Etiket: güncelhaber

  • Asırlık Selçuklu mirası, camide yaşatılıyor

    Asırlık Selçuklu mirası, camide yaşatılıyor

    Asırlardır zamana meydan okuyan, Selçuklu mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Tarihi Ulu Cami’de sabah, öğle ve ikindi vakitlerinde Kur’an-ı Kerim okunuyor, hatim geleneği Bayburtlu vatandaşlar tarafından özenle yaşatılıyor.
    Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Gıyaseddin Mesud tarafından yaptırılan ve günümüze ulaşan asırlık Ulu Cami, vatandaşların en çok tercih ettiği camilerden biri olarak göze çarpıyor. Cuma camisi ve selatin cami olarak hizmet veren Selçuklu yadigarı Tarihi Ulu Cami başta olmak üzere şehirdeki cami ve Kur’an kurslarında hatim geleneği Bayburtlu vatandaşların yoğun ilgisiyle yaşatılmaya çalışılıyor.

    Sabah, öğlen ve ikindi vakitlerinde okunan hatimlere ise Bayburtlular yoğun ilgi göstererek, asırlık camiyi boş bırakmıyorlar. İkindi namazı için camiye koşan vatandaşlar, kılınan namazın ardından caminin imam hatipleri tarafından okunan Kur’an ile Ramazan ayında hatimlerini tamamlıyorlar.
    Asırlık camide kadim geleneği yaşatma gayreti içerisinde olduklarını söyleyen, Kadir İşcan isimli vatandaş, “Atadan, dededen, babadan bugüne kadar gelen asırlık geleneğimizi, hatmi şerifimizi Ulu Cami’de dinliyoruz. Çalıştığım günlerde sosyal medya üzerinden Zülküf hocamı dinliyorum. Namazdaki cemaat gibi, muhteşem bir kalabalık var. Bayburt’un tarihi camisine, bu uhrevi ortama bütün dostlarımızı, hemşehrilerimizi sabah, öğlen, ikindi vakitlerinde cüz dinlemeye davet ediyorum” dedi.

    “Atalarımızdan, dedelerimizden görevi devraldık”

    Ebediyete intikal eden atalarından görevi devralarak camileri boş bırakmadıklarını belirten Hüseyin Özdener, “Genellikle vakit namazları için geliyoruz, Ulu Cami’nin manevi bir iklimi var. Burada bayağı bir eski insanlar namaz kıldılar, şimdi sıra bizde. Ulu Cami’yi seviyoruz, güzel bir iklimi var” diyerek konuştu.

    Camileri bir an olsun boş bırakmıyorlar

    Günlerin namaz, Kur’an ve mukabeleyle geçtiğini, Ramazan’ın Bayburt’ta bir başka yaşandığını ve camileri bir an olsun boş bırakmadıklarını vurgulayan cami cemaatinden bir vatandaş, “Her gün camimize sabah namazı muhakkak gelirim. Yatsı, öğle, akşam namazlarımı kılar giderim. Cüzümü dinlerim, akşama da iftar eder, geri namaz kılmaya gelirim. Vakit böyle geçiyor” ifadelerini kullandı.

    Asırlık gelenek Bayburtlulara emanet

    33 yıldır Ulu Cami’nin İmam Hatibi olan Zülküf Kocabey, Bayburtluların asırlık geleneğe sahip çıktıklarını bildirerek, “33 yıldır bu caminin imam hatipliğini yapıyorum. Camimiz bin 227 yılında Selçuklu sultanlarından 2. Gıyaseddin Mesud döneminde yapılmıştır. Tarihi Ulu Camii aynı zamanda bir Cuma camisidir, Selatin camidir. Özellikle Ramazan ayında yoğun bir cemaatimiz olur. Hatim geleneği öteden beri devam ettiği için sabah, öğle ve ikindi hatim okunur. Bu şekilde bizler de hatim geleneğimizi devam ettiriyoruz. Camimize hatim dinlemeye gelen çokça kardeşlerimiz var. Tüm kardeşlerimizin Ramazan-ı Şerifini tebrik ederim, bu vesileyle günahlarımızdan arınmış bir şekilde bayrama kavuşmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” şeklinde konuştu.

