. Yavuz, “Bunlara dair öneriler zaman zaman değişebilir. Amerika’nın yaptığı da, (yaklaşan grip sezonuyla beraber) ikili test kullanılabileceğini söylemekti. Belli testlerin, belli aralıklarla değerlendirilerek yetersiz bulunursa değiştirilmesi istenebilir. Ama PCR yöntemi Kovid tanısında halen altın standart bir yöntemdir. Gripte de böyledir. Ama hangi testi kullanacaksınız? Farklı farklı onlarca çeşit PCR testi var. Hangi testin yapılabileceği sürekli değerlendirilerek hangisi en iyisi ise onunla devam edilmeli diye öneriler çıkabilir” dedi.

    “BU YIL İKİLİ TESTLER KULLANMAMIZ GEREKEBİLİR”

    Geçen yıl grip sezonunun çok hafif geçirildiğine işaret eden Prof. Dr. Yavuz, şu uyarılarda bulundu: “Geçen yıl hiçe yakındı görülen vaka sayısı. Kovid için alınan önlemler zaten devam ediyordu ve grip de çok fazla görmedik. Ama bu yıl için aynı olur mu? Önlemler gevşediğinden bir miktar, aynı olmayabilir. Geçen yıl grip sürveyansı (gözetimi) zaten yapılıyordu, ona devam etmek gerekiyor. Ama bu yıl grip açısından biraz daha uyanık olmamız gerekiyor. Aslında ideal olanı hem grip, hem Kovid için aynı anda test yapan kitlerin kullanılması. Hatta sadece grip, Kovid de değil, belki 15-20’den fazla mikroorganizmaya aynı anda bakabilen kitler de var. Ama bu da tabii maliyet sıkıntısı getirebilir. Çok ciddi maliyetli testler bunlar çünkü. Yine seçerek, belli hasta gruplarında bu kullanılabilir. Onun da kararını yine mevsim başlamadan Sağlık Bakanlığı’nın vermesi gerekiyor.”

    “AŞILANMAYAN ÜLKELERDE ÇOCUK VAKALARDA ARTIŞ YAŞANIYOR”

    Türkiye’de kullanılan her iki aşının da 12 yaş üzeri çocuklar için de dünyada onay aldığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, eğitim sezonunun devam edebilmesi için çocukların da aşılanması gerekebileceğini söyledi. Prof. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Okulların açılması için çocukların aşılanmasına ihtiyaç olabileceğini düşünüyorum açıkçası. Şu an çok hayati okulların açılması, eğitimin devam edebilmesi gerçekten. En büyük önceliğimiz olması gerekiyor. 12 yaş üzerine aşı yapan birçok ülke var. Aşı yapmayan ülkelerde de zaten çocuk yaş grubunda şu anda artış söz konusu. Mesela İngiltere’de çocuk yaş grubundaki enfeksiyon oranları da hastaneye yatış oranları da belirgin bir şekilde artmış durumda. İngiltere küçüklerde ilk başta kendi kendilerine enfekte olup antikor geliştirsin diye bir yöntem izledi. Ama bu çok eleştiri alıyor. Çünkü bu hastalığı geçirmek, aşılanmaktan her zaman daha kötü. Yani çocuklarda da sekel olabilir, hastaneye yatıyorlar, çocuklarda da kaybedilen vakalar oluyor. Dolayısıyla ben İngiltere’nin bu yaklaşımını uygun bulmuyorum. Benim tercihim çocukların da aşılanması yönünde olurdu. İnsanlar çocuklarını arabaya emniyet kemeri takmadan bindirebiliyor. Çok çok tehlikeli bu değil mi? Ama aşılarını güvenliği, çocuğu arabaya emniyet kemeri ile bindirmenizden daha da düşük değil. Son derece güvenli, o kadar çok kontrol edilerek öneriliyor bu aşılar. Güven anlamında korkmaya gerek yok.”

