Etiket: güncelhaber

  • “Mahzen-19” operasyonlarında 13 tutuklama

    “Mahzen-19” operasyonlarında 13 tutuklama

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabı üzerinden paylaşım yaparak “Mahzen-19”operasyonları hakkında bilgi verdi. Bakan Yerlikaya, elebaşılığını yurt dışı firar olan Barış Boyun’un yaptığı organize suç örgütüne yönelik Tekirdağ Çorlu’da düzenlenen ve 3 gün süren operasyonlarda suç örgütü üyesi 13 şüphelinin yakalandığını açıkladı.

    Şüphelilerin suikast hazırlığında olduğu tespit edildi

    Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde, Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü ve Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu Elebaşı Barış Boyun’un yurtdışından verdiği talimat ile suikast hazırlığında olduğu tespit edilen organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kasten adam öldürme, silahlı saldırı ve kasten adam öldürmeye teşebbüs, hırsızlık, 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarını işledikleri tespit edildi.

    Lav silahına el konuldu

    Düzenlenen operasyonlar sonucunda 1 adet lav silahı, 3 adet el bombası, 1 adet AK-47 uzun namlulu otomatik silah, 2 adet tabanca, 1 adet pompalı tüfek, 74 adet AK-47 fişeği, 1 adet AK-47 şarjörü, 5 adet tabanca şarjörü, 15 adet tabanca fişeği, 31 adet pompalı tüfek kartuşu, 3 adet kar maskesi ve 2 adet çalıntı plakasız motosiklete el konuldu.

  • Ata topraklarına sahip çıkıyorlar

    Ata topraklarına sahip çıkıyorlar

    Denizli’de yıllar öncesinde genç, yoğun ve muhacir nüfusuyla dikkat çeken Buldan’ın Süleymanlı Mahallesi, o eski günlerine hasret duyuyor. 2023 yılında nüfusu 150’ye kadar düşen kırsal mahallede, çobanlık yapan ve 60 yaşında olmasına rağmen mahallenin en genç sakinlerinden birisi olan Habil Gündoğdu, mahalleye misafir olanların karşısına çıkıyor. 182 kuş türüne ev sahipliği yapan ve ekolojik yapısı nedeniyle ‘Kuş Cenneti’ olarak bilinen Süleymanlı Yayla Gölünün çevresinde kurulan mahallenin gençleri şehir merkezlerine göç edince, kalan son sakinler ata topraklarına sahip çıkmaya devam ediyor.

    “Eskiden köyde genç nüfusu bir hayli vardı” diyen ve 50 yıldır aynı kırsal Süleymanlı Mahallesi’nde çobanlık yapan Habil Gündoğdu, şimdilerde o nüfustan eser kalmadığını söylüyor. Köyün eski günlerine hasret kaldığını belirten Gündoğdu, “Eskiden yayla dediğimiz bu bölgede çok sayıda çoban olurdu. Şimdilerde 3-4 sürüye kadar düştük. Eskiden büyük hayvanlarda burada yayılırdı. Artık onlar hiç olmuyor. Köyümüzde insan kalmadı. 50-55 yaşının altında birey bulamazsınız. Affedersiniz ama şu anda doğum yapabilecek bir insanımız dahi kalmadı. Gençlerimiz hep şehre göç etti. Burada şu an çobanlık yapan en genç insan 50-55 yaşlarında. Korkum o ki bizlerde bıraktık mı kimse kalmayacak” diye konuştu.

  • ‘Daktilocu sayesinde kimliğime kavuştum’

    ‘Daktilocu sayesinde kimliğime kavuştum’

    Türk vatandaşı olmak için 25 yıl bekleyen Besim Güven (85), ailesi ile birlikte çok küçük yaşlarda Bulgaristan’dan Yunanistan’a ve Yunanistan’dan da Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Burada yaşamaya başlayan ve hayatının geri kalanını Foça’nın Yeni Foça Mahallesinde geçirmek isteyen Besim Güven, “Bir dönem İzmir’de terzilik yaparak geçimimi sağladım. 13 yaşında başladığım terzilik mesleğini 58 yaşına kadar yaptım mesleğimin zirvesine çıktım daha sonra arıcılık işi ile uğraştım. Şimdilerde arıcılık mesleğini sadece hobi olarak yapıyorum herhangi bir ticari beklentim yok” dedi

    “25 sene vatansız olarak yaşadım bu memlekette”