    “Doğu Türkistan’a, Gazze’ye dualarımızda yer vermeyi unutmayalım”

    Çin zulmüne uğrayan Doğu Türkistan ve işgalci İsrail’in aylardır bombaladığı Gazze’ye hatimden sonra dua ettiklerini, herkesin de bu mübarek ayda dua etmesi gerektiğini hatırlatan Kocabey, “Özelikle dünyanın dört bir yanındaki masumlara, mazlumlara Cenab-ı hak yardım etsin. Doğu Türkistan ve Gazze’yi unutmayalım, kardeşlerimize dua edelim, dualarımızda yer verelim. Ramazan ayında iyiyi, güzeli düşünerek orucumuzu tutmak bizi daha da olgunlaştırır, ahlaki bakımdan olgunlaştırır diye düşünüyorum. Herkesin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyor, bayramın hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan temenni ediyorum” sözlerini kullandı.

  • Ayakkabı tamircileri çırak bulmakta zorlanıyor

    Ayakkabı tamircileri çırak bulmakta zorlanıyor

    Halk arasında ‘bit pazarı’ olarak bilinen Mersin Zafer Çarşısı’nda yaklaşık 40 yıldır ayakkabı tamirciliği ile uğraşan 58 yaşındaki Ayhan Kuş, dedesinden ve babasından devraldığı mesleği 7 yaşından bu yana yapıyor. İstemeye istemeye başladığı meslekte yarım asrı devirdiğini anlatan Kuş, “Ortaokul ikinci sınıftan ayrılarak başladığım mesleği halen sürdürüyorum” dedi.
    Ayakkabı fiyatlarının artmasından dolayı mesleğin ‘altın çağını’ yaşadığını aktaran Kuş, son zamanlarda tamirat için gelen ayakkabı, çanta ve valiz sayısının arttığını ifade etti. Fiyat artışının tamiratlara da yansıdığını vurgulayan Kuş, buna rağmen yenisini almaktansa tamiratla kullanılabilecek durumda olan ayakkabıların müşterileri tarafından kendilerine getirildiğini kaydetti.

    “Yetiştirecek eleman bulamıyoruz”

    Kuş, en büyük sıkıntılarının ise meslekte yetiştirecek eleman bulamamak olduğunu söyledi. Çocukların mesleği pek benimsemediğini ifade eden Kuş, “Meslekte çalıştıracak eleman, kalfa, çırak bulamıyoruz. Çocuklarımızı buraya getiremiyoruz. Boyadan falan dolayı çocuklar benimsemiyor bu işleri. O yüzden çırak bulamıyoruz. Mesleği öğrensin diye en son iki ay önce arkadaşımızın çocuğunu yetiştirelim dedik. O çocuk da iki ay sonra bırakıp kaçıverdi” diye konuştu.

    “Burası ayakkabı ilkyardım hastanesi gibi oldu”

    İş yerini ‘ilk yardım hastanesine’ benzeten Kuş, şöyle devam etti:
    “Bizim burası ayakkabı ilkyardım hastanesi gibi oldu. Acil servis gibi yani. Ayakkabı geliyor bize sıfır halde çıkıyor. Tabanını değiştiriyoruz, pençesini yapıyoruz, yırtığını, söküğünü dikiyoruz. Yani yeniden yaşatmaya, yeniden hayata döndürmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar ayakkabı yaptırmamış olan insanlar gelip burayı görünce, bu konsepti görünce şaşırıyor. Çünkü her ayakkabı tamircisinde bu kadar malzeme, çeşit, alternatif yok. Müşteri diyor ki ‘ayakkabım sağlamdı altı çıkmıştı attım’ yapılmıyor diye. Veya çantasının, valizinin tekeri kırılmış, ‘ben attıydım’ diyor. Artık yavaş yavaş dönüşüm oluyor. Ayrıca ürünlerin fiyatlarının yüksek olmasından dolayı insanlar tamirat yaptırmak zorunda kalıyor.”