    “YENİ VARYANTLARA YOL AÇABİLİR”

    Toplumda virüsün kontrolsüz bir şekilde yayılmasının varyantların ortaya çıkması için en ideal ortam olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, aşılanmamanın bu anlamda da büyük risk yarattığına değinerekö Sonuçta aşısızlar da enfeksiyonun kontrolsüz bir şekilde yayılmasına neden oluyor. Yeni varyantların ortaya çıkmasını da kolaylaştırmış oluyorlar bu şekilde. Virüs ne kadar çok yayılırsa o kadar çok değişim geçirme şansı elde etmiş oluyor. Aşılılara da bulaşma riski doğuyor. Çünkü aşılıların küçük bir kısmı hastalanabiliyor, bağışıklık yanıtı herkeste aynı düzeyde oluşmayabiliyor aşı sonrası. O küçük grupta da hastalanmaya neden olduğu için, onlar da değişik mutasyonlara, değişik varyantların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Aşısız olmak her yönüyle sıkıntı yaratıyor gerçekten. Enfeksiyonun yayılmasına, mutasyonların, varyantların ortaya çıkmasına, sağlık sisteminin yükünün artmasına, ölümlere varana kadar her yönüyle kötü sonuçlara yol açıyor. O nedenle bir an önce aşılı oranımızı artırmak zorundayız” dedi.

    “İLAÇ ÇALIŞMALARI YIL SONUNDA ÖNCE UMUT VAAD ETMİYOR”

    Kovid-19 salgınında aşılardaki başarının ilaçlarda elde edilememesinin nedenlerine de değinen Prof. Dr. Yavuz, yıl sonuna kadar bu konuda da bazı çalışmaların sonuçlanacağını söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı: “Kovid-19’da aşılardaki başarı, ilaçta gösterilemedi. Bunun aslında en önemli nedeni, aşı çalışmalarının 30 yılın ürünü olmasından kaynaklanıyor. Mesela mRNA aşıları bu kadar yıllık bir çalışmanın ürünü. Aşıda çok daha fazla hazırlıklıydık. Ama ilaç konusunda SARS’tan sonra yeterince çalışma yapılmadı. Daha doğrusu kaynak ayrılmadı. Şu anda yeni ilaçlar üzerinde çalışmalar sürüyor. Yine virüsün belli noktalarına etki eden 3-4 tane ajan üzerinde çalışılıyor. Umutlu olunan 3-4 tane ajan var. Ama onların da daha Faz 1 ve Faz 2 çalışmaları devam ediyor. Bu yıl sonuna kadar o çalışmalardan bir sonuç elde edilebileceğini zannetmiyorum. İlaçta biraz sıkıntılı bir durum aslında devam ediyor. Ama yıl sonunda en azından molnupiravir ve favipiravir’e dair çalışmalar sonlandığında, elimizde daha sağlam veriler, daha kesin sonuçlar olacak.”

  • Hollanda’da kuş gribi paniği!

    Hollanda’da kuş gribi paniği!

    Hollanda’da, yaban kuğularında kuş gribi virüsünün belirlenmesi sebebiyle çiftçilerden “tavuk çiftliklerindeki hayvanların dışarıyla temas ettirilmemesi” istendi.

    Hollanda Tarım, Doğa ve Gıda Kalitesi Bakanlığından yapılan açıklamada, Utrecht şehrine bağlı Kockengen köyünde ölü bulunan 6 yaban ördeğine yapılan testlerin neticesinde 2 hayvanda kuş gribine rastlandığı bildirildi.

    Açıklamada, aynı bölgede ölen bir yaban ördeğinin de kuş gribi şüphesiyle incelendiği ifade edildi.

    Tarım Bakanı Carola Schouten, virüsün yayılmasını önlemek için tavuk çiftliklerindeki hayvanların dışarıyla temas ettirilmemesini istedi.

    RUSYA VE KAZAKİSTAN’DAN GÖÇEN KUŞLARDAN GELDİ

    Bakanlık uzmanları, virüsün Hollanda’ya büyük ihtimalle Rusya veya Kazakistan’dan göçen kuşlar üzerinden geldiği bilgisini paylaştı.

    Hayvanlarda rastlanan kuş gribi virüsünün, yüksek patojen türü olan H5N8 olduğu kaydedildi.

    Ülkede, son yıllarda birçok çiftlikte kuş gribine rastlanmış ve on binlerce tavuk itlaf edilmişti.