    Türkiye’ye göçmeden 80 yıl önce ailece çok zor yıllar geçirdiklerini belirten Güven, “Bulgaristan’dan Yunanistan’ın Gümülcine bölgesine göçtüğümüz yılları hatırlıyorum, 3 yıl kadar Gümülcine’de yaşadık, Almanların ikinci dünya savaşını kaybettikten sonraki çekilme döneminde bizde ailece bir fırsatını bulup kayık kiralayıp Meriç nehrinden Türkiye’ye geçtik Edirne’ye geldik. Edirne’de bizi karşıladılar, dayımı Tire‘de bulduk. Yunanistan tebaalı olduğumuzdan bize kimlik verilmedi. Ben 25 sene vatansız olarak yaşadım bu memlekette. Geldiğim tarihten itibaren vatandaşlık vermediler. Devletler arası anlaşmalar varmış bu sebeple kimlik alamadım” dedi.

    “Daktilocu sayesinde kimliğime kavuştum”

    Yıllarca vatandaşlık alabilmek için mücadele verdiğini belirten Besim Güven, “O zamanlar hukuksal açıdan pek fazla bilgimiz yoktu, o zamanlar kimse pek bilgi sahibi değildi. Şu işlemleri yaparsan vatandaş olursun diyen de çıkmadı. En sonunda daktilocunun biri, daktilo yazdırırken ‘Ya sen evlensene’ dedi bana. Ben de ‘ya ben evliyim üç tane de çocuğum var’ dedim. Daktilocu da bana ya sen neden müracaat etmiyorsun ben evlendim diye dedi. Ben de hemen Ankara içişleri bakanlığına bir mektup gönderdim nüfuslarımız 15 gün sonra geldi” dedi.

    “Kimliğim çıktı, üç çocuğu ve hanımı bırakıp askere gittim”

    Kimliğine kavuştuktan sonra üç çocuğu ve eşini bırakıp askere giden Besim Güven, “25 yıl vatansız olarak yaşadıktan sonra kimliğime kavuştum, vatandaş olduktan sonra askere çağrıldım üç çocuğu ve hanımı bırakıp askere gittim” dedi

  • Ağrı’da kış manzarası göz kamaştırıyor

    Ağrı’da kış manzarası göz kamaştırıyor

    Türkiye’nin en çok kar alan illerinden olan, uzun ve çetin kış şartlarının yaşandığı illerin başında gelen Ağrı’da, kış manzaraları göz kamaştırıyor.

    Bu yıl karın az yağdığı kent merkezinde, ormanlık alanda ve yüksek rakımlarda ağaçlar ve yeryüzünü kaplayan beyaz örtü ise renklerin birbiriyle olan uyumunu gözler önüne seriyor.

    Yaz kış ayrı bir güzelliğe sahip olan Ağrı’da doğanın sunduğu renkli görüntüler fotoğraf tutkunlarına doğal bir stüdyo ortamı sunuyor.

  • Kıyıya vurmuş ölü yunus bulundu

    Kıyıya vurmuş ölü yunus bulundu

    Sinop Stat mevkiinde gezintiye çıkan bir vatandaş deniz kenarında ölü bir yunus gördü.

    Ölü yunusu gören vatandaş, durumu yetkililere bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi yetkilisi, ölü yunusu inceleme yapılmak üzere bulunduğu yerden aldı.

    Yunusun ölüm nedenine ilişkin inceleme yapılacağı öğrenildi.

  • 6 ilde düzensiz göçmen operasyonu

    6 ilde düzensiz göçmen operasyonu

    Bakan Yerlikaya X hesabından yaptığı paylaşımda Muğla ve Mersin merkezli 6 ilde göçmen kaçakçılığı organizatörleri ve düzensiz göçmenlere yönelik düzenlenen “Kalkan-16” operasyonlarında 173 düzensiz göçmen ve 19 göçmen kaçakçılığı organizatörünün yakalandığını açıkladı. Yerlikaya paylaşımında Muğla İl Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu; Muğla merkezli İstanbul, İzmir, Mersin ve Gaziantep’te düzenlenen operasyonlarda; 15 göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandığını, 7’sinin tutuklandığını belirtti.

