Etiket: grup toplantısı

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan muhalefete bütçe tepkisi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan muhalefete bütçe tepkisi

    AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçe görüşmelerine değindi. Görüşmeler sırasında seviyeli değerlendirmeler yapıldığını söyleyen Erdoğan, “Ancak ahlak sınırlarını aşanlar da olmuştur” diyerek muhalefeti eleştirdi. Erdoğan’ın hedefinde CHP’deki taciz iddiaları da vardı.

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısına katıldı.

    Erdoğan’ın şu sıralar burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

    “Meclis’te kabul edilmesiyle bütçe artık iktidarı ve muhalefetiyle tüm milletin bütçesi haline gelmiştir. Her bütçe önemlidir ama salgın nedeniyla 2021 bütçesi daha önemlidir. Böylesine kritik dönemde bütçe tartışmalarının yoğun ve kapsamlı olması normaldir. Yalan ve iftiradan uzak her eleştiriye açığız. Bütçe görüşmelerinde seviyeli değerlendirmeler ortaya konmuştur. Ancak ahlak sınırlarını aşanlar da olmuştur. Takdiri milletimize bırakıyoruz. Bu zihniyetle hiçbir yere varamayız.

    Bizimle projede yarışamayanların işi yalan yarışına çevirenler ülkemiz adına büyük kayıptır. Bu yalanları milletin gözünün içine baka baka söylüyorlar. Bir doğrunun yanına 9 yalan katarak buna herkesin inanmasını bekliyorlar. Herkese hakaret etmekten çekinmiyorlar. kendilerini tek parti devrinde sanıyorlar. Bunlar kendilerini hala herkesi karşılarında hizaya diktikleri tek parti devrinde sanıyorlar.

    Demokraside asıl olan tehditler yağdırmak değil millete hizmet etmektir. Bu ülkede hiç kimsenin CHP’nin isteğine yönelik davranma gibi bir durumu yoktur. Proje üretmek yerine başkalarının projelerine payandalık etmek bizim itibar edeceğimiz bir siyaset atrzı değildir.

    “TEMİZLENMEDEN MİLLETİN KARŞISINA ÇIKMAMALILAR”

    CHP’de gün geçmiyor ki bir taciz, tecavüz, hırsızlık olayı duymayalım. Sonradan çıkıp utanmadan başkanlarımız şöyle temiz şöyle başarılıdır diyor. Adliye adliye dolaşıyorlar. Ciddi manada bir check-up’tan geçmesi lazım. Milletimiz iktidarı ele geçirirlerse neler yapabileceklerini biliyorlar. Tecavüz, taciz, hırsızlık rezilliklerinin hesabını vermekten kurtulamayacaklar. CHP’nin, eğer azıcık ar, haya duygusu varsa, tüm bu taciz, tecavüz, hırsızlık iddialarından temizlenmeden milletin karşısına çıkmaması lazımdır.

    “BU NE SAPKINLIK?”

    Ne diyor; ‘Uyuşturucu kaçakçılarına, organ mafyasına vergi’. Bu ne demek biliyor musunuz; ‘Uyuşturucu satıcılığı yapabilirisiniz, organ mafyası olarak örgütler kurabilirsiniz’. Ya sen ne yapıyorsun, farkında mısın? Bu ne sapkınlıktır. İstikametini tamamen şaşırmış.

    TÜRKÇE KUR’AN TEPKİSİ

    Hz. Mevlana’nın izinden gidiyorsanız bu yolun geleneklerine saygı göstermek zorundasınız. Dert bu ülkenin değerleri ile oynamak. Milletin böyle bir talebi yokken, ideolojik, turistik, ticari hesaplarla dini sembollerimize sataşılmasını art niyetli buluyoruz. Korkarız ki bu iş bir tarihçi yazarımızın dediği gibi İstiklal Mahkemeleri’nin kurulmasına kadar gider.

    “1940’LARIN FAŞİZMİNE DÖNÜŞ HESAPLARI VAR”

    Ülkemizi geriye değil ileriye doğru götürecek her hizmetin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama milletimizin değerlerine, tarihine, kültürüne yönelik terbiyesizliği, saldırıyı da hoş göremeyiz. Biz, hayatımız boyunca kimsenin kökeniyle, inancıyla, meşrebiyle, kültürüyle, hayat biçimiyle uğraşmadık, uğraşmayız. Ancak kimsenin de inancımıza, meşrebimize, kültürümüze el ve dil uzatmasına müsaade etmeyiz. CHP’nin kafasında, 1940’ların faşist uygulamalarına geri dönüş gibi bir hesap varsa, peşinen bunun yanlış olduğunu söylüyoruz.

    “TARİHE GÖMMEK BOYNUMUZNU BORCU”

    17-25 darbe girişimini hukuk kılıfına sokmaya çalışanın da, 15 Temmuz darbe girişimine ‘tiyatro’ diyenin de gerisinde aynı silüet, aynı zihniyet vardır. Kendi ülkesine ve halkına husumeti siyasetinin merkezine oturtan zihniyeti, ona sufle verenlerle birlikte tarihe gömmek boynumuzun borcudur. Bu zihniyetin temsilcisi olan zat, ülkemize yurt dışı ve yurt içinden kaynak kazandırmak için zaman zaman başvurduğumuz Varlık Barışı uygulamasını uyuşturucu, fuhuş ve organ ticaretiyle irtibatlandıracak kadar alçaldı ve düştü.”

    “ABD İLE YENİ BİR SAYFA AÇMAYI UMUYORUZ”

    Yeni yılda ABD ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmayı istiyoruz. ABD’nin yeni başkanı Biden’ın Türkiye-ABD ilişkilerine gereken ilgiyi göstereceğine inanıyorum. Bize bir adım gelene biz koşarak gittik. Bugün de aynı iyimserliği muhafaza ediyoruz.

    YENİ BURS MİKTARLARINI AÇIKLADI

    Üniversite öğrencilerine müjde vermek istiyoruz. Burs miktarını belirledik. Lisans öğrencilerine 650 lira, yüksek lisansta 1300 liraya, doktorada ise 1950 liraya çıkarıyoruz.

    AİHM’İN DEMİRTAŞ KARARI

    AİHM’in Demirtaş kararına da değinmek istiyorum. Bizim mahkemelerimizin yerine geçecek karar veremez. Mahkemelerimizce bu karar değerlendirilier. AİHM kararı iç hukuk yolları tükenmeden almıştır. Tamamıyla bu adımlar siyasidir. Bunun da gereğini ve gerekçesini biliyoruz. Bu karar çifte standarttır, iki yüzlülüktür. Kobani’nin katili budur, Diyarbakır’da 53 gencimizin katili budur. AİHM sen anlamasan da biz anlatmaya devam edeceğiz. Aynı mahkemenin FETÖ davaları için takınacağı tavır da belli olmaya başladı.”

  • Kılıçdaroğlu’ndan bütçe eleştirisi

    Kılıçdaroğlu’ndan bütçe eleştirisi

    Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, 2021 bütçesini eleştirdi, “83 milyon vatandaşa getirdiği hiçbir artı yok” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Asgari ücret görüşmelerine değinen Kılıçdaroğlu, vergisiz 3100 lira önerisini yineledi.

    Yaptığı konuşmada, 2021 yılı bütçesinin 83 milyon vatandaşa getirdiği hiçbir artı olmadığını da söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu bütçe tamamen tefecilere hizmet eden bir bütçedir. Kaynağın önemli bir kısmı faizlere ödeniyor. Dolayısıyla bu bütçeye ‘evet’ dememiz felsefemize de aykırıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Bütçeye destek vermenin vatandaşın mutfağındaki yangını görmemek anlamına geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz vatandaşın mutfağındaki yangını görüyoruz ve ona göre konuşuyoruz. Bütçe görüşmelerinde bütün arkadaşlarım olağanüstü bir performans gösterdiler. Hepinize yürekten teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

    Trabzonspor eski başkanlarından Özkan Sümer’in hayatını kaybettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Trabzonspor denince Özkan Sümer akla gelir. Onu kaybettik. Trabzonspor camiasına başsağlığı dileklerimizi iletiyorum. Trabzonspor’un onur üyesi olmaktan da ayrıca mutlu olduğumu ifade etmek isterim” dedi.

    Kılıçdaroğlu, sporun Anadolu’da şahlanmasının ana aktörünün Özkan Sümer olduğunu dile getirerek, onu rahmetle anmanın boyunlarının borcu olduğuna dikkati çekti.

    GAZİANTEP’TEKİ HASTANE YANGINI

    Türkiye’de insan hayatının çok ucuz olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, gerekli önlemlerin alınmadığını ve insanların kazalar sonucu hayatını kaybettiğini belirtti.

    Gaziantep’te bir hastanede meydana gelen yangında bildiği kadarıyla şu ana kadar 11 kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, vefat edenlere Allah’tan rahmet diledi. Kılıçdaroğlu, bu ve benzeri kazaların bir daha yaşanmamasının en büyük temennileri olduğunu dile getirdi.

    “COVID-19 OLAYINI YÖNETEMEDİLER”

    Covid-19’a karşı alınan önlemlerle ilgili değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “O kadar çaresiz ve stratejiden yoksunlar ki Covid-19 olayını yönetemediler, hala yönetemiyorlar. Esnafa, sanayiciye, kuryeciye, bakkala, kahveciye faydamız olun dediler, program açıkladılar işin ta en başında. ‘Otelde konaklar ve uçakla seyahat ederseniz KDV’yi yüzde 18’den yüzde 1’e indirdik’. Hayattan bu kadar kopmuş bir anlayış. Yardım edeceklerine vatandaşa IBAN numarası verdiler, ‘ne olursun bize yardım et’ dediler. Bir hükümet, salgın bir hastalık döneminde, bana dünyadan bir örnek göstersinler, vatandaşına yardım etmek için vatandaşından yardım dileniyor. Sen vatandaşına yardım edeceksin. Nereye gitti bu para? Kovid-19 deyince bir esnafın cümlesi artık tarihsel bir cümle haline geldi. ’40 yıldır bu devlete vergi ödüyorum, bana 40 gün bakamadı’ diye. 5 maskeyi dağıtamayan, dağıtmayı yönetemeyen bir siyasal iktidarın Türkiye’yi yönetmesi mümkün değil. Zaten yönetemiyorlar Türkiye’yi.”

    Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam itibarıyla 18 bin 351 kişinin salgın nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret ederek, bu kişilerden 216’sının sağlık çalışanı olduğunu vurguladı.

    “Bu çok acı bir tablo.” diyen Kılıçdaroğlu, bir insanı kurtarmaya çalışan sağlık personelinin hayatını feda ettiğini söyledi. CHP Genel Başkanı ​​​​​​​Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına da rahmet dileyerek, bütün sağlık personeline çabalarından ötürü yürekten teşekkür etti.

  • Bahçeli, CHP’yi hedef aldı

    Bahçeli, CHP’yi hedef aldı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna ‘satılmış’ demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir?” dedi.

    MHP lideri Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında ilk olarak, Avrupa Şampiyonu olan Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımı’nı tebrik etti. Bugün kadınların hayatın her yerinde, her sahasında olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bütün kadınlarımızın çehresi ışıklı, üstelik bakışları, aydınlık yarınların müjdesiyle doludur. Kadınlarımız göz nurudur, baş tacıdır, üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının yükünü bir sevdayla omuzlayan aziz millet varlığının ana direği, ana yüreği, ana fikridir” dedi.

    ‘CHP’YE OY VEREN KARDEŞLERİMİZ HAYAL KIRIKLIĞI İÇİNDEDİR’

    Bahçeli, CHP’nin Türkiye’ye cephe almış bir siyaset ayıbı olduğunu belirterek, “Bizim CHP’yle sorunumuz Türkiye’yle sorunu olduğu içindir. Bizim CHP’yle sorunumuz sakat ve sancılı politikalarıyla ilgilidir. Geçen hafta, bir bakıma CHP’ye oy vermeyen öğretmenlerimizi aşağılayan, onlara öğretmen demeyen Kılıçdaroğlu’nun, sorarım sizlere neresi demokrattır? Öğretmene, işçiye, memura, esnafa, emekliye, sanayiciye, işsize, çiftçiye verdiği oy kadar kıymet yükleyen bir siyasi zihniyetin samimiyetinden, insan sevgisinden, müşfik ve muhik muamelesinden söz etmek mümkün müdür? CHP’nin kumaşını kesen kesmiş, tarlasını süren çoktan sürmüştür. CHP’ye oy veren kardeşlerimiz hayal kırıklığı içindedir. Onlara karşı yapılan haksızlıklar, saygısızlıklar diz boyudur. ABD’ye ‘demokrasimize müdahale edin’ çığırtkanlığı yapan bir CHP’nin neresi doğrudur? Türkiye’yi yalanlarla dışarıya jurnalleyen bir CHP’nin nesi düzgün, neresi dürüsttür?” diye konuştu.

    ‘TÜRK ORDUSUNUN SATILAN YERİ NERESİDİR’

    Bahçeli, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın Türk ordusuna yönelik sözlerine tepki göstererek, şöyle konuştu:

    “Yine bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna ‘satılmış’ demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir? Terörle mücadelesi mi satılmıştır? Millet ve kanun ordusu oluşu mu satılmış görülmektedir? Fırat Kalkanı’ndan Zeytin Dalı Harekâtı’na, Barış Pınarı Harekâtı’ndan Pençe Operasyonları’na kadar ova ova, dağ dağ, mağara mağara, şehir şehir, deyim yerindeyse köşe bucak hainleri arayan, sonra bulan, bulduktan sonra da imha eden kahramanlar mı satılmıştır? Sınırımızda nöbetçi, gökyüzümüzde kartal, gönlümüzde şükran, dileğimizde dua, dilimizde Peygamber ocağı, tarihte muzaffer bahadırlık olan kahraman Türk askeri mi satılmıştır? Orduya satılmış demek, bedelsiz satılmışlığın, uşaklığın aleni beyanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle bu zehirli ve zillet CHP anlayışına diyorum ki; askere düşmanlık, düşmana askerliktir. CHP’nin kutuplaşmadığı, kurcalamadığı, kaşımadığı, kanatmadığı, karıştırmadığı geriye ne kalmış ne bırakılmıştır?”

    ‘CHP MİLLİ GÜVENLİK MESELESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR’

    “Doğu Akdeniz’den Afrika içlerine, Suriye’den Katar’a, Dağlık Karabağ’dan Irak’a, Afganistan’dan Kıbrıs’a kadar kahramanlarımızın varlığı, CHP’nin, İYİ Parti’nin, HDP’nin, SP’nin ve bilumum çıkar ortaklarının uykularını kaçırıyor” diyen Bahçeli, Batı’nın oyunlarına ses çıkaramayanların, Katar’la yatıp, Katar’la kalktığını söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu:

    “Boşa kürek çekiyorlar, boşuna çırpınıyorlar. Bilhassa Türkiye hak ve menfaatlerini muktedir şekilde savundukça Kılıçdaroğlu’nun gözüne perde, gönlüne peçe iniyor. CHP, sokakları tahrik etmiş, vatandaşlarımızı istismara yeltenmiş, fakat başaramamıştır. Sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını manipüle etmiş, ne var ki sonuç alamamıştır. Uluslararası toplumu, küresel kuruluşları, husumet lobilerini kışkırtmış, velakin emeline muvaffak olamamıştır. Şimdi de sırayı Türk askeri mi almıştır? Türkiye Cumhuriyeti, pastane liberallerinin, meyhane devrimcilerinin, arada poşu takan, derede mekap giyen, tepeye varınca mermiyi yiyen kanlı bölücülerin, köşeleri kaybolmuş tatlı su kurnazlarının, pos bıyıklarıyla doymayan kursaklarıyla boğazın iki yanına tutunmuş küreselcilerin eline, emeline, heveslerine, hedeflerine terk edilemez, Allah’ın izniyle de terk edilmeyecektir. Artık öyle bir noktaya gelinmiştir ki ismini saydıklarımın çatı ve çıkar örgütü haline gelen CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür. İşte zillet budur. İşte hezimet budur. İşte dalalet, işte cehalet bu kirli anlayışla mündemiçtir.”

    ‘FRANSA, TARİHİN YANLIŞ TARAFINDADIR’

    Bahçeli, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iç siyasette sıkıştıkça, Türk ve İslam düşmanlığının dozajını sürekli artırdığını belirtti. Fransa’nın Doğu Akdeniz, Libya, Suriye, Dağlık Karabağ ve Afrika’da Türkiye’nin karşısında olduğunu belirten Bahçeli, “Türkiye hakkın yanındadır, haklının yanındadır, hakikatin yanındadır. Fransa’nın yanında olduğu da terör örgütleri, kanlı şebekeler, bölücü mihraklar, paramiliter gruplar, denizlerde yan kesicilik yapan korsanlardır. Özgürlük diyorlar, eşitlik diyorlar, kardeşlik diyorlar, bunların hepsini göre göre, göstere göstere çiğniyorlar. Fransa Senatosu’nun Dağlık Karabağ ile ilgili hükümsüz, geçersiz ve kağıt parçasından farksız kararı Türklüğün ayakları altındadır. Neymiş, Senato, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni küstahça tanıyormuş. Bu konuda Fransa hükümetine de akıl ve hukuk dışı bir tavsiyede bulunuyormuş. TBMM’de grubu bulunan dört siyasi partinin Fransa Senatosu kararına sert ve isabetli tepkisi kayda değer ve takdire şayan bir duruşun belgesidir. Ermeni sevdası nükseden Fransa her zaman olduğu gibi, tarihin yanlış tarafındadır. Bu Fransızlar ister kabul etsinler, ister etmesinler, ister sevsinler ister sevmesinler, Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıdır, Karabağ Türk’tür, Karabağ ebediyen Türk yurdudur” dedi.

    ‘KİMLERİN HAFTER’İ DESTEKLEDİĞİ ORTADADIR’

    Bahçeli, İrini Harekatı kapsamında, bir Alman fırkateyninin hiçbir hukuk kuralıyla hiçbir dostluk ilkesiyle bağdaşmayacak şekilde Türk bandıralı bir ticaret gemisine baskın düzenlediğini anımsatarak, şunları kaydetti:

    “Türkiye’nin AB ile karşılıklı saygı ve eşit haklara dayalı diyaloglarını canlandırmak için sıcak mesajlar verdiği bir dönemde, üstelik 10-11 Aralık 2020 tarihlerinde yapılacak AB Liderler Zirvesi’ne sayılı günler kala, Doğu Akdeniz’de vuku bulan provokasyonun izahı yoktur, ifadesi yoktur, saklanacağı hiçbir kılıf da olamayacaktır. Bu korsan müdahale, muhatap hiçbir devletin yanına bırakılmamalıdır. Libya’ya kimlerin silah sevk ettiği, kimlerin Hafter’i desteklediği malumdur, ortadadır. Uluslararası Deniz Hukuku’nun mihenk taşı olan ticari gemilerin seyrüsefer güvenliği ilkesi yok sayılmıştır. Bize göre İrini Harekatı Doğu Akdeniz’de kurulmuş mayınlı bir tuzaktır. 31 Mart 2020’den bu tarafa devrede olan bu harekatın meşruluk temelleri zayıf, güvenirliği sallantıdadır. Taraf ülkeler akıllarını başlarına devşirsinler, Doğu Akdeniz’de önümüzü kesen kim olursa olsun her ihtimali göze almalıdır, bir yaparken bin düşünmek mecburiyetindedir. Mavi vatana karşı boyun borcumuz neyse yapılması gereken odur. Dileğimiz AB Liderler Zirvesi’nde aklı selimin hakim olması, yaptırım yanlışına üye ülkelerin düşmemesidir. Yine dileğimiz, Doğu Akdeniz’de sağduyunun, yapıcı ilişkilerin, dayanışmanın, eşit ve adil paylaşımın hakimiyet kurmasıdır.”

  • Meral Akşener grup toplantısında konuştu

    Meral Akşener grup toplantısında konuştu

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Sayın Erdoğan; ne sende bahsettiğin reformları yapacak siyasi irade var ne ekibinde bu reformları hayata geçirecek nitelik var. ‘Adalette reform’ dedin, ertesi gün ana muhalefet partisinin lideri tehdit edildiğinde sus pus oldunuz. ‘Ekonomide reform’ dedin, ballı ihalelerle eşi dostu zengin etmeye tam gaz devam ettiniz.” dedi.

    Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Kovid-19 salgını nedeniyle Türkiye’nin diken üstünde olduğunu, açıklanan rakamların, salgının yoğun yaşandığı nisan ayındaki verilerin üstüne çıktığını söyledi.

    İlk günden beri “En az 2 hafta karantina ilan edin, bu iş kontrolden çıkıyor.” şeklinde hükümeti uyardıklarını ifade eden Akşener, “Haklı çıkmaktan çok üzgünüz çünkü kaybettiğimiz canlar bizim canımız. Ama görüyoruz ki iktidar hala pansuman tedbirlerle durumu idare etmeye çalışıyor. Gelin, en az 14 günlük bir karantina uygulayın. Aşı umuduna kadar Türkiye rahatlasın. Ama bunu yaparken işletmeleri ve çalışanları ayakta tutacak tedbirleri almayı ihmal etmeyin, işletmelere ve çalışanlara nakit desteği verin.” diye konuştu.

    Akşener, Türkiye’nin bu güce sahip olduğunu belirterek, bütün meselenin iktidarın kimi tercih edeceği olduğunu dile getirdi.

    “İktidar, 19 yıldır yaptığı gibi eşini dostunu, müteahhidini mi tercih edecek, yoksa milletini mi tercih edecek?” diye soran Akşener, “İktidarın bu yanlış tercihinin sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Yarım yamalak alınan önlemler ve destek görünümlü krediler yetmiyor. İşletmeler kapanıyor, vatandaşlarımız işsiz kalıyor. Devlet bu günler için var. Devlet bugünlerde elini taşın altına koymak için var. İktidar işini yapmadıkça olan milletimize oluyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    “Türkiye çocuk politikalarında başarısız bir ülke”

    Meral Akşener, ülkesinin geleceğini düşünen bir anlayışın öncelikle çocuklara yatırım yapması gerektiğini, UNICEF’in 2020 raporuna göre Türkiye’nin, 41 ülke arasında çocuk politikaları konusunda en başarısız ülke olduğunu söyledi.

    Türkiye’de çocukların üçte birinin yoksulluk sınırı altında yaşadığını, yüzde 53’ünün hayatından memnun olduğunu belirten Akşener, “Hayatından memnun olan çocuk oranları Hollanda’da yüzde 90, Meksika’da yüzde 86, Hırvatistan’da yüzde 82 civarında. TÜİK’in verilerine göre 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayımız 720 bin. Aralarında 5 yaşındaki çocuklarımız bile var. Resmi rakamlar böyleyse gerçeğini siz düşünün. Okuyacakları ve oyun oynayacakları yerde ekonomik şartlar nedeniyle hayatın yükünü omuzlayan çocuklarımız var.” şeklinde konuştu.

    Akşener, Ankara, İzmir ve İstanbul’da düşük ve orta gelirli ailelere mensup yaklaşık 3 bin çocukla yapılan araştırmaya göre çocukların değiştirmeyi en çok istedikleri şeyin adaletsizlik ve eşitsizlik olduğunu kaydetti.

    Adli sicil kayıtlarına göre çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında son 8 yılda yüzde 29 artış olduğuna işaret eden Akşener, 2019 yılında 11 bin 446 çocuğun aile mahkemesi kararıyla 16 yaşında evlendirildiğini ifade etti.

    Osmanlı’da evlenme yaşının kızlarda 17, erkeklerde ise 18 olduğunu belirten Akşener, “Eğer kız çocuklarımız, sırf kanunlar yetersiz diye küçücük yaşlarında anne oluyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Eğer ‘sek sek oynama yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilebilir.’ diyen sapıklar her yerde kol geziyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Eğer iktidar, 19 yıldır çocuklarımızın içinde bulunduğu durumu görmezden geliyorsa ortada büyük bir sorun var demektir.” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı ve aynı zamanda Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hatice Kaynak’ı kürsüye davet etti.

    Kaynak’ın açıklamalarından sonra konuşmasına devam eden Akşener, çocukları çaresiz ve yalnız bırakmayacaklarını söyledi.

    “Yanlış borçlanma stratejisinin maliyeti 135 milyar lira”

    Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, hükümete sürekli “faiz sebeptir, enflasyon sonuç saçmalığını terk edin” şeklinde uyarılarda bulunduğunu ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hatada ısrar ettiğini öne sürdü.

    Partili cumhurbaşkanlığı sistemini eleştiren Akşener, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başladığı 2018 yılının temmuz ayında vergi gelirinin yüzde 10’unun faiz ödemelerine gittiğini, bu rakamın günümüzde yüzde 20’ye çıktığını ifade etti. Akşener şöyle devam etti:

    “Temmuz 2018’de devletin iç ve dış borç toplamı 1 trilyon liraydı. Bugün 1,9 trilyon liraya ulaştı. Son iki yılda yanlış borçlanma stratejisinin bütçemize maliyeti 135 milyar lira oldu. Yani Sayın Erdoğan’ın partili cumhurbaşkanlığı sistemi ve damat inadı bize 135 milyar liraya mal oldu. Pandemiyle mücadele için bütçeden millete yapılan doğrudan yardımların 13,5 katı ağaların dillerinden düşürmedikleri faiz lobisine fazladan ödendi. Çelişkiye bakar mısınız? Bir yandan iki lafın birinde faiz lobisinden şikayet ediyorlar diğer yandan faiz lobisine en çok parayı kendileri kazandırıyorlar. Türk ekonomisi bu iktidar yüzünden her yıl yurt dışına 15 milyar dolar faiz ödüyor. Yine son iki yılda bu ucube sistem ve beceriksiz yöneticiler yüzünden Türkiye’nin uluslararası rezervleri, 70 milyar dolar eridi. Net rezervlerimiz eksi 40 milyar dolar oldu. Yani cep delik, cepken delik.”

    Akşener, Türkiye’nin 2017 yılı sonunda 56,2 milyar lira olan kamu açığının, 2020 yılı sonunda 297 milyar liraya ulaşacağını söyledi.

    Bu sistemin Türkiye’yi, Türkiye’nin de bu sistemi artık taşıyamadığını iddia eden Akşener, “Nitekim damat gidiyor, dolar düşüyor. Kayınpeder konuşuyor, dolar yine yükseliyor. Ne çektin be Türk milleti? Ekonomi hızla uçuruma sürüklenirken beyefendiler fellik fellik bir çıkış arıyorlar. Sayın Erdoğan, vitrini değiştirmekte arıyor. Damat bakan, ardına bakmadan kaçmakta arıyor. Yeni ekonomi yönetimi de politika faizini 475 baz puan artırmakta arıyor.” diye konuştu.

    “Hükümet durumu reform vaatleriyle idare ediyor”

    Hükümetin durumu reform vaatleriyle idare etmeye çalıştığını iddia eden Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “İlk günden anladık ki çaresizlik içinde yapılan açıklamaların hiçbirinde samimi değiller. Sayın Erdoğan; ne sende bahsettiğin reformları yapacak siyasi irade var ne ekibinde bu reformları hayata geçirecek nitelik var. ‘Adalette reform’ dedin, ertesi gün ana muhalefet partisinin lideri tehdit edildiğinde sus pus oldunuz. ‘Ekonomide reform’ dedin, ballı ihalelerle eşi dostu zengin etmeye tam gaz devam ettiniz. ‘Faiz lobisi’ dedin, faizleri arttırdınız. ‘Döviz lobisi’ dedin, Merkez Bankasının 100 milyar dolarını çöpe attınız. ‘Deprem yardımları’ dedin, milletin parasını lüks konutlara harcadınız. ‘Vergide reform’ diye verginin vergisini topladın, götürüp yandaşlarına ‘hakediş’ diye yatırdınız. ‘Sağlıkta reform’ dedin, kamu hastanesi bırakmadınız. ‘Eğitimde reform’ dedin, öğretmenleri mevsimlik işçiye çevirdiniz. ‘Bürokraside reform’ dedin, memurluğu ekabir partililere peşkeş çektiniz. ‘Demokrasi reformu’ dedin, tek adam rejimi kurdunuz. Milletin derdi tencereyi kaynatmak, senin derdin sarayda sefa sürmek. Kendi koltuğunu kurtarmayı, bu millete reform diye pazarlamayı artık bırak Sayın Erdoğan.”

    Reform vaatlerinin altının ne kadar boş olduğunun ve hükümetin samimi olmadığının çok kısa sürede anlaşıldığını ileri süren Akşener, döviz kurunda aşırı dalgalanma olduğunu ifade etti. Bu durumun piyasada fiyat oluşmasını engellediğini dile getiren Akşener, “Kalıcı adımları hemen atın. Beni dinlemezsen daha yüksek faiz artışları yapmak zorunda kalacaksınız.” dedi.

    Akşener, yüksek faizle sıcak parayı ülkeye çekmeye yönelik politikaların hiçbir zaman çözüm olmadığını belirtti. İç ve dış siyasetteki en küçük dalgalanmada piyasanın daha yüksek faiz talep edeceğine işaret eden Akşener, Türkiye’nin sorunlarının AK Parti iktidarı nedeniyle yapısal hale geldiğini savundu.

    Yapısal tıkanıklığın ancak yapısal müdahalelerle aşılabileceğini vurgulayan Akşener, en büyük yapısal çözümün iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek olduğunu öne sürdü.

    Salgının yeniden arttığı bu günlerde gelir kaybına uğrayan küçük esnafa karşılıksız ve doğrudan gelir transferi yapılmasını isteyen Akşener, “Enflasyonun zaten yüksek olduğu, dış kaynak ihtiyacının aşırı arttığı bu ortamda, Türkiye iç talep kaynaklı büyüme yerine, ihracat kaynaklı bir büyümeyi tercih etmek zorunda. Bunun için de ekonominin rekabet gücünün artırılması, iş ortamının iyileştirilmesi, güvenin yeniden tesis edilmesi şart.” ifadelerini kullandı.