  • Dikkat edilmezse ölüm riski yüzde 30 artıyor

    Dikkat edilmezse ölüm riski yüzde 30 artıyor

    Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kovid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, son günlerde artış yaşanan vaka sayısı ve mevsimsel geçişle birlikte artması beklenen gribe birlikte yakalanan hastaların ölüm riskinin yüzde 30 artacağını söyledi. Riskli grupların grip aşısı yapmasını öneren Prof. Dr. Tekin, “Bakanlık da bunun için sıkıntı yaşanmaması açısından gerekli tedbirleri ve çalışmaları yapıyor. Aşıyı, özellikle riskli gruplar dediğimiz 65 yaş üstü olanlara, şeker hastalığı, diyabet, hipertansiyon gibi ek hastalığı olanlara öncelikle tavsiye ediyoruz” dedi.

    Türkiye’de eylül ayında artış göstermeye başlayan koronavirüs vakaları ile birlikte mevsimsel geçiş nedeniyle grip vakalarında artış bekleniyor. Tek başına öldürücülük oranlarının düşük seviyelerde seyrettiği bu hastalıkları aynı anda geçiren hastaların ölüm riskinin arttığını belirten Dicle Üniversitesi Enfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kovid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, grip aşısının bu dönem daha çok önem kazandığını söyledi. Prof. Dr. Tekin, hastalarına özellikle bu mevsimde grip aşılarını olmalarını tavsiye ettiklerini belirterek, “Covid-19 ve grip birlikte olduğu zaman ölüm riski daha fazla oluyor. Bunun önüne geçebilmek için grip aşısı bizim için önemli bir fayda sağlıyor. Sezon açıldı. Grip aşısı bu ay itibariyle ülkemize gelmeye başlayacak. Biz daha çok ekim sonu kasım başı grip aşısını öneriyoruz. O yüzden özellikle risk faktörü olanlara, yaşlı hastalara, şeker hastalığı olanlara, tansiyonu olanlara, böbrek hastalığı olanlara özellikle grip aşısı olmalarını tavsiye ediyoruz. Bunun yanında bir de zatürre aşımız var. Zatürre aşısını aynı bu şekilde riskli hastalara, özellikle 65 yaş üstü, kalp, böbrek, şeker hastalığı olanlara yapmalarını tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

    ‘COVİD-19 OLAN GRİP KAPMIYORSA HASTALIĞI DAHA RAHAT ATLATACAKTIR’

    Covid-19 hastasının grip aşısıyla, gripten korunduğunu ve bu şekilde hastalığı daha rahat atlatacağını vurgulayan Prof. Dr. Tekin, “Ama olur da hasta hem Covid-19 hem grip geçirirse maalesef ki bu hastanın ölüm riski çok daha artıyor. Ölüm riskini tahmini en az yüzde 20- 30 artırıyor. O yüzden özellikle Covid-19 geçiren ve riskli olan kişilerde grip aşısı olunmasını tavsiye ediyoruz. Çünkü Covid-19 ve grip birlikte olduğu zaman maalesef ki hastanın tedavisi ve kurtulma şansı daha da zor olabiliyor. Bu mevsimde özellikle eylül ayından sonra grip aşılarını olmalarını tavsiye ediyoruz. Özellikle ekim sonu kasım başı riskli grupların grip aşılarını yapmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.

    ‘ALINAN TEDBİRLERLE GRİP VAKALARINDA CİDDİ DÜŞÜŞ YAŞANDI’

    Prof. Dr. Tekin, geçen yıl Covid-19 pandemisi sonrası alınan tedbirlerle birlikte görünen grip vakalarında ciddi bir düşüş olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:

    “Çünkü kişiler maske taktı, mesafeye, izolasyona dikkat etti ve bu da doğal olarak grip sayısında da azalmaya neden oldu. Umarım bu yıl da beklentimiz bu yönde gerçekleşecektir. Özellikle riskli hastaların hem grip açısından hem de Covid-19 açısından kendilerini korumalarını tavsiye ediyoruz. Özellikle kalabalık ortamlara girmesinler. Mesafeye, maskeye ve hijyene dikkat etsinler. Grip aşısına öyle tahmin ediyorum ki talep çok daha fazla olacak. Hem pandemiden dolayı üretimde hem de talepteki artıştan dolayı grip aşısında bir sorun olabilir mi? Bilmiyoruz ama bakanlık bunun için sıkıntı yaşanmaması açısından gerekli tedbirleri ve çalışmaları yapıyor.”