    Yerlikaya paylaşımının devamında, ”Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu göçmen kaçakçılığı organizatörleri ve düzensiz göçmenlere yönelik 6 farklı adrese düzenlenen operasyonlarda; 4 göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı ve haklarında adli işlemler başlatıldı” ifadelerine yer verdi.
    Yerlikaya paylaşımında operasyonlar sonucu, çok miktarda Türk lirası ve çok sayıda dijital materyale el konulduğunu kaydetti.

  • Susam ihracatında rekor artış

    Susam ihracatında rekor artış

    “Dünya susam ticaretine yön veriyoruz”
    Türkiye’de yetişen susamın çok kaliteli olduğunu anlatan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamumleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, “Susamda en büyük ithalatçı 1,6 milyar dolarla Çin. Bizim susamımız kaliteli olduğundan birim fiyatı 2,4 dolardan gidiyor. Çin ise 1,5 dolar bandında ithalat yapıyor. Bizim kaliteli susamımızı seçici bir pazar olan Japonya ve Avrupa ülkeleri alıyor. Japonya’ya 2024 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli susam ihracatımız geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 170’lik artışla 660 bin dolardan 1,7 milyon dolara ilerledi. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği olarak 5-8 Mart 2024 tarihlerinde Tokyo’da düzenlenen Foodex Fuarı’na info stand ile katıldık. Fuarda tadım etkinliklerimiz kapsamında ziyaretçilere susam paneli tavuk tadımı yaptırdık ve büyük beğeni aldık. Türkiye olarak susamda dünyanın ikinci büyük ithalatçısı konumundayız. Dünya susam ticaretine yön veriyoruz. 2024 yılında susam ihracatımızın 250 milyon dolara ulaşmasını bekliyoruz” diye konuştu.

    Türkiye, 2024 yılının Ocak-Şubat döneminde 19,6 milyon dolarlık susam ihraç etmişken, bu ihracatın 6,6 milyon dolarlık dilimini Egeli ihracatçılar gerçekleştirdi.

    Kimyon ve anason susam ihracatındaki artışa eşlik etti
    2024 yılının Ocak – Şubat döneminde susam ihracatındaki artışa, kimyon ve anason ihracatı da eşlik etti. Türkiye’nin kimyon ihracatı yüzde 106’lık yükselişle 1 milyon 89 bin dolardan 2 milyon 242 bin dolara, anason ihracatı yüzde 111’lik sıçramayla 357 bin dolardan 754 bin dolara ilerledi. Susam, kimyon ve anason üçlüsünün toplam ihracatı yüzde 180’lik artışla 8 milyon 92 bin dolardan 22 milyon 629 bin dolara tırmandı.

    Susam ihracatında Polonya, Irak ve Almanya öne çıktı
    Türkiye’den 2023 yılında yapılan susam ihracatında Polonya 9 milyon 164 bin dolarlık tutarla lider olurken, zirvenin ortağı Irak’a 7,7 milyon dolarlık susam ihraç ettik. Almanya Türkiye’den 3,2 milyon dolarlık susam talep ederken, Yunanistan’a 2,6 milyon dolar, Romanya’ya 2,5 milyon dolar, İsrail’e 2,4 milyon dolar, Japonya’ya ise 2,3 milyon dolar susam ihraç ettik.

  • Lisansüstü eğitim ilkelerinde değişiklik

    Lisansüstü eğitim ilkelerinde değişiklik

    YÖK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, lisansüstü eğitimin kalitesini artırmak için lisansüstü eğitim öğretim programı açılması ve yürütülmesine dair ilkeler kurulca yeniden belirlendi. Buna göre, “Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği” çerçevesinde açılacak her bir program için ayrı ayrı belirli yeterliliklerin sağlanması gerekecek. Öğretim üyelerinin, programın açılacağı üniversite kadrosunda görev yapmakta olup doktorası veya doçentliğinin programın açılacağı alanda; söz konusu program disiplinler arası ise doktora veya doçentliğinin Yükseköğretim Yürütme Kurulunun belirlediği doğrudan ilişkili alanlarda olması gerekecek.

    Doktora programı asgari 6 öğretim üyesi ile açılabilecek
    Doktora programı, en az ikisi profesör, birisinin profesör olması halinde ise en az ikisi doçent olmak üzere, üniversite kadrosunda asgari 6 öğretim üyesiyle açılabilecek. Lisans programındaki ana bilim/ana sanat dalı ile aynı isimde doktora programı açılması halinde, bu öğretim üyelerinin 4’ü doğrudan programın açılacağı alandan olmak şartıyla 2’si Yükseköğretim Yürütme Kurulunun belirlediği ilgili alanlardan olabilecek.