    Ayakkabı ömrünü uzatacak tavsiyeler

    Kuş, vatandaşlara, ömrünü uzatmak için ayakkabıların bakımlarını düzenli yapmaları tavsiyesinde bulundu. Ayakkabıların dinlendirerek giyilmesini öneren Kuş, “Haftada bir, 10 günde bir dinlendirerek giyerlerse hem ayakkabının ömrü uzar hem de koku yapmaz, ter olmaz” dedi.
    Ayakkabıların uzun süre kullanılmadığında da zarar görebileceğine işaret eden Kuş, bu nedenle ayakkabıların düzenli olarak bakımının ve temizliğinin yapılmasını ve boyanmasını tavsiye etti.

  • “İzmir’i kaybeden Başkan olursun dikkat ”

    “İzmir’i kaybeden Başkan olursun dikkat ”

    İnce, partisinin Yalova’daki seçim çalışmaları çerçevesinde yürüyüş gerçekleştirdi. Parti İl Binası’ndan başlayan yürüyüş Cumhuriyet Meydanı’nda sona erdi. Muharrem İnce, yürüyüş sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 2018 yılı cumhurbaşkanlığı seçimleri gecesi nerede olduğuna yönelik sorusu hatırlatılan İnce, “Artık bu soru taş devri sorusu oldu. Cilalı taş devrinin sorusu ama yine de cevap vereyim. Özgür Özel o zamanlar çıraktı. Bu bana ait bir söz değil. Engin Altay’a ait bir söz. Engin Altay grup başkanvekiliydi. Özgür Özel için, ‘Benim çırağımdı’ dedi. O zaman birincisi, ustasına sorsun nerede olduğumu. Ben ustasıyla beraberdim. Swissotel’deydim. CHP’nin Grup Başkanvekili Engin Altay ile birlikteydim. Yanımızda 50 kişi vardı. Çıraklar o günleri hatırlamıyorsa ustasına bunu sorabilir” diye konuştu.

    “İstanbul Belediyesi’nde DEM Partisi’ne grup kurdurmakla meşgulsünüz”

    Sözlerinin devamında CHP liderine eleştiriler yöneten İnce, şöyle konuştu:,
    “Ben ona şunu söyleyeyim. O zamanlardan ‘DEM’leneceğin belliydi Özgür Özel. Senin o zaman ben seçimi kaybettiğim, HDP’nin barajı aştığını görünce ayakların tavana vurarak sevinç çığlıkları attığını cümle alem biliyor. Onun için daha fazla konuşmak istemiyorum. Yani İstanbul Belediyesi’nde DEM Partisi’ne grup kurdurmakla meşgulsünüz. Bak Özgür Özel, bırak o günleri, geçmişi fazla karıştırma, CHP’nin sisteminin çöktüğünü hepimiz biliyoruz. Bana bilgi veremediklerini, sistemle, sonuçlarla ilgili bana bilgi veremedikleri için, ikinci tura kaldık mı, kalamadık mı bilmediğim için ortalığa çıkamadığımı, Sayın Engin Altay ile bunu defalarca konuştuğumuzu, kendisinin de açıklamalarının bulunduğunu biliyorsun. Bak İzmir’i kaybeden CHP Genel Başkanı olursun dikkat et. Ben seni bu kadar uyarayım.”

  • Yaptığı ürünlerle geçimini sağlıyor

    Yaptığı ürünlerle geçimini sağlıyor

    Türkoğlu ilçesinde yaşayan 38 yaşındaki Havva Kocalar, ilçedeki, aile destek merkezinde yaptığı takılar ve ürünlerle birlikte depremin acısını unutmaya çalışıyor. Kocalar, “Çok çaresiz günler yaşadık. O çaresizliği sizlere anlatamam. Çaresizlik diye bir kelime duymuştuk ama o çaresizliği yaşayarak öğrenmek daha acı” dedi.