  • Eylül ayına dikkat! Grip ve Covid-19 vakaları karışacak

    Eylül ayına dikkat! Grip ve Covid-19 vakaları karışacak

    Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, belirtileri koronavirüsle benzerlik gösteren grip vakalarını, salgından ayıran en önemli belirtinin solunum sıkıntısı olduğunu vurgulayarak, “Bir kişide ateş, halsizlik, yorgunluk, hafif bir öksürük varsa grip de olabilir Covid-19 da olabilir ama nefes darlığı ya da solunum sıkıntısı başlıyorsa onu kesinlikle Covid-19 açısında araştırmamız gerekiyor. Tabi ki bu süreç içinde hastalarımız bundan sonra çok karışacaktır. Buradaki temel fark, özellikle solunum sıkıntısı semptomlarına dikkat etsinler” dedi.

    Türkiye’de eylül ayıyla birlikte artış gösteren koronavirüs vakaları ile birlikte mevsimsel geçiş nedeniyle grip ve nezle vakalarında da artış bekleniyor. Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin, Covid-19, grip ve nezlenin 3 farklı virüsün neden olduğu enfeksiyonlar olduğunu ve özellikle grip ve Covid-19’un karışabildiğini söyledi. Özellikle eylül ve ekim ayı ile birlikte artık grip mevsiminin de başladığına dikkat çeken Tekin, “İkisi arasındaki temel farklara baktığımız zaman aslında çok yakın hastalıklar. Ateş, öksürük, yaygın vücut ağrısı, halsizlik ve baş ağrısı ikisinde de olabilecek semptomlar ama Covid-19’u gripten ayıran temel özellik solunum sıkıntısı olmasıdır” diye konuştu.

    ‘BU SÜREÇTE HASTALARIMIZ ÇOK KARIŞACAK’

    Gribin daha çok üst solunum yollarını tuttuğunu, Covid-19’un ise daha çok akciğere indiğini vurgulayan Prof. Dr. Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Buna bağlı olarak da nefes darlığı, öksürük, solunum sıkıntısı yaratabilmektedir. Bu semptomların ikisini klinik ya da bulgulara bakarak ayırt etmek çok zor. Ancak bunun ayırımını yapabilmek için laboratuvar testlerine ihtiyacımız oluyor. Bu konuda dikkat etmemiz gereken aslında solunum sıkıntısı. Bir kişide ateş, halsizlik, yorgunluk, hafif bir öksürük varsa grip de olabilir, Covid-19 da olabilir ama nefes darlığı ya da solunum sıkıntısı başlıyorsa onu kesinlikle Covid-19 açısından araştırmamız gerekiyor. Bunun için gerekli testleri yapıp tedavimizi ona göre belirlememiz lazım. Tabi ki bu süreç içinde hastalarımız bundan sonra çok karışacaktır. Buradaki temel fark, özellikle solunum sıkıntısı semptomlarına dikkat etsinler. Her halsizlik her ateş Covid-19 olmak zorunda değil. Bu tür şikayetleriniz varsa ve bunun yanında da solunum sıkıntısı varsa Covid-19 açısından test yapmamız gerekecek. Bu ayrımı yapabilmemizin tek şartı testtir.”

    ‘MASKE, MESAFE VE HİJYEN’

    Normalleşme süreci sonrası vaka sayılarında bir artış olduğunu anımsatan Prof. Dr. Tekin, şunları söyledi:

    “Tekrar bazı uyarılarda bulunmak gerekiyor. Özellikle maske, mesafe ve hijyen konusunda halkımızın bu konuda gerekli hassasiyeti gösterip tedbirlere uyarak, virüsün yayılmasını ve hastalık oluşturmasının önüne geçmek gerekiyor. Bir diğer önemli nokta tabi ki izolasyon. Bilindiği üzere hastalığı geçiren, pozitif olan veya temaslı olan kişilerin evlerinde 14 gün boyunca karantinada olması gerekiyor. Maalesef ki pozitif olan ve evde kalması gereken hastalarımız dışarı çıkıp markete, kafelere gidebiliyor. Bunun önemli yaptırımları var ama şunu istiyoruz özellikle hastalarımızdan; bu toplum sağlığı için ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Lütfen evde izolasyona dikkat edin. Diğer taraftan maskemizi lütfen takalım. Sadece maske değil bununla birlikte özellikle mesafemizi koruyalım ve hijyene, özellikle yüzeye temas ettikten sonra ellerimizi yıkayıp ondan sonra normal gündelik hayatımıza devam edelim.”

  • Sağlık Bakanlığı grip ve Covid-19’u ayırt eden tanı testleri geliştirdi

    Sağlık Bakanlığı grip ve Covid-19’u ayırt eden tanı testleri geliştirdi

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yeşim Taşova, sonbahar mevsiminin başlamasıyla grip ve koronavirüs vakalarının artış göstereceği uyarısında bulunarak, Sağlık Bakanlığı’nın her ikisini de ayırt edebilecek şekilde tanı testlerini geliştirdiğini kaydetti. Taşova, Türkiye’de de üretimine başlanan ve koronavirüs hastalarının tedavisinde kullanılan ‘favipiravir’ ilacın, grip tedavisinde de etkili olacağını kaydetti.

    Prof. Dr. Yeşim Taşova, Eylül ve Ekim aylarında koronavirüsün artacağını öngördüklerini ifade ederek, “Bu mevsimsel bir virüstü ve bu özelliğini de devam ettiriyor. Türkiye olarak bir artış yaşadığımız ortada. Özellikle birlikte yapılan her tür faaliyetin engellenemiyor olması bu artışın en önemli nedeni. Bu tür faaliyetler olmamış olsaydı belki bu dönemi daha az vakayla geçiriyor olabilirdik. Ama artık Ağustos bitiyor ve Eylül, Ekim aylarına ve bu virüsün sevdiği mevsime geliyoruz. Bu noktada artışı öngörüyoruz. Beraberinde influenza dediğimiz gribin de arttığı bir zaman. Benzer belirti ve bulgulara sahip. O yüzden çok karışacak. Sağlık Bakanlığı’nın da özellikle her ikisini de ayırt edebilecek şekilde tanı testlerini geliştiğini biliyorum” dedi.

    ‘İKİ VİRÜS BİR ARADA OLUNCA DAHA AĞIR OLACAK’

    Geçmişte Covid-19 öncesinde de yine bu ‘influenza’ tanısını Halk Sağlığı Laboratuvarları aracılığıyla teyit edebildiklerini kaydeden Prof. Dr. Taşova, “Özellikle bu dönemde ikisi de karışacağı için grip aşılarının yapılmasını öneriyoruz. İkisi bir arada olduğunda daha ağır bir hastalık olacağını düşünüyoruz. Ama bir de şöyle bir şey var; Türkiye’nin de üretime başladığı ‘favipiravir’ aynı zamanda gribe de etkili. Bu ilaç tedavi olarak ikisine birden etkili olacaktır. Ama şu aşamada aşı kadar etkinliğini bilemiyoruz. İki ilacın da birlikte verilmesi bağlamında gribi tedavi etmek için eskiden beri kullandığımız ‘oseltamivir’ hem de ‘favipiravir’i bir arada kullanırsak gereksiz bir yük olacaktır. Buna göre mutlaka grip aşısı yapılmasını şiddetle öneriyoruz” diye konuştu.

    ÇOCUKLAR İÇİN UYARI

    Prof. Dr. Yeşim Taşova, çocuklara da grip aşısını önerdiğini kaydederken, “Çocuklara göre de bir aşı şeması var. Özellikle altta yatan bir hastalığı mevcut çocuklar olabiliyor. Daha küçük yaştan akciğer hastalığı, böbrek hastalığı olanlar var. Çocuk ya da erişkin kronik hastalığı olan herkese grip aşısının yapılması artık bilimsel olarak da kanıtlanmış bir şey.”