    Yüksek lisans programı asgari 3 öğretim üyesiyle açılabilecek
    Yüksek lisans programı en az ikisi profesör ve/veya doçent unvanına sahip olmak üzere üniversite kadrosunda asgari 3 öğretim üyesiyle açılabilecek. Yüksek lisans programı açılabilmesi için öğretim üyelerinin en az 2 yarıyıl lisans programında ders vermiş olması, doktora programı açılabilmesi içinse söz konusu öğretim üyelerinin en az 4 yarıyıl lisans ya da 2 yarıyıl tezli yüksek lisans programında ders vermiş olması zorunlu olacak. Lisansüstü eğitim öğretim programı açacak üniversitenin ilgili program için gerekli kütüphane ve laboratuvar gibi eğitim öğretim ve araştırma altyapı imkanlarına sahip olması gerekecek. Doktora ve yüksek lisans programlarında farklı bilim/sanat dallarından öğretim üyelerinin gerekliliği hususunda Yükseköğretim Yürütme Kurulu yetkili olacak.

    Yüksek lisans ve doktora programı açma kriterleri
    Yüksek lisans ve doktora programı açılması için başvuru yapılan yüksek lisans ya da doktora programında görev alacak öğretim üyeleri başına düşen yayın veya eser sayısı ortalamasının, müracaat edilen yıldan önceki takvim yılı dikkate alınarak en az bir olması gerekecek. Doktora programına üniversitenin başvuru yapabilmesi için ayrıca en az bir program akreditasyonunun olması şartı aranacak.

  • Bakan Yumaklı’dan su mesajı

    Bakan Yumaklı’dan su mesajı

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Adana’da ‘Sektör Paydaşları ile Toplantı’ya katıldı.

    “Sahanın röntgenini çekiyoruz”

    Burada konuşan Bakan Yumaklı, “Türkiye yüzyılı hedeflerimiz büyük. Türkiye yüzyılı vizyonu açıklandığı andan itibaren bizler de görevimizi icra etmek için sessiz devrimler olarak nitelenen konuları Türkiye’nin gündemine getirdik. Türkiye’nin dört bir tarafından üreticilerimiz ile bir araya gelerek üretimin yapıldığı alanları ve dinamikleri paylaşma imkanı buluyoruz. En yaygın taşra teşkilatı olan bir bakanlık olarak karşılıklı istişareler bizler açısından faydalı. Bu ziyaretlerimize devam ediyoruz. Sahanın röntgenini çekiyoruz. Bugün tarımın başkenti Adana’dayız. Tarımın her zaman için stratejik bir sektör olduğu herkes tarafından söylenir oldu. Elbette tarımsal üretimin sadece gıda arz güvenliği açısından değil sanayimizin de önemli bir ham madde kaynağı olması, ekonomimizin çarklarını çeviren önemli bir sektör olması herkes tarafından kabul edilmiş bir husus” ifadelerini kullandı.

    “Tarım sektörü çok çabuk etkileniyor”

    Tarım sektörünün birçok sektöre göre olumsuzluklardan daha çok etkilendiğini aktaran Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Tarım sektörünün içerisindeki dinamiklerin çokta göz ardı edilebildiğini görüyoruz. Son dönemlerde oradaki emek ve gayretin tarımsal üretimle alakalı dinamiklerin herkes tarafından bilinmesi önemli. Çünkü tarımsal üretimde sizlerin kontrol edebildikleri ve edemedikleri var. 2 sene önce herkes maske takıyordu. Çok hızlı unutuyoruz. Dolayısıyla iklim değişiklikleri, göç, farklı konjonktür konular, ülkeler arasındaki anlaşmalar bizi etkileyebilir. Tarım sektörünü diğer sektörlerden çok daha hızlı etkileme potansiyeli var” diye konuştu.