    Kıyameti yaşadık diyen Kocalar, “Ben bir depremzedeyim. Maalesef ki kıyameti yaşadık. Ben giriş kattaydım. Evimiz müstakildi. Ev sahibimiz yukarı kattaydı, Biz alt kattaydık. Deprem anında eşim ve kızım dışarıya çıktı ama ben enkaz altında kaldım. Ben o an zannettim kıyamet koptu. Beton benim üzerime düşmüş. Kendime geldiğimde balkon üzerimdeydi. Kaburgalarım kırılmış. Belimde, kafamda ve bacaklarımda hasar oluştu .Benim hastane sürecim Kayseri’de devam etti. 21 gün orada kaldıktan sonra beni İstanbul’a gönderdiler. Orada tedavimi gördüm ve memlekete geldim. Burada evlerimiz olmadığı için konteyner verdiler ve orada yaşamaya başladık. Hayatımızı bir şekilde devam ettirmek zorundayız. Rabbim bir daha yaşatmasın” dedi.

    Kocalar, “Burada çeşitli kurslar var buralara geldik bizimle ilgilenen hocalarımız var. Onların desteği ile yeni bir hayata başladık. Çok kötü günler yaşadık. Çok çaresiz günleri yaşadık. O çaresizliği sizlere anlatamam ben. Çaresizlik diye bir kelime duymuştuk ama o çaresizliği yaşayarak öğrenmek daha acı. Kurslara gelmek bizlere moral ve motivasyon oluyor. Daha önce örgü kursundaydım şimdi takı kursundayım. Hem kendimize katkı sunuyoruz hem de evimizin ekonomisine katkıda bulunuyoruz. Burada motive oluyoruz o anı unutmaya çalışıyoruz, kafamızı dağıtmaya çalışıyoruz. Buranın bize çok katkısı oluyor. Maddi manevi yönden rahatlıyoruz. Evde kalmış olsak sürekli o anı düşüp üzüleceğiz. Psikolojik olarak zaten çöküşteydik Ama burası bizi hayata bağladı” ifadesini kullandı.

  • Fındık fiyatları düştü

    Fındık fiyatları düştü

    Sezona 80 liradan başlayan ve sezon boyunca 110 ila 130 lira arasında seyreden fındık fiyatı geçen hafta zirve yaparak 140 liranın üzerine çıktı. Üreticinin 150 lirayı görmesini beklediği fındık fiyatı sert bir düşüşle 125 liraya geriledi.
    Fındık fiyatının zirveyi gördükten sonra düşüşe geçmesinin nedenlerini açıklayan Giresun’un tarihi Fındık Pazarı’nın esnaflarından Mustafa Kankaya, tahmini karanfil sayımlarının ve zirai don riskinin azalmasının etkili olduğunun söyledi. Kankaya yaptığı açıklamada, “Geçen hafta fındık fiyatı 140 liranın üzerine çıkmıştı ve bu fiyat sezonun en zirve fiyatı oldu. Ancak her yıl olduğu gibi bu zamanlarda yapılan karanfil sayımı ile tahmini fındık rekoltesi 850 bin ton olarak açıklandı. Bu geçen yılında üzerinde tahmini bir rekolte açıklaması oldu. Tabi bir de mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle fındık erken açmaya başlamıştı ve bu da zirai don riskini beraberinde getirmişti. Ancak hava şartlarının zirai don riskini azalttı. Ayrıca banka faizleri de artınca elinde fındık tutan tüccarlar ihracatçılara bir anda fındığı satması etkili oldu. Bütün bunları dikkate aldığımızda 150 lirayı zorlayan fındık fiyatı 125 liraya kadar geriledi” dedi.