  • Koronavirüs tedbirleri diğer virüslere karşıda koruyacak

    Koronavirüs tedbirleri diğer virüslere karşıda koruyacak

    Gazi Üniversitesi Halk Sağlığı Uzmanı ve Ankara İl Pandemi Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nur Aksakal, koronavirüse karşı alınan maske, mesafe, hijyen önlemlerinin sonbaharda artışı beklenen grip ve diğer tüm virüslere karşı da koruma sağlayacağını söyledi. Aksakal, “Kovid-19 önlemlerinin dikkatli uygulandığı ülkelerde diğer virüs hastalıkların da daha az görülmeye başladığını sevinerek görüyoruz” dedi.

    Prof. Dr. Aksakal, vatandaşları sıcak havaların etkisiyle yazın rehavete kapılmamaları yönünde uyardıklarını anımsatarak, yaz aylarında olunmasına rağmen vaka sayılarının arttığını söyledi. Prof. Dr. Aksakal, “Önümüzde bir sonbahar var ve biz sonbaharda biliyoruz ki özellikle rhinovirüsler, grip (influenza), koronavirüs ve diğer üst solunum yolu enfeksiyonu nedenleri olan virüsler oldukça fazla görülmeye başlanıyor. Grip için ekim ayının ortalarından itibaren kasım ayına doğru bir pik olacak. Ama ilk başta daha çok burun akması, göz yaşarması gibi belirtilerle giden virüsleri göreceğiz. O nedenle önümüzdeki sezonda sadece koronavirüse bağlı değil bütün bu virüslere bağlı enfeksiyonları görme ihtimalimiz çok yüksek” dedi.

    ‘AYRIMINI YAPABİLMEK ÖNEMLİ’

    Prof. Dr. Aksakal, bu enfeksiyonlardan özellikle gribin çok ağır seyredebildiğini; ama hafif seyreden virüslerde ise yatağa bağlayacak kadar ağır bir enfeksiyon geçirilmediğini kaydetti. Prof. Dr. Aksakal, “Grip ise bunların içinde çok ağır enfeksiyon yapan hatta toplum içinde ‘paçavra hastalığı’ olarak bilinen ve grip geçirdiğinizde yataktan bile kalkamayacağınız kadar ağır geçirebildiğiniz bir viral enfeksiyondur. Onu ayrı tutuyorum; ama diğer enfeksiyonlar özellikle çocuklarda hafif ateşle geçirilebilecek enfeksiyonlar” diye konuştu.

    ‘MASKE, MESAFE, HİJYEN BİZLERİ KORUYOR’

    Prof. Dr. Aksakal, koronavirüs hastalığıyla diğer virüs hastalıklarının ayrımını yapabilmenin önemli olduğuna işaret ederek, “Çünkü belirti bizim için önemli. Biz kişilerin belirti verdiği zaman daha fazla risk aldığını düşünüyoruz ve onları takibe alıyoruz, daha dikkatli takip edip hastanelerde ek tetkikler yapabiliyoruz. İkinci konu da koronavirüse karşı aldığınız maske, mesafe, hijyen önlemlerinin bütün bu diğer virüslere karşı da bizleri koruması. Bu da işin iyi tarafı. Kovid-19 önlemlerinin dikkatli uygulandığı ülkelerde diğer virüs hastalıkların da daha az görülmeye başladığını sevinerek görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    ‘DİĞER VİRAL ENFEKSİYONLARI ÖNLEYİN’

    Bu hastalıklarda ateş, halsizlik gibi temel bir takım semptomların birbirine benzediğini kaydeden Prof. Dr. Aksakal, koronavirüs tablosunda her geçen gün yeni semptomların görüldüğünü anımsattı. Koronavirüs ve diğer virüslere bağlı enfeksiyon belirtilerinin birbirinden çok fazla ayırt edilemeyeceğine dikkat çeken Prof. Dr. Aksakal, “Bunu ayırt etmek teste bağlı olabilir. O nedenle riski olabildiğince az almak ve mümkünse diğer viral enfeksiyonları da önlemek dışında ‘şunu görürseniz budur’, ‘bunu görürseniz şudur’ diyebileceğim ayrım maalesef çok mümkün değil” ifadesini kullandı.