    Döviz giderlerinin azaltılması gerektiğini söyleyen Akşener, bunun için de ithal malların Türkiye’de üretimine yönelik adımlar atılması, dövize endeksli, garantili inşaat işlerinin durdurulması, yapılmış sözleşmelerin gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

    Çukurova Havalimanı yapımının yılan hikayesine döndüğünü dile getiren Akşener, şöyle devam etti:

    “Dokuz yıl önce 357 milyon avroya ihale edilen Çukurova Havalimanı’nda altyapı işlerinin yüzde 85’i tamamlanmıştı. Ancak ihaleyi alan şirket iflas edince inşaat durdu. Ve bu yılın başında ihale yenilendi. O meşhur 5 müteahhitten 3’ünün girdiği ihaleyi bir başka firma kazandı. Ama bir süre sonra Ulaştırma Bakanı görevden alındı ve ihale iptal edildi. Konu mahkemelik oldu. Bu gelişmelerin ardından geçtiğimiz cuma günü yenilenen ihale, bu kez bambaşka bir firmaya gitti. Bu sefer o beş müteahhit ihaleye girmedi. Altyapısının yüzde 85’i tamamlanmış olan havalimanı inşaatı, 9 yıl sonra bu defa 300 milyon avroya ihale edildi. Peki Çukurova Havalimanı için verilen yolcu garantisi kaç biliyor musunuz? 12 milyon kişi. Yani uçsa da uçmasa da ihaleyi alan şirkete yıllık 12 milyon yolcunun hizmet bedeli ödenecek. Kim ödeyecek? Elbette milletimiz ödeyecek.”

    Meral Akşener, yeni yapılan havalimanının yanı başında Adana Şakirpaşa Havalimanı bulunduğuna ve bu havalimanının yıllık yolcu kapasitesinin 5 milyon olduğuna dikkati çekerek, “Yanı başındaki yoğun bir havalimanı bile yılda 5 milyon yolcuya hizmet verirken, ikinci bir havalimanına yılda 12 milyon yolcu garantisini hangi akla hizmet verebiliyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

    Medyada İYİ Parti ile ilgili yayınlanan haberleri de eleştiren Akşener, “Sayın Erdoğan, hatırlar mısın, bir zamanlar derdin ki ‘biz manşetlerle vuruşarak geldik.’ Hey gidi hey. Nereden nereye. Kimler kimlerle berabermiş? Senin devri iktidarında bu sefer İYİ Parti, yalanlarla doldurduğunuz ekranlarla, yalanlarla doldurduğunuz gazete manşetleriyle vuruşa vuruşa geliyor. Geçmişte uğradığınız haksızlıkların kat kat fazlasını iyi ve cesur insanlara reva görüyorsunuz. Atılan iftiralara, söylenen yalanlara bile bile göz göre göre çanak tutuyorsunuz.” diye konuştu.

    Bu arada, İYİ Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat, konuşma öncesinde Öğretmenler Günü dolayısıyla Akşener’e çiçek verdi. Akşener ve milletvekilleri, üzerinde “İstanbul Sözleşmesini uygula” yazılı maske taktı.

  • Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin sorunlarını çözecek en büyük aktör biziz”

    Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin sorunlarını çözecek en büyük aktör biziz”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “83 milyona söylüyorum: Türkiye’nin sorunlarını çözecek olan en güçlü aktör CHP’dir. Bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum. Sorun var, çözemiyorlar. Çünkü birikimleri, kapasiteleri yok.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, her hafta bir değerlendirme yapacaklarını söyleyerek, “Bütün vatandaşlarımız şundan emin olsunlar, her hafta söylediklerimizin yüzde 100’ü doğrudur. ‘Bir eleştiri yapalım.’ diye konuşmuyoruz. Ciddi bir sorun var.” diye konuştu.

    Sorunun, Türkiye çapında hissedildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Sorunu çözecek olan kim? Siyaset kurumu. Siyaset kurumunda sorunu çözecek, soruna talip olacak kim? İktidar, yönetenler. Peki yöneten görevini yapmıyorsa, o zaman biz devreye giriyoruz.” dedi.

    Bu toplantıların en temel amacının, iktidarın görev yapmadığı ya da görevini yapmadığı konularda iktidarı uyarmak ve nasıl yapılması gerektiğini söylemek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bir yanlışlık var mı? Var. Hatalar var mı? Var. Bir ekonomik buhran var. Bir hukuk buhranı var. Çözülmesi gerekiyor. Kim çözecek? Siyaset kurumu çözecek.” ifadelerini kullandı.

    Daha önce “Ekonomide veya hukukta bir sorunu çözecekseniz ve bu sorunun çözümü milletin hayrına olacaksa, CHP olarak biz TBMM’de elimizi kaldıracağız ve ona ‘evet’ diyeceğiz, engellemeyeceğiz.” dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Israrla yalnızca söylemde kalan sözler var. Gerçeğe, uygulamaya, yasaya, kararnameye, genelgeye dönüşmüyor. Herkes nasıl çözülecek diye beklenti içinde.” dedi.

    “Bir devlet, aile şirketi gibi yönetilemez”

    Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu olmadığını, sorunları çözecek irade, kapasite, birikim ve liyakatin olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Ama bir kişi ‘Ben her şeyi çözerim. Benim çözmem lazım.’ diyorsa o olmaz. Bir devlet, aile şirketi gibi yönetilemez. Devleti yönetmek için bilgiye, birikime, liyakata, yetişmiş insan gücüne, enerji dolu özel sektöre, yaptığı her harcamanın hesabını kamuya veren kamu kuruluşlarına ihtiyacınız var. Devleti yönetenlerin bir sorumluluk anlayışının olması lazım. Devletin bir sorumluluk içinde yönetilmesi lazım. Devleti yönetenler, vatandaşları arasında ayrımcılık yapmazlar. Ayrım yaptıkları andan itibaren bölücülük yapmış olurlar. İnsanların kimliği, inançları, yaşam tarzları üzerinden ayrımcılık olmaz. ‘Bendensen hizmet veririm, benden değilsen hizmet vermem.’ Bu anlayış demokrasilerde de insan haklarında da evrensel değerlerde de olmaz. Bu nedenle ekonomide veya hukukta reform yapacaksan, nasıl yapacağını anlatacaksın. Ekonomide derin mi derin sorunlar var.”

    “İktidar sahaya çıkamıyor”

    Geçen hafta 81 ile giden milletvekillerinin hazırladığı KOBİ raporlarını özetlediğini, onların ağzından, yaşanan sorunları ve çözümleri dile getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Çözümleri neden ifade ediyoruz, anlatıyoruz? İktidar sahaya çıkamıyor, konuşamıyor. Milletvekilleri sahaya çıkamıyor. Çünkü hepsi protesto ediliyorlar. ‘Bizi mahvettiniz.’ diyorlar. O zaman görev bize düşüyor.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, 81 ile giden milletvekillerinin ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, meslek kuruluşları, kanaat önderleri ve tüm kesimlerle görüştüğünü söyleyerek, “Arkadaşlarımızı şimdi görevin ikinci etabı bekliyor. Geçen hafta anlattığım çözümleri, yine 81 ile gideceğiz, yine aynı kişilerle konuşacağız. Bu kez sadece çözümlerimizi anlatacağız. Atladığımız bir çözüm varsa, ‘Şunu da ilavet etmeniz gerekir.’ diye bir çözüm önerilirse onu da alacağız.” diye konuştu.

    Kısa, orta ve uzun vadede nelerin yapılması gerektiğini tek tek belirlediklerini bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Örneğin nisan ayında ertelenen vergilerin ödeme zamanı geldi ama ödenecek potansiyel yok, böyle bir güç yok. Yeniden ivedilikle bir taksitlendirme yapın. Niçin? İnsanlar üretiyorlar. Bari üretemez noktaya gelmesinler diye. Buna benzer bütün önerilerimizi sıralıyoruz. Sadece bunu yapmadık, bir ‘Ekonomi Masası’ kurduk. Ekonomi Masası’nda görev alan milletvekillerimizi veya milletvekili olmayan arkadaşlarımızı; Devlet Planlama Teşkilatınca çalışmış, Hazine’de müsteşarlık yapmış, Gelir İdaresi Başkanlığında başkanlık yapmış, eskiden bakanlık yapmış pek çok arkadaşımızı görevlendirdik. Bu kez her ile gideceksiniz, sorun yaşayan aktörlerle birebir görüşeceksiniz ve sorunları nasıl çözeceğimizi yetkin birer kişi olarak anlatacaksınız. Hem politikacı hem de teknokrat olarak öyle anlatacaksınız ki ülkenin sorunlarını bilen, bütün ayrıntıları analiz eden şekilde anlatacaksınız. Arkadaşlarımız Mersin’e, Adana’ya, Hatay’a gittiler. Yine gidecekler, görüşecekler.”

    “Sorunları çözecek en büyük aktör biziz”

    Sorun olduğunu, bunun demokrasi içinde çözümü de olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Çözecek en büyük aktör biziz. 83 milyona söylüyorum: Türkiye’nin sorunlarını çözecek olan en güçlü aktör CHP’dir. Bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum. Sorun var, çözemiyorlar. Çünkü birikimleri, kapasiteleri yok. Çünkü devlette liyakati bitirdiler, liyakatli elemanları yok. Sorunların altında yığılıp kaldılar. Arada bir nefesleri çıkıyor. Biz çözeceğiz ama. Kararlılıkla, inançla çözeceğiz. Bizim çözme konusunda bilgimiz, birikimimiz var. Bizim kimseye verilecek bir hesabımız yoktur. Hiç kimse bizi malvarlığımızla tehdit edemez. Demokrasiyse demokrasi, sonuna kadar. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimden başlayarak en yaşlımıza kadar hepsinin sorunlarını çözmeye kararlıyız ve çözeceğiz. Arkadaşlarıma söylüyorum, aynı kararlılık, bilgi ve bilinçle anlatacaksınız bunları. Sorun var ama çözümü de var.”

  • Erdoğan’dan kabine değişikliği açıklaması

    Erdoğan’dan kabine değişikliği açıklaması

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuşuyor.

    Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

    “İşgal altındaki topraklarının ve Karabağ’ın tamamının kurtuluşu vesilesiyle dostum İlham Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimi tebrik ediyorum.

    Azerbaycan ile Nahçıvan Özerk Bölgesi arasında ulaşım bağlantısı sağlanacak. Bir yol inşa edilecek. Türkiye Dağlık Karabağ anlaşmasını denetlemek üzere Rusya ile birlikte bölgede olacaktır. İlgili mutabakat zaptı bu sabah imzalandı. (Ortak Türk-Rus Merkezi) Bu merkez, Azerbaycan’ın işgalden kurtarılan toprakları üzerinde kurulacaktır.