    “Tarım altyapısını korumak gıda güvenliğini korumaktır”

    Adana’nın tarım altyapısının son 22 yıldır çok güçlendiğini vurgulayan Bakan Yumaklı, daha sonra şunları söyledi:
    “Son 22 yıldır Adana’nın tarım altyapısı güçlendirilmiş vaziyette. Yaklaşık 85 milyar liralık bir yatırım yapıldı. Su alanında 42 milyar liralık bir yatırım ile tesis ve alan kazandırılmış durumda. Kırsal kalkınma desteklerimiz herkesin malumu. 398 milyon adet fidan toprakla buluşturulmuş. Adana’da toplam alanı 4,5 milyar dekar alan Çukurova ovası koruma altına alınmış durumda. Bütün bunları gıda arz güvenliğimiz olarak görüyoruz. 21 ürünün coğrafi işaret tescili var. Marka konusunun son derece önemli olduğunu, üretmenin ve bunları katma değerli satabilmek çok daha önemli. Bizler gerçekten devrim niteliğinde olan uygulamaları hayata geçirmek için çalışıyoruz. Tarım kanunu yapıldı ve kullanılmayan tarım arazilerinin yeniden ekonomiye kazandırılması, sözleşmeli üretim gibi konular artık yasal düzenleme ile birlikte farklı bir yönüyle hayatımıza girmiş oldu. Bunların arasında çok uzunca bir süredir tarım sayımında TÜİK ile beraber çalışmamız sürüyor. Türkiye gibi tarımsal üretimin çok çeşitli olduğu bir ülkede bunun altyapısını hazırlamadan yapılan uygulama doğru sonuç vermeyecektir. Bu hazırlık süreci olmazsa olmaz. Hayvancılık yol haritası açıklandı. Burada özellikle planlı üretim, gençlere ve kadınlara pozitif ayrımcılık gibi hem bitkisel hem hayvansal hem de su üretiminde tek tek paylaşıyoruz. 5 ana unsur üzerinde tarımsal üretimin yol haritasını çizmiş durumdayız. Bunların da bu sektöre yatırım olarak dönmesi önemli.”

    “Su zengini bir ülke değiliz”

    Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Geçen sene Emine Erdoğan’ın öncülüğünde su verimliliği seferberliğini başlatmıştık ancak 6 gün sonra deprem oldu. O nedenle ara verdik ve yılın son çeyreğinde çalışmalara tekrar başladık. Su verimliliği seferberliğini ortaya koyduk. Bunun sadece sosyal bir proje olduğu düşünülüyor ama bu hayati bir konudur. Akdeniz kuşağında en çok etkilenecek ülkeler arasında Türkiye’nin olması nedeniyle bütün faaliyetlerimizde suyu merkeze alıyoruz. Türkiye’de kişi başına bin 313 metreküplük su kapasitesi var. Hiçbir şeye dokunmayıp bu şekilde devam ederse 2,5 katrilyonluk su ile yatırımını olan bir ülkenin 2030’lu yıllarda su fakiri olması muhtemel. Bunu durduramayız ama yönetebiliriz. Bundan sonraki dönemde de sizlerde sıklıkla göreceksiniz. Suyun 77’sini kullanan tarım ve yüzde 13’ünü kullanan sanayi sektörü olmak üzere bütün herkes faaliyetlerini yeniden düşünmek durumunda. Üretim açısından son derece bilgi ve tecrübe seviyesi yüksek illerde çok daha kolay algılanabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
    Ayrıca Bakan Yumaklı, Adana’ya yapılacak yatırımlardan bahsetti.

    Konuşmanın ardından toplantı basına kapalı devam etti. Toplantıya Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, milletvekilleri ve tarım sektörü temsilcileri ile çiftçiler katıldı.

  • Ankara Palas Müzesi’ne ziyaretçi akını

    Ankara Palas Müzesi’ne ziyaretçi akını

    Milli Saraylar Başkanlığına bağlı Ankara Palas Müzesi, özgün yapısı korunarak 21 Şubat tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açmıştı. Özgün yapısı korunarak müze haline dönüştürülen otel açıldığı günden bu zamana kadar 49 bin 760 kişiye kapılarını açtı. Başkent’teki İkinci Meclis binasının karşısında yer alan müze ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Pazartesi günü haricinde haftanın altı günü açık olan müze, Milli Saraylar koleksiyonlarında yer alan 16. ve 19. yüzyıllara ait seçkin eserlerin yanı sıra Atatürk’ün kullandığı ve erken Cumhuriyet döneminin izlerini taşıyan eserlere ev sahipliği yapıyor. Ayrıca müzede Cumhuriyet ve Osmanlı dönemine ait eserler bir arada sergileniyor.

    Yaklaşık bin 200 esere ev sahipliği yapan Ankara Palas Müzesi, 15 Nisan tarihine kadar pazartesi dışında her gün 9.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.