    Sezon boyunca fındık fiyatının gerek TL gerekse döviz bazında istikrarını koruduğunu da ifade eden Kankaya, “Normal şartlarda değerlendirdiğimizde TMO’nun fındık alım fiyatı açıklandığında dolar bazında baktığımızda 3.5 dolar civarındaydı. Bugünde değerlendirdiğimizde yine yaklaşık 3.5 dolar civarında diyebiliriz. Serbest piyasada sezona 80 liradan başlayan fındık fiyatı sezon boyunda 110 ila 130 lira arasında gidip geldi. Fındık üreticileri bu sezon bir kayıp yaşadıklarını söyleyemeyiz ancak, beklendiler daima yüksek oldu. 120 lirayı görünce beklenti 130 lira oldu, 130 lirayı geçince de 140 lira beklentisi oldu. Geçen hafta da 140 lirayı görünce beklenti 150 liralar olmuştu ancak tahmini rekolte açıklanması, zirai don riskinin azalması gibi nedenlerle piyasadan etkilenen fiyatlar da gerilemiş oldu. Bundan sonra artık oluşacak fiyatlar yeni sezonu belirleyecektir” diye konuştu.

  • Ramazan sofralarının en renkli tatlısı

    Ramazan sofralarının en renkli tatlısı

    Hafif bir tatlı olması sebebiyle iftarda vazgeçilmez lezzetler arasında yer alan en renkli tatlılardan güllaç, Ramazan ayında yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Ceviz veya fındık gibi iç malzemeleri ile zenginleştirilen güllaç, nar ve Antep fıstığı ile süsleniyor.

    “Ürünlerin kesinlikle taze olması gerekiyor”

    Güllacın yapım aşamasındaki püf noktalara değinen 33 yıldır mutfak şefi olan Fatih Türk, “Gerekli sütün, şekerin ve tabii bu arada güllacın da yapraklarının çok iyi olmasına dikkat ediyoruz. Fıstıklı veya cevizli, fındıklı yapıyorsak bu aldığımız kuruyemişlerin taze olmasına çok dikkat etmeliyiz. Taze olması gereken en önemli bir diğer malzeme ise üzerine dökülen krem şanti, çilek gibi ürünlerin kesinlikle taze olması gerekiyor” dedi.

    “Fiyat aralığı 280 lira ile 550 lira arasında değişiyor”

    Fatih Türk, güllacın yapımıyla ilgili bilgi vererek, “Evde yapmak için yaklaşık 1 litre süte 350 gram toz şeker, çok az miktarda vanilya kullanarak yaklaşık 6 yaprak da güllaç, evde çok rahat bir şekilde yapabilirsiniz. Sütü ocağa koyuyorsunuz. Süt kaynama aşamasındayken şekeri ilave ediyorsunuz. En son olarak da tekrardan yaprakları tek tek ıslatıp tek tek tepsiye döşüyoruz. Üzerini de en son güzel bir şekilde süslüyoruz. Bu şekilde güllacımızı sunuyoruz. Güllacın kilogram fiyatı da 280 lira ile 550 lira arasında değişmektedir” şeklinde konuştu.

    “Ramazan ayında tercih edeceğimiz gayet sağlıklı bir tatlıdır”

    Beslenme ve Diyet Bölümünden Diyetisyen Merve Sena Nazlı ise, “Güllaç, Ramazan ayında tercih edeceğimiz gayet sağlıklı bir tatlıdır. Hem güllaç yaprakları içerisinde bulunan sütten kaynaklı protein de yüksektir. İçerisine az miktarda şeker koyarak ve üzerine nar taneleri ilave ederek aynı zamanda antioksidan içeriği yüksek bir tatlı haline getirebilirsiniz. Bunu da haftada bir iki gün şeklinde ara öğününüzde iftardan böyle 1 saat sonrasında tercih edebilirsiniz.