    Dağlık Karabağ’daki ateşkesin ihlalini önlemeye yönelik tüm tedbirler bu merkez tarafından alınacaktır. Böylece, Azerbaycan topraklarındaki ve Karabağ’daki 28 yıllık işgal, resmen ve fiilen sona ermektedir. “Karabağ bir kez daha eman yurdu haline gelmekte, hilalin gölgesindeki huzurlu yerini almaktadır

    Suriye’de benzer bir sürecin başlamasını arzu ediyoruz. Önce rejim ve terör örgütleri devre dışı bırakılmalı. Karabağ’da nasıl kısa sürede adil bir barış tesis edildiyse, samimi bir işbirliğiyle, Suriye’de de benzer bir adımın atılabileceğine inanıyoruz.

    Suriye’de de Karabağ’dakine benzer bir barış ve huzur döneminin en kısa sürede başlamasını can-ı gönülden arzu ediyoruz. Bunun için öncelikle Suriye topraklarını kana bulayan rejimin ve terör örgütlerinin devre dışı bırakılması gerekiyor.

    DOĞU AKDENİZ’DEKİ GELİŞMELER

    Doğu Akdeniz’de Yunan ve Rum tarafının şımartılmasından vazgeçilmesi halinde kısa sürede hakkaniyete dayalı bir anlaşmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz.

    Türkiye olarak, bölgemizde barışın, huzurun, güvenin, refahın kök salması için üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız.”

    Bölgemizde ve dünyada yaşanan değişim sürecinde ülkelerimizi, iki kardeş olarak ele ele vererek birlikte yükseltecek, hedeflerimize birlikte ulaşacağız.

    ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ

    Amerika’daki seçimlerin ardından bölgemizde ortaya çıkan belirsizliği ortadan kaldırmak için diplomasi ve uzlaşma kanallarının sonuna kadar açılması şarttır. Bu anlayışla, hem sahadaki varlığımızı güçlendirmeye, hem diplomasi kanallarını etkin şekilde işletmeye devam edeceğiz.

    Halklarını kardeş, kendilerini dost olarak gördüğümüz tüm bölge devletleriyle, yeni dönemde birlikte hareket etmek istiyoruz.

    “ÜLKEMİZİ IMF’DEN KURTARMAK BİZE NASİP OLDU”

    Türkiye sahada ve masada sözünü geçirebiliyorsa bunu son 18 yılda yaptığımız reformlara borçluyuz. Her alanda eşi benzeri görülmemiş reformlar gerçekleştirdik. Ekonomi önceliklerimizin en başında yer almıştır. Büyüme, enflasyon ve faizlere kadar en iyi makro ekonomik göstergelere ulaştık. Ülkemizi IMF’den kurtarmak bize nasip oldu.

    CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ ELEŞTİRİLERİNE YANIT

    Her ne kadar eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlar kabul etmek istemese de ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde koalisyonlu yılların kaotik ortamına geri dönmekten kurtuldu.

    Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz mücadele yöntemleriyle ekonomimizi ayakta tutmayı, hedeflerimizden kopmamayı başardık. Bunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği hızlı karar alma ve etkin uygulama imkanlarının çok büyük katkısı var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en büyük faydalarını, mart ayından bu yana yaşadığımız salgın sürecinde gördük.

    BERAT ALBAYRAK’A TEŞEKKÜR

    Ülkemize önemli hizmetler veren Berat Albayrak’a teşekkür ediyorum.  Kendisi, sağlık sorunları sebebiyle vazifesinden affını istedi. Biz de bu talebi kabul ederek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak yerine Lütfi Elvan arkadaşımızı atamış olduk. Yeni Hazine ve Maliye Bakanımıza görevinde başarılar diliyorum. Rabbim mahcup etmesin.”

    KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ İDDİALARINA YANIT

    “Kabine değişikliği veya bakanlıkların yapısının tadil edileceği yönündeki spekülasyonlar, içi boş, tamamen masa başında uydurulan haberler”

    “Yeni yönetim sistemimizde değişim gerekiyorsa bunun yerini ve zamanını milletin yetki verdiği Cumhurbaşkanı belirler.”

    “Biz harekete geçmek için şuraya veya buraya, şuna veya buna değil, sadece millete bakarız. Milletimizden işareti aldığımızda da hiç tereddüt etmeden gereğini yerine getiririz. Bunun dışındaki her türlü haber, dedikodu, söylenti, lafügüzaftan ibarettir ve bu millete de ihanettir.”

    “Dünyanın en güçlü ve zengin ülkelerinin dahi bir sonbahar yaprağı gibi savrulduğu böyle bir dönemde, Türkiye’nin maslahata uygun tedbirlerle yoluna devam etmesi gayet tabiidir. Bunun için yaşadığımız kritik dönemin ruhuna uygun şekilde, gerekiyorsa devlet ve millet olarak fedakarlık yapmaktan, acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız.”

    EKONOMİDE YAŞANAN GELİŞMELER

    “Ekonomi politikalarımızı fiyat istikrarı, finansal istikrar ve makroekonomik istikrar olmak üzere üç sacayağı üzerinde inşa ederek hedeflerimize ulaştıracağız. Bunun için uzun vadeli tasarruflar ve yatırımlar açısından elverişli bir ortam hazırlıyoruz.”

    “Ekonomide, nitelikli istihdam oluşturan, enflasyona ve cari açığa yol açmayan, ağırlıklı olarak yurt içi tasarruflar ve doğrudan uluslararası yatırımlarla finanse edilen bir büyüme yapısı oluşturuyoruz.”

    “Yaşanan gelişmeler ışığında küresel ve milli ekonomideki tüm senaryoları çalışıyor, ülkemiz için en doğru olanı yapmaya gayret gösteriyoruz”

    PİYASALARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

    “Yeni bir istikrar, büyüme ve istihdam odaklı seferberlik başlatıyoruz”

    “Finans tarafında Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile Merkez Bankamız, reel sektör tarafında Ticaret Bakanlığımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, diğer bakanlıklarımız, iş insanlarımız, hep birlikte Türkiye’ye yeni bir ekonomik sıçrama yaptırmak için çalışıyoruz”

    “Atacağımız her yeni adımla bu olumlu tablo daha iyiye gidecektir. Elbette tüm bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, şeffaflığı ve öngörülebilirliği artırmak suretiyle yerli ve uluslararası yatırımcıları harekete geçirerek yapacağız.”

    “Faiz sebep, enflasyon neticedir ve bunu başaracağız. İnşallah buradaki engeli aşarak enflasyonu daha da aşağı çekeceğiz. Bunun için en kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmekte, ardından kademeli olarak orta vadeli hedeflerimize doğru indirmekte kararlıyız.”

    “Önümüzdeki aylarda hukuk devleti ilkesini güçlendirme, öngörülebilir, kolay erişilebilen, hızlı ve etkin işleyen yargı sistemi konusunda yeni adımlar atacağız.”

    “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, mali piyasaların derinliğinin artırılması, kamu gelir ve harcamalarının kalitesinin yükseltilmesi, kayıt dışılığın önlenmesi, iyi yönetişim gibi alanlarda da yapısal reformların hazırlıkları içindeyiz.”

  • Akşener, TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu

    Akşener, TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Şuşa’dan gelen müjdenin, hemen ardından imzalanan anlaşma, mukaddes bir hakkın teslimidir. 28 yıldır, bıkmadan usanmadan haykırdığımız gibi: Karabağ Azerbaycan’dır. Sırada Hankendi var. Sırada, 28 yıllık yürek yaramız, Hocalı var.” dedi.

    Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasına, “Tarih bilenlerin, kadir kıymet bilenlerin, 82 yıllık hasretinin yıl dönümüydü. Büyük Türk Milleti, cennet vatanımızda, alnımızın değdiği toprağın her köşesini, milletine seccade yapan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve istiklal kahramanlarını, çok sevdi.” sözleriyle başladı.

    Türk milletinin büyük kahramanına, sevgisinden, vefasından asla vazgeçmediğini belirten Akşener, “Mavi gözlü bozkurdumuzun ve silah arkadaşlarının ruhları şad, mekanları cennet olsun.” diye konuştu.

    Dünyanın diken üstünde olduğu bugünlerde, Türk’ün, makus talihini adım adım yendiği, bir büyük destanı yakından takip ettiklerini vurgulayan Akşener, “Azerbaycan Türk Ordusu, işgal altındaki vatan topraklarında, ay yıldızı dalgalandırmaya devam ediyor. Şuşa’dan gelen müjdenin, hemen ardından imzalanan anlaşma, mukaddes bir hakkın teslimidir. 28 yıldır, bıkmadan usanmadan haykırdığımız gibi Karabağ Azerbaycan’dır. Sırada Hankendi var. Sırada, 28 yıllık yürek yaramız, Hocalı var. Allah bize, o günleri de göstersin inşallah.” değerlendirmesinde bulundu.

    Gandi’nin kendisini tutuklayan İngiliz komutana, İstiklal Harbi’ni örnek göstererek, “Zulümle, öldürmekle iş bitmiyor. İşte Türkler, cenazeleri için hazırlanan tabutları, sahiplerinin başlarına geçirdiler.” dediğini anlatan Akşener, “Bu gerçek, bugün de Azerbaycan’da hayat bulmuş görünüyor. Allah kardeşlerimizi muzaffer eylesin. Ve tüm dünya bilsin ki, yumruğumuzu sıktık, nefesimizi tuttuk, yüreklerimiz, kardeşimizle birlikte atıyor.” ifadelerini kullandı.

    “İlişkilerin, devletlerarası bir kimlik kazanmasını umuyoruz”

    Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık seçimlerine dikkati çeken Akşener, “Bu noktadan sonra, bölgesel ve global etkilerinin yanında, bizim için önemli olan, ABD’nin Türkiye ile ilişkileri ve Türkiye’nin milli çıkarlarıyla ilgili nasıl bir duruş sergileyeceğidir.” dedi.

    ABD’nin dünya üzerindeki hakim güçlerden biri olduğunun altını çizen Akşener, “Ancak, bizim için önemli olan, Amerikan başkanının Türk siyasetine nasıl baktığı değil, Türkiye’nin milli çıkarlarının, nasıl korunup kollanacağıdır.” diye konuştu.

    Bu açıdan bakıldığında, Trump döneminin hiç de iyi bir dönem olmadığını belirten Akşener, şöyle devam etti:

    “Biden farklı mı olacak, onu zaman gösterecek. Artık yeni bir döneme girdik. Trump döneminde ‘ahbap-çavuş’ boyutuna indirgenen ilişkilerin, yeniden devletlerarası bir kimlik kazanmasını umuyoruz. Diplomasi, kişisel ahbaplıklar üzerinden değil, liyakatli kadrolar üzerinden ve akıllıca yürütülmelidir. Türkiye’nin ciddi ve güçlü bir diplomasi geleneği vardır. Bu gücün ve ciddiyetin, yeniden devreye alınmasını bekliyoruz.”

    “Eksikleri gidermek için, vatandaşa omuz vermek, sizin göreviniz”

    İzmir depreminin ardından, hükümete bağlı kurumlarla, yerel yönetimlere bağlı kurumların uyumlu çalışmasından rahatsız olanların gereksiz tartışmaların peşine düştüğünü belirten Akşener, “Vatandaşlarımızın canı yanmış, sevdiklerini kaybetmişler, devletimizin kendilerine el uzatmasını bekliyorlar. Bir de bakıyoruz, abuk sabuk, devlet ciddiyetine yakışmayan açıklamalar geliyor.” dedi.

    Binaları denetlemenin iktidarın görevi olduğunun altını çizen Akşener, “Varsa, eksikleri gidermek için, vatandaşa omuz vermek, sizin göreviniz. Bunları yapmadığınız gibi, kalkıp bir de vatandaşı suçlar gibi, laflar ediyorsunuz. Ayıptır.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Vatandaşa akıl verme, destek ver” diye seslenen Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Devlet, ‘üzerine biraz daha koyup yenisini yapsalardı’ demez. Devlet, ‘ben vatandaşımın yanındayım, gelin birlikte yapalım’ der. Devlet, kendi işini, zor durumdaki vatandaşına yıkmaz. Devlet, vatandaşının sırtındaki yükü alır. Devlet, zor günler için topladığı deprem vergilerini saçıp savurmaz. Devlet, sözünü tutar, topladığı 35 milyar doları, milletinin evlerinde sağ salim oturması için harcar. Türk devlet geleneğine yakışan budur.”

    Müteahhitlere kamu bankaları üzerinden krediler verildiğini anlatan Akşener, “Gelin, vatandaşlarımıza da aynı imkanı tanıyın. Akıl vereceğinize, gelin, sıfır faizli, uzun vadeli kredi verin, vatandaşımız yarasını daha hızlı sarsın. Evi hasarlı olan yenisine, az hasarlı olan, daha sağlamına kavuşsun. Bunu, yaklaşmakta olan büyük İstanbul depremi için de, bir an önce yapın.” ifadelerini kullandı.

    Akşener, birçok binanın kontrollerinin, deprem simülasyonlarının yapıldığına işaret ederek “Şimdi devleti yönetenlere düşen, bir an önce kolları sıvamaktır.” dedi.

    Böyle ciddiyetsizlik, böyle umursamazlığın olmayacağını vurgulayan İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “Böyle bir yönetim anlayışı olmaz. Türkiye, bu zihniyetle daha fazla yönetilemez.” diye konuştu.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Berat Albayrak’ın, Maliye ve Hazine Bakanlığından istifasına ilişkin, “Damat Bakan gitti, kendisine acil şifalar diliyoruz. Ne var ki kendisinin gelişi de gidişi de bu ciddiyetsiz yönetim anlayışının, devletimizin düşürüldüğü gülünç durumun, ibretlik bir vesikasıdır.” dedi.

    Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Albayrak’ın görevden ayrılmasını değerlendirdi.

    “Damat bakan gitti, kendisine acil şifalar diliyoruz. Ne var ki kendisinin gelişi de gidişi de bu ciddiyetsiz yönetim anlayışının, devletimizin düşürüldüğü gülünç durumun ibretlik bir vesikasıdır.” diyen Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Eski damat bakanın istifa sürecinde, Sayın Erdoğan’ın internet ve sosyal medya yasaklarında neden bu kadar ısrar ettiğini daha iyi anladık. Kendisi lafa geldi mi ‘biz devlet yönetiyoruz devlet’ diye parmak sallarken, geçtiğimiz dönemde bir bakanı Twitter, son olarak da damadı Instagram üzerinden istifa etti. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde artık her bakan, kendine göre bir sosyal medya mecrası seçip, oradan istifa ediyor. Önümüzdeki süreçte, kabinenin bir diğer ultra başarılı üyesinin, yani Tarım Bakanı’nın da TikTok’ta yapacağı bir düetle istifa etmesini bekliyoruz. Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi? 18 yılda hiç mi devlet adabı öğrenemediniz? Haydi ülkeyi düşürdüğünüz durumdan utanmıyorsunuz, bari 5 bin yıllık Türk devlet geleneğimizden utanın. Bari atalarımızın şanlı mirasından utanın. Ayıptır, ayıp.”

    Albayrak’ın, istifa metnindeki, “Allah sonumuzu hayreylesin” şeklindeki ifadelerini aktaran Akşener, “El hak doğru. Geç de olsa memleketin gerçekleriyle yüzleşmiş olmasını, böyle bir özeleştiri yapmasını olumlu karşılıyoruz. Bunları biz söyleyince inanmayan Sayın Erdoğan’dan da bu özeleştiri doğrultusunda geç kalınmış adımları atmasını bekliyoruz.” diye konuştu.

    Medyanın istifa sürecindeki tutumunu eleştiren Akşener, şunları kaydetti:

    “Bu vesileyle iktidar medyasının hakkını da teslim etmeden geçmeyeyim. Tüm havuz medyasını Sayın Albayrak’ın istifa sürecinde gösterdikleri üstün gazetecilik performansı ve başarısından dolayı tebrik ediyorum. Bu işten doktora, master tezi çıkar. Türkiye’nin Hazine ve Maliye Bakanı istifa etmiş; dünya ve Avrupa basını olanı biteni manşetten veriyor, yabancı ekonomi kanalları flaş haber olarak alt yazı geçiyor, Amerikan basını bile, başkanlık seçimini bırakıp son dakika gelişmesi olarak Türkiye’ye bağlanıyor. Ancak saray medyasında tek bir haber dahi yok. Medyanın görevi, Türk milletine haber vermektir. Elbette medya kanalları arasında görüş farklılığı olur ama ayyuka çıkmış bir haberi gizlemek olmaz. Gazetecilik mesleğine bu kadar mı sırtınızı döndünüz? Türk milletinin haber alma özgürlüğüne bu kadar mı kastettiniz? Yazıklar olsun size.”

    “Türk lirası yüzde 30’un üzerinde değer kaybetti”

    Akşener, AK Parti’nin yanlış politikaları nedeniyle Türk lirasının, 2020 başından bu yana yüzde 30’un üzerinde değer kaybettiğini, işsizliğin sürekli arttığını, çalışanların da geleceğe dair umutlarını yitirdiğini savundu.

    TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri devam eden İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ne de değinen Akşener, çalışanların aleyhine olan bazı maddelerin tekliften geri çekildiğini anımsattı.

    Akşener, “Bu torba yasa, güvencesizliği normalleştiren bir zihniyetin bir başka yansımasıydı. Bu yasa, gençlerimizin bugünlerini kurtarabilmeleri için geleceklerinden feragat etmelerini isteyen bir zihniyetin bir başka adımıydı. Emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımıza bir de emeklilikte prime takılanlar eklenecekti. Böyle bir haksızlığın karşısında, bizimle ve CHP’li milletvekillerimizle birlikte, dik duran, vicdanlı duran, sağduyu sahibi AK Partili milletvekili arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.

    İktidara geldiklerinde “Mavi Bayrak” uygulaması ile çalışanlarının primlerini düzenli yatıran, vergisini zamanında veren ve işyeri güvenliğini sağlayan işletmelere vergi ve prim indirimleri gibi önemli avantajlar sağlayacaklarını anlatan Akşener, TÜİK’in açıkladığı işsizlik rakamlarını eleştirdi. Akşener, şöyle devam etti:

    “Bunlara göre Türkiye’de işsiz sayısı 456 bin kişi azalmış. Azalmış da aynı dönemde istihdam sayısı yani çalışan sayısı da 975 bin kişi azalmış. Bu iktidar matematik de bilmiyor. Çalışan sayısı 975 bin kişi azalırken, işsiz sayısı nasıl oluyor da 456 bin kişi düşüyor? Bunlar ne yiyor ne içiyor, neyin kafasındalar? Bunlar sadece Türkiye’ye değil, bilime de yabancılar. Bu garip rakamlar, basit bir matematik hatası değildir. Bu rakamlar, aklı, bilimi, sağduyuyu emekliye ayıran bu ucube sistemin bir sonucudur. Bunlar 18 yıldır; temel hakları lütuf, adaleti bahşiş, mahkemeleri parti teşkilatı, hakimleri ve savcıları emir eri sandılar. Aklı yalan, bilimi dedikodu, akademisyeni yandaş, üniversiteleri de bina sandılar. Kalkınmayı beton, hazineyi bakkal defteri, vatandaşı kul, kendilerini de efendi sandılar. İşçileri köle, emeklileri dilenci, kendilerini Karun, zenginleşmeyi de borç almak sandılar. Milleti maraba, demokrasiyi masal, Meclis’i tiyatro salonu, camileri de miting alanı sandılar. Medyayı nalıncı keseri, danışmanları hınk deyici, ekonomiyi bilgisayar oyunu, diplomasiyi de okey masası sandılar. Şimdi bunun sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. Milletimiz bunu hak etmiyor. Millet size muhtaç değil. Göreceksiniz, millet bu gidişe artık izin vermeyecek. O gün gelecek, millet, bu hesabı sandıkta görecek.”

    İktidarı Türkiye’nin gerçeklerine yönlendirmeye, hükümetteki zayıf halkaları ifşa etmeye devam edeceklerini ifade eden Akşener, “Çünkü bizim için devlet yönetimindeki her zayıf halka ülkenin geleceği için bir tehdittir. Bunu yadırgayanlar olabilir. İktidarı eleştirdiğimizde, ‘PKK ile yol yürüyor’ diyenler olabilir. Doğru bir işe ‘doğru’ dediğimizde, ‘iktidara yanlıyor’ diyenler de olabilir. İYİ Parti’nin yükselişini hazmedemeyip panikle iftira atmaya kalkan zavallılar da olabilir. Varsın onlar, milleti görmezden gelip kutuplaşma siyasetlerine devam etsinler. Şimdiye kadar ziyadesiyle nemalandıkları hakaret siyasetlerine devam etsinler. Biz bu yola karşılaşacaklarımızı bilerek çıktık. O nedenle biz onlara gülüp geçeceğiz.” diye konuştu.