    Güllaç ne kadar sağlıklı, tatlı alternatif desek de yine kilo problemi olan, tansiyon problemi olan ya da yaşlılarda şeker hastalarında tüketilmesi yine kan şekeri dengesini bozabilecektir. Bu yüzden dikkatli olmakta fayda var” diye konuştu.

     

  • Erikler kasalarda muhafaza ediliyor

    Erikler kasalarda muhafaza ediliyor

    Yaz mevsiminin vazgeçilmez meyvesi olan erik tezgahlarda yerini aldı. 10 tanesi 200 TL’ye satılan erik, adeta altın kıymeti görüyor. Sivas’ta sebze halinde 30 yıldır esnaflık yapan Ahmet Şarkışla, şu anda pahalı olduğu için ön siparişle erik getirdiklerini belirterek, hamileler gibi özel durumu olanların yüksek fiyatına rağmen talepte bulunduklarını söyledi. Şarkışla, gün içinde alınmayan erikleri çalınma ihtimaline karşı para kasasında muhafaza ediyor. 10 adeti 200 lirayı bulan eriğin nisan ayının ortalarında bollaşmasıyla fiyatının düşmesi bekleniyor.

    Kasaya kilitleyip evine öyle gidiyor

    Esnaf Ahmet Şarkışla, sayılı olarak getirttiği eriği kasada sakladığını ifade ederek, “Elimizde sayılı erik var, çünkü sermayesi çok pahalı. Bu nedenle de çok fazla getiremiyoruz. Hamileler ve hastası olanlar talep ediyor. Onlar için özel getirtiyoruz. Akşam olup eve giderken sayılı getirdiğimiz erikleri tezgâhta da bırakamıyoruz. Kasaya kilitleyip eve öyle gidiyoruz. İçerisinde 10-11 tane var, fiyatı 200 lira. Hastası olan arıyor bizlerden istiyor. Bizler de onlar için özel olarak getirtiyoruz. Normalde bu meyve nisan ayının ortaları gibi olur. Erik için şu an erken. Fiyatı iki haftaya düşer. 100 liradan satışı başlar” dedi.

  • Türkiye’nin en iddialı Ramazan davulcusu

    Türkiye’nin en iddialı Ramazan davulcusu

    Sivas’ta yaşayan 108 santimetre boyundaki Ahat Öztürk, Ramazan ayında davul çalmaya başladı. Sahur saati yaklaştığında vatandaşları sahura davet eden Ahat Öztürk, söylediği maniler ile de gülümsetti. Çocuk yaşlarda düğünlerde gördüğü davulculara heveslendiğini söyleyen Ahat Öztürk, “Türkiye’nin en küçük ve en iddialı davulcusuyum” dedi.

    “Yeni bir meslek edindim. Bütün her şeyi bıraktım, elimi çektim, davulcu olmaya karar verdim. Küçükken hep düğünlere gidiyorduk. O zamanlar heves ettim ve ben de çalacağım demiştim. Büyüğünü almak istedim ama benden çok büyüktü. Elimizde bu var, küçüğü ile idare ediyoruz.

    Aşırı hevesliyim. Görüp çok fazla şaşıran var. Ses az olunca bu sesin nereden geldiğini anlamak için balkona çıkanlar oluyor. Beni gördüklerinde hoşlarına da gidiyor.

    İstek parçalar da geliyor ama benim davulum elverişli değil. Boyum 1 metre 8 santimetre. Türkiye’nin en küçük ve en iddialı davulcusuyum. Bu mesleğe yeni başlamadım, hevesliydim. Buradan ilerleyeceğimi de düşünüyorum” diye konuştu.