    Akşener, milletin sorunlarına en ufak faydası olmayan gereksiz tartışmaların ve kutuplaşmanın tarafı olmayacaklarını, millete hak ettiği Türkiye’yi sunana kadar çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

    İYİ Parti’nin grup toplantısında sıralara, Türkiye ve Azerbaycan bayrakları konuldu.

    Bu arada, Akşener yönetimini eleştiren bir grup İYİ Parti milletvekili, daha önceki haftalarda olduğu gibi bu haftaki grup toplantısına da katılmadı.

  • Akşener ekonomi politikasını eleştirdi

    Akşener ekonomi politikasını eleştirdi

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Pandemiyle mücadeleyi Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur.” dedi.

    Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “OECD ve IMF ölçeklerine göre iyiyiz.” dediğini aktaran Akşener, “Sayın Erdoğan, o iyi durumda olan Türkiye’de bugün asgari ücret aylık 270 dolar. Yani, günlük 9 dolar. Haydi, o meşhur simit hesabını şimdi yap da göreyim.” diye konuştu.

    Çoğu OECD üyesi olan 46 ülkenin, bu dönemde Türkiye’den çok daha iyi büyüme performansı gösterdiğini ifade eden Akşener, Türkiye ekonomisinin ise hızla 1990’lı yıllara döndüğünü savundu.

    Akşener, açıklanan finansman programına göre, Hazinenin 2021 yılında anapara ve faiz toplamı olarak piyasaya 398 milyar lira ödeyeceğini, bunun karşılığında ise iç piyasadan 541 milyar lira borç alacağını söyledi.

    Bunun “borcu borçla kapatmak ve özel sektörün yatırımlarında kullanacağı parayı da Hazinenin kullanacağı” anlamına geldiğini öne süren Akşener, hükümetin Merkez Bankasının üzerinden elini çekmesini, muhalefet partileri dahil toplumun tüm kesimleriyle istişareye açık olmasını istedi.

    Meral Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın beyanatlarına dikkat etmesi, güveni bozan, yatırımcıyı tedirgin eden, gülünç ve sorumsuz sözler söylememesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

    “Borçlanma stratejinizi değiştirin. Dövize dayalı borçlanmayı daha fazla arttırmayın. Damadının, 2021 yılı program hedefleri ve bütçe büyüklükleri anlamını yitirdi. Program ve bütçeyi, damat bakanı sürecin dışında tutarak revize edin. Sağlıklı rakamlar üzerinden değerlendirme yapılmasına imkan verin. Ülkeye daha fazla itibar kaybettirmeyin. Bir yol ayrımındasın Sayın Erdoğan. Bu aziz millet, senin ona reva gördüğün bu yokluğu, bu zorluğu hak etmiyor. Milletin sabrı artık tükeniyor.

    Atılacak adımlar belli, sen sadece seçimini yapacaksın. Ya söylediklerimi yapıp ülkeye nefes aldıracaksın ya da bu kafayla devam edip ülkeyi uçuruma sürükleyeceksin. Ya milletin sesini duyup derdini çözeceksin ya da danışmanlarını dinleyip sefa süreceksin. Ya milletini seçip gerekeni yapacaksın ya da damadını seçip ilk sandıkta gideceksin.”

    “Pandemiye karşı acil eylem planı hazırlansın”

    Hükümetin Kovid-19 pandemisiyle mücadele politikasını eleştiren Akşener, tablonun salgının başladığı mart ve nisan aylarındaki sürece benzediğini dile getirdi.

    Avrupa’da yeniden yasakların başladığına işaret eden Akşener, yabancı hükümetlerin vatandaşlarına hayatlarını sürdürebilecekleri kaynakları sağlamaya çalıştığını, AK Parti iktidarının ise bu konuda gereken adımları atmadığını ileri sürdü.

    Bu durumdan endişelendiklerini belirten Akşener, “Pandemiyle mücadeleyi Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur. Tarihteki örneklerden ve Avrupa’da yaşananlardan anlıyoruz ki pandemide ikinci dalga daha tehlikeli oluyor. Bu kez daha erken davranmak, hemen harekete geçmek ve vaka sayıları zirve yapmadan, etkili önlemleri hemen devreye almak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.

    Acil eylem planı hazırlanmasını isteyen Akşener, şöyle konuştu:

    “Türkiye genelinde verilerin doğru analizini yapabilmek için şeffaflık şart. Sağlık Bakanlığının tüm verileri açık, eksiksiz ve güncel olarak paylaşması gerekiyor. Bu, hem bilim insanlarımızın çalışmalarını kolaylaştırır hem de önlemleri daha etkili hale getirir. Öncelikle ülkemizde kaç vaka olduğunu, kovid sebebiyle kaç can kaybımızın olduğunu dürüstçe ve açıklıkla ortaya koymamız gerekiyor. ‘Hasta sayısı ile vaka sayısı aynı değildir.’ gibi bir açıklama, maalesef ciddiyetle bağdaşmıyor. Bu ciddiyetsizlik, toplumun salgını ciddiye almamasına neden oluyor.

    Günde 20 bine yakın vaka varken, 2 bin vaka açıklarsanız ne maskesiz gezenleri ne de hınca hınç dolmuş toplu taşıma araçlarını engelleyemezsiniz. Ciddiyet insanı gerçekle yüzleştirir. Gelinen noktada bizi ilgilendiren bakanların imajı değil, milletimizin gerçeğidir. Biz, gerçekle yüzleşmek istiyoruz. Doğru rakamların söylenmesini, vatandaşlarımızın da tehlikenin farkında olmasını istiyoruz.”

    Akşener, sağlık çalışanlarının virüse karşı verdiği mücadeleye değinerek, hemşire Hazal Ulaş’ı kürsüye davet etti.

    Ulaş’ın konuşmasının ardından sözlerine devam eden Akşener, şimdiye kadar 100’ün üzerinde sağlık çalışanının salgın nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

    Birçok sağlık çalışanının ek mesai ücretinin ödenmediğini iddia eden Akşener, “Bazı sağlık çalışanlarının hesabına ise dalga geçer gibi 7 lira yatırılıyor. Damat bakan 100 milyarlık destek paketi açıklayacak ama sağlık çalışanına 7 lira düşecek, ayıptır, ayıp. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Sağlık çalışanlarımızın koruyucu malzemeleri kendi imkanlarıyla temin etmeye çalışmaları, devlet için büyük bir ayıptır. Bu malzemelerin, hastanelere dağıtımını acilen sağlayın.” diye konuştu.

    Akşener, Sağlık Bakanlığı’nın, Kovid-19’u meslek hastalığı olarak kabul etmesini, kovid nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılmasını ve geride bıraktıkları ailelerinin de devletin güvencesi altına alınmasını istedi.

     “Millet iradesini vesayet altına alan hiçbir sistem bu ülkede tutunamaz”

    “Tüm bu hatalar, bu ciddiyetsizlik, bu beceriksizlik ancak idarenin bir kişinin keyfine terkedildiği yönetimlerde olur.” diyen Akşener, şunları kaydetti:

    “İktidar ve küçük ortağının, milletimizin başına musallat ettiği partili cumhurbaşkanlığı isimli bu ucube sistem, yaşadığımız sorunların ana sebebidir. Pandemiden eğitime, ekonomiden yargıya herkesin dönüp bir kişinin ağzının içine baktığı bu sistem, milletimize daha fazla yükten başka bir şey değildir.

    Türkiye, millet iradesinin belirlediği yetkin kadrolarla yönetilmedikçe, kuvvetler ayrılığı yeniden inşa edilmedikçe, demokrasi ve hukuk işletilmedikçe içine sokulduğu bu sarmaldan kurtulamaz. Siyaset tarihimiz şahittir ki bu eğri düzen böyle gitmez. Millet iradesini vesayet altına alan hiçbir sistem bu ülkede tutunamaz. Çünkü Türk’ün karakterinde özgürlük vardır. Çünkü Türk milleti, devletini kendi kurmuştur ve devletini kendisinin bilir. O nedenledir ki bu millet, devletiyle arasını açan hiçbir sisteme, hiçbir vesayete yol vermez.”

    Akşener, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle milleti devletle yeniden buluşturacaklarını, Türkiye’yi mutlu, huzurlu ve zengin bir geleceğe taşıyacaklarını söyledi.

    AK Parti’nin artık ülkeye verecek hiçbir şeyinin kalmadığını ileri süren Akşener, “Onlar inat etse de yolun sonu artık görünüyor. Onlar inkar etse de milletimiz gerçekleri artık görüyor. Onlar yok saysalar da İYİ Parti, milleti için yorulmadan çalışıyor.” diye konuştu.

    Bu arada Meral Akşener yönetimini eleştiren bir grup İYİ Partili milletvekili, daha önceki haftalarda olduğu gibi bu haftaki grup toplantısına da katılmadı.

  • MHP’nin gündemi İzmir depremi oldu

    MHP’nin gündemi İzmir depremi oldu

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi istismarın dibini boylamış, siyasetlerini maskaraya çevirmiştir. Deprem enkazı üzerinde siyaset yapayım derken hamaset ve hamakat çukuruna yuvarlanmışlardır.” dedi.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, İzmir’e “gavur” benzetmesi yapanların, depremle ilgili şerefsiz yorum getirenlerin vatana, millete, ülkeye kast etmiş hainler olduğunu ifade etti.

    Yakalanan Türkiye düşmanları hakkında gerekli her türlü cezai işlemin yapılmasını isteyen Bahçeli, “Bunun yanında, CHP Genel Sekreteri’nin çadırlar üzerinden İzmir Belediyesini övüp AFAD’ı kötülemesi, bir başka CHP’linin ‘Kendi binalarının güvenliğini sağlayamayan devlet kendi vatandaşlarının canını nasıl koruyacak’ sorusunu sorması hakikaten utanç vesikasıdır.” diye konuştu.

    İzmir’de 4 ayrı merkezde bin 40 çadır kurulmuşken, bin 430’nun kurulum çalışması devam ederken, üstelik hiç kimseye evinin hasarlı olup olmadığı sorulmazken, CHP’lilerin asılsız ve temelsiz sözlerinin maksadının ne olduğunu öğrenmek isteyen Devlet Bahçeli, “CHP yönetimine soruyorum, sizde hiç mi izan, hiç mi insaf, hiç mi vicdan kalmadı? Bu kadar mı küçüldünüz? Bu kadar mı düştünüz?” ifadelerini kullandı.

    “Bir diğer asıl ve ana sorunun ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumu” olduğunu belirten Bahçeli, “CHP Genel Başkanı’nın depremden bir gün sonra afet alanına gidip siyasi propagandaya heves etmesi, mücadelenin merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesini yerleştirmesi bir defa gafillik, ahlaki çarpıklık ve siyaset ayıbıdır.” değerlendirmesini yaptı.

    İzmir feryat ederken partizanlık yapmanın Kılıçdaroğlu’na ne kazandırdığını soran Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Başı göğe mi ermiş, ayağı göle mi dönmüştür? Bu nasıl bir sorumsuz üslup, nasıl çiğ ve ucube savrulma halidir? Kahramanca mücadele eden AFAD, JAK, UMKE, AKUT, İnsani Yardım Vakfı ekiplerine, Soma’dan kalkıp gelen madencilere ne diyeceğiz? Bakanlıklarımızın fedakarca çalışmalarını nereye koyacağız? Görevlerini cansiperane yapan askerlerimizi, göz pınarlarından akan yaşlarla taş yığınlarını, moloz kalıntılarını bir umutla kaldıran kurtarma ekiplerimizi, hatta enkazı koklaya koklaya hayat kurtaran köpeklerimizi ne yapacağız? Sorarım sizlere haklarını nasıl ödeyeceğiz?

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının yerine getirmesi gereken görevlerini yapması lütuf mudur, bağış mıdır, ödül müdür? CHP Genel Başkanı neyi ima ve ihsas etmenin arayışındadır? Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasına fitne sokmakla, ayrım varmış gibi sunmakla neyi amaçlamaktadır? Çorba dağıtmak tamam da ya arama kurtarma ekiplerinin çabalarını ne yapacağız, nasıl yorumlayacağız? Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi istismarın dibini boylamış, siyasetlerini maskaraya çevirmiştir. Deprem enkazı üzerinde siyaset yapayım derken hamaset ve hamakat çukuruna yuvarlanmışlardır.

    Kılıçdaroğlu’na ve icazetli kurmaylarına büyük halk ozanımız Yunus Emre’nin şu dizeleriyle sesleniyorum; ‘Bir bahçeye giremezsen durup seyran eyleme, bir gönül yapamazsan yıkıp viran eyleme.’ Bir şey biliyorsanız konuşun ibret alalım, bilmiyorsanız susun da adam sanalım. İnsan vardır, heybesinden zarafet ve lezzet akar, insan vardır, testisinden yalnızca çamur ve cehalet sızar. Kılıçdaroğlu çok dinleyenim var diyorsa, hemen sevinmesin, hemen havaya girmesin, ucuz malın alıcısı olmaz, ucuz etin yahnisi yenmez. Ne güzel söylemiş Hz. Mevlana: ‘Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.’ ‘Karga çöplüğe, bülbül de güle götürür.’ Aynı Kılıçdaroğlu’nun, felaketin harabesi maşeri vicdanda kor gibi dururken, toplanan deprem vergileriyle ilgili yeni bir tartışma başlatması, bunun peşine tekraren düşmesi hiç kimse açısından sürpriz olmamalıdır.

    CHP demek karanlık demektir, CHP demek uçurum demektir, CHP demek millete tepeden bakan kibir saltanatı, kifayetsiz muhterislik, aldatma ve yalan makinesi demektir. Bu kireçlenmiş zihniyetin yaptığı tek şey milletin sırtına hançer sallamaktır.”

    “Önümüzde meşakkat dolu bir süreç vardır”

    Felaketlerle mücadele eden Türkiye’nin bir yandan da vahim bir salgına karşı direniş gösterdiğini ifade eden Devlet Bahçeli, Kovid-19 salgınının dünya genelinde tekrar tırmanışa geçtiğini söyledi.

    “Anlaşılan önümüzde meşakkat dolu bir süreç vardır.” diyen Bahçeli, ülkelerin yeniden kısıtlama tedbirlerini devreye aldıklarını hatırlattı.

    Nefretin veba gibi yayıldığı bir ortamda Çin’in Vuhan kentinde nasıl çıktığı, nasıl ürediği hala muammalı olan bir virüsün kısa süre içinde insanlığı kuşattığını dile getiren Bahçeli, “Onlar ne yapar bilemem ama biz bu virüsü inşallah yeneceğiz. Bu virüse boyun eğmeyeceğiz. Ancak bizim de düşünmemiz, sorgulamamız, gerekirse özeleştiri yapmamız gereken pek çok şey olduğu açıktır. Sahte içkiden ölümlere bakınız, ihtilafların derinleşmesine, terör saldırılarına, cinayet, tecavüz ve taciz haberlerinin sıradanlaşmasına lütfen dikkat ediniz. Bunları normal karşılamak hiç mümkün mü?” diye sordu. Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Bugünler geçer, döviz iner çıkar, enflasyon düşer kalkar, faiz derseniz onun da beli bükülür, ama birbirimizi kaybedersek, birbirimize çatık kaşlarla bakarsak, sıkılı yumruklarla mukabele edersek, coğrafyayı vatan yapan ruhumuzu emin olunuz kaybederiz.

    Devlet kurmakla övünelim, ama geride yıkılan 16 Türk devletinden de ders alalım, sonuç çıkartalım. Misafiri olduğumuz bu dünyada birbirimizin külüne bile muhtacız. Mutabakat varken münakaşa ayrık otudur. İttifak varken ihtilafa düşmek akıl noksanlığıdır. Toplumsal güveni ayakta tutmak varken kuşku ve kuruntuya yaslanmak ahmaklık işaretidir. Siyaset demokratik bir rekabettir. Nezaket ister, samimiyet ister, mertlik ister, adamlık ister, hadim ve halim bir şahsiyet ister, hepsinden önemlisi de vatan ve millet sevgisini vazgeçilmez değer addeder. Bunlardan mahrum olanların siyasetleri ise çürük tahtaya çivi çakmaktan farksızdır.

    Kovid-19’la mücadeleye hep birlikte katılırsak, kurallara aynen uyarsak, tedbirlere azami ölçüde riayet edersek cephemiz yıkılmayacak, varlığımız zarar görmeyecektir. Maske-mesafe-temizlik şartlarına bağlılık devamlı vurgulanırken, boğaza nazır mekanlarda cadılar bayramı düzenleyip vur patlasın çal oynasın demek en hafif tabirle pespayeliktir. Cadı olmak için bayrama falan ihtiyaç yoktur. İnsan ve toplum sağlığını riske atmak en vahim cadılık ve canilik değil midir? Bir insanının vebaline ortak olmanın izahı nasıl yapılacaktır? Şımarık bir şekilde davranarak hastalığı bulaştırmak cinayet olmayacak mıdır? Maskeyi vicdana değil yüze takmak, mesafeyi ahlaki duyarlılıklara değil karşımızdaki insanlara geçici olarak koymak hepimizin görevidir. İnancımıza göre, temizlik imandandır, insan yaratılmışların en şereflisidir. O halde, biz bu Kovid-19’u alt ederiz, bu virüsü kesinlikle ezer geçeriz. Aşıysa inşallah buluruz, olmuyorsa bulanlardan alırız, gene de Kovid’e ‘tamam’ demeyiz. Hükümetimize, Sağlık Bakanımıza ve Bakanlık personelimize sonuna kadar güveniyor, hepsine teşekkür ediyoruz.”

    “Karabağ, pazarlık konusu yapılmamalı”

    Azerbaycan’ın haklı ve inanmış mücadelesinin günbegün sonuç aldığını belirten Bahçeli, Dağlık Karabağ’ın işgalin zincirlerinden hızla azat edildiğini söyledi.

    Bahçeli, terör devleti Ermenistan’ın yine sivillere misket bombalarıyla, füzelerle saldırarak kansızlığının ve katilliğinin gereğini yaptığını ifade ederek, “Ne yapsalar boşunadır, Dağlık Karabağ Türk’tür, Türk kalacaktır.” dedi.

    “Çözüm olur mu olmaz mı bilemeyiz ama bize göre kesin çözüm askeri başarıdan sonra siyasi ve diplomatik müzakerelerle sağlanacaktır.” ifadelerini kullanan Bahçeli, “Geçtiğimiz Nevruz Günü’nde PKK’lılarla halay çeken Paşinyan’ın sonu yaklaşmaktadır ve akıbeti terörist yoldaşlarıyla birlikte aynı karanlık dehlizdir. Karabağ Türk’tür, Azerbaycan’dır, emanettir, ecdadın yadigarıdır. Pazarlık konusu yapılmamalı, Türk milletinin fedakarlıklarıyla hak sahibine geçmelidir.” diye konuştu.

  • Bahçeli, sözleri unuttu… Önce duraksadı sonra kendi de güldü

    Bahçeli, sözleri unuttu… Önce duraksadı sonra kendi de güldü

    MHP Grup Toplantısı’nda Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin hedefinde CHP, İYİ Parti ve HDP vardı.

    Partisinin askıda ekmek projesini eleştiren 3 partinin genel başkanlarına seslenen Bahçeli, “Dünyanın her ülkesinde her yerinde muhtaçlık yaşayan temel ihtiyaçların temininde zorluk çeken mesela ekmek alamayan ekmeğe ulaşamayan insanlar vardır, bilinmektedir. Zilletin yüksek voltajına çarpılanlara sesleniyorum: Nasıl olsa ekmek derdiniz yok. Ekmeğin peşinde olan vatandaşlarımızla ilgili bir kaygınız da yok. İşleriniz tıkırında, küpünüz dolu, keseniz şişkin, keyfinize diyecek yok.” dedi.

    “PASTAYA ALIŞKIN OLMADIĞIMIZ İÇİN”

    Bahçeli, muhalefet liderlerinin ekmek değil, pasta derdinde olduğunu söylerken “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözünü hatırlayamadı.

    https://twitter.com/linetv/status/1321028855625297921

    Pastaya alışkın olmadığını aktaran Bahçeli, “Paris’te herhalde… Ney o, Paris’te ney, birisi bir şey dedi. Ekmek değil de… Pasta! Paris’te sokma yemeyen şey yemeye hazırlanıyor. Pastaya alışkın olmadığımız için… Dilimiz dönmüyor.” diye konuştu.