  • Hamsi ihracatında sona doğru

    Hamsi ihracatında sona doğru

    En fazla hamsi ihracatı 524 bin 936 dolar ile Belçika’ya, 401 bin 109 dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’ne 368 bin 287 dolar ile Fransa’ya yapılırken geçen yılın aynı döneminde ise 19 ülkeye 303 bin 752 dolar karşılığı 1 milyon 569 bin 373 dolarlık ihracat yapılmıştı.
    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, hamsiyi ayıklanmışın yanı sıra artık konserve olarak da ihraç edilmeye başlandığını söyledi. Bu sezon hamsi ihracatının önceki sezona göre daha verimli geçtiğini belirten Gürdoğan, 15 Nisanda başlayacak olan av yasağı nedeniyle hamsi ihracatında bundan sonra herhangi bir hareketlilik beklemediklerini kaydetti.
    Hamsi ihracatında miktar bazında yüzde 90 artış yaşadıklarını ifade eden Gürdoğan, “2024 yılı Ocak-Şubat döneminde hamsi ihracatından 2 milyon dolar civarında bir gelir söz konusu. Değer bazında yüzde 35, miktar bazına baktığımız zaman ise yüzde 90 arttı. 2023 yılında ise değer bazında 1 milyon 569 bin dolar iken aynı zamanda miktar bazında da 303 bin 752 kilogram olarak gerçekleşmişti. Hamsi ihracatı en fazla Amerika Birleşik Devletleri, AB Almanya, Belçika gibi ülkelere yapılırken verim açısından geçen seneye göre daha iyi. 15 Nisanda av yasağı başlayacak bunun için hamsi ihracatında herhangi bir hareketlilik beklemiyoruz” dedi.

    “Balık av sezonu erken başlamasın”

    Hamsi sezonunun boy konusu dikkate alınarak daha geç başlamasından yana olduklarını belirten Gürdoğan, “Hamsi avında boy konusu dikkate alınarak sezona erken değil daha geç başlatılmasının altını çizmek istiyoruz. Çünkü gelecek nesillere aktarmak adına var olan hamsi stoklarını korumak gerekirse avlanma tarihleriyle oynamamız gerektiğini belirtmek isterim. Özellikle balıkçılıkla geçinen sektör temsilcilerimiz yeterli balık bulamamalarından dolayı Afrika, Moritanya gibi ülkelere avlanmaya gittiklerini belirtmek isterim. Dolayısıyla elimizdeki stokları çok daha verimli kullanmak adına körfez balıkçılığı dediğimiz ufak balıkların büyütülme konusundaki çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Örneğin istavrit olmak üzere diğer balık çeşitlerini büyütmek için KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesinde uygulamalar neticesinde özellikle Japonya’daki yarım ada, deltalardaki sistemle büyütüp katma değerli ürünler elde etme çalışmalarını başlatmamız lazım. Bunun örneği Japonya, Norveç’te çok yaygın. Biz sadece denizdeki balıkları olduğu gibi avlıyoruz, onları büyütme konusunda çalışmaların başlamasını arzu ediyoruz” diye konuştu.

    Hamsinin ayıklanmış olarak ihracının yanı sıra artık konserve olarakta göndermeye başladıklarını kaydeden Gürdoğan, “Hamsiyi ayıklanmış olarak da yolluyoruz. Artık konserve olarak da yollamaya başladık. Dolayısıyla katma değerli ürünler olarak yollandığı için rakamlarda da artış oluyor. Dünyadaki sistemlere entegre olduğumuz zaman uzun vadede yani dayanıklı tüketim malları haline getirilmesi gerekiyor konserve gibi dondurulmuş ürenler gibi. Dolayısıyla hamsiyi taze olarak uzak yerlere yollayamayacağımız yerlere soğuk zincirle göndermemiz çok daha rantabl olduğunu miktarda ve ihracatta artış olmasını gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Sözcü Çelik’ten Belçika saldırılarına kınama

    Sözcü Çelik’ten Belçika saldırılarına kınama

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Bölücü terör örgütü PKK yandaşlarının Belçika’daki vatandaşlarımıza yönelik saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Hadisede yaralanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi bildiriyoruz. İlgili kurumlarımız süreçle ilgili her türlü yasal takibi yapmaktadır” ifadelerini kullandı.